Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Bilindiği üzere, Başkanlığımızca 15 Şubat 2021 tarihinden itibaren, https://intvrg.gib.gov.tr/ adresinden Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bilgi girişi esnasında, girişi yapılan hizmet sözleşmesi bilgileri online olarak, e-Birlik Sisteminde bulunan hizmet sözleşmelerine ait bilgiler ile teyit edilmeye başlanmıştır.

15 Şubat 2021 tarihinden önce düzenlenerek Başkanlığımız sistemlerine girişi yapılan sözleşmelerde yer alan hizmet sözleşmesi bilgilerinde hatalı kayıtlar olduğu tespit edildiğinden, bu tarihten önce sisteme girilmiş olan sözleşmelerin güncellenmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu nedenle meslek mensuplarının internet vergi dairesi sisteminde Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi düzenlerken beyan ettiği “Hizmet Sözleşmesinin Tarihi” ve “Hizmet Sözleşmesinin Numarası” bilgilerinin güncellenmesi gerekmektedir.

Güncelleme işlemi için “https://intvrg.gib.gov.tr/” adresinde yer alan “e-Beyanname Yetki Bilgileri” sekmesi altındaki “Geçerli e-Beyanname Sözleşmeleri Listesi” bölümüne girilerek “Hizmet Sözleşmesinin Tarihi” ve “Hizmet Sözleşmesinin Numarası” bilgilerinin kontrol edilmesi, TÜRMOB sistemlerinde yer alan hizmet sözleşmesinin formatına uygun hale getirilerek “Güncelle” butonuna basılması yeterlidir.

Başkanlığımız sistemlerinde yer alan Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bilgileri ile TÜRMOB sistemlerinde yer alan sözleşme bilgileri kontrol edilerek beyannameler alınacaktır. Beyanname gönderilmesi sırasında gerekli kontrollerin ve güncellemelerin yapılması önem arz etmektedir.

Kaynak: GİB

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı: 62030549-120[86-2020/507]-E.842955

13.11.2020

Konu: Temettü gelirinin beyanı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türkiye'de eşinizle birlikte limited şirket sahibi olduğunuzu, İtalyan ve Türk vatandaşı olarak çifte vatandaşlık hakkı taşıdığınızı, yılın 200 gününden fazlasını İtalya'da geçirdiğinizi, Türkiye'deki şirketinizin 2019 yılında kar dağıtımında bulunduğunu belirterek, elde etmiş olduğunuz temettü gelirinizden dolayı yıllık gelir vergisi beyannamesi verip vermeyeceğiniz hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 3 üncü maddesinde;

"Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

1.Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

2.Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısiyle yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısiyle Gelir Vergisi'ne veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)"

- 4 ncü maddesinde;

"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

1.İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

2.Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)"

hükümlerine yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununda "Türkiye'de yerleşme" ikametgah ve oturma süresi olarak iki ayrı esasa göre belirlenmiştir.

İkametgah esasında yerleşmenin tespitinde; ikametgahı Türkiye'de bulunanlar yerleşmiş sayıldığından bunların tam mükellefiyete tabi olmaları yönünden başkaca hiçbir şart aranmayacaktır. Anılan maddenin parantez içi hükmünde ise ikametgahın Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre tespit edileceği belirtilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesinde; "Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz. ..." hükmü yer almıştır.

Oturma süresi esasında yerleşmenin tespitinde ise Türkiye'de bir takvim yılı içinde altı aydan fazla oturanlar Türkiye'de yerleşmiş sayılır. Anılan Kanunun "Yerleşme sayılmayan haller" başlıklı 5 inci maddesinde yazılı yabancılar hariç olmak üzere bir kimsenin ikametgahının, Türkiye dışında olduğu kesinlikle belli olsa bile, bir takvim yılı içinde Türkiye'de altı aydan fazla oturması, tam mükellefiyet esasında vergilendirilmesi için yeterlidir.

Anılan kanunun 6 ncı maddesinde; Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği, 7 nci maddesinde ise; dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından sermayenin Türkiye'de yatırılmasıyla menkul sermaye iradının Türkiye'de elde edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan; mezkur Kanunun 75 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dâhildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı sayıldığı hükme bağlanmıştır.

Yine aynı Kanunun "Toplama Yapılmayan Haller" başlıklı 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de, dar mükellefiyette, tamamı Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir.

Öte yandan, anılan Kanunun 22 nci maddesinin (3) numaralı bendinde ise, tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısının gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna edilen tutar üzerinden 94 üncü madde uyarınca tevkifat yapılacağı ve tevkif edilen verginin tamamının, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edileceğine hükmedilmiştir.

Bilgisayar kayıtlarımızın tetkikinden, Adres Bilgileri Raporunda, ……. ……./İstanbul adresinin yerleşim yeri olarak 28/10/2013 tarihinde adınıza tescil edildiği ve bugüne kadar aralıksız olarak devam ettiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla; ikametgâhı Türkiye'de bulunanlar ve bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanların tam mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerekmektedir. Ancak gelirin elde edildiği dönemde yurtdışında ikamet edildiğini belirten ilgili ülke yetkili makamlarından alınacak mukimlik belgesinin ve ilgili takvim yılında altı aydan fazla süre Türkiye'de bulunulmadığına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünden alınacak belgenin ibrazı durumunda, dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilmeniz söz konusu olabilecektir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ikametgâhınızın Türkiye' de olması sebebiyle tam mükellefiyete tabi olmanız, sahip olduğunuz iştirak hisselerinden dolayı elde ettiğiniz kar payının brüt tutarının yarısının gelir vergisinden istisna olması ve kalan tutarın vergiye tabi gelir olarak dikkate alarak bu tutarın Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2019 yılı için 40.000.-TL) aşması durumunda tamamını Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan etmeniz gerekmektedir.

Ancak,  gelirin elde edildiği dönemde yurtdışında ikamet ettiğinizi belirten ilgili ülke yetkili makamlarından alınacak mukimlik belgesinin ve ilgili takvim yılında altı aydan fazla süre Türkiye'de bulunmadığınıza ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünden alınacak belgenin ibrazı durumunda, dar mükellefiyete tabi olacak ve Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş bulunan menkul sermaye iratlarınız için Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre yıllık gelir vergisi beyannamesi vermenize gerek bulunmayacak olup kar dağıtımı yapan kurum bünyesinde Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca yapılan vergi kesintisi nihai vergileme olacaktır.

II- ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" 01.01.1994 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Anlaşmanın "Mukim" başlıklı 4 üncü maddesinin ilk iki fıkrasında;

"1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından, "bir Akit Devletin mukimi" terimi, o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah, kanuni merkez, iş merkezi veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti altına giren kişi anlamına gelir. Fakat bu deyim, o Devletin vergi mükellefiyeti altına sadece sözkonusu Devlette gelir elde ettiği için giren kişileri kapsamına almaz.

2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin statüsü aşağıdaki kurallara göre belirlenecektir:

a) Bu kişi, daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir (hayati menfaatlerin merkezi);

b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yeraldığı Devlet saptanamazsa veya kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Akit Devletin mukimi kabul edilecektir;

c) Eğer kişinin her iki Akit Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev sözkonusu değilse, bu kişi vatandaşı bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya aksine her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir."

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, bir devletin iç mevzuatında düzenlenen ev, ikametgah veya benzer yapıda herhangi bir kriter nedeniyle o devlette vergi mükellefiyeti altına giren bir gerçek kişi, o devletin mukimi kabul edilmektedir. Akit devletlerin iç mevzuatları gereğince kişinin aynı andaher iki devletin de mukimi olması durumunda ortaya çıkan çifte mukimlik sorunu ise 2 nci fıkrada yer alan kriterler sırasıyla uygulanmak suretiyle çözümlenecektir.

Söz konusu kişi, iç mevzuat hükümlerimize göre Türkiye mukimi addedilmesi halinde, tüm dünya gelirleri üzerinden Türkiye'de gelir vergisine tabi tutulacaktır. Aynı kişinin İtalya iç mevzuatına göre de İtalya mukimi sayılması halinde ise ortaya çıkacak olan çifte mukimlik sorununun Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan kriterlerden önce yer alana öncelik verilmek suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.

Anlaşmanın "Temettüler"i düzenleyen 10 uncu maddesinin 1 ve 2 nci fıkrasında ; "1. Bir Akit Devletin mukimi olan bir şirket tarafından diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen temettüler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Bununla beraber sözkonusu temettüler, ödemeyi yapan şirketin mukimi olduğu Akit Devletçe de kendi mevzuatına göre vergilendirilebilir; ancak temettü elde eden kişi temettünün gerçek lehdarı ise bu şekilde alınacak vergi gayrisafi temettü tutarının yüzde % 15'ini aşamaz."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, Türkiye'de mukim kabul edilmeniz halinde vergilendirme hakkı iç mevzuat hükümleri gereği yalnızca Türkiye'ye ait olacaktır. İtaya mukimi kabul edilmeniz halinde ise Anlaşmanın 10 uncu maddesinin 1 inci ve 2 inci fıkraları uygulanacak olup vergilendirme hakkı İtalya'ya aittir. Ancak Türkiye'nin de gayrisafi temettü tutarının yüzde % 15'ini aşmamak üzere vergi alma hakkı vardır. Söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

Türkiye'de bu şekilde ödenen vergi ise, Türkiye - İtalya Anlaşmasının "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı 23 üncü maddesi gereğince, İtalya'da ödenecek bu gelire ilişkin vergiden mahsup edilmek suretiyle aynı gelir üzerinden iki defa vergi alınması önlenmiş olacaktır.

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmeniz için İtalya'da tam mükellef olduğunuzun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinizin İtalya yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile birlikte noterce veya İtalya'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise, ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimizin uygulanacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı: 62030549-120[Mük.20-2020/629]-436747

Tarih: 03.06.2021

Konu: Faaliyeti sonlanan mükellefin geçmişe dönük olarak genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanıp yararlanamayacağı hak.

İlgi: 12/06/2020 tarih ve 1670525 sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, genç girişimcilerde kazanç istisnası hakkında bilgi sahibi olmadığınızdan dolayı mükellefiyet tesis tarihi (08/11/2018) itibarıyla genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanmadan sehven beyannamelerinizi verdiğiniz ve 31/03/2019 tarihinde faaliyetinizi sonlandırdığınız belirtilerek, genç girişimcilerde kazanç istisnasından geriye dönük olarak yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Genç girişimcilerde kazanç istisnası” başlıklı mükerrer 20 inci maddesinde; “Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır.

  1. İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,
  2. Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),
  3. Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması halinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,
  4. Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hali hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,
  5. Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.

İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hallerinde dahi yıllık beyanname verilir.

Bu istisnanın, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara 292 Seri No.lu Gelir vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir.

Buna göre, gelir vergisi mükelleflerinin anılan Kanunun ”Genç Girişimcilerde Kazanç İstisnası” başlıklı mükerrer 20 nci maddesinde yer alan şartları topluca taşımaları kaydıyla söz konusu istisnadan işe başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi süresince yararlanmaları mümkün bulunmakta olup, faaliyette bulunduğunuz 2018 ve 2019 takvim yılları için geçmişe dönük olarak söz konusu istisnadan yararlanabileceğiniz tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

2022 yılına ilişkin sahip olduğunuz ev, işyeri, arsa ve arazi için emlak vergisinin ilk taksitini ödeme süresi 1 Mart’ta başladı. İlk taksitin mayıs ayı sonuna kadar gayrimenkulün bulunduğu yer ilçe belediyesine ödenmesi gerekmektedir. Ödenmemesi durumunda ödenmeyen bu vergi üzerinden ayrıca 1 Haziran’dan itibaren her ay için aylık yüzde 1,6 oranında gecikme zammı da ödenmesi gerekmektedir.

Ancak aşağıda belirttiğim koşulları taşıyorsanız ve isterseniz emlak vergisini ödemeyebilirsiniz. Ayrıca aşağıda belirttiğim koşulları daha önceki dönemlerde de taşıyorsanız, ödediklerinizi iade de alabilirsiniz.

Soru 1) Sıfır oranlı emlak vergisinden (indirimli) kimler yararlanır?

Konuta ilişkin sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanmak için Emlak Vergisi Kanunu m.8 uyarınca gazi, engelli, şehitlerin dul ve yetimleri, hiçbir geliri olmayan ve sadece Türkiye’de kanunla kurulu bir sosyal güvenlik kurumundan emekli, dul, yetim, ölüm ve maluliyet aylığından ibaret olan biri olmanız gerekmektedir.  

Soru 2) Engelliyim ama bir belediyede santral görevlisi olarak çalışıyorum. Sahip olduğum eve ilişkin emlak vergisi istisnasından yararlanabilecek miyim?

EVK m.8’de sayılan bu kişilerden; gaziler, engelliler ve şehitlerin dul ve yetimlerin başka bir geliri olsa dahi bu istisnadan yararlanabilirken, işsizler ile emekli gibi sosyal güvenlik kurumundan aylık alanların kira ticari kazanç gibi başka bir gelirinin olmaması gerekmektedir. Yani gaziler, şehit dul ve yetimleri ile engelliler çalışsalar dahi ya da faiz geliri olsa dahi ya da şirket ortağı olsalar dahi sahip oldukları 200 m2’yi aşmayan tek konut için emlak vergisi ödemezler.

Bu nedenle santral görevlisi, memur, işçi, kamuda ya da özel sektörde ücretli çalışsanız bile bu istisnadan yararlanabilirsiniz.  

Soru 3) Engellilik oranım en az yüzde kaç olmalı ki bu istisnadan yararlanabileyim?

Engelliler sahip oldukları konuttan dolayı emlak vergisi ödemezler. Bu kişilerin ayrı bir gelirlerinin olması bu uygulamadan yararlanmalarına engel değildir. Bu kişilerin engelli kartlarını belediyeye ibraz etmeleri yeterlidir. Engelli kartı olmayanların ise tam teşekküllü hastane raporunu belediyeye sunmaları yeterlidir. Engelli sayılma oranı ise en az %40’tırBazı belediyeler oranı yüksek tutuyor. Hata yapıyorlar, uyarınız belediye yetkililerini. Koşulumuz; Engellilere ait Türkiye’de TEK konutu olacak ve bu konut 200 m2’yi geçmeyecek. Başka bir gelirinin olması önemi yoktur.

Örneğin yüzde 90 görme engelli Sacide Hanıma ait İstanbul Suadiye’de 180 m2 tek konut bulunmaktadır. Sacide Hanım aynı zamanda bir üniversitede ücret karşılığı çalışmaktadır. Başka bir geliri olsa dahi bu uygulamadan yararlanacak yani sahip olduğu konut 200 m2’den küçük olduğu için sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır.

Soru 4) Şehit eşiyim ve şu an kaldığımız ev 250 m2, bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Gaziler ile şehitlerin dul ve yetimleri sahip oldukları konuttan dolayı emlak vergisi ödemezler. Bu kişilerin ayrı bir gelirlerinin olması bu uygulamadan yararlanmalarına engel değildir. Koşulumuz; gaziler ile şehitlerin dul ve yetimlerine ait Türkiye’de tek konutu olacak ve bu konut 200 m2’yi geçmeyecek. Başka bir gelirinin olmasının bir önemi yoktur. 200 m2’yi geçerse maalesef bu istisnadan yararlanamayacak ve emlak vergisini ödemek zorunda kalacaktır.

Örneğin bir şehidin oğluna ait İstanbul Bakırköy’de 140 m2 tek konut bulunmaktadır. Bu kişi aynı zamanda market işletmektedir. Başka bir geliri olsa dahi bu uygulamadan yararlanacaktır. Yani sahip olduğu konut 200 m2’den küçük olduğu için emlak vergisi istisnasından yararlanacaktır. 

Soru 5) Pandemiden dolayı iki yıldır işsizim. Bankada 500 bin TL param var ve bu paradan 2021 yılında 50 bin TL faiz kazancı elde ettim. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

18 yaşını doldurmuş kişilerin ticari, zirai, doktorluk, avukatlık gibi serbest meslek kazancı, ücret geliri yoksa ve 2021 yılı için 53 bin TL’yi aşmayan faiz/repo kazancı varsa bu istisnadan yararlanır. Ancak bunlar, 200 m2’yi aşmayan tek konut için sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanırlar. Yani emlak vergisi ödemezler.

Örneğin 35 yaşında işsiz ve başka da geliri olmayan Ahmet Bey sahip olduğu 150 m2’lik tek konut için emlak vergisi ödemeyecektir.

Bu arada kişinin bankadaki parasının tutarının bir önemi bulunmamaktadır. Aslolan elde ettiği faiz gibi kazancın 2021 yılı için 53 bin TL’yi aşmamasıdır.  Şayet elde edilen faiz gibi kazancı, 2021 yılı için 53 bin TL’yi aşmışsa yararlanamaz.

Örneğin iki yıldır işsiz olan Ali Bey, 2021 yılında bankadaki parasından dolayı 60 bin TL faiz kazancı elde etmiştir. 150 m2’lik tek konutu olan Ali Bey, 2021 yılında elde ettiği faiz kazancı tutarı 53 bin TL’lik sınırı aştığından bu istisnadan yararlanamayacak ve dolayısıyla da emlak vergisini ödeyecektir.

Soru 6) 15 yaşındaki Esra’ya ölen babasından 170 m2 bir konut kalmıştır. Lise öğrencisi olan Esra, bu istisnadan yararlanabilecek mi?

Hiçbir geliri olmayıp ve 18 yaşını doldurmamış olup mülkiyetinde bulunan tek konut için bu istisnadan yararlanılamaz. Yani herhangi bir geliri olmayan Esra, 18 yaşını doldurmadığı için maalesef bu istisnadan yararlanamayacaktır. Ancak Esra’ya bakmakla yükümlü olan veli ya da vasinin de hiçbir geliri yok ise o zaman Esra’ya ait olan bu konut için sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılır.

Örneğin babası ölen 6 yaşındaki Cemal’e 120 m2 bir konut kalmıştır. Velisi olan annesinin de hiçbir geliri yoktur. Bu durumda Cemal 18 yaşını doldurmamasına rağmen sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacak yani emlak vergisi ödemeyecektir.

Soru 7) 20 yaşında üniversite öğrencisi Ali’ye ölen babasından 180 m2 bir konut kalmıştır. Ayrıca babasından dolayı belli bir tutar aylık da almaktadır. Ali, bu istisnadan yararlanabilecek mi?

18 yaşını doldurmamış ya da doldurmuş kişi ölen anne/babasından dolayı aylık alıyorsa yine sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır. Ali, 18 yaşını doldurduğu ve 200 m2’ye kadar tek konuta sahip olduğu için ölen babasından dolayı aldığı aylık bu istisnadan yaralanmasına engel olmayacaktır.

Soru 8) Gelirimin olmadığını nasıl ispatlayacağım?

Hiçbir geliri olmayanların bu istisnadan yararlanabilmeleri için bu durumu belediyeye bildirmeleri ve akabinde hiçbir geliri olmadıklarına ilişkin belediyeden alacakları belgeyi doldurup vermeleri gerekmektedir.

Ayrıca ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesinden vergi mükellefiyetinin olmadığına, Emekli Sandığı/Bağkur/SGK’dan sigortalı olmadıklarına ilişkin belgeleri de aynı belediyeye vermeleri gerekmektedirYeşil kart, Emekli Sandığı/Bağkur/SGK’dan alınan belge yerine geçer ayrıca Emekli Sandığı/Bağkur/SGK’dan belge almalarına gerek yoktur.

Ancak 57 Seri No.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde; belediyelerce sunulan bilgilerin teyit edilmesi hatta tapu kayıtları, emeklilik durumlarını da sorgulamaları gerektiği belirtilmiştir. Yani “siz belediyeye durumunuzu yazılı olarak bildirin belediye teyit eder” diyor ama siz yine de takibi bırakmayanız.  

Soru 9) SGK emeklisiyim, bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Bu istisna Türkiye’de kanunla kurulmuş olan sosyal güvenlik kurumlarından emekli, yaşlılık, malullük, dul, yetim ve ölüm aylıklarını kapsamaktadır. Yani bu aylıklardan birini alanlar emlak vergisi ödemeyebilir. Özetle bu madde, sadece emeklileri kapsamamaktadır.

Bunun için ilk şartımız aylık alınan kurumun Türkiye’de kanunla kurulmuş bir sosyal güvenlik kurumu olmasıdır. Emekli Sandığı, SSK, Bağkur, TOBB’un Emekli Sandığı Vakfı gibi kurumlardan aylık alınması gerekmektedir. Konuyu sadece emekli aylığı olarak görmemek lazım.

İkinci koşul gelirlerin, bu kuruluşlardan elde edilen aylık gelirinden ibaret olmasıdır. Yani kiralardan, avukatlıktan, ara sıra da olsa doktorluk hizmetinden, market işletmeciliği gibi ticari bir faaliyetten bir gelirinin olmaması gerekmektedir. Ancak faiz, repo gibi kazanç varsa ve bu tutar 2021 yılı için 53 bin TL’yi aşmazsa sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılır; aşarsa yararlanılamaz.

Örneğin İzmir Karşıyaka’da 140 m2 tek konuta sahip emekli Yalçın Amca SGK emeklisi olup yıllık 25 bin TL faiz gelirinden başka geliri bulunmamaktadır. Buna göre Yalçın Amca’nın elde ettiği faiz geliri 53 bin TL’yi aşmadığı için hiçbir geliri yok sayılacak ve sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır.

Örneğin Bağkur emeklisi Erol Amca, emeklilik sonrası bir market açarak işletmeye başlamıştır. 2021 yılında yıllık 25 bin TL gelir elde etmiştir. Erol Amca market işletiminden yani ticari kazanç elde ettiği için (tutar (TL) ne kadar olursa olsun) sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanamayacaktır.

Üçüncü koşul sosyal güvenlik kurumundan aylık alanın konutunun tek olması ve bu konut brüt 200 m2’yi geçmemesi gerekiyor. Ancak gelir getirmeyen dükkân, arsa, arazi varsa gelir getirmemek şartıyla bu istisnadan yararlanılabilir.

Örneğin Dokuz Eylül Üniversitesinden emekli Profesör Uğur Hocanın emekli aylığı dışında başka geliri yoktur. Uğur Hocaya ait Urla’da bir arsa bulunmaktadır. Bu arsayı herhangi bir kimseye kiraya vermemiştir. Buna göre Uğur Hoca sahip olduğu tek konut için sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır.  

Soru 10) Ben SGK’dan emekli oldum. 190 molan oturduğumuz ev benim üstüme ama eşim hala çalışıyor ve bizimle yaşayan oğlum da avukatlık yapıyor.  Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Sosyal güvenlik kurumlarından aylık alan kişilerin eşi, anne/babasının, çocuklarının, kardeşlerinin vs gelirlerinin olması sosyal güvenlik kurumdan aylık alan kişiyi etkilemeyecektir. Yalnız burada da konutun 200 m2’yi geçmemesi gerekmektedir, geçerse hiçbir şekilde bu istisnadan yararlanılamaz.

Örneğin SGK’dan emekli Ayşe Hanım’a ait tek konut bulunmaktadır. Eşi Ahmet Bey ise banka müdürü olup aylık yüklü bir maaş almaktadır. Ayrıca Ahmet Bey’e ait ve kirada iki konut iki de dükkân bulunmaktadır. Bu durum Ayşe Hanım’ı bağlamayacak olup sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır.

Örneğin emekli öğretmen Ali Bey ve aktif/hala çalışan eşi Dr. Ayşe, Ali Bey’e ait Sarıyer’de 180 m2’lik bir konutta mühendis oğluyla birlikte oturmaktadırlar. Ali Bey’in emekli maaşı dışında başkaca geliri bulunmamaktadır. Ancak Dr. Ayşe Hanım’ın mülkiyetinde aktif kira getiren 3 dairesi, 2 dükkânı, bankada yüklüce mevduatı ve bir ticari şirkette ortaklığı, mühendis çocuğa ise ait kirada 2 daire bulunmaktadır. Ali beyin mülkiyetinde olan ve ailecek oturdukları Sarıyer’deki bu konut için Ali Bey emlak vergisi istisnasından yararlanacaktır.

Soru 11) Ben SGK’dan emekli oldum. 180 molan oturduğumuz evin yarısı benim üstüme yarısı da hala çalışan eşimin üstüne.  Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Eşler aynı tek konuta hisseli sahiplerse, hisseleri oranında sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanabilirler. Konuta hisseli sahip olunması halinde ise evin toplam brüt alanı dikkate alınacağından, toplam brüt alan 200 m2’yi aşarsa, bu istisnadan yararlanılmayacaktır. Yani burada istisna şartını sağlayan kişi kendi payına düşen kısmı kadar istisnadan yararlanacaktır.

Örneğin SGK’dan emekli aylığı dışında geliri olmayan Ayşe Hanım ile hala bir kurumda ücret karşılığı çalışan eşi Ali Bey yarı yarıya hisseli 180 m2 konut için yıllık 1.800 TL emlak vergisi ödemektedir. Ayşe Hanım kendisine isabet eden yani ödenen tutarın yarısını (900 TL) sıfır oranlı emlak vergisinden yararlandığı için ödemeyecektir. Diğer yarısını ise Ali Bey ödeyecek ve yıllık 1.800 TL yerine toplamda sadece 900 TL emlak vergisi ödeyecektir. Yani ev hanımı Ayşe Hanım ile çalışan eşi yarı yarıya hisseli 180 m2’lik bir konut için (brüt alan 200 m2’yi aşmadığından) çalışan eş hissesi oranında emlak vergisini öderken ev hanımı Ayşe Hanım hissesine isabet eden kısım için emlak vergisi ödemeyecektir.

Örneğin emekli olan eşi ile birlikte satın aldığı 300 m2’lik konuttan dolayı eşiyle birlikte yarı yarıya ortak olan eş, kendi hissesine isabet eden metrekareyi değil evin brüt toplamı dikkate alınarak değerlendirileceğinden bu istisnadan yararlanamayacaktır.

Soru 12) SGK’dan emekli İnci Hanım’ın iki ayrı evde hissesi bulunmaktadır. Emekli aylığı dışında başka geliri olmayan İnci Hanım bu istisnadan yararlanabilir mi?

İnci Hanım, iki ayrı eve düşük oranlı da olsa hisseli sahipse bu istisnadan yararlanamayacaktır. Dolayısıyla iki ev için de hissesi oranında emlak vergisini ödemesi gerekmektedir. Yani iki yarım bir etmiyor! 

Soru 13) Kat irtifaklı arsa tapusu olan 180 m2’lik bir konuta sahibim. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Kat irtifaklı arsa tapusu olan konut sahipleri de bu istisnadan yararlanır. Sıfır oranlı emlak vergisi için, binaya ait iskân belgesinin alınması şartı yoktur. Çok daha önemlisi, İstanbul’da çok fazla olan sadece arsa tapulu konutlar için de bu hükümlerden yararlanılır.

Soru 14) Almanya’dan emekliyim. Şu an Samsun’da 180 m2’lik tek bir konuta sahibim. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Yabancı bir Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli olan kişi bu istisnadan yararlanamaz. Kanun hükmüne göre “Kanunla Kurulan Sosyal Güvenlik Kurumları” ibaresinden yola çıkarsak hayır yararlanamaz. Yani Almanya’ya çalışmak için giden Taner Amca orada emekli olup Türkiye’ye dönerse Türkiye’de sahip olduğu konut için emlak vergisi ödeyecektir. Yabancı ülkelerde kurulan bu gibi sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli olan kişilerin, Türkiye’de brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olsalar bile, bina vergisi indiriminden yararlanmaları mümkün değildir 

Soru 15) Ben SGK’dan emekli oldum. 180 molan oturduğumuz konut dışında ayrıca kira gelirim de var. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Kira geliri elde edilmesi istisnadan yararlanmaya engeldir. Kira tutarı önemli değildir. Ne kadar olursa olsun istisnadan yararlanılmaz.

Soru 16) SGK’dan emekli oldum. 180 molan konutumu kiraya verdim biz de başka bir eve kiraya çıktık. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Sahip olduğunuz evi kiraya verip siz de kiraya çıkarsanız o zaman istisnadan yararlanabilirsiniz. Ama sahip olunan tek konutu kiraya verip başkasının evinde kira vermeden oturulursa o zaman kira geliri var kabul edilir ve istisnadan yararlanılamaz.

Örneğin emekli aylığından başka geliri olmayan SGK’dan emekli Derya Hanım oturduğu evi kiraya verip başka yere taşınmıştır. Bu durumda Derya Hanım istisnadan yararlanmaya devam edecektir.

Soru 17) SGK’dan emekli oldum. 180 molan konutumu kiraya verdim ve kızımın yanına taşındım. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Örneğin emekli aylığından başka geliri olmayan SGK’dan emekli İdil Hanım oturduğu evi kiraya verip oğlunun yanına ve oğlunun sahip olduğu eve taşınmıştır. Bu durumda İdil Hanım, kira geliri olduğu gerekçesiyle istisnadan yararlanmayacaktır.

Örneğin emekli aylığından başka geliri olmayan SGK’dan emekli Nesrin Hanım oturduğu evi kiraya verip kızının yanına ve kızının da kira ödediği eve taşınmıştır. Bu durumda Nesrin Hanım, kira geliri olduğu gerekçesiyle istisnadan yararlanmayacaktır.

Örneğin emekli aylığından başka geliri olmayan SGK’dan emekli Ercan Amca oturduğu evi kiraya verip oğlunun yanına ve kirayı da Ercan Amcanın üstlendiği eve taşınmıştır. Bu durumda Ercan Amca bu istisnadan yararlanmaya devam edecektir.  

Soru 18) Ev hanımıyım, bu istisnadan yararlanabilir miyim?

Ev hanımları da “hiçbir geliri” olmayanlar sınıfındadır. Ev hanımlarının da hiçbir gelirleri yok ise bunu belediyeye ibraz ederlerse istisnadan yararlanabilirler. Ancak ev hanımının, yukarıda sayıldığı gibi hiçbir gelirinin ve sahip olduğu konutunun da kirada olmaması gerekmektedir.

 Örneğin hiçbir geliri olmayan ev hanımı Demet Hanım sahip olduğu 190 m2 konutta doktor eşi ve öğretmen kızıyla birlikte oturmaktadır. Başka geliri olmayan ev hanımı Demet Hanım sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanacaktır.  

Soru 19) İstisnadan yararlanabilmek için konuta ilişkin şartlar var mı?

Sahip olunan binanın hem konut olması hem tek olması hem de brüt 200 m2’yi geçmemesi gerekmektedir. Bu üç şart birlikte sağlanacaktırBu koşul gaziler, engelliler, şehitlerin dul ve yetimleri, işsizler ve sosyal güvenlik kurumundan aylık alan HERKES için geçerlidir.

Kanun maddesinde yer alan indirimli bina vergisi uygulaması, sadece mesken (konut) vasıflı binalar için uygulanmaktadır. Bu nedenle, konut olmayan ya da konut vasfını kaybeden binalar için indirimli bina vergisi oranı uygulanması mümkün değildir. Maliye Bakanlığı’nın verdiği bir özelgede; fiilen de olsa işyeri olarak kullanılan binanın konut vasfını kaybettiği gerekçesiyle bu indirimli orandan yararlanamayacağı belirtilmiştir.

Konutun belli bir kısmı, depo, dükkân gibi bir şekilde başkasına kullandırılsa bile “konutumuz” konut vasfını kaybettiğinden hem de kira geliri alındığı varsayımıyla bu indirimden yararlanılamayacaktır. Yani emlak vergisi ödenecektir.

Örneğin SGK emeklisi Ahmet Amcanın emekli maaşından başka bir geliri bulunmamaktadır. Sahip olduğu konutunun bir odasını binanın altında bulunan kırtasiyeye depo olarak kullanması için aylık 500 TL’ye kiraya vermiştir. Ahmet Amca, odayı kiraya verdiği için konut, “konut vasfını” kaybettiğinden emlak vergisi ödeyecektir.

Özetle bir binanın kısmen veya tamamen mesken olarak kullanılmaması ya da mesken dışında bir amaca tahsis edilmesi halinde indirimli bina vergisi oranı (sıfır) uygulama­sından faydalanabilmesi mümkün değildir.

Soru 20) SGK’dan emekliyim ve iki tane evim var. Bu istisnadan hangi ev için yararlanacağım?

Kanun maddesi 200 m’yi aşmayan tek (bir) konut için bu istisnayı uyguluyor. Birden fazla konut varsa hiçbiri için bu istisnadan yararlanılmaz.  Yani ikinci bir ev varsa ikisi için de emlak vergisi ödenmek zorundadır.

Soru 21) SGK’dan emekliyim ve bir evim bir de dükkanım var. Bu istisnadan yararlanabilir miyim?

İkinci eviniz varsa istisnadan yararlanamıyorsunuz ama tek konutun yanında gelir getirmeyen arsa, arazi, depo vs varsa istisnadan yararlanabiliyorsunuz. Tek konutu olup da gelir getirmeyen depo, samanlık, arsa ya da arazisi de olanlar konut için bu istisnadan yararlanabilecektir. Bunun tek istisnası engellilere, gazilere, şehitlerin dul ve yetimlerine ilişkindir. Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni veya tek meskende hissesi bulunan engelliler, gaziler ile şehitlerin dul ve yetimlerinin emlak vergisi istisnasından yararlanabilmesi için herhangi bir faaliyet veya gelir şartı aranılmayacaktır. Bunlar her hal ve takdirde emlak vergisi istisnasından yararlanacaklardır. Yani gazi iseniz ve 200 m2’yi geçmeyen tek meskeniniz varsa isterseniz holding sahibi olun söz konusu konuta ilişkin emlak vergisi ödemeyeceksiniz.

Buradaki gelir getirmeyen ifadesini, niteliği bakımından karine olarak gelir getirmesi mümkün olmayan taşınmaz olarak anlamak gerekmektedir. Aksi takdirde normalde kira geliri getiren bir işyerinin bir müddet için boş kalması durumunda gelir getirmeyen bir işyerinden söz edilmesi mümkün değildir.

Soru 22) SGK’dan emekli oldum. 180 molan konutum var ve bu konut için sıfır oranlı emlak vergisi istisnasından yararlanıyorum. Ama bugün bir otelde resepsiyonda çalışmaya başladım. İstisnadan yararlanmaya devam edecek miyim?

Emekli olan kişi emeklilik sonrası çalışmaya devam ederse emlak vergisi ödeyecektir. Yani bu istisnadan yararlanmayacaktır. Bunun istisnası ise bu kişilerin engelli, gazi ya da şehitlerin dul ve yetimleri olmasıdır. Yani bir engelli emekli olduktan sonra çalışsa da yine emlak vergisi ödemeyecektir. Yani engelli kişinin ne kadar geliri olursa olsun 200 m2’yi aşmayan tek konutu için emlak vergisi ödemeyecektir.  

Soru 23) İstisnadan yararlanmam için evde oturmam şart mı?

Böyle bir şart bulunmamaktadır. Yani başkasının kullanımına bıraksanız bile emlak vergisi ödemenize gerek yok. İndirimli vergi oranının uygulanması için meskende bizzat oturma şartı aranmamaktadır. Bu nedenle, sahip olduğu büyüklüğü 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni boş tutan, kiraya veren veya bedelsiz olarak bir başkasının kullanımına bırakarak başka bir konutta kirada oturanlarda diğer şartları taşımaları kaydıyla indirimli vergi oranından faydalanabileceklerdir. Kiraya verilen evin kira gelirinin, kiralanan ev için ödenen kira tutarından fazla olmasının önemi yoktur.

Soru 24) 2021 yılında emekli oldum, ne zaman istisnadan yararlanmaya başlayacağım?

İstisnadan yararlanma hakkı takip eden yıldan itibaren başlar. Örneğin 2021 yılında emekli olduysanız 2021’de emlak vergisini ödemeniz gerekmektedir. Ancak 2022’den itibaren istisnadan yararlanabileceksiniz. O yüzden mayıs ayı sonuna kadar belediyeyi ziyaret etmeniz lehinize olacaktır.  

Soru 25) Yazlık evler için bu istisna uygulanır mı?

Yazlık evlerde ara sıra gidilip oturuluyorsa her şekilde emlak vergisi ödenmesi gerekmektedir. Ancak yazlık evde yaz kış devamlı oturuluyorsa bunun için yukarıda şartları taşımaları halinde emlak vergisi ödenmeyecektir. Örneğin emekli bir amca Ege sahillerinde bir yazlık ev alıp artık kalan ömrünü orada tamamlamak için gidip oraya yerleşirse ve bu ev de 200 m2’yi aşmıyorsa ve amcanın ticari, zirai, serbest meslek, kira geliri gibi bir kazancı da yok ise emlak vergisi ödemeyecektir.

Soru 26) Üç yıldır emekliyim ama bilmediğim için emlak vergini ödemeye devam ettim. Bu ödediklerimi geri alabilir miyim?

Evet, geçmişe yönelik 5 yıl için iade alınabilir. 2010 yılında emekli oldunuz, başkaca bir geliriniz yok ve 200 m2’yi aşmayan bir konutunuz var ve bu konut için 2010 yılından bu yanadır da emlak vergisi ödediniz. Geçmişe yönelik 5 yıl için ödediklerinizi iade alabilirsiniz. Bugün itibariyle 2017 ve sonrası yıllarda ödenen emlak vergisi iade alınabilirken maalesef şartları taşısanız bile 2017 öncesi ödenenler iade alınamamakta. İade almak için evin bulunduğu yerin ilçe belediyesine gidip istenilen belgelerle birlikte dilekçe vermeniz kâfidir. Murat Batı

https://t24.com.tr/yazarlar/murat-bati/26-soruda-sifir-oranli-emlak-vergisi-istisnasi,34437

7346 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunu ile  4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda, merkez veya bölge dışında çalışılan sürelerde gelir vergisi stopaj teşviki uygulanmasına yönelik olarak yapılan düzenlemelere  ilişkin açıklamaların yer aldığı  9 Seri No.lu 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Genel Tebliği Taslağı hazırlanmıştır. 

Mevcut taslağın geliştirilmesini teminen konu ile  ilgili görüş ve önerilerinizi, 21.03.2022 tarihine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. posta adresine iletebilirsiniz. 

Söz konusu Tebliğ Taslağı için tıklayınız

I-GİRİŞ

Türkiye İstatistik Kurumunun 04/03/2022 tarihli haber bülteninde yer aldığı üzere 2021 yılına ilişkin verilere göre ülkemiz nüfusunun %23’ü 15-29 yaş aralığındadır. Yaklaşık 19.5 milyon kişiye tekabül eden bu nüfus Avrupa Birliğine üye 27 ülkenin 22’sinin nüfusundan (ayrı ayrı ülke bazından toplam nüfuslarından) fazladır. 10/02/2016 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6663 Sayılı Kanun 1.maddesiyle Gelir Vergisi Kanunun (GVK) mülga mük. 20.maddesi yeniden düzenlenmiş ve şartları taşıyan genç girişimcilerin üç vergilendirme dönemi süresince her vergilendirme dönemi için ayrı ayrı 75.000 TL’ye kadar olan kazançları gelir vergisinden istisna tutulmuştur. 01/06/2018 Tarihinden itibaren söz konusu gelir vergisi istisnasından yararlananların bir kısmına 5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesiyle bir yıl süreyle SGK prim teşviki (BAĞ-KUR desteği) imkânı da sağlanmıştır. Gerçek kişilerin 2021 yılı gelirlerinin (kazanç ve iratlarının)  konu edildiği gelir vergisi beyannamelerinin 31/03/2022 tarihine kadar verilmesi gerekmektedir. Nüfusumuzun önemli bir kısmını oluşturan gençlerden vergi mükellefiyeti tesis ettirenlerin yararlanabileceği söz konusu istisnanın şartlarını hatırlamakta ve özellikli hususlara değinmekte fayda bulunmaktadır.

II-GELİR VERGİSİ MEVZUATI KAPSAMINDA GENÇ GİRİŞİMCİ İSTİSNASI

Genç girişimcilerde kazanç istisnası GVK’nın mük. 20.maddesinde düzenlenmiş olup mezkur düzenlemeye ilişkin usul ve esaslar 292 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirlenmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığının özelge havuzu incelendiğinde mükelleflerin söz konusu istisna uygulamasına ilişkin birçok konuda tereddüde düştükleri anlaşılmaktadır. Biz de açıklamalarımızı kanun, tebliğ ve verilen özelgeler çerçevesinde yapacağız.

1-İstisnadan kimler yararlanabilir?

Esasında bu maddelere ön şart ya da mükellefiyet ve kazanç unsuru şartları da diyebiliriz. Zira aşağıdaki mükellef grubunda olmayan ya da söz konusu kazanç unsurlarına sahip olmayanlar diğer şartları sağlasalar dahi istisnadan yararlanamaz.

a-Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettiren,

b-Mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşının doldurulmamış (diğer bir ifade ile otuz yaşından gün alınmamış),

c-Tam mükellef gerçek kişiler (GVK’nın 3. ve 4.maddesi kapsamında olanlar),

diğer şartları da sağlamaları halinde genç girişimci istisnasından yararlanabilirler.

2-İstisnadan yararlanma şartları nelerdir?

a-İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,

b-Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),

c-Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması (Bu hükmün GVK’nın 1.maddesindeki gelirin şahsiliği ilkesiyle bağdaşmadığı görüşündeyiz),

d-Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,

e-Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması (Tebliğe göre mevcut işletmeye veya ortaklığa sonradan ortak olunması durumunda, diğer tüm şartları taşısalar dahi, ortakların hiçbiri bu istisnadan yararlanamaz. Bu ifade ortaklık kurulduğunda istisnadan yararlanan ve öteden beri ortak olanların istisna haklarını kaybedecekleri anlamına gelir).

Yukarıda sayılan şartlardan (d) ve (e) maddelerini peçelemeye karşı bir vergi güvenlik önlemi olarak nitelendirebiliriz.

3-İstisnadan yararlanmak için genç girişimci belgesi alma ya da bildirim zorunluluğu var mı?

Kanun ve tebliğde istisnadan yararlanmak için genç girişimci belgesi alma ya da bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır (Gaziantep V.D. Başkanlığının 12/07/2019 tarih ve 16700543-120[18-515-112]-E.49678 sayılı özelgesi ile Şanlıurfa V.D. Başkanlığının 07/04/2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.63.15.01-120-10978 sayılı özelgesi). Ancak 5510 SK’nın 81/1-k maddesi kapsamında prim teşvikinden yararlanmak için ilgi vergi dairesinden söz konusu istisna belgesinin alınarak sosyal güvenlik kurumuna ibraz edilmesi gerekir. Ayrıca istisnadan yararlanma şartlarının sağlanıp sağlanmadığının teyidini almak adına istisna belgesinin alınması yerinde olacaktır.

4-İstisna tutarı ne kadardır? Arta kalan kısımdan gelecek yıl faydalanılabilir mi?

Şartları taşıyan mükellefler ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar için her bir vergilendirme döneminde 75.000 TL’ye kadar istisnadan yararlanabilirler. Kanunda söz konusu istisna tutarının yeniden değerleme oranıyla her yıl artırılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Zarar edilmesi ya da istisna tutarının altında kazanç elde edilmesi halinde kalan istisna tutarı ertesi vergilendirme dönemine devretmez. Örneğin şartları taşıyan bir mükellefin 2020 yılında 35.000 TL ticari kazancı olması durumunda 40.000 TL’lik tutar bir sonraki vergilendirme dönemine devretmeyecektir. Vergi harcaması niteliğindeki bu istisnanın tutarsal olarak mükellef bazında ne kadarlık bir avantaj sağlayacağının tespiti ise ülkemizde yıllar itibariyle değişen ve artan oranlı olan gelir vergisi tarifesinin uygulanması sebebiyle mümkün değildir.

5-İstisnadan ne kadar süreyle faydalanılabilir?

İstisnadan 3 vergilendirme dönemi faydalanabilecek olup önceki faaliyet devam ederken yeni bir faaliyete başlanılması bu süreyi uzatmaz. Faaliyete aralık ayında başlansa dahi istisna ay bazında değil dönem bazında uygulanacağından faaliyete başlanılan tarihi içine alan dönem birinci dönem kabul edilecektir. Örneğin şartları taşıyan Doktorun 15/12/2018 tarihinde serbest meslek faaliyetine, 20/12/2020 tarihinde ise medikal malzeme ticaretine başladığını varsaydığımızda 2018 vergilendirme dönemi birinci dönem, 2019 vergilendirme dönemi ikinci dönem, 2020 vergilendirme dönemi ise üçüncü dönem kabul edilerek istisna uygulanabilecek ancak 2021 vergilendirme döneminde elde ettiği mesleki ve ticari kazançlar için istisna uygulanmayacaktır. Kanun ve Tebliğde özel hesap dönemine ayrıca değinilmemiş olması istisna uygulamasına engel değildir.

6- Ticari, zirai  veya mesleki faaliyetin birlikte yapılması durumunda istisna nasıl uygulanır?

İstisna şartlarını taşıyan mükelleflerin bir vergilendirme döneminde anılan faaliyetlerden bir veya birkaçından kazanç elde etmeleri durumunda söz konusu istisna beyan edilen bu gelirlerin toplamına uygulanır. Ayrıca yararlanma süresi içerisinde faaliyetlerin ticari, zirai ya da mesleki faaliyet olarak değiştirilmesi veya faaliyet konusunda değişiklik yapılması istisnadan kalan süre kadar yararlanılmasına engel değildir.

7-Yabancı uyruklular genç girişimci istisnasından yararlanabilir mi?

Türkiye’de ikametgâhı bulunması nedeniyle tam mükellefiyet esasına göre vergilendirilmesi gereken yabancı uyruklular istisnaya ilişkin şartları topluca taşıması kaydıyla istisnadan yararlanmaları mümkündür (Sakarya V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 41931384-120[2019-8]-E.44770 sayılı özelgesi). Özelge her ne kadar ikametgâhı bulunan yabancı uyruklu için verilmiş olsa da GVK’nın 3 ve 4.maddesine göre tam mükellef şartlarını sağlayan yabancı uyruklular da istisnadan yararlanabilir.

8-Ticari, zirai  veya mesleki kazancı haricindeki kazanç unsurları için istisnadan yararlanılabilir mi?  İstisna kazanç unsurlarıyla istisna olmayan kazanç unsurlarının birlikte elde edilmesi halinde istisna nasıl uygulanır?

GVK’nın 2.maddesinde sayılan kazanç unsurlarından ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratları (değer artış kazancı ve arızi kazanç) elde edenler istisnadan yararlanamaz. Sayılan kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet tesis edilse ve yıllık beyanname verilse dahi bu durum ilk defa mükellefiyet tesisi şartının ihlali anlamına gelmez. (Antalya V.D. Başkanlığının 12/08/2020 tarih ve 49327596-120[GVK.ÖZ.2019.85]-124377 sayılı özelgesi). İstisna düzenlemesi vergi mükellefiyeti tesisi gerektirmeyen zirai kazanç sahiplerini de (nihai vergilendirmesi kesinti yoluyla yapılan yani gerçek usulde vergilendirilmeyen) kapsamamaktadır. İsteğe bağlı gerçek usulde vergi mükellefiyeti tesis ettiren zirai kazanç sahipleri açısından genç girişimci istisnasının vergi iadesine sebebiyet vermesi ihtimal dâhilindedir.

Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerle birlikte ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat elde edilmesi halinde istisna sadece ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerden elde edilen kazanca uygulanacaktır. Örneğin şartları taşıyan mükellefin 2021 yılında 10.000 TL ticari kazanç ve 65.000 TL gayrimenkul sermaye iradı elde ettiğini varsaydığımızda istisna sadece 10.000 TL’lik ticari kazanca uygulanacak olup 65.000 TL’lik gayrimenkul sermaye iradına kalan istisna tutarı uygulanmayacaktır.

9- Mükellefiyet tesisinden önce vergiden muaf esnaf olunması istisnadan yararlanmaya engel mi?

GVK’nın esnaf muafiyetine ilişkin hükümlerinden yararlanılması ve bu duruma ilişkin vergiden muaf esnaf belgesine sahip olunması genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanılabilmesi için gerekli olan “Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi” şartının ihlali anlamına gelmez (İstanbul V.D. Başkanlığının 03.09.2021 Tarih ve 62030549-120[Mük.20-2021/109]-688595 sayılı özelgesi).

10-Basit usule tabi olanlar istisnadan yararlanabilir mi?

7338 Sayılı Kanunla GVK’ya mük. 20/A maddesi ilave edilerek basit usule tabi olanların 01/01/2021 tarihinden itibaren elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir. Haliyle basit usule tabi olanlar 2021 yılı kazançları için beyanname vermeyeceklerinden genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanmaları da mümkün değildir. Ancak şartları taşımaları ve GVK’nın mülga 89/15.maddesinde yazılı indirim hakkının kullanılmaması kaydıyla 2021 yılı öncesi vergilendirme dönemleri için söz konusu istisnadan yararlanılması mümkündür. Geçmişte basit usulde vergilendirilen mükelleflerin ise sonraki dönemlerde ticari, zirai ya da mesleki faaliyetler nedeniyle gerçek usulde mükellefiyet tesis etmeleri halinde GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamındaki istisnadan yararlanamayacakları görüşündeyiz.

11-İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olmasından ne anlaşılması gerekir?

İşe başlamanın kanuni süresi içinde yapılmış olmasından VUK’un 168/1.maddesi anlaşılmalıdır. VUK’un 168/1.maddesine göre gerçek kişiler işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde işe başlamayı kendilerince yapabilecekleri gibi avukatları veya 3568 Sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensupları aracılığıyla da bildirebilirler. Kanuni sürede işe başlamanın bildirilmemesi şartların ihlali anlamına geldiğinden istisnadan yararlanılamaz.

12- Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesinden ne anlaşılması gerekir? Bir işletmede sigortalı olarak çalışılması (5510 SK’nın 4/a maddesi kapsamında) şartın ihlali sayılır mı?

Bir şahsın kendi işinde bilfiil çalışması, işinde ve bu işin gerektirdiği konularda fikri ve bedeni bir mesai sarf etmesidir. İşte bilfiil çalışılmasa dahi iş sahibi tarafından işin sevk ve idaresinin kendi elinde tutulması, işin yürütülmesiyle ilgili kararların alınması, planlanması veya denetiminin yapılması gibi durumlarda da istisna şartı ihlal edilmiş olmaz.

İşte bilfiil çalışılmasa dahi iş sahibi tarafından işin sevk ve idaresinin kendi elinde tutulması, işin yürütülmesiyle ilgili kararların alınması, planlanması veya denetiminin yapılması gibi durumlarda istisna şartı ihlal edilmiş sayılmamaktadır. Bu durumda sigortalı çalışılan dönemde (bilfiil çalışılmayan dönemde) işin sevk ve idaresinin sağlanması şartıyla başka bir işyerinde sigortalı çalışılması mümkün olup istisna uygulamasına engel değildir (İstanbul V.D. Başkanlığının 25/04/2017 Tarih ve 62030549-120[Mük.20-2016/626]-113406 sayılı özelgesi). Benzer bir görüşte İstanbul Vergi Dairesinde 16/03/2017 tarih ve 62030549-120[MÜK.20-2016/1097]-75068 sayılı özelgesinde verilmiştir. İdare diğer şartlar sağlanmak kaydıyla sevk ve idarenin mükellefte olmasını yeterli görmüş ancak mükellefiyet konusu faaliyetin mahiyeti itibarıyla sevk ve idarenin bir başka işverene bağlı olarak çalışılmasına rağmen sağlanmasına uygun olması ve bu durumun gerekmesi halinde ispat edilebilir olması koşuluna bağlamıştır. Söz konusu görüşler oldukça yerindedir.  Zira bir işletme de ücretli çalışan avukatın kendi adına ve işverenden bağımsız dava takip etmesi ya da danışmanlık yaparak mesleki kazanç elde etmesi oldukça muhtemel olup bu durum istisnadan yararlanmasına engel teşkil etmemektedir.

13-İstisnadan yararlanırken işin terk edilmesi ve sonradan tekrar başlanması istisnadan yararlanmaya engel mi?

Tebliğin 4/2.maddesine göre, istisna şartlarını sağlayan mükelleflerce daha sonra herhangi bir nedenle faaliyetin terk edilmesi durumunda, terk tarihine kadar elde edilen kazançlar dolayısıyla istisnadan yararlanılabileceği ancak faaliyet terk edildikten sonra istisna kapsamındaki söz konusu faaliyetlere tekrar başlanılması halinde ise adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunması şartı ihlal edilmiş sayılacağından bu istisnadan yararlanılamayacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, faaliyetin terk edilmesinden sonra farklı faaliyet konusuyla yeniden gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi durumunda da istisnadan yararlanılamaz (Bursa V.D. Başkanlığının 11/07/2019 tarih ve 17192610-120[GV-18-50]-E.128283 sayılı özelgesi).

14-Geçmişe dönük istisnadan yararlanılabilir mi?

GVK’nın mük. 20.maddesinde yer alan şartların topluca taşınması kaydıyla söz konusu istisnadan işe başlanılan takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi süresince yararlanılması mümkün bulunmakta olup, geçmişe dönük olarak söz konusu istisnadan yararlanılabilmesi de mümkündür (İstanbul V.D. Başkanlığının 03/06/2021 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2020/629]-436747 sayılı özelgesi). Geçmişe yönelik yararlanma hakkının varlığı VUK’un 114 ve 126.maddelerindeki zamanaşımı ve istisna hükmünün yürürlüğe girdiği 10/02/2016 tarihleri dikkate alınarak tespit edilmelidir. Bir başka özelgede de idare geçmiş yıllık gelir vergisi beyannamesinin düzeltilmesi suretiyle mükellefiyetin başladığı takvim yılından itibaren istisnadan yararlanılabilmesinin mümkün olduğunu yönünde görüş vermiştir (Antalya V.D. Başkanlığının 10/12/2019 tarih ve 49327596-120.01[GVK.ÖZ.2019.22]-E.267833 sayılı özelgesi).

Geçici vergi dönemlerinde istisnadan faydalanılmaması durumunda düzeltme beyannamesi verilerek söz konusu geçici vergi dönemleri için de istisnadan faydalanılabilir (Ankara V.D. Başkanlığının 02/09/2020 tarih ve 38418978-120[Mük20-2019/6]-E.229876 sayılı özelgesi).

15-Onsekiz yaşını doldurmamış olanlar istisnadan yararlanabilir mi?

Kanun ve Tebliğde istisna şartı olarak 18 yaşını doldurmuş olmak sayılmadığından diğer şartların da sağlanması halinde 18 yaşını doldurmamış genç girişimciler de istisnadan yararlanabilir. İdari görüş de bu yöndedir (Kahramanmaraş V.D. Başkanlığının 13/01/2020 tarih ve 47285862-120[2019/07]-E.2092 sayılı özelgesi).

16-Genç girişimcilerde kazanç istisnası süresi içinde yirmi dokuz yaşının doldurulması durumunda istisnadan yararlanmaya devam edilebilir mi?

Mükellefiyetin başlangıç tarihi itibarıyla GVK’nın mük. 20.maddesinde yer alan şartların topluca taşınması durumunda, genç girişimcilerde kazanç istisnası hükmünden faydalanılması mümkün olup, istisnadan yararlanılan dönemlerde 29 yaşının doldurulması, söz konusu istisnadan yararlanılmasına engel teşkil etmez (Balıkesir V.D. Başkanlığının 03/02/2022 tarih ve E-46480499-120[2021/1752]-13943 sayılı özelgesi). Ayrıca genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanabilmek için, mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış, diğer bir ifade ile otuz yaşından gün alınmamış olunması gerektiğini hatırlatmamızda fayda bulunmaktadır (Muğla V.D. Başkanlığının 27/12/2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.48.15.01-120-19431 sayılı özelgesi).

17-Ölüm halinde eş ya da çocukların işletmeyi/mesleki faaliyeti devralması durumunda ölen eş ya da anne babanın istisna şartlarını taşıması gerekir mi?

Ölüm dolayısıyla eş ve çocuklar tarafından işletmenin veya mesleki faaliyetin devralınması halinde, devralan eş veya çocuklar istisnaya ilişkin şartların tamamını taşımaları kaydıyla, ölen mükellefin istisnadan faydalanıp faydalanmadığına bakılmaksızın devralan eş veya çocuklar istisnadan (faaliyete başladıkları tarihten itibaren) üç vergilendirme dönemi boyunca yararlanır.

18-Adi ortaklıkta istisna şartını taşımayan ortağın ortaklıktan ayrılması durumunda diğer ortaklar istisnadan yararlanır mı?

Faaliyetin adi ortaklık şeklinde yapılması halinde genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanılabilmesi için tüm ortakların işe başlama tarihi itibariyle Kanunda belirtilen şartların tamamını taşıması gerekmektedir. Ortaklardan birinin şartları taşımaması halinde diğer ortakların da anılan istisnadan faydalanmaları mümkün bulunmamakta olup, şartları sağlamayan ortağın ortaklıktan ayrılmasından sonra da diğer ortakların söz konusu istisnadan faydalanması mümkün değildir (Bursa V.D. Başkanlığının 04/06/2021 Tarih ve 17192610-120[ÖZG-20-92]-93337 sayılı özelgesi).

19-Faaliyete başlandıktan sonra adi ortaklık olarak faaliyete devam edilmesi halinde istisnadan yararlanılabilir mi?

Faaliyete başlandıktan sonra başka ortaklarla birlikte adi ortaklığa dönüşülmesi, ilk defa gelir vergisi mükellefi olma şartının ihlali sayılmayacak ve diğer ortaklarında ayrı ayrı istisna şartlarını taşıması kaydıyla, istisnadan faydalanılması mümkün bulunmaktadır (Trabzon V.D. Başkanlığının 01/10/2018 tarih ve 26468226-120-E.57996 sayılı özelgesi). Elbette istisnadan kalan süreler kadar faydalanılması mümkün olmaktadır (Kayseri V.D. Başkanlığının 19/09/2018 Tarih ve 50426076-120[Mük.20-2018/20-678]-E.65947 sayılı özelgesi).

20-Ortaklığın sona erdirilip aynı faaliyete kendi nam ve hesabına devam edilmesi halinde istisna uygulamasına devam edilebilir mi?

Ortaklığının sona erdirilip söz konusu faaliyete devam edilmesi, ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olunması şartının ihlal edilmesi anlamına gelmeyeceğinden, diğer şartların da sağlanmış olması koşuluyla, kalan süre ile sınırlı olmak üzere istisnadan yararlanılması mümkündür (Uşak Defterdarlığının 09/12/2020 tarih ve 52796708-120[49520]-E.18554 sayılı özelgesi). Özelge her ne kadar aynı faaliyetin devamına ilişkin verilmiş olsa da faaliyet değişikliğinin de istisna uygulamasına engel olmayacağı görüşündeyiz.

21-Başlanan faaliyetin aynı gün terkin edilmesi ve daha sonra yeniden başlanması durumunda istisnadan yararlanılabilir mi?

İlk işe başlama bildirimiyle işe başlama yoklaması arasında geçen süre zarfında faaliyette bulunulduğuna ilişkin herhangi bir emareye rastlanılmaması, vergi dairesince faaliyette bulunulduğuna dair diğer mükellefler veya kurum ve kuruluşlar nezdinde başkaca herhangi bir tespit yapılmaması hallerinde, işe başlama bildirimine istinaden tesis edilen ancak, iş yerinde henüz faaliyete başlanılmaması gerekçesiyle aynı gün terkin edilen mükellefiyet kaydı istisna şartının ihlali sayılmayacak olup, aynı gün terk edilen faaliyetle ilgili olarak matrahsız kdv ve yıllık gelir vergisi beyannamelerinin verilmesi istisnasından faydalanılmasına engel değildir (Bursa V.D. Başkanlığının 12/11/2019 tarih ve 17192610-120[GV-19-32]-E.221758 sayılı özelgesi). Kayseri V.D. Başkanlığının 17/04/2019 tarih ve 50426076-120[MÜK-20-2018/20-716]-E.24204 sayılı özelgesi de bu yöndedir. Bu görüşler VUK’un ispat başlıklı 3/B maddesinin “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır” hükmüyle de uyumludur.

22-Kazanç elde edilmemesi ya da istisna tutarının altında kazanç elde edilmesi hallerinde gelir vergisi beyannamesi verilir mi? İstisnanın verilecek beyannameye etkisi nedir?

Kanunun mük. 20.maddesine göre, istisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir. İstisnadan gerçek usulde vergilendirilen ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri faydalanabildiğinden mezkur maddede bu hüküm bulunmasaydı dahi GVK’nın “Gelirin toplanması ve beyan” başlıklı 85.maddesinin “Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler…” hükmü gereği istisnadan yararlanan mükelleflerin beyanname vermesi gerekecekti.

Mükellefler tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesinin gelir bildirimi tablolarına istisna düşüldükten sonra kalan tutar yazılır. Geçici verginin hesabında da söz konusu istisna dikkate alınacaktır. Ayrıca gelir vergisi beyannamesinde “Kazanç Bildirim Detayı” alanında yer alan “İstisna Edilen Kazançlara İlişkin Bildirim” bölümündeki “genç girişimcilerde kazanç istisnası” satırı doldurulacaktır. Bu satır geçici vergi beyannamelerinde “Ekler” alanındaki “İstisnalar” bölümündedir.

23-Genç girişimci istisnasından yararlanmak, indirimlerden yararlanmaya engel mi?

GVK’nın mük. 20.maddesinde yer alan istisnadan faydalanmak, GVK’nın 89. maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendinde sayılan şartların taşınması kaydıyla, yurt dışında bulunanlara verilmiş olan yazılım hizmetlerinden elde edilen kazancın %50’sinin gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılmasına engel teşkil etmez (İstanbul V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2020/647]-E.841043 sayılı özelgesi). Bu görüşün şartları taşıması ve istisna sonrasında kazanç bulunması kaydıyla 89.madde de yer alan diğer indirimler için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

24-İstisnanın tevkif suretiyle alınan vergilere etkisi nedir?

İstisnanın GVK’nın 94.maddesi gereği tevkif suretiyle ödenecek vergiye etkisi bulunmamaktadır. Söz konusu mükelleflerden tevkifat konusu işlemler için kesinti yapılması gerektiği gibi bu mükellefler de tevkifat yapmakla yükümlüdür. İstisna sonrası kazanç tutarı gelir beyannamesine ilgili kazanç alanına yazılır. Ticari, zirai ve mesleki kazançlar nedeniyle yapılan tüm tevkifatlar beyanname üzerinden ödenecek gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilecek tutar beyanname üzerinde hesaplanan gelir vergisinden fazlaysa mahsup yoluyla giderilemeyen tevkifat tutarı genel hükümler çerçevesinde (252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre) mükellefe red ve iade olunur. Örneğin mesleki hasılatı 80.000 TL olan serbest meslek erbabından 16.000 TL tevkifat yapıldığı, mesleki kazancın ise 40.000 TL olması halinde beyannamede serbest meslek kazancı olarak “0” yazılacak, başka kazancı bulunmadığı varsayılan mükellefin ödenecek gelir vergisi bulunmadığından 16.000 TL’lik tevkifat tutarı genel hükümler çerçevesinde iadeye konu edilebilecektir.

25- İstisna şartlarını taşımadığı halde istisnadan yararlanılması halinde ne olur?

İstisna şartlarını sağlamadığı halde istisnadan yararlanıldığının tespit edilmesi durumunda GVK’nın mük. 20.maddesinde ayrık bir hüküm bulunmadığından VUK’un 341.maddesine göre vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olur ve VUK’un 344.maddesine göre bir kat usulsüzlük cezası ile gecikme faizi ve gecikme zammına muhatap olunur. Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır. VUK’un 371.maddesindeki şartlar mevcutsa (mükellefin kendiliğinden haber/beyan vermesi gibi) pişmanlıkla beyanname verilmesi mümkündür. Ayrıca VUK’un 114.maddesine göre, şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresinin, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlayacağı hususunu hatırlatmamızda fayda bulunmaktadır. Bu müeyyidelere muhatap olma riskini en aza indirmek adına şartların mükellefte mevcudiyetinin tespiti konusunda zorunluluk olmasa dahi ilgili vergi dairesine bildirimde bulunmak/istisna belgesi talep etmek yerinde olacaktır.

26-Genç girişimcilerin 5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesi kapsamında yararlandıkları prim desteği gelir kaydedilmeli mi?

Genç girişimcilerde kazanç istisnasından dolayı alınan BAĞ-KUR destek tutarlarının ticari kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınması ve söz konusu tutarların “602- Diğer Gelirler” hesabında izlenmesi gerekmektedir (Manisa V.D. Başkanlığının 14/06/2021 tarih ve 85373914-120[40.01.138]-56135 sayılı özelgesi). Bu görüş temelinde defter beyan sistemi üzerinden işletme ya da serbest meslek defteri tutan mükelleflerin de söz konusu destek/teşvikleri gelir kaydetmeleri gerektiği anlaşılmaktadır. 110 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklandığı üzere BAĞ-KUR primleri beyanname üzerinden (serbest meslek kazançları deftere de gider yazabilir) kazanç bulunması durumunda ve ödenmiş olması kaydıyla indirim konusu yapılabilir.  Genel itibariyle gider niteliği olmayan, kazanç olması durumunda sadece beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilen, kazanç olmaması halinde ise zarar olarak sonraki yıllarda mahsup imkânı tanınmayan BAĞ-KUR primleri için verilen teşvikin gelir kaydedilmesi gerek GVK’nın mük. 20.maddesindeki istisna hükmünün gerekse 5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesindeki teşvik hükmünün amaçlarıyla bağdaşmadığı bu nedenle de kimi SGK teşviklerinde olduğu gibi gelir kaydedilmemesi yönünde düzenleme yapılması gerektiği görüşündeyiz. Mevcut mevzuat çerçevesinde oluşan idari görüşe göre bir taraftan istisna ve teşvik uygulanması diğer taraftan ise teşvik tutarının (kazanç olması halinde) vergilendirilmesi verilen istisna ve teşvikin tesirinin azalmasına başka bir deyişle verilen teşvikin vergiyle geri alınmasına sebebiyet vermektedir (2022 yılı için tahsilinden vazgeçilen yani gelir kaydı gereken BAĞ-KUR primlerinin toplamı 1.726,38 TL X 12 = 20.716,56 TL’dir). Hatırlanacağı üzere tarımsal desteklerde de benzer bir durum söz konusu iken 7338 sayılı Kanunla GVK’ya mük. 20/C maddesi ilave edilerek tarımsal destekler gelir vergisinden istisna tutulmuş ve yine 7338 sayılı Kanunun Geçici 92.maddesiyle tevkif edilen vergilerin iadesine olanak sağlanmıştı.

Kazancın istisnadan faydalanılan dönemler itibariyle 75.000 TL’nin altında kalması halinde bu uygulamanın ödenecek gelir vergisine etkisi bulunmadığını hatırlatmamızda fayda bulunmaktadır.

27-Diğer Özellikli Hususlar

a-Amcadan devralınan işletme: Mükellefiyeti bulunan amca ile birlikte aynı adreste aynı sektörde faaliyet gösterilmesi ve ticari faaliyete başlarken faaliyetin esaslı unsurunu oluşturan bazı demirbaşların fatura karşılığında amcadan satın alınması Kanun maddesindeki “faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması” şartının ihlali sayılacağından, söz konusu istisna hükmünden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır (Bursa V.D. Başkanlığının 20/01/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-35]-E.13242 sayılı özelgesi).

b-Avukat babası ile aynı işyerinin farklı odalarında çalışan avukat: Avukat olan babayla aynı binanın farklı odalarında farklı kira sözleşmeleri ve farklı müvekkillerle faaliyet gösterilmesi istisna uygulamasına engel teşkil etmez (Bursa V.D. Başkanlığının 04/11/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-143]-E.167954 sayılı özelgesi). Ancak ölüm hali hariç babanın işi bırakması ve avukat oğlun aynı müvekkillere hizmet vermesi durumunda şartlar sağlanmayacağından istisnadan yararlanılamayacağı görüşündeyiz. Zira Konya V.D. Başkanlığı 13/01/2020 tarih ve 31435689-120-E.5454 sayılı özelgesinde avukatlık mesleğini yaparken işini terk eden eşin terk ettiği adreste avukatlık faaliyetine başlanıldığı, eşe ait demirbaş ve büro malzemelerinin ve eşin müşteri/müvekkilleri ile devam eden işlerini devralındığı bu nedenle de istisnadan yararlanılamayacağı görüşünü vermiştir. Manisa V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 85373914-120.01.02.04[40.01.135]-E.104726 sayılı özelgesinde de  aynı adreste faaliyet gösterilmesinin ve ticari faaliyete başlarken faaliyetin esaslı unsurunu oluşturan varlıkların fatura karşılığında devredilmesinin, işletmenin esaslı unsurunu oluşturan varlıkların devrinin ticari işletmenin devri kapsamında değerlendirileceği ve anne tarafından yapılan bu devir nedeniyle çocuğun istisnadan yararlanamayacağına dair yukarıdaki görüşle uyumlu bir vermiştir.

c-Başka faaliyette iştigal ederken babanın terk edilen işinin devralınması: Başka faaliyette iştigal ederken ölüm hariç babanın terk ettiği işin devralınması halinde şartların sağlanması kaydıyla öteden beri devam eden işle ilgili elde edilen kazanç için istisnadan yararlanılabilecekken babadan devralınan işle ilgili istisnadan yararlanılamaz (Bursa Vergi Dairesinin 16/11/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-39]-E.176110 sayılı özelgesi). Bu durumda her bir faaliyete ilişkin kazancın tespitine imkân sağlayacak şekilde defter tutulması gerekecektir.

d-Babanın devam ettiği faaliyete ortak olunması/devir alınması: Aynı adreste ve aynı sektörde faaliyet gösteren babanın işyerini kullanma hakkını devir alarak birlikte faaliyette bulunulması (tespit edildiğinden), “faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması” şartının ihlali anlamına geldiğinden istisna hükmünden faydalanılamaz (Bursa V.D. Başkanlığının 03/06/2021 tarih ve 17192610-120[ÖZG-20-71]-93077 sayılı özelgesi).

e-Faaliyeti devam eden babadan araç alınarak faaliyete başlanması: Baba adına kayıtlı olan ticari bir aracı satın alarak aynı faaliyet kodu ile faaliyete başlanması ticari işletmenin devri olarak değerlendirilemeyeceğinden diğer şartlarında sağlanması durumunda istisnadan yararlanılabilir (Tokat Defterdarlığının 09/12/2020 tarih ve 32695369-120-E.36583 sayılı özelgesi). Ancak babanın işi terk etmediği diğer araçlarla faaliyete devam ettiği hususunun söz konusu özelgedeki idari görüşe dayanak olduğu hususunun gözden kaçırılmaması gerekir.

f-Home ofis şeklinde yürütülen faaliyetler: Home ofis şeklinde yürütülen tıbbi ürünlerin, araç ve malzemelerin toptan satışı faaliyetinin sevk ve idaresinin tarafınızca  sağlanıyor olması halinde, sigortalı ve vardiyalı olarak bir işverene bağlı olarak çalışmaya başlanılması, istisnası uygulamasında “Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi” şartının ihlal edilmesi anlamına gelmeyeceğinden, diğer koşulların da birlikte sağlanmış olması koşuluyla, söz konusu istisnadan yararlanılması mümkündür (İzmir V.D. Başkanlığının 08/03/2017 tarih ve 84098128-120.01.02.04[Mük.20-2016/1]-7674 sayılı özelgesi).

h-Römork ve yarı römorkları çekmek için imal edilmiş olan ve yük taşımayan motorlu araçlarla işe başlama: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinin c/6 fıkrasında çekicinin; “Römork ve yarı römorkları çekmek için imal edilmiş olan ve yük taşımayan motorlu araç” olduğu belirtilmiş olup, nakliyecilik faaliyetine yönelik olan dolayısıyla özel ihtiyaçlar için kullanılmaya elverişli olmayan otobüs, kamyon, çekici ve benzeri araç sahiplerinin kural olarak araçları alış tarihi itibarı ile mükellefiyetlerinin tesis edilmesi gerekmektedir. Söz konusu araçların alış tarihinden itibaren 10 günlük süte içinde işe başlama bildiriminde bulunulmaması “işe başlamanın kanuni süresinde bildirilmesi” şartının ihlali sayıldığından istisnadan yararlanılamaz (Kütahya Defterdarlığının 21/04/2020 tarih ve 61504625-120-18695 sayılı özelgesi).

ı-10/02/2016 Tarihi öncesinde mükellefiyeti bulunanlar: Faaliyete 29/01/2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı 10/02/2016 tarihinden önce başlanılması halinde istisnadan yararlanılamaz (Trabzon V.D. Başkanlığının 29/12/2016 Tarih ve 26468226-120[-ÖZG-2016]-105 sayılı özelgesi).

i-Limited şirket ortağının serbest meslek kazancı dolayısıyla istisnadan yararlanması: GVK’nın mük. 20.maddesine göre genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanacak mükellefler için yalnızca ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunma şartı arandığından, menkul sermaye iradı nedeniyle gelir vergisi mükellefiyet kaydı açılmış olmasının istisna uygulaması açısından önemi bulunmamaktadır (Antalya V.D. Başkanlığının 12/08/2020 tarih ve 49327596-120[GVK.ÖZ.2019.85]-E.124377 sayılı özelgesi). Ücret geliri, gayrimenkul sermaye iradı diğer kazanç ve iratlar içinde aynı durum geçerlidir. Bu özelge ticari, zirai ve mesleki kazançlar haricindeki kazanç ve iratlar için istisnadan yararlanılabileceği anlamına gelmemektedir.

j-Mükellefin ölümü halinde, işe aralıksız devam eden mirasçıların mükellefiyet tesisi: Anne ya da babanın vefatı üzerine işe başlama bildirimini yasal süre içerisinde verilmiş olması ve diğer şartların taşıması halinde  istisnadan yararlanılması mümkün bulunmaktadır (İstanbul V.D. Başkanlığının 24/09/2020 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2018/996]-E.701811 sayılı özelgesi).

k- Genç girişimcilere ilişkin katma değer vergisi istisnası: Yazıyı kaleme aldığımız tarih itibariyle GVK’nın mük. 20.maddesine paralel bir istisna düzenlemesi Katma Değer Vergisi Kanununda maalesef mevcut değildir.

III-GENÇ GİRİŞİMCİLERE SGK TEŞVİKİ (DESTEĞİ)

18.05.2018 Tarihli resmi gazete yayımlanan 7143 Sayılı Kanunun 22.maddesiyle 5510 Sayılı Kanunun 81/1. Maddesine (k) maddesi eklenerek mezkur kanunun 4/1-b-1 maddesi (Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar) kapsamında 01/06/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilere, 1 yıl süreyle prim desteği sağlanmıştır. Konuya ilişkin açıklamalar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından 19/07/2018 tarih ve 40071718-206-E. 8301953 sayılı 2018/28 numaralı Genelgede yapılmıştır.

1-Teşvik kapsamındaki sigortalılar hangileridir?

  • GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamında genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanan ve,
  • Mükellefiyet başlangıç tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan,
  • 5510 Sayılı Kanunun 4/1-b-1 maddesi kapsamında 01/06/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişiler ile,
  • Adi ortaklıklar ve şahıs şirket ortaklıklarında sadece bir ortak

söz konusu teşvikten yararlandırılır.

2-Teşvikten yararlanma şartları nelerdir?

a-İşe başlamanın 193 sayılı GVK’nın mük. 20.maddesi gereği olarak kanuni süresi içinde bildirilmiş olması gerekir.

b-Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi gerekir. (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),

c- Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde, sadece bir ortak, bu ortaklar arasından da en genç olanı faydalanacaktır. Sigortalıların, prim teşvikinden faydalanabilmeleri için tüm ortakların ayrı ayrı teşvik şartlarını taşımaları gerekmektedir. Ortaklardan herhangi birinin teşvik şartlarını taşımaması halinde, diğer ortaklar da sigorta prim teşvikinden yararlanamayacaktır (bu şartın adil ve ölçülü olduğunu söylemek mümkün değildir).

d- Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması gerekir.

e- Sigortalının vergi mükellefiyet başlangıç tarihi ve sigortalılık tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olması gerekmektedir.

f-Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması gerekmektedir.

3-Gerçek usulde vergilendirilen tarımsal faaliyette bulunanlar teşvikten yararlanabilir mi?

5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesine göre mezkur kanunun sadece 4/1-b-1 maddesi kapsamındakiler “Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar” teşvikten yararlanabilir. Tarımsal faaliyette bulunanların sigortalılığına ilişkin hüküm ise kanunun 4/1-b-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda görüşümüze göre tarımsal faaliyette bulunanların SGK teşvikinden faydalanmaları mümkün görünmemektedir.

4-SGK teşvikinden ne kadar süreyle hangi tarihten itibaren ve hangi tutarda yararlanılabilir?

01/06/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilerin primleri, 1 yıl süreyle 5510 Sayılı Kanunun 82.maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınır üzerinden (indirimsiz BAĞ-KUR prim tutarı 2021 yılı için 1.234,25 TL, 2022 yılı için 1.726,38 TL’dir) Hazinece karşılanır. Genelgedeki açıklamadan 01/06/2018 tarihinden önce işe başlayan ve GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamındaki istisnadan yararlanma hakkı bulunan mükelleflerin gerek 01/06/2018 tarihi öncesi gerekse bu tarihten sonraki BAĞ-KUR primlerinin (4/1-b-1) teşvik kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır.

5-Sigortalının tescilinin geç yapılması halinde teşvik hangi tarih itibariyle başlar?

Sigortalının işe başlamasını kanuni süresinde bildirmiş olmasına rağmen SGK tarafından sonradan geriye dönük tescil işlemi yapılması halinde vergi kaydının başladığı tarih itibariyle sigortalı prim teşvikinden faydalandırılacaktır. Bu durumda geçmiş dönemler için tahakkuk eden BAĞ-KUR prim borçlarının silinmesi gerekmektedir.

6-Teşvikten yararlanmak için SGK’ya müracaat gerekir mi? Hangi evrakla müracaat gerekir?

Esas olan müracaat olmaksızın SGK ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında karşılıklı veri transferi aracılığıyla tescil işlemlerinin yapılmasıdır. Ancak iki kurum arasında henüz veri transferi yapılamadığından bu imkân sağlanana kadar teşvikten yararlanmak isteyen sigortalılar bağlı oldukları vergi dairelerinden genç girişimci istisnasından yararlandıklarına dair belgeyi alarak sosyal güvenlik il müdürlüklerine/sosyal güvenlik merkezlerine müracaat etmeleri gerekmektedir. Teşvik şartlarını taşımalarına karşın 5510 S.K’nın 4/1-a kapsamında sigortalı olarak çalışanların 4/1-b-1 kapsamında prim ödeme yükümlülükleri bulunmadığından söz konusu belgeyi SGK birimlerine ibraz etmeleri de gerekmemektedir.

7-Mükellefiyet başlangıç tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmayanlar 18 yaşını doldurduktan sonra SGK teşvikinden yararlanabilir mi?

Şartları taşıyan ve vergi mükellefiyeti itibariyle 18 yaşını doldurmayanlar 18 yaşını doldurdukları tarihte sigortalılığı başlayacak ve bu tarihten tarihinden itibaren 1 yıl süreyle SGK teşvikinden yararlanabileceklerdir. 18 Yaşını dolduruncaya kadar ise 5510 S.K’nın 6/h maddesine göre zaten prim ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Örneğin doğum tarihi 10/10/2003 tarihi olan bir kişi 01/01/2021 tarihinde vergi mükellefiyeti başlamış ve vergi istisnasına ilişkin tüm şartları taşımaktadır. Bu kişi SGK teşvikinden, faaliyete devam etmesi şartıyla 18 yaşını doldurduğu 10/10/2021 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle yararlanacaktır.

8-Prim teşvikinden yararlanmakta iken sigortalılıkları sona erenler tekrar teşvikten yararlanabilir mi?

Prim teşvikinden yararlanmakta iken sigortalılıkları sona erenlerden bir yıllık süre içinde sigortalılığı tekrar başlatılanların kalan aylar için prim teşvikinden yararlanması mümkün değildir.

Ancak başka bir işverenin yanında hizmet akdiyle çalışılmaya başlanması nedeniyle BAĞ-KUR sigortalılığının sona ermesi ve bir yıllık süre içinde hizmet akdiyle olan çalışmanın da sona ermesi halinde kalan aylar için prim teşvikinden yararlanılabilecektir. Bu durumda GVK açısından mükellefiyetin ve istisna şartlarının devam etmesi gerektiğini hatırlatmamızda fayda bulunmaktadır.

9-Teşvikten yararlanırken vefat eden sigortalının mirasçılarının faaliyete devam etmesi durumunda teşvikten yararlanılabilir mi?

Teşvikten yararlansın yararlanmasın vefat eden sigortalının mirasçılarının faaliyete devam etmeleri durumunda şartları taşımaları kaydıyla sigortalı tescil tarihinden itibaren 1 yıl süreyle teşvikten yararlanabilirler.

10-Teşvikten yanlış veya yersiz yararlandığı tespit edilen sigortalılara ilişkin yapılacak işlemler nelerdir?

Daha önce teşvikten yararlandığı halde sigortalılık bilgilerinde sonradan yapılan değişiklikler nedeniyle teşvikten yararlandığı dönemlerde teşvik uygulamasından yararlanamayacak duruma düştüğü anlaşılan sigortalının, yararlanmış olduğu teşvikler iptal edilerek prim ve prime ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı tahakkuk ettirilecektir.

IV- VERGİ İSTİSNASI İLE SGK TEŞVİKİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR

SGK prim teşvikinden yararlanmak için GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamında istisna şartlarının tamamını taşımak gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Genç girişimcilere destek mahiyetli olan iki düzenleme arasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

1-Vergi istisnasından 10/02/2016 tarihinden itibaren yararlanılabilecekken SGK teşvikinden 01/06/2018 tarihinden itibaren yararlanılabilir.

2-Vergi istisnadan mükellefiyet başlangıç tarihinden itibaren 3 vergilendirme dönemi için yararlanılabilecekken SGK teşvikinden sigortalı tescil tarihinden itibaren sadece 1 yıl süreyle yararlanılabilecektir.

3-Vergi istisnasında ortaklık (adi ortaklık, şahıs şirketi) şeklinde faaliyet gösterilmesi halinde tüm ortaklar istisnadan yararlanabilecekken SGK teşvikinden sadece ortaklardan biri (en genç olanı) yararlanabilmektedir.

4-Vergi istisnasından yararlanmak için 18 yaşını doldurma şartı aranmamıştır. SGK teşvikinden yararlanabilmek için ise mükellefiyet ve sigortalılık tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş olma şartı bulunmaktadır. 5510 Sayılı kanunun 4/1-b maddesine göre sigortalı olması gerekenlerden 18 yaşını doldurmayanlar mezkur kanunun 6/h maddesi gereği sigortalı sayılmazlar ve prim ödeme yükümlülükleri bulunmamaktadır.

5-Vergi istisnasından (gerçek usulde vergilendirilen) zirai kazanç sahipleri yararlanabilmektedir. SGK teşviki ise 5510 sayılı Kanunun 4/1-b-1 maddesi kapsamında sigortalı (BAĞ-KUR’lu) sayılanlar için başka bir deyişle “ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar” için sağlanmıştır. Her ne kadar Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan broşürün (Genç Girişimcilere Vergi ve Sigorta Prim Teşviki, Şubat 2020, Yayın No:347) 5.sayfasında 4/1-b maddesi kapsamındakilerin teşvikten yararlanacağı ifade edilmişse de görüşümüze göre tarımsal faaliyetlerle uğraşanlar mezkur kanunun 4/1-b-4.maddesinde yer aldığından sigortalı sayılmakla birlikte SGK teşvikinden faydalanamamaktadırlar.

6-Vergi istisnasından yararlanmak için bildirim yapma ya da istisna belgesi alma zorunluluğu bulunmazken mevcut durumda (kurumlar arası veri transferi yapılana kadar) vergi dairesinden alınan istisna belgesinin SGK’nın ilgili birimlerine ibrazı gerekir. Ancak bu belgenin daha sonra SGK’ya ibrazı teşvikten yararlanılmasına engel değildir. Bu durumda teşvik kapsamındaki primler silinir.

V-SONUÇ

6663 Sayılı Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü, yenilik ve yaratıcılığın en önemli kaynaklarından biri olan genç girişimcilerin desteklenmesi/teşvik edilmesi gerekir. Bu amaçla şartları taşımaları kaydıyla;

» GVK’nın mük. 20.maddesiyle, 10/02/2016 tarihinden itibaren ticari, (gerçek usulde) zirai ve mesleki kazançlar için ilk defa vergi mükellefiyeti tesis ettirenlere 3 vergilendirme dönemi süresince her bir vergilendirme dönemi için 75.000 TL kazanç istisnası,

» 5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesiyle, 01/06/2018 tarihinden itibaren sigorta tescili yapılanlara 1 yıl süreyle 4/1-b kapsamında sigorta teşviki,

imkânları sağlanmıştır. Nüfusumuzun önemli kısmını oluşturan gençlerimizin desteklenmesine yönelik getirilen ve detaylarına yazımızın içeriğinde yer verdiğimiz istisna/teşvik düzenlemeleri oldukça yerindedir. Kanun yapıcının vergi güvenlik önlemi çerçevesinde bazı sınırlamalar getirerek peçelemeyi engellenmeye çalışması da olağan karşılanmalıdır. Ancak aşağıda sıraladığımız hüküm, açıklama ve idari görüşlerin istisnanın/teşvikin kapsamını ve tesirini azalttığını ve amaçla bağdaşmadığını söyleyebiliriz.

√ SGK teşviki kapsamında verilen BAĞ-KUR prim desteklerinin gelir kaydedilmesi, verilen istisna ve teşvikin vergiyle geri alınmasına sebebiyet vermekte olup bu duruma düzenlemelerin amacıyla örtüşen bir anlam yükleyebilmek mümkün değildir. Vergi istisna tutarının aynı kaldığı ancak BAĞ-KUR prim tutarlarının her yıl arttığı ve gelir kaydedildiği düşünüldüğünde bir süre sonra BAĞ-KUR primleri vergiden istisna edilen kazanç limitinin üzerine çıkacaktır. Tarım desteklerinin vergiye tabi tutulmasında olduğu gibi bu hatalı görüş/uygulama/düzenlemeden muhakkak dönülmelidir.

√ GVK’nın mük. 20.maddesi 10/02/2016 tarihinde yürürlüğe girmesine karşın istisna hâlâ her bir vergilendirme dönemi için 75.000 TL uygulanmaktadır. Şubat 2016 Yİ-ÜFE endeksinin 250,16 , Aralık 2021 Yİ-ÜFE endeksinin ise 1.022,25 olduğundan hareketle genç girişimciye sağlanan 75.000 TL’lik kazanç istisnasının zamanla enflasyon karşısında eridiğinin tespitini yapmak zor olmayacaktır. İstisna tutarının yeniden değerleme oranında artışa tabi tutulmasına ilişkin düzenleme sorunu çözecektir. Ayrıca kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılamayan istisnanın sonraki dönemlere devretme imkânının sağlanması teşvik edici bir unsur hatta faaliyetin devamı konusunda irade gösterilmesine neden olabilir.

√ Adi ortaklık veya şahıs şirketi şeklinde faaliyette bulunulması durumunda şartları taşıyan ortağın istisnadan/teşvikten yararlanması diğer tüm ortakların şartları taşımasına bağlanmış olup bu husus gelirin şahsilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Söz konusu şart, daha tecrübeli kimselerin işletmeye ortak olarak alınarak, genç ortakların bu tecrübeden istifade etmesini caydırıcı niteliktedir. Yine şartları sağlamayan ortağın ortaklıktan ayrılması halinde dahi şartları sağlayan diğer ortakların “mükellefiyet başlangıcında şartları sağlamadığı gerekçesiyle” istisnadan/teşvikten yararlandırılmaması oldukça katı bir uygulamadır.

√ Faaliyetin terk edilmesi ve sonrasında yeniden mükellefiyet tesis edilmesi halinde istisna ve teşvikten kalan süreler dâhil yararlanılamamaktadır. Oysa ilk denemesinde çeşitli nedenlerle faaliyetine devam edemeyen gençlerin yeniden faaliyette bulunmaları durumunda en azından kalan süreler kadar istisna/teşvikten istifade edebilmelerine imkân sağlamak önemli bir motivasyon aracı olabileceği hususu göz ardı edilmemelidir.

√ Birçok meslek aileden gençlere miras kalmakta ve gelişim/uzmanlaşmak için gençlerin bir süre olsa dahi ailesiyle birlikte çalışmalarını zorunlu kılmaktadır. Söz konusu istisna/teşvik şartlarına ilişkin vergi güvenlik önlemi olarak düşünülebilecek bazı düzenlemeler yapılırken bu zorunluluğun (usta çırak ilişkisinin) göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki istisna/teşvik şartlarında ölüm hali için böyle bir sınırlama yapılmamıştır.

√ Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde, sadece en genç ortağa SGK teşviki verilmesi ancak tüm ortaklardan şartların aranması adil ve ölçülü bir düzenleme olmamıştır.

√ Ülkemizde tarımsal faaliyetlerin desteklendiğini söyleyebiliriz. Ancak gerçek usulde vergilendirilen genç girişimcilerin zirai/tarımsal faaliyet sonucunda elde ettiği kazançlar GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamındayken, 5510 Sayılı Kanunun 81/1-k maddesi kapsamına dâhil edilmemiş olması anlaşılır ve tutarlı değildir (görüşümüze göre mevcut düzenleme tarımsal faaliyeti kapsamamaktadır).

Bahsettiğimiz bu hususların amaçla bağdaşır düzenlemeye ve/veya uygulamaya ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur.

GVK’nın 20.maddesi kapsamında istisnadan yararlanmak için vergi dairesine bildirim yapma ya da genç girişimci istisna belgesi alma zorunluluğu bulunmamakla birlikte SGK teşvikinden yararlanmak için genç girişimci istisna belgesinin SGK’nın ilgili birimlerine (kurumlar arasında veri transferi yapılıncaya kadar) ibrazı gerekir. İstisna uygulandıktan sonra ilerleyen tarihlerde cezalı tarhiyata muhatap olma riskini azaltmak için istisna belgesinin vergi dairesinden talep edilmesi (kesin olmamakla birlikte) istisna şartlarının sağlandığının bir bakıma teyidi anlamına gelecektir. Ayrıca SGK prim teşvikinden yararlanmak için GVK’nın mük. 20.maddesi kapsamında istisna şartlarının tamamını taşımak gerekli olmakla birlikte yeterli olmadığının dikkate alınması gerekir.

Gençlere verilen istisna ve teşviklerin kapsam ve tutarının arttırılması, mevcut katı uygulama/düzenlemelerin amaca uygun hale getirilmesi dileğiyle.

Doğan ÇENGEL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kaynaklar:

https://www.alomaliye.com/2022/03/15/genc-girisimcilere-kazanc-istisnasi-ve-sgk-tesviki/

– 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu,

– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu,

– 5510 Sayılı Kanun,

– 7338 Sayılı Kanun,

– 292 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği,

– 110 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği,

– Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünün19/07/2018 tarih ve 40071718-206-E. 8301953 sayılı 2018/28 numaralı Genelgesi,

– Gelir İdaresi Başkanlığı Genç Girişimcilere Vergi ve Sigorta Prim Teşviki, Şubat 2020, Yayın No:347,

– TÜRMOB Sirküler No:6, Mart 2021,

– Türkiye İstatistik Kurumunun 04.03.2022 tarihli haber bülteni, İstatistiklerle Kadın, 2021,

– Gaziantep V.D. Başkanlığının 12/07/2019 tarih ve 16700543-120[18-515-112]-E.49678 sayılı özelgesi,

– Şanlıurfa V.D. Başkanlığının 07/04/2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.63.15.01-120-10978 sayılı özelgesi,

– Sakarya V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 41931384-120[2019-8]-E.44770 sayılı özelgesi,

– Antalya V.D. Başkanlığının 12/08/2020 tarih ve 49327596-120[GVK.ÖZ.2019.85]-124377 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 03.09.2021 Tarih ve 62030549-120[Mük.20-2021/109]-688595 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 25/04/2017 Tarih ve 62030549-120[Mük.20-2016/626]-113406 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 16/03/2017 tarih ve 62030549-120[MÜK.20-2016/1097]-75068  sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 11/07/2019 tarih ve 17192610-120[GV-18-50]-E.128283 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 03/06/2021 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2020/629]-436747 sayılı özelgesi,

– Antalya V.D. Başkanlığının 10/12/2019 tarih ve 49327596-120.01[GVK.ÖZ.2019.22]-E.267833 sayılı özelgesi,

– Ankara V.D. Başkanlığının 02/09/2020 tarih ve 38418978-120[Mük20-2019/6]-E.229876 sayılı özelgesi,

– Kahramanmaraş V.D. Başkanlığının 13/01/2020 tarih ve 47285862-120[2019/07]-E.2092 sayılı özelgesi,

– Balıkesir V.D. Başkanlığının 03/02/2022 tarih ve E-46480499-120[2021/1752]-13943 sayılı özelgesi,

– Muğla V.D. Başkanlığının 27/12/2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.48.15.01-120-19431 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 04/06/2021 Tarih ve 17192610-120[ÖZG-20-92]-93337 sayılı özelgesi,

– Trabzon V.D. Başkanlığının 01/10/2018 tarih ve 26468226-120-E.57996 sayılı özelgesi,

– Kayseri V.D. Başkanlığının 19/09/2018 Tarih ve 50426076-120[Mük.20-2018/20-678]-E.65947 sayılı özelgesi,

– Uşak Defterdarlığının 09/12/2020 tarih ve 52796708-120[49520]-E.18554 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 12/11/2019 tarih ve 17192610-120[GV-19-32]-E.221758 sayılı özelgesi).

– Kayseri V.D. Başkanlığının 17/04/2019 tarih ve 50426076-120[MÜK-20-2018/20-716]-E.24204 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2020/647]-E.841043 sayılı özelgesi,

– Manisa V.D. Başkanlığının 14/06/2021 tarih ve 85373914-120[40.01.138]-56135 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 20/01/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-35]-E.13242 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 04/11/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-143]-E.167954 sayılı özelgesi,

– Konya V.D. Başkanlığının 13.01.2020 tarih ve 31435689-120-E.5454 sayılı özelgesi,

– Manisa V.D. Başkanlığının 13/11/2020 tarih ve 85373914-120.01.02.04[40.01.135]-E.104726 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. Başkanlığının 16/11/2020 tarih ve 17192610-120[GV-19-39]-E.176110 sayılı özelgesi,

– Bursa V.D. başkanlığının 03/06/2021 tarih ve 17192610-120[ÖZG-20-71]-93077 sayılı özelgesi,

– Tokat Defterdarlığının 09/12/2020 tarih ve 32695369-120-E.36583 sayılı özelgesi,

– İzmir V.D. Başkanlığının 08/03/2017 tarih ve 84098128-120.01.02.04[Mük.20-2016/1]-7674 sayılı özelgesi,

– Kütahya Defterdarlığının 21/04/2020 tarih ve 61504625-120-18695 sayılı özelgesi,

– Trabzon V.D. Başkanlığının 29/12/2016 Tarih ve 26468226-120[-ÖZG-2016]-105 sayılı özelgesi,

– Antalya V.D. Başkanlığının 12/08/2020 tarih ve 49327596-120[GVK.ÖZ.2019.85]-E.124377 sayılı özelgesi,

– İstanbul V.D. Başkanlığının 24/09/2020 tarih ve 62030549-120[Mük.20-2018/996]-E.701811 sayılı özelgesi,

Salı, 15 Mart 2022 08:35

Emsal Kira Bedeli Üzerinden Beyan

Gelir Vergisi Kanunu'nun "ev kirasız-para faizsiz olmaz" şeklindeki iktisadi anlayıştan hareketle düzenlenmiş  "emsal kira bedeli" başlıklı 73. maddesi, kimsenin gayrimenkulünü emsalinden daha düşük bir bedelle veya bedelsiz olarak kiraya veremeyeceğini bir karine olarak kabul etmekte ve mükelleflerin emsal kira bedelinden düşük bir kira geliri beyan edemeyeceklerini hükme bağlamaktadır.

Bu maddeye göre binalarda ve arazide emsal kira bedeli, söz konusu yer için yetkili özel mercilerce veya mahkemece tespit edilmiş bir kira bedeli mevcutsa bu tespit edilmiş değerdir. Eğer bu şekilde tespit edilmiş bir kira bedeli mevcut değilse, kiraya verilen bina veya arazinin emlâk vergisine esas beyan değerinin yüzde 5'i, diğer mal ve haklarda ise piyasa değerinin % 10’u yıllık emsal kira bedeli olarak dikkate alınacaktır.

Burada bir örnek üzerinden bazı sorular soralım. 2021 yılında emlâk vergisi değeri 2.000.000 lira olan ve bu değer üzerinden emlâk vergisi ödeyen Ali Bey'in, bu dairesi için yıllık emsal kira geliri bedeli 100.000 liradır. Ancak Ali Bey, gerçekte, yıllık 80.000 lira kira geliri elde ettiyse, bu gelirini mi, yoksa emsal kira bedelini mi beyan edecektir. Gerçek kira bedelini beyan ederse sonradan fark için ikmalen tarhiyat yapılabilir mi? Ali Bey, emsal kira geliri müessesesini bahane edip kirasının artırılmasını isteyebilir mi?

Bu sorulara, önce hemen cevap verelim, sonra da aşağıda sebeplerini açıklayalım. Bu soruların cevabı olumsuzdur. Örnekteki mükellef Ali Bey, ne gerçekte almadığı 100 bin lirayı kira geliri olarak beyan etmekle yükümlüdür, ne de bu sebeple kiracısından kirasının artırılmasını isteyebilir.

Gelir Vergisi Kanunumuz, kanunun yorumlanmasına esas olacak ilkelerini (kanunun ruhunu), hemen 1 ve 2'nci maddesinde açıklamıştır. Bizi ilgilendiren ilkeye göre gelir vergisi, kişilerin elde ettikleri gerçek gelirleri üzerinden alınır. Bir başka deyişle, kişilerin gerçek olmayan veya elde etmedikleri gelirleri, gelir vergisine esas alınamaz.

Ayrıca, kişilerin ekonomik faaliyetleri ve vergiyi doğuran olaylar, özel hukuk alanında, konumuza ilişkin olarak, kira sözleşmeleri ile oluşur. Kira sözleşmeleri, kira bedelini de gösterir. Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesine göre ise, vergi mükellefiyetini veya vergi sorumluluğunu devredenler dışındaki sözleşmeler, muvazaalı veya peçelemeli olduğu ve taraflarının gerçek iradesini veya gerçek durumu yansıtmadığının vergi idaresince delillendirilmesi hali dışında, vergi dairesini bağlar ve vergilendirmeye esas alınmak zorundadır. Nitekim Danıştay'ın muhtelif dava dairelerinin yerleşik içtihadı da bu yöndedir.

O halde mükellefler, gerçekten elde ettikleri kira gelirlerini, kira sözleşmeleri, kira makbuzları veya kiraların bankadan ödendiği durumda banka dekontları veya posta havale makbuzları ile kanıtlayabildikleri sürece, emsal kira bedeline göre beyanda bulunmak zorunda değildirler veya bu kişilere emsal kira bedelinden düşük kira geliri beyan ettikleri gerekçesiyle ikmalen cezalı vergi salınamaz. Salınması halinde kira geliri sahipleri, beyan ettikleri kira gelirinin gerçek olduğunu yargı mercileri önünde açıklama ve kanıtlama olanağına sahiptirler.

Ancak mükelleflerin, kira gelirini kanıtlayamamaları, ellerinde delilleri ve hatta yazılı kira sözleşmeleri bile olmaması durumlarında veya gerçekte daha yüksek kira aldıklarının ve bu miktarı gizlediklerinin vergi idaresince delillendirilmesi halinde yahut gerçek kira bedelinin belirlenememesi veyahut kiracılarından kira almamaları halinde, emsal kira gelirine göre düşük gelir beyan etmeleri veya hiç beyan etmemeleri halinde cezalı vergi tarhiyatı ile karşılaşma ihtimalleri söz konusu olacaktır.

Netice olarak, kira gelirini tam ve doğru olarak beyan eden ve beyan ettiği tutarın gerçekte elde ettiği kira tutarı olduğunu kanıtlayabilen mükelleflerin, emsal kira bedeli hükmünden korkmaları veya çekinmeleri için hiçbir sebep yoktur.

Ayrıca kanunun anılan hükmüne göre, aşağıda sayacağımız dört istisnai halde emsal kira bedeli müessesesi uygulanmaz. Bir başka deyişle bu istisnai hallerde mükelleflerden emsal kira bedeli üzerinden beyanda bulunmaları beklenemez. 1. Boş kalan gayrimenkullerin muhafazası maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikâmetine bırakılması 2. Binaların mal sahiplerinin usul (anne-baba, büyükanne-büyükbaba), füruğ (çocuk, torun) veya kardeşlerin ikâmetine tahsis edilmesi 3. Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi 4. Mahalli idareler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşları ile yapılan kiralamalar.

 Ancak burada 1, 2 ve 3 numaralı hüküm için dikkat edilmesi gereken nokta, “ikamete tahsis edilme”dir. İkamet, yerleşmek niyeti ile oturulan yerdir. Bu sebeple işyeri olarak yapılan tahsisler, buraya girmez.

Bu istisnai hallere girmeyen ve belgelendirilebilir nitelikte kira alınmayan ve dolayısıyla emsal kira bedeli üzerinden beyanname vermeyi gerektiren hallere örnek olarak “çocuğa bedelsiz işyeri tahsisi”, “kişinin dairesini bedelsiz olarak şirketine kullandırması”, “bir dairenin (usul-füruğ ve kardeş dışında kalan), kardeş çocuğuna veya hala, dayı, teyze, amca gibi akrabalara işyeri veya mesken olarak bedelsiz kullandırma” gibi haller sayılabilir.

Ancak bu gibi hallerde, gerçekte bir kira bedeli tahsil ediliyorsa, yine bu gerçek kiranın beyan edilmesi gerekir.

Öte yandan bedelsiz işyeri olarak tahsislerde eğer mal sahibi gerçekte kira almayarak emsal kira bedeli üzerinden beyanname veriyorsa, kiracı işletmelerin kayıtlarında da bir kira gideri gözükmeyecek ve dolayısıyla stopaj yapma mükellefiyeti de doğmayacaktır.

Emsal kira bedeli altında kira geliri elde eden ve dolayısıyla gerçek kira gelirini beyan edenlere önerimiz, aldıkları kira tutarlarını belgeleyen kira sözleşmesi, makbuz, dekont, havale belgesi gibi kira bedelini kanıtlayan belgelerini, ileride vergi idaresi ile bir ihtilaf çıkabileceğini de nazara alarak özenle saklamalarıdır.

Görüldüğü gibi emsal kira bedeli esası, kişilerin almadığı, elde etmediği gelirleri üzerinden vergi almayı amaçlayan bir müessese olmayıp, bir oto-kontrol müessesesidir.

Öte yandan mükelleflerin emsal kira bedeline göre beyanda bulunmaları, onların mesken kira gelirlerine ilişkin istisnadan yararlanma veya giderleri mahsup haklarını ortadan kaldırmaz. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/emsal-kira-bedeli-uzerinden-beyan/651901

Bilindiği üzere, sahte belge kullanılması, Vergi Usul Kanununun (VUK) 359. maddesi kapsamında kaçakçılık suçu olarak kabul ediliyor, sahte belge kullanan mükelleflere kayba uğrattıkları vergi aslı için 3 (üç) kat vergi ziyaı cezası kesiliyor ve ayrıca fiili işleyen mükellefler ya da kanuni temsilciler vergi suçu kapsamında hapis cezalarına muhatap olabiliyorlar. Ancak, söz konusu sahte belgeleri bilmeden kullanan mükellefler için suçun manevi unsuru oluşmadığından, VUK 359. madde kapsamında kaçakçılık suçu doğmayabiliyor (306 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği).

Bilmeden sahte belge kullanırsanız ne olur?

Sahte belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler ya da tüzel kişilerde temsilciler hakkında suç duyurusunda bulunulmuyor ve hapis cezası ile muhatap olmuyorlar. Ayrıca, kaçakçılık fiili oluşmadığından, bu mükellefler adına 3 (üç) kat vergi ziyaı cezası yerine 1 (bir) vergi ziyaı cezası kesiliyor.

Alım gerçek kabul edilirse ne olur?

Yapılan tespit ve vergi incelemelerinde mükelleflerin sahte belgeye konu olan alışlarının gerçek olduğu kanaatine varılırsa, bu sefer Vergi İdaresi, söz konusu alışların belgesi olmadığından hareketle mükellefler adına, yapılan alım tutarları üzerinden VUK 353/1 maddesi gereğince % 10 oranında özel usulsüzlük cezası kesiyor.

Vergi İdaresi, mükellefe özetle; “Sen bu malları gerçekten almışsın, inandık, ancak fatura sahte, yani söz konusu fatura üzerindeki KDV Hazine’ye intikal etmemiş, o zaman senin bu alışın belgesiz alış durumuna dönüşüyor ve bu sebeple sana özel usulsüzlük cezası keseceğim.” diyor.

Özel usulsüzlük cezası olmalı mı?

VUK 353/1 maddesi kapsamında, mükellefler tarafından mal veya hizmet alım ya da satımı yapılmasına rağmen ilgili bentte yazılı olan belgelerin düzenlenmemesi ve alınmaması durumunda, düzenlenmesi gereken her bir belge için 1.1.2022'den itibaren 500 Türk lirası’ndan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının % 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesiliyor (534 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği).

Vergi İdaresi anılan konu açısından, faturayı düzenleyen mükellefi sahte belge düzenleyici olarak tespit ettiğinden dolayı, adına fatura düzenlenen mükelleflerin alışlarının gerçek olduğu tespitini yapmakta, akabinde söz konusu gerçek alışların başkasından yapıldığı sonucuna ulaşmaktadır. Yani Vergi İdaresi; “Faturayı X’den almışsın ama X sahte belge düzenleyicisi… Malı gerçekten aldığını kabul ediyoruz. Ama gerçek alışa ilişkin alınan belge sahte olduğu için söz konusu alış, belgesiz alış olarak değerlendirilecektir ve bu sebeple özel usulsüzlük cezası kesilecektir.” şeklinde tespitte bulunuyor.

Diğer taraftan, özel usulsüzlük cezası olay anında tespit edilmesine gerek olmayan bir durum cezasıdır ancak, taraflar somut olarak belirlenmeden yani somut tespit yapılmadan, sadece belgesiz alış yapıldığından hareketle özel usulsüzlük cezası kesilmesi doğru değil. Çünkü VUK 353/1 inci maddesinin lafzına ve ruhuna baktığımızda ve hukuki belirlilik ilkesini de göz önünde bulundurduğumuzda; ilgili kanun metninde yer alan ‘‘………… düzenlemek ve almak zorunda olanların……….’’ ibaresi ile, belgesiz gerçekleştirilecek bir işlem için alan ve satan tarafın hangi kişi ya da firma olduğu somut olarak tespit edilmeden ve belirlenmeden VUK 353/1 maddesi kapsamında ceza kesilemeyeceği ifade ediliyor.

Ayrıca, Danıştay Dava Daireleri ve Vergi Dava Daireleri Kurulu da benzer olaylarda üzerinde durduğumuz kanuni zemin üzerinde durumu değerlendirerek, özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği yönünde kararlar veriyor. Bu konuda Danıştay tarafından verilen kararların gözönünde tutulması gerektiğini değerlendiriyoruz.Selçuk Turgay AZAK / Vergi Müfettişi

https://www.dunya.com/kose-yazisi/danistaydan-sahte-belge-kullananlara-iyi-haber/651950

Giriş

Bu yazımızda, ihracat bedellerinin yurda getirilmemesi nedeniyle düzenlenen idari para cezaları konusu hakkında oldukça faydalı bilgileri soru ve cevap yöntemi ile size aktaracağız.

1. İhracat Bedellerini Yurda Getirme Zorunluluğu Nedir?

İhracat bedellerinin yurda getirilmesi zorunluluğu, kanun koyucunun Türk parasının kıymetinin korunması amacıyla getirdiği kanuni yükümlülüklerden biridir. Böylelikle ihraç edilen mal ve hizmetlerin karşılığını oluşturan ekonomik değerin ülkede kalması amaçlanmıştır. İstisnaları bulunmakla birlikte, kural olarak ihracatçıların ihracat bedellerini fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içinde yurda getirmesi ve bunu takip eden kurum nezdince ihracat hesabının kapatılmasını sağlaması gerekmektedir. 

2. İdari Para Cezalarının Kanuni Dayanağı Nedir?

İhracat bedellerini yurda getirme zorunluluğu, kambiyo mevzuatında düzenlenmiştir. Kambiyo mevzuatının yapısı, kanun ve düzenleyici işlemlerin birbirine yaptığı göndermeler nedeniyle oldukça karmaşıktır. Kambiyo rejiminin temel kanunu olan 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’dan başlayarak, Bakanlar Kurulu (2018’den beri Cumhurbaşkanı), Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası’nın düzenleyici işlemleri aşağıdaki şemada görülebilir:

3. Hangi Hareketler İçin Hangi Cezalar Öngörülmüştür?

Kanun’da ihracat bedellerinin yurda getirilmesi yükümlülüğünü ilgilendiren iki tür kabahat bulunmaktadır. Kanun, idarenin düzenleyici işlemlerindeki yükümlülüklere aykırı davranışlar için tutarı kanunda belli olan bir maktu ceza (md.3/1), ihracat bedellerini yurda getirmemek için ise ihracat bedelinin %5’i oranında bir nispi ceza (md.3/3) öngörmüştür. Bununla birlikte, idari para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere de nispi değil, maktu ceza verilecektir (md.3/3). Öte yandan bu şekilde verilecek maktu cezanın tutarına da bir üst sınır konulmuştur. Maktu ceza, yurda getirilmesi gereken ihracat bedelinin %2,5’ini geçemeyecektir (md.3/3).

4. Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğu Var Mıdır?

Kanuna göre: “Bu kabahatlerin bir tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişiye de aynı miktarda idarî para cezası verilir.” (md.3/6) Buradan çıkan anlam, kabahatten asıl sorumluluğun bu fiilleri işleyen gerçek kişiye ait olduğu, ancak tüzel kişiye de aynı miktarda ceza verilmesi gerektiğidir. Bir başka deyişle gerek maktu gerek nispi cezalar bakımından şirket ve şirket yöneticileri üzerinde ayrı ayrı ceza riski bulunmaktadır.

5. İdari Para Cezası Nasıl Hesaplanır? 

Maktu cezaların alt ve üst sınırları kanunda gösterilmiş olup, fiilin ağırlığına göre bu sınırlar arasında savcının takdir edeceği tutarda düzenlenir. Kanuni tutarlar her sene yeniden değerleme oranına göre güncellenmektedir. 

Nispi cezaların da oranları kanunda gösterilmiş olup yurda getirilmeyen ihracat bedelleri üzerinden hesaplanmaktadır. Yurda getirilmeyen ihracat bedeli yabancı para cinsinden ise idari para cezasının hesaplanmasında fiilin işlendiği tarih itibarıyla Merkez Bankasının bu paraya ilişkin döviz satış kuru esas alınacaktır (md.3/7).

Tekerrür halinde cezalar iki kat olarak uygulanır (md.3/9)

İdari para cezasına, suç tarihi ile tahsil tarihi arasındaki süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında, gecikme faizi uygulanır (md.3/8). 

6. İhracat Hesabı Nasıl Kapatılır?

İhracat bedellerinin yurda getirilmiş olduğu, bunun takip eden kurum nezdinde ihracat hesabının kapatılması yoluyla tevsik edilir. Bu konudaki ayrıntılı düzenlemeler Merkez Bankası’nın İhracat Genelgesinde yer almaktadır. 

İhracat hesabının kapatılmasından ihracatçılar sorumludur (md.26). Aracı bankalar ise ilgili bedellerin yurda getirilip getirilmediğini izlemekle yükümlüdür (md.26). İhracatçıların ihracat bedellerini fiili ihraç tarihinden itibaren -kural olarak- 180 gün içinde yurda getirmesi gerekmektedir (md.4/1). Yurda getirilen bedel, aynı süreler içerisinde, ihracat bedeli kabul belgesine bağlanır (md.8). İhracat hesabının kapatılabilmesi için gümrük beyannamesi örneği ve bilgileri, ilgili İBKB’ler, satış faturası ile indirim ve mahsup konusu belgelerin aracı bankaya ibrazı zorunludur (md.25). Eğer ihracat hesabı bu şekilde kapatılmazsa banka 5 iş günü içinde durumu vergi dairesine ihbar edecektir. (md.29). 

Vergi dairesi ihbardan itibaren 10 iş günü içerisinde ilgililere 90 gün süreli ihtarname gönderir (md.29/3). İhtarnamede bu süre içerisinde ya hesabın kapatılması yahut mücbir sebep halinin belgelenmesi istenir. Bu aşamada hesabın kapatılmasını vergi dairesi yapar (md.23/3). 90 günlük ihtarname süresi yahut verilen ek süre sonunda yeniden ek süre almayan ve ihracat hesabını kapatmayanlar vergi dairesi tarafından savcılığa ihbar edilir.

7. İdari Para Cezasını Kim Düzenler?

Kanun’daki idari para cezalarını vermeye yetkili makam Cumhuriyet savcılığıdır (md.3/10). Vergi daireleri 90 günlük ihtar süresi içinde bedeller yurda gelmez ya da ek süre alınmazsa, doğrudan savcılığa ihbarda bulunulmaktadır. Uygulamada savcılar genelde ayrı bir soruşturma yapmamakta, ihracatçının bilgisine başvurmamakta, vergi dairesinden gelen ihbara binaen idari para cezası düzenlemektedirler. 

8. İdari Para Cezasına Karşı Hangi Kanuni Yola Başvurulabilir?

İdari para cezasına karşı başvuru yolu, Kabahatler Kanunu’nda düzenlenmiştir. Cumhuriyet savcılığı tarafından düzenlenen idari para cezasının iptali istemiyle kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine “başvuru” (itiraz) yapılabilir (KK md.27). İdari para cezasının tebliği üzerine kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılarak cezanın dörtte üçü ödenebilir, sonrasında yine kanun yoluna başvurulabilir (KK md.17/6). Sulh ceza hakimleri genelde dinleme (duruşma) yapmamakta, dosya hakkında önce bilirkişi incelemesi yaptırıp tarafların bilirkişi raporuna karşı beyanlarını aldıktan sonra dosya üzerinden karar vermektedir. Sulh ceza hakimliğinin vereceği karar aleyhe olursa 7 gün içinde “itiraz” yoluna gidilebilir (KK md.29). İtirazı inceleyecek merci, kararı veren sulh ceza hakimliğini numara olarak takip eden sulh ceza hakimliğidir (CMK 268/3). İtiraz üzerine merciin vereceği karar, kesindir (CMK 274/4). Aykut Kapusuzoğlu  Kıdemli Avukat , Kıdemli Avukat

https://www.gsghukuk.com/tr/bultenler-yayinlar/makale-yazilar/ihracat-bedellerinin-yurda-getirilmemesi-nedeniyle-duzenlenen-idari-para-cezalari.html

3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler KDV’den istisnadır. İhracatın kargo firması aracılığıyla yapıldığı durumda iadenin kim tarafından talep edileceği, kargo firmasının iade alıp-alamayacağı önem arz eden bir konudur. KDV Genel Uygulama Tebliği’ne göre; Posta ve hızlı kargo taşımacılığı yolu ile yapılan ihracat teslimleri, kargo şirketi adına düzenlenen, malı yurtdışına gönderilen mükellefin bilgisinin yer aldığı ve gümrük müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanan elektronik ticaret gümrük beyannamesi ile tevsik edilir.

Çorum Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 30.12.2016 tarih ve 76071283-130-11/1-c[2015-6]-13 sayılı özelgeye göre;

“İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, şirketiniz tarafından imalatçılardan ihraç kaydıyla alınan malların kargo taşımacılığı yoluyla yurt dışındaki alıcılara gönderilmesinde, imalatçı firmanın katma değer dergisi iadesi alıp alamayacağı, şirketiniz tarafından ihraç edilmek üzere imalatçıdan KDV ödeyerek alınan malın ihraç edilmesi durumunda şirketinizin Katma Değer Vergisi iadesi alıp alamayacağı hususlarında Defterdarlığımızdan görüş istenildiği anlaşılmıştır.

-İhraç kaydıyla alınan ve kargo taşımacılığı yoluyla ihracatı gerçekleştirilen mallara yönelik olarak imalatçı tarafından,

-KDV ödenerek alınan ürünün posta (Kargo) yoluyla yurtdışına gönderilmesinde ise kargo şirketi adına düzenlenen ETGB İhracat Beyannamesi (Mikro İhracat) ile şirketiniz tarafından

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi ve KDV Genel Uygulama Tebliğinde belirlenen esaslar gereğince iade talep edilmesi mümkündür.”

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 12/06/2014 tarih ve 39044742-KDV 12-1622 sayılı özelgeye göre;

 “İlgide kayıtlı özelge talep formunda firmanız tarafından hızlı kargo taşımacılığı yöntemi ile 150 kg ve 7.500 Avro'yu geçmeyen malların ihracatının kargo firmasının toplu gümrük çıkış beyannamesi (GÇB) aracılığıyla gerçekleştirildiği ve firmanızın kargo firmasından sadece konşimento ve GÇB tescil numarasını alabildiği, kargo firmasının beyannamenin içerisinde ihracat yapan diğer firmaların bilgisi bulunması nedeniyle GÇB ve eklerini tarafınıza vermediği belirtilerek firmanızın fatura ettiği malların çıkışını gösteren (firma unvanı, satılan malın miktarı, tutarı, cinsi ve malın alıcısı) hiçbir belge bulunmadığından firmanıza verilen konşimento ve GÇB numarası doğrultusunda ihracat istisnası kapsamında KDV'siz fatura düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz veya fatura ekindeki evraklar eksik kabul edilip, KDV'li mi fatura kesmeniz gerektiği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

Söz konusu beyannamelerin kağıt ortamında dökümünün alınamadığı durumlarda, taşıma işini yapan kargo şirketi adına düzenlenen beyannameye ilişkin bilgileri içeren bir yazının kargo şirketinden alınarak beyanname eki listeyle birlikte vergi dairesine ibraz etmeniz halinde KDV iade taleplerinin yerine getirilmesi mümkün olup, bu bağlamda söz konusu yazı ve listelere istinaden, kargo firması aracılığıyla gerçekleştirdiğiniz ihracatlara ilişkin faturaları KDV'siz düzenleyebileceğiniz tabiidir.”

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 08/07/2013 tarih ve 39044742-KDV.11-995 sayılı özelgeye göre;

 “İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, internet üzerinden satacağınız ürünlerin posta (kargo) yoluyla yurt dışındaki alıcılara gönderileceği belirtilerek, yapacağınız teslimlerin ihracat teslimi sayılıp sayılamayacağı, söz konusu işlemler nedeniyle yüklenilen vergilerin iadesini alıp alamayacağınız ve imalatçılardan satın alacağınız ürünlere ilişkin KDV nin tecil-terkininin mümkün olup olmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KDV Kanununun 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler, yurtdışındaki müşteriler için yapılan hizmetler, serbest bölgelerdeki müşteriler için yapılan fason hizmetler ve karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye'de verilen roaming hizmetlerinin KDV den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Posta (kargo) yoluyla yurt dışına gönderilen ürünlerin kargo şirketi adına düzenlenen gümrük beyannamesi eki eşya listesinde, malı yurt dışına gönderen firmanızın yer alması ve liste muhteviyatının gümrükçe onaylanması halinde ihracat istisnası kapsamında işlem yapılması mümkün bulunmaktadır. Bu teslim nedeniyle firmanız tarafından yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV nin iadesi talep edilebilecektir.

Ayrıca, ihraç edilen malların yurt dışına Posta (kargo) yoluyla gönderilmesi ihraç kaydıyla teslime ilişkin şartların sağlanması koşuluyla söz konusu malların imalatçılardan ihraç kaydıyla alınmasına engel teşkil etmemektedir.”

Yukarıda yer verilen Tebliğ açıklaması ve özelgeleri bir örnekle açıklamaya çalışalım. Çeliktepe Ltd. Şti. ayçiçeği yağı imalatçısı Gültepe A.Ş.’den 10.03.2022 tarihinde KDV hariç 500.000-TL KDV’si 5.000,00-TL olmak üzere 505.000,00-TL ödeyerek satın almıştır. Söz konusu malların tamamı aynı ayda 100.000 $ bedelle kargo yoluyla yurtdışına ihraç edilmiştir.  Kargo şirketi adına ETGB İhracat Beyannamesi (Mikro İhracat) düzenlenmiştir. Bu durumda Çeliktepe Ltd. Şti. tarafından Mart döneminde yüklenilen ama indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iadesi talep edilebilecektir.

Söz konusu örnekte imalatçı Gültepe A.Ş.’den KDV ödemeden ihraç kaydıyla alınan ürünlerin kargo yoluyla yurtdışına ihraç edildiği durumda ise imalatçı Gültepe A.Ş. tarafından KDVK’nın 11/1-c. Maddesi kapsamında KDV iadesi talep edilebilecektir. Ahmet Korkmaz

https://piyasaraporu.com/koseyazarlari/koseyazisi/113

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Hakkında Yardımcı Bilgiler 7440 sayılı Kanunun 6/1 maddesi kapsamında mükellefler stoklarında bulunan ancak kayıtlarında…
  • Emeklilik Başvurusu Ve Bayram İkramiyesi Ramazan’da 3.000 TL olarak ödenen emeklilere bayram ikramiyesi, bir değişiklik…
  • 296 GEÇİCİ HESAP VE ENFLASYON DÜZELTMESİ 7440 Sayılı Kanunun 6/3. Fıkrasına Göre Mükelleflerin Bilançolarında Görülmekle Birlikte…
Top