Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İşsizlik sigortasından maaş alan bir kişi maaş alma süresi tamamlanmadan yeni bir işe girerse hak kaybına uğramaz. Bu kişi yeni işinden istifa etse bile daha önce hak ettiği işsizlik maaşını almaya devam edebilir.

İşsizlik sigortası işsiz kalan kişilerin can simidi konumunda. Peki, işsizlik maaşı alırken işe giren kişinin başına neler geliyor? Tekrar işsizlik maaşı alabiliyor mu? Bugünkü yazımda işsizlik maaşı alan kişilerin haklarından ve tekrar işsizlik maaşı alınıp alınamayacağını açıklayacağım. Bir kişinin işsizlik sigortasından maaş alabilmesi için iki şart vardır. Bunlardan ilki işten ayrılma nedeninin kanunda belirtilen nedenlerden biri olmasıdır. İşverenin işten çıkarttığı kişiler işsizlik maaşı alabilirler. Ancak ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığı için işveren tarafından işten çıkartılan kişiler işsizlik maaşı alamaz. İstifa edenler de işsizlik maaşına hak kazanamaz.

Kayıtdışı tespit edilirse...

İşsizlik maaşı alan bir kişinin iş bulması halinde maaşı kesilir. İşsizlik maaşı alırken iş bulan ancak sigortasını yaptırmayan yani kayıtdışı çalışan bir kişi, işsizlik maaşı almaya devam eder. Ancak ileride bu durum tespit edildiğinde İŞKUR bu kişiye ödenmiş maaşları faiziyle birlikte geri ister. Dolayısıyla kayıtdışı çalışan ve aynı anda işsizlik maaşı alan bir kişi, ileride faiziyle haksız aldığı aylıkları geri ödemek durumunda kalır.

Süresi çok önemli

İşsizlik sigortasından maaş alırken iş bulan bir kişi, bulduğu bu yeni işten ayrılırsa yeniden işsizlik sigortasından maaş alabilir. Ancak bu durumda yeni işinde ne kadar süreyle çalıştığı önemli hale gelir.

İstifa etse bile alabilir

İşsizlik maaşı alırken işe giren kişi, bu işinden istifa ederek ayrılsa bile daha önce hak etmiş olduğu işsizlik maaşını almaya devam edebilir. Normalde istifa eden bir çalışan işsizlik maaşı alamazken, işsizlik maaşı alırken işe giren ve maaş alma hakkı bulunan bir kişi, istifa etse bile eski hakkını almaya devam edebilir. İşsizlik maaşı alırken işe giren ve işe girmeden önce 6 ay işsizlik maaşı almayı hak etmişken 2 ay maaş aldıktan sonra işe giren bir kişi, bu işinde 3 yıl çalışır ve 10 ay işsizlik maaşı almaya hak kazanırsa 4 ay değil, 10 ay boyunca işsizlik maaşı alabilecektir. Dolayısıyla maaş alırken işe giren ve tekrar maaş hak edecek kadar çalışan bir kişi artık yeni şartlarına göre maaş almaya başlar.

İŞKUR’un teklifi reddedilmez

Kişinin mesleğine uygun, son çalıştığı işin ücret ve çalışma koşullarına yakın bir iş bulunmuşsa ve işyeri de ikamet ettiği belediyenin mücavir alan sınırları içerisindeyse, İŞKUR’un bulduğu işi kabul etmesi gerekir. Aksi takdirde İŞKUR bu kişinin işsizlik maaşını kesebilir.İşsizlik maaşı alan kişilerin önerilen işleri kabul etmeleri gerekmektedir.

Yeni işten korkmayın

İşsizlik maaşını kaybetmek istemeyen kişilerin maaş alırken iş arama konusunda çok da gönüllü olmadığı düşünülüyor. İşsizlik maaşında kazanılmış hakkın kaybedilmediğinin bilinmesi maaş alan kişilerin işe girmekten korkmamasını sağlayacaktır.

Hak kaybına uğramaz

Örneğin 1 Ocak 2017’de işsizlik maaşı almaya başlayan kişi, 1 Mart’ta yeniden işe girerse ve 1 Mayıs’ta da bu işinden ayrılırsa, işsizlik maaşının kalan 8 ayını almaya devam edebilir. İşsizlik maaşı alan bir kişi maaş alma süresi tamamlanmadan yeni bir işe girerse hak kaybına uğramaz. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/dikkat-yeni-ise-girenin-issizlik-maasi-yanmaz-c2-c2/haber-667813

İşten evlilik nedeniyle ayrıldım. İşyerim bana kıdem tazminatımı ödemedi. Ben de onları mahkemeye verdim. Mahkeme tazminat alacağıma hükmetti. Sonradan tazminatımı alabildim. Şimdi yeniden bir işe girmek istiyorum. Çalışmaya ihtiyacım var. Ben işe girersem, aldığım tazminatı geri ödemek zorunda kalır mıyım?

Evlenme nedeniyle işten ayrılan ve kıdem tazminatı alan kadın işçinin her zaman bir başka yerde çalışma hakkı vardır ve çalışmasına ilişkin bir engelleme yapılması mümkün değildir. Aldığınız tazminatı geri ödemezsiniz.

İşe giriş tarihim 15.09.2002. Tam zamanlı olarak haftada 5 iş günü çalışıyorum. Emeklilik tarihim nedir? 3600 günü tamamlasam bile başlangıçtan dolayı 15 yılda emekli olmam mümkün mü? 5...877309 Nolu SMS

15 yıl, 3600 prim günden emekli olabilmek için işe giriş tarihinizin 08.09.1999 tarihinden önce olması gerekmektedir. Çünkü bu tarihten sonra işe başlayanların yaştan emekli olabilmeleri için 25 yıl sigortalılık süresi, kadın ise 58, erkek ise 60 yaş ve en az 4500 prim gün sigorta ödemiş olmaları şartı vardır. Yine 08.09.1999 tarihinden sonra işe başlayıp tam emekli olabilmek için kadın ise 58, erkek ise 60 yaş ve 7000 prim günü ödemiş olmak gerekmektedir. Dolayısıyla sizin de girişiniz 2002 yılı olduğundan, yukarıda saydığım şartlara tabisiniz.

NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?

01.10.1985 tarihli sigorta girişliyim. 3600 günüm mevcut. Sigortam devam etmekte. Bu şartlar altında emekli olabilir miyim? 5...889733 Nolu SMS

İşe başlama tarihinize göre 25 yıl, 49 yaş ve 5300 prim gün şartlarına tabisiniz. İşe giriş askerden sonra ise 4.5 aylık askerlik borçlanıp 25 yıl, 48 yaş ve 5225 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz. 3600 prim günden ve hangi yaşta emekli olabileceğinizi hesaplamamız için doğum tarihinizi bilmemiz gerekiyor. Çünkü 55 yaşınızı hangi tarihte tamamladığınızı bilmeliyiz ki yaş-kademe hesabını ona göre yapalım. Ali Şerbetçi
Çarşamba, 11 Ekim 2017 13:15

SGK Ertelenen Prim Ödemeleri

 — 2016 yılı Aralık ayına ait ertelenen sigorta prim tutarının 2017 yılı Ekim ayı sonunda (31/10/2017 tarihine kadar),

 — 2017 yılı Ocak ayına ait ertelenen sigorta prim tutarının 2017 yılı Kasım ayı sonunda (30/11/2017 tarihine kadar),

 — 2017 yılı Şubat ayına ait ertelenen sigorta prim tutarının ise 2017 yılı Aralık ayında (26 Aralık 2017 tarihine kadar)

Ödemeyi Unutmayınız!

193 sayılı GVK’nun 64.maddesi hükmünde, “diğer ücretler” konusu açıklanmıştır. Maddenin 3.fıkrasında, özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri, “diğer ücret” olarak vergi kapsamına alınmıştır. Buna göre, özel amaçlı yapılan inşaatlarda çalışan işçiler “diğer ücret” kapsamında vergilendirilmektedir. Diğer ücretler kapsamında vergiler, her yıl Şubat ayında ödenebilmektedir.

Diğer ücretlerin vergileme biçimi ve kimlerin bu usule göre vergilendirileceği konuları, 193 sayılı GVK’nun 64.md. hükmünde belirlenmiştir.

Bilindiği üzere, diğer ücretler gerçek ücretlerin aksine yıllık bazda tahakkuk ettirilen ve her yıl Şubat ayı içerisinde tarh edilerek Şubat ve Ağustos aylarında ödenmesi gereken bir ücret vergileme biçimidir. GVK’nun 109 md. hükmü gereği diğer ücretlerde tarh zamanı hizmetin ifa olunduğu bütçe yılının 2.ayında yapılarak tahakkuk ettirilmektedir. Ödemeler ise yine bütçe yılının Şubat ve Ağustos aylarında gerçekleştirilmektedir.

Kişisel ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan konut veya kişisel ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmamakla birlikte işyeri ya da mesken veya dükkan şeklinde yapılan inşaatlar, ticari organizasyon kapsamında yürütülüyorsa, gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti oluşturulmalıdır. Ticari organizasyon dışında kalan ve kazanç temin etmeye yönelik bulunmayan inşaatlar, özel inşaat olarak nitelendirilmektedir. Bu kapsamda, özel inşaatlarla ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümlerinin uygulanmaması ve bu faaliyetler için mükellefiyet kaydının aranılmaması gerekir. Ayrıca özel inşaatların ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle, bu inşaatlarda çalıştırılan işçilerin ücretlerinin, GVK’nun 64.md. hükmü gereğince diğer ücret olarak vergilendirilmesi, diğer ücretli olarak çalıştırılan işçilerin hizmetin ifa olunduğu takvim yılının 2.ayında; takvim yılı içinde işe başlamış iseler işe başlama tarihinden itibaren 1 ay içinde Vergi Dairesi’ne başvurarak vergi karnesi üzerinde vergilerini tarh ettirmeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak,

1- Yapılan inşaatların kişisel ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmaması ve kazanç sağlama amacı taşımaması halinde, özel inşaat olarak kabulü gerekir.

2- Ticari amaç güdülerek, birden çok konut yapımı ve satımı halinde bunların bir tür emek ve sermaye organizasyonu içerisinde yürütülmesi durumunda ticari nitelik taşıyarak gerçek usulde gelir vergisi kaydı açılması gerekir. Bu durumda, 213 sayılı VUK’nun hükümlerine göre, defter tasdiki, fatura basımı ve aylık KDV, muhtasar ve 3’er aylık dönemlerde geçici vergi beyannameleri verilmelidir. Öte yandan, yıllık gelir vergisi beyannameleri her yıl Mart ayında verilecektir.

3- Kişisel ihtiyaç için yapılan özel ihtiyaçların gerçek usulde gelir vergisi kaydı açılmaması gerekir. Belediyeden alınan inşaat ruhsatı kapsamında sadece SGK’ya işçilik bildirmesi gerekecektir. Çalışan işçilerin ise Vergi Dairesi’nden diğer ücret vergi karnesi alması gerekir. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Ozel_insaatlarda_calisan_iscilerin_vergilendirilmesi-14501.htm

Ülkemizde 01.01.2012 tarihinden itibaren başlayan zorunlu genel sağlık sigortası uygulamasının sağlık yardımlarından yararlanma bakımından bir zorunluluk oluşturması sigortalılığın bu bakımdan da ayrı bir önem kazanmasına yol açmış bulunuyor. Sigortalılık ve aylık ve gelirlerden yararlanma olgusu genel sağlık sigortasından yararlanmayı da sağlıyor. Ancak bunların şartları bulunuyor. 

Kimi hallerde sigortalılığın sona ermesinden itibaren 10 gün kimi hallerde 10+90 gün ve kimi hallerde ise sigortalılık veya aylık ve gelir alma benzeri hallerin sona ermesinde itibaren GSS hakkı da sona eriyor. 

Bir önceki yazımızda sigortalılıkları bittikten sonra 10 gün, 10+90 gün daha sağlık yardımlarından yararlanma hallerine değinmiştik.

Bu hak SSK, Bağ-Kur ve 4/c sigortalıları gibi zorunlu kapsamdaki sigortalılar için söz konusu olmaktaydı.  

Bugün de sigortalılık veya aylık veyahut gelir alma gibi hallerin bitiminden itibaren sağlık yardımından yararlanma hakkının derhal sona ereceği durumlara değineceğiz. 

Bu durum önemli zira kişi başka birinin bakmakla yükümlü olduğu kişi konumunda değilse hakkın bitiminden itibaren GSS yükümlüsü olarak SGK’ya GSS primi ödeme zorunluluğu başlamış oluyor.

Genel Sağlık Sigortalılığının Bittiği Tarih İtibariyle Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı Sona Erenler;

  • İsteğe bağlı sigortalılar ve isteğe bağlı iştirakçiler,
  • Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde (POMEM) polislik eğitimine tabi tutulan adaylar, Milli Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencilerinden göreve naspedilmeyerek öğrenciliği sona erenler,
  • Çıraklar, stajyerler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından desteklenen projelerde görevli bursiyerler,  Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar, 
  • Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler,
  • Tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışan ek-5 Tarım sigortalıları,
  • Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen alanlarda kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden fazla kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içerisinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olan kişiler,
  • Ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olanlar
  • Türkiye’de ikamet eden Türk vatandaşlarının Türkiye’de ikamet etmeyen ve İçişleri Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı tarafından Türk soylu olduğu bildirilenlerin ana, baba, eş ve çocukları,
  • İçişleri Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı tarafından Türk soylu olduğu bildirilenlerden çalışma izni muafiyetine sahip olanlarla bunların ana, baba, eş ve çocukları,
  • 2925 sayılı Kanuna tabi Tarım SSK sigortalıları
  • Aylık gelirleri asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar ile gelir tespiti yapılmaksızın genel sağlık sigortalılığı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunmayan Türk vatandaşlarından 18 yaşını doldurmamış çocuklar,
  • Uluslararası koruma başvurusu veya statüsü sahibi ve vatansız olarak tanınan kişiler,
  • 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
  • 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişiler,
  • 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
  • 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
  • 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler ile ana ve babası olmayan Türk vatandaşlarından 18 yaşını doldurmamış çocuklar,
  • Harp malûllüğü aylığı alanlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar,
  • 442 sayılı Köy Kanununun ek 16 ncı maddesine göre aylık alan kişiler,
  • 2913 sayılı Dünya Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara ve Bunların Ailelerine Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
  • Mütekabiliyet esası da dikkate alınmak şartıyla, oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişiler,
  • 4447 sayılı Kanun gereğince işsizlik ödeneği, Esnaf Ahilik Sandığı ödeneği ve ilgili kanunları gereğince kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan kişiler,
  • Emekli (yaşlılık, malullük) aylığı alanlarla sürekli işgöremezlik geliri alanlar,
  • Ülkemizde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler, 
  • Avukatlık stajı kapsamında GSS’li olanlar, 
  • 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümlerine göre hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişilerden bu kapsamda genel sağlık sigortalısı yapılanlar,
  • 4769 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu kapsamına göre hizmet öncesi eğitime alınanlardan bu kapsamda genel sağlık sigortalısı yapılanlar,
  • Uluslararası Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşmaları kapsamında Türkiye’de eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir askeri personel ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinden, bu kapsamda genel sağlık sigortalısı sayılanlar,
  • Uluslararası Eğitim İşbirliği Anlaşmaları kapsamında Türkiye’de Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığında eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir personel ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinden, bu kapsamda genel sağlık sigortalısı sayılanlar,

Bulundukları kapsamdaki haklarının sona erdiği tarihten itibaren sağlık yardımlarından yararlanma hakları da sona ermiş oluyor. Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8916

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda, işle ilgili yüklenilen KDV’nin telafisi 3 temel yöntem ile karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; 1- İndirim, 2- İade ve 3- Gider yazma ve maliyete intikal ettirilmesidir. Birinci yöntem olan “İndirim Mekanizması” Katma Değer Vergisinin temelini oluşturmaktadır. Zira, KDV Kanunu uyarınca mükellef olanlar için verginin nihai olarak üzerinde kalanı değil, aracısı konumundadırlar. Bu nedenle, KDV Kanunu’nun;

- 29/2. maddesinde, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği,

- 58. maddesinde mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV’nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği, hükümlerini dikkate aldığımızda, işini bırakan/terk eden veya tasfiyesi gerçekleşmiş işletmeler (şahıs veya şirket olması fark etmez) için sonraki döneme ait devreden KDV’lerinin işinin sonlanması nedeniyle hesaplanması gereken bir vergi olmayacağından bu verginin indirilmesi söz konusu olmayacaktır.

İkinci yöntem olan “İade” yöntemine gelecek olursak, KDV mükellefiyetine sahip işletmelerin işi bırakmaları durumunda kayıtlarında ve son dönem KDV beyanlarında yer alan KDV’nin iadesine yönelik Kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Buna rağmen, gerek Maliye İdaresinin vermiş olduğu görüşler gerekse Danıştay tarafından verilen yargı kararlarına göre, ticari faaliyetlerini terk eden mükelleflerin yüklenip indiremedikleri KDV’lerinin, faaliyeti terkin (işi bırakmanın) KDV Kanunu’nda düzenlenen iade hakkı doğuran bir işlem olmaması nedeniyle iade edilemeyeceği kesindir. Ancak, söz konusu devreden KDV tutarı, o döneme ilişkin iade talep edilebilir bir işleme dayanması ve yüklenip indirim yoluyla giderilemeyen bir KDV şeklinde ise, bu KDV’nin iade edilmesi mümkün olacaktır.

Üçüncü ve son yöntem ise, “Gider yazma ve maliyete intikal ettirilme”sidir. Bu yöntemin ise işi bırakan/terk eden veya tasfiyesi tamamlanmış mükelleflere indirim konusu yapamadıkları Sonraki Döneme Devreden KDV’lerini 58. maddedeki “mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV’nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği” hükmünün mefhumu muhalifinden bu KDV’lerin gider olarak dikkate alınacaktır.

Sonuç olarak, işini bırakan/terk eden, iflas eden veya tasfiyesi tamamlanmış mükellefler için mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Ancak, Gelir ve Kurumlar Vergisinin ilgili maddelerine göre devir, bölünme, tür değişikliği gibi durumlarda devreden KDV’nin indirim konusu yapılmasına bir engel durum yoktur.

Bizde, Maliye İdaresinin görüşleri ve Danıştay tarafından verilen yargı kararlarında belirtildiği gibi, işini bırakan/terk eden, iflas eden veya tasfiyesi tamamlanmış mükellefler için indirim konusu yapılmayıp, gider ve maliyete yansıtılması gerektiğini düşünmekteyiz. Ancak, işini bırakan vergi mükellefleri için ticari faaliyeti zararla sonuçlanmış ise sonraki döneme devreden KDV tutarının gider veya maliyete intikal ettirilmesi mükellef için sonucu değiştirmemiş olacaktır. Böylece, aracı konumunda olan vergi mükellefi aracı mükellef konumundan nihai tüketici konumuna dönüşmüş olacaktır ki bu durum KDV’nin temel dayanağı olan “İndirim Müessesine” aykırı olacaktır. Böyle bir durumla karşılaşan vergi mükellefleri için ne indirim yoluyla ne de giderleştirme yoluyla telafi edemediği ancak yüklendiği KDV’ye yönelik Maliye Bakanlığı’nın “İade” mekanizmasını işletmesinin hakkaniyete daha uygun olacağını düşünmekteyiz.Yücel BAŞOĞLU E-Yaklaşım / Ekim 2017 / Sayı: 298

Pazar, 08 Ekim 2017 09:36

Yaşı Bekleyenler

17.06.1996 SSK girişliyim, 6104 gün primim var. Ne zaman emekli olurum? Bir sorumda şu an çalıştığım iş yerinden 3600 gün doldurduğumdan SSK'dan yazı alıp tazminatımı almak istiyorum.Şirketimden tazminatımı istedim vermediler ihtiyacım olduğunu söyledim. Ev alacağımı belirttim, veremiyeceklerini belirttiler. Bende SSK'dan yazı alıp tazminatımı alacağım. Tazminatı aldıktan sonra başka bir işyerinde çalışabilirmiyim? Teknik servis müdürümüz böyle bir şey olursa şirket mahkemeye verme gibi bir hakkı doğabilirmiş. Sezai Y

Sayın Okurum, işe girişinize göre 25 yıl, 56 yaş ve 5825 prim gün şartlarına tabisiniz. İşe giriş askerden sonra ise 7 aylık askerlik borçlanarak 25 yıl, 55 yaş ve 5750 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz. Gelelim tazminat aldıktan sonra tekrar çalışma durumuna.

Yargıtay'ın kararına göre; 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazdığı üzere, işçinin emeklilik konusunda yaş dışında diğer kriterleri taşıması halinde işçiye kendi isteğiyle işten ayrılması imkanı verilmiştir. Başka bir deyişle, sigortalılık süresini ve prim gün sayısını tamamlayan işçi, yaş şartı nedeniyle emeklilik hakkını kazanamamış da olsa, anılan bent gerekçe gösterilerek işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. İşçinin işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir işyerinde çalışması hakkın kötü niyetli kullanılması olarak değerlendirilemez.

Bu nedenle işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir işte çalışmanızda bir engel bulunmamaktadır.

NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?

10.04.1965 doğumluyum, sigorta başlangıcım 01.05.1995 tarım Bağkur, 01.03.2011 'den sonra da esnaf Bağ-Kur'undan devam etmekteyim. Acaba ne zaman emekli olabilirim?5Ö041658 Nolu SMS:

Tarım ya da esnaf Bağkur emekliliğinde farklılık yok. Tarım başlangıçtan itibaren devam ettiğiniz varsayıldığında 9000 gün ve 55 yaş şartlarına tabisiniz. 13 aylık askerlik borçlanıp hem 54 yaşa tabi olur hem de işe girişinizi bir yıl, bir ay daha öne çekebilirsiniz. Bu durumda prim günü tamamlayıp 54 yaşınızın dolacağı 01.04.2019 tarihinde emekli olursunuz. Ali Şerbetçi

http://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2017/10/08/tazminat-alip-yasi-bekleyenler-dikkat

İşçinin işveren aleyhine dava açması sonucunda veya SGK tarafından yapılan kontrollerde bir işyerinde kaçak yani sigortasız işçi çalıştırıldığının tespiti yapıldığında işverene aşağıda sıralanan ceza türleri ayrı ayrı kesilir. Bu ceza türleri aşağıdaki gibidir:

1- İşyerini SGK’ bildirmeden işyeri açması ve işyerinde işçi çalıştırması

2- Sigortalı işe giriş bildirgesini kuruma vermemesi

3- Aylık prim ve hizmet belgesinin SGK’ya verilmemesi

4- SGK tarafından yapılan denetimlerde istenen gerekli belgeleri beyan edememelerinden dolayı idari para cezaları kesilir.

Sigortasız İşçi Çalıştırmanın Yaptırımları

İşe girişi yapılan bir sigortalının normalde işle başlamadan bir gün öncesine kadar sigortalılık işlemleri yapılmalı ve SGK işe giriş bildirgesi kurumca düzenlenip SGK’ya bildirilmesi gerekmektedir. Eğer ay sonunda düzenlenen ücret bordolarında işçinin adı geçmiyorsa, düzenlenen aylık bildirgelerde adı yer almıyorsa veya ücret bordosu ve aylık bildirgelerde adı yer alıyor ama eksik gün gösteriliyorsa insan kaynakları veya muhasebe bölümü tarafından bir şekilde veriler girilmemiş veya yanlış veri girişinden kaynaklanıyorsa bu durumda SGK tarafından gerekli belgelere arşivden ulaşılarak bulunup gerekli düzeltmeler yapılır. Ama işverenden kaynaklanan ve bilinçli olarak SGK giriş işlemi yapılmamış ve bildirimde bulunulmamışsa SGK tarafından yapılan denetim ve kontrollerde durum tespit edildiğinde işveren çok ağır para cezalarıyla karşılaşacağını unutmamalıdır.

1- İşe giriş bildirgesini bildirmediğinden dolayı he ay için asgari ücretin 2 katı ceza verilir.

2- Aylık prim ve hizmet belgesi verilmemesinden dolayı her ay için asgari ücretin iki katı ceza kesilir.

3- Ücret bordosunun geçersiz olmasından dolayı ücret bordosunda kaçak çalıştırılan işçinin adı olmadığından dolayı her ay için asgari ücretin yarısı kadar ceza verilir

4- Yasal defterlerin geçersiz olmasından dolayı yasal defterde sigortasız çalıştırılan işçiye verilen ücretlerle ilgili kayıt ve bilgilerin olmamasından dolayı yine asgari ücretin yarısı kadar ceza verilir

Birinci sınıf tacir olup bilanço esasına göre defter tutanlara yıllık 38 brüt asgari ücret

İkinci sınıf tacir olup işletme esasına göre defter tutanlarda yıllık 32 asgari brüt ücret

Defter tutma yükümlülüğü olamayanlarda ise 29 kat asgari brüt ücret tutarında idari para cezası kesilir. Mehmet ERAY E-Yaklaşım / Ekim 2017 / Sayı: 298

Usulen bir işyerine yeni bir işçi alındığında alınan işçinin sigortalılık işlemi çalışacağı günden bir gün öncesine kadar SGK’ya bildirimde bulunup sigorta işlemi gerçekleştirilmelidir. Ancak bazı durumlarda bunun istisnası bulunmaktadır. Bu istisnaları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

1- Yeni açılan bir işyerine işçi alımı yapılıyorsa işyerinin SGK’ya tescil tarihinden başlamak üzere 1 ay içinde bildirim yapılmalıdır.

2- İnşaat tarım ve balıkçılık gibi işlerde çalışanlar işe başladıkları gün içerisinde SGK’ya bildirimi yapılır.

3- Yabancı ülkelerde sefer yapan tır, uçak, gemi ve otobüs şoförleri eğer sefer halindeyken işe alınmışlarsa 1 ay içinde eğer sefere başlamadan işe alınmışlarsa o zaman sefere başlamadan SGK’ya bildirimleri yapılmalıdır.

4- Stajyer ve çırakların sigortalılık işlemleri de bu durumdaki öğrenci ve çıraklar işe başlamadan kurumca sigorta bildirim işlemleri yapılır.

5- Devlet kurumlarında sözleşmeli olarak işe başlayanların sigorta giriş işlemleri yine 1 ay içinde yapılmalıdır.  Mehmet ERAY/E-Yaklaşım / Ekim 2017 / Sayı: 298

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • SGK Genelgesi 2024/7 T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü Sayı …
  • İHRACAT BEDELLERİNİN YURT İÇİNE GETİRİLMESİ SÜRECİNDE;  İHRACATÇI, ARACI BANKA, VERGİ İDARESİ ARASINDA YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ İhracatçı firmalar; ihracat bedellerinin yurt içine getirilmesi sürecinde ve sonrasında…
  • YENİ YAYIMLANAN (VERGİ USUL KANUNU) ÖZELGELER 2024/05 Tarih Öğe Başlığı 06 Mayıs 2024 Z Raporlarının BS Formunda…
Top