Mehmet Özdoğru
3600 Günden Emeklilik
Sigorta başlangıcınıza göre 25 yıl, 46 yaş ve 5075 günle tam, 3600 prim gün ve 60 yaştan kısmi emeklilik şartlarına tabisiniz. Tam emekli yani 5075 günle emekli olabilmeniz için askerliğin haricinde 1515 gün daha prim ödemelisiniz. Yaştan yani 3600 prim günden emekli olabilmeniz için de yine askerliğin haricinde 40 gün daha prim ödeyip, 60 yaşınızın dolacağı 01.12.2026 tarihinizi bekleyebilirsiniz.
Bu durumda 4 yıl, 75 gün daha prim ödeyip 5075 günü tamamlayarak daha erken emekli olabilirsiniz. Aksi durumda 2026 yılını beklemelisiniz. Görülüyor ki az prim gününden emekli olmak istenirse yaş devreye giriyor ve emeklilik tarihi uzuyor. Bu hesaplarda işe giriş ve erkeklerde 55 yaş, bayanlarda 50 yaşın tamamlandığı tarihler de önemli.
■ Özel bir şirkette 10 yıldır çalışıyorum. Yıllık iznimin tamamını kullandırmıyorlar, 150 günüm birikti. Bu iş sözleşmesini haklı fesih sebebi olur mu? 5...012462 Nolu SMS
İşçinin hak kazanmış olduğu haklarını işverenin kullandımaması çalışma hukukuna aykırıdır. Şöyleki;
T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2001/17459 esas numaralı kararında;
'Hak kazandığı izni işverenden isteyen işçi kendisine iznin kullandırılmayacağı açık ve kesin şekilde ifade edildiği takdirde İş Kanunu'nda tanınmış olan haklarını kullanabilir' denilmektedir.
Bu da sizin durumunuza örnek teşkil ettiğinden; sözleşmenizi haklı bir nedenle fesih etme yetkisi veriyor.
NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
■ 1968 doğumlu esnafım, Sigorta girişim 1990 yılında oldu. SSK'dan 630 günüm var. 01.01.1993 tarihinden itibaren de Bağ-Kur'luyum. Hizmet yılım ve prim günüm dolmuş durumda. Ne zaman emekli olurum? Ü. Y.
Bağ-Kur başlangıcı ve önceki 630 gün SSK hizmeti ile beraber Bağ-Kur kapsamında 9000 prim gün ve 52 yaşa tabisiniz. Bu duruma göre 52 yaşınızın dolacağı doğum tarihinizin gün ve ayına göre 2020 yılında emekli olabilirsiniz.
Ancak 16.5 aylık askerlik borçlanıp öderseniz 51 yaşa tabi olabilir ve yine doğum tarihinizin gün ve ayına göre 2019 yılında erken emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi
Mirası Reddeden Yetim Aylığı Alabilir Mi?
Cevap: Gelir vergisi tarifesi nedeniyle asgari ücret üzerinden ücret alan işçilerin ücretlerinde genellikle Eylül/Ekim ayından itibaren bir düşüş söz konusu oluyor. Çalışanlar bir üst gelir vergisi dilimine giriyor. Bir üst gelir vergisi dilimine girme nedeniyle asgari ücret üzerinden 1.404,06 TL net ücret almaları gerekirken bu rakamdan düşük ücret almaları söz konusu oluyor. Çalışanların ocak ayında belirlenen net asgari ücretten daha düşük ücret almayacakları yönünde Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Jülide Sarıeroğlu kamuoyuna açıklama yaptı. Akabinde bununla ilgili düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Meclis'te görüşmeleri devam ediyor.
Sayın Abdullah Bey, ücretlerinizdeki düşüşler geriye dönük olarak telafi edilecek. Herhangi bir ücret kaybınız söz konusu olmayacak.
İkinci işte çalışılabilir mi?
Soru: Çalışan bir kişi aynı gün içinde ikinci bir işte çalışabilir mi? Celil Y.
Cevap: Çalışanın iş sözleşmesinde yasaklayıcı hüküm yoksa ikinci bir işte çalışabilir.
Doğum sonrası partime çalışma
Soru: Bir sağlık kuruluşunda laboratuvar sorumlusu olarak çalışıyorum. Doğum yaptım. Hastane müdürüme partime çalışmak istediğimi söyledim. Uygun görmedi. Müdür izin vermezse partime çalışma yapamayacak mıyım? Fatma
Cevap: Doğum sonrası partime/kısmi süreli çalışma yapılabilmek için bazı işlere özgü olmak üzere işyeri yetkililerinin uygun görmesi şartı aranıyor. Buna göre;
• Özel sağlık kuruluşlarında ilgili mevzuat uyarınca mesul müdür, sorumlu hekim, laboratuvar sorumlusu ve sağlık hizmetinden sayılan işlerde tam zamanlı çalışması öngörülenler tarafından yerine getirilen işlerde,
• Nitelikleri dolayısıyla sürekli çalıştıkları için durmaksızın birbiri ardına postalar hâlinde işçi çalıştırılarak yürütülen sanayiden sayılan işlerde,
• Nitelikleri dolayısıyla bir yıldan az süren mevsimlik, kampanya veya taahhüt işlerinde,
• süresinin haftanın çalışma günlerine bölünmesi suretiyle yürütülmesine nitelikleri bakımından uygun olmayan işlerde, işverenin uygun bulması halinde partime/kısmi süreli çalışma yapılabilecek.
Sayın Fatma Hanım, çalıştığınız sağlık kuruluşunun yetkililerinden partime çalışmak için onaylarını almanız gerekiyor.
Mirası reddetmek yetim aylığına engel mi?
Soru: Babam Devlet memuru emeklisiydi. Vefat etti. Mirası reddettim ve dava açtım. Babamdan dolayı emekli sandığından yetim aylığı alabilir miyim? Nazan
Cevap: Mirası reddetmeniz babanızdan dolayı emekli sandığından aylık bağlanmasına engel değil. Babanızdan dolayı yetim maaşı alabilirsiniz. Ancak babanızın sağlığında mirastan men edilmemiş olmanız gerekiyor. Arif Temir
http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/calisanlarin-ucretleridusmeyecek-830962
Yeniden Değerleme Oranının Etkileri
Yeniden değerleme müessesesi vergi mevzuatımızdan, enflasyon düzeltmesi müessesesinin kabulü ile birlikte, 1.1.2004 tarihi itibariyle kaldırılmıştır. Ancak pek çok kanunda, tarife, oran, miktar yahut tutarların endekslenmesinde yeniden değerleme oranı kullanıldığından Kanunda, Maliye Bakanlığı'nın her yıl yeniden değerleme oranını belirleyerek ilan etmesine ilişkin düzenleme korunmuştur (Vergi Usul Kanunu mük. md. 298/B).
Burada Maliye Bakanlığı'nın yetkisi “bağlı yetki”dir. Özünde bu oranın ne olacağı kanunla belli edilmiş, bakanlığa sadece bu oranı ilan etme yetkisi verilmiştir. Kanuna göre yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre Üretici Fiyatları Genel Endeksi'nde (ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2018 yılında uygulanacak çeşitli oran, tarife, ceza gibi endekslenmiş değerlerin belirlenmesine esas olacak yeniden değerleme oranının temeli olan, ekim ayındaki 12 aylık ortalamalara göre Yİ-ÜFE’yi 3.11.2017 günü açıkladı. Maliye Bakanlığı’da bu oranı esas alarak, 484 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile 2017 yeniden değerleme oranını yüzde 14.47 olarak ilan etti.
Bu oran 2018 yılında uygulanacak pek çok vergi, bazen istisna, harç, ceza tutarlarının belirlenmesinde rol oynayacağı gibi yargılama usulünde de görevli mahkemenin, kesinleşecek veya istinaf yahut temyiz edilebilecek kararların belirlenmesinde ölçüte de kaynaklık edecektir. Bu oranın etkileyeceği bazı önemli düzenlemeleri, aşağıda sıralayalım istedik.
Mesken kira gelirlerine 2017’de 3 bin 900 TL olarak uygulanan istisna tutarı ile işyerinde yemek vermeyerek ücretlilerine yemek bedeli ödeyen işverenlerin bu bedellerden 2017 yılında istisna tuttukları 14,-TL’lik istisna tutarı, 2018 yılında yüzde 14.47 fazlası ile uygulanacaktır. Gelir vergisi tarifesinin gelir dilim tutarları da yüzde 14.47 oranında artacaktır.
Veraset ve İntikal Vergisi'nde istisnalarla birlikte matrah dilim tutarları da yüzde 14.47 artacaktır. Buna göre 2017 yılında mirasçı füruğ ve eş için ayrı ayrı 176 bin TL olarak uygulanan istisna tutarı 2018 yılında 201 bin TL’ye yükselecektir. Motorlu araç sahiplerince ödenecek motorlu taşılar vergisi ve maktu damga vergisi tutarlarının da yüzde 14.47 oranında artması gerekmesine karşılık, bu yıl söz konusu artışların halen Yasama Organında görüşülmekte olan Kanun Tasarısı ile belirlenecek gibi görünmektedir. Pasaport, ehliyet, yargı harcı gibi maktu olarak belirlenmiş pek çok harç tutarı da yüzde 14.47 oranında artacaktır.
Vergi Usul Kanunu'nda yer alan pek çok had veya tutar da yeniden değerleme oranından etkilenmektedir. Örneğin nihai tüketicilere yapılan satışlarda fatura yerine yazar kasa fişi veya perakende satış fişi verebilme sınırı 2018’de 1.000 TL olacak. Bu sınır halen 900 TL olarak uygulanmaktadır. Yine aynı şekilde mükelleflerin aldıkları iktisadi kıymet bedellerini amortismana tabi tutmaksızın doğrudan gider yazabilmelerine ilişkin sınır da aynı şekilde yükselecektir..
Vergi Usul Kanunu'nda maktu tutar olarak belirlenmiş cezalar da artıyor. Belge düzenlememe, defterlere kanunla belirlenen sürelerde kayıt yapmama, vergi kimlik numarası kullanmama, ikaza rağmen aracı durdurmama, muhasebe standartlarına uymama ve daha pek çok fiilin cezası 2017 yılında yüzde 14.47 zamlı olarak uygulanacak.
Emlak vergileri de 2018’de zamlanacaktır. Ancak bu yılın matrah belirlenmesine ilişkin genel dönem olması dolayısıyla, artış diğer yıllardaki şekilde yeniden değerleme oranına göre belirlenmeyecek ve 2018 yılı için belirlenen arsa/arazi metrekare değerleri ve bina inşaat maliyet bedellerine göre belirecektir.
Yeniden değerleme oranı, sadece vergi mevzuatındaki düzenlemeleri etkilemiyor, başkaca mevzuatlara da etkiliyor. Örneğin trafik cezaları, İş Kanunu ve Sendikalar Kanunu uyarınca kesilen idari para cezaları, Rekabet Kurulunca uygulanan para cezalarının tutarları da 2018 yılında yeniden değerleme oranı oranında artıyor.
YMM’ler tarafından yapılan tam tasdik ve KDV iade tasdik işlemlerinde, alt firma karşıt incelemesine tabi tutulması gereken had da, 2018 yılında yüzde 14.47 oranında artacak. Yıllık KDV iadelerinde geçerli asgari iade tutarının belirlenmesinde de yeniden değerleme oranı etkili olmaktadır. Kurumlar vergisi veya gelir vergisi beyannameleri ile muhtasar ve KDV beyannamelerinin SMMM'lere imzalattırılmasına ilişkin hadler de her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak tespit edilmektedir.
Siyasi Partiler Kanunu'nun 66 ve Ek 6'ncı maddesi uyarınca, bir siyasi partiye aynı yıl içinde yapılabilecek ayni veya nakdi bağışın toplam tutarı da her yıl yeniden değerleme oranında artmaktadır.
Bu hadlerin 2018 yılında yeniden değerleme oranında artırılmış tutarları Maliye Bakanlığı tarafından genel tebliğlerle kamuya duyurulmaktadır. Önümüzdeki günlerde bu tebliğler peş peşe yayınlanacak ve dolayısıyla yaşamın ve üretimin maliyeti yaklaşık yüzde 14,47 artacaktır.
Ancak kanunlarda yeniden değerleme oranında artış öngörülen düzenlemelerin hemen hemen hepsinde Bakanlar Kurulu'na ilgili tutar, had veya tarifeyi daha düşük oranda artırabilme, bazen de daha fazla arttırma yetkisi verilmiştir. Bu nedenle sadece yeniden değerleme oranına bakmayıp, Bakanlar Kurulu Kararları'nı da izlemek gerekmektedir. Bumin Doğrusöz
https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeniden-degerleme-oraninin-etkileri/390575
4/B Sigortalılık Başlangıcı Ve Sona Ermesi
Ölüm Aylığının Paylaştırılması
Ölüm Aylığı Bağlanma Şartları
İş Yeri Bildirgesi Verme Durum Ve Tarihleri
özdoğrular 13.11.17 e-Bülten
özdoğrular 10.11.17 e-Bülten için tıklayınız
İflası İstenen Şirketlerde Vergi Tebligatı Kime Yapılacak?
Tasfiye aşamasında olan veya iflas halinde olan kurumlara yapılacak tebliğlerin bunların ortaklarına veya idare meclisi üyelerine değil, tasfiye memurlarına yapılması gerekmektedir. Ancak, tasfiye memurunun azledildiği durumlarda geçici tasfiye memuru, orda yok ise şirket ortaklarına tebliğ yapılabilir. Aynı şekilde, iflas halindeki tüzel kişilere yapılacak tebliğin iflas masasına yapılması gerekir. İflas masası yerine ortaklara yapılacak tebliğ hukuken geçerli değildir. Gelir idaresinin 15.11.1995 tarihli bir yazısında tasfiyeye giren bir şirket için yapılacak tebligatın tasfiye memuruna yapılmasının gerektiği ifade edilmiştir.
Bu durumda, söz konusu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, tasfiye halinde bulunan şirketlerin idareye tasfiye memurları görevi olduğundan tebliğin şirketi temsile yetkili tasfiye memuruna yapılması gerekmektedir.[1]
Bilindiği üzere, VUK’nun 93. ve müteakip maddelerinde tebliğ ile ilgili usul ve esaslar açıklanmıştır.[2]
Gelir İdaresine intikal eden konulardan, mükelleflerimiz olup, ilgili mahkemelerce iflasına karar verilen tüzel kişiliklerle ilgili yapılacak tarhiyatlarda, ihbarnamelerin kimin adına düzenleneceği ve kime tebliğ edileceği hususunda tereddüte düşüldüğü gözlenmiş olup aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.
İcra İflas Kanunun 184. maddesinde; “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer…”,
- maddesinde; “Borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür…,
- maddesinde de; “Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare, masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.”,
hükümleri yer almaktadır.
Söz konusu madde hükümlerine göre, iflas açıldığı zaman borçlunun haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer. Bu nedenle, iflas masasına dahil mallar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi borçluya değil, iflas masasına aittir. Borçlunun iflas masasına giren mal ve haklar üzerindeki, masa mevcudunu azaltıcı mahiyetteki her türlü tasarrufu, alacaklılara (iflas masasına) karşı hukuken geçersizdir. İflas masası ise mezkur mal ve haklar üzerindeki tasarruf yetkisini, ancak kanuni temsilcisi olan iflas idaresi vasıtası ile kullanabilmektedir.
Diğer taraftan, vergilendirme süreci tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil işlemlerinden oluşmaktadır. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari bir işlemdir. Beyannameye dayanan tarh dışındaki tarhiyatlar, vergi/ceza ihbarnamesi ile yapılmakta ve mükellefe tebliğ edilmektedir. Tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri, VUK’nun 93 ve müteakip maddelerindeki tebliğ ile ilgili usul ve esaslar dairesinde muhatabına tebliğ edilir. Verginin tahakkuk etmesi ve cezanın kesinleşmesi ise vergi/ceza ihbarnamelerinin muhatabına tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük dava açma süresinin geçmesi veya dava açılmış olan hallerde, mahkemenin kısmen veya tamamen tasdik kararı vermesi üzerine olmaktadır. Tarhiyata karşı uzlaşma talep edilmesi halinde ise tarh edilen vergi ve kesilen cezanın, üzerinde uzlaşılan miktarı, uzlaşma tutanağının tebliğ ile tahakkuk etmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca ceza indirimi talebinde bulunulduğunda tarh edilen verginin aynen, cezaların ise bu maddede yazılı miktarda ödenmesi kabul edildiğinden, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük sürenin dolmasıyla vergi tahakkuk ettirilmektedir.
Yukarıda açıklanmış olduğu üzere, iflasına karar verilmiş olan mükellef kurum ile ilgili işlemlerin iflas idaresi vasıtasıyla yapılması gerektiğinden, iflas masasının kanuni temsilcisi olan iflas idaresi, masanın idaresi ve tasfiyesi için gerekli bütün işlemlerde (tarhiyata karşı dava açma, uzlaşma veya ceza indirimi talebinde bulunma gibi iflas eden şirketin vergisel yasal hakları kullanma, takip, akid muameleleri dahil) masayı temsil edecektir.
Usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olsa dahi, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük süre dolmadan iflasın açılması halinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olan iflas idaresinin bu tebligattan haberi olmayacağından, iflas idaresi söz konusu tarhiyata karşı yasal haklarını kullanamayacaktır.
Bu nedenle, tüzel kişilik adına düzenlenen ve tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesinin, 30 günlük süre dolmadan şirketin iflasına karar verilirse, vergi ve ceza ihbarnamelerinin yeniden bu defa iflas idaresine tebliğ edilmesi uygun görülmektedir.
Gelir idaresi, uygulamada, vergi dairelerinin hatalı tebligat uygulamaları nedeniyle pek çok davaları yargı organlarında kaybetmektedirler. Kaybedilen her dava hatalı tebligata dayalı olduğu için kaybedilen dosyanın temyiz edilmesi yerine yapılan hatalı işlemin düzeltilerek ilgililere yeniden tebliğ edilmesi daha anlamlı bir uygulama olmalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven
http://www.hurses.com.tr/Haber-Iflasi_istenen_sirketlerde_vergi_tebligati_kime_yapilacak-15175.htm
[1] Maliye Bakanlığı’nın Ordu Valiliğine yolladığı 15.11.1995 gün ve 63521 sayılı yazıları.
[2] Gelir İdaresi, İzmir Vergi dairesi Başkanlığı’nın 21.02.2008 gün ve 2008/4 sayılı tamimleri.
Asgari Ücret Desteği Sona Eriyor
2016’da başlatılan her işçi için aylık 100 lira asgari ücret desteğinin 2018’de devam edip etmeyeceğine işaret Çalışma Bakanlığı bütçesinden geldi. Destek için 2018’deki yeni haklara yönelik ödenek konmadı
2016’da, asgari ücretin yüzde 30 artırılarak net bin 300 liraya çıkartılması üzerine, işverenin yükünü azaltmak amacıyla brüt 2 bin 550 TL ve altında ücret alan işçiler için aylık 100 lira destek sağlandı. 2017 yılı için de brüt 3 bin 300 lira ve altında ücret alan işçiler için 100 lira asgari ücret desteği verildi.
Gazete Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre asgari ücret desteği için 2016 yılında 9 milyar 475 milyon liralık ödenek ayrıldı. Ancak, destekten yararlanacak kişilerin tespiti ve desteğin ödeme süreci zaman aldığı için, 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere asgari ücret desteği ödemeleri 3 ay gecikmeli yapıldı. Bu nedenle 2016 yılında 7 milyar 27 milyon liralık ödeme gerçekleştirildi. 2017’de asgari ücret desteği için 8 milyar lira ödenek ayrıldı. İlk 8 ayda 6 milyar 565 milyon lira asgari ücret desteği ödendi. Bu yıl 9 milyarı aşması bekleniyor.
2.4 MİLYAR LİRA VAR
İşverenler, asgari ücret desteğinin devam edip etmeyeceğini merak ederken, sorunun cevabı 2018 bütçesinden çıktı. Çalışma Bakanlığı’nın bütçesine 2018 yılında asgari ücret desteği için sadece 2 milyar 445 milyon lira ödenek konuldu. Ancak bu ödeneğin, 2017 yılında hak kazanılan ve 2018’in ilk çeyreğinde geriye dönük yapılacak ödemeler için kullanılacağı belirtildi.