Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Perşembe, 12 Kasım 2020 11:03

Torba Yasa Meclis'te Kabul Edildi

Vergi ve SGK prim borçlarının yapılandırılması ile istihdam teşvikine ilişkin düzenlemeleri de içeren İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Vergi ve SGK prim borçlarının yapılandırılması ile istihdam teşvikine ilişkin düzenlemeleri de içeren İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Kanuna göre, vergi borçları yapılandırılarak 18 taksitle ödenebilecek. Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi (KDV), Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), tüm idari para cezaları, KYK borçları, Hazine alacaklarını kapsayan vergi borçları yapılandırılabilecek. Borcunu peşin ödemek isteyenlere indirim sağlanacak.

Vergi cezaları, gecikme faizleri ve gecikme zamları, trafik, seçim, nüfus para cezaları, Karayolu Taşıma Kanunu'na göre kesilen para cezaları, kara yollarından usulsüz geçişler nedeniyle kesilen para cezaları gibi tüm idari para cezaları yapılandırma kapsamında olacak.

Öğrenim katkı kredisi ve öğrenim kredisi borçları, ecrimisiller, haksız alınan destekleme ödemeleri, kaynak kullanımı destekleme fonu, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı da yapılandırılabilecek.

Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Hazine alacakları, madenlerden alınan devlet hakkı, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre takip edilen diğer alacaklar için de yapılandırmadan yararlanılabilecek.

Yapılandırmadan faydalanmak isteyenlerin, kanunun çıktığı tarihten itibaren yıl sonuna kadar müracaat etmesi gerekecek ve en fazla 18 taksitte bu borçlar ödenebilecek. Taksitler iki ayda bir ödenecek. İlk taksit tarihine kadar peşin ödemenin yapılması durumunda, işleyen faizler silinecek. İlk taksit ödemesi, Ocak 2021'de gerçekleştirilecek.

Sosyal güvenlik primi idari cezaları, gecikme cezaları ve faiz zamları da yapılandırılabilecek.

Ayrıca il özel idarelerine olan borçlar, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, ilan ve reklam vergisi, diğer vergi ve harçlar, su, atık su, katı atık ücretleri, yol katılım payları, muhtelif ücretlerden kaynaklı kurum alacakları ve zam ve faizleri de yapılandırılabilecek.

TOBB, TESK, Türkiye Barolar Birliği, TÜRMOB, ihracatçı birliklerinin aidat ödemeleri de yapılandırmaya dahil olacak.

KOSGEB tarafından kullandırılan desteklerden kaynaklananlar ile aidat alacakları, il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde 50'den fazlası bunlara ait şirketlerin taşınmazları hakkında yapılan irtifak hakkı ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan alacaklar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıfların kira alacakları, kalkınma ajanslarının il özel idareleri, belediye ve sanayi odalarından olan alacakları, Türk Standardları Enstitüsü hizmet bedeli alacakları da yapılandırma kapsamında yer alacak.

Sosyal Güvenlik Kurumunca takibi yapılan 31 Ağustos tarihinden önce tespitleri yapılan ve yapılandırma son başvuru tarihine kadar kesinleşenler de yapılandırmadan faydalanabilecek.

Yapılandırmadan çiftçi ve orman köylüleri de faydalanabilecek

Belediyelerin tasarrufuna bırakılan taşınmaz kiralamaları ve irtifak hakkı tesisinden kaynaklanan alacakları da yapılandırma kapsamına alındı.

Büyükşehir belediyeleri ile bağlı kuruluşlarının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne olan borçları da yapılandırılabilecek.

Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçiler ile kredi kullanan orman köylüleri de düzenlemeden yararlanacak.

İşsizlik ödeneğinden yararlandırılanların, işten ayrılmalarını takip eden 90 gün içinde işe girmeleri ve 12 ay süreyle kesintisiz hizmet akdine tabi olarak çalışmaları halinde, işsizlik ödeneğinden yararlandıkları süre için hesaplanacak uzun vadeli sigorta primleri İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak.

Cumhurbaşkanı; kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi sahiplerini istihdam etmesi halinde işverene sağlanan prim desteğinin bir önceki yıl ortalamasına ilave istihdam edilen kişiler için 12 ay, bu kişinin kadın, genç veya engelli olması durumunda 18 ay süreyle işverene sağlanan prim teşvikinin ve ilave istihdam sağlayan işverene Gelir Vergisi stopaj teşviki ile Damga Vergisi desteği uygulamasının süresini 31 Aralık 2023'e kadar uzatmaya yetkili olacak.

Esnaf Ahilik Sandığı uygulamasının yürürlük tarihi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının olumsuz etkileri nedeniyle 1 Ocak 2021'den 31 Aralık 2023 tarihine ertelenecek. Cumhurbaşkanı, kısa çalışma ödeneği uygulamasının süresini 30 Haziran 2021'e kadar uzatma yetkisine sahip olacak.

İşverene ödenen prim desteği süresi 30 Haziran 2021'e kadar uzatılabilecek

Cumhurbaşkanı, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan sigortalıların normal çalışma sürelerine dönmeleri durumunda işverene ödenen ve İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanan prim desteği süresini 30 Haziran 2021'e kadar uzatabilecek.

Kanunla, İşsizlik Sigortası Kanunu'na geçici madde ekleniyor.

İşsizlerin yeniden istihdamı ile SGK'ye bildirilmeksizin çalışanların da istihdam edilebilmesi için iş veya hizmet sözleşmesi 1 Ocak 2019-17 Nisan 2020 döneminde sona erenlerle SGK'ye bildirilmeksizin çalışanların en son çalıştıkları iş yerlerine başvurmaları, işverenlerce de fiilen çalıştırılmaları halinde, işverenlere her ay kuruma ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek üzere günlük 44,15 lira destek verilecek.

Başvuruda bulunanlardan işverence işe alınıp, ücretsiz izne ayrılanlar için günlük 39,24 lira, bu kapsamda olup başvurusunun kabul edilmediğini bildirenler için ise söz konusu şartlar dahilinde hane başına günlük 34,34 lira destek sağlanacak.

Hizmetleri SGK'ye bildirilmeksizin çalıştırıldığı işverence kabul edilenler, bu şekilde çalıştırıldıkları döneme ilişkin ücret ve ücrete bağlı hakları hariç olmak üzere diğer haklarından feragat etmiş sayılacak ve bu şekilde çalıştırıldıkları dönemde ilgili mevzuat uyarınca daha önce yararlanmış oldukları sosyal yardım ve diğer haklar borç çıkarılmayacak.

Bu madde uyarınca başvuruda bulunanlardan hizmetlerini SGK'ye bildirmeksizin istihdam ettiğini kabul eden işverenlere, ilgililerin işveren yanında hizmetleri bildirilmeksizin çalıştırıldığı dönemler için Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca idari para cezası uygulanmayacak, işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere sigorta primi tahakkuk ettirilmeyecek, ilgili mevzuatta yer alan ortalama ve toplam sigortalı sayısı hesabında dikkate alınmayacak.

İşsizlik Sigortası Kanunu'na eklenen başka bir geçici maddeye göre de işverene, Ocak 2019-Nisan 2020 döneminde en az sigortalı bildirimi yapılan ay veya dönemdeki sigortalı sayısına ilave olarak istihdam edeceği her bir sigortalı için her ay SGK'ye ödeyeceği tüm primlerden mahsup edilmek üzere nakdi ücret desteği sağlanacak.

Bu kapsamda, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak destek tutarının, işe alındığı tarihten itibaren fiilen çalıştırılacak sigortalılar için günlük 44,15 lira, ilave işe alınacaklardan işveren tarafından ücretsiz izne ayrılacaklara ise günlük 39,24 lira olması öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı, söz konusu destek ve nakdi destek tutarlarını, maddelerin yürürlük tarihinden sonra tespit edilecek asgari ücret artış oranında artırmaya yetkili olacak.

Evde ürettiklerini internetten satanlara muafiyet

Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine, alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanların bu faaliyetleri muaflık kapsamına alınacak. Bu muafiyetten faydalanılabilmesi için vergiden muaf esnaf belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması, tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi ve hasılat tutarının belirlenen tutarı aşmaması gerekecek.

Bankalar, açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla yüzde 4 (1 ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda yüzde 2) Gelir Vergisi tevkifatı yapacak, kanun çerçevesinde bunları beyan edip ödemekle yükümlü olacak.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisi'ne tabi olanlar ile maddede sayılan faaliyetleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar bu muafiyetten faydalanamayacak.

Cumhurbaşkanına, maddede belirtilen oranları ve tutarı, yarısına kadar indirme ve 2 katına kadar artırma yetkisi veren düzenleme 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe girecek.

Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını 30 Haziran 2021'e kadar Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, bu varlıklarını serbestçe tasarruf edebilecek.

TBMM Genel Kurulunda kabul edilen İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre, tam mükellef gerçek kişilerin, Gümrük Kanunu kapsamında dolaylı temsilci olarak yetkili kılınan Posta İdaresi ya da hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlerce düzenlenen elektronik ticaret gümrük beyannamesiyle gerçekleştirdikleri mal ihracatı kapsamında elde ettikleri kazancın yüzde 50'sine beyannamede bildirilen gelirlerden indirim uygulanacak.

Bu indirimden yararlanılabilmesi için bu kapsamda sayılan, ihracattan kaynaklanan hasılatları toplamı yıllık 400 bin liraya kadar olanların ilgili yılda kendilerinin sigortalı olması, yıllık 800 bin liraya kadar olanların ilgili yılda kendilerinin sigortalı olması ve en az ortalama bir tam zamanlı ya da eş değer kısmi zamanlı işçi çalıştırması, yıllık 1 milyon 600 bin liraya kadar olanların ilgili yılda kendilerinin sigortalı olması ve en az ortalama iki tam zamanlı ya da eş değer kısmi zamanlı işçi çalıştırması, ihracattan kaynaklanan hasılatları toplamı yıllık 2 milyon 400 bin liraya kadar olanların ilgili yılda kendilerinin sigortalı olması ve en az ortalama üç tam zamanlı ya da eş değer kısmi zamanlı işçi çalıştırması şart olacak.

Cumhurbaşkanı bu maddede yer alan oran, tutar ve sayıları yarısına kadar indirebilecek ve iki katına kadar artırabilecek.

Cumhurbaşkanı, tam mükellef sermaye şirketinin paylarının Borsa İstanbul'da işlem görüp görmemesine, işlem gören paylarının toplam payları içindeki oranına, geri alınan payların Borsa İstanbul'da işlem gören paylarından olup olmamasına, tam mükellef kurumlardan geri alınıp alınmamasına, tam mükellef sermaye şirketinin yıllık satış hasılatı ve diğer gelirlerinin toplam tutarına göre, ayrı ayrı ya da birlikte bu oranı sıfıra kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmeye yetkili olacak.

Kanunla, banka ve aracı kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirilen kaldıraçlı alım satım (foreks) işlemlerinden elde edilen gelirlerin kaynakta kesinti suretiyle vergilendirilmesi amaçlanıyor. Maddenin uygulama süresi 31 Aralık 2025'e kadar uzatılıyor ve bu süreyi 5 yıla kadar uzatma konusunda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor.

Lisans sahibi olan veya lisans sahibince yetkilendirilen kişi tarafından organize edilen yarışmalara katılan atların jokeyleri, jokey yamakları ve antrenörlerine ücret olarak yapılan ödemeler üzerinden yüzde 20 gelir vergisi kesintisi yapılmasını düzenleyen hüküm, 31 Aralık 2025'e kadar uzatılıyor.

Yurt dışında bulunan para, altın, dövizin Türkiye'deki bankalara bildirilmesi

Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını bu maddedeki hükümler çerçevesinde 30 Haziran 2021'e kadar Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek.

Söz konusu varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30 Haziran 2021'e kadar kapatılmasında kullanılabilecek. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu madde hükümlerinden yararlanılacak.

Vergi Usul Kanunu'na göre defter tutan mükellefler, bu madde kapsamında Türkiye'ye getirilen varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dahil edebilecekleri gibi aynı varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilecekler.

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 30 Haziran 2021'e kadar vergi dairelerine bildirilecek. Bildirilen varlıklar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilebilecek. Bu takdirde, söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek. Bu fıkra kapsamında bildirilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması halinde, sermaye artırım kararının bildirim tarihi itibarıyla alınmış olması ve söz konusu kararın bildirim tarihini izleyen onuncu ayın sonuna kadar ticaret siciline tescil edilmesi kaydıyla, bu madde hükümlerinden faydalanılabilecek.

Türkiye'ye getirilen veya kanuni defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek.

Söz konusu varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak. Bu hükümden faydalanılabilmesi için bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şart olacak.

Cumhurbaşkanı, bu süreleri, bitim tarihlerinden itibaren her defasında 6 ayı geçmeyen süreler halinde bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.

İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesinin Mütevelli Heyeti, rektör, eğitim ve araştırma konusunda görevlendirilmiş Sağlık Bakan Yardımcısı, Sağlık Bakanının seçtiği bir üye, YÖK'ün seçtiği profesör unvanına sahip iki üye ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Yönetim Kurulunca belirlenen Sağlık Bilimleri Üniversitesi dışından iki üyeden oluşacak.

Üniversitenin yurt dışı birimlerinde, bulundukları ülkenin üniversitelerindeki yerel akademisyenlerin de istihdam edilebilmesine, aylıkla çalışma ve ders ücreti karşılığı çalıştırma usullerinden ekonomik olanın tercih edilebilmesine de imkan sağlanacak.

KDV istisnası

Katma Değer Vergisi Kanunu'nda değişikliğe gidilerek, dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin teslim süresi 31 Aralık 2025'e kadar uzatılıyor.

Milli Eğitim Bakanlığına bilgisayar ve donanımlarının bedelsiz teslimleri, bunlara ilişkin yazılım teslimi ve hizmetlerinde uygulanan KDV istisnasının süresi 31 Aralık 2023'e kadar uzatılacak.

2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarının Türkiye'de oynanması dolayısıyla UEFA, katılımcı futbol kulüpleri ile organizasyonda görevli tüzel kişilerden iş yeri, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlara, bu müsabakalar dolayısıyla yapılacak mal teslimleri ve hizmetleri ile bunların yapacakları mal teslimleri ile hizmetleri KDV'den istisna olacak.

Elektronik haberleşme altyapılarında yapı ruhsatı alınmasına ilişkin düzenleme yapılıyor.

Ülke genelinde geniş bant internet altyapısının geliştirilmesi amacıyla; umumi hizmet alanları, yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerler ile kamu ve özel mülkiyete tabi arsa ve arazilerde (yapı ve binalar hariç) yapılacak elektronik haberleşme istasyonlarının kurulumuna mahsus 15 metreden yüksek kule ve direkler ile bunlara ait zorunlu altyapı unsurları için 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına işlenmesi ve ruhsatlanması şartı aranacak.

Ruhsat başvurularında, yatay ve dikey görünüşü içeren kroki ile statik ve elektrik projeleri dışında herhangi bir proje veya belge istenmeyecek. Ruhsat başvurusuna, malik ya da tasarruf sahibi ile işletmeci arasında yapılan kiralamaya veya kullanıma ilişkin belge eklenecek.

Kamu ve özel mülkiyete tabi arsa ve arazilerde 15 metreden yüksek olmayan kule ve direkler ile yapı ve binalardaki kule ve direkler için ruhsat yerine izin belgesi kavramı getiriliyor.

Binalarda kurulacak kule ve direklere izin verilirken 10 metreden yüksek olmama şartı aranacak.

Ruhsat ve yapı kullanma izin belgesi başvurularında, ruhsat harcı ve yapı kullanma izin harcı alınacak. Yapılan izin başvurularında ise ruhsat harcı ve yapı kullanma izin harcı tutarı toplamı kadar izin belgesi bedeli alınacak.

Elektronik haberleşme istasyonları için kamu kurum veya kuruluşları tarafından yer kullandırılması halinde; sözleşme uyarınca tahsil edilecek yıllık yer kullanım bedeli, büyükşehir belediyelerinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yer seçim belgesi için belirlediği ücretin 5 katını, diğer yerlerde 3 katını geçemeyecek. Bu hükme aykırı yapılan sözleşmeler geçersiz sayılacak.

2 Temmuz 2004 ile 1 Ekim 2009 arasında yapılan kule ve direkler için herhangi bir ödeme yapılmadan kazanılmış hakların korunması da öngörülüyor. Bu tarih aralığının dışında yapılan kule ve direkler ise istenen şartları yerine getirmek zorunda kalacak.

1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen konaklama vergisinin yürürlük tarihi, 1 Ocak 2022 tarihine erteleniyor.

TBMM Genel Kurulunda, İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi kabul edildi.

Kanuna göre, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun, üniversitelerle birlikte kullandığı hastane ve tesislerde işlenen disipline aykırı fiillere ilişkin başhekim işlem yapabilecek.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının turizm sektörüne olumsuz etkilerinin azaltılması için ilgili bakanlıklar tarafından üzerinde turizm tesisleri yapılmak üzere adlarına kamu arazisi tahsis edilen Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatırımcılar ve işletmecilerden; 1 Nisan 2020 ile 30 Haziran 2020 arasındaki dönemde tahsil edilmesi gereken kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma, ilave yararlanma bedelleri ve hasılat payları ile Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli turizm tesislerinin yatırımcıları ve işletmecilerinden aynı dönemde tahsil edilmesi gereken ecrimisillerin ödeme süreleri 6 ay erteleniyor.

Ayrıca 1 Temmuz-31 Aralık 2020 döneminde tahsil edilmesi gereken kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma, ilave yararlanma bedelleri ve hasılat payları ile ecrimisillerin ödeme süreleri de başvuru şartı aranmaksızın bir yıl ertelenecek. Bu alacaklar, ertelenen süre sonuna kadar herhangi bir zam veya faiz uygulanmadan tahsil edilecek. Bu döneme ilişkin tahsil edilen bedeller iade edilmeyecek.

Türkiye İş Kurumu yönetim kurulu başkan, üyeler ve kurum personeli, kamusal görev ve hizmetleri yerine getirirken işledikleri suçlar nedeniyle doğrudan ceza soruşturması ve kovuşturmasına tabi tutulmamalarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a tabi olacak.

Kovid-19 salgını sebebiyle açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlülerin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlülerin izinli sayılmalarına ilişkin süre 31 Ocak 2021 tarihine uzatılıyor.

Salgının devam etmesi halinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında 2 ayı geçmemek üzere 7 kez uzatılabilecek. Böylelikle salgının sürmesi durumunda Kovid-19 izin süresinin en fazla 31 Temmuz 2021'e kadar uzatılabilmesi öngörülüyor.

Anayasa Mahkemesi kararıyla basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanların fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmalarına ilişkin doğan hukuki boşluğu gidermek amacıyla düzenleme yapılıyor.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na ihdas edile maddeyle götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi yapılmış üniversite hizmeti sunucularının SGK'ya 31 Aralık 2020 tarihine kadar sözleşme kapsamında verdikleri tedavi hizmetlerine ilişkin toplam toplam tahakkuk tutarının, götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması durumunda aradaki fark terkin edilecek. Terkin edilen tutar Hazineden tahsil edilecek.

Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, SGK'ye kayıt ve tescilleri yapıldığı halde 31 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulacak. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyecek.

Halka açıklığı, kaydiliği ve kurumsallaşmayı teşvik etmek amacıyla bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri hariç olmak üzere, payları Borsa İstanbul Pay Piyasasında işlem görmek üzere en az yüzde 20 oranında ilk defa halka arz edilen kurumların paylarının, ilk defa halka arz edildiği hesap döneminden başlamak üzere beş hesap dönemine ait kazançlarına kurumlar vergisi oranı 2 puan indirimli olarak uygulanacak.

2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarının Türkiye’de oynanmasına ilişkin olarak, Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), katılımcı futbol kulüpleri ve organizasyonda görevli tüzel kişilerden iş yeri, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar, gelir ve kurumlar vergisinden muaf olacak.

Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren, Mesleki Yeterlilik Kurumunca Mesleki Yeterlilik Belgesi verilen meslekler hariç olmak üzere, bakanlıkça belirlenen programları başarıyla tamamlayanlar, aldıkları kurs bitirme belgeleriyle tamamladıkları programlara ilişkin iş yerlerinde çalışabilecek ve iş yeri açabilecek. Bu durumda olan kişiler için başkaca bir meslek belgesi aranmayacak.

İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında İstanbul Valiliğine bağlı olarak faaliyet gösteren İstanbul Proje Koordinasyon Birimine yapılacak teslim ve hizmetler için finansmanı yabancı devletler, uluslararası kurum ve kuruluşlarca karşılanmak şartıyla sağlanan KDV istisnası, 2025 yılının sonuna kadar devam edecek.

İlave tedbire karşı başvuru

Olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirlere karşı hakkında önlem uygulanan kişi, kanuni temsilcisi ya da mirasçıları tarafından, tedbiri uygulayan veya bununla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde başvuracak. Kamu kurum ve kuruluşları, başvuru üzerine yapacağı inceleme sonucuna göre en geç 6 ay içinde başvurunun reddine veya tedbirin kaldırılmasına karar verecek. Başvuruların incelenmesi ve sonuçlandırılması için kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde komisyon kurulabilecek. Kamu kurum ve kuruluşları bu madde kapsamında yapılacak başvuruların sonuçlandırılması için her türlü bilgi ve belgeyi ilgililerden talep edebilecek.

Soruşturmanın gizliliğine ve devlet sırlarına ilişkin ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla kurum ve kuruluşlar ile yargı mercileri, başvuru kapsamında ihtiyaç duyulan her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin başvuru yapılan kamu kurum ve kuruluşlarına göndermek veya yerinde incelenmesine imkan sağlamak zorunda olacak. Bu madde kapsamındaki çalışmalarda kamu kurum ve kuruluşlarınca görevlendirilenler, görevlerini yerine getirdikleri sırada edindikleri kamuya, ilgililere ve üçüncü kişilere ait gizlilik taşıyan bilgileri, kişisel verileri, ticari sırları ve bunlara ait belgeleri, bu konuda kanunen yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamayacak, kendilerinin veya üçüncü kişilerin yararına kullanamayacak. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam edecek. Kamu kurum ve kuruluşlarının kararlarına karşı Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açılabilecek. Bu madde uyarınca yetkili olmayan kamu kurum ve kuruluşuna yapılan başvurular yetkili olduğu değerlendirilen kamu kurum ve kuruluşuna gönderilecek ve durum başvurana bildirilecek. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek ihtilafları gidermeye Cumhurbaşkanlığı yetkili olacak.

1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen konaklama vergisinin yürürlük tarihi, 1 Ocak 2022 tarihine erteleniyor.

"Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve mazbut vakıflara ait taşınmazların onarım veya inşa karşılığı kiralamalarında sözleşmenin başlangıç tarihinde, işletme süresine ait ilk yılın altı aylık kira bedeli ayrıca teminat olarak alınması; Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve mazbut vakıflara ait taşınmazların kiralamalarında, sözleşme süresi içinde üç aylık kira bedelinin ödenmemesi halinde ilgili taşınmazın mülki amirlikçe tahliye edilmesi; getirilen yeni hükümlerin mevcut kiralamalara uygulanmasına" ilişkin düzenlemelerin 1 Ocak 2021 olan yürürlük tarihleri, 30 Haziran 2021'e öteleniyor.

Derneklerin yapması gereken genel kurulların ertelenmesine ilişkin madde kapsamında, İçişleri Bakanına tanınan yetki, salgınla mücadele ve insanların bir araya gelmesini gerektiren etkinliklerin yapılmasının oluşturduğu risk durumu göz önünde bulundurularak üçer aylık sürelerle üç defa olmak üzere uzatılıyor.

Kooperatifler Kanunu, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu; Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu ve Tohumculuk Kanunu kapsamındaki genel kurul toplantıları da ertelenebilecek.

Öte yandan, Cumhurbaşkanına, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranını beş puana kadar indirme ve tekrar kanuni seviyesine getirme yetkisi düzenleyen madde ile birlikte dün yapılan görüşmelerde metinden çıkarılan "kısmi zamanlı çalışma" düzenlemesiyle bağlantılı iki madde de tekliften çıkarıldı.

Teklifin görüşmeleri sırasında, çalışmalara ara verildiği sürelerde, milletvekillerinden dışarı çıkmaları istenerek, Genel Kurulda dezenfekte işlemi yapıldı.

Alınan Danışma Kurulu kararıyla TBMM Genel Kurulu bugün toplanmayacak.

TBMM Başkanvekili Haydar Akar, alınan karar doğrultusunda birleşimi 17 Kasım Salı saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

Mecliste Kabul edilen Kanun' un Tamamını indirmek için Tıklayınız

https://www.dunya.com/ekonomi/borc-yapilandirmasi-mecliste-kabul-edildi-haberi-488589

Perşembe, 12 Kasım 2020 10:54

Kurumlar Vergisinde İndirimde Geri Adım

İstihdam teşvikleri, borçların yeniden yapılandırılması gibi düzenlemeleri içeren torba kanunun TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri sırasında son anda önemli bir değişiklik yapıldı. Kurumlar vergisinde indirime ilişkin 40. Madde, AK Parti ve MHP milletvekillerince verilen önergeyle değiştirildi. Yasada Cumhurbaşkanına, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranını 5 puana kadar indirmeye ve tekrar kanuni seviyeye yükseltme yetkisi veren hüküm, önergeyle yasadan çıkartıldı. Önerge üzerinde herhangi bir açıklama yapılmazken, önergenin gerekçesinde, “Cumhurbaşkanına verilmesi öngörülen, kurumlar vergisi oranını 5 puana kadar indirebilmesine ve tekrar kanuni seviyesine getirebilmesine ilişkin yetkinin madde metninden çıkarılması amaçlanmaktadır” denildi.

Torba kanun teklifinin aynı maddesinde yer alan halka açılacak şirketlere kurumlar vergisi indirimi öngören düzenleme ise kaldı. Buna göre, hisseleri Borsa İstanbul Pay Piyasasında işlem görmek üzere en az yüzde 20 oranında halka arz edilen şirketlerin ödeyeceği kurumlar vergisi oranında beş yıl süreyle 2 puan indirim yapılacak.

https://www.haberturk.com/kurumlar-vergisinde-indirimde-geri-adim-haberler-2867402-ekonomi

Türkiye’de 18.292’si köy, 31.937’si mahalle muhtarlığı olmak üzere 50.229 muhtarlık bulunuyor. İl olarak bakıldığında en çok muhtar 1.486 tane ile Sivas’ta, onu 1433 muhtarlar Ankara, 1.392 muhtarla da Şanlıurfa takip ediyor.

Maaşları

Son yıllarda muhtarlık maaşlarında yapılan artışlarla muhtarlığa yerel seçimlerde tarihin en yoğun talebi oldu. Muhtarlara 14.750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ödeniyor. Bu aylıklardan damga vergisi hariç başka bir vergi veya kesinti yapılmıyor. Maaşları il özel idarelerince belirlenen banka hesaplarına yatırılıyor. Muhtarların 2019’un ilk yarısında maaşları 1.911 TL, ikinci yarısında ise 2007 TL.dir. Muhtar Maaşları (aynı memurlardaki gibi) her ayın 15’inde yatmaktadır.

Sosyal Sigortalılıkları

Muhtarlar 5510 sayılı kanunun 4.maddesinin 1.fıkrasının b bendi kapsamında sigortalı sayılmışlardır. 4/1-b tanımı her ne kadar kamuoyunda bağımsız çalışan “bağkurluları” belirtmek için kullanılsa da mahalle ve köy muhtarları da açıkça bu kapsamda bulunmaktadırlar. Her ne kadar muhtarlık bir kamu görevi olsa da Kanunda 4/1-b kapsamında yer almıştır. Ancak 50.229 muhtarın hepsi 4/1-b kapsamında değil. Bunların yaklaşık 21 bini 4/1-b kapsamında iken aralarında 4/1-a kapsamında olan veya pasif sigortalı olanlar da var.

Muhtarların 4/1-b kapsamındaki sigortalılıkları mazbatayı aldıkları tarihle başlar. Sigortalılıkları kaymakamlık/valiliklerce 15 gün içinde SGK’ya bildirilir. Bir sonraki seçim tarihi itibariyle de sigortalılıkları sona erer ve yine 10 gün içinde aynı makamlarca sigortalılıklarının bitişi SGK’ya bildirilir.

Muhtar seçilen kişilerin eğer herhangi bir sigortalılık kapsamında değilse 4/1-b kapsamına alınıyorlar. Eğer 4/1-a kapsamındalarsa veya bu kapsama giren Ek-5(çiftçi ssk’sı), Ek-6(kültür sanat çalışanlarıyla taksi dolmuş şoförleri), Ek-9 (10 günden fazla çalışan hizmetliler), Ek-14 (güvenlik korucuları) gibi kapsamlara giriyorlarsa bu kişiler muhtar seçildiklerinde bu kapsamlardan çıkana kadar 4/1-a bendi kapsamında sigortalı olmaya devam ederler. Bu kişiler 4/1-a kapsamından çıktıkları günden sonraki gün itibariyle muhtarlıklarından dolayı 4/1-b kapsamına alınırlar.

Muhtarlığı nedeniyle 4/1-b kapsamına alınan muhtarlar da muhtarlıkları devam ederken 4/1-a kapsamına alınmayı gerektirecek bir çalışma içine girerlerse 4/1-b sigortalılıkları, 4/1-a kapsamındaki çalışmaları boyunca durdurulur/dondurulur, prim borcu tahakkuk etmez.

Muhtar seçilmeden önce 4/1-b kapsamındaki şirket ortaklığı, ziraat odasına kayıtlı çiftçi bağkurluluğu, esnaf odasına kayıtlı esnaf bağkurluluğu, jokey-antrenörlük gibi faaliyetlerde bulunanların da muhtar seçildikten sonra 4/1-b kapsamındaki sigortalılıkları 4/1-b kodu değişmeksizin bahse konu faaliyetten “muhtarlık” faaliyetine döndürülür.

Muhtarların SGK Primleri

Muhtarların maaşlarından %20 uzun vadeli sigortalar için, %12,5 genel sağlık sigortası için ve %2 kısa vadeli sigortalar için olmak üzere %34,5 oranında sosyal sigortalar primi kesilmektedir.

Yasa koyucu 01.10.2008 itibariyle köy muhtarlarının sosyal güvenlik primlerini 5510 sayılı kanunun geçici 16.maddesi ile mahalle muhtarlarınınkinden farklılaştırmıştır. 2008 yılı ve 2009 yılı 15 gün üzerinden olmak üzere her yıl 1’er gün arttırılarak ilgili gün sayısı üzerinden prim ödenmektedir. Yani 2009 için 15, 2010 için 16, 2010 için 17, 2011 için 18, 2012 için 19, 2013 için 20, 2014 için 21, 2015 için 22, 2016 için 22, 2017 için 24, 2018 için 25 ve 2019 için 26 gün üzerinden sosyal sigorta primi ödenmektedir. Ancak hizmet dökümünde muhtarların bahse konu yıllardaki gün sayıları 30’ar gün olarak kaydedilmektedir. Mahalle muhtarlarının primleri ise herhangi bir indirim olmaksızın 30’ar gün üzerinden ödenmektedir. Mahalle ve köy muhtarlarının primleri arasındaki farklılık bundan kaynaklanmaktaydı.

Daha önce muhtarların maaşları üzerinden hesaplanan sosyal sigorta primleri bu maaştan kesiliyordu. Ancak 17.04.2017 tarihli 690 sayılı KHK ile 4/1-b kapsamında sigortalı olan muhtarların sosyal sigorta primlerinin “il özel idaresi” veya “yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları”nca ödeneceği hükmü getirildi. Yani muhtar seçilmesiyle 5510 sayılı kanunun 4/1-b bendi kapsamına alınan muhtarların 2017 yılı Mayıs ayı itibariyle maaşlarından hesaplanan primler artık devlet tarafından ödenmeye başlandı. Dolayısıyla daha önce muhtarlarca ödenen primler ceplerinde kaldı ve maaşları dolaylı olarak artmış oldu. 2017 yılı Mayıs ayı öncesindeki prim borçları muhtarlara ait iken bu tarihten sonraki primleri ödenmese, SGK’ya aktarılmasa bile SGK nezdinde ödenmiş gibi, aktarılmış gibi işlem görecek, örneğin emekli aylığı bağlanma durumu varsa bağlanacak, beklenmeyecek.

Muhtarların Sağlık Güvenceleri

Muhtarların maaşlarından %12,5 genel sağlık sigortası kesilmektedir. Muhtarların genel sağlık sigortasından faydalanabilmek için 60 günden fazla GSS prim borçları bulunmamalıdır ve geriye doğru 1 yıl içinde en az 30 gün GSS primlerinin bulunması (GSS kapsamına ilk kez girenlerde bu şart yok) gerekmektedir. Muhtarlar göreve başladıkları tarihten görevin bittiği tarihe kadar ve görevin sona ermesinden ise 100 gün boyunca daha kendileriyle birlikte eşleri, çocukları, ana-babaları da GSS’den faydalanmaktadırlar.

Muhtar azaları ve ihtiyar heyeti

Hem mahalle muhtarları azaları hem köy ihtiyar heyeti üyeleri maaş alamazlar, SGK’nın sigortalılık kapsamına girmezler.

Emekli maaşı alan muhtarlar

Emekli aylığı alıyorken muhtar seçilen bir kişinin emekli aylığında herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu kişinin alacağı muhtarlık maaşı ile emekli aylığı birbirini etkilemez, ikisini de aynı anda alabilir.

Soru: Muhtarım, trafik kazası geçirdim, malul kaldım, malullük aylığı bağlatmak istiyorum, muhtar iken malullük aylığı bağlanır mı?

Cevap: Malullük kararı için işten ayrılmak/çalışmak gerekmiyor ama malullük aylığı bağlanması için işten ayrılmak yani muhtarlığın sona ermesi veya bırakılması gerekiyor. Muhtarlık görevi devam ettiği sürece malullük aylığı bağlanamıyor. Malullük aylığı alırken muhtar seçilenlerin malullük aylıklarına ise dokunulmuyor. 9 Nisan 2019

Fatih Rüştü TAŞKIN
SGK Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kaynak, https://www.alomaliye.com/2019/04/09/muhtarlarin-sigortaliliklari-maaslari/

Çarşamba, 11 Kasım 2020 09:48

Bitcoin Kazançları Vergiye Tabi Mi?

Kripto paralar 2009 yılında ilk Bitcoin’in piyasa sürülmesi ile hayatımıza girdi. Merkezi bir otorite tarafından düzenlenmemesi ve sanal olması, dolayısıyla geleneksel bankacılık sistemi dışında yer alması, kriptografik olarak güvenli işlem yapılabilmesiyle birleşince belki de hiç öngörülmediği kadar yaygınlaştı[1].

Bitcoin’den sonra piyasaya birçok başka adlarla kripto paralar (altcoin) piyasaya çıkmış olsa da Bitcoin günümüzde halen “ilk girişimci avantajı” ile kripto para piyasasında yatırımcılar açısından lider konumda[2]. Dolayısıyla, marka ismiyle bilinen bazı ürünlerde olduğu gibi bugün kripto para deyince birçok kişinin aklına Bitcoin geliyor.

Peki Bitcoin’i de içeren geniş anlamdaki “kripto para” nedir? Bu sorunun günümüz itibariyle maalesef Türkiye için verilmiş bir yanıtı yok. Evet, gerçekten de kripto para deyince ne anlaşılması gerektiği noktasında Türkiye Cumhuriyeti hukuki anlamda bir tanım ortaya koymadıkça, kripto para için hukuki bir tanımlama yapmak güç. Günümüze kadar kamu idarelerince yapılan açıklamalara göz atarsak, kripto paralar için Türkiye’de henüz yasal bir çerçeveye sahip olmayan ve riskli görülen bir yatırım enstrümanı olarak görüldüğünü söyleyebiliyoruz. Bu nedenle de, kripto para işlemlerinde vergilemenin nasıl yapılabileceği hususu daha da tartışmalı ve spekülatif bir husus haline geliyor. Bu belirsizlik içinde kripto paraların menkul kıymet, emtia ya da para (döviz) olarak nitelendirilerek vergilendirilebileceği noktasında görüşler bulunuyor.

Peki, vergisel açından bu belirsizlik durumu sadece Türkiye’ye mi özgü? Hayır. Bitcoin’in ilk piyasaya çıkısından bu yana, yurt dışında da vergisel olarak çok çeşitli uygulama ve yaklaşımların olduğunu görüyoruz. PwC’nin Ekim 2020 tarihli ve yirmiden fazla ülkeyi kapsayan çalışmasından da görülüyor ki bugün birçok ülkede esasında kripto paraların nasıl vergilendirilmesi gerektiğine ilişkin olarak bir kılavuz yayımlanmış durumda[3]. Buna göre çoğu ülkenin gelir vergisi açısından, kripto parayı ‘gayri maddi bir varlık’ veya ‘finansal bir varlık’ olarak nitelendirdiği görülüyor. Ama gelir vergilemesi açısından kripto parayı ‘emtia’ veya ‘para’ olarak nitelendiren ülkeler de var.

Bu nokta da OECD’nin Ekim 2020 tarihinde yayınlamış olduğu konuyla ilgili raporunda[4] kripto paraların vergilendirilmesi için karşılaşılan belli başlı sorunlara değinilmekte ve ülkelerin kripto paraların vergilendirilmesi hususunda karar alıcı durumda bulunanların dikkate alabileceği birkaç hususa dikkat çekilmekte.

Bu kapsamda, öncelikle kripto paraların mevcut vergi kuralları kapsamında nasıl muamele göreceği konusunun hukuki alt yapı kurulmak suretiyle netleştirmenin faydalı olacağı belirtiliyor. Kripto paraların değişken ve yeniliğe açık yapısı değerlendirilerek, ilgili mevzuatın bu yenilikleri karşılar nitelikte ve nispeten basit ve sade bir şekilde ortaya konmasının düzenlenmesinin önemli olduğu vurgulanıyor. Tabi OECD bunu söylerken, bu düzenlemeler ortaya konarken de, vergiden kaçınma amacıyla yapılabilecek vergi planlamalarının da dikkate alınması gerektiğini açıkça hatırlatmış.

Dünyada bu gelişmeler olurken, Eylül 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2021-2023 Orta Vadeli Programı’na bakıldığında Türkiye’nin de kripto paralar konusunda hareketsiz kalmayacağı anlaşılıyor. Programda “Dijital olarak satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek, bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecek” deniliyor.

Türkiye’nin önünde kripto paralar konusunda temelde dünyadaki kripto para için düzenlemede bulunan ülkelerin de karşılaşmış olduğu iki seçenek duruyor. Bunlardan ilki yeni baştan kripto paraları yeni bir enstrüman olarak tanımlayarak yepyeni bir hukuki alt yapı oluşturulması. Diğeri ise kripto paraların mevcut yasal düzlemde ele alınması, diğer bir ifadeyle kripto paraları mevcut bir enstrümanın yasal tanımına dahil etmek[5].

Bu anlamda dileğimiz hukuki niteliğin belirlemesi yapılmadan, Mali İdare tarafından aceleci ve vergi salınmasına öncelik verecek bir yaklaşımın benimsenmemesi. Bu yönde kolaycı bir yaklaşımla, kripto para tanımının hukuki bir zemine oturtulmadan sadece vergi mevzuatı açısından yapılacak bir düzenleme yoluyla hareket edilir ve mevcut vergi kanunları tahtında bir vergilemeye gidilirse, mükelleflerin anayasal hakları zedelenebilir. Başka bir deyişle, ilgili otoritelerin daha kripto paraların, mal mı, para mı, menkul kıymet veya sermaye piyasası aracı mı olup olmadığı konusunda kendi zihinlerinin berrak olmadığı bir ortamda, salt ikincil düzenlemeler ile adım atılması, verginin kanuniliği, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik vb. pek çok üst norm açısından sıkıntılı bir durum yaratacaktır. Dolayısıyla, izlenmesi gereken daha doğru yöntem öncelikle kripto paraların hukuki alt yapısının kurularak açık bir dille kripto para tanımının yasal düzlemde yapılmasıdır. Öte yandan, kripto paraların elde tutan isimlerin tespit edilmesi ve işlemlerin takibinin pratikte ne kadar zor olduğu düşünülürse, yatırımcıları kayıt dışı olmaya itmeyecek seviyede bir vergileme yapılması, bu alanda kayıt dışılığın önlenmesi anlamında önemlidir. Umurcan Gago - Deniz Ağaç

https://www.dunya.com/kose-yazisi/bitcoin-kazanclari-vergiye-tabi-mi/488423

Dipnot:

[1] Forbes (2020), Your Mom’s Guide To Bitcoin, https://www.forbes.com/sites/tatianakoffman/2020/09/16/your-moms-guide-to-bitcoin/#62bd48096e1d

[2] https://www.ecb.europa.eu/paym/intro/mip-online/2019/html/1906_crypto_assets.en.html

[3] PwC 2020 Digital Assets Global Tax Report, Danimarka,Fransa,İsveç, ABD,Avustralya,İtalya,Arjantin,Kolombiya,Japonya,İsviçre,Almanya, İrlanda, Lüksemburg,Malta,Güney Afrika Tayland, İngiltere,Polonya,Kanada, Singapur, Hong Kong.

[4] OECD, Taxing Virtual Currencies: An Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issue

[5] The Legal Nature of Cryptocurrency, O S Bolotaeva, A A Stepanova, S S Alekseeva, North-Eastern Federal University, Yakutsk, Russia

Varlık Barışı, yararlananlara ciddi vergisel avantajlar sağlayan önemli bir düzenleme. Herhangi bir mali yüke katlanmadan işletmelerin mali yapısını düzeltiyor, belli başlı mali ve finansal sorunlarını çözüyor. Varlık Barışı kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmıyor, bildirilen tutarların ortaklara dağıtımı kar payı dağıtımı sayılmıyor ve stopaja tabi tutulmuyor vs.

Bize göre “1 taşla 8 kuş vurulabilecek bir düzenleme”, kimilerine göre ise “bir babanın oğluna yapmayacağı bir şey!”.

7’nci Varlık Barışı Düzenlemesi Yolda

2008 yılından bugüne kadar geçen 12 yılda 6 Varlık Barışı düzenlemesi yapıldı. Şu an TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan Torba Yasa Teklifi yasalaşırsa 7’ncisi olacak.

Devletimiz Varlık Barışı’nda Israrlı

Devletimiz 7’nci Varlık Barışı’nı düzenleyerek, bu konuda ne kadar istekli, ısrarlı ve kararlı olduğunu gösteriyor. Çünkü, dün olduğu gibi bugün de, yurt dışından getirilecek veya yurt içinden ekonomimize kazandırılabilecek her varlığa ve ekonomik değere ihtiyacımız var. Bunlar zaten ülkemizin parası, kaynağı.

Varlık Barışı’na Vergi İncelemesi ve Vergi Tarhiyatı Yapmama Garantisi!

Varlık Barışı düzenlemelerinin tamamına yakın kısmında, “Vergi İncelemesi ve Vergi Tarhiyatı Yapmama Garantisi” var.

Son Varlık Barışı‘nın yer aldığı düzenleme ve buna ilişkin olarak yayınlanan Tebliğde, bu garanti;

“Geçici 90. maddenin sekizinci fıkrası uyarınca, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi ve bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şartıyla, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaması imkanından yararlanılabilmesi için, bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi; bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir.”

Şeklinde yer alıyor (GVK Mad. Geçici 90, 1 Seri No.lu Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ).

Peki, Varlık Barışı’na Vergi İncelemesi Tartışması Nereden Çıktı?

Varlık Barışı düzenlemesindeki “Vergi İncelemesi ve Vergi Tarhiyatı Yapmama Garantisi” oldukça açık ve net. Peki, konu bu kadar açık ise, neden Varlık Barışına vergi incelemesi tartışması başladı?

Hemen belirtelim, tartışma, tamamen yürütülen vergi incelemelerine ilişkin olarak ortaya çıktı. Vergi Müfettişleri, yürütmekte oldukları vergi incelemelerinde, inceleme devam ederken Varlık Barışı kapsamında bildirim ve beyanda bulunulup bulunulamayacağı, inceleme sonucunda bulunan matrah ve vergi farklarının bildirilen/beyan edilen varlıkların kayıt dışı bırakılması nedeniyle ortaya çıktığının tespit edilmesi halinde ne gibi işlem yapılacağı konularında tereddüte düşerek, idari görüş istedi.

Bu konu, yazılı ve görsel basında, “bugünlerde varlık barışında bulunan mükellefler hakkında tarhiyat yapıldığı, hatta bu konuda Vergi Denetim Kurulu'nun Gelir İdaresi ile yazışma yaptığı, tarhiyat yapılıp yapılmayacağı konusunun inceleme elamanının insiyatifine bırakıldığı, ancak bunun tam olarak doğrulatılamadığı” şeklinde yer aldı.

Vergi Denetim Kurulu, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan Yazılı Görüş Talep Etti!

Evet, Vergi Denetim Kurulu, Vergi Müfettişlerinin Varlık Barışı düzenlemesi ile ilgili olarak vergi incelemelerinde karşılaştıkları ve tereddüte düştükleri konular hakkında Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan yazılı görüş talep etti (3 Temmuz 2020 tarihli ve 41258870-663.01(İNC)-E.19685 sayılı Yazı).

Gelir İdaresi Başkanlığı Görüşünü Belirledi ve Yazılı Olarak Bildirdi!

Gelir İdaresi Başkanlığı, Varlık Barışına vergi incelemesi konusundaki görüşünü belirledi ve Vergi Denetim Kurulu’na bildirdi (8 Eylül 2020 tarihli ve 91378753-045.02(193)-E.99905 sayılı yazı). Bu görüş şu şekilde:

1) Varlık Barışı kapsamında bildirimde/beyanda bulunan mükellefler hakkında bildirim/beyan konusu işlemlerle ilgili vergi incelemesi yapılamaz.

2) Varlık Barışı, yararlanan mükellefler hakkında diğer konularda vergi incelemesi yapılmasına engel oluşturmaz. Bu durumdaki mükellefler için inceleme sonucu matrah farkı çıkması durumunda söz konusu matrah farkının, bildirilen/beyan edilen varlıkların kayıt dışı bırakılması nedeniyle ortaya çıkıp çıkmadığının Vergi Müfettişlerince tespit edilmesi gerekir. Vergi incelemesi sonucunda ortaya çıkan matrah farkının Varlık Barışı kapsamında bildirimde/beyanda bulunulan varlıkların kayıt dışı bırakılması nedeniyle ortaya çıktığının tespit edilmesi halinde, bu hususa ilişkin bulunan matrah farkına ilişkin olarak rapor düzenlenmemesi, inceleme konusu sadece bu hususu kapsıyorsa mevcut incelemenin iptal edilmesi gerekir.

3) Haklarında vergi incelemesi devam eden mükelleflerin Varlık Barışı kapsamında bildirim ve beyanda bulunmaları mümkün değil. Vergi incelemesine alındıktan sonra veya inceleme devam ederken, Varlık Barışı kapsamında bildirim ve beyanda bulunanların beyan ve bildirimlerinin iptal edilmesi, bu kapsamda yaptıkları ödemelerin mükelleflerin alacağı olarak emanet hesaplarına alınması, inceleme sonucunda matrah farkı çıkması durumunda mükellefler adına cezalı tarhiyatların yapılması gerekir.

4) Diğer nedenlerle yapılan vergi incelemelerinde, Varlık barışı kapsamında yapılan bildirimlere/beyanlara ilişkin olarak ödenen vergiler, inceleme sonucu ortaya çıkan matrah farkı başta olmak üzere diğer vergilerden mahsup edilemez. Gelir İdaresi’nin Birisi Hariç Diğer Görüşleri Doğru ve Yerinde!

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verdiği yazılı görüş, birisi hariç doğru ve yerinde. Katılmadığım tek görüş, mükelleflerin haklarındaki vergi incelemesi devam ederken Varlık Barışı kapsamında bildirim ve beyanda bulunamayacakları, bulunmuşlarsa da bunların iptal edilmesi gerektiğine ilişkin.
Gerek Kanun metni gerekse Tebliğde, hakkında vergi incelemesi devam ederken mükelleflerin Varlık Barışı’ndan yararlanamayacaklarına ilişkin bir hüküm veya açıklama bulunmuyor. GİB, inceleme devam ederken, Varlık Barışı’ndan yararlanılamayacağı görüşünde. Ancak, bu görüş herhangi bir yasal düzenlemeye dayanmıyor, tamamen yorum ve vergisel bazı uygulamalara dayanıyor. Örneğin, vergi incelemesi devam ederken pişmanlıkla beyanname verilememesi vb.

Bize göre, yasa metninde haklarındaki vergi incelemesi devam ederken Varlık Barışı’ndan yararlanılamayacağına ilişkin açık bir hüküm yoksa, Varlık Barışı kapsamında bildirim veya beyanda bulunulabilir, Varlık Barışı’ndan yararlanılabilir. Torba Yasada yer alan yeni düzenlemede, bu hususun mutlaka açıklığa kavuşturulmasında fayda var! ABDULLAH TOLU

https://www.dunya.com/kose-yazisi/varlik-barisina-vergi-incelemesi-tartismasi/488404

Salı, 10 Kasım 2020 11:13

Vergi Erteleme Aracı "Yenileme Fonu"

Yenileme fonu, Vergi Usul Kanunu’nun 328/4. maddesinde düzenlenmiş bir vergi erteleme müessesidir. Bu konuyu daha önce, geçen yılın sonunda da irdelemiştim. Ancak dönem sonu işlemleri zamanının yaklaşması dolayısıyla ben de tekrar konuyu değerlendireyim istedim.

Ticari işletmelerce iktisadi kıymetlerin yenileme amacı ile satılması sonucu oluşan kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere pasifte geçici bir hesaptave yenileme fonu adı altında en fazla üç yıl süre ile tutulabilir. Bu üç yıllık süre içerisinde yenileme amacı ile kullanılmamış söz konusu kâr, üçüncü yılın matrahına eklenerek vergiye tabi tutulur. Görüldüğü gibi “yenileme fonu” müessesesi işletmelere bir yandan iktisadi kıymetlerini daha kolay yenileme olanağı sunarken, bir yandan da vergi erteleme müessesesi olarak işlev görmektedir.

Yenileme fonunun ayrılabilmesi veya oluşturulabilmesi için, iktisadi kıymet satış kârı ile satılan kıymeti yenileme iradesinin ortaya konulmuş olması gerekir. Dönem sonundan önce açıklanması gereken bu iradenin, yetkili organ kararı şeklinde olması gerekir. Örneğin anonim şirketlerde yönetim kurulunun bu konuda bir karar almış olması yeterlidir. Yenileme amacının saiki önemli değildir.

Satış kârının yenileme fonuna alınabilmesi için satılanın amortismana tabi bir iktisadi kıymet olması gerekir. Bu nedenle, örneğin iştirak hissesi satış kazancı yenileme fonuna alınamaz (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 8.3.2012 tarih ve B.07.1. GİB.4.34.19.02-019.01-919 sayılı Özelgesi).

Yenileme fonuna alınan iktisadi kıymet satış kârı, vergisiz olarak bu fonda üç yıl boyunca tutulabilir. Bu fon, yeni bir iktisadi kıymet alınması halinde alınan iktisadi kıymetin amortismanlarının mahsubu suretiyle kapatılır. Üçüncü yılın sonunda mahsup suretiyle kapatılamayan bir tutar kalmışsa veya yeni bir iktisadi kıymet alınmayarak hiç kullanılmamışsa, fonda yer alan tutar, üçüncü yılın vergi matrahına eklenerek vergilendirilir. Üç yıllık süre sonunda yeni bir iktisadi kıymet alınmamış olunmasının her hangi bir yaptırımı yoktur. Ancak bu kârın -fonda bulunan tutarın- vergilendirilmeden sermayeye eklenmesi veya kâr olarak dağıtımı söz konusu olamaz. Vergilendirildikten sonra fonda kalan tutar istenilirse sermayeye eklenebilir. (Aynı yönde; İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 11395140-105-66620 sayı ve 25.5.2016 tarihli Özelgesi).

İktisadi kıymetin dövizle satılması ve satış kazancının döviz cinsinden muhafaza edilmesi halinde, üç yıl boyunca doğacak kur farkı gelirinin akıbeti, tartışmalıdır. Bize göre bu gelirin de yenileme fonuna eklenmesi mümkündür. Ancak Maliye yönetimi aksi görüştedir. İdari anlayışa göre söz konusu kur farklarının doğrudan ilgili yıl kazancına eklenmesi gerekmektedir.

Burada iktisadi kıymetin yenilenmesi söz konusu olduğundan satın alınan iktisadi kıymetin, satılanla aynı cinsten veya nev’iden olması zorunludur. Örneğin matbaa makinesi satılıp yerine ambalaj makinesi alınması için yenileme fonu oluşturulamaz. Ancak satılanla alınanın bire bir aynılığı da aranmaz. Örneğin 9 kişilik minibüs satılarak 16 kişilik bir minibüs alınmasında, yasal amaç gerçekleşir, ancak minibüs yerine makam aracı alınması amaca aykırıdır.

Ancak idari anlayış, “iktisadi kıymetin yenilenmesi” koşulunu, aynı işe devam edilecek şekilde yenileme olarak anlamaktadır. Örneğin bir özelgede, şehirlerarası yolcu taşımacılığı faaliyetinde kullanılan otobüsün satışı dolayısıyla ayrılan yenileme fonunun, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti için minibüs alımında kullanılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir (Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 95462982-105[VUK. ÖZLG-15-29]-6 sayı ve 13.1.2016 tarihli Özelgesi). Benzer bir özelgede de “kara taşımacılığında kullanılan akaryakıt tankerlerinin satışı dolayısıyla ayrılan yenileme fonunun yine akaryakıt taşımacılığında kullanılmak üzere alınan deniz tankerleri için kullanılmasının mümkün olmadığı vurgulanmıştır (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 67854564-1741-447 sayı ve 15.9.2015 tarihli Özelgesi)

Yasa, satılanın yerine yeni bir kıymet alınmasından söz etmişse de, buradaki “yeni” kelimesi, kullanılmamış değeri kastetmemektedir. Örneğin şirketin 2008 model kamyoneti satıp yerine 2017 model bir kamyonet alması halinde de, alınan 2. el olmakla birlikte yasanın amacı gerçekleşmiş olur. Yasa yenileme fonunun “pasifte geçici bir hesapta” tutulmasından söz ettiğinden, bu fonun sadece bilanço usulüne göre defter tutanlarca ayrılabileceği kabul edilmektedir.

Yenileme fonu ile ilgili bir diğer tartışmalı konu da, “üç yıl”lık sürenin nasıl hesaplanacağı konusundadır. Bu konuda Maliye Yönetimi satışın yapıldığı ve dolayısıyla yenileme fonunun oluşturulduğu yılı birinci yıl olarak kabul etmektedir. Buna karşılık yargı kararları, satış yapılarak yenileme fonunun oluşturulduğu yılı izleyen yılı birinci yıl olarak kabul etmektedir. Bize göre, yargı anlayışı yasanın lafzı ile daha uyumludur.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesi kapsamında gerçekleşen devirlerde, devir olan kurumun bilançosunda yer alan yenileme fonunun devir alan kurum bilançosuna intikal ettirilmesi de mümkündür. Burada yenileme fonunun kullanılabileceği üç yıllık sürenin devir alınan kurumda yenileme fonunun ayrıldığı hesap dönemi birinci yıl kabul edilmek suretiyle hesaplanması ve bu süre içinde kullanılmamış olan kârın üçüncü yılın sonunda devir alan kurumun vergi matrahına eklenmesi gerekmektedir. Burada da söz konusu yenileme fonunun devralan kurum tarafından bir iktisadi kıymet alımında kullanılması halinde ise iktisap edilecek iktisadi kıymetin devir olan kurum tarafından satılan iktisadi kıymetle aynı neviden olması gerekmektedir. Devralan şirketin yatırımları sebebiyle indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanan bir kurum olması durumunda, yenileme fonunun iktisadi kıymet alımında kullanılmaması nedeniyle üçüncü yılın sonunda devralan şirketin kurum kazancına eklenmesi halinde, yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç olarak indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu edilmesi de mümkündür. (Ağrı Defterdarlığı’nın 49101969-045-E.6932 sayı ve 23.7.2019 tarihli Özelgesi.) Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/bir-vergi-erteleme-araci-yenileme-fonu/488314

Koronavirüs süreciyle birlikte çalışanların işten çıkarılması yasaklandı. İşten çıkarma işçinin rızasıyla yapılsa bile yasak kapsamına giriyor. Her ne kadar çalışanın rızası alınsa ve tazminatını almış olsa da, fesih yasağının ihlali anlamına gelen arabulucu veya ikale yoluyla çıkış işlemleri, işverenleri idari para cezası ile karşı karşıya bırakabilir.

İşçi istifa edebilir. İşçinin veya işverenin haklı nedenleri (ahlak ve iyiniyete aykırı davranışlar) varsa yine iş sözleşmesi sonlanabilir. (İş Yasası Md 24/2 ve 25/2) İşyerinin kapanması nedeniyle de çalışanın iş sözleşmesi fesih edilebilir.

İşçinin rızasıyla gerçekleşmiş olsa da, haklı neden olmaksızın arabulucuda yapılan fesih ise pandemi nedeniyle yasak kapsamında. Veya yine işçinin rızasıyla yapılmasına rağmen ikale de (işveren ve işçinin karşılıklı rızasıyla iş sözleşmesini sonlandırma) fesih yasağı kapsamına giriyor.

FARKLI DURUMLAR VAR

Pandeminin başlarında; nisan ayı içinde devreye alınan (İş Yasası Geçici Md. 10) fesih yasağı, en son 17 Kasım’dan sonraki iki ay için de uzatıldı. (27 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3135 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile) Çalışanının işten ayrılışını, SGK’ya bildiren işyerleri fesih türüne göre kod seçmek zorunda. İstifa için ‘03’, işçinin haklı nedenle feshi için ’25’, işverenin haklı nedenle feshi için ‘29’ ve işyeri kapanması için ‘17’ no.lu kodlar seçiliyor. Ve bu kodlar fesih yasağı kapsamına girmeyen durumları da ifade ediyor ayrıca. Belirli süreli sözleşmenin sonlanması, hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi halleri gibi fesih yasağı kapsamına girmeyen durumlar da var ayrıca.

İDARİ PARA CEZASI

Pandemi nedeniyle gelen ‘fesih yasağı’ olduğu sürece; ‘karşılıklı rıza var nasılsa, çalışan da tazminatlarını da aldı’ denilirse, işverenler yanılgıya düşmüş olur. Bu şekilde, haklı neden yokken, fesih yasağına aykırı çıkış gerçekleşen işyerlerinin genelde fesih nedeni olarak ‘diğer nedenleri (kod:22)’ SGK’ya bildirdiğini de duyuyoruz. Her ne kadar çalışan tazminatını almış olsa da ve çalışanın rızası olsa da, fesih yasağının ihlali anlamına gelen (arabulucuda veya ikale yoluyla) çıkış işlemleri (kodları) işverenleri idari para cezası ile karşı karşıya bırakabilir. Fesih yasağına aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işverene, her bir işçi için ‘aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası’ öngörülüyor.

İş Yasası’nın geçici (10.ncu) maddesine göre; işverenler fesih yasağı süresince; 3 aylık süreyi geçmemek üzere, çalışanını tamamen veya kısmen ücretsiz izne çıkarabiliyor. Yine aynı yasal düzenlemeye istinaden; Cumhurbaşkanı fesih yasağına ilişkin 3 aylık süreleri 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatmaya yetkili.

TAZMİNATLAR VE VERGİLER

Normalde, çalışanıyla yollarını ayırmak isteyen işverenlerin, çalışanlarına kıdem tazminatını ve -ihbar süresi de kullandırılmamışsa- ihbar tazminatını ödemeleri gerekiyor. (İşverenin haklı nedeni olduğunda kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapılmıyor.) Kıdem tazminatı için en az 1 yıllık çalışma süresi de gerekiyor.

Eğer 30 ve daha fazla sayıda işçi çalıştırılan bir işyerinde iş akdi işveren tarafından feshediliyorsa (geçerli neden de yoksa) işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin de (kıdem ve ihbar tazminatına ilaveten) çalışana ödenmesi gerekiyor. (Çalışanın en az 6 aylık kıdemi de olması gerekiyor.) Söz konusu bu iki kalem ödemenin yapılabilmesi için çalışanın önce arabulucuya -anlaşamadığı durumda- ardından iş mahkemesine gidip işe iade davasını da kazanması gerekiyor.

Arabulucu da olsa fesih yasak kapsamında

MAHKEMELER NASIL DEĞERLENDİRİYOR

İşe başlatmama tazminatının’ ve ‘boşta geçen süre ücretinin’ ödenmesi için mahkemeler öncelikle iş sözleşmesini sonlandıran işverenin ‘geçerli nedeninin olmadığına’ ve dolayısıyla çalışanın ‘işe iadesine’ karar vermesi gerekiyor. İşe iade kararına rağmen işçiyi tekrar işe başlatmayan işverenin, çalışana 4 ila 8 aylık brüt maaşı kadar işe başlatmama tazminatı ödemesi gerekir.

Mahkemeler işe iade davalarında; işveren tarafından ‘işten çıkarmanın son çare’ olarak görülüp görülmediğini değerlendiriyor.

Tazminatlarla ilgili hangisinin hangi oranda vergiye tabi olduğu veya hangisinin vergisiz hesaplanacağına ilişkin tereddütler de sıkça yaşanıyor. Gerek ‘kıdem ve ihbar tazminatının’ gerek ‘işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin’ hesaplanma şartları ve vergisel durumları aşağıdaki tablodan görülebilir. Ahmet Karabıyık

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-karabiyik/arabulucu-da-olsa-fesih-yasak-kapsaminda-41658558

Sunumlarİndirme Bağlantısı
Küçük ve Mikro İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı (Taslak) İndir
Finansal Raporlama Standartlarına Uygun Örnek Hesap Planı (Taslak) İndir
UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri Açıklayıcı Örnekler İndir
UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri Karar Gerekçeleri İndir
IFRS 17’de Yapılması Planlanan Değişiklikler Sunumu (Temmuz 2019) İndir
TFRS 9 Kapsamında Finansal Araçlara İlişkin Değer Düşüklüğü Karşılıkları ve Bankacılık Sektöründeki Uygulaması Sunumu İndir
Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve Sunumu İndir
TFRS 16 Kiralamalar Sunumu İndir
UFRS 17 Sigorta Sözleşmeleri Sunumu İndir
BOBİ FRS Sunumları İndir

İndir

İndir

BOBİ FRS Modülleriİndirme Bağlantısı
BOBİ FRS Modül 2 – Nakit Akış Tablosu İndir
BOBİ FRS Modül 3 – Muhasebe Politikaları, Tahminler ve Yanlışlıklar İndir
BOBİ FRS Modül 4 – Raporlama Döneminden Sonraki Olaylar İndir
BOBİ FRS Modül 6 – Stoklar İndir
BOBİ FRS Modül 12 – Maddi Duran Varlıklar İndir
BOBİ FRS Modül 14 – Maddi Olmayan Duran Varlıklar İndir
BOBİ FRS Modül 15 – Kiralamalar İndir

Kaynak: KGK

Pazartesi, 09 Kasım 2020 17:08

Saygı, Minnet ve Özlemle Anıyoruz

Kurmuş olduğun demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti' ni ebediyete kadar yaşatacağımızı, ilke ve devrimlerinin yılmaz koruyucuları olacağımızı bir kez ifade eder, ülkemizi hak ettiği çağdaş seviyeye getireceğimize manevi huzurunda söz veririz ...

Seni  minnet, rahmet özlemle anıyoruz ...

Bilindiği üzere,18.05.2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7143 sayılı Kanununla mükelleflere, 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemleri için matrah ve vergi artırımı olanağı getirilmiştir.

Uygulamada matrah artırımında bulunan bazı mükellefler ödemelerini aksattıkları için Yasal hakları ellerinden alınmış olup, vergi incelemesine tabi tutulmuşlardır. Doğal olarak bu durum mükellefler arasında bazı mağduriyetlere neden olmuştur.

Bu Kanunla ilk defa, matrah ve vergi artırımında bulunmuş mükelleflere, bu artırımlara ilişkin ödemeleri gereken taksit tutarlarını süresinde ödeme zorunluluğu getirildi. Bu kapsamda; 30.04.2018 tarihinde Ak Parti Milletvekili Binali Yıldırım tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Kanun Tasarısının, matrah ve vergi artırımını kapsayan, 5. maddesinin sonuna, Plan Bütçe Komisyonunda; “Bu vergilerin bu Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi hâlinde, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur cümlesinin sonuna alelacelebu madde hükmünden yararlanılamaz.” cümlesi eklendi.

Kanunun, ödemelerle ilgili ortak hükümleri içeren 9. maddesi dikkate alınmadığında, yani 7143 sayılı Kanunun sadece yukarıdaki 5. maddesi dikkate alındığında matrah ve vergi artırımında bulunup, süresinde ödeme yapmayan mükelleflerin, hem matrah ve vergi artırımları, hem de taksitlendirmeleri bozulacaktır. Daha açık ifadeyle, bu durumdaki mükellefler hem incelenecek hem de ödeme yapmaya devam edeceklerdir.

Diğer taraftan, Kanunun, Matrah ve Vergi Artırımını kapsayan, 5. maddesinde, Taksitler Süresinde Ödenmezse Bu Madde Hükmünden Yararlanılamaz (matrah ve vergi artırımından yararlanılamaz) denilmektedir.

Kanunun, ödemelerle ilgili ortak hükümleri kapsayan 9.maddesi incelendiğinde, “İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir.” denilmiştir.

ÖDEME PLANINI AKSATANLARLA İLGİLİ YAPILANDIRMANIN DEVAMI VE VERGİ İNCELEMESİ YAPILAMAYACAĞI HAKKINA ANKARA 5. VERGİ MAHKEMESİ KARARI

Yaşanan somut bir olayda, davacı mükellef tarafından 7143 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu matrah artırımı hükümlerinden faydalanma hakkının kaybedildiğine dair davacı mükellef adına …………. Vergi dairesi tarafından tesis edilen …… tarih ve ………… sayılı işlemin 7143 sayılı Yasa kapsamında 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olarak KDV, Kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulduğu, borcun 6 taksit ödeme seçeneğini tercih ettiği, ancak 4. Taksitin banka sistemlerinden kaynaklanan ve kontrollü olmayan bir hatadan kaynaklı olarak sehven gerçekleştirilemediği, ödeme işlemi gerçekleşmeyen taksiti de gecikme zammı ile beraber vergi dairesinin emanet hesaplarına ödediği, hakkında yeniden vergi incelemesi başlatılması sebebi ile mağduriyet yaşadığı, vergi dairesinin 4. Taksitin yatırılmadığından haberi olmasına rağmen bu konuda kendisine yazılı veya sözlü herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, mükellefe hizmet etme amacı bulunan ve vergi tahsil etmekle vazifeli vergi dairesinin herhangi bir eylemde bulunmamasının bu amacın gerçekleşmesine hizmet etmediği, matrah artırımının kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istemiyle vergi mahkemesinde yürütmenin durdurulması talepli dava açmıştır.

VERGİ MAHKEMESİ YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİNİ KABUL ETMİŞTİR

Açılan davada Ankara 5. Vergi Mahkemesi tarafından verilen kararda mükellefin yürütmenin durdurulması istemi E:2019/1725 sayılı karar ile işlemin iptali ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Kararın gerekçesinde hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı İYUK mad. 27 hükmü uyarınca teminat aranmaksızın yürütmenin durdurulmasına 26.02.2020 tarihinde karar verilmiştir.

SONUÇ VE ÖZET

1. Vergi dairesinin görevi mükellefi tespit etmek ve vergiyi tahsil etmektir.

2. Mükelleflerin matrah artırımı ile ilgili Yasa hükümlerinden belli koşullar kapsamında faydalanması Anayasal bir hükümdür.

3. Vergi dairesi tarafından kabul edilen yapılandırma ve matrah artırımı ile ilgili ödeme planlarında yer alan vergilerin çizelge kapsamında vadelerinde ödenmesi zorunludur. Taksitlerde aksama olduğu takdirde ödeme planının alt kısmında yer alan dipnotlar ve ilgili Yasanın hükümlerine göre ikmal edilmesi gerekmektedir.

4. Salt bir taksitin ödenmemesi mükellefi bu Anayasal matrah artırımı hakkından faydalanması konusunda mükellefi mahrum edemez. Nitekim, Ankara 5. Vergi Mahkemesi tarafından verilen K:2020/1014 sayılı esas kararda da yer aldığı üzere mükellefin matrah artırımından faydalanmayacağı yönünde idare tarafından tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir. Kararın hüküm fıkrasında: “ … Yasa da belirtilen tarihte ödemediği takdirde matrah artırımının kaldırılacağı yönünde davacıya bildirimde bulunulması gerekirken, davacıya bu yönde bir bildirimde bulunulmadan taksitlerden birini yasada belirtilen sürede ödemediğinden bahisle matrah artırımının kaldırılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; DAVANIN KABULÜNE, DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE, …….. istinaf yolu açık olmak üzere, 11.05.2020 tarihinde karar verildi.”  Mustafa ALPASLAN https://www.hukukihaber.net/

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Emeklilik ve Sonrasında Çalışma Halinde İhbar Tazminatı I. Durum:İşçinin emekliliği hak etmesi ve iş akdini emeklilik nedeniyle…
  • Mayıs Ayı Yükümlülüklerine İlişkin Notlar Kurumlar vergisi beyan dönemi, 6 Mayıs 2024 Pazartesi akşamı itibariyle…
  • ENFLASYON DÜZELTMESİ UYGULAMASI REVİZE EDİLMELİDİR Türkiye’de uluslar arası standartlara göre de yüksek enflasyon yaşanmaktadır. Yüksek…
Top