Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

I.VATANDAŞIN MALİ EMNİYET MÜLAHAZASI MÜTALAA NEDİR?

1951 tarih ve 5815 sayılı Kanun[1] gerekçesinde, “Hileli vergi suçları kamu davasına tahrik salahiyeti vatandaşın mali emniyet mülahazası ile bazı kayıtlara bağlanmıştır. Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve muavinleri ile Defterdarlar haricinde kalan inceleme yetkisine haiz memurların tetkik neticelerine bağlı bulundukları Defterdarın mütalaası ile birlikte savcılığa bildirmeleri ve savcının muttali olacağı belli hileli vergi suçları için, alakalı Defterdarlıktan inceleme istemesi bu sebep ve mülahaza ile yerinde görülmüştür. Diğer taraftan adalet cihazının tetkikine ve yetkisine tevdi olunan hileli vergi suçları için mali cezaların tatbiki gerekli olduğu da bir fıkra halinde belirtilmiştir.”

Vergi kaçakçılığı suçlarında söz konusu olan mütalaa şartı, 213 sayılı Kanunun 367’nci maddesinde yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, 

Kanununun 367’nci maddesine göre, yaptıkları inceleme sırasında 359’uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun (RDK) mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla Vergi Dairesi Başkanlığı veya Defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir” denilmektedir.

Kanun gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, vergi kaçakçılığı suçlarında yargılama şartı olarak düzenlenen ‘mütalaa’ kavramına vergi  suçu gibi ayrı uzmanlık bilgisi gerektiren bir konuda işin uzmanlarından soruşturma makamına yardımcı olması amacının haricinde görev yüklenmiş olmaktadır.[2]

Vergi kaçakçılığı suçu gibi ayrı uzmanlık bilgisi gerektiren bir konuda uzman ve yetkili olan kişilerin mütalaa vermesi bu konuda yeterince uzmanlığı bulunmayan soruşturma makamlarının kanuna ve hukuka uygun olarak karar vermelerine yardımcı olacak bir müessesedir. Vergi kaçakçılığı suçu kapsamına giren fiillerin bulunup bulunmadığına ilişkin özel ve teknik bilginin yer aldığı bu mütalaalar, kovuşturma aşamasında değerlendirilecek takdiri delil niteliğinde olduğundan hâkimlere emir ve talimat verme, telkin ve tavsiyede bulunma olarak değerlendirilemeyecektir. [Anayasa Mahkemesinin 10.02.2011 gün ve 136-181 sayılı kararı]

Vergi suçların soruşturması Cumhuriyet Savcılığınca, kovuşturması Ceza Mahkemesince yürütülmektedir. Kanun’un 367 nci maddesine göre soruşturma, vergi incelemesi sonrasında oluşturulan vergi inceleme raporuna dayalı vergi suçu raporu ve idarenin mütalaasının Cumhuriyet başsavcılığına iletilmesi ile başlamaktadır. Ancak suçun işlendiğinin diğer yollarla öğrenilmesi durumunda idareden inceleme istenmektedir. İdarenin mütalaası dava şartı olduğundan her iki hâlde de mütalaa alınması gerekmekte, mütalaa alınmaksızın kovuşturma aşamasına geçilememektedir. [Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas Sayısı: 2019/4, Karar Sayısı: 2021/78, Karar Tarihi: 4/11/2021]

Cumhuriyet Başsavcılığının, vergi kaçakçılığı suçunun işlendiğini başka bir yoldan öğrenmesi de imkân dâhilindedir. Bu durumda Cumhuriyet Savcısı, bir an önce ilgili vergi dairesine durumu bildirerek inceleme yapılmasını talep edecek, böylece kamu davasının açılması için bu inceleme sonucunun Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi beklenecektir[Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Esas No: 2012/11-1512, Karar No: 2014/366]

Ceza hukukunda “mütalaa” kimi suçlardan dolayı kovuşturma yapılabilmesi için o suçtan dolayı hak ve menfaatleri ihlal edilen kurumun suç hakkında verdiği yazılı görüştür. Bu anlamda vergi ceza hukukunda vergi idaresinin mütalaası, Yargıtay’ın da kararlarında istikrarlı bir biçimde benimsediği üzere, “kovuşturma/yargılama şartı” olarak kabul edilmektedir.

Görüleceği üzere, hem kanun gerekçesinde hem de Anayasa ve Yargıtay kararlarında vergi kaçakçılığı suçlarında mütalaa müessesesinin önemine vurgu yapılmış ve en önemlisi konuyu mali emniyet mülahazası olarak gördüğünden soruşturma makamı Cumhuriyet Savcılarının dahi tek başına karar vermelerine izin vermemiştir.

II. 7394 SAYILI KANUNLA MÜTALAA ŞARTI GEVŞETİLMİŞTİR

7394 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15.04.2022 tarih ve 31810 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

İlgili Kanunun  5 inci maddesi ile 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere yeni bir fıkra eklenmiştir.  Buna göre, “359 uncu maddede yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, başka bir kişi tarafından veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartı aranmaz.”

7394 sayılı Kanun 5 inci maddesinin gerekçesinde, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yazılı kaçakçılık suçlarına ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin dışında başka bir kişi tarafından işlendiğinin veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartının aranmaması şartının aranmaması temin edilmektedir” denilmiştir.

Buna göre, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun[3] 2 inci maddesine göre SORUŞTURMA, Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar, KOVUŞTURMA ise, iddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade eder.

Filhakika, soruşturma ve kovuşturma evresinde yürütülmekte olan adli yargılama aşamasında vergi kaçakçılığı suçunun ilgili kişi veya kişiler dışında başkaca birileri tarafından işlendiğinin veya gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması halinde gecikmeye mahal bırakmamak için vergi inceleme raporu ve mütalaa verilmesi şartına gerek görülmemiştir.

Örnek: Mükellef (A) hakkında Vergi Müfettişi tarafından 2017 yılına ilişkin sahte belge düzenleme nedeniyle 2020 yılında vergi inceleme raporu ve vergi suçu raporu düzenlenmiş olup kanuni temsilcileri Ahmet YILMAZ ve Mehmet YILMAZ fail olarak yer almıştır. Rapor Değerlendirme komisyonunun (RDK) mütalaasıyla ilgililer doğrudan doğruya Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmiş ve kamu davasının açılması sağlanmıştır.

2022 yılında devam eden soruşturma veya kovuşturmalarda tanık ifadeleri ile savunmada ikrar edilen hususlarda birlikte değerlendirildiğinde Ali SEVİMLİ’nin vergi kaçakçılığı suçunda fail Ahmet YILMAZ ve Mehmet YILMAZ ile birlikte hareket ettiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, fail Ali SEVİMLİ hakkında kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartı aranılmayacaktır.

Örnek: Mükellef (B) hakkında, 4458 sayılı Gümrük Kanununa muhalefet nedeniyle hakkında kamu davası açılmıştır. Yürütülmekte olan soruşturma aşamasında fiilin aynı zamanda Vergi Usul Kanununa muhalefet kapsamında olduğundan bahisle kamu davası genişletebilir mi?

Yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda evvelce mütalaaya konu bir işlem olmadığı için bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor ve mütalaa olmaksızın Vergi Usul Kanununa muhalefet nedeniyle dava açılamaz ve var olan dava genişletilemez.

YASAL DAYANAK BAZI KAÇAKÇILIK SUÇLARININ CEZALANDIRILMASINDA USUL VERGİ İNCELEME RAPORU MÜTALAA
VUK 367 maddesinin (4) numaralı bendi 359 uncu maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenir ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmaz. HAYIR EVET
VUK 367 maddesinin (5) numaralı bendi 359 uncu maddede yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, başka bir kişi tarafından veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartı aranmaz. HAYIR HAYIR

III. EL-HAK

Vergi kaçakçılığı suçu gibi ayrı uzmanlık bilgisi gerektiren bir konuda uzman ve yetkili olan kişilerin mütalaa vermesi, bu konuda uzmanlığı bulunmayan soruşturma makamlarının kanuna ve hukuka uygun olarak karar vermelerine yardımcı olacak bir müessesedir.

Vergi kaçakçılığı suçu kapsamına giren eylemlerin bulunup bulunmadığına ilişkin özel ve teknik bilginin yer aldığı bu mütalaalara gerek duyulmaksızın kamu davası açılması hak ihlallerine kapı aralayacaktır.

El- Hak bilinmelidir ki, ne şekilde tespit edildiği veya hangi aşamada öğrenildiği önem taşımaksızın vatandaşın mali emniyet mülahazasını teminen kaçakçılık suçunun takibatı için vergi incelemesinin yapılması ve mütalaaya bağlı kılınması sağlanmalıdır.

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
E. Defterdar
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.alomaliye.com/2022/05/05/vergide-incelemesiz-ve-mutalaasiz-hapis-cezasi-donemi/

Dip Notlar:

[1] Vergi Usul Kanununun bazı maddeleri ile kanuna bağlı cetvelde değişiklik yapılmasına ve bu kanuna bazı maddeler ve fıkralar eklenmesine dair Kanun 24.07.1951 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Mütalaa – Muharrem ÖZDEMİR, YMM

[3] Yayımlandığı Resmî Gazete: Tarih: 17/12/2004 Sayı: 25673

T.C.

TİCARET BAKANLIĞI

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Sayı: E-18723479-153.18-00074312551

Tarih: 29/04/2022

Konu: Posta ve Hızlı Kargo Taşımacılığı-Gümrük İşlemleri

GENELGE

(2022/9)

29.09.2009 tarihli ve 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan 4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Kararın (Bundan sonra Karar olarak adlandırılacaktır.) 126 ncı maddesi kapsamında posta ve hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen veya giden eşyaya aşağıdaki şekilde işlem yapılacaktır.

I. BEYAN

Kararın 126 ncı maddesi kapsamı eşyanın beyanı, basitleştirilmiş gümrük beyannamesi ve normal usulde detaylı beyan olmak üzere iki şekilde yapılır.

1. Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı ( İthalat )

1.1. Kararın 126 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen aşağıdaki eşyanın serbest dolaşıma giriş beyanı basitleştirilmiş gümrük beyannamesi ile yapılır.

a) Kıymeti 1500 Avro’yu geçmeyen kişisel kullanıma mahsus kitap veya benzeri basılı yayın.

b) Kararın 58 inci maddesi kapsamı yolcunun gelişinden 1 ay önce veya 3 ay sonraki süreler içerisinde posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen, Kararın 9 no’lu Eki listenin (B) bölümünde yer alan kişisel eşya.

c) Kararın 62 nci maddesi kapsamı bir gerçek kişiye gelen, ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen, kıymeti 150 Avro’yu geçmeyen eşya.

ç) Kararın 62 nci maddesi kapsamı kıymeti 1500 Avro’yu geçmeyen ilaç cinsi eşya,

d) KDV ve/veya ÖTV istisna belgelerine sahip kurumlar tarafından getirilecek olan Kararın 69 uncu, 70 inci ve 71 inci maddeleri kapsamı eğitim, bilim ve kültürel amaçlı eşya ile bilimsel alet ve cihazlar.

e) Kararın 86 ncı maddesi kapsamı önemli değeri olmayan numunelik eşya ve modeller.

f) Kararın 91 inci maddesi kapsamı inceleme, analiz veya test amaçlı eşya.

g) Kararın 100 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ö) bendi kapsamı kamu kurum ve kuruluşlarına, kütüphanelere, müzelere, eğitim veya bilimsel araştırma ile uğraşan kuruluşlara gönderilen veya bunlar tarafından temin edilen kitap veya basılı yayın.

h) Elçilik, konsolosluk veya milletlerarası kuruluşlar adına gelen diplomatik eşya.

1.2. 1.1. bölümünde sayılan eşyanın serbest dolaşıma giriş beyanında Kararın 112 nci maddesi uyarınca diğer mevzuattan kaynaklanan sınırlayıcı ve kısıtlayıcı hükümler uygulanmaz.

1.3. Bir basitleştirilmiş gümrük beyannamesine eklenebilecek taşıma senedi sayısı ithalat işlemleri için maksimum 2.000 (iki bin) adet ile sınırlıdır.

1.4. Operatörler, yukarıda yer alan eşyanın gümrük işlemleri için verilen hizmet karşılığında gümrük müşavirliği, ordino, terminal ve benzeri isimler altında ilave ücret ile gönderinin geldiğine dair bildirimin alıcıya yapıldığı tarihten itibaren ilk üç gün için ardiye ücreti alamaz.

2. Detaylı Beyan ( İthalat )

2.1. Kararın 126 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla bir gerçek kişiye gelen, değeri 150 Avro’yu aşan ancak 1500 Avro’yu aşmayan, ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyanın serbest dolaşıma giriş beyanı normal usulde detaylı beyan ile yapılır.

2.2. Eşyanın operatör tarafından beyanında BİLGE Sisteminde Detaylı Beyan modülünden “BS20” kodu seçilir.

2.3. BİLGE sisteminde “BS20” kodu ile tescil edilecek gümrük beyannamesinde, operatör tarafından basitleştirilmiş gümrük beyannamesi programında kullanılmakta olan mevcut kullanıcı kodu ve şifre kullanılır.

2.4. Operatörden, Yükümlü Takip ve Kayıt Sistemine (YKTS) kayıt olma koşulu aranmaz.

2.5. Eşyanın serbest dolaşıma giriş beyanında Kararın 112 nci maddesi uygulanmaz; gümrük ve dış ticaret mevzuatının genel hükümleri uyarınca vergileri ödenerek ve diğer yükümlülükler yerine getirilerek işlem yapılır.

3. Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı ( İhracat )

3.1. Kararın 126 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gönderilen, miktarı brüt 300 kilogramı ve değeri 15.000 Avro’yu geçmeyen eşyanın beyanı basitleştirilmiş gümrük beyannamesi ile yapılır.

3.2. Bir basitleştirilmiş gümrük beyannamesine eklenebilecek taşıma senedi sayısı ihracat işlemleri için maksimum 2.500 (iki bin beş yüz) adet ile sınırlıdır.

3.3. İhracatta basitleştirilmiş gümrük beyannamesinde gümrük tarife istatistik pozisyonunun (GTİP) beyanına ilişkin olarak;

a) Teşvik, sübvansiyon veya parasal iadeye ya da ayniyet tespitine konu olan ihracat eşyası için eşya kodu alanında 12’li GTİP girilmesi halinde tescil işlemine izin verilir. Mükelleflerince vergi dairelerine yapılacak KDV iadesi taleplerinin yerine getirilebilmesi için ilgili kalemde eşya kodu alanına 12’li GTİP girilmiş olması zorunludur.

b) Teşvik, sübvansiyon veya parasal iadeye ya da ayniyet tespitine konu olmayan ihracat eşyası için “TSPA_HAR” muafiyet kodu ile beyan yapılır ve bu durumda eşya kodu alanına asgari 4’lü tarife pozisyonu girilmesi gerekmektedir. “TSPA_HAR” muafiyet kodlu basitleştirilmiş gümrük beyannameleri KDV iade taleplerinde kullanılamazlar.

c) Numunelik eşya ve model ihracatında, basitleştirilmiş gümrük beyannamesinde “NUM” muafiyet kodu kullanılır. Bu durumda ilgili eşya kodu alanına asgari 4’lü tarife pozisyonu girilmesi gerekmektedir.

4. Muafiyet Kodları

Basitleştirilmiş gümrük beyannamesinde Ek-1’de yer alan muafiyet kodları kullanılır.

II. KIYMET TESPİTİ VE VERGİLENDİRME

Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen veya gönderilen eşyanın kıymetinin yetki limitleri dahilinde olup olmadığının tespitinde kargo ücreti dikkate alınmaz. Eşyanın kıymeti, ibraz edilen faturaya, satış fişine veya eşya bedelinin ödendiğine ilişkin belgeye göre belirlenir. Bu tür belge ibraz edilememesi veya ibraz edilen belgede kayıtlı kıymetin düşük bulunması halinde, eşyanın kıymeti gümrük müdürlüğünce belirlenir. Aynı gün içerisinde ithalata veya ihracata konu edilen, alıcısı ve göndericisi aynı olan gönderiler bir bütün teşkil ederek tamamının miktarı ve kıymeti birlikte dikkate alınır.

III. NUMUNELER

1. Önemli değeri olmayan ve temsil ettikleri eşya bakımından siparişte bulunulmak için kullanılabilecek nitelikteki numunelik eşya ve modellerin gümrük işlemleri Kararın 86 ncı maddesi hükümleri çerçevesinde gümrük vergilerinden muaf olarak posta idaresi veya hızlı kargo firmalarınca dolaylı temsil yetkisi kapsamında beyan edilmek suretiyle gerçekleştirilir.

2. Numunelik eşya ve model deyimi, belli bir tür eşyayı temsil eden ve sunuş şekli ve miktarı belli bir tür veya nitelikteki eşya için sipariş vermekten veya sipariş almaktan başka bir amaç için kullanılması mümkün olmayan her türlü madde veya örnek anlamına gelir.

3. Tekstil ve konfeksiyon ile deri ve deri mamulleri sektöründe siparişe konu edilecek eşyanın numune ve modelini üretmek amacıyla ihracatçı firma adına gelen eşya numune kapsamında değerlendirilir.

İhraç edilmek üzere hazırlanacak numunelerin üretimi için ihtiyaç duyulan ara mamullere ilişkin olarak örneğin; tekstil numunelerinde kumaş, düğme, fermuar ve benzeri aksesuar; deri ayakkabı numunelerinde bağcık, dış ve iç taban, ayakkabı kalıbı, deri ve astar, fermuar, ayakkabı tokası ve benzeri aksesuar; deri ceket numunelerinde makul miktarda deri veya kürk, astar, fermuar, metal toka, düğme ve çıtçıt ile deri çanta numunelerinde deri, astar, kilit, toka ve muhtelif metal aksesuarın numune olarak değerlendirilmesi mümkündür.

4. Gümrük idaresi, muafiyetin uygulanması esnasında numune veya model olma özelliklerini ortadan kaldırmayacak şekilde, kendi başlarına kullanılabilecek nitelikteki eşyanın yırtma, delme veya açık ve sabit bir şekilde işaretleme ya da herhangi başka bir işlem yoluyla kalıcı olarak kullanılmasını önlemeye yönelik tedbirleri alabilir.

5. Numunelerin firma adına gelmesi ve firmanın faaliyet alanı ile ilgili olması gerekir.

6. Eşyanın numune olup olmadığının belirlenmesinde, faturasında veya ambalajında numune olduğuna dair bir ibare olmadığı durumlarda, muayene memurunca eşyanın numune olduğuna kanaat getirilmesi halinde eşyanın işlemleri yukarıda bahsi geçen hükümler kapsamında sonuçlandırılır.

IV. YASAKLAMAYA VE KISITLAMAYA TABİ EŞYA

1. Posta ve hızlı kargo yoluyla gelen nakit para ve çeklere ilişkin işlemler aşağıdaki şekilde yürütülür.

Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen çek ve nakit para posta idaresi ya da hızlı kargo firması tarafından basitleştirilmiş gümrük beyannamesine konu edilemez ve alıcısına teslim edilmeyerek rezerve odasında muhafaza altına alınır.

Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen nakit paranın Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğ (2008-32/34) hükümleri kapsamında bankalar aracılığıyla transfer edilmesi gereken nitelikte olup olmadığının tespiti yapılır. Bu kapsamda yurda getirilen nakit para için alıcıdan açıklama talep edilir ve EK-2’de yer alan “Nakit Açıklama Tutanağı” elektronik ortamda düzenlenir. Sonrasında nakit para sözlü beyan düzenlenerek alıcısına teslim edilir.

Gümrük idaresince açıklama istenildiği halde, herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapıldığının anlaşılması halinde “Nakit Kontrolleri” hakkındaki 18.05.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Genelgenin 1.2. numaralı bölümünün 4 üncü maddesi uyarınca işlem yapılır.

Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla yurda getirilen çek sözlü beyan düzenlenerek alıcısına teslim edilir.

2. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca yayımlanan “Yurtdışından İlaç Temini ve Kullanımı Kılavuzu” düzenlemeleri dikkate alınmak şartıyla;

Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla şahsi tedavide kullanılmak üzere getirilen ilaçların, gümrük idaresine belge (sağlık kuruluşundan alınan rapor, doktor raporu veya reçete) ibraz edilmesi koşuluna bağlı olarak, girişine izin verilir. Bununla birlikte, gümrük memurunca alıcı şahsın hastalığının tedavisiyle ilgili olduğuna kişinin yazılı beyanı ve yapılacak araştırma sonucunda kesin olarak kanaat getirilmesi durumunda belge aranmaksızın eşyanın girişine izin verilebilir.

Yurtdışındaki sağlık kuruluşları tarafından düzenlenen rapor, doktor raporu ya da reçete geçerli belge olarak kabul edilebilir.

Adına rapor ya da reçete düzenlenen hasta tarafından kullanılmak üzere ilacın hasta yakını adına gelmesi durumunda, her iki şahıstan da alınacak yazılı beyana istinaden yurda girişine izin verilir.

3. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 65 no.lu alt bendinde tanımlanan “takviye edici gıdalar” ile 06.12.2003 tarihli ve 25308 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi 2003/42 no.lu Sporcu Gıdaları Tebliğinin 4 üncü maddesinde tanımlanan “sporcu gıdaları”nın Kararın 62 nci maddesi kapsamında ithali mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, bu kapsamdaki ürünleri doktor tavsiyesi ile kullanan kişilerin, hastalıklarına dair sağlık kuruluşundan alınmış bir raporu veya doktorun önerdiğine dair bir reçeteyi, milli sporcuların ise “Milli Sporcu Belgesi”ni ilgili gümrük idaresine ibraz etmeleri halinde söz konusu ürünleri posta veya hızlı kargo yoluyla getirmelerine izin verilir. Rapor veya reçetelerin, eşyanın ilgilisine teslim edildiği tarih itibariyle son bir yıl içerisinde düzenlenmiş olması yeterli olup, her gönderi için yeni bir rapor ve reçete aranmasına gerek bulunmamaktadır.

Yurtdışındaki sağlık kuruluşları tarafından düzenlenen rapor, doktor raporu ya da reçete geçerli belge olarak kabul edilebilir.

Adına rapor ya da reçete düzenlenen kişi tarafından kullanılmak üzere takviye edici gıda veya sporcu gıdasının kişinin yakını adına gelmesi durumunda, her iki şahıstan da alınacak yazılı beyana istinaden yurda girişine izin verilir.

4. 5324 sayılı Kozmetik Kanununun ikinci maddesi ile kapsamı belirlenmiş olan kozmetik ürünlerinin Kararın 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında ithali mümkün bulunmamaktadır.

5. 3 üncü ve 4 üncü maddelerde bahsi geçen ve muafen ithali mümkün olmayan eşyaya, kıymetine ve miktarına bakılmaksızın genel hükümler çerçevesinde, yürürlükteki gümrük ve dış ticaret mevzuatının ilgili hükümleri uygulanarak işlem yapılabilir.

6. 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmamakla birlikte uyuşturucu ve uyarıcı etkiye haiz maddelerin posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ithali ve ihracı mümkün bulunmamaktadır.

7. Hayvansal ürünlerin posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla yurda girişine ilişkin işlemler, 01.02.2012 tarihli ve 28191 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hayvansal Ürünlerin Kişisel Sevkiyatlarının Ülkeye Girişine İlişkin Kurallar Hakkında Tebliğin 5 inci maddesi uyarınca yürütülür.

8. 03.12.2011 tarihli ve 28131 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bitki Karantinası Yönetmeliğinin 14 üncü maddesi çerçevesinde, posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen bitki veya bitkisel ürünlerin, söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre kontrolü yapılarak ülkeye girişine izin verilir.

9. 7 ve 8 inci maddeler kapsamı dışında kalan gıda ürünlerinin kişisel kullanıma uygun miktarlarda posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla yurda girişine izin verilir. Operatör tarafından basitleştirilmiş gümrük beyannamesi ile beyan edilecek turistlerin tüketeceği özel gıda maddelerinin ilgili turizm kuruluşu tarafından belgelendirilmesi ve bunlar tarafından tüketileceğinin taahhüt edilmesi gerekmektedir.

10. Alkol ve alkollü ürünler ile tütün ve tütün ürünleri, ısıtılarak ya da yakılarak tüketilenler ve nikotin içersin ya da içermesin tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan elektronik sigara ve elektronik nargile dahil her türlü mamul ve bu mamullerin tüketiminde kullanılan elektronik cihaz aksam, yedek parça ve solüsyonlarının Kararın 62 nci ve 86 ncı maddeleri kapsamında posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ithali mümkün bulunmamaktadır.

11. Cep telefonunun posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla muafen veya vergileri ödenerek hiçbir surette getirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yurt dışına giden yolcuların IMEI numarası halihazırda Türkiye’de kayıtlı olan cep telefonlarının yurt dışında kalması ve bu telefonların Kararın 58 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen 3 aylık süre içerisinde posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla geri gönderilmesi durumunda, söz konusu telefonların IMEI numaralarının kayıtlı olduğunun “http://www.mcks.gov.tr” adresinden yapılacak sorgulama sonucu teyit edilmesi halinde muafen teslim edilmesi mümkündür. Bu durumda basitleştirilmiş gümrük beyannamesinde “YLC0” muafiyet kodu kullanılarak beyan yapılır.

12. 01.06.1991 tarihli ve 20888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 40 ıncı maddesinde yer alan kişiler hariç, yurtiçinde kayıt ve ruhsatı bulunmayan silah ve tüfeklerin serbest dolaşıma sokulması mümkün bulunmadığından söz konusu eşyanın posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla da getirilmesi yasaktır. Ancak, silah ve tüfekler hariç olmak üzere, 31.12.2019 tarihli ve 30995 üçüncü mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2020/11 sayılı Bazı Patlayıcı Maddeler, Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Benzeri Aletlerin İthaline İlişkin Tebliğ kapsamı eşyanın posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla serbest dolaşıma sokulmak istenmesi halinde, kıymeti, miktarı veya ağırlığı hakkında herhangi bir istisna getirilmeksizin Emniyet Genel Müdürlüğünden alınacak genel güvenlik ve asayiş yönünden uygunluk yazısının ibrazı gerekmektedir.

13. Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelmesine sınırlama getirilen eşyanın bir koli içinde, sınırlamaya konu olmayan başka eşya ile birlikte gelmesi ve sahibince gümrüğe terkinin veya mahrecine iadesinin talep edilmesi halinde, sınırlamaya tabi olmayan eşyaya genel hükümler çerçevesinde işlem yapılır.

14. Kararın 61 inci maddesinde düzenlenen 430 Avro tutarındaki yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyeti, posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla getirilen eşyaya uygulanmamaktadır.

V. MÜEYYİDE

1. Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen veya gönderilen eşyanın gümrük kontrolü sırasında fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlal edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyaya ilişkin gümrük işlemleri durdurularak Gümrük Kanununun 57 nci maddesi uyarınca işlem başlatılması gerekmektedir.

2. Kararın 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca usulsüzlüğe konu her bir gönderi için Gümrük Kanununun 241 inci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde işlem yapılması gerektiğinden, basitleştirilmiş gümrük beyanı kapsamında yapılan beyanlarda, operatörlerin Kararın Beşinci Kısım hükümlerine aykırı davrandıklarının tespitinde uygulanacak Gümrük Kanununun 241 inci maddesinin birinci fıkrasına ilişkin müeyyide, basitleştirilmiş gümrük beyanı kapsamı her bir taşıma senedi bazında ayrı değerlendirilir.

VI. DİĞER HÜKÜMLER

1. 19.10.2020 tarihli ve 2020/25 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

Bilgi ve gereğini rica ederim.

Rıza Tuna TURAGAY

Bakan a.

Bakan Yardımcısı

Ekler İçin TIKLAYINIZ:

1- Muafiyet Kodları

2- Nakit Açıklama Tutanağı

Maalesef Beyan Dönemlerinde İşlerin Yoğunluğu ve Her şeyin üst üste gelmesi Meslek Camiasını çok yordu, Ne Bayram, Bayram Oldu, Ne Ailelerimize zaman ayırabildik, Ne de tabir-i caiz ise gülebildik.

Lafı uzatmadan, Üzülerek Yazıyoruz,

Herkesin bekledeği sorunun Cevabı Bugün Songün olan, OLAĞANÜSTÜ Bir Durum olmazsa,

Kurumlar Vergisi Beyan ve Ödeme Süreleri Maalesef UZATILMAYACAK,

E-Defter Berat Yükleme Süreleri Maalesef UZATILMAYACAK,

Ba-Bs Bildirimleri Maalesef UZATILMAYACAK,

 

Perşembe, 05 Mayıs 2022 10:17

Mayıs/2022 Kira Artış Oranı Belli Oldu

Mayıs ayı kira artış oranı ne kadar? 2022 yılı Nisan ayı enflasyon oranlarının TÜİK tarafından açıklamasının ardından Mayıs ayı kira artış oranı da belli oldu. Peki, 2022 Mayıs ayı kira zammı artış oranı ne kadar oldu?

Hatırlanacağı gibi 12 aylık ortalamaya göre Nisan ayı kira artış oranı 29,88 olmuştu.

Saat 10.00'da TÜİK tarafından enflasyon oranlarına göre Mayıs ayı kira artış oranı 34,46'ya yükselmiş oldu

KİRA ARTIŞ ORANI NASIL HESAPLANIR?

Bilindiği üzere kira zamları bir önceki yılın aynı ayına göre gerçekleşen TÜFE artış oranı dikkate alınarak yapılıyor. Yani 2021 Mayıs ayında kontrat imzalayan ve bu yıl kontratını yenileyecek kiracılar bir önceki yılın "Nisan" ayına göre bu yıl ki Nisan ayı sonunda gerçekleşen enflasyon oranını dikkate alarak kontratlarını yenileyecekler.

Örneğin 2 bin lira kira bedeli için geçtiğimiz Mayısa başında kontrat imzalayan bir kiracı bu yıl kontratını 2 bin 680 liraya yenileyecek.

Perşembe, 05 Mayıs 2022 10:08

NİSAN Enflasyon Rakamları Açıklandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.

TÜFE'de (2003=100) 2022 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7,25, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 31,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,97 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 34,46 artış gerçekleşti.

Gıda enflasyonu yüzde 89,10’a yükseldi.

Nisan için yıllık enflasyon beklentisi, Bloomberg anketinde yüzde 67,8 olmuştu.

Yıllık yüzde 69,97’lik enflasyon, Şubat 2002 sonrasındaki 20 yılın zirvesi oldu. Enflasyon, Merkez Bankası’nın yüzde 5’lik hedefinin de 14 katına ulaştı.

EN YÜKSEK ARTIŞ ULAŞTIRMADA

Yıllık en düşük artış yüzde 18,71 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 26,23 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 27,73 ile eğitim ve yüzde 35,95 ile sağlık oldu.

Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 105,86 ile ulaştırma, yüzde 89,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 77,64 ile ev eşyası oldu.

NİSANDA EN YÜKSEK ARTIŞ GIDADA

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Nisan ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,93 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 1,31 ile sağlık ve yüzde 2,87 ile haberleşme oldu.

Buna karşılık, 2022 yılı Nisan ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 13,38 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 7,43 ile konut, yüzde 6,96 ile giyim ve ayakkabı oldu.

337 MADDEDE ARTIŞ

Nisan 2022'de, endekste kapsanan 409 maddeden, 27 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 45 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 337 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'de 2022 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 5,58, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 22,88, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 57,20 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 30,87 artış gerçekleşti.

ENAG DA AÇIKLADI

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) ise tüketici fiyatlarının nisanda aylık yüzde 8,68, yıllık yüzde 156,86 oranında artış gösterdiğini açıkladı.

ZAM ŞAMPİYONU KURU SOĞAN

TÜİK’e göre nisanda zam şampiyonu, bir ayda fiyatı yüzde 69,30 artış gösteren kuru soğan oldu.

Yüzde 45,27’lik artışla kıvırcık ikinci, yüzde 42,26 artışla domates üçüncü oldu.

Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi, bugünkü yazımız yüzde 5 uyumlu mükellef indirimi ile ilgili!

Yüzde 5 uyumlu mükellef indirimi, çağdaş vergiciliğinin en güzel örneklerinden birisi,. Bu düzenlemeye göre, aranılan şartları taşıyan mükellefler, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin yüzde 5’ini, ödemeleri gereken gelir ve kurumlar vergilerinden düşerek, kalanını ödüyorlar (GVK. mükerrer 121. madde, 301312 ve 317 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri).

Neden böyle bir yazı yazmaya ihtiyaç duyduk?

Çünkü, herhangi bir sürpriz uzatma olmadığı takdirde, 2021 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesinde son gün, bugün! Kurumlar vergisi beyannamelerinin büyük bir kısmı hala verilemedi, verilmiş olanlarda ise beyannamenin verileceği son gün olan bugün içinde cezasız ve faizsiz olarak düzeltme yapılması mümkün bulunuyor. Bu nedenle, yüzde 5 indirimin henüz verilemeyen beyannamelerde unutulmaması, verilmiş olanlarda ise bugün gerekli düzeltmenin yapılması için bir hatırlatmada bulunmak istedik.

Yüzde 5’i küçümsemeyin, 2 milyon TL’ye kadar indirimden yararlanma hakkınız var!

Maalesef uygulamada yüzde 5 uyumlu mükellef indiriminin küçümsendiğini, hatta “yüzde 5 indirim oranı çok düşük, yararlansak ne olacak, yararlanmasak ne olacak” şeklinde serzenişlerde bulunulduğunu görüyoruz.

Oran konusunda hak vermekle beraber, yüzde 5 indirimin küçümsenmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, 2022 yılında vereceğiniz 2021 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannameniz nedeniyle 2 milyon TL’ye kadar vergi indiriminden yararlanmanız mümkün bulunuyor (317 Seri No.lu GV Genel Tebliği). Beyanname üzerinde hesaplanan kurumlar vergisinde yapılacak 2 milyon TL’lik indirim, küçümsenecek bir tutar değil!

İndirim düzenlemesi yeni bir şey değil, 5 yıldır yürürlükte!

Yüzde 5 uyumlu mükellef indirimi 2018 yılından bu yana yürürlükte. Yani, 5 yıldır uygulanıyor. Bu 5 yıllık süreçte söz konusu düzenleme 7162, 7194, 7338 sayılı Kanunlar ve 700 sayılı KHK ile olmak üzere tam 4 defa değiştirildi. Yapılan değişikliklerin tamamı uyum şartlarının mükellefler lehine iyileştirilmesine yönelik!

Yeri gelmişken hemen belirtelim, uyumlu mükellef indirimi ile ilgili yasal düzenlemede iyileştirme veya yumuşatma değil de, sanki maddenin yeniden yazılması – kaleme alınması daha doğru olacak gibi. Mevcut düzenleme “yararlandırma” değil de, sanki “yararlandırmama” üzerine kurgulanmış gibi. Belirlenen tüm şartlar olumsuzluk üzerine! Öncelikle bu anlayıştan kurtulmak lazım. Doğan her insan suçlu olarak doğmuyor, suç işlerse suçlu olarak kabul ediliyor, yaptırımlar uygulanıyor. Aynı şey vergi mükellefiyeti için de geçerli. Yasal düzenlemeler daha baştan yararlandırmama üzerine kurgulanıyor, bu son derece yanlış bir yaklaşım! Çünkü, ülke olarak vergiye uyumlu, vergisel ödevlerini yerine getiren mükellef sayısının artırılmasına ihtiyacımız var. Devletimizin yasal süresinde ödenen her kuruş vergiye ihtiyacı var. 7326 sayılı son yapılandırma yasasının Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında Maliye yetkilileri, 277 Milyar TL. kesinleşmiş vergi alacağının 83 Milyar TL.sinin tahsil olanağının kalmadığını açıkladı. Yıllara göre artarak devam eden bu tutar, ülkemiz için oldukça yüksek.  İşte süresinde tahsilat açısından da, vergiye uyumlu mükellef sayısının artırılması lazım.

Peki, 2021 yılında kaç mükellef bu indirimden yararlandı?

31 Aralık 2021 tarihi itibariyle uyumlu mükellef indirimi statüsü kapsamına giren gelir ve kurumlar vergisi mükellefi sayısı, tam olarak 3 milyon 4 bin.

Peki, bu 3 milyon 4 bin mükelleften kaç tanesi uyumlu mükellef indiriminden yararlandı? Şimdi sıkı durun, 2020 yılına ilişkin olmak üzere 2021 yılında verilen gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri nedeniyle 29.425 gelir vergisi ve 35.153 kurumlar vergisi mükellefi olmak üzere toplam 64.578 mükellef yüzde 5 indirimden yararlandı. Yani, indirimden yararlananların sayısı, kapsama giren mükellef sayısının yüzde 2,15’i! Bu oran ve uyumlu mükellef sayısı çok düşük. Bu sayı ve oranın acilen ve kademeli bir şekilde artırılması şart. 2021 yılında 29.425 gelir vergisi mükellefi toplamda 141 milyon 300 bin TL, 35.153 kurumlar vergisi mükellefi ise toplamda 1 milyar 610 milyon TL. vergi indiriminden yararlandı.

Bunların tamamı Maliye’nin açıkladığı resmi rakamlar.

Neden az sayıda mükellef bu indirimden yararlanıyor?

Bunun tam olarak 2 nedeni var.

Birincisi, yüzde 5 indirim için aranılan şartların, sahaya ve hayatın olağan akışına uygun belirlenmemesi. Lehe yapılan tüm değişikliklere rağmen, bu olumsuzluk maalesef devam ediyor, indirimden yararlanan mükellef sayısı bir türlü artırılamıyor. Düzenleme yararlandırma değil de, sanki yararlandırmama üzerine kurgulanmış gibi. Gerçekten anlaşılır gibi değil! Bize göre, mükellefler bu statüyü kazanmaya değil de, kaybetmemeye yönlendirilmeli!

İkincisi ise, mükelleflerin bu indirimden yararlanmaktan çekinmeleri. Yüzde 5 uyumlu mükellef indiriminden yararlanmak mayınlı tarlada yürümek gibi bir şey. Ülkemizde uyumlu mükellef statüsü için belirlenen şartların ihlal edilmemesi veya vergisel bir kazaya uğranılmaması hemen hemen imkânsız gibi bir şey. Mevcut durumda, şartların ihlali halinde, sadece ihlal edilen yılın indirim tutarı değil, geçmiş 3 yılın vergi indirimleri geri isteniliyor. Bu da, aranılan şartları taşıyan mükelleflerin bir kısmının, karşılaşacakları riskli durumlar nedeniyle bu indirimden yararlanmamayı tercih etmelerine neden oluyor. Yani, mükellefler, hakları olduğu halde söz konusu indirimden yararlanmak istemiyorlar. Tabi ki, bu da, yüzde 5 indirimden yararlanan mükellef sayısını azaltıyor.

Yüzde 5 indirimden hangi mükellefler yararlanabiliyor? 

Yüzde 5 vergi indiriminden,

- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar,

- Kurumlar vergisi mükellefleri (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç)

yararlanabiliyor.

İndirim hangi vergiler için geçerli?

Yüzde 5 vergi indirimi uygulaması, sadece yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerine göre hesaplanan gelir ve kurumlar vergisi için geçerli. Bunlar dışında kalan KDV, damga vergisi, MTV, ÖTV, veraset ve intikal vergisi, emlak vergisi, değerli konut vergisi vb. için yüzde 5 vergi indirimi uygulanmıyor.

Hangi şartlar aranıyor? 

Kurumlar vergisi mükelleflerinin yüzde 5 vergi indiriminden yararlanabilmeleri için,

1) 2019, 2020 ve 2021 hesap dönemlerine ait vergi beyannamelerinin (yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken KDV ve ÖTV beyannameleri) kanuni süresi içerisinde verilmiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması (kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmıyor),

2) Yukarıda belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan indirim tutar sınırının (2021 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesi için 2 milyon TL) yüzde 1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmıyor),

3) Vergi indiriminin hesaplanacağı 2021 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları ve fer’i alacaklar dâhil) bin Türk Lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,

4) 2017, 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde sayılan kaçakçılık suçu fiillerinin işlenmemiş olması

gerekiyor.

Vergi indiriminden yararlanmada hangi vergi beyannameleri esas alınıyor?

Yüzde 5 vergi indiriminden yararlanılabilmesi için sadece gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinin değil, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri, vergi dairelerine verilmesi gereken KDV ve Özel Tüketim Vergisi beyannamelerinin yasal süresinde verilmesi ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de, vergi indiriminin hesaplanacağı gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihte ödenmiş olması gerekiyor. 

Yararlanılacak vergi indirimi tutarında bir üst sınır var mı? 

Evet, yararlanılacak vergi indirimi tutarı sınırsız değil, bir üst sınır var! Hesaplanan indirim tutarı, 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 2 milyon TL’den fazla olamıyor (317 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği).

Vergi indirimi nasıl uygulanıyor?

Vergi indirimi, kapsama giren ve gerekli şartları taşıyan mükelleflerin yıllık kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin yüzde 5'inin, vergi dairesine ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilmesi (düşülmesi) şeklinde uygulanıyor. Şartları taşıyan mükellefler, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinin yüzde 5'ini, vergi indirim tutarı olarak hesaplıyorlar. Vergi indirimi tutarı, her hal ve takdirde 2 milyon TL.den fazla olamıyor. Hesaplanan indirim tutarı, öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden düşülüyor, yani mükellefler vergi indirim tutarı kadar daha az vergi ödüyorlar. Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebiliyor. Ancak, bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar mükelleflere iade edilmiyor. Yani, iade hakkı ortadan kalkıyor.

Şartları taşımadığı sonradan tespit edilenlere ne işlem yapılıyor?

Vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde, ilgili vergilendirme döneminde indirim nedeniyle ödenmeyen vergiler mükelleflerden vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın geri isteniliyor.

Yüzde 5 indirim nasıl muhasebeleştiriliyor?

Maliye’nin yüzde 5 indirimin nasıl muhasebeleştirileceği konusunda Tebliğ ya da Sirküler düzeyinde bir düzenlemesi bulunmuyor. Dolayısıyla, bu indirimin muhasebeleştirilmesi konusunda bir uygulama birliği yok! Herkes kendi görüşüne göre muhasebeleştiriyor. Ancak, uygulamada ağırlıklı olarak iki şekilde muhasebeleştiriliyor.

Birinci yöntem: İndirim tutarının 570 geçmiş yıllar karları hesabına ilave edilmesi

Yüzde 5 oranındaki indirim tutarının gelir tablosu ile ilişkilendirilmeden bilanço hesapları ile kayıtlara alınması, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmesiyle beraber, 136 Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına borç yazılarak, karşılığında 570 Geçmiş Yıllar Karları Hesabına ilave edilmesi gerekiyor. Bu görüşe göre, indirim tutarı vergi karşılıklarını ilgilendirdiğinden, yani geçmiş yıl karları ile ilgili olduğundan, 570 Geçmiş Yıllar Karları Hesabına ilave edilmesinden başka seçenek bulunmuyor.

İkinci yöntem: İndirim tutarının gelir kabul edilmesi (602 no.lu hesap)

Yüzde 5 indirim tutarı ödenmesi gereken vergiden mahsup edilebildiğinden veya fazla olması halinde kalan tutar, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebildiğinden, mükellefler açısından kurumlar vergisine tabi olmayan bir gelir niteliğinde bulunuyor. Şimdi, indirim tutarı gelir olarak kabul ediliyorsa neden kurumlar vergisine tabi tutulmuyor diye düşünülebilir. Çünkü, hesaplanan kurumlar vergisi kurum kazancının tespitinde nasıl indirim olarak kabul edilmiyorsa (KVK Mad. 11), yüzde 5 indirimden kaynaklanan bu gelirin de kurumlar vergisi hesaplamasında gelir olarak kabul edilmemesi gerekiyor. Bu nedenle, yüzde 5 indirim tutarının 136 Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına borç yazılarak, 602 Diğer Gelir Hesabına alacak yazılmak suretiyle muhasebeleştirilmesi, daha sonra ise gelir olarak kayıtlara alınan bu tutarın, indirimin hesaplandığı ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinde “Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde indirim olarak beyan edilmesi gerekiyor.

Maliye her iki muhasebeleştirme yöntemine de onay veriyor!

Yukarıda da ifade edildiği üzere, Maliye’nin bu konuda Tebliğ ya da Sirküler düzeyinde bir düzenlemesi bulunmuyor. Ancak, yapılan bir başvuruya ilişkin olmak üzere verdiği yazılı bir görüşü var. Hiç uğraşmayın, bu yazılı görüş, özelge niteliğinde olmadığından, Maliye’nin özelge havuzunda da yer almıyor.

Maliye, söz konusu yazısında,

“2017 hesap dönemine ilişkin olarak 2018 hesap döneminde verilen kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan yüzde 5 indirim tutarının mükellef kurum tarafından 2018 hesap dönemi kazancının tespitinde gelir kalemi olarak dikkate alınmış olması halinde, bu tutarın 2018 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde “diğer indirim ve istisnalar” bölümünde gösterilmesinin mümkün olduğunu, bunda bir sakınca bulunmadığını”

belirtmiş bulunuyor (GİB’in 14.11.2019 tarihli ve 27238360-125.32-E.157432 sayılı yazısı, ayrıca, bu konuda ayrıntılı açıklamalar ve örnekler için bkz. Suat SARIGÜL, Vergisel Yönleriyle Genel Muhasebe (5. Baskı), Vergi Müfettişleri Derneği Yayını, Haziran 2020, s.514 vd.)

Maliye’nin bu yazılı görüşünden şu sonuçlar ortaya çıkıyor:

- Hak kazanılan yüzde 5 indirim tutarı, kurumlar vergisine tabi bir gelir değil!

- Bu indirim tutarı gelir olarak olarak muhasebeleştirilse dahi bu gelir, gelir ve kurumlar vergisine tabi bir kazanç (gelir) değil. Gelir olarak muhasebeleştirilmişse, vergiye tabi olmaması için gelir vergisi beyannamesinde “Diğer İndirimler”, kurumlar vergisi beyannamesinde ise “Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde indirim olarak beyan edilebilir.

- Gelir olarak dikkate alınmamışsa, doğrudan 570 Geçmiş Yıllar Karları Hesabına ilave edilebilir.

Maliye’nin bu konuda her iki görüşü de uygun görmesi, Nasrettin Hoca’nın bir fıkrasını akla getiriyor:

“Kadılık yaptığı sırada Nasreddin Hoca’ya bir adam gelip başından geçen bir olayı anlatmış. Giderken sormuş: Haklı değil miyim Hocam? "Haklısın," demiş Hoca. Biraz sonra başka biri gelmiş, aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. Sonra sormuş: Haklı değil miyim Hocam? Ona da "Haklısın," demiş Hoca. Adam gittikten sonra karısı içerden seslenmiş: "Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi?" dediğinde; "Sen de haklısın Hanım" demiş Hoca.”

Durumunuzu interaktif vergi dairesinden öğrenebilirsiniz!

Vergiye uyumlu olup olmadığınızı ve vergi indiriminden yararlanma durumunuzu İnteraktif Vergi Dairesinden kolaylıkla öğrenebiliyorsunuz. Bunun için vergi dairesine gitmenize veya sormanıza gerek yok. ABDULLAH TOLU

https://www.dunya.com/kose-yazisi/son-gun-hatirlatmasi-yuzde-5-indirimi-unutmayin/656935

Perşembe, 05 Mayıs 2022 08:30

Yat İşletmeleri KDV Sorunu Yaşıyor

Yatlar, kotralar, tekneler ve gezinti gemilerinde yüzde 18 olarak uygulanan KDV oranının, yat turizmine destek sağlanması amacıyla düşürülmesi isteniyor. Bu konuda sektörden gelen talepler, İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun’un verdiği iki ayrı soru önergesi ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a taşındı. Ergun, yat turizminin ulaştırma hizmet sınıfı içerisinde değerlendirilerek, sektörün KDV yükümlülüğünün yüzde 18 olarak belirlendiğini, ancak yat turizminin genel yapısı incelendiğinde sektörün ulaştırma değil turizm sektörünün alanına girdiğini kaydetti.

Ergun, deniz turizmi araçları işletme belgesi almak isteyen bir ticari yat işletmesinin otellerde uygulandığı gibi yatak sayısına göre bu belgeyi almaya hak kazanabildiğine dikkat çekerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yat İşletme Belgesi’ne sahip işletmelerin temel olarak konaklama hizmeti verdiğini kaydetti. Karadaki konaklama işletmelerinin yüzde 8, denizdeki konaklama işletmelerinin yüzde 18 oranında KDV’ye tabi tutulmasının açık bir çelişki oluşturduğunu ifade eden Ergun, KDV oranının yüzde 8’e indirilmesi konusunda yapılacak bir düzenlemenin sektörün rekabet üstünlüğünü koruması açısından büyük önem taşıdığını belirtti.

İlgili Bakanlara iki soru

İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a verdiği soru önergesinde şu sorularına yanıt istedi: “Bakanlığınızın, deniz üzerinde faaliyet gösteren ve konaklama tesisi niteliğinde geceleme hizmeti veren sabit ve yüzer tesis ve araçlarının, KDV oranlarını belirleyen II sayılı listenin B/25'inci sırasında yer alan "Otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde" sunulan geceleme hizmeti veren işletme kapsamında değerlendirilmesine yönelik bir çalışması var mıdır?  Varsa ne zaman hayata geçirilmesi planlanmaktadır?

Yat turizm sektörünün geliştirilmesi ve rekabet üstünlüğünün artırılması konusunda Bakanlığınızın bu sektöre destek mahiyetinde herhangi bir çalışması var mıdır?“

https://www.dunya.com/kose-yazisi/yat-isletmeleri-kdv-sorunu-yasiyor/656907

Perşembe, 05 Mayıs 2022 08:28

Mayıs Ayına Özgü Yükümlülükleri

Bu konu, benim için artık geleneksel bir yazı konusu haline geldi. Çünkü Mayıs ayı, muhtasar-prim hizmet beyanamesi, KDV veya geçici vergi beyannamesi verilmesi, berat yüklemesi veya Ba-Bs bildirimi gibi klasik yükümlülüklerin dışında, gerek maddi gerek şekli pek çok mali yükümlülüğün toplandığı ay. Ancak bu klasik yükümlülüklerin dışında bu yıla özgü olarak kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi de bayram dolayısıyla Mayıs ayına taştı. Bu nedenle bizde bu yazımızda bu aya özgü yükümlülükleri, bir hatırlatma olarak listeleyelim istedik. 

  1. Emlak vergisi taksit dönemi

Bina, arsa ve arazilerin idarelerce belirlenmiş değerleri üzerinden alınan emlak vergisinin birinci taksitinin bu ay içerisinde ödenmesi gerekiyor. İkinci taksit ise Kasım ayı içerisinde ödenecek.

Öte yandan emlak vergisinin %10’u oranında hesaplanacak Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payının birinci taksitinin de bu ay içerisinde emlâk vergisi ile birlikte ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca işyerlerine ait çevre temizlik vergilerinin de bu ay içerisinde ödenmesi gerekiyor. Bu yükümlülüklerin ikinci taksiti, Kasım ayı içerisinde ödenecektir. Çevre temizlik vergisi konutlarda su faturalarına dahil edilerek tahsil edildiğinden, konutlar için bu yükümlülük söz konusu değil.  

  1. Vergi levhasının tasdiki

Gelir vergisi mükelleflerinden ticari ve mesleki kazanç sahiplerinin, büro sahibi zirai kazanç sahiplerinin, adi şirketlerle kolektif ve adi komandit şirketlerin ve ayrıca sermaye şirketlerinin vergi levhalarını bu ay içerisinde, internet vergi dairesinden elektronik ortamda almaları gerekmektedir.

Vergi levhasının ihdas sebebi, vergi bilincinin oluşturulmasında kamuoyu baskısından yararlanmaktır. Ancak levhaların işyerlerine asılması yükümlülüğünün kaldırılması ile bu amaçtan uzaklaşılmıştır. O halde bu levhanın niçin alındığı ve neye hizmet ettiği sorularının yanıtları açıktadır. Bize göre, asma yükümlülüğünün yeniden getirilmesi gerekmektedir.  Asılmayan bu levhalar saklanılmak ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerekmektedir. İbraz edilmemesi, özel usulsüzlük cezasına yol açacaktır. 

  1. Yabancı sermayeli şirketlerle irtibat bürolarının bildirim yükümlülükleri

Yabancı sermayeli şirket, şube ve irtibat bürolarının kuruluşu, sermaye artışı ve hisse devirleri başta olmak üzere gerçekleştirdikleri işlemlerde izin ve onay alma zorunluluğu kaldırılmış, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununun Uygulama Yönetmeliği’ne göre, yabancı sermayeli şirketlerle irtibat bürolarına, söz konusu yönetmeliğin ekinde yer alan Bilgi Formları’nı, yıllık bazda bir önceki yıla göre doldurarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne göndermeleri zorunluluğu getirilmiştir. Bu yükümlülüğünde bu ay yerine getirilmesi gerekmektedir. 

  1. Veraset ve intikal vergisi taksidi

Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ile veraset vergisinin üç yılda ve altı taksitte ödenmesi gerekmektedir. Kanunda bu taksitlerin her yıl mayıs ve kasım aylarında ödenmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla bu yıla düşen veraset vergisi tutarının birinci taksidinin de bu ay içerisinde ödenmesi gerekmektedir.

  1. Yatırım indirimi stopajı

2019 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde yatırım indiriminden yararlanan mükelleflerin, indirim konusu yaptıkları tutarın, Gelir Vergisi Kanunu’nun Ek 1 ila 6 no’lu mülga maddelerine göre yatırım indirimine hak kazandıkları kısmı üzerinden % 19,8 oranında kesinti yaparak muhtasar beyannamelerinde beyan etmeleri gerekmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu’na 4842 sayılı Kanun’la eklenmiş ancak daha sonra mülga olmuş 19. maddesine göre yatırım indiriminden yararlananlar ile 24 Nisan 2003 tarihinden önce yapılan başvurulara istinaden düzenlenen teşvik belgesi kapsamında yatırım yapan mükelleflerden bu tarihten sonraki yatırım harcamalarını anılan yeni hükme göre yatırım indiriminden yararlandırmayı tercih edenlerin yararlandıkları yatırım indirimi tutarı üzerinden, %19,8 oranında stopaj yapmaları söz konusu değildir.

Yıllık beyannamede yararlanılan yatırım indirimi tutarı üzerinden söz konusu stopajın yapılması, kar dağıtımı koşuluna bağlı değildir, bu istisna kazanç dağıtılmasa da yapılması gerekmektedir. Bu stopaj tutarının 27 Mayıs (mücbir sebep içerisinde olanlar için 27 Temmuz) akşamına kadar beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmektedir.

  1. Elektrik üretimi lisans harçları

Harçlar Kanunu’nun 113. maddesi ile getirilen hidrolik kaynaklara dayalı elektrik üretimi lisans yıllık harçları, her yıl kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde verilen bildirim üzerine elektrik üretim faaliyetlerinden elde edilen gayri safi iş hasılatı üzerinden (üreticilerin kendi ihtiyaçları için kullandıkları elektriğin bedeli hariç) tahakkuk ettirilir ve 5 Mayıs akşamına kadar verilmesi gereken bildirimden doğan harcın mükellefe tebliği yapılmaksızın mayıs ayı içerisinde ödenmesi gerekmektedir. 

  1. Denetim kuruluşları yetkilendirilme harçları

Harçlar Kanunu’nun yine 113. maddesine dayanılarak alınan Denetim Kuruluşları Yetkilendirme Belgesi Harcı’nın kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde verilen bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen gayri safi iş hasılatı esas alınarak binde 5,75 oranında tahakkuk ettirilir. 5 Mayıs akşamına kadar verilmesi gereken bildirim ile ortaya çıkan bu harç ayrıca tebliğ edilmez ve mayıs ayı içinde ödenmek durumundadır.  Bumin DOĞRUSÖZ        

https://www.dunya.com/kose-yazisi/mayis-ayina-ozgu-yukumlulukleri/656913

Bilindiği üzere; katma değer vergisi iadelerinde yaşanan süreçler, son zamanlarda, iadenin yapılmasında sürenin ciddi anlamda uzamasına yol açmaktadır. 2019/17 Nolu genelgemizde açıklandığı üzere; bugüne kadar uygulamada, iadeleri hızlandırabilmek amacıyla bazı adımlar atılmıştır. Bu adımlar arasında; “Teminatla İade Talep Edilmesi”, “Hızlandırılmış İade Sistemi (HİS)” “İndirimli Teminat Uygulama Sistemi (İTUS)”, “Artırımlı Teminat Uygulaması (ATU)” ve “KDV İadesi Ön Kontrol Raporuna Dayalı % 50 Erken İade Uygulaması” sayılabilir.

Bu kez, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 32. maddesindeki “imalatçılar tarafından yapılan ihracat işlemlerinden kaynaklanan iadelerde, yüklenilen KDV yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırma” konusundaki yetki kullanılarak, 21 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 41 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Tebliği ile, “İmal Ettikleri Malları Doğrudan İhraç Eden İmalatçılara İhracat Bedelinin %10’una Kadar İade Yapılması” uygulamaya sokulmuştur. Anılan uygulamanın usul ve esasları şöyle olacaktır:

Uygulamanın kapsamı:

- Bu uygulama sektör ayrımı yapılmaksızın tüm sektörlerdeki imalatçı ihracatçılar için geçerli olacaktır.

- Uygulamadan, imal ettikleri malları doğrudan ihraç eden imalatçılar yararlanabilecektir.

- Kapsamdaki imalatçılar ihracat bedelinin %10’una kadar iade talep edebilecektir. (İade tutarı belirlenirken yüklenilen katma değer vergisi hesaplamasına gerek olmayacak, yüklenim KDV tutarına bakılmayacaktır.) Ancak, talep edilebilecek iade tutarı ilgili dönemdeki devreden KDV tutarı ile sınırlı olacak, bu tutarı aşamayacaktır.

- Bu uygulama ihtiyari olup, dileyen mükellefler bu uygulamadan yararlanabileceği gibi, yüklenilen KDV’nin iadesi uygulamasından da yararlanabilirler.

- Ayrıca, bir dönem bu uygulamadan yararlanan mükellefler diğer dönemlerde yüklenilen KDV’nin iadesi uygulamasından faydalanabilirler.

- Bu uygulamadan KDV Uygulama Genel Tebliği’nin (II/A-8.3.) bölümünde tanımlanan imalatçılar faydalanabilecektir.(Anılan tebliğ bölümündeki düzenlemeye göre, imalatçının;

-  İmalatçı Belgesi’ne sahip olması (Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması veya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan alınmış çiftçi kayıt belgesigıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden(üretici belgesi) herhangi birine sahip olması),

- İlgili meslek odasına kayıtlı bulunması,

- Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırması ve gerekli araç parkına sahip olması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olması,

gerekmektedir.)

- İmalatçılar bu bölüm kapsamında, yukarıda belirtilen imalatçı belgelerinde yer alan üretim kapasitesinde öngörülen ve imal edip ihraç ettikleri mallara ilişkin iade talep edebileceklerdir. Keza, bu kapsamda fason olarak imal ettirilen mallar için de bu uygulamadan yararlanılabilecektir. Dolayısıyla, imalatçı belgesindeki üretim konusu malların tamamının fason olarak imal ettirilmesi, bu kapsamda iade uygulanmasına engel olmayacaktır.

- İmalatçılar, piyasadan hazır olarak satın alıp ihraç ettikleri mallar için bu uygulamadan yararlanamazlar. Ancak, söz konusu mallar için KDV Uygulama Genel Tebliği’nin (II/A-1.1.4.1.) bölümü kapsamında, yüklenilen KDV’nin iadesini talep edebilirler.

- Bu bölüm kapsamında iade talep eden imalatçıların, aynı ihracat teslimi ile ilgili olarak iadesini alamadığı tutar için ayrıca yüklenilen KDV tutarına göre iade talep etmeleri mümkün değildir. (Ancak, bu uygulamadan yararlanmak yerine, imal ettikleri ürünlerin ihracatına ilişkin olarak yüklenilen KDV’nin iadesini tebliğin (II/A-1.1.4.1.) bölümü kapsamında yüklenilen KDV tutarına göre iade talep edebilirler.)

- Bu uygulama 1 Mayıs 2022 tarihinden itibaren yapılacak işlemlere ilişkin iade taleplerine uygulanacak olup, önceki dönem ihracatlarına ilişkin iade taleplerinde uygulanmayacaktır.

Uygulama kapsamındaki mallara ilişkin istisnanın beyanı ve iade

  • Beyanı:

İmalatçılar bu uygulama kapsamındaki işlemlerini, ilgili dönem KDV beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığının “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 338 kodlu “İmalatçıların Mal İhracatları [KDVGUT- (II/A-1.1.4.2.)]” satırını kullanmak suretiyle beyan edeceklerdir. Bu satırdaki “Yüklenilen KDV” sütununa, ihraç edilen mallara ilişkin yüklenilen KDV hesabı yapılmaksızın, ihracat bedelinin %10’unu aşmamak kaydıyla iadeye konu olan KDV tutarı yazılacaktır.

Ancak, imalatçıların doğrudan ihraç ettikleri malların bünyesinde yurtiçi veya yurtdışından KDV ödemeksizin temin ettiği malların bulunması halinde, ihracat bedeline ilişkin iadenin hesabında, ihracat bedelinden bu şekilde temin edilen malların bedeli düşülecek ve iade edilecek KDV kalan tutar dikkate alınarak belirlenecektir.

İstisnanın tevsiki için, gümrük beyannameli mal ihracatının beyanında, gümrük beyannamesi ve satış faturaları bir dilekçe ile ihracat istisnasına ilişkin beyanname ekinde vergi dairesine verilir. Söz konusu belgelerden elektronik ortamda alınanların ayrıca beyanname ekinde ve kâğıt ortamında vergi dairesine verilmesine gerek olmayıp, dilekçe ekinde internet vergi dairesi liste alındısının vergi dairesine verilmesi yeterlidir. Keza, ihracata ilişkin gümrük beyannamesi verilebileceği gibi, gümrük beyannamelerindeki bilgilerin yer aldığı listelerin verilmesi de mümkündür. Verilecek listenin, gümrük beyannamesinin tarihi, sayısı, ihraç edilen malın cinsi, miktarı ve tutarı, gümrük kapısının ismi, varış ülkesi, varsa imalatçının adı-soyadı veya unvanı, varsa intaç ve çıkış tarihi bilgilerini içermesi gerekir. İhracata ilişkin yurtdışındaki alıcı adına düzenlenen faturaların fotokopileri ya da faturaların dökümünü ihtiva eden firma yetkililerince imzalı ve kaşeli bir liste de ibraz edilir.

Öte yandan, ihraç edilen malların geri gelmesi halinde, ithalat istisnasından faydalanılabilmesi için, bu uygulama kapsamında iade edilen tutarların gümrük idaresine ödenmesi veya bu tutar kadar teminat gösterilmesi gerekir.

  • İade:

İmalatçıların mal ihracatından kaynaklanan bu kapsamda yapacakları iade taleplerinde aşağıdaki belgeler aranır:

Standart iade talep dilekçesi

İlgili meslek odasına üyelik belgesinin onaylı örneği (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir.)

İmalatçı belgesi (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir.)

Satış faturaları listesi

Gümrük beyannamesi veya listesi (Serbest bölgeye yapılan ihracatta serbest bölge işlem formu, posta veya kargo yoluyla gerçekleştirilen ihracatta elektronik ticaret gümrük beyannamesi, gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına yapılan teslimlerde, malın gümrüksüz satış mağazasına veya deposuna konulduğuna dair ilgili gümrük idaresinin onayını da içeren antrepo beyannamesi)

- İhracatın beyan edildiği döneme ait indirilecek KDV listesi

- İhracatın beyan edildiği dönemden önceki son yirmi dört döneme ilişkin indirilecek KDV listesi (Aynı dönemleri kapsayan indirilecek KDV listesinin bir defa verilmesi yeterlidir. Önceki dönemlerin herhangi birisinde ödenecek KDV beyan edilmesi durumunda, ödenecek KDV beyan edilen dönemden sonraki dönemlere ilişkin indirilecek KDV listesi verilmesi yeterli olacaktır.)

- İadesi talep edilen KDV hesaplama tablosu

a- Mahsuben iade

İmalatçıların bu bölüm kapsamındaki mahsuben iade talepleri, yukarıdaki belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın, vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir.

b- Nakden iade

İmalatçıların bu bölüm kapsamındaki 10.000 TL’yi aşmayan nakden iade talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir. Süresinde düzenlenmiş YMM Tam Tasdik Sözleşmesi bulunan mükellefler için bu sınır 100.000 TL olarak uygulanacaktır.

İade talebinin 10.000 TL’yi veya YMM Tam Tasdik Sözleşmesi bulunan mükellefler için 100.000 TL’yi aşması halinde, aşan kısmın iadesi vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilecektir. Teminat verilmesi halinde, mükellefin iade talebi yerine getirilecek ve teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülecektir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.dunya.com/kose-yazisi/imalatcilar-tarafindan-yapilan-mal-ihracinda-ihracat-bedeline-gore-iade/656911

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı: E-33775506-130[KDV 53.02-134]-78634

Tarih: 04.09.2021

Konu: Firma tarafından üretilen ürünlerin işletme bünyesinde kullanılmasının vergi kanunları karşısındaki durumu.                                   

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, firmanız tarafından üretimi yapılan üzüm, zeytin, biber, domates ve benzeri tarım ürünleri ile tavuk ürünlerinin imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri, temsil ağırlama gideri olarak işletme bünyesinde kullanılması durumunda fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi durumunda faturada gösterilen KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile kurumlar vergisi yönünden gelir-gider unsuru olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir. 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiş olup, müteakip maddelerde, vergi mükelleflerinin faaliyetleri ile ilgili kayıtlarının tevsikinde kullanılacak belgeler sayılmıştır.

Bu kapsamda, Kanunun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla, firmanız tarafından üretimi yapılan üzüm, zeytin, biber, domates v.b. tarım ürünleri ile tavuk ürünlerinin imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri, temsil ağırlama gideri olarak işletmeniz tarafından kullanılması durumunda, müşteriye satılan bir mal veya hizmet ifası söz konusu olmadığından şirketinizin kendi adına fatura düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu ürünlerin üçüncü şahıslara satılması halinde alıcılar adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenleneceği tabiidir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazanç ticari kazançtır" hükmü yer almış ve aynı Kanunun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise;

"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, firmanız tarafından üretimi yapılan üzüm, zeytin, biber, domates v.b. tarım ürünleri ile tavuk ürünlerinin imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri, temsil ağırlama gideri olarak işletmeniz bünyesinde kullanılması durumunda kazanç doğuran herhangi bir işlem söz konusu olmadığından kurum kazancına dahil edilecek bir gelirden de söz edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, söz konusu ürünlerin üçüncü şahıslara satılması halinde ise elde edilecek gelirin kurum kazancına dahil edileceği tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-2/1 inci maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

-3/a maddesinde, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin teslim sayılacağı,

- 8/2 nci maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya KDV'yi fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda KDV gösterenlerin, bu vergiyi ödemekle mükellef olduğu, bu hususun kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerli olduğu, bu gibi sebeplerle fazla veya yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen verginin, Hazine ve Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade edileceği, şu kadar ki söz konusu iadenin yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesinin şart olduğu,

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin veya emsal ücretin esas alınacağı ve emsal bedelin veya emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, KDV Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-1.1.Fazla veya Yersiz Uygulanan Vergi" başlıklı bölümünde; 3065 sayılı Kanunun (8/2) nci maddesi kapsamında fazla veya yersiz hesaplanan vergi ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

Konuyla ilişkin olarak, KDV yönünden mükellefiyetinizin bulunduğu ... İhtisas Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan ... tarihli ve ... sayılı yazıda; şirketinizin 2020 ve 2021 yıllarında 3065 sayılı Kanunun 11/1-c maddesi kapsamında yapmış olduğu ihraç kayıt teslimlerinden doğan KDV'nin iadesinin şirketiniz tarafından verilen artırımlı teminat mektubu karşılığında yerine getirildiği, özelge talebinize konu husus hakkında herhangi bir işlem tesis edilmediği bildirilmiştir.

Buna göre, firmanız tarafından üretimi yapılan üzüm, zeytin, biber, domates v.b. tarım ürünleri ile tavuk ürünlerinin imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri olarak işletmeniz bünyesinde kullanılması dahili sarf mahiyetinde olduğundan fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Bununla beraber, işletmenizde imal edilen söz konusu ürünlerin firmanız tarafından temsil ağırlama gideri (ayni pazarlama gideri) niteliğinde müşterilerinize bedel tahsil edilmeksizin eşantiyon ve numune şeklinde verilmesi durumunda, bu ürünleri bedelsiz olarak alan kişi ve kuruluşların söz konusu malları gerçek usulde KDV mükellefi olarak ticari bir işleme konu etmemeleri şartıyla, KDV hesaplanmayacaktır.

Öte yandan, söz konusu işlemler nedeniyle firmanız tarafından fazla veya yersiz hesaplanan KDV tutarlarının KDV Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-1.1." bölümü uyarınca düzeltilmesi gerekeceği de tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) Veren Mükelleflere Önemli GİB Duyurusu Gelir İdaresi Başkanlığı, Dijital Vergi Dairesi üzerinden yapılan 02/05/2024 tarihli…
  • Transfer Fiyatlandırması Formunu Unutmayın Kurumlar Vergisi beyannamesinde son günlere yaklaşırken, “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen…
  • Örtülü Sermaye Müessesesinde Değişim Gereği Önceki yazımda kurumlar vergisinin örtülü sermaye müessesesinden bahsederek uygulanmasında dikkat…
Top