Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Son günlerde geçmişte yaşanan pek çok vergisel problemin tahmin edilenin ötesinde bir hızla çözüme kavuştuğunu görüyor, çok mutlu oluyoruz. Bu problemlerin tamamını tek bir merci değil, bir kısmını Maliye, kalan kısmını ise Danıştay çözüyor. Bazılarında geç kalınmış olsa da, bu çözümler iş dünyasının ve iş insanlarımızın önünü açıyor, daha rahat karar almalarını sağlıyor. Bu nedenle de, zaman zaman yazılarımızda “İyi ki Maliye var!” - ”İyi ki Danıştay var!” diyoruz.

Bugünkü konumuzda, Danıştay tarafından son günlerde verilen kararlarla çözüme kavuşturulan bir konu ile ilgili. Uzunca bir süredir konut sektörü ile Maliye arasında ihtilaflara neden olan bu konu, Danıştay tarafından nihayet sonlandırıldı!

Konu tam olarak ne ile ilgili?

Evet, daha fazla merak ettirmeyelim, konu, adi ortaklıklar tarafından inşa edilen konutların ortaklarına satışı halinde KDV iadesi talep edilip edilemeyeceği ile ilgili.

Şimdi diyeceksiniz ki, “konut satışı konut satışıdır, kime yapılırsa yapılsın, adi ortaklık, ortağı dahil istediği kişi ya da şirkete indirimli KDV oranıyla konutu satar, KDV iadesini de alır! Buna ne engel olabilir ki?”.

Teorik olarak haklısınız, ama konu sizin düşündüğünüz kadar kolay değil! Maliye, bugüne kadar adi ortaklıklar tarafından ortaklarına yapılan konut teslimlerini nihai satış olarak değerlendirmedi ve bu şekilde ortaklarına konut teslim eden adi ortaklıkların KDV iade taleplerini reddetti, hala da ediyor. KDV iade talebi reddedilen ortaklıklar ise haklı olarak konuyu yargıya taşıdılar, ilk derece mahkemelerini de kazandılar. Bu konuda Danıştay’dan nihai bir karar çıkmaması, olayın tam olarak netleşmesini engelledi.

Ancak, Danıştay, 2021 yılında verdiği yeni tarihli kararlarıyla konuyu netleştirdi, açıklığa kavuşturdu!

Maliye: Adi ortaklığın ortağına yaptığı satış nihai teslim olmadığından, KDV iadesi talep edilemez!

Evet, Maliye’nin konuyla ilgili görüşü tam olarak böyle! 

Maliye’ye göre, adi ortaklıkların inşa ederek ortaklarına yaptıkları net alanı 150 m2’nin altındaki konut satışlarının, bu konutların daha sonra başkalarına satılma ihtimali olması nedeniyle nihai tüketim amaçlı konut teslimi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu şekilde satılan konutlar nedeniyle yüklenilip indirilemeyen KDV’lerin iade edilmesi mümkün değil. Bu konuda verilmiş çok sayıda özelge bulunuyor (Örneğin, GİB. İstanbul VDB’nin, 30.01.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-340 sayılı Özelgesi).

Maliye’nin bu görüşü Sayıştay’dan da destek buldu!

Şimdi inanmayacaksınız ama, Maliye’nin bu görüşüne Sayıştay’dan da destek geldi.

Sayıştay’ın bu konudaki olumlu görüşü, Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Denetim Raporu’nda yer alıyor. Söz konusu Raporda, Sayıştay, bu satışların nihai tüketim amaçlı satış olmadığını ve bu nedenle söz konusu satışlar nedeniyle yüklenilen KDV’lerin iade edilmemesi gerektiğini belirterek, Maliye’nin bu görüşü ve uygulamasını onaylamış bulunuyor.

Nitekim, Gelir İdaresi Başkanlığı da, tüm teşkilatına gönderdiği 10 Aralık 2018 tarihli ve 161421 sayılı KDV Genel Yazısı’nda, Sayıştay Raporu’nda yer alan bu görüşün yapılacak KDV iadelerinde dikkate alınmasını, KDV iadelerinin buna göre yapılmasını istedi.

Bu konuda ogunhaber.com adlı internet gazetesinde 19 Aralık 2018 tarihinde yayınlanan “Konut KDV İadesine Sayıştay Vetosu!” başlıklı yazımda, görüşümü şu şekilde ifade etmiştim:

“Ancak, bu görüş ve uygulama son derece yanlış olup, indirimli KDV oranına tabi konut satışlarından doğan KDV iadesinin düzenlendiği KDV Kanunu’nun 29/2. Maddesi ile  bu iadenin usul ve esaslarının düzenlendiği KDV Genel Uygulama Tebliği’nde ortaklara ve ilişkili şirketlere yapılan konut satışlarının teslim sayılmamasını gerektirecek yasal bir düzenleme  bulunmadığından ve bu satışların teslim sayılabilmesi için nihai tüketim amaçlı olarak yapılması gerektiği hususunda bir şart da düzenlenmemiş olduğundan, bu satışlar nedeniyle yüklenilip indirim konusu yapılmayan KDV’lerin de iade edilmesi gerekir.”

İlk derece mahkeme kararları mükellefler lehine!

Maliye’nin yukarıda belirtilen gerekçeyle KDV iade taleplerini reddettiği mükellefler haklı olarak konuyu yargıya taşıdılar. Bu konuda verilen ilk derece mahkeme kararları, beklenildiği gibi mükellefler lehine, Maliye aleyhine. Bu kararların bazılarının özetleri şu şekilde:

“KDV Kanununda davacı adi ortaklığın ortaklarına yaptığı bağımsız bölüm satışlarının teslim sayılmaması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmadığından ve bu satışların teslim sayılabilmesi için nihai tüketim amaçlı olarak yapılması gerektiği yönünde bir koşulda öngörülmemiş bulunduğundan, davacı ortaklığın KDV iade talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.” (Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli ve E.2015/1318, K.2015/2508 sayılı Kararı)

“Şirket ortağına yapılan satışların teslim sayılabilmesi için nihai tüketim amaçlı olarak yapılması gerektiği yönünde mer’i mevzuatta bir koşul öngörülmemiş olduğundan, ortaklığın KDV iade talebinin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.” (Ankara 6. Vergi Mahkemesi’nin 05.10.2016 tarihli ve E.2015/1711, K.2016/1467 sayılı kararı)

“KDV Kanununun 2. maddesinde teslim tarif edilirken nihai tüketimden bahsedilmemekle birlikte teslim için aranılan tek koşul tasarruf hakkının devredilip devredilmediğidir. Bu nedenle, davalı idarenin davacı şirketin KDV iadesi talebini, aynı ortaklık yapısına sahip şirkete yaptığı konut tesliminin nihai teslim olmadığı gerekçesiyle reddetmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” (Bursa 2. Vergi Mahkemesi’nin 31.10.2018 tarihli ve E.2017/1312, K.2018/1513 sayılı Kararı)

Maliye süreç devam ederken görüşünü biraz esnetti!

Maliye, 5 Şubat 2021 tarihinden itibaren bu konudaki görüşünü “yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlar”la sınırlı olarak biraz esnetmiş bulunuyor (34 Seri No'lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ). Yani, Maliye bu Tebliğ ile, adi ortaklıklar tarafından inşa edilen ve yapı kullanma izin belgesi bulunan konutların ortaklara tapuda mülkiyet devri yapılmak suretiyle teslimlerinden doğan KDV iadelerinin başkaca bir belge aranılmaksızın yapılmasını uygun görmüş durumda. Yapı kullanma izin belgesi bulunmayan ve tapuda mülkiyet devri yapılmayan konut teslimlerinde ise, bu sorun hala devam ediyor, Maliye bu iade taleplerini reddediyor.

Danıştay’ın Nihai Kararı: Ortağa yapılan satışlar nedeniyle KDV iadesi yapılabilir!

Danıştay, KDV Kanununda ortağa yapılan satışların teslim olarak değerlendirilmeyeceğine dair bir düzenleme bulunmadığından, adi ortaklığın kendi ortaklarına yaptığı konut satışlarının teslim olarak değerlendirilmesi ve KDV iadesinin yapılması gerektiği görüşünde.

Konu hakkında verilen yeni tarihli bazı kararların özeti şu şekilde:

“Adi ortaklık tarafından inşa edilen konutların ortağa fatura düzenlenmek suretiyle satışı ve teslimi, KDV Kanununun 2. maddesinde tanımlanan teslim kapsamına girmektedir. KDV Kanununun 2. maddesinde teslimin tanımı yapılırken nihai tüketimden bahsedilmemekte, tasarruf hakkının devredilmiş olması teslim için yeterli sayılmış bulunmaktadır. Davalı idarenin adi ortaklığın KDV iade talebini, adi ortaklık tarafından ortağına yapılan satışların nihai tüketim amacıyla yapılmadığı, işletmeden çekilmek suretiyle ortağa fatura edilen konutların daha sonra başkalarına satılabileceği dolayısıyla kanuni anlamda bir teslimin söz konusu olmadığı hususlarını gerekçe göstererek reddetmesinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır.” (Danıştay 4. Dairesi’nin 15.04.2021 tarihli ve E.2019/4861, K.2021/2287 sayılı Kararı).

“Müteahhit şirketin aynı ortaklık yapısına sahip başka bir şirkete yaptığı konut teslimlerinin nihai tüketim amacını taşımadığı, bu konutların daha sonra başkalarına satılabileceği, dolayısıyla yasal anlamda bir teslimin söz konusu olmadığı iddiasıyla davalı idare KDV iade talebini reddetmiş ise de, KDV Kanununun 2. maddesinde teslimin tanımı yapılırken nihai tüketimden bahsedilmediği, teslim için aranılan tek koşulun tasarruf hakkının devredilip devredilmediği ile ilgili olduğu, bu nedenle, aynı ortaklık yapısına sahip başka bir şirkete yapılan söz konusu konut satışlarının teslim olarak değerlendirilmesinde ve bu teslimler nedeniyle KDV iade talebinde bulunmasında yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.” (Danıştay 3. Dairesi’nin 16.06.2021 tarihli ve E.2019/5986, K.2021/3159 sayılı Kararı).

Danıştay VDDK’da aynı görüşte, iade yapılabilir!

Danıştay VDDK’da, adi ortaklık tarafından ortağa yapılan konut satışlarının teslim olarak değerlendirilmesi ve KDV iadesinin yapılması gerektiği görüşünde. Yani, bu konuda Danıştay 3 ve 4. Daireleri ile aynı görüşte bulunuyor. Nitekim, bu konuda verdiği Kararın özeti şu şekilde:

“KDV Kanununda teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmış olup, Kanunda ortağa yapılan satışların teslim olarak değerlendirilmeyeceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, adi ortaklık ile konut tesliminde bulunduğu ortağı şirket arasında gerçekleşen konut satış işlemlerinin gerçek bir ticari ilişkiye dayalı olmadığı ve muvazaalı olduğu ispat edilmedikçe, ortağa yapılan satışların KDV Kanununun 2. maddesi uyarınca teslim olarak kabul edilmesi gerekir.” (Danıştay VDDK’nın 14.04.2021 tarihli ve E.2019/1201, K.2021/385 sayılı Kararı).

Sonuç olarak;

Danıştay, Maliye ve mükellefler arasında uzunca bir süredir çok sayıda ihtilafa neden olan bir konuyu daha kökünden çözmüş bulunuyor (Sayıştay’ın bu konuda Maliye’ye olan desteğine rağmen). Danıştay’ın bu kararları, hukuka uygun olmasının ötesinde, kişisel görüşümüze göre de son derece doğru ve yerinde. Çünkü, gerek KDV Kanunu’nda ve gerekse KDV Genel Uygulama Tebliği’nde, şirket ortaklarına yapılan konut satışlarının nihai tüketim amaçlı olmadığı ve bu nedenle teslim sayılmaması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmuyor. Maliye’nin bu konudaki muvazaa endişesi bir ölçüde anlaşılabilir olmakla beraber, bu hususun Maliye tarafından ayrıca ispat edilmesi de gerekiyor. Sadece muvazaa iddiasıyla mükelleflerin KDV iade taleplerinin reddedilmesi doğru değil.

Bu arada, Maliye’nin bu görüşünü “yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlar”la sınırlı olarak mükellefler lehine esnetmiş olması da son derece önemli ve değerli.  ABDULLAH TOLU

https://www.dunya.com/kose-yazisi/adi-ortakligin-ortagina-konut-satisinda-kdv-iade-sorunu-cozuldu/643354

 

Enflasyon muhasebesinin 2023 yılına ertelenmesine yönelik olarak TÜRMOB tarafından bir çalışma başlatıldı. Bakanlığın, iş dünyasının da desteğini alması halinde TÜRMOB'un erteleme önerisine sıcak baktığı öğrenildi. TÜRMOB başta TOBB olmak üzere iş dünyasını ikna etmek için kolları sıvadı.

Hammadde krizi ve yüksek kurun tetiklediği enflasyonda yaşanan tırmanış enflasyon muhasebesinin şartlarını olgunlaştırırken, 17 yıldır uygulanmayan enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümlerin yeniden gündeme gelmesi hem işletmeler hem de mali müşavirler için büyük bir belirsizliğe neden oluyor. Mağduriyetlerin önüne geçilmesi ve hesaplamaların sağlıklı yapılması adına enflasyon düzeltmesine 2022 yılı sonunda geçilmesi için Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) girişimde bulunduğu, ertelemeye yönelik bir taslak hazırladığı, başta TOBB olmak üzere iş dünyasının desteğini alması halinde bakanlığın ertelemeye sıcak baktığı öğrenildi.

DÜNYA Gazetesine değerlendirmelerde bulunan TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutmak durumunda olduğunu hatırlatarak, bu durumun işletmeler ve mali müşavirler için önemli bir sorun haline geldiğini söyledi. Kartaloğlu, 17 yıldır uygulanmayan enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümlerin yeniden gündeme gelmesinin gerek meslek mensupları gerekse mükellefler nezdinde, yeniden değerleme müessesesi ile birlikte düşünüldüğünde büyük bir belirsizliğe neden olduğuna dikkat çekerek, “Hatta bazı mükellefler zaten enflasyon muhasebesine göre düzeltmeye tabi tutacakları taşınmazları ve amortismana tabi iktisadi kıymetleri için değer artışı üzerinden vergi ödememek (yüzde 2 oranlı) için Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) Geçici 31’inci maddesi hükümlerinden yararlanmayı erteliyorlar. Hali hazırda yüzde 2 vergi ödeyerek Geçici 31’inci maddesi hükümlerinden yararlanmış olan mükelleflerin, bu ödedikleri vergileri geri alıp alamayacakları da belirsiz. Enflasyon muhasebesine geçilmesi halinde beyanda bulunan mükellefler için haksız bir durum ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.

Erteleme adaptasyonu kolaylaştırır

Kartaloğlu, ortadaki belirsizliği ve olası haksız durumları ortadan kaldırmak için TÜRMOB olarak önerilerini şu şekilde dile getirdi:

“Son dönemde enflasyonun finansal tablolar ve vergi matrahı üzerindeki etkilerinin giderilmesine yönelik olarak taşınmazlar ve amortismana tabi kıymetler için yeniden değerleme imkanlarının, VUK Geçici 31, Geçici 32’nci maddeleri ve VUK Mükerrer 298/Ç getirildiği de değerlendirildiğinde; hem mükellefler açısından bir hak kaybına sebebiyet verilmemesi hem de düzenlemenin esas uygulayıcısı olacak meslek mensuplarına enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümlerin gereklerini en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için yeterli bir zaman tanınmalı. 31.12.2021 tarihli finansal tablolar ve 2022 yılı geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümlerin uygulanmamasına; bunun yerine 31.12.2022 tarihli finansal tabloların ise endeks artış tutarı ne olursa olsun enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasının zorunlu kılınmasına yönelik yapılacak yasal bir düzenleme ile bu zaman tanınabilir. Böylece mükelleflerin mağduriyeti önleneceği gibi enflasyonun son derece hızlı artması nedeniyle yeniden gündeme gelen enflasyon muhasebesi uygulamasına adaptasyon kolaylaşacaktır.”

Cumhurbaşkanı da değiştiremeyecek

Enflasyon muhasebesi uygulanabilmesi için Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin (Yİ-ÜFE) son yıl yüzde 10, son üç hesap yılında ise yüzde 100 artmış olması gerekiyor. Yİ-ÜFE kasım ayı sonu itibarıyla yüzde 51 oranında artarken, yıllık artış oranı yüzde 54,62’ye çıktı. 858,43’e yükselen endekste 35 aylık artış oranı ise yüzde 103 oldu. Kartaloğlu, “Cumhurbaşkanı, maddede yer alan yüzde 100 oranını yüzde 35'e kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine kadar yükseltmeye, yüzde 10 oranını ise yüzde 25'e kadar çıkarmaya veya tekrar kanuni seviyesine kadar indirmeye de yetkili. Aralık 2021 Yİ-ÜFE rakamının 845,88 ve üzerinde açıklanması halinde mükellefler enflasyon düzeltmesi yapmak durumundalar. Böyle bir durumda Cumhurbaşkanı’na kanun ile verilmiş olan yetkilerin kullanılıp kullanılmaması da bunu değiştirmeyecek” ifadelerini kullandı.

“3 Ocak’tan önce bir açıklama yapılmalı”

BDO Türkiye Vergi Ortağı Erdal Güleç de, enflasyon düzeltmesinin yaşatacağı kargaşaya dikkat çekerek ertelenmesinin daha yerinde bir karar olacağını dile getirdi. Enflasyon muhasebesinin en son 2004 yılında uygulandığını, o tarihte bu hesaplamayı yapanların bir kısmının şu an piyasada yer almadığını, yer alanların da bu karışık hesap düzenini unutmuş olmasının yüksek ihtimal olduğunu kaydeden Güleç, yapılacak ertelemenin zaman kazandıracağını hem işletmelerin hem de mali müşavirlerin bu süreçte enflasyon muhasebesine geçiş konusunda adaptasyonunu sağlama şansı yakalayacağını ifade etti. Güleç, enflasyon muhasebesine kesin olarak geçişin 3 Ocak’ta belli olacağını hatırlatarak, “Ancak bu tarihten önce kesin olarak yasal bir açıklama yapılarak, eğer erteleme olmayacaksa enflasyon muhasebesinin koşulları ve yol haritası paylaşılmalı” diye konuştu.

https://www.dunya.com/ekonomi/ek-butce-ihtiyaci-kacinilmaz-oldu-haberi-643367

Pazar, 19 Aralık 2021 20:44

2022 Yılı SGK İdari Para Cezaları

 

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE

2022 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

(Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanacak idari para cezalarının hesabında aylık brüt asgari ücret esas alınır.)

Aşağıda belirtilen tutarların cezanın tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde yüzde 25 peşin ödeme indirimi yapılır.

Aşağıdaki tabloda 01.07.2022 tarihi ve sonrasında uygulanacak tutarlar KIRMIZI renkli olarak belirtilmiştir.

İlgili Madde

Uygulanacak İdari Para Cezasının Nedeni

Ceza Tutarı

102-a/1 Sigortalı işe giriş bildirgesi ile genel sağlık sigortası giriş bildirgesinin yasal süre içerisinde verilmemesi, yasal süre içinde verilmekle birlikte Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun verilmemesi, internet – elektronik veya benzeri ortamda gönderilmesi zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda gönderilmemesi halinde her bir bildirge için aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Bir aylık asgari ücret)

6.471  TL

5.004 TL

102-a/2 Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmediğinin mahkeme kararından, denetim elemanlarının tespitlerinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir bildirge için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 2 katı)

12.942 TL

10.008 TL

102-a/3 İşyeri esas alınmak suretiyle sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmediğine ilişkin yukarıdaki tespitin ardından, bir yıl içinde yukarıda sayılan (102-a/2) durumlardan biriyle tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında bu defa her bir bildirge için asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 5 katı)

32.355 TL

25.020 TL

102-a/1

102 ikinci fıkra

Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, sigortalı işe giriş bildirgesi ile genel sağlık sigortası giriş bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, 102-a/1 bendinde öngörülen ceza dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır. (Asgari ücretin dörtte biri)

1.617 TL 

1.251 TL 

102-b İşyeri bildirgesini yasal süresi içinde vermeyenler, yasal süre içinde verilmekle birlikte Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik ya da benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenlere aşağıda belirtilen tutarlarda idari para cezası uygulanır.
102-b/1 Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 3 katı)

19.413 TL

15.012 TL

102-b/2 Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 2 katı)

12.942 TL

10.008 TL

102-b/3 Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Bir aylık asgari ücret)

6.471 TL

5.004 TL

102-b/3

102 ikinci fıkra

Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, işyeri bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, 102-b bendinde öngörülen cezalar aşağıda belirtildiği gibi dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır.
102-b/1

102 ikinci fıkra

Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katının dörtte biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin üç katının dörtte biri)

4.853 TL

3.753 TL

102-b/2

102 ikinci fıkra

Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katının dörtte biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin iki katının dörtte biri)

3.235 TL

2.502 TL

102-b/3

102 ikinci fıkra

Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için aylık asgari ücretin dörtte biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin dörtte biri)

1.617 TL

1.251 TL

102-c Asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini belirlenen süre içinde vermeyenlere, belirlenen süre içerisinde vermekle birlikte Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenlere her bir fiil için aşağıda belirtilen tutarlarda idari para cezası uygulanır.

Not: 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren tüm illerde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verme uygulamasına geçilmiş olduğundan, Aylık Prim ve Hizmet Belgesine bağlı idari para cezası tutarlarına tabloda yer verilmemiş, sadece bu tarihten öncesine ait olarak geriye dönük verilecek belgeler için geçerli olmak üzere uygulanacak idari para cezalarıyla ilgili genel açıklamalara yer verilmiştir.

102-c/1 Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında idari para cezası uygulanır. Belgedeki Sigortalı Başına (Asgari ücretin beşte biri)

En Fazla (Asgari ücretin 2 katı)

102-c/2 Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında idari para cezası uygulanır. Belgedeki Sigortalı Başına (Asgari ücretin sekizde biri)

 

En Fazla (Asgari ücretin 2 katı)

102-c/3 Ek belgenin aylık 30 günden az bildirim nedeniyle Kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. Belgedeki Sigortalı Başına (Asgari ücretin yarısı)

 

En Fazla (Asgari ücretin 2 katı)

102-c/4 Belgenin; mahkeme kararından, denetim elemanlarının tespitlerinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 2 katı)
102-d Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları veya serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirlerce düzenlenen raporlara istinaden, Kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her bir ay için, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 2 katı)

12.942 TL

10.008 TL

102-e İşyeri defter, kayıt ve belgelerini Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın ibraz etmeyenlere aşağıda belirtilen tutarlarda idari para cezası uygulanır.
102-e/1 Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 12 katı)

77.652 TL

60.048 TL

102-e/2 Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 6 katı)

38.826 TL

30.024 TL

102-e/3 Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 3 katı)

19.413 TL

15.012 TL

102-e/4 Defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte; maddede belirtilen kayıt geçersizliklerinin söz konusu olması halinde, geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim ayı için, (tutulan defter türüne göre ibraz etmeme nedeniyle uygulanacak olan ve yukarıda belirtilen toplam idari para cezasını geçmemek üzere) aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. Her bir geçersizlik için (Asgari ücretin yarısı)

3.235 TL

2.502 TL

102-e/4 İbraz edilen defterler kullanılmaya başlanmadan önce tasdik ettirilmesi zorunlu defterlerden olduğu halde tasdiksiz tutulmuş ise veya tasdiksiz defter ibraz edilmişse, defterler geçersiz sayılır ve aşağıda belirtilen tutarlarda idari para cezası uygulanır.
102-e/4 Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 12 katı)

77.652 TL

60.048 TL

102-e/4 Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 6 katı)

38.826 TL

30.024 TL

102-e/4 Vergi Usûl Kanunu gereğince bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre defter tutulmuş ve ibraz edilmiş ise ibraz edilen işletme defteri geçersiz sayılır ve aylık asgari ücretin oniki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 12 katı)

77.652 TL

60.048 TL

102-e/5 İbraz edilen aylık ücret tediye bordrosunun, maddede belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmemesi nedeniyle geçersiz sayılması halinde, (tutulan defter türüne göre ibraz etmeme nedeniyle uygulanacak olan ve yukarıda belirtilen toplam idari para cezasını geçmemek üzere) her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. Her bir bordro için (Asgari ücretin yarısı)

3.235 TL

2.502 TL

102-f Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar, 85. maddenin uygulanmasıyla ilgili Kurumca istenilecek bilgileri ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermemeleri halinde, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 2 katı)

12.942 TL

10.008 TL

102-g Kendi adına bağımsız çalışanlarla (4/b) ilgili olarak 8. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen sigortalılık başlangıç ve kayıtları ile ilgili bildirim yükümlülüklerini, 9. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen sigortalılığın ve faaliyetin sona ermesi ile ilgili bildirim yükümlülüklerini, 4/c kapsamındaki çalışanlarla (memurlarla) ilgili 47. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen vazife malullüğü ile ilgili bildirim yükümlülüklerini, 90. maddenin birinci fıkrasında belirtilen ihaleli iş üstlenenlerle ilgili bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere, aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Bir aylık asgari ücret)

6.471  TL

5.004 TL

102-g 8 inci maddenin yedinci fıkrasında belirtilen, Kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma bildirmek yükümlülüğünü yerine getirmeyen kamu idareleri ile bankalara sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır. Sigortalı Başına (Asgari ücretin onda biri)

647 TL

500 TL

102-g

102 ikinci fıkra

Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, 102-g bendinde öngörülen ve yukarıda  belirtilen cezalar dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır.
102-h 11 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen, şirketlerin nevi değiştirmesi, birleşmesi, diğer bir şirkete katılması, adi şirkete yeni ortak alınması ile ilgili hususlarda bildirim yükümlülüğünü yasal süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurlukları ile aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüğü yasal süresi içinde yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlara yerine getirilmeyen her bir bildirim yükümlülüğü için aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Bir aylık asgari ücret)

6.471 TL

5.004 TL

102-h

102 ikinci fıkra

Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, 102-h bendinde öngörülen cezalar dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır. (Asgari ücretin dörtte biri)

1.617 TL

1.251 TL

102-ı Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının; 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında bunların görevlerini yapmasına engel olan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 5 katı)

32.355 TL 

25.020 TL

Bu kişilerin görevlerini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde Türk Ceza Kanununun 265 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılır. Bu suçu işleyenler hakkında ayrıca asgari ücretin on katı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin 10 katı)

64.710 TL 

50.040 TL 

102-i Kurum tarafından 5510 sayılı Kanunun 100. maddesi kapsamında istenen bilgi ve belgeleri belirlenen süre içinde mücbir sebep olmaksızın vermeyen kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında, aylık asgari ücretin beş katı tutarında, geç verilmesi halinde ise aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. Belgenin Hiç Verilmemesi (Asgari ücretin 5 katı)

32.355 TL 

25.020 TL

Belgenin Geç Verilmesi (Asgari ücretin 2 katı)

12.942 TL

10.008 TL

102-i 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki (4/a – işçi) sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100 üncü maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin (istirahatlı olan sigortalının işyerinde çalışmadığına dair bildirimin) belirlenen süre içerisinde (sigortalılarca hak edilen istirahat süresini takip eden 5 iş günü içinde) ve elektronik ortamda yapılmaması halinde sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri, hiç yapılmaması halinde ise sigortalı başına aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. Bildirimin Süresi İçinde veya Elektronik Ortamda Yapılmaması (Asgari ücretin onda biri)

647 TL

500 TL

Bildirimin Hiç Yapılmaması (Asgari ücretin yarısı)

3.235 TL

2.502 TL

102-j 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere (hizmet akdinin sona ermesi nedeniyle sigortalılığı sona eren 4/a kapsamındaki sigortalıya) ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır. Her Bir Sigortalı veya Sandık İştirakçisi İçin (Asgari ücretin onda biri)

647 TL

500 TL

102-j

102 ikinci fıkra

Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, 102-j bendinde öngörülen ve yukarıda  belirtilen cezalar dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır.
102-k 100 üncü maddenin altıncı fıkrasına göre genel sağlık sigortalılarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini süresinde yapmayanlar ile bakmakla yükümlü olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapanlara asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin yarısı)

3.235 TL

2.502 TL

102-l Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenecek alanlardaki sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara, ek 6 ncı maddeye göre yapılması gereken bildirim veya kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, her bir fiil için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Bir aylık asgari ücret)

6.471 TL

5.004 TL

Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile ilgili cezalar
102-m Kurumun prim tahakkukuna ve sigortalıların sosyal güvenlik haklarına dayanak teşkil eden Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesindeki sigortalıların, prime esas kazançlarının veya hizmetlerinin bildirilmediği, eksik ya da geç bildirildiği anlaşılan her bir işyeri için aşağıda belirtilen tutarlarda idari para cezası uygulanır.
102-m/1 Beyannamenin asıl olması hâlinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Aylık asgari ücretin beşte biri)

1.294 TL

1.000 TL

102-m/2 Beyannamenin ek olması hâlinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Aylık asgari ücretin sekizde biri)

808 TL

625 TL

 

102-m/3 Ek beyannamenin, 86 ncı maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca resen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. (Aylık asgari ücretin yarısı)

3.235 TL

2.502 TL

102-m/4 Beyannamenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri ve kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği ya da sadece hizmetlerinin Kuruma eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması hâlinde, beyannamenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık beyannamedeki her bir işyeri için;
102-m/4-a Kamu idareleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar hakkında asgari ücretin üç katını geçmemek üzere sigortalı başına aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Aylık asgari ücret)

6.471 TL

5.004 TL

102-m/4-b Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar hakkında asgari ücretin iki katını geçmemek üzere sigortalı başına yarım asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır. (Yarım asgari ücret)

3.235 TL 

2.502 TL

102-m/4-c Defter tutmakla yükümlü olmayanlar hakkında aylık asgari ücreti geçmemek üzere sigortalı başına asgari ücretin üçte biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin üçte biri)

2.157 TL 

1.668 TL

102-m/4-ç Beyannamedeki her bir işyerinden bildirilen sigortalıların sadece prime esas kazançlarının eksik bildirildiğinin anlaşılması hâlinde ise beyannamenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin onda birinden az, iki katından fazla olmamak üzere tespit edilen prime esas kazanç tutarında idari para cezası uygulanır. (Aylık asgari ücretin onda birinden az, iki katından fazla olmamak üzere)

647 TL 

500 TL

liradan az,

12.942 TL 

10.008 TL

liradan fazla olmamak üzere

tespit edilen prime esas kazanç tutarında

102-n Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde, sigortalıların işyerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu, gerçeğe aykırı bildiren her bir işyeri için aylık asgari ücreti geçmemek üzere meslek adı ve kodu gerçeğe aykırı bildirilen sigortalı başına asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır. (Asgari ücretin onda biri)

647 TL 

500 TL 

YORUMLAR

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü 

Sayı : E-11395140-105[VUK-3-349]-720694

Tarih: 14.09.2021

Konu :Serbest bölgede yapılan alımlarda gelen faturanın kaydında serbest bölge işlem formu açılış tarihinin mi kapanış tarihinin mi dikkate alınacağı hk. 

İlgi : 28/05/2021 tarih ... evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketinizin serbest bölgede bulunduğu, bir firmadan alış yaptığınız da gelen faturayı serbest bölge işlem formunda ki açılış tarihine göre mi yoksa beyannamenin kapanış tarihine göre mi kayıtlara alınacağı ile yapılan işlemde dönem farklılıklarının oluşması söz konusu olduğu belirtilerek Ba-Bs formlarında bildirimde bulunulurken ne yapılması gerektiği hususunda Başkanlığımızın görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüklerine ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1.1.3. bölümünde “... serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin de Ba-Bs bildirimi verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu bildirimler, bu mükelleflerin kanuni merkezleri tarafından, merkez ve şube bilgileri birleştirilerek verilecektir. Ancak, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olup, münhasıran serbest bölgede şubesi veya temsilciliği bulunan mükellefler, bildirim formlarında merkez bilgilerini dikkate almaksızın yalnızca serbest bölgede faaliyette bulunan şubelerinin mal ve/veya hizmet alış/satışlarını bildireceklerdir” ile 1.2.3. bölümünde “Herhangi bir mal ve hizmet alış veya satışına bağlı olarak, ödemenin gecikmesi ve döviz kurlarının değişmesi suretiyle ortaya çıkan ve fatura düzenlenmek suretiyle alıcıya/satıcıya yansıtılan vade veya kur farkı gelirleri/giderleri de haddi aşması halinde bildirimlere dahil edilecektir”  hükümleri yer almaktadır.

Aynı Tebliğin 3.2.2. bölümünde “İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde Gümrük Beyannamesi giriş tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır. Ayrıca serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içine yaptıkları satış işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, 15.06.1985 tarih ve 18785 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 8. maddesinde “Serbest Bölge ile Türkiye'nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaret, dış ticaret rejimine (İthalat - İhracat) tabidir. Serbest bölge ile diğer ülkeler ve serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi uygulanmaz.” açıklamasına yer verilmiştir.

Serbest Bölgede bulunan şubenin Türkiye veya başka bir ülkeden mal veya hizmet alımında (şirketin merkezinden yapılan alışlar dahil) ise Serbest Bölge İşlem Formunda yer alan fiili ithalatın gerçekleştiği tarihin dikkate alınması ve ilgili dönemde merkez tarafından yapılan mal/hizmet alış bilgileriyle birleştirilerek Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Serbest Bölgede bulunan şubeden Türkiyeye ya da başka bir ülkeye yapılan mal ve hizmet satışlarının (şirketin merkezine yapılan satışlar dahil) Serbest Bölge İşlem Formunda yer alan Fiili ihracatın gerçekleştiği tarihinin dikkate alınarak ilgili dönemde merkez tarafından yapılan mal/hizmet satışına ait olarak düzenlenen belgelerin de eklenmek suretiyle Bs bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir. İhracat işlemlerinde ise fiili ihracatın gerçekleştiği tarihin dikkate alınacağı tabiidir.

Ayrıca, malın gümrük sahasına getirildikten sonra kısım kısım ithalatın gerçekleşmesi durumunda her bir işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak, Tebliğde belirtilen haddi aşması halinde Ba bildirimine dahil edilecektir.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; ithal ettiğiniz mallar için Kurumunuzca düzenlenecek Ba bildirim formunda gümrük beyannamesi giriş tarihinin, ihraç ettiğiniz mallara ilişkin olarak düzenlenen Bs bildirim formunda fiili ihracatın gerçekleştiği tarihin, serbest bölgede bulunan şubenizden yurtiçinde yaptığınız satış işlemlerinin ise Bs formu ile bildirilmesinde serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarının dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'den asgari ücret, AGİ ve 3600 ek gösterge açıklaması geldi. Bakan Bilgin 3600 ek gösterge konusunun Meclis'e taşınacağını duyurdu ve AGİ'yle ilgili "Verdiğimiz asgari ücret içerisinde bu AGİ desteği artık herkese var. Oransal olarak asgari ücrete yansıdı" açıklamasında bulundu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Asgari Ücret, AGİ ve 3600 Ek Gösterge ile ilgili Kanal7'de açıklamalarda bulundu. Bakan Bilgin, "Türkiye üst üste 3 çeyrekte büyüdü ve bu büyüme devam ediyor. Yıl sonunda çift haneyi bulacağız. Burada başka bir şey var, ekonomideki dalgalanmaların getirdiği sonuçlar da var. Asgari Ücret düzeyi belirlenirken öncelikle bu sorunlar ele alındı. Biz çalışanlarımıza sosyal transfer yapmamız gerekiyordu. Bu noktadan hareket ettik ve erken başlayıp erken bitirdik. Tarihi bir asgari ücret mutabakatına imza attık" dedi.

"İLK KEZ ASGARİ ÜCRET VERGİ DIŞI KALDI"

İşverenlerimiz de ellerini, kollarını taşın altına koydular. Çünkü bu özveri gerektiren bir şeydir. üretim sürecinin en önemli şartı sosyal barışın olmasıdır. Burada tarihi bir kaç şey var. Tarihin en yüksek asgari ücret artışını gerçekleştirdik ve asgari ücret vergi dışında kaldı.

Her işletmenin kendi şartları vardır. O imkanlara göre asgari ücretli dışında da kendiliğinden bir uzlaşma süreci çıkacaktır. Biz bir araştırma yaptık. Orada çıkan rakamlarda da o var. Patronlar 4 bin lira civarında bir rakam istiyordu. İşçiler de 4 binde yoğunlaşmıştı. Derinlemesine araştırmadan çıkan sonuç şuydu. Biz sosyal barış istiyoruz diyordu. Bu bir dayanışmayı gerektiriyor. Çalışma enerjisi, iş birliği içerisinde çalışma böyle bir dayanışmayı gerektiriyor.

"AGİ DESTEĞİ ORANSAL OLARAK ASGARİ ÜCRETE YANSIDI"

Açık bir şekilde açıklayayım. AGİ aslında bir tip vergi iadesidir. Bir çocukluya, 3 çocukluya bir vergi iadesidir. Biz vergiyi kaldırdığımız için vergi iade etmiyoruz diyelim. 

2825 liralık bir asgari ücret vardı ve bu AGİ ile birlikteydi. 4250 liranın içerisinde de AGi var. Verdiğimiz asgari ücret içerisinde bu AGİ desteği artık herkese var. Oransal olarak asgari ücrete yansıdı.  Asgari ücretli olmayanlar için AGİ uygulaması devam edecek. Daha yukarda maaş alanlar için pozitif bir destek olarak değerlendirebilir. 

TÜM EMEKLİ GRUPLARI İÇİNE ALAN DÜZENLEME 

Bütün emekli grupları içine alan bir düzenleme yapacağız. Ekonomideki dalgalanmaları onları biraz önce bahsettiğim sosyal transferi onlar için de ele alacağız. Memurları söylemem lazım. Biz Memur Sendikalarımız görüşmeler yaptık. Sonra sözleşmeyi yaptık bir konfederasyonumuzla orada vardığımız bir mutabakat var.

Birkaç husus var o da şudur: Eğer enflasyon bizim sözleşmemizde belirlediğimiz ücretin üzerine çıkarsa biz farkı vereceğiz. Bu farkı aynı zamanda bir sosyal transfer olacak düzeyde de gerçekleştireceğiz. Enflasyon diyelim ki yarım puan aştı sosyal refah olarak bunu değerlendireceğiz. Emeklilerimizin en alt düzeydeki emekli maaşında daha yukarılara gidecek şekilde kademeli bir şekilde ele alacağız. Çalışan memurlarımızın enflasyonun üzerinde bir sosyal transfer gerçekleştireceğiz.

"3600 EK GÖSTERGEYİ YILIN İLK AYLARINDA BİTİRİP MECLİS'E SUNACAĞIZ"

Kamu çalışanlarının emeklilik durumlarını, emeklilikteki haklarını güçlendiren bir proje. Açıkladığımız farklı memur maaşlarına göre belirleniyor. Kamu çalışanlarımızın 3600 ek gösterge talebi yıllardır devam ediyor. Bu yılın ilk aylarında bizim tarafımızdan bitirilip Meclis'e sunulur diye düşünüyorum. 

Toplumun toplumsal taleplerini karşılamak mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin üretim gücüne dayanarak konuşuyorum. Şimdi bazıları benzetmeler yapıyorlar. "Durum kötüye gidiyor" diyorlar. "Markette bakkalda fiyatlar arttı" diyorlar. Fakat dünyanın yaşadığı bu durumdan ayrışmamız mümkün değil. Gerçekliğin yaşattığı tahribatın gerçek hayata intikal etmesini engellemeliyiz. 

Bizim kendi açımızdan baktığımız zaman şunu görmemiz lazım. Kurdaki artışlar üretimin her yönünü etkiliyor. Bazıları ülkelerdeki asgari ücretleri karşılaştırıyor. Buna bakmamak lazım. Avrupa'da satın alma gücü kişi başı 650 eurodur. Biz de en son yapılan asgari ücret zammıyla buna yaklaştık. Avrupa ülkelerindeki kiralarını Türkiye'deki iyi maaşlı adamın maaşıyla bile ödeyemezsiniz. Almanya'daki kirayı, taksiyi karşılaştıramazsınız. Orada çok fazladır.

Türk devleti sosyal devlet fonksiyonunu en etkin ürettiği dönemde.  Emeklilerde, kamuda çalışanlarda, işçilerde tüm çalışmalarımızı yaparken enflasyonu düşünüyoruz. Türkiye'nin en alt gelir gruplarını kapsayan asgari ücret politikasını ve enflasyonu dikkate alan ve sosyal refahı hedefleyen çalışma şeklimiz var.

"BEYAZ BAYRAKLI İŞLETMELERE POZİTİF AYRIMCILIK YAPACAĞIZ"

Bizim ülkemizde çalışanlar açısından, memurların sendikalaşma oranı yüksek ama işçilerde çok düşük. Dağınık işletmelerden dolayı örgütsüzlük var. Biz öncelikle onları koruduk. Örgütlü çalışanlarımız açısından başka çalışmalarımız var. Biz bir beyaz bayrak uygulaması üzerinde çalıştık. Eğer bir işyerinde sendika varsa, o işyeri kamusal zorunluklarını yerine getiriyorsa bu işyerlerine beyaz bayrak vereceğiz. Pozitif ayrımcılık yapacağız onlara. Bakanlığımızın imzası olacak bu beyaz bayraklarda. Bunlar bizden eğer istihdam için teşvik isterlerse onlara öncelik vereceğiz.

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/bakan-bilgin-duyurdu-flas-agi-ve-emekli-maasi-aciklamasi-41964227

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-24436]-403423

20.05.2021

Konu

:

Döviz cinsinden verilen çekin ödeme gerçekleşmeden geri alınması durumunda ne şekilde işlem yapılacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; ödeme aracı olarak düzenlediğiniz ancak sonra iade alınan çekin defter kayıtlarında satıcı cari hesabına alacak kaydı işlenirken, çekin verildiği tarihteki döviz kuruna göre mi yoksa çekin iade edildiği tarihteki döviz kuruna göre mi işlem yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 171 inci maddesinde, "Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.",

- 175 inci maddesinde, "Mükellefler bu kısımda yazılı maksat ve esaslara uymak şartıyla, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usulu ve tarzda tanzim etmekte serbesttirler. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı; muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve buna ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümleri mahfuzdur.

Maliye Bakanlığı, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgarî hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.",

- 186 ncı maddesinde, "Envanter çıkarmak,  bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

....

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder.",

- 192 nci maddesinde, "Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hulasasıdır.

Bilanço aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva eder.

Aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçlar gösterilir.

...",

- 258 inci maddesinde, "Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.",

- 259 uncu maddesinde, "Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.",

- 280 inci maddesinde, "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.

Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285'inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine icra edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, 516 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde "(1) 20/4/1976 tarihli ve 15565 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ve 27/12/1998 tarihli ve 23566 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen hükümler gereğince, değerleme günü itibarıyla Hazine ve Maliye Bakanlığınca kurların ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurlar esas alınır.

(2) Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kuru (efektif alış kurunun bulunmaması halinde döviz alış kuru), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kuru uygulanır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmış bulunmakta olup, söz konusu Genel Tebliğin "C–Hesap Planı Açıklamaları" bölümünde, "103. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri" hesabına ilişkin olarak; "İşletmenin üçüncü kişilere bankalardan çekle veya ödeme emri ile yapacağı ödemeler bu hesapta izlenir.

İşleyişi:

Kişilere çek ve ödeme emri verildiğinde hesaba alacak; çek ve ödeme emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında bu hesaba borç, bankalar hesabına alacak kaydedilir." açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, alımlarınıza ilişkin bedelin ödenmesinde ödeme aracı olarak döviz cinsinden düzenlenerek satıcıya verilen çeklerin izlendiği hesabın, değerleme günleri (yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde) ve çekin ödemesinin yapıldığı tarihler itibarıyla, Kanunun 280 inci maddesindeki esaslar doğrultusunda yabancı para değerlemesine tabi tutulması ve bu değerleme sonucunda ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak ilgili dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, somut durumda, geri alındığı belirtilen çekin izlendiği hesapta, çekin geri alındığı tarih itibarıyla bu çeke ilişkin olarak yer alan (yukarıda belirtilen çerçevede yapılmış değerleme işlemleri sonrası oluşmuş) bakiye tutarın, "320. Satıcılar" hesabına aktarılmak suretiyle işlem tesis edilmesi icap etmektedir. Öte yandan alım-satıma ilişkin anlaşmanın TL cinsinden yapılmış olmasının, döviz cinsinden alınan/verilen çeklerin yukarıda bahsedildiği şekilde değerlenmesine bir etkisi olmamakla birlikte, taraflar arasında mutabakata varılan gerçek alacak-borç tutarının kayıtlara geçirilmesini teminen, döviz cinsinden çekin iade edildiği tarih itibarıyla vergi ve muhasebe kaidelerine uygun düzeltme işlemlerinin yapılabileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 4 üncü maddesine, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 85 sayılı Kararın 1 inci maddesiyle eklenen, (g) bendi, "Türkiye'de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz." hükmüne amir olup, söz konusu hükmün kapsamı ise muhtelif Genel Tebliğlerle değişik Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)'in "Döviz Cinsinden ve Dövize Endeksli Sözleşmeler" başlıklı 8 inci maddesi yeniden düzenlenmek suretiyle belirlenmiştir. Somut durumdaki alım-satım işleminin bahse konu düzenleme karşısındaki durumuna ilişkin olarak Bakanlığımız Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü bilgisine başvurulması uygun olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-24678]-402305

20.05.2021

Konu

:

Mükellefiyet tesisinden önce alınan gayrimenkulün defter Beyan Sistemi üzerinden aktife alınması

İlgide kayıtlı özelge talep formlarının tetkikinden; avukat olarak faaliyet gösterdiğiniz, mükellefiyet tesisinden önce alınan mülkün tamamını ofis olarak kullandığınız, Defter-Beyan Sisteminde ofisi iktisadi kıymet olarak aktifleştirmek istediğinizde, iktisadi kıymet listesinde yalnızca ''1.3 Belirli bir kısmı iş yeri olarak kullanılan meskenler'' kodu ile kayıt yapılabildiği belirtilerek, envantere kayıt işleminin hangi bedel üzerinden yapılacağı, (1.3) no.lu iktisadi kıymet kodu üzerinden kayıt yapıldığı taktirde amortisman ve diğer harcamaların tamamının gider gösterilmesinde sakınca olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

...",

- 68 inci maddesinde, "Serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.).

..."

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, aktife kaydedilerek işyeri olarak kullanılan taşınmaz için ayrılan amortismanların serbest meslek kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında hasılattan indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 187 nci maddesinde, "Ferdi teşebbüslerde, mükellefin sahip olduğu bina ve arazi hakkında aşağıda yazılı esaslar cari olur:

1. Fabrika, ambar, atelye, dükkan, mağaza ve arazi -işletmede ister kısmen, ister tamamen kullanılsınlar- değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınır.

2. Ticaret hanları gibi oda oda veya kısım kısım kullanılabilen binalarla evlerin ve apartmanların yarısından fazlası işletmede kullanıldığı takdirde envantere ithal edilir.

3. Envantere alınan gayrimenkullerin kullanış tarzlarında sonradan vaki olacak değişiklikler, hesap yılı içinde nazara alınmaz.",

- 189 uncu maddesinde, "Üzerinden amortisman yapılan kıymetler ve bunların amortismanları aşağıda yazılı şekillerden herhangi biri ile gösterilir:

1. Envanter defterinin ayrı bir yerinde;

2. Özel bir amortisman defterinde;

3. Amortisman listelerinde.

Amortisman kayıtları, amortismana başlandığı tarihten itibaren her yılın amortismanı ayrı ayrı gösterilmek şartiyle birbirine bağlanır. İşletmeye yeniden giren iktisadi kıymetlerle bunların amortismanlarının evvelki yıllara ait kayıtlarda devam ettirilmesi caizdir.

Amortisman defteri veya listelerinin kayıtları envanter kaydı hükmündendir. Yukarıdaki esaslara göre kayıtlarda gösterilen iktisadi kıymetlere ait değerler envanter defterine toplu olarak geçirilebilir.",

- 211 inci maddesinde, "Serbest meslek erbabı, işlerinde bir yıldan fazla kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları tesisat ve demirbaş eşyanın kıymetleri ile amortismanlarını 189'uncu maddede yazılı şekilde tutulan "Amortisman kayıtlarında" gösterirler.",

- 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.",

- 269 uncu maddesinde, "İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir. Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:

1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;

2. Tesisat ve makinalar;

3. Gemiler ve diğer taşıtlar;

4. Gayrimaddi haklar.",

- 270 inci maddesinde, "Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satınalma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:

1. Makina ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;

2. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.",

- 272 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.",

- 313 üncü maddesinde, "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

...",

- 320 nci maddesinde, "Amortisman süresi, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Bu sürenin yıl olarak hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan nispete bölünür.

...

Her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabilir.

Amortismanın her hangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz.",

- Geçici 5 inci maddesinde "Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihte veya müteakip yıllarda ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısıyla yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlenir. Şu kadar ki, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve bakiyesinin amortismanına devam olunur."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun 315 inci maddesinde, mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükme bağlanmış olup, söz konusu maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak "Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları" tespit edilerek; 339, 365, 389, 399, 406, 418, 439, 458 ve 506 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste (Amortisman Listesi) ile açıklanmıştır.

Buna göre, mükellefiyet tesis edilmesinden evvel iktisap edilmiş olan ofisin (değer artırıcı giderler dahil) maliyet bedelinden, maliyet bedeli bilinmiyorsa alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedelden, ofisin iktisap tarihinden envantere alınma tarihine kadar ayrılması gereken amortisman tutarının düşülmesi sonucu oluşacak bedel üzerinden envantere dahil edilmesi gerekmekte olup, bu işlemden sonra, Bakanlığımızca belirlenen faydalı ömre göre amortisman süresi sona ermemişse kalan süre için amortisman ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, sabit kıymet yönetimi ile ilgili olarak Defter-Beyan Sistemi internet adresi olan https://www.defterbeyan.gov.tr/tr/yardim/kilavuz bölümünde Defter-Beyan Sistemi Kılavuzu (versiyon 1.8) ve Sabit Kıymet Yönetimi Kullanıcı Kılavuzu yayınlanmış olup, Defter-Beyan Sistemi üzerinde sabit kıymet yönetimine ilişkin tüm aşamaları gösteren detaylı bilgi bu kılavuzlarda bulunmaktadır. https://portal.defterbeyan.gov.tr/auth/login sayfasından Defter-Beyan Sistemine giriş yapıldığında "Sabit Kıymet Yönetimi > Giriş İşlemleri > Aktifleştirme" bölümünde "Sabit Kıymet Ek Bilgileri kısmında yer alan "İktisadi Kıymet" alanında 1-6 arası genel sınıflamaya ait tüm amortismana tabi iktisadi kıymetler yer almaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-21173]-402303

20.05.2021

Konu

:

İmar Planıyla Belediyeye Devredilen Fabrika Binalı Arsa Karşılığında Belediyeden Alınan Yeni Arsanın Kayıtlara Alınması, Satılması, Üzerine Bina Yapılması veya Kat Karşılığı Verilmesinde Vergilendirme

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesi neticesinde, …'de bulunan ve şirketiniz aktifinde kayıtlı bulunan fabrika binasının kısmi olarak yeşil alan ilan edilmesi nedeniyle bölgede yapılan imar uygulamasına istinaden şirketinize sıfır bedel ile yeni bir arsa verildiği belirtilerek, karşılığında bedelsiz arsa verilen yeriniz ile ilgili nasıl bir işlem yapacağınız, bedelsiz olarak tarafınıza verilen arsanın kayıtlara ne şekilde alınacağı ve söz konusu arsanın satılması, üzerine bina yapılması veya kat karşılığı verilmesi halinde ne şekilde vergilendirileceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi kurum kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibarıyla, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun görülen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlarda fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu, bu sayılanlar dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2019 yılı için 1.200 TL'yi (2018 yılı için 1.000 TL'yi) geçmesi veya bedeli 2019 yılı için 1.200 TL'den (2018 yılı için 1.000.-TL' den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

- 234 üncü maddesinin birinci fıkrasında, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin, vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için de tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun;

- 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.",

- 267 nci maddesinde, "Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan, veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.

Emsal bedeli sıra ile, aşağıdaki esaslara göre tayin olunur:

Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) ...

İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) ...

Üçüncü sıra: (Takdir esası) ...",

- 269 uncu maddesinde, "İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir.

Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:

1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;

2. Tesisat ve makinalar;

3. Gemiler ve diğer taşıtlar;

4. Gayrimaddi haklar.",

- 270 inci maddesinde, "Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:

1. Makina ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;

2. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.",

- 328 inci maddesinde, "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir."

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre;

- İmar uygulamaları nedeniyle şirketiniz tarafından Belediye'ye devredilen taşınmazın (fabrika binasının) teslim tarihinden (taşınmazın tapuya tescil tarihinden, tapuda tescil tarihinden önce fiili kullanıma bırakılması halinde fiilen Belediyenin kullanımına bırakıldığı tarihten) itibaren yedi gün içinde, şirketiniz tarafından belediye adına emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi,

- Belediye'ye devredilen taşınmazın (fabrika binasının), emsal bedeli ile net aktif değeri (deftere kayıtlı değerinden, ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan değer) arasındaki fark tutarın ilgili dönem kurum kazancınıza dahil edilmesi,

- Söz konusu fabrika binasının devri karşılığında adı geçen Belediye tarafından şirketinize yapılan yeni arsa teslimi/devri için, şirketiniz tarafından emsal bedel üzerinden Belediye adına gider pusulası düzenlenmesi, arsanın kayıtlara intikalinde söz konusu tutarın satın alma bedeli olarak dikkate alınması

gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarih ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmış olup, söz konusu işlemlerinizin bahse konu mevzuat dahilinde kayıtlara intikal ettirilmesi gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK1-24294]-402120

20.05.2021

Konu

:

Araç kiralama faaliyetinde bulunan mükellefin faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı araçları bildirme zorunluluğu bulunup bulunmadığı, amortisman ayrılıp ayrılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; araç kiralama faaliyeti ile iştigal ettiğiniz belirtilerek faaliyetinizde kullanmak üzere aldığınız her aracı vergi dairesine dilekçe ile bildirme zorunluluğunuzun bulunup bulunmadığı, söz konusu araçların Defter Beyan Sisteminde kayıtlarınızda demirbaş olarak kayıt edilip edilmeyeceği, her araç için amortisman ayrılıp ayrılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

(1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, "Mükellefin Ödevleri" başlıklı ikinci kitabının 153 ila 170 inci maddeleri arasında; işe başlama, adres değişiklikleri, iş değişiklikleri, işletmede değişiklik, işi bırakma, bina ve arazideki değişikliklerin vergi dairesine bildirilmesi gerektiğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Öte yandan mezkur Kanunun,

- 156 ncı maddesinde, "Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir,"

158 nci maddesinde; "İşe başladıklarını bildiren mükelleflerden

1. Yeni bir vergiye tabi olmayı;

2. Mükellefiyet şeklinde değişikliği;

3. Mükellefiyetten muaflığa geçmeyi;

gerektirecek surette işlerinde değişiklik olanlar, bu değişiklikleri vergi dairesine bildirmeye

mecburdurlar."

159 uncu maddesinde; "Aynı teşebbüs veya işletmeye dahil bulunan iş yerlerinin sayısında vukua gelen artış veya azalışları mükellefler vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.",

168 inci maddesinde; "Gerçek kişilerde işe başlama bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre ruhsat almış avukatlar veya 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca, şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama bildirimleri ise işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi dairesine yapılır. Şirketlerin işe başlama bildirimleri dışında yapılacak bildirimler ile işi bırakma ve değişiklik bildirimleri, bildirilecek olayın vukuu tarihinden itibaren bir ay içerisinde mükellef tarafından vergi dairesine yapılır.

…"

hükümlerine yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, vergi mevzuatımızda, yük ve yolcu taşımacılığı yapmakta olan mükellefler için yük/yolcu taşımak amacıyla tasarlanmış olan taşıtların her biri ayrı bir şube olarak değerlendirilmektedir.

Buna göre, araç kiralama faaliyetinize ilişkin olarak satın aldığınız araçların, işletmenizin ana faaliyet konusu haricinde kullanılmaması ve ücret karşılığında yolcu veya eşya taşımacılığı faaliyetinde bulunulmaması kaydıyla, bu araçların alım ve satımının vergi dairesine bildirilmesi gerekmemektedir.

(2) Mezkur Kanunun;

- 189 uncu maddesinde, "Üzerinden amortisman yapılan kıymetler ve bunların amortismanları aşağıda yazılı şekillerden herhangi biri ile gösterilir:

1. Envanter defterinin ayrı bir yerinde;

2. Özel bir amortisman defterinde;

3. Amortisman listelerinde.

Amortisman kayıtları, amortismana başlandığı tarihten itibaren her yılın amortismanı ayrı ayrı gösterilmek şartiyle birbirine bağlanır. İşletmeye yeniden giren iktisadi kıymetlerle bunların amortismanlarının evvelki yıllara ait kayıtlarda devam ettirilmesi caizdir.

Amortisman defteri veya listelerinin kayıtları envanter kaydı hükmündendir. Yukarıdaki esaslara göre kayıtlarda gösterilen iktisadi kıymetlere ait değerler envanter defterine toplu olarak geçirilebilir."

- 194 üncü maddesinde, "İşletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hasılat kısmı teşkil eder.

1. Gider kısmına: Satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler;

2. Hasılat kısmına: Satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen diğer bütün hasılat;

kaydolunur.

Gayrimenkuller ve tesisat gibi amortismana tabi olan kıymetler işletme hesabına intikal ettirilmez. Şu kadar ki, 189 uncu maddeye göre amortisman kaydı tutulmak şartıyla bu kıymetler üzerinden her yıl ayrılan amortismanlar gider kaydolunabilir...",

- 269 uncu maddesinde, "İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir:

Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:

1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;

2. Tesisat ve makinalar,

3. Gemiler ve diğer taşıtlar,

4. Gayrimaddi haklar."

- 313 üncü maddesinde "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269'uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısmındaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder."

hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması ve bu kayıtlardan hareketle defterlerinin elektronik ortamda oluşturulması ve saklanmasına yönelik olarak 17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Defter-Beyan Sisteminin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Söz konusu Genel Tebliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında Defter-Beyan Sistemi üzerinden; işletme defteri, çiftçi işletme defteri, serbest meslek kazanç defteri, amortisman defteri, envanter defteri, damga vergisi defteri, ambar defteri ile bitim işleri defterlerinin elektronik ortamda tutulabileceği belirtilmiş olup, üçüncü fıkrasında "Mükellefler, üzerinden amortisman ayrılan kıymetler ile bunların amortismanlarını, Sistem üzerinden tutacakları envanter defterinde, amortisman defterinde veya amortisman listesinde gösterebilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yayımlanan "Defter-Beyan Sistemi Kılavuzu"nun  "Sabit Kıymet Yönetimi" başlıklı 12'nci bölümünde; amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin işlemlerin, 1/1/2019 tarihinden itibaren zorunlu olarak Sistemde yer alan "Sabit Kıymet Yönetimi" menüsü üzerinden takip edileceği belirtilmiş olup devamında ise uygulamanın tatbikine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, araç kiralama faaliyetinize ilişkin olarak satın aldığınız araçlarınız için yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, aktifleştirme ve amortisman işlemlerini "Defter-Beyan Sistemi Kılavuzu"nun "Sabit Kıymet Yönetimi" bölümünde yer verilen açıklamalar doğrultusunda yerine getirmeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38258795-105[328-2019-11]-24324

26.05.2021

Konu

:

Ferdi işletmenin limited şirketine dönüşmesi halinde faturanın hangi ünvanda verilmesi gerektiği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 1/4/2018 tarihinde … ferdi işletmenizi … Ltd. Şti'ye devrettiğiniz, şahıs firması olduğunuz dönemde … Orman İşletme Müdürlüğü'ne borcunuz karşılığında teminat mektubu kullandığınız, vadesinin … Ltd. Şti. olduğunuz döneme denk geldiği, teminat mektubunun vadesi geldiğinde uzatma talebinde bulunduğunuz ve bunun sonucunda uzatma faizi adı altındaki faturanın şahıs firmanız olan …'a düzenlendiği belirtilerek, … adına düzenlenen faturanın … Ltd. Şti. kayıtlarına alınıp alınamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.) halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı, vergileme yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre, ticari kazancı bilanço esasına göre tespit edilen bir şahıs işletmesinin aktif ve pasifiyle bir limited şirkete devredilmesi ve söz konusu maddede yer alan koşulların sağlanması durumunda bu devir nedeniyle değer artışı kazancı hesaplanmayacak ve vergilendirme yapılmayacaktır. Ayrıca, ferdi işletmenin devir tarihi itibarıyla sonuç hesapları çıkartılmak ve kapanış işlemleri yapılmak suretiyle tespit edilen ferdi işletme bilançosu, aktif ve pasifiyle bütün halinde sermaye şirketinin bilançosuna aynen geçirilmesi gereken bilançodur.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesinde, "Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmayı ifade eder.

İşlerin her hangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz." hükümleri yer almaktadır.

Bu hükme göre, bir şahıs işletmesinin aktif ve pasifiyle bir limited şirkete devredilmesi durumunda şahsi sorumluluk altında yürütülen faaliyet son bulacağından bu durumun şahıs işletmesi açısından işi bırakma olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise esas itibariyle mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta düzenlenen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikine ilişkin belgelerin mükellef adına düzenlenmesi icap etmekte olup, aksi halde yapılan harcamanın/giderin gider/maliyet olarak dikkate alınabilmesi veya kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesini teminen kayıtların tevsikinde kullanılabilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, sermaye şirketi tescil ile tüzel kişilik kazandığından sermaye şirketi tüzel kişilik kazanıncaya kadar geçecek süredeki faaliyetlerin şahıs işletmesi adına düzenlenecek belgelerle tevsik edilmesi ve şahıs işletmesinin kanuni defter ve belgeleri üzerinden yürütülmesi, dolayısıyla, tescil tarihine kadar olan döneme ait işlemlerin şahıs işletmesinin defterlerine kaydedilmesi, tescil tarihi itibarıyla da sermaye şirketi adına mükellefiyet tesisinin yapılması ve tescil tarihinden sonra yapılan işlemlerin, sermaye şirketi adına düzenlenecek belgelerle tevsik edilerek sermaye şirketine ait kanuni defterlere intikal ettirilmesi icap etmektedir.

Bu bağlamda, ferdi işletmeden limited şirkete dönüşme işleminde ferdi işletme açısından işi bırakma gerçekleştiğinden ve bu dönüşme nevi (tür) değişikliği olarak kabul edilemeyeceğinden, bu kapsamda … adına düzenlenen, uzatma faizine ilişkin faturanın şirketiniz kayıtlarına intikal ettirilerek ilgili dönem kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 (*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • EN SON DEĞİŞİKLİKLE DÖVİZLİ ÖDEME YAPILABİLECEK HALLER 2024 28/02/2024 tarihli ve 32474 Sayılı Resmi Gazete’de “Türk Parası Kıymetini…
  • KDV BEYANNAMESİNDE PÜF NOKTALAR Değerli okurlar, son dönemlerde KDV Kanunu ile bazı diğer kanunlarda…
  • EMEKLİLERDE EMLAK VERGİSİ Mayıs ayının emlâk vergisi için birinci taksitin ödenme ayı olmasını…
Top