Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı: 45404237-130[I-18-99]-E.126251

Tarih: 10.07.2019

Konu: Bilanço esasına tabi şahıs işletmesinin limited şirkete devrinin vergi kanunları karşısındaki durumu.

İlgi: … tarihli özelge başvuru formunuz.

İlgide kayıtlı özelge başvuru formunuzdan, bilanço esasına tabi … şahıs işletmesinin 17/04/2018 tarihi itibariyle tüm aktif ve pasifiyle birlikte 17/04/2018 tarihinde kurulan Şirketinize devrinin yapıldığı belirtilerek, 2018/Nisan vergilendirme dönemi işlemlerine ilişkin muhtasar ve katma değer vergisi beyannameleri ile Ba-Bs bildirim formlarının düzenlenmesi hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinin son fıkrasında, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların ticari kazanç sayılacağı ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanacağı; aynı maddenin 2 nci fıkrasında ise, bu maddede geçen "elden çıkarma" deyiminin, mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği, 81 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması. (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.) halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı, vergileme yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin kanun maddesinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan anılan Kanunun 98 inci maddesinin birinci fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları, ikinci fıkrasında ise ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94 üncü maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Öte yandan; Kurumlar Vergisi Kanununun 31 inci maddesinde, muhtasar beyanname konusunda Gelir Vergisi Kanununda belirlenen usûl ve esasların, bu maddeye göre verilecek muhtasar beyannameler hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, … şahıs işletmesinin 17/04/2018 tarihinde Şirketinize devri nedeniyle ve Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesine göre şahsi sorumluluk halinde yürütülen faaliyetin son bulması şahıs işletmesi açısından işi bırakma anlamına geldiğinden şahıs işletmesince 01/04/2018-16/04/2018 tarihleri arasında yapılan ödemelerle ilgili tevkifatlara ilişkin verilmesi gereken muhtasar beyannamenin, 2018 yılı Mayıs ayının 23 üncü günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

Ayrıca Şirketiniz tarafından, gelir stopaj vergisi mükellefiyetinin tesis edildiği 17/04/2018 tarihi itibariyle Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre yapılacak tevkifatların, aynı Kanunun 98 inci maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde beyan edileceği tabiidir.

II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesinde işi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi şeklinde tanımlanmıştır.

Bu hükme göre, bir şahıs işletmesinin aktif ve pasifiyle bir limited şirkete devredilmesi durumunda şahsi sorumluluk altında yürütülen faaliyet son bulacağından şahıs işletmesi açısından işi bırakma olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 2.2.1. bendinde "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler." denilmiştir.

Aynı Tebliğin 2.2.2. bendinde "Mükellefiyetin terki halinde bildirim formları, işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar verilmek zorundadır. Bu bildirimler, kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükelleflerce veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensuplarınca verilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Bu açıklamalara göre 01/04/2018-17/04/2018 tarihleri arasında yapılmış olan mal/hizmet alım satımlarının …  şahıs işletmesi tarafından, 17/04/2018-30/04/2018 tarihleri arasındaki mal/hizmet alım satımlarının ise Şirketiniz tarafından Ba-Bs bildirim formları ile adı geçen Tebliğde belirtilen süre içerisinde bildirilmesi gerekmektedir.

III-KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-17/4-c maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile aynı maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri ve Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemlerinin (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.) KDV'den istisna olduğu,

-41/1 inci maddesinde ise mükelleflerin ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanların Katma Değer Vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlü oldukları

hüküm altına alınmıştır.

Konu ile ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin "II/F-4.3. Gelir Vergisi Kanununun 81 inci Maddesi Kapsamındaki İşlemler, Adi Ortaklıkların Sermaye Şirketine Dönüşmesi ile Kurumlar Vergisi Kanununa Göre Yapılan Devir ve Bölünme İşlemleri" başlıklı bölümünde konuya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, devrin yapıldığı ayın başından devir tarihine kadar gerçekleşen işlemlerin şahıs şirketi, devrin gerçekleştiği tarihten (17/04/2018 tarihi dahil) bu tarihin içinde bulunduğu ayın sonuna kadar olan işlemlerin ise Şirketiniz tarafından, takip eden ayın 24 üncü günü akşamına kadar 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, şahıs işletmesine ait son dönem KDV beyannamesinde yer alan devreden KDV tutarının Şirketiniz tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 
Cumartesi, 12 Ekim 2019 21:03

Reeskont Oranında Değişiklik Yapıldı

11.10.2019 tarih ve 30915 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları Hakkında Tebliğiyle, bu tarihte yürürlüğe girmek üzere;

  • Vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak ıskonto faiz oranı yıllık % 17,25
  • Avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yıllık % 18,25

olarak yeniden belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285. maddelerine göre; senede bağlı alacak ve borçların değerleme günündeki kıymetlerine irca edilmesi sırasında;

  • Varsa senet üzerinde yazılı faiz oranının,
  • Senet üzerinde faiz nispetinin belli edilmediği hallerde T.C. Merkez Bankasının resmi ıskonto hadlerinin,

uygulanması gerekmektedir.

238 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde reeskont tutarının hesaplanmasında; faiz oranı olarak reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranının değil, kısa vadeli avans işlemlerinde uygulanan faiz oranının esas alınması gerektiği açıklanmıştır.

Buna göre, Merkez Bankasınca yapılan değişiklik sonrasında, borç ve alacak senetlerinin reeskontu işlemlerinde dikkate alınacak oran 11.10.2019 tarihinden itibaren % 18,25 olmuştur.

Vergi Usul Kanunu’nun 280. maddesine göre, yabancı para ile olan borç ve alacakların reeskontunda, varsa senette yazılı faiz oranının, senette faiz oranı yer almıyorsa yukarıda yer alan Merkez Bankası tebliğindeki faiz oranı değil, değerleme günüde geçerli Londra Bankalar Arası Faiz Oranının (LİBOR) esas alınması gerekir.

Aşağıda reeskont uygulamasıyla ilgili önemli yasal düzenlemeler, konuya ilişkin kısa bir özet ve daha önce uygulanan reeskont oranları tablosu yer almaktadır.

YASAL DÜZENLEME

VERGİ USUL KANUNU

Alacaklar

Madde 281- …

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi ıskonto haddi uygulanır.

Borçlar

Madde 285- …

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi ıskonto haddinde bir faiz uygulanır.

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

Sıra No: 238

Reeskont tutarının hesaplanmasında; faiz oranı olarak reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranı değil, kısa vadeli avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı esas alınır.

Senede bağlı alacak ve borçlara ilişkin değerleme işlemlerinin, iç ıskonto metoduna göre yapılması gerekir.

Reeskont hesaplama formülü aşağıdaki gibidir:

F = A - [A x 360 / (360 + m x t)]

F: Reeskont tutarı

A: Senedin nominal değeri

m: Faiz oranı

t: Vade

DİKKAT

      Reeskont uygulaması zorunlu değildir. Ancak seçimin bütün alacak ve borç senetleri için yapılması şarttır.

      Bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar.

      Reeskonta tabi tutulacak alacak veya borcun senede bağlı olması gerekir. Banka, banker ve sigorta şirketleri senede bağlı olsun veya olmasın, bütün alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutarlar.

      Reeskonta tabi tutulacak alacak veya borç senedinin, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesiyle ilgili ve gerçek bir alacak veya borç ilişkisine dayanması gerekir.

      Alacak senetlerini reeskonta tabi tutanların, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmaları zorunludur.

      Reeskont, katma değer vergisi dahil alacak veya borç tutarı üzerinden hesaplanır.

      Yabancı para ile olan borç ve alacakların reeskontunda, senette faiz oranının yazılı olmadığı durumda, değerleme günüde geçerli LİBOR esas alınır.

REESKONT ORANLARI

Dönem

Resmi Gazete

Reeskont Oranı (%)

Tarih

No

30.12.2010 – 29.12.2011

30.12.2010

27801

15

30.12.2011 – 18.06.2012

29.12.2011

28157

17,75

19.06.2012 – 19.12.2012

19.06.2012

28328

16,50

20.12.2012 – 20.06.2013

12.12.2012

28503

13,75

21.06.2013 – 26.12.2013

21.06.2013

28684

11

27.12.2013 – 13.12.2014

27.12.2013

28864

11,75

14.12.2014 – 30.12.2016

24.12.2014

29205

10,50

31.12.2016 – 28.06.2018

31.12.2016

29935

9,75

29.06.2018 – 10.10.2019

29.06.2018

30463

19,50

10.10.2019 –

11.10.2019

30915

18,25

https://www.pwc.com.tr

İlgili Karar metnine bağlantılar yardımıyla ulaşabilirsiniz.

5520 sayılı KVK’nun 5. md. hükmü gereği “istisnalar ve istisna kazançlar”dan bahsedilmektedir. Madde hükmüne göre, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin ve istisna faaliyetlerinden doğan zararların, istisna harici kurum kazancından mahsubunu engellemektedir.

Söz konusu düzenleme hükümleri gereğince, eğer, bir kurumsal faaliyetten gelir elde edildiğinde bu gelir vergiye tabi tutulmayacaksa, söz konusu kurumsal faaliyet dolayısıyla gerçekleştirilen masraflar vergilendirilecek öteki hasılatlardan da indirilememekte, anılan faaliyet zararla neticelenecekse de, aynı biçimde bu zarar öteki faaliyetlerin hasılatlarından tenzil edilememektedir.(1)

Söz konusu düzenlemenin kapsamı KVK’nun 5. maddesi hükmünde istisnalara yer verilerek bu istisna kazançlarla ilgili gider ve zararların mahsubunu kısıtlayan hükmün bu madde hükmünde olması, tahdidin yalnızca bu maddede yer alan istisnalarla ilgili olup olmadığı suali karşımıza çıkabilir.

KVK md.5 hükmünde yer alan prensip, genel bir prensip olup, bu prensip gereği istisna edilmiş kazançlarla ilgili masraflar, öteki gelirlerden tenzil edilemez. Bu prensip genelde vergicilikte kullanılan ve esas kaynağını GVK’nun 40. maddesinde kaynağını bulan bir düzenlemedir.

Vergi hukukunun temel ilkesi, bir yerde yer alan gelirin, elde edilmesi ve sürdürülmesi için yapılan masraflar, vergiye tabi gelirin elde edilmesi ve sürdürülmesi için yapılan genel giderlerdir.(2)

Yine, vergi hukuku uygulamasında genel prensip ve GVK’nun 40. maddesi bu ilkeyi öngörüyorsa da o vakit KVK’nun 5. maddesinin son fıkrasında yer alan özel hüküm de bu hükmü destekler niteliktedir.

Diğer taraftan, istisna kazançlarına ilişkin giderlerin diğer gelirlerden indirimi olanaklı gözükmemektedir. KVK’nun 5. maddesindeki düzenleme, istisna kazançlarla ilgili masraf ve zararların mahsubunu sınırlandıran hükmün 5. maddeye konulması, tahdidin sadece bu maddede yer alan istisnalarla ilgili olup olmadığı sualini gündeme getirebilir.

Bize göre, KVK md.5 de yer alan düzenleme genel bir düzenlemedir. Ve nerede düzenlenmiş olursa olsun, istisna kazançlarla ilgili giderler, diğer gelirlerden indirimi mümkün değildir.(3)

KVK’nu, asgari 2 yıl (730 gün) elde tutulan taşınmaz ve iştirak hissesi satışından elde edilen kazançları belli şartlarda kurumlar vergisinden istisna tutmaktadır.(4) Bu koşullardan önemli iki koşul ise, satış bedelinin 2 yıl zarfında tahsili ile bu satıştan elde edilen kazancın 5 yıl müddetle özel bir fon hesabında tutulması ve ortaklara tevzi edilmemesidir.(5) Bu hüküm koşullu bir istisna hükmü olup, koşul yerine getirilmezse, örneğin elde edilen kazanç pasifte özel bir fon hesabına alınmazsa, elde edilen kazanç diğer vergiye tabi kazançlar gibi vergilendirilecektir. Yani bu durumda istisna kazançtan söz edilmeyecektir.(6) Durum böyle olunca da kurumlar vergisi, KDV, BSMV vergilerinden dolayı istisnadan yararlanılamayacaktır. İstisnanın tam olarak uygulanabilmesi için KVK md. 5/1 hükmündeki koşulların yerine getirilmesi halinde bu 3 vergiden dolayı istisna söz konusu olacaktır. Diğer taraftan, böyle bir satış işleminde, KVK md.5’deki koşullar yerine getirilse dahi tapu harçları ile ilgili herhangi bir istisna söz konusu değildir.

3 yıldır bilançoda yer alan ve kayıtlı değeri 80.00 TL olan bir gayrimenkulun satışı peşin olarak 180.00 TL’ye satılmış olduğunu varsayalım. Satışı yapılan gayrimenkul nedeniyle elde edilen hasılat 180.00 TL’dir. Bu durumda 180.00-80.00=100.00 TL elde edilen kazanç olup, bu tutarın %75’i yani 75.00 TL fon hesabına alınmak ve 5 yıl sonuna kadar bu hesapta tutulmak koşuluyla kurumlar vergisinden istisna olacaktır. İstisna olacak kazanç tutarı da 100.00 x % 75.00 = 75.00 işletme bilançosunun pasifinde özel bir fon hesabına alınacak bu tutarın istenirse sermayeye eklenmesi mümkündür. Böyle bir durumda 5 yıl bekleme zorunluluğu yoktur. Bu işleme ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki gibidir:

Satış kazancının fon hesabına aktarımı izleyen yılda (cari dönem gelir tablosu hesaplarının kapanmasından sonra) yapılması halinde aktarım yapılacak hesap Geçmiş Yıllar Karı Hesabı olacaktır. Diğer taraftan aktarımın cari dönemde 679 nolu hesaptan yapılması halinde ise, muhasebe kaydıyla söz konusu kazancın dönem karına dahil edilmesi imkanı kalmamış olacağından fona aktarılan tutar kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden dönem kazancına ilave yapılacak, daha sonra istisna uygulanacaktır.

Satış kazancının %25’lik kısmı 679 nolu hesapta kalacak ve kurumlar vergisi matrahına dahil olacaktır. İstisna tutarının kazancın %75’i ile sınırlandırılması toplam satış kazancı üzerinden (%25x%20) = %5 oranında kurumlar vergisi alınması anlamına gelmektedir. İstisnadan yararlanan satış kazancının satışın yapıldığı yılı izleyen 5. yılın sonuna kadar olan örneğin 2015 yılı (satışın 2010 yılında yapıldığı varsayılmıştır) sonuna kadar fon hesabında tutulması gerekmektedir. İstisna konusu satış kazancının bu süre içinde sermayeye eklenmesi mümkündür. Sermayeye ekleme halinde yapılacak kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır:

Fon hesabında tutulması gereken süreden, satışın yapıldığı yılı izleyen 5. yılın sonuna kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir. Kazancın sermayeye ilave edilmesi durumunda da aynı süre geçerli olacaktır. Fon hesabında tutulan kazancın, 5 yıl içinde veya 5 yıl geçtikten sonra işletmeden çekilmesi halinde kar dağıtımı sayılarak stopaj vergilemesine konu edilecektir.(7)

İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki istisna uygulamasına konu olmayacaktır.

Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Diğer taraftan, kurumların aktifinde kayıtlı ve 2 yıldan fazla olan bir taşınmazın satışı halinde söz konusu gayrimenkulün şirketin faaliyet konuları arasında taşınmaz mal alım satımı sayılması, istisnaya konu taşınmazın şirket faaliyetinin yürütülmesi amacıyla kullanılmaması, tasarruf maksadı ile alınıp satılması dolayısıyla, 5520 sayılı kanunun 5/1-e maddesinin son bendi ve tebliğin ilgili bölümleri uyarınca söz konusu istisna hükümlerinden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.(8) Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan 1 Seri Nolu KVK Genel Tebliğinde konuya ilişkin olarak; “…. Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan faydalanması mümkündür. Ancak, satış işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacaktır. Ayrıca, bağlı ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık olmak üzere taşınmazların veya iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı ortaklığa devredilmesi halinde, bağlı değer başka bir bağlı değere (iştirak hissesine) dönüşmüş olacağından söz konusu istisnadan yararlanılamayacaktır.” şeklinde bir izahat verilmiştir.

(7061 sayılı kanunun 89 uncu maddesiyle değişen cümle; Yürürlük: 05.12.2017)  Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50'lik kısmı istisnadır.Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/as-ve-ltdlerde-gayrimenkul-ve-hisse-senedi-satisi-zararlari/haber-29751

-------------------------------------
[1]KVK md. 5
[2]GVK md. 40/1.
[3]BIYIK Recep, “Taşınmaz ve Hisse Senedi Satış Zararlarının Diğer Kazançlardan Mahsubu”, 26.08.2010, www.vergiportali.com
[4]KÜÇÜK Sema, 2008 Yılı Kurum Kazançlarının Vergilendirilmesi ve Beyanname Düzenleme Kılavuzu, Yaklaşım Yayıncılık, 2009.
[5]KAVAK Ahmet, Açıklamalı Kurumlar Vergisi Kanunu, Şubat 2010, s.25-28.
[6]BIYIK Recep, Giderler ve İndirimler, Güncellenmiş 6. Baskı, 2010, s.782-784
[7]KÜÇÜK Sema, age, s. 121.
[8]İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı özelgesi, 2.4.2009 gün ve 176300-ÖZ/449-2952 sayılı.

Sermaye Piyasası Kurulu’nca (SPK), derecelendirme kuruluşlarına ilişkin esaslar tebliğinde değişikliğe gidilerek, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmelere istisna getirildi.

SPK'nın, Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği'nde yaptığı değişiklikler, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, derecelendirme çalışmalarında bağımsızlığın sağlanması ve çıkar çatışmalarından kaçınılmasını teminen, derecelendirme kuruluşunun ortakları, yöneticileri, kontrolörü, komite üyeleri ve uzmanlarının uyması gereken esaslarda değişikliğe gidildi.

Değişiklik kapsamında, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler bu esaslardan hariç tutuldu.

Bu kapsamda yeni madde, şu şekilde belirlendi:

"Doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 10'dan daha az paya sahip olan tüzel kişi ortakları ve Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler hariç olmak üzere derecelendirme kuruluşunun ortakları, yöneticileri, kontrolörü, derecelendirme komitesi üyeleri ve derecelendirme uzmanları; derecelendirme hizmeti verdikleri dönemde bir başka derecelendirme kuruluşunda ve müşteride her ne unvanla olursa olsun görev alamaz. Ticaretle uğraşamaz.

Derecelendirme çalışmasının bitiminden itibaren 2 yıl geçmedikçe derecelendirmesini yaptıkları müşteri ile müşterinin hakim ortakları, bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüslerinde her ne unvanla olursa olsun görev alamaz. Derecelendirme kuruluşunun müşterisi ile müşterisinin hakim ortakları, bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüsleri tarafından ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının alım satımında bulunamaz."

Değişiklikle ayrıca, derecelendirme kuruluşlarının, sermayelerinde doğrudan ya da dolaylı olarak yüzde 10 veya daha fazla paya sahip tüzel kişi ortakları ile bunların bağlı ortaklıkları, müşterek yönetime tabi teşebbüsleri ve iştiraklerine derecelendirme hizmeti veremeyecek. Söz konusu kısıtlara Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler tabi olmayacak.

BAĞIMSIZLIĞIN ORTADAN KALKMIŞ SAYILACAĞI DURUMLAR

Tebliğde ayrıca, bağımsızlığın ortadan kalkmış sayılacağı durumların belirtildiği maddelerde de düzenleme yapıldı.

Buna göre, ilgili durumlara yönelik Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmelere istisna getirildi.

Böylece doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 10'dan daha az paya sahip olan tüzel kişi ortakları ve Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler hariç olmak üzere, derecelendirme kuruluşlarının ortakları, yöneticileri, derecelendirme komitesi üyeleri, derecelendirme uzmanları ile tüzel kişi ortakların yönetim kurulu üyeleri ve bunların üçüncü derece dahil kan ve ikinci derece dahil kayın hısımları ile eşleri veya derecelendirme kuruluşları tarafından şu durumlarda bağımsızlık ortadan kalkmış sayılacak:

"Derecelendirme sözleşmesinde öngörülenler dışında müşteriden veya müşteri ile ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan, doğrudan veya dolaylı olarak bir menfaat elde edildiğinin veya menfaat sağlanacağı vaadinin ortaya çıkması. Müşteriyle, müşterinin yüzde 10 veya daha fazlasına sahip ortaklarıyla ya da müşterinin yönetim, denetim ve/veya sermaye bakımlarından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek veya tüzel kişilerle ortaklık ilişkisine girilmiş olduğunun belirlenmiş olması. Müşteride veya müşterinin hakim ortakları ile müşterinin bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüslerinde kurucu, yönetim kurulu başkan veya üyesi, şirket müdürü veya yardımcısı olarak veya önemli karar, yetki ve sorumluluğu taşıyan başka sıfatlarla görev alınması.

Müşteri veya müşterinin hakim ortakları ile müşterinin bağlı ortaklıkları, müşterek yönetime tabi teşebbüsleri ve iştirakleri ile olağan ekonomik ilişkiler dışında borç-alacak ilişkisine girilmiş olması, müşteri ve müşterinin hakim ortakları ile bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüsleri tarafından ihraç edilen veya garanti edilen sermaye piyasası araçlarının alınıp satılması. Müşteriye son 2 yıl içinde bağımsız denetim ya da değerleme faaliyeti kapsamında hizmet verilmiş olması."

Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri VIII, No: 51)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri VIII, No: 79)

T.C

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 99779835-202.99-E.15121183

Tarih: 08/10/2019

Konu : 5510/91-1 inci fıkraya göre yapılacak erteleme işlemleri ile tahakkuk ve tahsilat sürelerine ilişkin e- posta gönderilmesine yönelik program çalışmaları

GENEL YAZI

1-İşverenlere Tahakkuk ve Tahsilat Sürelerine İlişkin Elektronik Posta Gönderilmesi

KKÇ ve İZ olmuş işyerlerinin haricinde, İşverenlerin belge verme süreleri ile tahakkuk eden prim borçlarının yasal sürelerini geçirmemeleri amacıyla Kurumumuzda kayıtlı e-Posta adreslerine İl Müdürlüklerimizce elektronik posta yoluyla uyarı mesajı gönderilmesine ilişkin program çalışmaları tamamlanarak İşveren intra sisteminde “Genel Parametreler başlığının altına “İŞVEREN E-POSTA BİLDİRİMİ” menüsü eklenmek suretiyle işletime açılmış bulunmaktadır.

Söz konusu program vasıtasıyla, tahakkuk ve tahsilata ilişkin e-posta talepleri özel ve resmi işyerleri yönüyle ayrı ayrı sisteme kaydedilecek (Muhtasar sistemine geçen iller için hatırlatma tipi muhtasar seçilerek de talep girişi yapılacaktır.) ve elektronik postalar talimat tarihinden bir önceki gün ilgili sosyal güvenlik merkezinde bulunan ve işyeri tescil sisteminde e-Posta adresi dolu olan işverenlere sistem tarafından otomatik olarak gönderilecektir. e-Posta adresi boş olan işverenlerden talep edenler olması halinde ise konuyla ilgili işyeri tescil ekranlarında gerekli güncelleme işlemlerinin yapılması gerekmektedir.

Talep girişlerini müteakip,

Aylık Prim ve Hizmet Belgeleri ilgili olarak;

“……………….. /…………. ayına ilişkin Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin verilme süresi tarihinde sona ermektedir. Bu ayda/dönemde sigortalı bildiriminiz yoksa ya da bildiriminizi yaptıysanız bu uyarıyı dikkate almayınız.”

şeklinde bir e-Posta, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannameleri ile ilgili olarak;

“ …………………/……………… ayına ilişkin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin verilme süresi …/…/ tarihinde sona ermektedir. Bu ayda/dönemde bildiriminizi yaptıysanız bu uyarıyı dikkate almayınız.” şeklinde bir e-Posta,

Tahakkuk eden prim borçları ile ilgili olarak;

“İşyerinizde çalıştırmış olduğunuz sigortalılara ilişkin tahakkuk eden……………./……………… ayı prim borcunuzun ödeme süresi …/…/………….. tarihinde sona ermektedir. Bu ayda/dönemde sigortalı bildiriminiz yoksa yada ödemenizi yaptıysanız bu uyarıyı dikkate almayınız.” şeklinde bir e-Posta,

işverenlerin işyeri tescil sisteminde kayıtlı e-Posta adreslerine gönderilecektir.

Diğer taraftan, elektronik posta ile yapılan bilgilendirme işlemlerinin işverenlerin sistemde kayıtlı telefon numaralarına kısa mesaj (SMS) ile gönderilmesine olanak sağlayacak altyapı çalışmaları da devam etmekte olup, tamamlanmasını müteakip işletime alınacaktır.

2-5510 sayılı Kanunun 91 inci Maddesinin Birinci Fıkrası Kapsamında Yapılacak Erteleme İşlemleri

Bilindiği üzere, 5510 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki ertelemelerin sisteme girilmesine ilişkin işlemler taleplerin Başkanlığımıza iletilmesini müteakip Başkanlığımızca yapılmakta idi.

Ancak, daha önce 3270 CICS ekranlarında çalışmakta olan erteleme giriş programları tamamlanarak “İşveren INTRA” programları üzerinden tüm ünitelerimizin kullanımına açılmış bulunmaktadır.

Buna göre, borç erteleme işlemlerinin, işveren intra programında mevcut “İşveren/Terkin ve Ertelemeler” menüleri seçilmek suretiyle erişilen “Borç Erteleme İşlemleri” ekranı vasıtasıyla, yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Savaş ALIÇ

Genel Müdür V.

Tabi Oldukları Primler;

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası, primine tabidir. Bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmaktadır. 

Sigorta Giriş, Prim bildirme ve ödeme yükümlüsü;

&- Aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim görenler ile meslek liselerinde staja tâbi tutulan öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullar,

&-Yüksek öğrenim sırasında staja tâbi tutulan öğrenciler için öğrenim gördükleri yüksek öğretim kurumu,

&-İşkur kursiyerleri için Türkiye İş Kurumu 

İş Kazası Bildirim yükümlüsü;

Bu kişilerin iş kazası geçirmeleri veya meslek hastalığına tutulmaları halinde bildirim yükümlülüğü eğitim veya staj gördükleri isyerlerinindir.

İstirahatli olmaları halinde çalışılmadığına dair bildirim yükümlüsü;

Bu kişilerin istirahatli olmaları halinde çalışılmadığına dair bildirim yükümlülüğü okullara ve Türkiye İş Kurumuna verilmiştir. Ersin Umdu

Konuyla ilgili SGK’nın 2016/21 sayılı Genelgesi okunabilir.

T.C.Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan "Türkiye'de Şirket Kurmak" adlı kitabı ektedir. İndirmek İçin Tıklayınız

Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılan duyuruya göre, İnteraktif Vergi Dairesi WEB ve MOBİL (Android ve IOS) uygulamaları aracılığı ile YURTDIŞINA ÇIKIŞ HARCI ödenebilmesine ilişkin gerekli geliştirmeler yapılmış ve 07/10/2019 tarihi itibariyle mükelleflerin hizmetine açılmıştır.

İnteraktif Vergi Dairesi WEB uygulamasına https://ivd.gib.gov.tr adresinden erişebilir ve ana sayfada yer alan “Hızlı Ödeme” bölümünde “Yurt Dışına Çıkış Harcı Ödeme” menüsü aracılığıyla yurt dışına çıkış harcınızı elektronik ortamda ödeyebilirsiniz.

Ana Sayfa /  Hızlı Ödeme:

Hızlı Ödeme/ Yurtdışına Çıkış Harcı Ödeme:

Yurtdışına Çıkış Yapacak Kişi Bilgilerini Girme ve Ödeme Aşamasına Geçme:

İnteraktif  Vergi Dairesi uygulamasını Android veya IOS işletimine sahip cep telefonu veya tabletlere kurarak CEP TELEFONU veya TABLET’iniz üzerinden uygulamamız aracılığı ile YURTDIŞINA ÇIKIŞ HARCI’nızı aşağıdaki ekranlarda gösterilen adımları takip ederek ödeyebilirsiniz.

Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkışlarda, harcın ödenmesine ilişkin denetim, çıkış kapılarında görevli emniyet mensuplarınca yapılmakta olup, yurt dışına çıkış harcı ödemenizi İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden yapmanız durumunda, ödemeniz elektronik ortamda Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarılacağından, çıkış kapılarında görevli memura makbuz, dekont veya pul gösterilmesine gerek bulunmamaktadır.

Yapılacak harç ödemesinin Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkacak kişi adına yapılması gerekmektedir.

  

Yurt Dışına Çıkış Harcının Emniyet Genel Müdürlüğüne Aktarılıp Aktarılmadığın Sorgulanması:

Yurt dışına çıkış harcınızın Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarımı anlık olarak yapılmakta olup, ödeme bilginizin Emniyet Bilgi İşlem Sistemine aktarılıp aktarılmadığını ivd.gib.gov.tr adresi üzerinden, Kullanıcı Girişi kısmına T.C. Kimlik No/Vergi No/Kullanıcı Kodu ve şifre bilgisi alanlarını (şifreniz yok ise Kayıt Ol ekranından anında şifre alabilir veya e-Devlet şifreniz ile giriş yapabilirsiniz.) doldurarak İnteraktif Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra “ÖDEME VE BORÇ İŞLEMLERİ/Yurt Dışına Çıkış Harcı Sorgulama” menüsü aracılığıyla kontrol edebilirsiniz.

  

 Yurt dışına çıkış harcı sorgulama alanı ile diğer aile bireylerinin de sorgulanabilmesi mümkündür. Sorgulama işlemi için T.C. kimlik numarası, ad, soyad ve ödeme tarihi alanında ay ve yıl bilgileri doldurularak "SORGULA" butonu tıklandıktan sonra aile bireylere ait ödemelerin Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarılıp aktarılmadığı kontrol edilebilir.

  

“Sorgulama Sonuç” sayfasıyla ödeme tarihi, ödenen miktar, aktarım zamanı, aktarım durum bilgilerine ulaşılabilmektedir. Sayfada yer alan sorgula butonu ile ödemenin kullanılıp kullanılmadığı kontrol edilebilecektir.

  

Bankalarla yapılan mutabakat nedeniyle 22:00 ile 02:00 saatleri arasında İnteraktif Vergi Dairesi uygulamaları üzerinden ödeme yapılamadığından harç ödemesinde bulunacakların bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir.

İnteraktif Vergi Dairesine ulaşmak için tıklayınız.

https://www.verginet.net

2020-2022 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program 4 Ekim 2019 tarihli mükerrer Resmî Gazetede yayımlandı. 2019-2021 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program 20 Eylül 2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, bu programda yer alan vergi konularını 28 Eylül 2018 tarihli DÜNYA’da yazmıştım. 2020-2022 dönemi Orta Vadeli Programında kayda değer bir revize veya yeni eklenen bir eylem yok. Programları izleyen, ilgi duyanlar için yine de yeni Programda yer alan vergi konularını özetlemek istedim. 

Vergide temel kanunların yeniden yazılması 2022 sonrasında 

Programda Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazımına ilişkin bir eylem yok. Daha önce de yazmıştım, Hazine ve Maliye Bakanının 10 Ağustos 2018 tarihinde yaptığı açıklamalarda, bu çalışmaların 2022-2023 dönemini kapsayan süreçte yapılacağı söylenmişti. Bu takvimde bir değişiklik olmadığı anlaşılıyor. 

Temel hedefler 

Programın “Temel Hedefler” bölümünde; 

  • Yapılacak vergi reformu ile mükellef haklarının daha etkin bir şekilde korunacağı,
  • Beyanname sisteminin yaygınlaştırılacağı,
  • Vergi tahsilatında etkinliğin artırılacağı,
  • Kurumlar vergisi oranının kademeli olarak azaltılacağı,
  • Halka yeni açılan şirketlere kurumlar vergisi indirimi sağlanacağı,
  • Vergi oranlarında ve vergi politikalarında yapılacak bazı düzenlemelerle vergi gelirlerinin artırılacağı ve
  • Vergi adaletinin sağlanacağı

hedefleri belirlenmiş. 

Bu hedeflerden, mükellef hakları konusunda yakın zamanda somut gelişmeler olmasını bekleyebiliriz. Tahsilatın etkinliğinin artırılması kapsamında gelecek adımlar da bütçe ihtiyaçları dikkate alındığında sürpriz olmaz.  

Kurumlar vergisi oranının genel olarak düşürülmesi ve halka açılacak şirketler için kurumlar vergisi indirimi çoktandır hedeflenen ve ifade edilen konular. Ancak bu eylemlerin kısa vadede gerçekleşmesi bütçe kısıtları nedeniyle bence sürpriz olur. Yakın zamanda düzenlemesi yapılabilir ancak yürürlüğü 2022 - 2023 gibi belirlenebilir. 

Teşviklerin sadeleştirilmesi, indirim, istisna ve muafiyetlerin azaltılması 

Orta Vadeli Programda; 

  • Teşvik ve destek sistemlerinin sadeleştirileceği, yapılacak etki analizleri çerçevesinde etkin olmayanların kaldırılması, teşviklerin makroekonomik hedefler ve bütçe hedefleri ile uyumunun sağlanması,
  • Etkinliği olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kademeli olarak kaldırılması ve vergi mevzuatının sadeleştirilmesi,

hedefleri yer alıyor. 

Programda hangi istisna ve muaflıkların kaldırılacağına ilişkin bir belirleme yok. Muhtemelen vergi kanunlarında yer alan istisna ve muaflıklar listelenip bir analizleri yapılacak ve bir kısmının kaldırılması gündeme gelecektir. 

Sadeleştirilecek teşvik ve destekler dendiğinde benim aklıma başta yatırım ve istihdam teşvikleri geliyor. Her iki alan da öncelikle sadeleştirmeye ve basitleştirmeye ihtiyaç duyulan alanlar. 

Yapılandırmaya bir süreliğine son 

Geçen yıl yayınlanan Programda “Vergi, prim ve diğer kamu alacaklarına ilişkin yapılandırmaya gidilmeyecektir” denmişti. Bu Programda, “Program süresince, vergi alacaklarına ilişkin yapılandırmaya gidilmeyecektir.” denmiş. Bu ifadelerden, prim alacaklarında yapılandırmaya gidilebilir anlamı çıkar mı bilmiyorum ama vergi alacaklarıyla ilgili bir yapılandırma olmayacağı açıkça ifade edilmiş. Programın 2020-2022 dönemini kapsadığını düşünürsek, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında af olur mu olmaz mı, önümüzdeki süreçte merakla beklenen konu olacak. 

Yatırım teşvikte öne çıkan sektörler 

Programda, proje bazlı yatırım teşvik sistemi başta olmak üzere; Ar-Ge, yenilikçilik ve teknolojik dönüşüm ile yüksek katma değerli ürünlerin üretimini desteklemeye yönelik uygulamalara devam edileceği belirtilmiş. Öncelikli olarak belirlenen imalat sanayi sektörleri de; kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik ve raylı sistem araçları olarak ifade edilmiş. 

İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden mükellef hizmetleri 

Programın, “Eylemler ve Projeler” bölümünde, Mükellef Hizmetleri Merkezi’nin etkinleştirilmesi ve uygulamaya geçirilen İnteraktif Vergi Dairesi projesi ile tüm hizmetlerin elektronik ortamda sunulması ve küçük ölçekli mükelleflerin vergi kayıtlarını elektronik ortamda tutması ile vergiye gönüllü uyumun artırılacağı ifade edilmiş ve bu eylemin takvimi Aralık 2020 olarak belirlenmiş. 

Özel Tüketim Vergisi kapsamının yeniden belirlenmesi 

Programda, lüks ve/veya ithal yoğunluğu yüksek ürünler listesinin güncellenerek vergi düzenlemesi yapılması hedefi yer alıyor. 

Bu ifadeden, özel tüketim vergisine tabi mallar listesinin yenileneceği, bazı malların vergi kapsamına alınacağı anlaşılıyor. Bir süredir, bazı malların listeden çıkartılması talepleri de tartışılıyor. Her ne kadar Programda yer alan ifadeden listenin genişletilmesi anlamı çıkıyorsa da sınırlı da olsa, bazı malların listeden çıkartılması sürpriz olmaz. 

Birden fazla konut edinimine sınırlama 

Programda, ikinci ve sonraki konut alımlarında vergileme ve kredi kullanımına ilişkin düzenleme ve uygulamaların, üretken olmayan yatırımların cazibesini azaltma saikiyle gözden geçirileceği belirtilmiş. 

Bu ifadeyle belirtilmek istenen konunun ne olduğunu bilmiyorum. Benim bu ifadeye ilk tepkim, ikinci ve sonraki konut alımlarında, bu alımlar yabancı kaynakla alınmışsa, ödenen faizlerin gider olarak dikkate alınmamasına ilişkin bir düzenleme yapılmak istendiği şeklinde. Başka bir eylem de olabilir, emin değilim. 

Diğer hedefler 

Yukarıda özetlediğim konular dışında Programda şu hedefler de yer alıyor. 

  • Tapu harçları ve emlak vergilerinin gerçek değerler üzerinden alınmasını sağlayacak şekilde gayrimenkul vergilendirme sisteminin yeniden düzenlenmesi.
  • İmar değişikliklerinden kaynaklanan değer artışlarının vergilendirilmesine ilişkin mevzuat ve uygulamanın güçlendirilmesi.
  • İhracat teşvik sisteminin daha verimli ve etkin olarak yeniden yapılandırılması.
  • Vergi incelemelerinde sektörel uzmanlaşma ve elektronik denetimin artırılması.
  • Kayıt dışı istihdamın azaltılması amacıyla, veri analizine dayalı, risk odaklı denetim faaliyetlerinin yaygınlaştırılması.
  • İstihdam teşviklerinin etki analizinin yapılarak, teşviklerin ihtiyaçlara göre yeniden tasarlanması.

Sonuç olarak 

Programdan, önümüzdeki üç yıllık süreçte vergi mevzuatında çok fazla değişiklik yapılmasının düşünülmediği anlaşılıyor. Hem son yıllarda yapılan çok sayıda düzenlemenin iyi uygulamasına odaklanılması, hem de kapsamlı düzenlemeler için yeterli zaman ayırarak gerekli hazırlıkların yapılması için iyi bir fırsat diye düşünüyorum. 

Gecikme zammı tutarı = Aylık gecikme zammı oranı x ay sayısı x gecikme zammı uygulanacak tutar 

Ay kesirleri için: 

Gecikme zammı tutarı = Günlük gecikme zammı oranı x gün sayısı x gecikme zammı uygulanacak tutar 

Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesaplanıyor. Hesaplamada 1 ay 30 gün olarak dikkate alınıyor ve günlük gecikme zammı oranı, (aylık oran/30) formülüyle bulunuyor.

Gecikme zammı oranının değiştirildiği hallerde, zammın hesaplanmasında aşağıdaki şekilde işlem yapılıyor:

  • Aylık esasa göre gecikme zammının hesaplandığı bir aylık süre içindeki bir tarihte oran değişikliği yapılırsa, bu bir aylık sürenin tamamına eski oran uygulanıyor.
  • Ay kesirleri için zammın hesaplanması günlük esasa göre yapılırsa, Cumhurbaşkanlığı Kararının yürürlüğe girdiği gün dahil olmak üzere daha sonraki günler için yeni oran, yürürlük tarihinden önceki günler için ise eski oran dikkate alınıyor.

2. Gecikme Faizi

a) Uygulandığı vergi borçları

Gecikme faizi özetle, sonradan yapılan tarhiyatlarda, kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar (tarhiyat dava konusu olmuşsa, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar) geçen süre için uygulanıyor.

b) Oran

Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle, gecikme faizi gecikme zammı oranında uygulandığından, 2 Ekim 2019 tarihinden itibaren uygulanacak gecikme faizi oranı % 2 oldu.

c) Hesap şekli

Gecikme faizi aşağıdaki formülle hesaplanıyor

Gecikme faizi tutarı = Gecikme zammı oranı x ay sayısı x gecikme faizi uygulanacak tutar 

Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde, gecikme faizinin hesabında ay kesirleri dikkate alınmıyor.

3. Pişmanlık Zammı

a) Uygulandığı vergi borçları

Pişmanlık zammı, beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerin, kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber verip, zamanında tahakkuk etmemiş vergilerin bu yolla tahakkuk ettiği durumda, mükellefçe haber verilen ve vadesi geçmiş bulunan vergiler için, ödemenin geciktiği süre için uygulanıyor.

b) Oran

Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle, pişmanlık zammı gecikme zammı oranında uygulandığından, 2 Ekim 2019 tarihinden itibaren uygulanan pişmanlık zammı oranı % 2’dir.

c) Hesap şekli

Pişmanlık zammı aşağıdaki formülle hesaplanıyor:

Pişmanlık zammı tutarı = Ödeme süresi geçen vergi tutarı x gecikme zammı oranı x borcun normal vade tarihi ile ödendiği tarih arasında geçen ay sayısı.

Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde, pişmanlık zammı hesabında ay kesirleri tam ay sayılıyor.

4. Tecil Faizi

a) Uygulandığı vergi borçları

Tecil faizi, yasal düzenlemeler çerçevesinde tecil edilerek taksite bağlanan vergi borçlarına uygulanıyor.

b) Oran

6183 sayılı Kanun’un 48. maddesi çerçevesinde tecil faizi oranı Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirleniyor. Bakanlık son olarak 6 Eylül 2018 tarihinde oranı değiştirdi. Halen uygulanan tecil faizi oranı yıllık % 22.

c) Hesap şekli

Tecil faizi aşağıdaki formülle hesaplanıyor:

Tecil faizi = Taksit tutarı x Yıllık tecil faiz oranı x Gün sayısı / 36.000

Tecil faizi, borcun tamamı üzerinden değil, her taksit için öngörülen tutar üzerinden hesaplanıyor. Her taksit için gün sayısının hesaplanmasında, başvuru tarihi esas alınıyor ve ödeme günü dahil geçen gün sayısı belirleniyor.

5. Faiz ve Zamların Hesaplama Farklılıkları

Yukarıda yaptığım özetten de görüldüğü gibi, dört farklı faiz uygulaması söz konusu. Her bir faiz ve zam için ay kesirlerine ilişkin uygulama farklılıklarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. Görüldüğü gibi ay kesirleri konusunda uygulama, her faiz ve zam için farklı. Bence gereksiz bir farklılaştırma ve uygulamayı teke indirmekte yarar var

 

Faiz/Zam

Oranı

Ay Kesrinde Uygulama 
Gecikme zammı Aylık % 2 Ay kesri günlük dikkate alınır 
Gecikme faizi Aylık % 2 Ay kesri dikkate alınmaz
Pişmanlık zammı Aylık % 2 Ay kesri tam ay olarak dikkate alınır 
Tecil faizi Yıllık % 22 Günlük hesaplama yapılır

6. Faiz ve zamların gider olarak kabul edilmemesi

Yukarıda yer alan faiz ve zamların vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak dikkate alma olanağı yok. Dolayısıyla faizlerin yüksek olup olmadığını değerlendirirken bu durumun da dikkate alınması gerekiyor. Recep Bıyık https://www.pwc.com.tr/

 

AK Parti, Yeni Ekonomi Programı’nın hedefleri arasında yer alan, “vergi adaleti” için vergi reformu paketi hazırlıyor.

Henüz üzerinde çalışmaların sürdüğü paket ile gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alan tarifeye yeni kademeler eklenecek. Böylece çok kazanandan mevcuttaki tavan olan yüzde 35’in üstünde oranlarda gelir vergisi almak mümkün hale gelecek.

Cumhurbaşkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile AK Partili kurmayların üzerinde çalıştığı paketin kısa süre içinde Meclis’e sunulacağı belirtiliyor. Milliyet’in parti kurmaylarından edindiği bilgiye göre, paketle, Gelir Vergisi Kanunu’nda değişikliğe gidilecek. Yapılacak değişiklikle gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde gelir dilimlerine göre uygulanan yüzde 15 ila yüzde 35 arasındaki vergi oranı kademeli olarak yüzde 50’ye kadar yükseltilecek. Buna göre örneğin, 500 bin TL ile 1 milyon TL arasındaki gelirden yüzde 40, bu rakamın üstündeki gelirden ise yüzde 50 oranı üzerinden vergi alınacak.

Konu üzerinde değerlendirmelerin sürdüğünü bu çerçevede 35 üstü kademelendirme oranlarının netleşmediğini belirten AK Parti kurmayları, “Ancak en üst oranın en az bir iki kademe üstüne çıkılması düşünülüyor” bilgisini verdi. Parti kurmayları, düzenlemeyle alt ve orta gelir grubuna yeni vergi yükü getirilmesinin söz konusu olmadığını da vurguladı.

Değer artış payı

Pakette taşınmazların gerçek değeri üzerinden emlak vergisi ve tapu harcı alınması, imar planı değişikliği ya da yakın çevresinde yol, köprü, metro gibi önemli projelerin yapılması nedeniyle değerinde artış olan taşınmaz maliklerinden, “değer artış payı” alınmasıyla ilgili hükümlerin de yer alabileceği belirtildi. Bir başka düzenleme ise dijital platformlardaki reklamların vergilendirilmesine yönelik olacak.

http://www.milliyet.com.tr/ekonomi/gelir-vergisinde-tavan-orani-yukseltilecek-6052899

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
  • Reklam Harcaması Sponsorluk Harcaması Farkı * Reklam Harcaması: Şirketin pazarlama ve tanıtımı kapsamında ticari kazancın…
Top