Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2022.2)

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Hak kazanılan yatırıma katkı tutarının hesaplanması sırasında faiz ve kur farkları dikkate alınabilir mi?

(13.12.2021 tarih ve 1103794 sayılı özelge)

Yatırım teşvik belgesi kapsamında finansal kiralama yoluyla temin edilen makina ve teçhizatın indirimli kurumlar vergisi uygulamasında dikkate alınacak yatırıma katkı tutarının belirlenmesinde, yatırım teşvik belgesi kapsamında finansal kiralama yoluyla edinilen iktisadi kıymetler için Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi hükümleri çerçevesinde tespit edilen "260. Haklar Hesabı"nda yer alan tutarın dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, indirimli kurumlar vergisi uygulaması açısından yatırıma katkı tutarının tespitinde yatırımın tamamlanması halinde ilgili Bakanlık tarafından tamamlama vizesi yapılırken kabul edilen vergi indirimine esas toplam yatırım harcaması tutarı dikkate alınacak olup, döviz cinsinden yapılan sözleşmeler sonucu finansal kiralama sözleşmelerinin devam ettiği sürede oluşacak kur farkları indirimli kurumlar vergisine esas olan yatırıma katkı tutarını değiştirmeyecektir.

Mahkeme kararına istinaden alınan kurumlar vergisi stopaj tutarı hangi dönemin geliri olarak dikkate alınır?

(03.01.2022 tarih ve 44 sayılı özelge)

Mahkeme kararlarında, alınan reklam hizmetlerine ilişkin ödemelerden yapılan vergi kesintilerinin şirkete iade edilecek olmasının tereddüde yer bırakmayacak şekilde ifade edilmiş olması kaydıyla, şirkete iade edilecek tutarın kurum kazancının tespitinde dikkate alınması mümkündür.

Alınan reklam hizmetlerine ilişkin ödemelerden yapılan ve muhtasar beyannameyle ihtirazi kayıtlı olarak beyan edilen kurumlar vergisi kesintilerinin mahkeme kararıyla şirkete iade edilmesine hükmedilmesi halinde, şirkete iadesine karar verilen vergi kesintisi ve faiz tutarının, mahkeme kararının verildiği tarihin içinde bulunduğu dönemde gelir kaydı yapılarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

2003 yılında alınan 45 yıl süreli Faaliyet Ruhsatı kapsamında serbest bölgede faaliyette bulunan kurumda kurumlar vergisi ve ücret gelir vergisi stopajı istisnası uygulaması nasıl olmalıdır?

(18.01.2022 tarih ve 70224 sayılı özelge)

Serbest Bölgede 45 yıl süreli faaliyet ruhsatı kapsamında gerçekleştirilen üretim faaliyeti dolayısıyla elde edilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, serbest bölgede istihdam edilen personel ücretlerine ilişkin istisna uygulamasına yönelik olarak, bölgede üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'inin yurt dışına ihraç edilmesi gerekmekte olup, yurt içinden fason üretim kapsamında bölgeye getirilen ve yurt dışından dahilde işleme rejimi kapsamında satın alınan yarı mamullerin, bölge içinde çeşitli işlemlere tabi tutulduktan sonra ülke içine geri gönderilen veya bu ürünlerden yurt dışına ihraç edilen ürün bedellerinin, %85'lik oranın hesabında dikkate alınması mümkün değildir (5/7/2021 tarihli ve 3516 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla 2020 yılı için bu oran %80 olarak uygulanacaktır).

Bu bağlamda, gerek fason ve dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan imalat, gerekse söz konusu proje neticesinde üretilen ürünlerin Türkiye'de yerleşik şirkete teslim edilmesi nedeniyle, FOB bedelinin %85'nin ihraç edilmesi şartı sağlanmadığından, istihdam edilen personel için gelir vergisi ücret istisnasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Askeri bir kurumdan alınan hurda aküler karşılığında yeni akü verilmesi durumunda, bu işlemden doğan kazanç nasıl tespit edilmelidir?

(15.11.2021 tarih ve 967027 sayılı özelge)

Askeri bir kuruma ait hurda akülerin bedelsiz olarak alınıp karşılığında hurda akülerin değeri kadar yeni akünün teslimi (trampa edilmesi) iki ayrı işlem olarak değerlendirilmektedir.

Buna göre, ilgili Komutanlıktan alınan hurda akülerin ve söz konusu Komutanlığa teslim edilen yeni akülerin Vergi Usul Kanunu’na göre tespit edilen emsal bedeli üzerinden kayıtlara intikal ettirilmesi ve bu trampa işlemi nedeniyle oluşan kazancın ya da zararın kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

2. Katma Değer Vergisi Kanunu

Askeri bir kurumdan alınan hurda aküler karşılığında yeni akü verilmesi durumunda KDV uygulaması nasıl olmalıdır?

(15.11.2021 tarih ve 967027 sayılı özelge)

Askeri bir kurum tarafından hurda akülerin rayiç değeri kadar yenileriyle değiştirilmek üzere bedelsiz teslimi, Komutanlık nezdinde iktisadi işletme oluşturmayacağından KDV'ye tabi değildir.

Diğer taraftan, ilgili Komutanlıktan teslim alınan hurda aküler karşılığında yeni akü teslim edilmesi işleminde, emsal bedel üzerinden teslime konu ürün için belirlenen oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

3. Vergi Usul Kanunu

Özel maliyet bedelleri yeniden değerlemeye tabi tutulabilir mi?

(01.09.2021 tarih ve 680647 sayılı özelge)

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin yedinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibariyle yasal defter kayıtlarında yer alan, aynı Kanun’un 272. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince özel maliyet bedeli olarak aktifleştirilen ("264- Özel Maliyetler" Hesabına alınan) harcamaların söz konusu fıkra ve ilgili Genel Tebliğ çerçevesinde yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkündür.

Alım satıma veya kiralamaya konu taşıtlar yeniden değerlemeye tabi tutulabilir mi?

(24.12.2021 tarih ve 1163068 sayılı özelge)

Yeniden değerleme yapabilecek mükellefler tarafından satın alınıp aktife kaydedilen taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin, yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün bulunmakla birlikte, söz konusu iktisadi kıymetlerin alım, satım işleri ile devamlı olarak uğraşanların bu amaçla aktiflerinde kayıtlı bulunan emtia niteliğindeki kıymetlerin, bahse konu fıkra kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre, alım-satım amaçlı olarak satın alınan ve "153. Ticari Mallar Hesabı"nda izlenen taşıtların, emtia niteliğinde olmaları nedeniyle, yeniden değerlemeye tabi tutulabilmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte, Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin ilgili fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibarıyla, yasal defter kayıtlarınızda yer alan, emtia niteliğinde olmayan ve "254 Taşıtlar Hesabı"nda izlenen taşıtların yeniden değerlemeye tabi tutulabilmesi mümkün bulunmaktadır.

Faaliyet konusu inşaat işi olan mükellefin duran varlıklar grubunda yer alan taşınmazları yeniden değerlemeye tabi tutulabilir mi?

(24.12.2021 tarih ve 11631107 sayılı özelge)

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin yedinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibarıyla şirket aktifinde kayıtlı olan ve faaliyet konuları arasında yer alan iktisadi kıymetlerin alım, satım ve inşa işleri ile ilgili olarak emtia niteliğinde bulunan kıymetlerin (Tek Düzen Hesap Planının "25. Duran Varlıklar" grubunda izlenip izlenmediği dikkate alınmaksızın) mezkur düzenleme kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün değildir.

Finansal kiralamada kiracı tarafından aktifleştirilen kullanma hakkı yeniden değerlemeye konu olabilir mi?

(17.11.2021 tarih ve 20505 sayılı özelge)

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin yedinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibariyle, yasal defter kayıtlarında yer alan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç), kapsama giren mükellefler tarafından 31.12.2021 tarihine kadar yeniden değerlenebilmesi mümkün bulunmaktadır.

Dolayısıyla, söz konusu Kanun’un mükerrer 290. maddesi kapsamındaki finansal kiralamalarda, kiracı tarafından aktifleştirilen ve 09.06.2021 tarihi itibariyle yasal defter kayıtlarında yer alan, kiralamaya konu iktisadî kıymeti kullanma hakkının, söz konusu fıkra ve Genel Tebliğ çerçevesinde yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkündür.

Yatırım amaçlı satın alınan boş arazi yeniden değerlemeye tabi tutulabilir mi?

(13.12.2021 tarih ve 1103008 sayılı özelge)

Esas itibariyle, işletmeler tarafından satın alınarak aktife kaydedilen ve emtia mahiyetinde olmayan iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün bulunmakla birlikte, söz konusu iktisadi kıymetlerin alım, satım ve inşa işleri ile devamlı olarak uğraşanların bu amaçla aktiflerinde kayıtlı bulunan emtia niteliğindeki kıymetlerin (hangi hesapta kayıtlı olduğu önemli olmaksızın), bahse konu fıkra kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin yedinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibariyle şirket aktifinde kayıtlı olan ve faaliyet konuları arasında yer alan "iktisadi kıymetlerin alım, satım ve inşa işleri" ile ilgili olarak emtia niteliğinde bulunan taşınmaz mahiyetindeki iktisadi kıymetin (hangi hesapta kayıtlı olduğu önemli olmaksızın) mezkur düzenleme kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün değildir.

Geçmişte sat-kirala-geri al işlemine konu edilmiş gayrimenkul yeniden değerlemeye tabi tutulabilir mi?

(13.12.2021 tarih ve 1103066 sayılı özelge)

Sat-kirala-geri al işlemine konu edilen, ancak 2021 yılı Şubat ayında mülkiyeti geri alınarak şirket aktifine kaydedilen, dolayısıyla bahse konu niteliği sona eren ve Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesinin yedinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibarıyla şirket aktifine kayıtlı binanın, daha önce sat-kirala-geri al işlemine konu edilmiş olması bahse konu fıkra ve Genel Tebliğ çerçevesinde yeniden değerlemeye tabi tutulabilmesine engel teşkil etmemektedir.

Diğer taraftan, söz konusu binanın yeniden değerlemesinde, 2021 yılı Mayıs ayına ilişkin Yİ-ÜFE değerinin, binanın mülkiyetinin geri alındığı ayı takip eden aya (2021 yılı Mart) ilişkin Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunan oranın dikkate alınması gerekmektedir.

Yurt dışı müşteriler tarafından iade edilen mallar için düzenlenen faturada iade bölümünün eksik veya hatalı doldurulmasında belge düzeni nasıl olmalıdır?

(05.08.2021 tarih ve 13099 sayılı özelge)

Mesafeli sözleşmeler düzenlemek suretiyle yapılan satışlar için 385 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde düzenlenmiş olan iade bölümünün yer aldığı faturaların kullanması gerekmekte olup, iade durumunda iadeye ilişkin bölümün müşteriler tarafından doldurularak ürünle beraber şirkete gönderilmesi durumunda, şirket tarafından iadeye ilişkin gider pusulası düzenlenmeksizin işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

Ancak, iade bölümünün müşteriler tarafından doldurulmaması, eksik veya hatalı doldurulması durumunda, iade işleminin gider pusulası düzenlenmek suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, bu şekilde düzenlenecek olan gider pusulalarının eksik/hatalı gönderilen iade faturalarıyla birlikte muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Vazgeçilen alacaklar özel bir karşılık hesabına alınmadan doğrudan kâr hesabına kaydedilebilir mi?

(20.08.2021 tarih ve 74027 sayılı özelge)

Borcun, ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve borçlunun iflas veya mali zorluk nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması halinde alacaklı tarafça vazgeçilen alacağın borçlu tarafından özel bir karşılık hesabına alınması gerekmekte olup Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde, "alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla" denilmek suretiyle, vazgeçilen alacağın gelecek yıl (yıllar) zararlarından mahsup edilmesi, bu suretle itfa olunamayan kısmın ise üçüncü yılın sonunda kâra aktarılması öngörülmüştür.

Dolayısıyla, alacaktan vazgeçme halinde borçlu tarafından yapılması gereken işlem; vazgeçilen alacak tutarının, alacaktan vazgeçildiği yıl ve sonraki iki yılda (toplam üç yıl) doğacak zararla itfa (üç yıl içinde olmak koşuluyla, vazgeçilen alacak tutarının ticari bilanço zararına ilaveler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnaların da dikkate alınması suretiyle hesaplanması gereken zarar tutarından mahsup) edilmesi, tamamen veya kısmen itfa edilemeyen kısmının ise, üçüncü yılın sonunda kâra aktarılarak vergilendirilmesidir. Örneğin 2021 yılında karşılık hesabına alınan tutarların 2021-2022-2023 hesap dönemine ait zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık hesabındaki tutarların ise üçüncü yılın sonunda (2023) kâr hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, Vergi Usul Kanunu’nun alacaklarda amortismana ilişkin hükümlerinin uygulamasında, para alacağının semeresi olan faizden kaynaklı alacaklar ile dönem sonu değerleme işlemi nedeniyle oluşan kur farklarından kaynaklı alacaklar asıl alacağa bağlı fer'i (ikinci) derecede haklar kapsamında ana paranın mukadderatına tabi tutulmakta olup, bu kapsamda söz konusu unsurlardan kaynaklı alacaklardan vazgeçilmesi halinde de borçlu tarafından aynı Kanun’un 324. maddesi kapsamında işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesi uygulamasında, bir alacağın vazgeçilen alacak olarak kabul edilebilmesi için, alacağın konkordato veya sulh yolu ile alınmasından vazgeçilmesi gerekmektedir. Konkordato, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiş, usul ve esasları ayrıntılı bir şekilde ortaya konmuş olmakla birlikte, sulh yoluyla vazgeçme herhangi bir şekle tabi olmayıp, sulh yolu ile alınmasından vazgeçilen alacağın aynı Kanun’un 227. maddesi uyarınca kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bahse konu madde uygulamasında kanaat verici bir vesika olarak kabul edilebilecek belgeler hususunda Kanunda ve Kanunun uygulamasına ilişkin ikincil mevzuatta yeterli açıklık bulunmamakta, ancak mezkûr Kanunun geçici 24. maddesi uygulamasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 284 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (1.2.1) bölümünde, alacaklı ve borçlunun her türlü muvazaadan ari olarak sulh olmaları ve bu anlaşmayı noterde düzenlemeleri halinde, bu belgenin alacağın değersiz hale geldiğine ilişkin kanaat verici belge olarak kabul edileceği, borçlunun bu belgeye istinaden alacaklının tahsilinden vazgeçtiği borcu için Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde düzenlenen vazgeçilen alacaklara ilişkin hükme uyacağının tabii olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, mezkûr madde uygulamasında, esas itibarıyla, mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgelerin veya yukarıda ifade edildiği şekilde alacaktan vazgeçildiğini gösteren bir anlaşmanın ya da sulh olunduğunu tevsik eden diğer belgelerin bulunması halinde kanaat verici vesikanın varlığından söz edilebilecektir. Dolayısıyla, alacaklıların borçludan olan alacağından feragat etmesi ve bu hususta alacaklı ve borçlu şirket tarafından karşılıklı imzalanacak mutabakat, protokol ve ibranamenin noter tarafından onaylanması halinde, borçlu açısından bu belgeye göre feragat edilen tutar vazgeçilen alacak olarak kabul edilecektir.

Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanunu’nun 183. maddesinin birinci fıkrasında; "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir." hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca, temlik edilen alacağın, alacak talep hakkı temlik edilen firmaya geçeceğinden, Kanun’un amir hükümlerine uygun şekilde temlik edilen alacak temlik eden açısından ortadan kalkmaktadır.

Öte yandan, Bankacılık Kanunu’nun geçici 32. Maddesine göre, düzenleme kapsamında, sözleşme hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınmaktadır.

Bankacılık Kanununun geçici 32 nci maddesi uyarınca, Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmaları kapsamında (finansal yeniden yapılandırma sözleşmeleri ve ek protokollerle), iskonto edilmek suretiyle bankalarca tahsilinden vazgeçilen (feragat edilen) toplam alacak tutarının (kur farkı ve faiz kaynaklı olanlar dahil), vazgeçilen alacak olarak dikkate alınması gerekmekte olup, Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesi; vazgeçilen alacak tutarına ilişkin karşılık hesabının, borçlunun üç hesap dönemi (mevcut dönem ve sonraki 2 hesap dönemi) boyunca faaliyetini zararla kapatması durumunda işletmenin devamlılığı için söz konusu zararlarla itfa edilmesi, itfa edilemeyen tutarın ise üçüncü hesap dönemi sonunda kara aktarılması noktasında zorunluluk arz ettiğinden, bankalarca vazgeçilen toplam alacak tutarının, alacaktan vazgeçildiği yılda doğrudan kâr olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Yenilenebilir enerji üretim tesislerinde yer alan iktisadi kıymetlerin amortisman süresi kaç yıldır?

(04.11.2021 tarih ve 363834 sayılı özelge)

Belediyelerden kiralanan sahalarda vücuda getirilen enerji dönüşüm tesislerinin inşası için yapılan harcamaların özel maliyet olarak dikkate alınması, dolayısıyla söz konusu tesisin (tesisi genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler dahil), "özel maliyet bedeli" olarak aktifleştirilmesi ve aktifleştirilen tutarın geri kalan kira süresi dahilinde eşit yüzdeler halinde itfa edilmesi gerekmekte olup, bu kapsamda amortismana tabi tutulan iktisadi kıymetler ayrıca genel hükümlere göre amortismana tabi tutulmayacaklardır. Ancak, kira süresi içinde yenilenmesi gereken iktisadi kıymetler ile faydalı ömrü kalan kira süresinden daha kısa olan iktisadi kıymetler genel hükümlere göre amortismana tabi tutulacaklardır.

Dolayısıyla, çöp sahasındaki borulama sistemlerine (kum, mucur, çakıl, beton vb. dahil) ilişkin harcamaların; her borulama işlemini müteakiben özel maliyet bedeline dahil edilmesi, kira süresi dikkate alınarak eşit yüzdelerle itfa edilmesi, ancak kalan kira süresinin, faydalı ömür listesinin (49) no.lu bölümü için öngörülen faydalı ömür süresinden uzun olması halinde, söz konusu sıra için öngörülen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak itfa edilmesi gerekmektedir.

İşletmeye ait dükkanların isim hakkının ana firmaya devrinden doğan kâr yenileme fonuna alınabilir mi?

(15.11.2021 tarih ve 967023 sayılı özelge)

Yenileme fonu, iktisadi işletmelere dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından doğan kârların bilançonun pasifinde azami üç yıl süre ile bekletilmesini ifade eden bir vergi erteleme yöntemi olarak, işletme içi yatırımları teşvike yönelik bir uygulamadır. Yenileme fonundan yararlanabilmek için satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zaruri bulunması veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilip teşebbüse geçilmiş olunması gerekir. Eğer elden çıkarılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zaruri bulunduğu açıksa bu yenileme fonu ayrılması için yeterli bulunmaktadır. Yenileme fonunun iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması halinde, bilançonun pasifinde yer alan fon yeni değer için ayrılacak amortismanlara mahsup edilmektedir. Mahsup işleminin, iktisadi kıymetin değerinin amortisman yoluyla itfa edilme süresinden önce tamamlanması durumunda ise iktisadi kıymetin kalan değer kısmı için amortisman ayrılmasına devam edilecektir. Diğer yandan, yenileme fonunun ayrılabilmesi, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin varlığı ile bu kıymetin satılmasından oluşan kârın aynı neviden ve aynı faaliyete/hizmete tahsis edilecek yeni bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olabilmektedir. Maddede geçen "satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinden" kasıt, satılan iktisadi kıymetle aynı özelliklere sahip ve aynı işi ifa edecek yeni bir iktisadi kıymetin alınmasıdır.

Buna göre; aktifte kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, aynı neviden yeni iktisadi kıymetler iktisap edilmek üzere, satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınarak, satışın gerçekleştiği yıl dahil en geç üçüncü yılın son gününe kadar, yenilenen iktisadi kıymetler için kullanılması mümkün bulunmaktadır.

Dolayısıyla, ana firmaya devredilecek olan ve muhasebe kayıtlarında 253, 260 ve 264 no.lu hesaplarda takip edilen aktife kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin (ekipmanlar, franchising hakları vb) satışı sebebiyle elde edilen kârın, aynı neviden (pizza faaliyetine ilişkin) yapılacak yeni yatırımlar (İstanbul'da açacağınız dükkânlar) için kullanılmak üzere yenileme fonuna alınabilmesi mümkün bulunmaktadır.

Askeri bir kurumdan alınan hurda aküler karşılığında yeni akü verilmesi durumunda belge düzeni nasıl olmalıdır?

(15.11.2021 tarih ve 967027 sayılı özelge)

Askeri bir kurumdan hurda akü alımına ilişkin olarak, ilgili Komutanlığın Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinin birinci fıkrası kapsamında olmaması kaydıyla, Komutanlık adına emsal bedel üzerinden gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

İlgili Komutanlıktan alınan hurda aküler karşılığında yapılan yeni akü teslimlerine ilişkin olarak ise, teslim tarihinden itibaren yedi gün içinde, emsal bedel üzerinden Komutanlık adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Serbest bölgede yer alan şube ile olan mal alışverişinde belge düzeni nasıl olmalıdır?

(15.11.2021 tarih ve 968798 sayılı özelge)

Serbest bölgede bulunan şube ile merkez arasındaki mal hareketlerine ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu kapsamında fatura düzenleme zorunluluğu bulunmamakla birlikte, yapılacak mal sevkiyatları için sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir. Serbest bölge mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat yönünden söz konusu işlemlere ilişkin olarak fatura düzenleme gerekliliğinin bulunması halinde, faturanın açıklama kısmına sevk irsaliyesinin tarih ve sayısı ile işlemin şirket merkezinden serbest bölgedeki şubeye veya serbest bölgedeki şubeden merkeze mal sevkiyatı olduğuna ilişkin şerh düşülmek suretiyle düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • DEVAMSIZLIK SAATLERİNİN TOPLANMASI VE HAKLI FESİH Çalışan ve işveren ilişkisi iş akdinin feshine kadar devam eder,…
  • YILLIK ÜCRETLİ İZİN ALACAĞINDA ZAMAN AŞIMI 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlığını…
  • Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 51) Resmi Gazetede Yayımlandı Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde…
Top