Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan kurumlar, tam mükellef statüsüne haizdirler ve bu kurumların gerek yurt içinde gerekse yurtdışında elde ettikleri kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi tutulur. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. Maddesinde sayılan kurumların tam mükellef statüsünü haiz olmaları için kanuni veya iş merkezlerinden birinin Türkiye’de bulunması yeterlidir.

Kanuni Merkezden kasıt vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkez iken, iş merkezi ise iş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir. İş merkezinin belirlenmesinde esas alınan kıstaslara aşağıdaki örnekler verilebilir; 

  • Genel Kurulun ve yönetim kurulunun toplantı yeri,

  • Kurumun fiili yöneticilerinin ikametgahlarının bulunduğu yer,

  • Kurum idare servislerinin yoğun olarak bulunduğu yer,

  • İşlemlerin, personelin, gelir ve giderlerin yoğunlaştığı yer vb

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının Mukim başlıklı 4. Maddesinde  “Bir akit devletin mukimi” tanımı şirketler için kanuni merkez, iş merkezi veya benzer bir yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti altına giren kişi olarak yapılmıştır, ki bu tanım Türk vergi mevzuatındaki tanım ile de örtüşmektedir.

Türkiye- Belçika vergi anlaşmasının 4. maddesinin 3. fıkrasında, 1. fıkra hükümleri dolayısıyla gerçek kişi dışındaki bir kişi her iki devletin de mukimi olduğunda, bu kişi fiili iş merkezinin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Bununla beraber, bu kişi bir Akit devlette iş merkezine, diğer akit devlette kanuni merkeze sahip olduğunda, anlaşmanın amaçları bakımında bu kişinin hangi devlette mukim olduğu, devletlerin yetkili makamları karşılıklı anlaşmayla tespit edeceklerdir. Söz konusu fıkra kurumlarda çifte mukimlik sorununa yaklaşmaktadır. Fıkra öncelikle iş merkezinin bulunduğu devletin esas alınacağını kaydetmek ile birlikte iş merkezinin ve kanuni merkezin ayrı ayrı devletlerde olması halinde sorunun karşılıklı anlaşmayla çözümleneceğini belirtmektedir. OECD modelinde benimsenen yaklaşım daha çok tam mükellefiyet ( mukim) sorununun iş merkezi ile çözümüne yöneliktir. Esas itibarıyla, şirket ana sözleşmesinde fiktif bir kanuni merkez öngörüp, daha sonra işleri fiilen bir diğer devlette yürüten şirketlere, bu fiktif işleminden dolayı taviz tanınmaması doğru bir yaklaşımdır. Ancak, pratikte bu konunun tespiti pek de kolay olmamaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda tam mükellefiyet tespitinde, iş merkezi veya kanuni merkez farklılık göstermemektedir. Ancak, genelde hem kanuni hem de iş merkezi aynı ülkede olduğundan Türkiye açısından önce kanuni merkeze bakıp buna göre tam mükellefiyeti tesis ettirmek yeterli olmaktadır. Diğer taraftan, kanuni ve iş merkezinin farklı ülkelerde olması halinde,  muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezin ( iş merkezi) araştırılması ve bunun Türkiye’de olduğu tespit edildiğinde, gene tam mükellefiyetin Türkiye’de tesis ettirilmesi gerekecektir.

Norveç, İngiltere ve Hollanda Anlaşmaları da Belçika Anlaşmasının benzeridir

Türkiye’nin akdettiği bazı vergi anlaşmalarında örneğin Avusturya ile imzaladığımız vergi anlaşmasında, eğer gerçek kişi dışındaki bir kişi her iki devletin de mukimi olur ise, ihtilafın, Akit devletlerin yetkili makamlarının karşılıklı anlaşma yoluyla sorunu çözmeye ve bu Anlaşmanın söz konusu kişiye uygulanma biçimini belirlemeye gayret edeceklerini düzenlemektedir. Mutabakata varılamaması halinde, söz konusu kişinin Anlaşmayla tanınan herhangi bir istisna veya muafiyetten yararlanma talebinde bulunma hakkı olmayacaktır.

Fransa, İsveç gibi bazı anlaşmalarda ise, gerçek kişi dışındaki bir kişi her iki Akit devletin de mukimi olduğunda, kanuni merkezinin bulunduğu Akit devletin mukimi kabul edilecektir.

Kısaca, vergi anlaşmalarının Mukim başlıklı 4. Maddesinin 3. Fıkrası kurumlarda çifte mukimlik sorununa yaklaşmaktadır. Anlaşmalar özelinde farklılıklar olmakla birlikte, genel itibarıyla öncelikle iş merkezinin bulunduğu devletin esas alınması, iş merkezi ve kanuni merkezin ayrı ayrı devletlerde olması halinde sorunun karşılıklı anlaşmayla çözümleneceği düzenlenmektedir.

Vergi Anlaşmalarımızı etkileyecek olan Çok Taraflı Sözleşme ( “MLI”), Matrah Aşındırma ve Kar Kaydırmanın Engellenmesine Yönelik Vergi Anlaşmaları İle ilgili Önlemlerin Uygulanmasına İlişkin Çok Taraflı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ile TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmuştur. İşbu Çok Taraflı Sözleşmenin 4. Maddesi  “Çifte Mukim Kuruluşlar” başlıklı olup, kurumların vergi anlaşması hükümleri dolayısıyla birden fazla Akit ülke mukimi olması durumunda, ülkelerin yetkili makamlarının bu kurumun kapsanan vergi anlaşmasının amaçları bakımından hangi ülkenin mukimi sayılacağını, etkin yönetim yeri, kurulduğu ya da bir başka şekilde oluşturulduğu yer ve diğer ilgili unsurları göz önünde bulundurarak, karşılıklı anlaşma yoluyla belirlemeye gayret edecekleri düzenlenmiştir.  Böyle bir anlaşmaya varılamaması halinde, bu kurum, üzerinde mutabık kalınan durum ve usuller hariç olmak üzere, kapsanan vergi anlaşmasınca öngörülen vergi indirimi ya da muafiyetine hak kazanamayacaktır. Türkiye, kapsanan vergi anlaşmaları ile ilgili olarak bu maddenin tamamını uygulamama yönünde çekince koymuştur. Dolayısıyla, söz konusu maddenin Türkiye için kapsanan vergi anlaşmaları açısından bir etkisi olmayacaktır.

Şirketlerin mukimliği konusunda içinde bulunduğumuz ay (Ekim 2020) içinde Avustralya hükümeti tarafından yurtdışında kurulmuş olan şirketlerin mukimliğinin belirlenmesi konusunda yeni kurallar kabul edilmiş ve konuyla ilgili mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu yeni yaklaşım ile Avustralya dışında kurulmuş olan bir şirket, eğer Avustralya ile “Yeterli Ekonomik Bağlantısı” var ise, Avustralya mukimi sayılabilecektir.

Yeterli Ekonomik Bağlantı Prensibi (“Sufficient Economic Connection Principle”)

Avustralya dışında kurulmuş bir şirketin Avustralya mukimi sayılması için aşağıdaki 2 şartın birlikte sağlanması gerekmektedir;

  1. Şirketin temel ticari faaliyetleri Avustralya’da gerçekleştirilmeli ve

  2. Şirketin merkezi yönetim ve kontrolü Avustralya’da olmalıdır.

Temel Ticari Faaliyetler (“Core Commercial Activities”)

Yurtdışında kurulmuş olan bir şirketin temel ticari faaliyetlerinin Avustralya’da gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesinde dikkate alınacak temel bazı kriterlere aşağıdaki örnekler verilebilir;

  • Şirket tarafından yürütülen faaliyetin niteliği,

  • Gerek Avustralya’da ve gerekse Avustralya dışında temel ticari faaliyetin yürütülmesinde kullanılan personel ve varlıkların lokasyonları,

  • Şirketin büyüklüğü,

  • Şirketin kurumsal yönetim uygulamalarının karmaşıklığı,

  • Stratejik yönetim ile faaliyetin operasyonel kontrolünün ayrımı,

  • Şirket yönetim kurulunun oluşumu, direktörlerin üstlendikleri ek roller,

  • İşin yürütülmesi için temel olan faaliyetler ile yardımcı veya hazırlayıcı nitelikteki faaliyetlerin ayrımı,

Söz konusu yeni prensip ilgili mevzuatın onaylandığı tarihi izleyen ilk vergilendirme yılından itibaren hüküm ifade edecektir, ancak dileyen mükellefler yeni düzenlemeyi 15 Mart 2017 tarihinden itibaren uygulayabileceklerdir.

Türkiye-Avustralya arasında akdedilmiş olan vergi anlaşmasının Mukim başlıklı 4. Maddesinde "bir Avustralya şirketinin” Avustralya yönünden Avustralya mukimi sayılacağı düzenlenmiş olup, “Avustralya şirketi” terimi ise Avustralya vergisine ilişkin Avustralya mevzuatı uyarınca Avustralya mukimi olan ve Türk vergisine ilişkin Türk mevzuatı uyarınca Türkiye mukimi olmayan bir şirket olarak tanımlanmıştır.

Vergi anlaşmasında yer verilen söz konusu tanımdan hareketle Avustralya vergi mevzuatında şirketlerin mukimliği konusunda benimsenecek yeterli ekonomik bağlantı prensibine dayanan yeni yaklaşımın, mukimliğin belirlenmesinde etkili olacağı anlaşılmaktadır.

Bu yaklaşım esasında şirket kanuni merkezinin efektif vergi yükünün düşük olduğu yerlerde kurulup, ticari faaliyetleri ve stratejik yönetimi farklı bir ülkede olan yapılara taviz tanınmaması anlamında yerindedir ve güncel OECD matrah Aşındırma ve Kar Aktarımı aksiyon planı ile de uyumludur. Ancak, vergi anlaşmalarının uygulanması ve özellikle vergi anlaşmaları ile tanınan herhangi bir istisna veya muafiyetten yararlanma açısından kritik öneme sahip “mukimlik” tanımında kullanılacak yeni kriterlerin tanımlarının daha ayrıntılı ve net olarak yapılması ve geçiş döneminde bu yeni prensibin uygulama ve etkilerinin yakından takip edilmesi gerekecektir.Arzu AKÇURA, YMM  https://www.verginet.net/

SGK,

19/06/2020 tarihli E. 726869 sayı ile yayınlanan 2020/21 sayılı Genelge ile;

  • İşten ayrılış nedenleri tablosundaki mevcut 26- Disiplin kurulu kararı ile fesih- kodunu, 26- Devamsızlık nedeni ile fesih” olarak değiştirmiş idi. Bu tarihten itibaren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-g maddesi kapsamında iş akdi sonlandırılan sigortalılar için işten ayrılış kodu “26” olarak uygulanmıştır.

Bu defa SGK,

  • 07/10/2020 tarih ve 11955333 sayı ile yayımlanan 2020/41 sayılı Genelge ile işten ayrılış nedenleri tablosundaki “26- Devamsızlık nedeni ile fesih” kodunu tekrar "26- Disiplin kurulu kararı ile fesih” kodu olarak değiştirmiştir. Bu anlamda 2020/21 sayılı Genelge ile yapılan kod değişikliği 2020/41 sayılı Genelge ile tekrar değiştirilmiştir (son düzenlemede “iptal” ifadesi yerine “değişiklik” ifadesi kullanıldığından 19.06.2020-06.10.2020 arasındaki 2020/21 sayılı Genelge’nin uygulanacağı değerlendirilmektedir).

Yapılan son değişiklik çerçevesinde 2020/41 sayılı Genelge’nin yayımlandığı 07/10/2020 tarihinden sonra devamsızlık nedeniyle yapılan çıkışlarda işten ayrılış kodu olarak “29 İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih” olarak bildirilmesi gerekmektedir. Bu tarihten sonra devamsızlık gerekçesi ile işten ayrılışlarda Kod -29 yerine -26 kodunun kullanılmaya devam edilmesi halinde, özellikle fesih yasağı halen devam ettiği için işverenlerin fesih başına aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası almaları ve kısa çalışma ödeneği devam eden işyerlerinde de ayrıca fesih tarihinden itibaren kısa çalışma ödeneklerinin iptali riski oluşabilecektir. Bu nedenle;

07/10/2020 tarihinden sonra devamsızlık nedeniyle 26 kodunu kullanan işverenlerin bağlı oldukları SGM’ye dilekçe vererek işten ayrılış kodunun “29 İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih” olarak değiştirilmesini talep etmeleri uygun olacaktır. E&Y

İlgili Genelge'ye ulaşmak için tıklayınız... 

Pazartesi, 19 Ekim 2020 10:50

Vergi Hukukunda “Belge”

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından yayımlanan “Vergi Usul Kanunu 520 Sıra Numaralı” tebliğde ifade edildiği üzere Türk vergi hukukunda “belge”, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu ve vergi iadelerinin yerindeliğinin tespiti açısından en önemli araç olup, belgenin gerçekliği ve güvenilirliği vergisel işlemler açısından zorunludur. Bu nedenle başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde özellikle sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlar ile tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediği raporda belirtilen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları 04/01/1961 gün ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesi doğrultusunda vergi dairesince terkin edilmektedir. Bununla birlikte rapora bağlı terkin süreci bazı hallerde uzun zaman alabilmekte, bu esnada mükellefiyet kaydı devam eden bu kapsamdaki mükellefler sahte belge üretmeye, söz konusu belgelerin muhatabı olan mükellefler ise bu belgeleri kullanmaya devam etmektedir. Ayrıca raporlandırma süreçlerinin tekemmülünden sonra sahte belge kullananların tespit edilerek incelenmesi süreci uzatmakta ve idare ile mükellefler açısından uyum maliyetlerinin artmasına sebep olmaktadır.

İdari süreçleri kısaltmak ve etkinleştirmek suretiyle, sahte belge düzenleyen mükelleflerin sahte belge üretimini sonlandırmak ve iktisadi alanda sahte belge sirkülasyonunu azaltarak “belgeye” olan güveni güçlendirmek amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 05/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 24’üncü maddesiyle “Mükellefiyet kaydının analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini” başlığıyla 160/A maddesi ilave edilmiştir. Maddeye göre mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükellefler vergi incelemesine sevk edilecek, ayrıca bunların mükellefiyetleri yapılacak yoklama sonucunda da vergi dairesinin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı/defterdar onayıyla terkin edilecektir.

Bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin temel amacı, sahte belge düzenleme riski yüksek olan mükelleflerin idare tarafından bir an önce tespit edilerek bu fiillerin sonlandırılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160/A uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ve söz konusu tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

Bu bağlamda tebliğde yer alacak;

- Sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilenler: Mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Bakanlık (Hazine ve Maliye Bakanlığı) ilgili birimleri tarafından yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen ve vergi incelemesine sevk edilen,

- Teminat: Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesinde yer alan ve her yıl yeniden değerleme oranına göre belirlenen asgari tutardan (2020 yılı içinde 140 bin TL) az olmamak üzere, sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde yer alan (vergiler dahil) toplam tutarın %10’u olarak hesaplanan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan, parayı, bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektuplarını, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerini veya bu senetler yerine düzenlenen belgeleri,

- Vergi borcu: Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerince tahsil edilen ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar, vergi cezaları ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zamlarını,

ifade etmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun 160/A maddesinin birinci fıkrasında mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükelleflerin vergi incelemesine sevk edileceği ve bunlar nezdinde yoklama yapılacağı hükme bağlanmıştır. Sahte belge düzenleme riski yüksek olan mükelleflerin belirlenmesine yönelik olarak yapılan analiz ve değerlendirme çalışmalarında esas olarak mükellefler tarafından verilen beyanname ve bildirimler, sicil, ortaklık, tahakkuk, tahsilat ve mükellefiyete ilişkin diğer bilgiler ile diğer kurum ve kuruluşlardan alınan gümrük beyannameleri, kapasite raporu, yatırım teşvik belgesi gibi bilgi ve belgeleri dikkate alınacaktır.

Bu kapsamda, mükelleflerin aktif ve öz sermaye büyüklükleri, iş yeri, taşıt, makine, teçhizat, demirbaş bilgileri ve çalışan sayıları itibarıyla üretim ve/veya ticaret/faaliyet kapasitesi ile beyan ve bildirimlerinin uyumlu olup olmadığı, haklarında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma yönünden rapor/tespit (belirleme) bulunup bulunmadığı, alış ve satış yaptıkları mükellefler hakkında düzenlenen/ yapılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme/ kullanma rapor/olumsuz tespit bilgileri, ortaklık yapısı ile ortaklara ilişkin bilgiler gibi hususlara bağlı olarak analiz ve değerlendirme çalışmaları yapılacaktır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ilgili birimlerinin re’sen ya da ihbar, şikayet, diğer kurum ve kuruluşlar veya Gelir İdaresi Başkanlığı birimleri tarafından yapılan bildirimler üzerine yapacağı analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükelleflere ilişkin bilgiler söz konusu madde mükellefiyet terkin işlemlerine başlanılması amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla ilgili vergi dairesi başkanlığına/ defterdarlığa/vergi dairesi müdürlüğüne aktarılacak ve söz konusu mükellefler vergi incelemesine sevk edilecektir. Veysi Seviğ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-hukukunda-belge/485747

Pazartesi, 19 Ekim 2020 10:48

Borç Yapılandırmasına Evet, Ama Yetmez!

Son bir kaç yıldır ülke olarak ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi, sonrasında ülke ekonomimize yönelik başlayan ve halen devam eden iç - dış kaynaklı saldırılardan şirketlerimiz başta olmak üzere hemen herkes büyük zarar gördü. Bilançolarda kur farkı ve yüksek faiz kaynaklı zararlar oldukça arttı, şirketler bu nedenle yüksek tutarlarda zarar beyan ettiler.

Arkasından gelen ve tüm dünyayı etkileyen pandemi de, bu zararları katlayarak büyüttü. Alınan tüm önlemlere rağmen, bu olumsuzluklar tam olarak giderilebilmiş değil. Banka kredilerinin geri ödenmesinde ciddi zorluklar yaşanmaya başladı, ertelenenler dahil vergi ve SGK borçları ödenemiyor, tedarikçilere olan borçlar çek ve senet verilerek uzun vadeye yayılmaya çalışılıyor.

Kamuya olan borç, 500 milyar TL civarında!

Kamuya ödenemeyen borçlar 500 Milyar TL civarında. Bunun 250 Milyar TL.si vergi borçları, yaklaşık 130 Milyar TL.si SGK prim borcu ve cezaları, kalan kısmı ise gümrük vergisi, emlak vergisi ve diğer borçlara ilişkin.  Yani, vergi ve SGK borçlarında yapılandırma artık kaçınılmaz bir hale geldi.

Borç yapılandırma düzenlemesi bu hafta Mecliste!

Kamuya olan borçların yeniden yapılandırması ile ilgili düzenleme bu hafta TBMM’de olacak. Bu düzenleme ile, kamuya olan 500 Milyar TL tutarındaki borcun yeniden yapılandırılması öngörülüyor. Yapılan ilk belirlemelere göre, yapılandırmadan yaklaşık 4 – 4,5 Milyon gerçek ve tüzel kişinin yararlanması bekleniyor.

Yapılandırma kapsamına girecek borçların şu şekilde olması öngörülüyor: Vergiler ve vergi cezaları, bazı idari para cezaları, trafik para cezaları, ecrimisil ile öğrenim ve katkı kredisi gibi bazı kamu alacakları, gümrük vergileri ve bu vergiye ilişkin idari para cezaları, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz, gecikme cezası gibi fer’i alacaklar.

Yapılan açıklamalar, borç yapılandırılması düzenlemesinin ay sonuna kadar yasalaştırılacağı ve beklenenden daha geniş kapsamlı olacağı şeklinde.

Yapılandırma kısmen rahatlatır, çözüm için ekstra düzenlemelere ihtiyaç var!

Kamuya olan borçların yapılandırılmasını öngören düzenleme önemli olmakla beraber, mevcut sorunların çözümü için yeterli değil. Sadece kamuya olan borçlar değil, kamu dışında tedarikçiler başta olmak üzere diğer ödenemeyen borçların boyutu da oldukça yüksek. Şirketlerin büyük bir bölümü, kur farkları ve faiz giderlerinden kaynaklı zararlar nedeniyle teknik iflas durumunda. Bilançolara dahil iktisadi kıymetlerin defter değerleri ile rayiç değerleri arasında ciddi farklar var. Satıldığında ciddi kazançlar söz konusu olabilir ama fiktif. Stoklar reel değil, yaşanan süreç hepsini eritti. Şirketlerin ortaklarından ciddi tutarlarda alacakları var.

Başka hangi düzenlemelere ihtiyaç var!

Yapılandırmanın tek başına yeterli olmayacağı, 6736 ve 7143 sayılı Kanunlarla yapılan düzenlemelere paralel düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu özellikle iş dünyası tarafından dile getirilmeye başlandı. Hatta bu konuda bir konsensüs de sağlanmış durumda. Yapılandırma dışında aşağıdaki düzenlemelere de ihtiyaç var:

- 2015 – 2019 yılları için matrah ve vergi artırımı düzenlemesi yapılmalı, kapsama ÖTV, tapu harcı ve damga vergisi, Emlak Vergisi de dahil edilmeli. İlk iki taksit hariç ödeme şartı kaldırılmalı.

- SGK prim ödemelerine de, vergide olduğu gibi matrah veya prim artırımı uygulaması getirilmeli.

- Vergiye uyumlu mükelleflerin matrah ve vergi artırımından yararlanmaları için daha düşük oranlar belirlenmeli.

- Matrah ve vergi artırımı yapan mükelleflerle ilgili olarak yapılmakta olan vergi incelemeleri derhal durdurulmalı, bu uygulamalardan yararlananların vergi incelemeleri sona erdirilmeli, matrah ve vergi artırımı yapılan yıllara ilişkin olarak geriye dönük her ne adla olursa olsun usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları kesilmemesine ilişkin düzenleme yapılmalı.

- İndirimli kurumlar vergisinden yararlanan mükelleflerin matrah artırımlarında, teşvik belgesinde yer alan indirim oranlarının da mutlak suretle dikkate alınması için düzenleme yapılmalı.

- İşletme kayıtlarının (kasa, alıcılar, ortaklar cari hesabı, diğer alacaklar vb., stoklar gibi) fiili durumlarına uygun hale getirilmesi için düzeltme imkânı sağlanmalı.

- Ayrıca, işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat, demirbaşlar ile kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacakların beyanına imkan verilmeli.  

- Mevcut ve muhtemel vergi ve SGK ihtilaflarının sulh yoluyla sonlandırılmasına ilişkin düzenleme yapılmalı.

- Geçmiş vergi yapılandırmalarında bir kaç taksit ödemesini geciktirmesi nedeniyle matrah ve vergi artırımının sağladığı avantajları kaybedenlere yeni bir hak verilerek, matrah ve vergi artırımları yeniden ihya edilmeli,

- Rasyoları olumsuz etkilememesi için geçmiş yapılandırmalarda cari hesap düzeltmeleri nedeniyle 296 hesapta muhasebeleştirilmesi uygun görülen tutarların geçmiş yıl karlarından mahsup edilmesi halinde bu işlemin kar dağıtımı sayılmamasına ilişkin düzenleme yapılmalı. 

- Matrah ve vergi artırımlarından yararlanan mükelleflerin devreden KDV’leri sahte belge kullanımı vb. gerekçelerle geçmişe dönük olarak düzelttirilmemeli.

- İşletmeye kayıtlı taşınmazların rayiç değerlerine yükseltilmesine imkân sağlanmalı, oluşan değer farkı 5 yıl özel bir fon hesabında tutulmalı ve değer farkı üzerinden yüzde 1 vergi alınmalı (buna kısmen benzeyen bir düzenleme daha önce yapıldı, ancak oranın yüzde 5 gibi yüksek belirlenmesi nedeniyle kimse yararlanmadı).

- İmar Barışı için yeni başvuru hakkı verilmeli ve önceden ödemeleri aksatanlara yeni ödeme imkanı sağlanarak hakları yeniden ihya edilmeli.

Borç Yapılandırma Düzenlemesinde Dikkate Alınması Gereken Birkaç Önemli Husus!

Yapılandırma düzenlemesinde dikkate alınması gereken bazı önemli hususlar ise şu şekilde:

- Yapılandırılan borçlar 1 yılı ödemesiz ve 3 ayda bir olmak üzere 5 – 7 yılda eşit taksitler halinde ödenmeli,

- Yapılandırmaya esas borçları peşin olarak ödemek isteyenlere borç asıllarından da belli bir oranda indirim yapılmalı.

- Yapılandırma öncesinde vergi ve SGK borçları için haczedilen taşınır ve taşınmazların ekspertizlerinin yaptırılarak, borcun yüzde 50’sinin üzerinde olan kısmı serbest bırakılmalı veya bunların sahipleri tarafından satılmasına olanak sağlanarak satış bedelinin yüzde 50’si işletmede bırakılmalı. Ki, işletmeler de biraz nefes alabilsin.

Ne dersiniz?.. ABDULLAH TOLU

https://www.dunya.com/kose-yazisi/borc-yapilandirmasina-evet-ama-yetmez/485759

Çalışanlara ait kurumsal e-posta adreslerine işverenlerin erişmesi ve bu şekilde elde edilen verilerin iş akdinin feshinde delil olarak kullanılmasına yönelik Anayasa Mahkemesi tarafından 17/09/2020 tarihinde verilen Genel Kurul Kararı, 14.10.2020 tarih ve 31274 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır.

Kararda özetle;

  • Kişisel verinin;, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade ettiği; bireyin adı-soyadı, doğum tarihi, doğum yeri gibi sadece kimliğini ortaya koyan bilgileri değil telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, öz geçmiş, resim, görüntü, ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik bilgileri, IP adresleri, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin kişisel veri kapsamında olduğu,
  • İşverenin çalışanının kullanımına sunduğu iletişim araçlarını ve iletişim içeriklerini incelemesinde haklı olduğunu gösterir meşru gerekçeleri olması,
  • Böyle bir meşru gerekçenin oluşması halinde dahi incelemenin sadece ilgili konu ve taraflar arasındaki e-mail trafiği ile sınırlı olması, diğer üçüncü taraflarla ilgili yazışmaların incelenmemesi veya ifşa edilmemesi,
  • İletişimin denetlenmesi ve kişisel verilerin işlenmesinin şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi ve bunun gereği olarak da çalışanların işverenler tarafından önceden mutlaka bilgilendirilmesi,
  • Çalışanların kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına ve haberleşme hürriyetine işveren tarafından yapılacak bir müdahalenin geçerli kabul edilebilmesi için esasen aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmaması, bu şekilde bir müdahalenin amaca ulaşmak için zorunlu hale gelmiş olması gerektiği belirtilmiştir.

Tüm işverenlerin/şirketlerin çalışma ilişkilerini sağlıklı şekilde yürütmelerini teminen özellikle iletişim-haberleşme hürriyetlerinin ihlal edilmemesi bakımından Anayasa Mahkemesi Kararında belirtilen esaslar dahilinde hareket etmeleri, iç işleyişlerini bu karar çerçevesinde tekrar gözden geçirmeleri faydalı olacaktır. E&Y

İlgili Karar'a ulaşmak için tıklayınız...

16 Ekim 2020 tarihli ve 31276 sayılı Resmi Gazete’de “Yatırım Teşvik Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesine İlişkin Yetkilendirme Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ve “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/1)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2020/1)” yayımlandı.

Bu sirkülerimizde, yapılan değişikliklerden öne çıkan hususlar özetlenmektedir.

A) Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/1)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2020/1) 

  • Enerji verimliliğine yönelik projelerin değerlendirilmesinde, yatırımın en az %20 oranında enerji tasarrufu sağlaması şartı %15’e düşürülmüş, ayrıca azami 5 yıl içerisinde yatırımın geri döneceğini taahhüt şartı kaldırılmıştır.

  • Hazır giyim yatırımlarında, mevcut tesislerde makine ve teçhizat ilavesi nedeniyle kapasite artışının %100 geçmesi halinde bu yatırımlar komple yeni yatırım olarak değerlendirilmeyecektir.

  • Yatırımın Karakteristiğine Bağlı Olarak Teşvik Belgesi Talebinde Bulunulmadan Önce İlgili Mevzuatı Gereği Diğer Kamu Kurum Ve Kuruluşlarından Alınması Gereken Bilgi ve Belgeler” başlıklı EK-2 yürürlükten kaldırılmıştır.

B) Yatırım Teşvik Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesine İlişkin Yetkilendirme Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

Tebliğ ile yapılan değişikliklerin temelinde kayıtlı elektronik posta (KEP) hesabına ile de yatırım teşvik belgesi işlemlerinin elektronik ortamda yürütülmesi sağlanmıştır.

Buna göre;

  • Yatırımcılar kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcısından temin edilecek kayıtlı elektronik posta hesabına sahip olmak zorundadır.

  • Kayıtlı elektronik posta hesapları E-TUYS için kullanılabilecektir.

  • Yatırımcı tarafından, yatırımcı adına E-TUYS vasıtasıyla işlem yapacak kişilerin kullanıcı olarak yetkilendirilmesi için bu Tebliğde yer alan bilgi ve belgeler Genel Müdürlük KEP adresine gönderilecektir.

  • Yatırımcılar başvuru için gerekli olan bilgi ve belgeleri tam ve doğru olarak göndermek ve ilgili evrakların asıllarını 10 yıl süre ile muhafaza etmekle yükümlü tutulmuşlardır.

Söz konusu Tebliğlere aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

Yatırım Teşvik Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesine İlişkin Yetkilendirme Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/1)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2020/1)

Cumartesi, 17 Ekim 2020 13:55

İstihdam Paketinde Neler Var?

Meclis gündemine önümüzdeki hafta gelecek kanun teklifinde çalışma hayatını etkileyen çok önemli düzenlemeler var. Bu düzenlemelerle koronavirüsün etkilerinin hafifletilmesi ve yeni istihdamın desteklenmesi hedefleniyor. Diğer yandan teklife komisyon aşamasında SGK prim yapılandırmasının da eklenmesi bekleniyor.

1 - Kısa çalışma yaza uzayabilir

Kanun teklifindeki bir diğer düzenleme kısa çalışmanın süresinin uzatılmasına ilişkin. Düzenleme bu haliyle yasalaşırsa kısa çalışmanın 30 Haziran 2021’e kadar Cumhurbaşkanı kararıyla uzatılabilecek. Kısa çalışmanın süresinin uzatılması ile birlikte normalleşme teşvikinin de süresinin 30 Haziran 2021’e kadar uzatılması Cumhurbaşkanı kararına bırakılacak. Uzatma söz konusu olursa normalleşme teşvikinden kısa çalışma uygulamasını Mart 2020 itibarıyla sonlandıran işverenler de faydalanabilecek.

2 -Genç ve kadınların istihdamına teşvik

Bir diğer düzenleme, halihazırda genç, kadın ve mesleki eğitim belgesine sahip kişilerin ilave istihdamına yönelik olarak uygulanmakta olan 6111 sayılı teşvikin süresinin uzatılmasına ilişkin süreyi 31 Aralık 2023’e kadar uzatılmasına imkân tanıyor. Kanun teklifinin bu haliyle yasalaşması sonrası Cumhurbaşkanı 6111 teşvikini 31 Aralık 2023’e kadar uzatabilecek. Aynı şekilde 2020 sonunda sona erecek olan 7103 sayılı teşvikin süresi de Cumhurbaşkanı kararıyla 2023 sonuna kadar uzatılabilecek.

3 - İşe hızlı dönüş primi

İlk düzenleme, işsizlik ödeneği alan kişilerin işe dönüşlerini sağlamayı hedefliyor. Buna göre işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde işsiz kalan ve kendisine ödenek bağlanan bir kişi, işsiz kaldığı tarihten itibaren 3 ay içinde işe girer ve en az 12 ay kesintisiz çalışırsa, iş buluncaya kadar işsiz geçirdikleri sürelerin primleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenecek.


Dolayısıyla işsizlik ödeneği alan ve işten ayrıldıktan sonra en fazla 3 ay içinde iş bulup çalışmaya başlayan bir kişi 12 ay boyunca çalışırsa işsizlik ödeneği aldığı sürede yatırılmayan emeklilik primleri devlet tarafından ödenecek. Bu düzenleme ile işsizlik ödeneği alan kişilerin işe dönüşlerinin kolaylaştırılması hedefleniyor.

4 - Kayıt dışına karşı çok önemli hamle

Kanun teklifi kayıt dışı istihdamın azaltılmasına yönelik çok önemli bir adımı içeriyor.

Buna göre; sigortalı ya da sigortasız olarak çalıştırılan ve iş sözleşmesi 1 Ocak 2019 ila 17 Nisan 2020 arasında ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlar dışındaki bir nedenle feshedilen kişiler ile halen sigortasız çalıştırılmaya devam eden kişiler, çalıştırıldıkları ya da iş sözleşmesinin feshedildiği işyerindeki işverenlere 30 gün içinde başvuracak. Bu başvuru sonrası bu kişileri istihdam etmeye başlayan işverenlere 7 ay süreyle aylık en fazla 1.324,5 TL sigorta prim teşviki sağlanacak.

Para cezası yok

7 aylık süre fesih yasağına bağlı olarak uzayabilecek. Bu kişiler sigorta girişleri yapıldıktan sonra ücretsiz izne çıkartılırlarsa aylık 1.177 TL nakdi ücret desteği alabilecekler. Sigortasız çalıştırıldığı işverene başvurarak istihdam edilenler, sigortasız çalıştırıldıkları dönemdeki haklarından ücret ve ücrete bağlı haklar hariç olmak üzere feragat etmiş sayılacaklar. Sigortasız çalıştırdığını kabul eden işverenlere de bu nedenle idari para cezası uygulanmayacak.


5 - Kısmi istihdama vergi istisnası

Kanun teklifinde yer alan bir diğer düzenleme ile tam süreli çalışıyorken 31.12.2020 tarihine kadar kısmi süreli olarak çalışmaya başlayan hizmet erbabının ücretleri, kısmi süreli çalışmaya geçmesi nedeniyle çalışmadığı gün sayısı kadar kısmi süreli yeni bir çalışan istihdam edilmesi ve bu çalışanın en az 6 ay süreyle çalışmaya devam etmesi şartıyla gelir vergisinden istisna tutulacak.


Söz konusu istisna kapsamındaki vergi tutarı, bu kapsamdaki her bir çalışan için aylık brüt asgari ücretin yüzde 10’unu geçemeyecek. Bu istisna, 12 ayı geçmemek üzere kısmi süreli olarak yeni istihdam edilen çalışanın çalışmaya devam ettiği sürece uygulanacak.

Ayrıca, söz konusu düzenleme kapsamındaki 6 ve 12 aylık süreleri Cumhurbaşkanının dört katına kadar uzatmaya ve 31.12.2020 tarihini her defasında birer yıllık dönemler halinde 4 kez uzatmaya, maddede yer alan oranı bir katına kadar artırmaya yetkisi bulunuyor.

6 - 25 yaş altına destek geliyor

İşe girdiği tarih itibarıyla 25 yaşından küçük olup hizmet akdine tabi olarak bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olanlar için çalıştırıldıkları süreyle orantılı olarak işverenlerce prime esas günlük kazanç alt sınırının yüzde 2’si oranında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ile yüzde 7.5’i işveren yüzde 5’i sigortalıya ait olmak üzere yüzde 12.5 oranında genel sağlık sigortası (GSS) primi ödenecek.


Bununla birlikte, madde kapsamında çalışanların GSS primlerinin 30 güne tamamlanmasının zorunlu tutuldu.

7 - İşe alımda yeni teşvik

Düzenleme ile ekonominin normalleşmesiyle artacak ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesi için işverenler tarafından Ocak 2019 ila Nisan 2020 döneminde en az sigortalı bildirimi yapılan aydaki / dönemdeki sigortalı sayısına ilave olarak istihdam edilecek her sigortalı için her ay işverenlerin SGK’ya ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle destek sağlanacak.


Bu destek kapsamında, işe alındığı tarihten itibaren fiilen çalıştırılacak sigortalılar için aylık en fazla 1.324,5 TL; ilave olarak işe alınacak kişilerden işveren tarafından ücretsiz izne ayrılacak olanlara ise aylık 1.177 TL nakdi ücret desteği verilecek.

Kayıt dışı istihdamı önlemek amacıyla getirilen destekten yararlananlar, bu destekten yararlanamayacak. Destekten yararlanılan sigortalılar için diğer sigorta primi teşvik ve indirimlerinden yararlanılamayacak. İşveren, ayrıca söz konusu destekten yararlanan sigortalıların yarısından her birini, düzenlemenin uygulama süresi sonundan itibaren kapsamdakiler için destekten yararlanılan ortalama süre kadar fiilen çalıştırmakla yükümlü. Cem Kılıç

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/istihdam-paketi-neler-getiriyor-6332189

TBMM’ye sunulan ve çeşitli istihdam desteklerini öngören 43 maddelik torba teklif ile Kurumlar Vergisinde radikal bir düzenlemeye gidiliyor. Teklifin 337. maddesi ile Cumhurbaşkanı’na yüzde 20 olan kurumlar vergisini 5 puana kadar indirme yetkisi veriliyor.

AK Parti tarafından TBMM’ye sunulan ve çeşitli istihdam desteklerini öngören 43 maddelik torba teklif ile Kurumlar Vergisinde radikal bir düzenlemeye gidiliyor. Teklifin 337. maddesi ile Cumhurbaşkanı’na yüzde 20 olan (31 aralık 2020'ye kadar yüzde 22) kurumlar vergisini 5 puana kadar indirme yetkisi veriliyor.

Ayrıca, BIST’te ilk defa işlem görmek üzere en az yüzde 20 hissesini halka arz edilen şirketlere (finans kuruluşları, bankalar hariç) 5 dönem boyunca kurumlar vergisi 2 puan indirimli olarak uygulanacak.

İşsizlik ödeneğinden yararlandırıldıktan sonra 90 gün içinde işe giren ve burada 12 ay çalışanların uzun vadeli sigorta primlerinin tamamı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.

Kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi bulunanların istihdam edenlere verilen prim desteğinin süresi 31 Aralık 2023’e kadar uzatma konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki veriliyor.

İlave istihdam sağlayan işverene yönelik prim desteğinin süresi 31 Aralık 2023’e uzatma konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki veriliyor.

Esnaf Ahilik Sandığı uygulaması 31 Aralık 2023’e kadar erteleniyor.

Kısa Çalışma Ödeneği desteği süresinin 30 Haziran 2021’e uzatılması konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki veriliyor.

Kısa çalışmadan normal çalışmaya dönen işyerlerine verilen desteğin 30 Haziran 2021’e kadar uzatılması konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki veriliyor.

1 Ocak 2019 ile 17 Nisan 2020 tarihleri arasında işiz kalmış olup, tekrar işe başlayanlar için günlük 44.15 TL, işe başlatılıp da ücretsiz izne çıkarılanlara ise günlük 39.24 lira destek verilecek. Bu şartlarda olup da başvurusu kabul edilmeyenler için ise hane başına 34.34 lira destek sağlanacak.

İşverenlere 2019 yılı Ocak ayı ile 2020 yılı Nisan ayı arasında en az sigortalı bildirimi yapılan aydaki sigortalı sayısına ilave edilecek her istihdam için günlük 44.15 lira, bunları işe alıp ücretsiz izne çıkaranlara ise günlük 39.24 lira nakdi ücret desteği verilecek.

Evde üretilen mal ve hizmetleri internet üzerinden satanlara 220 bin liralık gelire kadar vergi muafiyeti getiriliyor. Bunun için banka hesabı açılması ve esnaf muafiyet belgesi şartı bulunuyor. Bunun üzerindeki tutarlar için ise yüzde 4 gelir vergisi alınacak.

E ihracata kademeli vergi indirimi

Teklifi 11’nci maddesi ile elektronik ticaret gümrük beyannamesiyle gerçekleştirilen ihracattan elde edilen kazancın yüzde 50’sinin beyannamede belirtilen gelirden indirilecek. Burada 2 milyon 400 bin liraya kadar olan ihracatta ihracatçının kendisi dahil 4 kişilik istihdam şartı aranıyor. Geliri 400 bin liraya kadar olan ihracatlarda ise sadece ihracatçının sigortalı olması şartı bulunuyor.

Tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisselerini geri almaları durumunda vergisiz kâr dağıtımını önleyecek düzenleme yapıldı.

Banka ve aracı kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilen kaldıraçlı alım satım işlemlerinden elde edilen gelirler, gelir vergisi kanunun geçici 67’nci maddesi uyarınca kaynaktan kesinti suretiyle vergilendirecek. Madde 31 Aralık 2025’e kadar uygulanacak. Cumhurbaşkanı bu süreyi 5 yıla kadar uzatabilecek.

Kısmi çalışmayı kabul eden hizmet erbabına gelir vergisi ve damga vergisi istisnası getiriliyor. Bunun için tam süreli çalışanların kısmi çalışmaya geçenlerin ücretleri, yerlerine yeni birisinin istihdam edilmesi(çalışmadıkları gün kadar) şartıyla gelir vergisinden istisna tutulacak. Destek 6 ay süreyle verilecek, Cumhurbaşkanı bu süreyi 4 katına kadar uzatabilecek.

Yurt dışı altın ve dövizi getirene vergi yok

Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 30 Haziran 2021’e kadar getirenlerden vergi alınmayacak.

Aynı şekilde Türkiye’de bulunan ancak işletme kayıtları arasında yer almayan para, altı, döviz, menkul kıymet ve sermaye piyasası araçları ve taşınmazlar da vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaksızın deftere kayıt edilebilecek.

https://www.dunya.com/ekonomi/cumhurbaskanina-kurumlar-vergisini-5-puana-kadar-indirme-yetkisi-veriliyor-haberi-485610

Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekilleri tarafından verilen Teklif ile;

– Koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma ve kısa çalışmanın sona ermesini takiben sağlanan normalleşme desteğine ilişkin Cumhurbaşkanına tanınan yetki süresinin uzatılması,

– İşsizlik ödeneğinden yararlanan kişilerin işten ayrılmalarını takiben 90 gün içerisinde işe girmeleri ve bu iş yerinde 12 ay süreyle kesintisiz çalışmaları halinde uzun vadeli sigorta primlerinin tamamının İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması,

– Normalleşme döneminde işverenler tarafından son 16 aylık dönemdeki en düşük sigortalı sayısına ek olarak istihdam edilecek her bir çalışan için işe alındığı tarihten itibaren fiilen çalıştırılacaklara ücret desteği ve ilave olarak işe alınacaklardan işveren tarafından ücretsiz izne ayrılacaklara nakdi ücret desteği verilmesi,

– İşsizlikle mücadele kapsamında istihdamın korunması ve artırılması amacıyla özel sektör işverenlerine kolaylık ve başta dezavantajlı gruplar olmak üzere işsizlerin istihdam edilmelerinin sağlanması amacıyla 2020 yılı sonuna kadar uygulanacak olan destek ve teşviklerin uygulama sürelerini uzatmak üzere Cumhurbaşkanına yetki verilmesi,

– Esnaf ve Ahilik Sandığı uygulamasının yürürlük tarihinin 31/12/2023 olarak değiştirilmesi,

– Vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle mükelleflere vergi indirimi ve vergiden muafiyet imkanının sağlanması

– Türkiye İş Kurumu yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile Kurum personelinin; memurlar ile diğer kamu görevlilerinin kamusal görev ve hizmetleri yerine getirirken işledikleri suçlar nedeniyle doğrudan ceza kovuşturmasına tabi tutulmamalarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamına alınması amaçlanmaktadır.

Teklif Metni İçin Tıklayınız

AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, vergi ve SGK prim borçlarının yapılandırılması için çalışma başlattıklarını açıkladı. Muş, düzenlemenin tamamlanmasının ardından Meclis Plan Bütçe Komisyonu'na sunulacağını duyurdu.

Ekonomik durgunluk yüzünden vergi tahsilatlarının azalması ve bütçe açığının kontrolden çıkması nedeniyle hükümet yeni bir vergi ve SGK prim barışı düzenlemesini gündemine aldı.

AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Meclis’e sunulacak yeni istihdam paketiyle ilgili düzenleme için bugün TBMM’de basın toplantısı yaptı.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Muş, vergi ve SGK prim borçlarının yeniden yapılandırılması için çalışma başlatıldığını duyurdu.

Düzenlemenin tamamlanmasından sonra TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nun gündemine getirileceğini belirten Muş, şunları söyledi:

* “Vergi affı demeyelim de vergi ve SGK prim borçlarının yapılandırma çalışmamız şu an var.

*Teknik kısımlarını tamamlamaya çalışıyoruz.

* Kanun teklifimizin görüşmeleri esnasında Plan bütçe Komisyonumuza bunu sunacağız. Geçmişte yaptıklarımız var. Onlara benzer olacak.

* Teknik kısımlar devam ettiği için, onları komisyon aşamasına bu tekliflerimizi vereceğimiz zaman sizinle paylaşacağız.”

https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/son-dakika-vergi-ve-sgk-prim-borclarina-yapilandirma-geliyor-6084498/

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • VERGİSİNİ ÖDEMEYENE E-HACİZ YAĞIYOR Yanlış e-haciz işlemi, mükelleflerin batmasına neden olabilir Yerel seçimlerin ardından…
  • FİNANSMAN GİDER KISITLAMASI ÖZELLİKLİ HUSUSLAR *  Yabancı Kaynakları Öz Kaynakları Aşan Mükellefler Finansman Gider Kısıtlamasına Tabidir.…
  • ÖTEDEN BERİ FAALİYETTE BULUNAN SERBEST MESLEK ERBABININ, İŞLERİNDE KULLANDIKLARI HALDE ENVANTERLERİNE DAHİL ETMEDİKLERİ BİNEK OTOMOBİLLERİNE İLİŞKİN AMORTİSMANLARIN DURUMU 221 seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin “Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri”…
Top