Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 9 uncu maddesiyle 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun yeniden düzenlenen 34 üncü maddesinde ihdas edilen konaklama vergisi, 1/1/2023 tarihinde yürürlüğe girmektedir.

Söz konusu verginin uygulamasına ilişkin açıklamalar ile usul ve esaslarının belirlenmesine yönelik olarak Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliği Taslağı hazırlanmıştır.

Genel Tebliğ Taslağının geliştirilmesi ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmeye hazır hale getirilmesi için Başkanlığımız nezdinde çalışmalar devam etmekte olup mevcut Taslakta yer alan konuların geliştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 21/10/2022 tarihi akşamına kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. e-posta adresine iletebilirsiniz.

Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.

Kaynak, GİB

Bugünlerde yürüyüşler ve karşı yürüyüşlere tanıklık ediyoruz. Bu yürüyüşlerin konusu cinsiyet. Cinsiyetin ahlaki, siyasi, ailevi, dini, sosyal ve bireysel tüm anlamları tekrar tekrar tartışılıyor. Tekrar tekrar da tartışılacak…

Cinsiyet kavramının yukarıdaki sayılanların dışında hukuki yani normatif bir anlamı da var. Hukuki anlamının bir de sosyal güvenlik hukuku boyutu.

Türk hukukunda cinsiyet, özel olarak düzenlenmiyor. Hukukumuzda askerlik, sosyal güvenlik gibi alanlarda doğrudan düzenlemeler bulunabiliyor. Medeni Kanun’da kişiler gerçek ve tüzel kişi diye ayrılıyor. Kadın ve erkek ifadeleri ise evlilikle ilgili düzenlemelerde yer alıyor. Aslında burada da bir düzenleme bulunmuyor. Yasa koyucu evlilik müessesesinin iki kişiden oluştuğunu ve bunlardan birinin kadın, diğerinin erkek olmasını istediğini belirtiyor. Aslına bakarsanız bir yasaklama içeren düzenleme bulunmuyor.

Cinsiyet, Medeni Kanun’un uygulanması bakımından sicil kayıtları yönüyle önemli. Çünkü modern devlet tam anlamıyla bir veri setidir. Tüm verileri elinde bulundurmak için de kayıtlar tutar. Cinsiyet de bu kayıtların başında gelir. Tabi cinsiyetin değiştirilmesi de kayıt altına alınır.

Cinsiyet değişikliği “kişisel durum sicili” bölümünde “düzeltme” başlığında düzenleniyor. (1)

Madde 40 - Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu(2)bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır.”

“Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbi yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması halinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.

Kanuna göre cinsiyet değişikliği için önce mahkemeye başvuru gerekiyor. Belli şartlar sağlanıyor ve gerekli rapor alınırsa ameliyat yapılabiliyor. Ameliyat sonrası yine mahkeme kararı ile sicildeki cinsiyet değişiyor.

İşin sosyal güvenlik boyutuna baktığımızda ülkemizde emeklilik yaşı ile ilgili düzenlemelerden yürürlükte olanların büyük çoğunluğunda kadın-erkek sigortalılar için farklı hükümler bulunuyor. Bu farklılıkların başında da emeklilik yaşı geliyor.

Ülkemizde emeklilik yaşı sigorta giriş tarihine göre kadın ve erkek sigortalı için ayrı ayrı belirleniyor. Başka bir değişiklik olmazsa 2048 yılından sonra emeklilik yaşı yönüyle kadın ve erkekler açısından farklılık kalmayacak. Ancak 2048 yılına gelinceye tarihe kadar aynı tarihte işe giren kadın ile erkek sigortalılar farklı yaşlarda emekli olacaklar.  

Sosyal güvenlik mevzuatımızda emeklik yaşına ilişkin “yaş düzeltme” şeklindeki mahkeme kararları uygulanmıyor. Yani sigortalı ilk kez işe girdiğindeki doğum tarihi daha sonra mahkeme kararıyla değiştirilse de bu karar emeklilik yaşını etkilemiyor. Çünkü kanun açık açık sigortalı olduktan sonra yapılan yaş değişiklikleri dikkate alınmaz diyor.

Emeklilik yaşının belirlenmesinde yaş değişiklikleri dikkate alınmıyor ama cinsiyet değişiklikleri konusunda da herhangi bir hüküm bulunmuyor. Bu nedenle cinsiyet değişikliklerinde sigortalının ilk işe başladığı tarihteki cinsiyeti değil emeklilik başvurusu yaptığı tarihteki cinsiyeti önemli hale geliyor. Emeklilik yaşını bekleyen erkek sigortalı cinsiyet değiştirdiğinde hemen olabileceği gibi emeklilik yaşını doldurmak üzere olan kadın sigortalı cinsiyet değiştirdiğinde emekliliği dört beş sene sonrasına kalabiliyor.

Örneğin 1.1.1973 doğumlu ikizler Ali ve Ayşe 1993 yılının Haziran ayında ilk kez sigortalı olarak işe başlıyorlar. 1999 yılında getirilen kademeli yaş gereğince Ali 54 yaşını doldurduğunda Ayşe ise 50 yaşını doldurduğunda emekli olabiliyorlar. Her ikisi de toplam 5675 günlük sigorta primine ihtiyaç duyuyorlar. Bu hesaplama ile Ali Şubat/2027 Ayşe ise Şubat/2023 döneminden itibaren emekliliğe hak kazanıyor. Ayşe bu süreyi beklerken çalıştığı dönemde, Emekli Sandığı emeklisiyken ölen babasından dolayı da yetim aylığı alıyorAli ise erkek çocuk olduğu için aylık alamıyor.

Ali ve Ayşe cinsiyet değişikliği için hukuki süreci başlatıyorlar. Ali erkek cinsiyetinden kadın cinsiyetine, Ayşe ise kadın cinsiyetinden erkek cinsiyetine geçmek için başvuru yapıyor. Başvuru sonrası izinler veriliyor ve ameliyat gerçekleştiriliyor. Hukuk düzenimiz artık Ali’yi kadın, Ayşe’yi erkek olarak tanıyor ve biliyor.   

50 yaşında emekli olacağını düşünen Ayşe 2023 Ocak ayında emeklilik için başvurduğunda karşısına 54 yaş koşulunun çıkması gerekiyor. Aynı zamanda cinsiyet değişikliğini izleyen aydan itibaren de yetim aylığının kesilmesi.

Ali’ye gelince artık 50 yaşında emekli olabilir. Ayrıca cinsiyet değişikliğini izleyen aydan itibaren babasından dolayı Emekli Sandığı yetim maaşı alabilir. Hem de kendi SSK maaşı ile.

Ayşe şayet 50 yaşını doldurup emekli aylığı bağlandıktan sonra cinsiyet değiştirmiş olsaydı ne olurdu? İdare hukukunda işte tam da buna “kazanılmış hak” adı veriliyor. 

19 Eylül 2022

Ozan BARDAKÇI

Kaynak, https://vergialgi.com/cinsiyet-degistirenlerin-emekliligi-nasil-belirlenir

1- Ülkemizde her yıl binin üzerinde cinsiyet değişikliği ameliyatı yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda kadından erkek cinsiyetine geçiş daha yüksek orandadır.
(Kaynak: https://twitter.com/haberturk/status/1185450468618702848
2- 20.03.2018 tarih ve 30366 sayılı R.G.de yayımlanan, 29.11.2017 Karar Günlü, 2017/130 Esas, 2017/165 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.

Geçen hafta TBMM’ye geniş kapsamlı bir torba kanun teklifi sunuldu. Kısa süre içerisinde de bu teklifin kabul edilmesi ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Teklifin içerisinde çalışma hayatına ilişkin önemli düzenlemeler de yer alıyor.

Yemek Bedeli İstisnasından Yararlanmak Daha Kolay Olacak

Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. Maddesinin birinci fıkrası ücret gelirlerindeki istisnaları düzenlemekte. Bu fıkranın sekizinci bendine göre, işverenler tarafından çalışanlara işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmiştir. İşverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda ise çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin ilgili yıl için belirtilen tutarı (2022 yılı için 51 TL’yi) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şartıyla bu ödemeler istisna kapsamında değerlendirilmekte. Ödemenin söz konusu tutarı aşması halinde aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilmekte. Ayrıca yemek bedelinin yemek kartlarına veya çeklerine yüklenmek suretiyle kullandırılması durumunda ise yemek bedelinin 51 TL’yi aşmayan kısmının yemek verme hizmeti sağlayan işletmelerde kullanılması kaydıyla gelir vergisinden istisna olup, bu kartların/çeklerin yemek hizmeti vermeyen market gibi işletmelerde alışveriş yapılmasında kullanıldığı durumlarda söz konusu istisnadan faydalanılamamakta.

Torba kanun teklifi ile getirilen düzenleme ile yemek bedelinin çalışanların banka hesabına yatırılması ve çalışanlarca bu tutarın yemek hizmeti veren işletmeler dışında da kullanılması durumunda bahsedilen istisnadan faydalanılması mümkün olacak.

Yurtdışına Götürülen İşçiye Vergi İstisnası

Torba kanun teklifiyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. Maddesinin birinci fıkrasına yeni bir bent ekleniyor ve ücret gelirlerine ilişkin yeni bir istisna düzenlemesi getiriliyor. Buna göre; Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde, hizmet erbabının yurt dışında çalıştırılmasını teşvik etmek amacıyla, yurt dışında bu işlerde çalışmak üzere götürülen ve fiilen yurt dışında çalışan hizmet erbabına yurt dışından karşılanarak yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden ve damga vergisinden istisna ediliyor.

Elektrik ve Isınma Ödemelerine İstisna

Torba kanun teklifinde yer alan bir diğer önemli düzenleme ise işverenler tarafından çalışanlarına yapılan elektrik, doğalgaz ve diğer ısınma ödemeleri ile ilgili. Buna göre işveren tarafından çalışanlarına elektrik, doğalgaz ve ısınma giderlerine karşılık olmak üzere maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 2023 Haziran sonuna kadar, mevcut ücretlerine/prime esas kazançlarına ilave olarak yapılacak aylık 1.000 TL’yi aşmayan ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecek ve gelir vergisinden de istisna tutulacak.

Hatalı KÇÖ ve NÜD İşlemlerine Terkin

Torba kanun teklifi ile 4447 sayılı Kanun’a geçici bir madde ekleniyor ve pandemi sürecinde yapılan hatalı işlemler ile ilgili birkaç düzenleme yapılıyor. Buna göre;
- Covid-19 sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı sebep gerekçeli kısa çalışma başvurularının alınması, değerlendirilmesi ve ödenmesine ilişkin işlemler ile nakdi ücret desteği işlemleri hakkında Bakanlık ve personeline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyecek.

- Covid-19 sebebiyle ödenen kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteği ödemelerinde hatalı işlemlerden kaynaklanan fazla ve yersiz ödemelerden tahsil edilmemiş olanlar terkin edilecek. Ancak tahsil edilenler iade veya mahsup edilmeyecek.

- Kısa çalışma uygulanan dönemde ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı haller dışında işveren tarafından işçi çıkarılmasına istinaden oluşan fazla ve yersiz ödemeler ile ceza soruşturması veya kovuşturmasına konu olmuş kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği ödemeleri için söz konusu düzenlemeler uygulanmayacak.
- Ceza soruşturması veya kovuşturması sonucu takipsizlik veya beraat kararı verilenler hakkında ise terkin hükümleri uygulanabilecek. 10.10.2022
​​

Dr. Mehmet BULUT
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.sadettinorhan.net/10_10_2022-makale.html

Pazartesi, 10 Ekim 2022 07:49

Enflasyona KKM de Yenildi

✔ Öyle bir ekonomi politikası uygulanıyor ki, dolaylı olarak söylenen şu: "Tasarruf eden itinayla cezalandırılır, cebindeki paranın bir kısmı enflasyonla alınır..."

✔ Aralıkta icat edilen KKM için bütçeden ve Merkez Bankası'ndan milyarlar ödeniyor olması başka bir yön ama bu uygulamaya para yatıranlar da enflasyona yenilmiş...

Türkiye’nin değişmez gerçeği oldu; hele hele son yıllarda, özellikle de son dönemde. Tasarruf yapan, itinayla cezalandırılıyor. Yüksek enflasyon ve düşük getiri vatandaşın elindeki paranın erimesine ya da başka bir ifadeyle o paranın bir kısmının fark ettirilmeden alınmasına yol açıyor.

TÜİK tarafından ölçülen enflasyonla yapılan hesaplamalar bile bunu ortaya koyuyor.

Parasını TL olarak bankada mevduatta tutanlar en fazla zarara uğrayan kesim. Zarar inanılmaz boyutta... Eylül ayı itibarıyla son bir yılda TL mevduatta reel olarak tam yüzde 37 kayıp var. Bankadaki paranın üçte birden fazlası yok olmuş. Bu oran TÜFE’ye göre. Yİ-ÜFE’ye göre hesap yapıldığında kaybın oranı yüzde 54’ü buluyor.

Yine TÜFE’ye göre iç borçlanma senedinde reel olarak yüzde 25 kayıp söz konusu. Tasarrufunu euro cinsinden tutanlar enflasyonla başa baş gelir elde etmiş, zarar oranı yalnızca yüzde 1.67 düzeyinde.

Külçe altın yüzde 12, dolar yüzde 17, BİST ise yüzde 27 reel kazanç sağlamış.

KKM de yenik

TÜİK’in getirisini hesapladığı finansal yatırım araçları içinde kur korumalı mevduat (KKM) bulunmuyor. Oysa ulaşılan 1.4 trilyon liralık tutarla kur korumalı mevduat artık önemli bir büyüklük oluşturuyor ve buradaki kazanç-kayıp durumuna da bakmak gerekiyor.

KKM’ye her ay bütçeden milyarlar gidiyor. KKM için ilk vadenin dolduğu mart ayından ağustos sonuna kadar geçen altı ayda Hazine’den 75.6 milyar lira kur farkı ödendi. Bu TL cinsinden açılan hesaplar için yapılan ödeme. DTH’den dönüşümle açılan hesaplar için Merkez Bankası’nın ne miktarda ödeme yaptığı ise sır gibi saklanıyor, o tutarı bilmiyoruz.

Ama bugünkü konu KKM’nin yükü ve yapılan ödemeler değil.

Madem tasarrufların reel getirisi üstünde duruyoruz ve madem KKM için TÜİK bir hesaplama yapmıyor, bu hesabı biz yapalım istedik.

Ve yaygın kanının aksine gördük ki kur korumalı mevduatı tercih edenler de enflasyona yenik düşüyor.

KKM’nin getirisini üçer aylık dönemler itibarıyla hesapladık. Aralık ayının kurunu ay ortalaması olarak değil, KKM’nin başladığı 21 Aralık’tan sonraki dönem için aldık.

Karşımıza çıkan tablo ilginç...

Dolara endeksli hesap açtıranlar kurun çok arttığı ilk çeyrekte zarar etmiş. Parasını euroya endeksleyenlerin zararı daha büyük. Üstelik başlangıç kuru çok düşük olduğu halde. Çünkü ilk çeyreğin fiyat artışı rekor düzeyde, yüzde 23’e yakın.

TÜFE artışı her çeyrek giderek yavaşlamış ama bu yavaşlama KKM hesabı sahiplerinin enflasyonun üstünde bir getiri elde etmelerine yetmemiş.

Dolara endeksli hesap açtıranlar ikinci ve üçüncü çeyrekte yüzde 0.49 ve yüzde 0.62 gibi varla yok arası reel bir getiri elde etmiş ama parasını euroya endeksleyerek hesap açanlar zarardan hiç kurtulamamış.

Dokuz ayın toplamı

Yılın ilk dokuz ayında dolar yüzde 52.25, euro ise yüzde 33.46 değer kazandı. Ancak bu oranlar hesaplanırken aralık ayı kuru olarak KKM başlangıcı sonrasının ortalamasını aldığımızı bir kez daha vurgulamak isterim. Çünkü aralık ayının tümündeki ortalama kur daha yüksek.

Dolar ve euro bu düzeyde artarken yılın ilk dokuz ayındaki TÜFE artışı yüzde 52.44.

Buna göre KKM hesabını dolara endeksli açtıranlar enfl asyonla başa baş bir getiri elde etmiş; ortada ne kazanç var, ne de ciddi bir kayıp.

KKM’yi euroya endeksleyenlerin ise yüzde 12.44 gibi yüksek sayılabilecek bir kayba uğradıkları gözleniyor.

KKM UYGULAMASINDA SÜRE 2023 SONUNA KADAR UZATILDI

Kur korumalı mevduat uygulamasında normalde bu yıl sonunda bitecek olan süreyi uzatmanın kaçınılmaz olduğuna birkaç kez değindim. İktidarda kim olursa olsun koşullar değişmeden; KKM bakiyesi azalmadan ve dövize yönelme eğilimi kırılmadan bu uygulamanın bitirilemeyeceği ortada.

Tutar olmuş 1.4 trilyon lira. Bu miktarda para için hesap sahiplerine “Alın paranızı, ne isterseniz yapın” demek mümkün mü? Bu paranın kabaca zaten yarısı dövizden gelmiş ve ele geçecek TL doğrudan yine dövize dönecek.

TL yatırarak parasını dövize endekslemiş ve dövizin getirisine alışmış olanlar da hiç kuşku yok ki “Ben zaten TL tutuyordum, yine gider TL mevduat hesabı açtırırım” demeyecek. Onlar da dövize koşacak.

Hani “liralaşma” deniliyor ya, bu uygulama tümüyle “dolarlaşma” ve pimi çekilmiş bir bomba. Şimdilik bir yıl daha kazanılmış oldu.

2023 sonu geldiğinde ne olacak peki?

O da soru mu; 2023 sonuna kadar kim öle, kim kala! Alaattin AKTAŞ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/enflasyona-kkm-de-yenildi/671244

Yabancılar Türkiye’de çalışma izni muafiyeti alarak çalışabilir. İzin için katma değer yaratılması ve istihdamın olumlu yönde etkilenmesi koşulu aranır.

Çalışma izni muafiyeti, yabancıların Türkiye’de en az 5 yıl kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olmaları, çalışmalarının ekonomik kalkınma açısından katma değer yaratması ve istihdam üzerinde olumlu etki yapacak olması koşulu ile verilen izindir.

02.02.2022 tarih ve 31738 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 48. maddesinde çalışma izni muafiyeti kapsamında bulunan yabancılar belirlenmiştir.

 

Bu kapsamda olan yabancılar çalışma izni muafiyeti almak kaydıyla ülkemizde çalışabilmektedir.

Başvuru nasıl yapılır?

İlgili Yönetmelik gereğince çalışma izni muafiyeti başvuruları yabancı tarafından;

Yurt içinde sistem üzerinden bakanlığa,

Yurt dışında yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki Türk dış temsilciliğine yapılması gerekiyor. Türk dış temsilciliğine yapılan başvurular neticesinde verilen referans numarası ile sistem üzerinden başvuru iletilmelidir.

E-Muafiyet sistemi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde teknik çalışmaları tamamlanan Çalışma İzni Muafiyeti Sistemi’nin 1 Ekim 2022 tarihi itibarıyla uygulamaya açıldığını duyurdu. Böylece, çalışma izni muafiyeti başvuruları artık bu sistem üzerinden alınmaya başlanacak. Çalışma izni muafiyeti başvuruları https://emuafiyet.csgb.gov.tr adresi üzerinden çevrimiçi olarak yapılabiliyor. Yabancı;

Türkiye içerisinde bulunuyorsa, kendisine tahsis edilen 99 ile başlayan Yabancı Kimlik Numarası varsa E-devlet üzerinden, yoksa pasaport bilgileriyle sisteme giriş yapabiliyor.

Türkiye dışında bulunuyorsa, bulunduğu ülkenin Türk dış temsilciliğine başvuru yaparak referans numarası alması gerekiyor. Verilen referans numarasıyla sisteme giriş yapabiliyor.

Değerlendirme esasları neler?

Çalışma izni muafiyeti başvurusu değerlendirilirken, ilgili yabancının çalışma izni muafiyeti kapsamında olup olmadığı, ilgili mevzuatta belirlenen çalışma izni muafiyeti süreleri ile yüklenen belgelerin kontrolüne ilişkin hususlar dikkate alınıyor. Başvuruya dair bilgi ve belgelerin tam olması ve yabancının muafiyet kapsamında olduğunun tespit edilmesi kaydıyla başvuru sonuçlandırılıyor. Ayrıca, ihtiyaç duyulması halinde ilgili mercilerin görüşleri de alınabiliyor.

Başvurusu olumlu değerlendirilen yabancılara Çalışma İzni Muafiyeti Belgesi düzenleniyor. Çalışma izni muafiyeti ödemelerini, harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle yükümlü.

Çalışma izni muafiyeti süresinin 3 ay veya daha fazla olması halinde belge düzenlenmesi için çalışma izni muafiyeti harç bedeli ile değerli kâğıt bedelinin ödenmesi gerekiyor.

Çalışma izni muafiyetinin geçerlilik süresinin üç aydan kısa düzenlenmesi halinde ise harç bedeli alınmıyor. Başvuru sahibinin belge düzenlenmesini talep etmesi halinde sadece değerli kâğıt bedelinin ödenmesi yeterli oluyor.

Çalışma izni muafiyeti başvurusu olumlu değerlendirilen yabancının kayıtlı e-posta adresine bir bildirim gönderiliyor. Gönderilen e-postada belirtilen tutarların en geç 30 gün içinde ödenmesi gerekiyorr. Aksi takdirde başvuru olumsuz sonuçlandırılıyor. Ödemeler, Gelir İdaresi Başkanlığına ait İnteraktif Vergi Dairesinden kredi kartıyla doğrudan yapılabiliyor ya da Türkiye içerisinde anlaşmalı bankalar üzerinden de ödemenin yapılması mümkün.

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/calisma-izni-muafiyeti-hakkinda-her-sey-6838405?sessionid=2

Geçtiğimiz hafta cuma günü öğleden sonra TBMM’ye yeni bir Torba Yasa Teklifi verildi. Aslında böyle bir Yasa Teklifinin verileceği ve içinde hangi düzenlemelerin yer alacağı Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından daha önce kamuoyuna açıklanmıştı. Teklif, toplam 48 maddeden oluşuyor.  Ha unutmadan Torba Yasa Teklifi’nin adı, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”.  Yıl sonuna kadar bir veya iki adet Torba Yasa Teklifi daha verilmesi bekleniyor.

Söz konusu Teklif ile, çok sayıda Kanunda yeni düzenleme ve değişiklik yapılması öngörülüyor.

İşte Yeni Torba Yasa Teklifi’nde yer alan bazı vergisel ve mali konulara ilişkin düzenlemeler ve ayrıntıları.

Günlük 51 TL’ye kadar nakit yemek yardımı vergiden istisna tutuluyor!

Şu an yürürlükte bulunan düzenlemeye göre, işverenler tarafından çalışanlara işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna bulunuyor. İşyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda ise çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin ilgili yıl için belirlenen tutarı (2022 yılı için KDV hariç 51 TL'yi) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şartıyla, bu ödemeler de istisna kapsamında değerlendiriliyor. Ödemenin bu tutarı (2022 yılı için KDV hariç 51 TL'yi) aşması halinde aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendiriliyor. Ayrıca, yemek bedelinin yemek kartlarına/çeklerine yüklenmek suretiyle kullandırıldığı durumlarda ise, yemek bedelinin mevcut düzenlemede yer alan haddi (2022 yılı için KDV hariç 51 TL'yi) aşmayan kısmı yemek verme hizmeti sağlayan işletmelerde kullanılması kaydıyla gelir vergisinden istisna olup, bu kartların/çeklerin yemek hizmeti vermeyen market gibi işletmelerde alışveriş yapılmasında kullanıldığı durumlarda ise söz konusu istisnadan faydalanılamıyor.

Torba Yasa Teklifi ile, GVK’nın 23. Maddesinin birinci fıkrasının 8. bendi değiştirilmek suretiyle, işverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda, çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 TL’sini aşmayan kısmının gelir vergisinden istisna edilmesi, ödemelerin bu tutan aşan kısmı ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatlerin ücret olarak vergilendirilmesi öngörülüyor. Değişiklik gerekçesinde, nakit yemek bedelinin çalışanların banka hesabına yatırılması ve çalışanlarca bu tutarların yemek hizmeti veren işletmeler dışında da kullanılması durumunda, anılan istisnadan faydalanılmasına imkân tanındığı ayrıca belirtiliyor.

Çalışanlara elektrik ve doğalgaz desteğine vergi ve SGK prim istisnası!

Mevcut uygulamada, çalışanlara verilecek elektrik, doğalgaz ve ısınma amacıyla sağlanan menfaatler ücret olarak gelir vergisi ve SGK primine tabi bulunuyor.

Torba Yasa Teklifi ile, yapılacak düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işverenler tarafından çalışanlara elektrik, doğalgaz ve diğer ısınma giderlerine karşılık olmak üzere 30 Haziran 2023 tarihine kadar (bu tarih dahil) mevcut ücretlerine/prime esas kazançlarına ilave olarak yapılan aylık bin (1.000) TL'yi aşmayan ödemelerin (bu tutarı aşanlarda ise aylık bin TL’ye kadar olan kısmının) SGK primine esas kazanca dahil edilmemesi ve bu tutar üzerinden gelir vergisi hesaplanmaması öngörülüyor. Geçici nitelikte olan bu istisna düzenlemesi özellikle çalışanlar yönünden oldukça önemli.

Burada belirtmeden geçilemeyecek diğer bir husus ise, söz konusu ödemelerin neden damga vergisinden istisna tutulmadığı ile ilgili. Merak edenler için cevap verelim, bugüne kadar bu tür istisna düzenlemelerinin hiç birisinde damga vergisi istisnası söz konusu olmamış, enteresan değil mi?

Yurt Dışı İnşaatlarda Çalışanların Ücretleri Vergiden İstisna Ediliyor!

Torba Yasa Teklifi ile, GVK’nın 23. Maddesinin birinci fıkrasına 19 numaralı yeni bir bent eklenmek suretiyle, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde, çalışan hizmet erbabına fiilen yurt dışındaki çalışmaları karşılığı işverenin yurt dışı kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna edilmesi öngörülüyor. Bu şekilde, Türk işçilerin yurt dışına götürülerek bu işlerde çalıştırılması da teşvik ediliyor. Öte yandan, değişiklik metni ve gerekçesinde belirtilmemekle beraber, bu kapsamda ödenen ücretlerin damga vergisine de tabi tutulmaması gerektiği görüşündeyiz.

Yenilenebilir enerjide vergi muafiyeti 25 kW'den 50 kW'ye çıkarılıyor!

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami 25 kW'a kadar (25 kW dâhil) olan (kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satan gerçek kişiler gelir vergisinden muaf esnaf kapsamında bulunuyor.

Torba Yasa Teklifi ile, lisans almaksızın binaların çatılarına ve cephelerine kurulan elektrik üretim tesislerinden elde edilen elektrik enerjisinin son kaynak tedarik şirketlerine satışında uygulanan gelir vergisi muafiyeti için geçerli olan 25 kW sınırı 50 kW’a çıkarılıyor.

Melek yatırımcıya indirim uygulamasının süresi 2027 yılı sonuna kadar uzatılıyor!

Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 82. Maddesine göre, bireysel katılım yatırımcısı tam mükellef gerçek kişiler, iktisap ettikleri tam mükellef anonim şirketlere ait iştirak hisselerini en az iki tam yıl elde tutmaları şartıyla, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümlerine göre hesapladıkları hisselerin tutarlarının %75'ini yıllık beyannamelerine konu kazanç ve iratlarından hisselerin iktisap edildiği dönemde indirebiliyorlar. Ancak, yıllık indirim tutarı 1 Milyon TL'yi aşamıyor. İlgili yıl kazancından indirilemeyen kısım ise, izleyen yıllarda bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınıyor. Bu düzenlemenin uygulama süresi 31 Aralık 2022 tarihinde sona eriyordu.

Torba Yasa Teklifi ile, melek yatırımcı olarak adlandırılan gerçek kişilere tanınan ve uygulama süresi 31.12.2022 tarihinde sona erecek olan bireysel katılım yatırımcısı indirimi uygulamasının süresinin, 31.12.2027 tarihine kadar uzatılması ve ilgili yılda gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılabilecek tutarın da 1 Milyon TL’den 2,5 Milyon TL’ye yükseltilmesi öngörülüyor.

Kur Korumalı Mevduat düzenlemesinin süresi 2023 yılı sonuna kadar uzatılıyor!

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 14. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına göre 2022 yılı sonuna kadar yabancı paralarını ve altın hesabı bakiyelerini Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çeviren mükelleflerin bu kapsamda açılacak mevduata/katılım hesabına tahakkuk ettirilecek faiz ve kâr payları ile diğer kazançları kurumlar vergisinden istisna bulunuyor. Ayrıca burada şunu belirtmekte fayda var, geçici 14. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarından kurunlar vergisi mükellefleri ile bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri; dördüncü fıkrasından ise sadece kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabiliyor.

Torba Yasa Teklifi ile, kur korumalı mevduat ve katılım hesaplarına sağlanacak bu istisnaların 2023 yılı sonuna kadar uzatılması öngörülüyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına, istisnayı, 31 Aralık 2023 tarihine kadar her bir geçici vergi veya yıllık hesap dönemleri sonu itibarıyla kurumların bilançolarında yer alan yabancı paralar için ayrı ayrı veya birlikte uygulatma konusunda yetki veriliyor.

Sermaye azaltımında vergilemeye açıklık getiriliyor!

Sermaye şirketleri çeşitli nedenlerle sermayelerini azaltabiliyorlar. Bunlardan en bilinenleri; sermayenin bir kısmının atıl kalması, geçmiş yıl zararlarının sermaye azaltımı suretiyle itfa edilerek bilanço ve mali tabloların daha sağlıklı hale getirilmesi, sermayeye ilave esnasında vergilendirilmeyen bazı kaynakların sermaye azaltımı yoluyla işletmeden çekilmek istenilmesi.

Sermaye azaltımında vergileme, vergi uygulamasının en tartışmalı konuları arasında yer alıyor. Vergi mevzuatımızda sermaye azaltımı halinde vergileme yapılacağı yönünde yasal bir düzenleme bulunmuyor. Ancak, Maliye, belirli sermaye azaltımı durumlarında azaltılan tutarların öncelikle en yüksek vergileme yapılmasını gerektiren kaynaklardan oluştuğu ve vergileme yapılması gerektiği görüşünde.  Bu görüş doğrultusunda yapılan vergi incelemeleri sonucunda da, mükelleflere ciddi tutarlarda cezalı tarhiyatlar yapılıyor. Özellikle kısmi bölünme suretiyle yeni kurulan şirketlerin pay senetlerinin bölünen şirkete değil de, şirket ortaklarına verildiği durumlarda sermaye azaltımı kapsamında ciddi vergi tarhiyatları ile karşılaşılıyor. Sermaye azaltımı konusunda açılan davaların büyük bir kısmı da, kısmi bölünmelerle ilgili ve bu davalar genel olarak Maliye aleyhine sonuçlanıyor.

Torba Yasa Teklifi ile, KVK’ya “sermaye azaltımında vergileme” başlıklı 32/B maddesi eklenmek suretiyle,

- Sermayesi, işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni veya nakdi sermayenin dışında farklı unsurları da barındıran şirketlerin sermayelerini azaltmaları durumunda, sermayenin hangi unsurunun ne kadar tutarda azalacağı ve azaltıma konu edilen bu unsurlar üzerinden nasıl vergileme yapılacağı hususu netleştiriliyor.

- Sermayeye aktarılan çeşitli kaynakları, aktarıldığı tarihten itibaren beş yıl boyunca sermaye azaltımı yapmayan kurumlarda, bu sürenin sonunda sermaye azaltılmışsa, işletmeye konulan nakdi veya ayni sermaye ile sermayeye eklenen diğer unsurların toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içindeki sermaye unsurlarının tespit edilerek vergilendirme yapılması öngörülüyor.

- Beş yıldan önce sermaye azaltımı yapan kurumlarda ise azaltılan sermayenin öncelikle sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan, daha sonra sadece kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi hesaplardan, vergiye tabi olmayan nakdi ve ayni sermayeden oluştuğu kabul edilerek vergilendirme yapılacağı hususu hükme bağlanıyor.

- Yapılan sermaye azaltımında sermayeye eklenen kaynakların bazılarının beş yıllık süreyi aşması, bazılarının ise aşmaması durumunda ise söz konusu kaynaklardan öncelikli olarak sermayeye ilave edilme tarihi beş yılı geçmemiş olanların çekildiği kabul ediliyor.

- Geçmiş yıl zararlarının mahsubu suretiyle sermaye azaltılması durumunda, azaltıma konu edilen sermaye unsurlarının da sermaye azaltımında vergilemeyi düzenleyen bu hükümler kapsamında tespit edilmesi, ancak bu tutarlar üzerinden kar dağıtımı veya ana merkeze aktarılan tutar kapsamında vergi kesintisi yapılmaması, sadece kurumlar vergisine tabi tutulması öngörülüyor.

Bu düzenleme, Torba Yasa Teklifi’nin belki de en çok tartışılacak maddesi! Anılan düzenlemenin yasalaşması halinde, çıkarılacak Tebliğde pek çok konunun açıklığa kavuşturulması gerekecek. Örneğin, şahıs şirketlerinde sermaye azaltımı yapılması halinde, bu düzenlemenin uygulanıp uygulanmayacağı, yeni düzenlemenin kısmi bölünmeden kaynaklanan sermaye azaltımlarına da uygulanıp uygulanmayacağı konuları kesinlikle açıklığa kavuşturulmalı.

2 Bin TL'nin altındaki elektrik, su, doğal gaz ve telefon abonelik alacakları "değersiz alacak" sayılıyor!

Torba Yasa Teklifi ile, elektrik, su, doğalgaz gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan küçük tutarlı icra takiplerinin sonlandırılmasını özendirmek amacıyla bu alacakların değersiz alacak yazılması ve işletme kayıtlarından çıkarılması öngörülüyor. Bu düzenleme ile, borçlusu gerçek kişi olan ve İcra ve İflas Kanunu veya Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun kapsamında icra takibi başlatılmış olan küçük alacakların tasfiyesi amaçlanıyor. Küçük alacak olarak, 15.08.2022 tarihine kadar icra takibi başlatılmış bulunan ve her bir takip dosyası itibarıyla asıl alacak ve ferileri dâhil 2.000 Türk lirası ve altındaki alacakların dikkate alınması öngörülüyor. Bu tutarın üzerinde takip başlatılmış olmakla birlikte aynı tarih itibarıyla takip bakiyesi bu tutar ve altına inmiş icra takipleri de küçük alacak kapsamında sayılıyor. Bu şekilde kayıtlardan çıkarılan alacaklara ilişkin daha önce hesaplanarak beyan edilen KDV ve özel iletişim vergisi, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gider Vergileri Kanunu hükümlerine istinaden söz konusu vergilerden indirim konusu yapılabilecek.

Kara listeye alınanlara bir şans daha veriliyor!

Torba Yasa Teklifi ile; karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında ödeyemedikleri için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezine bildirilerek kara liste olarak adlandırılan listeye giren kişilerin ve kredi müşterilerinin, 01.07.2023 tarihine kadar borçlarını ödemeleri veya yapılandırmaları durumunda, kredi kuruluşlarınca olumsuz sicil kayıtlarının dikkate alınmaması öngörülüyor.

COVİD-19 yasakları kapsamında kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçiliyor!

Torba Yasa Teklifi ile; Covid-19 salgınının yayılmasını önlemek amacıyla 11 Mart 2020 tarihinden itibaren verilen ve ilgilisine tebliğ edilmemiş olan idari para cezalarının tebliğ edilmemesi, tebliğ edilmiş olan cezaların tahsilinden vazgeçilmesi, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önce işlenen söz konusu kabahatler için idari para cezası verilmemesi, tahsil edilmiş olan idari para cezalarının ise iade edilmemesi öngörülüyor.

Kısa çalışmaya yeni düzenleme!

Torba Yasa Teklifi ile;

- Covid-19 sebebiyle ödenen kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteği ödemelerinde hatalı işlemlerden kaynaklanan fazla ve yersiz ödemelerden bu düzenlemenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olanların terkin edilmesi, tahsil edilenlerin iade veya mahsup edilmemesi, bu alacaklarla ilgili başlatılmış takip ve tahsil işlemlerine devam edilmemesi, yargı mercilerine intikal etmiş olan dosyalarda kurum ve bakanlık aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi,

- Covid-19 sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı sebep gerekçeli kısa çalışma başvurularının alınması, değerlendirilmesi ve ödenmesine ilişkin işlemler ile nakdi ücret desteği işlemleri hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İş ve İşçi Bulma Kurumu personeline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği,

- Kısa çalışma uygulanan dönemde işveren tarafından işçi çıkarılmasına istinaden oluşan fazla ve yersiz ödemeler ile ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına konu olmuş kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteği ödemelerinin bu madde kapsamı dışında olacağı, ceza soruşturması veya kovuşturması sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya beraat kararı verilenler hakkında bu madde uyarınca terkin hükümlerinin uygulanması

öngörülüyor.

Turizm payı oranları azaltılıyor!

Torba Yasa Teklifi ile; turizm payı alınan işletmelerin turizm payı oranları azaltılıyor. Buna göre, turizm payının; bileşik tesisler ile konaklama tesislerinden, Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesislerinden ve deniz turizmi tesislerinden binde 7,5 yerine binde 5; seyahat acenteleri ve hava yolu işletmelerinden on binde 7,5 yerine on binde 5 oranında alınması öngörülüyor. Yalnız bu düzenleme, 1 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe giriyor.

Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığından turizm işletme belgeli deniz turizmi araçlarından turizm payı alınmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyor. Ancak, bu araçlardan 31 Aralık 2022 tarihine kadar turizm payı alınması öngörülüyor. Abdullah TOLU

https://www.dunya.com/kose-yazisi/iste-yeni-torba-yasa-iste-yapilmasi-ongorulen-bazi-duzenlemeler/671261

Pazartesi, 10 Ekim 2022 07:35

Yeni Torba Kanundan Sicil Affı Çıktı!

Bir süredir kamuoyunu meşgul eden ve beklenti yaratan yeni torba kanun geçtiğimiz hafta cuma (07.10.2022) tarihinde TBMM’ye sunuldu. Ancak torba kanunda olması özellikle beklenilen ve istenilen; başta borç yapılandırması, yapılandırma taksitlerini aksayanlara yeni bir hak verilmesi torba kanunda şu an için yer almıyor. Plan Bütçe Komisyonu’nda eklemeler yapılır mı? Yoksa bu hali ile mi? Yasallaşır bilinmez. Ancak bize göre borç yapılandırılmalarının eklenmesi hem maliyeye ek bir kaynak hem de mükelleflere rahat nefes aldırması açısında yerinde bir uygulama olacaktır. Dolayısıyla Torba Kanunun bu hali için “Dağ Fare Doğurdu!..“  dersek yalan olmaz.

TBMM’ye sevk edilen torba kanunda kamuoyunun beklentisi olan başta 7326 sayılı kanun ile mükelleflere verilen matrah artırımı, stok affı ve mevcut borçların vadelendirilmesi konusunda getirilen hakların, ödeme imkansızlığı nedeniyle, yerine getirilemeyen ve bu nedenle bozulan sözleşmelerin, yapılandırmaların yeniden tesis edilmesidir.

Bu durum hem mükellef hem de maliye açısından büyük önem arz etmektedir. Seçim yatırımı olarak değerlendirilen torba kanunda; bu kadar önemli bir konuda düzenleme yapılmamış olması ise düşündürücüdür. Çünkü devletin en çok gelire ihtiyacı olduğu bir dönemde geçmiş yapılandırmalarda bu hakkı elde etmiş ancak imkansızlık nedeni ile bu sorumluluklarını yerine getirememiş mükelleflere verilecek ek bir şans maliye için ciddi bir gelir yaratacaktır. Bu sayede mükellef ile maliyenin yarım kalmış barışması tamamlanacak ve ekonomik sisteme büyük bir destek sağlanmış olacaktır. Bu ise sosyal devlet olmanın en büyük yansımasıdır diye düşünüyorum. Bu nedenle de plan bütçe komisyonunda eksik kalan bu konunun tamamlanacağını ümit ediyorum.

Söz konusu torba kanun ile getirilecek düzenlemelerden, önemli olanları aşağıda sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

1) PERSONEL YEMEK ÜCRETLERİ; Mevcut uygulama ile işverenler tarafından personele işyerinde veya müştemilatında yemek verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu ana kuralın istisnası ise personele günlük tutarı belirlenen bir ödemenin - yemek verme hizmeti sağlayan mükelleflere yapılması şartıyla - yemek çeki dediğimiz bir yöntemle yapılmasıdır. Kanun koyucu yemek çeki verilmesi halinde, bu ödemeleri de istisna kapsamında değerlendirilmiştir. 2022 yılı için belirlenen günlük tutar 51 TL’dir.

Torba kanunla söz konusu tutarın yemek çeki olarak değil de nakden ödenmesi halinde de istisna kapmasında değerlendirilmesi öngörülmektedir. Yani teklif edilen yeni düzenleme ile çalışanlara yemek bedeli olarak yapılan günlük belirli bir tutarı aşmayan ödemeler, kullanım aracına bakılmaksızın doğrudan gelir vergisi istisnası kapsamına alınmaktadır. Bu tutar üzerinden sigorta prim kesintisi de yapılmayacaktır.

Söz konusu uygulamanın değiştirilerek yemek çeki yerine nakit olarak verilen tutar içinde vergi istisnası getirilmesinin bize göre personel açısından hiçbir katkısı bulunmaktadır. Çünkü personelin bu ödemeyi nakden alması ya da yemek çeki olarak alması arasında bir fark bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere işveren personele yemek vermek zorunda değildir. Yemek veren işletmelerin büyük bir kısmı ise işyerinde yemek çıkarmak suretiyle bu hizmeti sağlamaktadır. Bazı işletmelerde yemek çeki uygulamasından faydalanmakta ve ilgili firmalardan almış olduğu hizmeti faturalandırmak suretiyle doğrudan gider olarak muhasebeleştirmektedir. Bu kanun değişikliği firmaları sadece KDV yükünden kurtarmış olacaktır. Yani firma yemek çeki firmasına 2022 yılı için 51 TL + KDV olarak ödeme yapmaktadır. Tabi ödediği KDV’yi de indirim konusu yapmaktadır. Yani firmaların devreden KDV’leri olmadığı sürece KDV sadece kısa bir dönem için işletmelere finans yükü getirmiş olabilir. Oysa personelin uygulamadan elde ettiği net tutar veya net fayda değişmemektedir. Her iki durumda da 2022 yılı için 51 TL ile sınırlı kalmaktadır. Sadece kendisine sunulan faydanın yöntemi değişmektedir. Çek uygulaması yerine aynı tutarı nakit olarak alabilecektir. Ancak personel kendisine sunulan bu günlük 51 TL olan hakkı 52 TL olarak kullanmamaktadır. Bize göre esas olan bu yüksek enflasyonist ortamda bir tabak çorbanın 50 TL olduğu ortamda, doğru olan ve yapılması gereken günlük olarak belirlenen 51 TL’lik limitin artırılmasıdır. Yani tartışılması gereken asıl konu günlük 51 TL’nin yemek çeki ile ya da nakit olarak verilmesi değil bu limitin insanlık onuruna ve mevcut enflasyona uygun olarak güncellenmesidir.

2) YURT DIŞINDA ÇALIŞAN PERSONEL; Bu torba kanun ile yurt dışında inşaat onarım montaj ve teknik hizmetlerde çalışan personelin ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmektedir. Söz konusu personel ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesi yerinde bir uygulamadır. Çünkü yurt dışı inşaat onarım montaj ve teknik hizmetler de vergisinden muaf tutulmuştur. Bu uygulama Türk müteahhitlik sitemine destek olmak ve uluslarasın platformda önünü açmak için alınmış olan yerinde bir karardır. Ancak değişik ülkelerde faaliyet gösteren firmalar bu faaliyetleri sonucu elde ettikleri kardan vergi ödemezken, bu projelerde çalıştırdıkları personel için ödedikleri ücret için gelir vergisi ödemektedirler. Firmalar bu durumda vergiden kaçınmak için ya düşük oranlı vergilendirme varsa projenin olduğu ülkede personelin vergisini ödemekte ya da personelin ücretini yurt dışında ödeyerek Türkiye’de bu personel için gelir vergisi ödememeyi tercih etmektedirler. Yapılmak istenilen değişiklik ile bu ve benzer uygulamaların önüne geçilebilecek ve ücretler vergisiz olarak Türkiye’den ödenmesi sağlanabilecektir. Bu sayede sektörde çalışan personelin SGK sorunu da büyük ölçüde çözümlenmiş olacaktır diye düşünmekteyiz.

3) ISINMA GİDERLERİ; İşverenlerce çalışanların 1000 TL’ye kadar elektrik, doğalgaz ve ısınma giderlerinin ödenmesi amacıyla sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmekte ve bu ödemelerin sigorta prim kesintisine tabi tutulmaması öngörülmektedir. Bu istisna süreli bir istisna olup, 30.06.2023 tarihinde son bulmaktadır. Söz konusu bir uygulama ilk kez mevzuat sistemimizde yerini alacak olup, nasıl karşılık göreceği ise henüz bilinmemektedir. Ancak bu istisnanın süreli bir istisna olması tarafımızdan anlaşılamamıştır.

Diğer taraftan personele ne ad altında olursa olsun yapılacak yardım ve desteğin vergi ve SGK kapsamı dışında tutulması yerinde bir uygulama olarak tarafımızdan değerlendirilmektedir.

4)SİCİL AFFI; Torba kanunda öngörülen bize göre bir diğer bir önemli konu ise sicil affıdır. Karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında ödeyemedikleri için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’ne bildirilen kişilerin ve kredi müşterilerinin kanun teklifinde belirtilen yükümlülükleri yetine getirmesi halinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz kayıtlar dikkate alınmayacağı konusunda bir düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenleme kredi kartlarını, çek ve senetleri (yani hem bireyleri hem de ticaret erbaplarını) kapsaması nedeniyle geniş halk kitlelerini ilgilendirmektedir. Dolayısıyla öngörülen şartların yerine getirilerek temiz bir sayfa açılması yerinde bir uygulama olacaktır.

5)DİĞER DÜZENLEMELER;

  • Bireysel katılım yatırımcısı indirim uygulama süresi 31.12.2027 tarihine kadar uzatılarak gelir vergisi beyannamesinde indirim yapılacak tutar güncellenmektedir.
  • Sermaye azaltan şirketlerin, sermayenin hangi unsurunu ne kadar tutarda azalacağı ve azaltıma konu edilen bu unsurlar üzerinden nasıl vergilendirme yapılacağı netleştirilmektedir.
  • 12.2022 itibarıyla sona erecek olan yabancı para ile altın hesaplarını TL mevduat ve katılma hesaplarına dönüştüren mükelleflerin elde ettikleri faiz ve kar payı kazançlarına sağlanan kurumlar vergisi istisnasının süresi 31.12.2023 tarihine kadar uzatılmıştır.
  • Melek yatırımcılara sağlanan indirim uygulamasının süresi 31.12.2027 tarihine kadar uzatılmaktadır.
  • COVID-19 salgın hastalığı süresince sokağa çıkma yasağına ve maske takma mecburiyetine uymayanlar için kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilecektir. Yılmaz Sezer

https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-torba-kanundan-sicil-affi-cikti/671241

Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Genel Tebliğ Seri No: 1’in amacı 01.07.2022 tarihli ve 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 50’nci maddesi ile 13.06.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 15’inci maddenin 1 ila 12’nci fıkraları (madde olarak anılacaktır) hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

Bu tebliğ;

a) Gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılmasına ve bu varlıkların gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince kanuni defter kayıtlarına alınmasına,

b) Yurt içinde bulunan ancak gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların vergi dairesine beyan edilerek kanuni defter kayıtlarına alınmasına,

c) Yurt içinde bulunan madde kapsamındaki varlıkların gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlarca beyan edilmesine,

ç) Maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlara, yönelik açıklamaları kapsamaktadır.

Şöyle ki;

1) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının, madde hükümleri çerçevesinde, 31.03.2023 tarihine (bu tarih dahil) kadar Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bildirilmesi mümkündür.

2) Birinci fıkra kapsamında gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin, yetkili kılınmış vekiller veya kanuni temsilciler tarafından da yapılabilmesi mümkündür.

3) Gerçek ve tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan söz konusu varlıklar, 05.07.2022 tarihinden 31.03.2023 tarihine kadar (bu tarih dahil), Ek-1'de yer alan form ile bankalara veya (menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına münhasır olmak üzere) aracı kurumlara bildirilebilecektir. Gerçek ve tüzel kişilerce, söz konusu varlıklara ilişkin olarak vergi dairelerine herhangi bir beyanda bulunulmayacaktır.

4) Maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları kapsamındaki, yurt dışı kredilerin ve sermaye avanslarının kapatılmasında kullanılan varlıkların da banka ve aracı kurumlara bildirilmesi gerekmektedir.

5) Gerçek ve tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan varlıklar için tek bir bildirim verilmesi esastır. Ancak, maddenin uygulamasında bildirimin yapıldığı her ay farklı bir vergilendirme dönemi olarak kabul edildiğinden, 31.03.2023 tarihine kadar (bu tarih dahil) birden fazla bildirimde bulunulması mümkündür.

a) Bildirimde bulunulduktan sonra aynı ay içerisinde, yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla ya da bildirime konu edilen varlıkları azaltıcı ya da artırıcı yeni bir bildirimde bulunulmak istenilmesi halinde, ilk bildirimin düzeltilmesi gerekmektedir. Bu şekilde ilk bildirime konu varlıkların azaltılması yönünde yapılacak düzeltmelerde, başlangıçta peşin olarak ödenen verginin azaltılan tutara isabet eden kısmı, banka ve aracı kurum tarafından bildirim sahibine iade edilebilecektir.

b) Bildirimde bulunulduktan sonraki aylarda, yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla ya da bildirime konu edilen varlıkları azaltıcı bir bildirimde bulunulmak istenilmesi halinde de önceki bildirimin düzeltilmesi gerekmektedir. Bu durumda, banka ve aracı kurumlarca Ek-2’de yer alan beyanname ile vergi dairesine bildirilen varlıklara ilişkin düzeltme talebinin banka ve aracı kurum aracılığıyla yapılması esastır.

c) Bildirimde bulunulduktan sonraki aylarda, bildirime konu edilen varlıkları artırıcı bir bildirimde bulunulmak istenilmesi halinde ise önceki bildirimin düzeltilmesi söz konusu olmayacak, ilave olarak bildirilmek istenilen varlıklar için yeni bir bildirim yapılacaktır.

ç) Düzeltme kapsamı dışında verilen tüm bildirimler yeni bir bildirim olarak kabul edilecek ve önceki bildirimle ilişkilendirilmeyecektir.

Ağustos ayında 5.000.000 TL karşılığı döviz bildiriminde bulunan bir gerçek kişinin, aynı ay içerisinde bildirdiği tutarı 2.500.000 TL’ye düşürmek ya da 7.500.000 TL’ye çıkarmak istemesi halinde ilk bildirimine ilişkin düzeltme bildirimi vermesi gerekecektir.

Ağustos ayında 5.000.000 TL karşılığı döviz bildiriminde bulunan bir gerçek kişinin, Eylül veya Ekim ayı içerisinde, bildirdiği tutarı 2.500.000 TL’ye düşürmek istemesi halinde, Ağustos ayındaki bildirimine ilişkin düzeltme bildirimi vermesi gerekecektir. Banka ve aracı kurumlarca Ek-2’de yer alan beyanname ile vergi dairesine bildirilen varlıklara ilişkin düzeltme talebi ise banka veya aracı kurumlar aracılığıyla yapılacaktır.

Bildirim süresi sona erdikten sonra bildirimlere ilişkin yapılan düzeltme talepleri dikkate alınmayacaktır. Bu çerçevede, 31.03.2023 tarihine kadar yapılan bildirimlerin bu tarihten sonra düzeltilmesi mümkün olmayacaktır.

Yurt dışında bulunan varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 05.07.2022 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 31.03.2023 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecektir. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmayacaktır. Bu hükümden yararlananların, kredilerini kapattıklarına dair yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan alacakları tevsik edici belgelerin bir örneğini bildirimlerine eklemeleri gerekmekte olup bu bildirimi alan banka veya aracı kurumun, defter kayıtlarından düşme işlemine ilişkin kontrol yükümlülüğü bulunmamaktadır. Veysi SEVİĞ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/bazi-varliklarin-ekonomiye-kazandirilmasi/671240

Pazar, 09 Ekim 2022 14:35

Çalışma İzni Muafiyet Belgesi

02.02.2022 tarih ve 31738 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 48’inci maddesinde çalışma izni muafiyeti kapsamında bulunan yabancılar çalışma izni muafiyeti almak kaydıyla ülkemizde çalışabilecektir.
 
İlgili Yönetmelik gereğince çalışma izni muafiyeti başvuruları yabancı tarafından yurt içinde sistem üzerinden T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğüne, yurt dışında yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki Türk Dış Temsilciliğine yapılacaktır.
 
“Çalışma İzni Muafiyeti Sistemi” 01.10.2022 tarihi itibarıyla uygulamaya geçecek ve çalışma izni muafiyeti başvuruları bu sistem üzerinden alınmaya başlanacaktır.
 
a) Başvuru Adresi
Çalışma izni muafiyeti başvuruları https://lnkd.in/dXMPCKqh adresi üzerinden çevrimiçi olarak yapılabilmektedir.
 
Yabancı Türkiye içerisinde bulunuyorsa; kendisine tahsis edilen 99 ile başlayan Yabancı Kimlik Numarası varsa E-devlet üzerinden, yoksa pasaport bilgileriyle sisteme giriş yapabilir.
 
Eğer yabancı Türkiye dışında bulunuyorsa; bulunduğu ülkenin Türk dış temsilciliğine başvuru yaparak referans numarası alması gerekmektedir. Verilen referans numarasıyla sisteme giriş yapabilir.
 
b) Başvuru Belgeleri
Başvuru esnasında yabancıya ait biyometrik fotoğraf, geçerli pasaport veya pasaport yerine geçen belge, eğitim ve varsa işyeri bilgileri ile bunlara ilişkin kanıtlayıcı belgelerin yüklenmesi gerekmektedir.
 
Ayrıca, yabancının başvurduğu muafiyet türüne göre durumu kanıtlayıcı belgelerin de yüklenmesi zorunludur.
 
c) Değerlendirme Esasları
Çalışma izni muafiyeti başvurusu değerlendirilirken, ilgili yabancının çalışma izni muafiyeti kapsamında olup olmadığına, ilgili mevzuatta belirlenen çalışma izni muafiyeti süreleri ile yüklenen belgelerin kontrolüne ilişkin hususlar dikkate alınmaktadır.
 
d) Çalışma İzni Muafiyeti Belgesi
Başvurusu olumlu değerlendirilen yabancılara Çalışma İzni Muafiyeti Belgesi düzenlenmektedir.
 
Çalışma izni muafiyeti ödemelerini, harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle yükümlüdür.
 
Çalışma izni muafiyeti süresinin 3 ay veya daha fazla olması halinde belge düzenlenmesi için çalışma izni muafiyeti harç bedeli ile değerli kâğıt bedelinin ödenmesi gerekmektedir. Çalışma izni muafiyeti geçerlilik süresi üç aydan kısa düzenlenmesi halinde ise harç bedeli alınmaz.
 
e) Harç ve Değerli Kâğıt Bedeli Ödeme Kanalları
Çalışma izni muafiyeti başvurusu olumlu değerlendirilen yabancının kayıtlı e-posta adresine buna yönelik bir bildirim gönderilir.
 
Gönderilen e-postada belirtilen tutarların en geç 30 gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde başvuru olumsuz sonuçlandırılır. Orhan Kotan

Tarih; 7 Nisan 2021

Sayı: 31447

Hazine ve Maliye Bakanlığından:

VERGİ DENETİM KURULU DANIŞMA KOMİSYONU YÖNETMELİĞİ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, vergi inceleme görevlerinin yürütülmesinde uygulama birliğini sağlamak ve mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkan tereddütlü hususları gidermek amacıyla Başkanlığa görüş bildirmek üzere Danışma Komisyonu oluşturulması ile bu Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 228 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmüne dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bakan: Hazine ve Maliye Bakanını,

b) Başkan veya Komisyon Başkanı: Danışma Komisyonu Başkanını,

c) Başkanlık: Vergi Denetim Kurulu Başkanlığını,

ç) Komisyon: Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Danışma Komisyonunu,

d) Kurul Başkanı: Vergi Denetim Kurulu Başkanını,

e) Raportör: Danışma Komisyonunda araştırma yapmak ve görüş bildirmekle görevlendirilen Vergi Müfettişlerini,

f) Üye: Danışma Komisyonu üyelerini,

g) Vergi Müfettişi: Vergi Başmüfettişi, Vergi Müfettişi ve Vergi Müfettiş Yardımcılarını,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Kuruluş, Görev ve Yetkiler

Kuruluş

MADDE 4 – (1) Komisyon, bir başkan ile on asıl ve beş yedek üyeden oluşur.

(2) Başkan ve üyeler ile Başkanın yokluğunda Başkan yerine görev yapacak olan ve üyeler arasından seçilecek olan Başkan vekili, Kurul Başkanı tarafından belirlenir.

(3) Komisyon Başkanı ve üyeleri vergi müfettişliği mesleğinde en az sekiz yıl hizmeti bulunanlar arasından belirlenir.

(4) Komisyon üyeliği süresi bir yıldır. Süresi biten üye yeniden görevlendirilebilir. Herhangi bir sebeple üyelikten ayrılanların yerine yeni üyeler belirlenir.

(5) Mazeret bildiren üyeler yerine yedek üyeler görevlendirilir.

(6) Komisyon Başkanının önerisi üzerine vergi müfettişliği mesleğinde en az altı yıl hizmeti bulunanlar arasından yeterli sayıda raportör Kurul Başkanı onayı ile görevlendirilir.

Komisyonun görevi

MADDE 5 – (1) Komisyonun görevi, vergi inceleme görevlerinin yürütülmesi sırasında mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkan tereddütlü hususları Başkanlığın talebi üzerine gündeme alarak görüşmek ve ortaya çıkan çoğunluk görüşünü karara dönüştürerek Başkanlığa bildirmektir.

Komisyon Başkanının görev ve yetkileri

MADDE 6 – (1) Komisyon Başkanının görev ve yetkileri şunlardır:

a) Toplantıların yerini, gününü, saatini ve gündemini belirlemek, bu hususları toplantı öncesinde üyelere duyurmak.

b) Toplantılarda görüşülecek konulara ilişkin hazırlık çalışması yapacak olan raportörleri görevlendirmek.

c) Raportörler tarafından düzenlenen raporları toplantı öncesinde üyelere göndermek.

ç) Toplantıları yönetmek, görüşmelerin düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak.

d) Toplantıda alınan karar metinlerinin yazımını sağlamak.

e) Komisyon kararlarının üyelerce imzalanmasını sağlamak, Başkanlığa göndermek.

f) Üyelerin toplantı devam durumunu izlemek, mazereti bulunanların yerine yedek üyelerden uygun görülenleri görevlendirmek.

g) Yazışmaları yapmak.

ğ) Komisyonun yıllık faaliyet raporunu hazırlamak.

h) Başkanlıkça verilen diğer görevleri yapmak.

Üyelerin görevleri

MADDE 7 – (1) Danışma Komisyonu üyelerinin görevleri şunlardır:

a) Gündeme alınan konular üzerinde gerekli hazırlık çalışmalarını yapmak.

b) Toplantıya katılmasına engel bir mazereti ortaya çıkması halinde durumunu derhal Başkana bildirmek.

c) Bildirilen gün ve saatte toplantıda hazır bulunmak.

ç) Görüşülen konularda düşünce ve kanaatini bildirmek, oylamaya katılmak.

d) Karar yazılması çalışmalarına yardımcı olmak ve kararları imzalamak.

Raportörün görevleri

MADDE 8 – (1) Raportörün görevleri şunlardır:

a) Görüş oluşturmak üzere görevlendirildiği konuları, Başkan tarafından verilen sürede ve her halükarda toplantı gününden önce tüm yönleriyle incelemek, konuya ilişkin farklı görüş ve uygulamaları kendi görüşü ile birlikte rapor halinde Başkana sunmak.

b) Raporunda yer alan hususları toplantıda üyelere açıklamak, varsa konuyla ilgili gerekli dokümanları Başkana ve üyelere sunmak.

c) Komisyon kararlarını, azınlıkta kalan görüşleri de içerecek şekilde, gerekçeleri ile birlikte yazmak ve kendisine verilen süre içinde Başkana teslim etmek.

ç) Hazırlık yaptığı konu ve toplantıya ilişkin olarak Başkan tarafından verilecek diğer işleri yapmak.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çalışma Usul ve Esasları

Gündemin belirlenmesi

MADDE 9 – (1) Komisyonda görüşülmek üzere gündeme alınması Başkanlıkça talep edilen konular Başkana yazıyla iletilir.

(2) Kurul Başkanı, uygulama birliğinin sağlanması ve mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ilişkin her türlü konunun Komisyonun gündeme alınarak görüş bildirilmesini isteyebilir.

Gündeme alınamayacak veya karar verilemeyecek konular

MADDE 10 – (1) Mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tereddüt bulunmayan konuların Komisyona intikal ettirilmemesi esastır.

(2) Vergi mükellefleri ve sorumluları Komisyondan görüş talep edemez.

(3) Daire Başkanlıkları ve Vergi Müfettişleri Komisyondan doğrudan görüş talep edemez.

(4) Komisyonda görüşülüp karara bağlanan konuların mevzuatta değişiklik olmadığı sürece tekrar Komisyona getirilmemesi esastır. Ancak, Başkanlıkça gerekli görülen hallerde, evvelce karara bağlanmış olan konular Komisyonda yeniden incelenir.

Toplantıya davet ve katılım

MADDE 11 – (1) Toplantının yeri, tarihi, saati ve gündemi, Başkan tarafından toplantı tarihinden en az beş gün önce yazılı olarak üyelere duyurulur.

(2) Asıl üyelerin mazereti nedeniyle toplantıya katılamayacak olması durumunda, Başkan tarafından uygun görülen yedek üyeler davet edilir. Başkanın mazereti nedeniyle toplantıya katılamaması halinde, Başkan Vekilinden boşalan asıl üyeliğe de aynı şekilde yedek üye davet edilir.

(3) Başkan, görüşülen konuya ilişkin uzmanlığı olan üyeleri, Vergi Müfettişlerini veya konuyla ilgili uzmanlığı bulunan diğer kişileri gözlemci sıfatıyla toplantıya davet edebilir.

Toplantı yeter sayısı ve görüşmelere geçilmesi

MADDE 12 – (1) Komisyon, Başkan ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır.

(2) Üyelerin toplantılara devam durumları Başkan tarafından bir cetvel tutulmak suretiyle izlenir. Devam durumunu gösteren bu cetveller, aylık olarak Başkanlığa gönderilir.

(3) Toplantı, Başkan tarafından yapılan yoklamada, toplantı yeter sayısı kadar üyenin hazır bulunduğu tespit edildikten sonra açılır.

Görüşme yöntemi

MADDE 13 – (1) Toplantı açıldığında Başkan, gündem ve usul hakkında konuşmak istediğini bildiren üyelere görüşmelere başlamadan önce söz verebilir. Başkan, gündem ve usul hakkında konuşmak isteyen üyelerin sayısını ve konuşma sürelerini sınırlayabilir.

(2) Toplantı başında raportör tarafından, görüşülecek konuya ilişkin hazırlanan rapor çerçevesinde Komisyona açıklama yapılır.

(3) Bu açıklamadan sonra, söz almak isteyen üyeler Başkan tarafından tespit edilir. Üyelere, söz isteme sırasına göre söz verilir. Konuşmalar Başkana hitaben yapılır. Başkan, her zaman söz hakkına sahip olup, gerektiğinde açıklama yapması veya sorulara cevap vermesi için raportöre sıraya tabi olmaksızın söz verebilir.

(4) Başkan, toplantıya gözlemci sıfatıyla katılanlara söz istediklerinde ya da gerek gördüğünde söz verebilir veya tartışılan konu hakkındaki görüşlerini beyan etmelerini isteyebilir.

(5) Toplantı sırasında, raportör tarafından düzenlenen raporda konunun yeterince işlenmediğinin anlaşılması veya görüşmeler sonucunda konunun yeteri kadar açıklığa kavuşturulamaması durumlarında Başkan, konunun bir başka toplantıda tekrar görüşülmesini oylamaya sunabilir.

(6) Başkan tarafından, görüşmelerin yeterli olduğu ve konunun yeterince açıklığa kavuşturulduğu hususunda Komisyonda genel bir kanaat oluştuğu görüldüğünde, ağırlık kazanan görüşlerin oylanmasına geçilir.

Görüşme tutanakları

MADDE 14 – (1) Komisyon görüşmeleri, raportör tarafından görüşme tutanaklarına geçirilir. Başkan, bu çalışmalarda raportöre yardımcı olmak üzere diğer raportörlerden uygun gördüklerini ayrıca görevlendirebilir.

(2) Her toplantıya ait tutanaklar, kararın yazılmasında esas alınmak üzere, ilgili dosyada saklanır.

Oylamaya geçilmesi, oylama usulü ve karar yeter sayısı

MADDE 15 – (1) Konu Komisyonda yeteri kadar görüşüldükten sonra, ağırlık kazanan görüşlerin özet metinleri, oylamaya geçilmeden önce Başkan tarafından Komisyona okunur veya raportöre okutturulur.

(2) Toplantı anında ikiden fazla görüş olması halinde, en fazla oyu alan iki görüş, eşitlik halinde ise Başkanın belirleyeceği görüşler tekrar oylamaya sunulur.

(3) Oylamaya geçildikten sonra oylanacak görüşler dışında başka bir görüş ileri sürülemez.

(4) Oylamada çekimser oy verilemez.

(5) Toplantıya gözlemci sıfatıyla katılanlar oy kullanamaz.

(6) Komisyonda kararlar toplantıya katılanların oy çokluğu ile alınır. Oyların eşit olması halinde Başkanın taraf olduğu görüş çoğunlukta sayılır.

(7) Başkan ile üyelerin mazeretleri nedeniyle toplantılara katılamamaları durumunda, asıl üyelerin yerine katılan yedek üyeler asıl üyeler gibi oy kullanır. Asıl üyelerin yerine katılan yedek üyelerin sonraki toplantıya katılıp katılmayacağına Başkan karar verir.

Oylama tutanakları

MADDE 16 – (1) Komisyonda görüşülüp karara bağlanan konular için oylamadan hemen sonra bir oylama tutanağı düzenlenir. Bu tutanakta, oylamaya sunulan görüşler, oylamaya katılan üyelerin ad ve soyadları ile hangi görüşe oy verdikleri tespit edilir.

(2) Oylama tutanakları, oturuma katılan Başkan ve üyeler tarafından imzalanır ve dosyasında saklanır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Danışma Komisyonu Kararları ve Sonuçları

Kararların yazımı ve gönderilmesi

MADDE 17 – (1) Görüşülen konulara ilişkin sonuçlar, gerekçeli bir kararla belli edilir.

(2) Kararlarda, Komisyon tarafından kabul edilmemiş karşı görüşlere de gerekçeleriyle birlikte yer verilir.

(3) Başkan ve üyelerce imzalanan kararlar sekretarya tarafından Başkanlığa gönderilir.

Kararların yürürlüğü ve bağlayıcılığı

MADDE 18 – (1) Kurul Başkanı tarafından onaylanan kararlar, onaylandığı veya onayda belirtilen tarihte yürürlüğe girer.

(2) Başkanlık bünyesinde kurulan komisyonlar ve Vergi Müfettişleri, onaylanan kararlar doğrultusunda işlem tesis etmek zorundadırlar.

(3) Kurul Başkanı tarafından gerekli görülen kararlar Bakan onayına sunulabilir.

Kararların numaralandırılması

MADDE 19 – (1) Komisyon kararlarına, her yıl 1’den başlayan ve alındığı yılı da gösteren bir numara verilir.

Yazışma

MADDE 20 – (1) Komisyon yazışmaları sekretarya tarafından yapılır. Komisyon yazışmaları konu bazında oluşturulan dosyasında muhafaza edilir.

(2) Sekretarya hizmetleri, Başkanlık Mevzuat Şube Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

Dosyalama

MADDE 21 – (1) Komisyonda görüşülüp karara bağlanan her konu için oluşturulan dosyada aşağıdaki belgeler bulunur:

a) Konunun görüşülmesi talebini içeren Başkanlık yazısı ve ekleri.

b) Toplantı yeri, günü, saati ve gündemi ile üyelerin davetini gösteren belgeler.

c) Raportör raporu ve notları.

ç) Görüşme ve oylama tutanakları.

d) Karar.

e) Başkan ve üyelerin toplantı devam cetvelleri.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Yetki

MADDE 22 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında doğabilecek tereddütlerin giderilmesinde Başkanlık yetkilidir.

(2) Başkanlık, Komisyon kararlarının yayınlanmasına karar vermeye, bu Yönetmelik uyarınca düzenlenecek rapor, tutanak ve yazılar hakkında standartlar belirlemeye, bunları Başkanlık Bilgi İşlem Sistemi aracılığıyla düzenlettirmeye, gerek görülen değişiklikleri yapmaya, ihtiyaç duyulan diğer bilgilerin bilgi işlem altyapısı üzerinden alınmasına zorunluluk getirmeye ve toplantıların gerektiğinde internet ortamında yapılmasına karar vermeye yetkilidir.

Yürürlük

MADDE 23 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 24 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Mal Teslimi veya Hizmet İfası Gerçekleşmeden Fatura Düzenlenmesinin Vergisel Sonuçları ve Muhasebe Kayıtları I. GİRİŞ Ticari ilişkilerde normalde mal tesliminden veya hizmet ifasından…
  • GİB, KOOPERATİFLERE  İLİŞKİN VERGİ DÜZENLEMELERİ REHBERİ YAYINLADI GİRİŞ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa göre kooperatifler kurumlar vergisi…
  • Holding Şirketleri Tarafından Bağlı Şirketlere Tanzimi Gereken Fatura Holding şirketler tarafından bağlı şirketlere araştırma ve geliştirme, finansman temini,…
Top