Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

I- GİRİŞ

Bilindiği gibi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesindeki hükme göre, yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren haller düzenlenmiş olup, belirli süreli iş sözleşmesinin kararlaştırılan sürenin dolmasıyla sona ermesi halinde, kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren haller arasında sayılmamıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014 tarihinde vermiş olduğu kararında, belirli süreli iş sözleşmesi, sözleşmenin sonunda herhangi bir fesih bildirimine gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceğinden; işveren tarafından yapılmış bir fesih sözkonusu olmadığı için, işçinin kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışanların, sözleşmenin bitimi ile hizmet akdinin kendiliğinden sona ermesinde hangi hallerde kıdem tazminatının ödeneceği veya ödenmeyeceği, bu makalenin konusunu oluşturacaktır.

II- HİZMET AKDİYLE ÇALIŞANLAR İÇİN YAPILABİLECEK İŞ SÖZLEŞMELERİ

İş Kanunu’na göre İş sözleşmesi, işçi ile işveren arasında yapılan bir hizmet akdidir. Buna göre İşçi, bağımlı olarak iş görmeyi, diğer taraf olan işveren de yapılacak olan bu çalışmaya karşılık ücret ödemeyi taahhüt etmiştir. İş sözleşmesi, özel bir şekle tabi değildir.

Sözleşme Türleri Şunlardır:

1- Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi: İş ilişkisinin belli bir süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde yani, sözleşmenin hangi tarihte son bulacağı belirtilmemiş ise bu sözleşme, Belirsiz Süreli İş Sözleşmesidir.

2- Belirli Süreli İş Sözleşmesi: Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi, Belirli Süreli İş Sözleşmesidir.

Örneğin, işçi yalnızca bir baraj yapımı veya bir bina inşaatı için çalışacaksa iş ilişkisinin süresi de bu işlerin tamamlanma süresi ile sınırlı olacaktır. Bu tür sözleşmeler, belirli süreli iş sözleşmeleridir.

3- Kısmi Süreli (Tart-Time) İş Sözleşmesi: İşçinin normal haftalık 45 saat çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme Kısmi Süreli İş Sözleşmesidir. Kısmi süreli iş sözleşmesinde, çalışma süresi tam çalışma süresinin üçte ikisini geçemez. 

4- Çağrı Üzerine Çalışma İş Sözleşmesi: Yazılı sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde iş görme ediniminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı Kısmi Süreli İş Sözleşmesidir. Sözleşmede hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi 24 saat olarak kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın belirlenmiş olan ücrete hak kazanır. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, işçinin çalışacağı zamanlardan en az 4 gün önce işveren çağrıyı yapmak zorundadır.   

5- Deneme Süresine Tabi İş Sözleşmesi: Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun süresi en çok 2 ay olabilir. Ancak deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle 4 aya kadar uzatılabilir. Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücreti ve varsa diğer hakları ödenir.

III- İŞ KANUNU’NA GÖRE KIDEM TAZMİNATININ ÖDENMESİ GEREKEN DURUMLAR

İşçiye kıdem tazminatının ödenmesinin gerekli ve zorunlu olduğu durumlar, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;

1- İşveren tarafından 4857 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

2- İşçi tarafından 4857 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca,

3- Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,

4- Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla,

Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

5- Ayrıca, 5510 sayılı Kanuna göre, emeklilik için öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları  veya yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılanlara da kıdem tazminatı ödenmektedir.

IV- BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNİN KENDİLİĞİNDEN SONA ERMESİ

Yukarıda yazılı bulunan ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde kıdem tazminatının ödenmesini gerektiren durumlar arasında, belirli süreli iş sözleşmesinin,  iş bitimi nedeniyle ve belirtilen sürenin sonunda kendiliğinde sona ermesi halinde, kıdem tazminatının ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2014 tarih ve 2014/710 Karar sayılı Kararı’nda;

Belirli süreli iş sözleşmesinin sürenin bitimi ile sona ermesi durumunda; sözleşmenin sürenin bitimi ile kendiliğinden sona ermesi hali 14. maddede sayılan sona erme biçimlerinden olmadığından, diğer bir ifade ile belirli süreli iş sözleşmesi sözleşmenin sonunda herhangi bir fesih bildirimine gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceğinden; işveren tarafından yapılmış bir fesih sözkonusu olmadığı için, işçinin kıdem tazminatına hak kazanması mümkün değildir.”  şeklkinde hüküm belirtilmiştir.

V- SONUÇ

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun vermiş olduğu karara göre, İşçinin kıdem tazminatı albilmesi açısından belirsiz süreli iş sözleşmesi yapması yararına olacaktır. Çünkü belirli süreli iş sözleşmesinde süre sona erdiğinde, aksine bir işyeri uygulaması ya da iş veya toplu iş sözleşmesi yoksa, işçi kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır.

Ayrıca,  Söz konusu Hukuk Genel Kurulu kararına göre, iş sözleşmesinin belirli süreli olan işçinin, iş güvencesinden yararlanmasının mümkün bulunmadığı nedeniyle, işe iade davasını açma hakkı da bulunmamaktadır.

İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için hizmet akdinin, belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında yapılmış olması gerekir. http://www.y-akademi.com/ik/201906_AA.htm

Ahmet AĞAR*
E-Yaklaşım / Haziran 2019 / Sayı: 318

_________________________________
* Sosyal Güvenlik Müşaviri

Apartman veya Site yönetimi olarak ortak kullanım alanında bulunan iş yerlerinin veya kapıcı dairesinin kiraya verilmesinden veya apartman dış cephesinin veya çatısının reklam panosu yada baz istasyonu konulmasına izin verilmesinden elde edilen ve maliklere dağıtılmayarak sitenin ihtiyaçları için kullanılan kira gelirleri için kat maliklerince ayrı ayrı beyanname verilip verilmeyeceği yazımızın konusunu teşkil etmektedir.

Apartmanların ortak yerlerinin neler olduğu 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 4. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu yasal belirlemeye göre; temeller ve ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvaletler ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, genel kömürlük ve ortak garajlar, elektrik, su ve hava gazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, kalorifer daireleri, kuyu ve sarnıçlar, yapının genel su depoları, sığınaklar, her kat malikinin kendi bölümü dışındaki kanalizasyon tesisleri ve çöp kanalları ile kalorifer, su, hava gazı ve elektrik tesisleri ve aynı zamanda telefon, radyo ve televizyon için ortak şebeke ve antenler, sıcak ve soğuk hava tesisleri, çatılar, bacalar, genel dam terasları, yağmur olukları, yangın emniyet merdivenleri apartmanlara ait ortak yerler olarak sayılabilmektedir.

Aynı Kanun’un 16. Maddesi gereği kat malikleri ana taşınmazın bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre maliktirler.

Bu kanun çerçevesinde apartman yönetimleri tarafından kiraya verilen ortak kullanıma mahsus yerlerin mülkiyet hakkı hisseleri oranında kat maliklerine ait olduğundan söz konusu bölümlerin malikler tarafından bireysel olarak veya yönetim tarafından kendiliğinden kiraya verilmesi mümkün değildir. Bu bölümlerin kiralanabilmesi ancak kat malikleri kurulunun oy birliği ile alacakları karar sonucu olabileceğinden, yönetim kat malikleri adına kiralama işlevini yerine getirmiş olacaktır.

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesi hükmüne göre, kat maliklerinin ortak olarak sahip olduğu kullanım alanlarının site yönetimi tarafından kiraya verilmesi nedeniyle elde edilen gayrimenkul sermaye iradının mükellefleri kat malikleri olacaktır.

İŞ YERİ KİRALARINDA STOPAJ YOLUYLA VERGİLENDİRME VE BEYAN

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/5. maddesi hükmü çerçevesinde gayrimenkulleri işyeri olarak kiralayan kişi ve kuruluşlar, kira ödemeleri üzerinden %20 oranında stopaj (tevkifat) yapmak zorundadırlar. Yani işyerinin kiracıları, ödeyecekleri kira üzerinden vergi keseceklerdir.

Ancak, gayrimenkulü kiralayan mükellef basit usulde vergiye tabi ise; kira ödemesi üzerinden her hangi bir vergi kesintisi yapılmaz. Bu durumda gayrimenkulden elde edilen kira geliri GVK’nun 1/d bendinde yer alan 2.200 TL’lik beyan sınırını aşıyorsa yıllık beyanname ile beyan edilir.

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86 ncı maddesinin 1/c bendi hükmüne göre; 2019 takvim yılında elde edilen işyeri kira gelirlerinin brüt tutarının 40.000 TL'yi aşması halinde, yıllık beyanname verilecek, ancak bu durumda daha önce kesinti yoluyla ödenen vergiler beyanname üzerinden mahsup edilecektir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, birçok hak sahibinin ortak mülkiyetinde olan gayrimenkullerin,

GVK’nin 94 üncü maddesine göre kesinti yapma mecburiyetinde olmayanlara kiraya verilmesi (Örneğin, basit usulde vergiye tabi olanlara kiraya verilmesi) söz konusu ise,

Hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, adı geçen Kanunun 86 ncı maddesinin birinci bendinin alt bendinde yer alan tutarı (2019 yılı için 2.200-TL) aşması halinde beyana dâhil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecek,

Söz konusu gayrimenkullerin, anılan Kanunun 94 üncü maddesine göre kesinti yapma mecburiyetinde olanlara kiraya verilmesi söz konusu ise;

Hak sahibi başına elde edilen kira bedeli, yine aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2019 yılı için 40.000-TL) aşması halinde beyana dahil edilecek, aşmaması halinde ise beyana dâhil edilmeyecektir.

Hak sahiplerinin ortak mülkiyeti olan bu gayrimenkullerin ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde;

 Ödenen kira bedellerinden ticari, zirai veya kurumlar vergisine tabi işletmelere isabet eden kısım üzerinden herhangi bir gelir vergisi kesinti yapılmayacak olup, hak sahiplerinin elde ettikleri kira gelirlerinin ticari, zirai veya kurum kazancının tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanıp, beyan edilecektir.

Kat maliklerinin beyana tabi başkaca bir gelirinin bulunması halinde ise, elde edilen gayrimenkul sermaye iradının beyannameye dâhil edilip edilmeyeceği kat maliklerinin mükellefiyet türlerine göre belirlenecektir.

Site Yöneticiliği” tüzel kişiliğe sahip olmayıp gelir ve kurumlar vergisine tabi değildir.

Ayrıca, kiraya verilen yerler, site yöneticiliğine ait olmayıp, kat maliklerine aittir. Dolayısıyla, kira ödemesi site yöneticiliğine yapılsa dahi kat maliklerinin geliri sayılır.

Kira gelirlerinin apartman veya site yönetimleri tarafından tahsil edilip ortak giderlerin karşılanmasında kullanılması bu gelirlerin yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda vergilendirilmesine engel değildir.

BİNALARIN DIŞ DUVARLARINA VERİLEN REKLAMLARDA GELİR VERGİSİ VE KDV UYGULAMASI

1) Gelir Vergisi Kanunu Yönünden

a- Dış duvarlarına reklam verilen binaların bir işletme aktifine kayıtlı veya bir işletmeye dahil olduğu durumlarda elde edilen kira geliri ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilir. Bina duvarlarını kiraya veren işletme tarafından reklam veren kişi veya şirketlere fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Kiralama işleminin ticari kazanca girdiği ve fatura düzenlendiği bu gibi durumlarda kira geliri üzerinden gelir vergisi stopajı yapılmayacağı açıktır.

b) Dış Duvarlarına Reklam Verilen Binanın Bir İşletmeye Dahil Olmadığı Durumlar

Dış duvarlarına reklam verilen binaların bir işletme aktifine kayıtlı olmadığı veya bir işletmeye dâhil olmadığı durumlarda, binaların dış duvarlarının kiraya verilmesi karşılığı elde edilen gelir ticari kazanç değil, gayrimenkul sermaye iradı olacaktır.

Binaların dış cepheleri apartman yöneticiliğine ait olmayıp, kat maliklerinin mülkiyetinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, apartmanın dış cephelerinin kira bedeli apartman yöneticiliğine değil, kat maliklerine aittir.

2) KDV Yönünden

KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabi bulunmaktadır.

Öte yandan, aynı Kanunun 9/1. maddesinde ise; mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, iş yerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükme bağlanmıştır.

Bu nedenle apartman dış cephesinin reklam ve tanıtım amaçlı kiraya verilmesi işlemi KDV Kanununun (1/3-f) maddesi gereğince genel oranda (%18) KDV ye tabi olacaktır. Ayrıca, apartman dış cephesini reklam nedeniyle kiraya verenlerin KDV mükellefiyetinin bulunmaması ve reklam hizmetini alan gerçek veya tüzel kişilerin KDV mükellefi olması durumunda söz konusu işleme ait KDV nin reklam hizmeti alanlar (reklam veren) tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir.

KAPICI DAİRESİNİN KİRAYA VERİLMESİ:

Binaya ait kapıcı dairesinin kiraya verilmesi hususunda kat maliklerinin toplanması ve bu yönde bina karar defterinde karar alıp tüm kat maliklerinin imzalaması gerekir.

Elde edilen gelir, binanın değil bina sakinlerinin geliri sayılacağı için, her kat malikinin kendi durumuna göre hareket etmesi (gelir beyanı) gerekmektedir.

YMM/BD HASAN SANCAK

https://www.linkedin.com/pulse/apartman-ve-site-ortak-kullanim-alanlarinin-kiraya-elde-hasan-sancak/

KAYNAKÇA:

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun

365 Sayılı KDV Yasası

193 Sayılı Gelir Vergisi Yasası

Çarşamba, 20 Kasım 2019 09:08

Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 308)

20 Kasım 2019 tarihli ve 30954 sayılı Resmi Gazete’de yabancı merkezi saklama kuruluşları ve genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşlarının saklama hizmetlerinde tevkifat sorumluluğu ve hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplardan çıkan sermaye piyasası araçlarında maliyet bildirimine ilişkin 308 Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği yayımlandı.

Hatırlanacağı üzere, 22/06/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’de (II-13.1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (II-13.1.c)”inde;

  • Yabancı merkezi saklama kuruluşları tarafından, münhasıran yurtdışında yerleşik hak sahiplerine ait sermaye piyasası araçlarının Merkezi Kayıt Kuruluşu (“MKK”) nezdinde izlendiği hesapların, hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulacağı ve bu hesapta toplu olarak izlenecek sermaye piyasası araçları ile bu hesapların hangi hak sahipleri için açılabileceğine ilişkin esasların SPK tarafından belirleneceği,

  • Genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşlarının da sundukları saklama hizmetini yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara tabi olarak verebilecekleri 

düzenlenmişti.

Diğer taraftan, SPK’nin 20/6/2019 tarihli ve 831 sayılı İlke Kararı uyarınca Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde açılacak toplu hesaplarda yalnızca 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve sermaye şirketi olarak değerlendirilen “yabancı kurumlar ile yabancı fonlar”ın sahip olduğu devlet iç borçlanma senetlerinin tutulabileceği belirtilmiştir.

Bu defa, 308 Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile; 

  • Yabancı merkezi saklama kuruluşları ve genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşlarının yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara göre verdikleri saklama hizmetleri nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında tevkifat ve bildirim sorumluluklarının bulunmadığı,

  • Toplu hesaplarda izlenen sermaye piyasası araçlarının müşterinin talimatına istinaden hesap dışındaki hak sahibi bazında tutulan başka bir hesaba virman yapılması durumunda, menkul kıymet alıcısı müşterinin yazılı olarak bildirdiği fiyat, söz konusu menkul kıymetlerin alış bedeli kabul edileceği,

  • Söz konusu bedelin, menkul kıymetin virman veya satışının gerçekleştiği günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatının %10 altında/üzerinde oluşabileceği; ancak bildirilen bedelin %10’luk marjı aşması veya müşterilerin herhangi bir fiyat bildirmediği durumlarda söz konusu menkul kıymetin başka bir hesaba virmanının gerçekleştiği günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatı esas alınacağı,

  • Ağırlıklı ortalama fiyat bilgisinin tespitinde virman gününden bir önceki günde Devlet tahvili ve hazine bonoları için T.C. Merkez Bankasınca açıklanan fiyatların dikkate alınması gerektiği

açıklanmıştır.

20 Kasım 2019 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30954

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 308)

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/8/2014 tarihli ve 29081 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ (II-13.1)’in 12/A maddesi uyarınca sermaye piyasası araçlarının hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulduğu ve izlendiği yabancı merkezi saklama kuruluşu ve genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşları nezdinde açılan hesapların 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamındaki tevkifat ve bildirim sorumlulukları ile bu hesaplarda izlenen sermaye piyasası araçlarının müşterinin talimatı ile hesap dışındaki hak sahibi bazında tutulan başka bir hesaba virman yapılması durumunda söz konusu kıymetlerin alış bedellerinin tespit edilmesine ilişkin esasların belirlenmesidir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin on sekizinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplar için tevkifat sorumluluğu

MADDE 3 – (1) Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ (II-13.1)’in 12/A maddesinde yabancı merkezi saklama kuruluşu hesabı; hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan, yurt dışında kurulmuş ve yetkilendirilmiş, yabancı hukuka tabi olan yabancı merkezi saklama kuruluşları tarafından, münhasıran yurt dışında yerleşik hak sahiplerine ait sermaye piyasası araçlarının izlendiği hesap şeklinde tanımlanmıştır. Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ (II-13.1)’in 12/A maddesinin yedinci fıkrasında ise genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşları tarafından sunulan saklama hizmetinin mezkûr maddede yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara tabi olarak verebileceği ifade edilmiştir.

(2) Sermaye Piyasası Kurulunun 20/6/2019 tarihli ve 831 sayılı İlke Kararı uyarınca Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde açılacak toplu hesaplarda yalnızca 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve sermaye şirketi olarak değerlendirilen “yabancı kurumlar ile yabancı fonlar”ın sahip olduğu devlet iç borçlanma senetlerini tutulabilecekleri belirtilmiştir.

(3) Yabancı merkezi saklama kuruluşu bünyesinde açılan hesaplarda sermaye piyasası araçlarının hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulması ve bu hesaplarda toplu olarak izlenen sermaye piyasası araçlarına Sermaye Piyasası Kurulu Kararı uyarınca yalnızca 5520 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve sermaye şirketi olarak değerlendirilen “yabancı kurumlar ile yabancı fonlar”ın sahip olabilmesi nedeniyle, yabancı merkezi saklama kuruluşları ve genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşlarının yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara göre verdikleri saklama hizmetleri nedeniyle 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesi kapsamında tevkifat ve bildirim sorumlulukları bulunmamaktadır.

Hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplardan çıkan sermaye piyasası araçlarında maliyet bildirimi

MADDE 4 – (1) Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ (II-13.1)’in 12/A maddesi uyarınca açılan toplu hesaplarda izlenen sermaye piyasası araçlarının müşterinin talimatına istinaden hesap dışındaki hak sahibi bazında tutulan başka bir hesaba virman yapılması durumunda, menkul kıymet alıcısı müşterinin yazılı olarak bildirdiği fiyat, söz konusu menkul kıymetlerin alış bedeli kabul edilecektir. Söz konusu bedel, menkul kıymetin virman veya satışının gerçekleştiği günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatının %10 altında/üzerinde oluşabilecektir. Ancak bildirilen bedelin %10’luk marjı aşması veya müşterilerin herhangi bir fiyat bildirmediği durumlarda söz konusu menkul kıymetin başka bir hesaba virmanının gerçekleştiği günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatı esas alınacaktır.

(2) Ağırlıklı ortalama fiyat bilgisinin tespitinde virman gününden bir önceki günde Devlet tahvili ve hazine bonoları için T.C. Merkez Bankasınca açıklanan fiyatların dikkate alınması gerekmektedir.

Yürürlük

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

20 Kasım 2019 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30954

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

KURUL KARARLARI

Faizsiz Finans Muhasebe Standardı 35 Risk Yedekleri

Faizsiz Finans Muhasebe Standardı 31 Yatırım Vekâleti (El-Vekâle Bi’l İstithmar)

FFMS 30: Değer Düşüklüğü, Kredi Zararları ve Ekonomik Açıdan Dezavantajlı Taahhütlerde İlişkin Geçiş Hükümlerinin Yayımlanması

Faizsiz Finans Muhasebe Standardı 33 Sukuk, Pay ve Benzeri Araçlara Yapılan Yatırımlar

Faizsiz Finans Muhasebe Standardı 34 Sukuk Sahipleri İçin Finansal Raporlama

Tamamı İçin Tıklayınız

19 Kasım 2019 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30953

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2019/48

Karar Sayısı: 2019/74

Karar Tarihi: 19/9/2019

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Bakırköy 13. İş Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 4/1/1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen;

A. 14. maddesinin ikinci fıkrasının,

B. Ek1. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesinin,

Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 48. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.

OLAY: Ödenmeyen fazla çalışma ücreti ile fazla çalışma ücretinin günlük yüzde beş fazlası olan alacaklarının tahsiline karar verilmesi talebiyle açılan alacak davasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ

Kanun’un 4/1/1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen ve itiraz konusu kuralların da yer aldığı;

1.14. maddesi şöyledir:

“Ücret:

Madde 14 – (Değişik: 4/1/1961 – 212/1 md.)

(Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/83 md.) Kararlaştırılan ücret, her ay peşin olarak ödenir. İlave ücretlerin sigorta primlerinin ödenmesi mecburidir. Çalıştırılan gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı gazeteci sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı gazetecilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler, gazetecilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesaplan dışında ödeyemezler. Gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan banka hesaplarına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer usûl ve esaslar anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Gazetecilere ücretlerini vaktinde ödemeyen işverenler, bu ücretleri, geçecek her gün için yüzde beş fazlasiyle ödemeye mecburdurlar.

Mukavele müddeti sona ermeden evvel kendisine atfedilebilecek bir kusuru olmaksızın işine son verilen gazeteci, peşin almış olduğu ücretin henüz işlememiş bulunan kısmını iade etmeye mecbur tutulamaz.

Gazeteciler her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye alırlar. ”

2. Ek 1. maddesi şöyledir:

“Çalışma Müddeti ve fazla mesai:

Ek Madde 1 – (Değişik: 12/2/1954 – 6253/2 md; Değişik: 4/1/1961 – 212/1 md.)

5953 sayılı Kanunun birinci maddesindeki gazeteci tabirinin şümulü içinde bulman kimselerden müessese, matbaa, idarehane ve büro gibi yerlerde hizmetlerinin mahiyeti itibariyle müstemirren çalışanlar için günlük iş müddeti, gece ve gündüz devrelerinde sekiz saattir.

Yukarıki fıkra hükmünün dışında kalarak, gündüz veya gece devresindeki çalışma müddetinin daha fazla hadlere artırılması ve ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatilinde çalışılması bu kanuna göre (Fazla saatlerde çalışma) sayılır.

Pazar gününden başka bir gün hafta tatili yapan gazeteci, pazar günü fazla mesai yapmış sayılmaz.

Her bir fazla çalışma saati için verilecek ücret, normal çalışma saati ücretinin % 50 fazlasıdır.

Ancak, günlük normal çalışma müddetine ilaveten bu madde gereğince tatbik edilecek fazla çalışmaların saat 24 den sonraya tesadüf eden saatlerinde ücret bir misli fazlasiyle ödenir.

Fazla saatlerin hesabında, yarım saatten az olan müddetler yarım saat, fazlası ise bir saat sayılır.

Fazla saatlerde çalışma, ücretlerini parça başına veya yapılan iş miktarına göre alan gazetecilere yaptırıldığı takdirde dahi bu kimselerin fazla saatlere tekabül eden ücretleri bu maddedeki esaslara göre ödenir.

Fazla çalışmalara ait ücretin, mütaakıp ücret tediyesiyle birlikte ödenmesi mecburidir. Fazla çalışma ücretlerinin gününde verilmemesi halinde, her geçen gün için % 5 fazlasiyle ödenir.
Fazla mesai günde üç saati geçemez.

II. İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, Hasan Tahsin GÖKCAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir ÖZKAYA, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Yıldız SEFERİNOĞLU’nun katılımlarıyla 15/5/2019 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.

2. Anayasa’nın 152. ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.

3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 5953 sayılı Kanun’un 14. maddesinin ikinci fıkrası ile ek 1. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesinin iptallerini talep etmiştir. Kanun’un 14. maddesinin itiraz konusu ikinci fıkrası, ücreti zamanında ödenmeyen 5953 sayılı Kanun’a tabi basın mensubunun bu ücretinin günlük yüzde beş fazlasıyla ödenmesini öngörmekte iken ek 1. maddenin sekizinci fıkrasının itiraz konusu ikinci cümlesi, Kanun kapsamındaki basın mensubuna ödenmeyen fazla çalışma ücretinin günlük yüzde beş fazlasıyla tahsil edilmesini hükme bağlamaktadır.

4. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu davanın konusu, 5953 sayılı Kanun’a tabi bir basın mensubu olan davacının, çalıştığı dönemde mesai saatleri dışında yapmış olduğu çalışmaları karşılığında kendisine ödenmesi gereken fazla çalışma ücretinin günlük yüzde beş fazlasıyla tahsiline karar verilmesi talebidir.

5. Bu itibarla bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan fazla çalışma ücretinin günlük yüzde beş fazlasıyla tahsiline yönelik talebin dayanağını, Kanun’un “Çalışma Müddeti ve fazla mesai:” başlıklı ek 1. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi oluşturmaktadır.

6. Bakılmakta olan davada, davacı tarafından fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle ödenmeyen fazla çalışma ücretinin günlük yüzde beş fazlasıyla tahsiline karar verilmesi talep edilmekte olup 14. maddede düzenlenen aylık ücretin ödenmediğine ilişkin bir iddia veya bu yönde bir talep bulunmamaktadır. Dolayısıyla Kanun’un 14. maddesinin itiraz konusu ikinci fıkrasının somut uyuşmazlıkta uygulanma imkânı bulunmamaktadır.

7. Açıklanan nedenlerle 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 4/1/1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen;

Tamamı İçin Tıklayınız

 

İhracat bedellerinin yurda girişi Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda yer almaktadır. Kararın 8. Maddesine istinaden 04/09/2018 tarih ve 30325 sayılı Resmi Gazete Yayımlanan 2018-32/48 nolu İhracat Bedelleri hakkında tebliğ ile ihracat bedellerinin yurda getirilmesi hususu düzenlenmiş olup ayrıca Bu Tebliğin 12. Maddesine dayanarak hazırlanan İhracat Genelgesi ile de konu detaylarıyla açıklanmıştır. Bu makalede İhracat bedellerinin yurda getirilmesi, bedelin bankaya satılması ve satılan bu tutarın Döviz Alım Belgesine alınması konusu genel hatlarıyla izah edilecektir.

GİRİŞ

04.09.2018 tarihinde yayımlanan 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında) ile Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içerisinde yurda getirilmesi ve bu bedelin %80’inin bir bankaya satılması zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca Tebliğin 12. Maddesine dayanarak hazırlanan İhracat Genelgesinin 4. Maddesinde 180 gün içerisinde yurda getirilmesi gereken ihracat bedelinin aynı süre içerisinde %80’nin bankaya satılması ve ihracat bedellerini alan bankaca Döviz Alım Belgesine(DAB) bağlanması gerekliliğini belirtmiştir.

04.09.2018 tarihinde yayımlanan 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğin 13. Maddesinde bu tebliğin hükümlerinin geçerlilik süresi yayımlandığı tarihten itibaren 6 ay iken, bu süre önce 12 ay olarak ve sonrasında da 18 ay olarak değiştirilmiştir. 04.09.2018 tarihinde yayımlanan 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğin uygulamasına geçerlilik süresi bittikçe uzatılmak suretiyle de uygulamasına devam edilecek gibi görünmektedir.

1- İhraç Bedelinin Yurda Getirilmesi, Getirilen Tutarın Bankaya Satılması ve Fiili İhraç Tarihinin Belirlenmesi

2018-32/48 sayılı Tebliğinin 2. Maddesine göre fiili ihracatı gerçekleştirilen işlemlere ilişkin ihracat bedellerinin yurda getirilme süresinin fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü aşmaması söz konusu bedellerin ise en az %80’in bankaya satılması gerekmektedir. Ayrıca İhracat Genelgesine göre İhracat Bedelinin tespitinde Gümrük beyannamesinin 22. hanesindeki değer esas alınır denilmiştir.  Ancak her bir gümrük beyannamesi itibariyle 100.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, mücbir sebeplerin varlığı dikkate alınmaksızın beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar noksanlığı olan (sigorta bedellerinden kaynaklanan noksanlıklar dahil) ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline bakılmaksızın, 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, bu Tebliğin 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebep halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle beyanname veya formda yer alan bedelin % 10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, terkin edilmek suretiyle kapatılır denilmiştir. İhracat Genelgesine göre ise İhracat Bedellerinin en az %80’in Bankaya satılması ve İhracat bedellerini alan bankaca Döviz Alım Belgesi(DAB) düzenlenmesi gerekmekte olup, ihraç bedelinin satış tarihinin DAB’ın düzenlendiği tarih olduğu belirtilmiştir.

2018-32/48 sayılı Tebliğ ve İhracat Genelgesi birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından yapılan ihracat işlemlerine ilişkin Gümrük beyannamesinin 22. Hanesinde kayıtlı 100.000 ABD doları ve eşitini aşmayan bedellerin(Tebliğin 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebep halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle 200.000 ABD doları ve eşitini aşmayan bedellerin) en az %90’ının, fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içerisinde Türkiye’ye getirilmesi, aynı süre içerisinde ihraç bedellerinin en az  %80’in bankaya satılması ve İhracat bedellerini alan bankaca Döviz Alım Belgesi(DAB) düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca ihracat bedelinin yurda getirilmesi ve bankaya satılması hususunda tebliğin 7. Maddesindeki ihracat bedelinden indirimlerin dikkate alınacağı tabidir.

Ayrıca aşağıda belirtilen işlemlerin bedellerin tamamının tasarrufu serbesttir denilmek suretiyle yukarıda belirtilen şartların dışında bırakılmıştır.

– Hizmet ihracatı

– Transit ticaret

– Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satış

– Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satış

– Mikro ihracat

– 5.000,- ABD doları veya karşılığı Türk lirasını geçmeyen tutardaki ihracat işlemleri.

Filli İhraç tarihinin tespiti hususu İhracat Genelgesinin 3. Maddesinde belirtilmiş olup, eşyaya İlişkin ihracat beyannamesinin kapandığı tarih olarak izah edilmiştir.

Ayrıca Gümrük Kanununun 151. Maddesinde “İhraç eşyası, buna ilişkin gümrük beyannamesinin tescili sırasında bulunduğu durum ve niteliğini gümrük kontrolünden çıktığı sırada da aynen muhafaza etmesi ve bu haliyle Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.”  Şeklinde belirtilmiştir.

2- Peşin ve Vadeli Satışlara İlişkin İhracat Bedellerinin Durumu

2018-32/48 sayılı Tebliğ ve İhracat Genelgesi kapsamında peşin yapılan satışlarla ilgili olarak;

– Peşin bedel karşılığı ihracatın 24 ay içerisinde yapılması gerektiği,

– İhracatçının hesabına transfer edilen bedelin en az %80’inin fiili ihraç tarihinden itibaren en geç 180 gün içerisinde bir bankaya satılması ve banka tarafından DAB düzenlenmesi gerektiği,

– Peşin döviz karşılığında 24 ay içerisinde ihracat yapılmaması veya bu süre içerisinde peşin döviz tutarının tamamının tek seferde iade edilmemesi durumunda bu tutar kambiyo mevzuatı açısından prefinansman kredisi hükümlerine tabi olduğu,

Görülmektedir.

2018-32/48 sayılı Tebliğ ve İhracat Genelgesinde peşin satışa değinilmesine rağmen ihracattan önce alınan avansa ilişkin açık bir ifadeye yer verilmemiştir. Her ne kadar açık bir şekilde belirtilmemiş olsa da, ihracata ilişkin alınan avansın olması durumunda, avansın alındığı tarihten itibaren 24 ay içerisinde fiili ihracatın gerçekleştirilmesi, kalan tutarın ise fiili ihracat tarihinden itibaren en geç 180 gün içerisinde yurda getirilmesi ve ihracat bedelinin en az %80’inin fiili ihraç tarihinden itibaren en geç 180 gün içerisinde bir bankaya satılması ve banka tarafından DAB düzenlenmesi kanaatine varılmaktadır.

Peşin Dövize ilişkin alt detaylar, spesifik konular olduğundan dolayı değinilmemiştir.

Vadeli işlemler konusunda ihracat genelgesinde, İhracat işlemlerine ait sözleşmelerde bedellerin tahsili için fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günden fazla vade öngörülmesi durumunda, bedellerin yurda getirilme süresi vade bitiminden itibaren 90 günü geçemez şeklinde belirtilmiş olup mücbir sebep hallerinin bu konuda ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

3-İhracat Bedellerinin Türkiye Getirilmesi ve Bankaya Satılmasına İlişkin Özellikli Durumlar

2018-32/48 sayılı Tebliğ ve İhracat Genelgesi Kapsamında Özellik arz eden durumlar aşağıdaki gibidir.

– Yürürlükteki İhracat Rejimi ve Finansal Kiralama (leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin kredili satış veya kiralama sözleşmesinde belirlenen vade tarihlerini izleyen 90 gün içinde yurda getirilerek bankalara satılması zorunlu olduğu,

– Konsinye yoluyla yapılacak ihracatta bedellerin kesin satışı müteakip; uluslararası fuar, sergi ve haftalara bedelli olarak satılmak üzere gönderilen malların bedellerinin ise gönderildikleri fuar, sergi veya haftanın bitimini müteakip 180 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılmasının zorunlu olduğu,

– İlgili mevzuat hükümlerine göre yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde satış bedelinin süre bitiminden veya kesin satış tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur olduğu,

Yurt dışına müteahhit firmalarca yapılacak ihracatın bedelinin 365 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunlu olduğu,

Belirtilmiştir.

Ayrıca ihracat bedelinin Bankaya satılma sürecinde bankaca DAB düzenleneceği de tabidir. Çünkü İhracat Genelgesi, ihracat bedelinin bankaya satılma tarihinin belirlenmesinde, DAB’ın düzenlendiği tarihi esas almıştır.

4- Mücbir Sebep Halleri ve Ek Süre Hususu

Mücbir Sebep halleri tebliğin 9. Maddesinde belirtildiği üzere aşağıdaki gibidir.

a) İthalatçı veya ihracatçı firmanın infisahı, iflası, konkordato ilan etmesi veya faaliyetlerini daimi olarak tatil etmesi, firma hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmesi, şahıs firmalarında firma sahibinin ölümü,

b) Grev, lokavt ve avarya hali,

c) İhracatçı veya ithalatçı memleket resmi makamlarının karar ve işlemleri ya da muhabir bankaların muameleleri dolayısıyla hesapların kapatılmasının imkânsız hale gelmesi,

ç) Tabii afet, harp ve abluka hali,

d) Malların kaybı, hasara uğraması veya imha edilmesi,

e) İhtilaf nedeniyle dava açılması veya tahkime başvurulması, durumlarıdır.

Mücbir sebep hallerinin varlığı tebliğin 9. Maddesinde belirtildiği şekilde tevsik edilmesi durumunda, mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce ek süre verilir.

Ayrıca önceki bölümlerde de belirtildiği üzere mücbir sebebin varlığı halinde, 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, terkin edilmek suretiyle kapatılır. Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla, 200.000 ABD doları veya eşitini aşan noksanlığı olan açık hesaplara ilişkin terkin talepleri Tebliğin 9. maddesinde belirtilen mücbir sebepler ile haklı durumlar göz önünde bulundurulmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.

5- İhracat Hesabının Kapatılması, İhracat Hesabının Kapatılmasında İbrazı Zorunlu Belgeler ve Vergi Dairesi Başkanlıkları veya Vergi Dairesi Müdürlüklerine Bildirim

İhracat hesapları, İhracat bedelleri tebliğ ve İhracat Genelgesindeki süreler ve şartlar dikkate alınarak yurda getirilip bankaya satılması durumunda aracı bankalar nezdinde kapatılır. İhracat hesabının kapatılabilmesi için Gümrük Beyannamesi örneği, ilgili Döviz alım ve Döviz Satım Belgesi, satış faturası ile indirim ve mahsup konusu belgelerin aracı bankaya ibrazı zorunludur.

İhracat hesabının, ek süreler de dâhil olmak üzere, süresi içerisinde kapatılamaması halinde açık hesap tutarı aracı bankaca 5 iş günü içinde Vergi Dairesi Başkanlığı veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne ihbar edilir. Ancak İhracat bedeli alışının, tahsil süresi dışında ancak 5 iş günlük ihbar süresi içinde yapılması halinde ihracat hesabı, ihracatçının bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne ihbar edilmeksizin kapatılır. Bu aşamadan sonraki hesapların kapatılmasına ilişkin talepler doğrudan Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne yapılır.

Banka tarafından yapılan ihbardan sonra, Vergi Dairesi Başkanlıkları veya Vergi Dairesi Müdürlükleri, ihracat hesabının kapatılması için ilgililere ihbardan itibaren 10 iş günü içinde 90 gün süreli ihtarname gönderir. İhracatçılarca bu ihtar süresi içinde ihracat hesabının kapatılması veya mücbir sebep halinin ya da haklı durumun ilgili Vergi Dairesi Başkanlığı veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne belgelenmesi gerekir.

6-İhracat Bedellerinin Süresi İçerisinde Yurda Getirilmemesi Veya Yurda Getirilmesi Ancak Bankaya Satılmaması Durumunda Yapılacak Cezai Müeyyideler

Tebliğ ve İhracat Genelgesinde özel bir yaptırım hükmü yer almamakla birlikte Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3. Maddesinde  Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idari para cezasıyla cezalandırılırlar şeklinde belirtilmiştir.

Yine aynı maddede İdari para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci fıkra hükmüne göre idari para cezası verilir. Ancak, verilecek idari para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde iki buçuğundan fazla olamaz denilmiş olup İthalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemlerinde döviz veya Türk Parası kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde bulunanlar, yurda getirmekle yükümlü oldukları veya kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar idari para cezasıyla cezalandırılırlar. Bu fiilin teşebbüs aşamasında kalması halinde verilecek ceza yarı oranında indirilir. Ayrıca bahsi geçen kanunun 3. Maddesinde ceza uygulamasına ait yetki Cumhuriyet Savcısına verilmiştir.

İsmail BAĞCI
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kaynak, http://www.alomaliye.com/2019/11/18/ihracat-bedelleri-yurda-getirilmesi/

Kaynakça

– Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun

– 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ

– İhracat Genelgesi

Pazartesi, 18 Kasım 2019 16:18

Eksik Gün Kodlarına Yenisi Eklendi

Kamu işyerleri ve toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile 10 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerlerinde eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde (pilot iller açısından muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde) belirtilmesi yeterli. Bu işyerleri için ayrıca eksik gün bildirim formu ile eki belgeler aranmıyor.

​Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde 2018 yılında yapılan değişiklikle ay içinde otuz günden az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin eksik gün belgeleri yeniden düzenlenmiş ve iki kategoriye ayrılmıştı:

1- SGK’ya Verilmesi Gereken Belgeler

a) Sigortalı ve işverenin imzasını taşıyan ücretsiz veya aylıksız izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi,
b) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi,
c) Sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtları,
d) İşe devamsızlığa ilişkin belgeler,
e) İş sözleşmesinin fesih edildiği tarihte çalışılmadığına dair belge,

2- SGK’ya Verilmeyecek, Ancak İstenilmesi Halinde İbraz Edilecek Belgeler

a)  Kurumca elektronik ortamda alınabilenler hariç Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor,
b) Sigortalıya tebliğ edilen disiplin cezası uygulamasına ilişkin belge,
c) Gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin belgeler,
d) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren ilgili resmî makamlardan alınan yazı örneği,
e) Kısa çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
f) Yarım çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
g) İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmeler,
h) Sonradan düzenlenebilir niteliğinde olmayan benzer nitelikteki belgeler.

Söz konusu belgelerin SGK tarafından istenilmesi halinde ibraz edilmek üzere işverence saklanması gerekiyor. Aksi halde otuz günden az bildirilen sürelere ait prim belgesi SGK tarafından re’sen düzenlenir ve muhteviyatı primler tahsil olunur.
10 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerlerinde eksik gün bildirim nedenlerinin prim belgesinde belirtilmesi yeterli. Ancak bu durum söz konusu belgelerin düzenlenmeyeceği anlamına gelmiyor. 10 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin yukarıda saydığımız belgeler özel sektör işyeri işverenlerince SGK tarafından istenilmesi halinde ibraz edilmek üzere saklanacak.

Yabancılar Çalışanlar İçin Yeni Kurallar

SGK 18/03/2019 tarihli genel yazısında yabancı uyruklu sigortalılar için seçilebilecek eksik gün nedenlerini;
1-İstirahat,
4-Gözaltına Alınma,
5-Tutukluluk,
8-Grev,
9-Lokavt,
10-Genel Hayatı Etkileyen Olaylar,
11-Doğal Afet kodlarıyla sınırlandırılmıştı.

Ayrıca aynı genel yazı ile sigortalının işyeri ile ilişiğini kesmeden geçici süreli olarak yurt dışına çıkması durumunda bu süreler için eksik gün bildirimin yapılabileceği ifade edilmişti.

Ancak uygulamada yaşanan bazı aksaklıklar nedeniyle SGK, 12/11/2019 tarihli genel yazısıyla yabancıların eksik gün bildirimi ile ilgili yeni kurallar getirdi. Buna göre;

1-Üniversitelerde kısmi zamanlı çalışan ya da okullarında staja tabi tutulan yabancı uyruklu öğrenciler için 7, 22, 42 ,43, 49 ve 50 nolu belge türleri ile sınırlı olmak üzere söz konusu eksik gün kontrolü kaldırıldı

2- Malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenmeksizin sadece genel sağlık sigortası primi ya da kısa vadeli sigorta kolları primi ödenen yabancı uyruklu sigortalılar için 19 ve 46 nolu belge türleri ile sınırlı olmak üzere söz konusu eksik gün kontrolü kaldırıldı

3-Aynı sigortalının birden fazla belge yada kanun türünden bildirilmesinin gerektiği hallere (5746 ARGE teşviki, yeraltında ve yer üstünde çalışan sigortalılar, sağlık hizmet sunucularında fiili hizmete tabi çalışan sigortalılar vs.) ilişkin olmak üzere eksik gün nedenlerine “25-Diğer belge/kanun türlerinden gün tamamlama” adında bir eksik gün nedeni ilave edildi. Bu kapsamda bildirimi yapılacak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sigortalılar ile yabancı uyruklu sigortalılar için bu eksik gün nedeninin seçilmesi gerekiyor.

4-Çalışmakta iken işyeri ile ilişiği kesilmeksizin geçici olarak yurtdışına giden yabancı uyruklu sigortalıların eksik günleri ile ilgili olarak “21-Diğer Ücretsiz İzin” kodunun seçilebilmesi yönünde e-Bildirge programlarına gerekli kontroller ilave edildi.


18.11.2019

Dr. Mehmet BULUT
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı: 84098128-120.04[68-2019/1]-E.258925
 
Tarih: 08.07.2019

Konu: Boşanılan Eş İle Çocuğunuza Ödenen Nafakanın Gelir Vergisi Beyannamesinden İndirilip İndirilmeyeceği Hk.

İlgi: 02/02/2019 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ayrılmış olduğunuz eşiniz ile çocuğunuza ödediğiniz nafaka tutarının, mahkeme tarafından, serbest meslek faaliyetiniz dolayısıyla vermiş olduğunuz yıllık gelir vergisi beyannamesi ile bildirdiğiniz gelir beyanınız dikkate alınmak suretiyle belirlendiği belirtilerek, söz konusu nafaka ödemelerini vermiş olduğunuz gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde;

"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında da; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 68 inci maddesinde, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek mesleki giderlere, 89 uncu maddesinde ise, gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden yapılabilecek indirimlere yer verilmiş olup, nafaka ödemelerine söz konusu maddelerde yer verilmemiştir.

Bu hükümlere göre, ayrılmış olduğunuz eşiniz ile çocuğunuza ödediğiniz nafaka tutarının serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate almanız veya yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden, indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı: 84098128-120.03[61-2018/7]-E.258752
 
Tarih: 08.07.2019

Konu: İhraç kayıtlı olmayan satış nedeniyle serbest bölgede ücret istisnasından yararlanamama hk.

İlgi: 08/11/2018 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … unvanı altında  01/04/2014 tarihinden itibaren Ege Serbest Bölgesinde üretim faaliyetinde bulunduğunuzu, ürettiğiniz ürünlerin tamamını, ana faaliyeti alkolsüz içeceklerin üretimi  olan … adlı ihracatçı firmaya ihraç kaydı olmadan sattığınızı ve tek alıcınız olan adı geçen firmanın söz konusu ürünleri paketlemek suretiyle yurt dışına ihraç ettiğini belirterek, yapmış olduğunuz bu satıştan dolayı firmanızda çalışan personel ücretlerinin 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki gelir vergisi istisnasından yararlanıp yararlanamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 5810 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişen geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde; "b) (6772 sayılı kanunun 7 nci maddesiyle değişen bent; Yürürlük 24.02.2017) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu oranı %50'ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. ..." hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, 12/03/2009 tarihli ve 27167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde istisnanın uygulanmasına yönelik açıklamalara yer verilmiş olup, anılan Tebliğin;

"3.1.Üretilen Ürünlerin FOB Bedeli" başlıklı bölümünde; "3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi uyarınca, 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere, serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükellefler tarafından bölgelerde üretilen ürünlerin toplam FOB bedelinin en az % 85'inin yurt dışına ihraç edilmesi kaydıyla, istihdam edilen personele ödenen ücretler gelir vergisinden istisna edilmiştir..." açıklamasına,

"3.5.İhraç Kaydıyla Mal Teslimi" başlıklı bölümünde; "Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla teslim etmeleri de yurt dışına satış olarak değerlendirilecektir.

İhracat kaydıyla yapılan teslimlerde, üretici firmalar istisnadan yararlanacağından, ihracatı gerçekleştiren firmaların istisnadan yararlanması mümkün değildir.

Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ihraç edilmesi zorunludur. Bu sürede ihraç edilmemesi halinde, bu mallara ilişkin yurt dışı satış gerçekleşmemiş olarak değerlendirilir.

Tamamen veya kısmen ihraç kaydıyla mal satanlar ihracatın fiilen gerçekleştirildiğine ilişkin belgeler de dahil olmak üzere YMM raporuna ek yapılmak ve ayrıntıları YMM raporunda belirtilmek suretiyle düzenlenecek faaliyet raporunu, dönemin kapandığı ya da faaliyetin son bulduğu veya toplam satışın yapıldığı tarihi izleyen aydan sonraki dördüncü ayın 15 inci günü (yıl sonuna ilişkin olanlar Nisan ayının 15 inci günü) vergi dairesine teslimi gerekir." açıklamasına

yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, serbest bölgede istihdam edilen personel ücretlerine ilişkin gelir vergisi istisnasından yararlanılabilmesi için; bölgede üretilen ürünlerin toplam FOB bedelinin en az % 85'ini yurt dışına ihraç edilmesi veya aynı serbest bölgede ya da başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçı firmalara üretilen ürünlerin ihraç kayıtlı olarak teslim edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, bölge içindeki mezkur firmaya yapmış olduğunuz satış ihraç kayıtlı olmadığından söz konusu istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı: 49327596-125.05.03[KVK.ÖZ.2018.61]-E.124272
 
Tarih: 08.07.2019

Konu: Serbest Bölgede Uygulanan Gelir Vergisi İstisnasında İbraz Edilecek YMM raporunun süresi

İlgi: 23/10/2018 tarih ve 750475 sayılı özelge talep formunuz.

 İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Antalya Serbest Bölgesinde kurulu şirketinizde tekne imalatı işi yapmakta olduğunuzu, yaptığınız tekne imalatının tamamını yurt dışındaki müşterileriniz için yaptığınızı, 2017 yılında başlayıp 17.08.2018 tarihinde tamamlanan tekneyi aynı tarihte yurt dışına sattığınızı ve başkaca tekne imalatınız olmadığı için tecil işlemini teknenin satış tarihinden itibaren sona erdirdiğiniz belirtilerek, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu 1 ve 2 Sıra No.lu Genel Tebliğinde yer alan gelir vergisi istisnasından yararlanmak üzere verilmesi gereken YMM Raporunun verilme süresi hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 Bilindiği üzere, 5810 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile değiştirilen ve 01/01/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun Geçici 3 üncü maddesinde;

"Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;
 ...

b) (6772 sayılı kanunun 7 nci maddesiyle değişen bent; Yürürlük 24.02.2017)Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu oranı %50'ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye (703 Sayılı KHK'nın 192 nci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018) Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkiyi, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlara yönelik olarak, bölge, sektör ya da faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırarak veya kademelendirerek kullanabilir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir."

hükmüne yer verilmiştir.

Serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesiyle ilgili detaylı açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinin 3.7.1. Raporun Konusu ve İbraz Süreleri başlıklı bölümünde;

"Mükellefler, istisna uygulamasına ilişkin olarak yeminli mali müşavirler tarafından düzenlenen faaliyet raporlarını en geç faaliyette bulunulan takvim yılını takip eden yılın şubat ayının  15 inci günü akşamına kadar muhtasar beyannameyi verdikleri vergi dairesine teslim edeceklerdir.

Yıl içinde faaliyetine son veren ya da ürettiği ürünü sonraki yıl içerisinde tamamen satan veya kısmen satışla %85 şartını gerçekleştiren mükellefler ise, söz konusu raporları faaliyetlerine son verdikleri ya da ürünü sattıkları veya %85 şartını gerçekleştirdikleri ayı takip eden ikinci ayın 15 inci günü akşamına kadar muhtasar beyannameyi verdikleri vergi dairesine teslim edeceklerdir.

Bu bölümde belirtilen YMM raporlarının süresi içerisinde ibraz edilemeyeceğine ilişkin, mükellefler veya YMM'ler tarafından makul mazeret bildirilmesi halinde, vergi dairesince 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 17 nci maddesine göre bu Tebliğde belirlenen sürelerin bir katını geçmemek üzere ek süre verilebilecektir."

şeklinde açıklama yapılmıştır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretlere uygulanacak gelir vergisi istisnasından yararlanabilmesi için, 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde; yıl içinde faaliyetine son veren ya da ürettiği ürünü sonraki yıl içerisinde tamamen satan veya kısmen satışla %85 şartını gerçekleştiren mükelleflerin, söz konusu raporları faaliyetlerine son verdikleri ya da ürünü sattıkları veya %85 şartını gerçekleştirdikleri ayı takip eden ikinci ayın 15 inci günü akşamına kadar muhtasar beyannameyi verdikleri vergi dairesine teslim edecekleri belirtildiğinden, şirketinizce üretilen ürünün tamamının 17.08.2018 tarihinde satılmış olması dolayısıyla, söz konusu YMM raporunun 15.10.2018 günü akşamına kadar muhtasar beyannameyi vermiş olduğunuz vergi dairesine teslim edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top