Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Yapılan bu hatalar, işlemlerin taraflarını ciddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir, hatta hukuki ihtilaflara bile neden olabilir. Bu nedenle, her ne yapılırsa yapılsın çok dikkatli olunmalı, hata yapılmamalı.

Sıkça hata yapılan konulardan birisi de, taşınmaz dahil mal veya hizmet alım satımı ve kiralanması vb.ye ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelerde yer alan bedellere KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin. Yani, KDV bedelin içinde mi, yoksa dışında mı?

“Ne var bunda, çok basit bir konu, nasıl hata yapılır” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, olay çok basit, ancak uygulamada en çok hata yapılan konulardan birisi, ilginç değil mi? İşin enteresan başka bir tarafı da, KDV yürürlüğe gireli 34 yıl oldu ama, bu tartışma hiç bitmedi, hala devam ediyor.

Sorun Tam Olarak Ne? Nerede Hata Yapılıyor?

Aslında konu son derece basit, hata yapılacak cinsten de değil. Ancak, dedik ya, bilindiği halde hata yapılıyor ki, bu da anlaşılır gibi değil.

Sorun, taşınmaz dahil mal veya hizmet alım - satımı ya da kira sözleşmelerinde, alış - satış ve kiralama bedeline KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin bir hüküm ya da açıklama bulunmaması halinde ortaya çıkıyor. Sözleşmede bu şekilde bir hüküm veya açıklama bulunmaması başlı başına büyük bir eksiklik, taraflar arasında ihtilafın ana nedeni de bu.

Satıcılar, KDV’nin alıcılar tarafından ayrıca ödenmesi gerektiğini, alıcılar ise sözleşmede hüküm bulunmaması nedeniyle bedelin KDV dahil olarak anlaşılması gerektiğini, bu bedel dışında kendilerinden ayrıca bir bedel alınamayacağını iddia ediyorlar.

Bu konuda tahmin edilenin ötesinde çok sayıda ihtilaf yaşanıyor.

Çözüm Oldukça Basit: Sözleşmeye Açık Hüküm Konularak Sorun Tam Olarak Giderilebilir!

Evet, yaşanan bu sorunun en kestirme ve basit çözümü, KDV’nin bedele dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin olarak sözleşmeye açık bir hüküm veya açıklama konulması.

Bu yapıldığı takdirde, KDV’nin bedele dahil mi yoksa hariç mi olacağına ilişkin olarak taraflar arasında tartışma yaşanmaz, tartışmalar başlamadan biter. Bu kolay yol, ama biz millet olarak zoru severiz.

Sözleşmeye Bu Konuda Hüküm/Açıklama Konulmazsa Ne Olur?

Sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna dair bir hüküm veya açıklama konulmadığı takdirde, taraflar arasında tartışma ve ihtilaf başlıyor. Arkasından, bitmek bilmeyen hukuki süreçler, takipler. Çünkü, taraflar kendi aralarında uzlaşamıyor.

Bu Konuda Maliye Ne Diyor, Maliye’nin Resmi Görüşü Ne?

Maliye’nin bu konudaki görüşü ve uygulaması uzun yıllardan bu yana oldukça net ve kesin.

Maliye’ye göre, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği haller dışında kalan teslim ve hizmetlerde KDV’nin bedele dahil olup olmadığı hususunda ihtilaf çıkması halinde;

- Öncelikle sözleşmeye bakılması, 

- Sözleşmede bedele KDV’nin dahil olduğuna ilişkin bir hüküm varsa, teslim ve hizmet bedeli üzerinden ayrıca KDV hesaplanmaması ve KDV’nin iç yüzde yöntemiyle bedel içinden ayrılması, 

- Sözleşmede KDV’nin bedele dahil olduğuna dair bir hüküm yoksa veya hariç olduğuna ilişkin bir ibare varsa, KDV’nin teslim ve hizmet bedeli üzerinden dış yüzde yöntemiyle ayrıca hesaplanması gerekiyor. 

Maliye’nin bu konuda verdiği bazı özelgelerin özetleri aşağıda yer alıyor:

"Söz konusu Anahtar Teslimi İnşaat Yapım Sözleşmesinde, sözleşme konusu inşaat taahhüt işi için belirlenen bedele KDV nin dahil olduğuna dair bir belirleme yer almadığından, sözleşmede tespit edilen bedel üzerinden ayrıca KDV hesaplanması gerekmektedir." (GİB. İstanbul VDB.nin 16.01.2018 tarihli ve 39044742-130-50181 sayılı özelgesi).

"Söz konusu Düzenleneme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde, sözleşme konusu inşaat taahhüt işi için belirlenen bedele KDV'nin dâhil olduğuna dair bir belirleme yer almadığından, sözleşmede tespit edilen bedel üzerinden ayrıca KDV hesaplanması gerekmektedir." (GİB. İstanbul VDB.nin 17.05.2019 tarihli ve 39044742-130 E.420265 sayılı özelgesi).

"Teslim bedeli + KDV şeklinde düzenlenen ... Semt Polikliniği İnşaatına Ait Yapım İşi Sözleşmesinin 8.1. maddesinde gösterilen 1.271.186,44 TL’nin şirketinize yapılan hizmetin karşılığını oluşturan bedel sayılması ve KDV’nin bu bedel üzerinden ayrıca hesaplanması gerekmektedir." (MB. GİB. Ankara VDB.nin 05.09.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-2:2010-14020-03-682 sayılı Özelgesi)

Peki, Bu Konuda Yargının Bir Görüşü Var Mı?

Taraflar arasındaki KDV konusu esas itibariyle alacak verecek meselesi olduğundan, bir ihtilaf olması halinde, konu vergi hukukundan çok borçlar hukukunu ilgilendiriyor. Yani, bu konuda açılacak davalara Danıştay değil, Yargıtay bakıyor.

Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihadı ise; "KDV’nin sorumlusu alıcı ise de, satış sözleşmesinde ve satış bedelinin pazarlığı sırasında bu konu gündeme getirilmemiş ise KDV’nin satış bedeli içinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yani tarafların sözleşme aşamasında, satış bedeline KDV’nin de dahil olup olmadığına dair bir kararlaştırmada bulunmamaları halinde satıcının KDV’yi satış bedelinden ayrıca gösterip alıcıdan isteyemeyeceği" doğrultusunda (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2004 tarih ve E. 2004/19-456, K. 2004/531 sayılı Kararı).

Sonuç Olarak;

Sözleşmenin tarafları arasında ileride sorun yaşanmaması için, sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi hariç mi olduğuna ilişkin açık bir hükmün konulması gerekiyor. Geldiğimiz noktada bu konu çok önemli. Aksi halde, istenmeyen olaylar yaşanıyor, ihtilaflar çıkıyor. Artık buna bir son verilmesi gerekiyor. Israrla bu hususun belirtilmesinden kaçınılıyorsa, fatura tutarı ve KDV’si, satıcı yönünden bir alacak niteliğinde olduğundan, ihtilaf halinde bunun Borçlar Hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekiyor. Bu konuda da yargının görüşü açık ve alıcı lehine, yani KDV’nin bedele dahil olduğu yönünde.

Ben de, sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi hariç mi olduğuna ilişkin olarak açık bir ifade konulması gerektiğini düşünüyor ve tavsiye ediyorum. Abdullah TOLU 

https://ogunhaber.com/yazarlar/abdullah-tolu/34-yildir-bitmeyen-tartisma-kdv-icinde-mi-disinda-mi-100203m.html

T.C.

TOKAT VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

32695369-120-E.6174

28.02.2019

Konu

:

Gayrimenkul Değerleme (Ekspertizlik) faaliyetinin vergilendirilmesi

İlgi

:

18/04/2018 tarihli ve 6751 havale kayıt sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin incelenmesinden, … Kuruluşu tarafından 02/07/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarafınıza verilen gayrimenkul değerleme lisansınızın bulunduğu, adınıza kayıtlı işyerinde personel istihdam edilmek suretiyle; değerleme şirketleri, bankalar, gerçek ve tüzel kişilerle iş sözleşmesi yaparak gayrimenkul değerleme faaliyetinde bulunduğunuz belirtilerek, söz konusu faaliyetiniz dolayısıyla serbest meslek kazancı hükümlerine göre mi yoksa ücret hükümlerine göre mi vergilendirilmeniz gerektiği hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazançların ticari kazanç sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

5. Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler" hükmü yer almaktadır

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde de; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan, söz konusu Kanunun 94 üncü maddesinde de "Kamu idare ve müesseseleri iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar."  hükmüne yer verilmiş, aynı fıkranın; (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinde de yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hükümler uyarınca;

- Bir veya birden fazla işverenle yapılan sözleşmeye istinaden ekspertizlik hizmeti verilmesi halinde elde edilen gelirin ücret geliri olarak kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

- Ekspertizlik hizmetinin kendi işyerinde yapılması veya personel çalıştırılmak suretiyle verilmesi, diğer bir ifadeyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

- Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, ticari mahiyette olmaması ve işlerin bir işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

- Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, bir ticari organizasyon kapsamında gayrimenkullerin alım, satım ve kiralanmasına aracılık şeklinde diğer bir ifadeyle emlak komisyonculuğu şeklinde yapılması halinde ise elde edilen kazancın ticari kazanç olarak kabul edilmesi ve ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi,

- Ekspertizlik faaliyetinin, serbest meslek faaliyeti niteliğinde olan gayrimenkul danışmanlığı faaliyeti ile birlikte yapılması halinde de söz konusu faaliyetlerin serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması,

gerekmektedir.

Buna göre, kendi işyerinizde ve personel çalıştırılmak suretiyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza yaptığınız ekspertizlik (gayrimenkul değerleme) hizmetinin, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı: 64597866-120[Geç-67]-4877

Tarih: 12.03.2019

Konu: Yabancı hisse senedi ile hisse senedi endekslerine ve bonoya/tahvile dayalı olarak çıkarılan varantların vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin ana ortaklarından ….'nın, Türkiye'de kurumunuz …. aracılığıyla varant ihraç edeceği ve hisse senetleri, hisse senedi endeksleri, foreks, petrol (emtia) gibi farklı dayanak varlıklara dayalı olarak ihraç edilecek varantların Borsa İstanbul nezdinde (BİST) işlem göreceği belirtilerek, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında, yabancı hisse senetleri (BİST'te işlem görmeyen) ve yabancı hisse senedi endekslerine dayalı olan varantlar ile dayanak varlığı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ihraç edilen ve BİST'te işlem gören devlet iç borçlanma senetleri olan varantların kar zarar mahsubu yönünden aynı tür menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları sınıflandırmasında hangi grupta yer alması gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin birinci fıkrasında;

"1) Bankalar ve aracı kurumlar takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla;

a) Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarının alış ve satış bedelleri arasındaki fark,

b) Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının itfası halinde alış bedeli ile itfa bedeli arasındaki fark,

c) Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının tahsiline aracılık ettikleri dönemsel getirileri (herhangi bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı olmayan),

d) Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden sağlanan gelirler Üzerinden % 15 oranında vergi tevkifatı yaparlar.

...

Üç aylık dönem içerisinde aynı türden menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı ile ilgili olarak birden fazla alım satım işlemi yapılması halinde tevkifatın gerçekleştirilmesinde bu işlemler tek bir işlem olarak dikkate alınır. Aynı türden menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı alım satımından doğan zararlar takvim yılı aşılmamak kaydıyla izleyen dönemlerin tevkifat matrahından mahsup edilir..." hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu maddenin onüçüncü fıkrasında ise;

"...

Bankaların ve aracı kurumların taraf olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiştirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri bu madde uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı addolunur." hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 19/1/2012 tarihli ve 28178 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 282 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 7.3. numaralı

bölümünde de;

"Geçici 67 nci maddenin (1) numaralı fıkrasına göre, üç aylık dönem içerisinde aynı türden menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı ile ilgili olarak birden fazla alım-satım işlemi yapılması halinde tevkifatın gerçekleşmesinde bu işlemler tek bir işlem olarak dikkate alınacak olup, aynı tür menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının gruplandırılmasında esas alınmak üzere;

I. Sabit getirili menkul kıymetler,

II. Değişken getirili menkul kıymetler,

III. Diğer sermaye piyasası araçları,

IV. Yatırım fonları katılma belgeleri ve yatırım ortaklıkları hisse senetleri

adları altında dört sınıf ihdas edilmişti. Bu Tebliğ ile "III. Diğer sermaye piyasası araçları" sınıfı, "III. Diğer menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları" olarak değiştirilmiştir.

Geçici 67 nci madde kapsamında aynı tür menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı işlemleriyle ilgili olarak ortaya çıkan ve bir takvim yılı aşılmamak kaydıyla izleyen üçer aylık dönemlere devri öngörülen zararların mahsubu açısından önem taşıyan bu sınıflandırmaya göre, menkul kıymetlere bağlı olarak yapılan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri menkul kıymetin dahil olduğu sınıf içinde değerlendirilecek, menkul kıymete bağlı olmaksızın yapılan işlemler ise "III. Diğer menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları" sınıfı kapsamında değerlendirilecektir.

Bu kapsamda, hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak ihraç edilen aracı kuruluş varantları hisse senetlerinin dahil olduğu değişken getirili menkul kıymetler sınıfında değerlendirilecektir.

Öte yandan, hisse senedi ve hisse senedi endeksleri dışında bir dayanak varlığa bağlı varantlar söz konusu gruplandırmada III. sınıf kapsamında değerlendirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu çerçevede, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci maddesi kapsamında yabancı hisse senedi (BİST'te işlem görmeyen) ve hisse senedi endekslerine dayalı olan varantlar ile dayanak varlığı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ihraç edilen ve BİST'te işlem gören devlet iç borçlanma senetleri olan varantların, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları sınıflandırmasında "III. Diğer menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları" grubunda değerlendirilmek suretiyle kar zarar mahsubu işlemlerinin gerçekleştirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

11355271-120.04.01-E.18197

17.04.2019

Konu

:

Mühendislik danışmanlık hizmetinin vergilendirilmesi hk.

  

İlgi

:

09/07/2018 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, mimarlık ve mimari danışmanlık faaliyeti ile iştigal ettiğinizi, Eskişehir İnönü Belediyesi ile yapılan sözleşme çerçevesinde anılan Belediyeye haftalık 45 saat mühendislik ve danışmanlık hizmeti vereceğinizi belirterek, vereceğiniz bu hizmet karşılığında serbest meslek makbuzu düzenlenip düzenlenmeyeceği ve İnönü Belediyesi tarafından yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde;

"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..."

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler maddede bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiş olup, aynı fıkranın (2/b) numaralı bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden  % 20 oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu, Aynı Kanunun 236 ncı maddesinde de, serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, İnönü Belediyesi ile yapmış olduğunuz danışmanlık hizmet alım sözleşmesinin incelenmesinden, mühendislik danışmanlık faaliyetinizi, işverene tabi ve bağlı olmaksızın  şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza yaptığınız, adı geçen Belediye ile aranızda işçi işveren ilişkisi bulunmadığı anlaşılmış olup, söz konusu faaliyet nedeniyle elde ettiğiniz gelirin, serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

 Bu bağlamda, verdiğiniz danışmanlık hizmetleri karşılığı anılan Belediyeye serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerektiği ve anılan Belediyece tarafınıza yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2/b) bendi uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

85373914-120[40.01.102]-E.49313

22.04.2019

Konu

:

Basit usulde vergilendirilen mükelleflerde genç girişimcilere ilişkin kazanç istisnası

İlgi

:

02/10/2018 tarih ve 324070 sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, basit usul ticari kazanç  mükellefi olduğunuz, elde ettiğiniz ticari kazancınız nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 inci maddesinde yer alan genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanmayı tercih etmeniz halinde, 3 yıllık istisna süresinin bitiminden sonra aynı Kanunun 89 ncu maddesinin birinci fıkrasına (15) numaralı bendinde yer alan indirimden yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

Mükerrer 20 inci maddesinde, "Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır." hükmüne,

89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (15) numaralı bendinde, " 15. Basit usulde tespit edilen ticari kazançların yıllık 8.000 Türk Lirasına kadar olan kısmı (Bu Kanunun mükerrer 20 inci maddesinde yer alan kazanç istisnasından faydalananlar bu bent hükmünden yararlanamaz. Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir)" hükmüne

yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 292 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 8 inci maddesinde;

"(1) 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (15) numaralı bent hükmü uyarınca, ticari kazancı basit usulde tespit edilen mükelleflerin beyan ettikleri ticari kazançlarına herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın 8.000 Türk Liralık indirim uygulanır.

...

(4) Ticari kazancı basit usulde vergilendirilen mükellefler genç girişimcilere ilişkin kazanç istisnası ile 8.000 Türk Liralık indirimden birlikte yararlanamazlar.

.." açıklaması yer almaktadır..

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, basit usulde vergilendirilen ticari kazancınız dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde yer alan şartları topluca taşımanız halinde, faaliyete başladığınız takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanmanız mümkün bulunmaktadır. Söz konusu istisna süresi sonrasında ise basit usulde vergilendirilmeye devam ettiğiniz takdirde, herhangi bir süre sınırlaması bulunmaksızın, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 15 numaralı bendinde yer alan 8.000 Türk Liralık (302 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2018'den itibaren 9.000 TL) indirimden yararlanabileceğiniz tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 

2020 yaklaşırken vergi kamuoyunda elektronik defter ve belge uygulamaları ve geçiş sürelerine yönelik son düzenlemelerin ne şekilde olacağı yönünde uzun zamandır bir beklenti vardı.

Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge uygulamalarına ilişkin son düzenlemeleri içeren tebliğ nihayet yayımlandı.

19 Ekim 2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile e-Belge uygulamalarına ilişkin tüm tebliğler birleştirilerek uygulama esasları düzenlenmiştir.

Söz konusu 509 seri no'lu Vergi Usul Kanunu Tebliği'ne göre; elektronik belge uygulamalarına hükmeden önceki yayımlanmış olan tebliğler yürürlükten kaldırılmıştır.

2019'un sonlarına yaklaştığımız bu günlerde VUK kapsamında elektronik belge uygulamaları, zorunluluklar ve geçiş sürelerinin son durumları ve konu hakkında son gelişmelere bir göz atalım.

1. Uygulama Hangi Elektronik Belgeleri Kapsıyor?

Elektronik Belge Uygulamalarına İlişkin 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile uygulama ve düzenlemeler aşağıdaki belgeleri kapsıyor;

  • e-Fatura Uygulaması

  • e -Arşiv Fatura Uygulaması

  • e -İrsaliye Uygulaması

  • e -Serbest Meslek Makbuzu Uygulaması

  • e -Müstahsil Makbuzu Uygulaması

  • e -Gider Pusulası Uygulaması

  • e -Bilet Uygulaması

  • e -Sigorta Komisyon Gider Belgesi Uygulaması

  • e -Sigorta Poliçesi Uygulaması

  • e -Döviz Alım-Satım Belgesi Uygulaması

  • e -Dekont Uygulaması

E-Fatura Uygulaması ve Geçiş Zorunluluğu

2018 veya sonraki hesap dönemlerinde 5 Milyon ve üzeri olan mükellefler 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.

  • Aracı Hizmet Sağlayıcıları, internet reklamcılığı ile internet ortamında reklam yayınlayan firmalar 01.07.2020 tarihine kadar,

  • e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, KDV Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını,

  • EPDK lisanslı firmalar 1 Temmuz 2020'ye kadar, e-fatura Uygulamasına geçiş yapmak ve kullanmak zorundadır.

E-Arşiv Fatura Uygulaması ve Geçiş Zorunluluğu

  • e-Fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunan mükellefler ile isteğe bağlı olarak e-Fatura uygulamasına bu Tebliğin yayım tarihi itibarıyla geçmiş olan mükellefler 01.01.2020, 

  • Aracı hizmet sağlayıcıları, internet ortamında ilan yayınlayanlar ile internet reklamcılığı hizmet aracıları 01.01.2020, 

  • e-Arşiv Fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce, 1/1/2020 tarihinden itibaren düzenlenecek faturaların, vergiler dahil toplam tutarının 30 Bin TL'yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil toplam tutarı 5.000 TL'yi) aşması halinde, söz konusu faturaların "e-Arşiv Fatura" olarak Gelir İdaresi Başkanlığınca sunulan e-Belge düzenleme portali üzerinden düzenlenmesi zorunlu olup 01.01.2020 tarihine kadar geçiş zorunluluğu bulunmaktadır.

e-İrsaliye Uygulaması ve Geçiş Zorunluluğu

e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve 2018 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 25 Milyon TL ve üzeri olan mükelleflerin 01.07.2020'ye kadar,

Spesifik olarak belirtilmiş bazı sektörlerde (maden, şeker, demir-çelik, EPDK lisansına sahip firmalar vb.) yer alan firmaların 1 Temmuz 2020'ye kadar uygulmaya geçiş zorunluluğu bulunuyor.

e-Serbest Meslek Makbuzu Uygulaması ve Geçiş Zorunluluğu

Serbest Meslek mükelleflerinin 1 Haziran 2020'ye kadar e-SMM Makbuzuna geçme zorunluluğu bulunuyor.

Buna göre; Tüm serbest meslek erbapları 2020 yılı haziran ayından itibaren serbest meslek makbuzlarını e-Serbest Meslek Makbuzu olarak düzenleyecektir.

e-Gider Pusulası Uygulaması ve Geçiş Zorunluluğu

e-Gider Pusulası uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığınca kendisine yazılı bildirim yapılan mükellefler dışındaki mükellefler için zorunlu bir uygulama olmayıp, kendisine yazılı bildirim yapılan mükelleflerin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirtilen süre içinde geçiş zorunluluğu bulunuyor.

VUK'a göre diğer Elektronik Belgelere Geçiş Zorunlulukları; 

  • e-Bilet: Kara ve deniz taşımacılığı yapan firmalar: 1 Ocak 2021

  • Yerli ve Yabancı Sinema işletmeleri: 1 Temmuz 2020
  • e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi: Başkanlık tarafından belirtilen süre içerisinde

  • e-Sigorta Poliçesi: Başkanlık tarafından belirtilen süre içerisinde

  • e-Döviz alım satım belgesi: Başkanlık tarafından belirtilen süre içerisinde

  • e-Dekont: Başkanlık tarafından belirtilen süre içerisinde.

Elektronik Belge Uygulamalarına ilişkin Değerlendirme;

Yukarıda yer verdiğimiz 19.10.2019 tarihinde yayımlanan 509 no'lu VUK Tebliğinin tüm tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi ve elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanması amacıyla hazırlanma amacının olduğunu görüyoruz.

Tebliğ kapsamında; e-Belge ve e-Defter uygulamalarına zorunlu olarak dahil olacak mükellef gruplarının kapsamı genişletilmiş, e-Gider Pusulası, e-Dekont, e-Döviz Alım-Satım Belgesi, e-Sigorta Poliçesi ve e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi oluşturulmuştur.

Buna göre, e-Belge ve e-Defter uygulamalarına zorunlu olarak dahil olacak mükellef gruplarının kapsamı genişletildi. e-Gider Pusulası, e-Dekont, e-Döviz Alım-Satım Belgesi, e-Sigorta Poliçesi ve e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi oluşturuldu. e-Belge ve e-Defter zorunluluğu için öngörülen ciro limitleri 10 milyon liradan 5 milyon liraya düşürüldü. Vergisel açıdan kritik sektör ve mükellef grupları zorunlu olarak kapsama dahil edilmiştir.

e-Fatura uygulamasına geçme zorunluluğu bulunan mükellefler, aynı zamanda e-Arşiv Fatura uygulamasına da geçmek zorunda olacak ve mücbir sebepler haricinde tüm faturalarını elektronik ortamda düzenleyecektir.

Önemli bir hatırlatmamız da; e-Belge ve e-Defter zorunluluğu için öngörülen ciro limitleri 10 milyon liradan 5 milyon liraya düşürülmüş olmasıdır.Bora Yargıç https://www.kpmgvergi.com/

Perşembe, 21 Kasım 2019 09:44

Vergide Basit Hatalar Ve Önemli Sonuçları

Vergi uygulamalarında zaman zaman, atılması gereken bir muhasebe kaydının atılmamasının veya yanlış atılmasının, beyannamelerin süresinde verilmemesinin, beyannamede doldurulması gereken bir satırın boş bırakılmasının, verilmesi gereken bir dilekçenin verilmemesinin nelere mal olduğunu görüyoruz. Bu eksikler veya hatalar bazen haklarımızın geri dönmemek üzere kaybolmasına, bazen telafi edilemez sonuçlara, bazen gereksiz maddi kayıplara, bazen de gereksiz ve zor bürokratik işlemlere muhatap olunmasına yol açıyor.

Özetlediğim örnek durumlarla ilgili geçmişte birkaç makale yazdım. Küçük hataların veya eksiklerin ne sonuçlar doğuracağına dikkat çektim.

Bu makaleyi yazmama neden olan benzer bir örneği geçtiğimiz aylarda gördüm. Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesine konan 9 Temmuz 2019 tarihli bir özelgede ilginç ve tartışılabilecek bir örnek çıktı karşıma. Yorum yapmadan özetlemek istiyorum. 

Özelge metninden;

  • Özelge başvurusunu yapan şirketin Teknoloji Geliştirme Bölgesinde faaliyette bulunduğu,
  • Yaptığı teslim ve hizmetlerin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun geçici 20. maddesi kapsamında katma değer vergisinden müstesna olduğu,
  • Yürüttüğü faaliyete yönelik istisnadan vazgeçme talebinin bulunmadığı ancak KDV'li fatura düzenlediği,

 anlaşılıyor.

Şirket Gelir İdaresine bu tarihten itibaren KDV istisnasından faydalanarak fatura düzenleyip düzenleyemeyeceğini soruyor.

Verilen özelgede, ilgili yasal düzenlemelere atıf yapılarak özetle;

  • Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenlerin bu vergiyi ödemekle mükellef oldukları (KDV Kanunu madde 8/2),
  • Vergiden istisna edilmiş işlemleri yapanların, ilgili vergi dairesine yazılı başvuruda bulunarak, belirtecekleri işlem türleri için vergiye tâbi tutulmalarını talep edebilecekleri, bu talebin dilekçede belirtilen ve dilekçe tarihinden sonra ifa edilen işlemlerin tamamını kapsamasının şart olduğu, ancak; mükellefiyetin devam etmekte olan işlemleri kapsamadığı (KDV Kanunu madde 18/1),
  • İstisnadan vazgeçeceklerin talepleri üzerine, vergi dairesince, vergi mükellefiyetlerinin talep tarihinden itibaren tesis olunacağı, bu şekilde mükellef olanların üç yıl geçmedikçe mükellefiyetten çıkamayacakları, mükellefler üç yıllık sürenin bitiminden önce mükellefiyetten çıkma talebinde bulunmadıkları takdirde mükellefiyetin yeniden üç yıl süre ile uzatılmış sayılacağı (KDV Kanunu madde 18/3),
  • Vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği (KDV Kanunu madde 30/a),
  • Teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama Dünya Gazetesi 20 Kasın 2019 yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinden müstesna olduğu, (KDV Kanunu geçici madde 20),
  • Bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından KDV Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmayacağı (Hükmün yürürlük tarihi 1 Ocak 2019) (KDV Kanunu geçici madde 20),

belirtildikten sonra başvuruyu yapan şirkete şu cevap verilmiş:

  • Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında aynı Kanun’un geçici 20. maddesinde hüküm altına alınan istisna hükmünden vazgeçtiğinize yönelik vergi dairesine herhangi bir yazılı müracaatınız olmaması durumunda, söz konusu istisna kapsamındaki işlemlerde KDV hesaplamış olsanız dahi istisnadan vazgeçmiş sayılmanız söz konusu değildir. Dolayısıyla şartların sağlanması kaydıyla istisna kapsamındaki işlemlerinize ilişkin KDV hesaplamadan fatura düzenlemeniz mümkün bulunmaktadır.
  • Öte yandan, istisna kapsamında yer almasına rağmen istisna uygulanmayan teslim ve hizmetlere yönelik hesaplanan KDV’nin, KDV Kanunu’nun 8/2. maddesi hükmüne istinaden beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Ancak, istisnadan vazgeçme talebinin bulunmaması nedeniyle, 1 Ocak 2019 tarihinden önce gerçekleşen ve KDV Kanunu’nun geçici 20. maddesine göre istisna olmasına karşın KDV hesapladığınız işlemlere yönelik yüklenilen KDV’nin, KDV Kanunu’nun (30/a) maddesi gereğince indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Bu cevabı bir de ben kanun diliyle bağlı olmaksızın kendi ifadelerimle özetleyeyim: Siz istisnadan vazgeçtiğinizi zannediyorsunuz ama aslında vazgeçmemişsiniz. İstisna olan işlem için KDV tahsil etmemeniz gerekiyordu ama tahsil ettiğiniz KDV’yi vergi dairesine yatırmak zorundasınız. 1 Ocak 2019 tarihinden önce gerçekleşen işlemlere yönelik yüklendiğiniz KDV’yi de indirim konusu yapmamanız gerekiyordu. İstisnadan vazgeçmemiş olduğunuza göre KDV’siz fatura kesebilirsiniz. 

Bu cevap çerçevesinde telafisi zor birçok konu var.

Birincisi fazla ve yersiz olarak hesaplanan ve tahsil edilen vergiden 2019 öncesinde yüklenilen vergiler indirim konusu yapıldıysa, Hazineye eksik ödenen vergi var. Bu durumun sonucu belli. 

İkincisi, fazla ve yersiz tahsil edilen vergiyi ödeyen mükellefse ve vergiyi indirim konusu yapmışsa onun ayrıca sorunu var. 

Üçüncüsü, fazla ve yersiz olarak tahsil edilip Hazineye ödenen verginin iadesi mümkün ama vergi iadesi almanın zorluğu bilinen bir durum. KDV Uygulama Genel Tebliğine göre; 

  • Kural olarak, fazla veya yersiz hesaplanan vergi bulunması durumunda gerek satıcı gerekse alıcı nezdinde işlemin KDV uygulanmadan önceki hale döndürülmesi esas.
  • Fazla veya yersiz olarak hesaplanan vergi, öncelikle satıcı tarafından alıcıya iade edilir. Alıcının indirim hakkı bulunan bir mükellef olması durumunda, satıcının fazla veya yersiz KDV tutarını alıcıya ödediğini gösterir belgeye ek olarak, alıcının fazla veya yersiz KDV tutarını indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle düzeltme yaptığının alıcının vergi dairesinden alınacak bir yazıyla tevsiki de istenir.
  • Satıcının, fazla veya yersiz olarak hesaplanan vergiyi alıcıya ödediğini gösterir belge ve indirim hakkı bulunan alıcıların düzeltmeyi yaptığını gösterir vergi dairesi yazısı ile birlikte, beyanlarını düzeltmesi gerekir. Bu kapsamda, fazla veya yersiz hesaplanan KDV tutarı, ilgili donem beyannamesinden tenzil edilir ve sonraki donemler de buna göre düzeltilir. 

Bütün bu dertlerin nedeni ne? İstisnadan vazgeçiyoruz diyen bir dilekçenin verilmemiş olması. Basit bir işin yapılmamasının sonuçlarının telafisi kolay mı? Hiç de kolay değil. Recep Bıyık

https://www.pwc.com.tr/

Askerlik ve doğum borçlanması yaparak, emekliliğini erkene çekmek isteyenler sene sonuna kadar ucuz borçlanabilir. Bu yıl için günlük 27.28 lira ödeyerek hizmet borçlanması yapılabilir. 2020’de asgari ücret artacağından askerlik ve doğum borçlanmasının da maliyeti yükselecek.

Yılın son günleri yaklaşıyor, askerlik ve doğum borçlanması yapacak olanlar sene sonuna kadar ucuz borçlanabilirler. Neye göre ucuz? 2020’ye göre. Borçlanma demek, sigortalıların, çalışamadıkları döneme ait sosyal güvenlik primlerini, sonradan borçlanarak ödemesi anlamına geliyor. Buna da hizmet borçlanması deniyor ve çalışanlara bu hak tanınıyor. Hizmet borçlanması yapılarak, emeklilikte ödenmesi gereken prim gün sayısını öne çekmek ve bu sayede de erken emekli olmak mümkün.

İster SSK’lı çalışın, ister memur statüsünde, isterse de Bağ-Kurlu olun tüm çalışanlar borçlanabilir. Bu çerçevede de çalışan kadınlar doğum borçlanması ve erkekler de askerlik borçlanması yapabilir. Bunların dışında Türk vatandaşları, yurtdışında çalıştıkları süreleri de belli şartlar içinde borçlanabiliyorlar ama geçtiğimiz aylarda yapılan yani bir düzenleme ile gurbetçilerin borçlanma şartları ağırlaştırıldı; dolayısıyla bu konuya şimdilik girmeyeceğim. Borçlanmada dikkat edilecek birkaç husus var. Birincisi, borçlanmak için prim eksiğiniz bulunması gerekiyor. İkincisi, kimileri, emekli aylığını artırmak için borçlanıyor ancak bu tüm çalışanların emekli aylığı artacak anlamına gelmiyor.

2020’DE ARTACAK

Peki, borçlanma tutarı nedir? Hem doğum hem de askerlik borçlanması, asgari ücrete göre belirleniyor ve her yıl asgari ücretteki değişikliğe göre borçlanma miktarı da artıyor. Borçlanma karşılığında ödenecek en düşük tutar asgari ücretin yüzde 32’si, en yüksek tutar da asgari ücretin yüzde 32’sinin 7.5 katı. Kişiler bu rakamlar arasında kendi belirledikleri tutar üzerinden borçlanabilir. Bugünkü asgari ücret üzerinden hesaplarsak, 2019 yılı için asgari ücret 2.558.40 lira olduğundan, en düşük aylık 818.68 lira, günlük de 27.28 lira. En yüksek de aylık 6.140.16 lira, günlük de 204.67 lira. Yani, askerlik ya da doğum borçlanması yapacak olanlar aylık 818.68 lira ile 6.140.16 lira arasında borçlanabilir. Bunlar, bu yılın sonuna kadar geçerli olan rakamlar. 2020’de asgari ücret yeniden belirlenip, artacağından; haliyle askerlik ve doğum borçlanma tutarları da artacak. Diyeceğim o ki, bu yılın sonuna kadar bu rakamlarla borçlandınız borçlandınız; yok, 2020’ye bırakırsanız daha pahalı borçlanmak durumunda kalacaksınız.

YANLIŞ BİLİNİYOR

Bir noktanın daha altını çizeyim ki, kamuoyunda borçlanma ile ilgili yanlış bir kanı var. Hiç çalışmamış olanlar geçmişe yönelik tüm yılları borçlanarak, emekliliğe hak kazanacağını sanıyor. Böyle bir durum yok. Geçmişte hiç çalışmamış olanlar ya da az çalışmış olan –ki, az çalışmaktan kastım iki-üç yıl çalışmış olanlar- hizmet borçlanmasından yararlanamazlar. Bu kişiler ancak o kısa çalışma döneminde ödenen primlerini geri iade alabilirler. Borçlanma hakkı sadece kadınlar için belirli süre doğum borçlanması olarak ve erkeklerde de askerlikte geçirdikleri süreler için veriliyor. Bunun dışında ‘öderim geçmişe yönelik tüm primleri olurum emekli’ diye bir uygulama yok.

Doğum borçlanması için ne kadar ödeyeceksiniz

1 Çocuk İçin: 720 gün üzerinden en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 19.642 lira.

2 Çocuk İçin: 1.440 gün üzerinden en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 39.283 lira.

3 Çocuk İçin: 2.160 gün üzerinde en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 58.924 lira.

ASKERLİK BORÇLANMASI İÇİN NE KADAR ÖDEYECEKSİNİZ

6 Ay İçin: 180 gün üzerinde en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 4.912.4 lira.

12 Ay İçin: 360 gün üzerinde en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 9.820.8 lira.

18 Ay İçin: 540 gün üzerinde en düşük ödeyeceğiniz tutar günlük 27.28 liradan 14.731.2 lira.

DOĞUM BORÇLANMASININ ŞARTLARI

Doğum yapan kadının, doğumdan önce sigortalı olarak çalışıyor olması gerekiyor.
Sigortalı olunan dönemden önce yapılan doğumlar için borçlanma imkânı bulunmuyor.
Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi gerekiyor.
Doğumdan önceki 8 haftalık süre ile çoğul gebelik halinde de 10 haftalık süre ve doğuma 3 hafta kalana kadar çalışılması durumunda ve doğum sonrası süre dahil toplam 2 yıllık süre borçlanılabiliyor.
Bir doğum için borçlanılacak süre 720 gün. En fazla 3 doğum için borçlanma imkânından yararlanılıyor. Böylece ikişer yıllık sürelerle birlikte toplam borçlanma süresi 6 yıl oluyor.
Üç çocuk için borçlanma yapacak bir kişinin, toplam 2.160 güne kadar borçlanma imkânı bulunuyor.
Doğum borçlanması emeklilik yaşını erkene çekmez, sadece emeklilik için gerekli olan prim gün sayısını azaltır.

ASKERLİK BORÇLANMASININ ŞARTLARI

Er ve erbaş olarak ya da yedek subay okulunda geçen süreler emeklilik için borçlanılabiliyor.
Askerlik borçlanması en fazla askerlik süresi kadar yapılabiliyor.
Askerlik borçlanması, emeklilik için gerekli olan prim gün sayısını artırıyor. Emeklilik için gerekli yaş ve prim ödeme gün sayısını yerine getiren çalışanların, çalıştığı süre emekliliğine yetmiyorsa, askerlik borçlanması yaparak bu süreyi tamamlayabiliyor.
Emekli olmasına bir yıl kalan bir çalışan, bu süreyi çalışarak geçirmek yerine askerlik süresini borçlanabilir.
Askerlik borçlanması çalışmaya başlamadan öncesi için de yapılabiliyor. Bu da emeklilik yaşını erkene çekiyor. Askerlik öncesi sigortalı olanlar ise bu haktan yararlanamıyor. Noya Doğan

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/ucuz-borclanma-icin-son-gunler-41378765

Avukatlar, hukuk büroları ile finans, gayrimenkul danışmanlık, sigorta ve benzeri sektörlerde faaliyet gösteren bazı kişi ve kuruluşlar tarafından muhtelif yollarla elde edilen veriler üzerinden vatandaşların kimlik ve iletişim bilgileri gibi kişisel verilerinin sorgulanmasına imkan tanıyan yazılım, program veya uygulamaları kullananlar hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunulması kararı verildi.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu, muhtelif yollarla elde edilen veriler üzerinden vatandaşların kimlik ve iletişim bilgileri gibi kişisel verilerinin sorgulanmasına imkan tanıyan yazılım, program veya uygulamaları kullananlar hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunacak.

Resmi Gazete'de yayımlanan Kişisel Verileri Koruma Kurulu kararında, yapılan ihbarlar kapsamında avukatlar, hukuk büroları ile finans, gayrimenkul danışmanlık, sigorta ve benzeri sektörlerde faaliyet gösteren bazı kişi ve kuruluşlar tarafından muhtelif yollarla elde edilen veriler üzerinden vatandaşların kimlik ve iletişim bilgileri gibi kişisel verilerinin sorgulanmasına imkan tanıyan yazılım, program veya uygulamaların kullanılmakta olduğunun tespit edildiği belirtildi.
Yapılan değerlendirme sonucunda bu durumun, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun veri sorumlularının veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini düzenleyen 12'nci maddesi hükümlerine aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak, yaşanabilecek veri güvenliği ihlallerinin önüne geçilmesi için bu mahiyetteki yazılım, program veya uygulamaları kullandığı tespit edilenler hakkında, Türk Ceza Kanunu kapsamında gerekli adli işlemlerin yapılması için cumhuriyet başsavcılıklarına ihbarda bulunulmasına karar verildi.

Kurul ayrıca görev alanına giren yönüyle de veri sorumluları hakkında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 18'inci maddesi hükmü çerçevesinde idari işlem uygulanmasını kararlaştırdı.

21 Kasım 2019 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30955

Kişisel Verileri Koruma Kurumundan:

Karar Tarihi: 18/10/2019

Karar No: 2019/308

Toplantı Sıra Sayısı:   2019/37

Konu Özeti:   

Toplantıya Katılan Üyeler

Başkan: Prof. Dr. Faruk BİLİR

Üyeler: Bayram ARSLAN, Hasan AYDIN, Şaban BABA, Dr. İhsan Ezel BÜYÜKSEKBAN, Murat KARAKAYA, Dr. Cengiz PAŞAOĞLU

Kişisel Verileri Koruma Kurumuna intikal eden ihbarlar kapsamında avukatlar/hukuk büroları ile finans, gayrimenkul danışmanlık, sigorta vb. sektörlerde faaliyet gösteren bazı kişi ve kuruluşlar tarafından muhtelif yollarla elde edilen veriler üzerinden vatandaşların kimlik ve iletişim bilgileri gibi kişisel verilerinin sorgulanmasına imkân tanıyan yazılım/program/uygulamaların kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda bu durumun, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun veri sorumlularının veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini düzenleyen 12 nci maddesi hükümlerine aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak, yaşanabilecek veri güvenliği ihlallerinin önüne geçilmesini teminen;

– Bu mahiyetteki yazılımları/programları/uygulamaları kullandığı tespit edilenler hakkında Türk Ceza Kanunu kapsamında gerekli adli işlemlerin tesisi için konunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 158 inci maddesi hükmü uyarınca ihbaren ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına bildirileceği,

– Kişisel Verileri Koruma Kurulunun görev alanına giren yönüyle de veri sorumluları hakkında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 18 inci maddesi hükmü çerçevesinde idari işlem tesis edileceği

hususlarında kamuoyunun bilgilendirilmesine,

– 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 15 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü uyarınca alınan bu ilke kararının Resmi Gazete ile Kurumun internet sitesinde yayımlanmasına

oybirliği ile karar verilmiştir.

2018 vergilendirme dönemine ilişkin Yıllık Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listeleri açıklandı.

2018 yılı vergilendirme dönemi gelir vergisi beyanlarında bir önceki yıla (Mart 2017) göre, beyan edilen matrah toplamında % 13,67; tahakkuk eden vergi toplamında % 14,44 oranında artış gerçekleşmiştir.

2018 yılı vergilendirme dönemi kurumlar vergisi beyanlarında bir önceki yıla (Nisan 2017) göre, beyan edilen matrah toplamında % 29,01; tahakkuk eden vergi toplamında % 38,61 oranında artış gerçekleşmiştir.

• En fazla gelir vergisi beyan eden mükellef listesine ulaşmak için TIKLAYINIZ

• Basın Açıklamasına (Gelir Vergisi) ulaşmak için TIKLAYINIZ

• En fazla kurumlar vergisi beyan eden mükellef listesine ulaşmak için TIKLAYINIZ

• Basın Açıklamasına (Kurumlar Vergisi) ulaşmak için TIKLAYINIZ

Kaynak: GİB

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top