Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Pazartesi, 31 Temmuz 2023 08:07

Deprem Bölgesi İçin Yeni SGK Adımları

6 Şubat’taki depremin etkili olduğu bölgelerde işletmeler ve çalışanlar çok etkilendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışanların güvenliği ve işletmeleri hayata döndürebilmek için çok sayıda önlem aldı ve yenilerini almaya devam ediyor.

Deprem sonrası zorlu süreçte, bölgedeki işverenler Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan yükümlülüklerini zamanında yerine getiremedi. Bu işletmelerin desteklenmesi, toplumsal dayanışma açısından son derece önemli olduğundan SGK geçtiğimiz hafta bir dizi önlemi daha hayata geçirdi. Söz konusu düzenlemelerden ilki, kuruma olan prim borçlarının ödenme süreleri ile kuruma verilmekle yükümlü olunan bilgi, belge ve beyannamelerin verilme sürelerinin ertelenmesi. Diğeri ise devam eden mücbir sebep uygulamasına ilişkin olarak 7256 ve 7326 Sayılı Kanunlar kapsamındaki yapılandırma taksit ödeme sürelerinin yeniden belirlenmiş olması.

YÜKÜMLÜLÜKLERE ERTELEME

Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde 31/07/2023’te sona erecek olan mücbir sebep hali 30/11/2023’e uzatıldı. SGK, deprem nedeniyle prim borçlarının ödenme süreleri ile kuruma verilmekle yükümlü olunan bilgi, belge ve beyannamelerin verilme sürelerinde ertelemeye gitti. Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde faaliyet gösteren işverenler tarafından;

- 06/02/2023 ila 30/11/2023 arasında, 5510 sayılı Kanuna göre vermekle yükümlü oldukları her türlü bilgi, belge ve beyannamelerin (iş kazaları ile meslek hastalıkları bildirimleri dahil) 15/12/2023’e kadar (bu tarih dahil) Kuruma verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş sayılacak.

- 06/02/2023’ten önce ödeme süresi dolmuş mevcut prim borçları ile 2023 yılı ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos eylül, ekim aylarına ait prim borçları (ayların 15 ila 14 döneminde işlem gören işyerleri için 2022 aralık ayı, 2023 yılı ocak, şubat, mart, nisan ve mayıs, haziran, temmuz, ağustos ve eylül ayları) gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaksızın 29/12/2023’e kadar (bu tarih dahil) ertelenecek.

- Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da faaliyet gösteren meslek mensuplarıyla 06/02/2023 itibarıyla aracılık ve sorumluluk sözleşmesi bulunan ve Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya dışında işyeri bulunan işverenlerin 2023 ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekime ilişkin muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin “SGK Bildirimleri” kısmının 15/12/2023’e kadar (bu tarih dahil) verilmesi ve tahakkuk edecek prim borçlarının 29/12/2023’e kadar (bu tarih dahil) ödenmesi halinde söz konusu yükümlülükler yasal süresinde yerine getirilmiş sayılacak.

- Ödeme vadesi geçmiş borçları yeniden yapılandırılmış veya tecil ve taksitlendirilmiş olup, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde yerler için 06/02/2023 itibarıyla yapılandırma / taksitlendirme işlemleri bozma koşuluna girmemiş işveren, sigortalı ve hak sahipleri ödeme vadesi 06/02/2023 ila 30/11/2023 arası sona eren taksitlerini 29/12/2023’e kadar (bu tarih dahil) öderse yasal sürede ödenmiş sayılacak.

- Fazla veya yersiz ödemeler ve kamu zararlarından kaynaklanan kurum alacaklarından 06/02/2023 itibarıyla yapılandırma/taksitlendirme işlemleri bozma koşuluna girmemiş ve ödeme süresi dolmuş mevcut alacaklar ile 30/11/2023’e kadar tahakkuk edecek olan alacakların son ödeme tarihi ilgili mevzuatı gereği gecikme zammı uygulanmaksızın 29/12/2023’e (bu tarih dahil) ertelenecek.

YAPILANDIRMA İÇİN ÖDEME SÜRESİ

27.07.2023 tarih ve 32261 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 7405 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 6 Şubat depremi devam eden mücbir sebebe istinaden, 7256 ve 7326 sayılı Kanunlar kapsamındaki yapılandırmalarda taksit ödeme süreleri yeniden belirlendi.

Bu anlamda, yapılandırma kapsamındaki alacaklı idarelere 06.02.2023 ila 30.11.2023 arasında ödenmesi gereken taksitlerinden (ödeme süresinin son günü mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe rastlayanlar dâhil);

- Birincisinin ödeme süresi, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen ayda,

- Sonraki taksitlerin ödeme süreleri de bu ayı takip eden ikişer aylık dönemler halinde,

- Aylık taksitler halinde ödenmesi gereken taksitler ise mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen aydan başlayarak aylık taksitler halinde ödenmek üzere uzatıldı.

ISINMA YARDIMI...

SGK’nın deprem bölgeleri için bu tür düzenlemeleri çok önemli. Daha genel bir konuda daha hatırlatma yapmak isterim. Yine SGK tarafından hayata geçirilen ısınma yardımı istisnası sona erdi. 7420 sayılı kanunun geçici 1.maddesi gereğince çalışanın prime esas kazancına ek olarak yapılan ısınma yardımında 1.000 TL’yi aşmayan ödemeler için gelir vergisi ve SGK istisnası getirilmişti. Bu istisna, kanunun yürürlüğe girdiği 9 Kasım 2022’den 30 Haziran 2023’ün sonuna kadar geçerli olduğundan, temmuzdan itibaren ödenen ısınma yardımları için istisna uygulanmayacak. Bu anlamda, temmuzdan itibaren ısınma yardımları için gelir vergisi ve SGK istisnası söz konusu olmayacak.

Cem Kılıç

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/deprem-bolgesi-icin-yeni-sgk-adimlari-6983599?sessionid=3

Değerli okurlar, bir önceki yazımda uzlaşma müessesesi konusunda sıkça sorulan soruları listelemiş ve uzlaşamama tutanaklarında idarenin son teklifinin tutanağa yansıtılmamasını eleştirmiş, son teklifin olduğu gibi tutanağa yansıtılmasının, kanunla mükellefe verilen, sonradan son teklifi kabul imkânının kullanımını artırabileceğine işaret etmiştim.

Bugün de mükellefler için oldukça önemli bir imkân olan uzlaşma sürecinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusundaki düşüncelerimi satır başları itibariyle özetlemeye, listelemeye çalışacağım.

Uzlaşma süreci nasıl yönetilmeli?

 -Konuya ilişkin yargı kararları (olumlu-olumsuz) taranmalı.

-Konuya ilişkin (olumlu - olumsuz) müktezalar taranmalı.

-Literatür (basılı veya dijital)taranmalı.

-Avukatlık masrafları da dikkate alınarak finansal (dava açmaya değer mi değmez mi)değerlendirme yapılmalı.

-Kuvvetli - zayıf yanlar analizi yapılmalı.

-Dava kaybedilir ve toplam tutar birikmiş faizi ile ödenmek zorunda kalınırsa işletme zora girer mi değerlendirmesi yapılmalı.

-Değerlendirmede, davanın ilk mahkemelerde kaybedilmesi halinde (sonradan dava lehe dönse bile ödeme yapılıp daha sonra bir üst mahkeme kararı ile ödenen tutar geri alınana kadar) karşı karşıya kalınabilecek finansman ihtiyacı dikkate alınmalı.

-Mali İdarenin aynı konuda uzlaşmada takındığı tavır araştırılmalı ve bilinebiliyorsa değerlendirmelerde dikkate alınmalı.

-Mali İdarenin veya uzlaşma biriminin uzlaşmalarda aldığı güncel-genel tavır dikkate alınmalı.

-Uzlaşma sırasında idareye yapılacak teklif ve olası karşı tekliflerle ilgili çoklu olasılık tavır planı yapılmalı.

-Uzlaşmaya şirket adına kimlerin- neden katılacağı planlanmalı.

-Uzlaşmaya katılacaklara verilecek yetki sınırı, olası karşı teklif tahminleri göz önüne alınarak önceden belirlenmeli.

-Uzlaşma sırasında gelişecek durumlara karşı toplantıya katılmayan yetkililerle temas / karar süreci planlanmalı.

-Uzlaşma komisyonuna sunulacak uzlaşma argüman dosyası hazırlanmalı. 

-Uzlaşma toplantısı için sunum hazırlanmalı, kimin neleri anlatacağı önceden belirlenmeli.

-Uzlaşma veya uzlaşmamaya kimlerin karar vereceği, şirket yetki şeması dikkate alınarak belirlenmeli ve sürece dahil edilmeli.

-Hazırlık ve değerlendirme sürecine mali işler bölümü, hukuk bölümü, şirketin mali danışmanları ve konunun yargıya taşınması halinde takip edecek avukatlar da mutlaka dahil edilmeli.

-Halka açık bir şirketse (Türkiye'de veya yurt dışında) gereken bildirimler, raporlarında ayırmaları gereken karşılıklar konusu değerlendirilmeli.

-Bağımsız denetime tabi bir şirketse, inceleme sonucu yapılacak tarhiyatın denetim raporlarına olası etkisi değerlendirilmeli.

-Bankaların konuya olası reaksiyonu hesap edilmeli.

-Konunun basına yansıması halinde olası etki konusu değerlendirilmeli.

-İnceleme dışındaki yıllarda da aynı eleştiri ile karşı karşıya kalındığında oluşacak tablo da dikkate alınmalı.

-Eleştiri konusu yapılan uygulamaya cari yılda da devam ediliyorsa ne yapılacağı hususu da değerlendirilmeli.

-Eleştiri konusu sektörel bir uygulama mı?

-Sektörde başka inceleme olmuş veya oluyor mu? Varsa aynı konudaki incelemelerin akıbeti ne olmuş?

-Aynı konuda (sektör dışında) inceleme var veya sonuçlanmış mı? Akıbeti ne olmuş?

-Yapılan inceleme/eleştiriye karşı sektör veya piyasanın değerlendirmesi nedir?

-Konu oda, birlik, dernek vb. kuruma taşınmış mı? Taşınmalı mı? Nasıl? Kimler tarafından?

-Konuya ilişkin olarak Mali İdare ile görüşmeler yapılmış, yapılıyor mu?

-Uzlaşma dışındaki tüm kullanılabilecek yollar değerlendirmede dikkate alınmalı.

-Uzlaşmama ihtimaline karşı dava hazırlıkları da bir yandan başlatılmalı.

-Uzlaşamama halinde davayı yürütecek avukatın, uzlaşma görüşmesi öncesinde, konu ile ilgili değerlendirmesi (davanın kazanılabilme veya kaybedilme ihtimali ve nedenleri konusunda yazılı görüşü) alınmalı.

-Yapılan tarhiyatın devreden zarar, devreden KDV’ye etkisi gibi, uzlaşma halinde oluşacak dolaylı mali etkiler de göz önüne alınmalı.

-Uzlaşmanın tekerrür etkisi dikkate alınmalı.

-Konuyu yargıya taşıyıp biran önce yargıda netleştirme süreci mi başlatılmalı? Veya bu konuyu yargıya götürmek için en avantajlı keyz bu mu?

-Bu konuda uzlaşıp, daha sonra ihtirazi kayıtla beyan suretiyle mi konuyu yargıya taşısak?

-Bu konuda uzlaşıp ödeyip aynı konuda ön fiyat anlaşması sürecini başlatabilir miyiz?

-Bu konuda uzlaşıp ödeyip, Gelir İdaresi’nden yazılı görüş (mükteza) talebinde bulunabilir miyiz? Gelir İdaresi'nden bu konuda incelemede karşı karşıya kalınan yaklaşım dışında bir sonuç alabilme ihtimali var mı?

-Uzlaşmanın iyi mükellef indirimine etkisi de dikkate alınmalı. Zeki GÜNDÜZ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/uzlasmaya-nasil-hazirlanmali-ve-karar-verilmeli/699918

Kıymetli okurlarım bugün 06 Şubat 2023 günü 11 ilimizde yaşanan ve yüzyılın felaketi olarak da adlandırılan depremler nedeniyle, kanuni defter ve belgeleri yok olan deprem bölgesindeki vergi mükelleflerimizin gerek Ticaret Kanunu gerekse Vergi Usul Kanunu yönünden büyük önem arz eden ZAYİ BELGESİ müracaatlarına ilişkin önemli bir hatırlatmayı yapmak için bu yazımı kaleme aldım.

Yazımızın en sonunda da vurgu yapacağımız hususu şimdiden de söylemekte yarar var. “ 6 Şubat 2023 Depremleri nedeniyle kanuni defter ve belgeleri yok olan mükellefler Zayi Belgesi müracaatlarını en geç 31 Temmuz 2023 günü sonuna kadar, ilgili Ticaret Mahkemesine veya İl veya İlçe Kurullarına yapılması gerekmektedir. 

Yazımızın siz değerli okuyucularıma yararlı olması dileklerimle…

Zayi Belgesi Nedir ve Niye Alınır?

Zayi Belgesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7 inci maddesi uyarınca talep edilen bir belge olup, kullanılması, muhafaza ve ibrazı zorunlu olan kanuni defter ve belgelerin mükellefin iradesi dışında kaybolduğunu (bir başka ifade ile zayi olduğunu) ispat ve tevsik etmek için alınması gerekli bir belge olarak belirtilebiliriz.

Kanuni defter ve belgeleri elinde olmayan sebeplerle zayi olan mükellefler, zayi belgesi için müracaat etmediğinde ve zayi belgesi almadığında, daha sonradan yetkili makamlar tarafından kanuni defter ve belgeler talep edildiğinde bu kanuni defter ve belgelerin kendi iradesi dışında kaybolduğu hususu tevsik ve ispat olunamayacak ve söz konusu kanuni defter ve belgeleri muhafaza etmemiş ve ibrazdan kaçınmış durumuna düşebilecektir. Bu fiiller gerek idari gerekse hürriyeti bağlayıcı cezalar gerektirebilecek sonuçları olabilmektedir.

Bu nedenle, mükellefin iradesi dışında kanuni defter ve belgeler zayi olduğunda, mutlaka ilgili makamlara süresinde başvurup kendisine bir zayi belgesi verilmesi talep edilmeli ve bu zayi belgesi kanuni defter ve belgeleri talep eden ilgili makamlara sunulabilmelidir.

Zayi Belgesi İçin Müracaat Süresi Nedir?

Bu konuda genel hüküm Türk Ticaret Kanunu (TTK)  82/7 nci maddesinde aşağıdaki şekilde yer almaktadır:

“Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.”

Türk Ticaret Kanununa göre zayi belgesi müracaatı için son tarih; ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren en geç 30 gün ve müracaat yeri yetkili Mahkemedir.

Deprem Bölgesindeki Mükelleflerin Zayi Belgesi Müracaatları İçin Özel Bir Süre Belirlenmiş Midir? 

Yaşanan depremin büyüklüğü, bulunduğu illerde pek çok kamu kurum ve kuruluşunun da faaliyetlerini olumsuz etkileyecek boyutu ve en nihayetinde çok sayıda mükellefi doğrudan etkilemesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremler için TTK 82/7 de belirtilen genel hükme ilave olarak yeni ve daha kapsamlı bir düzenleme hayata geçirilmiştir. Söz konusu düzenleme 7740 Sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 22 nci fıkrasında yer almakta olup, hükmüne aşağıda yer verilmiştir:

 “(22) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ve 213 sayılı Kanuna göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgeleri 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremler nedeniyle zayi olan mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme bu talebi ivedilikle görüşür ve gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Ancak bu yerlerde bulunan mükellefin il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Defter veya belgelerinin iş yerinde veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetkili meslek mensubunun faaliyetlerini yürüttüğü yerde zayi olduğunu beyan eden mükellef, ilgili mahkemeye veya il/ilçe idare kuruluna başvurduğunu gösteren belge ile yeni defterlerin açılış onayını notere yaptırabilir. Şu kadar ki ilgili mahkeme veya kurullarca defter ve belgelerin zayi olmadığına karar verilmesi halinde mükellef, defter ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Bu fıkra kapsamında yapılan yeni defterlerin tasdiki işleminden 492 sayılı Kanun hükümlerine göre noter harcı, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre her ne adla olursa olsun noterlik ücreti alınmaz. 6102 sayılı Kanun ve 213 sayılı Kanun kapsamında tutulması ve tasdiki zorunlu olup elektronik ortamda tutulan defterlerden, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından muhafaza edilen ya da muhafaza edilmek üzere anılan Bakanlığa elektronik ortamda iletilen defterler bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Mükelleflerin talebine istinaden bu defterlerin teslimine ilişkin usul ve esaslar, Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.”

Bu düzenleme kanuni düzenleme olup, söz konusu sürenin uzatılmasına ilişkin olarak ilgili Kanunda ayrı bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle yeni bir yasal düzenleme olmadığı müddetçe deprem bölgesindeki mükellefler ZAYİ BELGESİ müracaatlarını en geç 31 Temmuz 2023 günü sonuna kadar, yetkili Mahkemeye ya da (ilgili kanuni düzenlemede yer verilen yeni imkân çerçevesinde) İl veya İlçe İdare Kurullarına yapmaları gerekmektedir.

İlgili yasal düzenlemede de belirtildiği üzere konuya ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No: 2)” ile detaylı olarak düzenlenmiştir. Genel Tebliğe  https://www.gib.gov.tr/node/168675  linkinden ulaşılabilecektir.  Genel Tebliğin “Mükelleflerin Tutulması Zorunlu Defterleri ile Kullanmak Mecburiyetinde Bulunduğu Belgelerinin Depremlerde Zayi Olması” başlıklı altıncı bölümünde detaylı açıklamalara yer verilmiştir. Genel Tebliğde de açıkça, defter ve belgeleri depremler nedeniyle zayi olan mükelleflerin 31 Temmuz 2023 günü sonuna kadar Zayi Belgesi müracaatlarını yapması gerektiği belirtilmiştir. 

Zayi Olan Defterler Yerine Yeni Defterler Hangi Süre İçinde Tasdik Ettirilerek Kullanılması Gerekmektedir?

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No: 2)” nde konuya ilişkin özel bir açıklamaya yer verilmiştir.

“(2) Defterlerinin işyerinde veya 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca yetkili meslek mensubunun faaliyetlerini yürüttüğü yerde zayi olduğunu beyan eden mükellef, ilgili mahkemeye veya il/ilçe idare kuruluna başvurduğunu gösteren belge ile yeni defterlerin açılış onayını/tasdikini notere yaptırabilecektir.

(3) Deprem nedeniyle defterleri zayi olan mükellefler, söz konusu defterlerini kullanmaya başlamadan önce ve her halükarda mücbir sebebin sona erdiği tarihten itibaren en geç 15 gün içinde yeni defter tasdik ettirerek bu defterleri tutacaklardır.”

Yer verilen bu açıklamalarda dikkat çeken önemli hususlar;

  • Yeni defter tasdiki için ZAYİ BELGESİ müracaatının zorunlu olduğu,
  • Yeni defterlerin kullanılmaya başlanmadan önce tasdikinin zorunlu olduğu ancak bu sürenin her halükârda MÜCBİR SEBEBİN SONA ERDİĞİ tarihten itibaren 15 inci günün sonunu geçemeyeceği.


Deprem Nedeniyle İlan Edilen Mücbir Sebep Hali Ne Zaman Sona Eriyor?

Depremin meydana gelmesinden hemen kısa bir süre içinde (08/02/2023) Hazine ve Maliye Bakanlığınca, 11 ilimiz ve Sivas ilinin Gürün ilçesinde 6/2/2023 ila 31/7/2023 tarihleri arasını mücbir sebep hali olarak kabul edileceğini ve bu sürelere ilişkin beyanname ve bildirimlerin 15 Ağustos 2023 günü sonuna kadar verilmesi gerektiğini ve bu beyanlar üzerine tahakkuk edecek vergilerin de 31 Ağustos 2023 günü sonuna kadar ödenmesi gerektiği belirtilmişti. ( https://www.gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-kahramanmarasta-meydana-gelen-depremden-etkilenen-yerler-icin)

Aynı mücbir sebep hali kapsamına 14/2/2023 tarihli duyurusu (https://www.gib.gov.tr/kahramanmaras-ilinde-meydana-gelen-depremden-etkilenen-elazig-ili-icin-ilan-edilen-mucbir-sebep) ile Elazığ ili  ve 21/2/2023 tarihli duyurusu ile (https://www.gib.gov.tr/kahramanmaras-ilinde-meydana-gelen-depremden-etkilenen-sivas-ili-gurun-ilcesinde-ilan-edilen-mucbirSivas ilinin Gürün ilçesi dahil edilmişti.

Yaklaşan 31 Temmuz 2023 tarihinden önce (28.7.2023 tarihinde) Hazine ve Maliye Bakanlığı yeni duyurusu ile (https://www.gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-kahramanmarasta-meydana-gelen-depremlerden-etkilenen-yerler) 31 Temmuz 2023 te sona erecek mücbir sebep halinin; sadece Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için 30.11.2023 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmış olduğu belirtilmiştir.

Bu yönüyle;

  • Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için mücbir sebep hali 30 Kasım 2023 günü sonuna kadar devam etmekte,
  • Ancak Adana, Diyarbakır, Elâzığ, Gaziantep (İslahiye ve Nurdağı ilçeleri hariç), Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün ilçesinde mücbir sebep hali 31 Temmuz 2023 günü sonu itibariyle sona ermiş olacaktır. Bu illerdeki mükelleflerin mücbir sebep hali ilan edilen dönem aralığına ilişkin verilmesi gereken vergi beyan ve bildirimlerini 15 Ağustos 2023 günü sonuna kadar vermeleri ve tahakkuk edecek vergilerini de 31 Ağustos 2023 günü sonuna kadar ödemeleri gerektiği hususunu hatırlatmakta yarar görüyoruz.

 

Mücbir Sebep Hali Durumu Zayi Belgesi Müracaat Süresini Uzatır mı?

Kıymetli okurlar, deprem bölgesindeki mükelleflerin zayi belgesi müracaatlarına ilişkin özel düzenleme yukarıda da belirttiğimiz üzere 7440 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 22 inci fıkrasında yer almakta olup, bu süre 31 Temmuz 2023 olarak açıkça belirtilmiş ve ayrıca bu sürenin uzatılma yetkisi kanunda yer verilmemiştir.

Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan mücbir sebep hali duyurularında vergi beyan ve bildirimlerine ilişkin uzayan sürelere ilişkin açıklamalarda bulunulmuş, zayi belgesi müracaatlarına ilişkin ise herhangi bir açıklama yer almamaktadır.

Bu nedenle mücbir sebep hali süresinin zayi belgesi müracaatları için öngörülen süreye herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Bu yönüyle deprem bölgesinde yer alıp, kanuni defter ve belgeleri deprem nedeniyle zayi olan tüm mükelleflerin 31 Temmuz 2023 günü sonuna kadar yetkili birimlere (Mahkemeye ve İl veya İlçe İdare Kurullarına) müracaatta bulunmaları büyük önem arz etmektedir. Bizden hatırlatması.

Kanuni Defterlerini Elektronik Ortamda Tutmakta Olan Mükellefler Nasıl Bir Yol İzleyecek?

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No: 2)’nin “Elektronik ortamda tutulan defterleri depremler nedeniyle zayi olan mükelleflerin yapacakları işlemler” başlıklı 16 ncı maddesinin bu üçüncü fıkrasında,

“(3)… e-Defter uygulamasına dahil olup 7440 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin yirmi ikinci fıkrası uyarınca 6/2/2023 tarihinde vuku bulan depremlerde e-Defter (yevmiye defteri ve defteri kebir) dosyaları zayi olan mükelleflerden 2020/Ocak ila 2023/Ocak aylarına (bu aylar dâhil) ilişkin e-Defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarının ikincil kopyalarını muhafaza edilmek üzere Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemlerine iletenler, söz konusu e-Defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarını, zayi belgesi aranmaksızın, www.edefter.gov.tr adresinde yayımlanan e-Defter Uygulama Kılavuzunda açıklanan usullere uygun olarak e-Defter uygulaması üzerinden 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) indirebileceklerdir.”

açıklamalarına yer verilmiştir. Burada da önemli tarih 31 Temmuz 2023 günü. 

Buna göre 6/2/2023 tarihinde vuku bulan depremler dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep ilan edilen yerlerde (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas ili Gürün ilçesinde) deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerden, 2020/Ocak ila 2023/Ocak aylarına (bu aylar dâhil) ilişkin e-Defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarının ikincil kopyalarını muhafaza edilmek üzere Başkanlık bilgi işlem sistemlerine iletenler; mali mühürleri/elektronik imzaları ile e-Defter uygulamasına giriş yaparak “e-Defter Saklama Listesi” bölümünden dönem seçmek suretiyle bahse konu e-Defterlerini 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dahil) indirebileceklerdir.

Bu sürenin geçirilmemesi ve belirtilen tarihten önce, depremler nedeniyle e-Defter ve Berat dosyaları zayi olan mükelleflerce GiB sistemlerinden ikinci nüshaları indirip tekrar muhafaza etmeye başlamaları önem arz etmektedir.

Zayi belgesi alınmasını gerektirecek durumların ülkemizde yaşanmaması dileğimle…

Abdullah KİRAZ
Yeminli Mali Müşavir

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/deprem-nedeniyle-zayi-belgesi-basvurularinda-son-gun-31-temmuz/702594

12 Mart 2023 tarihinde 7440 sayılı Kanunun Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla başlayan “Yüzyılın Vergi Affı ve Borç Yapılandırması”na ilişkin başvuru süreci 3 Temmuz 2023 Pazartesi günü sona ermişti. Söz konusu borç yapılandırması ve matrah/vergi artırımı başvurularına ilişkin peşin veya taksitle ödemede ilk 2 taksitin ödemesinde son gün ise, 31 TEMMUZ 2023 PAZARTESİ, yani BUGÜN!

Peşin veya ilk 2 taksitin bugün ödenmesi şart!

Borç yapılandırması ve matrah/vergi artırımları için peşin ödeme seçeneğini tercih edenlerin peşin ödemenin tamamını, taksitli ödemeyi tercih edenlerin ise 1 ve 2. taksit tutarlarını bugün gün sonuna kadar ödemeleri gerekiyor. Çünkü, 7440 sayılı Kanunun getirdiği imkan ve kolaylıklardan yararlanılabilmesi için gerek peşin tutarın gerekse taksitle ödemede ilk 2 taksit tutarının yasal süresinde yani bugün gün sonuna kadar ödenmesi şart!

İlk 2 taksit ödemesi neden aynı tarihe denk geldi?

Son birkaç gündür en çok sorulan soru bu. İlk 2 taksit ödemesinin aynı tarihe rastlaması bilerek yapılmış bir şey değil. Ancak, bu durum daha önceden öngörülüp engellenebilirdi!

7440 sayılı Kanunda borç yapılandırması ve matrah/vergi artırımında başvuru süresi 31 Mayıs, ilk taksit ödeme süresi ise 30 Haziran 2023 olarak belirlenmiş, Cumhurbaşkanımıza da başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini 1 ay uzatma konusunda yetki verilmişti.  

Sayın Cumhurbaşkanımız bu yetkisini kullanarak, başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini 1 ay uzattı, yeni başvuru süresi 30 Haziran (bu tarih resmi tatile rastladığından 3 Temmuz), ilk taksit ödeme süresi ise 31 Temmuz 2023 oldu (7300 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı). Süre uzatımına ilişkin yetki, başvuru ve ilk taksit ödeme süresi ile sınırlı bulunduğundan, sonraki taksitlerin ödeme sürelerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Dolayısıyla, taksitle ödemede 1 ve 2. taksitlerin ödeme süresi aynı ayda birleşti, bu 2 taksitin bugün gün sonuna kadar ödenmesi gerekiyor.

Ödeme süresi uzatılabilir mi?

Hayır, peşin veya ilk 2 taksitin ödeme süresinin uzatılması gibi bir durum şu an için mümkün bulunmuyor. Çünkü, bu sürenin uzatılabilmesi için 7440 sayılı Kanunda değişiklik yapılması gerekiyor. TBMM 1 Ekim 2023 tarihine kadar tatil olduğu için, yeni bir Kanun çıkarılması ve bu sürenin uzatılması mümkün görünmüyor.

Ayrıca, 7440 sayılı Kanun’la verilen yetkiyi Sayın Cumhurbaşkanımız kullandı, başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini 1 ay uzattı. Söz konusu Kanunda, Cumhurbaşkanımıza bu süreleri yeniden uzatması için verilmiş başkaca bir yetki de bulunmuyor.

Dolayısıyla, mevcut koşullarda söz konusu sürenin yeniden uzatılması gibi bir durum söz konusu değil.

Borç yapılandırmasına hangi kolaylıklar sağlandı?

Hemen belirtelim, borç yapılandırmasında ana parada herhangi bir indirim yapılmıyor. Buna karşılık, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi ziyaı cezası ve bu cezaya ilişkin gecikme zammının tahsilinden vazgeçiliyor, gecikme zammı ve gecikme faizinin yerine Yİ-ÜFE oranı olarak belirlenen yıllık yüzde 9 oranında bir faiz hesaplanıyor. Yapılandırılan borç tutarının peşin olarak ödenmesi halinde, bu şekilde hesaplanan Yİ-ÜFE faiz tutarının yüzde 90’ı da siliniyor.

Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında, yüzde 50’sinin ödenmesi şartıyla kalan yarısının tahsilinden vazgeçiliyor.

İdari ve adli para cezalarında ise, ana parada indirim yapılmıyor, bunlara işleyen faiz veya gecikme zammının yerine Yİ-ÜFE oranı olarak belirlenen yıllık yüzde 9 oranında bir faiz hesaplanıyor. Ödemenin peşin yapılması halinde ise, idari para cezalarından yüzde 25, bunlara ilişkin olarak hesaplanan Yİ-ÜFE tutarından ise yüzde 90 oranında indirim yapılıyor.

Yapılandırılan borç, sadece fer’i alacak ise hesaplanan Yİ-ÜFE tutarından yüzde 50 indirim yapılıyor.

Matrah ve vergi artırımı yapanlara hangi avantajlar sağlandı?

Matrah ve vergi artırımı aslında Maliye’ye karşı bir “kasko sigortası” niteliğinde! Matrah ve vergi artırımı yaparak tahakkuk eden vergiyi ödeyen mükellefler, bazı istisnai durumlar (devir KDV, KDV iadesi, stopaj iadeleri vb.) hariç, matrah ve vergi artırımı yaptıkları yıl veya yıllar için, artırım konusu vergi türleri yönünden “vergi incelemesi yapılmama garantisi” elde ediyorlar. Maliye ise bu garantiyi, matrah ve vergi artırımı nedeniyle tahakkuk eden verginin ödenmesi karşılığında veriyor. Yani, mükellefler, artırım yapılan yıllarla ilgili düşük tutarda bir “sigorta primi” ödeyerek, vergi incelemesinden kurtulabiliyorlar. Ayrıca, matrah veya vergi artırımı sonucu tahakkuk eden verginin peşin ödenmesi halinde, yüzde 10 indirim uygulanıyor.

Peşin veya ilk 2 taksiti ödeyemeyenleri bekleyen tehlike!

Borç yapılandırması ve matrah/vergi artırımlarına ilişkin peşin ödemeyi veya ilk 2 taksit ödemesini yapamayanları ciddi yaptırımlar bekliyor.  

Borç yapılandırmasında peşin veya ilk 2 taksit ödemesini bugün yapamayanlar, yapılandırma haklarını kaybedecekler, borçları yapılandırma öncesi haline gelecek.

Matrah ve vergi artırımı yapıp da tahakkuk eden vergiyi peşin veya taksitle ödemede ilk 2 taksitini bugün ödeyemeyenler, Maliye’ye karşı kazandıkları kasko sigortasını kaybedecekler, üstüne tahakkuk eden vergiyi de ödemek zorunda kalacaklar. Daha bitmedi, durup dururken Maliye tarafından ilk incelenecek mükellefler listesine de dahil olacaklar.

Bugün ödeme yapamayanların başka bir kurtuluşu var mı?

Olmaz olur mu, elbette var!

Önceki yapılandırma düzenlemelerinde yoktu ancak, ilk defa 7440 sayılı Kanuna TBMM aşamasında eklenen bir düzenleme ile, bu durumda olan mükelleflere sürpriz bir hak daha tanındı: Katsayısız Özel Ödeme!

Yapılan düzenlemeye göre, peşin veya taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi ve ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, hesaplanan tutarların tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla katsayı uygulanmaksızın Kanundan yararlanılabiliyor. Ayrıca, ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların süresinde ödenmesi ve kalan taksitlerin tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmıyor (7440 sayılı Kanun, Mad. 9/6).

Dolayısıyla, peşin veya ilk 2 taksit ödemelerini 31 Temmuz 2023 Pazartesi günü sonuna kadar yapamayan mükellefler, hesaplanan tutarların tamamını 31 Ağustos 2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) geçen süre için hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödemeleri şartıyla katsayı uygulanmaksızın Kanundan yararlanabilecekler. Ancak, bu durumda yukarıda belirttiğimiz peşin ödeme indirimlerinden yararlanılamayacak!

Bize göre, söz konusu ödemelerini bugün yapamayacak olanlara 31 Ağustos’a kadar tanınan süre oldukça makul ve mantıklı. Gerçekten büyük bir şans! Kaçırmamakta fayda var. 

Abdullah TOLU

Abdullah TOLU
Vergi Kurdu

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/pesin-veya-ilk-2-taksitin-odenmesi-icin-son-gun/702625

Bu tebliğin amacı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesi kapsamında sermayenin kaybı ve borca batık olması durumlarında uyulacak usul ve esasları düzenlemektir.

Bu tebliğ, anonim ve limitet şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsamaktadır.

Söz konusu tebliğ 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 210’uncu maddesinin birinci fıkrası ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 446’ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tebliğin 4’üncü maddesinde yer alan,

a) Aktif: Şirketin sahip olduğu dönen ve duran varlıkları,

b) Ara dönem finansal tablo: 3, 6 ve 9 aylık dönem sonları itibarıyla hazırlanmış finansal tabloları,

c) Borç: Öz kaynaklar hariç şirketin aktiflerini finanse ettiği kaynakları,

ç) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu,

d) Kanuni yedek akçe: Kanunun 519’uncu maddesinde düzenlenen yedek akçeyi,

e) Ortak: Anonim şirketlerin pay sahiplerini, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ortaklarını,

f) Serbest yedek akçe: Kanuni yedek akçelerin sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçeleri,

g) Şirket: Anonim ve limitet şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri,

h) Sözleşme: Anonim şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin esas sözleşmesini, limitet şirketlerin şirket sözleşmesini,

ı) Yönetim organı: Anonim şirketlerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunu, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi veya yöneticileri ifade eder.

Genel kurulun toplantıya çağırılması

1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde yönetim organı, genel kurulu hemen toplantıya çağırır. Genel kurulun gündem maddeleri arasında, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının karşılıksız kaldığı belirtilir.

2) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı durumlarda farklı bir gündem ile toplantıya çağrılmış olsa dahi bu husus genel kurulda görüşülür.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul

1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması durumu zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısına eşit veya bu tutardan çok ve üçte ikisinden az olmasıdır. Bu durumda yönetim organı, genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

2) Yönetim organı, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal yönden bulunduğu durumu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatır. Bu hususta genel kurula rapor da sunulabilir.

3) Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar.

4) Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul

Zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul;

a) Kanunun 473 ve 475’inci maddelerine göre sermaye azaltımı yapılmasına,

b) Sermayenin tamamlanmasına,

c) Sermayenin artırılmasına karar verilir.

Sermayenin azaltılması

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalan şirketin genel kurulu, kalan sermayeyle yetinmeye karar verdiği takdirde sermaye azaltımı kanunun 473 ve 475’inci maddelerine göre yapılır. Sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içerisinde korunması şartıyla, sermaye asgari sermaye tutarına kadar indirilebilir.

Bu madde kapsamında yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı, alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir.

Sermayenin tamamlanması

Sermayenin tamamlanması, bilanço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez.

Sermayenin tamamlanmasında, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından kanunun 421’inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, limitet şirketler bakımından ise 603 ve devamı maddeleri uygulanır. Sermayenin tamamlanamaması, bazı ortakların kendi istekleriyle tamamlama yapmasına engel oluşturmaz.

Bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemeler öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır ve takip edilir. Veysi SEVİĞ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/6102-sayili-ttknin-376nci-maddesinin-uygulanmasina-iliskin-usul-ve-esaslar-hakkinda-teblig/702606

Koronavirüs salgını ile beraber uzaktan çalışma modeli çalışma hayatında yaygınlaştı. Pandemi süresince uzaktan çalışma ile işlerini sürdüren işletmelerin birçoğunda uygulamanın önemli oranda kalıcı olduğundan söz edebiliriz. Uzaktan çalışmayı geniş anlamda, çalışanın evinde ya da işverenin işyeri dışında kendi belirlediği bir yerde ücret karşılığı iş görmesi olarak tanımlayabiliriz. Aslında uzaktan çalışma günümüz teknolojik gelişmeleri ile pandemi sürecinin gereksinimlerinin çakışması ile doğdu. Teknolojik iletişim araçlarının öne çıktığı model, kriz anında doğdu ancak kalıcı olacağa benzer. Dolayısıyla uzaktan çalışma ile ilgili süreçler / sorunlar gündemden düşmeyecek gibi.

Uzaktan çalışmanın ortaya konabilmesi için iş sözleşmesi yapılması şart. Uzaktan çalışma sözleşmesinin unsurlarını sıraladığımızda:

Uzaktan çalışma sözleşmelerinin yazılı olması,

Yapılacak sözleşmede işçinin yapacağı işin açıklanması,

İşin; ne kadar süreceği, çalışma saatleri, nerede yapılacağının, nasıl yapılacağının belirlenmesi, fazla çalışma yapılacak ise ilgili mevzuat hükümlerine göre talep ve kabul yapılması,

Uzaktan çalışma sözleşmesinde işin bir bölümünün uzaktan, bir bölümünün de işyerinde yapılması durumu varsa; sözleşmede hangi sürelerin uzaktan çalışmaya tabi olduğuna yer verilmesi,

İş karşılığı ödenecek ücret tutarı ile ücret ödeme kanalının belirlenmesi,

İşverence işçiye teslim edilecek çalışma araçlarına (özellikle teknolojik cihazlara) ait bilgilere ve sorumluluklara değinilmesi,

Faaliyet için kullanılan araçların işveren tarafından sağlanması durumunda kullanım koşullarının netleştirilmesi,

Uzaktan çalışmanın mümkün olabilmesi için kullanılacak iletişim kanalının ve iletişim sıklığının seçilmesi,

Uzaktan çalışmadan doğacak zorunlu giderlerin işveren tarafından karşılanması konusunun düzenlenmesi gerekmektedir.

Uzaktan çalışma, işverenin iş sağlığı ve güvenliği sorumluluklarını ortadan kaldırır mı?

Uzaktan çalışma modeli, işverence sağlanması gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini zorunlu kılmaktadır. Uzaktan çalışmanın konusunu oluşturan işin niteliği çerçevesinde önlemlerle ilgili çalışan bilgilendirilmelidir. Gerekli eğitimler verilmelidir. Sağlık gözetimi yapılmalı ve işverence sağlanan ekipmanla ilgili iş güvenliği tedbirlerini alınmalıdır. Aksi halde işverenin sorumluluğu doğacaktır. Bunların yanı sıra biyolojik etkilere açık, tehlikeli kimyasal ve radyoaktif maddelerin söz konusu olduğu işlerin uzaktan çalışma ile yapılaması olanaklı değildir.

İşyerinde çalışması süren bir işçinin uzaktan çalışmaya geçişi yapılabilir mi?

Hali hazırda işyerinde çalışan işçinin iş sözleşmesi, uzaktan çalışma sözleşmesine dönüşebilir. Ancak işçinin ve işverenin anlaşması gerekli. İşçinin yazılı talebi, işverence değerlendirilir. 30 gün içinde yapılacak değerlendirmede; yapılacak işin ve işçinin özelliği göz önüne alınarak, yanıtlanmalıdır. Uygun görülmesi durumunda uzaktan çalışma sözleşmesi düzenlenmesi gerekmektedir. Uzaktan çalışmayı seçen ve talebi kabul gören işçi, ilerleyen süreçte yeniden işyerinde çalışmak isteyebilir.

Diğer taraftan, zorlayıcı nedenlerle işyerinin tamamında veya bir bölümünde uzaktan çalışma modeline geçilecekse, işçinin onayı şart değildir.

Uzaktan çalışan sigortalıların SGK’ya bildirimleri

Aylık prim ve hizmet belgesine/muhtasar ve prim hizmet beyannamesine çalışma gün sayısının ne kadarının uzaktan çalışmaya ilişkin olduğu belirtilmelidir. Uzaktan çalışma gün sayısı, fiili çalışma gün sayısını geçemez.

Ulusal bayram ve genel tatil günleri ile ilgili uygulamalarda; uzaktan çalışan sigortalıyla işyerinde çalışan sigortalı arasında bir fark yok. Hakeza yıllık ücretli izin ya da hafta tatiline hak kazanmada da durum aynı. Çalışılmayan hafta tatili günü için ücret tam olarak ödenecek ve SGK’ya yapılan bildirimde prim ödeme gün sayısına dahil edilecektir.

Diğer taraftan uzaktan çalışmalarda sahte sigortalılık şüphesi doğmaması için çalışma olgusu net olarak ortaya konmalıdır. Gerçekte, iş yerinde çalışma olmadan, sigortalı için SGK’ya çalışma gün ve kazancı bildirmeyi sahte sigortalılık olarak adlandırıyoruz. Uzaktan çalışmada, sahte sigortalılık şüphesi doğurmaması için:

Uzaktan çalışma sözleşmesi yapılması, sözleşmenin yapılacak iş ile ilgili tüm unsurları taşıması gerekmektedir. Uzaktan çalışma sözleşmesinde; ücret, yapılacak iş, yapılacak işin süresi ile işveren ve işçi arasındaki bağımlılık hususlarına vurgu yapılması yerinde olacaktır. Özellikle uzaktan yapılan işin kaydının tutulması, ileriki süreçlerde faydalı olacaktır. Sahte sigortayı, gerçek çalışmadan ayıran en önemli unsurlardan biri de sigortalıya ücret ödemesi. Bu nedenle ödemelerin banka kanalıyla yapılması gerekmektedir. Uzaktan yapılan iş ile işyerinin iş kolu kodunun ve sigortalının meslek kodunun uyumlu olması, çalışma ile ilgili soru işaretlerini azaltacaktır.

Bir Soru – Bir Cevap

Engelli çocuğum var. Rapor da aldık. SGK’dan sigorta günü ve emekli yaşında avantajım bulunuyor. Ancak işyerinden ayrılmak zorundayım. Çocuğumun bakımında zorlanıyorum. İsteğe bağlı sigorta ile devam edersem, avantajımı korur muyum?

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu olan kadın sigortalılar için farklı bir düzenleme mevcut. Buna göre; prim ödeme gün sayılarının %25’i, prim ödeme gün sayıları toplamına ekleniyor. Ayrıca prim ödeme gün sayılarının %25’i, emeklilik yaşından düşecektir.

Diğer taraftan isteğe bağlı sigortalı olmanız durumunda da gün sayısı ve emeklilik yaşı ile ilgili kolaylıktan yararlanmaya devam edebilirsiniz. Halil Kağan ÖYKEN

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/uzaktan-calisma-ile-sigortali-olunur-mu-691238h.htm

Cumhurbaşkanı Kararı ile Kahramanmaraş merkezli depremlerde bölgesel kriz gerekçesiyle kısa çalışma uygulanan iş yerleri için kısa çalışma ödeneğinin süresi 7 Ağustos'a uzatıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı karar, 9 Mayıs'tan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.

Karara göre, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun ek 2'nci maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle bölgesel kriz gerekçesiyle 8 Mayıs 2023 tarihine kadar kısa çalışma başvurusunda bulunmuş olan işyerleri için kısa çalışma ödeneğinin süresi, işverenlerin başvurması koşulu ve daha önceden kısa çalışmadan yararlanan aynı işçiler için ve aynı şartları aşmamak kaydıyla, 8 Mayıs ve öncesinde kısa çalışma uygulaması biten işyerleri bakımından 9 Mayıs'tan itibaren (bu tarih dahil), 8 Mayıs'tan sonra kısa çalışma uygulaması biten işyerleri bakımından ise kısa çalışma bitiş tarihini izleyen tarihten itibaren, 7 Ağustos 2023 tarihine kadar yeni bir uygunluk tespiti yapılmasına gerek bulunmaksızın uzatıldı.

"İşsizlik ödeneği süresinden düşülmeyecek"

Türkiye İş Kurumundan (İŞKUR) konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle bölgesel kriz gerekçesiyle 3 ay süreyle kısa çalışma uygulamasının hayata geçirildiği hatırlatıldı.

Bu kapsamda bugüne kadar 110 bin kişiye yaklaşık 937 milyon lira ödeme gerçekleştirildiği bildirilerek, bölgesel kriz gerekçeli kısa çalışma ödeneğinin süresinin 7410 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 9 Mayıs 2023'ten itibaren 3 ay uzatıldığı, böylelikle işverenlere 7 Ağustos 2023'e kadar uygulamadan yararlanma imkanının tanındığı kaydedildi.

Açıklamada, kısa çalışma uygulamasını uzatmak isteyen işverenlerin başvurularının e-Devlet aracılığıyla alınacağı ifade edilerek, "İlk talebi Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığınca uygun görülen işverenlerin işçilerine, yeni bir uygunluk tespiti yapılmaksızın İŞKUR tarafından uzatma ödemeleri gerçekleştirilecektir." bilgisine yer verildi.

Daha önce ödenek için başvuru yapmış ancak henüz inceleme sonucu tamamlanmamış işverenlerin de uzatma başvurusunda bulunabileceği bildirilen açıklamada, bu uzatma başvurularının, ilk talebin inceleme sonucunun uygun görülmesinin ardından işleme alınacağı belirtildi.

Açıklamada, "Ayrıca anılan Cumhurbaşkanı Kararı doğrultusunda bölgesel kriz gerekçesiyle yapılan kısa çalışma ödemeleri, işsizlik ödeneği süresinden düşülmeyecektir." ifadesi yer aldı.

Resmi Gazetede Yayımlanan Kararı görmek İçin Tıklayınız

Cumhurbaşkanı Kararı ile İşsizlik Sigortası Fonu bir önceki yıl prim gelirlerinin oranı artırıldı.

İşsizlik Fonu gelirlerinin, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 48'inci maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen amaçlar için kullanılacak oranının artırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, söz konusu kanunda yüzde 30 olarak belirlenen İşsizlik Sigortası Fonu bir önceki yıl prim gelirlerinin oranının, 2023 yılı için yüzde 50'ye çıkarılması kararlaştırıldı.

İşsizlik Sigortası Kanunu'na göre İşsizlik Sigortası Fonu prim gelirlerinin, iş gücünün istihdam edilebilirliğini artırmak, çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak ve teknolojik gelişmeler nedeniyle işsiz kalması beklenenlerin başka alanlara yönlendirilmesini sağlamak, istihdam artırıcı ve koruyucu tedbirler almak ve uygulamak, işe yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek, işgücü piyasası araştırma ve planlama çalışmalarını yapmak ve fondan ödenmek üzere vize edilmiş sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışanlar ile bunlardan ilgili mevzuatına göre kurum kadrolarına atanan ve kurumda çalışmaya devam eden personelin mali ve sosyal haklarına ilişkin ödemeleri gerçekleştirmek amacıyla kullanılması öngörülüyor.

İndirmek İçin Tıklayınız

2023 YILI İKİNCİ GEÇİCİ VERGİ DÖNEMİNDE KKM İSTİSNASI

? 29.07.2023 Tarih, 32263 sayılı R.G.’ de yayımlanan 7408 s. Cumhurbaşkanı kararı ile “5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan istisnanın, kuramların 30/6/2023 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralar itibarıyla da uygulanmasına” karar verilmiştir.

? (KVK Md. Geçici Md. 14/4) 
Kurumların 31/3/2022 tarihli bilançolarında yer alan “yabancı paralarını” 31/12/2023 tarihine kadar “Türk lirası mevduat” ve “katılma hesaplarına” “dönüşümün desteklenmesi” kapsamında “dönüşüm kuru” üzerinden “Türk lirasına” çevirmeleri ve bu suretle elde edilen “Türk lirası varlığı” “en az üç ay vadeli” “Türk lirası mevduat” ve “katılma hesaplarında” değerlendirmeleri durumunda söz konusu hesapların “dönem sonu değerlemesinden” kaynaklananlar da dâhil olmak üzere “vade sonunda elde edilen faiz” ve “kâr payları” ile “diğer kazançlar” “kurumlar vergisinden müstesnadır”.

?‍⚖️ Cumhurbaşkanı bu istisnayı 31/12/2023 tarihine kadar her bir geçici vergi veya yıllık hesap dönemleri sonu itibarıyla kurumların bilançolarında yer alan yabancı paralar için ayrı ayrı veya birlikte uygulatmaya yetkilidir.

Kararı görmek için Tıklayınız

Cuma, 28 Temmuz 2023 14:05

Ödeme Emri Davasına İHAM’dan Red

Ödeme emri, vergi alacağını güvence altına almak içim 6183 Sayılı Kanun’da düzenlenen bir önlem ve cebren tahsil yöntemi. Kapsamı ve uygulaması açısından gerek öğreti gerekse uygulamacılar arasında pek çok tartışmayı beraberinde getirmektedir*.

Ödeme emrinin kapsamı

 Vadesinde ödenmeyen kamu alacağı için düzenlenen ödeme emrine, borcun mahiyeti ve nereye ödeneceği yazılır. 15 gün içinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması muhatabına tebliğ olur. Muhatap, böyle bir borcun olmadığı, kısmen ödendiği veya zamanaşımı gerekçesiyle dava yoluna gidebilir.

Tebligat tartışmaları

Ödeme emrine ilişkin uyuşmazlıklarda önemli tartışmalardan biri tebligat konusudur. Tebliğ, ilgilisinin ödeme emrinden haberdar olup olmadığını ortaya koymak bakımından oldukça önemli bir aşama. Ödeme emrine karşı alınacak hukuki aksiyon, dava açma süresi vb. hususlar tebligat ile başlamaktadır.

Özellikle ödeme emri tebliği sonrası uygulanacak kamu alacağını güvence altına alma yolları bakımından ödeme emrinin kime, nasıl tebliğ edildiği ve dolayısıyla kesinleşmiş bir kamu alacağı olup olmadığı meselesi oldukça sık biçimde yargı kararlarına konu olmaktadır. Bu kararlara bir örnek, Türk mükellef hakkında ulusal üstü yargı organı olarak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nden geldi.

63398/10 numaralı başvuru

 Olayda, başvurucu şirket, 2002 yılına ilişkin vergi aslı ve ceza tutarlarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere, düzenlenen ödeme emirlerinin iptali talepli dava açmıştır.

Yerel mahkeme, ödeme emirlerinin çalışana tebliğ edilmiş olduğundan süre aşımı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Uyuşmazlık, başvurucu şirketin mahkemeye erişim hakkının (İHAS'nin 6 § 1 md.) ihlal edildiği iddiasıyla İHAM’a taşınmıştır. Başvurucu, tebliğ yapılan kişinin kendi çalışanı olmadığı ve tebligat adresinin doğru olmadığı iddiasındadır.

Türkiye tarafından verilen cevapta; başvuru hakkının kötüye kullanıldığı, başvurucunun 6552 ve 7326 sayılı iki farklı yapılandırma yasasından yararlanmış olduğu, çalışanın tebligatların yapıldığı tarihe kadar yaklaşık 1 yıl ilgili şirkette çalıştığı, tebligatların yapıldığı sırada söz konusu kişinin başvuran şirketin ortaklarının akrabalarına ait bir şirkette çalıştığı, ikinci şirketin diğer beş çalışanının da daha önce başvuran şirket için çalışmış olduğunu belirtilmiştir.

İHAM değerlendirmesi

Başvurucu şirket, tebliğ yapılan kişiyi tanımadığını ve kendisi için çalışmadığını ileri sürmüştür. Şirket, yapılandırma yasaları uyarınca bu hususta açtığı davalardan feragat etmiş ve kalan borçlarını ödemiştir. Başvuruya karşı Türkiye tarafından verilen cevaplar, başvurucu şirketin şikayetinin özünde yer alan iddiaların doğruluğunu temelden sarsacak niteliktedir. Ayrıca başvurucu şirket, bu cevapların gerçeği yansıtmadığı ifade etmiş ancak bunu temellendirmemiştir. Mahkeme, buradan hareketle Sözleşme'nin 35.maddesi uyarınca başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle başvurunun reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

Benzer sonuçların önlenmesi

Ödeme emrine karşı açılan davalar mahiyeti itibariyle oldukça önemli sonuçlar doğurabilmektedir. Bununla birlikte, olguların doğru biçimde aktarılması uyuşmazlığın çözümü açısından elzemdir. Mahkemeye karşı sunulan argümanların ister yerel ister ulusal üstü mahkemeler olsun, gerçeği yansıtması gerekmektedir. *Bu konularda tartışmalar için bkz. Altan Rençber, Vergi İcra Hukukunda Ödeme Emri, İstanbul, 2014./Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ

https://www.dunya.com/kose-yazisi/odeme-emri-davasina-ihamdan-red/699581

 

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • BİNEK OTOYA İLİŞKİN ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI VERGİSEL AÇIDAN GİDER ANALİZİ Binek otomobil; Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin (87.03) pozisyonunda yer alan motorlu…
  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
Top