Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cumartesi, 17 Haziran 2023 11:09

Yıllık İzinle İlgili Bilinmesi Gerekenler

Çalışanlar açısından gündem, yaz ayları ile birlikte yıllık izin olmaya başlar. İşyerlerinde çalışma arkadaşları arasında yıllık izin planlamaları yapılmaya başlanır ve insan kaynakları birimleri hummalı bir çalışma ile bu planlamaları gerçekleştirerek kayıt altına alır.

İnsan kaynakları birimlerinin amacı bütün işçilerin yıllık izinlerinin tamamının kullanılmasını planlamakken çalışanlar da kendilerine uygun tarihler arasında hem dinlenmek hem de eş, dost akraba ile keyifli vakit geçirmek ister.

Kimin, kaç gün izni var?

İşte bu iki amacın birlikte gerçekleştirilmesi için işyerlerinde bugünlerde pozitif bir süreç yönetiminin gerçekleştirilmesi gerekir. Çalışma hayatında gündem yıllık izin haline gelmişken yıllık izinle ilgili bilinmesi gerekenleri hatırlatmak istedim.

Yıllık ücretli izin, bir tam yıl aynı işverene bağlı çalışmanın karşılığında elde edilen bir hak. Yıllık ücretli izin süresi de işçinin kıdemi arttıkça artıyor. Aynı işverene bağlı olarak bir yıldan beş yıla kadar çalışan işçilere 14 günden, beş yıl ve daha fazla, on beş yıldan az çalışanlara 20 günden, on beş yıldan fazla çalışanlara ise 26 günden az yıllık ücretli izin verilemiyor. Bunun dışında 18 ve daha küçük yaştaki işçiler ile 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere kıdemlerine bakılmaksızın en az 20 gün yıllık ücretli izin verilmek zorunda.

İzinden vazgeçilemez

Bazı işçilerin yıllık izinlerini kullanmaktan imtina ettiklerini ve yıllık izinleri karşılığındaki ücretlerini işverenden talep ettiklerini görüyoruz. Yıllık ücretli izin hakkı, Anayasa’daki dinlenme hakkının karşılığı olarak düzenlenmiş durumda. Amacı işçinin işten bir süre uzak kalmasının sağlanması. Bu sayede işçinin hem verimliliğinin artarak işine dönmesi hem de gerçek anlamda dinlenmesinin sağlanması hedefleniyor. Bu yüzden yıllık izin hakkından imtina eden işçinin aslında hem kendisine, hem de işverenine kötülük yaptığını söyleyebiliriz.

Yıllık ücretli izin doğrudan paraya çevrilebilen bir hak değil. Yani işçiler kullanmadıkları yıllık ücretli iznin parasını işverenden talep edemezler. Ancak iş sözleşmesinin sona ermesi halinde işçiye hak edip kullanmadığı yıllık izinlerin parası en son alınan ücret üzerinden hesaplanarak ödenir.

Tarihi işveren belirleyebilir

Yıllık iznin ne zaman kullanılacağını işverenler belirler. Uygulamada bazı tarihlerde işlerin yoğunluğunu bahane ederek izin vermek istemeyen işverenler yine işin yoğun olmadığı dönemlerde izin kullanılması konusunda ısrarcı olabiliyorlar. İşveren, yıllık izin kurulu bulunan işyerlerinde bu kurulun kararıyla, kurul olmayan işyerlerinde ise doğrudan kendi kararıyla işyerinde yıllık izin kullanılabilecek dönemleri belirleyebilir ve bazı görevlerdeki kişilerin aynı anda yıllık izne çıkmaması gerektiğine karar verebilir. Örneğin bir banka müdürü kendisinin izinli olduğu dönemde bütün müdür yardımcılarının izine çıkmamasını isteyebilir.

Bayrama rastlarsa

Yıllık izin süresinin ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günlerine rastlaması halinde bu süreler yıllık izin süresinden düşülmez. Örneğin haftanın 6 günü çalışılan bir işyerinde, 10 gün yıllık izin alındığında 11 gün izin kullanılmış olur. Aynı şekilde izin süresine rastlayan 29 Ekim, 30 Ağustos, Ramazan ve Kurban Bayramı günleri işçinin yıllık izin süresinden düşülmez. Bu çerçevede haziran ve temmuz aylarında izin kullanacak işçilerin izinlerinin Kurban Bayramı ve 15 Temmuz günleri hariç olmak üzere hesaplanması gerekmektedir.

Dikkat! Yol izni ekleyebilirsiniz

Yıllık ücretli izne çıkacak işçinin bir de yol izin hakkı var. İşverenin vereceği yol izni ücretsiz bir izin. İşçi bu izin karşılığında işine döndüğünde telafi çalışması yapmak zorunda değil.

Yıllık ücretli iznini işyerinin bulunduğu il dışında geçirecek işçiler işverenden yol izni istediklerinde işveren bu izni vermek zorunda. İşçinin de bu durumu belgelendirmesi gerekiyor. Uçak bileti, otobüs bileti, kendi arabasıyla şehir dışına çıkacaksa başka bir ilden o tarihlerde alışveriş yaptığını gösterir fiş veya faturalar, otel rezervasyonu ve faturası bu durumu belgelemek için yeterli. Bu durumu belgeleyen ve ücretsiz yol izni isteyen işçiye işveren dört güne kadar yol izni vermek zorunda.

Tatil için avans alma hakkınız var

Yıllık izne çıkacak işçilerin izin öncesi işverenden avans alma hakkı da var. Pek çok işçi böyle bir hakkı olduğundan haberdar değil. İşverenler de izne çıkacak işçilerine avans ödemiyor. Hâlbuki ücretli çalışanların para biriktirmesi çok kolay değil. Kıt kanaat geçinen işçiler izne çıkmadan önce alacakları avansla çok daha iyi bir tatil geçirebilirler ve memleketine gidecek işçinin yol masrafları da bu avansla karşılanabilir. Bu yüzden izne çıkmadan önce işvereninizden avansınızı isteyebilirsiniz.

İşveren, izne çıkacak işçiye, izne çıkmadan önce yıllık izin dönemine dair ücretini ödemelidir. Örneğin, 20 gün yıllık izne çıkacak işçiye 20 günlük ücreti peşin olarak ödenmek zorundadır. Ayrıca eğer işçi ayın 1’inde maaş ödemesi yapılan bir işyerinde çalışıyorsa ve yıllık ücretli izin hakkını da ayın 20’inde kullanacaksa o ayki ücretinin 20 günlük kısmı da işçiye avans olarak ödenir.

Cem Kılıç

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/yillik-izinle-ilgili-her-sey-6963960?sessionid=3

Giriş

Gelir Vergisi Kanununda yer alan gelirin toplanması ve beyanı ilkesi gereğince mükellefler, yedi gelir unsurundan 2022 takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için aksine bir düzenleme olmadığı sürece Mart/2023 ayında yıllık beyanname vereceklerdir. Bu kapsamda, 2022 yılı gelirlerinin beyan dönemi 1 Mart tarihi itibariyle başlamış olup 31 Mart 2023 tarihinde sona erecektir.

Ancak, 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunan mücbir sebep ilan edilen yerler dışındaki mükellefler tarafından verilmesi gereken beyannameler, 15.08.2023 tarihine kadar verilebilecek ve tahakkuk edecek vergiler ise 31.08.2023 tarihine kadar ödenebilecektir.

Yedi gelir unsuruna ilişkin olarak beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur. Tacirler, çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile yıllık beyanname verirler. Bu hüküm şirketlerin faaliyet ve tasfiye dönemlerine şamil olmak üzere kollektif şirket ortakları ile komanditeler hakkında da uygulanır.

Menkul sermaye iradı, kira, ücret ile diğer kazanç ve iratları elde eden kişilerin yıllık beyanname vermelerini gerektiren bir gelirleri varsa yıllık beyanname vermeleri gerekmekte, aksi takdirde mükellefiyet açtırmalarına ve beyanname vermelerine gerek bulunmamaktadır. Bu dört gelir unsurundan dolayı öteden beri mükellefiyet kaydı bulunan kişilerin, 2022 yılında beyana tabi gelirlerinin olmaması durumunda, vergi dairesine interaktif vergi dairesi üzerinden veya elden bir dilekçe vermeleri yeterli bulunmaktadır.

Menkul sermaye iratlarında; GVK’nın geçici 67. maddesine göre tevkif suretiyle vergiye tabi olan, istisna hadleri içinde kalan, beyanname verme sınırını aşmayan, indirim oranının birden büyük olması dolayısıyla beyanı gerekmeyen iratlar için yıllık beyanname verilmesi söz konusu değildir. Hatta, diğer gelir unsurları için beyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin yıllık beyannameye dahil edilmesi söz konusu değildir. Şayet yıl içinde gelir vergisi tevkifatı yapılmış ise bu kesintiler nihai vergi olmaktadır.

2022 yılında gerçek kişiler tarafından elde edilen menkul sermaye iratlarının;

  • Bir kısmı GVK’nın geçici 67. maddesi kapsamında vergi kesintisine tabi tutulduğu için beyan edilmeyecek,
  • Bir kısmı istisna hadleri içinde kaldığı için beyan edilmeyecek,
  • Bir kısmı beyan edilecek gelir toplamının 70.000 TL’yi (2023 yılı için 150.000 TL) aşmaması nedeniyle beyan edilmeyecek,
  • Bir kısmı vergi kesintisine ve istisnaya tabi olmadıkları için 3.800 TL’yi (2023 yılı için 8.400 TL) aşmaması halinde beyan edilmeyecek,
  • Bir kısmı da indirim oranı uygulamasına tabi olup ancak 2022 yılı gelirlerine uygulanacak indirim oranının birden büyük çıkması nedeniyle beyan edilmeyecektir.

Yıllık olarak belirlenen beyanname verme sınırının aşılması halinde ise yıllık beyanname verilmesi gerekmektedir. 2022 yılında yıllık beyanname vermeyi gerektiren menkul sermaye iradı elde edenlerin, Hazır Beyan Sistemi üzerinden vergi dairesine gitmeden, Gelir İdaresi tarafından önceden hazırlanmış olan yıllık beyannamelerini kolay ve hızlı bir şekilde vermeleri mümkün bulunmaktadır. Çalışmada, öncelikle menkul sermaye iradının vergilendirilmesine ve yıllık beyanına ilişkin açıklamalar yapılmış, son bölümde ise uygulamaya yönelik örneklere yer verilmiştir.

  1. Menkul Sermaye İradı Sayılan Gelirler

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesine göre; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı sayılmaktadır. Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı gelirler menkul sermaye iradı sayılmaktadır:

  • Her türlü hisse senetlerinin kar payları (temettü gelirleri),
  • İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar),
  • Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları,
  • Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile diğer her türlü tahvil ve bono faizleri (Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirler dâhil olmak üzere),
  • Her türlü alacak faizleri,
  • Mevduat faizleri,
  • Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller,
  • İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
  • Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
  • Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve katılım bankalarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları,
  • Yatırım fonlarının katılma paylarına ödenen kar payları,
  • Menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması karşılığında sağlanan menfaatler (Repo gelirleri),
  • Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından ayrılmalar nedeniyle yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları,
  • Bireysel emeklilik sisteminden ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları,
  • Yukarıda sayılanlar dışında Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre ihraç edilen her türlü sermaye piyasası aracından elde edilen kar payı, faiz, kira vb. gelirler.

Menkul sermaye iradı olarak kabul edilen bu iratlar, bunları elde eden sermaye sahibinin ticari faaliyetine bağlı bulunduğu takdirde, ticari kazancın tespitinde dikkate alınmaktadır. Ayrıca, menkul kıymetin kuponlu veya kuponsuz olarak satılması, iştirak hisselerinin devir ve temliki, menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin tamamen veya kısmen itfa olunması karşılığında alınan paralarla itfa dolayısıyla verilen ikramiyeler menkul sermaye iradı sayılmaz.

Menkul sermaye iratları, yabancı parası ile tahsil edildiği veya yabancı parası olarak kayıtlara intikal ettirildiği veya bu iratlara yabancı parası olarak tasarruf edildiği takdirde anılan iratlar, tahsil edildikleri veya kayıtlara intikal ettirildikleri veya tasarruf olundukları günün borsa rayici üzerinden, borsada rayici yoksa Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca tayin olunacak kur üzerinden Türk Parasına çevrilir.

2. Menkul Sermaye İratlarında Vergiden İstisna Edilen Kazançlar

193 sayılı GVK’nın 86/1-a bendine göre kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı için yıllık beyanname verilmeyecektir. Gelir vergisinden istisna edilen kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmez ve diğer gelir unsurları için beyanname verilmesi halinde de istisna edilen tutarlar yıllık beyannameye dahil edilmez. Kazanç ve iratların istisna hadleri bazı kazanç ve iratlarda elde edilen gelirin tamamını kapsarken, bazıları ise belli limitler (mesken istisnasında olduğu gibi) dahilinde istisna edilmiştir.

Kazanç ve iratların tamamı istisna olanlar kanun hükmünden gelmekte olup, belli limitler dahilinde istisna edilenler ise kanunun verdiği yetki çerçevesinde Gelir İdaresi tarafından her yıl yayımlanan genel tebliğlerle belirlenmektedir. GVK’nın 86/1-a bendine göre, GVK’nın 75. maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyecektir.

Buna göre, GVK’nın “Menkul sermaye iratlarında” istisnaları düzenleyen 22. maddesine göre;

  • Sigorta süresi en az on yıl veya ömür boyu olan tek primli yıllık gelir sigortalarından yapılan ödemelerin tamamı gelir vergisinden müstesnadır. Şu kadar ki; bu istisnadan yararlananların vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenler hariç olmak üzere, on yıl tamamlanmadan tek primli yıllık gelir sigortalarından ayrılmaları hâlinde, ayrılma tarihinde yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı üzerinden, 94. maddenin birinci fıkrasının (15) numaralı bendinin (a) alt bendine göre tevkifat yapılır. İrat tutarlarının tespitinde 75. maddede yer alan hükümlere uyulur.
  • GVK’nın 75. maddesinin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendinin (b) alt bendi ile aynı fıkranın (16) numaralı bendinin (c) alt bendi kapsamında yapılan ödemeleri, sigorta süresi on yıl ve üzeri veya ömür boyu olan tek primli yıllık gelir sigortalarına yatıranların, bu sigorta için yatırdıkları kısma tekabül eden ödemelerin içerdiği irat tutarları gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutarlar üzerinden 94. maddenin birinci fıkrasının (15) ve (16) numaralı bentlerine göre tevkifat yapılmaz.

Şu kadar ki; bu istisnadan yararlananların vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenler hariç olmak üzere, ödeme alarak on yıl tamamlanmadan tek primli yıllık gelir sigortalarından ayrılmaları hâlinde, bu fıkraya göre istisna edilen tutarlar üzerinden, ödemenin kaynağına göre 94. maddenin birinci fıkrasının (15) numaralı bendinin (a) alt bendi veya aynı fıkranın (16) numaralı bendinin (b) alt bendi için belirlenen oranlar dikkate alınarak tevkifat yapılır. İrat tutarlarının tespitinde 75. maddede yer alan hükümlere uyulur.

  • Tam mükellef kurumlardan elde edilen, GVK’nın 75. maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. Bilindiği üzere, GVK’nın 75. maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı, kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı sayılan iratlar şunlardır; her nevi hisse senetlerinin kâr payları, iştirak hisselerinden doğan kazançlar ve kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları.

İstisna edilen tutar üzerinden 94. madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir.

3. Tutarı Ne Olursa Olsun Beyan Edilmeyecek Menkul Sermaye İratları

Bazı menkul sermaye iratları tutarı ne olursa olsun beyan edilmez ve diğer gelirler nedeniyle verilen yıllık beyannameye de dahil edilmez. Buna göre, hiçbir şekilde beyan edilmeyecek menkul sermaye iratları şöyledir:

  • Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında vergi kesintisine tabi tutulmuş olan; mevduat faizleri, özel finans kurumlarınca (katılım bankaları) kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları ve repo kazançları,
  • Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından ayrılmalar nedeniyle yapılan ödemelerin ve bireysel emeklilik sisteminden ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları,
  • Kurumlar vergisi mükelleflerince 31.12.1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen kazançların dağıtımı halin de, gerçek kişilerce elde edilen kar payları,
  • Kurumların karlarını sermayeye eklemek suretiyle gerçekleştirdikleri kar dağıtım işlemlerinde gerçek kişi ortaklarca elde edilen kar payları.

3.1. GVK’nın Geçici 67. Maddesi Kapsamında Kaynakta Kesinti Esasına Dayanan Vergileme ve İhtiyari Beyan Uygulaması

Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinde; menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler ile mevduat faizleri, repo gelirleri ve katılım bankalarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler yer almaktadır. 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu düzenlemenin uygulama süresi 31.12.2025 tarihine kadar uzatılmış bulunmaktadır.

GVK’nın geçici 67. maddesi kapsamında tevkifata tabi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname ile beyan edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançlar için dar mükellefler de dâhil olmak üzere takvim yılı itibarıyla yıllık beyanname verilebilecektir. Bu gelirlerin beyanı, 269 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan “Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67/11 inci Maddesine Göre İhtiyari Beyanda Bulunan Mükellefler İçin” düzenlenen Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesiyle, izleyen yılın Mart ayının başından son günü akşamına kadar yapılacaktır.

GVK’nın geçici 67. madde kapsamında tevkif edilen vergilerin mahsup ve iadesine imkân sağlayan bu beyan ihtiyari bir beyan olup, bu imkândan yararlanılabilmesi için ihtiyari beyanın kanuni süresinde yapılması gerekmektedir. Süresi geçtikten sonra yapılan ihtiyari beyanlara dayanılarak işlem yapılması mümkün değildir. İhtiyari beyan, tam mükelleflerce ikametgâhlarının bulunduğu yer vergi dairesine, öteden beri mükellef olanlar için ise bağlı oldukları vergi dairesine yapılacaktır. Dar mükellefler ise ihtiyari beyanlarını İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Boğaziçi Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yapacaklardır.

1/1/2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere GVK’ya eklenen geçici 67 inci madde ile getirilen kaynakta kesinti esasına dayalı vergileme rejimi hakkında daha ayrıntılı bilgi için Gelir İdaresinin internet sayfasında yayımlamış olduğu Rehbere bakılması yararlı olacaktır (www.gib.gov.tr/Rehberler ve Broşürler/GVK Geçici 67 inci Madde Uygulaması İle İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi, Şubat 2023, Yayın No:469).

4. 2022 Yılında Elde Edilen ve Tutarı 70.000 TL’yi Aşan Menkul Sermaye İratlarının Yıllık Beyanı

2022 yılında elde edilen ve aşağıda yer alan menkul sermaye iratları belirlenen beyanname verme sınırını aşmadığı sürece beyan edilmeyecek, elde edilen gelirin yıllık beyanname verme sınırı olan 70.000 TL’yi aşması halinde ise bu gelirlerin tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

  • 01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan her çeşit tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen gelirler,
  • Tam mükellef kurumlar tarafından yurtdışında ihraç edilen tahviller ile tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurtdışında ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirler,
  • Tam mükellef kurumlardan elde edilen kar payları.

2022 yılında elde edilen menkul sermaye iratları toplamının beyanname verme sınırı olan 70.000 TL’yi aşıp aşmadığının tespitinde; indirim oranı ve istisna uygulanabilecek menkul sermaye iratlarının, indirim oranı ve istisna uygulandıktan sonra kalan kısımlarının dikkate alınması gerekmektedir.

5. Tevkifat ve İstisna Uygulanmayan Menkul Sermaye İratlarında Yıllık Beyan Sınırı

GVK’nın 86/1-d bendine göre; bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 2022 yılı için 3.800 TL’yi (2023 yılı için 8.400 TL) aşmayan, tevkifat ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyecek, diğer gelirler nedeniyle yıllık beyanname verilmesi halinde de beyannameye dahil edilmeyecektir.

Bu kapsamda, Türkiye’de vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan bazı menkul sermaye iratları 2022 yılı için belirlenen 3.800 TL’lik tutarı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edileceklerdir. Buna göre, 2022 yılı için belirlenen tutarı aşması halinde beyan edilecek menkul sermaye iratları şöyledir;

  • Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleri,
  • Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller (1/1/2006 tarihinden önce ihraç/iktisap edilenler),
  • İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
  • Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
  • Yurt dışından elde edilen diğer menkul sermaye iratları (faiz, repo, kar payı vb.),
  • Her türlü alacak faizleri.

2022 yılı için beyanname verme sınırı olarak belirlenen 3.800 TL’lik tutar bir istisna olmayıp, gelirin beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınacak bir haddir. Buna göre, menkul sermaye iradı olarak elde edilen gelir 3.800 TL’yi aşıyorsa elde edilen gelirin tamamı beyan edilecektir. Bu tutarı aşmayan söz konusu iratlar için yıllık beyanname verilmeyecektir. 2022 yılı gelirleri için belirlenen 3.800 TL’lik bu tutar, yukarıda belirtilen gelirlerin her biri için ayrı ayrı uygulanmayacak olup bu gelirler ile vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarının toplam tutarı dikkate alınarak hesaplanacaktır.

6. İndirim Oranı Uygulanmak Suretiyle Beyan Edilen Menkul Sermaye İratları

Gelir Vergisi Kanununda bazı menkul sermaye iratlarının enflasyondan arındırıldıktan sonra kalan tutarlarının vergilendirilmesi öngörülmüştür. Buna göre, 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirlere indirim oranı uygulandıktan sonra beyan edilecek gelir tespit edilmektedir.

323 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, enflasyondan arındırmaya ilişkin indirim oranı 2022 yılı için %677,67 olarak belirlenmiştir. Bu oran dikkate alındığında, 2022 yılı gelirlerine uygulanacak indirim oranı birden büyük çıkmaktadır. İndirim oranının birden büyük çıkması dolayısıyla, 2022 takvim yılında elde edilen menkul sermaye iratlarından, 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan ve Gelir Vergisi Kanununun 75/5 numaralı bendinde sayılan her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirler beyan edilmeyecektir.

Bilindiği üzere dövize, altına veya başka bir değere endeksli menkul kıymetler ile döviz cinsinden ihraç edilen menkul kıymetlerden elde edilen menkul sermaye iratlarının ve ticari işletmelere dahil kazanç ve iratların beyanında indirim oranı uygulanmamaktadır. Ayrıca, GVK’nın geçici 67. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, anılan Kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları 1/1/2006 tarihinden itibaren nihai olarak tevkifat yoluyla vergilendirilmekte olduğundan, bu gelirlerin beyanı ve bu gelirlere indirim oranı uygulanması söz konusu değildir.

7. 2022 Yılında Elde Edilen Kar Paylarının Yıllık Beyanı

Tam mükellef kurumlardan elde edilen kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutar vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır. Beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması halinde, vergiye tabi gelir 2022 yılı için 70.000 TL’yi aşıyor ise beyan edilecektir. Beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde karın dağıtımı aşamasında yapılan % 10 (4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince, 21/12/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kar paylarına uygulanan tevkifat oranı %15’den %10’a indirilmiştir) oranındaki vergi kesintisinin tamamı (istisnaya isabet eden kısım dahil) mahsup edilecek olup, mahsup sonrası kalan tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 75/1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yer alan gelirler, vergi uygulaması bakımından kar payı olarak adlandırılmakta olup bu kapsamda olan kar payları şöyledir:

  • Her nevi hisse senetlerinin kar payları (Söz konusu hisse senetleri daha ziyade anonim şirket hisse senetleri olmaktadır. Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kar payları da bu kapsamdadır.).
  • İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu kapsamdadır.).
  • Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları (Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret sayılmaktadır.).

GVK’nın 22. maddesine göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu nedenle, tam mükellef kurumlardan elde edilen ve yukarıda sayılan kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutar vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır. Beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması halinde, 2022 yılında vergiye tabi gelir 70.000 TL’yi aşıyor ise yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

Beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, karın dağıtımı aşamasında yapılan %10 oranındaki vergi kesintisinin tamamı (istisnaya isabet eden kısım dâhil) mahsup edilecek olup, mahsup sonrası kalan tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilecektir.

Kurumların 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarını dağıtmaları halinde, gerçek kişilerce elde edilen bu kar payları, tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir.

1/1/1999-31/12/2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerine ilişkin olup kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun geçici 61 inci maddesi kapsamında vergi kesintine tabi tutulmuş olan yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların dağıtılması halinde, gerçek kişilerce elde edilen kar paylarının net tutarına elde edilen kar payının 1/9’u eklendikten sonra bulunan tutarın yarısı vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır. Beyan edilen tutarın 1/5’lik kısmı hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

8. Devlet Tahvili, Hazine Bonosu ve Eurobondlardan Elde Edilen Gelirlerinin Beyanı

Devlet tahvili ve Hazine bonosu (TL cinsinden) faiz gelirlerinin vergilendirilmesinde iki hususun bilinmesi gerekmekte olup birincisi ihraç tarihi diğeri ise (TL) cinsinden mi yoksa dövize, altına veya başka bir değere mi endeksli olup olmadığıdır.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu (TL cinsinden) Faiz Gelirleri:

  • 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edildiyse, indirim oranının birden büyük olması nedeniyle beyan edilmeyecektir.
  • 1/1/2006 tarihinden sonra ihraç edildiyse, geçici 67. madde kapsamında vergi kesintisine tabi olduğundan beyan edilmeyecektir.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu (Dövize, altına veya başka bir değere endeksli) Faiz Geliri:

  • 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edildiyse 70.000 TL’yi aşıyorsa beyan edilecektir.
  • 1/1/2006 tarihinden sonra ihraç edildiyse, geçici 67. madde kapsamında vergi kesintisine tabi olduğundan beyan edilmeyecektir.

Eurobond Faiz Gelirinin Beyanı:

Vergi uygulaması bakımından Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmekte olan Eurobondlar yurtdışında ihraç edilmiş olduğundan geçici 67. madde kapsamında değildir. Dolayısıyla ihraç tarihine bakılmaksızın 2022 yılında elde edilen ve 70.000 TL’yi aşan Eurobond faiz gelirleri yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

9. Özel Sektör Tahvilleri ve Kira Sertifikalarından Elde Edilen Gelirlerin Beyanı

Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi kapsamında vergi kesintisine tabi tutulan tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahviller ile tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen faiz gelirleri 20/3/2019 tarihli ve 842 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına istinaden vadelere göre %0, %3 ve %7 oranında; bunlar dışında kalan özel sektör tahvillerinden elde edilen faiz gelirleri ise anılan madde kapsamında %10 oranında vergi kesintisine tabi tutulmaktadır.

2022 yılında elde edilen ve 70.000 TL’yi aşan vergi kesintisine tabi tutulmuş söz konusu faiz gelirleri beyan edilecektir. Kira sertifikaları dâhil olmak üzere 1/1/2006 tarihinden sonra yurt içinde ihraç edilen tüm özel sektör tahvillerinden elde edilen faiz gelirleri ise geçici 67. madde kapsamında vergilendirilmekte olduğundan, bu gelirler için beyanname verilmeyecektir.

10. Dar Mükellef Gerçek Kişilerin Elde Ettiği Menkul Sermaye İratlarının Yıllık Beyanı

Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler vergi mevzuatımızda dar mükellef olarak kabul edilmekte olup, sadece Türkiye içinde elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilmektedirler. Gelir Vergisi Kanununun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86/2. maddesinde yer alan hüküm gereğince dar mükellefler; tamamı Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname vermeyecekler ve diğer gelirleri için beyanname vermeleri halinde de bu gelirlerini beyannameye dahil etmeyeceklerdir.

Diğer taraftan, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süre yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerekmekte olup, konuya ilişkin açıklamalar 210 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Buna göre, dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek olanların Türkiye'de elde ettiği gelirin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret, serbest meslek kazancı, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile kurumlardan elde edilen kar paylarından, değer artış kazancı veya arızi kazançtan ibaret olması halinde gelir toplanmayacak ve beyanname verilmeyecektir.

Bu durumda, dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek söz konusu vatandaşlarımızın, Türkiye’de elde ettiği gelirin tamamının kesinti suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iratlarından ibaret olması halinde bu gelir için beyanname verilmeyecektir. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dahil dar mükellefiyete tabi olanlar, Türkiye’de elde ettikleri vergi kesintisine tabi tutulmamış menkul sermaye iratlarının tamamını, elde etme tarihinden itibaren 15 gün içinde münferit beyanname ile bildirecek ve vergisini de aynı süre içerisinde ödeyeceklerdir.

Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları tam mükellef sayılarak tam mükellefiyet esaslarına göre vergilendirilirler.

11. Menkul Sermaye İratlarının Beyanına İlişkin Özet Tablo

Menkul sermaye iratlarının vergilendirilmesine yönelik olarak oluşturulan aşağıdaki tablo, mükelleflerin menkul sermaye iratları dışında, beyanı gereken başka gelirlerinin olmadığı varsayılarak hazırlanmıştır (www.gib.gov.tr/Rehberler ve Broşürler, MSİ Elde Eden Mükellefler İçin Vergi Rehberi, Şubat/2023 Yayın No: 460). Mükelleflerin, menkul sermaye iradından başka gelirlerinin de olması durumunda, GVK’nın 85 ve 86. maddelerinde yer alan gelirin toplanması ve beyanı ile toplama yapılmayan hallerin dikkate alınması gerekmektedir.  

MENKUL SERMAYE İRADININ TÜRÜ

BEYAN DURUMU

ÖZELLİKLERİ

Mevduat faizleri

Beyan Dışı

Vergi kesintisine tabi tutulmuştur. Tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceklerdir.

 Katılım Bankalarınca Ödenen Kar Payları

Beyan Dışı

Repo Gelirleri

Beyan Dışı

1/1/2006 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonolarının faiz gelirleri

Beyan Dışı

1/1/2006 tarihinden itibaren yurt içinde ihraç edilen özel sektör tahvillerinin faiz gelirleri (Yurt içinde ihraç edilen kira sertifikaları dahil)

Beyan Dışı

10/7/2001 tarihinden önce kurulanlar hariç olmak üzere tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları

Beyan Dışı

Tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceklerdir.

Bireysel emeklilik sisteminden ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları

Beyan Dışı

Tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceklerdir.

Kurumların karlarını sermayeye eklemek suretiyle gerçekleştirdikleri kar dağıtım işlemlerinde gerçek kişi ortaklarca elde edilen kar payları

Beyan Dışı

Tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceklerdir.

Kurumlar vergisi mükelleflerince 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen kazançların dağıtımı halinde, gerçek kişilerce elde edilen kar payları

Beyan Dışı

İstisna

1/1/2006 tarihinden önce ihraç/iktisap edilen hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller

3.800 TL’yi aşması halinde tamamı beyan edilecektir.

Vergi kesintisi ve istisna uygulanmayan gelirlere ilişkin 3.800 TL’lik beyan haddinin aşılması halinde beyan edileceklerdir.

İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar

3.800 TL’yi aşması halinde tamamı beyan edilecektir.

Vergi kesintisi ve istisna uygulanmayan gelirlere ilişkin 3.800 TL’lik beyan haddinin aşılması halinde beyan edileceklerdir.

Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri

Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleri

Yurt dışından elde edilen diğer menkul sermaye iratları (faiz, repo, kar payı vb.)

Her türlü alacak faizleri

1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilen her türlü tahvil ve Hazine bonosu faiz gelirleri (TL cinsinden)

İndirim oranının birden büyük olması dolayısıyla beyan edilmeyecektir.

1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilen her türlü tahvil ve Hazine bonosu faiz gelirleri (dövize, altına veya başka bir değere endeksli)

İndirim oranı uygulanmayacak

olup toplam tutarı 70.000 TL’yi aşıyorsa beyanda bulunulacaktır.

Vergi kesintisi uygulanan gelirlere ilişkin 70.000 TL’lik tutarı aşması halinde beyan edilecektir.

Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri

İndirim oranı uygulanmayacak olup toplam tutarı 70.000 TL’yi aşıyorsa beyanda bulunulacaktır.

Tam mükellef kurumlar tarafından yurt dışında ihraç edilen tahviller ve tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelirler

Toplam tutarı 70.000 TL’yi aşıyorsa beyanda bulunulacaktır.

1999-2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerinde elde edilen, kurumlar vergisinden istisna kazançlar ile yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların dağıtımı halinde gerçek kişilerce elde edilen kar payları

Elde edilen kar payının net tutarına bu tutarın 1/9’u eklenerek bulunacak tutarın yarısı gelir vergisinden istisna olup kalan tutar 70.000 TL’yi aşıyorsa beyanda bulunulacaktır.

Her türlü hisse senetlerinin kar payları

Elde edilen kar payının brüt tutarının yarısı gelir vergisinden istisna olup kalan tutar 70.000 TL’yi aşıyorsa beyanda bulunulacaktır.

İştirak hisselerinden doğan kazançlar

Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları

12. Türkiye'de Tevkifata Tâbi Tutulmuş Olan Birden Fazla İşverenden Elde Edilen Ücret, Menkul ve Gayrimenkul Sermaye İratlarında Beyan Sınırı

GVK’nın 86/1-c maddesine göre, vergiye tabi gelir toplamının (maddenin (a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç) 103. maddesindeki vergi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için bu tutar 70.000 TL) aşmaması koşuluyla Türkiye'de tevkifata tâbi tutulmuş olan;

  • Birden fazla işverenden elde edilen ücretler,
  • Menkul sermaye iratları,
  • Gayrimenkul sermaye iratları,

için yıllık beyanname verilmeyecek ve diğer gelirler için beyanname verilse dahi bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir. Ancak, beyanname verme sınırının aşılması durumda bu gelirlerin tamamı beyan edilecektir. Gelir unsurlarının bir kaçının birlikte elde edilmesi halinde bu gelirlerin beyan edilip edilmeyeceği belirlenirken iki hususun dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre;

  • 2022 yılı gelirleri için beyan sınırı olan 70.000 TL’nin tespitinde, öncelikle ücret gelirleri diğer gelirler ile ilişkilendirilmeksizin ayrı olarak değerlendirilecektir. Bu değerlendirme sonucu ücret gelirinin beyanı halinde, diğer gelirler tutarı ne olursa olsun (istisna tutarının altında kalanlar hariç) beyannameye dahil edilecektir. 
  • Ücret geliri dışındaki diğer gelirler 70.000 TL’lik haddin hesabında ayrı dikkate alınacaktır. İndirim oranı ve istisnaya isabet eden tutarlar 70.000 TL’lik haddin hesabında dikkate alınmayacaktır.

13. Safi İradın Bulunması İçin Menkul Sermaye İradından İndirilecek Giderler

Safi iradın bulunması için menkul sermaye iradından aşağıdaki giderler indirilebilmektedir.

  • Depo etme ve sigorta ücretleri gibi menkul kıymetlerin muhafazası için yapılan giderler,
  • Temettü hisseleri ile faizlerin tahsil giderleri (Şirket toplantılarına bizzat veya bilvekale iştirak gibi sermayenin idaresi için yapılan giderler irattan indirilmez),
  • Menkul kıymetler ve bunların iratları için ödenen her türlü vergi, resim ve harçlar (gelir vergisi irattan indirilemez).

14. Menkul Sermaye İratlarının Hazır Beyan Sisteminden Beyanı ve Mükellefiyet Tesisi

Gerçek kişiler tarafından 2022 yılında elde edilen; ticari kazanç, zirai kazanç, serbest meslek kazancı, ücret geliri, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık gelir vergisi beyannamesi 1–31 Mart 2023 tarihleri arasında verilecektir.

2022 yılında elde edilen geliri sadece ücret, kira, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iratların biri veya birkaçından oluşan mükellefler yıllık gelir vergisi beyannamelerini kendileri için önceden hazırlanmış olan Hazır Beyan Sistemi üzerinden vergi dairesine gitmeden verebilirler. Hazır Beyan Sistemine Gelir İdaresinin internet sayfası (www.gib.gov.tr) üzerinden 7 gün 24 saat ulaşılabilir. Sistemi kullanma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, sistem vergi dairesine gitmeden hızlı, güvenilir, kolay ve masrafsız bir şekilde beyanname gönderme imkânı sunmaktadır. Menkul sermaye iradı dışında kira geliri, ücret kazancı ve diğer kazanç ve iratlardan bir veya birkaçı olması durumunda beyanname bu sistem üzerinden verilebilir.

Gelir sahipleri Sisteme giriş yaptıklarında, kendileri için önceden hazırlanmış olan yıllık gelir vergisi beyannamesi ekrana yansımaktadır. Beyanname üzerinde gerekli kontrolleri, düzeltmeleri ve varsa gider, indirim vb. eklemeleri yaptıktan sonra onaylandığı anda elektronik ortamda kayıtlara alınmakta ve ödenecek vergi sistem tarafından hesaplanarak otomatik tahakkuk ettirilmektedir.

Gelir İdaresi, beyannamelerin hazırlanmasında gayrimenkul sermaye iradı, ücret, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratları elde eden kişilere ilişkin Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi, tapu, banka, PTT, inşaat ve sigorta şirketleri, TOKİ, elektrik, su, doğalgaz şirketleri ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurum ve kuruluşlardan edinilen bilgileri kullanmaktadır.

Beyanname verecek kişiler Sistem üzerinde eksik ya da hatalı olan bilgileri düzeltebilir, beyanname düzeltilmiş şekliyle onaylayarak gönderilebilir. 1-31 Mart/2023 ayında yani kanuni süresi içerisinde verilmeyen beyannamelerin, Sistem üzerinden pişmanlık talepli veya kanuni süresinden sonra seçenekleri ile verilebilmesi de mümkün bulunmaktadır.

Sistemden daha önce beyanname vermemiş veya mükellefiyet kaydı olmayanlar da yararlanabilecektir. Yıllık gelir vergisi beyannamesi sistem üzerinden onaylayıp gönderildiği anda ilgili vergi dairesinde mükellefiyet kaydı otomatik olarak açılmaktadır. Dolayısıyla, menkul sermaye iradından dolayı ilk defa beyanname verenlerin ayrıca vergi dairesine işe başlama bildiriminde bulunmasına gerek yoktur.

Diğer taraftan, 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunan mücbir sebep ilan edilen yerler dışındaki mükellefler tarafından verilmesi gereken beyannameler, 15.08.2023 tarihine kadar verilebilecek ve bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek vergiler ise 31.08.2023 tarihine kadar ödenebilecektir. Öte yandan, mücbir sebep hali kapsamında olan mükellefler yukarıda belirtilen tarihlerden önce vergi beyannamelerini vererek ödemede bulunabileceklerdir.

15. Yıllık Beyannamede Beyan Edilen Menkul Sermaye İratlarından İndirim Konusu Yapılabilecek Hususlar

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine göre, yıllık beyanname ile bildirilecek gelir toplamından maddede sayılan indirimler ile bazı özel kanunlarda yer alan indirimler vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.

Gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden söz konusu indirimlerin yapılabilmesi için yıllık beyanname ile bildirilecek bir gelirin bulunması ve yapılacak indirimlerin ilgili mevzuatta belirtilen şartları taşıması gerekmektedir. İndirilemeyen tutarın ise sonraki yıllara devredilmesi söz konusu değildir. Yani mükellefin 2022 yılında yapmış olduğu bağış ve yardımlar, eğitim ve sağlık harcamaları ile hayat/şahıs sigorta şirketlerine ödenen primler gibi harcamalar, Mart/2023 ayında verilen beyannamede belirlenen şartlar ve sınırlamalar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkündür. Beyan edilen gelirin yetersiz olması durumunda, indirilemeyen bu harcamaların sonraki yıllara zarar olarak devredilmesi mümkün değildir.

Buna göre, menkul sermaye iradı elde eden mükelleflerin yıllık beyannamede beyan edilen gelir tutarından GVK’nın 89. maddesi gereğince indirebilecekleri harcamalar şöyledir;

  • Hayat/şahıs sigorta primleri,
  • Eğitim ve sağlık harcamaları,
  • Beyan edilecek gelirden sınırlı olarak indirilebilecek bağış ve yardımlar ile tamamı indirilebilecek bağış ve yardımlar,
  • Sponsorluk harcamaları,
  • Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışlar,
  • İktisadi işletmeler hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımlar,
  • Bireysel katılım yatırımcısı indirimi,
  • Diğer kanunlara göre tamamı indirilecek bazı bağış ve yardımlar.

Bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınmaktadır.

16. Menkul Sermaye İradı Beyannamesinde Bağ-Kur Primlerinin İndirilmesi

Menkul sermaye iratlarına ilişkin bildirim doldurulurken, sadece adi komandit şirketlerin komanditer ortakları, limited şirket ortakları ve anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi ortakları ödemiş oldukları Bağ-Kur primlerini elde edilen menkul sermaye iradı tutarıyla sınırlı olmak üzere indirebileceklerdir. Ödenen primlerin, beyan edilen menkul sermaye iradının yetersiz olması halinde, sonraki yıllara devretmesi ve müteakip yıllarda devreden geçmiş yıl zararı olarak indirilmesi mümkün değildir.

17. Vergi Matrahına Uygulanacak Vergi Tarifesi

Gelir Vergisi Kanununa göre yıllık beyanname ile beyan edilen gelir tutarından gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan vergi matrahına artan oranlı vergi tarifesi uygulanmak suretiyle gelir vergisi hesaplanmaktadır. 2022 yılında elde edilen menkul sermaye iratları dahil tüm gelir unsurları toplamından oluşan vergi matrahına 317 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile belirlenen aşağıda yer alan GVK’nın 103. maddesindeki vergi tarifesi uygulanarak gelir vergisi hesaplanmaktadır. 2023 takvim yılı gelirlerinin vergilendirilmesinde esas alınacak vergi tarifesi ise 323 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile belirlenmiştir.

Gelir vergisine tabi gelirler;

32.000 TL'ye kadar

%15

70.000 TL’nin 32.000 TL’si için 4.800 TL, fazlası

%20

170.000 TL'nin 70.000 TL'si için 12.400 TL

(ücret gelirlerinde 250.000 TL'nin 70.000 TL'si için 12.400 TL), fazlası

%27

880.000 TL'nin 170.000 TL'si için 39.400 TL

(ücret gelirlerinde 880.000 TL'nin 250.000 TL'si için 61.000 TL), fazlası

%35

880.000 TL'den fazlasının 880.000 TL'si için 287.900 TL

(ücret gelirlerinde 880.000 TL'den fazlasının 880.000 TL'si için 281.500 TL), fazlası

%40

oranında vergilendirilir.

2022 yılında elde edilen menkul sermaye iratlarına ilişkin olarak verilecek yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin, 2023 yılının Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksit olmak üzere; birinci taksitin damga vergisi ile birlikte 31 Mart 2023 tarihine kadar, ikinci taksitin ise 31 Temmuz 2023 tarihine kadar ödenmesi gerekmektedir. Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını gerektiren durumlarda, beyan üzerine tarh edilen vergiler beyanname verme süreleri içinde ödenecektir.

18. Yıl İçinde Kesilen Vergilerin Beyannamede Mahsubu ve Kalan Tutarın İadesi

Yıllık beyannamede gösterilen gelire menkul sermaye iratlarından GVK’ya göre kesilmiş bulunan vergiler, aynı kazanç ve iratlardan mükerrer vergilendirme yapılmasın diye beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Yıl içinde kesilen ve mahsubu yapılan miktar gelir vergisinden fazla olursa aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade edilmektedir.

Kar paylarının beyan edilmesi durumunda bilinmesi gereken en önemli şey, elde edilen kar paylarının yarısı vergiden istisna olduğundan, beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kar paylarının dağıtımı aşamasında kurum bünyesinde yapılan %10 oranındaki vergi kesintisinin tamamı mahsup edilecektir.

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamede mahsubu sonrasında kalan tutarın nakten veya mahsuben iadesi konusunda uzun yıllardır uygulanmakta olan 252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, 315 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile önemeli değişiklikler yapılmıştır.

Bilindiği üzere, 252 seri no.lu GVGT’de yer alan açıklamalara göre, yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler mahsup edilmektedir. Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilmektedir.

252 ve 315 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde, vergi kesintisi yoluyla alınan vergilerin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup ve kalan kısmın iadesi işlemlerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Bu kapsamda, menkul sermaye iradı elde edenler nakden iade taleplerini İnternet Vergi Dairesi üzerinden elektronik ortamda, 429 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekindeki iade talep dilekçesi (1A) ile yapması gerekmektedir.

Vergi kesintisi yoluyla alınan vergilere ilişkin nakden iade tutarının 68.000 TL’yi (2023 takvim yılı için 151.000 TL) geçmemesi halinde iade talebi, iade talep dilekçesi (1A) ile birlikte,  menkul sermaye iradı elde edenler için vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin onaylı örneğini ekleyerek, belgelerinin ibraz etmesi kaydıyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.

Nakden yapılacak iade taleplerinin 68.000 TL’yi (2023 takvim yılı için 151.000 TL) aşması halinde, 68.000 TL’yi (2023 takvim yılı için 151.000 TL) aşan kısım Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edilir. Nakden iade talebinin 681.000 TL’ye (2023 takvim yılı için 1.518.000 TL)  kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilebilir. İade talebinin 681.000 TL’yi (2023 takvim yılı için 1.518.000 TL)  aşan kısmının iadesi her hâlükârda vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.

429 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ve 99 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirküleri ile vergi kanunları gereği iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle nakden veya mahsuben talep edilecek iadelere ilişkin başvuru dilekçeleri ve bilgi girişleri, İnternet Vergi Dairesindeki "Gelir/Kurumlar Vergisi İade İşlemleri" bölümünden alınmaktadır. Beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükelleflerinin iade talepleri “Gelir ve Kurumlar Vergisi Standart İade Sistemi (GEKSİS)” kullanılmak suretiyle yapılmaktadır.

Kazançları ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlardan ibaret olup 0012 kodundan (Hazır Beyan Sistemi) beyanname veren mükellefler isterlerse GEKSİS girişi yaparak standart 1A-Gelir/Kurumlar Vergisi iade talep dilekçesi verip iade talebinde bulunabilirler. Beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu olmayan bu mükellefler iadelerini kâğıt ortamında vergi dairesine dilekçe vererek de talep edebilirler.

Gelir ve Kurumlar Vergisi Standart İade Sisteminde iadeye esas alınacak GEKSİS Kontrol Raporunun oluşabilmesi için iade talep eden mükellefler tarafından “Gelir/Kurumlar Vergisi İade Talebi Girişi (GEKSİS)” yapılmalı ve iade talep dilekçesi (1A) verilmelidir. İade talepleri, İnternet Vergi Dairesi şifresi kullanılmak suretiyle mükellefler veya mükelleflerce yetkilendirilecek serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir vasıtası ile elektronik ortamda gönderilebilir.

19. Menkul Sermaye İradının Yıllık Beyanına İlişkin Örnekler

2022 yılında elde edilen menkul sermaye iratlarının yıllık beyanname ile beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde; istisna kazançların bilinmesi, yıllık olarak belirlenmiş olan beyanname verme sınırlarının bilinmesi gerekmektedir. Yıllık beyanname verilmesi durumunda da yıl içinde tevkif suretiyle kesilen vergilerin hesaplanan vergiden mahsup edilmesi gerekmektedir. Aşağıda yer alan örneklerde, 2022 yılında GVK’nın 89. maddesine göre beyan edilen gelir tutarından yapılacak indirimler dikkate alınmamıştır.

Örnek 1: Kişi 2022 yılında brüt 140.000 TL kar payı elde etmiştir. Ödevlinin tam mükellef bir kurumdan elde ettiği kesintiye (%10) tabi tutulmuş brüt 140.000 TL’lik kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olduğundan, kalan 70.000 TL, beyanname verme sınırı olan 70.000 TL’yi aşmadığından gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Yıl içinde yapılan %10 oranındaki 14.000 TL tevkifat nihai vergi olacaktır.

Örnek 2: Kişi, 2022 yılında 1/1/2006 tarihinden önce (TL) cinsinden ihraç edilmiş olan Devlet tahvilinden brüt 200.000 TL tutarında faiz geliri elde etmiştir. 2022 yılı için belirlenen indirim oranının birden büyük olması dolayısıyla kişi tarafından 1/1/2006 tarihinden önce (TL) cinsinden ihraç edilmiş olan Devlet tahvilinden elde edilen faiz geliri beyan edilmeyecektir.

Örnek 3: Kişi, 2022 yılında 20.000 TL alacak faizi ve net 95.500 TL de tam mükellef bir kurumdan kar payı elde etmiştir. Kar payından 2022 yılında %10 oranında 10.611 TL vergi kesintisi yapılmıştır.

Brüt kar payı tutarı: 95.500/ 0,90 =106.111 TL olup bu durumda, mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.

GVK’nun 86/1-d maddesine göre, örnekte yer alan 20.000 TL alacak faizi kesinti ve istisna uygulanmayan bir gelir olup bu gelirin toplamı 2022 yılı için beyanname verme sınırı olan 3.800 TL’yi aştığından tamamı beyan edilecektir.

Ödevlinin tam mükellef bir kurumdan elde ettiği kesintiye (%10) tabi tutulmuş brüt 106.111 TL’lik kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olduğundan, kalan 53.055 TL, tek başına 2022 yılı beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aşmasa dahi, GVK’nun 86/1-c maddesi hükmü gereğince vergiye tabi gelir toplamı olan (20.000+53.055=) 73.055 TL, 2022 yılı için 70.000 TL’lik beyanname verme sınırını aşması nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesine dâhil edilecektir.

Alacak faizi

20.000 TL

Kar payı geliri (brüt)

106.111 TL

İstisna tutarı (106.111 X 1/2)

53.055 TL

Kar payı geliri (106.111 – 53.055)

53.055 TL

Beyan edilecek gelir tutarı (20.000 + 53.055)

73.055 TL

Hesaplanan gelir vergisi

13.224,85 TL

Kesinti yoluyla ödenen vergi

10.611 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi (13.224,85 – 10.611)

2.613,85 TL

Ödenmesi gereken damga vergisi

294,90 TL

Örnek 4: Kişi 2022 yılında tam mükellef bir kurum olan (X) A.Ş.’den brüt 500.000 TL tutarında kar payı (temettü) elde etmiştir. Elde edilen kar payı üzerinden kurum bünyesinde ödeme anında %10 nispetinde 50.000 TL vergi kesintisi yapılmıştır. Ödevlinin beyana tabi başka bir gelirinin olmadığını varsayalım.

Ödevlinin elde ettiği 500.000 TL kar payının yarısı GVK’nın 22. maddesine göre gelir vergisinden istisna olup kalan yarısı 250.000 TL’dir. Bu tutar GVK’nın 86/1-c maddesine göre 2022 yılı için beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığı için beyan edilecektir. Kurum bünyesinde yapılmış olan vergi kesintisinin tamamı hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir. Buna göre, kar payının beyanı ile ödenecek gelir vergisi ve damga vergisi şöyle olacaktır.

Elde edilen brüt kar payı tutarı

500.000 TL

İstisna tutarı (500.000 X 1/2)

250.000 TL

Kalan tutar (500.000 - 250.000 )

250.000 TL

Hesaplanan gelir vergisi

67.400 TL

Kesinti yoluyla ödenen vergi

50.000 TL

Ödenecek gelir vergisi (67.400 - 50.000=)

17.400 TL

Ödenecek damga vergisi

294,90 TL

Örnek 5: Kişi 2022 yılında, ihraç tarihi 30/07/2005 olan döviz cinsinden Devlet tahvilinden 500.000 TL faiz geliri ile işyeri olarak kiraya verdiği gayrimenkulünden 300.000 TL brüt kira geliri elde etmiştir. İşyeri için ödenen kira bedelleri üzerinden 60.000 TL’lik gelir vergisi kesintisi yapılmıştır.

Kişi, işyeri kira geliri ile ilgili olarak götürü gider yöntemini seçmiştir. Kişinin elde ettiği faiz gelirine, Devlet tahvili döviz cinsinden olduğundan indirim oranı uygulanmayacak olup, işyeri kira geliri tutarı ile döviz cinsinden Devlet tahvili faiz geliri toplamı 70.000 TL olan beyan sınırını aştığı için beyan edilecektir. Mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.

Devlet tahvili faizi

500.000 TL

Gayrimenkul sermaye iradı (işyeri kira geliri)

300.000 TL

Götürü gider (300.000 X %15)

45.000 TL

Safi kira geliri (300.000 – 45.000)

255.000 TL

Toplam gelir (500.000 + 255.000)

755.000 TL

Hesaplanan gelir vergisi

244.150 TL

Kesinti yoluyla ödenen vergi

60.000 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi (244.150-60.000)

184.150 TL

Ödenmesi gereken damga vergisi

294,90 TL

Örnek 6: Kişi 2022 yılında, 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan Devlet tahvilinden 800.000 TL tutarında faiz geliri ve 500.000 TL döviz cinsinden ihraç edilen Devlet tahvili (Eurobond) faiz geliri bulunmaktadır.

2022 yılı indirim oranının birden büyük olması nedeniyle kişi tarafından 1/1/2006 tarihinden önce (TL) cinsinden ihraç edilmiş olan Devlet tahvilinden 2022 yılında elde edilen faiz geliri beyan edilmeyecektir.

Ancak, Eurobond faiz geliri, döviz cinsinden Devlet tahvilinden kaynaklandığı için bu gelire indirim oranı uygulanmayacaktır. Söz konusu faiz geliri 2022 yılı beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığından beyan edilecektir. Mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.

Devlet tahvili faizi geliri (Eurobond)

500.000 TL

Beyan edilecek gelir tutarı

500.000 TL

Hesaplanan gelir vergisi

154.900 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi

154.900 TL

Ödenmesi gereken damga vergisi

294,90 TL

Örnek 7: Kişi, 2022 yılında tam mükellef bir kurum olan (Y) Anonim Şirketi’nden brüt 1.200.000 TL tutarında kar payı (temettü) elde etmiştir. Bu mükellefin başka geliri bulunmamaktadır.

Elde edilen kar payı kurum bünyesinde %10 nispetinde vergi kesintisine tabi tutulmuş olup, bu tutar 120.000 TL’dir. Ödevlinin, elde ettiği kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan yarısı 600.000 TL’dir. Bu tutar beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığı için beyan edilecektir. Kurum bünyesinde yapılmış olan vergi kesintisinin tamamı hesaplanan vergiden mahsup edilecektir. Bu durumda, mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.

Kar payı tutarı (brüt)

1.200.000 TL

İstisna tutarı (1.200.000 X 1/2)

600.000 TL

Kalan tutar (1.200.000 – 600.000 )

600.000 TL

Hesaplanan gelir vergisi

189.900 TL

Kesinti yoluyla ödenen vergi

120.000 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi (189.900-120.000=)

69.900 TL

Ödenmesi gereken damga vergisi

294,90 TL  

Örnek 8: Kişinin 2022 yılında elde ettiği ücret, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı gelirleri aşağıdaki gibi olup konut kira geliri hariç diğer gelirleri yıl içinde tevkif yoluyla vergilendirilmiştir.

Bu örnek, GVK’nın 86/1-c bendine göre tevkifata tabi birden fazla işverenden alınan ücret, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı toplamının beyanname verme sınırına göre (2022 yılı için 70.000 TL) beyan edilip edilmeyeceği kapsamında değerlendirilecektir.

Brüt kar payı tutarı

600.000 TL

İstisna tutarı (600.000 X 1/2)

300.000 TL

Kalan tutar (600.000 – 300.000 )

300.000 TL

1. İşverenden alınan ücret (tevkifatlı)

700.000 TL

2. İşverenden alınan ücret (tevkifatlı)

80.000 TL

Mevduat faizi

500.000 TL

01.01.2006 tarihinden sonra ihraç edilen Hazine bonosu faiz geliri

  400.000 TL

Tevkifatlı işyeri kira geliri (brüt)

250.000 TL

Konut kira geliri

  120.000 TL

Toplam gelir tutarı

2.650.000 TL

Beyan edilecek gelir tutarı (300.000+780.000+370.000=)

  1.450.000 TL

Kişinin 2022 yılında elde ettiği 600.000 TL kar payı kurum bünyesinde %10 nispetinde vergi kesintisine tabi tutulmuş olup, bu tutar 60.000 TL’dir. Ödevlinin, elde ettiği kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan yarısı 300.000 TL’dir. Bu tutar 2022 yılı beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığı için beyan edilecektir.

Kişinin 1. işverenden aldığı ücret hariç diğer işverenden elde ettiği ücret tutarı olan 80.000 TL, 2022 yılı için beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığından ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir. Mevduat faizi geliri ve 1.1.2006 tarihinden sonra ihraç edilen Hazine bonosu faiz geliri, GVK’nın geçici 67. maddesine göre tevkifata tabi olduğundan tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyecektir.

Tevkifata tabi tutulmuş işyeri kira geliri olan 250.000 TL ise beyan sınırı olan 70.000 TL’yi aştığından beyannameye dahil edilecektir. Konut kira geliri olan 120.000 TL ise 2022 yılı için 9.500 TL’lik istisna tutarını aştığından mutlaka beyan edilecektir.

GVK’nın 86/1-c bendine göre; tevkifata tabi tutulmuş olan birden fazla işverenden alınan ücret, menkul ve gayrimenkül sermaye iradı toplamı 2022 yılı beyanname verme sınırı olan 70.000 TL’yi de aşmaktadır.

Ödevli kar payı, ücret, işyeri ve konut kira gelirinin toplamı olan 1.450.000 TL’yi yıllık beyannameyle beyan edecektir. Ancak ödevli, konut kira gelirine ilişkin olarak mesken istisnasından yararlanamayacaktır. Çünkü, ödevlinin elde ettiği kira, ücret ve menkul sermaye iradı geliri toplamı (2.650.000 TL), 2022 yılı için belirlenen tutarı (250.000 TL) aştığından elde edilen kira geliri için mesken istisnası uygulanmayacaktır. Bilindiği üzere, GVK’nın 21. maddesine göre, istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı vergi tarifesinin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2022 yılı için 250.000 TL) aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.

Sonuç

Beyan esasına dayanan Gelir Vergisi Kanununa göre, yedi gelir unsurundan beyan edilmesi gereken gelir elde eden gerçek kişiler mutlaka yıllık beyanname vereceklerdir. Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmektedir. 2022 yılında menkul sermaye iradı elde eden kişilerin şayet bu gelirleri için yıllık beyanname vermeleri gerekiyorsa, 31 Mart 2023 tarihine kadar Hazır Beyan Sistemi üzerinden verebilirler.

Hazır Beyan Sistemi üzerinden sadece kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iratları ayrı veya birlikte elde eden mükellefler yıllık beyanname verebileceklerdir. Bu dört gelir unsurunun yanı sıra ticari, zirai veya serbest meslek kazancı elde edenler sistem üzerinden beyanname veremezler, bu mükellefler normal e-beyanname programı üzerinden yıllık beyannamelerini verirler.

Menkul sermaye iradından dolayı beyanname verecek kişilerin Hazır Beyan Sistemine giriş yaparak; Gelir İdaresi tarafından banka ve diğer kurum ve kuruluşlardan edinilen bilgiler kapsamında önceden hazırlanmış olan beyannameyi kontrol edip, istenen değişiklikleri yapıldıktan sonra beyannamenin onaylanması yeterli bulunmaktadır. Mükellefler, bu sistem üzerinde onaylayıp gönderdiği beyannamede sonradan bir hata yaptığını fark ettiğinde, bu hatayı düzeltme beyannamesi ile düzelterek tekrar Sistem üzerinden göndermesi mümkün bulunmaktadır. Menkul sermaye iradı, ücret, kira ile diğer kazanç ve iratlara ilişkin beyannamenin kanuni süresinden sonra pişmanlıkla verilmesi de mümkün bulunmaktadır.

2022 yılında beyana tabi menkul sermaye iradı elde eden kişilerin mutlaka kanuni süresinde  yıllık beyanname vermesi gerekmekte olup aksi takdirde Gelir İdaresi tarafından beyan edilmeyen gelirin çeşitli analizler sonucunda tespiti halinde, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi uygulanmak suretiyle kişilerin daha ağır bir müeyyide ile bu vergileri ödemek zorunda kalacakları unutulmamalıdır.

İmdat TÜRKAY/Gelir İdaresi Grup Başkanı

http://nazaligundem.com/tr/yayinlar/menkul-sermaye-iratlarinin-yillik-beyani-1#:~:text=%C3%96rnek%203%3A%20Ki%C5%9Fi%2C%202022%20y%C4%B1l%C4%B1nda,m%C3%BCkellefin%20beyan%C4%B1%20a%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1daki%20gibi%20olacakt%C4%B1r.

KAYNAKÇA

  1. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 22, 75, 76, 78, 79, 85, 86, 94, 103 ve 121. Maddeleri
  2. 252, 315, 317 ve 323 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri
  3. 429 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
  4. Hazır Beyan Sistemi (https://intvd.gib.gov.tr/hazirbeyan)
  5. www.gib.gov.tr/Rehberler ve Broşürler, Menkul Sermaye İradı Elde Eden Mükellefler İçin Vergi Rehberi, Şubat72023, Yayın No:460
  6. www.gib.gov.tr/Rehberler ve Broşürler, GVK Geçici 67 inci Madde Uygulaması İle İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi, Şubat 2023, Yayın No:469

"Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez."

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7440 sayılı Kanun 12 Mart 2023 tarihli ve 32130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

7440 sayılı Kanunun 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddelerinden yararlanmak için öngörülmüş başvuru, bildirim, beyan ve ödeme süreleri, 26/5/2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7300 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile uzatılmıştır.

Bu Kararla başvuru, bildirim ve beyan süreleri 3 Temmuz 2023 (30/6/2023 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle) tarihine; bu başvuru, bildirim ve beyana ilişkin ilk taksit ödeme süreleri ise 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) uzatılmıştır.

Dolayısıyla, söz konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile yalnızca ilk taksitin ödeme süresi uzatılmış olup, diğer taksitlerin ödeme sürelerinde bir değişiklik olmadığından bu taksitlerin, ödeme planında gösterilen sürelerde ödenmesi gerekmektedir.

Söz konusu Kanun ile;

  • Vergi dairesine ödenmemiş vergi ve diğer borçların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zammı ve faizi yerine Yİ-ÜFE (Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi) oranında güncelleme yapılarak hesaplanan borcun ödenmesi,
  • Ödenmemiş motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) aslı ile bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE oranında güncelleme yapılarak hesaplanan borcun ödenmesi,
  • Trafik para cezaları ve diğer idari para cezalarının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE oranında güncelleme yapılarak hesaplanan borcun ödenmesi,
  • Öğrenim ve katkı kredisi alacaklarının asıllarına vade tarihleri ile 9 Kasım 2022 tarihleri arasında gecikme zammı, Yİ-ÜFE tutarı, katsayı tutarı gibi alacaklar hesaplanmadan ödeme imkanı,
  • Dava konusu yapılan ihtilafların (vergi tarhiyatları, vergi cezaları, idari para cezaları vb. ilişkin) sulh yoluyla sonlandırılması,
  • 2018-2022 yıllarına ilişkin olarak matrah ve vergi artırımında bulunan ve şartları yerine getiren mükelleflere ilişkin olarak vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmaması,
  • Yapılandırılan tutarların peşin veya aylık dönemlerle azami 48 aya kadar taksitler halinde ödenmesi,
  • Peşin ödemelerde Yİ-ÜFE oranında hesaplanan tutardan %90 indirim yapılması,
  • Trafik para cezaları ve diğer idari para cezalarının peşin ödenmesi halinde, ceza asıllarından %25 indirim yapılması,
  • Matrah ve/veya vergi artırımı üzerine hesaplanan vergilerin peşin veya aylık dönemler halinde azami 12 eşit taksitte ödenmesi,  
  • Matrah ve/veya vergi artırımı sonucunda tahakkuk eden vergilerin tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde peşin olarak ödenmesi halinde, bu vergilerden %10 indirim yapılması,
  • İşletme kayıtlarının (kasa mevcudu, ortaklardan alacaklar, emtia, demirbaş vb.) cezasız ve faizsiz olarak gerçek duruma uygun hale getirilmesi,
  • Beyan edilmemiş gelirler ve kazançlar için cezasız ve faizsiz olarak pişmanlıkla veya kendiliğinden beyan,
  • Yapılandırılan borçların anlaşmalı bankaların kredi kartı ile ödenmesi,
  • Her bir taşıt için Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi, taşıta ilişkin idari para cezaları ile geçiş ücretinin en az %10'unun ödenmesi şartıyla taksit ödeme süresince araç muayene izni verileceği,
  • Araç muayenesini yaptırmamış olanların 30/9/2023 tarihine kadar muayenelerini yaptırmaları şartıyla ödeme kolaylığı sağlanması,
  • Vergi aslına bağlı cezaların (vergi ziyaı cezası) tamamının silinmesi,
  • Vergi aslına bağlı olmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının %50’sinin silinmesi,
  • Vergi incelemesi ve takdir işlemleri devam eden alacakların yapılandırılması,

gibi önemli imkan ve kolaylıklar getirilmiştir.

Bu imkanlardan faydalanmak için 3/7/2023 tarihine kadar (30/6/2023 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle) başvuru yapılması gerekmektedir.

Ancak, anılan Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını 31/5/2023 tarihine kadar fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıtlarını düzelten mükelleflerin, beyan ve ilk taksit ödeme süreleri ile takip eden taksitlerin ödeme sürelerinde herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır.

Başkanlığımızca, 7440 sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamındaki başvuru ve ödeme süresince mükelleflere ve kamuoyuna doğru, etkin ve hızlı bir şekilde bilgilendirmeler devam edecektir.

Ayrıca, mükelleflerimiz Yapılandırma Kanununa ilişkin her türlü soruları için Vergi İletişim Merkezini (189) arayabilirler.

Kamuoyuna Duyurulur.

Kaynak, GİB

Emeklilik başvurusunda bulunacak vatandaşların e-Devlet üzerinden alacakları hizmet dökümündeki prim günlerini ve bu günlerin karşısında S, K ve Ş harflerinin olup olmadığını kontrol etmelerinde fayda var.

Bu harfler ne anlama geliyor?

“S” harfinin yer aldığı hizmet süreleri, yapılan denetimler sonucunda “sahte işyeri” olarak tarif edilen gerçekte faaliyet göstermeyen paravan firmalar tarafından bildirilen hizmet sürelerini ifade etmekte olup, ”S” kodlu hizmet süreleri, emeklilik için gerekli olan prim gün sayılarının hesabında dikkate alınmamaktadır.

“K” harfinin (Kontrollü İşyerlerinin) yer aldığı hizmet süreleri, henüz sahte olup olmadığı tespit edilmemiş olmasına rağmen, “K” kodlu işyerlerinin genel özelliklerinin sahte işyerlerine benzer olması nedeniyle, “K” kodlu işyerlerinden bildirilen hizmet sürelerinin doğruluğu denetim sonrası tespit edilinceye kadar emeklilik işlemleri sırasında hesaba dahil edilmemektedir.

“Ş” harfinin (Şüpheli İşyeri) yer aldığı hizmet süreleri ise kontrollü işyerleri gibi sahte işyeri olma ihtimali bulunan ancak sahte işyeri olup olmadığı henüz tespit edilmemiş işyerlerinden bildirilen hizmet sürelerini ifade etse de şüpheli işyerinden bildirilen hizmet süreleri emeklilik işlemleri sırasında hesaplamaya dahil edilmektedir. Ne var ki “Ş” kodlu hizmet sürelerinin emeklilik hesabında dikkate alınmış olması, ileriki tarihlerde bu hizmet sürelerinin iptal edilmeyeceği şeklinde yorumlanmamalıdır.

Emeklilik başvurusunda bulunan sigortalının prim gün sayısının hesabında dikkate alınan “Ş” kodlu hizmet süreleri ilerleyen süreçte denetime tabi tutulmakta ve bu hizmet sürelerinin bildirildiği işyerinin sahte olduğunun veya işyeri gerçek olmasına rağmen hizmet sürelerinin fiili çalışmaya dayalı olmadığının tespiti halinde, bu kapsamdaki hizmet süreleri emekli olunan tarihten sonra 5 yıl da geçse, 10 yıl da geçse iptal edilmektedir. Haliyle “Ş” kodlu hizmet sürelerinin iptalinin ardından, kalan prim gün sayısı emeklilik için yeterli gelmiyorsa, maalesef ki emekli aylığı kesilmekte ve ödenen aylıklar faiziyle birlikten sigortalıdan geri alınmaktadır.

Ne yapılabilir?

İşten ayrılarak tahsis (emeklilik aylığı) talebinde bulunmalarına rağmen “K” kodlu hizmet sürelerinin hesaba dahil edilmemesi nedeniyle emekli aylığı bağlanmamış vatandaşların SGK tarafından ileriki tarihlerde yapılan incelemeler sonrasında “K” kodlu hizmet sürelerinin doğru olduğu tespit edildiği takdirde, bu vatandaşların “K” kodlu hizmet süreleri ile birlikte toplam prim gün sayıları emekli olmaları için yeterli geliyorsa, emekli aylıkları evvelce tahsis talebinde bulunmuş oldukları tarihi izleyen aybaşından itibaren bağlanmaktadır.

Bu bakımdan (K) kodlu işyerlerinden bildirilen hizmet süreleriyle birlikte emekli aylığına hak kazanacak vatandaşların, bu işyerlerinde fiilen çalışmış olmaları halinde emekli aylığına hak kazandıkları tarihte tahsis talebinde bulunmaları isabetli olacaktır.

Emekli aylığı başvurusu sonrası “Ş” kodlu hizmet süreleri de dahil edilerek emekli aylığı bağlanacak vatandaşların ise ilerleyen süreçte bu hizmet sürelerinin gerçek olup olmadığı hususunda mutlaka denetime tabi tutulacaklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bu vatandaşlar (Ş) kodlu hizmet süreleri içinde gerçekte çalışmamışlar ise bu işyerlerinden bildirilen hizmet sürelerini dikkate almaksızın kalan prim gün sayıları ile kademeli emeklilik tablosundaki prim gün sayısına erişinceye daha çalışarak veya borçlanma yapabiliyorlarsa bu süreler kadar borçlanma yaparak emekli aylığı başvurusunda bulunmaları, sonradan telafisi çok güç sorunların önüne geçecektir.

İŞTEN AYRILIŞ NEDENİNİN 42 İLA 50 NOLU KODLARLA BİLDİRİLMESİNİN SONUÇLARI

İşten ayrılış bildirgelerine işten ayrılış nedeni olarak 42 ila 50 arasında bir kod yazılması İş Kanunu’nun 25/II maddesi uyarınca işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenlerle iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle derhal feshedildiğini ifade etmektedir.

Bu durumda, işçinin işverenden kıdem ve ihbar tazminatı talep etme hakkı olmadığı gibi işten ayrılış bildirgesine 42 ila 50 arasındaki kodlarından birinin yazılması halinde iş akdinin işçinin kusuru nedeniyle sona erdirildiği kabul edilerek İŞKUR tarafından işsizlik maaşı da ödenmemektedir.

Diğer taraftan, işçinin kıdem/ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti vb. ücret ve tazminat alacaklarına ilişkin bir talebinin bulunması halinde arabulucuya başvurması zorunludur.

İşten ayrılış nedeni 42 ila 50 nolu kodlardan biri ile bildirilmiş işçi ile işveren arasında arabuluculuk vasıtasıyla kıdem veya ihbar tazminatı ödenmesi konusunda anlaşmaya varılması halinde, 2013/11 sayılı SGK genelgesine göre işveren tarafından SGK Müdürlüğüne yapılacak müracaata istinaden işten ayrılış nedeni güncellendiği takdirde, işçi işsizlik maaşı için İŞKUR’a başvuruda bulunmasının ardından işsizlik maaşını alabilecektir.

İŞKUR tarafından yayımlanan 2020/1 sayılı Pasif İşgücü Genelgesine göre ise iş akdinin feshinin ardından arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflarca anlaşmaya varılması ve arabuluculuk anlaşma tutanaklarından feshin 4447/51. madde kapsamında olduğunun (işçinin istek ve kusuru dışındaki bir nedenle feshedildiğinin) anlaşılması halinde fesih nedeninin güncelleneceği belirtildiğinden, bu durumda da işçinin işsizlik maaşını alması mümkün olacaktır. Eyüp Sabri Demirci

https://www.karar.com/yazarlar/eyup-sabri-demirci/emeklilik-oncesi-s-k-ve-s-kodlu-hizmet-surelerine-dikkat-1596741

İnşaat sektörüyle ilgili önemli vergisel sorunlardan bir kısmı son yıllarda çözüme kavuşmuştur. Örneğin 7104 sayılı Kanunla; arsa karşılığı inşaat işlerinin hukuki mahiyeti, bu işlerde arsa sahibine kesilecek faturalarda emsal bedelin tespiti gibi hususlar hakkında düzenleme yapılmış ve böylelikle ihtilaf oluşturan pek çok husus ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte, zaman içinde, belki de kaçınılmaz olarak, bir kısım yeni sorunlar ve ihtilaf konuları doğmaktadır.

Konut teslimlerinde uygulanacak KDV oranı, 01/01/2013 tarihinden itibaren yapı ruhsatının alındığı tarihe göre belirlenmektedir. Konuya ilişkin son düzenleme 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yapılmıştır. Söz konusu karara göre, 01/04/2022 tarihinden sonra alınan yapı ruhsatlarına göre yapılan konut teslimlerinde, konutun net alanının;

-150 m2 veya daha az olması durumunda KDV oranı % 8,

-150 m2’den fazla olması durumunda ise satış bedelinin 150 m2’ye kadar olan kısmı için KDV oranı % 8, 150 m2’nin üzerindeki kısmı için KDV oranı % 18,

olarak uygulanır.

6306 sayılı Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerlerde dönüşüm projeleri çerçevesinde 01/04/2022 tarihinden sonra alınan yapı ruhsatlarına göre yapılan konutların tesliminde, konutun net alanının;

-150 m2 veya daha az olması durumunda KDV oranı % 1,

-150 m2’den fazla olması durumunda ise satış bedelinin 150 m2’ye kadar olan kısmı için KDV oranı % 1, 150 m2’nin üzerindeki kısmı için KDV oranı % 18,

olarak uygulanır.

Diğer taraftan, 01/04/2022 tarihinden önce yapı ruhsatı alınmış veya kamu kurum ve kuruluşları ile bunların iştirakleri tarafından ihalesi yapılmış projeler kapsamında inşa edilen konutlar için yapı ruhsatının alındığı tarihte cari olan hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir.

Konut teslimlerinde uygulanacak KDV oranının yapı ruhsatının alındığı tarihe göre belirlenmesi hususunun meydana getirdiği en önemli tereddüt, yapı ruhsatında değişiklik yapılması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu noktadaki sorun, KDV oranın, yapı ruhsatının ilk alındığı tarihin mi yoksa değişikliğin yapıldığı tarihin mi esas alınarak belirleneceğine ilişkindir.

Vergi İdaresinin görüşü; inşa edilen konutlarda yapı ruhsatı sonradan revize edilmesi halinde, yapı ruhsatının ilk alındığı tarih göz önünde bulundurularak KDV oranının belirlenmesi gerektiği yönündeydi. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 30/05/2017 tarihli ve 64597866-130-10042 sayılı özelgesi bu istikamettedir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19/06/2020 tarihli ve 84974990-130[KDV.5/İ/28-2019/55]-E.162142 sayılı özelgesi ile; ofis ve/veya işyeri olarak ruhsatlandırılan bağımsız bölümlerin imar barışı ile konut olarak tescillendiği durumda dahi bu görüş sürdürülmüştür. 

Ancak daha sonra, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 21/12/2022 tarihli ve E-39044742-330[Özelge]-1518444 sayılı özelgesinde konu hakkında görüş değişikliğine gidildiğinin ilk işareti görülmüştür. 10/01/2023 tarihinde ekonomim.com sitesinde yayımlanan “Vergi İdaresi KDV Oranı Hakkında Görüşünü Değiştirdi (mi?)” başlıklı yazımızda bu husus ele alınmıştır. Zikredilen yazıda; başta İstanbul olmak üzere pek çok şehrimizde ofis/büro olarak ruhsatlandırılan, buna karşılık boş halde bulunan önemli bir yapı stokunun olduğu ve bunların konut olarak değerlendirilmesi seçeneği için bu işlemlere KDV avantajı sağlamak amacıyla görüş değişikliğine gidildiği değerlendirmesi yapılmıştır.

Bu kez İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23/05/2023 tarihli ve E-39044742-130[Özelge]-568231 sayılı özelgesinde; arsa üzerinde inşa edilecek taşınmazlar için firma tarafından hazırlanan yeni vaziyet planında; binaların temel formları ile taban oturum alanlarının, blok ve bağımsız bölüm sayısının ve niteliğinin, toplam inşaat alanının değiştirilmesi gibi esaslı değişikliklere gidildiği anlaşıldığından, ilgili Belediye tarafından başvurunun kabul edilerek yeni vaziyet planı uyarınca tadilat ruhsatı düzenlenmesi halinde, bu ruhsatın düzenlendiği tarih esas alınarak ilgili konut teslimleri için 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile belirlenen KDV oran hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Vergi İdaresinin son görüşü uyarınca, yapı ruhsatında esaslı değişiklik yapılması halinde, bu ruhsatın düzenlendiği tarihte konut teslimleri için geçerli olan KDV oranı uygulanacaktır. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 4/y maddesinde esaslı tadilatın neyi ifade ettiği düzenlenmiştir. Buna göre esaslı tadilat; yapılarda taşıyıcı unsuru etkileyen veya yapı inşaat alanını veya emsale konu alanını veya taban alanını veya bağımsız bölüm sayısını veya ortak alanların veya bağımsız bölümlerin alanını veya kullanım amacını veya ruhsat eki projelerini değiştiren işlemleri ifade etmektedir. Özelgede geçen “yapı ruhsatında esaslı değişiklik” ifadesinin,  bu hususları kapsadığını düşünüyoruz. Ayrıca esaslı tadilat, ruhsata tabidir.

Yukarıda belirtildiği üzere, görüş değişikliği gayet iyi bir niyetle başlamıştır. Bu niyet, boş halde bulunan ofis/büro stokunun konut olarak değerlendirilmesi işleminde KDV avantajı sağlamaktır. Ancak gelinen noktada, görüş değişikliğiyle ilki ekonomik, ikincisi ise vergisel olmak üzere iki sorun doğmuştur. 01/04/2022 tarihinden önce alınan yapı ruhsatlarının, bu tarihten sonra esaslı değişikliğe uğraması halinde, % 1 KDV’ye tabi konutlarda oran  % 8’e çıkacaktır. Bu ekonomik sorundur. Vergisel sorun ise KDV oranının özelgeyle belirlenmesinin, verginin kanuniliği ilkesini ihlal etmesidir. Dr. İsmail PAMUK - YMM

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/yapi-ruhsatinda-esasli-degisikligin-kdvye-etkisi/698191

1. Yasal düzenleme

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan düzenleme gereği, örtülü sermaye üzerinden hesaplanan veya ödenen faiz ve benzerleri, hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı sayılıyor, daha önce yapılan vergilendirme işlemlerinin buna göre düzeltilmesi gerekiyor.

Düzeltme, faizi ödeyenin ödediği faizi kanunen kabul edilmeyen gider yazması, faiz geliri elde edenin ise faiz gelirini temettü geliri olarak değiştirmesi anlamına geliyor. Düzeltme sonucunda bir taraf ödediği faizi gider yazmıyor ama diğer taraf elde ettiği geliri iştirak kazancı istisnası kapsamında vergiye tabi tutmuyor.

2. Sorun ve tartışma yaratan konu

Yukarıda özetlediğim düzenleme, düzeltmenin yapılmasını örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen verginin kesinleşmiş ve ödenmiş olması koşuluna bağlamış.

Hem borç veren hem de kullanan kurumun yeterli vergi matrahının çıktığı durumda uygulamada sorun olmuyor. Ancak faizi ödeyenin zararlı olduğu durumda, tarh edilen ve ödenen bir vergi olmadığı gerekçesiyle ilgili dönemde istisnanın uygulanamayacağı görüşü, istisnadan yararlanma olanağını ortadan kaldıracak, dolayısıyla mükerrer vergilemeye yol açacak bir noktaya gidiyor. Sonuçta bir vergi güvenlik önlemi, amacını da aşan bir şekilde, bir taraftan ödenen faizi gider kabul etmezken, bir taraftan da istisnadan yararlanılamaması nedeniyle farklı bir niteliğe bürünüyor. Mükerrer vergilemeyi önlemeyi amaçlayan iştirak kazançları istisnasının uygulanamaması, mükerrer vergilemeyle sonuçlanıyor.

Bu yorum, tahmin edersiniz ki, tek yorum değil. Düzeltmede tarh edilen verginin ödenmiş olması koşulunu farklı yorumlayan vergi hukukçuları da var. Bu görüşte olanlar, borç veren kurumda düzeltme ve istisnadan yararlanmak için, örtülü sermaye üzerinden hesaplanan faiz veya benzerinin borcu kullanan kurumda kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmasını yeterli buluyorlar.

Her iki görüşün de yeteri kadar taraftarı var. Aşağıda bu görüşlerden biraz daha ayrıntılı bahsedeceğim.

3. Gelir İdaresinin görüşü

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde özetle;

·      Kullanılan borç nedeniyle, geçici vergi dönemi içinde örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu,

·      Düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği,

·      Hesap dönemi kapandıktan sonra örtülü sermaye kullanan kurumun yapacağı düzeltme talebinin, vergi dairesince Vergi Usul Kanunu uyarınca değerlendirilip sonuçlandırılacağı, bu düzeltme sonucu tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması halinde, karşı tarafın da gerekli düzeltme işlemini kendiliğinden yapmasının mümkün olduğu,

açıklanmış durumda.

Tebliğde, düzeltmenin gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması durumunda, tahakkuk eden verginin ödenmesinin şart olduğu açıkça belirtilmiş. İlgili geçici vergi döneminde düzeltme yapılmasının mümkün olduğu belirtilmiş ancak bu durumda da tahakkuk eden verginin ödenmesi koşulunun aranıp aranmayacağına ilişkin bir açıklama yok. Ben Tebliğin böyle bir koşulu aramadığı şeklinde anlıyorum.

Tebliğ özetle böyle. Konu net açıklanmış değil denebilir. Mali İdarenin görüşünü tam olarak anlayabilmek için özelgelere, yapılan tarhiyatlara ve vergi dairesi uygulamalarına da bakmakta yarar var. Kısaca özetleyeyim.

Gelir İdaresinin internet sitesinde, konuyla doğrudan ilgili, tespit edebildiğim dört özelge var.

a) 19 Ağustos 2013 tarihli özelgede, borç verilen grup şirketinde matrah oluşmaması nedeniyle yapılan bir tarhiyat ile kesinleşen ve ödenen bir vergi yoksa, borç veren şirket tarafından da düzeltme yapılarak iştirak kazançları istisnasından yararlanılmasının söz konusu olmayacağı belirtilmiş. Özelgede yer alan başvuru özetinden, cari dönem içerisinde borç alanın faiz ve benzeri giderleri kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate aldığı ve bu durumda borç verenin istisnadan yararlanıp yararlanamayacağının sorulduğu anlaşılıyor. Eğer özelge başvurusu bu şekildeyse, bu özelgenin, aşağıda özetleyeceğim 15 Aralık 2020 tarihli özelgeyle ve Tebliğde yer alan açıklamayla uyumlu olmadığı anlaşılıyor.

b) 15 Aralık 2020 tarihli özelgede, kullanılan borçların örtülü sermaye kapsamında olduğunun geçici vergi dönemi/hesap dönemi kapandıktan sonra tespit edilmesi halinde, borç veren tarafından düzeltme yapabilmesi için, örtülü sermaye kullanan kurum nezdinde yapılan düzeltme neticesinde bir tarhiyatın olması ve bu tarhiyata konu verginin de kesinleşmesi gerektiği, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği geçici vergi döneminde örtülü sermaye hükümleri dikkate alınarak hesaben düzeltme yapılabilmesi için Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında düzeltme şartlarının varlığının aranmayacağı açıklanmış. Bu özelge, diğerlerinden çeşitli yönleriyle ayrışıyor. En başta da tebliğde yer alan açıklamalara en yakın özelge.

c) 4 Mart 2022 tarihli özelgede, borç alan kurumun ilgili dönemde kurumlar vergisi matrahının oluşması ve bu matrah üzerinden tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması halinde, borç veren kurum tarafından bahse konu örtülü sermaye tutarına isabet eden ve dağıtılmış sayılan kar payı tutarı için iştirak kazancı istisnasından yararlanılmasının mümkün olduğu, ancak borç alan kurum tarafından dağıtılmış kâr payı sayılan tutarın bu kurumun mali kârından fazla olması halinde, borç veren kurumda iştirak kazancı istisnasından yararlanılacak tutarın bahse konu kurumun mali kârı ile sınırlı olacağı açıklanmış. Aşağıda yer alan 1 Şubat 2023 tarihli özelgede yer alan bilgiden, bu özelgeyi alan kurumun, özelgede istisnanın uygulanacağı dönemle ilgili açıklama bulunmadığını belirterek, konu hakkında ek değerlendirme talep ettiği ve aynı kuruma aşağıdaki özelgenin verildiği anlaşılıyor.

d) 1 Şubat 2023 tarihli özelgede, borç veren kurum nezdinde düzeltme yapılabilmesi için, ilgili dönemde borç alan kurum nezdinde örtülü sermaye üzerinden ödenen faiz ve benzeri giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması ve bu tutar üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinin ödenmiş olmasının şart olduğu, ilgili dönemde, borç alan kurumda matrahı oluşmaması ve dolayısıyla hesaplanan ve ödenen kurumlar vergisi olmaması durumunda, borç veren kurum nezdinde de düzeltme yapılmasının mümkün olmadığı açıklanmış. Özelgede ayrıca, ilgili dönemde; borç alan kurum nezdinde hesaplanan ve ödenen kurumlar vergisi çıkmadığı için borç veren kurum nezdinde düzeltmeye konu edilememiş tutarların, izleyen dönemlerde de düzeltmeye konu edilmesinin söz konusu olmadığı, bu bağlamda, örtülü sermaye kapsamında borç kullanan şirketin geçmiş hesap dönemlerindeki ticari bilanço zararları nedeniyle, aynı dönemlere ilişkin olarak yararlanılamayan iştirak kazancı istisnasından, borç kullanan şirkette kurumlar vergisi matrahının oluştuğu hesap döneminde veya önceki dönemlere ilişkin düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle yararlanılmasının mümkün bulunmadığı açıklanmış. Bu özelgeyi, borç alan kurumda, ilgili dönemde kurumlar vergisi matrahı ve ödenecek vergi çıkmıyorsa, hiçbir şekilde istisnadan yararlanılamayacağı şeklinde anlamak zannediyorum yanlış olmaz.

Son olarak Mali İdarenin Tebliğ ve özelge dışı görüş ve uygulamalarına bakarsak, örtülü sermaye niteliğinde borç kullanan şirkette ödenecek kurumlar vergisi çıkmadığı durumlarda;

·      Borç veren şirkette iştirak kazancı istisnası uygulanmasını kabul etmeyen görüşler ve bu görüş doğrultusunda yapılmış tarhiyatlar olduğu,

·      İhtirazi kayıtla verilen beyannamelerde, ihtirazi kayıtların ve dolayısıyla istisna uygulamasının kabul edilmediği,

·      Borç alan kurumda sonraki dönemlerde ödenecek vergi çıktığında da borç veren kurumda düzeltmenin kabul edilmediği,

·      Kullanılmasına izin verilmeyen istisnanın, sonraki yıllara taşınmasının da kabul görmediği,

anlaşılıyor.

Özetle, İdari görüş ve uygulamaya göre, borç alan kurumda ilgili dönemde ödenecek verginin çıkmadığı durumda, istisnadan yararlanılması hiçbir durumda kabul görmüyor ve mükerrer vergileme yapılıyor.

4. Yargı kararları

Konuyla ilgili açılan davalarda farklı kararlar çıkıyor. Bu makalenin yazımı sırasında tespit edebildiğim ve incelediğim 16 Danıştay Kararının 9’u mükellef lehine, 7’si aleyhine. Buna bakarak, oluşmuş bir içtihattan bahsedilemeyeceği söylenebilir. Bu kararlara ek olarak ayrıca 2 Danıştay Veri Dava Daireleri Kurul (DVDDK) Kararı var. Bu iki karar bence önemli ve ayrı başlık açmaya değer.

Mükellef lehine ve aleyhine olan kararların gerekçelerine burada değinmeyeceğim. Aşağıda ayrı başlıklarda özetleyeceğim iki DVDDK Kararının gerekçeleri bir bakıma, bahsettiğim dava dairelerine ait kararların da gerekçeleri.

5. Danıştay VDDK Kararı (Tebliğ iptal davası)

Özetleyeceğim ilk DVDDK Kararı 2 Ekim 2019 tarihli.

a) Davanın konusu

Örtülü sermaye üzerinden hesaplanan vade farkı, borcu kullanan kurumda kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmış. Borç veren kurum, bu tutarın iştirak kazancı istisnası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ihtirazı kaydıyla beyannamesini vermiş. İhtirazi kaydın, borcu kullanan kurumda ödenen vergi olmadığı gerekçesiyle kabul edilmemesi nedeniyle, istisna olarak dikkate alınmayan tutar üzerinden tahakkuk eden verginin kaldırılması ve buna dayanak 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde yer alan açıklamanın iptali istemiyle dava açılmış.

b) Danıştay Dördüncü Dairesi kararı

Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi istemi reddetmiş. Kararda yer alan dikkat çekici gerekçe ve açıklamaları şu şekilde özetleyebilirim:

·      Borç kullanan nezdinde yapılacak düzeltme her zaman yapılması zorunlu bir durum olmasına rağmen, borç veren nezdinde kâr payı sayılma durumu nedeniyle ortaya çıkacak düzeltme hakkı ancak borç kullanan kurumun örtülü sermayeye ilişkin tespit edilen matrah farklarının vergilendirilmiş ve tahakkuk eden vergilerin de ödenmiş olmasına bağlıdır.

·      Örtülü sermayeye ilişkin tespit edilen matrah farkı kadar kısmın borç veren nezdinde vergilendirilmiş ve vergilerinin de ödenmiş olması gerekir. Aksi durumda örtülü sermaye düzenlemesi, vergi güvenlik sistemi olmaktan çıkıp, vergi planlamasına izin veren bir teşvik müessesesine dönüşür.

·      Borç kullanan nezdinde kâr dağıtım şartlarının oluşmadığı durumlarda borç veren nezdinde düzeltme yapılması, örtülü sermaye kullanımının vergi kanunları yoluyla hukukileştirilmesi ve teşviki sonucunu yaratır. Bu da Türk Ticaret Kanunu ile sağlanmaya çalışılan temel amaçlarla çelişir.

·      Örtülü sermaye kullanan şirketler nezdinde herhangi bir vergi tarhiyatı yapılmadan ve bu tarhiyat kesinleşip ödenme şartı gerçekleşmeksizin; borç veren şirketçe elde edilen faiz gelirlerine kâr payı muamelesi yapılarak düzeltme yoluyla kurum kazancından indirim (daha önce alınan verginin iade edilmesi) imkanı sağlanması, sebepsiz yere hazinenin vergi kaybetmesine neden olacağı gibi vergilendirme işlemlerinde de mükellefler arasında adaletsizliğe ve eşitsizliğe yol açılmış olur.

·      Vergi kaybına yol açan aynı tür muamelelerden ilki (özsermayeye faiz ödemesi hali) açık bir şekilde yapılmasına rağmen daha ağır bir vergilendirmeye maruz kalırken aynı işlemi dolaylı ve örtülü bir çerçevede yapan mükellefler daha az vergi yüküne tabi tutulmuş ve ödüllendirilmiş olur. Bir anlamda, örtülü sermaye müessesesi vergi güvenlik müessesesi niteliğinden çıkıp sermayeye katılımın yaratacağı külfetlerden ve öz sermaye üzerinden ödenen faizlere ilişkin maliyetlerden kaçınma ve kurtulmayı sağlayan özel bir teşvik sistemine dönüşmüş olur.

·      Kâr payı sayılma nedeniyle borç veren tam mükellef kurumda yapılacak düzeltmenin örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartına bağlanması, özel olarak konulmuş bir hüküm olup öz sermaye üzerinden yapılan işlemler ile aynı mahiyetteki örtülü sermaye yoluyla yapılan işlemlerin sonuçları ve etkileri vergisel olarak eşit kavramaya tabi tutulmuştur.

Özetlenen gerekçelerle Danıştay Dördüncü Dairesi, ihtirazı kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerine yapılan ve dava konusu edilen tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulmamış, tebliğin iptali istenen kısmını Kanun’a aykırı bulmamış ve davayı reddetmiş. (Danıştay Dördüncü Dairesinin 01.11.2018 tarih ve E:2014/388 K:2018/10300 sayılı kararı.)

c) Danıştay VDDK Kararı

Temyiz istemini inceleyen Danıştay VDDK, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle, Dördüncü Daire kararını uygun bulmuş ve temyiz istemini reddetmiş. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 02.10.2019 tarih ve E:2019/433 K:2019/667 sayılı kararı.)

6. Yeni Danıştay VDDK Kararı

Özetleyeceğim ikinci DVDDK Kararı 8 Mart 2023 tarihli. Oldukça yeni tarihli bir karar.

a) Davanın konusu

İlişkili şirkete verilen borcun örtülü sermaye olarak kabul edilmesi nedeniyle, borç üzerinden hesaplanan faiz, borcu kullanan kurum tarafından kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmış. Bu kurum zarar ettiği için hesaplanan ve ödenen vergi çıkmamış. Borç veren kurumun, faiz gelirinin iştirak kazancı istisnası kapsamında kâr payı olarak kabul edilmesi gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği beyanname üzerine, ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle tahakkuk ettirilen verginin kaldırılması istemiyle dava açılmış.

b) Vergi Mahkemesi kararı

Davayı inceleyen Vergi Mahkemesi;

·      Borç alan kurum tarafından örtülü sermaye üzerinden faiz ödenmesinin, kâr payı dağıtımı hükmünde olduğu, genel anlamda kâr payı dağıtımı yapılabilmesi için kurumun dönem hesabının kârlılıkla kapanmış olması veya geçmiş dönemlerden gelen birikmiş kârlarının bulunması gerektiği, ancak örtülü sermaye uygulamasındaki kâr dağıtımının, Türk Ticaret Kanunu bakımından kâr dağıtımı hükmünde bir işlem olmayıp sadece vergilendirme ile ilgili yükümlülükler bakımından kâr dağıtımı olarak dikkate alındığı, bu çerçevede borç alan kurumun dönem hesabının zararla sonuçlanması durumunda da ileride elde edilecek kazanca mahsuben yapılan bir dağıtımın söz konusu olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle, kurum zararda olsa dahi vergisel yükümlülükler açısından kurumun kâr dağıtımı yapmış gibi değerlendirilmesi gerekeceği,

·      Davacının borç verdiği şirket tarafından, alınan borcun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı örtülü sermaye kabul edilerek bu kısma isabet eden faizin kanunen kabul edilmeyen giderlere ilave edilmesi suretiyle dönem matrahı tespit edildiğine göre, söz konusu tutarın davacı tarafından iştirak kazancı istisnası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği,

·      Bu durumda, borç verilen paranın davacı yönünden iştirak kazancı istisnası kapsamında olduğu ve yapılan tahakkukta hukuka uygunluk bulunmadığı

gerekçeleriyle, tahakkuk eden verginin kaldırılmasına hükmetmiş.

c) Danıştay Dokuzuncu Dairesi kararı

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi;

·      Kanun’un, düzeltmenin yapılabilmesi için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartını aradığı, dolayısıyla örtülü sermaye kapsamındaki finansmanı kullandıran kurum nezdinde yapılacak düzeltmede dikkate alınacak tutarın, örtülü sermaye kullandırılan ilişkili şirket kazancı üzerinden hesaplanarak kesinleşen ve ödenen vergi tutarı olacağı,

·      Uyuşmazlıkta, örtülü sermaye kullanan şirketin uyuşmazlık konusu dönemde zarar beyan etmiş olması nedeniyle söz konusu şirket adına kesinleşen ve ödenen herhangi bir vergi tutarı bulunmadığından, bu dönemde kurumlar vergisi beyannamesinde düzeltme yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığı,

·      Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden vergide hukuka aykırılık bulunmadığı

sonucuna varmış ve Vergi Mahkemesi Kararını bozmuş. (Danıştay Dördüncü Dairesinin 03.02.2021 tarih ve E:2016/16402, K:2021/711 sayılı kararı.)

d) Vergi Mahkemesi ısrar kararı

Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiş.

e) Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı

Vergi Mahkemesinin ısrar kararını temyizen inceleyen DVDDK, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için Kanun'da düzeltme için öngörülen örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartından ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği tespitini yaptıktan sonra;

·      Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinde açıkça, "daha önce yapılan vergilendirme işlemleri"nin düzeltilmesi için "tarh edilen "vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması gerektiğinin belirtildiği, buradan anlaşılması gereken hesap dönemi kapandıktan sonra diğer bir ifadeyle kurumlar vergisi beyannamesi verildikten ve kurumlar vergisi tahakkuk ettirildikten sonra örtülü sermaye kullanan kurumun yapacağı düzeltme talebi yönünden, beyana dayalı olarak, ikmalen ya da re'sen tarh edilen verginin kesinleşmiş ve ödenmiş olması gerektiği, dolayısıyla henüz vergilendirme ve tarh işlemi gerçekleşmeden, dönemi içinde yapılan düzeltmelerde kesinleşme ve ödeme şartının söz konusu olmayacağı,

·      Bu durumda, borç alan şirket tarafından kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmasına rağmen zarar edilmiş olması nedeniyle kurumlar vergisi ödenmemesi halinde de borç veren kurum nezdinde gerekli düzeltme işlemleri yapılabileceğinden ve dolayısıyla anılan borca ilişkin faiz gelirinin elde edilen kâr payı sayılarak iştirak kazancı istisnası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle tahakkuk ettirilen vergide hukuka uygunluk görülmediği,

sonucuna ulaşmış ve bu gerekçelerle, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen verginin kaldırmasına ilişkin ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulmamış ve ısrar kararına yönelik temyiz istemini reddetmiş. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 08.03.2023 tarih ve E:2021/1152 K:2023/156 sayılı kararı.)

7. Kişisel değerlendirmem

Uzun bir makale olduğunun farkındayım. Konuya ilişkin yargı kararları ve İdari görüş bilinsin isteyince, doğal olarak konu uzadı.

Amacım kişisel değerlendirmeyi uzun tutmak değil. Konuyla ilgili iki görüşün gerekçeleri özetlediğim yargı kararlarında var. Amacım, yıllardır netleşmediği gibi eğilimin de belli bir yönde oluşmadığı bir konuda son durumu toparlamak, okuyucunun kendi değerlendirmesini yapmasına katkı sunmak. Kısa da bir değerlendirme yapmak. İşte kısaca söylemek istediklerim:

·      Öncelikle belirtmem gerekir ki, iştirak kazançları istisnasının hiçbir şekilde uygulanmaması sonucunu doğran bir yorumu kabul edilebilir bulmuyorum. Bu konu bence tartışma dışı.

·      Tartışılması gereken, üç alternatif zamandan hangisinde düzeltmenin yapılması gerektiği. 1) Borç kullananda ödenecek vergi çıkıp çıkmamasına bakılmaksızın ilgili dönemde istisnadan yararlanılması. Yani 08.03.2023 tarihli Danıştay VDDK Kararında belirtilen dönemde düzeltme. 2) Borç kullanan kurumda ödenecek vergi çıkması sonrasında, borç veren kurumda geçmiş dönemler için düzeltme yapılması ve istisnanın uygulanması, dolayısıyla daha önce ödenen verginin iadesi. Bu konuda bir özelge veya yargı kararı yok ama zarar nedeniyle vergi ödenmediği durumda istisna uygulamasını kabul etmeyen yargı kararlarının bu görüşte olduğunu tahmin ediyorum. Kararlar ne zaman istisnanın uygulanamayacağını söylüyor ama ne zaman uygulanacağını doğal olarak söylemiyor. Kararların tamamında düzenlemenin amacının mükerrer vergilemeyi önlemek olduğunun belirtildiği dikkate alınırsa, kararlar bence bu anlama geliyor. 3) Borç kullananda ödenecek vergi çıkması sonrasında, hem cari döneme ait istisnanın hem de önceki dönemlerde yararlanılamayan istisnanın toplamı üzerinden istisnadan yararlanılması (çıkan matrahla sınırlı olarak). Bu alternatif benim tartışma dışı tuttuğum, hukuken mümkün olmadığını düşündüğüm seçenek. İlk iki alternatif tartışılabilir.

·      Geriye doğru düzeltmeyi fiilen olanaksıza yakın görüyorum. Konunun yoruma açık olması nedeniyle, düzeltme başvurularının usulen kabul edilmeyebileceğini, aynı gerekçeyle yargı organlarının da işin esasına girmeden düzeltmeyi reddeden işlemi uygun bulabileceğini, dolayısıyla istisnanın uygulanmasının fiilen mümkün olmayabileceğini düşünüyorum. Bunun yanında düzeltme zamanaşımı nedeniyle, bazı durumlarda düzeltme talep edilmesinin bile mümkün olmayacağı açık. Mükerrer vergileme ise kabul etmek istediğim bir durum değil.

·      Ben kişisel olarak DVDD Kurulu’nun 8 Mart 2023 tarihli kararına katılıyorum. Kanun lafzıyla ilgili ciddi bir zaaf olduğu söylenebilir ama düzenlemenin amacı belli ve bu Karar düzenlemenin amacını tam olarak gerçekleştiriyor. Konuyla ilgilenen herkesin bildiği düzenlemenin amacını yeri gelmişken yeniden hatırlatayım: Örtülü sermaye üzerinden hesaplanan faizi gider yazan kuruma sonradan yapılan tarhiyat kesinleşip vergi tahsil edilmeden, borç veren kurumda düzeltmenin ve vergi iadesinin yapılmaması. Düzenlemenin amacı vergiye gönüllü uyum sağlayan kurumları mükerrer vergileme yaparak cezalandırmak değil. Recep BIYIK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ortulu-sermaye-duzeltmesinde-odeme-kosulu/698120

✔ Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler, gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin, genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile ilgili diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işler yapmak gibi faaliyetlerde bulunurlar.
✔ Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlere (smmm) bu faaliyetleri nedeniyle 213 sayılı Kanun'un mükerrer 227. maddesi ile yüklenilen sorumluluk, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına, defter kayıtlarının da dayanağı belgelere uygun olup olmadığına ilişkindir.
✔ Nitekim anılan maddede sadece "uygunluk" ifadesine yer verilmesiyle de sorumluluğun kapsam ve sınırları açıkça belirlenmiştir.
✔ Buna göre kanun gereği sınırlı bir uygunluk denetimi yapma yetkisi bulunan meslek mensubunun, beyannamelere doğru şekilde aktarılan defter kayıtları ve kayıtlara dayanak belgelerde yer alan bilgilerin doğruluğundan sorumlu tutulamayacağı, (4) Sıra No'lu Genel Tebliğ'in IV. bölümünde düzenlenen ve muhasebecilerin harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden sorumlu olacakları yolundaki kural gereği belgelerin doğruluğundan sorumlu tutulmasının vergi ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmaktadır.
✔ 213 sayılı VUK'nun mükerrer 227. maddesi uyarınca şirket beyannamelerini imzalayan muhasebecilerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından, bir başka ifadeyle defter kayıt ve belgeleri ile beyannamelerin birbirleriyle tutarsız olmasından kaynaklanan bir sorumluluktur.
✔ Yapılan inceleme sonucu hesaplanan verginin, meslek mensubunun yürüttüğü muhasebecilik faaliyeti ile ilgili hususlardan kaynaklanmadığının (faturaların üzerinde yazılı tutarlardan farklı tutarlarla kayıt ve beyanlara yansıtılması, defterde kayıtlı olan tutarların beyannamelere aktarılmaması veya fazla/eksik aktarılması gibi) anlaşılması durumunda meslek mensubunun müteselsilen sorumlu tutulması mümkün değildir.
✔ Diğer taraftan, miktar ve tutar itibarıyla işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeler ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan belgelerin kullanılmaması hususu meslek mensubunun sorumluluğu kapsamındadır.
✔ Meslek mensubu mükellefin ilgili dönem beyannamelerini vermek suretiyle sahte belge düzenleme organizasyona olanak sağlayıp sağlamadığı, diğer bir ifadeyle, muhasebe işlemlerini yaptığı mükellefle ilgili olarak mesleki özen ve sorumluluğu gösterip göstermediği sorumluluğunun tespitinde önem arz etmektedir. Vergi Atölyesi

1- FİNANSMAN GİDER KISITLAMASINA GENEL BAKIŞ

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendiyle; kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10'unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanı bu yetkisini 4/2/2021 tarihli ve 31385 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3/2/2021 tarihli ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla kullanmış olup bu Kararda 1/1/2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere söz konusu gider ve maliyet unsurlarının %10’unun kurum kazancının tespitinde indiriminin kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.

Bu yazımızda finansman gider kısıtlamasıyla ilgili son zamanlarda verilen özelgelere yer verilmeye çalışılacaktır. Ama öncesinde finansman gider kısaca hatırlayacak olursak;

1-Yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşmış olan kurumlar vergisi mükelleflerinin, aşan kısımla sınırlı olmak üzere, yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’luk kısmı, kurum kazancının tespitinde KKEG olarak dikkate alınacaktır.

2- Öz kaynak tutarını aşan yabancı kaynaklara ilişkin olarak faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurlarından, yatırımın maliyetine eklenmiş olan yabancı kaynaklardan doğan gider ve maliyet unsurları %10’luk bu kısıtlamaya tabi tutulmayacaktır.

3- Finansman gider kısıtlaması uygulamasında, yabancı kaynak ve öz kaynak mukayesesi gerekmekte olduğundan bu düzenleme bilanço esasına tabi mükellefler için geçerli olup işletme hesabı esasına tabi mükellefler bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.

4- Finansman giderleri; Yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğan her türlü faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı, faktoring kuruluşlarına verilen iskonto bedelleri ve benzeri adlar altında yapılmış olan gider ve maliyet unsurlarını kapsamaktadır.

Yabancı kaynaklar ise; bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamını ifade etmektedir.

5- Finansman gider kısıtlaması kapsamında olup bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, her bir geçici vergilendirme döneminin son günü itibarıyla finansman gider kısıtlaması öncesi Vergi Usul Kanununa göre çıkaracakları bilanço esas alınmak suretiyle öz kaynak ve yabancı kaynak mukayesesi yaparak finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmayacaklarını tespit edeceklerdir.

Yıllık dönemde; hesap dönemi olarak takvim yılını kullanan mükelleflerde 31 Aralık tarihli bilanço, özel hesap dönemini kullanan mükelleflerde ise hesap döneminin son günü itibarıyla çıkarılacak bilanço esas alınacaktır.

6-Gider ve maliyet unsurlarından yatırımın maliyetine eklenenler gider kısıtlaması kapsamı dışındadırlar.

7-Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da finansman gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.

8-Satış bedelinin belirli bir vade sonunda ödenmesine ilişkin olarak, mükelleflerin Vergi Usul Kanununa göre düzenlenen bilançolarında izlenen “satıcılar” vb. hesaplar için finansman gideri hesaplanmaması halinde bu işlemler için ayrıca ayrıştırma yapılarak satış bedelinin belirli bir kısmı gider kısıtlamasına tabi tutulmayacaktır. Diğer yandan söz konusu hesaplarda yer alan tutarların Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi kapsamında değerlemesinden kaynaklanabilecek kur farkı giderleri ise gider kısıtlaması kapsamında değerlendirilecektir.

9-Kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları finansman gider kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacaktır.

10- Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve kazancın tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kâr veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiğinden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır.

Birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması veya yıllara sari inşaat ve onarma işlerinin yanı sıra başka işlerin de bulunması halinde, yapılan finansman giderleri hangi yılın kâr veya zarar tutarının tespitinde dikkate alınıyorsa, o yılda gider kısıtlamasına konu edilecektir.

11- Finansman giderlerinin yanı sıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında söz konusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmayıp finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerekmektedir.

12- Yabancı para kurlarındaki düşüş veya yükselişler nedeniyle, geçici vergilendirme dönemleri itibarıyla kur farkı geliri veya kur farkı gideri söz konusu olabilmektedir. Şu kadar ki aynı kaynağa ilişkin olarak bir hesap dönemi içindeki aynı veya farklı geçici vergilendirme dönemlerinde oluşan kur farkı gelir ve giderleri mahsuplaştırılarak işlem tarihi veya dönem sonu itibarıyla bu kaynağa ilişkin net kur farkı gideri doğması halinde bu tutar finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınacaktır.

13- Aynı dönem içinde olsa bile farklı yabancı kaynaklara ilişkin olarak oluşan kur farkı gelirleri ile kur farkı giderlerinin birlikte değerlendirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, temin edilen yabancı kaynağın mevduat vb. şekillerde değerlendirilmesi sonucu doğacak kur farkı geliri şirketin bilançosunun aktifinde yer alan bir varlığın değerlemesi sonucu oluştuğu için, yabancı kaynağa ilişkin kur farkı giderinden mahsup edilemeyecektir.

14- İşletmenin kullanmış olduğu yabancı kaynaklara ilişkin faiz ve kur farkı gibi giderlerden örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı veya binek otomobillerde gider kısıtlaması uygulamaları nedeniyle kurum kazancının tespitinde hali hazırda KKEG olarak dikkate alınmış olanlar finansman gider kısıtlamasına tabi tutarın hesabında dikkate alınmayacaktır.

2. FİNANSMAN GİDER KISITLAMASIYLA İLGİLİ SON DÖNEMLERDE VERİLEN ÖZELGELER

2.1. Kredi Kartı İle Yapılan Satışlara Ait Tutarların Vadesi Beklenmeden İlgili Bankadan Tahsil Edilmesi Karşılığında Erken Tahsil Edilen Bedeller İçin Bankaya Ödenen Komisyonlar

Finansman giderleri; yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğan her türlü faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı, faktoring kuruluşlarına verilen iskonto bedelleri ve benzeri adlar altında yapılmış olan gider ve maliyet unsurlarını ifade etmektedir.

Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da finansman gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.

Buna göre, bankalara ödenen komisyon bedelleri, yabancı kaynakların kullanımına bağlı olarak ödenen bir finansman gideri mahiyetinde olmadığından, söz konusu komisyon ödemelerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi kapsamında finansman gider kısıtlamasına tabi tutulması söz konusu değildir.

2.2. Kıdem Tazminatı Karşılığı, Maliyet Giderleri Karşılığı, Gider Tahakkukları Karşılığı ve Diğer Borç Ve Gider Karşılıkları Hesaplarının Finansman Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu

Yabancı kaynaklar; bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamını ifade etmektedir.

Buna göre, bilançonun yabancı kaynaklar kısmında yer alan "Kıdem Tazminatı Karşılığı", "Maliyet Giderleri Karşılığı", "Gider Tahakkukları Karşılığı" ve "Diğer Borç ve Gider Karşılıkları" hesaplarının, finansman gider kısıtlaması uygulamasında yabancı kaynaklar toplamının hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

2.3. Alınan Sipariş Avansları İçin Hesaplanan Kambiyo Zararının Finansman Gider Kısıtlaması Karşısındaki Durumu

Avanslar hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla alınan sipariş avanslarının işletme için bir borç niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, bilançonun "Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar" bölümünde yer alan "Alınan Sipariş Avansları" hesabına ilişkin kambiyo zararının finansman gider kısıtlamasında dikkate alınacağı tabiidir.

2.4. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşi Kapsamında Yapılan Hakediş Ödemelerinin Finansman Gider Kısıtlaması Hesabı Karşısındaki Durumu

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve kazancın tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kâr veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiğinden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır.

Birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması veya yıllara sari inşaat ve onarma işlerininyanı sıra başka işlerin de bulunması halinde, yapılan finansman giderleri hangi yılın kâr veya zarar tutarının tespitinde dikkate alınıyorsa, o yılda gider kısıtlamasına konu edilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin hakkediş bedellerinin izlenmesi için kullanılan ''35 Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakediş Bedelleri'' hesabının "3. Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar" grubunda yer alması nedeniyle, bu hesaba kaydedilen tutarların da yabancı kaynakların öz kaynakları aşıp aşmadığının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Cihan Tekin
Vergi Müfettişi
Bilirkişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

KAYNAKÇA

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu.

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği.

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’ nın 18.10.2022 tarih ve 38418978-125[6-2021/30]-476079 sayılı özelgesi.

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’ nın 27.02.2023 tarih ve 38418978-125[6-21/28-İ]-99912 sayılı özelgesi.

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’ nın 22.02.2023 tarih ve 38418978-120[42-2021/]-92810 sayılı özelgesi.

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’ nın 16.02.2023 tarih ve 49327596-125[KVK.ÖZ.2021.103]-36531 sayılı özelgesi.

14.06.2023

Kaynak: www.MuhasebeTR.com

Yaş bilgileri çeşitli sebeplerle nüfus kütüğüne yanlış kaydedilmiş olanlar bunu daha sonra düzeltebiliyorlar. Ancak, yaş düzeltmesinin emeklilikte dikkate alınabilmesi için bazı kurallara uyulması gerekiyor.

İş kazası ve meslek hastalığı dolayısıyla hak sahiplerine bağlanacak iş göremezlik geliri ya da ölüm geliri bağlanırken iş kazası veya meslek hastalığının ortaya çıktığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı olan doğum tarihi esas alınıyor. Emekli aylığı bağlanırken veya ölen sigortalının çocuklarına yetim aylığı bağlanırken ise sigortalı kişinin ilk defa uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışmaya başlama tarihindeki nüfus kayıt bilgileri dikkate alınıyor.

Yaş düzeltmesi çalışmaya başlamadan yapılmalı

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), emekli aylığı bağlanırken sigortalı çalışmaya başladıktan sonraki yaş düzeltmelerini kabul etmiyor. İş kazası ve meslek hastalığında ise hekim ya da sağlık kurulu raporuyla iş kazasının veya meslek hastalığının tespit edildiği tarihe kadar olan düzeltmeleri kabul ediyor, bu tarihten sonraki düzeltmeleri kabul etmiyor.

Yargıtay, yaş ile ilgili gerçek kayıtlar esas alınıp doğum tarihinin mahkeme kararı ile düzeltilmesi halinde bunu gerçek yaşın kayda yansıtılması olarak değerlendiriyor. Nüfusa asıl doğum günü yazılmayıp da küçük veya büyük yazılan kişi tarafından açılan davayı, doğum gününün düzeltilmesi sonucunu doğuran klasik yaş düzeltmesi davası olarak görmüyor. Yargıtay, bu tür davalar yaş düzeltmesi ile ilgili değil kayıt düzeltmesi ile ilgili olduğundan, emekli aylığı bağlanmasında bu düzeltmelerin dikkate alınması yönünde verilen kararları doğru buluyor.

İRADE DIŞI HATALAR DÜZELTİLİR

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan değişikliklere göre, dayanak belgesinde bulunduğu halde nüfus kütüklerine hatalı veya eksik tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler “hata” olarak değerlendiriliyor. Bu tür maddi hatalar, mahkeme kararına gerek olmaksızın Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü veya nüfus müdürlükleri tarafından düzeltilebiliyor. Bu şekilde yapılan kayıt düzeltme işlemleri 5510 Sayılı Kanun’a aykırı düşmediğinden, düzeltilmiş yaş dikkate alınıyor.

Hastaneden alınmış doğum belgesi gibi somut delile dayalı olarak gerek mahkemece, gerekse nüfus müdürlüklerince yapılan kayıt düzeltmeleri sonucu ortaya çıkan yaş değişiklikleri emeklilikte dikkate alınıyor. Somut belgeye dayanmayan ve sigortalı çalışmaya başlama tarihinden sonra gerçekleştirilen yaş düzeltmeleri ise dikkate alınmıyor.

ÇOCUĞUN YAŞINI DÜZELTMEK İÇİN BEKLEMEYİN

Çocuğunun yaşı çeşitli nedenlerle nüfus kaydına yanlış yazılmış olanların, düzeltme işlemini çocuk sigortalı çalışmaya başlamadan önce yaptırmaları gerekir.

Staj sigortası, emeklilikte dikkate alınmıyor. Bu nedenle, staj sigortası bulunan çocukların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmaya başlamadan önce yaşının düzeltilmesinde bir engel bulunmuyor. Önemli olan, yaş düzeltme işleminin normal sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önce yapılmasıdır.

Yaş düzeltmede mahkeme kararının kesinleştiği tarih dikkate alındığından, mahkeme sürecindeki olası gecikmelerin göz önünde bulundurularak yaş düzeltme işlemi için önceden hareket edilmesi gerekir.

NÜFUSTA DOĞUM GÜNÜ YAZMAYANLARIN DURUMU

Nüfus kayıtlarında bazen sadece yıl yazıyor, ay ve gün bilgisine yer verilmemiş olabiliyor. Bu durumdaki kişilerin doğum tarihi 1 Temmuz olarak kabul ediliyor. Emeklilik yaşı da 1 Temmuz’a göre hesaplanıyor.

Nüfus kaydında sadece ay ve yıl yazılı olanlarda ise doğum tarihi o ayın 1’i olarak kabul ediliyor.

Askerler ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sonrası emekli oldukları için nüfus kaydında ay ve gün yazılı olmayanlar ile doğum günleri 1 Eylül’den önce olanların yaş haddinden emeklilik işlemleri 1 Eylül tarihinde yapılıyor. Doğum tarihi 1 Eylül’den sonra olan askerler ise ertesi yılın aynı tarihinde yaş haddinden emekli ediliyor. Ahmet Kıvanç

https://www.haberturk.com/yas-buyuterek-emekli-olunur-mu-3600027-ekonomi

Yatırım Teşvik Sistemi Kapsamında Ortaya Çıkan Ertelenmiş Vergi Varlıklarının Finansal Tablo Dipnotlarında Açıklanması Hakkında Kurul Kararı

“Yatırım Teşvik Sistemi Kapsamında Ortaya Çıkan Ertelenmiş Vergi Varlıklarının Açıklanması Hakkında Kurul Kararı” 10.06.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Bilindiği üzere tasarrufları katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirmek, üretimi ve istihdamı artırmak amacıyla “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” kapsamında işletmelerimizin yatırımlarına çeşitli teşvikler sağlanmaktadır. Söz konusu teşviklerden birisi de gelir veya kurumlar vergisi indirimidir. Bu doğrultuda yatırım teşvik sisteminden faydalanan işletmeler, bu kapsamda gelecek dönemlere devreden vergi avantajlarına sahip olduklarından TMS 12 Gelir Vergileri (TMS 12) uyarınca finansal tablolarına ertelenmiş vergi varlıkları yansıtmaktadır. Bununla birlikte söz konusu ertelenmiş vergi varlığının karşılığında Kâr ve Zarar ve Diğer Kapsamlı Gelir Tablosuna “Ertelenmiş Vergi Geliri” yansıtılmakta ve dönem kârı da bu kalemden doğrudan etkilenmektedir. Bu bağlamda yatırım teşviklerinin finansal tablolarda artan etkisi ve bu etkinin kaynaklarının daha anlaşılabilir ve daha şeffaf bir biçimde sunulabilmesi için Kurumumuz tarafından 07.06.2023 tarih ve 17345 sayılı Kurul Kararı (Karar) alınmıştır.

İlgili Karar uyarınca Yatırım Teşvik Sisteminden faydalanan kamu yararını ilgilendiren kuruluşlar (KAYİK’ler) ile zorunlu ya da isteğe bağlı olarak Türkiye Finansal Raporlama Standartlarını uygulayan büyük işletmelerin söz konusu teşvikler kapsamındaki indirimli gelir veya kurumlar vergisi uygulamasından doğan ertelenmiş vergilere ilişkin olarak “Yatırım Teşvik Sistemi Kapsamında Elde Edilen Vergi Avantajları” başlığı altında aşağıdaki ilâve hususları açıklamaları gerekmektedir:

– Yatırım teşviklerinden kaynaklanan vergi avantajının cari dönem vergisine tekabül eden kısmı.

– Yatırım teşviklerinden kaynaklanan ertelenmiş vergi varlıklarının kullanılması beklenen dönem(ler).

– Yatırım teşviklerinden doğan ertelenmiş vergi varlıklarının dönemler itibarıyla yıl bazında geri kazanılması beklenen kısımları.

– Yatırım teşviklerinden doğan ertelenmiş vergi varlıklarının finansal tablolara yansıtılmasında kullanılan önemli muhakeme ile önemli varsayımlar.

– Yatırım teşviklerinden doğan ertelenmiş vergi varlıklarının finansal tablolara alınmasında kullanılan kilit varsayımlardaki değişikliklerin, ertelenmiş vergi varlıkların geri kazanılabilirliğine olan etkileri ve bu etkilere ilişkin açıklama.

– Yatırım teşviklerinden doğan ertelenmiş vergi varlıklarında kullanılan varsayımlara ilişkin duyarlılık analizleri.

Yukarıdaki açıklamalara 1.1.2023 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerine ait yıllık ve ara dönem finansal tablo dipnotlarında yer verilmesi gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak: Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
  • Reklam Harcaması Sponsorluk Harcaması Farkı * Reklam Harcaması: Şirketin pazarlama ve tanıtımı kapsamında ticari kazancın…
Top