Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

T.C.

YARGITAY

9. Hukuk Dairesi

Karar No: 2019/22452

Tarihi: 16/12/2019

» İmzalı Ücret Bordrolarının Bir Kısmında Fazla Çalışma Bölümünde “0” Rakamının Yazılı Olması Nedeniyle Bu Dönem İçin Fazla Çalışma Hesabının Yapılmasının Gerekmesi

» Ödenmeyen Fazla Çalışmaların Haklı Fesih Hakkı Vermesi Nedeniyle İşçiye Kıdem Tazminatı Ödenmesinin Gerekmesi

ÖZET: Davacı işçi iş sözleşmesini ödenmeyen fazla mesai ücretleri ile ağır çalışma koşullarının bulunduğunu ileri sürerek haklı nedenle feshettiği iddasıyla kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacakları talebinde bulunmuş, mahkemece ağır çalışma koşullarını ispatlayamadığı, fazla çalışmaların karşılığının imzalı ücret bordroları ile ödendiği gerekçesiyle işçi tarafından yapılan feshin haklı olmadığı sonucuna ulaşılarak kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacının çalışılan süre ile ilgili ücret bordrolarının tamamı dosyaya sunulmuş olup bordroların bir kısmında fazla çalışma ücreti tahakkuku yer alsa da bazı bordrolarda fazla çalışma bölümünde “0” rakamı yazılıdır. Bu durumda fazla çalışma tahakkuku içermeyen bordro dönemleri için tanık beyanlarına göre hesaplama yapılmalıdır. Dosya içinde yer alan bilirkişi raporunda haftalık 3 saat fazla çalışma yaptığı belirtilmiş olup sözü edilen rapor bir değerlendirmeye tabi tutularak tahakkuk bulunmayan aylar bakımından fazla çalışma ücreti hesaplanmalı ve istekle ilgili hüküm kurulmalıdır.

Davacının iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-(e) bendi uyarınca haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı talebinin de hüküm altına alınması gerekir.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 01/05/2011 ile 03/09/2014 tarihleri arasında davalı şirketin Samsun’da bulunan marketlerinin kozmetik bölümünde satış görevlisi olarak çalıştığını, müvekkilinin 11/05/2011 tarihinden 01/06/2014 tarihine kadar davalı şirketin … Şubesi’nde çalıştırıldığını, 01/06/2014 ile 03/09/2014 tarihleri arasında davalı şirkete ait …Şubesi’nde çalıştığını, fazla mesailerinin ödenmediğini, müvekkilinin kozmetik reyonu görevlisi olduğu halde ağır işlerde çalıştırıldığını, müvekkilinin iş akdini haklı olarak feshettiğini, tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi ücreti ve hafta tatili ücreti alacağını talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, belirsiz alacak davası açılmasının hukuki bir yararı olmadığını, davacının önce müvekkilin … Mağazası’nda görev yaptığını, burada çalışmak istemediğini mağaza yöneticisi …’ya söylediğini, bunun üzerine de kendisine çalışabileceği başka alternatifler sunulduğunu, davacının bu alternatiflerden …Mağazası’nı tercih ettiğini, 2014 yılının Temmuz ayında davacının görev yerinin değiştirildiğini, …Mağazası’nda çalışmaya başladığını, davacının yük taşımasının sözkonusu olmadığını, fazla mesai yapan işçinin fazla mesailerinin bordroya yansıtıldığını, davacıya rızası dışında fazla mesai yaptırılmasının söz konusu olmadığını, fazla mesai ücretlerinin kendisine ödendiğini, davacının ulusal bayramlarda ve genel tatillerde bir çalışma yapmış ise bunun karşılığının kendisine ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacı işçi iş sözleşmesini ödenmeyen fazla mesai ücretleri ile ağır çalışma koşullarının bulunduğunu ileri sürerek haklı nedenle feshettiği iddasıyla kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacakları talebinde bulunmuş, mahkemece ağır çalışma koşullarını ispatlayamadığı, fazla çalışmaların karşılığının imzalı ücret bordroları ile ödendiği gerekçesiyle işçi tarafından yapılan feshin haklı olmadığı sonucuna ulaşılarak kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacının çalışılan süre ile ilgili ücret bordrolarının tamamı dosyaya sunulmuş olup bordroların bir kısmında fazla çalışma ücreti tahakkuku yer alsa da bazı bordrolarda fazla çalışma bölümünde “0” rakamı yazılıdır. Bu durumda fazla çalışma tahakkuku içermeyen bordro dönemleri için tanık beyanlarına göre hesaplama yapılmalıdır. Dosya içinde yer alan bilirkişi raporunda haftalık 3 saat fazla çalışma yaptığı belirtilmiş olup sözü edilen rapor bir değerlendirmeye tabi tutularak tahakkuk bulunmayan aylar bakımından fazla çalışma ücreti hesaplanmalı ve istekle ilgili hüküm kurulmalıdır.

Davacının iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu‘nun 24/II-(e) bendi uyarınca haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı talebinin de hüküm altına alınması gerekir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlügü

Sayı: E-40392771-130[14-2021-120-65]-86128

Tarih: 15.10.2021

Konu: Sözleşmenin Feshi Nedeniyle Ödenecek Tazminatın KDV'ye Tabi Olup Olmadığı

İlgi:a) 29/09/2021 tarihli özelge talep formunuz.

b)29/09/2021 tarihli özelge talep formunuz.

İlgi (a) ve (b)'de kayıtlı özelge talep formlarınızla; şirketinizin ............... Belediye Başkanlığına keseceği ihbar ve kıdem tazminat faturalarında KDV uygulaması ve KDV oranı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği

hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, konu ile ilgili olarak 60 no.lu KDV Sirkülerinin "1.2. Tazminatlar" başlıklı bölümünde;

"1.2.1. Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV'nin konusuna girmemektedir.

Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli v.b. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; şirketinizde istihdam edilen personelin çeşitli sebeplerle (emeklilik, kendi talebi, idarenin tek taraflı tasarrufu ile vb.) sözleşmelerinin feshi üzerine Belediye tarafından şirketinize yapılacak ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri, söz konusu ödemelerin İş Kanununda yer alan yükümlülüklerinizden kaynaklanması ve ............. Belediye Başkanlığı ile yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında olması nedeniyle ödenecek tutarın şirketinizin yapmış olduğu gerçek gider, harcama ve zarar dikkate alınmadan belirlendiği dikkate alındığında herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'ye tabi bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı: E-79690095-125[4-2021-120-103]-97234

Tarih: 12.11.2021

Konu: Lehte veya aleyhte oluşan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınması

İlgi: 09/11/2021 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinize ait döviz cinsi borcunuzu şirket döviz hesabından ödenmesinde ilgili tutarın TL'ye çevrilerek alacaklı hesaba gönderildiğini, herhangi bir kur farkı geliriniz olmamasına rağmen hesaplarınızda görünen kur farkının vergilendirilmesi hususunda görüş istenilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ıncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; söz konusu işlemlerin ifası esnasında şirketiniz lehine veya aleyhine oluşan kur farklarının, kambiyo karı veya zararı olarak dikkate alınması ve bu tutarların doğrudan "690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı" ile ilişkilendirilmek suretiyle ilgili dönem kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı: E-79690095-120[2-2021-120-108]-86118

Tarih: 15.10.2021

Konu: Kat karşılığı sözleşme ile müteahhite bırakılan taşınmazın arsa sahibi üzerinden tapuda devrinin vergilendirilmesi.

İlgi: 13/10/2021 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; müteahhit ile Aydın ............ Noterliğince tanzim ve tasdikli ............ tarihli ve ........... yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığınız, yine aynı noterde ............ tarihli ve ve .............. yevmiye numaralı tadil sözleşmesi tanzim edilerek eski sözleşmenin bazı maddelerinde değişiklik yaptığınız, söz konusu sözleşmelere karşılık müteahhitin kat irtifakını arsa sahipleri adına kurduğu ve sözleşmelere göre müteahhitin kendisine kalacak olan ancak tapu kayıtlarında malik olarak arsa sahiplerinin gözüktüğü taşınmazları 3. kişilere devir etmenizi talep ettiği, tapuda adınıza kayıtlı olan ancak sözleşme uyarınca müteahhite devredilmesi gereken taşınmazların müteahhitin talebi üzerine 3. kişilere tarafınızdan devredilmesi durumunda arsa sahibi olarak vergisel yükümlülüğünüz hakkında Başkanlığımızdan özelge talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinde; "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

.............

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu madde de geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artış kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (2021 takvim yılı için) 19.000.00 TL. gelir vergisinden müstesnadır....."hükmü yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun mükerrer 81 inci maddesi hükmü uyarınca, değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın veya menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı VUK'nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin olunur.

Aynı maddenin yedinci fıkrasında; "Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır."denilmektedir. (Vergi Usul Kanununun mükerrer 298'inci maddesinin "C" bendinde" vergi kanunlarında yer alan TEFE ifadesi yerine ÜFE ifadesinin 01.01.2006 tarihinden sonra kullanılacağı hüküm altına alınmıştır.)

Bu hükümlere göre; arsanızın müteahhide kat karşılığı inşaat yapılmak üzere tapuda devredilmesi halinde satış işlemi gerçekleşmiş olacağından, iktisap tarihi ile satış tarihi arasındaki sürenin beş yılı aşmaması durumunda arsa satışından doğan kazanç değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.

Ancak söz konusu arsa ile ilgili olarak müteahhit ile yapmış olduğunuz kat karşılığı inşaat sözleşmesinin noterde yapılması ve durumun ayrıca tapu kayıtlarında tescil edilmemesi halinde, arsanın müteahhide satışından söz edilemeyeceğinden değer artış kazancının doğması söz konusu olmayacaktır.

Gayrimenkul alım-satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapıldığında, alım-satımın ticari faaliyetin unsuru sayılacağı açıktır. Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü, muamelenin çokluğudur. Muamelenin çokluğu, gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla defada veya takip eden birden fazla takvim yılında ard arda satılmasıdır.

Genel olarak şahsi ihtiyaç veya servetin korunması amacı ile alınan gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançların Gelir Vergisi Kanunu'nun değer artışı kazançlarını düzenleyen Mükerrer 80. maddesi hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekir. Burada alım-satım işlemlerindeki amaç, kazanç elde etme değil, bir ihtiyacın giderilmesi veya servetin korunmasıdır.

Öte yandan, arsa sahibinin arsasının üzerine inşaat yaptırması, gayrimenkulün vasfını değiştireceği gibi, inşaat sonucu, arsa sahibinin daire ve işyeri gibi gayrimenkulün bağımsız bölümlerinin tapuya tescil veya fiilen kullanım tarihinin yeni bir iktisap (edinme) olarak dikkate alınması gerekir.

Bu hükümlere göre, arsanın üzerine bina inşa edilerek, bu dairelerin;

1) Tamamının iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde, topluca bir defada aynı kişiye satılmasından elde edilen kazancın, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesi hükmü gereğince "değer artışı kazancı" olarak vergilendirilmesi gerekir.

2) Söz konusu dairelerin;

a) Aynı kişiye, farklı tarihlerde,

b) Farklı kişi veya tüzel kişilere aynı tarihte,

c) Değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda,

d) Bir kısmının tapuya tescil edildiği takvim yılı içinde toplu olarak, diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde toplu olarak, satılması durumunda, elde edilen kazanç ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilecektir.

Bu açıklamalara göre; arsa olarak iktisap edilen gayrimenkulün üzerine inşaat yapılması gayrimenkulün vasfını değiştireceğinden, bu bağımsız bölümlerin tapuya tescil tarihinin veya fiilen kullanım tarihinin yeni bir iktisap olarak dikkate alınarak bu tarihten itibaren 5 yıl içinde topluca bir defada aynı kişiye satılması halinde elde edilen gelirin değer artış kazancı, farklı tarihlerde farklı kişilere satılması halinde ise ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamalelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre; tarafınıza ait olan daireler dışında kalan ve aranızda yapılan sözleşme gereği fiilen şahsınıza ait olmayıp tapuda adınıza kayıtlı görünen fakat gerçekte müteahhide ait olan dairelerin üçüncü kişilere satışından elde edilen gelirin, söz konusu müteahhit tarafından ticari kazanç olarak beyan edilmesi gerekmekte olup, dairelerin satışı sırasında tarafınızdan üçüncü kişilere tapuda devir işlemi de gerçek bir satış işlemi olmayacağından adınıza herhangi bir vergilendirme olmayacaktır.

492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu; Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I-20/a fıkrasında, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı nispi harç alınacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 123 üncü maddesinde ise özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 10.12.2018 tarih ve 30621 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7153 sayılı Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 24 üncü maddesi ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası,

"(9) Bu Kanun uyarınca yapılacak olan ve Bakanlık, TOKİ, İller Bankası Anonim Şirketi, İdare ve dönüşüme konu yapıların inşası işini yüklenen müteahhit ile malik ve en az bir yıldır kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak riskli yapıyı kullanan gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinden birinin taraf olduğu;

a) Bu Kanun kapsamındaki yapıların dönüşüme tabi tutulmadan önce ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri ile bu Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların malik, işi yüklenen müteahhit ve en az bir yıldır kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak riskli yapıyı kullanan gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerine ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri,

b) Bu Kanun kapsamındaki bir yapıdan dolayı, bu Kanun kapsamındaki parsellerde veya alanlarda veya söz konusu parsel ve alanların dışındaki parsellerde yeni bir yapı yapılması ya da mevcut bir yapının satın alınması veya ipotek tesis edilmesi işlemleri,

c) Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit, Bakanlık, TOKİ, İller Bankası Anonim Şirketi, İdare ve bunların iştirakleri tarafından gerçekleştirilecek ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri,

ile bu bentlerde belirtilen yapıların dönüşümüne ilişkin olarak Kanun uyarınca yapılacak diğer işlemler noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan ücret ve harçlardan, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden, bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar, resmî dairelerin mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler sebebiyle düzenlenen kâğıtlar da dahil olmak üzere damga vergisinden, bu Kanun kapsamındaki yapıların maliklerine ve malik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere bu amaçlarla kullandırılan krediler dolayısıyla lehe alınacak paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisnadır. Bu Kanun kapsamındaki iş, işlem ve uygulamalar, Bakanlık, TOKİ, İller Bankası Anonim Şirketi ve İdarenin, sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketleri tarafından yürütülüyor ise, bu şirketlerce yapılan iş, işlem ve uygulamalarda da bu fıkrada belirtilen vergi, harç ve ücret muafiyetleri uygulanır."

şeklinde değiştirilmiştir.

Söz konusu düzenlemenin dokuzuncu fıkrasının (c) bendi ile 7153 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 10.12.2018 tarihinden itibaren 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit, Bakanlık, TOKİ, İller Bankası Anonim Şirketi, İdare ve bunların iştirakleri tarafından gerçekleştirilecek ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri harçtan istisna edilmiştir.

Bu itibarla, 6306 sayılı Kanun kapsamında üzerinde "riskli yapı" şerhi bulunan Aydın ili, Efeler ilçesi, ........ Mahalle, .......... ada ........... parselde kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilen yeni binada bulunan ve sözleşme gereği müteahhite verilmesi öngörülen bağımsız bölümlerin, müteahhit adına tapuya tescil işlemi yapılmaksızın mal sahibi olarak tarafınızca yapılacak satışı işlemlerinin, işi yüklenen müteahhit firma tarafından yapılan ilk satış işlemleri kapsamında değerlendirilmesi ve istisna uygulanması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

I-GİRİŞ

Enflasyon düzeltmesi Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer almaktadır.

Düzenlemeye göre, bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin; fiyat endeksindeki artışın, (1) içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100'den ve (2) içinde bulunulan hesap döneminde % 10'dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutmaları gerekmektedir. Enflasyon düzeltmesi şartlarının tekamülü için bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi aranır.

Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki otuzaltı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son oniki ay dikkate alınmaktadır.

Ayrıca Cumhurbaşkanı bu maddede yer alan % 100 oranını % 35'e kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine kadar yükseltmeye, % 10 oranını ise % 25'e kadar çıkarmaya veya tekrar kanuni seviyesine kadar indirmeye yetkili kılınmıştır.

3 Aralık 2021 tarihinde açıklanan TUİK verilerini (Yİ-ÜFE) incelediğimizde ise yukarıdaki şartların her ikisinin de şuan için karşılandığını görüyoruz.

TUİK verilerine göre;

  • 2018 Kasım – 2021 Kasım dönemi enflasyon %98, (858,43/432,55 = 1,98)
  • 2018 Aralık – 2021 Kasım dönemine göre %102,97 (858,43/422,94= 2,029)

oranında artmıştır.(*)

Buna göre, önümüzdeki Aralık ayı enflasyon rakamı sıfır (0) gelse dahi enflasyon düzeltmesi şartlarından ilki (bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100'den fazla olması) karşılanmış olmaktadır.

Bunun aksi için ise önümüzdeki ayın enflasyon rakamının eksi (negatif) gelmesi gerekmektedir.

Uygulamanın ikinci şartı (%10 sınırı) için verileri incelediğimizde ise; fiyat endeksinin bir önceki yılın Aralık ayına göre %51,06bir önceki yılın aynı ayına göre %54,62 ve on iki aylık ortalamalara göre %38,94 arttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ikinci şartın da karşılandığını hatta Cumhurbaşkanı yetkisini kullanıp yasal sınırı %25’e kadar artırsa dahi şimdiden bu sınırın aşıldığını görüyoruz.

Gelinen nokta itibariyle, eğer Meclis kanuni bir değişikliğe gitmezse ya da önümüzdeki ayın enflasyon rakamı eksi (negatif) gelmezse 2021 yılı için enflasyon düzelmesinin yapılacağı sonucuna varılmaktadır.

(*) Yurt içi üretici fiyat endeksi ve değişim oranı, Kasım 2021

Yıl

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

Endeks-Index

2006

123,51

123,83

124,14

126,54

130,05

135,28

136,45

135,43

135,11

135,73

135,33

135,16

2007

135,09

136,37

137,70

138,80

139,34

139,19

139,28

140,47

141,90

141,71

142,98

143,19

2008

143,80

147,48

152,16

159,00

162,37

162,90

164,93

161,07

159,63

160,54

160,49

154,80

2009

155,16

156,97

157,43

158,45

158,37

159,86

158,74

159,40

160,38

160,84

162,92

163,98

2010

164,94

167,68

170,94

174,96

172,95

172,08

171,81

173,79

174,67

176,78

176,23

178,54

2011

182,75

185,90

188,17

189,32

189,61

189,62

189,57

192,91

195,89

199,03

200,32

202,33

2012

203,10

202,91

203,64

203,81

204,89

201,83

201,20

201,71

203,79

204,15

207,54

207,29

2013

206,91

206,65

208,33

207,27

209,34

212,39

214,50

214,59

216,48

217,97

219,31

221,74

2014

229,10

232,27

233,98

234,18

232,96

233,09

234,79

235,78

237,79

239,97

237,65

235,84

2015

236,61

239,46

241,97

245,42

248,15

248,78

247,99

250,43

254,25

253,74

250,13

249,31

2016

250,67

250,16

251,17

252,47

256,21

257,27

257,81

258,01

258,77

260,94

266,16

274,09

2017

284,99

288,59

291,58

293,79

295,31

295,52

297,65

300,18

300,90

306,04

312,21

316,48

2018

319,60

328,17

333,21

341,88

354,85

365,60

372,06

396,62

439,78

443,78

432,55

422,94

2019

424,86

425,26

431,98

444,85

456,74

457,16

452,63

449,96

450,55

451,31

450,97

454,08

2020

462,42

464,64

468,69

474,69

482,02

485,37

490,33

501,85

515,13

533,44

555,18

568,27

2021

583,38

590,52

614,93

641,63

666,79

693,54

710,61

730,28

741,58

780,45

858,43

Erhan Tarhan, SMMM | Deloitte Türkiye Vergi Müdürü https://www.verginet.net

26/10/2021 tarih ve 31640 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla; Gelir Vergisi Kanununa eklenen Mükerrer Madde 20/C ile, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destekleme ödemelerinin gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 92’nci madde uyarınca da, 1/1/2016 tarihinden sonra kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal  destek ödemeleri üzerinden  tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisinin ise, çiftçilerin düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla iade edileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda, adına tarımsal  destek ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılanlara ait başvuruların elektronik ortamda alınabilmesine yönelik olarak, İnteraktif Vergi Dairesi (ivd.gib.gov.tr) üzerinden “Tarımsal Destek Ödemeleri Kapsamında Gelir Vergisi Kesintisi İade Talep Dilekçesi” hizmeti 02/12/2021 tarihi itibarıyla kullanıma açılmıştır.

Başvuru işlemlerine yönelik açıklamaların yer aldığı kılavuza İnteraktif Vergi Dairesi internet sayfası üzerinden veya doğrudan https://ivd.gib.gov.tr/tarimsal_kilavuz.pdf adresinden ulaşılabilmektedir.

Kaynak: GİB

Cumartesi, 04 Aralık 2021 13:07

Yurt Dışına Tebliğ (SGK Genel Yazı)

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı : E-40552758-010.06.01-36219799

Tarih: 03.12.2021

Konu: Yurt dışına Tebliğ

GENEL YAZI

Bilindiği üzere, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde, tahakkuk ettirilen borç tutarının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödeneceği, bu sürede ödeme yapılmaması halinde borçlanmanın geçersiz sayılacağı, ayrıca Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre ise tahakkuk ettirilen borç tutarının ilgiliye iadeli-taahhütlü olarak gönderileceği ve posta alındısının ilgiliye teslim edildiği tarihin borcun tebliğ tarihi olarak kabul edileceği öngörülmüştür.

Diğer taraftan, 10.1.2021 tarihli ve 2021/2 sayılı Genelgenin Yurt Dışı Borçlanma İşlemleri başlıklı İkinci Bölümünün “Borç miktarının tebliği” başlıklı altıncı maddesinde Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında, tahakkuk ettirilen borç tutarının ilgiliye iadeli – taahhütlü olarak gönderileceği ve posta alındısının ilgiliye teslim edildiği tarihin borcun tebliğ tarihi olarak kabul edileceği; “Borç miktarının ödenmesi” başlıklı yedinci maddesinin beşinci fıkrasında ise tebliğ tarihinden önce borçlanmaya karşılık yapılan ödeme, borçlanma talep tarihinden sonra ödenmiş olmak kaydıyla geçerli sayılarak borçlanma işleminin iptal edilmeyeceği ifade edilmiştir.

Yurt dışı borçlanma sürelerine ait borç miktarı, ilgililerin borçlanma talep dilekçesinde yer alan “Borç miktarının tebliğ edileceği adres” seçeneğindeki tercihleri doğrultusunda gerek yurt içi gerekse yurt dışı adreslerine iadeli-taahhütlü olarak gönderilmektedir.

Ayrıca, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ilgili maddelerinde, sigortalıların borçlanabileceği süreler ile borçlanılan sürelere ilişkin tahakkuk ettirilen borç tutarlarının hangi süre içinde ödeneceği belirlenmiş ve söz konusu sürelerin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı öngörülmüştür.

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinden alınan ve bir örneği ekte yer alan yazıda; Covid-19 salgını ve uçak taşıma şirketlerinin uçuşlarını sınırlandırması sonucu oluşan kapasite yetersizliği nedeniyle posta kabulüne kapalı olan ülkeler listesinin 23.11.2021 tarihinde güncellendiği, Ülkemiz çıkış Almanya, Avustralya ve İngiltere (mektup postası gönderileri posta kabulüne açık) varışlı gönderilerin posta kabulüne kapatıldığı ve bir örneği ekli posta kabulüne kapalı olan ülkeler listesinin dikkate alınmasının gerektiği ifade edilmiştir.

Bu nedenle, gerek 3201 sayılı Kanun kapsamında gerekse 5510 sayılı Kanun kapsamında tahakkuk ettirilen borç tutarlarını gösterir tebliğ mektubu yurt dışı adresine gönderilecek olanların, borçlanma taleplerine ilişkin iş ve işlemlerin cari usullere göre sonuçlandırılarak tebliğ aşamasına getirilmesi, posta kabulüne kapalı olan ülkelere gönderilecek tebliğ mektuplarının ise ikinci bir talimata kadar postaya verilmemesi hususunda gereğini rica ederim.

İsmail ERTÜZÜN

Genel Müdür

Eki: Posta Kabulüne Kapatılan Ülkeler Listesi Güncel

Cumartesi, 04 Aralık 2021 11:40

Sınır Ticaretine Sınırlama Geldi

 13 sınır iline, ülke başına 150 milyon dolarlık sınır ticareti limiti geldi.
 
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Artvin, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkari, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay'dan komşu ülkelerle yapılan sınır ticaretine düzenleme yapıldı. Karara göre, bu illerde ithalat limitleri, her bir komşu ülke için 75 milyon dolar kadar tarım, 75 milyon dolar kadar sanayi ürünleri olmak üzere yıllık toplam 150 milyon dolar olacak. Tahis edilen limit yıl içinde değiştirilemeyecek ve bir sonraki yıla devredilemeyecek, ancak aşağıya çekilebilecek. Her bir ülkeden sınır iline sektör bazında yapılacak ticaretin limiti, o ilin nüfusuna göre belirlenecek.

Karara göre, esnaf veya tacir ya da mağaza kiralayan tarafından ilgili gümrük kapısı veya sınır ticaret merkezinden 30 gün içerisinde en fazla 75 bin dolar karşılığı Türk Lirası değerinde eşya ithal edilebilecek. Esnaf ve tacir bu işlem için Sınır Ticareti Belgesi alacak. Belge başvurularını, il değerlendirme komisyonu karara bağlayacak. İthalatta KDV ile ÖTV oranları toplamından oluşan tek ve maktu vergi uygulanacak. İhracı ve ithali yasaklanmış ve ithali belli kurum ve kuruluşlara bırakılmış maddeler, damping ve sübvansiyona karşı önlemler ile korunma önlemlerine tabi ürünler; petrol ve petrol ürünleri ile silah, mühimmat ve patlayıcı maddeler sınır ticaretine konu edilemeyecek.

Ticaret merkezi inşa edilecek

Düzenlemeyle göre, sınır ticareti yapılan illerde valiliklerce sınır ticaret merkezleri inşa edilecek. Karar öncesinde düzenlenmiş sınır ticaret belgeleri, ithalat uygunluk belgeleri ve sınır ticaret merkezlerindeki mağaza kira sözleşmeleri, düzenlendiği tarihte belirlenen sürenin sonuna kadar geçerli sayılacak.

Sınır Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin Karar (Karar Sayısı: 4874)

Cumartesi, 04 Aralık 2021 11:36

İş Kazası Yaşayanların Hakları Nelerdir?

İşçiler ile üretim araçlarını bir araya getiren işyeri ortamı, işçiler açısından çok sayıda riski de barındırıyor. Bazı sektörler çok daha riskli ya da tehlikeli olarak tanımlanıyor. Ağır ve tehlikeli çalışma koşullarının söz konusu olduğu söz konusu sektörlerde var olan riskler önlenemediğinde ise iş kazaları yaşanabiliyor ve ne yazık ki ölüm ya da yaralanmalar ortaya çıkabiliyor.

İş kazası yaşanması durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sigortalılara ve geride kalanlara sağlanan bazı yardımlar bulunuyor. Ancak bu yardımların sağlanması için meydana gelen olayın öncelikle SGK tarafından iş kazası olarak tanımlanması gerekiyor.

İş kazası nedir?

SGK, iş kazasını sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda veya işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlıyor.

Örneğin; şantiyede çalışan bir işçinin kafasına inşaat malzemelerinden birinin düşmesi ve işçinin bu olaya bağlı olarak sonradan geçirdiği beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetmesi de ölümlü iş kazası olarak değerlendiriliyor.

Hangi yardımlar sağlanır?

SGK iş kazası geçiren sigortalıya kaza sonrasındaki duruma göre çeşitli yardımlar yapıyor. İlk olarak, iş kazası sonrası hastaneye gidip rapor alan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Örneğin, işyerinde işini yaptığı sırada kayıp düşen ve ayağı kırılan sigortalı hastaneden 15 günlük rapor alırsa, SGK 15 gün için sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödüyor.

SGK hastalık sigortası çerçevesinde istirahat raporu alan sigortalılara üçüncü günden itibaren geçici iş göremezlik ödeneği öderken iş kazası halinde durum farklı. Bu bakımdan, iş kazası sonucu istirahat raporu alan sigortalıya raporun ilk gününden itibaren geçici iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Ayrıca, sigortalının geçirdiği iş kazası sonrası meslekte kazanma gücünü en az yüzde 10 oranında kaybettiğini sağlık kurulu raporu ile belgelemesi halinde, sigortalı SGK’dan sürekli iş göremezlik geliri alabiliyor.

Geride kalanların durumu ne olacak?

İş kazası sonucunda işçinin ölümü halinde, SGK cenazeyi kaldıran kişilere cenaze ödeneği ödüyor. Cenaze ödeneği sigortalının sırasıyla eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa anne ve babasına, o da yoksa kardeşlerine veriliyor.

Ayrıca, geçirdiği iş kazası nedeniyle sigortalı eğer hayatını kaybederse, geride kalan hak sahiplerine ölüm geliri de bağlanıyor.

SGK, ölüm sigortası kapsamında geride kalan hak sahiplerine aylık bağlamak için ölen sigortalının belirli bir süre prim ödemiş olması koşulunu arıyor. Ancak iş kazası sonrası ölümlerde, geride kalan hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının bir gün bile sigortasının olması yeterli.

Ya trafik kazasına karışırsa?

SGK sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda geçirdiği kazayı da iş kazası olarak kabul ediyor.

Bununla birlikte, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş geliş sırasında yaşanan kazalar da iş kazasıdır. Örneğin, işveren sigortalıya araç tahsis etmişse, sigortalının bu araçla işe gidiş geliş sırasında yaptığı trafik kazası iş kazası sayılıyor. Buna karşılık, sigortalı kendi arabasıyla işe gelip gidiyorsa bu gidiş geliş esnasında yaşanan kaza iş kazası olarak değerlendirilmiyor.

İşveren eğer işçisini işi dışında bir görevle bir yere göndermişse, bu sürede yaşanan kaza da iş kazası olarak değerlendirilir. Örneğin, işveren sigortalıyı elektrik faturasını ödemek üzere bankaya göndermiş ve bu sırada sigortalıya araba çarpmışsa, söz konusu durum da iş kazası sayılıyor. Cem Kılıç

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/is-kazasi-yasayan-hangi-hakka-sahip-6653948?sessionid=3

Cumartesi, 04 Aralık 2021 11:33

Prim Günü Eksik Olanlar Nasıl Emekli Olur?

Öncelikle herkesi ilgilendiren ve bir o kadar da özel durum oluşturduğu için uzmanı olmayanlara çok karmaşık gelen bu konularda toplumu bilgilendirdiğiniz için şükranlarımı iletiyorum. 1963 temmuz doğumlu annemin sigorta girişi 20.10.1999. Toplam 3241 gün primi var. 1983 ve 1990 yıllarında doğan iki çocuğu bulunuyor.

Anladığım kadarıyla ülke gündeminde olan EYT sorununu doğuran yasa annemi çok kısa bir süre ile yakalamış. Doğum borçlanması gibi ihtimaller de çocuklar sigortalılıktan önce olduğu için mümkün görünmüyor. Artık yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle çalışması güç olan annem için bulabileceğimiz en iyi yöntem nedir? (Ufuk I.)

Anneniz çok kısa bir süreyle yeni yasaya takılmış. 8 Eylül 1999 tarihinde veya öncesinde SSK’ya tabi çalışmaya başlayan kadınlar 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim gününü doldurduğunda 58 yaşında, erkekler 60 yaşında emekli olabilir. Bu tarihten sonra çalışmaya başlayan erkek ve kadınlar ise yine 58 – 60 yaşında ama bu kez 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim günüyle emekli olabilir.

Anneniz 8 Eylül 1999 sonrası sigortalı çalışmaya başladığından 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim gününe tabi olur. 25 yıllık sigortalılık süresini 20 Ekim 2024 tarihinde dolduruyor. 3241 gün primi bulunduğuna göre, 4500 güne tamamlayabilmesi için 1259 gün daha prim yatırması gerekiyor. Neyse ki bu konuda şanslı. Eksik prim günü 1259 değil de 1260 olsaydı SSK yerine BAĞ-KUR’dan emeklilik için daha uzun süre beklemesi gerekecekti.

Eksik prim günlerini isteğe bağlı sigorta primi ödemek suretiyle tamamlayabilir. Ancak, isteğe bağlı sigorta primini tam olarak 1259 gün üzerinden ödemeli, ne bir gün eksik ne de fazla olmalı. Prim gününü 3.5 yılda, yani 20 Ekim 2024 tarihinden sonra tamamlayabileceği için günü doldurunca hemen emeklilik dilekçesi verebilir. Dilekçeyi izleyen ay başından geçerli olmak üzere emekli aylığı bağlanır.

Bu işlemleri yapmaya 3.5 yıl önce başlamış olsaydı, 2024 yılından itibaren emekli aylığı alırdı.

İŞ KAZASI GEÇİRENLERE NASIL AYLIK BAĞLANIR?

Trabzon’un bir köyünde içme suyu isale hattında kaynakçı olarak çalışırken toprak kayması sonucu kaza geçirdim. Şu an hastanede yatıyorum. Yürüyebilmem için en az 6 ay geçmesi gerekiyormuş. O da kemik kaynarsa. Ben bundan sonra SGK’dan maaş alabilir miyim? Ne yapmalıyım? (Mehmet Ç.)

Öncelikle geçmiş olsun. İş kazalarının işverenlerce kolluk kuvvetlerine derhal bildirilmesi gerekir. Sosyal Güvenlik Kurumu’na ise 3 işgünü içinde bildirim yapılmalıdır. İş kazası geçirenlere raporlu oldukları süre boyunca geçici iş göremezlik ödeneği bağlanır. Bu ödenek, istirahat süresinin bitiminde sona erer.

İş kazası sonucu meslekte kazanma gücü en az yüzde 10 oranında azalmış olanlara ise “sürekli iş göremezlik geliri” bağlanır. Halk arasında buna engelli aylığı denir. Sürekli iş göremezlik geliri engellilik oranına göre belirlenir. Örneğin brüt ücreti 4500 lira olan bir kişi meslekte kazanma gücünü yüzde 10 oranında kaybetmişse, 315 lira sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Meslekte kazanma gücünü yüzde 20 oranında kaybetmesi durumunda aynı sigortalıya 630 ödenir. Herhangi bir işte yeniden çalışmaya başlasa da emekli olsa da sürekli iş göremezlik gelirini almaya devam eder.

Geçirdiğiniz iş kazasından dolayı sürekli iş göremezlik gelirinden yararlanabilmeniz için öncelikle SGK’ya başvuracaksınız. SGK’nın belirlediği yetkili hastanelerdeki sağlık kurullarından verilen rapor, SGK’nın kendi sağlık kurulunca da onaylanırsa, tespit edilecek meslekte kazanma gücündeki azalma oranına göre sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. İleride meslekte kazanma gücünüze tam olarak kavuşursanız veya meslekte kazanma gücünüzdeki kayıp oranı azalırsa o durumda iş göremezlik geliri kesilebilir veya daha düşük oran üzerinden bağlanır.

BAĞ-KUR’DAN EMEKLİLİK İÇİN MUTLAKA 9000 GÜNÜ DOLDURMAK GEREKİR Mİ?

05.12.1976 tarihinde doğdum, 01.09.1999 tarihinde BAĞ-KUR’a giriş yaptım. Şu an 8010 gün prim ödememi tamamlamış bulunmaktayım. 9000 günü doldurmayı beklemeli miyim, yoksa BAĞ-KUR primi yatırmayı durdurmalı mıyım? 5400 gün prim yatıran ile 9000 gün prim yatıranın aldığı maaş ne kadardır? 5400 gün mü yoksa 9000 gün mü avantajlı? Ben hangi durumda ne zaman emekli olabilirim? (Mehmet S.)

Prim gününüzü 9000’e tamamlamanız halinde 58 yaşında emekli olabilirsiniz. Yaklaşık 3 yılda 9000 günü doldurduktan sonra 10 yıl emeklilik yaşını bekleyeceksiniz. 9000 günü doldurmadığınız takdirde de 58 yaşında emekli olabilirsiniz. Ancak, emekli aylığınız daha düşük olur.

Emekli aylığını belirleyen unsurlardan biri aylık bağlama oranıdır. Aylık bağlama oranı da prim gün sayısına göre belirlenir. 5400 prim günüyle emekli olanların aylık bağlama oranları düşük olacağı için aylıkları da düşük olur.

9000 gün, BAĞ-KUR’dan normal emeklilikte aranan asgari gün koşuludur. 9000 günü doldurunca çalışmayı bırakmak doğru değil.

Aylık bağlama oranınız, 8010 gün üzerinden emekli olduğunuzda yüzde 54, 9000 gün üzerinden emekli olduğunuzda yüzde 60 olur. Yaşı dolduruncaya kadar prim ödemeye devam ettiğiniz takdirde her 360 güne karşılık aylık bağlama oranınız 2 puan artar.

DOKTORASI YARIM KALANLAR DOKTORA BORÇLANMASI YAPABİLİR Mİ?

Şu an sigortasız şekilde doktora eğitimimi sürdürmekteyim. Daha önceki bir yazınızda doktora sürelerinin borçlanılabileceğini yazmıştınız. Eğer doktora eğitimini yarım bırakıp tamamlayamaz ve mezun olamaz isem yine bu haktan yararlanabiliyor muyum? (Mustafa U.)

Mevzuata göre, sigortalıların sosyal güvenlik kanununa tabi olmaksızın yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya tıpta uzmanlık öğrenim süreleri, talepleri halinde borçlandırılır. Gerek kanunda, gerekse konuyla ilgili hususları düzenleyen sigorta işlemleri genelgesinde, mezun olma şartına ilişkin açık bir hüküm bulunmuyor. Ancak, genelgeye göre, borçlanma yapacak kişilerden istenen belgeler şöyle:

- Borçlanma talep dilekçesi,

- Doktora diplomasının onaylı fotokopisi,

- Doktora öğrenimini yurtiçinde yapanların doktora öğrenimlerinde geçen sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gün ay yıl olarak gösterir şekilde doktora yaptığı üniversitece düzenlenmiş belge,

- Doktora öğrenimini yurtdışında 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yapmış ise dil, yüksek lisans ve doktora eğitim sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gösterir Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğünce düzenlenecek öğrenim planı,

- Doktora öğrenimini kendi imkânları ile yurtdışında yapmış olanların doktora yapılan üniversiteden alınacak doktora sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gün, ay ve yıl olarak gösterir belgenin aslı ile onaylı Türkçe tercümesinin ve doktora diplomasının Türkiye’de denkliğini gösterir Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından alınacak belge.

Görüldüğü gibi, doktora süresini borçlanabilmek için doktora diplomasının ibraz edilmesi gerekiyor. Diplomanın kuruma sunulamaması halinde borçlanma yapılamaz.

Diğer taraftan, doktora süresi uzamış olanlar ise diploma almış olsalar bile sadece normal doktora süresini borçlanabilirler. Uzatılmış süreyi borçlanamazlar.

https://www.haberturk.com/son-dakika-3600-gun-emeklilik-sartlari-3272398-ekonomi

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • DEVAMSIZLIK NEDENİYLE FESİHTE, İŞÇİNİN İŞ AKDİ FESİH TARİHİ NE OLMALI? İş Kanunu 25/II-g maddesinde işçinin işverenden izin almaksızın kanunda belirtilen…
  • 2023 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Enflasyon Muhasebesi İle İlgili  Bilanço Dipnot Bilgileri Enflasyon Muhasebesi ile ilgili 2023 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Bilanço…
  • DEVAMSIZLIK SAATLERİNİN TOPLANMASI VE HAKLI FESİH Çalışan ve işveren ilişkisi iş akdinin feshine kadar devam eder,…
Top