Mehmet Özdoğru
İşçinin İstifa Etmesi, İşverenin İznine Bağlı Olabilir Mi?
İş sözleşmesinin işçi tarafından istifa yoluyla sona erdirilmesi yolu işçiler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Özellikle hizmet sektöründe işe giriş ve çıkış sayılarının diğer sektörlerden fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda işletmeler, hizmet sürekliliğini sağlamakta ve iş verimliliğini korumakta zorlanmaktadırlar. İş gücünde bir anda yaşanan boşluk, mal ve hizmet akışında aksaklıklara yol açmaktadır. Bu da işverenlerin yakınmalarına yol açmaktadır. Son günlerde gündeme taşınan işverenin onayı olmadan, işçi istifa edemesin ya da ederse belli bir süre çalışamasın önerisi sorunu çözebilir mi?
Elbette işletme, iş gücünde yaşanabilecek potansiyel boşluktan endişelenmekte haklı. Ancak bunun çözümü işçi istifasının işverenin onayına bağlı olması, onay vermemesi durumunda da başka bir işte çalışamaması vb. önlemler olması beraberinde birçok sorunu getirecektir. Öncelikle istifa eden işçi; iş güvencesi hükümlerinden yararlanma hakkını, kıdem ve ihbar tazminatlarını zaten geride bırakmaktadır. Diğer bir ifade ile işten çıkışını kendi istifası ile yapmasının bedellerini ödemektedir. Bunların yanı sıra çoğu zaman alacaklarını da alamadan işten ayrılmaktadır. Mahkemeler, kıdem, ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, ücret ve fazla mesai alacakları davalarından geçilmemektedir.
Zorla güzellik olmaz. İşçiler neden iş değiştirmektedir?
Sorunun çözümünü, sorunun nedenlerini irdelemeden yapabilmek olanaksızdır. Diğer türlü getirilecek çözümler belki sorunu; sizin için avantajlı bir konuma taşıyabilir ancak ortadan kaldırmayacağı gibi derinleştirebilir de. Bu nedenle sıklıkla iş değişikliği ile muhatap olan işletmelerin aşağıdaki hususları gözden geçirmeleri faydalı olacaktır.
*Ücretlerin düşük olması, iş değişikliğinde ilk başta gelen neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Asgari ücretin esas ücret yerine geçmesi çalışanları az da olsa daha yüksek maaşlı işlere çekmektedir. Bu noktada verilen ücretin; işçinin geçimini sağlamakta yeterli gelmemesi önemli rol oynamaktadır. İşçi emeğini verirken diğer yandan ulaşım yardımı, yemek yardımı ve benzeri katkıları da gözetmektedir. Ayrıca nitelikli iş gücünü bünyenizde taşıyabilmeniz ve katma değeri yüksek mal ve hizmet üretmeniz ile işçilik maliyetleriniz arasında ister istemez doğru orantı olacaktır.
*Bir başka neden olarak; çalışma ilişkileri içinde rastladığımız aşırı davranışlar öne çıkmaktadır. Örneğin iş yerinde baskı görülmesi, yönetici pozisyonundaki personelin aşırı otoriter tutumu, yapılan işten dolayı hissedilen stresin yüksekliği, çalışanlar arasında zorbalık ve benzeri tutumlar işçiyi iş yerinden ayrılmaya iten unsurların başında gelmektedir. Bu tip nedenleri incelediğimizde; çoğu zaman iş yerinde iş yükü dağılımının yapılamadığı, iş organizasyonu sorunlarının yaşandığını, görev tanımlarının net olmadığı ve çalışan ile yönetici arasında iletişim sorunları yaşandığını tespit ediyoruz.
Görülmektedir ki; iş değişikliği nedenlerinin birçoğu menfaatler dengesi içinde işverenin ortadan kaldırabileceği ya da iyileştirebileceği konular etrafında toplanmaktadır. Söz konusu iyileştirmeleri yapmadan işçiyi iş yerinde çalışmaya zorlamanın sonuçları, istenilen yararın ötesine geçebilecektir. İşçinin istifası hâlihazırda kendisi için dezavantajlı sonuçlar doğururken buna yenilerini eklemek çalışma ilişkilerine zarar verecektir. Şayet böyle bir uygulama hayata geçer ise; hukuki zorlukların yanında, iş verimliliğinde düşüş, çalışma ortamında huzursuzluk, iş isteksizliği doğacaktır. Diğer yandan çalışanlar her halükarda işten ayrılacak ve kayıt dışı çalışmaya yöneleceklerdir.
////////////////////////
BİR SORU - BİR YANIT
+++
Almanya’nın çifte vatandaşlık düzenlemesi üzerine yeniden Türk vatandaşlığına başvuru yapmayı düşünüyorum. Çifte vatandaşlık alırsam, yurt dışı borçlanması yaparak Türkiye’den emekli olmam önünde engel var mı?
Türkiye’den emeklilik koşullarınızı belirleyen ilk defa sigortalı olduğunuz tarihte geçerli bulunan yasal düzenlemelere göre tespit edilecek emeklilik koşullarını sağlayıp sağlamamanızdır. Genel olarak bu koşullar; belli bir prim ödeme gün sayısına ulaşmanız, sigortalılık süreniz ve belli bir yaşı doldurmuş olmanız hâlinde emekliliğe başvurabilmektir. Diğer yandan Türkiye - Almanya arasındaki sözleşmelerde de çifte vatandaş olanlar için emeklilikte bir özel düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla çifte vatandaş olmanız Türkiye’den emekliliğinize engel olmayacaktır. Eksik günleriniz için; Türkiye’de fiilen sigortalı olup bildirim sağlama, askerlik, doğum veya yurt dışı borçlanmaları yolları tercih edilebilir.
Sorularınız için e-posta adresi: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Halil Kağan ÖYKEN
2024/3. Dönem Enflasyon Düzeltme Katsayıları
555 Vergi usul Kanunu Genel Tebliğine göre düzeltmeye esas olacak katsayının hesabında, kesirli (virgülden sonraki) kısım 5 (beş) hane olarak (altıncı hane dikkate alınarak beşinci hane yuvarlanarak) dikkate alınır.
Yİ ÜFE |
Aralık 2023 |
Oca.24 |
Şub.24 |
Mar.24 |
Nis.24 |
May.24 |
Haz.24 |
Tem.24 |
Ağu.24 |
Eyl.24 |
||||||||||
2.915,02 |
3.035,59 |
3.149,03 |
3.252,79 |
3.369,98 |
3.435,96 |
3.483,25 |
3.550,88 |
3.610,51 |
3.659,84 |
|||||||||||
DÜZELTME KATSAYISI: |
Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / Düzeltmeye Esas Alınan Tarihi İçeren Aya İlişkin Y.İ. ÜFE (01.01.2024 Tarihinden Sonra Bilançoya Dâhil Olan İktisadi Kıymetler İçin) |
|||||||||||||||||||
Oca.24 |
Şub.24 |
Mar.24 |
Nis.24 |
May.24 |
Haz.24 |
Tem.24 |
Ağu.24 |
Eyl.24 |
||||||||||||
2024 / 3. Dönem |
1,20564 |
1,16221 |
1,12514 |
1,08601 |
1,06516 |
1,05070 |
1,03069 |
1,01366 |
1,00000 |
|||||||||||
2024 / 2. Dönem |
1,14747 |
1,10613 |
1,07085 |
1,03361 |
1,01376 |
1,00000 |
||||||||||||||
ORTALAMA DÜZELTME KATSAYISI |
Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / (Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE + Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE / 2) |
2024/2. Dönem: 1,03421 2024/3. Dönem: 1,02472 |
||||||||||||||||||
REEL OLMAYAN FİNANSMAN MALİYETİ |
Borç Tutarı Esasına Göre: Borç Tutarı X ((Borcun Kapatıldığı Aya Ait Y.İ. ÜFE) - (Borcun Alındığı Aya Ait Y.İ. ÜFE)) / Borcun Alındığı Aya Ait Y.İ. ÜFE |
|||||||||||||||||||
Finansman Maliyeti Esasına Göre : Toplam Finansman Maliyeti X (İlgili Hesap Dönemine Y.İ. ÜFE / İlgili Hesap Dönemine Ait Ortalama Ticari Kredi Faiz Oranı) |
Ortalama Ticari Kredi Faiz Oranı (%) Ocak 2024: 54,82 – Şubat 2024: 55,24 – Mart 2024: 60,97 – Nisan 2024: 68,46 – Mayıs 2024: 66,68 – Haziran 2024: 64,27 |
|||||||||||||||||||
STOK TOPLULAŞTIRILMIŞ YÖNTEM |
1) Basit Ortalama Yöntemi: Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / (Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE + Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE / 2) |
2024/2. Dönem: 1,03421 2024/3. Dönem: 1,02472 |
||||||||||||||||||
2) Hareketli Ağırlıklı Ortalama Yöntemi: (2024 Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulmuş Dönem Başı Stoğunun İlgili Dönem Sonuna Taşınmış Değeri + 2024 Dönem İçi Alış ve Giderlerin Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulmuş Değeri) / (2024 Dönem Başı Stok + 2024 Dönem İçi Alış ve Giderleri) |
||||||||||||||||||||
TAŞIMA KATSAYISI |
Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE |
2024/2. Dönem: 1,19493 2024/3. Dönem: 1,25551 (2024/2. Döneme Göre 1,05070) |
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yurtiçi Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı
TABLOYU EXCEL FORMATINA GETİRMEK SURETİYLE İSTİSNA VE İNDİRİMLERİ
İLGİLİ BÖLÜME KAYDEDİLMESİ SONUCUNDA DİĞER VERİLERLE BİRLİKTE YURTİÇİ ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESAPLANIR.
YURTİÇİ ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESABI
* Ticari Bilanço Zararı Dikkate Alınır.
* Ticari Bilanço Zararı Dikkate Alınır.
* %10 Vergi Yükü Taşımayan Yurtdışı Kaynaklı İstisnanın Taşıdığı Vergi Yüküne İsabet Eden Kısmı Dikkate Alınır.
Senaryo 1: Beyan Edilen Kurumlar Vergisi |
Senaryo 2: Asgari Kurumlar Vergisi |
|
A) Ticari Bilanço Karı |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
- Ticari Bilanço Zararı |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
B) KKEG |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
C) İstisna / İndirimler (D+E) |
(D+E) Toplamı Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
D) Bölümü Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. . |
D) Kabul Edilen İstisna / İndirimler |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. . |
· İştirak Kazancı |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Yurtdışı İştirak Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Emisyon Primi İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Risturn Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Yatırım Fon Ve Ortaklıklarının Kazancı İstisnası (Taşınmazlardan Elde Edilen Kazançlar Hariç) |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Sat ve Geri Kiralama İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Varlık Kiralama İşlemlerinden Elde Edilen Kazanç İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Girişim Sermayesi Fonu |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Korumalı İşyeri İndirimi |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Serbest Bölge Kazanç İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Teknoloji Geliştirme Bölge Kapsamında Kazanç İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· Kurumlar Vergisi Matrahından İndirilen Ar- Ge / Tasarım İndirimi |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· %10 Vergi Yükü Taşımayan Yurtdışı Kaynaklı İstisna ( Taşıdığı Vergi Yüküne İsabet Eden Kısmı) |
- |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
· TFRS / TMS – Vergi Kanunu Değerleme Farkları |
Diğer İndirim ve İstisna Olarak Dikkate Alınır. |
Asgari Kurumlar Vergisi Hesaplanmaz. |
· Örtülü Sermaye Kur Farkı |
Diğer İndirim ve İstisna Olarak Dikkate Alınır. |
Asgari Kurumlar Vergisi Hesaplanmaz. |
· Kıdem Tazminatı Karşılığı İptali |
Diğer İndirim ve İstisna Olarak Dikkate Alınır. |
Asgari Kurumlar Vergisi Hesaplanmaz. |
· % 5 Vergi İndirim Hakkı |
Diğer İndirim ve İstisna Olarak Dikkate Alınır. |
Asgari Kurumlar Vergisi Hesaplanmaz. |
· Çifte Vergilendirme Önleme Anlaşma Kapsamında İstisna Kapsamında Gelirler |
Diğer İndirim ve İstisna Olarak Dikkate Alınır. |
Asgari Kurumlar Vergisi Hesaplanmaz. |
E) Kabul Edilmeyen İstisnalar |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. . |
Matrahtan İndirilemez. |
* Taşınmaz Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* İştirak Hissesi Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Fon Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Nakdi Sermaye Artışı Faiz İndirimi |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Bankalara Borçlu Durumda Olanların Taşınmaz Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Devreden Yatırım İndirimi |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Kur Korumalı Mevduat Kazanç İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Sınai Mülkiyet Kazanç İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının Taşınmaz Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Yurtdışı İnşaat Onarım Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Yurtdışı İştirak Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Yurtdışı İştirak Kazancı |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Eğitim – Öğretim Satış Kazancı İstisnası |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
* Kabul Edilen İstisnalar Bölümüne Girmeyen Diğer İstisna / İndirimler |
Matrahın Hesabında Dikkate Alınır. |
Matrahtan İndirilemez. |
F) Geçmiş Yıl Zararı |
Geçmiş Yıl Zararı Matrahtan İndirilir. |
Geçmiş Yıl Zararı Matrahtan İndirilemez. |
G) Kurumlar Vergisi Matrahı |
A + B - C - F |
A + B - D |
H) Hesaplanan Kurumlar Vergisi |
( A + B - D) * % 10 |
|
a) 02.08.2024 Öncesi Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında Alınmayan Vergi ( YATIRIM İNDİRİMİ) |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
|
b) 1 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi ( İMALAT) |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
|
c) 2 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi ( BORSAYA TABİ MÜKELLEF) |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
|
d) 5 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi ( İHRACAT) |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
|
e) 02.08.2024 Öncesi Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında İndirimli Vergi |
İndirimli Kurumlar Vergisi |
|
f) 1 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi Sonrası İndirimli Vergi( İMALAT) % 24 Kurum |
% 24 Kurumlar Vergisi |
|
g) 2 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi Sonrası İndirimli Vergi ( BORSAYA TABİ MÜKELLEF) |
% 23 Kurumlar Vergisi |
|
h) 5 Puan Kurumlar Vergisi İndirimi Sonrası İndirimli Vergi ( İHRACAT) |
% 20 Kurumlar Vergisi |
|
i) Genel Orana Tabi Matrah Üzerinden Hesaplanan Kurumlar Vergisi |
% 25 Kurumlar Vergisi |
|
V1) Yurtdışında Ödenen Vergiler |
Hesaplanan Kurumlar Vergisinde Mahsup Edilir. |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilmez. |
V2) Tevkif Edilen Vergi |
Hesaplanan Kurumlar Vergisinde Mahsup Edilir. |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
V3) Ödenen Geçici Vergi |
Hesaplanan Kurumlar Vergisinde Mahsup Edilir. |
Hesaplanan Asgari Kurumlar Vergisinden Mahsup Edilir. |
Mahsup Sonrası Hesaplanan Kurumlar Vergisi |
e + f + g + h + i – V1 – V2 – V3 |
H– a – b – c – d - V2 – V3 |
Ödenmesi Gereken Kurumlar Vergisi |
MAHSUP SONRASI SENARYO 1 - SENARYO 2 HANGİ VERGİ YÜKSEKSE O ÖDENİR. |
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yurtdışına Know-How Dahil Gayrimaddi Hak Ödemelerinin Vergilendirilmesi
Gayri Maddi Haklar: Ticari Gayri Maddi Haklar - Pazarlama Amaçlı Gayri Maddi Haklar Olarak 2’ye Ayrılır.
1) Ticari Gayri Maddi Haklar:
- Patent,
- Edebi, Sanatsal Eserlerin Mülkiyet Hakları,
- Aşağıda Sayılı Know-How’lar (Bir Şeylerin Nasıl Yapılacağına İlişkin Pratik Bilgi)
* Ticari Sır
* Teknik Yardım
* Uygulama Becerisi Aktarımı
* Ticari Bilgi Birikimi Aktarımı
- Tasarım Ya Da Model Gibi Sınaî Varlıkların Kullanım Hakkı,
- Dizayn,
- Modeller,
- Müşterilere Transfer Edilen Ya Da Ticari Faaliyetin İşletiminde Kullanılan (Bilgisayar Yazılım Programları Gibi) Ticari Varlık Niteliğine Sahip Gayri Maddi Hakları İfade Etmektedir.
2) Pazarlama Amaçlı Gayri Maddi Haklar
- Ticari Unvan,
- Ticari Marka,
- Müşteri Listeleri,
- Dağıtım Kanalları,
- Ürün Açısından Önemli Bir Promosyon Değerine Sahip Nevi Şahsına Münhasır İsimler, Semboller Ya Da Resimler Gibi Gayri Maddi Hakları İfade Etmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 3. Maddesine Göre: Kanuni / İş Merkezlerinin Her İkisi De Türkiye'de Bulunmayan Şirketlerin Sadece Türkiye’de Elde Ettikleri Kazançları Üzerinden Vergilendirilme Yapılır. Çifte Vergilendirme Önleme Anlaşmalarında Genel Olarak Gayrimaddi Hak Bedelinin %10'u Oranında Gelir / Kurumlar Vergisi Tevkifatı Yapılır. Hizmet Bedeline Ait % 20 KDV'nin Tamamı Tevkifat Yoluyla 2 Nolu KDV Beyannamesi İle Beyan Edilir Ve Ödenir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Bazı Sözleşmelerin Döviz Cinsinden Veya Dövize Endeksli Olarak Düzenlenebilmesine İmkân Sağlandı (Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (No: 2024-32/70)
8 Ekim 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2024-32/70 sayılı Tebliğ’le; Tıbbi Cihaz Yönetmeliği ve İn Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği (Mük RG: 02.06.2021) uyarınca atanmış Türkiye’de yerleşik onaylanmış kuruluşların, imalatçı firmalarla anılan yönetmelikler kapsamında akdettiği hizmet sözleşmelerini ve Türkiye’de yerleşik kişilerle yaptıkları iş sözleşmelerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenleyebilmelerine imkân sağlanmıştır.
Tebliğ Yayım tarihinde yürürlüğe girmiştir.
08 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32686
Hazine ve Maliye Bakanlığından:
MADDE 1- 28/2/2008 tarihli ve 26801 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’in 8 inci maddesine yirminci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(21) 2/6/2021 tarihli ve 31499 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tıbbi Cihaz Yönetmeliği ve 2/6/2021 tarihli ve 31499 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İn Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği uyarınca atanmış Türkiye’de yerleşik onaylanmış kuruluşların imalatçı firmalarla anılan yönetmelikler kapsamında akdettiği hizmet sözleşmelerini ve Türkiye’de yerleşik kişilerle yaptıkları iş sözleşmelerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak akdetmeleri mümkündür.”
MADDE 2- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
Startup, Fintek Ve Teknoloji Şirketlerinin Ek Vergi Ödemesi Kesinleşti
Danıştay, girişimcilik ekosistemi ve teknoloji şirketlerinden alınan ek vergide yaşanan tartışmaya son noktayı koydu. Bu şirketlerin de emisyon primi kazancı istisnası üzerinden ek vergiyi ödemesi kesinleşti. Maliye, kaybedeceğini düşündüğü davayı kazandı. Yeminli Mali Müşavir Abdullah Tolu, ek vergi ile ilgili ayrıntıları kaleme aldı.
Bu kararın etkisi sadece startup, fintek ve teknoloji şirketleri ile sınırlı değil! Girişimcilik ekosistemi, girişim sermayesi yatırım fonları ve emisyon primini kullanarak sermaye artırımı yapan şirketleri de etkiliyor.
EK VERGİ DÜZENLEMESİ HANGİ AMAÇLA YAPILDI?
Ek vergi, Kahramanmaraş ve çevre illerdeki depremin oluşturduğu olumsuz etkilerin giderilmesi, afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması ve bölgenin yeniden inşasına kaynak sağlanması amacıyla 2022 hesap dönemine ilişkin olmak üzere bir defalığına ihdas edildi (7440 sayılı Kanun, Mad. 10/27). Söz konusu düzenleme 12 Mart 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
DAVALARIN ÖNEMLİ BİR KISMI EMİSYON PRİMİYLE İLGİLİ!
Ek vergiye karşı tahmin edilenin ötesinde çok sayıda dava açıldı. 1 milyon 69 bin 339 kurumlar vergisi mükellefinden 2022 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde istisna, indirim ve indirimli kurumlar vergisi matrahı beyan eden yaklaşık 75 bin kurumlar vergisi mükellefi ek vergi hesapladı! Bu mükelleflerin yaklaşık 45 bini, 2022 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamelerini ek vergi kaynaklı ihtirazi kayıtla verdi, tamamına yakın kısmı da dava açtı! Bu davaların önemli bir kısmı emisyon primi kazanç istisnası ile ilgili.
ANAYASA MAHKEMESİ EK VERGİYİ ANAYASAYA AYKIRI BULMADI!
Anayasa Mahkemesi, Kahramanmaraş ve çevre illerdeki depremin oluşturduğu olumsuz etkilerin giderilmesi, afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması ve bölgenin yeniden inşasına kaynak sağlanması amacıyla sadece 2022 hesap dönemine ilişkin olmak üzere bir defalığına 7440 sayılı Kanun ile getirilen ek vergi düzenlemesini Anayasaya aykırı bulmadı! (AYM’nin 14.03.2024 tarihli ve E: 2023/169, Karar: 2024/82 sayılı Kararı, 19.04.2024 tarihli ve 32522 sayılı Resmi Gazete).
MAHKEME KARARLARI MÜKELLEFLER, DANIŞTAY YD KARARLARI İSE MALİYE LEHİNEYDİ!
3 Seri No.lu 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği’nin 5. Maddesinin 3. Fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Emisyon Primi Kazancı İstisnası (5520 sayılı Kanun Madde 5/1-ç)” ibaresi ile 7. Maddesindeki 5 ve 9 no.lu örneklerin iptali ve dava sonuçlanıncaya kadar yürütmesinin (YD) durdurulması için Danıştay’da çok sayıda dava açıldı.
Bu davalara bakan Danıştay 3. Dairesi, davacıların YD talebini reddetti, Danıştay VDDK ise, bu kararlara karşı yapılan itirazları reddetti. Buna karşılık, ilk derece mahkemeleri (vergi mahkemeleri ve istinaf) ise, emisyon primi kazancı istisnası üzerinden ek vergi hesaplanmaması gerektiği şeklinde karar verdiler.
Danıştay’ın esastan karar vermemesi, buna karşılık ilk derece mahkeme kararlarının mükellefler lehine olması, dava açan şirketlerin kazanma umutlarını oldukça artırmıştı. Maliye başta olmak üzere dava açan şirketler ve iş dünyası, bu davaların sonucunu sabırsızlıkla bekliyordu.
Danıştay son noktayı koydu: Emisyon primi kazanç istisnası üzerinden de ek vergi ödenecek!
Danıştay 3. Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararını dikkate alarak, emisyon prim kazancı istisnasına getirilen ek verginin anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulmayarak, 3 Seri No.lu 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği’nin 5. Maddesinin 3. Fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Emisyon Primi Kazancı İstisnası (5520 sayılı Kanun Madde 5/1-ç)” ibaresi ile 7. Maddesindeki 5 ve 9 no.lu örneklerin iptali iddiasıyla açılan davayı reddetti (Danıştay 3. Dairesi’nin 13.05.2024 tarihli ve E.2023/3132, K.2024/2877 sayılı Kararı).
“Emisyon primi kazanç değil, yedek akçe olup, doğrudan bir sermaye unsurudur. KVK’da vergiden istisna tutulmamış olsa dahi vergiye tabi tutulamayacak bir nakdi kaynaktır. Emisyon priminin kurumlar vergisinden istisna tutulan kazançlar arasında sayılması yönündeki düzenleme, emisyon primine kazanç niteliği kazandırmamaktadır. Ancak, 7440 sayılı Kanunun 10. maddesinin (27) numaralı fıkrasında açıkça 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmek suretiyle, 5520 sayılı Kanun ile diğer kanunlarda yer alan düzenlemeler uyarınca kurum kazancından indirim konusu yapılan istisna ve indirim tutarları üzerinden, dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin %10 oranında ek vergi hesaplanacağı belirtildiğinden ve 7440 sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No:3)'nin 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasında 5520 sayılı Kanunda istisna olarak sayılmış olan emisyon prim kazancı da sayıldığından, Tebliğin Kanuna aykırılığından söz edilemez.” (Danıştay 3. Dairesi’nin 29.04.2024 tarihli ve E.2023/3128, K.2024/2430 sayılı Kararı).
BU KARAR EMİSYON PRİMİ EK VERGİSİNE DAVA AÇANLARIN TÜM UMUTLARINI YOK ETTİ!
Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen bu karar, 2022 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde beyan ettikleri emisyon primi kazancı istisnası üzerinden ek vergi ödeyip dava açan şirketlerin tüm umutlarını yok etti! Çünkü, bu dava, “ana dava” olarak kabul ediliyordu.
MALİYE KAYBETMEYİ BEKLEDİĞİ DAVAYI KAZANDI!
Maliye, emisyon primi kazancı üzerinden ek vergi alınmasıyla ilgili davaları kaybedeceğini düşünüyordu. Bu konuda ilk derece mahkemeleri ve istinaf daireleri tarafından verilen kararlar da Maliye’nin moralini oldukça bozmuştu. Ancak, olay Danıştay’da tam tersine döndü, Maliye kaybedeceğini düşündüğü Tebliğ iptal davasını kazandı. Bu karar, bu konuda açılan ve yargılaması devam eden diğer davalara da emsal teşkil edecek.
Ayrıca, bu kararla beraber kapsama giren şirketlerin ek vergi beyanları kontrol edilecek, ek vergiyi eksik hesaplayan ya da hiç hesaplamayanlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılacak.
Abdullah Tolu YMM
https://www.ntv.com.tr/ntvpara/startup-fintek-ve-teknoloji-sirketlerinin-ek-vergi-odemesi-kesinlesti,n9SvtOooW0OySUoEQbxmjA
Mükellef Tarafından Müfettişe İbraz Edilmeyen Defter Ve Belgelerden Dolayı Ve SMMM’ye Düzenlenen Sorumluluk Raporu Düzenlenemez
Vergi incelemelerinde müfettişler tarafından düzenlenen inceleme raporları kapsamında ortaya çıkan vergi kayıp ve kaçaklarında duruma göre müfettişler bu mükellefin mali müşavirine de “sorumluluk raporu” düzenleyebilmektedirler. 213 sayılı VUK mad. mük. 227 hükmüne göre vergi beyannamelerinin imzalanması ve YMM tasdik raporları başlıklı bölümde YMM ve SMMM’ler ile ilgili bazı sorumluluklar getirilmiştir. Buna göre, vergi beyannamelerini 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya YMM’ler tarafından da imzalanmasını zorunluluğu getirilmeye, bu mecburiyeti beyanname türleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibari ile ayrı ayrı uygulamaya Bakanlık yetkisine verilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkisine istinaden muhtelif Genel tebliğlerle mali müşavirlere “sorumluluk” getirmiştir. Buna göre, Bakanlık yayınladığı Genel Tebliğlerde meslek mensuplarını da sorumlu tutmaya çalışmıştır. (Bkz: 3568 sayılı Yasa 4 seri nolu Genel Tebliği)
TÜRMOB tarafından hazırlanan 18.10.2001 tarih ve 24557 sayılı R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe giren mecburi meslek kararında VUK’nunda yer alan ve mük. 227. Mad. de düzenlenen sorumluluk müessesi ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna göre; 213 sayılı VUK’nun mükerrer 227. Mad. göre meslek mensupları, imzaladıkları vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.
Ancak sorumluluktan meslek mensubunun müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması 2 koşula dayandırılmıştır.
Vergi beyannamelerinde yer alan bilgiler deftere uygun olmalıdır. Bu hükümle, vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensubunun yüklendiği görev ve sorumluluk yalnız defterlere dayanan bilgilerle sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlamaya defterlerin onayları ile ilgili bilgiler gibi şekli olanlarda dahil olmak üzere muhasebe kayıtlarına uygun olarak hazırlanan vergi beyannamelerinin ekindeki finansal tablolar ile hesap özetleri de dahildir.
Söz konusu defterlerdeki kayıtlar dayanaklarını oluşturan belgelere uygun olmalıdır. Bundan meslek mensubunun VUK’nun mükerrer 227. Mad. de belirtilen hükümler çerçevesinde yapacağı şekli inceleme anlaşılmalıdır. Burada belgelere uygunluk dışında, defter kayıtlarının genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kuralları ile vergi mevzuatına uygunluğunun araştırılması, meslek mensubundan talep edilen hizmetin kapsamındadır. Sorumluluğu gerektiren bu durumlar nedeniyle vergi beyannamelerinin imzalanması öncesi meslek mensuplarının sınırlı uygunluk denetimi yapmaları gerekir. Burada yeri gelmişken hemen belirtelim ki hiçbir meslek mensubu kendisine ibraz edilmeyen faturalardan sorumlu değildir.
Geçtiğimiz ay Danıştay 9. Dairesi tarafından verilen önemli bir kararda; “Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olan davacı hakkında düzenlenen Görüş ve Öneri Raporu (SMMM Sorumluk Raporu)’nda sorumluluğunu doğuracak hususların açık ve somut bir şekilde ortaya konulamaması, mükellefçe kendisine verilen bilgi ve belgelerden farklı olarak muhasebe kayıtlarına aykırı biçimde kayıt yaptığına veya kayıtları mali tablolara yansıtmadığına yönelik tespitlere yer verilmemesi durumunda, düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı hk.” Karar verilmiş bulunmaktadır. [1]
Söz konusu kararın kısaca yorumunu yapmamız gerekecek olur ise; aşağıdaki sonuçlara ulaşmamız mümkündür.
1. Vergi incelemeleri sırasında, vergi müfettişleri tarafından düzenlenen sorumluluk raporları vergi mükellefinin defter ve belgelerinin incelenmesi sırasında mükellef nezdinde düzenlenen vergi inceleme raporu beraberinde ortaya çıkmaktadır.
2. Mükellef nezdinde düzenlenen vergi inceleme raporu mükellefe eleştirilen konularla beraber vergi ve ceza tarhiyatını önermektedir.
3. Mükellefe cezalı tarhiyat öneren inceleme raporları, inceleme sırasında mükellefin defter ve belgeleriyle ilgili Mali Müşavir ve muhasebecisinin defter ve belgelerle ilgili sorumluluk açısından kusurlu bulunması durumunda meslek mensubu adına sorumluluk raporu düzenlemektedir. (SMMM ve YMM’lerle ilgili Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik mad. 17) (VUK mad. Mük. 227)
4. Bilindiği üzere, SMMM ve YMM Çalışma Usul ve Esasları hakkında Yönetmeliğin 17. Maddesinde de Serbest Muhasebecilerin Çalışma konularının gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, gelir tablosu ve vergi beyannameleri ile diğer belgeleri düzenlemek vb. işleri yapmak olduğu belirtilmiştir. Bu yetkinin kullanımından doğan mali sorumluluklar ise; 4008 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanununa eklenen mük. 227. Mad. İle düzenlenerek, beyannameyi imzalayan meslek mensupları imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi kayıplarına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizinden mükelleflerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.
5. Meslek mensuplarının müşterek ve müteselsil sorumluluklarından söz edebilmek için çalışma konuları içinde yapması gereken ve yaptığı işler nedeniyle imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin mükellefin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmaması ve bunun sonucunda vergi kaybının ortaya çıkması gerekir. Dolayısıyla, sonuçta bir vergi kaybı veya vergi ziyaı ortaya çıkması zorunludur.
6. Uygulamada meslek mensupları hakkında düzenlenen görüş ve öneri raporlarında (SMM Sorumluluk Raporu) vergi müfettişleri tarafından meslek mensubunun sorumlu olduğu konular tek tek açık bir şekilde ortaya konulması ve sonuçta mükellefin vergi ziyaına neden olan fiili ile ilgili meslek mensubunun açık bir şekilde kastı olduğu tespit edilmelidir. Aksi takdirde SMMM unvanına sahip meslek mensuplarının görevlerini icrası sırasında kendisine sunulmayan bir belgeden dolayı sorumlu tutulması olanaksızdır. Diğer taraftan, SMMM unvanına sahip meslek mensuplarının yine 3568 sayılı Yasa’da olduğu gibi YMM’ler gibi karşı inceleme yapma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca karşı inceleme yapma yetkisi bulunmayan SMMM’lerin mükellefin ziyana uğrattığı vergi ve cezalardan dolayı müşterek ve müteselsil sorumluluğunun olamayacağı bilinmektedir.
Örneğin; bir vergi mükellefinin, vergi müfettişine ibraz etmediği defter ve belgelerden dolayı da sorumlu tutulması ve hakkında müşterek ve müteselsil sorumluluk raporu yazılması düşünülemez. Yine somut bir olayda 2018 yılı ile ilgili defter ve belgeleri incelenen bir şirketin 2018 yılında “159 Verilen Sipariş Avansları” hesabında uzun süre bekleyen bir tutar için şirketin mali müşavirine veya muhasebecisine, ilişkili kişilere karşılıksız para kullandırdığı iddiasıyla KVK mad. 13 ve ayrıca, KDV Kanunun mad. 5, 20, 24/c,27/1, 17/4-e hükümlerine göre önerilecek cezalı tarhiyatlarda şirketin mali müşavirine veya muhasebecisine sorumluluk raporu düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak uygulamada vergi müfettişleri tarafından incelemeye konu şirketin herhangi bir nedenle sahte fatura kullanması veya düzenlemesi halinde bu şirketin mali müşavirine eş zamanlı hem vergi inceleme raporu ve hem de SMMM’sine sorumluluk raporu düzenlendiği görülebilmektedir. Konuyla ilgili düzenlenen raporlarda meslek mensubunun bağlı olduğu odaya raporun bir örneği gönderilerek, eş zamanlı disiplin soruşturması açılması istenilmektedir. Çok istisnai de olsa bazı hallerde doğrudan doğruya meslek mensubu hakkında işlem yapılması için Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından meslek mensubunun balı olduğu odaya yazı yollanarak, ilgili meslek mensubunun şifre, parola, mühür-kaşesine el konulabilmektedir.
7. Görüleceği üzere, mükelleflerin kendi kusurlarından dolayı veya işledikleri cezayı gerektirir fiilleri nedeni ile kendilerine kesilecek cezalardan meslek mensuplarının sorunlu tutulması olanaksızdır.[2] Uygulamada meslek mensuplarının kayıtlarını tuttukları müşterilerin-mükelleflerin fiillerinden dolayı olayla açıkça ilgisi olmayan, cezayı gerektirir fiil ile ilgisi olmayan meslek mensuplarının görüş ve öneri raporları ile sorumlu tutulmaları hukuka ve adalete uyarlı değildir. Üstelik karşı inceleme yetkisi mevcut olmayan SMMM Meslek mensuplarının mükellefin aldıkları veya kullandıkları yanıltıcı faturalarla ilgili sorumlu olması olanaksızdır.
8. Sonuç olarak, görüleceği üzere vergi müfettişi tarafından mükellef nezdinde tebliğ edilen “Defter ve belge ibraz” yazısının tebliği üzerine vergi müfettişine ibraz edilmeyen defter ve belgeden kaynaklı önerilecek cezalı tarhiyatlar ile ilgili mükellefin mali müşaviri veya muhasebecisi bu tarhiyattan dolayı müteselsil raporu düzenlenemez. Çünkü, uygulamada ibraz edilmeyen defter ve belgelerin sorumlusu bizzat mükelleftir. İbrazı yapılmayan defter ve kayıtlardan dolayı da bu mükellefin SMMM’ sinin sorumlu olması olanaksızdır. Defter ve belge ibraz yükümlülüğü bizzat mükellefe aittir. (Bkz: 213 sayılı VUK mad. 134-141)
Dr. Mustafa ALPASLAN
---------------
[1] Danıştay 9. Dairesi’nin 20.02.2020 gün ve E:2017/2642-K:2020/988 sayılı Kararları. Söz konusu karar Yaklaşım Dergisi’nin Yıl:28, Sayı:331-Temmuz 2020, S:203-205 bulunmaktadır.
[2] KAYA Eda, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin E-Beyan Uygulamalarındaki Mesleki Sorumlulukları, İzmir-2015, S: 183-256
Yeni İş Arama İznini Toplu Olarak Kullanılması Durumunda Fesih Tarihi Geri Çekilebilir Mi?
[Toplu iş arama izni fesih tarihini etkiler mi?]
İş akdinin bildirim süresi zorunlu olacak şekilde işveren veya işçinin feshetmesi durumunda fiilen çalışılan günler için en az 2 saat iş arama izni verilir.
İşçi iş arama iznini "son günlere denk getirerek" toplu olarak kullanabilir. Buna işçinin kendisi karar verir. Yani ya fiilen çalıştığı her gün için 2 saat izin verilmeli ya da toplu olarak kullandırılmasına işçi karar verir.
İşçinin toplu olarak iş arama iznini kullanması durumunda bildirim süresi öncesinde işe gelmeyerek iznini toplu olarak kullanmış olur. İşveren işçinin öncesinden işe gelmediği gün kadar öncesine çekemez.
Bunu bir örnekle açıklayalım.
İşçi A 01.10.2024 tarihinde bildirim süresi başlamış ve 14.10.2024 tarihinde bildirim süresinin bittiğini ve iş arama iznini toplu olarak kullanmak istediğini işverene bildirmiş olsun. İçinin bildirim süresinin de 14 gün olduğunu ve toplam fiili çalışma gün sayısının da 10 gün olduğunu varsayarsak işçi toplamda 20 saat iş arama izni hakkı elde etmiş olacağı için 20/7,5= 2,67 gün öncesinden işe gelmeyerek iş arama iznini kullanmış olacak.
İşveren işçinin 2,67 gün öncesinden işe gelmemesini hesap ederek fesih tarihini öne çekemez. Fesih tarihi 14.10.2024 tarihi olmalıdır.
- İşveren işçinin iş arama iznini toplu kullandırsa da bu sürelerin ücretini ödemek durumundadır.
- fesih tarihinin öne çekilmesi bildirim süresinin bozulmasına neden olacağı için işverenlerin burada dikkat etmesi gerekir.
- İşçi tam gün kadar öncesinden işe gelmeyecek, bakiye kalan saat varsa da gün izni öncesindeki çalışmasında kullanabilecektir. örnekteki 2 gün için 2 gün öncesinden 6,7 saat için ise 2 gün izni kullandığı günün öncesi çalışmasında kullanabilecektir.
Kıdem Tazminatı Alacağı İçin Mirasçılar Dava Açabilir mi?
1. Giriş
Kıdem tazminatı işçinin iş sözleşmesinin sona eriş biçimine bağlı olarak ve işçinin çalıştığı süre dikkate alınarak ücret tutarına göre ödenen kıdem tazminatı “İş Hukukuna has, işçinin işini kaybetme olgusuna dayalı, kıdem esası üzerine kurulu özel bir tazminat türü” şeklinde tanımlanabilir. Diğer bir ifadeyle kıdem tazminatı, kanunda gösterilen fesih hallerinde en az bir yıllık kıdeme sahip işçiye veya işçinin ölümü halinde hak sahiplerine işveren tarafından kanun gereği ödenmesi icap eden, miktarı işçinin kıdemine ve son brüt kazancına göre belirlenen bir miktar paradır. Kıdem tazminatı İş Hukukumuza 1936 yılında 3008 sayılı Kanunla girmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda kıdem tazminatına ilişkin düzenleme yapılmamış, geçici 6’ncı madde ile kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur; kıdem tazminatı fonuna ilişkin Kanun’un yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır, hükmü getirilmiştir. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun, kıdem tazminatını düzenleyen ve yürürlükte olan 14’üncü maddesi gereğince iş sözleşmesinin işçinin ölümü ile son bulması halinde diğer şartlarda sağlanmak kaydıyla kıdem tazminatı ölen işçinin kanuni mirasçılarına ödenecektir.
2. 4857 Sayılı İş Kanunu Yönünden Kıdem Tazminatı
Kıdem tazminatı işçiler için tanınmış bir haktır. Bu haktan sadece İş Kanunu’na tabi çalışanlar değil, Deniz İş Kanunu’na göre işçi sayılan gemi adamları ile Basın İş Kanunu’na göre işçi tanımının dışında kalan fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışan gazeteciler de yararlanır. Ayrıca İş Kanunu kapsamı dışında kalan Borçlar Kanunu’na tabi işçilerden ‘50’den az işçi çalıştıran tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde ve işletmelerde çalışan işçilerde, hizmet akdi veya toplu iş sözleşmelerinde hüküm bulunması’ koşuluyla kıdem tazminatına hak kazanabilir. 4857 sayılı İş Kanuna tabi bir çalışanın kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için iş sözleşmesinin aşağıdaki nedenlerle sona ermesi şarttır.
2.1. Sürekli Bir İşte Çalışma
Özellikle hangi işlerin İş Kanunu kapsamına girdiği önem arz etmektedir. İş Kanunu’nun 4’üncü maddesi, kanunun istisnalarını saymış ve ‘deniz ve hava taşıma işlerinde, 50 ve 50’den az işçi çalıştıran tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde, bir ailenin üyeleri ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde, ev hizmetlerinde, iş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere çıraklar hakkında, rehabilite edilenler hakkında, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2’nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde’ kanun hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmiştir. Bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanabilmek için öncelikle, sözleşmenin feshinden önce 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi sürekli bir işte çalışıyor olmak şarttır.
2.2. Belirli Sebeplerle İş Sözleşmesinin Sona Ermesi
İş Kanunu kıdem tazminatına hak kazanabilmesini, iş sözleşmesinin Kanun’da sınırlı olarak sayılan hallerin varlığı ile son bulmuş olması şartına bağlamıştır. Dolayısıyla herhangi bir fesih sebebi ile son bulan sözleşme kıdem tazminatı almaya hak teşkil etmez. Kıdem tazminatı almaya hak kazandıran fesih halleri Kanun’da sayılmıştır.
Bunlar;
- İşveren tarafından İş Kanunu’nun, 25/2. maddesinde gösterilen sebepler dışında işçinin işten çıkarılması.
- İşçinin İş Kanunu’nun, 24’üncü maddesi uyarınca işi bırakması.
- Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla işçinin işten ayrılması.
- Yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla işçinin işi bırakması.
- Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile işten ayrılması.
- İşçinin ölümü.
2.2.1. Sözleşmenin İşveren Tarafından Haklı Nedenlerin Dışındaki Sebeplerle Feshi
4857 sayılı İş Kanunu’nun, 14’üncü maddesinin birinci fıkrası, iş sözleşmesinin işveren tarafından Kanunun 25’inci maddesinin iki numaralı bendinde gösterilen sebepler haricinde feshedilmesi durumunda kıdem tazminatına hak kazanılacağına hükmetmiştir. İki numaralı bentte sayılan durum, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışları nedeniyle fesih hakkıdır.
İş Kanunu 25’inci maddesi işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenlemektedir. Haklı nedenler, sağlık sebepleri, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri, zorlayıcı sebepler ile işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması olarak sayılmıştır.
Yasal düzenleme dört fesih halinden sadece işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri sebebiyle fesihte kıdem tazminatına hak kazanılamayacağına hükmetmiştir.
Diğer durumlarda işveren sözleşmeyi derhal feshetse dahi kıdem tazminatı ödemekle yükümlü olacaktır.
2.2.2. İşçi Tarafından İş Sözleşmesinin Haklı Nedenlerle Feshi
4857 sayılı İş Kanunu’nun, 24’üncü maddesinde işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle derhal fesih hakkı düzenlenmiştir.
İş sözleşmesinin süresi belirli veya belirsiz olsun, işçi sağlık sebepleri, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ile zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde sözleşmeyi derhal feshedebilecektir. İş sözleşmesinin bu şekilde feshedilmesi halinde işveren işçiye kıdem tazminatı ödemek zorundadır.
2.2.3. Muvazzaf Askerlik Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi
4857 sayılı İş Kanunu’nun kıdem tazminatına hak kazanma hali olarak saydığı diğer bir fesih türü muvazzaf askerlik sebebiyle sözleşmenin feshidir. Muvazzaf askerlik, 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nda tanımı yapılan 20 yaşını dolduran ve sağlam olan her erkek Türk vatandaşının zorunlu olarak yapması gereken vatandaşlık ödevidir. Zorunlu askerliğin süresinin herhangi bir önemi yoktur. Muvazzaf askerlik nedeniyle iş sözleşmesinin feshini işverenin ya da işçinin yapmasının bir önemi yoktur. Her iki durumda da işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
2.2.4. Yaşlılık, Emeklilik veya Malullük Aylığı Almak Amacıyla İş Sözleşmesinin Feshi
4857 sayılı İş Kanunu’nun, 14’üncü maddesi gereği ‘bağlı bulundukları Kanun’la kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı veyahut toptan ödeme almak amacıyla’ sözleşmenin feshi halinde kıdem tazminatı hakkı doğar. İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için yukarıda açıklanan nedenle iş sözleşmesini feshedip aylık veya toptan ödemeye hak kazandığını veya ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna aylık veya toptan ödeme talebinde bulunduğunu belgelemesi şarttır.
2.2.5. Evlenme Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi
Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun, yürürlükte olan 14’üncü maddesinde 29.07.1983 tarih ve 2869 sayılı kanunla eklenen bir hüküm ile kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini kendi insiyatifi ile feshetmesi halinde kıdem tazminatı alabilmesinin önü açılmıştır. 14’üncü madde hükmüne göre “ ... kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi... hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için aynı oran üzerinden ödeme yapılır”. Yasal düzenleme gereği kadın işçi çalıştığı süre ile orantılı kıdem tazminatını alacaktır. Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini feshetmesi ve kıdem tazminatını işverenden talep etmesi gerekir. Aksi halde bu haktan yararlanamaz. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Kadın işçinin bu haktan yararlanabilmesi için iş sözleşmesinin devam ediyor olması şarttır. Evlilik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı sadece kadın işçiye verilmiştir. İşveren ve/veya erkek işçi bu yasal gerekçe ile iş sözleşmesini sona erdiremez. Evlilik nedeniyle iş sözleşmesini fesheden kadın işçiden işveren ihbar öneli talep edemez.’’
2.3. Kıdem Şartının Gerçekleşmiş Olması
Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için asgari kıdem şartı aranmaktadır. Bu süre bir yıldır. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun, yürürlükte olan 14’üncü maddesi işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işveren işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceğini hüküm altına almıştır. Burada belirtilen bir yıllık süre takvim yılıdır. Bir yıllık sürenin hesaplanmasında fiilen çalışılan değil, çalışanın istirahat ve benzeri nedenlerle iş sözleşmesinin askıda kaldığı bütün durumları kapsar. Fakat bu durum ayın belirli günlerinde örneğin ayın 14 günü çalışan bir kişinin ayın tüm günlerinde çalışmış gibi kıdem tazminatına hak kazanacağı anlamı taşımaz.
2.4. Kıdem Tazminatı Hesaplanması
Kıdem tazminatına hak kazanan işçiye işyerinde çalıştığı her bir tam yıl için işverence 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de oranlama yapılarak ödeme yapılır. Otuz günlük süre sözleşme veya toplu sözleşme ile artırılabilir. Ödeme işçiye son ödenen brüt ücret üzerinden yapılır. Brüt ücret içerisinde para ve para ile ölçülmesi mümkün sözleşme gereği ödenen veya kanundan doğan menfaatler girmektedir. Bu menfaatlerin kıdem tazminatına esas ücrete dahil edilebilmesinde, işçiye bir menfaat sağlamış olması, menfaatin para ile ölçülebilir nitelikte olması, menfaatin kanun ya da sözleşmeden doğması ve menfaatlerin geçici olmaması kriterleri dikkate alınır. Çalışanın kıdem tazminatı hesabına esas son ücreti asgari ücretten az ise asgari ücret dikkate alınır. Parça başı, akort, götürü veya yüzde usulü gibi sabit olmayan ücret üzerinden ödeme yapılıyor ise son bir yıllık toplam ücretin o süre içinde çalışan günlere bölünmesi ile bulunacak ortalama ücret üzerinden tazminat hesaplanır. Günlük ücretin sabit olmadığı ödeme biçimlerinde son bir yıllık ödenen tutarın o sürede çalışılan günlere bölünmesi sonucu bulunan ortalama ücret üzerinden ödenir. Kıdem yılı 365 gün üzerinden hesaplanmalıdır.
2.5. Kıdem Tazminatının Ödenmesi
Kıdem tazminatının alacaklısı hak doğduğu anda sağ olan işçidir. Kıdem tazminatını hak etmiş fakat ödeme yapılmadan ölen işçinin kanuni mirasçıları da hak sahibidir. Halihazırda çalışmakta iken ölen işçinin hak ettiği kıdem tazminatının hak sahipleri de işçinin kanuni mirasçılarıdır. Kıdem tazminatı ücret niteliği taşımadığı için alacağın kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye devri mümkündür. Ayrıca ücret niteliği taşımaması haczedilebilir olmasına da imkân tanımaktadır. Kıdem tazminatının borçlusu genel anlamda işverendir. Kanunda açıkça kıdem tazminatının ödeme zamanı belirtilmemesine rağmen ‘iş sözleşmesinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ile kanundan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün menfaatlerin tam olarak ödenmesi zorunludur’ denilerek kıdem tazminatının sözleşmenin feshinden veya infisahından hemen sonra ödenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi durumunda iş sözleşmesinin bittiği tarihten ödeme tarihine kadar mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanır. Faizin temerrüt tarihinden itibaren uygulanmayıp, sözleşmenin bitim tarihinden itibaren uygulanmasının sebebi bu tazminatların zamanında ödenmesinin sağlanması, davaların uzaması sebebiyle düşük faiz oranları ile işçinin hak kaybına uğramalarının engellenmek istenmesidir.
2.6. Kıdem Tazminatına Hak Kazanılamayan Haller
İşçilerin iş sözleşmesi işçi yönünden haklı nedenle sona erse dahi kıdem tazminatı alabilmesi için en az bir yıl çalışması şarttır. Bir yıldan bir gün bile eksik çalışma olsa kıdem tazminatına hak kazanamazlar. Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini fesih etmesi ve kıdem tazminatını işverenden talep etmesi gerekir. Yazılı talebinde işçi evlendiğini belgeleyecektir, aksi halde kıdem tazminat hakkkından yararlanamaz. İş sözleşmesini muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle sona erdiren işçi askere gideceğini belgelemek zorundadır. Aksi halde kıdem tazminat hakkından yararlanamayacaktır. İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. İşyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi halinde, bu işlem de bir tür işyeri devridir. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmayacaktır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki iş sözleşmesi sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. İş Kanunu’nun 25’inci maddesinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi belirtilmiştir. İşverenin haklı nedenle işçiyi işten çıkarması halinde işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
2.7. Kıdem Tazminatına Dâhil Edilecek ve Edilmeyecek Ödemeler
Arızi nitelikte ücret ekleri kıdem tazminatının hesabında nazara alınmaz. Örneğin fazla mesai, mamul yardımı, tahsil yardımı, işyerinde giyilmek ve kullanılmak üzere verilen iş eşyaları, primler, ücretli izin parası, çalışılan hafta tatili ücreti, yolluk, otel ve ev gideri olarak ödenen paralar, gezici görev ödencesi, belirli sürelerde verilen özendirme ikramiyesi (teşvik ikramiyesi), avans ödemesi gibi daimilik arz etmeyen ödemeler geniş anlamdaki ücret kavramına dâhil olmadıkları için kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmazlar.
2.8. Kıdem Tazminatı Tavanı
Kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş sözleşmesinin bitmesi durumunda işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işveren tarafından işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılacaktır. Kıdem tazminatının yıllık miktarı, en yüksek devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemeyecektir. En yüksek devlet memuruna ödenecek olan emeklilik ikramiyesi ocak ve temmuz aylarında değişmektedir. 01.07.2024 - 31.12.2024 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kıdem tazminatı tavanı, 41.828,42 TL’dir. 4857 sayılı İş Kanunu hükmü gereği, bir çalışma yılı için ödenecek kıdem tazminatı tutarı, en yüksek devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenecek emeklilik ikramiyesini aşamaz. Ancak 1475 sayılı İş Kanunu’nun, 14’üncü maddesi hariç, diğer maddeleri 4857 sayılı İş Kanunu ile yürürlükten kaldırılınca, kıdem tazminatının Kanun ile belirlenen usul ve esaslara göre hesaplanıp ödenmemesi halinde uygulanacak cezayı düzenleyen maddesi de yürürlükten kaldırılmış oldu. Böylece, tavan tutarını aşan miktarda kıdem tazminatı ödenmesi halinde uygulanacak müeyyide de ortadan kalkmış oldu. Diğer bir ifadeyle kıdem tazminatı tavanı üzerinde hesaplama yapılması ve ödenmesi halinde 4857 sayılı İş Kanunu yönünden ceza uygulanması söz konusu değildir. Kıdem tazminatı, işçinin yıllar boyunca sarf ettiği emeğin karşılığı olması sebebiyle vergi ve sigorta prim ödemeleri yönüyle istisnai bir duruma haizdir. Bu nedenle kıdem tazminatından gelir vergisi kesilmemekle birlikte bu tazminat primine de tabi değildir. Kıdem tazminatı sadece damga vergisine tabidir. Ancak, tavanı aşarak kıdem tazminatı ödenmesi halinde, tavanı aşan kısım sigorta prim ve gelir vergisine tabidir.
3. Mirasçıların Kıdem Tazminatı İçin Dava Açması
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, 640’ıncı maddesine göre; birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır. Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler. Aynı Kanunu’nun, 644’üncü maddesi gereğince de bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Aynı Kanunun 701’inci maddesi uyarınca kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun, kıdem tazminatını düzenleyen ve yürürlükte olan 14’üncü maddesi gereğince iş sözleşmesinin işçinin ölümü ile son bulması halinde diğer şartlarda sağlanmak kaydıyla kıdem tazminatı ölen işçinin kanuni mirasçılarına ödenecektir. Bu durumda kıdem tazminatının tahsili konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir. Nitekim konuya ilişkin Yargıtay kararında da belirtildiği üzere; işçinin ölümü sonrası bir kısım mirasçılar kıdem tazminatının kendi hisselerine düşen kısmının tahsili için dava açamayacaklardır; kıdem tazminatı için mirasçıların tamamının dava açması gerekmektedir.
4. Sonuç
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, 640’ıncı maddesine göre; birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun, kıdem tazminatını düzenleyen ve yürürlükte olan 14’üncü maddesi gereğince iş sözleşmesinin işçinin ölümü ile son bulması halinde diğer şartlarda sağlanmak kaydıyla kıdem tazminatı ölen işçinin kanuni mirasçılarına ödenecektir. Bu durumda kıdem tazminatının tahsili konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir. İşçinin ölümü sonrası bir kısım mirasçılar kıdem tazminatının kendi hisselerine düşen kısmının tahsili için dava açamayacaklardır; kıdem tazminatı için mirasçıların tamamının dava açması gerekmektedir.
Kaynakça
- 4857 sayılı İş Kanunu
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
- Alpay HEKİMLE, Şematik İş Hukuku, Mayıs 2024
- Cumhur Sinan ÖZDEMİR, İçtihatlı İş Mevzuatı Rehberi, Mayıs 2018
- Ercan AKYİĞİT, Kıdem Tazminatı , Şubat 2010
- Şahin ÇİL, Kıdem Tazminatı, Ekim 2009
Kaynak: Lebib Yalkın Aylık Mevzuat Dergisi Ekim Sayısı 2024
Yazar: Cumhur Sinan Özdemir
Limited Şirketin Vergi Borcundan Dolayı Limited Şirket Ortağı Ve Kanuni Temsilcisine Ödeme Emri Düzenlenmeden Banka Hesabına Uygulanan Haciz İşlemine Düzeltme Şikayet Yoluyla Dava Açılıp Açılamayacağı
Şirketin ortağı ve temsilcisi olan davacının söz konusu vergiden Vergi Usul Kanununun 10. ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesi uyarınca sorumlu tutularak takibine ancak kendisi adına düzenlenmiş bir ödeme emri ile başlanabileceği, usulüne uygun düzenlenmiş bir ödeme emri olmadan söz konusu verginin şirketin kanuni temsilcisi ve ortağı olan davacının şahsi mal varlığından tahsiline olanak bulunmadığı, usulüne uygun olarak tahakkuk etmiş vergi borcu bulunmayan davacıdan şirkete ait vergi borcunun istenmesi ve alınmasının, Vergi Usul Kanununun 116. maddesi ve 118. maddesinin 1. bendi hükmü gereğince düzeltilmesi gereken bir vergilendirme hatasını oluşturacağı gerekçesiyle, davacının düzeltme ve şikayet isteminin cevap verilmemek suretiyle reddi yolundaki Maliye Bakanlığı işleminin iptali hukuka aykırıdır.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/104
Karar No: 1996/255
31/05/1996
Gökhan Kara YMM