Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Pazar, 06 Ekim 2019 11:10

EYT Yasası Çıkarsa Kimlere Yarar?

http://www.milliyet.com.tr/gundem/eyt-yasasi-cikarsa-kimlere-yarar-6047510?page=10

Pazar, 06 Ekim 2019 10:59

Emeklilik Şartları

Çalışanların en çok merak ettiği konu emeklilik tarihi ve bağlanacak aylığın miktarıdır. Bu iki hususta pek çok nokta akıllara takılır. Bu konular ile ilgili aslında doğru bilinen pek çok yanlış var. Örneğin aylık hesabında son birkaç yılın çok önemli olduğu düşünülür. Halbuki prim ödenen bütün günler aylığı etkiler. Üç gün boyunca emeklilik konusunu detayları ile açıklayacağız.

Bir kişinin ne zaman emekli olacağının belirlenmesi için, ilk kez sigortalı olduğu yani çalışmaya başladığı tarihi bilmemiz gerekir. Bu tarih kişinin emeklilik için gerekli şartlarının belirlenmesi açısından çok önemlidir. Diğer yandan pek çok kez emeklilik tarihini öğrenmek isteyen okurlarımız bana veya sosyal güvenlik uzmanlarına bu tarihi yalnızca yıl olarak belirtiyor. Halbuki sosyal güvenlik sisteminde bir günün bile önemi var. Bazen bir gün erken işe giriş, emeklilikte bir yıl avantaj sağlıyor. Örneğin 24 Kasım 1992’de ilk kez sigortalı olmuş bir erkek, 54 yaşında, 23 Kasım 1992’de ilk kez sigortalı olmuş bir erkek 53 yaşında emekli olmaya hak kazanıyor.

Emeklilikte doğru bilinen yanlışlar
İlk kez sigortalı olunan tarihi gün, ay ve yıl olarak bilen bir kişi için emeklilik tarihi, çalıştığı statüye göre belirleniyor. SSK’lılar için ilk kez sigortalı olunan tarih üzerinden emeklilik koşulları belirleniyor. Bu koşullar, bu kişilerin SSK’lı olarak çalışmaya devam etmeleri halinde geçerlidir.

Bağ-Kur’lular dikkat!

Bağ Kur’lular için ilk kez Bağ Kur’lu olunan tarih değil, Bağ Kur’lu olarak 1 Haziran 2002 tarihine kadarki Bağ Kur’luluk süresi emeklilik koşullarını belirliyor. 1 Ekim 1999 tarihinden önce ilk kez girişi olan Bağ Kur’lular için emeklilik koşulları 1 Haziran 2002 tarihi itibarıyla 25 yılın tamamlanmasına kalan süreye göre belirleniyor.

Emeklilikte doğru bilinen yanlışlar
Örneğin Bağ Kur’lu bir erkeğin bu tarihe kadarki Bağ Kur’luluğu eğer 2 yılsa, bu kişi 9.000 gün prim ve 60 yaş şartı ile emekli oluyor. Dolayısıyla Bağ Kur’lular için emeklilikte belirleyici olan husus bu tarihe kadar geçirilen süre. 1 Ekim 1999 ila 30 Nisan 2008 tarihleri arasında Bağ Kur’lu olmuş kişiler erkekse 9.000 gün 60 yaş, kadınsa 9.000 gün 58 yaş ile, 1 Mayıs 2008 sonrasında ilk kez Bağ Kur’lu olmuş kişiler ise 9.000 gün ve 9.000 günü tamamladıkları tarihe göre belirlenen yaş şartına tabi olarak emekli olabiliyorlar.

Emeklilikte doğru bilinen yanlışlar
Emeklilikte doğru bilinen yanlışlar

Emekli sandığı mensupları yani memurlar için de 23 Mayıs 2002 tarihi itibarıyla 25 yılın tamamlanmasına kalan süreye göre emeklilik koşulları belirleniyor.

Memurların hesabı

Örneğin 23 Mayıs 2002 tarihi itibarıyla 9 yıl hizmeti bulunan bir kadın memur, 49 yaşında 20 yıl hizmetle emekli olabiliyor. 8 Eylül 1999 ila 30 Nisan 2008 arasında ilk kez memur olan kadınlar 58, erkekle 60 yaş ve 9.000 gün ile emekli olabilirler. 1 Mayıs 2008 sonrasında ilk kez memur olmuş kişiler de 9.000 günü tamamladıkları tarihteki yaş şartına göre emekli olabiliyorlar.

Üç koşul

İşçi, memur ve kendi hesabına çalışan tüm kişiler için emeklilik hakkına kavuşabilmek temelde üç şartın yerine getirilmesiyle mümkün. Bunlardan ilki sigortalılık süresinin tamamlanması. İkinci koşul “prim ödeme gün sayısının” tamamlanması. İşe giriş tarihine göre kişilerin prim ödeme gün sayıları farklılaşır. Son olarak ve belki de en önemlisi yine işe giriş tarihine göre değişebilen belirli bir yaşın tamamlanmasıdır. İşte bu üç koşul bir arada sağlandığında emekli olmaya hak kazanılıyor.

İlk kez sigortalı olunan tarih değişebilir mi?

Emeklilik tarihinin belirlenmesi için en kritik husus, ilk kez sigortalı olunan tarihtir. Kişinin fiili olarak ilk kez sigortalı olduğu tarih değişmez. Ancak bazı borçlanmalar, sigorta girişini öne çeker. İşte bu borçlanmaları gerçekleştiren kişinin ilk kez sigortalı olduğu tarih de geriye gider. Bu durumda fiilen ilk kez sigortalı olunan tarih değişmese de emeklilik hesabı için bu tarih değişebilir. Eğer bu tarih değiştiğinde emeklilik için gerekli şartlar da değişiyorsa, işte o zaman borçlanma ile erken emeklilik mümkün hale gelir. Örneğin yedek subay okulu sürelerini borçlanan bir kişinin sigorta girişi geri gider. Aynı şekilde doktora ve tıpta uzmanlık süresi borçlanması, avukatlık stajı borçlanması, fahri asistanlık borçlanması sigorta girişini geri götürür. Borçlanmaya konu olan gün sayısı kadar geri giden ilk kez sigortalı olunan tarihe göre yeniden emeklilik koşulları belirlenir ve eğer yaş ve prim ödeme gün sayısı fark ediyorsa erken ve daha az günle emeklilik mümkün olur. Ancak doğum borçlanması, ücretsiz izin borçlanması sigorta girişini öne çekmez ve bu nedenle de erken emeklilik imkanı sağlamaz.
Emeklilikte, aylığı bağlayıp ödeyecek kurumun belirlenmesinde, sigortalıların emeklilik tarihinden geriye doğru prim veya kesenek ödenerek geçen son 7 yıllık fiili hizmet (360 x 7 = 2520 gün) süresi esas alınıyor.

Emeklilikte doğru bilinen yanlışlarEmeklilikte doğru bilinen yanlışlarSon yedi yıl, sigortalılık süresi veya yaş şartının yerine getirildiği tarihten geriye doğru yedi yıl değil, son prim ödeme tarihinden geriye doğru fiilen prim ödenen yedi yıldır. Yani toplam prim gün sayısının son 2520 günüdür.
Yaştan emeklilik için prim ve yaş şartı var. 8 Eylül 1999’dan önce sigortalı olanlar 15 yıl sigorta, 3600 gün prim ve 5060 arasında değişen yaşı doldurduğunda yaş haddinden emekli olur.

8 Eylül 1999-1 Mayıs 2008 arası sigortalı olanlar 25 yıl sigorta, 4500 gün prim ve kadın ise 58, erkek ise 60 yaş şartını birlikte sağlamalı.

Bağ-Kur şartları:

8 Eylül 19991 Mayıs 2008 arası sigortalı olanlar 15 tam yıl sigorta/5400 gün prim ve kadın ise 60, erkek ise 62 arasında değişen yaşı doldurmalı. Cem Kılıç
 

Ticari defter ve belgelerin zaman zaman yangın, deprem, su baskını veya zelzele nedeniyle elden çıkması mümkün olabilmektedir. Bazen de ticari defterler, hırsızlık nedeniyle elden çıkmış olabilir. Bu gibi durumlarda 213 sayılı VUK’nun 13. maddesinde sayılan mücbir sebepler nedeniyle defter ve belgeler zayi olmuş durumdadır. Söz konusu madde hükmünde mücbir sebepler kısaca şöyle sayılmıştır: Vergi ödevlerinden herhangi birisinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk yine vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler, bireyin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler … 213 sayılı VUK’nunda 13. maddesinde mücbir sebep olarak sayılmıştır.

Vergi mükelleflerinin ticari defter ve belgelerinin sahibinin rızası dışında kaybolması halinde mutlak surette bir “zayi belgesinin” alınması zorunludur. Zayi belgesi Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemeden, diğer yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemelerinden talep edilmelidir. Bu davalar hasımsız olarak görülmektedir. Açılacak dava dilekçesinde konu ve kaybolan belgeler, defterler ve diğer ticari kıymetli evraklar ayrıntılı olarak dökümü yapılmalıdır.(1)

Sahibinin iradesi dışında kaybolan veya çalınan ticari defter ve belgeler ile ilgili bu defterlerin inceleme elemanları tarafından ileride talep edilmesi mümkündür. Vergi yasaları açısından zamanaşımı süresi içerisinde zayi belgesi alınan defterle ilgili inceleme talebi söz konusu olduğu takdirde bu defterlerin ibraz edilemeyeceği tabidir. Bu gibi durumlarda zayi belgesi bir dilekçe ekinde inceleme elemanına sunulmalıdır. Defterlerin kaybolduğuna ilişkin zayi belgesi vergi mükellefinin belli noktalarda kurtarıcı fonksiyona sahip olabilir. KDV yönünden ise, defterlerin zayi olması ise, 3065 sayılı KDVK’nunda KDV indirimlerinin reddine engel değildir. Mükelleflerin mal veya hizmet aldıkları firmalardan mal alışları ile ilgili fatura fotokopilerini temin etmelerinde yarar vardır. Aksi halde ödenmiş olan KDV mükelleften yeniden talep edilecektir. (2)

Ticari defter ve belgelerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara yazılı olarak istendiğinde ibraz edilmesi zorunludur. Bu ibraz etme mecburiyeti normal koşullarda yerine getirilmesi gerekli bir zorunluluktur. Ancak, bazı durumlarda ticari defter ve belgelerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibrazında çeşitli sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; denetim elemanı ticari defter ve belgeleri yazılı olarak istemesine rağmen, bu tebligat mükellefe tebliğ edilmemiş veya çeşitli nedenlerle mükellefe ulaşmamış olabilmektedir.

Vergi incelemesine yetkili olan kişilerin, mükelleften defter ve belgeleri incelemek üzere yazılı olarak tebliğ çıkartması ve bu tebligatı mükellefe bizzat veya yetkili adamına tebliğ etmesi zorunludur. Yapılan bu yazılı tebligatta, mükellefe en az 15 gün süre verilmesi zorunludur. Yazılı tebligatta defter ve belgelerin kime, hangi sürede ve nereye ibraz edileceği açıkça belirtilmelidir. Hatta vergi incelemesinin mükellefin iş yerinin müsait olması halinde, mükellefin işyerinde yapılacağı ve bu tebligata mükellefin 15 gün içerisinde cevap vermesi veya bu resmi yazıya 15 günlük sürede icabet etmesi talep olunmaktadır. Mükellef hiçbir mazeret beyan etmeden defter ve belgelerini bu süre içerisinde ilgili kişi veya mercie sunması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 15 gün içerisinde defter ve belgelerini incelemeye yetkili olan kimselere ibraz etmeyen mükellefler için özel usulsüzlük cezası kesilip, tebliğ edilmektedir. Bu noktada mükellefin defter ve belgelerini ibraz etmemesi halinde ceza mahkemesine yollanması mümkün bulunmamaktadır. İnceleme elemanları tekrar aynı mükellefe ikinci bir defter ibrazı hakkında yazı tebliğ etmesi ve bu yazının da mükellefe ulaşması gerekecektir. Bunun üzerine; mükellefin defter ve belgelerini ikinci ibraz yazısına rağmen sunmaması halinde, özel usulsüzlük cezası iki kat kesilebilmektedir. Bundan sonra mükellefin ceza mahkemesine sevki ve ceza mahkemesinde yargılanması istenebilecektir. Görüldüğü gibi, defter ibraz yazısının ikinci kez tebliği üzerine, mükellefin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda ancak ceza mahkemesine sevki gerekecektir. Uygulamada, gerek ceza mahkemeleri ve gerekse Yargıtay, defter ibraz etme yükümlülüğünü yerine getirmeyen mükellefler bakımından, defter ibrazı ile ilgili yazının mutlak surette mükellefe veya yetkilisine tebliğinin şartını aramaktadır. Ayrıca, ibrazı istenen defter ve belgelerin açık bir şekilde mükellefe tebliğini istemektedir. Yine, defter ibrazı yazısının mükellefe tebliğinin iki kez yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.01.2006 günlü ve E:2005/71-K:2006/250 sayılı kararında; “ticari defterler için zayi belgesi talebi, şirket merkezinde saklama zorunluluğu …. Davacı vekili, müvekkilin market şubesi olarak işlettiği yerde bulunan akaryakıt istasyonunda gaz kaçağından yangın çıktığını, müvekkilinin bu marketin yazıhanesini ticari defter ve belgelerin arşivi olarak kullandığını, bu bağlamda 2002 yılına ilişkin bir kısım belge, ticari defter ve faturaların da yanarak yok olduğunu ileri sürerek, anılan belge, defter ve faturalar için zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, iddia ve toplanan kanıtlara göre, davacının basiretli bir tacir olarak, ticari defter ve belgelerini şirket merkezinde bulundurması ve korunması için gerekli tedbirleri alması gerektiğini ve anılan defter ve belgelerin ticari merkezi dışında bir adreste bulunduğunu ve burada zayi olduğunu da dosyaya delil ibraz ederek ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.” Bu durumda ticari defterlerin kaybolması nedeniyle ibraz edilemediği gerekçesiyle, açılan dava reddedilmiştir. Bu nedenle şirket merkezinde korunması ve saklanması gereken defter ve belgelerin şirket merkezinde saklanmadığı gerekçesiyle açılan dava reddedilmiştir.

213 sayılı VUK’nun mükerrer 355. maddesine göre; mükelleflerden istenen bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak yazılı tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin edilen sürede yanıt verilmemesi durumunda veyahutta noksan bilgi verilmesi halinde defter ve belge ibrazı için tayin olunan sürede ibraz edilmesi halinde, ceza hükümlerinin uygulanması yoluna gidileceği bilhassa ihtar edilmelidir. 213 sayılı yasanın mük. 355. maddesinin 2. bendinde; “özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirilemeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır.” şeklinde bentte yer verilmiştir. Bu durumda defter ve belgelerinin ibrazı istenen mükelleflerin, bu yükümlülüklerini kasıtlı olarak yerine getirmemeleri halinde, 213 sayılı VUK’nun 359. maddesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına hüküm olunacaklardır.[3] Madde hükmünün değişmeden önceki eski şeklinde hükmolunacak cezalar daha hafif olmasına rağmen, bu defa 5728 sayılı yasayla defter ibraz etmeme eylemine ilişkin cezalar arttırılmıştır.[4]

Sonuç itibariyle, ibrazı zorunlu olan ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde, ibraz edilmeme ile ilgili geçerli bir mahkeme kararı da yok ise, ibraz edilmeyen defter ve belgelerle ilgili olarak mükelleflere VUK’nun 359. maddesine göre; “kaçakçılık suçları ve cezaları” başlığı altında bu fiillere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanmaktadır.[5] Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/yanan-calinan-veya-kaybolan-ticari-defter-ve-belgelerle-ilgili-hukuksal-islemler/haber-29631

----------------------------------------

[1]TTK md. 68/4, TTK md.66/2.

[2]17/9/2007 gün ve 17820 sayılı İstanbul Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı yazısı; Dnş. 11. D. 8/1/1997 gün ve E:1996/1703-K:1997/487 sayılı karar.(Bu karar Yaklaşım Dergisi, Sayı:54, Haziran 1997, s.162-163 de bulunmaktadır).

[3]213 sayılı VUK’nun 5728 sayılı yasanın 276. maddesiyle değişen ve 8 Şubat 2008 tarihinden itibaren geçerli olan 359. maddesi hükmü.

[4]213 sayılı VUK’nun 5728 sayılı yasanın 280. maddesi ile değiştirilen ve 8.2.2008 itibaren geçerli olan 367. maddesi hükmü.

[5]KARAKOÇ Yusuf, Genel Vergi Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 4. Baskı, Yetkin Yayınları, s. 473-476 .

Cumartesi, 05 Ekim 2019 13:44

Turizm Payı' nın İlk Günü

1 Ekim 2019 itibarıyla yeni bir vergi -vergi benzeri yükümlülük- daha yürürlüğe giriyor. Turizmde yaz sezonunun kapandığı, yerli yabancı turistlerin evlerine döndüğü ve tesislerin sezonu bitirip bir sonraki yılın planlarına odaklandıkları bugünlerde, sektörün üzerinde yeni bir vergi yükü söz konusu.

15 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7183 sayılı Kanun ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kuruldu. Ajansın faaliyetlerinin finansmanı için ise Kanunun 6'ncı maddesi ile Turizm Payı ihdas edildi. Turizm Payının yürürlüğe girişi ise 1 Ekim 2019 olarak belirlenmişti.

Buna göre;

  • Bileşik tesisler, konaklama tesisleri,

  • Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesisleri,

  • Deniz turizmi tesisleri ve Bakanlıktan belgeli deniz turizmi araçları işletenler,

  • Seyahat acentaları,

  • Havayolu işletmeleri,

  • Havalimanı ve terminal işletmeleri,

Turizm Payı ödemekle mükellef olacaklar ve aylık net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden Kanunda belirlenmiş oranlarda fon ödeyecekler. Fonun beyanı Gelir ve Kurumlar Vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine yapılacak ve KDV dönemine göre takip eden ayın 24'üncü günü sonuna kadar beyan edilecek ve 26’ncı günü akşamına kadar ödenecektir​.​

Sektöre sürpriz bir vergi yükü olarak gelen bu Payın oranları ise işletme türlerine göre şu şekilde belirlenmiş:

a) Bileşik tesisler ile konaklama tesislerinden binde yedi buçuk,

b) Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesislerinden binde yedi buçuk,

c) Deniz turizmi tesisleri ile Bakanlıktan belgeli deniz turizmi araçlarından binde yedi buçuk,

ç) Seyahat acentalarından (münferit uçak bileti satışları hariç) on binde yedi buçuk,

d) Havayolu işletmelerinden (ticari yolcu taşımacılığı faaliyetlerinden) on binde yedi buçuk,

e) Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal işletmelerinden binde iki.

7183 sayılı Kanun ödenen payların Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahının tespiti bakımından gider olarak dikkate alınmasını kabul ediyor.

Tahsil edilen payı yüzde beşi genel bütçeye, kalan kısmı ise en geç takip eden ayın yirminci günü Ajansın banka hesabına aktarılacak. Böylelikle bir yandan Merkezi bütçeye bir ek kaynak yaratılmış olurken, bir taraftan da kurulan Ajansa sürekli bir finansman kaynağı oluşturulmuş oluyor.

Peki bu kaynağın nerelerde kullanılması gerekiyor?

Ajansın faaliyet alanlarına baktığımızda, Kanunun 4 üncü maddesinde, Bakanlıkça belirlenen turizm strateji ve politikaları doğrultusunda;

a) Türkiye'nin turizm hedeflerine ulaşmasına ve turizm olanaklarının dünyada tanıtılmasına ve pazarlanmasına ilişkin strateji geliştirilmesi ve tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi,

b) Turizm sektörü ve pazarının ihtiyaçlarının ve eğilimlerinin belirlenerek ilgililere tavsiyelerde bulunulması,

c) Turizm potansiyelinin tüm yönleri ile değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılmasına, turizm yatırımlarının ve turizmin ülke ekonomisindeki payının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması,

ç) Turizm sektörünün hizmet kalitesinin ve niteliğinin artırılması amacıyla gerekli çalışmaların yürütülmesi,

d) Turizmin ülke ekonomisindeki payının artırılması amacıyla bu Kanunda belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere diğer her türlü faaliyet, iş ve işlemlerin yapılması, destek ve kaynak sağlanması,

Ajansın görevleri arasında yer alıyor.

Turizm Payı dışında Ajansın gelirlerinin; Genel Bütçeden aktarılan kaynaklardan, her türlü bağış ve yardımlardan, faaliyet gelirlerinden ve diğer gelirlerden oluşması öngörülüyor. Ajans, gelirlerinin en az yüzde seksen beşini ülke turizminin tanıtılmasına yönelik faaliyetlerin finansmanında kullanmakla yükümlü olacak.

Ajansın faaliyetlerinin KGK tarafından yetkilendirilmiş Bağımsız Denetim Kuruluşlarının denetimine tabi olacağını ve denetim raporlarının Sayıştay'a da gönderileceğini hatırlatalım. Sayıştay kendi denetim raporunu ise bu Bağımsız Denetim Raporlarını dikkate alarak TBMM'ne sunacak.

Beyanname verilme dönemleri, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya YMM onayı gibi yükümlülükler, beyanname verilmesine ilişkin usullerle ilgili olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının uygulamaya dönük düzenleme yapması bekleniyor.

Sonuç olarak, 2019 yaz sezonunu verimli bir şekilde kapatan ancak bu arada Thomas Cook vakasıyla sarsılan Turizm sektörü için yılsonunda sürpriz bir vergi yükü daha ortaya çıkmış oluyor. Yıl ortasında böyle bir yükün sürpriz biçimde ortaya çıkması, öngörülebilir bir mali ortam beklentisindeki Turizm ve Ulaştırma sektörleri bakımından olumsuz bir gelişme olmuştur. Bununla birlikte, Kanunun amacına uygun biçimde işleyen Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının sektöre ve dolayısıyla ülkemize olan yabancı turist talep ve ilgisini arttırarak, daha katma değerli bir sektöre dönüşüm için katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. M. Yavuz Öner  https://www.kpmgvergi.com

Emeklilikte Yaşa Takılanlar'la ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı. Prim günü ve yaşla ilgili problemi olanlar EYT kanunu çıksa da emekli olmaaycaklar
Emeklilikte Yaşa Takılanlar'ın en çok merak ettiği konu kanunun ne zaman çıkacağı. Ancak bazı şartlar sağlanmazsa EYT'liler emekli olamıyorlar.

Posta Gazetesi yazarı Ekrem Sarısu konuya açıklık getirdi.

İşte o soru ve cevabı:

Soru: 22 Ocak 1977 doğumluyum. Askerliğimin 8 ayını borçlanıp ödedim. Sigorta girişim 1997 senesine düştü. Ve şu anda 5387 gün primim var. SGK’dan baktığımda emeklilik yaşım 57 görünüyor. Eğer EYT (emeklilikte yaşa takılanlar) çıkarsa bana bir faydası olur mu? ● H. Ç.

Cevap: Ortada daha yasa tasarısı dahi yok. Şayet çıkarsa, EYT’den muhtemelen emekli olmak için aranan şartlardan yaş dışındaki şartları, yani sigortalılık süresi ve prim ödeme şartlarının yerine getirenler yararlanacaklar.

Süre ve prim şartını henüz sağlayamadığınızdan EYT çıkarsa yararlanamazsınız. Ancak prim eksiğinizi (başlangıcınıza göre 5825 gün veya 5900 gün) tamamlamanız şartıyla, 2022’de 25 yıllık sigortalılık sürenizi dolduracağınız tarihten sonra bir EYT yasası çıkarsa yararlanırsınız.

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/2022den-once-cikacak-bir-eytden-yararlanamayacaklar-belli-oldu-41344418

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu hükümlerine göre, damga vergisinin mükellefi kağıtları imza edenler olduğu ve yine Damga Vergisi Kanunun 5. maddesinde bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshalarının ayrı ayrı aynı miktar veya nispette damga vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.(1)

Diğer taraftan, sözleşmelerin bir nüshadan fazla düzenlenmesi veya kefil olması durumunda sözleşmenin tabi olduğu damga vergisi tutarı artarak değişebilmektedir. Aynı şekilde bir nüshadan fazla düzenlenen sözleşmelerde damga vergisi yine farklılık arz etmektedir.

Taraflarca düzenlenerek, imza altına alınan kira kontratlarının hükümlerinin bir gereği olarak iş bu kontratta yer alan koşullara uyulmaması halin de, kiralayan mülk sahibi, bu kontratı icraya vererek borçlu aleyhinde takip açtıra bilir. İşte bu aşamada Damga Vergisi konusu gündeme gelmektedir. İcra Daireleri özellikle kontratların damga vergisinin ödenip/ödenmediğinin araştırılmasını vergi dairelerinden sormaktadır.

İş yeri kira sözleşmesine, gerçek kişi veya iktisadi işletmenin taraf olması damga vergisinin doğması bakımından herhangi bir farklılık arz etmemektedir. Nitekim bir iş yerinin kiraya verilmesi ve kiralamanın bir sözleşmeye bağlanması her şekilde damga vergisine tabidir. Fakat sözleşmenin kaç nüsha düzenlendiğinin ya da sözleşmede kefil olup olmadığı durumlarına göre belirlenecek damga vergisi farklılık göstermektedir.(2)

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde; “Bir kağıtta biribirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır.

Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Kira sözleşmelerinde kefalet adi kefalet şeklinde olabileceği gibi müteselsil kefalet şeklinde de olabilmektedir. Sözleşmelerde damga vergisi, kefaletin şekline göre farklılık arz etmektedir. Şöyle ki;

Kira sözleşmesine konan kefalet şerhinin “adi kefalet” olması durumunda, kefalet şerhi asil akitten ayrı müstakil bir işlem, bir hukuki muamele niteliğindedir.(3) Bu sebeple 488 sayılı Damga Vergisi Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrası gereğince sözleşmelerde adi kefalet olması durumunda sözleşme için binde 1,5 ve kefalet için binde 7,5 olmak üzere toplam binde 9 damga vergisi kesintisi yapılacaktır. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının vermiş olduğu bir özelgede de; “sözleşmenin kiracı ile kiralayan yanı sıra adi kefil tarafından da imzalanması halinde, söz konusu kira sözleşmesine ait damga vergisi, mukavele süresine göre bulunacak toplam kira tutarının, kira sözleşmesi için binde 1,5, kefalet için binde 7,5 olmak üzere binde 9 damga vergisine tabi olacağı” belirtilmiştir.(4)

Müteselsil kefalet ise; alacaklının asıl borçluya müracaat etmeden doğrudan kefile başvurma hakkına sahip olduğu bir kefalet türüdür. Kira mukavelesine konan kefalet şerhinin “müteselsil kefil” veya “müteselsil kefil ve müşterek borçlu” sıfatıyla konulması halinde, kefalet şerhi asıl akitle birbirine bağlı ve bir asıldan doğma akit işlemler mütalaa edildiğinden, kağıtta yer alan akit ve işlemler içersinde en yüksek vergi alınmasını gerektiren tutarın dikkate alınması suretiyle yapılacaktır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunun 6. maddesinin 2. fıkrasında bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisi en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır hükmüne istinaden sözleşmenin müteselsil kefil veya müşterek borçlu tarafından imzalanmış olması halinde, söz konusu kira sözleşmesine ait damga vergisi, kanuna ekli (I) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası gereğince binde 7,5 oranında hesaplanacaktır. (53 Seri Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğine göre 1.1.2010 tarihinden itibaren damga vergisi binde 8,25 olmuştur. Bkz. RG 31/12/2009 gün ve 27449 sayı.)

Öte yandan, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilmiş olan aynı özelgede de; “Sözleşmenin kiracı ile kiralayan yanı sıra müteselsil kefil veya müşterek borçlu tarafından da imzalanmış olması halinde, söz konusu kira sözleşmesine ait damga vergisinin, mukavele süresine göre bulunacak toplam kira tutarının binde 7,5 damga vergisi oranı ile çarpılmak suretiyle hesaplanacak tutar olacağı” belirtilmiştir.

Damga Vergisi Kanununda yapılan düzenlemeye göre, sözleşmeler, taahhütnameler ve temliknameler belli bir parayı itibar edenler dahil olmak üzere 2010 yılından itibaren binde 8,25 şeklinde damga vergisine tabidir. Öte yandan, kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden binde 1,65 şeklinde damga vergisine tabidirler.(5)

Burada önemli olan kira kontratlarının asıl ve nüshalarına dikkat etmek gerekmektedir. Ayrıca, kira kontratı üzerinde kefilin de bulunması halinde damga vergisi önemli ölçüde artacaktır.(6) Uygulamada piyasada kırtasiyecilerden temin edilen ve matbu kira kontratları kullanılmaktadır. Bu kontratlarda, kontratın üçüncü sayfasında matbu ibareler yer almaktadır. Hatta kontratın üçüncü sayfasının en son kısmında bu kontratın taraflara ve ayrı ayrı taraf sayısına göre düzenlendiğine ilişkin ibareler yer almaktadır. Dolayısıyla vergi daireleri işyeri kira kontratlarında damga vergisini en az iki tarafa göre (kiralayan-kiracı) belirlemektedir. Vergi dairesine daha ilk işe başlama dilekçesi ve ekleri olarak sunulan kira kontratlarında damga vergisi kontratın iki nüsha olarak düzenlendiği varsayılarak buna göre gerek damga vergisi hesaplanabilmektedir. Kontratta kefilin bulunması halinde ödenecek damga vergisi bir kat daha artmaktadır. Burada yeri gelmişken üzerinde durulması gereken bir başka konu: kira kontratlarında yer alan döviz olarak kiranın saplanmasıdır. Dövizin kontratın tanzim tarihine göre, Maliye Bakanlığı tarafından tayin ve ilan edilecek fiyat üzerinden Türk parasına dönüştürülerek buna göre damga vergisi hesaplanacaktır. Burada net kiradan yola çıkılarak brüt kiranın bulunarak buna göre damga vergisinin hesaplanması gerekmektedir. Başka bir ifade ile kira kontratındaki net rakamın brüte iblağ edilerek brüt tutar üzerinden damga vergisinin hesaplanması gerekecektir.

Öte yandan, düzenlenmiş bir işyeri kira kontratının işe başlama dilekçesi ekinde vergi dairesine sunulmasından sonra damga vergisi ödenip, bilahare bu kontratın iptal edilerek yeni bir kontrata bağlanması halinde ilk kontratın ödenmiş olan damga vergisi vergi dairesinden geri istenemez. Daha sonra düzenlenen ikinci kontratın da damga vergisinin ayrıca ödenmesi gerektiği bilinmelidir.

Genel olarak, fotokopiler ve yurt dışında tanzim edilen kağıtlar damga vergisine tabi değildir. Ancak, fotokopilerin bir şekilde hükmünden istifade edilmesi veya resmi bir daireye ibraz edilmesi durumunda damga vergisi gündeme gelebilecektir. Yabancı ülkelerde düzenlenen kağıtların hükmünden Türkiye’de istifade edilmediği sürece damga vergisi söz konusu değildir.(7)

2017 yılından itibaren, damga vergisi tarifesi sözleşmelerde binde 9,48, kira sözleşmelerinde ise (sözleşme müddetine göre kira bedeli üzerinden) binde 1,89 olmuştur (bkz. Yaklaşım Dergisi, Yıl:25 Sayı:296 Ağustos 2017 syf.297). Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/icraya-verilen-kira-kontratlarindan-kaynaklanan-damga-vergisi/haber-29612

------------------------------------------------

[1]Bkz. DVK GT Seri No: 53

[2]488 sayılı DVK md.6

[3]Dnş. 7. D. 20/12/2000 gün ve E:1999/294-K:2000/4088 sayılı kararlarında , “davacı banka ile İngiltere’de yerleşik bir kurum arasında İngiltere’de akdedilip, Türkiye’ye getirilen teminatlı tevdiat sözleşmesinin damga vergisine tabi olduğu”şeklinde karara bağlanmıştır.

[4]DEĞER Nuri; En Son Şekliyle Damga Vergisi Uygulaması; 2006

[5]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı B.07.1.GİB.4.34.18.01/2.1/137-16-454-164 sayılı özelgesi.

[6]Damga Vergisi Kanunu md. 7

[7]Damga Vergisi Genel Tebliği Seri No 1,2 ve 35.

T.C

YARGITAY

22. Hukuk Dairesi

Esas No: 2017/14764

Karar No: 2018/28000

Tarihi: 24.12.2018

• MUVAZAA

• HİZMET ALIMI OLARAK GÖSTERİLEN MUVAZAALI ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ

• İŞÇİNİN İŞ SÖZLEŞMESİNİN KURULMASINDAN İTİBAREN ASIL İŞVERENİN İŞÇİSİ SAYILACAĞI

• ASIL İŞVEREN KAMU İŞVERENİ OLMASI NEDENİYLE MUVAZAA NEDENİYLE ASIL İŞVEREN İŞÇİSİ OLDUĞU KABUL EDİLEN İŞÇİNİN İLAVE TEDİYE HAKKININ BULUNDUĞU

ÖZETİ: Davacının işe girişinden 2011 yılına kadar olan çalışmalarının genel temizlik hizmeti alımı ihalesi kapsamında işe alınmasına rağmen klinik ve dekanlık sekreteri olarak çalıştırıldığı, ihale konusu işte çalıştırılmadığı, hal böyle olunca davalı Üniversite ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak 2011 yılında ise davacı ihale konusu işte çalıştırılmasına karşın puantaj kayıtlarının memur listesinde tutulduğu, yıllık izinleri davalı Üniversite tarafından verildiği Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi personel bilgi formunun düzenlendiği, Üniversite tarafından savunma talebi ve uyarı verildiğine dair belgelerin mevcudiyeti nedeniyle asıl işverenin talimat ve tasarrufu altında çalıştırıldığı görülmekte olup buna göre davacı açısından hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu bu nedenle işe giriş tarihinden itibaren asıl işveren davalı Üniversite işçisi kabul edilerek ilave tediye alacağının zamanaşımı defi dikkate alınarak kabulü gerekirken kamu işçisi olmadığı gerekçesiyle talebin reddi isabetsiz olmuştur.

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi H. Gülsoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı Üniversiteye ait Tıp Fakültesinde 2006-31.08.2012 tarihine kadar kayden alt işveren temizlik firmaları işçisi olarak çalıştığını 2009 yılına kadar poliklinik ve klinik sekreteri, sonrasında ise Dekanlık Ana Bilim Dalı sekreteri olarak çalıştığını, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, ilave tediye ile nöbet ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekili, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak davacının firma işçisi olduğunu, alacaklarından sorumlu tutulamayacaklarını, firmada çalışan işçiye ilave tediye verilemeyeceğini, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.

İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.

Muvazaa, Borçlar Kanunu‘nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.

Somut olayda, davacının davalıya ait işyerinde, değişen alt işveren şirketler bünyesinde, 2011 yılına kadar temizlik hizmeti alım ihaleleri kapsamında işe alındığı halde fiilen poliklinik ve klinik sekreteri, 2009 yılı sonrasında anabilim dalı sekreteri olarak çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönde davalı Üniversite tarafından ilgili makama hitaben yazılan yazılar da mevcuttur. 2011 yılından itibaren ise davacının hasta kayıt, veri kayıt, tıbbi sekreterlik ve dökümantasyon, yönlendirme hizmetleri ihalesi kapsamında anabilim dalı sekreteri olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.

Davacının işe girişinden 2011 yılına kadar olan çalışmalarının genel temizlik hizmeti alımı ihalesi kapsamında işe alınmasına rağmen klinik ve dekanlık sekreteri olarak çalıştırıldığı, ihale konusu işte çalıştırılmadığı, hal böyle olunca davalı Üniversite ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak 2011 yılında ise davacı ihale konusu işte çalıştırılmasına karşın puantaj kayıtlarının memur listesinde tutulduğu, yıllık izinleri davalı Üniversite tarafından verildiği Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi personel bilgi formunun düzenlendiği, Üniversite tarafından savunma talebi ve uyarı verildiğine dair belgelerin mevcudiyeti nedeniyle asıl işverenin talimat ve tasarrufu altında çalıştırıldığı görülmekte olup buna göre davacı açısından hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu bu nedenle işe giriş tarihinden itibaren asıl işveren davalı Üniversite işçisi kabul edilerek ilave tediye alacağının zamanaşımı defi dikkate alınarak kabulü gerekirken kamu işçisi olmadığı gerekçesiyle talebin reddi isabetsiz olmuştur.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

AçıklamalarBilindiği üzere, 11/7/2019 tarihli ve 30832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanunun ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulmuş ve Kanunun 6 ncı maddesiyle Ajansın kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesi ve faaliyetlerin finansmanında kullanılmak üzere turizm payı alınacağı belirtilmiştir.

7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 6. Fıkrası ile; “Turizm payına ilişkin beyannamelerin verilme sürelerini, kapsama girenlerin turizm türleri, vergi veya mükellefiyet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte aylık veya üç aylık dönemler hâlinde tespit etmeye, beyannamelerin; şekil, içerik ve eklerini belirlemeye, elektronik ortamda gönderilmesine zorunluluk getirmeye, yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususunda izin vermeye, bu kişileri aracı kılmaya veya zorunlu tutmaya ve uygulamaya, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu kapsamında kalan meslek mensuplarına onaylatılmasına veya imzalatılmasına ilişkin usul ve esaslar ile turizm payının beyan ve ödeme sürelerini kanuni süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye, Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınarak, Bakanlığımız yetkili kılınmıştır.

Bu yetkiye istinaden hazırlanan Tebliğ Taslağında, Turizm payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar yer almaktadır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

TURİZM PAYI BEYANNAMESİ GENEL TEBLİĞİ TASLAĞI

(SIRA NO: 1)

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı ve konusu, 11/7/2019 tarihli ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun gereğince alınacak turizm payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 11/7/2019 tarihli ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Ajans: Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını,

b) Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını,

c) Bakanlıktan Belgeli Yeme-İçme ve Eğlence Tesisleri: Bakanlıktan kısmi turizm işletmesi belgesi ve turizm işletmesi belgesi alan müstakil 1. ve 2. sınıf lokantalar, lüks lokanta, özel yeme-içme tesisleri, gastronomi tesisleri, müstakil eğlence yerleri, bar, kafeterya, eğlence merkezleri ve günübirlik tesis işletmelerini,

ç) Başkanlık: Gelir İdaresi Başkanlığını,

d) Bileşik Tesisler: Bakanlık tarafından düzenlenen kısmi turizm işletmesi veya turizm işletmesi belgesiyle faaliyette bulunan turizm kentleri, turizm kompleksleri ve tatil merkezlerini,

e) Deniz Turizmi Araçları: Bakanlıktan turizm işletmesi belgesi alan gerçek ve tüzel kişilere ait ticari yatlar, kruvaziyer gemiler, günübirlik gezi tekneleri, dalabilir deniz turizmi araçları, yüzer deniz turizmi araçları, özel deniz turizmi araçları, turizm amaçlı su altı ve su üstü faaliyet araçları ile diğer deniz turizmi araçlarını,

f) Deniz Turizmi Tesisleri: Deniz turizmi araçlarına güvenli bağlama, karaya çekme, bakım, onarım hizmetleri, yolculara yeme, içme, dinlenme gibi hizmetleri sunan kruvaziyer gemi limanı, yat limanı, çekek yeri, rıhtım ve iskele gibi turizm tesislerini,

g) Havalimanı İşletmeleri: Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere havaalanı işletiminden sorumlu olan ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılan kuruluşları,

ğ) Havayolu İşletmeleri: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden alınan işletme ruhsatı ile taşımacılık faaliyetlerinde bulunan havayolu işletmelerini (balon, hava taksi gibi işletmeler dâhil),

h) Kira geliri: 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında kalan işletmelerin işletmecisi tarafından üçüncü kişilere kiraya verilen alt ünitelerden elde edilen kira gelirini,

ı) Konaklama Tesisleri: Bakanlık tarafından düzenlenen kısmi turizm işletmesi veya turizm işletmesi belgesiyle ya da ilgili kurum veya kuruluş tarafından düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatıyla faaliyet gösteren oteller, tatil köyleri, butik oteller, konaklama içeren özel tesisler, moteller, hosteller, pansiyonlar, apart oteller ve konaklama içeren kırsal turizm tesisleri (dağ evi, köy evi, çiftlik evi, yayla evi ve oberj) ile kampingleri,

i) Meslek Mensubu: 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirleri,

j) Net Satışlar: 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince turizm payı ödeme yükümlülüğü bulunanların bu payın hesabında dikkate alınacak işletmelerindeki esas faaliyetleri çerçevesinde satılan mal ya da hizmetler karşılığında aldıkları veya tahakkuk ettirdikleri toplam değerler ile bunlarla ilgili sübvansiyonlar, satış tarihindeki vade farkları, ihracatla ilgili dönem içinde ortaya çıkan kur farkları gibi hasılat kalemlerine ait değerler toplamından, satış iskontoları ve iadeleri ile bu satışlar ile ilgili diğer indirimlerin düşülmesi sonucu bulunan tutarı,

k) Seyahat Acentaları: 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu kapsamında Bakanlıktan seyahat acentası belgesi alan işletmeleri,

l) Terminal İşletmeleri: Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilerek sonradan gerçek veya tüzel kişilere kiraya verilmek suretiyle işlettirilen ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılan terminal işletmelerini,

m) Turizm Payı: 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin bu işletmelerdeki faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden alınan payı,

n) Turizm Payı Beyannamesi: 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin bu işletmelerdeki faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden ödenmesi gereken turizm payının bildirilmesine ilişkin beyannameyi,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Turizm Payı Beyannamesinin Verilmesine İlişkin İşlemler

Turizm payı mükellefi ve oranları

MADDE 4 – (1) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişiler, anılan Kanunun aynı maddesinde belirtilen oranlarda hesaplanan turizm payını Turizm Payı Beyannamesi ile beyan etmekle yükümlüdür.

(2) Turizm payı;

a) Bileşik tesisler ile konaklama tesislerinden binde yedi buçuk,

b) Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesislerinden binde yedi buçuk,

c) Deniz turizmi tesisleri ile Bakanlıktan belgeli deniz turizmi araçlarından binde yedi buçuk,

ç) Seyahat acentalarından (münferit uçak bileti satışları hariç) on binde yedi buçuk,

d) Havayolu işletmelerinden (ticari yolcu taşımacılığı faaliyetlerinden) on binde yedi buçuk,

e) Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal işletmelerinden binde iki,

oranında olmak üzere bu ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin bu işletmelerdeki faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden alınır.

(3) Kış, termal, sağlık, kırsal ve nitelikli spor turizmi gibi Bakanlık tarafından teşvik edilmesi uygun görülen turizm türlerinde faaliyet gösteren tesisler için bu oranlar yüzde elli indirimli olarak uygulanır.

Turizm Payı Beyannamesi

MADDE 5 – (1) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetkiye dayanılarak Turizm Payı Beyannamesinin elektronik ortamda beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

(2) Gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olsun veya olmasın 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişiler Turizm Payı Beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorundadırlar.

(3) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetkiye dayanılarak beyan dönemleri;

a) Kurumlar vergisi mükellefleri için aylık,

b) Diğerleri için üç aylık,

olarak belirlenmiştir.

(4) Üç aylık beyan dönemleri aşağıda belirtildiği gibi olacaktır:

a) Birinci dönem; Ocak-Şubat-Mart.

b) İkinci dönem; Nisan-Mayıs-Haziran.

c) Üçüncü dönem; Temmuz-Ağustos-Eylül.

ç) Dördüncü dönem; Ekim-Kasım-Aralık.

(5) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetkiye dayanılarak turizm payının beyan süresi, beyan dönemini takip eden ayın son günü olarak belirlenmiştir.

(6) Turizm Payı Beyannamesinin, beyan dönemini takip eden ayın son günü saat 23.59’a kadar yetkili vergi dairesine elektronik ortamda gönderilmesi ve beyan edilen turizm payının aynı süre içerisinde ödenmesi gerekmektedir.

(7) Turizm Payı Beyannamesini vermekle yükümlü olanlar, beyan dönemi içerisinde net satışı ve kira geliri bulunmasa dahi Turizm Payı Beyannamesini vermekle yükümlüdürler. Bu durumda beyannamenin “Beyan edilecek turizm payı bulunmamaktadır” seçeneği işaretlenerek gönderilmesi gerekmektedir.

ÖRNEK 1: Antalya ilinde Kültür ve Turizm Bakanlığından 5 yıldızlı otel turizm işletmesi belgesiyle faaliyet gösteren otel ile Afyonkarahisar ilinde turizm işletmesi belgesi olmaksızın termal konaklama tesisi olarak faaliyet gösteren otelin işletmecisi (A) A.Ş.’nin,

Afyonkarahisar ili Kocatepe Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(A) A.Ş. Ekim / 2019 döneminde Antalya ilindeki otel işletmeciliği faaliyetinden 1.000.000 TL net satış tutarı ve 100.000 TL kira geliri ile Afyonkarahisar ilindeki termal otel işletmeciliği faaliyetinden 500.000 TL net satış tutarı ve 100.000 TL kira geliri olmak üzere toplam 1.700.000 TL elde etmiştir.

Bu durumda, (A) A.Ş. Ekim / 2019 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde Antalya ilindeki otel için 1.100.000 TL toplam tutar üzerinden binde yedi buçuk oranında 1.100.000 x 0,0075 = 8.250 TL, Afyonkarahisar ilindeki termal otel için ise

600.000 TL toplam tutar üzerinden binde yedi buçuk oranında hesaplanacak tutara yüzde elli indirim uygulanarak hesaplanan 600.000 x 0,0075 = 4.500 / 2 = 2.250 TL turizm payını 2/12/2019 günü saat 23.59’a kadar Kocatepe Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve 8.250 + 2.250 = 10.500 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 2: İstanbul ilinde Kültür ve Turizm Bakanlığından turizm işletmesi belgesi olmaksızın faaliyet gösteren otelin işletmecisi (B) A.Ş.’nin, İstanbul ili Beyoğlu Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır. Otelin yatırımcısı aynı zamanda işletmecisidir.

Bu otelin bulunduğu yapının giriş katında yer alan, sokağa cephesi bulunan, tesis içinden müşterileri için doğrudan ulaşım imkânı sunan fiziki bağlantısı bulunmayan ve otel dışına hizmet veren banka, ATM, kuaför, kuyumcu, lokanta gibi ticari üniteler de otel yatırımcısına (işletmecisine) aittir ve lokanta yatırımcı (işletmeci) tarafından işletilmektedir. Banka, ATM, kuaför, kuyumcu ise üçüncü kişilere kiraya verilmiştir.

(B) A.Ş.’nin, Antalya ilinde Kültür ve Turizm Bakanlığından 4 yıldızlı otel turizm işletmesi belgesiyle faaliyet gösteren oteli de bulunmaktadır. Bu otelde üçüncü kişilere kiraya verilmek suretiyle işletilen SPA, kuaför, kuyumcu vb. tesis içinden müşterileri için doğrudan ulaşım imkânı sunan fiziki bağlantısı bulunan veya bütünlük içerisinde olan yan üniteleri bulunmaktadır.

(B) A.Ş. Temmuz / 2020 döneminde Antalya ilindeki otel işletmeciliği faaliyetinden 2.000.000 TL net satış tutarı ve 400.000 TL kira geliri ile İstanbul ilindeki otel işletmeciliği faaliyetinden 600.000 TL net satış tutarı, lokanta işletmeciliği faaliyetinden 70.000 TL hasılat ve 100.000 TL kira geliri (otelin bulunduğu yapıdaki ticari ünitelerden elde edilen kira) olmak üzere toplam 3.170.000 TL elde etmiştir.

(B) A.Ş.’nin İstanbul ilinde bulunan otelinin bulunduğu yapıdaki ticari ünitelerin kiraya verilmesi veya bizzat işletmeci tarafından işletilmesi sonucunda elde edilen hasılat ve kira geliri turizm payının hesabında dikkate alınmayacaktır. Ancak Antalya ilinde bulunan otelinin yan ünitelerinin kiraya verilmesi sonucunda elde edilen kira geliri, hesaplanacak turizm payına dâhil edilecektir.

Bu durumda, (B) A.Ş. Temmuz / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde Antalya ilindeki otel için 2.400.000 TL toplam tutar üzerinden binde yedi buçuk oranında 2.400.000 x 0,0075 = 18.000 TL İstanbul ilindeki otel için ise 600.000 TL toplam tutar üzerinden binde yedi buçuk oranında 600.000 x 0,0075 = 4.500 TL turizm payını 31/8/2020 günü saat 23.59’a kadar Beyoğlu Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve toplam 18.000 + 4.500 = 22.500 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 3: Kültür ve Turizm Bakanlığından alınan deniz turizmi araçları turizm işletmesi belgesiyle Antalya ve Muğla illerinde faaliyet gösteren 2 adet yatı bulunan (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti.’nin Antalya ilinde faaliyet gösteren yatı bizzat donatanı tarafından sezon içerisinde belirli sürelerde üçüncü kişilere kullandırılmak suretiyle işletilmektedir. Muğla ilindeki yatı ise donatan tarafından (D) Ltd. Şti.’ne 3 yıl süreyle kiraya verilmiştir. (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti.’nin, Antalya ili Kalekapı Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(D) Ltd. Şti. ise (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti.’nden 3 yıl süreyle kiraladığı yatı üçüncü kişilere kullandırılmak suretiyle işletmektedir. (D) Ltd. Şti.’nin Muğla ili Bodrum Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(C) Yat İşletmesi Ltd. Şti. Ağustos / 2020 döneminde Antalya ilindeki yat işletmeciliği faaliyetinden 170.000 TL net satış tutarı ve Muğla ilinde (D) Ltd. Şti.’ nden 3 yıl için 1.900.000 TL kira geliri olmak üzere 2.070.000 TL elde etmiştir. (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti.’nin Muğla ilinde faaliyet gösteren yatı için (D) Ltd. Şti.’nden tahsil ettiği kira bedeli turizm payının hesabında dikkate alınmayacaktır.

(D) Ltd. Şti. ise Ağustos / 2020 döneminde (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti.’nden kiraladığı yatın işletmeciliğinden 150.000 TL net satış tutarı elde etmiştir.

Bu durumda, (C) Yat İşletmesi Ltd. Şti. Ağustos / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde Antalya ilindeki yat işletmeciliğinden elde ettiği 170.000 TL net satış tutarı üzerinden binde yedi buçuk oranında 170.000 x 0,0075 = 1.275 TL turizm payını 30/9/2020 günü saat 23.59’a kadar Kalekapı Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve 1.275 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

(D) Şti. ise Ağustos / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde Muğla ilindeki yat işletmeciliğinden elde ettiği 150.000 TL net satış tutarı üzerinden binde yedi buçuk oranında 150.000 x 0,0075 = 1.125 TL turizm payını 30/9/2020 günü saat 23.59’a kadar Bodrum Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve 1.125 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 4: Ankara ilinde seyahat acentası olarak faaliyet gösteren (E) Ltd. Şti.’nin, Ankara ili Başkent Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(E) Ltd. Şti.’nin Ekim / 2019 dönemi net satış tutarı 500.000 TL olup, bu tutarın 100.000 TL’sini münferit uçak bileti satışı oluşturmaktadır. Münferit uçak bileti satışından elde edilen 100.000 TL net satış tutarı turizm payının hesabında dikkate alınmayacaktır.

Bu durumda (E) Ltd. Şti. Ekim / 2019 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde acenta faaliyetinden elde ettiği 400.000 TL net satış tutarı üzerinden on binde yedi buçuk oranında 400.000 x 0,00075 = 300 TL turizm payını 2/12/2019 günü saat 23.59’a kadar Başkent Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve 300 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 5: (F) Hava Yolları A.Ş.’nin Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığında kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

Şirketin Şubat / 2020 dönemi net satış tutarı 15.000.000 TL olup, bu tutarın 5.000.000 TL’sini yük taşımacılığı oluşturmaktadır. Yük taşımacılığı faaliyetinden elde edilen 5.000.000 TL net satış tutarı turizm payının hesabında dikkate alınmayacaktır.

Bu durumda yük taşımacılığı faaliyetinden elde edilen hasılat turizm payına dâhil edilmeyeceğinden, (F) Hava Yolları A.Ş. Şubat / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde ticari yolcu taşımacılığı faaliyetinden elde ettiği 10.000.000 TL net satış tutarı üzerinden on binde yedi buçuk oranında 10.000.000 x 0,00075 = 7.500 TL turizm payını 31/3/2020 günü saat 23.59’a kadar Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığına elektronik ortamda beyan edecek ve 7.500 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 6: (G) Havalimanları A.Ş.’nin İstanbul ili Marmara Kurumlar Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(G) Havalimanları A.Ş.’nin Türkiye’de işlettiği iki havalimanı ve bir terminal işletmesi bulunmaktadır. (G) Havalimanları A.Ş. için hesaplanacak turizm payının tespitinde, Türkiye’de işlettiği havalimanı ve terminal işletmelerinden elde ettiği net satış tutarı ve kira gelirinin toplamı dikkate alınacaktır.

(G) Havalimanları A.Ş. Mart / 2020 döneminde Türkiye genelinde işlettiği havalimanı ve terminal işletmesinden 50.000.000 TL net satış tutarı, diğer havalimanından 10.000.000 TL kira geliri olmak üzere toplam 60.000.000 TL elde etmiştir.

Bu durumda, (G) Havalimanları A.Ş. Mart / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde Türkiye genelinde havalimanı ve terminal işletmeciliği faaliyetinden ve havalimanı kiralamasından elde ettiği 60.000.000 TL toplam tutar üzerinden binde iki oranında 60.000.000 x 0,002 = 120.000 TL turizm payını 30/4/2020 günü saat 23.59’a kadar Marmara Kurumlar Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve toplam 120.000 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

ÖRNEK 7: Çanakkale ilinde Kültür ve Turizm Bakanlığından 4 yıldızlı otel turizm işletmesi belgesiyle faaliyet gösteren otelin işletmecisi (H) A.Ş.’nin, Çanakkale ili Çanakkale Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

Şirketin Çanakkale ilindeki 4 yıldızlı oteli 1 Kasım – 1 Nisan tarih aralığında faaliyet göstermemektedir.

Şirketin Çanakkale ilindeki 4 yıldızlı oteli 1 Kasım – 1 Nisan tarih aralığında faaliyet göstermediğinden ilgili beyan dönemlerine ait Turizm Payı Beyannamelerinin “Beyan edilecek turizm payı bulunmamaktadır” seçeneği işaretlenerek, ilgili olduğu döneme ait beyanname verme dönemi içinde Çanakkale Vergi Dairesine elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir.

ÖRNEK 8: (I) A.Ş.’nin İzmir ili Bornova Vergi Dairesinde kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

İzmir ilinde Kültür ve Turizm Bakanlığından 5 yıldızlı otel turizm işletmesi belgesiyle faaliyet gösteren bir oteli bulunan (I) A.Ş. aynı zamanda nakliyecilik (yük taşımacılığı) faaliyetinde bulunmaktadır.

(I) A.Ş. Nisan / 2020 döneminde İzmir ilindeki otel işletmeciliği faaliyetinden 1.000.000 TL net satış tutarı ve nakliyecilik (yük taşımacılığı) faaliyetinden 500.000 TL hasılat olmak üzere toplam 1.500.000 TL elde etmiştir. Nakliyecilik (yük taşımacılığı) faaliyetinden elde edilen 500.000 TL hasılat turizm payının hesabında dikkate alınmayacaktır.

Bu durumda, (I) A.Ş. Nisan / 2020 dönemine ilişkin olarak vereceği Turizm Payı Beyannamesinde sadece otel işletmeciliği faaliyetinden elde ettiği 1.000.000 TL net satış tutarı üzerinden binde yedi buçuk oranında 1.000.000 x 0,0075 = 7.500 TL turizm payını 1/6/2020 günü saat 23.59’a kadar Bornova Vergi Dairesine elektronik ortamda beyan edecek ve 7.500 TL turizm payını aynı sürede ödeyecektir.

Turizm Payı Beyannamesinin verileceği vergi dairesi

MADDE 6 – (1) Turizm Payı Beyannamesinin verileceği yetkili vergi dairesi;

a) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükmü gereğince; gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunanlar için gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu,

b) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığına verilen yetkiye istinaden; gelir veya kurumlar vergisinden mükellefiyeti bulunmayan gerçek kişiler için yerleşim yeri adresinin bulunduğu, gerçek kişiler dışında kalanlar için ise kanuni merkezi/işyerinin bulunduğu,

yer vergi dairesidir.

ÖRNEK 9: Antalya ilinde otel işletmeciliği faaliyeti gösteren üç ortaklı (ALZ) Adi Ortaklığının Antalya ili Düden Vergi Dairesinde katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır. Ortak (A) nın Mersin ili İstiklal Vergi Dairesinde gelir vergisi mükellefiyeti, Ortak (L) nin Isparta ili Kaymakkapı Vergi Dairesinde gelir vergisi mükellefiyeti, Ortak (Z) nin ise Bursa ili Nilüfer Vergi Dairesinde gelir vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.

(ALZ) Adi Ortaklığının Turizm Payı Beyannamesini beyan dönemini takip eden ayın son günü saat 23.59’a kadar (ALZ) Adi Ortaklığının katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyetinin bulunduğu Düden Vergi Dairesine ortaklık adına elektronik ortamda göndermesi gerekmektedir.

Turizm Payı Beyannamelerinin elektronik ortamda bizzat mükelleflerce gönderilmesi

MADDE 7 – (1) Turizm Payı Beyannamesini, 30/9/2004 tarihli ve 25599 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 340 ile Hazine ve Maliye

Bakanlığınca yapılan diğer düzenlemelere göre beyannamelerini elektronik ortamda kendileri gönderme şartlarını taşıyan mükellefler, elektronik ortamda kendileri gönderebileceklerdir.

(2) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler kapsamında bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce kendileri tarafından elektronik ortamda beyanname göndermek üzere kullanıcı kodu, parola ve şifre alan mükellefler mevcut kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini kullanarak Turizm Payı Beyannamesini gönderebileceklerdir.

(3) Turizm Payı Beyannamesini elektronik ortamda bizzat gönderme şartlarını taşımayan mükelleflerin (adi ortaklıklar dâhil) elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan sözleşmelerden durumuna uyan sözleşmeyi düzenlemek suretiyle elektronik ortamda göndermeleri gerekmektedir.

Turizm Payı Beyannamesini elektronik ortamda göndermek üzere aracılık yetkisi verilen gerçek ve tüzel kişiler

MADDE 8 – (1) 7183 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden;

a) 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar doğrultusunda vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermek üzere aracılık yetkisi bulunan meslek mensuplarının müşterilerine ait,

b) 17/12/2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:486)’nde yer alan usul ve esaslar doğrultusunda vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermek üzere “Defter-Beyan Sistemi”ni kullanma yetkisi bulunan meslek odalarının basit usulde vergilendirilen üyelerine ait,

Turizm Payı Beyannamelerini elektronik ortamda göndermeleri uygun görülmüştür.

(2) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler kapsamında bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce elektronik ortamda beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan gerçek ve tüzel kişiler; mevcut kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini kullanarak müşterileriyle/üyeleriyle aralarında daha önce düzenlemiş oldukları mevcut sözleşmelerine dayanarak (yeni bir sözleşme düzenlemeden) müşterilerine/üyelerine ait Turizm Payı Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir.

(3) Bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra elektronik ortamda beyanname gönderme aracılık yetkisi alacak olan gerçek ve tüzel kişiler; bağlı oldukları vergi dairesince kendilerine verilen kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini kullanarak müşterileriyle/üyeleriyle aralarında durumlarına uyan sözleşmeyi düzenlemek suretiyle müşterilerine/üyelerine ait Turizm Payı Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir.

Turizm Payı Beyannamesinin onaylanması ve tahakkuk fişinin düzenlenmesi

MADDE 9 – (1) Elektronik ortamda gönderilen Turizm Payı Beyannameleri sistem tarafından ön kontrolü yapıldıktan sonra kabul edilecektir.

(2) Turizm Payı Beyannamesinde, turizm payının tahakkuk ettirilmesini engelleyen hata tespit edilmesi hâlinde bu hata kaynağı ile birlikte beyannameyi gönderene elektronik ortamda bildirilecek ve beyannameyi gönderen tarafından söz konusu hatalar düzeltildikten sonra beyanname tekrar gönderilecektir.

(3) Elektronik ortamda gönderilen Turizm Payı Beyannamesinin geçerliliği ve matematiksel hata içermediği sistem tarafından saptandıktan sonra, beyannameyi gönderenin ekranından beyannameye onay vermesi istenecektir. Onaylama işleminin gerçekleşmesiyle birlikte Turizm Payı Beyannamesi vergi dairesine verilmiş sayılacaktır.

(4) Turizm Payı Beyannamesinin kanuni süresinde verilen beyanname olarak kabulü için onaylama işleminin beyannamenin verilmesi gereken son gün saat 23.59’a kadar tamamlanmış olması gerekmektedir.

(5) Turizm Payı Beyannamesinin, aracılık yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiler tarafından elektronik ortamda gönderilmesi ve onay işleminin yapılmasıyla birlikte bu beyanname mükellef tarafından verilmiş sayılacaktır. Onaylama işlemi tamamlanan beyannameye ait tahakkuk fişi düzenlenerek mükellefe veya aracılık yetkisi verilmiş gerçek/tüzel kişiye elektronik ortamda iletilecektir.

Süresinde beyan edilip ödenmeyen turizm payının takip ve tahsili

MADDE 10 – (1) Turizm Payı Beyannamesi süresi içinde verilmesine rağmen beyannamenin verildiği ayın son günü akşamına kadar turizm payının ödenmemesi hâlinde turizm payı vergi dairesi tarafından, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Turizm Payı Beyannamesine ilişkin düzeltme beyannamesi

MADDE 11 – (1) Turizm Payı Beyannamesinin kanuni beyanname verme süresi içinde elektronik ortamda verilmesi esastır. Kanuni süresi içinde veya kanuni süresinden sonra verilen beyannamenin hatalı ve/veya eksik olduğu hallerde, süresinde veya süresi geçtikten sonra bu hata ve/veya eksiklikleri düzeltici mahiyette elektronik ortamda yeni bir beyanname verilmesi mümkündür.

(2) Daha önce verilmiş bulunan Turizm Payı Beyannamesi veya beyannamelerindeki hata ve/veya eksikliklere ilişkin verilecek düzeltme beyannamelerinin, söz konusu beyan dönemlerine münhasır olarak verilen beyannamelerde yer alan bilgileri de kapsaması gerekmektedir. Verilen düzeltme beyannamesinin turizm payı tutarını azaltıcı nitelikte olması hâlinde düzeltme beyannamesinin elektronik ortamda gönderilmesi safhasında “Düzeltme Beyannamesi Gerekçesi” başlığı altında durumu açıklayan yazılı izahat yapılması gerekmektedir.

(3) Turizm Payı tutarını azaltıcı mahiyetteki düzeltme beyannamelerine ilişkin yapılacak düzeltme işlemleri genel esaslara göre vergi dairesi tarafından yerine getirilecektir.

(4) Turizm payının iade edilmesine karar verilmesi hâlinde öncelikle turizm payının Ajansın hesabına aktarılıp aktarılmadığı kontrol edilecektir.

Yapılan kontrol sonucunda;

a) Turizm payının Ajansın hesabına aktarılmadığının tespit edilmesi hâlinde iade işlemi vergi dairesi tarafından,

b) Turizm payının Ajansın hesabına aktarıldığının tespit edilmesi hâlinde tahsil edilen turizm payının genel bütçe geliri olarak ayrılan yüzde beşlik kısmının iade işlemi vergi dairesi tarafından, Ajansın hesabına aktarılan kısmın iade işlemi ise Ajans tarafından yerine getirilecektir.

(5) Vergi dairesi tarafından yapılacak olan turizm payı iade işlemlerinin; 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesinin onaltıncı fıkrası hükmü dikkate alınarak yerine getirilmesi gerekmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Diğer hususlar

MADDE 12 – (1) Turizm Payı Beyannamesinin elektronik ortamda gönderilmesine ilişkin olarak bu Tebliğde belirtilmeyen hususlar hakkında, 340 ve 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yer alan açıklamalara ve konuya ilişkin diğer mevzuatta yer alan hükümlere göre işlem yapılacaktır.

(2) Turizm Payı Beyannamesine ilişkin bu Tebliğde belirtilmeyen hususlar hakkında, 7183 sayılı Kanun ve bu Kanun kapsamında çıkarılan diğer mevzuatta yer alan hükümlere göre işlem yapılacaktır.

(3) Turizm payının beyan, tarh, tahakkuk, tahsili ile red ve iadesinde; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.

(4) Turizm Payı Beyannamesi vermekle yükümlü olanların ilk beyanname gönderilmeden önce turizm payı mükellefiyetinin tesis işlemlerinin yapılması için Başkanlığımız İnteraktif Vergi Dairesi (https://ivd.gib.gov.tr/) sistemi üzerinden elektronik ortamda başvuru yapmaları ya da dilekçe ile yetkili vergi dairesine müracaat etmeleri veya dilekçelerini kayıtlı posta (Taahhütlü, Acele Posta Servisi (APS) vb.) ile göndermeleri gerekmektedir.

(5) Turizm Payı Beyannamesi https://ebeyanname.gib.gov.tr/internet adresinden görüntülenebilecektir.

(6) 7183 sayılı Kanun gereğince Turizm Payı Beyannamesini vermekle yükümlü olanların bu yükümlülüklerinin sona erdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine yükümlülüğün sona erdiğini bildirmeleri gerekmektedir.

(7) Kamu idareleri tarafından işletilen konaklama tesisleri ile kış turizmine yönelik faaliyet gösteren ve kamu idareleri tarafından işletilen mekanik tesis işletmelerinden turizm payı alınmaz.

Turizm payı mükellefiyetinin bildirimi

Geçici Madde 1 – (1) Bu Tebliğin yürürlük tarihi itibarıyla Turizm Payı Beyannamesi vermekle yükümlü olanların turizm payı mükellefiyetinin tesis işlemlerinin yapılması için bu Tebliğin yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün içinde Başkanlığımız İnteraktif Vergi Dairesi (https://ivd.gib.gov.tr/) sistemi üzerinden elektronik ortamda başvuru yapmaları ya da dilekçe ile yetkili vergi dairesine müracaat etmeleri veya dilekçelerini kayıtlı posta (Taahhütlü, Acele Posta Servisi (APS) vb.) ile göndermeleri gerekmektedir.

Turizm Payı Beyannamesinin ilk beyan dönemi

Geçici Madde 2 –  (1)Turizm Payı Beyannamesini aylık dönemler hâlinde beyan etme zorunluluğu getirilen kurumlar vergisi mükelleflerinin Ekim / 2019 dönemine ilişkin olarak verecekleri ilk beyannamelerini beyan dönemini takip eden ayın son günü olan 30/11/2019 tarihinin resmi tatil gününe denk gelmesi nedeniyle 2/12/2019 günü (resmi tatili takip eden ilk iş günü) saat 23.59’a kadar elektronik ortamda beyan etmeleri gerekmektedir.

(2) Turizm Payı Beyannamesini üç aylık dönemler hâlinde beyan etme zorunluluğu getirilen mükelleflerin Ekim-Kasım-Aralık / 2019 dönemine ilişkin olarak verecekleri ilk beyannamelerini 31/1/2020 günü saat 23.59’a kadar elektronik ortamda beyan etmeleri gerekmektedir.

Yürürlük

MADDE 13 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 14 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Anonim Şirketlerde Değişiklikler Yapılıyor (Yeni TTK Kanun Tasarısı) AK Parti yönetimince Meclis Başkanlığı’na sunulan yeni Türk Ticaret Yasası…
  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
Top