Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Koronavirüs riskine karşı mart ayından sonra birçok şirket evden çalışmaya geçti...

Üretim ve dağıtım gibi işbaşı zorunluluğu gerektiren birimler hariç neredeyse tüm çalışanlar evden çalıştı. Veya haftanın birkaç günü işyerine gidildi, kalan günlerde yine evden çalışıldı. Hâlâ da evden çalışmayı devam ettiren çok sayıda şirket var. Bu süreçte doğal olarak şirketler de, personelin işe geliş gidişini sağlayan servis sayılarını azalttı. Haftanın birkaç günü işe gidenler de toplu taşıma araçlarını kullanmaya başladı. Şimdi, bu işyerlerinde şu soru soruluyor: Personelin servis masraflarını gider yazabiliyorduk... Çalışanın metro, metrobüs, belediye otobüsüyle işe gidiş geliş ulaşım masraflarını da gider yazabilir miyiz?

GÜNLÜK 12 LİRA

Aslında bu yıla kadar yalnızca personel servis masrafları gider yazılabiliyordu. Çalışanın işe gidip gelmek için bindiği metro, otobüs vb. masraflarını işverenleri karşılasa bile (direkt) gider yazamıyordu. Bu masrafları ücret gibi bordroya dâhil edip vergisini hesapladıktan sonra ancak gider yazabiliyordu. Yılbaşından itibarense artık personelin işe gidip gelmek için yaptığı masrafları (İstanbulkart, Ankarakart, İzmirimkart gibi...) belgelendirmek kaydıyla ve her bir çalışma günü için 12 lirayı (KDV hariç) aşmamak kaydıyla işverenler gider yazabiliyor. 12 lira günlük yol parası ödeyen bir işletme 2.16 lira KDV bedelini de ayrıca kendi KDV hesaplarından indirebiliyor...

AŞAN TUTAR NE OLACAK?

Çalışanların günlük 12 lirayı aşan ulaşım bedelleri için işverenlerin (aşan kısım için) ilave vergi hesaplayıp ücret bordrolarına dahil etmesi gerekiyor. Dolayısıyla vergisinin de ödenmesi gerekiyor. Vergisi ödenen tutarlar yine gider yazılabiliyor. Çalışanların işe gidip gelmek için işverenlerin ödediği ulaşım masraflarının limit dahilinde gelir vergisinden istisna edilmesine ilişkin düzenleme, 7 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 7194 sayılı kanunla (Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/10 maddesinde yapılan değişiklikle) yapıldı. Uygulamaya ilişkin Maliye’nin açıklamaları ise 27 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazete’de 311 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile yapıldı.

YEMEK MASRAFLARINDA DURUM NE?

Salgından sonra işyerlerinde çalışanlara yemek verilmesi hizmeti de azaldı. Daha çok, hazır paketlerde, kumanya şeklinde verilen yemek hizmeti tercih ediliyor. Tabii ki, yemek masraflarının da ulaşım masrafları gibi vergisel yönü var. Öncelikle işyerlerinde çalışanlara verilen yemek için bir sınır olmadığını belirtelim. İşyerinde verilen yemek için yapılan masrafların tümü gider yazılabiliyor. Ancak eğer çalışana yemek kartı veriliyorsa veya ödeme işveren tarafından yemek alınan firmaya yapılıyorsa her bir çalışma günü için 23 liralık (KDV dâhil 24,84 lira) yemek masrafı için vergi istisnası var. Günlük 23 liraya kadar yemek masrafı için ilave bir vergi ödenmesi gerekmiyor ve gider de yazılabiliyor bu tutarlar. Her bir çalışan için günlük 23 lirayı aşan kısım varsa bu tutar üzerinden bordroya dahil edilerek (ücret gibi) gelir vergisi hesaplanması gerekiyor. İşverenlerin nakit olarak çalışana yemek parası vermesi durumunda ise verilen tüm yemek masrafının (günlüğü 23 liranın altında dahi olsa) bordroya dahil edilerek üzerinden ücret gibi vergi hesaplanması gerekiyor.

SGK PRİM KESİNTİSİ

İstanbul Kart veya diğer belediyelerin ulaşım kartları için, işverenlerin kart dolumunu kendilerinin yapıp, kartı çalışanlarına teslim ettiklerinde bu işlem, ayni yardım (nakdi olmayan) kapsamında değerlendiriliyor ve herhangi bir SGK prim kesintisine (maliyetine) neden olmuyor. Belediyelerin ulaşım kartlarının yükleme bedellerini çalışanlarına nakit olarak ödeyen işyerlerinde ise (ayni yardım olmadığından) ücret bordrolarında sigorta prim kesintisinin de yapılması gerekiyor. İşyerinde çalışana yemek verildiğinde veya yemek kartı yoluyla çalışana ‘ayni’ yardım yapıldığında işverenin SGK prim hesaplaması yapması gerekmiyor. Çalışana nakdi yemek yardımı yapıldığında; günlük asgari ücretin yüzde 6’sını geçen kısım (5,89 lirayı aşan) için SGK primi hesaplanması gerekiyor. Ahmet Karabıyık

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-karabiyik/calisanlar-istanbul-kart-kullandiginda-vergisi-var-mi-41568883

Ölüm ve ivazsız intikal halinde mirasçıların ve intikal sahiplerinin vermeleri gereken Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamelerine ilişkin açıklamaların yer aldığı “Mirasçıların Vergisel Yükümlülükleri Rehberi” ile “Veraset ve İntikal Vergisinin Beyanı” Broşürü güncellenerek kullanıma sunulmuştur.

Rehber için TIKLAYINIZ

Broşür İçin TIKLAYINIZ

Kurumumuza ilgili kişilerin ad ve soyadları ile arama motorları üzerinden yapacakları aramalar neticesinde çıkan sonuçların indekslenmeyecek şekilde teknik düzenlemeye tabi tutulması hususunda iletilen ve “Unutulma Hakkı” kapsamında değerlendirilmesi talep edilen başvuruların Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından değerlendirilmesi neticesinde Kurulun 23.06.2020 tarih ve 2020/481 sayılı Kararı ile;

  • Kurumumuza intikal eden başvurulara konu “Unutulma Hakkı”nın bir üst kavram olarak ele alınmak suretiyle Anayasanın 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun (Kanun) 4 üncü, 7 nci ve 11 inci maddelerinde ve Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinde yer verilen düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğine,
  • Kurumumuza yapılan başvurularda yer verilen arama motorlarından ad ve soyadı ile yapılan aramalarda kişinin kendisiyle bağlantılı sonuçlara ulaşılmamasını isteme hakkının indeksten çıkarılma talebi olarak nitelendirildiğine,
  • Arama motorlarının, üçüncü taraflara ait internette topladıkları verilerin işlenmesinin amaç ve vasıtalarını belirledikleri göz önünde bulundurularak Kanunun 3 üncü maddesinde yer verilen tanım çerçevesinde veri sorumlusu olarak kabul edilmesine,
  • Arama motorunun işletmecisinin otomatik, düzenli ve sistematik olarak internette yayınlanan bilgiyi bulduğu, daha sonra kendi indeksleme programları çerçevesinde alıp, kaydedip, organize ettiği kişisel verileri arama sonuçlarının listesi formunda düzenlediği, sunucuları üzerinde sakladığı, belirli durumlarda açıkladığı ve kullanıcılarına sunduğu dikkate alındığında arama motorları tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında ‘kişisel veri işleme” faaliyeti olarak değerlendirilmesine,
  • Kanunun başvuru ve şikâyet hakkına ilişkin hükümlerinde belirtilen usul ve süreler esas alınarak ilgili kişilerin, arama sonuçlarının indeksten çıkarılmasına yönelik talepleri ile ilgili olarak öncelikle arama motorlarına başvuruda bulunmaları, veri sorumlusu arama motorlarının söz konusu talepleri reddetmeleri veya başvuru sahibine cevap vermemeleri halinde ilgili kişilerce Kurula şikâyette bulunabileceklerine,
  • İlgili kişilerce yapılacak başvurunun şekli ve istenilecek bilgi ve belgelerin arama motorları tarafından belirleneceğine,
  • İlgili kişinin arama motorları üzerinden kendi adı ve soyadı ile yapacağı bir arama sonucunda gösterilen sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik yapılacak değerlendirmede, ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleri ile kamunun söz konusu bilgiyi edinmesinden sağlayacağı menfaatler arasında bir denge testi yapılmasına, yarışan menfaatlerden hangisinin ağır bastığının gözetilmesine ve bu değerlendirme yapılırken öncelikli olarak aşağıda belirtilen linkte yer verilen açıklamaların dikkate alınmasına ancak bu konudaki şikâyetlerin değerlendirme sürecinde dikkate alınacak kriterlerin bunlarla sınırlı olmayacağına, her somut olay özelinde Kurulca ilave ölçütlerin de gündeme gelebileceğine,
  • İlgili kişilerin, arama motorları üzerinden kendi ad ve soyadları ile yapılacak aramalar neticesinde gösterilen sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik taleplerinin veri sorumlusu arama motorları tarafından reddedilmesi veya taleplerine cevap verilmemesi halinde Kurula başvuruda bulunulurken aynı zamanda doğrudan yargı yoluna başvurmalarının da mümkün bulunduğuna,
  • Bu kararda yer alan usul ve esasların arama motoru işleticisi şirketlere bildirilmesine ve ilgili kişilerce internet siteleri üzerinden unutulma hakkının uygulanabilmesini teminen iletişim kanallarının ülkemiz vatandaşları tarafından da kullanılabilmesine yönelik gerekli aksiyonların alınmasının sağlanmasına

karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Kişilerin Ad ve Soyadı ile Arama Motorları Üzerinden Yapılan Aramalarda Çıkan Sonuçların İndeksten Çıkarılmasına İlişkin Değerlendirmede Dikkate Alınacak Kriterler

Yıllara Sari İnşaat ve Onarma işinden elde edilen faiz ve kur farkı gelirleri ile bu işlerde çalışan kişilere ödenen ücretler üzerinden sağlanan SGK teşviklerinin vergiye tabi olup olmadığı, ne zaman beyan edilmesi gerektiği halen vergi mevzuatında gri alan olarak beklemektedir. Mali idare ile yargı bu konuda farklı görüşler benimsemektedirler.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 15/02/2018 tarih ve 62030549-120[42-2014/228]-158888 Sayılı özelgesinde “Şirketinizin taahhüt ettiği yıllara sari inşaat işi nedeniyle elde ettiği hakedişlerin bankalarda değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan kur farkları, faiz ve repo gelirlerinin, yıllara sari inşaat işi ile ilişkilendirilmemesi gerekmekte olup bu gelirlerin tahakkuk ettiği ilgili dönemler itibarıyla kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.” ibaresine yer vererek mükellefin faiz ve kur farkı geliri elde etmesinin yıllara sari inşaat ve onarma işinden bağımsız bir ilave gelir unsuru olduğunu ve ilgili dönemlerinde bu gelirlerin beyan edilmesi gerektiği görüşünü savunmuştur.

Danıştay 4. Dairesi’nin 08/06/1994 tarih ve Esas No:1994/581, Karar No:1994/3495 sayılı kararında ki görüşü; “Olayda yıllara yaygın inşaat işiyle ilgili olarak döviz cinsinden elde edilen hak edişlerin bankalarda durması sonucu değer değişikliğinden lehe oluşan kur farklarının, inşaat işi dışında ayrı bir ticari organizasyon sonucu elde edilmemiş olması karşısında, hakedişin bir unsuru, türevi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun sonucu olarak da hakedişler hangi hesaba kaydedildi ise kur farklarının da o hesapla ilişkilendirilmesi başka bir anlatımla inşaat işinin sonunda elde edilen vergiye tabi kazancın belirlenmesinde hak edişlerle birlikte göz önünde tutulmasının kabulü gerekir. Yıllara yaygın inşaat işi nedeniyle alınan istihkaklardan bankada mevduat olarak tutulan meblağ karşılığı elde edilen faiz geliri, yapılan inşaat işinden elde edilen gelirden ayrı, başka bir kaynaktan elde edilmiş gelir niteliğinde sayılamayacağından, inşaat işinden ayrı yıllık dönemler itibariyle vergilendirilmesi gereken gelir olarak nitelendirilmesi yerinde görülmemiştir. Söz konusu kur farkı ve faizler işin bitiminde kar ve zararı etkileyeceğinden, inşaat işlerine ait gelirin bir unsuru olarak, inşaat hesabıyla ilişkilendirilerek işin bitim tarihi itibariyle vergilendirilmesi, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğidir. Bu yüzden aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.”

Danıştay 4. Dairesi emsal karar niteliğindeki 27/10/2003 tarih ve Esas No:2003/1545, Karar No:2003/2569 sayılı kararında da “Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesinde de, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr veya zararın işin bittiği yılda kati olarak tespit edilip tamamının o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterileceğinin kurala bağlandığı, anılan maddelere göre yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinde vergi alacağı işin bittiği yılda doğacağından yükümlü kurumun elde edilen hakedişleri repo hesaplarında, döviz mevduat hesabında değerlendirerek ve devlet tahvili alarak elde etmiş olduğu faiz gelirleri ve kur farklarının inşaat işi dışında ayrı bir organizasyon sonucu elde edilmemiş olması ve bu gelirlerin işin bitiminde kar veya zararı etkileyecek olması karşısında başka bir kaynaktan elde edilmiş gelir olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir.” ifadesi ile görüşünü net bir şekilde belirtmiştir. İki ayrı görüş de değerlendirildiğinde yıllara sari inşaat ve onarma işinden elde edilen faiz ve kur farkı gelirleri Maliye’nin görüşüne göre farklı bir gelir unsuru olarak değerlendirilip ilgili dönemlerinde mi beyan edilmelidir, Danıştay’ın görüşüne göre faiz ve kur farkı gelirleri inşaat işlerine ait gelir hesaplarıyla ilişkilendirilmek suretiyle işin sona erdiği yılda mı beyan edilir? Her ne kadar idarenin yıllara sari inşaat işleri ile ilgili SGK teşvikleri konusunda bir özelgesine rastlanılmamış ve bu konuda bir yargı kararına ulaşılamamış ise de, SGK teşviklerinin de faiz ve kur farkı geliri mantığında değerlendirilmesi gerekir. Bizimde katıldığımız yargı kararları ile uyumlu bir düzenleme yapılarak, zor günler geçiren inşaat sektörü için bir gri alanında aydınlığa kavuşturulması yararlı olacaktır. ZÜBEYİR ÜLGER

https://www.dunya.com/kose-yazisi/yillara-sari-insaat-ve-onarma-islerinde-sgk-tesvikleri-ile-faiz-ve-kur-farki-gelirlerinin-beyani/475483

Kapsam

A-) 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki Kanunun:

1.Maddesinin;

1.Fıkrasındaki:

“Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar.”

Hükmüne istinaden, Haziran ayının son günü olan 30.06.2020 Salı gününe denk gelmesi nedeniyle 2020 yılı mali tatili, 01.07.2020 Çarşamba ve 20.07.2020 Pazartesi (dahil) arasında uygulanacaktır.

2.Fıkrasındaki:

Son günü malî tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.”

Hükmüne istinaden, 7. gün 27.07.2020 Pazartesi gününe denk geldiğinden 7 günlük süre de 27.07.2020 Pazartesi günü (dahil) olarak uygulanacaktır.

2.Fıkrasının 6.Numaralı Alt Bendinde:

“Malî tatilin sona erdiği günü izleyen beş gün içinde biten bu madde kapsamındaki kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren beşinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır.”

Hükmüne istinaden, 5 günlük süre 25.07.2020 Cumartesi gününe geldiğinden 27.07.2020 Pazartesi mesai saati bitiminde sona ermektedir.

2.Maddesinde ise,

“Malî tatil ilan edilen döneme rastlayan tarihlerde 5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre işverenlerce yapılması gereken, iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler; 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi işverenlerin, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların yapmakla yükümlü olduğu iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler, 1 inci maddede belirtilen süreler kadar ertelenir.”

B-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Tatil günlerinin etkisi" başlıklı 93.Maddesinde:

"Resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter."

Hükümleri bulunmaktadır.

C-) 2020 Yılı Mali Tatilinde Sosyal Güvenlik Uygulamaları

Yukarıdaki açıklamalar uyarınca;

  • 01.07.2020-20.07.2020 tarihleri arasında mali tatilin uygulanacaktır.
  • Mali tatili takip eden beş güne (20.07.2020-25.07.2020) rastlayan bazı yükümlülükler için de sürenin 27.07.2020 Pazartesi günü mesai saati bitiminde sona erecektir.
  • 2020 Yılı Mali Tatilinde sosyal güvenlik ile ilgili kapsama giren beyan, bildirim ve yükümlülüklerin aşağıda belirtilen tarihlerde yerine getirilmesi halinde yasal süresi içinde yapılmış sayılacaktır.

D-) Sosyal Güvenlik Mevzuatına Yönelik Denetim Ve Kontrol İşlemleri:

  • Mali tatilin uygulandığı 01.07.2020-20.07.2020 tarihleri arasında SGK müfettiş ve denetmenleri tarafından sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasına yönelik denetim, kontrol, tespit, tarama yapılabilecek, yine işyeri kayıt ve belgelerinin ibraz edilmesine yönelik tebligat gönderilebilecektir.

Ancak, kayıt ve belgelerin ibraz edilmesi için verilen sürenin son gününün;

  • Mali tatile (1-20 Temmuz’a) rastlaması halinde istenilen kayıt ve belgelerin; en geç 27.07.2020 tarihine kadar,
  • Son günün mali tatilin sona erdiği tarihten itibaren 5 günlük 20-25 Temmuz arasındaki bir güne rastlaması halinde de 25.07.2020 günü Cumartesi gününe rastladığından 27.07.2020 Pazartesi tarihine kadar,

İbraz edilmesi halinde yasal süresi içinde ibraz edilmiş sayılacak ve idari para cezası uygulanmayacaktır.

4-) Mali Tatil Kapsamına Girmeyen İş ve İşlemler

İş hukuku ve sosyal güvenlik mevzuatı ile ilgili aşağıda belirtilen iş ve işlemler mali tatil kapsamına girmediğinden ilgili kanunlarda belirtilen süreler içinde yerine getirilmesi gerekmektedir:

  • 5510 sayılı Kanuna tabi işverenlerin ve 4-b kapsamındaki sigortalıların 6736, 7020 ve 7143 sayılı Kanunlar ve çeşitli tarihlerde çıkarılmış olan yeniden yapılandırma kanunlarından kaynaklanan ödeme ve diğer yükümlülükleri,
  • İş kazası ve meslek hastalığı olaylarının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimi,
  • İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde işverenlerce düzenlenmesi gereken vizite kâğıdı,
  • E-bildirge uygulaması kapsamında işverenlerce internet ortamında Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilen sigortalı hesap fişi,
  • Sigortalıların istirahatli oldukları sürede işyerinde çalışmadıklarına dair işverenlerce internet ortamında yapılması gereken çalışmazlık bildirimi,
  • 4857 sayılı İş Kanunu tabi işverenlerin toplu işçi çıkarma ile ilgili olarak yapmaları gereken bildirim,

5510, 6356, 4447, 4857, 6183, 6736, 7020 ve 7143 sayılı Kanunlar gereğince ilgili kurumlarca gönderilecek tebligatlar ile sigortalılar veya işverenler tarafından açılacak davalarda dava açma süreleri,

2020 Yılı Mali Tatilinde Sosyal Güvenlik Uygulamaları

Beyan/Bildirim/Yükümlülük

İlgili Mevzuat

Son Günün

Mali Tatil

Günlerine

(01-20 Temmuz Arasına)

Rastlaması Halinde

Son Günün

Mali Tatilden

Sonraki 5 Güne

(20-25 Temmuz Arasına)

Rastlaması Halinde

(25.07.2020 Cumartesi gününe rastladığından)

İşyeri Bildirgesi

5510/11. md

27.07.2020

Pazartesi

27.07.2020

Pazartesi

Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi

5510/8. md

27.07.2020

27.07.2020

Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi

5510/9. md

27.07.2020

27.07.2020

2020 Haziran Ayı Aylık Prim ve Hizmet Belgesi

SSİY/102. md

-

27.07.2020

2020 Haziran Ayı Muhtasar Prim ve Hizmet Beyannamesi

SSİY/Ek-5. md

-

27.07.2020

İdari Para Cezasına İtiraz ve Ödeme

5510/102. md

27.07.2020

27.07.2020

2020 Haziran Ayı Primlerinin Ödenmesi

5510/88. md

Haziran ayı primlerinin ödeme süresinin son günü mali tatile rastlamadığından normal süresinde ödeme yapılacaktır

Haziran ayı primlerinin ödeme süresinin son günü 20-25 Temmuz’a rastlamadığından normal süresinde ödeme yapılacaktır

SGK'nın Resen Hesapladığı Prim Borcuna İtiraz

SSİY/113. md

27.07.2020

27.07.2020

Asgari İşçilik Uygulamasından Kaynaklanan Borcun Kabulüne Dair Taahhütname

SSİY/112. md

27.07.2020

27.07.2020

Asgari İşçilik Tespit komisyonunca Belirlenen Orana İtiraz

Asgari İşçilik Tespit

Komisyonunun

Çalışma Usul ve

Esasları Hakkında

Yönetmelik/ 17. Md

27.07.2020

27.07.2020

Prim Borçlarının Ertelenmesi Talebi

5510/91. md

27.07.2020

27.07.2020

Denetim Elemanlarına İşyeri Kayıt ve Belgelerin İbraz Edilmesi

SSİY/107. md

27.07.2020

27.07.2020

https://www.pwc.com.tr/

Sosyal Güvenlik Kurumunca, Sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç temin eden; (hastane, tıp merkezleri, dal merkezleri, diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, laboratuvarlar, eczane, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezi, kaplıcalar, beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri, ecza depoları) tüm mükellefler, brüt satış hasılatına bakılmaksızın 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı (GİB) tarafından 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 509 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı Hazırlandı.

Buna göre; Sosyal Güvenlik Kurumunca, sağlık hizmet sunucuları'na yönelik gerçekleştirilen belge teslimi, kontrol ödeme ve muhasebe süreçlerinin uçtan uca elektronik ortama taşınması ve süreçlerin kolaylaştırılması amacıyla sağlık hizmet sunucularının e-Fatura ve e-Arşiv Fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu öngörülmektedir.

E-FATURA GEÇİŞ ZORUNLULUĞU

MADDE 1 Tebliğ taslağına göre; "IV.1.4. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümün (a) fıkrasına aşağıdaki bent eklendi.

Sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden (hastane, tıp merkezleri, dal merkezleri, diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, laboratuvarlar, eczane, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezi, kaplıcalar, beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri, ecza depoları) tüm mükelleflere e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu getirildi.

E-FATURA GEÇİŞ SÜRESİ

MADDE 2 "IV.1.5. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Süresi" başlıklı bölümün birinci fıkrasına aşağıdaki (d) bendi eklendi.

Sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden (hastane, tıp merkezleri, dal merkezleri, diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, laboratuvarlar, eczane, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezi, kaplıcalar, beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri, ecza depoları) tüm mükellefler 01/01/2021 tarihinden itibaren, brüt satış hasılatına bakılmaksızın e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.

E-ARŞİV FATURA ZORUNLULUĞU

MADDE 3 "IV.2.4.3. e-Arşiv Fatura Olarak Düzenlenme Zorunluluğu Getirilen Diğer Faturalar" başlıklı bölümünün birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirildi.

e-Arşiv Fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce, 1/1/2020 tarihinden itibaren düzenlenecek faturaların, vergiler dahil toplam tutarının 30 Bin TL'yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil toplam tutarı 5.000 TL'yi) aşması halinde, söz konusu faturaların, bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde, "e-Arşiv Fatura" olarak Başkanlıkça sunulan e-Belge düzenleme portali üzerinden ya da Başkanlığın e-Belge düzenleme portaline gerekli entegrasyonları sağlayarak Başkanlıktan izin alan özel entegratörkuruluşların sistemleri aracılığıyla düzenlenmesi zorunludur.

Kendilerine e-Belge uygulamalarına geçiş zorunluluğu getirilen mükelleflerin, zorunluluklarının başlayacağı tarihe kadar e-Belge uygulamalarından yararlanma yöntemlerinden herhangi birini seçerek uygulamaya dahil olmamaları halinde, "e-Belge Portalleri Aracılığı ile Kullanım (GİB Portal Yöntemi)"ne göre kullanıcı hesaplarının Başkanlık tarafından re'sen tanımlanmasına yetki verilmektedir.  

https://www.mysoft.com.tr/e-faturada-kapsam-genisledi-14-temmuz-2020

Cuma, 17 Temmuz 2020 11:19

e-İrsaliye Kılavuzu Güncellendi

GİRİŞ

Bilindiği üzere yaygın olarak kullanılan belgeler arasında yer alan “sevk irsaliyesi”, belgesinin elektronik ortamda elektronik belge olarak düzenlenebilmesi, alıcısına elektronik veya kağıt ortamında iletilmesi ile muhafaza ve ibraz edilebilmesine ilişkin usul ve esaslar ilk defa 17/12/2017 tarihli ve 30237 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 487 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile düzenlenmiş ve mezkur Tebliğin “Diğer Hususlar” başlıklı maddesinin (11) no.lu fıkrasında Başkanlığın, bu Tebliğde belirtilen elektronik belgelerin düzenlenmesi ve alıcılarına iletilmesi hususlarında, faaliyetlerin niteliği, yapılma şekli vb. diğer ayırt edici unsurlarını da dikkate alarak özel izin vermeye veya bu durumları ilgili elektronik belgelere ait ve “www.efatura.gov.tr” internet adresinde yayımlanan uygulama veya teknik kılavuzlarda açıklama yaparak düzenleme yapmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.

Ayrıca 487 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğini de yürürlükte kaldıran ve e-Belge uygulamalarına yönelik Tebliğ düzenlemelerini birleştiren 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin (19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır) IV.3 üncü bölümünde e-İrsaliye uygulamasına ilişkin düzenlemeler güncellenmiş olup mezkur Tebliğin VIII. Diğer Hususlar başlıklı bölümünde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, söz konusu Tebliğde belirtilen e-Belgelerin düzenlenmesi ve alıcılarına iletilmesi hususlarında, faaliyetlerin niteliği, yapılma şekli gibi diğer ayırt edici unsurları da dikkate alarak özel izin vermeye veya bu durumları ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan ilgili e-Belgelere ait uygulama veya teknik kılavuzlarda açıklama yaparak düzenlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Mezkûr ve hali hazırda yürürlükte bulunan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin Başkanlığımıza verdiği yetki çerçevesinde; Genel Tebliğde yapılan düzenlemeler ile uygulama kapsamında Başkanlığımıza iletilen ve özellik arz eden hususları açıklığa kavuşturmak ve e-İrsaliye uygulamasının daha kolay anlaşılmasını sağlamak üzere işbu Uygulama Kılavuzu hazırlanmıştır.

Bu Uygulama Kılavuzunda belirtilen usul ve esaslar da e-İrsaliye Uygulaması bakımında aksi belirtilmediği sürece uyulması zorunlu olan hususlar olup uyulmaması halinde Vergi Usul Kanunu uyarınca öngörülen hükümlerin tatbiki söz konusu olabileceği tabiidir.

Haber Arası Reklam

1-) E-İrsaliye Uygulaması

Mal hareketlerinin elektronik ortamda düzenli bir şekilde izlenebilmesi amacıyla; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendine göre hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan “sevk irsaliyesi”nin, elektronik belge olarak elektronik ortamda düzenlenmesi, alıcısına elektronik ortamda iletilmesi ve elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine olanak sağlayan uygulamadır. e-İrsaliye belgesi, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt ortamdaki “sevk irsaliyesi” belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahiptir.

2-) E-İrsaliye Uygulamasına Dâhil Olma

e-İrsaliye uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirilenler ile ihtiyari olarak uygulamaya dahil olmak isteyenlerin;

a) e-Fatura uygulamasına dahil olması,

b) 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanan usul ve esaslara uygun olarak, e-İrsaliye düzenleyebilme ve iletebilme konusunda gerekli hazırlıklarını tamamlamış olması,

c) 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “V.1.” numaralı bölümünde belirtilen uygulamadan yararlanma yöntemleri ve başvuru esaslarına uygun şekilde e-İrsaliye uygulamasına dahil olmak için gerekli başvuruyu yapması,

gerekmektedir.

3-) Geçiş Zorunluluğu

e-İrsaliye uygulamasına 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile kendilerine e-İrsaliye uygulamasına geçme zorunluluğu getirilen aşağıda belirtilen mükellefler mezkur Tebliğde belirtilen sürelerde e-İrsaliye uygulamasına geçmek zorundadırlar.

Aşağıda belirtilen mükelleflerin e-İrsaliye uygulamasına dâhil olmaları ve düzenleyecekleri sevk irsaliyelerini 509 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin “V.7.” ve “VIII.” numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde “e-İrsaliye” olarak düzenlemeleri ve uygulama kapsamındaki mükelleflerden alacakları sevk irsaliyelerini de “e-İrsaliye” olarak almaları zorunludur.

1- Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle EPDK’dan lisans (bayilik lisansı dahil) alan mükellefler.

2- Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malların imal, inşa, ithalini ve ana bayi/distribütör şeklinde pazarlamasını gerçekleştiren mükellefler.

3- 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında düzenlenen işletme ruhsatı/sertifikası sahipleri ve işletme ruhsatı/sertifikası sahipleri ile yaptıkları sözleşmeye istinaden maden üretim faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişi mükellefler.

4- 4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Şeker Kanununun 2 nci maddesinin (e) bendinde tanımına yer verilen şekerin (Beyaz şeker (standart, rafine küp ve kristal şeker), yarı beyaz şeker, rafine şeker, ham şeker ve kahverengi şeker olarak sınıflandırılan, pancar veya kamıştan üretilen kristallendirilmiş sakaroz ile nişasta kökenli izoglukoz, likid ya da kurutulmuş halde glukoz şurubu, sakaroz veya invert şeker veya her ikisinin karışımının suda çözünmesinden meydana gelen şeker çözeltisi ve invert şeker şurubu ile inülin şurubu) imalini gerçekleştiren mükellefler.

5- e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden demir ve çelik (GTİP 72) ile demir veya çelikten eşyaların (GTİP 73) imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan mükellefler.

6- Tarım ve Orman Bakanlığınca gübre üretim ve tüketiminin kayıt altına alınmasına yönelik oluşturulan Gübre Takip Sistemi’ne kayıtlı kullanıcılar.

7- e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve 2018 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 25 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.

8- 11/3/2010 tarihli ve 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre komisyoncu veya tüccar olarak sebze ve meyve ticaretiyle iştigal eden mükellefler.

9- Başkanlık, yapılan analiz veya inceleme çalışmaları neticesinde riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük olduğu tespit edilen mükellefleri veya mükellef gruplarını, faaliyet, sektör ve ciro tutarına bağlı olmaksızın, yazılı bildirim yapmak ve geçiş hazırlıkları için en az 3 ay süre vermek suretiyle e-İrsaliye uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Kendisine yazılı bildirim yapılan mükelleflerin, yazılı bildirimde belirtilen süreler içinde e-İrsaliye uygulamasına dâhil olması gerekmektedir. Yazılı bildirim yapılan mükelleflerin, yazıda belirtilen süreler içinde e-İrsaliye uygulamasına dahil olması ve tüm müşterilerine e-İrsaliye düzenlemeleri gerekmektedir. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Kanunda öngörülen hükümler uygulanır.

e-İrsaliye Uygulama Kılavuzu güncellenmiştir. Söz konusu kılavuza ulaşmak için tıklayınız.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 51592363-010.06.02-E.5121059

Tarih: 01/04/2020

Konu: İdari Para Cezası Genelgesi

GENELGE

2020/8

1- GENEL AÇIKLAMALAR

Bilindiği üzere, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezaları, anılan Kanunun “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlıklı 102 nci maddesinde açıklanmıştır.

Bahse konu madde hükümlerine göre idari para cezaları,

– Belgelere bağlı yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezaları,

– İşyeri defter, kayıt ve belgelerini ibraz etmeyenler ile işyeri kayıtları geçersiz olanlar hakkında uygulanacak olan idari para cezaları,

-Bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezaları,

-Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarına engel olanlar hakkında uygulanacak olan idari para cezaları,

Başlığı altında düzenlenmiştir.

Bu genelgenin amacı, Kurumumuz tarafından uygulanan idari para cezaları konusunu içeren ve muhtelif zamanlarda çıkarılan genelge ve e-postaların gözden geçirilerek güncel çalışma ve bilgiler ışığında yeniden ele alınması ve birleştirilmesi ile idari para cezasına konu fiiller, söz konusu fiilleri işleyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezaları için Kurumumuzca yapılacak iş ve işlemleri açıklamaktır.

2- İDARİ PARA CEZASI ÖNGÖRÜLEN FİİLLER

2.1- Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi

2.1.1-5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar yönünden

5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında, “İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün

b) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar,

c) Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde,

Kuruma verilmesi halinde, sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.” 7077 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanuna 29/4/2017 tarihinde eklenen ek 15 inci madde ile;

“Güvenlik korucusu olarak göreve başlayanlar ile görevleri sona erenlerin sigortalı işe giriş ve sigortalı işten ayrılış bildirgeleri, çalışmaya başladıkları tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili valiliklerce verilir…

Bu madde kapsamındaki sigortalılarla ilgili olarak bu maddede aksine hüküm bulunmaması kaydıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Kurum yetkilidir.”

hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıran işverenler sigortalıları Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ekinde yer alan sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 11 inci maddesinde belirtilen sürelerde Kuruma bildirmekle yükümlü tutulmuşlardır.

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların sigortalı işe giriş bildirgeleri verilme süreleri hakkında 22/2/2013 tarihli ve 2013-11 sayılı Genelgede belirtilen hususlar doğrultusunda işlem yapılacaktır.

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılara ilişkin sigortalı işe giriş bildirgesinin, sigortalıların çalıştığı işyerinin faaliyet konusu ile tescil istihdam durumu dikkate alınarak, Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen süreler içinde Kuruma verilmemesi halinde uygulanacak olan idari para cezaları, 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde açıklanmıştır.

Söz konusu maddede,

“Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda aşağıda belirtilen fiiller için idari para cezası öngörülmüş olsa dahi ayrıca bu Kanunun;

Kanunda belirtilen süre içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu hâlde anılan ortamda göndermeyenler hakkında her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.

2) 8 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.

Tamamı İçin Tıklayınız

Kaynak: TÜRMOB

1) SGK birimleri tarafından “iş kazası değildir” kararı verilen olayların yargı mercilerine intikal etmesi ve devamında mahkeme tarafından iş kazası kararı verilmesi halinde, “5510 sayılı Kanun kapsamında geçici iş göremezlik ödeneklerinin rücu edilmesi” ile “6331 sayılı Kanun kapsamında idari para cezası işlemleri” uygulanmayacaktır.

2) 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi kapsamında kullanılan ücretsiz izin süresinde “28-Pandemi Ücretsiz İzin” ile “29-Pandemi Ücretsiz İzin ve Diğer” eksik gün kodları ile gün ve kazanç bildirilmeden bildirge verilen aylarda sigortalılık niteliği devam edeceğinden bu dönemde düzenlenen istirahat raporlarına geçici iş göremezlik ve emzirme ödeneği ödenecektir.

3) SGK ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmet sunucuları elektronik istirahat raporu düzenleyebileceklerdir.

KISA VADELİ SİGORTA KOLLARI UYGULAMASINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

SGK, ilgili mevzuat bölümünde açıklanan genel yazıyla, iş kazası bildirimi, pandemi ücretsiz izin döneminde geçici iş görmezlik ve emzirme ödeneği verilip verilemeyeceği ve SGK ile anlaşması olmayan sağlık hizmet sunucularının istirahat raporu düzenlemesiyle ilgili açıklamalar yapmıştır.

Buna göre;

1-) 5510 sayılı kanunun 4-1/a kapsamındaki sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde belirtilen sürelerde işveren tarafından iş kazasına ait bildirimin o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve SGK’ ya da en geç kazadan sonraki 3 gün içinde yapılmaması durumunda, aynı Kanunun 21’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre; söz konusu bildirimin SGK’ ya yapıldığı tarihe kadar sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği SGK tarafından işverenden tahsil edilmektedir.

Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen sürelerde söz konusu bildirimin yapılmaması durumunda aynı Kanunun 26’ncı maddesinde öngörülen tutarlar üzerinden işverenlere ve sağlık hizmet sunucularına idari para cezası uygulanmaktadır.

Yapılan düzenleme sonucunda, SGK birimleri tarafından “iş kazası değildir” kararı verilen olayların yargı mercilerine intikal etmesi ve devamında mahkeme tarafından iş kazası kararı verilmesi halinde; 5510 sayılı Kanunun 23’üncü maddesinde belirtilen “süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk” halleri hariç olmak üzere, iş kazası bildiriminin süresinde ya da hiç yapılmaması nedeniyle, “5510 sayılı Kanun kapsamında geçici iş göremezlik ödeneklerinin rücu edilmesi” ile “6331 sayılı Kanun kapsamında idari para cezası işlemleri” uygulanmayacaktır. Ancak mahkeme kararında aksine bir aksi hüküm olursa, mahkeme kararına göre işlem yapılacaktır.

2-) 5510 sayılı Kanuna göre sigortalılık;

5510 sayılı kanunun 4-1/a sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren sona erecektir.

Ancak; hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında ise

a) İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

b) Diğer hallerde ise hizmet akdinin sona erdiği tarihi,

takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılacaktır.

Bu nedenle, 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi kapsamında kullanılan ücretsiz izin süresinde “28-Pandemi Ücretsiz İzin” ile “29-Pandemi Ücretsiz İzin ve Diğer” eksik gün kodları ile gün ve kazanç bildirilmeden bildirge verilen aylarda sigortalılık niteliği devam edeceğinden bu dönemde düzenlenen istirahat raporlarına geçici iş göremezlik ve emzirme ödeneği ödenecektir.

3-) SGK ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmet sunucuları hekimlerince sigortalılar adına elektronik ortamda istirahat raporu düzenlenebilmesi için öncelikle MEDULA uygulaması üzerinden “Tanımlamalar-Sağlık Tesisi” menüsünde “yeni sağlık tesisi ekle” seçeneği kullanılarak sağlık hizmet sunucusuna ait bilgilerin kaydedilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmet sunucusunun kayıt işleminden sonra, e-Ödenek uygulamasının “Anlaşmasız Hekim Tanımlama” menüsü üzerinden ilgili sağlık hizmet sunucusundan alınan hekim yetkilendirme talep formunda bilgileri yer alan hekimler için yetkilendirme işlemi yapılacaktır.

Kaynak: TÜRMOB

SGK Genel Yazısı İçin Tıklayınız

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: 96597630-204.99-E.8304163

Tarih: 13/07/2020

Konu: Kısa Vadeli Sigorta Uygulamaları

GENEL YAZI

5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde tanımlanan iş kazasının yargı mercileri tarafından tespit edilmesi durumunda, olayın bildirimine ilişkin idari yaptırımlar ile Koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle ücretsiz izne ayrılan sigortalıların sigortalılık niteliğinin belirlenmesiyle ilgili konularda yaşanan tereddütlerin giderilmesi, ayrıca Kurumumuz ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmet sunucularına elektronik ortamda istirahat raporu düzenleme yetkisinin verilmesine yönelik aşağıda yer alan açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

1- Mahkeme Kararı Sonucu Tespit Edilen İş Kazalarına Ait Bildirimler

Bilindiği üzere, iş kazasının bildirimi ve bildirim süresi 5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 35 inci maddesinde düzenlenmiştir.

Kanunun 13 üncü maddesi gereğince, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde belirtilen sürelerde işveren tarafından iş kazasına ait bildirimin yapılmaması durumunda, Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre; söz konusu bildirimin Kuruma yapıldığı tarihe kadar sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğinin Kurumca işverenden tahsil edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen sürelerde söz konusu bildirimin yapılmaması durumunda aynı Kanunun 26 ncı maddesinde öngörülen tutarlar üzerinden işverenlere ve sağlık hizmet sunucularına idari para cezası uygulanmaktadır.

Bununla birlikte, Kurumumuz birimleri tarafından “iş kazası değildir” kararı verilen olayların yargı mercilerine intikal etmesi ve devamında mahkeme tarafından iş kazası kararı verilmesi halinde; 5510 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen “süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk” halleri hariç olmak üzere, iş kazası bildiriminin süresinde ya da hiç yapılmaması nedeniyle, “5510 sayılı Kanun kapsamında geçici iş göremezlik ödeneklerinin rücu edilmesi” ile “6331 sayılı Kanun kapsamında idari para cezası işlemleri” uygulanmayacaktır. Ancak mahkeme kararında aksine bir hüküm bulunması haline söz konusu hükme göre işlem yapılacaktır.

Yukarıda belirtilen ve mahkeme tarafından iş kazası tespiti yapılan olaylar için işveren tarafından iş kazası bildirimi yapılması beklenmeyerek Kurumca resen tespiti yapılan olaylarda olduğu gibi “İş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu” Kurum uygulaması üzerinde mahkeme kararında yer verilen bilgilere istinaden ilgili personel tarafından resen kayıt işlemi yapılacaktır.

2- Koronavirüs Pandemisi Nedeniyle Ücretsiz İzinli Sayılanların Sigortalılık Niteliği

Koronavirüs salgının yayılma hızının azaltılması veya tamamen durdurulması amacıyla alınan tedbirlerin ekonomide yaşatacağı olumsuz etkilerin giderilmesine yönelik 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanununda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.

Buna göre, 4857 sayılı Kanununun geçici 10 uncu maddesi uyarınca ücretsiz izne ayrılan sigortalılara, 4447 sayılı Kanunun geçici 24 üncü maddesine göre 17.04.2020 tarihinden geçerli olmak üzere nakdi ücret desteği ödenmektedir. Bu kapsamdaki sigortalıların Kurumumuza bildirimi için 2020 Nisan ayından itibaren aylık prim ve hizmet belgeleri veya muhtasar beyannamelerinde “28-Pandemi Ücretsiz İzin (4857 Geç.10.Md)”, aynı ayda başka eksik gün nedeni olması halinde ise “29-Pandemi Ücretsiz İzin (4857 Geç.10.Md) ve Diğer” olmak üzere eksik gün kodları oluşturulmuştur.

Diğer taraftan, sigortalılığın sona ermesi 5510 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde sigorta kapsam türleri itibariyle belirtilmiştir. Buna göre sigortalılık;

Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren sona erecektir.

Ancak; hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında ise;

a) İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

b) Diğer hallerde ise hizmet akdinin sona erdiği tarihi,

takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılacaktır.

Bu nedenle, 4857 sayılı Kanunun geçici lO uncu maddesi kapsamında kullanılan ücretsiz izin süresinde “28-Pandemi Ücretsiz İzin” ile “29-Pandemi Ücretsiz İzin ve Diğer” eksik gün kodları ile gün ve kazanç bildirilmeden bildirge verilen aylarda sigortalılık niteliği devam edeceğinden bu dönemde düzenlenen istirahat raporlarına geçici iş göremezlik ve emzirme ödeneği ödenecektir.

3- Kurumumuzla Sözleşmesi Olmayan Sağlık Hizmet Sunucularının Elektronik İstirahat Raporu Düzenleme Yetkisinin Tanımlanması

Bilindiği üzere, 2016/21 sayılı Genelgenin “6.1.1. İstirahat Raporlarında Uygulanacak Usul ve Esaslar” başlıklı bölümünde; istirahat raporlarının Kurumla sözleşmeli ya da sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularında Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilen hekimlerce düzenlenmesi gerektiği ifadelerine yer verilmiştir.

Buna göre, Kurumumuz ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmet sunucuları hekimlerince sigortalılar adına elektronik ortamda istirahat raporu düzenlenebilmesi için öncelikle MEDULA uygulaması üzerinden “Tanımlamalar-Sağlık Tesisi” menüsünde “yeni sağlık tesisi ekle” seçeneği kullanılarak sağlık hizmet sunucusuna ait bilgilerin kaydedilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmet sunucusunun kayıt işleminden sonra, e-Ödenek uygulamasının “Anlaşmasız Hekim Tanımlama” menüsü üzerinden ilgili sağlık hizmet sunucusundan alınan hekim yetkilendirme talep formunda bilgileri yer alan hekimler için yetkilendirme işlemi yapılacaktır.

Uygulamaya ilişkin yukarıda belirtilen tanımlama işlemlerine ait ayrıntılar, e-Ödenek uygulamasının duyurular bölümünde yayımlanan “Kurum Modülü Kullanım Klavuzu”nun “10.Anlaşmasız Tesis Yetki İşlemleri” başlığı altında açıklanmıştır. Söz konusu değişiklikleri içeren dokümana ekte yer verilmiştir.

Bilgi edinilmesini ve buna göre işlem yapılmasını rica ederim.

İsmail ERTÜZÜN

Genel Müdür V.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top