Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

A- Mücbir sebep halinde olanlar

Bilindiği üzere; 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 3. maddesindeki düzenleme ile;

a) Ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin,
b) Koronavirüs salgınından doğrudan etkilenen ve ana faaliyet alanı itibarıyla; alışveriş merkezleri dahil perakende, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, demir çelik ve metal sanayii, madencilik ve taş ocakçılığı, bina inşaat hizmetleri, endüstriyel mutfak imalatı, otomotiv imalatı ve ticareti ile otomotiv sanayii için parça ve aksesuar imalatı, araç kiralama, depolama faaliyetleri dahil lojistik ve ulaşım, sinema ve tiyatro gibi sanatsal hizmetler, matbaacılık dahil kitap, gazete, dergi ve benzeri basılı ürünlerin yayımcılık faaliyetleri, tur operatörleri ve seyahat acenteleri dahil konaklama faaliyetleri, lokanta, kıraathane dahil yiyecek ve içecek hizmetleri, tekstil ve konfeksiyon imalatı ve ticareti ile halkla ilişkiler dahil etkinlik ve organizasyon hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulunan mükelleflerin,
c) Ana faaliyet alanı itibarıyla İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler kapsamında geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilmesine karar verilen işyerlerinin bulunduğu sektörlerde faaliyette bulunan mükelleflerin,

1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında mücbir sebep halinde olduğunun kabul edilmesi uygun bulunmuş ve anılan tebliğin 4. maddesinde yapılan düzenleme uyarınca da mücbir sebep kapsamında bulunan bu mükelleflerin Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vermeleri gereken muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerinin verilme süresi 27 Temmuz 2020 günü sonuna kadar uzatılmıştı. Söz konusu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ise, altışar ay uzatılarak, sırasıyla 27 Ekim, 27 Kasım ve 28 Aralık günleri sonuna kadar yapılabilmesi sağlanmıştı. Keza, anılan mücbir sebep süresince verilmesi gereken “Form Ba-Bs” bildirimlerinin verilme ve mezkur tarihe kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme süreleri de, sırasıyla 27 Ekim, 27 Kasım ve 28 Aralık günleri sonuna kadar uzatılmıştı.

Anılan tebliğin 5. maddesindeki düzenleme ile de; 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamına giren

i- Mükellefler ve
ii- Meslek mensupları ile
iii- 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca

beyanname/bildirimleri 65 yaş ve üstünde olan bu meslek mensuplarınca verilenlerin
22/3/2020 ila sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarih (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiş ve anılan tebliğin 6. maddesindeki düzenleme ile bu kapsamda mücbir sebep dönemine ilişkin verilemeyen beyanname/bildirimlerin verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son gününün, sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği günü takip eden 15 inci günün sonuna kadar uzatılması uygun bulunmuştu.

B- Mücbir sebep halinin son bulması ve ödevler

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu genelgesi ile daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımız arasındaki işletme sahibi, esnaf, tüccar, sanayici, serbest meslek sahipleri ile çalışanlardan durumlarını aktif sigortalılıklarını gösteren SGK hizmet belgesi, vergi kaydı, şirket yetki belgesi, oda ve birlik kimliğinden biriyle belgeleyenlerin, sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacağı belirtilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde 2 Haziran 2020 tarihinde yaptığı duyuruya göre;
- 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 5 ve 6’ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin aynı tebliğin 4’üncü maddesi kapsamında bulunmayan,
- 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve söz konusu genel tebliğin 5 ve 6’ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan mükelleflerden aktif sigortalı olarak çalışması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulanların,
- 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname ve bildirimleri 65 yaş ve üstündeki meslek mensuplarınca verilen mükelleflerin söz konusu genel tebliğin 4’üncü maddesi kapsamında bulunmayan,
Genel tebliğin 5’inci maddesinde yer alan mücbir sebep dönemine ilişkin beyanname ve bildirimleri, sokağa çıkma kısıtlamasının sona erdiği 1/6/2020 tarihini takip eden 15 inci gün olan 16/6/2020 günü sonuna kadar verilecek, bu beyanname ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

1/6/2020 tarihi itibarıyla verilme süresinin son gününe 15 günden fazla gün kalan beyanname/bildirimlerin verilme ve bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödenme süresi olarak ise, bunlara ilişkin kanuni süreler dikkate alınacaktır.

Öte yandan, 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması getirilen mükelleflerden söz konusu genel tebliğin 3’üncü maddesi uyarınca mücbir sebep kapsamında olanlar, aynı tebliğin 4’üncü maddesiyle belirlenen beyan/bildirim ve ödeme erteleme hükümlerinden faydalandırılacaktır. (Başka bir deyişle; bu mükelleflerin Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vermeleri gereken muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerinin verilme süresi 27 Temmuz 2020 günü sonuna kadar, bunlara ilişkin vergilerin ödemeleri ise, 27 Ekim, 27 Kasım ve 28 Aralık günleri sonuna kadar yapılabilecektir. Keza, anılan mücbir sebep süresince verilmesi gereken “Form Ba-Bs” bildirimleri ve mezkur tarihe kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterler ile imzalanması ve aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları” da 27 Ekim, 27 Kasım ve 28 Aralık günleri sonuna kadar verilebilecektir.)

Gerek 65 yaş ve üstünde olması gerekse kronik rahatsızlığı bulunması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması devam eden mükelleflerin söz konusu genel tebliğin 5’inci maddesi kapsamındaki mücbir sebep hali, kendileri için sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarihe kadar devam edecektir.

C- Örnekler

Örnek 1: Serbest meslek erbabı Bay (A)’nın yıllık gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve katma değer vergisi (KDV) yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 3 ve 4’üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında mükellefin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır:
518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 6’ncı maddesi kapsamında mükellefin;

- 2020/Şubat dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannamesi dâhil) ve KDV beyannamesi,
- 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi,
- 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi
16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.
Öte yandan söz konusu genel tebliğin 4’üncü maddesi kapsamında mükellef tarafından 27/4/2020, 27/5/2020 ve 26/6/2020 tarihlerine kadar verilmesi gereken muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri 27/7/2020 Pazartesi günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler ise sırasıyla 27/10/2020 Salı, 27/11/2020 Cuma ve 28/12/2020 Pazartesi günü sonuna kadar ödenecektir.
Örnek 2: Meslek mensubu Bayan (B)'nin gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve KDV yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığı’nca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 3 ve 4’üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6'ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir. Bayan (B) 24/3/2020 tarihi itibarıyla 10 kurumlar vergisi mükellefinin kurumlar, muhtasar ve KDV beyannameleri ile Form Ba-Bs bildirimlerini elektronik ortamda göndermektedir. Bahse konu 10 mükellefin hiçbirisi söz konusu tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep hali kapsamında değildir.

İçişleri Bakanlığı’nın 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında meslek mensubu mükellef ile beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen mükelleflerin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır:
518 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 6’ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen 10 mükellefin;

- 2020/Şubat, 2020/Mart ile 2020/Nisan dönemi KDV ve muhtasar beyannameleri (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ile aynı dönemlere ilişkin Form Ba-Bs bildirimleri,
- 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannameleri,
- 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri,
16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.
Öte yandan meslek mensubunun kendi mükellefiyetine ilişkin beyanname verme ve ödeme süreleri (1) numaralı örnekte belirtildiği şekilde olacaktır. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.dunya.com/kose-yazisi/mucbir-sebep-hali-sona-eren-65-yas-ve-ustundeki-bazi-mukelleflerin-beyan-ve-odeme-yukumlulugu/471859

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 98547999-010.99-E.6203185

Tarih: 21/05/2020

Konu : 2018/38 Sayılı Genelgede Değişiklik Yapılması

GENELGE

2020/15

7/12/2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı “Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun“un 48 inci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa geçici 79 uncu madde eklenmiştir.

Ayrıca, 26/3/2020 tarihli ve 31080 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenleme yapılmış, Kanuna geçici 81 nci madde eklenmiş ve Kanunun ek 18 inci ile ek 19 uncu maddelerinin birinci fıkralarında değişiklikler yapılmıştır.

Buna göre, 7194 ve 7226 sayılı kanunlar ile emeklilik mevzuatında yapılan söz konusu düzenlemeler gereğince 6/11/2018 tarihli ve 2018/38 sayılı Genelgede yapılan değişiklikler aşağıda yer almaktadır.

1. 2018/38 sayılı Genelgenin Dördüncü Kısım/İkinci Bölüm “Alt Sınır Aylıkları” başlığı altına “5. Kanunun Ek 19 uncu Maddesine Göre Yapılacak İşlemler” alt başlığı açıklamaları ile birlikte eklenmiştir.

“5. Kanunun Ek 19 uncu Maddesine Göre Yapılacak İşlemler

18/1/2019 tarihli 30659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7161 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 42 nci maddesi ile yayımı tarihini takip eden ödeme dönemi olan 2019 yılı Şubat ayı ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere Kanuna ek 19 uncu madde eklenmiş olup, bu madde;

“Bu Kanun veya bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre malullük ve yaşlılık sigortasından ödenen aylıklar ve aylıklar ile birlikte her ay itibarıyla yapılan ödemeler toplamı dosya bazında, 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesi uyarınca yapılacak ek ödeme dâhil 1.000 Türk lirasından az olamaz. Ölüm sigortasından yapılan ödemeler toplamı ise bu tutarın hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınarak tespit olunacak tutarından az olamaz.

Bu Kanun kapsamında hesaplanan aylıklar, bu madde ile belirlenen tutardan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.

Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu madde hükümleri uygulanmaz.”

hükmünü amir iken, 26/3/2020 tarihli ve 31080 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanunun 47 nci maddesi ile maddede yer alan “1.000” ibaresi “1.500” şeklinde değiştirilmiş, ayrıca anılan değişikliğin 2020 yılı Nisan ayı ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Kanunun ek 19 uncu maddesi uyarınca;

– Kurumumuzca gerek Kanuna gerekse bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun hükümlerine göre bağlanmış ve bağlanacak malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları ek ödeme dahil dosya bazında 2019 yılı Şubat ayı ödeme döneminden 2020 yılı Mart ödeme dönemine kadar (Mart ödeme dönemi dahil) 1.000 TL’nin, 2020 yılı Nisan ayı ödeme döneminden itibaren de (Nisan ödeme dönemi dahil) 1.500 TL’nin altında olmayacaktır. https://goo.gl/RkqgJX

– Alt sınır aylığı tutarı hak sahipleri için mevcut hisse oranları esas alınarak tespit edilecektir.

– Alt sınır aylığı ile karşılaştırma yapılacak ödenen aylık matrahı hesabına, aylıklara ilave olarak ödenen ek ödeme, engelli çocuk fark aylıkları, makam ile görev/temsil tazminat tutarları gibi her ay itibariyle aylıklarla birlikte yapılan ödemeler dahil edilecektir.

– Birden fazla dosyadan aylık alanlara her bir dosya için ayrı değerlendirme yapılacaktır.

– Birden fazla dosyadan gelir/aylık alınması halinde gelir/aylık tutarına göre karşılaştırma yapılmasında ek 19 uncu maddeye göre tespit edilen ilaveli tutar üzerinden tam/yarım ödenmesine karar verilecektir.

– Evlenme ödeneği, ek 19 uncu maddeye göre tespit edilen ilaveli tutar üzerinden hesaplanacaktır.

– Aylıkların Kanunun 55 inci maddesine göre arttırılmasında, ek 19 uncu maddeye göre tespit edilen ilaveli aylık tutarı dikkate alınmayarak, sigortalının sistemdeki aylığı kullanılacak, sigortalının artışlı hesaplanan aylık tutarına ilaveler yapıldıktan sonra bulunacak tutar ile düzenlemeyle getirilen tutar karşılaştırılarak yüksek olan aylık ödenecektir.

– Sandık tahsilat tutarları sigortalının ilave ödemesiz aylık tutarı üzerinden hesaplanacaktır.

– Ödeme programlarında “5510 SK. Ek Madde 19 İntibak Fark Tutar” şeklinde yer alacak, ek 19 uncu maddeye göre tespit edilen ilaveli tutar Hazineden tahsil edilecektir.

– Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre aylık alanlar, sürekli iş göremezlik geliri ve ölüm geliri alanlar ile Kurumumuzdan özel kanunlar kapsamında aylık alanlara yapılan gelir ve aylık ödemeleri bu madde kapsamda yükseltilmeyecektir.

2. 2018/38 sayılı Genelgenin Dördüncü Kısım/Onikinci Bölüm “Vazife Malullüğü” başlığı altındaki “4. Vazife Malullerinin Tekrar Çalışmaya Başlamaları” alt başlığının sonuna aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“7226 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, bu kapsamdakiler aylık bağlandığı tarihten sonra geçen çalışmaları esas alındığında en az 20 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 5000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla talepleri halinde ayrıca yaşlılık aylığından yararlanırlar” cümlesi eklenmiş, söz konusu değişiklik 7226 sayılı Kanunun yayımlandığı 26/3/2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Buna göre, yukarıda belirtilen kapsamda aylık bağlandıktan sonra çalışmaya devam edenlerden vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden sonraki çalışmaları ile 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim gün sayısı koşulunu yerine getirenler, Kanunun yayımlandığı 26/3/2020 tarihinden sonra aylık bağlanması talebinde bulunmaları halinde yaş koşulu aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanacaktır.

20 yıl sigortalılık süresinin ve 5000 prim ödeme gün sayısının tespitinde sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısının başlangıcı, vazife malullüğü aylığının başlangıç tarihinden sonra uzun vadeli sigorta kolları primi yatan ilk gün olarak alınacaktır.

Bu kapsamda bağlanan vazife malullüğü aylığının başladığı tarihten önceki süreye ilişkin borçlanmalar 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim gün sayısı hesabında dikkate alınmayacaktır.

3. 2018/38 sayılı Genelgenin Dördüncü Kısım/Onikinci Bölüm “Vazife Malullüğü” başlığı altına “11. Kanuna 7226 sayılı Kanun ile Eklenen Geçici 81 inci Maddeye Göre Yapılacak İşlemler” alt başlığı açıklamaları ile birlikte eklenmiştir.

“11. Kanuna 7226 sayılı Kanun ile Eklenen Geçici 81 inci Maddeye Göre Yapılacak İşlemler

7226 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile Kanuna eklenen geçici 81 inci madde;

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 2330 sayılı Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık bağlanan maluller ile 5434 sayılı Kanunun 56 ncı ve mülga 64 üncü maddesi kapsamında aylık bağlanan vazife ve harp malullerinden, 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde yaşlılık veya malullük aylığı bağlanmış olanlardan, tahsis talep tarihi itibariyle ilgili kanunlarında öngörülen aylık bağlama koşullarından prim ödeme gün sayısı veya sigortalılık süresi şartının sigortalıların kasıtlı veya kusurlu davranışlarından kaynaklanmayan nedenlerle sağlanmadığı daha sonra anlaşılanların, aylık aldıkları süre herhangi bir şekilde prim talep edilmeksizin prim ödeme gün sayısı olarak dikkate alınır. Ancak;

a) Aylık aldıkları süre, eksik hizmet süresinden fazla olanlar için, yalnızca eksik hizmet süresinin tamamlanacağı tarihe kadarki süre kullanılır. Bu kapsamda olanlar için yeni bir aylık hesabı yapılmaksızın, maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren kesilmiş olan aylıkları, aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak yeniden bağlanır.

b) Aylık aldıkları süre, eksik hizmet süresinden az olanların, aylık başlangıç tarihi ile aylıklarının kesildiği tarih arasında prim ödeme gün sayısı olarak dikkate alınan süre aylıklarının hesabında dikkate alınmaz.

Birinci fıkra kapsamında bulunan vazife ve harp malullerinden, bu maddeyi ihdas eden Kanunla 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yapılan değişiklik ve bu madde esasları dahilinde yeniden aylığa hak kazanamayanlar hakkında, 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler ayrıca uygulanır.”

hükmünü amir olup, 7226 sayılı Kanun yayımlandığı 26/3/2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Bilindiği üzere, 6495 sayılı Kanunun 80 inci maddesi ile 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde değişikliğe gidilmiş, madde Ağustos 2013 ödeme döneminden geçerli olmak üzere 1/1/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Maddede yapılan değişikliklerle kapsamda yer alan vazife malullerine çeşitli ilave haklar verilmiş, ayrıca anılan maddenin ikinci fıkrası ile 2330 sayılı Kanun hükümleri veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlar kapsamında aylık bağlananlar ile 5434 sayılı Kanunun 56 ncı ve mülga 64 üncü maddeleri uygulanarak vazife veya harp malullüğü aylığı bağlananlardan, yeniden herhangi bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmaya başlayanların, aylık bağlandıktan sonra geçen hizmet süreleri ayrıca değerlendirilmek suretiyle bağlanacak aylığa ilişkin esaslar belirlenmiştir.

Diğer taraftan, 7194 sayılı Kanunla Kanuna eklenen geçici 79 uncu madde gereğince bu kapsama girenlerden Kurumca 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde yersiz aylık bağlandığı tespit edilenlerin aylıkları maddenin yürürlük tarihini takip eden ödeme döneminden (2019 Aralık ödeme döneminden) itibaren kesilmiş ve yapılan yersiz ödemeler nedeniyle çıkarılan borçlar terkin edilmiştir.

Bu defa, 7226 sayılı Kanun ile 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümle uyarınca bu kapsamda aylık bağlandıktan sonra çalışmaya devam edenlerden vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden sonraki çalışmaları ile 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim gün sayısı koşulunu yerine getirenlere yaş koşulu aranmaksızın yaşlılık aylığı bağlanması imkanı getirilmiştir.

Diğer taraftan, Kanuna eklenen geçici 81 inci madde ile 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde yersiz aylık bağlandığı tespit edilenlerden, tahsis talep tarihi itibariyle ilgili kanunlarında öngörülen aylık bağlama koşullarından prim ödeme gün sayısı veya sigortalılık süresi şartının sigortalıların kasıtlı veya kusurlu davranışlarından kaynaklanmayan nedenlerle yerine gelmediği daha sonra anlaşılanların, aylık aldıkları süre herhangi bir şekilde prim talep edilmeksizin prim ödeme gün sayı olarak dikkate alınacak olup, söz konusu maddenin yürürlük tarihi itibariyle 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim ödeme gün şartını yerine getirenlere herhangi bir talep alınmaksızın eski bağlanan aylık miktarları aylık artışları uygulanarak maddenin yürürlük tarihini takip eden ay başından itibaren ödenmeye başlanacaktır.

Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede;

11.1. Sigortalılık süresinin ve prim ödeme gün sayısının başlangıcı vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden sonra uzun vadeli sigorta kolları primi yatan ilk gün olarak dikkate alınacak, vazife malullüğü aylığının başlangıç tarihinden önceki süreye ilişkin borçlanmalar sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınmayacaktır.

11.2. Vazife malullüğü aylığı bağlandıktan sonra çalışmaya devam eden sigortalılar hakkında öncelikle vazife malullüğü aylığı bağlanmasına esas alınmış hastalık ya da engellilik halleri dikkate alınmadan tespit edilecek yeni engellik oranına göre özel koşullarla aylığa hak kazanıp kazanmadığı değerlendirilecektir. Özel koşullara göre aylığa hak kazanma koşullarını yerine getiremeyen sigortalıların bu madde kapsamında aylığa hak kazanma koşulları yeniden tespit edilecektir.

11.3. Anılan maddenin yürürlük tarihi olan 26/3/2020 tarihi itibariyle vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden sonraki süreler dikkate alındığında;

– 20 yıl sigortalılık süresi olan ancak 5000 gün şartını yerine getiremeyenlerin aylık aldıkları süreler 5000 güne tamamlayacak şekilde prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilecek ve bunlardan 5000 prim ödeme gün sayısı şartını dolduranlara eski bağlanan aylık miktarları aylık artışları uygulanarak maddenin yürürlük tarihini takip eden ay başından itibaren ödenmeye başlanacaktır.

– Aylık aldıkları süreler prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesine rağmen maddenin yürürlük tarihi itibariyle 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim gün şartını yerine getiremeyen ancak bu şartları sonraki bir tarihte tamamlayarak yeniden aylık talebinde bulunanların aylık aldıkları süreler yine prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmekle birlikte, söz konusu prim ödeme gün sayıları yeni bağlanacak aylıkların aylık bağlama oranı hesabında, aylıkların kısmileştirilmesinde ve günlük kazanç hesabında dikkate alınmayacaktır.

11.4. Bu kapsamda aylık aldıkları süreler prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilenlerin aynı süre içerisinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmalarının da bulunması halinde, sosyal güvenlik destek primi kapsamındaki süreler hizmet olarak dikkate alınmayacaktır.

11.5. Aylık alınan süreler prim ödeme gün sayısı olarak dikkate alınmasına rağmen 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim gün şartını yerine getiremeyen sigortalıların daha sonraki çalışmaları ile aylığa hak kazanmaları halinde prim ödeme gün sayısı olarak kabul edilen aylık alınan süreler, 2829 sayılı Kanuna göre aylık bağlanacak statünün tespitinde değerlendirme dışında tutulacaktır.

11.6. Bu maddenin yürürlük tarihinden sonra yaşlılık aylıklarını kestirerek yeniden çalışmaya başlayanların işten ayrılarak aylık talebinde bulunmaları halinde Kanunun 30 uncu maddesi kapsamında bağlanacak aylıkların hesabında bu maddeye göre hesaplanan aylık tutarları dikkate alınacak, yeni çalışma süreleri bu şekilde hesaplanan aylık tutarına ilave edilecektir.

11.7. Bu maddenin yürürlük tarihinden sonra herhangi bir nedenle maddenin yürürlük tarihinde hesaplanan aylığa ilişkin hizmet bilgilerinde değişiklik olması halinde oluşacak fark ödemeleri, geçmişte aylık ödenen süreler dikkate alınarak, bu maddenin yürürlük tarihi esas alınarak ödenecek, borç çıkması halinde Kanunun geçici 79 uncu maddesi dikkate alınarak 2019 Aralık ayına kadarki kısmı terkin edilecek, sonraki süreler genel usullere göre tahsil edilecektir.

11.8. Bu maddenin yürürlük tarihinde vazife malullüğü aylığı bağlandıktan sonraki çalışmalar ile aylık alınan süreler dikkate alınarak bu madde kapsamında aylığa hak kazanma koşulunu yerine getiremeyen sigortalıların aylığa hak kazanma koşulunu daha sonraki bir tarihte yerine getirmeleri halinde aylıkları, yeni tahsis talep tarihlerini takip eden ay başından itibaren bağlanacaktır.

11.9. 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde bağlanan yaşlılık veya malullük aylıkları kesilmiş olanlardan bu maddenin yürürlük tarihi olan 26/3/2020 tarihinden önce ölenlerin hak sahiplerine, ölüm aylığı bağlanmasında gerek sigortalıya gerekse hak sahiplerine ilişkin hak kazanma koşullarının tespitinde bu maddenin yürürlük tarihinden önceki mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

11.10. 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde bağlanan yaşlılık veya malullük aylıkları kesilmiş olanlardan bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle 20 yıl sigortalılık süresi 5000 prim gün sayısını doldurarak aylık bağlananların bu maddenin yürürlük tarihinden sonra vefat etmeleri halinde hak sahiplerine ilişkin hak kazanma koşullarının tespitinde genel mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

11.11. Vazife malullüğü aylığı bağlandıktan sonra yaşlılık veya malullük aylığı bağlanmış olanlardan tahsis talep tarihi itibariyle ilgili kanunlarında öngörülen aylık bağlama koşullarından prim ödeme gün sayısı veya sigortalılık süresi şartının sigortalıların kasıtlı veya kusurlu davranışlarından kaynaklanmayan nedenlerle sağlanmadığı bu maddenin yürürlük tarihinden sonra anlaşılan sigortalılar hakkında da bu Genelgede açıklanan usul ve esaslar doğrultusunda işlem yapılacaktır.

4. 2018/38 sayılı Genelgenin Dördüncü Kısım/Dokuzuncu Bölüm “Avans Ödenmesi, Ek Ödemeler ve Bayram İkramiyesi” başlığı altındaki “6. Kanunun Ek 18 inci Maddesi Kapsamında Ödenen Bayram İkramiyesi” alt başlığı ilk paragrafında yer alan “ödemenin yapılacağı tarihte” ibaresi “bayramın içinde bulunduğu ayda ” şeklinde değiştirilmiştir.

5. 2018/38 sayılı Genelgenin Dördüncü Kısım/Ondördüncü Bölüm “Yersiz Ödemeler” başlığı altına “2.4. Kanunun Geçici 79 uncu Maddesi Kapsamında Yersiz Ödemelere İlişkin Borçların Terkini” alt başlığı açıklamaları ile birlikte eklenmiştir.

“2.4. Kanunun Geçici 79 uncu Maddesi Kapsamında Yersiz Ödemelere İlişkin Borçların Terkini

7/12/2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı “Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 48 inci maddesi ile Kanuna eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren geçici 79 uncu madde;

”5434 sayılı Kanunun mülga 64 üncü maddesi, bu Kanunun 47 nci maddesinin sekizinci fıkrası ile 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara, 1005 sayılı Kanun, 3713 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesine, 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanuna ve 24/6/2008 tarihli ve 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanuna göre aylık bağlanmış olanların kendilerine veya bunlardan ölenlerin hak sahiplerine, bu kapsamda maddenin yürürlük tarihine kadar yapılan ve bu Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen fazla veya yersiz ödemelere ilişkin borç çıkarılmaz, çıkarılmış borçların ödenmemiş olan kısımları terkin edilir, maddenin yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade ve mahsup edilmez.

2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde ödenen ve bu Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen fazla veya yersiz olarak yapılan ödemeler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır”

hükmünü amirdir.

2.4.1. Kanunun geçici 79 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında;

– 5434 sayılı Kanunun mülga 64 üncü maddesi ve Kanunun 47 nci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında “Harp Malullüğü” aylığı bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

– 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

– 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylık bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

– 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 3 üncü maddesi uyarınca aylık bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

– 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca aylık bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

– 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanuna göre aylık bağlananların kendileri veya hak sahiplerine,

sayılan kanunlar kapsamında ve maddenin yürürlük tarihi olan 07/12/2019 tarihine kadar Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre yapılan fazla veya yersiz ödemeler için;

a) Borç çıkarılmayacaktır.

b) Çıkarılmış borçların ödenmemiş olan kısımları terkin edilecektir.

c) Çıkarılan borçlar nedeniyle 7/12/2019 tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade ve mahsup edilmeyecektir.

ç) Kurumumuzun hatalı işlemleri nedeniyle fazla veya yersiz ödeme yapıldığı 7/12/2019 tarihinden sonra Kurumca tespit edilenlere, 7/12/2019 tarihine kadar yapılan fazla ve yersiz ödemeler borç çıkarılmayarak terkin edilecek, 7/12/2019 tarihinden sonraki dönem için çıkarılacak borç Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre ilgilinin kendisinden veya hak sahiplerinden tahsil edilecektir.

Öte yandan, gerek 5434 sayılı Kanunun mülga 45 inci maddesi gerekse Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine göre vazife malullüğü aylığı bağlananlar ile bunların hak sahipleri düzenlemenin kapsamı dışında olduğundan, Kurumumuzun hatalı işlemleri nedeniyle ve Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında taraflarına borç çıkarılmış olanlar hakkında geçici 79 uncu madde esas alınarak işlem tesis edilmeyecektir.

Buna göre;

1) Geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihinden önce maddede sayılan Kanunlar kapsamında Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre yapılmış yersiz ödemeler terkin edilecektir.

Örnek 1: Kıbrıs Barış Harekatına katılması nedeniyle 1005 sayılı Kanuna göre asgari ücretin net tutarı esas alınarak şeref aylığı ödenen ilgiliye, sigortalı çalışmalarına bağlı olarak 1/1/2016 tarihinden itibaren ayrıca 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Ancak yaşlılık aylığı bağlanması nedeniyle ilgilinin 1005 sayılı Kanun kapsamındaki aylıklarının asgari ücret yerine gösterge sistemi üzerinden ödenmesi gerektiği 19/12/2019 tarihinde anlaşılmıştır. Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında 1/1/2016-31/12/2019 tarihleri arasında ilgiliye yersiz olarak ödenen tutarlar borç tahakkuk ettirilerek anılan borç Kanunun geçici 79 uncu maddesi gereği terkin edilecektir.

Örnek 2: Örnek 1’deki ilgilinin, 2019/Aralık, 2020/Ocak ve 2020/Şubat ödeme dönemlerini kapsayan üç aylığı 1 Aralık 2019 tarihinde ödenmiştir. Geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihi olan 7/12/2019 tarihinde söz konusu üç aylık tutarı ilgiliye ödenmiş olduğundan 1/1/2016-31/12/2019 tarihleri arasında ilgiliye yersiz ödenen tutara ilave Ocak 2020, Şubat 2020 aylarına ilişkin ödemeleri de içerecek şekilde tahakkuk ettirilen fazla veya yersiz ödeme Kanunun geçici 79 uncu madde hükmü gereği terkin edilecektir.

2) Geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihinden önce maddede sayılan Kanunlar kapsamında Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre yersiz ödeme yapıldığı tespit edilen ve borç tahakkuk ettirilmesine karşın aynı dosyada yapılan işlemler nedeniyle alacak kaydı oluşturulması halinde, oluşturulan alacak borçtan mahsup edilerek kalan tutarlar terkin edilecektir.

Örnek 3667 sayılı KHK uyarınca 1/10/2016 tarihinden itibaren aylık bağlanan ilgilinin Kurum Sağlık Kurulunun 25/2/2020 tarihli kararı ile 22/8/2019 tarihinden itibaren malul olmadığına karar verilmiş ve aylığı 29/2/2020 tarihli işlem ile 1/9/2019 tarihinden itibaren kesilmiştir. İlgiliye 1/9/2019- 29/2/2020 tarihleri arası ödenen aylıkları Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında borç çıkarılmıştır.

Öte yandan, ilgiliye 1/9/2019 tarihinden itibaren 684 sayılı KHK gereğince DG rumuzlu dosyadan aylık bağlanmıştır. Bu dosyadan adına tahakkuk eden 1/9/2019-29/2/2020 tarihleri arası aylıkları borcuna mahsup edilmiştir. Bakiye borç bulunması halinde 31/12/2019 öncesine ait borç terkin edilecek, bu tarihten sonrasına ait borç ise aylıklarından 1/4 oranında tahsil edilecektir.

3) Geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihinden önce maddede sayılan Kanunlar kapsamında Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre borç çıkarılıp aylıklarından tahsiline başlanan kişiler ile bunların hak sahiplerinin borçları terkin edilerek kesinti sonlandırılacaktır. Kanunun yürürlük tarihinden önce yapılmış olan kesintiler ise iade edilmeyecektir.

Örnek 4: İlgiliye 1/4/2016 tarihinden itibaren 2913 sayılı Kanuna göre aylık bağlanması gerekirken 5774 sayılı Kanuna göre aylık bağlandığı 25/11/2018 tarihinde tespit edilmiştir. 1/4/2016-30/11/2018 tarihleri arası yersiz ödenen aylık farkı tutarı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında borç çıkarılmıştır. Anılan borç 2019/Ocak döneminden itibaren ilgilinin aylıklarından 1/4 oranında kesilmeye başlanmıştır. Kanunun geçici 79 uncu maddesi gereği 2020/Ocak döneminden itibaren ilgilinin aylıklarından yapılan kesintiye son verilecektir. Bakiye borç terkin edilerek 1/1/2019-31/12/2019 tarihleri arasında aylığından yapılan kesintiler iade edilmeyecektir.

4) Geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihinden önceki dönemleri de kapsayan ancak tespiti maddenin yürürlük tarihinden sonra olan yersiz ödemeye ilişkin işlemlerde maddenin yürürlük tarihine kadar olan yersiz ödemelere ilişkin borçlar terkin edilecek ancak yürürlük tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yersiz ödemeler ilgililere borç çıkarılacaktır.

Örnek 5: 2330 sayılı Kanun kapsamında 1/8/2017 tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığı bağlanan ilgilinin intibakının aylık başlangıç tarihi itibariyle hatalı hesaplanması nedeniyle ilgiliye yersiz ödeme yapıldığı 8/6/2020 tarihinde tespit edilmiştir. Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında 01/08/2017-30/06/2020 tarihleri arası için ilgiliye borç çıkarılması gereken dönemin Kanunun geçici 79 uncu maddesi hükümleri gereği 1/8/2017-31/12/2019 tarihine kadar olan yersiz ödeme tutarı terkin edilecek, ancak geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihinden sonra 1/1/2020-30/6/2020 tarihleri arasında ilgiliye yapılan fazla ödeme tutarları borç çıkarılıp ilgilinin aylıklarından 1/4 oranında tahsil edilecektir.

5) 5434 sayılı Kanunun mülga 45 inci veya Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri geçici 79 uncu madde kapsamına alınmadığından bu kapsamda olanlara yapılan yersiz ödemeler için herhangi bir terkin işlemi yapılmayacaktır.

Örnek 6: Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında 1/3/2018 tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığı bağlanan ilgilinin malullük derecesinin (6) olması gerekirken sehven (1) olarak uygulandığı 10/12/2019 tarihinde tespit edilmiştir. Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükümleri dikkate alınarak ilgiliye 1/3/2018-31/12/2019 tarihleri arasında yapılan yersiz ödeme tutarları borç çıkarılacaktır. Söz konusu borca ilişkin terkin işlemi yapılmayacaktır.

2.4.2. Kanunun geçici 79 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında;

2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümleleri çerçevesinde, 2330 sayılı Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık bağlanan maluller ile 5434 sayılı Kanunun 56 ncı ve mülga 64 üncü maddesi kapsamında aylık bağlanan vazife ve harp malullerinin;

– Vazife malulü sayılmaları sebebiyle aylık bağlandığı tarihten önceki her türlü sigortalılık ve prim ödeme süreleri, iştirakçilik ve fiili hizmet süreleri ile bunların itibari ve fiili hizmet süresi zammı olarak değerlendirilen sürelerinin, vazife malullüğü aylığı bağlanmasından sonra geçecek çalışma veya sigortalılık süreleriyle birleştirilmeyeceği,

– Vazife malullüğü aylığı bağlanmasından önce geçen söz konusu sürelerin; vazife malullüğü aylığı bağlanmasından sonra geçen sigortalılık ve çalışma sürelerinin tabi olacağı sigortalılık hali ile mülga 2829 sayılı Kanun uygulaması yönünden dikkate alınmayacağı,

– Vazife malullüğü aylığı bağlandıktan sonra geçen sigortalılık veya çalışma sürelerinin yaşlılık/emeklilik/malullük ya da ölüm/dul veya yetim aylığı bağlanmasında veya toptan ödeme yapılmasında ilgili mevzuatına göre ayrı bir çalışma veya sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği,

– Vazife veya harp malullüğü aylığı bağlanmasına esas alınmış hastalık ya da engellilik hâlleri ve bu hastalık ya da engellilik hallerindeki ilerlemelerin, sonradan geçen çalışmalar sebebiyle yaşlılık aylığına hak kazanılması koşullarının belirlenmesinde dikkate alınmayacağı,

hususundaki düzenlemelere karşın sehven ikinci bir aylık bağlanan vazife ve harp malullerine söz konusu aylık bağlama işlemine bağlı olarak fazla veya yersiz olarak yapılan ödemelere ilişkin “2.4.1.” nci madde hükümlerine göre işlem yapılacaktır.

Ayrıca, bu kapsamdaki vazife ve harp malullerine 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, besinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde bağlanmış olan Kanunun 4/1-(a), 4/1-(b) veya 4/1-(c) kapsamındaki malullük veya yaşlılık aylıkları kesilecektir.

Kanunun geçici 79 uncu maddesi ve bu maddeye bağlı olarak yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde anılan maddede sayılan düzenlemeler kapsamında aylık bağlananlar ile bunlardan vefat edenlerin hak sahiplerine 7/12/2019 tarihinden önce yapılmış olan fazla veya yersiz ödemelerden, Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemelerden dolayı tahakkuk ettirilen borçlar terkin edilecek ancak tahsil edilmiş tutarlar iade edilmeyecektir.

Anılan işlemler kapsamındaki borçlardan sosyal güvenlik il müdürlüklerince takip ve tahsiline gidilen borçlar terkin edilerek takip sonlandırılacaktır. Kanunun yürürlük tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade edilmeyecektir. Kanunun yürürlük tarihinden sonra takip yoluyla tahsil edilen madde kapsamına giren borçlar ise terkin edilerek yapılan tahsilatlar ilgililere iade edilecektir.

Örnek 1: 3713 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak 1/2/1995 tarihinde 5434 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlanan sigortalı, 1/9/1998 tarihinden itibaren Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamında uzun vadeli sigortalı kollarına tabi çalışmıştır. Sigortalıya 13/12/2015 tarihli tahsis talebine istinaden vergi indirimine esas % 40 engellilik oranı dikkate alınarak 15/12/2015 tarihinden itibaren ayrıca 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

Ancak, daha sonra sigortalının durumu hakkında yapılan incelemede, % 40 engellilik oranının vazife malullüğü aylığı bağlanmasına esas alınmış hastalık ya da engellilik hallerinin dikkate alınarak verildiği anlaşılmıştır. 4/1-(a) kapsamında bağlanan yaşlılık aylığı Kanuna eklenen geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihini takip eden ödeme döneminden (2019/Aralık ödeme döneminden) itibaren kesilmiştir. Sigortalıya, 2019/Aralık ödeme dönemine kadar fazla veya yersiz ödenen aylıklar Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre Kurum hatası kapsamında borç kaydedilerek söz konusu borç anılan Kanunun geçici 79 uncu maddesi hükümlerine göre terkin edilecektir. (Şaban Abacı.*)

Örnek 2: 3713 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak 1/8/1995 tarihinde 5434 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlanan sigortalı, 1/5/1990 tarihinden itibaren Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamında uzun vadeli sigortalı kollarına tabi 7000 gün çalışmıştır. Sigortalıya vazife malullüğü aylığı bağlandığı tarihten önceki hizmet süreleri de dikkate alınarak 25/1/2018 tarihli tahsis talebine istinaden 1/2/2018 tarihinden itibaren ayrıca 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı tespit edilmiştir.

Ancak, daha sonra sigortalının durumu hakkında yapılan incelemede; sigortalının vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden sonraki 4/1-(a) kapsamındaki ise giriş tarihinin 1/1/1996 olduğu ve vazife malullüğü aylığı başlangıç tarihinden önceki hizmet süreleri dikkate alınmadan Kanuna eklenen geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihi itibariyle sigortalılık süresi ve yas koşulunu yerine getiremediği anlaşılmıştır. 4/1-(a) kapsamında bağlanan yaşlılık aylığı anılan Kanunun yürürlük tarihini takip eden ödeme döneminden (2019/Aralık ödeme döneminden) itibaren kesilmiştir. Sigortalıya, 2019/Aralık ödeme dönemine kadar fazla veya yersiz ödenen aylıklar Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre Kurum hatası kapsamında borç kaydedilerek söz konusu borç anılan Kanunun geçici 79 uncu maddesi hükümlerine göre terkin edilecektir.

Örnek 3: 3713 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak 1/8/1997 tarihinde 5434 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlanan sigortalı, 1/9/1998 tarihinden itibaren Kanunun 4/1-(b) bendi kapsamında uzun vadeli sigortalı kollarına tabi 4500 gün çalışmıştır. Sigortalıya 13/12/2016 tarihli tahsis talebine istinaden Kanunun 28 inci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında çalışma gücünü %52 oranında kaybetmesi nedeniyle bu oran dikkate alınarak 1/1/2017 tarihinden itibaren ayrıca 4/1-(b) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

Ancak, daha sonra sigortalının durumu hakkında yapılan incelemede, Kanunun 28 inci maddesinin besinci fıkrası kapsamında tespit edilen %52 çalışma gücü kaybı oranının, vazife malullüğü aylığı bağlanmasına esas alınmış hastalık ya da engellilik halleri dikkate alınarak verildiği anlaşılmıştır. 4/1-(b) kapsamında bağlanan yaşlılık aylığı Kanuna eklenen geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihini takip eden ödeme döneminden (2019/Aralık ödeme döneminden) itibaren kesilmiştir. Sigortalıya, 2019/Aralık ödeme dönemine kadar fazla veya yersiz ödenen aylıklar Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre Kurum hatası kapsamında borç kaydedilerek söz konusu borç anılan Kanunun geçici 79 uncu maddesi hükümlerine göre terkin edilecektir.

6. “Kurum Hatasından Kaynaklanan Yersiz Ödemelere İlişkin Borçların Terkini” konulu, 25/12/2019 tarihli ve 20430683 sayılı Genel Yazı yürürlükten kaldırılmıştır.

Bilgi edinilmesini ve gereğince işlem yapılmasını rica ederim.

İsmail YILMAZ

Kurum Başkanı V.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 41481264-207.02-E.5994808

Tarih: 12/05/2020

Konu : Hizmet Çakışması Nedeniyle Ortalamadan Az Bildirim Yapılmış Olması

GENEL YAZI

Bilindiği üzere, 23/12/2019 tarihli ve 20240865 sayılı Genel Yazıyla;

-5084 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan prim teşvikine ilişkin, sahte sigortalılık hariç, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünün çakışması nedeniyle (a) bendi kapsamındaki sigortalılıktan kaynaklanan hizmetlerin iptal edilmesi sonrasında aylık prim ve hizmet belgesinde kalan sigortalı sayısının 10 kişinin altına düştüğü durumlarda,

-5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ilave altı puanlık indirimine ilişkin, sahte sigortalılık hariç, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünün çakışması nedeniyle (a) bendi kapsamındaki sigortalılıktan kaynaklanan hizmetlerin iptal edilmesi sonrasında aylık prim ve hizmet belgesinde kalan sigortalı sayısının (2016/Mart öncesi için) 10 kişinin altına düştüğü durumlarda,

işverenlerin söz konusu teşvikten usulüne uygun yararlanmış kabul edilecekleri açıklanmıştı.

Bu defa, Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüklerinden alınan yazılardan, 4447 sayılı Kanunun geçici 10, 15, 17 ve 19 uncu maddelerinde yer alan prim teşviklerinden yararlanan işverenlerin; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünün çakışması nedeniyle (a) bendi kapsamındaki sigortalılıktan kaynaklanan hizmetlerin iptal edilmesi sonrasında ilgili kanun maddelerinde belirtilen ortalamaya ilave olma şartının ihlal edilmesinden dolayı sonradan hata listesine düştükleri belirtilerek, bu durumdaki işverenlerin söz konusu genel yazı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda tereddüt yaşandığı anlaşılmıştır.

Ortalamaya ilave olma şartı dahil diğer tüm şartları sağlayarak 4447 sayılı Kanunun geçici 10, 15, 17 ve 19 uncu maddelerinde yer alan prim teşviklerinden yararlanan işverenlerin, Kuruma bildirdikleri sigortalılardan, sahte sigortalılık hariç, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünün çakışması nedeniyle (a) bendi kapsamındaki sigortalılıktan kaynaklanan hizmetlerin iptal edilmesi sonrasında bazı aylarda “ortalamadan az çalıştırılmış” hata mesajı nedeniyle hataya düşmeleri durumunda, söz konusu işverenlerin bahse konu teşviklerden usulune uygun yararlanmış kabul edilmeleri ve hata listelerinden çıkarılmaları gerektiği değerlendirilmektedir.

Buna göre, 4447 sayılı Kanunun geçici 10, 15, 17 ve 19 uncu maddelerinde yer alan prim teşviklerine ilişkin olmak üzere; işverenlerin Kuruma bildirdikleri sigortalılardan, sahte sigortalılık hariç, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünün çakışması nedeniyle (a) bendi kapsamındaki sigortalılıktan kaynaklanan hizmetlerin iptal edilmesi sonrasında bazı aylarda söz konusu teşviklerden bazı sigortalılardan dolayı ortalamanın altına düşülmesi halinde, bu işverenlerin ilgili teşviklerden usulüne uygun yararlandığı kabul edilecektir.

Dolayısıyla yukarıda belirtilen hallerle sınırlı olmak kaydıyla, İşveren İntra / Teşvikler ve Tanımlar / Hatalı Teşvik Bildirimi Sorgulama / Güncelleme menüsünde yer alan “Hizmet çakışması nedeniyle oluşan kaydı sil” ekranları vasıtasıyla 06111, 06645, 0687, 1687, 17103, 27103 kanun numaralı “ortalamadan az çalıştırılmış” hata açıklaması ile hata listelerinde yer alan kayıtların hata listesinden çıkartılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, yukarıda belirtilen ve “Hizmet çakışması nedeniyle oluşan kaydı sil” butonu vasıtasıyla hata listesinden çıkartılması gereken hatalı dönemlerin, İşveren İntra-Hatalı Teşvik Bildirimi Sorgulama / Güncelleme” menüsünden yapılacak güncelleme ile tekrar aktif hale getirilmeyeceğinin dikkate alınması ve hata listesinden çıkartılacak işyeri ile dönemler için gerekli kontrol ve incelemelerin titizlikle yapılarak, sadece cari dönemde ortalamaya ilave olma şartının sağlanmasına rağmen hizmet çakışması nedeniyle sonradan yapılan hizmet iptali sonucunda ortalama sigortalı sayısı yönüyle hata listesine düşen sigortalının söz konusu buton vasıtasıyla hata listesinden çıkartılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Savaş ALIÇ

Kurum Başkanı a.

Genel Müdür V.

Bilindiği üzere, Gelir Vergisi Kanununun 121 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü maddelerinde; beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir/Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir/kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir/kurumlar vergisinden fazla olması halinde aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Burada mükellefe tebliğ tarihinden itibaren bir yıllık müracaat süresi hak düşürücü süre olup, zamanaşımı süresi değildir. Vergi idaresince mükelelfe böyle bir bildirim yapılmadığı takdirde, mükelleflerin her zaman gelire dahil kazanç ve iratlardan kesilen ve hesaplanan gelir veya kurumlar vergisini aşan tutarı vergi dairelerinden talep haklarının olduğunu söylemek vergi hukuku açısından doğrudur.

Burada sorun vergi Kanunlarında devletin mükelleften olan alacağı ile ilgili zamanaşımın süreleri öngörülmüşken, mükellefin devletten olan alacağı ile ilgili zamanaşımı öngörülmemesi karşılaşılan bir durumda çözümün nasıl sağlanacağı ile ilgilidir. Kişisel görüşüm mükellefin devletten olan alacağının her zaman talep edebileceği ile ilgilidir. Zira Kanun vergi idaresine bildirim zorunluluğu yüklemişken bu zorunluluğun yerine getirilmeyerek olası bir sorunda beş yıllık düzeltme zamanaşımına sığınmanın hukuken yerinde olmadığı kanaatindeyim. Ancak yargıya taşıdığımız bir olay şu şekilde sonuçlanmıştır;

“Davacı şirket tarafından 2001 vergilendirme dönemine ait kurumlar vergisi ve fon payı alacağına ilişkin iade istemiyle 24.01.2014 tarihinde vergi idaresine başvurulduğu dikkate alındığında, zamanaşımı suresi içerisinde düzeltme istenilmediği görüldüğünden, şikayet başvurusunun zımmen reddine dair işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.” (Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 30.03.2015 Tarih ve 2014/1567 Esas, 2015/783 sayılı Kararı)

Anılan karar Danıştay 4. Dairesinin 17.05.2018 tarih ve 2015/5421 Esas, 2018/4738 sayılı kararı ile onanmış ve Danıştay 4. Dairesinin 25.12.2018 tarih ve 2018/6189 Esas, 2018/15132 sayılı kararı ile mükellefin Karar Düzeltme talebi reddedilmiştir. Soner Ülgen

http://www.northwestymm.com/duyurular/haber_oku.php?haber_id=19

Döviz Cinsinden Mal Satış İşlemlerinde Değerleme ve Belge Düzeni:

1-Mal Tesliminden Önce Avans Alınması Durumu:

Bedelin döviz cinsinden ifade edildiği işlemlerde, mal tesliminden önce avans alınması durumunda, avansın alındığı tarih itibariyle Merkez Bankası kuru dikkate alınarak avans bedeli cari hesaba kaydedilecektir. Mal tesliminde, teslimi tarihi itibariyle vergiyi doğuran olayın vuku bulduğundan bu tarih itibariyle cari kur dikkate alınmak suretiyle fatura tanzim edilecektir. Avans tarihi ile fatura tarihi arasındaki lehe veya aleyhe oluşan kur farkları için fatura düzenlenmeyecektir.

2-Döviz Cinsinden Vadeli Mal Satılması Durumu:

Bedelin döviz cinsinden ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde (Mal Teslimine Bağlı Fatura Tarihinden Sonra), fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı için satıcı tarafından katma değer vergili fatura düzenlenecektir. Katma Değer Vergisi Oranı olarak teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte mal için uygulanan oran esas alınmak suretiyle işlem yapılacaktır. (KDV Genel Tebliği III/A-5-3)

Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması (dış iskonto ) gerekmektedir. (KDV Genel Tebliği III/A-5-3)

3-Geçici Vergi Dönemleri ile Yıl Sonunda Yapılan Değerlemelerde Kur Farklarının Durumu:

Yılsonlarında ve geçici vergi dönemlerinde Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmayacaktır. (KDV Genel Tebliği III/A-5-3)

4-Döviz Cinsinden Vadeli Mal Satışından Sonra Çekle Yapılan Ödemelerde Değerleme:

Bedelin döviz cinsinden ifade edildiği işlemlerde, fatura tarihinden sonraki tarihlere çek verildiği durumlarda çekin verildiği tarih itibariyle değil çekin tahsil edildiği tarihi itibariyle ödeme yapılmış kabul edilecek ve fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı için satıcı tarafından katma değer vergili fatura düzenlenecektir.

5-Döviz Cinsinden Vadeli Mal Satışından Sonra Vergi Usul Kanunu Uyarınca Yapılacak Değerlemeler:

Vergi Usul Kanunu uyarınca döviz cinsinden alacak veya borçların geçici vergi dönemleri (Mart- Haziran- Eylül- Aralık ) itibariyle değerlenip lehe oluşan kur farklarının kur farkı gelirine aleyhe oluşan kur farklarının ise kur farkı zararına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Değerleme günü itibariyle lehe veya aleyhe oluşan kur farkları için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Yukarıda da ifade etiğimiz gibi fatura sadece fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı için katma değer vergili fatura düzenlenecektir. Soner Ülgen http://www.northwestymm.com/duyurular/haber_oku.php?haber_id=20

5520 sayılı Kurumlar   Vergisi Kanunu'nun   11.   maddesinde;   Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların, kurum kazancının tespitinde indirim yapılmasının kabul edilmeyeceği hükme bağlanmış, 13. maddesinde ise; "Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.

Bu düzenlemeye göre Türkiye'de faaliyet gösteren tam ve dar mükellefiyete tabi kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır. Anılan Kanunun 13. maddesinin 2.fıkrasında ise ilişkili kişilerin, kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortakların ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veye dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği öngörülmüştür.

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edebilmek için işletmenin belli ilişkiler içinde bulunduğu kişilere mal veya hizmet alım ya da satım şeklindeki işlemlerle kendi varlığından karşılıksız olarak bir değer aktarması veya farklı fiyat, bedel, ücret uygulanması suretiyle bu kişilere menfaat sağlanması gereklidir. İşletmenin ilişkili kişiye sağladığı menfaat; mal, hizmet veya para ödemesi şeklinde gerçekleşir.

Bu nedenle, kazancın transfer fiyatlandırması yoluyla dağıtımının kabulü öncelikle mal veya hizmet alım ya da satımının veya yasa koyucunun bu kapsamda saydığı diğer işlemlerin varlığına bağlıdır. Başka bir ifadeyle ilişkili kişi sıfatına dayanan menfaatin, mal veya hizmet alım ya da satımı yoluyla sağlanması gerekir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 127. maddesinde sermaye koyma borcu, maddesinde, her ortağın usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduğu, 129.maddesinde, zamanında ödenmeyen sermaye borcu için temerrüt faizi  uygulanacağı, 130.maddesinde ise sermaye alacağının şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça ortağın, sermaye borcundan kurtulamayacağı belirtilmiştir. 6102 sayılı Kanunun 480- 483 maddelerinde ise sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklar hakkında yapılacak işlemler ve müeyyideler açıklanmıştır.

Türk Ticaret Kanununun 481’nci maddesine göre: “Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir. İkincil yükümlülükler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.

Türk Ticaret Kanununun 482’nci maddesine göre “ sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur. Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler. Şirketin tazminat hakları saklıdır.

482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği belirtilir.

Ortaklarının sermaye taahhüt borcunu yerine getirmeyen şirket hakkında vergi müfettişlerince Merkez Bankası tarafından uygulanan reeskont faiz oranı üzerinden faiz hesaplaması yapılarak bulunan matrah üzerinden şirket adına salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinde Ankara 1. Vergi Mahkemesi 20/01/2016 gün ve E:2015/1407, K:2016/131 sayılı kararı ile hukuka aykırılık görmemiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dairesinin 5.7.2017 tarih ve E. 2016/668 K. 2017/1302 sayılı kararında; Şirketlerin gerek kuruluş aşamasında, gerekse sermaye artırımı sırasında, ortaklarca taahhüt edilmesine karşın sermaye koyma borcunun vadesinde yerine getirilmemesi; ilgili kurum açısından, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13.maddesinde öngörülen bedelsiz ya da düşük bedelle mal veya hizmet satımında bulunulması ya da bu nitelikte bir işlem sayılan faizsiz veya düşük faizle ödünç para verilmesi olarak değerlendirilemeyeceği gibi sermaye artırım borcunun yerine getirilmemesinde, kurum bünyesinden, ortağa aktarılan bir kaynaktan da bahsedilemez. Olayda, ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesinden doğan bir temerrüt hali söz konusu olup, ortağın taahhüt ettiği, fakat vadesinde yerine getiremediği sermaye koyma borcu nedeniyle temerrüt faizi hesaplanmamasının, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına yol açtığı ifade edilemez. Bu durumda, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13.maddesinde düzenlenen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı için öngörülen unsurun gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacı şirket adına yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık görülmemiştir”

Görüleceği üzere, Bölge İdare Mahkemesi sermaye taahhüt borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle şirketin sermaye alacağına faiz yürütülmesinin yolunu kapatmıştır. Yerinde bir karar olduğunu düşünüyorum. Soner ÜLGEN Yeminli Mali Müşavir  Northwest YMM A.Ş

03 Haziran 2020 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31144

Cumhurbaşkanı Kararı

Karar Sayısı: 2604

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinde yer alan tevkifat oranları hakkındaki ekli Kararın yürürlüğe konulmasına, 193 sayılı Kanunun mezkûr maddesi gereğince karar verilmiştir.

2 Haziran 2020

Recep Tayyip ERDOĞAN

CUMHURBAŞKANI

2/6/2020 TARİHLİ VE 2604 SAYILI CUMHURBAŞKANI KARARININ EKİ KARAR

MADDE 1- 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir.

“3) Serbest (Döviz) fonları için %15,”

MADDE 2– Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3– Bu Karar hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Bilindiği üzere 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamına giren mükellefler ve meslek mensupları ile 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname/bildirimleri bu meslek mensuplarınca verilenlerin 22/3/2020 ila sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarih (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halinde olduğunun kabul edilmesi ve mücbir sebep dönemine ilişkin verilemeyen beyanname/bildirimlerin verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son gününün, sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği günü takip eden 15 inci günün sonuna kadar uzatılması uygun bulunmuştu.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımız arasındaki işletme sahibi, esnaf, tüccar, sanayici, serbest meslek sahipleri ile çalışanlardan durumlarını aktif sigortalılıklarını gösteren SGK hizmet belgesi, vergi kaydı, şirket yetki belgesi, oda ve birlik kimliğinden biriyle belgeleyenlerin, sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacağı belirtilmiştir.

Buna göre;

– 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin aynı Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan,

– 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve söz konusu Genel Tebliğin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan mükelleflerden aktif sigortalı olarak çalışması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulanların,

– 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname ve bildirimleri 65 yaş ve üstündeki meslek mensuplarınca verilen mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan,

Genel Tebliğin 5 inci maddesinde yer alan mücbir sebep dönemine ilişkin beyanname ve bildirimleri sokağa çıkma kısıtlamasının sona erdiği 1/6/2020 tarihini takip eden 15 inci gün olan 16/6/2020 günü sonuna kadar verilecek, bu beyanname ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

1/6/2020 tarihi itibarıyla verilme süresinin son gününe 15 günden fazla gün kalan beyanname/bildirimlerin verilme ve bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödenme süresi olarak kanuni sürelerin dikkate alınacağı tabiidir.

Öte yandan 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması getirilen mükelleflerden söz konusu Genel Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep kapsamında olanlar, aynı Tebliğin 4 üncü maddesiyle belirlenen beyan/bildirim ve ödeme erteleme hükümlerinden faydalandırılacaktır.

Gerek 65 yaş ve üstünde olması gerekse kronik rahatsızlığı bulunması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması devam eden mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 5 inci maddesi kapsamındaki mücbir sebep hali, kendileri için sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarihe kadar devam edecektir.

Örnek 1: Serbest meslek erbabı Bay (A)’nın yıllık gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve katma değer vergisi (KDV) yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında mükellefin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır.

518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında mükellefin;

– 2020/Şubat dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannamesi dâhil) ve KDV beyannamesi,

– 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi,

– 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi

16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

Öte yandan söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında mükellef tarafından 27/4/2020, 27/5/2020 ve 26/6/2020 tarihlerine kadar verilmesi gereken muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri 27/7/2020 Pazartesi günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler ise sırasıyla 27/10/2020 Salı27/11/2020 Cuma ve 28/12/2020 Pazartesi günü sonuna kadar ödenecektir.

Örnek 2: Meslek mensubu Bayan (B)’nin gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve KDV yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir. Bayan (B) 24/3/2020 tarihi itibarıyla 10 kurumlar vergisi mükellefinin kurumlar, muhtasar ve KDV beyannameleri ile Form Ba-Bs bildirimlerini elektronik ortamda göndermektedir. Bahse konu 10 mükellefin hiçbirisi söz konusu Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep hali kapsamında değildir.

İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında meslek mensubu mükellef ile beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen mükelleflerin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır.

518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen 10 mükellefin;

– 2020/Şubat, 2020/Mart ile 2020/Nisan dönemi KDV ve muhtasar beyannameleri (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ile aynı dönemlere ilişkin Form Ba-Bs bildirimleri,

– 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannameleri,

– 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri,

16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir.

Öte yandan meslek mensubunun kendi mükellefiyetine ilişkin beyanname verme ve ödeme süreleri (1) numaralı örnekte belirtildiği şekilde olacaktır.

Kaynak: GİB

İşsizlik ödeneği alabilmek için üç koşul aranıyor. İşçinin işten çıkartılmadan önceki son 3 yılda en az 600 gün işsizlik sigortası priminin ödenmiş olması. Son 120 gün hizmet akdine tabi olarak çalışması. Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması.

İşçi - işveren arasında açılan davaların temel konusunu iş akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı oluşturur. İhbar ve kıdem tazminatı ödemek istemeyen işveren işten çıkış gerekçesi olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılığı düzenleyen maddesini gösterir. İşveren bu yolla bazen ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri için zaman kazanmayı, bazen de işçisini mahkemelerde süründürmek suretiyle cezalandırmak isteyebilir.

İşveren işten çıkardığı işçiler için Sosyal Güvenlik Kurumu’na ( SGK) 10 gün içinde işten ayrılış bildirgesi vermek zorunda. İşçiyi hangi gerekçe ile işten çıkardığını kod numarasıyla işaretliyor. Örneğin, askerlik gerekçesiyle çıkartılan işçi için 12, iş sözleşmesi sağlık gerekçesiyle işçi tarafından feshedilmişse 24 kodu işaretleniyor. İhbar ve kıdem tazminatı ödemek istemeyen işveren, iş akdini fesih sebebi olarak ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı göstermişse 29 numaralı kodu işaretliyor.

İŞKUR, işsizlik ödeneği için başvuru yapıldığında işten ayrılış bildirgesindeki kod numarasına bakıyor. 29 numaralı kod girilmişse işsizlik maaşı ödemiyor.

İŞÇİNİN DÜZELTME BEYANI KABUL EDİLMİYOR

İşten ayrılış bildirgesinin on gün içinde verilmesi gerekiyor. İşveren bildirgede yanlışlık yaptığında bu süre içinde bildirgeyi düzeltebiliyor. On günden sonraki düzeltme işlemleri SGK tarafından gerçekleştiriliyor.

On günlük süre dolduktan sonra işverenin başvurusu üzerine SGK tarafından işten çıkış gerekçesinin değiştirilmesi işsizlik ödeneği almaya yetmiyor. Örneğin işçi, işverenin ihbar ve kıdem tazminatı ödediğine dair bordro ve banka dekontunu da gösterse, düzeltme işlemi on günden sonra yapıldığı için işsizlik ödeneği alamıyor. İŞKUR’un düzeltme sonrası işsizlik ödeneği talebini kabul edebilmesi için işçi ve işverenin birlikte başvuru yapması gerekiyor. İşveren birlikte başvuru yapmaya yanaşmazsa, işsizlik ödeneği verilmiyor.

İşsizlik maaşı için 2002 yılından bu yana 13 milyon 610 bin 569 kişi başvurdu. Bunlardan sadece 8 milyon 11 bin 170 kişi işsizlik maaşı alabildi. Son 3 yılda 600 prim günü ve son 120 gün hizmet akdi koşulunu yerine getirdikleri halde işsizlik maaşı alamamalarının en önemli sebebini kod 29 oluşturuyor.

NAKDİ ÜCRET DESTEĞİ DE ALAMIYORLAR

Covid – 19 dolayısıyla, 15 Mart’tan sonra işsiz kalan fakat son 3 yılda en az 600 prim günü ve son 120 gün hizmet akdi ile çalışma koşulunu yerine getiremeyenlere, işsiz kaldıkları her gün için 39.24 TL nakdi ücret desteği verilmesi kararlaştırıldı. Bu haktan yararlanabilmek için de işçinin kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması gerekiyor. Yani, işten çıkış gerekçesi olarak 29 numaralı kod gösterilenler nakdi ücret desteği de alamıyorlar.

İŞÇİ İLE İŞVERENİN ÇIKARLARI ÇATIŞIYOR

İşsizlik ödeneği bu haliyle tamamen işverenin insafına terk edilmiş durumda. İşveren ihbar ve kıdem tazminatı ödememek için iş sözleşmesini fesih gerekçesini ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılığa dayandırmayı tercih ediyor. Bu yola başvuran işveren dava sonucunda kaybedeceğini bilse bile zaman kazanmak için bu yola başvurabiliyor.

İşçi 18 yıl işsizlik sigortası primi ödemiş de olsa işveren kıdem tazminatı ödememek için 29 numaralı kodu işaretlediğinde, işsizlik maaşı alması imkansız hale geliyor.

İşsiz kalan işçiye dava açmaktan başka seçenek kalmıyor. Dava sonucunda iş akdinin işverence haksız gerekçeyle feshedildiği kararına varılırsa, işçiye işsiz kaldığı süreler için geriye dönük ödeme yapılıyor. Ancak bu tür davalar yıllar sürebiliyor.

Örneğin, Mersin’de ücretinin eksik ödenmesini gerekçe gösteren bir işçi 22 Haziran 2015 tarihinde iş akdini feshetti. Ücretin eksik ödenmesi işçi açısından haklı fesih sebebi oluşturuyor. İşçi iş akdini haklı nedenle feshederse işsizlik maaşı alabilir. Ama uygulamada, işçi haklı nedenle feshetmiş olsa bile işveren 29 numaralı kodu seçebiliyor. Mersin’deki işveren de böyle yaptı.

Yargıtay 4 Şubat 2020 tarihinde, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/15444, Karar No: 2020/1323) işçinin haklılığını tescilleyerek işsizlik ödeneği verilmesine hükmetti. Yargıtay’ın bu kararının ardından Mersin’deki iş mahkemesinin yeniden karar vermesi için de belli bir süre geçecek. Sonuç olarak, işçi 5 yılın sonunda haklı olduğunu kanıtladı ancak aylarca işsiz kaldığı dönemde alamadığı, hakkı olan işsizlik maaşına beş yıl sonra kavuşabildi.

İŞVERENE YAPTIRIM YOK

İşveren işten ayrılış bildirgesinde keyfi olarak 29 numaralı kodu işaretlese ve bu durum yargı kararıyla tescillenmiş olsa bile bir yaptırımı bulunmuyor. Örneğin, işçinin haklı fesih yaptığını kabul ederek kıdem tazminatını ödemiş olan işveren, buna rağmen işten çıkış gerekçesi olarak 29 numaralı kodu işaretlediğinde dava açmak dışında işçinin yapacak hiçbir şeyi bulunmuyor.

Kanun sadece işverenin yanlış veya eksik bilgi vermesinden kaynaklı olarak İŞKUR tarafından işçiye yapılan haksız ve fazla ödemelerden işverenin sorumlu olduğunu düzenliyor.

YASAL DÜZENLEME GEREKİYOR

Türkiye zaten, işsizlik ödeneği alma koşullarının en ağır olduğu ülkelerden birisi. Bunlar yetmezmiş gibi, işsizlik maaşı almanın işverenin insafına bırakılması çalışanlar açısından çok büyük bir adaletsizlik oluşturuyor. Bu haksızlığın düzeltilmesi için yasal düzenleme yapılması gerekiyor.

https://www.haberturk.com/isten-cikis-gerekcesi-kod-29-gosterilen-isci-issizlik-maasi-alamiyor-2697245-ekonomi

Yeni Normalde Mali Müşavirlik Mesleğinin Rolü

COVID-19 salgını, ekonomide ve işletmelerin hayatında büyük aksamalara neden oldu ve olmaya devam ediyor. Salgın kamu finansman dengesinden, finans piyasalarına, tedarik zincirlerinden işletmelerin üretim süreçlerine ve uluslararası ilişkilere kadar her alanı etkiledi.

Yeni normal olarak adlandıracağımız önümüzdeki süreçte doğal olarak yaşam biçimimiz, alışkanlıklarımız, çalışma yöntemlerimiz değişime uğrayacak.

COVID-19 salgınının ekonomi üzerinde yaratacağı tahribatı asgariye indirmek için hükümetler güçleri ve politik duruşlarına göre çeşitli makro ekonomik uygulama tedbirlerini devreye aldı.

Küresel düzeyde baktığımızda bu önlemler büyük ölçüde merkez bankaları tarafından acil likidite sağlanmasına odaklanmakta. Ayrıca yaygın mali tedbirler arasında geniş tabanlı vergi indirimi, ücret sübvansiyonları, işsizlik ödenekleri, faturaların ve kira ödemelerinin ertelenmesi, ipotek indirimi, sosyal ödemeler, işletmelere verilen krediler olarak sıralanıyor.

Bu önlemler, sosyal ve sağlık açısından korkunç sonuçlar doğurabilecek felaketin yaratacağı ekonomik çöküşü önlemek için insanların acil ihtiyaçların giderilmesine odaklandı.

Şimdi yeni normal olarak adlandırdığımız aşamaya geçiyoruz. Yeni düzenin getirdiği koşulları dikkate alarak üretim ve istihdama odaklanmamız gerekiyor. Yaşanan sürecin yarattığı tahribat, işletmelerin verimliliklerinde ve bilançolarında ortaya çıkacaktır.

Özellikle küçük ve orta boy işletmelerin bu yeni durumu benimseyebilmeleri, buna uygun pozisyon almaları, bu sürece uygun teknoloji kullanmaları, üretim yöntemlerini ve ürün sunumlarını sürece uygun hale getirmeleri, talep yönlü değişimleri kavrayabilmeleri ve yeni sürece hazırlanmaları en temel öncelikleri olması gerekiyor.

Yaşanan bu tahribattan en az hasarla çıkarma noktasında mali müşavirler danışmanlık ve yol göstericilik noktasında işletmelerimize katkıda bulunmak için ellerinden geleni yapacaktır.

Güvenilir işletme danışmanı olan mali müşavirler, sundukları hizmetlerle işletmeleri yeni normale hazırlamada önemli bir fonksiyona sahip olacaklardır. Verdikleri hizmetlerle işletmelerimize katma değer sağlayan mali müşavirler bu süreçte proaktif bir rol üstlenerek, yeni koşullar oluşturmak ya da mevcut koşulların seyrini değiştirmek için insiyatif kullanacaklardır. Mali müşavirler sundukları hizmetlerle işletmelerin yaşam döngülerini sürdürebilmeleri, yeni süreçlere kendilerini hazırlayabilmeleri, finansal piyasaların etkinliğini koruyabilmeleri, kamu finansmanının sağlanabilmesi için hayati öneme sahip bulunmaktadır.

Mali müşavirlerin sunduğu hizmetlerden etkin bir şekilde yararlanılırsa, işletmelerimizin önü açılırsa bu kırılgan ekonomik süreçten en az hasarla çıkabiliriz.

SGK tarafından kesilen idari para cezalarında indirim tutarları

İDARİ PARA CEZALARININ PEŞİN ÖDENMESİ HALİNDE İNDİRİM

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir, dörtte biri silinir.

BİLDİRGE VE BELGELERİN YASAL SÜRESİNDEN SONRA VERİLMESİ HALİNDE İNDİRİM

Bu indirim, her ceza için uygulanmamakta olup işverenlerce yasal süresi geçirildikten sonra kendiliğinden verilen sigortalı işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri ile işyeri bildirgelerinin yanı sıra;

● Kamu idarelerince vazife malullüğüne sebep olan olayın,

● Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar ve kanunla kurulan kurum ve kuruluşlarca, ihale yolu ile yaptırılan işleri üstlenenlerin ve bunların adreslerinin,

● Kamu idareleri ile bankalarca sigortasız olduğu tespit edilen kişilerin,

● Ticaret sicil memurluklarınca şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini bildiren işverenlere ilişkin bildirimlerin,

● Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince, yapı ruhsatı veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgilerin,

yasal süresi içinde bildirilmemesinden/ verilmemesinden kaynaklanan fiiller bu indirim kapsamına girmektedir.

Belirtilen fiillere ilişkin;

● Belge veya bildirgenin ilgililerce kendiliğinden düzenlenmiş olması,

● Söz konusu belge veya bildirgenin yasal verilme süresini takip eden günden itibaren başlamak üzere en geç otuz gün içinde Kuruma verilmiş olması,

●İdari para cezasının tebliğ edildiği tarihi takip eden günden itibaren en geç onbeş gün içinde ödenmesi,

şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması kaydıyla, ceza tutarı yüzde 75 indirim uygulanarak tahsil edilir. Bu tutar da, 15 gün içerisinde ödenirse, yukarıda sayılan peşin ödeme indiriminden de ayrıca faydalanılır.

Salgınla Mali Müşavirlik Mesleğinin Önemi Arttı

Yaşanılan zorlu süreçte mali müşavirler büyük özveri göstererek sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde bile çalıştı. Mali müşavirlerin sundukları hizmetlerin ne denli vazgeçilmez olduğu bir kez daha görüldü.

COVID-19 salgını ülkemizde ve dünyada pek çok gerçeği de ortaya çıkardı. Sosyal devlet ilkesinin önemini, sağlık sisteminde devletin varlığının yaşamsal gerekliliğini, bazı mesleklerin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Sağlık çalışanları, temel gıda maddelerinin üreticileri vb. Ancak bunlar içinde artık görünmez kahraman denilemeyecek bir meslek daha var. Mali müşavirler.

Devletin ihtiyacı olan asli gelir kaynağı olan vergiler ve diğer kamusal gelirler için mükelleflerle devlet arasında köprü vazifesi göreve deyim yerindeyse vergi sisteminin bel kemiği mali müşavirler. Sağlık çalışanları için balkonlarda alkışlı destekler yapılırken, mali müşavirler ofislerinde mükelleflerin vergi beyannamelerini düzenlemekteydiler. Bugünlerin bizlere öğrettiği bir şey varsa o da dünya artık bir dönüşüme girmiştir. Kamusal hizmetleri yerine getiren meslekler zaten çok önemliydiler ancak artık bu mesleklerin sorunları varsa acilen devlet tarafından tüm sorunları çözülmelidir. Örneğin, mali müşavirlerin meslek sigortaları gider sayılıyor mu? Hayır. Mali müşavirler yıllarca kamuya vergisel konularda hizmet verdikten sonra emeklilik günlerini düşlerken, kendilerine mesleki yıpranma payı veriliyor mu? Hayır. Ve bunun gibi onlarca çözüm bekleyen sorun.

Görüldüğü gibi sorunlar çok ancak COVID-19 dünyamızı değiştirdiği gibi, mali müşavirliğin ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha tüm topluma hatırlattı. Pek çok mesleğe giriş için sınav yokken TÜRMOB’un yıllardır başarıyla gerçekleştirdiği, mesleğe kabul sınavları, meslek mensuplarının kalitesini de günbegün artırdı. Bu kalitenin bir sonucu olarak sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri içinde COVID- 19 günlerinde devletin ihtiyacı olan gelire ulaşmasını sağlayan mali müşavirler de bir alkışı hak ediyorlar. Bu nedenle ticaret hayatında işadamlarının danışmanı, bankaların mükellefler hakkındaki mali raporlardaki güven noktası ve devletin vergi gelirlerinin mimarı mali müşavirler COVID-19 günlerinin yıldız mesleklerindendir

https://www.dunya.com/ekonomi/yeni-normalde-mali-musavirlik-mesleginin-rolu-haberi-471693

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top