Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Bilindiği üzere 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamına giren mükellefler ve meslek mensupları ile 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname/bildirimleri bu meslek mensuplarınca verilenlerin 22/3/2020 ila sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarih (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halinde olduğunun kabul edilmesi ve mücbir sebep dönemine ilişkin verilemeyen beyanname/bildirimlerin verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son gününün, sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği günü takip eden 15 inci günün sonuna kadar uzatılması uygun bulunmuştu.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımız arasındaki işletme sahibi, esnaf, tüccar, sanayici, serbest meslek sahipleri ile çalışanlardan durumlarını aktif sigortalılıklarını gösteren SGK hizmet belgesi, vergi kaydı, şirket yetki belgesi, oda ve birlik kimliğinden biriyle belgeleyenlerin, sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacağı belirtilmiştir.

Buna göre;

- 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin aynı Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan,

- 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve söz konusu Genel Tebliğin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan mükelleflerden aktif sigortalı olarak çalışması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulanların,

- 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname ve bildirimleri 65 yaş ve üstündeki meslek mensuplarınca verilen mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan,

Genel Tebliğin 5 inci maddesinde yer alan mücbir sebep dönemine ilişkin beyanname ve bildirimleri sokağa çıkma kısıtlamasının sona erdiği 1/6/2020 tarihini takip eden 15 inci gün olan 16/6/2020 günü sonuna kadar verilecek, bu beyanname ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

1/6/2020 tarihi itibarıyla verilme süresinin son gününe 15 günden fazla gün kalan beyanname/bildirimlerin verilme ve bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödenme süresi olarak kanuni sürelerin dikkate alınacağı tabiidir.

            Öte yandan 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması getirilen mükelleflerden söz konusu Genel Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep kapsamında olanlar, aynı Tebliğin 4 üncü maddesiyle belirlenen beyan/bildirim ve ödeme erteleme hükümlerinden faydalandırılacaktır.

            Gerek 65 yaş ve üstünde olması gerekse kronik rahatsızlığı bulunması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması devam eden mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 5 inci maddesi kapsamındaki mücbir sebep hali, kendileri için sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarihe kadar devam edecektir.

Örnek 1: Serbest meslek erbabı Bay (A)’nın yıllık gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve katma değer vergisi (KDV) yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında mükellefin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır.

518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında mükellefin;

- 2020/Şubat dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannamesi dâhil) ve KDV beyannamesi,

- 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi,

- 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi

16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

Öte yandan söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında mükellef tarafından 27/4/2020, 27/5/2020 ve 26/6/2020 tarihlerine kadar verilmesi gereken muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri 27/7/2020 Pazartesi günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler ise sırasıyla 27/10/2020 Salı27/11/2020 Cuma ve 28/12/2020 Pazartesi günü sonuna kadar ödenecektir.

Örnek 2: Meslek mensubu Bayan (B)'nin gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve KDV yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir. Bayan (B) 24/3/2020 tarihi itibarıyla 10 kurumlar vergisi mükellefinin kurumlar, muhtasar ve KDV beyannameleri ile Form Ba-Bs bildirimlerini elektronik ortamda göndermektedir. Bahse konu 10 mükellefin hiçbirisi söz konusu Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep hali kapsamında değildir.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında meslek mensubu mükellef ile beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen mükelleflerin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır.

518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen 10 mükellefin;

- 2020/Şubat, 2020/Mart ile 2020/Nisan dönemi KDV ve muhtasar beyannameleri (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ile aynı dönemlere ilişkin Form Ba-Bs bildirimleri,

- 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannameleri,

- 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri,

16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

Öte yandan meslek mensubunun kendi mükellefiyetine ilişkin beyanname verme ve ödeme süreleri (1) numaralı örnekte belirtildiği şekilde olacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak, GİB

13 Haziran 2020 Tarihli Resmi Gazete 

Sayı : 31154

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

Bankamızca, vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranı yıllık yüzde 9, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yıllık yüzde 10 olarak tespit edilmiştir.

Belirlenen bu oranlar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

Adat faizi hesaplayan şirketlere Merkez Bankası'ndan müjde gibi bir haber geldi. Adat faizi hesaplamasında esas alınan faiz oranı, 13 Haziran 2020 tarihinden itibaren yıllık yüzde 13,75'ten yüzde 10’a düşürüldü.

Hiç Böyle Bir Müjde Olur Mu?

Şimdi diyeceksiniz ki, böyle müjde mi olur? Haklısınız, ama kötünün iyisi bir müjde bu. Şaka bir yana, adat faizi, ortakları ve ilişkili şirketlerle borç para alışverişinde bulunan şirketlerde gittikçe sorun olmaya başladı. Şirketler ve ortaklarına bu konunun anlatılması oldukça zor, kimse böyle bir faizi kabul etmiyor. Hesaplasan bir türlü, hesaplamasan bir türlü.

Adat Faizi Yeni Bir Konu Değil!

Adat faizi, yeni bir konu değil. 1990’lı yıllarda başladı ve halen de uygulanmaya devam ediliyor, ancak o günden bugüne tartışması ve ihtilafı hiç bitmedi.

Adat Faizi, Vergi İncelemelerinde İlk Bakılan Konu

Adat faizi, Maliye’nin vergi incelemelerinde baktığı ilk konulardan birisi. Yine, Maliye’nin Risk Analiz Merkezi’nde tanımladığı önemli risk kalemleri arasında.

Son Dönemde Şirketlerin Adat Faizine Konu Olacak Alacak/Borçları Arttı!

Şirketlerin ortaklarına ve ilişkili şirketlere verdikleri borç paralar son dönemlerde oldukça arttı, artmaya da devam ediyor. Özellikle şirket ortaklarının ve ilişkili şirketlerin borçları, ödeme yapmamalarının da etkisiyle adat faizi ve KDV’si nedeniyle katlanarak büyüyor ve ödenemez hale geliyor. Hatta, geldi bile diyebiliriz. Bu durumda olan şirketler ve ortaklarının beklentisi, en kısa zamanda bir cari hesap affının çıkması.

Çıkar mı? Peşinen evet ya da hayır diyemeyiz, ama her şey Ekim ayında belli olur diye düşünüyoruz.

Maliye, Ortaklara ve İlişkili Şirketlere Verilen Borç Paralar İçin Faiz ve KDV Hesaplanmasını İstiyor!

Adat faizi, şirketlerin birbirlerine ya da ortaklarına borç para vermeleri halinde gündeme geliyor. Şirket ortağı şirketten borç para aldığında veya şirket bir diğer grup şirketine veya ilişkili başka bir şirkete borç para verdiğinde, Maliye, şirketin ortağına veya ilişkili şirkete finans hizmeti verildiğini kabul ediyor ve borç verilen para için faiz hesaplanmasını istiyor. Olayı faiz hesaplatmakla da bitirmiyor, bir de faizin KDV’sini istiyor. Bu nedenle de, hesaplanan faiz için ortağa veya ilişkili şirkete fatura düzenleniyor ve genel oranda % 18 KDV hesaplanıyor. Bu şekilde verilen borç paralar 131 - 231 Ortaklardan Alacaklar, hesaplanan faiz tutarları ise 642- Faiz Gelirleri hesabında  izleniyor.

Adat Faizine Esas Alınan Faiz Oranı Düştü, Bu Ciddi Bir Avantaj!

Merkez Bankası, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranını 13 Haziran 2020 tarihinden itibaren yıllık yüzde 13,75’ten yüzde 10’a düşürdü (Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Yıllık Faiz Oranlarının Tespitine İlişkin Tebliğ, 13 Haziran 2020 tarihli ve 31154 sayılı Resmi Gazete). Yani, faiz oranında yüzde 3,75 oranında bir indirim yapıldı ki, bu ciddi bir indirim. Ancak, banka faiz oranlarındaki son durum dikkate alınarak, bu oran yüzde 8 civarında belirlense daha iyi olurdu diye düşünüyorum!

Bu oran, 21 Aralık 2019 tarihinden itibaren yüzde 18,25’den yüzde 13,75’e düşürülmüştü.

Adat Faizinin, Hangi Aralıklarla Hesaplanması Gerekiyor? Bu Konuda Bir Düzenleme Var Mı?

Ortaklar ve ilişkili şirketlerle olan borç para alışverişleri için faizin ne zaman hesaplanacağı konusunda Kanunda veya ikincil mevzuatta bir açıklık veya düzenleme bulunmuyor. Bu tür alacaklar için adat faizinin geçici vergi dönemleri veya yıl sonu itibariyle hesaplanması gerektiği konusunda kamuoyunda bir konsensüs var.

Sonuç Olarak;

Farkında mısınız bilmiyorum ama, adat faizi, vergi kamuoyunda gitgide büyüyen ve kangren hale gelen konulardan birisi. Özellikle yaşanan bu süreçte şirketlerin belirtilen türden alacakları ve borçları giderek artıyor. Bu durum, şirketlerin bilançolarını ve rasyolarını bozdu, bozmaya da devam ediyor. Faiz oranında yapılan indirimler, sorunu sadece hafifletiyor, tam olarak çözmüyor. Şirketler ve şirket ortakları için kangren hale gelen bu sorunun bir an evvel çözümlenmesinde fayda var. Nasıl mı?

Çözüm oldukça basit: Grup KDV Mükellefiyeti. 

ABDULLAH TOLU

https://www.ogunhaber.com/yazarlar/abdullah-tolu/adat-faizi-hesaplayan-sirketlere-mujde-faiz-orani-yuzde-10a-dustu-100952m.html

Kıdem tazminatında çok önemli bir dönüşüm öngören Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne (TES) ilişkin detaylar çalışma hayatının sosyal tarafları ile görüşülmeye başlandı. İşveren ve işçi kesiminin ilk tepkileri sürecin zorlu geçeceğini gösteriyor.

TES’in 1 Ocak 2022’de hayata geçmesi planlanıyor. Bu tarihten sonra ilk kez sigortalı olacak kişiler sisteme zorunlu dahil edilecek. TES’in 1 Ocak 2022’den önce sigortalı olmuş kişiler için zorunlu olması ya da isteğe bağlı olmasına yönelik iki alternatif var.

1 Ocak 2022’den önce sigortalı olan kişiler için TES’e geçişin gönüllü tutulması halinde bu çalışanlar 1 Ocak 2022 öncesi kıdem tazminatları için halihazırdaki kanuna tabi olacak. Dolayısıyla bu tarihten önceki her bir yıllık çalışma için 30 gün tutarında kıdem tazminatı alabilecekler.

1 Ocak 2022 sonrası isteğe bağlı TES’e katılmadıkları taktirde 1 Ocak 2022 sonrasında da aynı hükümlere tabi olarak kıdem tazminatı hakları korunmuş olacak. TES 1 Ocak 2022 sonrası bütün çalışanlar için zorunlu olursa bu durumdaki çalışanlar 1 Ocak 2022 öncesi çalışmaları için her bir yıl karşılığı 30 günlük kıdem tazminatlarını alabilecekken 1 Ocak 2022 sonrasında ise her bir yıl için 19 günlük kıdem tazminatı karşılığını işverenden alacaklar. 11 günlük kıdem tazminatı karşılığı olan prim tutarları TES’e aktarılmış olacak. Dolayısıyla çalışanın bu anlamda bir kaybı olmayacak.

Para nasıl alınır?

TES’de çalışanın hesabında biriken tutar, 60 yaşını tamamlanması halinde kendisine ödenecek. Fondaki tutarın yüzde 25’i 60 yaşın tamamlanması halinde tek seferde ödenecek. Kalan tutar ise aylık olarak ödenecek. Aylık ödenecek tutarlar programlı geri ödeme veya yıllık gelir sigortası ile ödeme yapılacak.

Bunun dışında sistemden ilk kez konut alınırsa, evlilik, (bir seferlik), ağır hastalık, işsizlik hali (bir sefere mahsus, fesih sebebi önemli değil) durumlarında TES’te bulunan tutarın yüzde 10’unu kadar para alınabilecek. İki sebep aynı anda gerçekleşirse ödeme tutarı yüzde 20’ye çıkabilecek.

Prim ne kadar?

Tamamlayıcı emeklilik sistemine işveren  devlet ve çalışan prim ödeyecek. İşveren her ay çalıştırdığı her işçi için yüzde 3 prim ödeyecek. Devlet katkısı asgari ücretin yüzde 1’i oranında olacak. Çalışan katkısı ise asgari ücret üzerinden yüzde 0.5, asgari ücretin üstü ila asgari ücretin 2.5 katı arası için yüzde 1.5, asgari ücretin 2.5 katı ve üzeri için ise yüzde 2.5 oranında olacak.

Bu şekilde ödenecek primlere ilave olarak devlet asgari ücretli bir çalışan için çalışan katkı payını aşmayacak şekilde damga vergisi indirimi sağlayacak. Bunun yanında çalışan katkı payını artıran kişiler için gelir vergisi muafiyeti sağlanacak. Bu sayede sistemde daha çok tasarruf yapan kişiye devlet desteği de daha yüksek oranda sağlanmış olacak.

İşten çıkartılmada ne olacak?

Tamamlayıcı emeklilik sisteminde yer alan çalışan çalıştığı işyerinden bir yıldan önce ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle işten çıkartılırsa bu işyerindeki işvereni tarafından ödenen primleri ve bu döneme ait devlet katkısını alamayacak. Aynı şekilde bir yıldan önce istifa ederek işyerinden ayrılan işçi de bu tutarları alamayacak. Ancak bir yıldan sonra ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle işten çıkartılan işçi işveren ve devlet payının yüzde 50’sini alabilecek. Bir yıldan sonra istifa ederek işten ayrılan işçi için ise hiçbir kayıp olmayacak. İşçi her durumda kendi ödediği primlerden kayıp yaşamayacak. Cem Kılıç

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/tamamlayici-emeklilik-icin-gorusmeler-basladi-6233986

Bu “Bilgi Notu”nda sizlere, tahsilat ve ödemelerin banka üzerinden yapılma zorunluluğuna ilişkin bilgileri (özet halinde)

KAPSAM

(VUK mükerrer md.257 ve 459 no.lu VUK Genel Tebliği) 7.000 TL’yi aşan her türlü ödeme ve tahsilatın banka, PTT ve Tebliğ’in 3-a maddesinde yer alan diğer finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

 Zorunluluğa uyması gereken mükellefler; başta fatura alma zorunluluğu bulunan birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbapları olmak üzere Tebliğ’in 3-ç maddesinde sıralanmıştır.

 Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarı 7.000 TL’yi aşması halinde her bir işlem tek başına 7.000 TL’nin altında kalsa dahi aşılan  işlemden itibaren tevsik zorunluluğu kapsamına girilmektedir. Örneğin; aynı gün 3.000 TL tutarında yapılacak 3 ödemede, 3’üncü ödemenin banka vb. üzerinden yapılması zorunludur.

 Bedelin  taksitli  ya  da  kısım  kısım  ödenmesi halinde toplam bedel 7.000 TL’nin üzerinde ise taksit ödemeleri

  • TL’nin altında kalsa dahi tevsik zorunluluğuna girilmektedir.

Tevsik zorunluluğu bulunmayan işlemler şunlardır:

  • Kamu kurumları işlemleri
  • SPK aracı kurumlarında yapılan işlemler
  • Tapu Sicil Müdürlüklerinde yapılan işlemler
  • Noterlerde yapılan işlemler
  • Kamu ihalelerine ilişkin teminatlar
  • Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerin toptancılara gıda vb. teslimleri ( 479 no.lu Tebliğ) ve ticaret borsalarına kayıtlı işlemleri (480 no.lu Tebliğ)

 Araç    kiralama    faaliyetiyle     uğraşanların    kiralama  işlemlerinde tutar sınırı olmaksızın tevsik zorunluluğu bulunmaktadır. ()  zorundadır.

Ödeme  ve  tevsik  zorunluluğuna  uyulmaması  halinde  2020 yılı için; her bir işlem başına 2.300 TL’den az  olmamak  üzere  her  bir  işlemin  %5’i  oranında   Özel  Usulsüzlük Cezası kesilir. Azami ceza sınırı ise 1.800.000 TL’dir.

Tevsik zorunluluğuna uyulmaması halinde işlemin her iki  tarafındakilere de ceza uygulanmaktadır.

ÖZELGELER

Konuyla ilgili özelgeler aşağıda derlenmiş olup linkleri aracılığıyla ilgili özelgeye ulaşabilirsiniz.

 Nadir Gülhan YMM Novus Danışmanlık

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan açıklama ile koronavirüse yönelik ekonomik önlemlerde yeni bir aşamaya geçildiğini görüyoruz. Yeni normale uygun şekilde işletmelerin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini de almak şartıyla faaliyetlerini ve üretimlerini devam ettirmeleri amaçlanmaktadır. Buna göre;

- Kısa çalışmaya veya ücretsiz izine çıkaran işverenlere normalleşme desteği verilecek,

- İlave istihdama teşvik sağlanacak,

- 25 yaş altı ve 50 yaş üstü kişilerin istihdamına destek verilecek.

Özellikle gençlerin yararlanabilmesi için kısmi ya da esnek çalışmada değişiklikler yapılacak. Genç istihdamı için 25 yaş altı istihdamını desteklenecek. Burada gençlerin çalışma içinde becerilerinin de geliştirilmesi, etkin, verimli ve kaliteli iş gücü sağlanması amaçlanıyor. Ayrıca iş bulmakta zorlanan 50 yaş üstü emekli olmamış kişilerin de istihdam edilmelerinin teşvik edilmesi sağlanacak.

2020-2022 dönemini kapsayan üç yıllık Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) dikkat çekici noktalarından biri de Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne (TES) geçilmesi planlanmıştı. Uzun bir süredir tartışılan kıdem tazminatı konusunun yeniden farklı bir anlayışla ele alınacağını görüyoruz. Devlet destekli “Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası” sistemi getirilecek olup 2022'de yürürlüğe girecek.

Türkiye’de birinci basamaktaki sosyal güvenlik sistemi ile üçüncü basamakta yer alan BES uygulanıyor. Ancak, çalışanın maaşından kesilen, işverenin de katkıda bulunduğu ve devletin de desteklediği ikinci basamak olarak adlandırılan iş yeri bazlı emeklilik sistemi tam anlamıyla uygulanmıyor.

45 yaşını doldurmayan ve aktif olarak çalışanlar Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne 2022 yılından itibaren dahil olacak. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ile çalışanın maaşından kesilen, işverenin de katıldığı, devletin de desteklediği ikinci basamak olarak adlandırılabilecek iş yeri bazlı emeklilik sistemi sağlanacak; buna da kıdem tazminatı sistemi de eklenecek.

Esasen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne 2017’de BES’e otomatik katılım uygulaması ile geçildi ancak hem zorunluluk tam anlatılamadığından çalışanlar tarafında tutmadı, hem de işveren katkısı eklenmediği için katılımcıya cazip gelmedi. 45 yaşını doldurmayan ve aktif olarak çalışanlar Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne 2022 yılından itibaren dahil olacak. Tamamlayıcı emeklilik sistemi ile çalışanın maaşından kesilen, işverenin de katıldığı, devletin de desteklediği ikinci basamak olarak adlandırılabilecek iş yeri bazlı emeklilik sistemi sağlanacak, buna kıdem tazminatı sistemi de eklenerek yeni bir model uygulamaya alınacak. Resul Kurt 

https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-donemde-istihdam-tesvikleri-ucretsiz-izin-ve-kisa-calisma/472489

VERBİS, kamuoyunun gündemine aniden girdi, ancak hala benimsenemedi. Çünkü, yaşanan ekonomik sıkıntılar, koronavirüs salgını ve buna karşı alınan önlemler falan derken, bir türlü şirketlerin önceliklendirilmiş konuları arasına alınamadı. Bu nedenle de, bir kaç kez ertelendi.  

Hatırlamakta Fayda Var: VERBİS Nedir?

VERBİS yani Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi, kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin, kişisel veri işlemeye başlamadan önce kayıt olmak zorunda oldukları ve veri işleme faaliyetleri ile ilgili bilgileri beyan ettikleri bir kayıt sistemi.

Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin, veri işlemeye başlamadan önce Veri Sorumluları Siciline kaydolmaları zorunlu bulunuyor (6698 sayılı KVKK Mad. 16). Veri sorumlularının, önce VERBİS’e giriş yaparak başvuru formunu sistem üzerinden oluşturması ve bu formu Kuruma kargo / posta / elden iletilmesi veya Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) aracılığıyla iletmesi gerekiyor. Başvuru formunun iletilmesi üzerine Kurum tarafından kendisine iletilen “kullanıcı adı” ve “parola” ile VERBİS’e giriş yaparak bildirimin gerçekleştirilmesi gerekiyor.

VERBİS’e Başvuru ve Kayıt Süresi 30 HAZİRAN’da Sona Eriyor!

Evet, VERBİS’e başvuru ve kayıt zorunluluğunda ötelenmiş süre 30 HAZİRAN’da sona eriyor. Yani, zaman oldukça daraldı!

Başvuru ve kayıt zorunluluğuna ilişkin süreler, aşağıda yer alan tablodaki gibi (2019/387 sayılı Kurul Kararı):

Veri Sorumluları

Kayıt Yükümlülüğü Başlangıç Tarihi

Kayıt İçin Son Tarih

Yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları

01.10.2018

30.06.2020

Yurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları

01.10.2018

30.06.2020

Yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den az olmakla birlikte ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları için

01.01.2019

31.09.2020

Kamu kurum ve kuruluşu veri sorumluları

01.04.2019

31.12.2020

 

Hangi Veri Sorumluları Sicile Kayıt Yükümlülüğünden İstisna Tutuldu?

Kişisel Verileri Koruma Kurulu, aşağıda sayılan veri sorumluları için sicile kayıt yükümlülüğüne istisna getirdi (2018/32, 68, 75, 87 ve 2020/315 sayılı Kurul Kararları): 

- Herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla yalnızca otomatik olmayan yollarla kişisel veri işleyenler,

- Noterler, yalnızca ilgili mevzuat ve amaçlarına uygun, faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak üzere kişisel veri işleyen Türkiye’de yerleşik dernek, vakıf ve sendikalar, siyasi partiler,

- Avukatlar, Gümrük Müşavirleri, Arabulucular, SMMM ve YMM’ler,

- Yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den az olan gerçek veya tüzel kişi veri sorumlularından ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olmayanlar.

Veri Sorumluları Siciline Kayıt Yaptırmamanın Cezası Ağır!

VERBİS’e süresinde kayıt yaptırılması son derece önemli. Çünkü, Veri Sorumluları Siciline kayıt yaptırmamanın ciddi bir cezası ve yaptırımı var. VERBİS’e süresinde kayıt yaptırılmaması halinde, 2020 yılı için 36 bin TL’den 1 milyon 800 bin TL’ye kadar idari para cezası verilebiliyor. Yani, pabuç pahalı.

Şirketler, Salgın Nedeniyle VERBİS’e Başvuruyla İlgili İşlemleri Yapamadı!

Sadece ülkemizde değil, tüm dünya’da koronavirüs adı verilen ciddi bir virüs salgını yaşandı, halen de tam olarak geçmiş değil. Ülkemizde salgın 14 Mart’tan bu yana oldukça etkili oldu. Haziran başı itibariyle hafifledi. Bu süreçte şirketlerin büyük bir bölümü kapandı, çalışmadı. Kalan kısmı ise, en az personelle çalıştı. Bu şirketlerin vergi ve SGK yükümlülükleri ertelendi vs. Başvuru süresinin sonuna yaklaşılmasına rağmen kapsama giren çoğu kişi ve şirket bırakın başvuru yapmayı hazırlık çalışmalarını bile tamamlayamadı, ciddi bir kısmının ise hala haberi ve bilgisi yok!

Ticaret ve Sanayi Odaları, Bazı STK’lar, İş İnsanları, VERBİS’e Kayıt Süresinin Uzatılmasını Talep Ediyor!

Ticaret ve Sanayi Odaları, bazı STK’lar ve iş insanları, VERBİS’e kayıt süresinin uzatılmasını talep ettiler, aksi halde çok sayıda kişi ve işletmenin yüklü cezalarla karşı karşıya gelebileceklerini belirttiler.

VERBİS’e Başvuru Süresinin En Az Yıl Sonuna Kadar Ötelenmesi Şart!

Çoğu kimsenin henüz farkında bile olmadığı, farkında olanların ise salgın vb. nedenlerle hazırlık çalışmalarını yetiştiremediği VERBİS’e başvuru süresi, 31 Aralık 2020 tarihine kadar son bir kez olmak üzere 6 ay daha ötelenmeli.

Aksi halde, kapsama giren kişi ve kuruluşlar çok zor duruma düşebilecek, ciddi cezalarla karşı karşıya kalabilecekler.

KVKK’nın, VERBİS’in İşletmelere Ekstra Maddi Bir Yük Getirmemesi İçin  Önlem Alması Şart!

VERBİS konusunda hemen herkes sürecin uzman bir hukukçu ile takip edilmesi gerektiği konusunda hem fikir. Bazı işletmeler ise, bu süreci konu ile bir ilgisi bulunmayan muhasebe departmanlarına yıkma peşinde. Bunu anlamak zor, çünkü, kişisel verilerin korunmasının muhasebe departmanları ile ne ilgisi olabilir ki? Konu tamamen duygusal ve maddiyatla ilgili.

VERBİS’in işletmelere maliyetinin 20 - 200 Bin TL. arasında olacağı öngörülüyor. Bu rakamlar oldukça ciddi ve işletmeleri zorluyor. KVKK’nın bu konuya da bir çeki düzen vermesi şart, aksi halde VERBİS’e kaydolacak işletme kalmayacak!

Bizden söylemesi!... ABDULLAH TOLU

https://ogunhaber.com/yazarlar/abdullah-tolu/verbise-basvuruda-son-gun-30-haziran-ancak-yil-sonuna-kadar-otelenmesi-sart-100940m.html

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesine göre; geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar, kurumlar vergisi beyannamelerinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek koşuluyla kurum kazancından indirilebilmektedir.

Gelir İdaresine göre;

1) İlgili hesap döneminde kazanç olmasına ve indirim konusu yapılabilecek geçmiş yıl zararı bulunmasına rağmen geçmiş yıl zararlarını dikkate almayan mükelleflerin, bu dönemi izleyen yıllarda söz konusu geçmiş yıl zararlarını mahsuba konu etmeleri mümkün değildir.

2) Kazanç beyan edilen dönemde sehven de olsa geçmiş yıl zararlarını mahsup etmeyen mükelleflerin, kazanç beyan edilen dönem beyannamesini düzeltmeleri ve geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yapmaları da söz konusu olamayacaktır.

Her ne kadar bu iki görüşe katılmasak da İdari yorumun ve dolayısıyla uygulamanın bu yönde olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Konuya ilişkin güncel bir özelge aşağıda yer almaktadır. Mehmet Batum YMM

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Cuma, 12 Haziran 2020 12:42

Muhasebe Hataları!

Muhasebe hataları dikkatsizlik, unutkanlık veya bilgisizlik sebebiyle muhasebe ile ilgili işlem, kayıt ve hesaplarda, genelde kasıt unsuru taşımayarak yapılan yanlışlıklardır.

  Hatalar ortaya çıktıkları dönem içerisinde düzeltilebilir, fakat geçmiş dönem ile ilgili olduklarında geçmiş dönem finansal tablolarının düzeltilmesini de gerektirmektedir. Geçmiş dönem hatalarının düzeltilerek, düzeltilmiş tutarların finansal tablolarda hiç hata olmamış gibi yer alması, ölçülmesi ve açıklanması gerekmektedir. Önceki dönemlere ait karşılaştırmalı bilgilerin yeniden düzenlenmesi zorunludur.

  Finansal tablolardaki yanlış ve gerçeğe uygun olmayan işlemler ile hatalar, muhasebe politikalarının açıklanması ve dipnotlarda belirtilmesi suretiyle düzeltilmiş olamaz. Düzeltmeler, muhasebe kayıt ve tekniğine göre yapılır ve finansal tablolara yansıtılır.

  Muhasebe hataları: matematik hataları, kayıt hataları, unutulma ve tekrarlanma hataları, nakil hataları, bilanço hataları ve telafi edici hatalar, olarak sınıflandırılmaktadır.

·   Matematik hataları: muhasebe işlemlerine ilişkin hesaplamalarda dört işlemden kaynaklanan hatalardır. Matematik hataları genellikle amortisman, yeniden değerleme, katma değer vergisi, maliyet artış fonu gibi aritmetik işlemlerin yapıldığı hesaplarda ortaya çıkmaktadır.

·   Kayıt Hataları: Muhasebe belgelerini kayıt altına alırken yapılan hesap adı, rakam, tarih ve zaman dilimi açısından yapılan hatalardır.

·   Unutulma ve tekrarlanma hataları: Dönemsellik ilkesine göre işletmeye ait alış-satış ve gider gibi işlemlerin ilgili döneme kaydedilmemesi veya kayıt altına alınmaması unutma hatalarıdır. Tekrarlanma hataları ise unutma hatalarının tersi şeklinde gerçekleşen işlemlerde deftere iki kere kayıt yapılması ile görülen hatalardır.

·   Nakil Hataları: Yevmiye defterindeki muhasebe kayıtlarının başka bir sayfaya veya defteri kebir gibi başka bir deftere aktarılırken yapılan yanlışlıklardır. Nakil hataları da yevmiye defterindeki muhasebe kaydı, başka bir sayfaya veya deftere aktarılırken rakamda hata yapılması veya ilgili hesapta yanlışlık yapılması ile meydana gelmektedir.

·   Bilanço hataları: Değerleme Hataları ve Hesapların Birleştirilmesi şeklinde ortaya çıkar.

-Değerleme Hataları: Muhasebe çalışanlarının bilgi yetersizliğinden ötürü bilanço aktif ve pasif hesaplarında yanlış değerlendirme yapmaları ile değerlendirme hataları meydana gelir. Örneğin: Dönem stoklarının noksan değerlenmesi gibi aktifleştirilmesi gereken bir harcamanın gider yazılması da değerleme hatasıdır.

- Hesapların Birleştirilmesi; İşletmeler yaptığı işlemleri ve ilgili kayıtları Tek Düzen Hesap Planı çerçevesinde ayrı hesaplarda izlemesi gerekirken, tek bir hesap altında izlemesi veya hesapları birbirine mahsup etmesi sonucu ortaya çıkan hatalardır. Örneğin; “121 Alacak Senetleri” ve “321 Borç Senetleri” hesabında ayrı olarak kaydedip izlemesi gerekirken, tek bir hesabın borç ve alacak tarafını çalıştırarak bu senetleri takip etmesi hesapların birleştirilmesi hatasına örnek olarak gösterilebilir. Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği gereğince, bilânço hesapları arasında mahsup yapılamaz.

·   Telafi Edici Hatalar: Daha önceden yapılmış olan bir hatanın ortadan kaldırılması amacıyla yapılan hatalardır. Bu tür hatalar özellikle tehlikelidir, çünkü güvenli gibi görünen işlemler, telafi edici hatalara rastlanılması halinde güven vericilikten uzaklaşır. Diğer taraftan dürüst olmayan ya da dikkatsiz olan kişiler; zorunlu oldukları, bulmak istemedikleri veya bulmayı beceremedikleri hataları gizlemek amacıyla telafi edici hatalara kasten de başvurabilirler.

Değerleme hataları aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır:

·  Alacak senetleri Reeskont’a tabi tutulurken borç senetleri reeskonta tabi tutulmamıştır.

·  Döviz cinsinden düzenlenmiş senetler Reeskont’a tabi tutulmuştur.

·  Yurda getirilmesi zorunlu olmayan ihracat bedelli dövizler değerlemeye tabi tutulmamıştır.

·  Şüpheli alacak karşılığı alacağın şüpheli hale geldiği tarihte ayrılmamıştır.

·  Teminatlı alacaklar için karşılık ayrılmıştır.

·  Kamu kurum ve kuruluşlarından olan alacaklar için karşılık ayrılmıştır.

·  Verilen avans için şüpheli alacak karşılığı ayrılmıştır.

·  Kıdem tazminat karşılığı ayrılarak gider kaydedilmiştir.

·  Menkul kıymetler için menkul kıymetler değer düşüklüğü karşılığı ayrılmıştır.

·  Aciz vesikasına dayanan alacak değersiz alacak kabul edilmiştir.

·  Dövizli alacak ve borçlar Vergi Usul Kanunu(VUK) genel tebliğindeki kurallara göre değerlenmemiştir.

·  İşletmeden çekilen iktisadi kıymetler emsal bedel ile değerlenmemiştir.

·  Alacak ve borç senetlerinin değerlenmesinde T.C. Merkez Bankası resmi kırdırma oranı yerine farklı oran kullanılmış veya kırdırma hesaplaması için iç ıskonto formülü yerine dış ıskonto formülü esas alınarak yapılmıştır.

·  Vadeli çekler reeskonta tabi tutulmuştur.

·  Hatır senetleri reeskonta tabi tutulmuştur.

·  Yurda getirilmesi zorunlu olmayan ihracat bedelleri değersiz alacak olarak kaydedilmiştir.

·  Hizmet erbabına verilen ayınlar verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlar ile değerlendirilmemiştir.

·  Hizmet erbabına konut tedariki ve sair suretle sağlanan menfaatler konutun emsal kirasının veya menfaatin emsal bedeline göre değerlendirilmemiştir.

·  Ayni bağış ve yardımlar yürürlükteki kanun hükümlerine göre değerlenmemiştir.

·  Kıymeti düşen mallar için takdir komisyonu kararı olmadan karşılık ayrılarak gider kaydedilmiştir.

·  Satın alınan malların maliyeti intikal ettirilmeyerek doğrudan gider yazılmıştır.

·  Dönem sonu stokları düşük veya yüksek bedeller ile belirlenmiştir.

·  İmal edilen emtia maliyetine dâhil edilmesi gereken harcamalar doğrudan gider yazılmıştır.

·  Sayım ve tesellüm noksanları gider kaydedilmiş sayım ve tesellüm fazlaları gelir kaydedilmemiştir.

·  Binalarda yeniden değerlenmiş değer üzerinden amortisman ayrılmıştır.

·  Amortisman oranı VUK hükümlerinde yer alan orandan daha yüksek uygulanmıştır.

·  Bedelsiz kullanıma bırakılan gayrimenkul için emsal kira bedeli hesaplanmamıştır.

·  Peştamallıklar aktifleştirilmeyerek doğrudan gider yazılmıştır.

·  Gelecek hesap dönemine ilişkin peşin ödenen giderler doğrudan gider kaydedilmişlerdir.

·  Satın alınan iktisadi kıymetin maliyetinin birkaç aşamada tamamlandığı durumlarda makine montajının tamamlandığı yılsonuna kadar oluşan diğer maliyet unsurları alış bedeline eklenmemiştir.

·  Amortismana tabi iktisadi kıymet doğrudan gider yazılmıştır.

·  Amortismana tabi iktisadi kıymetin maliyetine intikal ettirilmesi geren ( iktisadi kıymet artırıcı kullanım ömrünü uzatan alımında mevcut olmayan ilaveler vb. ) harcamalar doğrudan gider yazılmıştır.

·  Dönem sonu stokunda bulunan üstüpü, dese ve ıskartalar emsal bedelle değerlenmemiştir.

·  Menkul kıymetler alış bedeli ile değerlenmemiştir.

·  Yatırımın aktifleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kredi faizleri ve kur farkları doğrudan gider kaydedilmiştir.

Amortisman ve Yeniden Değerleme Uygulamalarında Yapılan Hatalar:

·  Amortismana tabi iktisadi kıymet alındığı yıl veya satıldığı yıl yeniden değerlemeye tabi tutulmuştur.

·  Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yeniden değerleme değer artış fonu sermayeye ilave dışında başka bir hesaba ilave edilerek dönem karı ile ilişkilendirilmemiştir.

·  Bilançonun pasifinde yer alan yeniden değerleme artışı iktisadi kıymet artışı sırasında birikmiş amortisman gibi işleme tabi tutulmamıştır.

·  İhtiyari olarak amortisman ayrılmamış yılların amortismanı yeniden değerleme artış fonu hesabında dikkate alınmamıştır.

·  Maliyet artış fonu hesabında sermayeye eklenmiş bulunan yeniden değerleme artış fonu dikkate alınmamıştır.

·  Amortisman oranı ilk uygulanan orandan daha yüksek uygulanmıştır.

·  Normal usulde Amortisman ayrılırken azalan bakiyeler usulüne geçilmiştir.

·  Kullanılmaya hazır halde bulunmayan iktisadi kıymetler için Amortisman ayrılmıştır.

·  Yıl içinde satılan iktisadi kıymetler için Amortisman ayrılmıştır.

·  Özel maliyet bedeli niteliğindeki harcamalar gider kaydedilmiştir.

·  Özel maliyet bedeli üzerinden azalan bakiyeler usulüne göre Amortisman ayrılmıştır.

·  Binek otomobiller için amortisman ayırmada kıst amortisman yapılmadığı gibi amortisman giderinin tamamı gider yazılmıştır.

·  Yapılmakta olan yatırımlar için amortisman ayrılmıştır.

·  Boş arazi ve arsalar amortismana tabi tutulmuştur.

·  Yapılmakta olan yatırımlar yeniden değerlemeye tabi tutulmuştur

·  İktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönemden sonraki döneme ait olan ve iktisadi kıymetin maliyetine intikal ettirilen kur farkları yeniden değerlemeye tabi tutulmuştur.

·  Sinema filmleri, alamet-i farika hakları, peştamallıklar gibi özel maliyet bedelleri ilk tesis giderleri organizasyon etüt ve arama giderleri ve gayri maddi haklar yeniden değerlenmeye tabi tutulmuştur.

·  İtfa süresi dolmuş iktisadi kıymetler yeniden değerlemeye tabi tutulmuşlardır.

·  Yeniden değerleme oranı sadece ilgili yıl değerlemesinde kullanılabilir

·  Yeniden değerlemeye tabi tutulan bina arsa arazi için yeniden değerlenmiş değer üzerinden amortisman ayrılmıştır.

·  Yeniden değerleme değer artış fonu yanlış hesaplanmıştır.

·  Yeniden değerleme artış fonu gelir vergisi mükellefleri tarafından sermayeye ilave edilmiştir.

Katma Değer Vergisi Uygulamalarında Karşılaşılan Hatalar:

·  İşletme tarafından inşa ve imal edilen iktisadi kıymetlerin aktifleştirilmesi sırasında KDV hesaplanmamıştır.

·  Amortismana tabi iktisadi kıymet KDV bir defada indirim konusu yapılmıştır( Tek belgeli olanlar hariç).

·  Binek otomobiller için ödenen KDV indirim konusu yapılmıştır(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otoların kiralanması veya işletilmesi olanlar hariç).

·  Zayi olan mallar KDV indirim konusu yapılmamıştır.

·  Kısmi indirime tabi olması gereken KDV’nin tamamı indirilmiştir.

·  Özel maliyet bedelinin aktifleştirilmesi sırasında KDV hesaplanmamıştır.

·  Alınan vade farkları, faiz, prim gibi gelirler KDV matrahına dâhil edilmemiştir.

·  Yılsonu ıskontolarında KDV hesaplanmamıştır.

·  Finansman sağlama hizmet bedeli üzerinde KDV hesaplanmamıştır.

·  KDV oranları yanlış hesaplanmıştır.

·  Para makbuzuna dayanılarak KDV indirimi yapılmıştır.

·  Dar mükelleflere yaptırılan hizmetler için sorumlu sıfatı ile KDV beyan edilmemiştir.

·  Bedelsiz devir işlemlerinde KDV hesaplanmamıştır.

·  Reklam amacı ile dağıtılan mallara ait KDV hesaplanmamıştır.

·  Mal teslimi veya hizmet itfasından önce fatura düzenlendiği halde KDV hesaplanmamıştır.

·  Kanunen kabul edilmeyen giderlere ilişkin KDV indirim konusu yapılmıştır.

Gider ve Maliyet Artırıcı Harcamalarda Karşılaşılan Hatalar:

Bu hatalar kasti yapıldığında hiledir. Ancak uygulamada kasti olmadığı halde gider ve maliyet artırıcı hatalara rastlanmaktadır.

· Ücretlerden kesilen sigorta primleri ödenmediği halde gider yazılmıştır.

· İşle ilgisi olmayan özel harcamalar gider kaydedilmiştir.

· Yönetim kurulu başkan ve üyelerine verilen kar payları kurum kazancından indirilmiştir.

· Ayrıca ihtiyat akçeleri gider kaydedilmiştir.

· Ödenen para cezaları, vergi cezaları, gecikme faiz ve zamları gider kaydedilmiştir.

· Proforma fatura doğrudan gider kaydedilmiştir.

· Sevk irsaliyesi doğrudan gider kaydedilmiştir.

· İşletmeye dâhil olmayan araçların masrafları gider yazılmıştır.

· İş ile ilgili olmayan seyahat harcamaları gider kaydedilmiştir.

· Gelir vergisi mükellefi tarafından eşe ödenen ücretler gider yazılmıştır.

· Vergi istisna kazanç ile ilgili harcama gider kaydedilmiştir.

· Motorlu taşıtlar vergisi kanununa bağlı uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile işletmelerin bu amaçla verdikleri taşıtlar hariç için ödenen mtv gider kaydedilmiştir.

· Ortak adına alınan faizler işletmeye gider kaydedilmiştir.

· Finansman giderlerine kısıtlama yapılmamıştır.

· Harcırah ödendiği halde ayrıca yemek yatak harcamaları gider kaydedilmiştir.

· Geçmiş dönem giderleri cari dönemde gider yazılmıştır.

· Sigorta giderlerinde kıst yapılmamıştır.

· Kıdem tazminatı karşılığı gider kaydedilmiştir.

· Çalınan mal demirbaş para vb. Gider kaydedilmiştir.

· Ticari kazancının elde edilmesi ve idame edilmesi ile ilgili olmayan harcamalar gider yazılmıştır.

· Yasal haddi aşan bağış ve yardımlarda bulunulmuştur.

· Başka firmaya kullandırılan banka kredi masrafları gider yazılmıştır.

· Envantere dâhil olmayan iktisadi kıymetler için aşınma payı ayrılmıştır.

· Kanunda yazılı kurum ve kuruluşlar haricindekilere yapılan bağış ve yardımlar gider yazılmıştır.

· Özel işlerde kullanılan taşıtlara ait giderlerin tamamı gider yazılmıştır.

· İade edilen mallar maliyetlerden çıkarılmamıştır.

· Yatırım tamamlanmadığı halde yapılan yatırım harcamaları doğrudan gider yazılmıştır.

Stopaj Uygulamasında Karşılaşılan Hatalar:          

· Teklif ödemelerinde stopaj yapılmaması 

· Ödenen ücretlerden stopaj yapılmaması

· Katma Değer Vergisi(KDV) madde 24 uyarınca yapılan stopaj brüt tutar yerine net tutar üzerinden yapılması

· Çiftçilerden alınan zirai mahsuller ve hizmetlerden stopaj yapılmaması

· Ücret sayılan ödemelerin brüt tutarı üzerinden stopaj yapılmaması

· Dar mükellefin kuruma yapılan kira ödemelerinde stopaj yapmaması

· Yıllara sâri inşaat ve onarım isleri ile ilgili olarak yapılan ödemelerden stopaj yapılmaması

· Kurumlar vergisi kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden stopaj yapılmaması.

Yıllara Sâri İnşaat ve Onarım İşlerinde Karşılaşılan Hatalar:

· Genel giderlerin dağıtımında hata yapılması.

· Yıllara sâri inşaatlar ile ilgili olarak yapılan stopajlar bu inşaatlar bitmediği halde mahsup edilmesi.

· Yıllara sâri inşaat işi bittiği tarihten bir sonraki yıl beyan edilmesi.

· Müşterek genel giderler ve yıpranma paylarının yanlış dağıtılması.

· Devam eden ilgili inşaatlarda ilgili harcamaların gider kaydedilmesi

Muafiyet ve İstisna Uygulamalarına İlişkin Hatalar:

· Yatırım indirimi istisna tutarının yanlış hesaplanması.

· Yatırım indiriminin kar olduğu halde uygulanmaması.

· Turizm istisnasında başka firmalara devir edilen hasılatlar üzerinden istisna hesaplanmaması.

· Tam mükellef olmayan kurumlardan elde edilen kazançlara iştirak kazancı istisnası uygulanmıştır.

· Gayrimenkul ve iştirak hisseleri satışından doğan kazanç sermayeye ilave edilmediği halde istisna uygulanması

· Turizm hâsılatı istisnası hesaplamasının yanlış yapılması.

· Önceki yıl ayrılan finansman fonu ticari kara ilave edilmemesi.

· Finansman fonunun yanlış hesaplanması

  Sabit Kıymet Yenileme Fonu Uygulamalarındaki Hatalar:

· Sabit kıymet satışından doğan kar şartlar oluşmadan yenileme fonuna alınması.

· Yenileme fonunun aynı tür iktisadi kıymet için kullanılması.

· Yenileme fonunun aynı türden alınan iktisadi kıymetin aşınma payı giderinde kullanılmaması.

· Yenileme fonunun üç yıl içinde kullanılmadığı halde üçüncü yılın matrahına eklenmemesi.

· Sabit kıymet yenileme fonunun işi bırakmada kar olarak dikkate alınması. 

  Muhasebe Hatalarının Nedenleri ve Düzeltilmesi:

· Bilgisizlik: Muhasebede çalışan personelin muhasebe kavram, ilke ve kurallarını, bu konuda yapılan yasal düzenlemeleri ve işletmenin muhasebe sistemini iyi bilmemesi, muhasebede çeşitli düzensizliklere ve dolayısıyla hataya yol açabilir.

· Dikkatsizlik ve Özen Göstermeme: Muhasebe personeli, görevini yerine getirirken gerekli dikkat ve özeni göstermeyebilir. Bu nedenlerden ötürü muhasebede çeşitli düzensizlikler ve ihmaller görülebilir.

· Hatalar ortaya çıktıkları dönem içerisinde düzeltilebilir, fakat geçmiş dönem ile ilgili olduklarında geçmiş dönem finansal tablolarının düzeltilmesini de gerektirmektedir. Bu tanımlamalardan sonra “Geriye Dönük Uygulama” kavramını açıklamak konu için önem arz etmektedir. “Geriye dönük uygulama” (Türkiye Muhasebe Standartlarında Geriye dönük yeniden düzenleme kavramı ile ifade edilmektedir.); geçmiş dönem hatalarının düzeltilerek, düzeltilmiş tutarların finansal tablolarda hiç hata olmamış gibi yer alması, ölçülmesi ve açıklanmasıdır. Ancak SPK(Sermaye Piyasası Kurulu), bilgilerin yeniden düzenlenmesinin aşırı maliyet gerektirdiği durumlarda önceki dönemlere ait karşılaştırmalı bilgilerin yeniden düzenlenmesini zorunlu kılmamaktadır. Bu durumda karşılaştırmalı bilgiler yeniden düzenlenmediği zaman, bir sonraki dönemin birikmiş karlar (geçmiş yıllar karları) hesabı, dönem başlamadan önce hatanın birikmiş etkisiyle yeniden düzenlenir.

· Finansal tablolardaki yanlış ve gerçeğe uygun olmayan işlemler ile hatalar, muhasebe politikalarının açıklanması ve dipnotlarda belirtilmesi suretiyle düzeltilmiş olamaz. Düzeltmeler, muhasebe kayıt ve tekniğine göre yapılır ve finansal tablolara yansıtılır. YMM/BD HASAN SANCAK

KAYNAKÇA:

  • Mevzuat
  • Suat Okyay

VUK’a eklenen 325/A maddesiyle kurumlar vergisi mükelleflerine, girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla, ilgili dönem kazancından girişim sermayesi fonu ayırabilme imkânı getirilmiştir

Yatırım ortaklıkları ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) düzenleme ve denetimlerine tabi fon ve bu fonlara benzer yabancı fonlar sermaye şirketi olarak kurumlar vergisi mükellefidirler.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 5/1-d bendine göre ise Türkiye’de kurulu girişim sermayesi yatırım fonları ve ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Bununla beraber, bu istisna anılan fon ve ortaklıkların söz konusu kazançları üzerinden kesinti yoluyla vergi alınmasına engel değildir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nu (VUK) 325/A maddesinde yer alan hükme göre; SPK’nın düzenleme ve denetimlerine tabi olarak kurulmuş veya kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi fonu ayrılabilir. Bu fon kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10 unu ve öz sermayenin %20 sini aşamaz.

Görüldüğü gibi VUK’a eklenen 325/A maddesiyle kurumlar vergisi mükelleflerine, girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla, ilgili dönem kazancından girişim sermayesi fonu ayırabilme imkanı getirilmiştir.

KVK’nın 10’uncu maddesine eklenen (g) bendi ile de VUK’un 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirim konusu yapılabilmektedir.

Girişim sermayesi fonunun ayrılması ve pasife alınması

Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutar mükellefin bilançosunun pasifte geçici bir hesapta tutulur. Fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırılır. Aksi halde zamanında tahakkuk ettirilemeyen vergiler gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir.

Fonun kurum kazancından indirim şartları

Girişim Sermayesi Fonu’nun indirim konusu yapılabilmesi için;

- İlgili yılda ayrılan fon tutarının beyan edilen gelirin %10'unu, toplam fon tutarının ise öz sermayenin %20'sini aşmaması (İki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.)

- Fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar Türkiye'de kurulmuş veya kurulacak olan ve SPK’nın düzenleme ve denetimine tabi girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması,

- Ayrılan fon tutarının ilgili yılın kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

İndirim tutarının hesaplanması, beyannamede gösterilmesi ve fon kaydı

İndirim tutarının tespitinde beyan edilen gelir olarak ticari bilanço kâr veya zararına kanunen kabul edilmeyen giderler eklenmek ve geçmiş yıl zararları ile varsa tüm indirim ve istisnalar düşülmek suretiyle bulunan tutar [Ticari bilanço kârı (zararı) + kanunen kabul edilmeyen giderler - geçmiş yıl zararları - tüm indirim ve istisnalar] dikkate alınacaktır.

VUK’un 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu ilgili dönem kazancından ayrılacağından, pasifte özel bir fon hesabına alınacak tutar hesap dönemi sonu itibarıyla tespit edilebilecektir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, izleyen hesap döneminin başından itibaren kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Bu şekilde, indirim konusu yapılacak olan kazanç tutarı, ilgili dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmek suretiyle de indirimden yararlanılabilecektir.

Dolayısıyla geçici vergilendirme dönemlerinde fon ayrılması ve indirim uygulamasından yararlanılması mümkün değildir.

Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların mükelleflerce pasifte geçici bir hesapta tutulması, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması gerekmektedir. Söz konusu yatırımın yapılmaması halinde, indirim konusu yapılan tutar nedeniyle tahakkuk ettirilecek vergi gecikme faizi ile birlikte mükelleften tahsil edilecektir.

İndirim konusu yapılacak tutarın tespitinde, her yıl girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar ayrı ayrı dikkate alınacak, önceki yıllarda ayrılan fon tutarları için tekrar indirim uygulanmayacaktır. Ancak, ayrılan toplam fon tutarı hiçbir suretle öz sermayenin %20'sini aşamayacaktır.

Fonun amacı dışında kullanılması

Bu fon, amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, ortaklara dağıtılması, dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması veya işin terki, işletmenin tasfiyesi, devredilmesi, bölünmesi ya da girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarının elden çıkarılmasından itibaren altı ay içinde aynı amaçla yeniden kullanılmaması halinde, bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde vergiye tabi tutulur.

Vergileme, amaç dışı kullanım veya amaca uygun kullanım için kanunda belirtilen sürenin dolmasına rağmen kullanılmadığı dönemde bu fon tutarları beyan edildiği döneme ilişkin dönem zararı, geçmiş yıl zararları, indirim ve istisnalarla ilişkilendirilmeksizin vergilendirilecektir. Ancak önceki yıllar beyannamelerinde indirim konusu yapılan tutarlar bakımından yeniden vergileme söz konusu olmayacaktır. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/girisim-sermayesi-fonu-ve-kurum-kazancindan-indirimi/472397

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top