Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Pazartesi, 14 Ekim 2019 17:12

Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması

— Vergi Ziyaı Cezası Yüzde 50-1/3

— Usulsüzlük Cezası Yüzde 50

— Özel Usulsüzlük Cezası Yüzde 50

Bu Broşürde; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar hakkında yargı yoluna gitmeden uyuşmazlıkların kısa yoldan çözümlenmesini sağlayan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinde yer alan cezalarda indirim uygulamasına ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Mükellefler, adlarına tarh edilen vergi ve cezalar için düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma, uzlaşma ve cezada indirim talep etme hakkına sahip bulunmaktadırlar.

Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Nedir?

Mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilmiş olan vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında belli oranlarda indirim yapılmak suretiyle kalan tutarın ödenmesine imkan sağlayan bir kolaylıktır.

İndirim Uygulaması Kapsamına Hangi Cezalar Girmektedir?

İndirim uygulamasının kapsamına;

  • Vergi ziyaı cezası,
  • Usulsüzlük cezası,
  • Özel usulsüzlük cezası, girmektedir.

İndirim, bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen usulsüzlük cezalarına da uygulanır.

İndirim Uygulamasından Kimler Yararlanabilir?

Cezalarda indirim uygulamasından, mükellef veya vergi sorumlusu olan ceza muhatapları yararlanabilir.

Cezalarda İndirim Uygulamasından Yararlanmanın Şartları Nelerdir?

Bu uygulamadan;

  • İhbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili vergi dairesine bir dilekçe ile başvurulması,
  • İkmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkının ve indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat gösterilerek vadesinin bitmesinden itibaren 3 ay içinde ödenmesi,
  • İhbarnamenin dava konusu yapılmamış olması,

şartıyla yararlanılabilir.

İndirim uygulamasından yararlanmak isteyen mükelleflerin interaktif vergi dairesi (ivd.gib.gov.tr)  üzerinden başvuru yapması mümkündür

Cezalarda İndirim Oranları Nedir?

  • Vergi Ziyaı Cezasında; birinci defada yarısı (%50’si), müteakiben kesilenlerde üçte biri (1/3’ü),
  • Usulsüzlük veya Özel Usulsüzlük Cezalarının yarısı,

indirilir.

Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve cezasını süresinde ödemez veya dava konusu yaparsa indirimden yararlanamaz.

Dava Açan Mükellef İndirim Uygulamasından Yararlanabilir Mi?

Mükellef tarafından dava açıldıktan sonra, dava açma süresi içinde, vergi mahkemesince henüz karar verilmemiş olması koşuluyla, davadan vazgeçilmesi halinde cezada indirim talebinde bulunulabilir.

İndirim Talebinden Sonra Yasal Süre İçinde Dava Açılabilir Mi?

Mükellef veya vergi sorumlusu 30 günlük süre içerisinde cezalarda indirim talebinde bulunduktan sonra, bu talebinden vazgeçerek yasal süresi içinde dava açabilir.

Uzlaşma Talebinde Bulunan Mükellef İndirim Uygulamasından Yararlanabilir Mi?

Mükellefler üzerinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezaları hakkında indirim uygulamasından yararlanamazlar. Ancak, dava açma süresi içinde uzlaşma isteminde bulunması ve uzlaşma tutanağı imzalanmadan, uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan etmesi halinde, cezada indirim talebinde bulunma hakkı vardır.

Uzlaşma Talebinde Bulunan Mükellef İndirim Uygulamasından Yararlanabilir Mi?

Mükellefler üzerinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezaları hakkında indirim uygulamasından yararlanamazlar. Ancak, dava açma süresi içinde uzlaşma isteminde bulunması ve uzlaşma tutanağı imzalanmadan, uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan etmesi halinde, cezada indirim talebinde bulunma hakkı vardır.

Mükellef vergi ziyaına kaçakçılık sayılan fiillerle sebebiyet verirse bu ceza için ceza indirimi hükümlerinden yararlanabilir, uzlaşma hükümlerinden ise yararlanamaz.

İndirim Talebinden Vazgeçerek Yasal Süre İçinde Uzlaşma Talep Etmek Mümkün Müdür?

Mükellef veya vergi sorumlusu 30 günlük süre içerisinde cezalarda indirim talebinde bulunduktan sonra, bu talebinden vazgeçerek yasal süresi içinde dilekçe ile başvurmak suretiyle uzlaşma talep edebilir.

Cezalarda İndirim Sonrasında Ödeme Ne Zaman Yapılır?

İndirim uygulaması sonrasında tahakkuk eden ceza tutarı;

  • Vergi/Ceza İhbarnamesinin 30 günlük kesinleşme tarihini takip eden 1 aylık süre içinde,
  • 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat gösterilmesi durumunda, vadesinin bitmesinden itibaren 3 ay içinde,

ödenmesi gerekir.

Ceza İndirimi Şartlarına Uyulmaması Halinde Ne Yapılır?

Ceza indirimi talebi üzerine tahakkuk ettirilen vergi ile indirimden arta kalan cezanın süresinde ödenmediğinin tespit edilmesi hâlinde, bu mükellefler indirimden faydalanamaz. İndirilen ceza tutarı tekrar tahakkuk ettirilir.

Ayrıca, teminat gösterilmesi nedeniyle verilen üç aylık sürede ödeme yapılmamış ise verilen süre normal vadeye dönüştürülür. Mükellefin göstermiş olduğu teminat paraya çevrilir.

Vergi Ceza İhbarnamesi Örneği

Fotoğraf açıklaması yok.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı : 39044742-130[Özelge]-E.550616

Tarih: 05.07.2019

Konu :İkinci el araç ticaretinde KDV oranı

İlgi :

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ikinci el araç ticaretiyle iştigal eden Şirketiniz tarafından, ticari araç teslimlerinde indirimli (% 1) katma değer vergisi (KDV) geçici uygulaması öncesinde % 18, geçici dönemde ise % 1 KDV oranından satın alınmış olan ticari araçların; geçici dönem içinde veya bu dönem bittikten sonra satılması halinde uygulanması gereken KDV oranı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KDV oranları, 3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak maddede yer alan sınırlar dahilinde, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişmeden önce Bakanlar Kurulu, değişiklik sonrasında ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.

Bu kapsamda, KDV oranları, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, sözü edilen listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak belirlenmiştir.

Söz konusu BKK eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırasında, "Aşağıda tanımları yapılan motorlu taşıtlardan yalnız "kullanılmış" olanlar,"Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 8701.90.50.00.00 Kullanılmış olanlar ile 87.03 pozisyonundaki binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dahil). [(Yalnız binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları, arazi taşıtları, jipler, vb., motorlu karavanlar, elektrik, gaz, güneş enerjili vb. motorlu taşıtlar, "8703.10.11.00.00 özellikle kar üzerinde hareket etmek için dizayn edilmiş sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu olanlar (dizel veya yarı dizel) veya kıvılcım ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu taşıtlar","8703.10.18.00.00 diğerleri"] [Ambulanslar, mahkum taşımaya mahsus arabalar, para arabaları, cenaze arabaları, itfaiye öncü arabaları gibi özel amaçla yapılmış motorlu taşıtlar hariç.] (Katma Değer Vergisi Kanununun 30/b maddesine göre binek otomobillerinin alımında yüklenilen katma değer vergisini indirim hakkı bulunan mükelleflerin, bu araçları tesliminde bu Kararın 1 inci maddesinin (a) bendinde öngörülen vergi oranı uygulanır. İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce bu Kararın birinci maddesinin (a) bendinde belirtilen vergi oranı uygulanarak satın alınan araçların tesliminde, bu araçların alımında uygulanan katma değer vergisi oranı uygulanır.)" hükmüne yer verilmiştir.

Bahse konu (I) sayılı listenin 9 uncu sırasının sonunda yer alan parantez içi ifadenin sonuna 845 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 1 inci maddesiyle eklenen cümle, ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal eden mükelleflerin binek otomobili teslimine ilişkin olup, özelge talep formunda söz konusu faaliyetle iştigal ettiği belirtilen Şirketiniz için anılan hükmün uygulanması mümkündür.

Diğer taraftan, 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının eki Kararın 4 üncü maddesiyle; 31/12/2018 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmak üzere, Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 8701.20 (Yarı römorkler için çekiciler), 87.02 (10 veya daha fazla kişi taşımaya mahsus (sürücü dahil) motorlu taşıtlar), 87.04 (Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar), 87.05 (Özel amaçlı motorlu taşıtlar (insan veya eşya taşımak üzere özel olarak yapılmış olanlar hariç) (örneğin; kurtarıcılar, vinçli taşıtlar, itfaiye taşıtları, beton karıştırıcı ile mücehhez taşıtlar, yol süpürmeye mahsus arabalar, püskürtme yapan arabalar, seyyar atölyeler, seyyar radyoloji üniteleri) GTİP numaralarında yer alan malların KDV oranı % 1 olarak belirlenmiştir.

Ayrıca, 541 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının eki Kararın 1 inci maddesi ile 8716.20.00.00.00 (Tarımda kullanılmaya mahsus kendinden yüklemeli veya boşaltmalı römork ve yarı römorklar), 8716.31.00.00.00 (Tanker römork ve yarı römorklar), 8716.39 (Diğerleri), 8716.40.00.00.00 (Diğer römorklar ve yarı römorklar) ibareleri 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının eki Kararın 4 üncü maddesine eklenmek suretiyle, araç teslimlerindeki indirimli KDV oranı (% 1) uygulamasının kapsamı genişletilmiş; 535 ve 843 sayılı Cumhurbaşkanı kararlarıyla da geçici uygulamanın süresi 30/6/2019 tarihine kadar uzatılmıştır.

Buna göre, ikinci el araç ticaretiyle iştigal eden Şirketiniz tarafından;

- 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Eki Kararın 4 üncü maddesi ile 541 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Eki Kararın 1 inci maddesi kapsamında olan motorlu kara taşıtlarının, geçici dönem içinde satın alınması veya satılması halinde % 1 KDV oranı; bu dönem öncesinde veya dönem bittikten sonra satın alınması veya satılması halinde ise % 18 KDV oranı,

- % 1 KDV oranı uygulanarak satın alınan binek otomobillerinin tesliminde % 1; %18 KDV oranı uygulanarak satın alınan binek otomobillerinin 845 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının yürürlüğe girdiği 22/3/2019 tarihinden itibaren tesliminde ise %18 KDV oranı

uygulanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Pazartesi, 14 Ekim 2019 13:26

Ba / Bs Formları İle Bildirim

Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin bir kişi veya kurumdan (KDV hariç) 5.000TL ve üzerindeki,

  • Mal ve/veya hizmet alımlarını Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)
  • Mal ve/veya hizmet satışlarını ise Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu(Form Bs) ile (KDV hariç tutarlar dikkate alınarak) bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dahil tutarlar dikkate alınacaktır. Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde tevkifattan önceki brüt tutarlar dikkate alınacaktır.

Bilanço esasına tabi olup, bildirim yükümlülüğü bulunan mükelleflerin bir aylık dönem içinde alış/satışlarının Tebliğ ile  belirlenen  haddin  altında  kalması  veya  hiç  alış/satışı  olmaması halinde de söz konusu  formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermeleri gerekmektedir.

Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak  suretiyle göndermekle yükümlüdürler.

Bildirim formlarının belirlenen süreler içinde verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunulması halinde; mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır. Söz konusu cezai işlemin uygulanmasında, Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilecek ve tek özel usulsüzlük cezası kesilecektir. (Ceza tutarını öğrenmek için tıklayınız.)

Mükelleflerin bildirim formlarını belirlenen sürelerin sonundan başlayarak 3 gün içinde vermeleri durumunda, cezai işlem 1/10 oranında uygulanır.

Mükellefler elektronik ortamda gönderip onayladıktan sonra, bildirimlerinde hata veya eksiklik bulunduğunu tespit etmeleri halinde, bunları yeniden düzenleyerek göndermek suretiyle düzeltme yapabilirler.

Ba ve Bs bildirim formlarından herhangi birinde hata yapıldığının belirlenmesi halinde, sadece hata yapılan bildirim formunun düzeltilerek gönderilmesi gerekmektedir.

Bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde herhangi bir ceza uygulanmayacak olup, bu süre geçtikten sonra yapılan düzeltmelerde ise, düzeltilen her bir form için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca işlem yapılacaktır. (Ceza tutarını öğrenmek için tıklayınız.)

Düzeltme amacıyla verilen bildirim formlarının, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır.

Ba/Bs Formlarına ilişkin ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

Kaynak, GİB

İşletmeler hem ulusal rakipleriyle hem de uluslararası rakipleriyle sürekli rekabet içinde bulunmak zorundadırlar.Ayrıca; sürekli bir yenilik ve gelişim içinde olmaları gerekmektedir. İşletmeler karlarını, pazar paylarını arttırmak ve devamlılıklarını sürdürebilmek için , bir takım pazarlama teknikleri geliştirilmektedir. Bunlar promosyon, eşantiyon, numune mallar, hediye çekleri ve çekilişlere hediye vermektir. Sözü edilen bu malların bedelsiz teslim sayılmaları için ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması ve ayrıca bir satışa konu olmayacak şekilde verilmeleri gerekir.

  1. Promosyon = Özendirme

Satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi şeklinde kendisini gösterir.

Promosyon ürünü olarak verilen malın tabi olduğu KDV oranının;

  • Satışı yapılan mala ait KDV oranına eşit veya daha düşük oranda olması halinde promosyon ürünü için yüklenilen KDV’nin tamamı indirim konusu yapılır.
  • Satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek olması halinde ise promosyon ürünü için yüklenilen KDV’den, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmın indirim konusu yapılır, kalan kısmın gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak uygulanır.

Promosyon ürünü için yüklenilen vergiden indirim konusu yapılacak Kısımı=

Promosyon ürünü için yüklenilen vergi tutarı   X     Satışı yapılan malın tabi olduğu oran /Promosyon ürününün tabi olduğu oran

Formülü ile hesaplanır, artan kısım gider veya maliyet olarak dikkate alınır.

Öte yandan, özendirme ürünü olarak verilen malların alışı sırasında yapılan diğer giderlere ilişkin yüklenilen KDV genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılır

Örnek 1:

(A) gazetecilik firması, periyodik dönemler halinde veya her gün gazetenin yanında ek olarak bir dergi vermektedir.

Gazetenin satışını artırmak amacıyla ve ayrıca bir bedel alınmaksızın verilen bu dergi, işletmede yaratılan katma değerin bir unsuru niteliğinde olduğundan tesliminde ayrıca KDV hesaplanmaz. Gazete ve derginin teslimi aynı oranda KDV’ye tabi olduğundan, dergi için yüklenilen verginin tamamı indirim konusu yapılır.

Örnek 2:

Bir deterjan firması, imal ederek satışını yaptığı ürünlere olan talebi artırmak amacıyla 4 kg deterjan alan müşterisine, ayrıca bir bedel almaksızın 1 kg daha deterjan vermek suretiyle bir kampanya düzenlemiştir.

Deterjanların toplam bedeli 20 TL’dir.

Bu işlemde satışı yapılan mal 4 kg değil 5 kg deterjandır.

Dolayısıyla, satışı yapılan malın teslim bedeli olan 20 TL üzerinden KDV hesaplanması, yüklenilen KDV’nin tamamının indirim konusu yapılması gerekir.

Örnek 3:

(A) gazetecilik işletmesi, okurlarına 30 kupon karşılığında kitap vereceğini taahhüt etmiş ve Eylül/2018 döneminde (B) firmasından 80.000 adet kitap satın almıştır.

Bu alış işlemi sırasında 800.000TL mal bedeli ve 64.000TL KDV ödemiştir.

Gazete işletmesinin okurlarına vereceği kitapların bedelleri gelir ve kurumlar vergisi açısından pazarlama gideri olarak kabul edilir ve ayrıca bir bedel alınmaması koşuluyla, bu ürünlerin tesliminde KDV hesaplanmaz.

Bu işlemde satışı yapılan mal gazete olup teslimi (% 1), özendirme ürünü olarak verilen kitap ise (% 8) oranında KDV’ye tabidir.

Gazete işletmesi, özendirme mallarının alımı için yüklendiği KDV’nin tamamını öncelikle “indirilecek KDV” hesabına alır.

Promosyon mallarının tümünün aynı dönemde müşterilere verilmesi halinde, işletmenin kitaplar için yüklendiği KDV’den, sadece ana malın tabi olduğu orana (% 1) isabet eden kısmı indirim hesaplarında kalır, artan kısım gider hesaplarına alınır.

Yukarıdaki formül çerçevesinde indirim konusu yapılacak KDV;

64.000 TL x (1: 8) = 8.000 TL olarak hesaplanır.

(64.000 – 8.000 =) 56.000 TL ise gider olarak dikkate alınabilir.

Hesaplanması, yüklenilen KDV’nin tamamının indirim konusu yapılması gerekir.

Örnek 4: XYZ işletmesi KDV oranı % 18 olan ticari malların satışını yapmaktadır. 01.10.2019 tarihinde satışları artırmak için asıl malın yanında verilmek üzere KDV oranı % 8 olan özendirme mallar 20.000 TL’ ye satın alınmıştır. Promosyon mallar, 20.10.2019 tarihinde müşterilere dağıtılmıştır.

Çözüm:

Promosyon mal için yüklenilen KDV oranı ( % 8 ) asıl malın KDV oranından ( % 18 ) daha düşük olduğu için KDV’nin tamamı indirim konusu yapılabilir.

………………………………………….01.10.2019…………………………………………………..

157 Diğer Stoklar Hesabı 20.000,00

191 İndirilecek KDV Hesabı 1.600,00

               320 Satıcılar Hesabı   21.600,00

Özendirme malların alış kaydı

………………………………………….20.10.2019………………………………

760 Pazarlama Satış ve Dağıtım Hesabı 20.000,00

          157 Diğer Stoklar Hesabı                   20.000.00

Özendirme Malların Müşterilere verilmesi

………………………………………………//………………………………………………………

Örnek 5: ABC işletmesi KDV oranı % 8 olan ticari malların satışını yapmaktadır. 01/10/2019 tarihinde satışları artırmak için asıl malın yanında verilmek üzere KDV oranı % 18 olan promosyon mallar 20.000,00 TL’ ye satın alınmıştır. Promosyon mallar, 20.10.2019 tarihinde müşterilere dağıtılmıştır.

Çözüm:

Promosyon mal için yüklenilen KDV oranı ( % 18 ) asıl malın KDV oranından ( % 8 ) daha yüksek olduğu için yüklenilen KDV’nin satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmı indirim konusu yapılabilir.

Bu durumda yüklenilen KDV 3.600 TL, satışı yapılan malın KDV’ si 1.600 TL isabet eden tutar indirim konusu yapılabilir.

Bunun için 191 İndirilecek KDV Hesabının alacağına indirilemeyecek KDV tutarı kayıt edilir.

……………………………………01.10.2019………………………………………..

157 Diğer Stoklar Hesabı 20.000,00

191 İndirilecek KDV Hesabı 3.600,00

                320 Satıcılar Hesabı  23.600,00

Özendirme Malların Alış İşlemi.

……………………………………….20.10.2019……………………………………………….

          760 Pazarlama Satış Dağıtım Hesabı 22.000,00

                                157 Diğer Stoklar Hesabı            20.000,00

                                191 İndirilecek KDV Hesabı         2.000,00

Promisyon= Özendirme Malların Müşterilere Dağıtılması.

………………………………………………………..//…………………………………………………..

  1. Eşantiyon

Eşantiyon Malların Verilmesi Halinde KDV nasıl uygulanır?

Firmaların belirli zamanlarda, özellikle dini bayramlarda ve yılbaşlarında kendi tanıtımlarını yapmak amacıyla herhangi bir bedel almaksızın kalem, anahtarlık, ajanda, takvim ve benzeri eşya dağıtmaları geleneksel hale gelmiştir.

Ticari hayatta eşantiyon olarak adlandırılan bu ürünler, her ne kadar işletmede tüketilmemekte ise de ayni pazarlama gideri niteliğinde olduğundan, bu ürünlerin müşterilere ayrıca bir bedel alınmaksızın teslimi KDV hesaplanmasını gerektirmez.

Eşantiyon adı altında teslim edilen malların;

Ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması, halinde KDV hesaplanmaz.

Ayrıca bir satışa konu olmayacak şekilde verilmesi, halinde de KDV hesaplanmaz.

Örnek 1: (X) Firması yılbaşında müşterilerine dağıtmak için (Y) firmasına maliyeti 10.000 + KDV’ye anahtarlık yaptırmıştır.(KDV Oranı % 18)

----------------------------------//---------------------------------

157 Diğer Stoklar                     10.000,00

191 İndirilecek KDV                   1.800,00

           329 Diğer Ticari Borçlar                        11 800,00

Eşantiyonların alış işlemi

---------------------------------//-----------------------------------

----------------------------------//---------------------------------

760 Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri 10.000,00

                157 Diğer Stoklar                            10.000,00

Eşantiyonların Müşterilere verilmesi

----------------------------------//---------------------------------

Örnek 2: (X) işletmesi yılbaşında eşantiyon olarak dağıtmak üzere 2018 yılının Aralık ayında 500 adet Kalem seti ile 1.000 adet saat satın almıştır. (x) işletmesi bu alım nedeniyle satıcıya KDV ile birlikte 11.800,00 lira ödemiştir.

(X) işletmesi 500 adet Kalem Seti ile 1.000 adet saatin tamamını 2019 yılının ocak ayında dağıtmıştır. Bu işlemin muhasebe kaydı şöyle olacaktır.

Öncelikle dönemsellik ilkesi gereği eşantiyon malların dağıtıldığı dönemde gider yazılması gerekmektedir. Bu nedenle eşantiyon mallar alındığı dönemde öncelikle 157- Diğer Stoklar hesabına kaydedilecek daha sonra bu mallar dağıtıldığında gider yazılabilecektir.

Diğer taraftan eşantiyon mallara isabet eden KDV’nin eşantiyon mallara ait faturanın yasal defterlere kayıt yapıldığı dönemde indirim konusu yapılacağı tabiidir.

 …………………………………..31.12.2018…………………………………

 157 Diğer Stoklar 10.000,00

 191 İndirilecek KDV 1.800,00

        102 Banka 11.800,00

 Eşantiyon alımı ve stoklara kaydı.

…………………………………………………….31.01.2019……

 760 Pazarlama. Satış. ve Dağıtım Giderleri. 10.000,00

        157 Diğer Stoklar 10.000,00

Eşantiyonların dağıtılan kısmının gider kaydı.

 ………………………………………………………………//…………………………………..

3.  Numune Mallar

Firmalar halen satışını yaptıkları veya piyasaya yeni çıkardıkları bir ürünün tanıtımını sağlamak amacıyla numune mallar üretmekte ve bu malları da ayrıca bir bedel tahsil etmeksizin vermektedir.

Ana malın bütün özelliklerini taşımakla birlikte, satışa konu edilemeyecek bir miktarla sınırlı olan ve üzerinde “Numunedir, parayla satılmaz, vb.” ibareleri taşıyan bu mallar da işletmede tüketilmemekle birlikte ayni pazarlama gideri özelliğini taşıdığından, bu malların bedel alınmaksızın teslimi de eşantiyonlarda olduğu gibi KDV hesaplanmasını gerektirmez.

Numune mallar için yüklenilen vergiler, genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılır.

Örnek 1:

Şampuan imalatı ile uğraşan (A) firması, satışını yaptığı şampuanları bir kere kullanmaya mahsus miktarlarda poşetleyerek, tüketicilerin posta kutularına koymak suretiyle dağıtmıştır.

Ayrı bir satışa konu olmayacak şekilde tüketiciye yönelik ve reklâm mahiyetinde verilen, ayrıca ambalajında numune olduğu belirtilen bu şampuanlar için KDV hesaplanmaz, bu ürünlere ilişkin yüklenilen KDV ise indirim konusu yapılır.

Örnek 2:

Bir ilaç firması, piyasaya yeni çıkaracağı bir ilacın tanıtımını sağlamak amacıyla doktorlara, üzerinde “Numunedir. Satılamaz.” ibaresi bulunan ilaçları numune olarak vermektedir. İlaç firması bu ilaçlar için KDV hesaplamaz, yüklendiği KDV ise indirim konusu yapılır.

Esasen ticari hayatta yerini bulan promosyonlar ile işletme açısından ayni pazarlama gideri niteliğinde olan eşantiyon ve numunelerin; bedel tahsil edilmeksizin müşterilere verilmesi işlemi KDV’ye tabi olmamakla birlikte, bu ürünleri bedelsiz olarak alan kişi ve kuruluşların, söz konusu malları gerçek usulde KDV mükellefi olarak ticari bir işleme konu etmeleri halinde, bu teslim işlemi KDV’ye tabi olup malın ait olduğu oran üzerinden vergi hesaplanması gerekir.

 Örnek 3:

VYZ İşletmesi 01.09.2019 tarihinde yeni piyasaya sunmaya hazırlandığı malların numunesini 15.000 lira maliyete katlanarak üretmiştir. Numune malların üzerine satılamaz etiketi yapıştırarak 02.10.2019 tarihinde müşteriye bedelsiz olarak vermiştir.

………………………………………01.09.2019…………………………………

157 Diğer Stoklar Hesabı 15.000,00

             152 Mamuller Hesabı 15.000,00

Numune malın maliyeti

…………………………………….02.10.2019………………………………………….

 760 Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri 15.000,00

                         157 Diğer Stoklar Hesabı 15.000,00

Numunenin Müşteriye Bedelsiz verilmesi

……………………………………………….//…………………………………………….

  1.  Hediye Çeki

  Son zamanlarda hediye verme yerine, hediye verilecek kişilerin ihtiyaç ve zevkleri dikkate alınarak hediye çeki verilmektedir. Hamiline yazılı olabileceği gibi doğrudan isme yazılı olabilir. Fakat genellikle herhangi bir isme düzenlenmez.

Hediye çeki uygulamasında;

• Hediye çekini çıkaran ve satan,

• Hediye çekini satın alıp dağıtan,

• Hediye çeki dağıtılan kişiler

Olmak üzere üç taraf bulunur.

KDV açısından vergiyi doğuran olay Kanun’un 10/a maddesine göre teslim ve hizmet işlemlerinden doğmaktadır. Hediye çeki satılması aşamasında henüz mal teslimi veya hizmet ifası söz konusu olmadığından KDV meydana gelmemektedir

Çeklerin müşteriye verilmesi aşamasında, bu çeklere ilişkin olarak fatura düzenlenmeyeceği gibi KDV’de hesaplanmayacaktır

Çeki Düzenleyen ve Çeki Alan Firmanın Yapması Gereken İşlemler

 Çeki Düzenleyen Firma Açısından:

 Hediye çeki tanzim ve teslim eden firmada, çek teslimi sırasında, gelir veya kurumlar vergisi açısından "gelir" oluşmaz. Çeklerin verilmesi işleminin aşağıdaki şekilde kayda alınması mümkündür.

---------------------------------/-----------------------------------

120 ALICILAR                       50.000,00

   349 ALINAN DİĞER AVANSLAR                     50.000,00

        Tedavüldeki Hediye Çekleri

Çeklerin müşteri firmaya verilmesi

---------------------------------/-----------------------------------

Hasılat, teslim edilen çeklerin geri dönüşü (yani alışverişte kullanılması) aşamasında doğar. Hediye çekini düzenleyip veren firma açısından, çeki kimin getirdiğinin (alan firma, onun personeli, bayii, kendisine hediye olarak hediye çeki verilen herhangi bir kişi gibi) önemi yoktur.

 Satılan bu çeklerden biri olan 100 Lira çekin ibraz edildiği alışverişte, 110 TL + % 18 KDV tutarlı bir tencere alındığını ve çeki aşan bedelin nakden ödendiğini varsayalım.

---------------------------------/-----------------------------------

349 ALINAN DİĞER AVANSLAR        100,00

   Tedavüldeki Hediye Çekleri

102 BANKA                                     29,80

    600 YURT İÇİ SATIŞLAR                         110,00

    391 HESAPLANAN KDV                             19,80

Hediye çeki ve nakit karşılığı yapılan satışın kaydı

---------------------------------/-----------------------------------

Satıcı firma, diğer mal ve hizmet satışlarında olduğu gibi, kısmen veya tamamen hediye çeki karşılığında yapmış olduğu satışlarda da fatura veya perakende satış fişi düzenlemek mecburiyetindedir. Bu satışın, diğer satışlardan gelir kaydı ve belgelendirme yönünden hiçbir farkı yoktur.

 Yukarıda bahsi geçen özelgede, hediye çeki karşılığında yapılan teslim veya hizmete ait faturanın, çekleri müşterilerine personeline vs. hediye amaçlı olarak veren firma adına düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir.

 Hediye çeki mukabilinde verilen mal veya hizmete ilişkin fatura ve benzeri belgenin muhatabı konusunda bu şekilde peşinen bir belirleme yapmak bize göre doğru değildir. Çünkü fatura veya benzeri belgenin muhatabının kim olacağı, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye göre değişkenlik gösterebilir.

 Çeki Alan Firma Açısından:

 Hediye çeklerini teslim alan firma, bunu dağıtmadığı sürece, aşağıdaki kaydı müteakip aktifinde tutmak mecburiyetindedir. Bu aşamada, gider veya maliyet kaydı yapılamaz.

---------------------------------/-----------------------------------

108 DİĞER HAZIR DEĞERLER  50.000,00

   Hediye Çekleri

     320 SATICILAR                               50.000,00

---------------------------------/-----------------------------------

Çeklerin Personele Verilmesi:

 Personele verilen çekler "ücret" olarak GV''''ne tâbi tutulur. Çeklerin bedeli "net" ücret olarak kabul edilir ve brüt tutarı, personel gideri olarak kayda alınır. Bize göre, personele hediye çeki teslimi, nakit değil aynî ücret verilmesi anlamına geldiğinden (mal veya hizmet alma imkanı sağladığından), sadece gelir vergisine tâbi tutulur. SGK primi ve bize göre Damga Vergisi de hesaplanmaz.

 Aşağıda, personele 1.000 liralık hediye çeki verildiği ve % 20 lik GV hesaplandığı varsayımıyla, yapılması gereken muhasebe kaydı gösterilmiştir:

---------------------------------/-----------------------------------

770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ                  1.250

   Personel Giderleri

       360 ÖDENECEK VERGİ ve FONLAR                        250

           GV Stopajı

       108 DİĞER HAZIR DEĞERLER                             1.000

           Hediye Çekleri          

---------------------------------/-----------------------------------

Personele verilen hediye çekinin meblağı küçük olsa bile bu muameleye tabi tutulması gerektiği ileri sürülebilir. Mesela tanesi 20''''şer lira maliyetli çikolata kutuları bayram münasebetiyle personele dağıtıldığında, bizim anlayışımıza göre ve örf ve teamül uyarınca doğrudan gider yazılabilir ve KDV''''si indirilebilir. Fakat 20''''şer liralık hediye çekleri verilmesi halinde bunların brüte götürülerek stopaja tabi tutulmaması tenkit konusu olabilir. Halbuki bizim anlayışımıza göre, personele 20 liralık çikolata vermek yerine 20 liralık çikolata alma hakkı veren hediye çeki vermek arasında fark yoktur.

  Çeklerin Müşterilere Verilmesi:

 Çeklerin, belli tutarların üzerinde alışveriş yapan bayilere verilmesi durumunda, müşteriye ciro primi verilmesi söz konusudur. Bu takdirde, Maliye İdaresi bayiin KDV''''li ciro primi faturası düzenlemesini istemektedir. Bayi aldığı hediye çeklerini, kestiği gelir faturasının karşılığı olarak aktifine kaydedecektir.

 Aşağıda, çekleri bayiine veren firmanın kayıtları gösterilmiştir. (200.000 liralık hediye çeki verilmiştir.)

 ---------------------------------/-----------------------------------

120 ALICILAR                        200.000

   108 DİĞER HAZIR DEĞERLER                            200.000

       Hediye Çekleri

Bayie çek teslimi

---------------------------------/-----------------------------------

760 PAZARLAMA, SATIŞ ve DAĞITIM GİDER. 200.000

191 İNDİRİLECEK KDV                     36.000

   120 ALICILAR                                        236.000

Bayiin düzenlediği 200.000 + KDV tutarlı ciro primi faturasının kaydı     

---------------------------------/-----------------------------------

Maliye Bakanlığı eskiden tüm ciro primi faturalarını hizmet bedeli olarak tanımlanmakta ve % 18 oranında KDV lendirilmesini istemekteydi. 116 Nolu KDV Genel Tebliği ile bu görüşünü değiştiren Bakanlık, ciro primlerinin, fiyat farkı niteliğinde olduğunu ve bu nedenle ilgili mal veya hizmetin tabi olduğu KDV oranına tabi bulunduğunu hükme bağlanmıştır. Yukarıda verdiğimiz örnekdeki 200.000 TL''''lik ciro primi % 1 veya % 8 KDV''''ye tabi malların alımında bulunan bir bayie verilmiş olsaydı, bu yeni görüşe göre 2.000 TL veya 16.000 TL KDV hesaplanmasına konu olacaktı.

 Çeklerin İşletme İhtiyaçları İçin Kullanılması:

 Çekler, işletme ihtiyaçları için kullanılır ise alınan mal veya hizmete göre kayıt yapılır. Örneğin, çeklerle sabit kıymet alınırsa, sabit kıymet alış kaydı yapılır. Sarf malzemesi alınırsa, alınan mal, duruma göre doğrudan veya sarfiyata paralel olarak gider veya maliyet kaydına konu edilir.

 Çeklerin İşletme Ortakları veya Yakınlarının Şahsî İhtiyaçları İçin Kullanılması veya Bunlar Tarafından İşletmeden Çekilişi:

 Çeklerin işletme ortakları veya yakınlarınca, işletmeden çekilişi veya onların şahsî ihtiyaçları için kullanılması halinde, ilgililerin cari hesaplarına intikal ettirilmesi gerekir.

   Çeklerin Yukarıda Sayılanlar Dışındaki Kişilere Hediye Olarak Verilmesi:

Çeklerin önceki bölümlerde belirtilenler dışındaki kişilere hediye (mesela yılbaşı hediyesi) olarak verilmesi halinde, bunların işletmenin cesametine ve faaliyetine nazaran aşırı boyutlarda olmaması, verilen hediyelerin cins ve değerinin makul seviyede bulunması koşuluyla gider yazılabileceği kanaatindeyiz.

    Bedel Karşılığı Satılmayan Alışveriş Çekleri (İskonto Çekleri)

 Uygulamada, bazı mağazaların, belli bir miktar veya tutardaki satışlar nedeniyle ya da sair nedenlerle, müşterilere bedelsiz olarak hediye çeki veya alışveriş çeki adı altında çekler verdikleri ve bu çeklerin o mağazalarda yapılan alışverişlerde para yerine kullanıldığı görülmektedir.

 Bu çekler, bir anlamda "iskonto" çekleridir ve müşterilere verilen bu çeklerin alışveriş anına kadar, nazım hesaplarda izlenmesi tercih edilmelidir. Tabiatıyla izlemenin başka yöntemlerle de yapılması mümkündür. Çeklerin müşterilere verilmesi aşamasında, dekont ya da fatura düzenlenmesine gerek olmadığı gibi, KDV hesaplanmasına da gerek yoktur.

 Bu çeklerin karşılığında müşterilere yapılan mal veya hizmet satışları için mutlaka fatura veya perakende satış fişi düzenlenmelidir. Söz konusu belgelerde, bu çeklerin bedeli "iskonto" olarak gösterilmek suretiyle işlem yapılmalıdır. Bizim anlayışımıza göre veya hizmet bedelinin tamamı bu tür çeklerle ödense bile, yukarıda izah edilen tarzda işlem yapmak gerekir.

 ÖRNEK:

 Firmanın, bir kampanya nedeniyle KDV dahil 500 liralık alımda bulunan müşterisine verdiği 50 liralık iskonto çeki, daha sonra 236 liralık bir alışverişte kullanılmıştır. Satılan mal, % 18 KDV oranına tabidir. Yani satılan malın iskontosuz KDV hariç fiyatı 200 TL, KDVsi 36 TL0 dir.

 Bu satışta iskonto çeki yoluyla 50 TL''''lik iskonto uygulanacağına göre, satın alınan malın KDV dahil bedeli (236 – 50 =) 186 TL düşecektir. 186 TL iç yüzde yoluyla ayrıştırıldığında KDV matrahı (186 :118 x 100 =)157,63 TL, KDV tutarı ise (157,63 x 0,18 =) 28,37 TL olarak hesaplanacaktır.

 Bu satışa ait yevmiye kaydı şöyledir:

 ---------------------------------/------------------------------------

100 KASA                                 186,00

610 SATIŞ İSKONTOLARI             50,00

   600 YURTİÇİ SATIŞLAR                      207,63

   391 HESAPLANAN KDV                        28,37

---------------------------------/------------------------------------

Hediye Çekinin Ticarete Konu Edilmesi

 Hediye çekleri çeki düzenleyen-genelde perakendeci- firma tarafından, bu çeki hediye edecek olan firmaya satılmaktadır.

 Fakat uygulamada nadiren de olsa, bir aracı firma, hediye çeklerini toptan satın alıp, talep eden firmalara satabilmekte, toptan alım nedeniyle çekleri düzenleyen firmadan iskonto sağlayarak para kazanmaktadır.

  1.  ÇEKİLİŞLERE HEDİYE VERME

  Kampanyaların nihai tüketiciye yönelik olması ile toptancı veya perakendecilere yönelik olması arasında vergisel açıdan önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Çekilişlerle müşterilerin daha fazla Alış veriş yapmaları teşvik edilmsi amaçlanmıştır. Bedelsiz verilen mallar da işletmelerin oluşturduğu katma değer içinde vergilendirilmelidir.Ayrıca çekilişte kazanılan hediyeden ötürü müşterilerden bir bedel alınmamakta ve malların satış fiyatı verilen hediyeden dolayı arttırılmamaktadır.

  Çekilişle talihli kişiye ürünün devri durumunda devir işleminin yapılabilmesi için fatura düzenlenecek ve düzenlenecek faturada KDV hesaplanmayacaktır. Faturada gösterilmeyen KDV işletme tarafından hesaplanarak HESAPLANAN KDV hesabında gösterilecek, aynı zamanda da İNDİRİLECEK KDV hesabında gösterilerek indirim konusu yapılacaktır.

  Çekiliş yapıldığında mal bedeli stok hesaplarından çıkarılıp PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ hesabına aktarılacaktır.

BAYİLERE ÇEKİLİŞ SURETİYLE VERİLEN HEDİYELERİN VERGİSEL BOYUTU:

  •  Veraset ve İntikal Vergisi Açısından:

   Bir bayiin, bayiliğini yaptığı firmadan şans unsuruna bağlı olsun olmasın aldığı hediyeler, bu bayiin ticari hasılatına dâhildir.

 Kazanç vergilerinin konusuna giren bir edinim servet transferi vergisinin konusuna girmez. Dolayısıyla bir işletmenin bayilerine/başbayilerine yönelik olarak yaptığı ticari amaçlı hediye kampanyalarının veraset ve intikal vergisi ile alakası yoktur.

  •  Kazanç Vergileri Açısından:

 Hediye Veren Yönünden:

 Yarışma ve çekiliş sonucu verilen hediyeler ticarî faaliyetle ilgili bir gider kalemidir ve bu sebeple yapılan harcamalar hediyenin teslim edildiği dönemde gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir. (GVK md.40/1) Çekilişi düzenleyen firmaların verdikleri hediyeler kendi ürünü olabileceği gibi dışarıdan satın alınmış veya ithal edilmiş olabilir. Gerek haricen temin edilen gerekse imal edilen ürünler, ticari faaliyetin genişlemesi veya devamına matuf olmaları sebebiyle işletme açısından bir pazarlama gideri olup, doğrudan sonuç hesaplarında yer alır. Malın aynına yönelik vergilerin kampanyayı düzenleyen tarafından üstlenilmesi halinde bu vergiler de aynı şekilde işleme tabi tutulur.

  •  Hediye Alan Yönünden:

Hediyeyi alan bayi/başbayi açısından ikramiye bedeli hasılattır. Hediye ise ayın olması münasebetiyle aktifin bir unsurudur. Kampanyayı düzenleyen firma hediye olarak bir ticari mal vermiş ise bu ikramiye stoklar hesabına şayet hediye amortismana tabi bir iktisadi kıymet niteliğine haiz ise bu takdirde duran varlıklar hesabının ilgili kalemine borç yazılır.

  Bayi, hediyeyi işletmesine koymayıp şahsen sahip olmuşsa, hediye bedeli hasılat kaydedilir, karşılığında hediyeye şahsen sahip çıkan kişinin cari hesabına borç kaydı yapılır.

  •  Katma Değer Vergisi Açısından:

                                                                          

Hediye Veren Yönünden:

  Katma Değer Vergisinin iki boyutu vardır. Birincisi verilecek hediyenin firma tarafından iktisabında yüklenilen KDV’nin indirimi, diğeri ise hediyenin talihliye teslimi esnasında KDV hesaplanıp hesaplanmayacağıdır.

   İşletmelerin satışlarını arttırmak veya kendi tanıtımlarını yapmak amacıyla bedelsiz olarak vermiş oldukları hediyeler, faaliyetin devamı için yapılan diğer gider ve maliyet unsurlarından farksızdır. Dolayısıyla bu hediyelerin iktisabında yüklenilmiş olan KDV’lerin indirilmesi mümkün olup imali için yüklenilmiş ve indirim konusu yapılmış KDV’lerin de indirim iptaline tâbi tutulmasına gerek yoktur.

   Kampanyayı düzenleyen işletme verdiği hediyeyi satın almış ise alış bedelini, kendi ürettiği malı veriyor ise emsal satış bedelini esas alarak KDV li fatura düzenlemesi uygun olur. (Hediye bedelsiz olarak verildiği, KDV Kanunu’nun 27 nci maddesi uyarınca bedelsizlik hali izah edilebildiğine göre, bu teslimde KDV hesaplanmaması gerektiği söylenebilir. Talihli bayiin keseceği karşı faturadaki KDV ile hediye teslimine ilişkin KDV birbirine mahsup olacaktır.)

 Nihaitüketicilere yönelikolarak düzenlenen kampanyalarda ise satın alınan veya imal edilen malların ortada KDV Kanunu’nda tarif edilen türden bir teslim olmaması münasebetiyle ve ayrıca ikramiyelerin esasen işle ilgili olarak (vergiye tâbi işlemler dâhilindeki amaçlarla) sarf edilmesi nedeniyle KDV hesaplanmayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla bu malların reklam amacıyla çekiliş sonucu talihlilere verilmesi olayının, KDV’ye tâbi olduğu söylenemez. Çünkü yapılan teslim işle ilgili bir gereğin yerine getirilmesi, (reklam yapılması), satışı yapılan mallara olan talebin korunması veya arttırılması yahut idame ettirilmesi amacıyla yapılmakta ve bu şekildeki sarflar, işle ilgili diğer gider ve sarflarda olduğu gibi KDV hesaplanmasını gerektirmemektedir. Nitekim Maliye Bakanlığı’nın konu ile ilgili olarak vermiş olduğu birçok mukteza bu anlayışı taşımaktadır. 

Hediye Alan Yönünden

 Hediyeyi fatura karşılığı alan bayiin, söz konusu hediyenin bedelsiz olması sebebiyle hediyeyi veren firmayı borçlandıracak bir işleme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı giderecek olan işlem, karşı tarafa bir hizmet (ciro primi) faturası verilmesinden ibarettir. Esasen bu işlemin bir borç dekontuyla da yapabilmesi düşünülebilir. Ancak 26 no.lu KDV Tebliği’nin L/2 bölümünde belli bir dönem sonunda veya belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontoların ciro primi sayılacağı ve bu türden kazanımların KDVli faturaya bağlanması gerektiği düzenlenmiştir. Tebliğdeki açıklamaların detayına girmeksizin olayın tarif edilen “ciro primi” kavramına uyan bir durum arz ettiğini kabul etmek gerekir. Çünkü üreticinin/ithalatçının bu hediyeyi ciro ödüllendirme amacı ile verdiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca Maliye idaresinin ciro primi olarak kabul edip KDV li faturaya bağlanması yönündeki düzenlemesinin esas alınması, sağlıklı ve tenkit riskinden uzak bir yol olarak görünmektedir. (Danıştay’ın ciro primlerinin KDV’nin konusuna girmediği yolunda çok sayıda kararı bulunduğunu da belirtmek isteriz.)

 ÖRNEK:

 “A” üretim işletmesi belli meblağdaki ciro başına bir kura numarası vermek suretiyle bayilerinden birine çekilişle bir kamyonet hediye edeceğini duyurmuş ve üreticinin şartını sağlayan bayiler çekilişe katılmıştır. Şanslı”B” bayii kamyoneti kazanmıştır.

 Otomobilin üretici tarafından satın alınması:

……………………………………….//………………………………………….

157   DİĞER STOKLAR     25.000

         Reklam malzemeleri         

191   İNDİRİLECEK KDV 4.500

          102  BANKALAR   29.500

         Kamyonetin satın alınması

………………………………….//…………………………………………………..

Kamyonetin bayie fatura edilmesi :

…………………………………..//…………………………………………………..

120   ALICILAR     29.500

         B Bayi 

    157 DİĞER STOKLAR 25.000

    391 HESAPLANAN KDV 4.500

          Kamyonetin bayiye teslimi

………………………………………//………………………………………………         

Kamyonetin bayi tarafından teslim alınması:

254   TAŞITLAR             25.000

 191  İNDİRİLECEK KDV 4.500

                  320 SATICILAR      29.500

                 Kamyonetin teslim alınması

…………………………………………….//……………………………………………………………..         

Bedelsiz kamyonete ait ciro priminin fatura edilmesi:

…………………………………………………//…………………………………..

320   SATICILAR   29.500

        391 HESAPLANAN KDV           4.500

        679 DİĞER.OL.DIŞI GELİRLER25.000

         Ciro priminin hasılat yazılması

………………………………………………..//…………………………………………………….    

Ciro primi faturasının kaydı:

 760   PAZARLAMA GİDERLERİ    25.000

         Ciro Primi (Hediye Kampanya)      

191   İNDİRİLECEK KDV  4.500

                       120         ALICILAR     29.500

        Ciro priminin gider kaydı   

……………………………………//……………………………………………

  1. YARIŞMA ve ÇEKİLİŞ NEDENİYLE İKRAMİYE VERME

1.1.2019 tarihinden itibaren 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (e) bentlerinde yer alan istisna tutarları;

  • Evlatlıklar dâhil, füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde 250.125 TL (füruğ bulunmaması halinde eşe isabet eden miras hissesinde 500.557 TL),
  • İvazsız suretle meydana gelen intikallerde 5.760 TL,
  • Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerde 5.760 TL,

olarak dikkate alınacaktır.

Örnek 1: 15.02.2019 tarihinde düzenlenen yarışma programında bir kişi 490.000.00 lira nakit ikramiye kazanmıştır.

Yarışmada para kazanıldığında öncelikle toplam kazanılan tutar üzerinden istisna tutar düşülüp kalan tutar üzerinden vergi hesaplanıp ödenmelidir.

Söz konusu ikramiyenin ödenmesi esnasında tevkif edilecek vergi, istisnanın düşülmesinden sonra ilk 290.000,00 lira için %10 oranının uygulanması ve sonra gelen dilim için %15 uygulanması ile bulunur. Buna göre tevkif edilecek verginin hesaplanması şu şekilde olacaktır.

 490.000,00 (– ) 5.750,00 = 484.250,00 İstisna sonrası kalan tutar

İlk dilim : 290.000,00 lira için %10 = 29.000,00 Lira

İkinci dilim : 484.250,00 (-) 290.000,00 = 194.250,00

194.250,00 lira için % 15 = 29.137,50 Lira

Olmak üzere toplam 29.000,00 (+) 29.137,50 = 58.137,50 lira veraset ve intikal vergisi vergi sorumluları tarafından ertesi ayın 20 nci günü akşamınakadar beyan edilerek süresi içinde ödenecektir.

 Örnek 2: 16.04.2019 tarihinde, yarışma programında, “ Y “ isimli yarışmacının bir otomobil kazanmıştır. Söz konusu otomobilin fatura değeri 200.000,00 TL’dir.

Bu örnekte söz konusu yarışma programında, yarışmacıya ikramiye nakit olarak değil de ayın olarak verilmiştir. İkramiyenin aynî olarak verilmesi hâlinde % 10 stopaj yapılırken o malın fatura değeri esas alınacaktır.

200.000,00 (-) 5.750,00 = 194.250.00 Lira

194.250,00%10 = 19.425,00 lira ödenmesi gereken veraset ve intikal vergisi

Burada kazanılan otomobilin ayni olması sebebi ile “Y” adlı yarışmacıdan 19.425,00 TL tahsil edilip vergi dairesine ödendikten sonra araba teslim edilecektir.

YMM/BD HASAN SANCAK

https://www.linkedin.com/pulse/%25C3%25A7ekili%25C5%259Flere-hediye-verme-%25C3%25A7ekleri-promosyon-e%25C5%259Fantiyon-numune-sancak/?trackingId=Z5O1FIwKn%2FEvrXVHhri3Eg%3D%3D

KAYNAKÇA:

  • 3065 Sayılı Yasa
  • KDV genel tebliğleri
  • Muhasebe Uygulama genel tebliğleri
  • YMM Mehmet Maç
  • YMM Ömer Kalın
  • MuhasebeNews

I- GİRİŞ

Bilindiği gibi, 13.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanununla 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen Ek 2. maddesiyle yapılan yeni bir düzenlemeyle, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel bir kriz ya da zorlayıcı sebeplerle işyerinde  faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde, işçi çıkarılmaması ve işverene destek olunması amacıyla,  işyerinde üç ayı aşmamak üzere Kısa Çalışma yapılabilecek ve bu sürede Kısa Çalışma Ödeneği verilebilecektir.

Bu makalenin konusu, gerek işverenin sevk ve idaresi dışında meydana gelen ekonomik kriz ve gerekse, işyerinde meydana gelen yangın, su baskını ve deprem gibi zorlayıcı nedenlerle işverenlerin işçi çıkarmadan işlerine devam edebilmeleri için getirilmiş olan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğinden kimlerin nasıl ve ne şekilde yararlanacakları ile ilgili açıklamalar olacaktır.

II- İŞYERİNDE KISA ÇALIŞMA VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ İLE İLGİLİ UYGULAMA 

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilir.

09.11.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelikte yapılan yeni düzenlemeye göre, işverenlerin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azalması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemselik durumları ya da yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi benzeri durumlarda, işyerinde Kısa Çalışma yapılabilecektir.

III- KISA ÇALIŞMA VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNE BAŞVURMA

Yukarıda yazılı bulunan durumların meydana gelmesi halinde, 5510 sayılı Kanun’a göre sigortalı çalıştıran işverenler, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerin işyerine etkilerini ve zorlayıcı sebebin ne olduğunu, varsa iddiasını kanıtlayan somut belgeleri ile birlikte kısa çalışma talebini, derhal Türkiye İş Kurumu’na, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirmelidir.

IV-  İŞVERENİN KISA ÇALIŞMA TALEBİNİN DEĞERLENDİRLMESİ

1- Konuya ilişkin yönetmelik hükümleri gereğince, işverenin kısa çalışma talebi, öncelikle Türkiye İş Kurumu tarafından sebep ve şekil yönünden değerlendirilerek genel ekonomik, sektörel veya bölgesel krizin varlığı, işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarının iddia etmesi ya da bu yönde kuvvetli emarelerin bulunması halinde, Kurum Yönetim Kurulu’nca karara bağlanır.

2- İşverenin kısa çalışma talebi, eğer yukarıdaki 1. maddede belirtilen genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle bağlı olmadığı halde, bunun nakit darlığı, ödeme güçlüğü, pazar daralması ve stok artışı gibi sebeplere dayalı olarak yapıldığı tespit edilen başvurular Kurum tarafından reddedilecektir.

3- Kısa çalışma talepleri, iş müfettişlerince uygunluk tespiti yapılması amacıyla Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nın ilgili birimine ivedilikle gönderilir. Uygunluk tespiti sonucu ilgili Kurum birimine gönderilir. Zorlayıcı sebeplerle yapılan uygunluk tespiti sonuçları Kurum tarafından işverene bildirilir.

İşveren bu durumu, işyerinde çalışan işçilerin görebileceği bir yere ilan eder ve varsa toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına bildirir. İlan yoluyla işçilere duyuru yapılamadığı durumlarda, kısa çalışmaya tabi işçilere yazılı bildirim yapılması gerekir.  

V- KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNE HAK KAZANMA ŞARTLARI

1- Kısa çalışma ödneğine hak kazanılabilmesi için, işverenin Türkiye İş Kurumu’na yapmış olduğu başvurunun uygun bulunmuş olması,

2- Kısa çalışmanın başladığı tarihte, 4447 sayılı Kanun’un 50. maddesinde öngörüldüğü gibi, kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün içinde işsizlik sigortası dahil prim ödeyerek sürekli çalışmış olması ve son üç yıl için en az 600 gün süreyle sigorta primini ödemiş olması,

gerekmektedir.

VI- İŞÇİYE YAPILACAK KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN MİKTARI

Günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının % 150’sini geçmemek üzere, sigortalının son iki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının % 60’ıdır. İlgili yönetmelikte belirlenen kısa çaılışma ödeneği en fazla üç ayı geçmemek üzere kısa çalışma süresi kadar olacaktır.

Kısa çalışma ödeneği, işyerinde uygulanan haftalık çalışma süresini tamamlayacak şekilde, çalışılmayan süreler için aylık olarak hesaplanır. Kısa çalışma ödeneği, işçinin kendisine aylık olarak her ayın sonunda ödenir. İşçinin kısa çalışma ödeneği aldığı sürenin genel sağlık sigortası primi, İşsizlik Sigortası Fonu tarafından SGK’ya aktarılır.

Kısa çalışma süresinde işçiler genel sağlık sigortası kapsamında oldukları için sağlık hizmetlerinden yararlanabilecektir.

VII- SONUÇ

İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi durumlarda, işyerinde üç ayı geçmemek üzere kısa çalışma yapılabilecek ve bu süre zarfında işçilere kısa çalışma ödeneği İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenecektir.

En büyük temennim, hiçbir işverenin Kısa Çalışma talebinde bulunmak zorunda kalmamasıdır. http://www.y-akademi.com/ik/201908_AA.htm

Ahmet AĞAR

E-Yaklaşım / Ağustos 2019 / Sayı: 320

Bizim ülkemizde “Netice” hep “Hatice’den” önemli olagelmiştir. Çarşambanın gelişi Salıdan bellidir ama Salıya aldırış edilmez, bakışlar Çarşambaya odaklanmıştır. Ama Hatice’nin netice üzerindeki önemini, Salının Çarşamba için verdiği ipuçlarına aldırış etmeyip görmeyenler birden bir sihirli dokunuş beklerler, son dakikada şapkadan tavşan çıkarılmasını umarlar.

Emekli olacağım, aylığı nasıl yükseltebilirim?

Evet, emekli olma aşamasında ekonomik olsun veya olmasın uzman gözüyle yapılacak bir şeyler vardır, kişinin sigortalılık geçmişine bağlı olarak olabilir hatta çeşitlenebilir.

Oysa emekli aylığını düşünen için yapılması gereken emekli aylığına tılsımlı bir dokunuş değil, emekliliğin en az 5 – 10 yıl öncesinden planlanmasıdır.

Son dakikalarda yapılacak şey var mı sorularından en mantıklısı emekliliği yılsonuna yaklaşanlar için akla gelen sorudur. “Bu yıl mı emekli olayım, yılbaşını mı bekleyeyim?”

Önemli Ölçütler

Bu, akut sorulardan en mantıklısıdır. Ancak bu sorunun cevabı ardışık yılların TÜFE ve büyüme hızı farkları, bireysel hizmet dökümündeki üç dönem dağılım farklarına göre değişir. Bu sorunun cevabının her yıl ve her kişi için standart olması beklenmemelidir.

Çünkü emekli aylığında sigortalının günlerinin üç hesaplama türü barındıran 2000 öncesi dönem, 2000-2008 Ekim arası dönem ve 2008 Ekim sonrası dönem arasında dağılımı ve matrah ortalaması da bu sorunun cevabında değişkenlik oluşturabilir.

Keza içinde bulunulan yılın TÜFE rakamı ile büyüme hızı rakamı ve aynı yılın gene TÜFE kaynaklı Ocak ve Temmuz zamları önemli olacaktır. Ki henüz Eylül 2019 enflasyonu belli olmuş olup, Ekim-Kasım-Aralık aylarının enflasyon (TÜFE) rakamı belli olduktan sonra oluşacak yıllık TÜFE ve Nisan 2020’de netleşecek olan büyüme rakamının yüzde otuzu 2020 Şubat ayından itibaren bağlanacak aylıklarda ekstra bir güncelleme katsayısı olarak devreye girecektir. Eylül 2019 ayı itibariyle %9,26 olan TÜFE rakamının yılsonunda resmi mahfillerce %12-13 olacağı tahmin edilmektedir.

Cevapta TÜFE’nin Önemi

Elbette TÜFE derken TÜİK’in açıkladığı TÜFE’yi kast ediyorum. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin ne kadar gerçeği yansıttığı yönündeki tartışmalar bir yana aslında herkesin standart bir TÜFE’si de yoktur. Zira herkesin harcama dağılımı aynı değildir. Yoksul ve orta halli kesimin harcamalarında gıda, barınma, elektrik, su ve yakıt daha büyük bir ağırlığı oluşturmaktadır. Enflasyon sepetinde yer alan otomobil, mobilya, beyaz eşya gibi harcamalar halkın büyük kısmında çok nadir söz konusu olmaktadır.

Bu sorunun cevabını bugünden vermek için bir 2019 yılı enflasyon ve büyüme hızı tahmini gerekir. 2019 yılı total TÜFE’sinin hedefteki gibi %12 olarak ilan edileceğini varsayarsak, Hükümetçe %0,5 olarak beklendiği açıklanan büyümenin de bu kadar olmayabileceği ihtimalinin de yüksek olduğunu düşünürsek sıfıra yaklaşacak büyüme hızı çerçevesinde güncelleme katsayısını %12 olarak düşünebiliriz.

Zira 2018 yılında %2,67 olarak açıklanan Ekim enflasyonunda bir miktar daha düşüş meydana gelebilecek ise de % -1,44 olarak açıklanan Kasım ve % – 0,40 olarak açıklanan Aralık enflasyonları devreden çıkıp yerine elektrik, doğalgaz ve petrol zamlarının başrolünde oluşacak Kasım ve Aralık 2019 TÜFE’lerinden sonra en azından %12-13’lük bir TÜFE beklenmeli.

Mukayese Esasları Ne?

2019 yılı ikinci altı aylık dönemindeki % 5,01 ve ilk altı ayındaki %10,19 oranları 2019 yılında emekli olanların yararlandığı bir aylık unsuru. 2020 yılında emekli olacaklar ise halen belli olmayan ama yüzde 12-13’ler gibi tahmin edilen 2019 yılı total TÜFE oranı ile ülke büyüme hızı oranından müteşekkil yeni bir güncelleme katsayısı ile kazançlarını bir fazla çarpan ile güncelletmek hakkını elde edecekler. Ocak 2020 ayı enflasyon farkını ise zaten her iki kesim de almış olacak.

Tabii 2019 yılında emekli olan örneğin Kasım ayında olan Ocak ayında olana göre iki maaş daha fazla almış olacak. İşte bam teli de burada, oransal fazlalığın tutarı ile kayıp iki maaşın tutarı kaç yılda birbiriyle eşitlenecek, kararda bu nokta önemli ki zaten TÜFE’nin beklendiği gibi olması halinde 2019 yılı emekliliği 2020 yılı emekliliğinden daha kârlı oluyor.

Yaptığımız hesaplamalar GK’nın %12 olarak oluşması halinde aylıkların gün dağılımının çeşitliliğine göre tahsisin 2019’dan 2020’ye ertelenmesi halinde yüzde 3-4 oranlarında düşeceğini gösteriyor.

Kıdem Tazminat Tavanı da Önemli

Ancak bir de işin kıdem tazminatı boyutu var. Halen 6379,86 TL olan Kıdem Tazminat Tavanının Ocak ayında memur maaş zammı kadar artacağı da özellikle bu rakamın üzerinde brüt aylığı olanlar açısından unutulmamalı.

Güncelleme katsayısını oluşturan TÜFE dışındaki diğer unsur olan ülke büyüme hızı (Yüzde 30’u) ise Nisan ayında belli olacağından 2019 yılı başlarında bağlanan aylıklar o tarihte bir daha güncellenecektir. Ancak belirttiğimiz gibi ilk iki çeyrekte negatif oluşan büyüme hızı rakamının son iki çeyrekte büyük bir atak yapmasını, dolayısıyla Nisan güncellemesinin ya sıfır olacağını eğer sıfır olmayacaksa da hissedilmeyecek derecede düşük olacağını bekliyoruz.

Bu fazla güncelleme katsayısından net kazanım sigortalının gün sayısının üç döneme dağılımına, bağlanacak aylığın düşüklüğü ya da yüksekliğine göre değişeceğinden herkes için kişiye özel bir hesaplama yapılarak net farkın görülüp ona göre karar verilmesinde fayda bulunuyor.

5434 sayılı Kanuna tabi Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekliliği halinin esaslarındaki tamamen farklılık nedeniyle bu konunun dışında ele alınması gerektiğini, GK’nın onları ilgilendirmediğini de ayrıca vurgulayalım.

Örnekler Üzerinde Görelim

Örneğin 2000 öncesinde altı yıl orta düzeylerden, 2000-2008 arası beş yıl yüksek matrahlardan, 2008 sonrasında ise tavandan 11 yıl prim ödeyen bir SSK sigortalısının aylığında 2019 yılı güncelleme katsayısına (GK) esas TÜFE’nin yüzde 12 olarak oluşacak olması karşısında 213 TL negatif fark etmektedir. Hem maaşın 213 TL düşmesi hem de iki ay geç emekli olmanın zararı düşünüldüğünde bu durumda bu örnek için kesinlikle 2019’dan emekli olmak avantajlı olacaktır. 2019 yılı TÜFE’si örneğin % 16,76 olarak gerçekleşse ve büyüme sıfır olsa 2020 aylığı 2019 aylığıyla aynı değerde olacak ve yine 2019 yılında emekli olmak avantajını koruyacaktı.

Yine örneğin 2000 öncesinde iki yıl primi olan, 2000 – 2008 arasında çalışmayan ve 2008 sonrasında da 8 yıl asgari ücretten prim ödeyen bir başka SSK sigortalısı için 2019-2020 aylık farkı %12’lik TÜFE etkisiyle oluşacak güncelleme katsayısına göre negatif yönde 65 TL değişmektedir. Düpedüz dezavantajlı bu durumda kesinlikle 2019’da emekli olmanın avantajlı olacağı değerlendirilmektedir. 2019 yılı GK’sı yüzde ilk örnekte olduğu gibi %16,76 olsa olsa bu örnekteki kazanç kayıp 65 TL’den TL’den 41 TL’ye düşecek ama yine 2019 kârlı konumda olmaya devam edecektir. Bu örneğin 2019-2020 aylıkları %19,32’lik GK halinde dengelenmektedir.

Örneklerden görüleceği üzere açıklanan TÜFE ve büyüme hızı rakamlarının bağlanacak aylıklarda büyük önemi görülüyor. Bu anlamda TÜİK’çe açıklanan rakamların sağlıklılığı tartışmasına bir de bu açıdan bakmak gerekiyor.

Son tahlilde; emekliliği 2019 yılı sonlarında gelenler için 2019 sonunda mı yoksa 2020 başında mı emekli olsam sorusu elbette önemlidir, ancak emeklilik tarihi gelmeden çok önceleri emeklilik planlaması yapmak herkes için çok daha önemlidir.

Şevket TEZEL

Fahrettin Kerim Gökay Cad. No:21/1

Hasanpaşa-Kadıköy/İSTANBUL

Tel: 216-5506009

Faks: 216-5506007

Gsm: 551-1008282

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://alitezel.com.tr/2019da-mi-yoksa-2020de-mi-emekli-olsam-daha-karli-olurum-9457/

 
Pazartesi, 14 Ekim 2019 09:08

Hafta Tatili Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Hafta tatili işçinin dinlenmesini sağladığı kadar iş güvenliği açısından da önemli. Kanun 7 günlük zamanda en az 24 saat dinlenme arıyor. İşçi saat ücretiyle çalışıyorsa hafta tatili 7.5 saat ücrete denk

İşçilerin yedi günlük zaman dilimi içinde bir gün kesintisiz dinlendirilmeleri hukuken zorunludur.

Hafta tatili çalışan için bir hak olduğu kadar, işçinin dinlenmesini sağladığından iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında da önemli bir araçtır. İşçinin talebi veya onayı olması halinde dahi bu haktan vazgeçilememekte, işveren fazla ücret ödediğini belirterek yaptırımlardan kaçamamaktadır.

Aynı gün olmayabilir

Hafta tatilinin devamlı şekilde aynı günde kullanılması bir zorunluluk değildir. İşveren işin gereğine göre hafta tatilinin günü değiştirme hakkına sahiptir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, iki hafta tatili arasında en fazla altı gün olmasıdır.

Dolayısıyla, değişiklik yapılırken hafta tatilinin öne çekilerek değiştirilmesi gerekmektedir. Kanun yedi günlük bir zaman diliminde en az 24 saat dinlenmeyi aradığından, iki hafta tatili arasında yedi veya daha uzun bir sürenin olması, hafta tatilinin kullandırılmadığı anlamına gelecektir. Bu konuyla bağlantılı bir Yargıtay kararında, çalışana hafta tatili karşılığında ilerleyen günlerde izin verilmesinin hafta tatilinin kullandırıldığı anlamına gelmeyeceği açıkça vurgulanmıştır.

Denkleştirme nasıl yapılır?

İş yerinde denkleştirme uygulaması mevcutsa hafta tatilinin yoğunlaştırılmış iş haftalarından sonra diğer haftalarda kullandırılması yoluyla denkleştirilmesi mümkün değildir. Denkleştirme halinde hafta tatili kullandırılmadan çalışan işçiye hafta tatili için doğrudan fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekmektedir.

Dinlenmesi gerekirken çalışan çok

İşçilerin hafta tatilinde çalışmayı kabul ettiklerine dair onaylar gerek iş sözleşmeleri ile gerekse diğer iç hukuk kaynakları ile zaman zaman işverenlerce alınmaktadır. Fakat dinlenme hakkı işçinin onayıyla dahi vazgeçemeyeceği bir hak olup, işverenin bu yönde aldığı onaylar geçerlilik taşımamaktadır. Dolayısıyla, işçinin onay vermiş olması hafta tatilinin kullandırılmaması için bir gerekçe olmayacaktır.

Bu kadar katı bir hak olmasına rağmen birçok işçinin hafta tatilinde çalıştığı bilinen bir gerçek. Yargıtay da bu gerçekten hareketle hafta tatilinde çalıştırmanın yasak olduğunu belirttikten sonra işçinin çalışmasının karşılıksız kalmaması gerektiğini vurguluyor. Hafta tatilinde çalışan işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanacağını belirtiyor.

1 saat dahi çalışılmış olsa tam süre gibi kabul edilir

Hafta tatilindeki çalışmanın ücreti doğrudan fazla çalışma olarak kabul edilir. Dolayısıyla, işçi haftanın önceki günlerinde 45 saati tamamlasa da hafta tatilinde yapılan çalışma ücretinin normal saatlik ücrete göre yüzde 50 zamlı ödenmeli.

İşçinin hafta tatilinde çalıştığı süre de fark etmemekte, hafta tatilinde bir saat dahi çalışılmış olsa da tam gün çalışılmış gibi hesaba katılmaktadır. Yargıtay da yakın tarihli bir kararında; “bilirkişi raporunda kişinin, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalıştığı saat üzerinden hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığını, oysa hafta tatilindeki çalışmanın o günün yevmiyesinin 1,5 katı olarak hesaplanması gerektiğini” açıkça belirtmiştir. Bununla birlikte hafta tatilindeki çalışma 7,5 saati aşmışsa, aşan kısım için ayrıca fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekmektedir.

Hafta tatilinde yapılan çalışmanın ücreti doğrudan fazla çalışma olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, işçi haftanın önceki günlerinde 45 saati tamamlamamış olsa da hafta tatilinde yapılan çalışma ücretinin normal saatlik ücrete göre yüzde elli zamlı ödenmesi gerekmektedir.

İşçinin hafta tatilinde çalıştığı süre de fark etmemekte, hafta tatilinde bir saat dahi çalışılmış olsa da tam gün çalışılmış gibi hesaba katılmaktadır. Yargıtay da yakın tarihli bir kararında; “bilirkişi raporunda kişinin, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalıştığı saat üzerinden hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığını, oysa hafta tatilindeki çalışmanın o günün yevmiyesinin 1.5 katı olarak hesaplanması gerektiğini” açıkça belirtmiştir. Bununla birlikte hafta tatilindeki çalışma 7.5 saati aşmışsa, aşan kısım için ayrıca fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekmektedir.

Çalışmaksızın ücrete hak kazanılır

İşçinin hafta tatilinde dinlendirilmesi ve çalışmaksızın ücrete hak kazanması gerekmektedir. Bu nedenle hafta tatilinde çalışmayan işçiye çalışmaksızın ücret ödenmesi zorunludur. Hafta tatili ücreti işçinin çıplak bir günlük ücretidir. İşçi saat ücretiyle çalışıyorsa hafta tatili ücreti işçinin 7.5 saatlik ücreti kadardır.

Fakat işçinin ücreti aylık maktu bir tutar olarak belirlenmişse, işçinin hafta tatili ücreti bu ücretin içinde yer aldığından ayrıca hesaplanarak işçiye ödenmemektedir. İşçinin raporlu olması halinde hafta tatili ücreti Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmektedir. Cem Kılıç

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/hafta-tatili-hakkinda-bilmeniz-gerekenler-6055561

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV Grup Müdürlüğü

Sayı: 39044742-130[Özelge]-103765

Tarih: 29.07.2016

Konu: Hizmet ihracına ilişkin bedelin yurda TL cinsinden gelmesi durumunda KDV iadesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketiniz tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Lübnan'da mukim iki ayrı firmaya verilen "Termination" olarak adlandırılan uluslararası çağrı sonlandırma hizmeti karşılığında, Türk Lirası olarak fatura düzenlendiği ve bu faturalara ilişkin bedellerin şirket hesaplarına Türk Lirası cinsinden aktarıldığı belirtilerek bahse konu firmalara yapılan hizmet ihracına ilişkin yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin iadesinin yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde  yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den istisna olduğu,

12/2 nci maddesinde, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurtdışında faydalanılması gerektiği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

(II/A-2.1.) bölümünde,

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması gerekir.

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

..."

(II/A-2.2.) bölümünde,

"Hizmet ihracına ilişkin istisna, yurtdışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilir. Hizmet faturalarının firma yetkililerince onaylı fotokopileri veya dökümlerini gösteren liste verilir. Bu belgelerin istisnanın beyan edildiği dönemde beyanname verme süresi içinde bir dilekçe ekinde ibrazı gerekir. İstisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (dövizin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.

Bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin iadesi hizmet bedeli döviz olarak Türkiye'ye gelmeden yerine getirilmez."

ifadelerine yer verilmiştir.

Buna göre, Şirketiniz tarafından Lübnan mukimi firmaya yapılan hizmet ihracına ilişkin bedelin şirket hesaplarına Türk Lirası cinsinden aktarılması sebebiyle hizmet bedelinin "döviz" olarak Türkiye'ye gelmesi şartı sağlanmadığından bu hizmete ilişkin KDV iade taleplerinizin yerine getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, KKTC'de tedavüldeki para biriminin Türk Lirası olması nedeniyle, Şirketiniz tarafından KKTC mukimi firmaya yapılan hizmet ihracına ilişkin bedelin, şirket hesaplarına Türk Lirası cinsinden yatırılması bu hizmete ilişkin yüklenilen KDV'nin iadesine engel teşkil etmemektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Yasal düzenleme gereği 213 sayılı VUK 142-147. maddeleri hükümlerine göre, aramalı vergi incelemelerinde izlenecek yollar belirtilmiştir. Madde hükmüne göre, arama kararını sulh hakiminin vereceği ve yine aramaya yapılacak herhangi bir kişi veya mahallin bulunduğu sulh yargıcının diğer tüm kişi ve yerler hakkında da arama kararı verebileceği belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeler karşısında vergi inceleme elemanı ayrıntılı bir yazı ile yetkili sulh yargıcına başvurup, yetkili sulh yargıcının bulunduğu Cumhuriyet Başsavcılığı’na elden götürerek yetkili sulh mahkemesine havalesini yaptırmak durumundadır.

Aramalı incelemede, inceleme yapılacak mükellef nezdinde çeşitli bilgiler toplanması ve dosya üzerinden inceleme yapılması ve bu çalışmaların titizlilik ve gizlilik içerisinde yürütülmesi icap etmektedir. Aramanın arzu edilen neticeye varabilmesi için önceden aramanın planlanması gerekmektedir. Aramanın tarih ve saati belirlenmeli ve kimler nezdinde yapılacağı daha önceden gidilecek yer ve adresler ve araçların temini, kolluk kuvvetlerinden yardım gibi hususlar daha baştan planlanmalıdır(1).

Uygulamada aramalı incelemelerin acilen tamamlanması ve bitirilmesi zorunludur. Hatta bu konuda 213 sayılı VUK’nun 145. maddesinin hükmü gereği bu incelemelerin 3 ay içerisinde bitirilmesi şarttır(2). Bu tür incelemelerin haklı nedenlerle 3 ay içerisinde bitirilmesine imkan olmayan durumlarda sulh hakiminin vereceği karar üzerine bu inceleme süresi uzatılabilir.

Defter ve belgelerin incelenmesi sırasında kanuna aykırı görülen olaylar ve hesap vaziyetleri bir tutanakla saptanacaktır. Mükellef ve bu tutanakları imza etmekten kaçınması durumunda söz konusu olay ve hesaplar ve defter ve belgeler aramalı vergi incelemesinin sonucuna göre çıkacak vergi ve cezaların kesinleşmesine kadar mükellefe iade edilmemektedir. Bu belgeler, suç delili anlamında idare tarafından saklanacaktır.

Mükelleflerin vergi kaçakçılığına dair işaretler, emareler vergi inceleme elemanlarının karşıt kontrolleri sırasında ortaya konulabileceği gibi 3. şahıslar tarafından yapılan şikayetler veya ihbarlar sonucu da ortaya çıkabilmektedir. İhbarlar açısından herhangi bir zorunlu şekil şartı bulunmamaktadır. İhbarların veya şikayetlerin şifahi veya yazılı olarak da yapılabilmesi mümkündür. Cumhuriyet Başsavcılıkları kendilerine yapılan telefon ile yapılan ihbarların savcılık tarafından mal müdürlüklerine veya vergi dairelerine intikali için sulh mahkemesinden alınan izne dayalı olarak gerçekleştirilen aramada mükellefin iş yerinde ele geçirilen bilgisayar kayıtları, disketleri ve el defterlerinin saptanan kayıt dışı hasılata ilişkin kaçakçılık cezalı tarhiyatlarda aramaların yazılı ihbar dilekçesi olmaksızın yapılmış olduğunu usulsüz olduğu ve incelemenin yetersiz yapıldığı gerekçesi ile kaldıran vergi mahkemesi kararını Danıştay bozmuştur(3). Bozma gerekçesi ise: “Bu durumda mahkemece işin esasına gidilerek mükellefe ait kanuni olan ve olmayan defter ve belgeler ile söz konusu bilgisayar ve disketleri üzerinde gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabul edilmesinde isabet görülmemiştir.” Şeklinde bir gerekçe ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

İhbar üzerine yapılan aramada, ihbarın sabit olmadığı fark edilirse bir başka ifadeyle, ihbar edilen konuların hakiki olmadığı anlaşıldığı takdirde ihbarda bulunanın kimlik ve diğer bilgileri şikayet edilenin talebi üzerine açıklanacaktır. Durum ihbara dayalı bir arama yapılması halinde şikayetçinin kimliğinin açıklanmasına müsaade vermektedir. Bu nedenle, arama yapılmadan yapılabilecek vergi incelemelerinde normalde şikayetçinin hüviyetinin açıklanması mecburiyeti söz konusu değildir. Ayrıca, ihbar üzerine verilen arama kararları dolayısıyla yapılan arama neticesinde ihbarın sabit olmadığının anlaşılması durumunda, vergi dairesi aramaya muhatap olan kişinin isteği durumunda muhbirin adının açıklanacağını öngörmüştür. Böylece, lüzumsuz ve kişisel nedenlerle yapılacak ihbarların önlenmesi amaçlanmış olup, asılsız ihbarlar sonucunda aramaya tabi olan kişinin muhbir aleyhine iftira davası açması da mümkün bulunmaktadır.

Kanun koyucu, vergi idaresine arama yetkisini vermemiş, bunu yargıç kararına bağlamıştır. Bu nedenle, incelemeye yetkili kişi durumu gerekçeli bir yazı ile bölgesindeki sulh yargıcında talep etmesi ve sulh yargıcının da aramanın amacını ve gösterilen gerekçelerin durumuna göre arama kararı vermesi gerekmektedir. Gerekçe, yargıç tarafından yeterli bulunmadığı takdirde aramaya izin verilmeyebilir. Burada yeri gelmişken sulh yargıcının kendi yargı çevresi içerisinde arama kararı verirken, istem üzerine vergi kaçakçılığı ile ilgili olup, kendi görev alanı dışında bulunan şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde de arama yapılmasına karar vermeye yetkili bulunduklarını belirtelim. Aramaya yapılabilmesi için yasada yer alan 3 koşulun tümünün aynı anda aranması gereklidir. Aksi takdirde, koşullardan herhangi birinin eksik olması arama yapılmasına engel teşkil eder. Arama yapılması ile ilgili VUK 147 md. ve TCK 502. md. herhangi bir açıklık olmamakla beraber gece vakti aramanın yapılamayacağı görüşündeyiz. Aynı şekilde TCK gece vaktini gün batımından bir saat sonra başlar ve gün doğmasından bir saat önce biter, şeklinde tanımladığından netice olarak her zaman her saatte aramalı inceleme yapılamayacaktır(4).

Aramalı vergi incelemelerinin çok süratli ve en geç 3 ay içerisinde bitirilmesi zorunludur. Bu arada mükellef tarafından daha önceden talep edilecek belge ve bilgilerin örneklerinin mükellefe incelemenin devamı sırasında fotokopi veya suretlerinin verilmesi gerekmektedir. Aramalı incelemelerin 3 ay içinde haklı nedenlerle bitirilememesi halinde sulh yargıcından ek süre talep edilebilir. Sulh yargıcının ek süre uzatım talebini kabul etmemesi durumunda bir üst mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine, sulh yargıcının red kararının iliştirilerek ve buna ilişkin bir itiraz dilekçesi ile üst mahkemeye müracaat edilebilir(5).

Diğer taraftan, aramalı vergi incelemelerinde inceleme tamamlanmadan yapılacak ilk belirlemelere göre vergi kaybına neden olan durumların tespiti halinde amme alacağının güvence altına alınması maksadı ile inceleme tamamlanmadan 6183 sayılı yasanın hükümlerine göre teminat istenebilir, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri için teklif yapılabilir. Aynı şekilde, 213 sayılı VUK’nun 359. maddesine göre tanımlanan fiillerin varlığı halinde kaçakçılık suçu raporu tanzim edilerek VUK 367. md hükümlerine göre, suç duyurusunda bulunulabilir. Öte yandan, aramalı incelemelerde neticede düzenlenen raporlara göre inceleme elemanları tarafından 213 sayılı VUK’nun md. 378 hükmüne göre düzenlenen raporlarda dinlenme talebi veya Danıştay aşamasında müraafa talebinde bulunulması inceleme elemanları tarafından istenilebilir(6).

Aramalı vergi incelemelerinde düzenlenen tutanaklar mükelleflere veya şirket yetkililerine imzalattırılması zorunludur. Mükellefler bu tutanakları imzadan çekinebilirler veya koşullu imza edebilirler. Burada da beyanname verme süresine bir aydan az bir zaman kalmışsa beyanname verme süresi kendiliğinden bir ay uzar. Mücbir sebep veya zor durum nedeniyle süre uzayacaksa bu süreler bu tarihten sonra başlar. Ancak kalan sürenin beyanname verme süresinin ilk gününe göre mi yoksa son gününe göre mi hesaplanacağı kanunda açık değildir. Mesela kurumlar vergisi beyannamesi ile ilgili olarak 15 Mart 2009’de arama neticesinde 1999 yılı defter ve belgeleri alıkonan kurumlar vergisi mükellefi için beyanname verme süresi 31 Mayısa kadar uzayacak mıdır? Kanaatimize göre, uzaması gerekir. Zira beyanname verme süresi 1 Nisanda başlamaktadır. Aksi düşünülmüş olsaydı beyanname verme süresi içinde demek beyanname verme süresinin bir ay olduğu durumlar için daha uygun olurdu(7).

Defter ve belgeleri alıkonanlar devam eden işlemleriyle ilgili olarak dilerlerse yeni defter tasdik ettirerek kayıtlarını bunlara tutacakları gibi defter ve belgelerinin iade edilmesinden sonra da kayıtlarını idareyle birlikte tespit edecekleri bir sürede tutabilirler. Ancak bu süre bir aydan az olamaz(8).

Arama ile ilgili olarak açık hüküm bulunmayan noktalarda kanun, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunun arama ile ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmektedir.

Sermaye Piyasası Kanunun 4487 sayılı kanunla değişik 45. maddesine göre Sermaye Piyasası Kurulu uzmanları da isteyecekleri defter, evrak, dosya kayıt ve diğer belgelerin ibraz veya teslim edilmemesi halinde; ihracatçılar, sermaye piyasası kurumları, bunların iştirak ve kuruluşları nezdinde arama yapabilirler. Ancak bu arama sermaye piyasası mevzuatı ile ilgili olmalı, vergi incelemesine yönelik bir arama olmamalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/vergi-usule-gore-aramali-vergi-incelemesi/haber-29771

---------------------------

Dnş. 4. D. nin, 22.05.1974 gün ve E:1971/10184-K:1974/2171 sayılı kararları.
Dnş. 4. D.nin, 03.12.1980 gün ve E:1979/3789-K:1980/36665 sayılı kararı.
Dnş. 9. D.nin, 14.10.1999 gün ve E:1998/2656-K:1999/3598 sayılı kararları.
KARAGÖZOĞLU H.Fevzi, “Vergi Usul Kanunu ve Uygulaması”, Ankara, 1976, Ünal Matbaası, s. 350-351
Dnş. 4. D. nin vermiş olduğu 6.2.1982 gün ve E:1980/3704-K:1982/662 sayılı kararlarında: “Mükellefin defter ve belgelerinin vergi dairesi müdürlüğünce alıkonulması işlemi Danıştay’da dava konusu yapılamaz. Ancak mükellefin talebi üzerine alıkonulan defter ve belgeler üzerinde inceleme ve kayıt yapılmasına izin verilebilir.” şeklinde karar verilmiştir.
ÜN Raci, “Aramalı Vergi İncelemesi Usul ve Esasları”, Yaklaşım Yayımcılık, Yıl:16, Sayı:192, Aralık 2008, s.39-43
Mükellefin defter ve belgelerinin inceleme elemanınca incelemek amacıyla muhafaza altına alınmış olması, beyanname verme süresini uzatılmasını gerektirmez. Şeklinde Maliye Bakanlığı tarafından verilmiş 16.9.1975 gün ve 24403-13-215 sayılı özelgeleri bulunmaktadır.
Bkz. ÖZYER M. Ali, “Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması”, HUD Yayınları, 4. Baskı, Mart 2008, s. 262-263

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı: 39044742-130[Özelge]-E.453122

Tarih: 28.05.2019

Konu: İhraç edilen malın ithal edilen hammadde bedelinin yurtdışındaki alıcı tarafından ödenmesi halinde yüklenilen KDV'nin iadesi

İlgi: … tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketiniz tarafından İtalya'dan ithal edilen kumaşların aksesuar ve dikim işçiliği yapıldıktan sonra Amerika'ya ihraç edildiği, ithal edilen ürünlerin kumaş bedelinin Amerika'daki firma tarafından, katma değer vergisi (KDV) ile gümrük vergilerinin tarafınızdan ödendiği belirtilerek söz konusu ihracat kapsamında yüklenilen KDV lerin iadesinin talep edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den istisna olduğu,

12 nci maddesinde, bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için, teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılması ve teslim konusu malın T.C. gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye vasıl olması şartlarının yerine getirilmiş olması gerektiği,

32 nci maddesinde, Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV den indirileceği, vergiye tabi işlemlerin olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin, Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade edileceği,

hükme bağlanmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "II/A-1.Mal İhracı" başlıklı bölümünde konuya ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından İtalya'dan ithal edilen kumaşların aksesuar ve dikim işçiliği yapılarak mamül haline getirildikten sonra Amerika'ya ihraç edilmesine ilişkin olarak yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV nin KDV Genel Uygulama Tebliğinin mal ihracına ilişkin bölümünde yer alan usul ve esaslar doğrultusunda iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
  • Reklam Harcaması Sponsorluk Harcaması Farkı * Reklam Harcaması: Şirketin pazarlama ve tanıtımı kapsamında ticari kazancın…
Top