Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Gelir İdaresi Başkanlığı, 31 Mayıs 2023 tarih ve 2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’yle, 7440 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin yirmi yedinci fıkrası gereğince alınan ek verginin, 6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesi kapsamında müracaat tarihinden itibaren 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmesini uygun gördüğünü duyurmuştur. Yapılan düzenleme, ödeme güçlüğü çeken ek vergi mükellefi kurumlar tarafından olumlu karşılanmış olmakla birlikte, düzenleme ile ilgili olarak önemli bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum.

Düzenleme ile ilgili gözden kaçan husus, ilgili mevzuat kapsamında belirlenen şartların sağlanması koşuluyla tecil uygulamasından yararlanılmasının mümkün olduğudur. Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde tecil ve taksitlendirme müessesesi, öteden beri istisnai olarak başvurulan bir uygulama olup, her tecil ve taksitlendirme başvurusunun kabul edilmesi söz konusu değildir.

Dolayısıyla, beklentileri doğru yönetmek adına tecil ve taksitlendirme başvurularında aranan şartlar ile yapılacak başvurularda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir sorularını inceleyelim.

Tecil ve taksitlendirme başvurularında üç şart

I- Çok zor durumun tespiti

6183 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinde, bir borcun tecil ve taksitlendirilmesinin, borcun vadesinde ödenmesi ya da söz konusu borç ile ilgili İdarenin takip işlemlerinin borçluyu çok zor duruma düşürmesi olasılığının varlığına bağlı olduğu hüküm altına alınmıştır.  

Konu ile ilgili olarak, Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nde, idarelerin borçlunun “çok zor” durumda kalacağını öngörmeleri ve takdir etmeleri halinde alacağı tecil edebilecekleri açıkça ifade edilmiştir.

Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunanların “çok zor durumda” olduklarının tespitine ilişkin kriterlere ve tecil ve taksitlendirme ile ilgili diğer düzenlemelere 10.03.2014 tarih ve 2014/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’nde yer verilmiştir.

Düzenlemeye göre, çok zor durumun tespitinde “Likidite Oranı = (Dönen Varlıklar- Stoklar) / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” formülü kullanılarak bulunan değerin 1'den küçük olması gerekiyor. Likidite oranının 1’den büyük olması durumunda, tecil ve taksitlendirme talebinin büyük oranda reddedilmesi söz konusu olacaktır.

Dolayısıyla, ek verginin teciline yönelik İdare tarafından yapılacak değerlendirmede likidite oranın 1’den küçük olması önemli ve likidite oranına göre 12’yi geçememek üzere taksit sayısının belirlenmesi söz konusu olacak.

II- Borçlunun ödemede iyiniyetli olması 

Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğinde;

- Tecil taleplerinin, İdareler tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken işlemler olmadığı,

- Kanunun tecil için öngördüğü şartlardan borç ödemede iyi niyet sahibi olma şartına da tecil taleplerinin değerlendirilmesi sırasında dikkat edileceği,

- Öteden beri borç ödeme alışkanlığı bulunmayan borçluların, önerdikleri ödeme planlarının gerçekçi olmadığı kanaatine ulaşılan hallerde tecil taleplerinin, çok zor durumda olmaları halinde dahi kabul edilmeyeceği,

ifade edilmiştir. Buna göre, ek vergi dahil bir verginin tecil ve taksitlendirilmesi konusunda İdarenin mutlak bir takdir yetkisi olduğunu ve likidite şartı sağlansa dahi İdarenin tecil ve taksitlendirme talebini reddedebileceğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum.

III- Teminat gösterilmesi

Tecil ve taksitlendirilecek ek verginin 50.000 TL’yi aşması durumunda, gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 50.000 TL’yi aşan kısmın yarısı olacaktır. Örneğin, 1.200.000 TL bir borcun taksitlendirilmesi halinde, mükelleften taksitlendirilen bu borcu için 50.000 TL’yi aşan kısmın yarısı olan [(1.200.000–50.000=) 1.150.000/2=] 575.000 TL değerinde teminat göstermesi gerekecektir.

Şimdi, tecil ve taksitlendirme taleplerinde dikkat etmemiz gereken durumları inceleyelim.

Tecil ve taksitlendirme başvurusunu ne zaman yapmalıyım, vadesi geçmiş olan ilk taksit için başvuru yapılabilir mi?

Ek vergi tahakkuk ettikten sonra tecil ve taksitlendirme için her zaman başvurulabilir. Dolayısıyla ek verginin ilk taksitinin 5 Mayıs 2023 tarihinde ödenmesi gerekiyordu. İlk taksit henüz ödenmediyse ve tecil ve taksitlendirme ile ilgili şartlar sağlanıyorsa vadesi geçmiş bulunan bu vergi borcu için de başvuru yapılabilir.

İkinci taksitin ödenme süresi ise Ağustos 2023 sonu. Dolayısıyla, ikinci taksit için bugünden başvurmak zor durumun tespiti açısından İdare nezdinde tereddütlere neden olabilir. Bu nedenle, ikinci taksit için güncel dokümanlarla, İdarenin değerlendirme süresini dikkate alarak vadeye 15-20 gün kala başvuru yapılmasının daha uygun olacağını düşünüyorum.

Ek Vergi Tecilinde Hangi Bilanço İle Başvurmalıyım?

Ek vergilerinin tecil ve taksitlendirilmesini talep eden borçluların "Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu" ile müracaat etmeleri gerekmektedir. Söz konusu formun dipnotlarında, bilanço esasına göre defter tutan borçluların en son tarihli bilanço ile başvuru yapmaları gerektiği belirtilmiştir. Diğer taraftan, vergi dairesine olan borçların da kısa vadeli borçlara dahil edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Buna göre, tahakkuk eden ek vergi için yapılacak başvurularda başvuru tarihi itibarıyla verilmiş olan en son geçici vergi için hazırlanmış bilançonun esas alınması gerekmektedir.

Bu bilançonun yeterli güncelliğe sahip olmaması ve borçlunun zor durum halinin tespitinde yetersiz olması durumunda, hazırlanacak daha güncel bir bilançonun da başvuru dosyasına eklenmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.

Buna göre, ek vergi ikinci taksit ödemesi için yapılacak başvurularda, 2023 yılı ikinci geçici vergilendirme dönemi vergi beyannamesi için hazırlanmış bilançonun kullanılması yerinde olacaktır.

Hangi Varlıkları Teminat Olarak Gösterebilirim?

6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan; banka teminat mektupları ile sigorta şirketleri tarafından verilen kefalet senetleri, Hazine bonosu, Devlet tahvilleri, menkul ve gayrimenkul mallar teminat olarak gösterilebilmektedir.

Ancak uygulamada, teminat olarak banka teminat mektubu ve sigorta kefalet senetlerinin tercih edildiğini, diğer teminatların da İdarece kabul edildiğini ancak, değerleme ve benzeri işlemlerden dolayı sürecin diğer teminatlarda uzadığını söyleyebilirim. Dolayısıyla, mümkünse teminat mektubu ya da kefalet sigortası ile başvurulması yerinde olacaktır. Ancak, bunların temininde güçlük çekilmesi durumunda diğer teminatlar da değerlendirilebilecektir.

Başvuru Kabul Edilse de 12 Taksit Verilmeyebilir!

Ek verginin teciline ilişkin 31 Mayıs 2023 tarih ve 2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesinde ek verginin, 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmeye tabi tutulacağı ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, konuya ilişkin olarak 10.03.2014 tarih ve 2014/1 sayılı Genelgesinde,

- İdarelerin belirlenen azami sürelere uymak kaydıyla teciller için farklı süre belirlemeye yetkili oldukları,

- Tecil süresinin tespitinde, borçlunun öteden beri borç ödemede iyi niyetli olup olmadığı, borç tutarı ve ödeme gücünün göz önünde bulundurulacağı

ifade edilmiştir.

Dolayısıyla, gerek söz konusu iç genelge düzenlemelerinden gerek uygulamadan hareketle, ek vergi için mutlak anlamada 12 taksit belirlenmesinin söz konusu olmadığını, İdarece daha az taksit sayısı belirlenebileceğini söyleyebilirim. Dolaysıyla ek vergiye ilişkin yapılan başvurular sonucunda genel olarak 6 ve daha aşağı taksitler de söz konusu olabilecektir.

Ek verginin tecilinde yetki

24.12.2020 tarih ve 2020/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’ne göre tecil ve taksitlendirme yetkisi;

- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı için 3.000.000 TL

- Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları için 2.500.000 TL

- Diğer Vergi Dairesi Başkanlıkları için 2.000.000 TL

- Defterdarlıklar için 750.000 TL

olarak belirlenmiştir.

Bu tutarları aşan tecil ve taksitlendirme talepleri, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından değerlendiriliyor.

Ayrıca, uygulamadan 10 milyon TL’yi aşan başvurularda yetkinin Hazine ve Maliye Bakanı’nda olduğunu biliyoruz. Herhangi bir değişiklik olmazsa 10 milyon TL’yi aşan ek vergilere ilişkin tecil ve taksitlendirme taleplerinde Hazine ve Maliye Bakanı’nın onayının aranmasının söz konusu olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak yapılan düzenleme, ek vergiye ilişkin tecil ve taksitlendirme başvurularının zorunlu olarak kabul edilmesi gibi bir sonucu doğurmamaktadır. Ek verginin tecil edilmesine ilişkin uygulamanın, diğer vergilerde olduğu gibi, İdare tarafından mükellefin zor durum halinde olduğuna kanaat getirilmesi üzerine işleyeceği, Hazine ve Maliye Bakanı’nın da bu konuda sergileyeceği tavrın etkili olacağı görülmektedir.  

Diğer taraftan, halihazırda gerçekleşmiş bulunan bütçe açıkları, kur korumalı mevduat uygulaması, EYT, memur ve emekliler için öngörülen maaş zamları, depremin oluşturduğu ilave bütçe harcamaları dikkate alındığında yeni ek vergi veya vergi artışlarının gündeme alınmasının muhtemel olduğu dikkate alındığında, işletmelerin bu ihtimalleri de dikkate alarak planlama yapmalarında yarar görüyorum. M. Ali AYAZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ek-verginin-tecilinde-idarenin-takdir-yetkisine-dikkat/697472

2872 sayılı Çevre Kanununun "Geri kazanım katılım payı" başlıklı ek 11 inci maddesinde yer alan yetki kapsamında, 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle Bakanlığımızca mücbir sebep hali ilan edilen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas ilinin Gürün ilçesindeki vergi dairelerine bağlı mükellefler için, 2023 yılı geri kazanım katılım payı beyan dönemlerinin,

a) Birinci dönem: Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran

b) İkinci dönem: Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık

şeklinde altı aylık olarak belirlenmesi Bakanlığımızca uygun görülmüştür.

Geri kazanım katılım payı beyannameleri, beyan dönemini takip eden ayın son günü saat 23.59’a kadar yetkili vergi dairesine elektronik ortamda gönderilecektir.

Söz konusu mükelleflerin Ocak-Şubat-Mart/2023 dönemi için beyanname vermiş olmaları durumunda, bu beyannamede yer alan bilgiler 2023 yılının ilk altı aylık dönemi için verilecek beyannamelere dâhil edilmeyecektir.

Ocak-Şubat-Mart/2023 dönemi için verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden geri kazanım katılım payları 31/7/2023 tarihine kadar ödenebilecektir.

Kamuoyuna duyurulur.

Kaynak, GİB

7440 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 9’uncu maddesinin on altıncı fıkrasında yer alan başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar uzatma yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmişti ve bu yetki 25/05/2023 tarihli ve 7300 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla (CK) kullanıldı.

Anılan Cumhurbaşkanı Kararı ile 7440 sayılı Kanun’un;

- 2. maddesindeki Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Ticaret Bakanlığı’na, il özel idarelerine, belediyelere ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’na bağlı tahsil dairelerince takip edilen vergi, gümrük vergisi, SGK ve diğer kesinleşmiş alacaklar,

- 3. maddesindeki, kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar,

- 4. maddesindeki inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler,

- 5. maddesindeki matrah ve veri artırımı (Kanunun geçici 1. Maddesinde hükme bağlanan 2022 yılına ilişkin matrah ve vergi artırımı dahil),

- 6. maddesindeki işletme kayıtlarının düzeltilmesi (İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia makine teçhizat ve demirbaşların beyanı; 31.12.2022 tarihli Bilançolarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan kasa mevcudu, ortaktan alacaklar ve bunlarla ilgili diğer işlemler için düzeltme)

- 7. maddesindeki kesinleşmiş sosyal güvenlik alacakları,

- 8. maddesindeki ön değerlendirme, araştırma veya tespit aşamasında olan eksik işçilik prim tutarları ile kesinleşmemiş idari para cezaları,

- 10 uncu maddesinin;

- Üçüncü, dördüncü, beşinci fıkralarındaki sosyal güvenlik kurumlarına ilişkin çeşitli alacaklar,

- Sekizinci fıkrasındaki orman sayılan yerler, Hazineye veya Devlete ait taşınmazlardan doğan alacaklar,

- Ddokuzuncu fıkrasındaki il özel idareleri, YİKOB’lar, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşlarının taşınmazlarına ilişkin alacaklar,

- On birinci fıkrasındaki Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu hükümlerine göre doğmuş alacaklar,

- On ikinci fıkrasındaki SMM ve YMM odalarının alacakları,

- On üçüncü fıkrasındaki Esnaf Odaları’nın alacakları,

- On dördüncü fıkrasındaki Avukatlık Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar,

- On beşinci fıkrasındaki Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar,  

- On altıncı fıkrasındaki Türk Tabipler Birliği Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar

- On yedinci fıkrasındaki Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar,

- On sekizinci fıkrasındaki Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odaların Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun hükümlerinden doğan alacaklar,

- On dokuzuncu fıkrasındaki Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar,

ve

- Yirminci fıkralarındaki Sulama Birlikleri Kanunu hükümlerinden doğan alacaklar

ile ilgili hükümlerden yararlanmak için öngörülmüş başvuru, bildirim ve beyan süreleri 30/6/2023 (bu tarihin resmi tatile rastlaması nedeniyle bu tarihi izleyen ilk iş günü olan 3/7/2023) tarihine kadar (bu tarih dâhil), bu başvuru, bildirim ve beyana ilişkin ilk taksit ödeme süreleri (peşin ödeme seçeneğini tercih etmiş olanlar için ödeme süreleri) ise 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) uzatılmıştır.

Öte yandan, söz konusu CK ile yalnızca ilk taksitin ödeme süresi uzatılmış olup, diğer taksitlerin ödeme sürelerinde bir değişiklik olmadığından bu taksitlerin, ödeme planında gösterilen sürelerde ödenmesi gerekmektedir.

Ancak, anılan kanunun 6’ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında “kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar”ını 31/5/2023 tarihine kadar fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıtlarını düzelten mükelleflerin, beyan ve ilk taksit ödeme süreleri ile takip eden taksitlerin ödeme sürelerinde herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/aftan-ve-yapilandirmadan-yararlanmada-son-gunler/697204

Günümüzde pek çok pazarlama firmasının yahut moto-kurye çalıştıran işletmenin kendi araçlarını kullandırma yerine aracı (veya motoru) olan personeli işe alma ve bu şekilde istihdam edilen personele ücreti dışında aracı dolayısıyla, aracın bakım ve onarım giderleri ile yıpranma payı karşılığı olarak bir kira bedeli ödeme yoluna gittiği görülmektedir. Bu bir işletme politikası tercihidir. Ben bu yazımda bu şekilde çalıştırılan personele, araç (motosikletleri de kapsayacak anlamda kullanıyorum) için kira karşılığı olarak yapılan ödemelerin vergisel boyutu üzerinde duracağım.

Önce, hukuken yukarıdaki şekilde bir modelin benimsenmesi mümkündür. Öte yandan bu yola giden işletmeler, araç karşılığı yapacağı söz konusu kira ödemelerinin, ticari kazancın (veya kurumlarda kurum kazancının) elde edilmesi ve/veya idame ettirilebilmesi için yapıldığını kanıtlama yükü ile ve 2023 yılı için aylık 17 bin liraya kadar olan kısmını gider yazabilirler, bu araca ilişkin olarak katlandıkları masrafların (yakıt, tamir, bakım, sigorta vb.) ise ancak %70’ini giderleştirebilirler.

Bir giderin, kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması, giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerektiği de unutulmamalıdır.

Stopaj yükümlülüğü

Öte yandan Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde; motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı kanunun 94’üncü maddesinde de vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar sayılmış olup, maddenin 5/a bendinde, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenlemeler uyarınca personele aracı dolayısıyla yapılacak kira ödemeleri üzerinden, ödeme net olarak kararlaştırılmış ise brüt tutarı üzerinden, %20 oranında stopaj yapılması gerekmektedir.

KDV ve Damga Vergisi

Bu noktada konunun bir de KDV mevzuatı açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların ticari, zirai veya mesleki faaliyetler kapsamında kiralanması, dolayısıyla araçların kiralanması işlemleri KDV’nin konusuna girmektedir (KDVK md.3/f). Bu düzenleme ile ticari, zirai veya mesleki maksatlı her türlü kiralama işlemi KDV kapsamına alınmıştır. Kanun, kiralama işlemlerinden sadece iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerini KDV’den istisna etmiştir (KDVK md. 17/4-d).

 Bu nedenle, işletmelerin personellerinden kiralamış oldukları taşıtlar için yaptıkları brüt ödemeler üzerinden ayrıca % 18 oranında KDV hesaplamaları da gerekmektedir. Ancak personel –genellikle- KDV mükellefi olmadığından, söz konusu KDV’nin personele ödenmeksizin 2 no’lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla vergi dairesine beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmektedir. İşletmenin bu KDV’yi aynı dönem 1 no’lu KDV beyannamesinden indirme hakkı da vardır.

Personelin aracının kiralanması için genellikle yazılı kira sözleşmesi yapılmaktadır. Zaten ispat hukuku da sözleşmenin yazılı yapılmasını gerektirmektedir. Bu noktada ise damga vergisinin de devreye gireceği unutulmamalıdır.

Personelin beyan yükümlülüğü

Personel tarafından elde edilen bu kira gelirinin personel tarafından yıllık beyanname ile beyan edilip edilmeyeceği sorusunun yanıtı ise, ancak GVK’nın 86’ncı maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılabilir. Bu noktada, en basit olarak, personelin yıllık beyanname konusu başkaca bir geliri yoksa ve bu şekilde stopajlı olarak elde ettiği kira gelirinin brüt tutarının yıllık miktarının 2023 yılı için 150 bin lirayı aşmaması halinde yıllık beyanname verilmesine gerek olmadığı söylenebilir. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/personele-ait-aracinin-kiralanmasinda-mali-yukler/697199

Çarşamba, 07 Haziran 2023 17:42

Stajyerlere Ücret Vermek Zorunlu Mu?

Yaz stajları öğrencilerin bilgi ve becerilerini artırmada, mezun olmadan önce iş hayatı deneyimi elde etmelerinde büyük önem taşıyor. Ancak, özellikle üniversite öğrencileri staj yapacak işyeri bulmakta büyük zorluk yaşıyorlar. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin koordinasyonunda yürütülen Ulusal Staj Programı, bu konudaki ihtiyacı bir ölçüde karşılıyor. Ulusal Staj Programı, kamu kurumlarının ve özel sektörden gönüllü işverenlerin katılımıyla üniversiteli gençlerin staj olanaklarından faydalanması amacıyla yürütülüyor. Staj programına alınacak kişilerin seçiminde öğrencilerin eğitim hayatları boyunca sergiledikleri performans, becerilerini artırmaya yönelik gerçekleştirdikleri çalışmalar ve başarılar göz önünde bulunduruluyor. Her bir öğrencinin e-Devlet’ten gelen bilgileri ve beyan ettikleri belgelere göre “akademik/mesleki”, “sanatsal/sosyal” ve “sportif” yeterlilik puanları hesaplanıyor. Beyan usulü ile alınan bilgi ve belgelerin doğruluğu üniversite kariyer merkezleri dahil 14 farklı kurum ve kuruluş tarafından teyit ediliyor.

Değerlendirmeler sonucunda öğrencilerin puanları belirleniyor ve kimlik bilgileri gizlenerek stajyer havuzuna aktarılıyor. İşverenler, ihtiyaç duydukları nitelikteki öğrencilere staj teklifini, öğrencilerin kimlik bilgilerini görmeden yalnızca yeterlilik puanlarını baz alarak gönderiyor. Öğrenciler, staj teklifleri arasından kendileri için uygun olan teklifi seçiyor. Sıralamada ön plana çıkan öğrencilere staj yeri konusunda tercih imkânı sağlanıyor.

STAJYER ÇALIŞTIRMAYAN İŞLETMEYE YAPTIRIM

3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na göre, mesleki eğitim kapsamında olan, 10 ve daha fazla sayıda çalışanı olan işletmelerin, çalışan sayısının en az yüzde 5’i kadar stajyer çalıştırma zorunluluğu bulunuyor. Zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelerden, mesleki eğitime katılma payı adı altında ödeme yapmaları isteniyor. Çalışan sayısı 10 – 19 arasında olan işletmeler staj yaptırmadıkları her öğrenci için eğitim süresince net asgari ücretin 3’te 1’i oranında (2.835.60 TL), çalışan sayısı 20 ve daha fazla olan işletmeler ise 3’te 2’si oranında (5.671.20 TL) katkı payı ödüyorlar.

Ancak, stajyer çalıştırma zorunluluğu olmakla birlikte bakanlıkça öğrenci gönderilmeyen işletmelerden katılma payı alınmıyor.

HANGİ STAJYERLERE ÜCRET ZORUNLU?

Mesleki eğitim gören çırak ve stajyerlerden 3208 Sayılı Kanun kapsamındaki çırak ve stajyerler için ücret ödeme zorunluluğu bulunuyor. Ücret tutarı, personel sayısı 20 ve üzerinde olan işletmelerde net asgari ücretin yüzde 30’undan, 20’den az personeli olan işletmelerde ise yüzde 15’inden az olamaz. Buna göre, ödenecek ücret 20’den fazla personeli olan işyerlerinde 2 bin 552 TL’den, 20’den az personeli olan işyerlerinde ise 1.276 TL’den az olamaz.

Bununla birlikte işletmelere stajyerlere ödenen ücret için devlet katkısı yapılıyor. Devlet katkısı, 20’den fazla personeli olan işyerlerinde stajyerlere ödenen ücretin 3’te 1’i, 20’den az olan işyerlerinde ise 3’te 2’si oranında ödeniyor. Örneğin, personel sayısı 20’den fazla olan işyerinde stajyere 2.552 TL ödeniyorsa, bunun 851 TL’si tutarında devlet katkısı sağlanıyor.

SİGORTA PRİMİNİ BAKANLIK VE ÜNİVERSİTELER KARŞILIYOR

Staj yapan öğrencilerin asgari ücretin yarısı üzerinden hesaplanan iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primleri Milli Eğitim Bakanlığı ile üniversitelerce karşılanıyor. Çırak ve stajyerin uğradığı iş kazasında, kusuru bulunması halinde işveren sorumlu tutuluyor.

İşyerleri sorumluluk altına girmemek için zorunluluk yoksa, sigorta primleri okullarınca karşılanmıyorsa stajyer çalıştırmaktan kaçınıyor. Staj zorunluluğu bulunan bölümlerde okuyan öğrencilerin sigorta primleri üniversitelerince karşılandığı için nispeten daha kolay staj yeri bulabiliyorlar. Üniversitede staj zorunluluğu yoksa ve staj yapan öğrencinin sigorta primi üniversite tarafından karşılanmıyorsa öğrenciler staj yapacak işyeri bulmakta büyük güçlük yaşıyor. Bu nedenle üniversitelerin staj sigortası primi ödeneklerinin artırılması ve tüm öğrencilerin staj yapabilmesinin önünün açılması gerekir. Ahmet Kıvanç

https://www.haberturk.com/stajyere-ucret-odemek-zorunlu-mu-3597931-ekonomi

Daha önce yaklaşık üçer yıl arayla üç defa getirilen, son olarak 12/3/2023 tarihli 7440 sayılı “yapılandırma” kanunuyla getirilen “işletme kayıtlarının düzeltilmesi” düzenlemesinin getiriliş amacı, işletme kayıtlarının fiili durumlarıyla uygun hale getirilmesidir.

Düzenleme, işletmeler için önemli avantajlar getirmekle birlikte, kayıtların bozulmasına neden olan kayıt dışı işlemlerin yarattığı sorunlara kalıcı bir çözüm getirmiyor maalesef.

Düzenlemenin kapsamı

İşletmelerde mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için geçerli KDV oranının yarısını ödemek suretiyle kayıtlara alınması sağlanacak. (Yararlanmak için son gün 3/7/2023) İşletme kayıtlarında yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar geçerli KDV oranında fatura keserek kayıtlardan çıkarılması sağlanacak.

(Yararlanmak için son gün 31/5/2023) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan (fiktif ) kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan tutarlar üzerinden %3 oranında vergi ödemek suretiyle işletme kayıtlarının gerçeğe uygun hale getirilmesi sağlanacak. (Yararlanmak için son gün 3/7/2023)

Vergi hesabı ve muhasebesi

İşletmelerde mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia için; ödenen KDV ödendiği dönemde indirim konusu yapılır. Makine, teçhizat ve demirbaşlar için ödenen KDV indirim konusu yapılamaz.

Beyan edilen stok tutarı, karşılık hesabı olan ”525-Kayda Alınan Emtia Özel Karşılık” hesabı olan sermaye yedeklerine kaydedilerek sermayeye ilave edilebileceği gibi ortaklara vergisiz olarak da dağıtılabilir. Beyan edilen makine, teçhizat ve demirbaşların tutarı ise, 526-Demirbaş Makine ve Teçhizat Özel Karşılık” hesabı olan sermaye yedeklerine kaydedilir, ancak bu tutar ortaklara dağıtılmayarak birikmiş amortismanlar hesabıyla kapatılır.

İşletme kayıtlarında yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan emtia için; geçerli KDV oranında fatura kesilmesi gerekir. KDV dahil tutar “689-Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar” hesabına (Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler) kaydedilir.

KDV’si “391-Hesaplanan KDV”, emtia bedeli ise, “600-Yurt İçi Satışlar” hesabına kaydedilerek stoklardan çıkarılması sağlanır. Kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda 31/12/2022 tarihi itibariyle yer alan tutarlar için; %3 oranında vergi ödemek suretiyle işletme kayıtlarından çıkarılarak kayırlar gerçek duruma getirilmiş olacak.

Bu husustan yararlanmak isteyen ve bilanço esasına tabi defter tutan mükellefler, fiktif olan kasa fazlası ve ortaklardan alacakları %3 vergisi dahil “689-Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar” (Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler) hesabının borcuna kaydetmek suretiyle kayıtlarını düzeltmiş olacaklar.

İşletme kayıtları düzeliyor-mu bozuluyor-mu?

Söz konusu düzenleme, bir yandan işletme kayırlarını düzeltirken öte yandan mali tabloları bozucu bir etki yaratmaktadır. Özellikle; işletme kayıtlarının düzeltilmesi sonucu birçok işlemin “Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar” hesabına kaydedilmesi ve ardından “Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler” hesabı olarak tekrar vergi matrahına dahil edilmesi sonucu ticari kârlar fiktif olarak değişmekte olup mali tabloların analizi ve izahatı sorun olmaktadır.

Öte yandan emtia karşılığı fonun işletmeden vergisiz çekilerek ortaklara dağıtılması işletme kaynaklarının azalmasına yol açmaktadır. En önemlisi de; birçok işletme bazı harcamalarını belgelendiremediği veya belgelendirmeden kaçındığı, kâr dağıtımı yerine ortaklara vergisiz para dağıttığı, bunun sonucu olarak da kasa hesapları veya ortaklar cari hesapları gerçek olmayan bakiyeler verecektir.

Örneğin; bir işletmede tüm masraflar için belge alınmaması, bazı çalışanların ücretlerinin gerçeğinden daha düşük gösterilmesi sonucu açıktan yapılan ödemeler sonucu zamanla kasa hesapları bakiyelerinin “fiktif ” olarak artmaya devam edecek. Dolayısıyla, bir süre sonra bu ve benzeri düzenlemelere tekrar ihtiyaç duyulacaktır. Esas olan, benzeri aflar çıkarmak yerine kalıcı çözüm bulunmasıdır. Çözüm ise, kayıt dışılığın ortadan kalkmasıyla mümkün olabilecektir. Talha APAK

https://www.dunya.com/kose-yazisi/isletme-kayitlarinin-duzeltilmesi-sorunlara-kalici-cozum-getirmiyor/695545

Çarşamba, 07 Haziran 2023 07:27

Ek Verginin Tecili Ve Taksitlendirilmesi

Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yayımlanan 31 Mayıs 2023 tarih ve 2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’yle, 7440 sayılı Kanun’la ihdas edilen “Ek Kurumlar Vergisi’nin”, 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi kapsamında başvuru tarihinden itibaren 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmesine olanak sağlandı.

İç Genelgede “Ek Kurumlar Vergisi” ibaresi kullanılmış ama tecil ve taksitlendirme kapsamına alınan verginin Kanun’da geçen ismi “ek vergi”. İç Genelge’de neden “Ek Kurumlar Vergisi” dendiğini tahmin edemiyorum. Ben aşağıda doğru ismi kullanacağım; “ek vergi”.

Makalenin yazımına neden olan gelişme ek verginin tecil ve taksitlendirilebilir olmasını sağlayan İç Genelge. Ancak makaleyi ek vergiyle sınırlı tutmayıp, genel olarak 6183 sayılı Kanun’un 48. maddesinde düzenlenen tecil ve taksitlendirmeyle ilgili özelliği olan konuları hatırlatmak istedim.

1. Tecil düzenlemesi

Tecil düzenlemesi Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (6183 sayılı Kanun) 48. Maddesinde, konuyla ilgili açıklamalar da Seri: A Sıra No:1 Tahsilât Genel Tebliği’nin Birinci Kısım Dördüncü Bölümü’nün "I. Tecil" alt başlıklı bölümünde yer alıyor. Kanun’un 48/A maddesinde de vergiye uyumlu mükellefler için tecil müessesesi var ama bu makalede konuyu 48. madde kapsamında yapılan tecil ve taksitlendirmeyle sınırlı tutacağım.

Bir cümleyle özetlemek gerekirse ilgili madde, kamu borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin uygulanması ya da haczolunmuş malların paraya çevrilmesi borçluyu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı kamu idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; kamu alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil edilebileceğini söylüyor.

2. Tecil koşulları

Özetlediğim düzenlemeye göre kamu borcunun tecili ve taksitlendirilmesi için şu üç koşulun sağlanması gerekiyor:

- Borçlunun çok zor duruma düşecek olması

- Yazılı başvuru yapılması

- Teminat gösterilmesi

3. Tecil yetkilisi

Yasal düzenlemeye göre, Devlete ait amme alacaklarında tecil yetkisi ilgili Bakana ait. Ancak bu yetki devredilebiliyor. Yetki yayımlanan İç Genelgelerle kullanılıyor. Halen yürürlükte olan yetki sınırlarını belirleyen İç Genelge 24.12.2020 tarih ve 2020/1 sayılı Tahsilât İç Genelgesi.

 4. Tecil ve taksitlendirme yetki sınırları

2020/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesinde yapılan belirlemelere göre yetki sınırları şöyle:

- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı için 3.000.000 TL

- Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları için 2.500.000 TL

- Diğer Vergi Dairesi Başkanlıkları için 2.000.000 TL

- Defterdarlıklar için 750.000 TL

- Bağımsız vergi daireleri için 200.000 TL (Bu tutar, Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarına bağlı vergi daireleri için 400.000 TL, diğer vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi daireleri için 300.000 TL olarak uygulanıyor.)

- Bağımlı vergi daireleri için 50.000 TL

Yerel idarelerin yetki sınırını aşan tecil ve taksitlendirme taleplerini, Gelir İdaresi Başkanlığı değerlendiriliyor.

Motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye ait zam ve faizlerde, borcun tutarına bakılmaksızın vergi daireleri tarafından tecil yapılabiliyor.

 5. Tecil edilebilecek vergiler

6143 sayılı Kanun’un 48. maddesinde, tecil yetkisini kullanacak ve bu yetkiyi devredecek makamlara, tecil edilecek kamu alacaklarını tür ve tutar olarak belirleme konusunda yetki verilmiş. Bu çerçevede Gelir İdaresi yayımladığı İç Genelgelerle, tecil edilecek/edilmeyecek vergi ve harçları belirliyor.

Tecil edilemeyen, yaygın olarak karşılaşılan vergi ve harçlar şunlar: geçici vergi, özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi, harçlar (ikmalen tarhiyata dayanan tapu harçları hariç).

Katma değer vergisi tecil edilemeyecek vergiler arasında iken, 20 Haziran 2016 tarihinde yayımlanan 2016/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’yle kapsama alındı. Dolayısıyla katma değer vergisi borçları için de tecil ve taksitlendirme istenebilir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yayımlanan 31 Mayıs 2023 tarih ve 2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesiyle, ek verginin 6183 sayılı Kanun’un 48. maddesi kapsamında başvuru tarihinden itibaren 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmesine olanak sağlandı.

 6. Tecil talep edebilecek olanlar

Kamu alacağının tecili, ödemenin veya zorla tahsille ilgili uygulamaların borçluyu çok zor duruma düşürecek olduğu hallerde yapılabiliyor.

Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunan borçluların "çok zor durumda" olup olmadıklarının tespitinde, likidite oranı kullanılıyor ve bu oran sonucunda tespit edilen çok zor durum derecesine uygun olarak tecil süresi belirleniyor. Bilanço esasına göre defter tutan borçluların çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak formül şu:

Likidite Oranı = (Dönen Varlıklar- Stoklar) / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
2014/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’ne göre, borcun tecil edilip edilmeyeceği, tecil edilecekse tecil süresi şu şekilde belirleniyor:

- Likidite oranının 1'den büyük olması durumunda borç tecil edilmiyor.

- Likidite oranının 1 veya 1'den küçük ve 0,50'den büyük olması durumunda 18 aya kadar tecil yapılabiliyor.

- Likidite oranının 0,50 veya 0,50'den küçük olması durumunda ise borçlar 36 aya kadar tecil edilebiliyor.

Yerel idareye tanınan 18 ve 36 aylık süreler azami süreler. Tecil süresinin tespitinde, borçlunun öteden beri borç ödemede iyi niyetli olup olmadığı, borç tutarının az veya çok oluşu, daha önce tecil edilen borçlarını tecil şartlarına uygun ödeyip ödemediği ve ödeme gücü göz önünde bulunduruluyor. Ayrıca Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar sınır dahilinde, kendilerine bağlı her bir vergi dairesi için farklı tecil yetkisi belirleyebiliyor.

2016/2 sayılı Genelge’de, katma değer vergisi alacakları için farklı bir süre belirlenmiş. Bu vergiden kaynaklanan borçlar ancak altı ayı geçmeyecek şekilde, azami altı taksit olarak yeniden yapılandırılabiliyor.

2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’nde de ek verginin 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmesine olanak sağlanmış durumda.

 7. Teminat gösterilmesi

Tecil ve taksitlendirme kural olarak teminat gösterilmiş olmak şartıyla yapılabilir. Ancak borçlunun alacaklı tahsil daireleri itibariyle tecil edilen borçlarının toplamı 50.000 lirayı geçmemesi halinde teminat şartı aranmaz. Bu tutarın üzerindeki borçların tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı 50.000 lirayı aşan kısmın yarısıdır.

Herhangi bir haciz uygulaması olmadan tecil edilen borçlar için alınan teminatlar; tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler sonucunda kalan tecilli borç tutarının, zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda yapılan ödemeler nispetinde ve bölünebilir nitelikte olması şartıyla iade edilir.

 8. Başvuru gereği

Tecil ancak borçlunun yazılı başvurusu üzerine yapılabilir. Borçlarının tecil ve taksitlendirilmesini talep eden borçluların, "Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu" ile müracaat etmeleri gerekiyor.

Form, Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yer alıyor.

 9. Tecil talebinin kabulü zorunlu değil

Tecil, talep edilmesi halinde alacaklı kamu idaresi veya tahsil dairesi tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değil. Alacaklı idare, zamanında ödenmeyen kamu alacağı için icra takibine başlama veya icrayı devam ettirme halinde borçlunun çok zor durumda kalacağını öngörür ve takdir ederse, yasal düzenleme çerçevesinde alacağını tecil edebilir ve taksitlendirebilir.

 10. Borcu yoktur yazısı alınması

Genel Tebliğ’de yer alan düzenlemede, “tecil edilen borç tutarının %10’u ödenmedikçe ilgili tahsil dairesine borcu bulunmadığını gösteren yazının verilmemesi” tecil şartı olarak belirlenmiş durumda. Tebliğe göre, kendilerine tecil ve taksitlendirme yetkisi verilmiş olanlar, yaptıkları tecil ve taksitlendirme işlemlerinde getirilen bu şartı da ihtiva eden örneği Tebliğ ekinde yer alan talimat yazısını kullanarak tecil talebini sonuçlandırıyorlar ve bu talimatta yer alan hususları borçluya tebliğ ediyorlar. Bu genel düzenleme.

Bir de geçici düzenleme var. Onu da özetleyeyim.

25 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği’yle (Seri: B Sıra No: 17) Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’in tecille ilgili açıklamaların yer aldığı bölümde yapılan değişiklikle, 31 Temmuz 2023 tarihine kadar yapılacak “borcun bulunmadığını gösterir belge talepleri” için, “tecil edilen borç tutarının %10’u ödenmedikçe ilgili tahsil dairesine borcu bulunmadığını gösteren yazının verilmemesi” şartının aranılmaması öngörülmüş durumda.

 11. Tecil faizi oranı ve tecilin maliyeti

Tecil edilen vergi borçlarına halen yıllık %24 tecil faizi hesaplanıyor. Ödenen tecil faizi de gider kaydedilemiyor. Dolayısıyla, kazanç elde eden ve vergi ödeyen mükellefler için, gerçekte tecilin maliyetinin daha fazla olduğunu söylemek mümkün.

 12. Faiz oranı değişirse ne olur?

Tecil talep edildikten veya tecil işlemi yapıldıktan sonra tecil faiz oranı değişebilir. Bu durumda uygulamanın ne olacağı şu şekilde özetlenebilir:

a) Tecil faiz oranı düşerse: Oran değişikliğinden önceki başvuruya dayanılarak tecil edilecek borçlara, başvuru tarihinden değişiklik tarihine kadar geçen süre için eski oran, değişiklik tarihinden itibaren yeni oran; oran değişikliğinden önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan borçlara yeni oranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski oran, bu tarihten sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına yeni oran uygulanır.

b) Tecil faizi oranı yükselirse: Oran değişikliğinden önceki başvurulara dayanılarak tecil edilecek borçlar ile faiz oranındaki değişiklikten önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan borçlara tecil şartlarına uygun olarak ödendikleri sürece, başvuru tarihinden itibaren eski tecil faiz oranı uygulanır.

 13. Faiz tutarının hesaplanması

Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmiştir. Basit faiz usulü kullanılarak başvuru tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için ödenecek taksit tutarları üzerinden hesaplanır.

Tecil faizinin hesaplanmasında kullanılan basit faiz usulü formülü aşağıdaki gibi:

Tecil Faizi = (Taksit Tutarı x Yıllık Tecil Faizi Oranı x Gün Sayısı) / 36.000

14. Erken ödeme

Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunanların, tecil edilen borçlarını taksit ödeme sürelerinden önce ödemesi mümkün. Bu durumda, erken ödenen tutara, tecil başvuru tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için tecil faizi hesaplanır.

 15. Tecil şartlarına uyulmaması

Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, örneğin taksitlerin zamanında ödenmemesi durumunda, tecil geçerliliğini kaybeder. Bu durumda, teminat paraya çevrilir ve vergi dairesince alacağın tahsili işlemlerine başlanır.

Tecilin geçerliliğini kaybetmesi durumunda, tecil edilen borçlara normal vade tarihinden, ödenen borcun ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir. Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir.

16. Tecilin geçerli sayılması

Tecil şartlarını ihlal edenlerin, tecilin geçerli sayılması için tecile yetkili makamlara yapacakları başvuru üzerine bu makamlarca gerekli değerlendirme yapıldıktan sonra tecilin geçerli sayılmasına karar verilebilir.

Tecil şartlarının ihlal edilmiş olması, gerekli şartların oluşmuş olması halinde daha önce tecil edilmiş olan alacağın yeniden tecil edilmesine engel değildir. Recep BIYIK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ek-verginin-tecili-ve-taksitlendirilmesi/697117

Bankalara kredi borcuna karşılık olarak, borçlu olunan bankaya devredilen taşınmazların KDVK, KVK, Harçlar Kanunu ve Damga Vergisi Kanunu açısından durumu hakkında açıklamalarımız aşağıdaki gibidir;

I- KDV AÇISINDAN

KDVK’nun Diğer İstisnalarının sayıldığı 17/4-r bendinin konumuz ile ilgili hükmü aşağıdaki gibidir;

“…………… ile bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketlerince devir ve teslimi.

KDVK’nun bu hükmü uyarınca şirket aktifine kayıtlı taşınmazın, bankaya kredi borcuna karşılık alacaklı bankaya satışı KDV’den istisnadır.

KDV Uygulama Genel Tebliğinin II – F / 4 Bölümün 4.16.3 maddesinde söz konusu istisna uygulamasında; borçlu olanların ( kefiller dahil ) taşınmaz ticaretini yapmak amacıyla aktiflerinde bulundurup bulundurmadıkları, taşınmazların iki yıl aktifte olup olmadığı, dikkate alınmayacağı ayrıca belirtildiğinden, örneğin inşaat işi ile iştigal eden şirketlerinde söz konusu KDV istisnasından faydalanabileceği anlaşılmaktadır.

Finansal kiralama ve finansman şirketlerinin 1/1/2018 tarihinden önce, borçlarına karşılık borçlu ve kefillerden aldıkları taşınmaz ve iştirak hisselerinin 1/1/2018 tarihinden sonraki devir ve teslimleri de istisna kapsamındadır.

İstisna uygulanabilmesi için, devir ve teslime konu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankaya, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlara veya bu borca kefil olanlara ait olması gerekir.

İstisna sadece bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine olan borca karşılık, banka, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılacak devir ve teslimler ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve tesliminde uygulanır. Borca karşılık banka, finansal kiralama ve finansman şirketleri dışında üçüncü kişilere yapılan satışlar, istisna kapsamında değerlendirilmez.

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlere uygulanır. Bağış, hibe şeklindeki devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

II. KV AÇISINDAN

KVK’nun İstisnalarının belirlendiği 5/1-f bendinin konumuz ile ilgili hükmü aşağıdaki gibidir;

Bankalara, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanunî takibe  alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık bankalara, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine veya bu Fona devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançlar

Bu hüküm uyarınca ; bankanın kredi alacakları nedeniyle, borçlu şirket nezdinde kanuni takip başlatmış olması şartı ile kredi borcunu ödeyebilmek için, bankaya devrettiği taşınmaz satış hasılatın kredi borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazancın tamamı KV’den istisnadır.

1 Seri Nolu KVK genel tebliği 5.7.1 ve 5.7.2 maddelerinde konu ile ilgili aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

İstisnadan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kefillerin veya bu kurumlar adına ipotek veren kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir.

İstisnadan yararlanabilecek kazanç, söz konusu kıymetlerin borçlara karşılık olmak üzere, bankalara veya TMSF’ye satışından veya diğer şekilde devrinden sağlanan hasılatın, bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden tutarla sınırlıdır.

İstisna uygulamasında, bankalara veya TMSF’ye borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin, bu borçlara karşılık bankalara veya bu Fona devrettikleri söz konusu aktif kıymetlerin en az iki yıl elde bulundurma şartı olmadığı gibi kazancın belli bir süreyle özel bir fon hesabında tutulma şartı da bulunmamaktadır.

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde yer alan istisnalardan birlikte yararlanılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Kurumlar, söz konusu istisna hükümlerindeki şartları taşımaları kaydıyla tercihlerini serbestçe belirleyebileceklerdir.

1/1/2018 tarihinden itibaren kurumların finansal kiralama veya finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık finansal kiralama ya da finansman şirketlerine devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançlar da istisna kapsamına alınmıştır.

Bu istisnadan yararlanacak olan kurumların, bankalara borçları nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca kanuni takibe alınmış olması veya TMSF’ye borçlu durumda olmaları gerekmektedir.

III. TAPU HARCI AÇISINDAN

01/11/2005 tarih ve 2005/1 sayılı Harçlar Kanunu Sirkülerinin, "Kredi Kullandıran Kurumlarca Kullandırılacak Kredilerde İstisnanın Sınırı" başlıklı 3 üncü bölümü aşağıdaki gibidir;

Başkanlığımıza yapılan çeşitli başvurularda kullandırılacak kredilerin teminatına yönelik olarak yapılacak işlemlerde istisnanın sınırı konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmaktadır. 492 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 123 üncü maddesi ile kredi kuruluşlarınca kullandırılan kredinin kredi kuruluşuna geri dönüşüne kadar geçecek süreçte bu Kanun hükümlerine göre doğacak harçların aranılmaması öngörülmektedir. Bu itibarla, bankalar, özel finans kurumları, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılan kredilerin vadesinde ödenememesi sebebiyle kredi borçlusunun veya kefillerinin, borca karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerinin krediyi kullandıran kuruluş tarafından satın alınması halinde istisna, söz konusu gayrimenkullerin kredi kuruluşunun aktifine girmesine kadar geçecek süreçte noterde, yargıda, icrada ve tapuda yapılacak işlemler nedeniyle doğacak harçlarla sınırlı olup, şirket aktifine kaydedilen gayrimenkullerin daha sonra satılması işlemlerinin harçtan bağışık tutulmasına imkan bulunmamaktadır.

Bu  kapsamda bankalara olan kredi borcuna karşılık, borçluya ait taşınmazın banka devredilmesi edilmesi ( satışı ) tapu harcından müstesnadır.

IV. DAMGA VERGİSİ AÇISINDAN

Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV. Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün 23'üncü fıkrası aşağıdaki gibidir;

Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına, geri ödenmelerine, devrine ve krediden doğan alacakların temlikine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)

Bu kapsamda bankalara olan kredi borcuna karşılık, borçluya ait taşınmazın banka devredilmesi edilmesi ( satışı ) amacı ile yapılan sözleşmeler damga vergisine tabi tutulmamalıdır.

Öte yandan kredi borcuna karşılık bankaya devredilen taşınmaz ile ilgili yapılan sözleşmelerde, kredi borçlusu lehine vefa hakkı tesis edilmesine ilişkin işlemin bu tapu harcı istisnası ( Harçlar Kanunun md. 123 ) kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı tarifenin I/9 maddesi uyarınca tapu harcına ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasına göre vefa hakkına ilişkin belirtilen bedel üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Benzer şekilde vefa hakkı ile bankaya devir edilen taşınmazların, (kredi borcunun ödenmiş olması nedeniyle) eski malik tarafından gösterilen üçüncü şahsa devredilmesine ilişkin olarak tapuda yapılacak tescil işleminin harca tabi tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.

V. ÇERÇEVE ANLAŞMASI İLE BANKALARA DEVREDİLEN TAŞINMAZLARDA KANUNİ TAKİP ŞARTI ARANMAKSIZIN KV VE KDV İSTİSNASI UYGULANIR

19/7/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7186 Sayılı kanunun 17.maddesi ile 5411 Sayılı Bankalar Kanuna eklenen geçici 32.madde kapsamında kredi borçlusu şirketler ile bankalarla bir “Çerçeve Anlaşması ile borçları yeniden yapılandırabilmektedirler.

Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile bu maddede tanımlanan diğer finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve Çerçeve Anlaşmalarda belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin olarak alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulmaktadır.

5411 Sayılı Bankalar Kanuna eklenen geçici 32.maddesinin ile yapılan değişiklik aşağıdaki gibidir;

13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan istisna hükmü, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanır.

25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yer alan istisna hükmü, ilgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de uygulanır

Buna göre amaçla finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan Çerçeve Anlaşmaları kapsamında alacaklı bankalara devredilen taşınmazlar içinde bu yazının 1 ve 2 maddelerinde açıklana KV ev KDV istisnasının uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Erkan Ateşli YMM

Adres YMM Denetim Danışmanlık A.Ş.

Salı, 06 Haziran 2023 13:59

Yeni Yayımlanan Özelgeler 2023/5

GELİR VERGİSİ ÖZELGELERİ

Tarih

Öğe Başlığı

23 Mayıs 2023

Defaten Ödenen Birikimli Hayat Sigortası Primlerinin Ücret Matrahından İndirimi

22 Mayıs 2023

Yurt Dışı Mukimi Kişi Ya Da Şirketlere Verilen Danışmanlık Hizmetinden Elde Edilen Kazancın İndirim Konusu Yapılıp Yapılamayacağı

22 Mayıs 2023

Limited Şirket Ortaklarına Ödenen Huzur Hakkı Ödemelerine Asgari Ücret İstisnasının Uygulanıp Uygulanamayacağı

18 Mayıs 2023

Huzur Hakkı Olarak Ödenen Ücretlerden Yapılan Gelir Vergisi Kesintisi

17 Mayıs 2023

Serbest Meslek Kazanç Mükellefiyeti Bulunan Kişinin Aynı Zamanda Ücretli Olarak Çalıştığı Şirkete Mesleki Faaliyetine İlişkin Vermiş Olduğu Hizmet

16 Mayıs 2023

Yurt Dışında Okuyan Türk Öğrenciden Yine Yurt Dışında Alınan İletişim Ve Tercümanlık Hizmetinin Vergilendirilmesi

16 Mayıs 2023

5746 Sayılı Kanun Kapsamında Gelir Vergisi Stopajı Teşviki Uygulamasında Ar-Ge Personelinin Haftalık Çalışma Saatinin 40 Saat Olarak Belirlenmesi

15 Mayıs 2023

Serbest Meslek Faaliyetine İlişkin Yapılan Harcamaların İndirim Konusu Yapılıp Yapılamayacağı

29 Mart 2023

Sürücü Kursu İşletmesinde Binek Otomobillerin Yakıt Ve Bakım Onarım Giderlerine İlişkin Gider Kısıtlaması

21 Mart 2023

Banka Promosyon Ödemesinin Gelir Vergisi, Damga Vergisi Ve Katma Değer Vergisine Tabi Olup Olmadığı

20 Mart 2023

Yurt Dışında Mukim Firmaya Verilen Oyun Tasarım Hizmetinden Elde Edilen Kazancın Gelir Vergisi Matrahının Tespitinde İndirim Konusu Yapılıp Yapılmayacağı

07 Mart 2023

Yurt Dışı Mukimi Kişi Ya Da Şirketlere Verilen Bilgisayar Yazılım Ve Tasarım Hizmetlerinden Elde Edilen Kazancın %50'sinin Gelir Vergisi Matrahının Tespitinde İndirim Konusu Yapılıp Yapılamayacağı

KATMA DEĞER VERGİSİ ÖZELGELERİ

Tarih

Öğe Başlığı

 

30 Mayıs     

2023

Demir-Çelik Ürünlerinin İthalatçısı Tarafından Tesliminde KDV Tevkifatı

23 Mayıs

2023

Yapı Ruhsatı Değişikliğinde KDV Oranı Belirlenirken Hangi Yapı Ruhsatının Esas Alınacağı

22 Mayıs

2023

Çöven Suyunun Tesliminde KDV Oranı

12 Mayıs

2023

Çelik Örgülü Lastik Konveyör Band Tesliminde KDV Tevkifatı

08 Mayıs

2023

Hava Hattı İletkenleri İle Yuvarlak Telli Eşmerkez Tabakalı Örgülü İletkenlerin Tesliminde KDV Tevkifatı

02 Mayıs

2023

Vakıf İçin Düzenlenen Faturalarda Tevkifat Uygulaması

14 Nisan

2023

Kablo Kanal Sistemleri Tesliminde KDV Tevkifatı

12 Nisan

2023

Mobil Tuvalet Ve Banyo İthalinde KDV Oranı

ÖZELGELER

Salı, 06 Haziran 2023 10:46

Çalışma Hayatında Hareketli Gündem

Seçim sonrası yeni kabinenin de açıklanması ile birlikte çalışma hayatında bu haftadan itibaren hareketlilik başlayacaktır. EYT başvurularının sonuçlandırılması, emekli aylıklarına yapılacak zamların belirlenmesi ve sonrasında asgari ücrete yapılacak Temmuz zammı yeni dönemin sıcak başlıkları. Diğer taraftan sosyal güvenlik sisteminde atılması gereken adımlar ve verilen vaatlere yönelik hukuki düzenlemelerin yapılması için de hummalı bir çalışma söz konusu olacaktır.

Emekli zamları: Bugün açıklanacak mayıs ayı enflasyonu sonrası SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına temmuz ayında yapılacak zammın önemli ölçüde şekillenmesi söz konusu olacak. 3 Temmuz’da haziran ayına dair enflasyon da açıklanınca SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 6 aylık enflasyon farkı netleşecek. Şu an için dört aylık enflasyon yüzde 15.21. Bu orana mayıs ve haziran enflasyonu da eklenince zam oranı ortaya çıkacak. Ancak emeklilerin alım gücünün korunması adına refah payı verilmesi gerekli görünüyor. Aksi taktirde yüzde 20’nin altında kalacak zam oranı ile emeklilerin alım gücünün korunması söz konusu olamayacaktır.

2 Memur ve memur emeklileri: Memur ve memur emeklileri için de temmuz zammı çok önemli. Memur ve memur emeklilerinin zam oranları toplu sözleşmeye göre belirleniyor. Temmuz ayında memur ve memur emeklileri yüzde 6 zam alacaklar. Buna ilave olarak enflasyonun yüzde 8’i aşan kısmı kadar enflasyon farkı da maaşlara yansıtılacak. Bu durumda şu an için memurların yüzde 7.21’lik bir enflasyon farkı alması söz konusu. Mayıs ve haziran enflasyon oranları sonrası bu oran netleşecek. Ancak memur ve memur emeklilerinin de refah payından yararlandırılması önemli bir ihtiyaç olarak ortada.

3 Asgari ücret: Asgari ücret yılbaşında yüzde 54.6 oranında artırılarak 10.008 TL. olmuştu. Bu artış asgari ücretlilerin eline geçen net rakamın artmasını sağlayan vergi istisnası ile birlikte önemli bir etki doğuruyor. Diğer yandan fiyat artışları nedeniyle emeklilerde olduğu gibi asgari ücretlilerin de satın alma güçlerinin korunması ihtiyacı ortaya çıktı. Temmuz ayında asgari ücretin yeniden belirlenmesi bekleniyor. Bu durumda asgari ücret tespit komisyonunun bu ay içerisinde toplantıya çağrılması ve tarafların yeni bir artış oranı üzerinde anlaşmasının sağlanması gerekecektir. Haziran ayının bu anlamda çalışma hayatı açısından sıcak geçeceği görülüyor.

4 Sigorta prim teşvikleri önem kazanacak: Asgari ücrette beklenen artış sonrası istihdam maliyetlerinin de artması söz konusu olacak. Şu an iş dünyasının gündeminde bu artışla birlikte artacak istihdam maliyetlerine yönelik yeni teşviklerin hayata geçirilip geçirilmeyeceği var. Hali hazırda uygulanmakta olan asgari ücret desteği temmuz ayı itibarıyla sona eriyor. 7103 kanun kodlu teşvikle bölgesel teşvik de geçtiğimiz dönemde sona ermişti.

Bu teşviklerin sona ermesi ve yeni teşvik politikaların hayata geçirilmemesi sonrası istihdamda daralma riski ortaya çıkabilir. İzlenecek yeni ekonomi politikalarının uzantısı olarak vergilendirmeye yönelik atılacak yeni adımlar da bu riski artırabilir. Bu nedenle yeni bir teşvik mekanizmasının hayata geçirilmesi ve sigorta prim maliyetinin azaltılması gerekliliği doğacaktır. Asgari ücrete ilişkin görüşmeler ile birlikte bu sürecin de yürütülmesi çok önemli.

5 Sosyal güvenlik: Seçim sürecinde sosyal güvenlik sistemine dair iki önemli vaat zikredildi. Bunlardan ilki Bağ-Kur’lulara prim indirimiydi. Bağ-Kur’lular SSK’lılardan farklı olarak 9.000 prim günüyle emekli olabiliyorlar. 9.000 günün azaltılması yönünde çok uzun zamandır dillendirilen talepleri seçim öncesinde karşılık bulmuştu. Bu yönde hazırlanacak hukuki düzenlemenin Meclis’te kabul edilmesi ile bu vaat yerine getirilebilir. Hukuki düzenleme hazırlandığında kapsam ve yürürlük tarihinin ne olacağı ortaya çıkacaktır. Düzenlemenin kapsamı ve yürürlük tarihine göre EYT’li Bağ-Kur’luların hemen emekli olabilmeleri mümkün olabilir. 

Ev kadınlarına prim desteği

Sosyal güvenlik sistemine dair seçim sürecinde zikredilen ikinci vaat ise ev kadınlarının emekliliğine yönelikti. Ev kadınlarının emeklilik için ödeyecekleri primlerin üçte birinin devlet tarafından karşılanacağı ifade edildi. Bu durumda hali hazırda yürürlükte olan isteğe bağlı sigortalılık uygulamasında ödenmesi gereken aylık 3.202 TL’nin 1.067 TL’sinin devlet tarafından karşılanması söz konusu olacaktır. Bu iki vaadin birlikte hayata geçmesi ile ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalı olma talepleri artacaktır. Şu an için isteğe bağlı sigortalı olarak ödenen primler Bağ-Kur’a sayılıyor. Bağ-Kur’luların da SSK’lılar gibi 7.200 değil 9.000 günle emekli olmaları nedeniyle pek çok kişi isteğe bağlı sigortalılığı tercih etmiyor ve ne yazık ki sahte sigortalılığa yönleniyor. Bu iki vaadin birlikte hayata geçmesi sonrası isteğe bağlı sigortalılıkta artış olacağı gibi sahte sigortalılıkta da azalış söz konusu olacaktır. Cem Kılıç

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/calisma-hayatinda-hareketli-gundem-6957936?sessionid=3

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
  • Reklam Harcaması Sponsorluk Harcaması Farkı * Reklam Harcaması: Şirketin pazarlama ve tanıtımı kapsamında ticari kazancın…
Top