Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile özel matrah şekillerine konu bir kısım teslimlerin KDV oranlarında değişikliğe gidilmiştir. Cumhurbaşkanı Kararının 01.04.2022 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından 41 Seri No.lu KDV Genel Tebliği 21 Nisan 2022 Tarih ve 31816 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış ve birçok alanda yenilikler getirmiştir. Bu yeniliklerin yanı sıra konut teslimlerinde KDV oranlarının yeniden belirlenmesine yönelik de bir kısım düzenlemelere yer verilmiştir.

Bu çalışmamızda değerli okurlarımızdan gelen taleplerde dikkate alınarak, konut teslimlerinde uygulanacak KDV oranlarının belirlenmesine yönelik detaylı bilgiler, örnek olaylar eşliğinde sunulacaktır.

1. KDV Oranlarında Yasal Dayanak

KDV oranlarına ilişkin yasal düzenleme 3065 sayılı KDV Kanununun 28. maddesinde yapılmış ve bu madde de oranın (yasal oranın) %10 olduğu belirtilmiştir. Ancak bu oranın %1’e indirilebilmesi ile dört katına (%40) çıkartılmasında Cumhurbaşkanına (Mülga Bakanlar Kurulu) yetki verilmiştir.

Bakanlar kurulu bu yetkiye dayanarak 24/12/2007 tarihinde 2007/13033 sayılı kararla 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnameye son vermiş ve KDV’de %1, %8 ve %18 şeklinde üç oran belirlemiştir.

2007/13033 sayılı kararın 1. maddesinin 1. fıkrasının;

bendinde %18 oranına (ekli listelerde yer almayanlar için),

bendinde %1 oranına (ekli I sayılı liste de yer alanlar için),

c bendinde de %8 oranına (ekli II sayılı liste de yer alanlar için) yer vermiştir.

2007 yılından bu yana bazı kalemlerinde zaman zaman değişiklik olsa da 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı KDV oranlarının belirlenmesinde hali hazırda temel ölçüttür.

2. Konut Teslimlerinde Özel Matrah Şekli

Bilindiği üzere; KDV Kanununun 23. maddesinde bir kısım işlemlere yönelik özel matrah şekillerinin düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan maddeye 7104 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile f bendi eklenmiş ve bu bentte “İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, katma değer vergisi mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır” ifadelerine yer verilmiştir.

Motorlu taşıt ve taşınmaz ticareti yapanlara 7104 sayılı kanunla özel matrah uygulama şekli getirilmiştir. Özel matrahın uygulanmasına yönelik detaylı açıklamaya 19 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde yer verilmiştir. Kanun maddesinin lafzı ile anılan tebliğe bakıldığı zaman özel matrah şeklini uygulayacak olanların motorlu kara taşıtı ticareti yapanlar ile taşınmaz ticareti yapanların olduğu görülmektedir. Daha açık bir ifadeyle KDV Genel Uygulama Tebliğindeki ifadeler de dikkate alındığında sadece yetki belgesine haiz galericiler ile emlakçılar tarafından özel matrah şekilleri uygulanabilecektir.

Taşınmaz ticareti ile iştigal edenlerin kimler olduğu 19 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde açıklanarak, 5/6/2018 tarihli ve 30442 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik kapsamında yetki belgesi alan ticari işletmeler ile esnaf ve sanatkârların olduğu belirtilmiştir. Taşınmaz ticareti ile iştigal etmekle birlikte henüz yetki belgesi almamış olanlar, Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmeliğe göre yetki belgesi alınması için verilen süre ile sınırlı olmak üzere yetki belgesi olmaksızın, özel matrah şeklini uygulayabileceklerdir.

Taşınmaz ticareti ile uğraşan emlakçıların özel matrah şekli uygulayabilmesi için birincisi bu alanda yetki belgesine haiz olması, ikincisi gayrimenkulün vasfında esaslı değişiklik yapmamış olması ve üçüncüsü de gayrimenkulü KDV mükellefiyeti olmayan yâda istisna kapsamında olan kişilerden almış olması gerekmektedir. Bu şartı sağlayan emlakçılar alış bedeli ile satış bedeli arasındaki müspet fark üzerinden KDV hesaplaması yapacaktır.

3. Taşınmaz Satışında KDV Oranı

24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan KDV oranlarının uygulanmasına yönelik 5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 29.03.2022 tarih ve 31793 sayılı resmi gazete de yayımlanmasıyla birlikte; 01.04.2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, bazı kalemlerin KDV oranında değişikliğe gidilmiştir. KDV oranları değişen işlemlerin başında ise gayrimenkul teslimlerindeki KDV oranı gelmektedir.

2007/13033 sayılı kararın 1. maddesinin 1. fıkrasının bendinde %18 oranına (ekli listelerde yer almayanlar için) bendinde %1 oranına (ekli I sayılı liste de yer alanlar için) ve c bendinde de %8 oranına (ekli II sayılı liste de yer alanlar için) yer verilmiştir.

5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 9. maddesi ile 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli II sayılı (%8 Oran) listeye 36 ve 37. maddelerin eklenmesiyle arsa ve arazi teslimleri ile konut teslimlerinde net alanın 150 m2’ye kadar olan kısım için %8 KDV oranı ön görülmüştür. Hatırlanacağı üzere daha önceden arazi ve arsa teslimlerinde KDV oranı %18 olarak uygulanırken, konut teslimlerinde diğer şartlarla birlikte net alanı 150 m2 olanlar için %1 uygulanıyordu. 01.04.2022 tarihinden itibaren bu oran %8’de eşitlenmiştir.

Yine hatırlanacağı üzere 5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararından önce konut teslimlerinde KDV oranı uygulanırken, net kullanım alanına, arsa değerine, riskli bölge de olup olmamasına göre değişmekteydi. Bu uygulamaya 01.04.2022 tarihinden itibaren büyük oranda son verilmiştir.

Uygulamaya son verirken de 01.04.2022 tarihi esas alınmıştır. Bu tarihten önce alınan yapı kullanım izin belgesi ile kamu kurum ve kuruluşları ile bunların iştirakçileri tarafından ihalesi yapılan konutların tesliminde 01.04.02022 tarihinden öncesinin esas alınacağı 5359 sayılı kararın 10. maddesinde yer almıştır. Yine bu madde de anılan Cumhurbaşkanı Kararının 1 ve 4. maddelerinde yer alan değişiklik/kaldırmanın uygulama tarihi olarak 01.04.2022 tarihi referans alınmıştır.

5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 1. maddesine bakıldığında 2007/13033 sayılı Kararın 1. maddesinin 6. fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir. Anılan Bakanlar Kurulu Kararının 6. maddesine bakıldığında ise lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2 vergi değerine göre vergilendirme istenilmekteydi. Diğer bir ifadeyle de risk ve kentsel dönüşüm halleri hariç arsanın birim m2 değerinin belirlenen tutarı aşması halinde KDV oranı konutların net kullanım alanına bakılmaksızın 01/01/2013 tarihinden itibaren %8 veya %18 oranında KDV’ye tabi tutuluyordu. Bu uygulamaya 01.04.2022 tarihinden itibaren son verilmiş olmakla birlikte daha önceden (01.04.2022 öncesi) yapı ruhsatı alınmışsa veya ihalesine çıkılmışsa anılan hüküm uygulanmaya devam edecektir. Diğer bir ifadeyle de konutların metre karesine bakılmaksızın arsa değeri üzerinden KDV oranı belirlenecektir.

5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 4. maddesine bakıldığında ise daha önceden net metre karesi 150 m2 kadar olanlar için %1 oranında uygulanacak olan KDV oranının afet riski alanında olanlara tesliminde 150 m2 kadar olan kısımlar için %1 olarak uygulanmaya devam edeceğinin ifade edildiği görülmektedir. Bu maddenin yürürlüğünde de 01.04.2022 tarihinin referans alınması gerekmektedir.

Bu bölümde anlatılmak istenilen özetlenecek olunursa konut teslimlerinde 01.04.2022 tarihi yeni KDV oranlarının uygulanmasında milat olarak kabul edilmektedir. Öncesi ve sonrasına göre KDV oranı değişmektedir. Öncesi ve sonrasının belirlenmesinde ise yapı ruhsatının alınma tarihi ile kamu kurum ve kuruluşları ile iştirakleri tarafından yapılan ihale tarihi uygulanacak olan KDV oranında temel ölçüt olacaktır. Yani yapı ruhsatı veya ihalesi 01.04.2022’den önce ise önceki oranlar, sonra (01.04.2022 dâhil) ise yeni oranlar uygulanacaktır. Yapsat işiyle uğraşan mükellefler, stoklarında konut bulunduran aracı kuruluşlar dâhil hepsi için referans 01.04.2022 tarihi olacaktır.

4. Örnek Olaylar

Çalışmamızın bu bölümünde konunun daha iyi anlaşılması için bir birinden bağımsız olarak örnek olaylar sunulup, açıklamalarına yer verilecektir.

Örnek Olay 1: Yetki belgesine haiz X emlak şirketi, KDV mükellefiyeti olmayan vatandaş V’den 700.000-TL’ye aldığı bir arsa ile bir daireyi KDV hariç 750.000-TL’ye satmıştır. X emlak şirketinin tanzim edeceği faturadaki KDV oranı nasıl olmalı (?)

X emlak şirketi yetki belgesine haiz olması hasebiyle KDV mükellefiyeti bulunmayan vatandaş V’den yaptığı bu alımın, satışı sırasında KDV Kanununun 23/f kapsamında özel matrah şekli uygulayacaktır. Özel matrah şekli uygularken cinsine (arsa-daire gibi) bakmaksızın satış bedeli ile alış bedeli arasındaki (750.000-750.000=50.000) müspet farka %1 oranında KDV uygulayacaktır. Buna göre fatura da yer alması gereken işlem tutarı aşağıdaki şekilde olacaktır.

KDV Hariç Tutar 750.000 TL
Hesaplanan KDV Tutarı (%18) 50.000*0,01=500
Toplam Tutar 750.500-TL

Örnek 2:  Y yapsat şirketi stoklarında kalan ve net kulanım alanı 150 m2’yi aşmayan (2007/13033 sayılı Kararın 1. maddesinin 6. fıkrası kapsamında olmayan) konutların bir kısmının satış ve teslimini 30.03.2022 tarihinde bir kısmınınkini ise 30.04.2022 tarihinde yapmıştır. Bu teslimlerin KDV oranları nasıl olmalı (?)

Y yapsat şirketinin satmış olduğu konutların öncelikle inşaat yapım ruhsatının tarihine bakılması gerekmektedir. İnşaat yapım ruhsatının tarihi 01.04.2022 tarihinden önceyse 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararından önceki hükümlerin uygulanması, 01.04.2022 tarihinden sonraysa (01.04.2022 tarihi dâhil) 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının uygulanması gerekmektedir.

Örneğimizde Y yapsat şirketinin teslime konu ettiği konutların teslim tarihleri de göz önünde bulundurulduğunda bu konutların yapı ruhsat belgelerinin 01.04.2022 tarihinden önce alındığı görülmektedir. Bu nedenle yapı ruhsatı belgesinin tarihi dikkate alınarak, teslim tarihine bakılmaksızın KDV oranlarının belirlenmesinde 5359 sayılı karar öncesi hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre net kullanım alanının 150 m2’nin altında olması, arsa değerinin belirlenen değerden düşük olması ve yapı ruhsat tarihinin de 01.04.2022’den önce olması hasebiyle gerek 30.03.2022 tarihindeki teslimler olsun, gerekse 30.04.2022 tarihindeki teslimler olsun %1 oranında KDV uygulamasına konu edilecektir.

Örnek Olay 3:  Müteahhitlik faaliyetiyle uğraşan Z firması 04.04.2022 tarihinde yapı ruhsatını aldığı konutların inşasını tamamlayarak teslimlerini 03.03.2023 tarihinde gerçekleştirmiştir. Konutların net kullanım alanlarının 180 m2 olduğu ve satış fiyatlarının KDV hariç 1.200.000-TL olduğu bilinmektedir. Uygulayacağı KDV oranları nasıl olmalı (?)

Yapı ruhsatı 01.04.2022 tarihinden sonra alındığı için uygulanacak KDV oranlarında mevcut haliyle 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının aranması gerekmektedir. Anılan karara bakıldığı zaman 9. maddesiyle 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli II sayılı listeye 36. maddenin eklendiği görülmektedir. Eklenen madde ile konutların net kullanım alanlarının 150 m2’ye kadar olan kısımları için %8 oranında KDV oranı uygulanması gerekmektedir. 150 m2’yi aşan kısım için ise I ve II sayılı listelerde yer almadığı da göz önünde bulundurularak %18 oranında (genel oranda) KDV hesaplamasının yapılması gerekecektir.

Hesaplama yaparken de öncelikle KDV hariç tutarın belirlenmesi daha sonra 150 m2’yı aşan kısmın toplam kısım içerisindeki oranının belirlenmesi ve bu oranlamaya göre hesaplanacak KDV tutarlarının belirlenmesi gerekmektedir. Örneğimize bakıldığında net kullanım alanının 180 m2 olduğu görülmekte olup, aşan kısmın oranı (180-150/180=) 1/6 şeklinde hesaplanmaktadır. Yani net kullanım alanının 1/6’sı %18 KDV oranına tabi olurken, kalan 5/6’sı %8 KDV oranına tabi olacaktır. Konut satış bedelinin 1.200.000-TL olduğu dikkate alındığında bunun altıda biri olan 200.000-TL kısmı için %18 oranında KDV hesaplanırken, altıda beşi olan 1.000.000-TL için %8 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

Faturada yer alacak işlemin aşağıdaki gibi olması gerekecektir.

KDV Hariç Tutar 1.200.000 TL
% 18 Oranına Tabi Tutar 200.000=> 200.000*0,18= 36.000 TL
% 8   Oranına Tabi Tutar 1.000.000=>1.000.000*0,8= 80.000 TL
KDV Dahil Tutar 1.316.000 TL

Ayrıca belirtmekte fayda görülmektedir ki konut teslimi nedeniyle indirimli orana tabi (%8) işlemler için KDV iade talebinde bulunulması halinde, yüklenime konu KDV belirlenirken 150 m2’yi aşan kısma isabet eden tutarın yüklenimlere dâhil edilmemesi gerekecektir. Zira indirimli orana tabi işlemlerden dolayı KDV iadesinde iade talebinde bulunulabilmesi için teslime konu işlemin indirimli orana tabi olması gerekmektedir. Burada 150 m2’yi aşan kısım için indirim oranından bahsedilemeyeceği için yüklenim tutarından da bahsedilmemesi gerekecektir.

Sonuç

5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile gayrimenkul teslimlerinin KDV oranlarında önemli değişikliklere gidilmiştir. Söz konusu değişiklere istinaden gelen soruların cevabı örnek olaylar eşliğinde sunulmuştur.

5359 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 01.04.2022 tarihi yapılacak işlemlerde adete milat olarak kabul edilmiş ve öncesi-sonrası şeklinde ayrımlar oluşmuştur.

01.04.2022 tarihinden önce yapı ruhsatı alınanlar ile kamu kurum ve kuruluşları ile bunların iştirakçileri tarafından ihalesi yapılan konutların inşası için 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararından önceki hükümler uygulanacaktır.

Gayrimenkullerde konut tesliminin yanı sıra arsa ve arazilerin teslimlinde de KDV oranlarında değişikliğe gidilmiş ve %18’den %8 indirilmiştir. KDV oranlarındaki bu değişikliğin sadeleştirme amacı da göz önüne alındığında konutların yanı sıra işyeri teslimlerinde de KDV oranının %8 indirilmesi kanaatimizce yerinde olacaktır.

Faruk TAŞYÜREK
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.alomaliye.com/2022/05/17/konut-teslimlerinde-kdv-orani-ve-emlakcilarin-durumu/

Kaynakça

– 3065 sayılı KDV Kanunu

– 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı

– KDV Uygulama Genel Tebliği

– 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı

– 41 Seri No.lu KDV Genel Tebliği

– www.gib.gov.tr

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.12.) bölümünde, belirlenmiş alıcılara karşı ifa edilen her türlü baskı ve basım hizmetlerinde alıcılar tarafından 7/10 oranında (01.3.2021 tarihine kadar 5/10) kdv tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir. Belirlenmiş alıcılar, tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) bölümünde aşağıdaki şekilde sayılmıştır.

– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,

– Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,

– Döner sermayeli kuruluşlar,

– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

– Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,

– Bankalar,

– Sigorta ve reasürans şirketleri,

– Sendikalar ve üst kuruluşları,

– Vakıf üniversiteleri,

– Mobil elektronik haberleşme işletmecileri,

– Büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri,

– Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),

– Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,

– Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşlar,

– Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,

– Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,

– Payları Borsa İstanbul (BİST)A.Ş.’nde işlem gören şirketler,

– Kalkınma ve yatırım ajansları.

Okul aile birlikleri ve Sağlık Bakanlığına bağlı aile hekimliği kurumları, belirlenmiş alıcı olarak değerlendirilmez.

Ayrıca 35 Seri Numaralı KDV Tebliği ile 01.3.2021 tarihinden itibaren ticari reklam hizmetlerinde hem belirlenmiş alıcılar hem de diğer kdv mükellefi olan alıcılar tarafından 3/10 oranında kdv tevkifatı yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Baskı ve basım hizmetleri ile ticari reklam hizmetlerinin iç içe girdiği durumlarda kdv tevkifatının hangi kapsamda yapılacağı konusundaki açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

Baskı ve Basım Hizmetlerinde 7/10 KDV Tevkifatı :

Belirlenmiş alıcılara verilen; kitap, ansiklopedi, risale, dergi, broşür, gazete, bülten, basılı kağıt, katalog, afiş, poster, dosya, klasör, matbu evrak, makbuz, kartvizit, antetli kağıt, zarf, bloknot, defter, ajanda, takvim, her çeşit belge ve sertifika, davetiye, mesaj ve tebrik kartı, etiket, ambalaj, test gibi süreli veya süresiz yayınlar ile diğer ürünlerin her türlü (cd, vcd, dvd gibi baskılar dâhil) baskı ve basımı hizmeti ile bunların veya her çeşit evrakın ciltlenmesine ilişkin hizmetler tevkifata tabidir.

Bir işlemin baskı ve basım hizmeti olarak kdv tevkifatına tabi olabilmesi için hizmet niteliğinde olması gerekir, yani mal teslimleri tevkifata tabi değildir. Bir işlemin teslim veya hizmet olup olmadığının tespitinde işlemin ağırlığı rol oynamaktadır. 60 Numaralı KDV Sirkülerinde yapılan açıklamalara göre, örneğin plastik kağıt üzerine marka, içerik, kullanım tarihi, renk, logo gibi bilgiler basılmak suretiyle kağıdın değeri 1 Kuruştan 5 Kuruşa çıkmaktaysa, bu işlemin hizmet niteliğinde olduğu kabul edilecektir. Benzer şekilde, koli olarak kullanılan bir kartonun üzerine firma adı veya logosu basıldığında kolinin fiyatı değişmiyorsa veya cüzi miktarda artıyorsa bu işlemin niteliği teslimdir.

Üretimde kullanılacak kâğıt, boya ve benzeri ham ve yardımcı maddelerin siparişi veren belirlenmiş alıcı tarafından temin edilip edilmemesi tevkifat uygulamasına engel değildir. Ayrıca, söz konusu işlemler hizmet niteliğinde olduğundan, baskısı yapılmış ve piyasada satışa sunulmuş hazır haldeki ürünlerin doğrudan alımında tevkifat uygulanmayacaktır. Bu kapsamda, hizmetin veya faaliyetin gerektirdiği kırtasiye, basılı kağıt, defter ve benzeri malların alımı bu bölüm kapsamında değerlendirilmeyecektir. Sirkülerde verilen örneklere göre, belirlenmiş alıcı tarafından üretilen kek için kullanılan ve firmanın marka ve logosunun basılı olduğu ambalaj malzemesi temini hizmet sayılırken, bu keklerin taşınması için kullanılan karton kutu temini teslim olarak sayılmıştır.

Aynı şekilde, gıda, boya ve kozmetik sektöründe kullanılan ve firma bilgilerini ihtiva edecek şekilde üretilen plastik kapların satışı, ofset, flekso ve rotogravür teknikleriyle baskı yapılan ambalaj kutularının temini, içecek konulan teneke kutular, bu kutuların konulacağı karton kutular ve plastik şişe kapakları firma bilgilerinin basımı ile temin edilmesi işlemi teslim sayıldığından kdv tevkifatı yapılmayacaktır.

Ticari Reklam Hizmetlerinde 3/10 KDV Tevkifatı :

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.15.) bölümünde, 01.3.2021 tarihinden itibaren, hem belirlenmiş alıcıların hem de diğer kdv mükelleflerinin ticari reklam hizmeti alımlarında 3/10 oranında kdv tevkifatı uygulanacağı belirtilmiştir.

Ticari reklam, ticaret, iş, zanaat veya bir meslekle bağlantılı olarak; bir mal veya hizmetin satışını ya da kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları bilgilendirmek veya ikna etmek amacıyla reklam verenler tarafından herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla gerçekleştirilen pazarlama iletişimi niteliğindeki duyurulardır. Tevkifat kapsamına, mal veya hizmetlerin tanıtım ve pazarlamasına yönelik her türlü ticari reklam hizmeti alımları (reklama ilişkin danışmanlık, reklamın planlanması, reklam içeriğinin hazırlanması ve tasarımı, reklamın yayımlanması gibi reklama yönelik hizmetler dahil) girmektedir. Yüklenicileri tarafından tamamen veya kısmen alt yüklenicilere veya daha alt yüklenicilere devredilen ticari reklam hizmetlerinde, işi devreden her yüklenici tarafından, kendisine ifa edilen hizmete ait KDV üzerinden tevkifat yapılır. Reklam hizmetinin, reklam ajansları üzerinden alınması, söz konusu ajansların bu kapsamda alacakları yayın, prodüksiyon gibi reklama yönelik hizmetlerin tevkifata tabi tutulmasına engel teşkil etmez. Profesyonel spor kulüplerinin (şirketleşenler dahil) reklam hizmetleri kapsamında 9/10, tasarımı yapılmış olan reklamlara ilişkin baskı ve basım hizmeti alımları baskı ve basım hizmetleri kapsamında 7/10 kdv tevkifatına tabidir.

Gelir İdaresi Özelgeleri de Dikkate Alınarak Özetlenen Örnekler :

Belirlenmiş alıcıların kapı isimliği alımlarında, isim basım işi, söz konusu teslimin tali unsurunu oluşturduğundan mal teslimi olarak değerlendirilecek ve kdv tevkifatına tabi tutulmayacaktır. Bu görüşün dayanağı, kapı isimliği malzemesine nazaran basım işinin değerinin cüzi tutarda görülmesidir. Mevcut isimliklerde yazı değişimi işlemi ve dijital baskı işleminde 7/10 kdv tevkifatı uygulanacaktır. Yapılan cam kumlama (camın üzerine puslu görüntü verme çalışması) işlemi kdv tevkifatına tabi değildir.

Belirlenmiş alıcılara yapılan broşür, el ilanı, digital fibermark baskı vb. işleri 7/10 kdv tevkifatına tabidir.

Belirlenmiş alıcılara tasarım ve dizayn çalışmaları yapılan, baskı işlemleri anlaşmalı matbaalara yaptırılan katalog, broşür ve kitapçıkların basım hizmeti 7/10 kdv tevkifatına tabidir. Belirlenmiş alıcılar dışındaki kdv mükelleflerinin matbaalardan aldıkları bu hizmetler üzerinden tevkifat yapılmaz. Ayrıca fotoğraf çekimi, kuaför ve ambiyans hizmetlerinin de baskı hizmetinin bir unsuru olarak baskı hizmeti ile birlikte verilmesi halinde tevkifat yapılması gerekmektedir.

Belirlenmiş alıcılara verilen dergi, broşür, kitapçık, afiş, davetiye tasarım işleri tevkifata tabi tutulmazken, tanıtım filmi bize göre, ticari reklam hizmeti kapsamında 3/10 tevkifata tabi tutulmalıdır.

– Tabela imalatı, stand tasarım ve imalatı gerek reklam hizmeti ve gerekse baskı ve basım hizmeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden kdv tevkifatına tabi değildir.

Belirlenmiş alıcılara verilen branda üzerine dijital baskı hizmetleri 7/10 oranında kdv tevkifatına tabidir.

Belirlenmiş alıcılara verilen fuar, etkinlik ve organizasyon hizmetleri 5/10 oranında kdv tevkifatına tabidir.

Belirlenmiş alıcıların anket firmalarından aldığı anket hizmetinde, anket yapanların, alıcının sevk, idare ve kontrolünde bulunması halinde (9/10) oranında, anket yapanların alıcının sevk, idare ve kontrolünde bulunmaması halinde, 5/10 oranında KDV tevkifatı uygulanması gerekmektedir. Tevkifat oranının tespit edilebilmesi için hizmet alım sözleşmesindeki hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir. Aynı şekilde danışmanlık ve halkla ilişkiler hizmetleriyle, defile organizasyonu düzenlenmesi, host ve hostes hizmeti alınmasında da yine sözleşmedeki açıklamalar dikkate alınarak 5/10 veya 9/10 tevkifat yapılmalıdır.

– Grafik ve tasarım işleri, baskı ve basım işleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden tevkifata tabi değildir. Ancak ticari reklam hizmeti ile ilgili tasarım hizmetleri 3/10 kdv tevkifatına tabidir.

Televizyon ve gazetede reklam yayımlanması hizmetleri 3/10 kdv tevkifatına tabidir.

Billboardlarda reklam yayımlanması hizmeti 3/10 kdv tevkifatına tabidir.

– KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.13.) bölümünde; KDV mükellefleri tarafından, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlar, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, döner sermayeli kuruluşlar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları ile kalkınma ajanslarına ifa edilen ve Tebliğde özel olarak belirlenmeyen diğer bütün hizmet ifalarında söz konusu alıcılar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır, hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, yukarıdaki alıcılar tarafından alınan web sitesi tasarımı, dijital dünyada takibi hizmetleri ve medya takip hizmetlerinin 5/10 oranında tevkifata tabi olduğu düşünülmektedir.

– Reklam ve baskı malzemelerinin satışı teslim mahiyetinde olduğundan kdv tevkifatına tabi değildir.

Hüseyin DEMİR

Yeminli Mali Müşavir

https://www.kardemymm.com.tr/

Bilindiği üzere, 16/2/2021 tarihli R.G’de yayımlanan 35 Seri No.lu KDV Tebliğinin 15 inci maddesi ile tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartı getirilmişti.

1 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe giren Tebliğ değişikliğinin yürütmesi, Danıştay Dördüncü Dairesinin 1/2/2022 tarih ve Esas No:2021/2647 sayılı Kararı ile durdurulmuş; bu karara karşı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan itiraz ise Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca 23/3/2022 tarih ve İtiraz No: 2022/3 sayılı Karar ile reddedilmiştir.

Söz konusu Yazı aşağıdaki gibidir:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Sayı: E-64994458-130[5509-815]-63230

Konu: Genel Yazı

DAĞITIM YERLERİNE

Tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu Katma Değer Vergisi (KDV) Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmesine ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 35 Seri No.lu Tebliğin 15 inci maddesindeki "Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.1.) bölümünün ikinci paragrafında yer alan "şartı aranmaz" ibaresi "şarttır" olarak değiştirilmiştir." şeklindeki düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Danıştay Dördüncü Dairesinin 1/2/2022 tarih ve Esas No:2021/2647 sayılı Kararı ile anılan Tebliğin 15 inci maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olup, bu karara karşı Bakanlığımız tarafından yapılan itiraz üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca 23/3/2022 tarih ve İtiraz No:2022/3 sayılı Kararı ile itirazımızın reddine karar verilmiştir.

Buna göre, Danıştay Dördüncü Dairesinin 1/2/2022 tarih ve Esas No:2021/2647 sayılı Kararı ile KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 35 Seri No.lu Tebliğin 15 inci maddesinin yürütmesi durdurulduğundan, tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmiş olması şartı mükelleften aranmayacaktır.

Ancak, bu kapsamdaki iade taleplerine ilişkin olarak vergi dairelerince, alıcılar tarafından tevkif edilen KDV'nin Hâzineye intikal edip etmediği hususunun araştırılması ve Hâzineye intikal etmediği tespit edilen vergilerin takip ve tahsili bakımından gecikmeksizin işlem yapılması uygun olacaktır.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Mehmet ARABACI

Bakan a.

Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı

Ek :

1- Danıştay Dördüncü Dairesinin 1/2/2022 tarih ve Esas No:2021/2647 sayılı Kararı
2- Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 23/3/2022 tarih ve İtiraz No:2022/3 sayılı Kararı

Dağıtım :
Vergi Dairesi Başkanlıklarına Defterdarlık Gelir Müdürlüklerine

Konunun özeti

22 Ocak 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7351 sayılı Kanun’la, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde yapılan düzenlemeyle; kurumların ihracattan ve üretim faaliyetinden elde ettikleri kazançlarına uygulanacak kurumlar vergisi oranının 1 puan indirimli uygulanması öngörüldü.

İlk uygulamasını bugünlerde yaptığımız bu düzenleme, ihracat ve/veya üretim faaliyetinde bulunan kurumların, ihracattan veya üretimden elde edilen kazançlarının ayrıca belirlenmesini gerektiriyor.

Eğer bir şirket örneğin sadece üretim yapıyor ve ürettiği ürünlerin tamamını ihraç ediyorsa indirimli oranın uygulanacağı kazancı bulmak kolay. Ancak genel olarak bir faaliyetten elde edilen kazancın hesaplanması hiç de kolay değil.

Konunun işi zorlaştıran birden çok boyutu var. Özellikle üretim faaliyetinden elde edilen kazançlarda; birden fazla mal üretiliyorsa, malların bir kısmı iç piyasaya bir kısmı yurt dışına satılıyorsa, üretim süreçleri iç içeyse, üretilen ve ihraç edilen malların aynı zamanda alım-satımı yapılıyorsa ve daha birçok duruma bağlı olarak kazanç tespiti zorlaşıyor. Hem satılan malın maliyetinin belirlenmesinde, hem ortak gider ve gelirlerin dağıtımında yapılan varsayımlar ve farklı uygulamalar, faaliyet gelirinin çok farklı hesaplanabilmesi sonucunu yaratabilir durumda.

Ortak giderlerin dağıtımı konusunu bir başka makaleye bırakarak, faiz ve kur farkları gibi üretim ve ihracatla ilgisi doğrudan olmayan pasif gelir unsurlarının durumunu bu makalede incelemek istedim.

Gelir İdaresi’nin yorumu

Konuyla ilgili açıklamaların yapıldığı Genel Tebliğ 14 Mayıs 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı. Tebliğde şu açıklama yer alıyor:

“Gerek ihracat faaliyeti gerekse üretim faaliyeti kapsamında doğan alacaklara isabet eden kur farkı, faiz ve benzeri gelirler 1 puan indirim uygulanacak kurum kazancı kapsamında değerlendirilirken, bu faaliyetler kapsamındaki alacakların tahsilinden sonra oluşan kur farkı, faiz ve benzeri gelirlerin ise söz konusu indirimden yararlanamayacağı tabiidir.”

Görüldüğü üzere İdare, faiz, kur farkı ve benzeri gelirleri, kapsamdaki faaliyetlerden doğan alacakların tahsil tarihine kadar olan kısım ve sonraki dönemlere ilişkin kısım olarak ayırıyor. Tahsilata kadar olan kısmı, indirimli oran uygulaması kapsamında görüyor, sonraki kısmı görmüyor.

Benzer uygulamalar

Belirli faaliyetlerden oluşan kazancın ayrıca tespitini gerektiren yaygın uygulamalar öteden beri var. Bu çerçevede örneğin;

- Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları,

- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde faaliyet gösteren mükelleflerinin, Bölgedeki yazılım, tasarım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları

- Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı gemilerin ve yatların işletmesinden elde edilen kazançlar,

kurumlar vergisinden müstesna. Bu istisnaların tamamında da bir faaliyet kazancının diğer gelirlerden ayrılarak ayrıca tespiti gerekiyor. İhracat ve üretim faaliyetinden elde edilen kazancın ayrıca tespiti uygulamasından bir farkı yok.

Benzer uygulamalarda kazanç tespiti

Yukarıda, kazancı kurumlar vergisinden müstesna üç örnek faaliyet saydım. Bu faaliyetlere ilişkin kazancın nasıl tespit edileceği, pasif gelir unsurlarının faaliyet geliri olup olmadığı konuları, en azından teorik olarak artık netleşmiş durumda.

Saydığım faaliyetlerden elde edilen kazancın nasıl tespit edileceği konusunda en ayrıntılı açıklama, serbest bölge kazancının tespitiyle ilgili olarak, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde yer alıyor.

Tebliğde özetle;

- Serbest bölgelerde yürütülen faaliyetlerden doğan alacaklara ilişkin kur farkı ve vade farkı gelirlerinin istisna kapsamında değerlendirileceği,

- Serbest bölgelerde yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen hasılatın, serbest bölgelerde yürütülen faaliyetler çerçevesinde yapılacak ödemelerde kullanılıncaya kadar geçici olarak serbest bölgelerde mevduat hesaplarında veya repo işlemlerinde değerlendirilmesi sonucu elde edilen gelirlerin de söz konusu istisnadan yararlanabileceği,

- İstisnanın, bunun dışında, serbest bölgelerde elde edilmiş olsa dahi faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirlere teşmil edilebilmesinin mümkün olmadığı,

- Bu çerçevede örneğin; merkezi Ankara’da bulunan şirketin serbest bölgede konfeksiyon imalatı ve satışı faaliyetiyle uğraşan şubesinin, bu faaliyet çerçevesinde 15 Nisan 2007 tarihinde elde ettiği hasılatının 4 Haziran 2007 tarihinde yapacağı borç ödemesine kadar repoda değerlendirilmesi halinde, bahse konu repo işleminden elde edilen gelirlerin istisnadan yararlanabileceği,

açıklanmış.

Tebliğde benzer açıklama, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerle yapılan deniz taşımacılığı faaliyetlerinden elde edilen kazançlar bölümünde de tekrarlanmış. Bu kazançlarla ilgili olarak Tebliğde

- Anılan faaliyetler nedeniyle doğan alacaklara ilişkin kur farkı ve vade farkı gelirlerinin kurumlar vergisinden istisna edilmesinin mümkün olduğu,

- Anılan sicile kayıtlı gemilerle yapılan deniz taşımacılığı ile ilişkili olmaksızın elde edilen kur farkı, vade farkı gelirleri ile faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirler için söz konusu istisnanın uygulanamayacağı belirtilmiş.

Tebliğde yer alan açıklamalar Kanun’a uygun mu?

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde serbest bölge faaliyet kazancının tespitiyle ilgili olarak yapılan açıklamalar uzun süredir uygulanıyor. Tebliğde yer alan açıklamaların istisna kazanç tutarını Kanun’a aykırı olarak sınırladığına ilişkin iddialar geçmişte yargıya taşındı ve açıklamaların kanuna uygun olduğu uzun yargılama süreci sonunda netleşti. Ancak istisna kazancı, faaliyete ilişkin alacağın tahsilinden sonraki sürece de taşıyan kısım eskiden beri bu haliyle uygulanıyor.

Bu çerçevede tebliğde yer alan açıklamaları gelinen noktada tartışmaya gerek yok.

Genel Tebliğ’de, Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı gemilerin işletilmesinden elde edilen kazançla ilgili açıklamalar konusunda da bir tartışma yok. Bu konudaki açıklamalar serbest bölge kazançlarıyla ilgili açıklamalar kadar net olmasa da, serbest bölge kazançlarıyla ilgili açıklamalarla çelişmediğini düşünüyorum. Tebliğde, faaliyetten doğan alacaklara ilişkin sayılan gelirlerin istisna kapsamında olduğu, faaliyetle ilişkili olmayan pasif gelirlerin ise kapsamda olmadığı açıklanmış. Faaliyetle doğrudan ilgili olan ancak alacağın tahsilinden sonraki döneme ilişkin pasif gelirlerin istisna kapsamında olup olmadığı açıklanmamış. Serbest bölgelerde yapılan faaliyetlerden doğan alacakların kısa süreliğine değerlendirilmesinden kaynaklanan pasif gelirlerin de faaliyet geliri olduğuna ilişkin açıklamaya bu bölümde yer verilmemiş.

1 puanlık indirimle ilgili yeni açıklama istisna tutarını sınırlıyor

Yukarıda bahsettiğim gibi, ihracat ve üretim faaliyeti kapsamında elde edilen ve 1 puanlık indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazanç tutarının tespitiyle ilgili olarak Tebliğde yapılan açıklamada, faaliyet kapsamında doğan alacaklara isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri pasif gelirler istisna kazanç kapsamında kabul ediliyor. Alacağın tahsili sonrasında elde edilen benzer gelirler faaliyet kazancı sayılmıyor.

Uzun yıllardır benzer düzenlemeler için uygulanan ve gelinen noktada artık netleşen bir yorum, yeni düzenleme kapsamında kabul görmüyor.

Yeni yorum çok sınırlı bir uygulamaya mı yol açar yoksa önemli tutarlara ulaşan bir etki mi yaratır sorusuna cevabı tebliğde yer alan örnek üzerinden vermek mümkün. Tebliğde serbest bölge faaliyet kazancının tespitiyle ilgili bölümde konu açıklandıktan sonra, bir örnek veriliyor. Yukarıya da aldığım örnekte, merkezi Ankara’da bulunan şirketin serbest bölgede üretim faaliyetiyle uğraşan şubesinin, bu faaliyet çerçevesinde 15 Nisan 2007 tarihinde elde ettiği hasılatının 4 Haziran 2007 tarihinde yapacağı borç ödemesine kadar repoda değerlendirilmesi halinde, bahse konu repo işleminden elde edilen gelirlerin istisnadan yararlanabileceği belirtiliyor. Yani faaliyetten doğan alacağın tahsilinden sonra, tahsil edilen tutarın, tahsil tarihinden itibaren bir buçuk ayı geçen bir süreyle değerlendirilmesinden doğan gelir de istisna kazanç kapsamında değerlendiriliyor. Birbuçuk aylık faiz veya kur farkı gelirinin önemsenmemesi gerektiği söylenemez zannediyorum. Sadece bu örnek bile, 1 puanlık indirimle ilgili yeni açıklamanın, kanunla getirilen indirimli oran avantajının azımsanmayacak ölçüde sınırlandığını açıkça gösteriyor. Bu sınırlama elbette çok önemli ancak bence daha önemli konu, yıllardır yapılan bir yorumun, aynı nitelikli bir başka düzenleme için neden yapılmadığı, yaygın bir ihtilafa yol açacak böyle bir uygulamaya neden gidildiği. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/1-puanlik-kurumlar-vergisi-oran-indiriminde-faaliyet-geliri-tanimi/658078

18 Mayıs 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31839

Hazine ve Maliye Bakanlığından:

MADDE 1- 30/4/2021 tarihli ve 31470 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (Sıra No: 19)’nin 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) 1/2/2022 tarihli ve 31737 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yurt Dışında Yerleşik Vatandaşlar Mevduat ve Katılım Sistemi (YUVAM) Hesapları Hakkında Tebliğ (Sayı: 2022/7) kapsamındaki hesap açılışlarında uygulanacak uzaktan kimlik tespitinde, bu Tebliğin 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan kimlik kartının kullanılması zorunlu değildir. Söz konusu uygulama kapsamında 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi uyarınca Mavi Kart verilen gerçek kişiler bu Tebliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine göre müşteri kabul edilir.”

MADDE 2- Aynı Tebliğe 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

“Sermaye piyasası işlemlerinde uzaktan kimlik tespiti

MADDE 5/A- (1) Aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketleri müşterileriyle sürekli iş ilişkisi tesisinde uzaktan kimlik tespitini, 8/2/2022 tarihli ve 31744 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aracı Kurumlar ve Portföy Yönetim Şirketleri Tarafından Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Tebliğ (III-42.1)’de belirlenen yöntem ve tedbirler kapsamında gerçekleştirir.

21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Kanun kapsamındaki işlemlerde uzaktan kimlik tespiti

MADDE 5/B- (1) Finansal kiralama, faktoring, finansman ve tasarruf finansman şirketleri müşterileriyle sürekli iş ilişkisi tesisinde uzaktan kimlik tespitini, 11/1/2022 tarihli ve 31716 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketlerince Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelikte belirlenen yöntem ve tedbirler kapsamında gerçekleştirir. Ancak anılan Yönetmeliğin 14 üncü maddesi kapsamında belirlenecek yöntemler hakkında Başkanlığın görüşü alınır.”

MADDE 3- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genel Sekreterliği muhatap, “İhracat Bedeli Dövizlerin Terkini Hakkında” yazı yayımlanmıştır. Hatırlanacağı üzere İhracat Genelgesi’nin “Terkin” başlıklı 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan “30.000 ABD Doları” ibareleri 25 Nisan 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere “15.000 ABD Doları” olarak değiştirilmekle beraber konu ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından alınan ilgili yazıda özetle;

  • 25 Nisan 2022 tarihi ve sonrasında gerçekleştirilecek; İhracat Bedeli Kabul Belgesi (İBKB) düzenlenmek suretiyle yapılan taahhüt kapatma işlemleri ile İBKB düzenlenmeksizin terkin limiti dahilinde resen yapılan taahhüt kapatma işlemlerinde terkin limitinin 15.000 ABD doları olarak uygulanması gerektiği,
  • Terkin imkanı ihracat hesabının kapatılması aşamasında kullanılabilmekte olduğundan 25 Nisan 2022 tarihi öncesinde gerçekleştirilen ihracat işlemlerinden İBKB düzenlenerek veya İBKB düzenlenmeksizin terkin limiti dahilinde ihracat hesabı kapatılmış olan işlemlerde 30.000 ABD dolarlık eski terkin limitinin geçerli olacağı,
  • 25 Nisan 2022 tarihinden önce gerçekleştirilen ihracat işlemlerinden ihracat hesabı henüz kapatılmamış olanlar için ise terkin limitinin 15.000 ABD doları olarak uygulanacağı 

ifade edilmektedir.

Söz konusu Yazı’ya aşağıdaki bağlantı yolu ile ulaşabilirsiniz:

İhracat Bedeli Dövizlerin Terkini Hakkında Duyuru

13/5/2022 tarihli ve 31834 sayılı Resmi Gazete’de “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 5548)” yayımlandı.

Bu Karar ile 2012/3305 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın EK-7 tablosunda yer alan alt bölge desteğinden yaralanabilecek ilçeler yeniden belirlenmiştir.

Bilindiği üzere, bölgesel teşvik uygulamaları kapsamında, EK-7’de yer alan 1 inci, 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü bölge illerinin ilçelerinde gerçekleştirilecek yatırımlar ilçenin bulunduğu ilin bir alt bölgesine sağlanan bölgesel desteklerden; söz konusu ilçelerin organize sanayi bölgelerinde veya endüstri bölgelerinde gerçekleştirilecek yatırımlar ise bulunduğu ilin iki alt bölgesine sağlanan bölgesel desteklerden yararlanmaktadır.

Ek-7’de yer alan 5 inci bölge illerinin ilçelerinde gerçekleştirilecek yatırımlara 6 ncı bölgeye sağlanan bölgesel destekler, söz konusu ilçelerin organize sanayi bölgelerinde veya endüstri bölgelerinde gerçekleştirilecek yatırımlara ise ikinci fıkra hükümleri de uygulanmak üzere 6 ncı bölge destekleri uygulanmaktadır.

Bu çerçevede gerçekleştirilecek yatırımlar sigorta primi desteği ve gelir vergisi stopajı desteğinden yararlanamamaktadır.

Buna göre, alt bölge desteğinden yaralanabilecek ilçeler aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir.

YENİ

ESKİ

Bölgesi

İli

İlçe

İlçe

3

Adana

Yumurtalık

Yumurtalık

îmamoğlu

İmamoğlu

Karataş

Karataş

KaraisalI

KaraisalI

Tufanbeyli

Tufanbeyli

Aladağ

Aladağ

Feke

Feke

Pozantı

Saimbeyli

Saimbeyli

4

Afyonkarahisar

Kızılören

Kızılören

îhsaniye

İhsaniye

Bayat

Bayat

Sinanpaşa

Sinanpaşa

Hocalar

Hocalar

Evciler

Çobanlar

Çobanlar

4

Aksaray

Ortaköy

Ortaköy

Sarıyahşi

Sarıyahşi

Eskil

Eskil

Ağaçören

Ağaçören

Güzelyurt

Güzelyurt

Sultanhanı

Gülağaç

Gülağaç

4

Amasya

Göynücek

Göynücek

Hamamözü

Hamamözü

1

Ankara

Çamlıdere

Çamlıdere

Bala

Bala

Evren

Güdül

Kalecik

Haymana

Haymana

1

Antalya

Akseki

İbradı

Gündoğmuş

Gündoğmuş

2

Aydın

Kuyucak

Kuyucak

Germencik

Germencik

Karacasu

Karacasu

Sultanhisar

Sultanhisar

Köşk

Köşk

Buharkent

Buharkent

Yenipazar

Yenipazar

İncirliova

İncirliova

Bozdoğan

Bozdoğan

Koçarlı

Koçarlı

Karpuzlu

Karpuzlu

2

Balıkesir

Savaştepe

Savaştepe

Dursunbey

Dursunbey

Sındırgı

Sındırgı

Havran

Havran

Kepsut

Kepsut

İvrindi

İvrindi

Manyas

Balya

Balya

4

Bartın

Ulus

Kurucaşile

Kurucaşile

2

Bilecik

Gölpazarı

Gölpazarı

İnhisar

İnhisar

Pazaryeri

Yenipazar

Yenipazar

2

Bolu

Yeniçağa

Yeniçağa

Mudurnu

Mudurnu

Göynük

Göynük

Seben

Seben

Kıbrısçık

Kıbrısçık

Mengen

Dörtdivan

Dörtdivan

3

Burdur

Kemer

Kemer

Ağlasun

Ağlasun

Çavdır

Cavdır

Çeltikçi

Çeltikçi

Yeşilova

Yeşilova

Tefenni

Altınyayla

Altınyayla

1

Bursa

Harmancık

Harmancık

Keleş

Keleş

Orhaneli

Büyükorhan

Büyükorhan

2

Çanakkale

Bayramiç

Bayramiç

Yenice

Yenice

5

Çankırı

Yapraklı

Bayramören

Bayramören

4

Çorum

Ortaköy

Ortaköy

Boğazkale

Boğazkale

Uğurludağ

Uğurludağ

Mecitözü

Mecitözü

Bayat

Bayat

Oğuzlar

Laçin

Dodurga

Kargı

Laçin

Laçin

2

Denizli

Babadağ

Babadağ

Kale

Kale

Beyağaç

Beyağaç

Baklan

Baklan

Güney

Güney

Bozkurt

Çal

Çardak

Bekilli

Çameli

Çameli

3

Düzce

Çilimli

Çilimli

Kaynaşlı

Kaynaşlı

Cumayeri

Cumayeri

Gölyaka

Gölyaka

Yığılca

Yığılca

2

Edirne

Enez

Enez

İpsala

İpsala

Meriç

Meriç

Havsa

Süloğlu

Lalapaşa

Lalapaşa

4

Elazığ

Kovancılar

Kovancılar

Karakoçan

Karakocan

Alacakaya

Alacakaya

Maden

Maden

Palu

Palu

Baskil

Baskil

Sivrice

Sivrice

Ağın

Arıcak

Arıcak

4

Erzincan

Otlukbeli

Otlukbeli

Tercan

Tercan

Kemah

Üzümlü

Çayırlı

Çayırlı

5

Erzurum

Horasan

Horasan

Hınıs

Hınıs

Şenkaya

Şenkaya

Çat

Çat

Köprüköy

Köprüköy

Tekman

Tekman

Karaçoban

Karaçoban

Karayazı

Karayazı

1

Eskişehir

Alpu

Alpu

Günyüzü

Günyüzü

Beylikova

Çifteler

Mahmudiye

Mihalgazi

Mihalıççık

Sarıcakaya

Seyitgazi

Han

Han

3

Gaziantep

Nizip

Nizip

İslahiye

İslahiye

Oğuzeli

Oğuzeli

Nurdağı

Nurdağı

Karkamış

Karkamış

Araban

Araban

Yavuzeli

Yavuzeli

5

Giresun

Çamoluk

4

Hatay

Arsuz

Arsuz

Reyhanlı

Reyhanlı

Yayladağı

Yayladağı

Hassa

Hassa

Kumlu

Kumlu

Altınözü

Altınözü

2

İsparta

Şarkikaraağaç

Şarkikaraağaç

Aksu

Aksu

Gelendost

Gelendost

Atabey

Senirkent

Yenişarbademli

Sütçüler

Sütçüler

1

İzmir

Bayındır

Bayındır

Beydağ

Beydağ

Kınık

Kiraz

Kiraz

5

Kahramanmaraş

Çağlayancerit

Ekinözü

2

Karabük

Eskipazar

Eskipazar

Yenice

Yenice

Ovacık

Ovacık

Eflani

Eflani

3

Karaman

Kazımkarabekir

Kazımkarabekir

Başyayla

Başyayla

Sarıveliler

Sarıveliler

Ermenek

Ayrancı

Ayrancı

4

Kastamonu

Daday

Daday

Cide

Cide

İhsangazi

İhsangazi

Hanönü

Hanönü

Azdavay

Azdavay

Pınarbaşı

Pınarbaşı

Şenpazar

Şenpazar

Ağlı

Araç

Küre

Doğanyurt

Doğanyurt

2

Kayseri

İncesu

İncesu

Felahiye

Felahiye

Yahyah

Yahyalı

Bünyan

Bünyan

Yeşilhisar

Yeşilhisar

Pınarbaşı

Pınarbaşı

Sarıoğlan

Sarıoğlan

Tomarza

Tomarza

Sarız

Sarız

Özvatan

Akkışla

Akkışla

3

Kırıkkale

Karakeçili

Karakeçili

Delice

Delice

Keskin

Keskin

Sulakyurt

Sulakyurt

Balışeyh

Balışeyh

Çelebi

Çelebi

2

Kırklareli

Demirköy

Demirköy

Pehlivanköy

Pehlivanköy

Kofçaz

Kofçaz

4

Kırşehir

Akpınar

Akpınar

Çiçekdağı

Çiçekdağı

Boztepe

Boztepe

Akçakent

Akçakent

5

Kilis

Musabeyli

Musabeyli

Elbeyli

Polateli

Polateli

1

Kocaeli

Kandıra

2

Konya

Kulu

Kulu

Saray önü

Sarayönü

Hadim

Hadim

Taşkent

Taşkent

Güneysmır

Güneysınır

Hüyük

Hüyük

Kadınhanı

Kadınhanı

Doğanhisar

Doğanhisar

Tuzlukçu

Tuzlukçu

Yalıhüyük

Yalıhüyük

Bozkır

Bozkır

Derebucak

Derebucak

Altınekin

Altınekin

Çeltik

Çeltik

Yunak

Yunak

Derbent

Derbent

Halkapınar

Halkapmar

Emirgazi

Emirgazi

Çumra

Akören

Ahırlı

Ahırlı

3

Kütahya

Domaniç

Domaniç

Hisarcık

Hisarcık

Şaphane

Şaphane

Pazarlar

Pazarlar

Dumlupmar

Dumlupmar

Altıntaş

Altıntaş

Çavdarhisar

Çavdarhisar

Emet

Aslanapa

Aslanapa

4

Malatya

Hekimhan

Hekimhan

Doğanşehir

Doğanşehir

Akçadağ

Akçadağ

Yazıhan

Yazıhan

Doğanyol

Doğanyol

Arguvan

Arguvan

Kuluncak

Kuluncak

Kale

Kale

Pütürge

Pütürge

2

Manisa

Saruhanlı

Saruhanlı

Köprübaşı

Köprübaşı

Ahmetli

Ahmetli

Gölmarmara

Gölmarmara

Demirci

Gördes

Kırkağaç

Sarıgöl

Selendi

Selendi

3

Mersin

Aydıncık

Aydıncık

Mut

Mut

Bozyazı

Çamlıyayla

Gülnar

Gülnar

1

Muğla

Kavaklıdere

Seydikemer

Seydikemer

4

Nevşehir

Derinkuyu

Derinkuyu

Acıgöl

Acıgöl

5

Niğde

Altunhisar

Altunhisar

Çiftlik

Çiftlik

5

Ordu

Akkuş

Çatalpınar

Çaybaşı

Gürgentepe

İkizce

Mesudiye

5

Osmaniye

Sumbas

Sumbas

3

Rize

Hemşin

Hemşin

Güneysu

Güneysu

îyidere

İyidere

Derepazarı

Derepazarı

îkizdere

İkizdere

Kalkandere

Kalkandere

Çamlıhemşin

Çamlıhemşin

2

Sakarya

Kaynarca

Kaynarca

Ferizli

Ferizli

Karapürçek

Karapürçek

Kocaali

Taraklı

Taraklı

3

Samsun

Kavak

Kavak

Havza

Havza

Alaçam

Alacam

Yakakent

Yakakent

Vezirköprü

Vezirköprü

Salıpazarı

Salıpazarı

Asarcık

Asarcık

Ladik

Terme

Ayvacık

Ayvacık

5

Sinop

Dikmen

Dikmen

4

Sivas

Akıncılar

Akıncılar

Zara

Zara

Gölova

Gölova

Kangal

Kangal

Ulaş

Ulaş

Altınyayla

Altınyayla

Hafik

Hafik

Yıldızeli

Yıldızeli

Doğanşar

İmranlı

Koyulhisar

Koyulhisar

1

Tekirdağ

Hayrabolu

5

Tokat

Başçiftlik

Sulusaray

3

Trabzon

Çarşıbaşı

Çarşıbaşı

Araklı

Araklı

Şalpazarı

Şalpazarı

Dernekpazarı

Dernekpazarı

Tonya

Tonya

Köprübaşı

Köprübaşı

Hayrat

Hayrat

Düzköy

Düzköy

3

Uşak

Banaz

Banaz

Karahallı

Karahallı

Ulubey

Sivaslı

Sivaslı

5

Yozgat

Kadışehri

Aydıncık

Aydıncık

3

Zonguldak

Kilimli

Kilimli

Gökçebey

Gökçebey

Söz konusu Karara aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 5548)

Salı, 17 Mayıs 2022 10:44

Gayrimenkulde, Alırken Mi, Satarken Mi?

Kayseriliye sormuşlar “2+2 kaç eder?” diye. Soruyu soruyla karşılamış Kayserili “Alırken mi, satarken mi?” demiş cevaben.

Alış fiyatı ile satış fiyatı farklı tabi ki her malın... Kayserili; ticaret odaklı olduğundan, hesap yapmasının bir amaca hizmet etmesini vurgulamış, ticaretin doğası gereği alış fiyatı ve satış fiyatı arasındaki farka da (kara), çift fiyata gönderme yapmış bir yandan... Gayrimenkul alım satımında da çift fiyatla sık karşılaşılıyor... Ama bu kez amaç farklı...

DÜŞÜK DEĞER OYUNU

Gayrimenkul satışında, alıcı ve satıcı tek fiyat üzerinde anlaşmışken, uygulamada anlaşılandan daha farklı (daha düşük) bir fiyat da tapuya bildirilebiliyor. İki farklı fiyat oluşuyor dolayısıyla... Birisi mülkün gerçek (daha yüksek) değeri, diğeri mülkün tapuya bildirilen (daha düşük) değeri. Alıcının satıcıya gerçekte ödediği bedel (misal) 2 milyon lirayken, tapu kayıtlarına satış değeri 1 milyon lira olarak yansıyabiliyor. Mülkün değerinin daha düşük olarak tapu kayıtlarına bildirilmesinin nedeni: ‘Tapu harcı’. Gayrimenkullerin satış değeri üzerinden (yüzde 2 satıcı + yüzde 2 alıcı) yüzde 4 oranında tapu harcının ödenmesi gerekiyor.

Tapu harcını düşük değerden ödemek için, mülkün emlak değeri tapu kayıtlarına gerçek değerin altında beyan ediliyor. Daha çok da satıcının önerisiyle bu çift fiyat gerçekleşiyor. 1 milyon lira olarak (düşük) beyan edilen gayrimenkul satış değeri üzerinden (yüzde 4) 40 bin liralık harç hesaplanırken, 2 milyonluk liralık gerçek satış değeri üzerindense 80 bin liralık harç hesaplanır.

Usulsüz çift fiyat belirlenmesiyle yalnızca tapu harcını düşük ödemek amaçlanmıyor. Ayrıca satış yapılan gayrimenkulden elde edilen kazanç üzerinden gelir vergisi ödenmesi de gerekecektir. Satış fiyatı ne kadar düşük olursa kazanç da o kadar düşecek. Kazanç düşük gösterilince gelir vergisi de daha az ödenecek. Veya hiç vergi ödenmeyecek.

ZARARLI ÇIKABİLİR

Alıcı da ilk başta bu ‘düşük fiyattan gayrimenkul devrini’ kabul ederse tapu harcından kendisinin de kazanacağını düşünürse de, ileride kendisine daha yüksek bir maliyet yükleneceğini de bilmeli. Şöyle ki; alıcı yukarıdaki örnekte yer alan taşınmaz için kayıtdışı işlemle (cezai risklerini de üstlenerek) evet daha az tapu harcı öder.

Ancak bu aldığı gayrimenkulü kendisi (gerçek değerden) satmak istediğinde (misal 2,5 milyona) bu kez alış fiyatı düşük (örnekte; 2 milyon yerine 1 milyon) gösterildiğinden gerçekte kazanç 500 bin lira iken, alış fiyatını tapuya (1 milyon düşük) gösterdiğinden (gayrimenkulün ikinci satışında) kazanç da 1,5 milyona yükselir. Ödenecek vergi hesabı da gerçek kazanç (500 bin lira) üzerinden değil, gerçek olmayan yüksek kazanç (1,5 milyon) üzerinden yapılmak zorunda kalınır.

YASAL İMKÂNLAR

Halbuki; vergi cezası riskleri üstlenilmeksizin, kazancı daha aşağı çeken, dolayısıyla daha az gelir vergisi ödenmesini sağlayacak yasal imkanlar da var. 2022 yılında elde edilen değer artış kazançlarının 25 bin lirası vergiden istisna...

Ayrıca enflasyon etkisi dikkate alınarak da kazanç daha aşağı çekilebiliyor. Enflasyon etkisinin kazançtan düşülebilmesi için; alış ve satış ÜFE endeksleri arasında yüzde 10’dan fazla artış oluşması gerekiyor. Satışın yapıldığı aydan bir önceki ay ve alışın yapıldığı aydan bir önceki ay endeksleri dikkate alınıyor. Gelir vergisi Kanunu’nun tanıdığı bir diğer avantaj da (89. maddesinde yazılı olan) özel sigorta prim ve katkı payları, bağış ve yardımlar, eğitim ve sağlık harcamaları... Gelir vergisi beyannamesi verenler; gösterilen sınırlar çerçevesinde vergi hesabına bu indirimleri dahil edebiliyorlar.

FIRSATÇILIĞIN VERGİSEL BOYUTU

Geçen hafta konut kredi faizlerinin düşürüldüğünün açıklanmasından hemen sonra birçok satılık gayrimenkulün fiyatının değiştiği (bir günde artırıldığı) ilanlardan görüldü. Satılık ilanında yer alan; bir gün önceki fiyatı ile bir gün sonraki fiyatı arasında bir anda yüz binlerce lira fark görüldü. Kamuoyunda tepki de oluştu haliyle; akşamdan sabaha yapılan yapılan bu fahiş fiyat artışlarına... Fırsatçılık olarak görüldü...

Aslında fırsatçıların yaptığı bu fahiş fiyat artışının vergisel boyutu da var. İlandaki değer ile tapuya beyan edilen değer arasında fahiş fark (düşük) olduğunda farkın nedeni satıcıya sorulabilir. Çünkü düşük değerden tapuya bildirim olduğunda hem tapu harcı hem gelir vergisi kaybı söz konusu olacaktır. Maliye, yer yer taşınmazların ilan sitelerindeki değerlerini de gözlemliyor.

Tapuya bildirilen değerin düşük gösterilmesinin tespitine yönelik, (kredili satışlarda) kredi tutarı ile tapuda görünen değerin karşılaştırılması, taşınmaz satış bedellerinin banka hesap hareketlerindeki yansımalarını izlemek gibi Maliye’nin yaptığı kontroller yalnız vergi kaybını önlemeye yönelik olarak değil, bir günde fahiş fiyat yükselten fırsatçıların tapuya bildirdiği satış değerlerinin, gerçek satış değerleriyle uyumunun kontrolü açısından da kayıtdışını caydırmaya yönelik katkı verecektir.

5 YIL SONRA SATILDIĞINDA VERGİ YOK

Gayrimenkul satanlar sattıkları gayrimenkulü edinim tarihinin üzerinden beş yıl sonra sattıklarında gelir vergisi ödeme yükümlülükleri bulunmuyor. Kazanç ne kadar büyük olsa da gelir vergisi ödenmesi gerekmiyor. Beş yıl içinde yapılan satıştan elde edilen kazanç için, takip eden yılın mart ayında gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekiyor. Miras veya bağış yoluyla edinilen gayrimenkullerin satışında (beş yıllık süre dikkate alınmaksızın) ise kazanç üzerinden beyanname verilmesi gerekmiyor, vergi ödenmesi de gerekmiyor. Ahmet Karabıyık

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-karabiyik/alirken-mi-satarken-mi-42063889

Salı, 17 Mayıs 2022 10:04

Vergi Yargısında Dava Açma Süreleri

Vergi mahkemeleri, idari yargının özel görevli, idare mahkemeleri ise genel görevli yargı mercileridir. Bir başka deyişle; vergi ihtilafları, idari yargı manzumesi içerisinde vergi mahkemelerinde görülmektedir. Vergi mahkemelerinin görev alanı, 2576 sayılı Kanun’un 6. maddesinde, “Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ile bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davalar ve çeşitli kanunlarla özel olarak görev verilen davalar” şeklinde belirlenmiştir.

İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre, vergi mahkemelerinde dava açma süresi otuz gün olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla genel süre, otuz gündür. İkmalen, re’sen veya idarece yapılacak tarhiyatlarla, idarece düzeltme yoluyla re’sen yapılan tarhiyatlara, ihtirazi kayıtla yapılan beyanlara veya tahakkuklara yahut kesilen cezalara karşı açılacak davalarda bu süre uygulanır.

Ancak kanun, vergi mahkemelerinde açılacak davalarda süreyi belirlerken özel kanunlarda yer alan düzenlemeleri saklı tutmuştur. Nitekim pek çok kanunda konumuzu ilgilendiren sürelere rastlamak mümkündür. İşte örnekleri:

6183 sayılı Kanun’da ödeme emrine karşı açılacak davalar, 15 günlük süreye tabi tutulmuştur. Yine 6183 sayılı Kanun’da, haklarında ihtiyati haciz uygulanan kişilerin ihtiyati hacze karşı dava açma süresi 15 gün, haklarında ihtiyati tahakkuk uygulanan kişilerin ihtiyati tahakkuka karşı ihtiyati hacizle birlikte dava açma süresi de 15 gündür.

Aleyhlerine tarhiyat yapılanların uzlaşma yoluna gitmeleri ve uzlaşmanın vaki olmaması halinde, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendilerine tebliğinden itibaren dava açabilirler. Burada dava açma süresinin kısaca, 15 gün olduğunu söyleyebilirim (VUK. ek madde 7).

Dava açma süresi içerisinde dava açmak yerine –koşulları varsa- düzeltme talep eden mükelleflerin, düzeltme taleplerinin açıkça veya 30 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde dava açma süresi, 30 günlük dava açma süresinden düzeltme talep etmek için harcanan gün sayısının düşülmesi suretiyle hesaplanır.

Buna karşılık dava açma süresi de geçtikten sonra  –koşulları varsa- düzeltme talep eden mükelleflerin, düzeltme taleplerinin açıkça veya 30 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde, red işlemine karşı şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaat etmeleri ve taleplerinin Maliye Bakanlığı’nca da açıkça veya 30 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde dava hakkı doğar. Düzeltme talebinin reddi dolayısıyla açılacak bu gibi davalarda ise dava açma süresi yine 30 gündür.

Vergi hukuku ile ilgili Cumhurbaşkanı Kararı veya Genel Tebliğ gibi genel düzenleyici işlemlere karşı doğrudan açılacak davalarda görevli mahkeme, Danıştay’dır. (Danıştay Kanunu md. 24) Danıştay’da görülecek bu tür soyut veya objektif iptal davalarında dava açma süresi ise 60 gündür (İYUK md. 7).

Süre düzenlemeleri, bu kadar değildir. İstihkak iddiası, üçüncü şahıs haciz ihbarnamesine karşı dava süresi, emlâk vergisi ile ilgili bina m² değerleri ile arsa değerleri ile ilgili itiraz / temyiz süreleri hep özel süreler içermektedir.

Tatil günleri sürelere dahildir. Ancak bu sürelerin son gün, resmi tatil gününe denk gelirse süre, tatili izleyen ilk iş gününün mesai saati bitimine kadar uzar. Bu sürelerin son günün adli tatile rast gelmesi halinde, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda belirlenmiş olanlarında süre, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır (İYUK md.8/3). Diğer kanunlarda yazılı süreler ise uzamaz. Ancak aksi yönde içtihatlarda vardır.

Adli tatil gibi mali tatil de dava açma sürelerini uzatmaktadır. Tebliğ tarihi itibariyle mali tatil adli tatille birleşirse, 30 günlük dava açma süresi 99 güne kadar çıkabilmektedir. Örneğin 2 Haziran da tebliğ edilen bir ihbarnameye karşı dava açma süresi 7 Eylül tarihine kadar uzayabilmektedir. Bu ihbarname iki gün önce tebliğ edilse idi dava açma süresi 30 gün sonra dolacaktı.

Bu sürelerin son günün idari tatil veya idari izin olarak adlandırılan günlere gelmesi halinde ise, sürenin tatili izleyen ilk iş günü mesai saati bitimine kadar uzayıp uzamayacağı net değildir. Ancak genelde uzamadığı kabul edilmektedir.

Bu süreler genelde yazılı bildirimin yapıldığı tarihi, elektronik ortamda yapılan tebliğlerde bildirimin yapıldığı tarihi izleyen 5. günü izleyen günden itibaren işlemeye başlamaktadır. Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapıldığı, tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren dava açma süreleri başlamaktadır.

Görüldüğü gibi basit bir süre konusu mevzuatta bir hayli karmaşık hale getirilmiştir. Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir. Bu süreleri saptayan kanunlarda bu sürelerin nasıl belirlendiğine ilişkin hiçbir gerekçe açıklaması da yoktur. Bu sürelerin hak kaybına yol açmaması için rastgele belirlenmiş süreler olmaktan çıkartıp, olabildiğince standartlaştırılması gerekmektedir. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-yargisinda-dava-acma-sureleri/657962

Gayrimenkul alımı yöntemiyle vatandaşlık kazanma sınırı 400 bin dolara yükseltildi. Ayrıca bireysel emeklilik sistemine 500 bin dolar yatırarak 3 yıl süreyle sistemde kalma şartıyla Türk vatandaşlığı verilmesinin yolu açıldı.

Gayrimenkul ve bireysel emeklilik yoluyla vatandaşlık elde edilmesine ilişkin düzenlemeyi değerlendiren İbrahim Çanakcı, ‘Vatandaşlık ve bireysel emeklilikle döviz ihtiyacı çözülmez’ dedi. Döviz ihtiyacını karşılamanın tek yolunun kalıcı ve doğrudan yatırımları ülkeye çekmek olduğunu kaydeden Çanakçı, “Vatandaşlık, gayrimenkul hileleriyle daha da ucuzluyor” uyarısında da bulundu.

Ekspertiz raporlarını Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği’ne (TDUB) üye gayrimenkul değerleme uzmanlarının düzenlediğini hatırlatan Çanakcı “TDUB, bağımsızlığın ortadan kalkmaması ve art niyetli raporların düzenlenmemesi için ekspertiz raporlarının algoritma şeklinde sistematik olarak dağıtılmasını sağlamıştı. Ancak baskılar sonucu algoritma işlemi iptal edildi. Yabancı uyruklu kişilerin gayrimenkul değerleme uzmanı veya şirketi seçmesinin yolu açıldı. Böylece gayrimenkullerin satış bedeli çok daha yüksek gösteriliyor ve vatandaşlık mevzuatta görünenden daha düşük bir fiyata kazanılıyor. Vatandaşlık, bu tür gayrimenkul hileleriyle daha da ucuzluyor. 

“Yönetmelik iptal edilene kadar ne kadar zeytinlik yok oldu?"

Milletvekili Çetin Osman Budak, Danıştay 8. Dairesi’ tarafından zeytinliklerde madencilik izni veren yönetmeliğin yürütmesi durdurulana kadar geçen sürede zeytinliklerde yapılan kesim ve taşınma işlemlerini TBMM gündemine taşıdı.

1 Mart tarihinde yayımlanan yönetmeliğin Danıştay tarafından 51 gün sonra yürütmesinin durdurulduğuna dikkat çeken Budak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e şu soruları yöneltti: “Bakanlığınız yönetmeliğin yürürlükte kaldığı 51 gün boyunca kaç işletmeye zeytinlik alanlarda faaliyette bulunma izni vermiştir? Faaliyet izni verilen zeytinliklerin toplam alanı kaç dönümdür? İzinler kapsamında kesilen zeytin ağacı sayısı kaçtır? Hangi illerde zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetine izin verilmiştir? İzin alan şirketlerden kaçı mevcut zeytin ağaçlarını taşımayı, kaçı yeni zeytinlik bahçesi tesis edilmesini taahhüt etmiştir? Bu taahhütler yerine getirilmiş midir? Danıştay 8. Daire tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararına itiraz edilmiş midir?” Canan SAKARYA

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vatandaslik-gayrimenkul-hileleriyle-daha-da-ucuzluyor/657959

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) Veren Mükelleflere Önemli GİB Duyurusu Gelir İdaresi Başkanlığı, Dijital Vergi Dairesi üzerinden yapılan 02/05/2024 tarihli…
  • Transfer Fiyatlandırması Formunu Unutmayın Kurumlar Vergisi beyannamesinde son günlere yaklaşırken, “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen…
  • Örtülü Sermaye Müessesesinde Değişim Gereği Önceki yazımda kurumlar vergisinin örtülü sermaye müessesesinden bahsederek uygulanmasında dikkat…
Top