Çiftçiler tarafından elde edilen ürünlerin değerlendirilmesi maksadı ile işlenilmesi zirai faaliyet sınırları içerisinde kalmaktadır.  Örneğin, çeltikten pirinç yapılması, sütten peynir, yoğurt veya yağ çıkarılması zirai faaliyet sınırları içerisinde kalacaktır.  Aynı şekilde zeytinden yağ elde edilmesi de zirai faaliyet sayılmaktadır.  Bu gibi işlerin aynı zirai işletmenin bir bölümünü oluşturan işletmede yapılıyor olması halinde bu işlemin zirai  faaliyet sayılabilmesi için  işletmenin sınai bir müessese önem ve çapında olmaması  ve faaliyetini ana zirai  işletmesinin ürünlerine  ayırması   gerekir.  Örneğin, aynı zirai işletme içerisinde ürünlerin  işlenmesi, değerlendirilmesi ticari bir faaliyet değil, zirai bir faaliyet olacaktır. Burada önemli olan nokta, dışarıdan herhangi bir ürün alınmadan sadece kendi  işletmesi ile ilgili  ürünlerin orada değerlendirilmesi esastır. Başka çiftçilerden ürün alınıp, işlendiği takdirde bu  faaliyet  zirai bir faaliyet olmaktan çıkacak, faaliyet  ticari vasfa bürünecektir. 

Diğer taraftan, elde edilen zirai ürünlerin  satılması amacıyla  satış mağazalarının açılması  halinde zirai faaliyet, ürünler dükkan veya mağazaya girinceye kadar  devam edecektir.   Bu  süreçten sonra ticari faaliyet  safhası başlar.  Tarlada ürün satışı  zirai faaliyettir.  Direkt olarak  ürün satışı yapılmayan, zirai faaliyetle ilgili alım satım işlerinin  takibi için açılan büro, başka bir işte kullanılmadığı  takdirde mağaza sayılmamış ve ticari kazanç kapsamına  girmeyecektir. Tarladan  tohur olarak  veya ağaçta yetişmiş bir ürünün satışı  zirai hasılat olarak  değerlendirilecektir. Ürünü satın alan kişi açısından  ise,  alım satım anından  sonraki süreçlerde alıcı yönünden  ticari kazançla ilgili  hükümlere göre işlem yapılacaktır.

GVK’nun 53. maddesinde belirtilen koşulları  taşımadıkları için  gerçek usulde vergilendirilen  çiftçiler, zirai işletme esasında defter  tutmak  zorundadırlar.  53. maddedeki koşulların  taşıması durumunda ise, çiftçiler gerçek  usulde  vergilendirme haricinde kalırlar.   Bunların  defter tutma mecburiyetleri yoktur.  Sadece,  zirai  stopaj  esasına göre vergiye tabi olurlar.  Çiftçilerin  bilanço  esasında defter  tutmaları ise, ihtiyaridir.   Bilanço  usulüne göre defter  tutmayan çiftçilerin, VUK 213. md  kapsamında  çiftçi işletme defteri  tutmaları  gerekecektir.

3065 sayılı KDVK’nun  17. maddesinin  4-b bendi  hükmüne göre,  gelir vergisi  kanuna göre, gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı  yasanın  66. maddesine göre, vergiden  muaf olan serbest  meslek  erbabı tarafından yapılan  teslim ve hizmetler KDV’den   istisnadır.

Canlı büyük veya küçükbaş hayvan alım - satımı  işi normal  koşullarda zirai bir faaliyet değildir.  Başka bir ifade ile, celepcilik  faaliyeti ticari  faaliyettir.  Köylünün  kendi  tarlasında veya ahırında  hayvan yetiştirip satması  faaliyeti ise zirai faaliyettir.  Aynı şekilde,  hayvanlardan  elde edilen yün, yapağı ve süt elde edilerek  bizzat  çiftçi  tarafından  orada satılması  zirai faaliyettir.

Örneğin bir zeytin müstahsili, kendisine ait bir tasirhanede sadece  kendi zeytinlerini işleyip,  yağ haline getirdiğinde, zeytinden  yağ çıkarma işlemi zirai bir faaliyet  kapsamı içinde kalır.   Zeytini ücret  karşılığında, başkalarına ait  tesislerde yağ haline getirenlerde de, zeytin yağ  satış  bedeli, zirai  hasılatın  bir unsuru olacaktır. 

Bir zirai faaliyetin dolaylı olarak arazi üzerinde yapılmış olması  bu  faaliyetin  zirai  vasfını  değiştirmez. Örneğin arıcılık faaliyeti veya bir mağarada kasalar içerisinde mantar yetiştirme işi de aynı şekilde zirai faaliyet olarak  değerlendirilecektir. 

Sonuç olarak, arazi üzerinde yapılan  faaliyetlerde örneğin 2017 yılı için  geçerli olan hububat ziraatinde  ekili arazinin yüz ölçümü toplamı  1700 dönüm olması halinde  bu  çiftçi  yönünden  GVK’nun 53. ve ayrıca 94. maddesine göre tevkif suretiyle zirai vergileme yapılır.[1]  Stopaj oranı  ürün cinsine göre, %4 veya %2’dir. Bunlar dışında müstahsil makbuzu  üzerinden  satış bedelinin %2 nispetinde ayrıca SGK prim kesintisi yapılmaktadır.  Eğer,  ürün satıcı  çiftçinin  sosyal güvenlik  güvencesi varsa bu  kesinti  yapılmaz. 

Diğer taraftan, yine 2017 yılı için geçerli  olan büyükbaş  hayvan sayısı  150, küçükbaş  hayvan sayısı 750 adede kadar olan işlerde zirai vergileme  stopaj  suretiyle yapılabilir. GVK’nın 54. maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçilerin kazançları  gerçek  usulde zirai kazanç esasına göre vergilendirilir.  Ve ayrıca, GVK 53. maddesine göre, bir biçer döver veya  bu  mahiyetteki bir motorlu  araca veya 10 yaşına kadar  2 den çok  traktöre sahip olmakla birlikte bu  araçları  zirai işletmesinin dışında tutan çiftçilerin   bu  araçları kullanmasından  dolayı  elde ettikleri gelirler ticari kazançlar hükümlerine göre tespit edilir.[2]


[1] Buna göre basit  usule tabi ticaret  erbabının, satın  aldığı  zirai ürün bedelleri üzerinden  stopaj  yapması  söz konusu  değildir.   Gerçek  gelirlerini beyan etmek  zorunda olan  ticaret,  serbest meslek ve ziraat  erbabının  stopaj  mecburiyeti de yalnızca ve yalnızca bu  işlerle ilgili  olarak  yaptıkları satın  almalarla sınırlıdır.  Örneğin bir tüccarın  evinin ihtiyacı  için aldığı  buğdaydan  stopaj yapması  söz konusu  olamaz. 

[2] Danıştay 4. Dairesi E.2004/468 K.2004/1141 T.24.5.2004 sayılı kararında: Çiftçilik işiyle uğraşan davacının sahip olduğu kamyon nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu'nun 53. maddesindeki şartları taşıdığı iddiasıyla adına gerçek usulde zirai kazanç mükellefiyeti tesis edilmişse de; davacının sahip olduğu kamyonun doğrudan zirai faaliyeti etkileyen ve ürün elde edilmesine katkıda bulunan bir araç olmaması, dolayısıyla GVK'nın zirai kazançta vergilemeyi düzenleyen 53. maddesinde belirtilen "biçerdöver ve bu mahiyetteki motorlu araç" kapsamında değerlendirilemeyecek olması sebebiyle, davacı adına tesis edilen gerçek usulde zirai kazanç mükellefiyetine ilişkin işlemin iptali gerekmektedir. 

Bir başka Danıştay  kararında ise; Danıştay 4. Dairesi E.2005/1902 K.2005/2577 T.22.12.2005
sayılı kararında: Çiftçilik faaliyetiyle uğraşan davacı adına 1.6.1992 tarihinde satın aldığı 1964 model kamyon nedeniyle gerçek usulde mükellefiyet tesis edilerek ve ihtilaflı döneme ilişkin beyannamelerini vermediği ileri sürülerek tarhiyat yapılmış ise de; Gelir Vergisi Kanununun 53/1 fıkrasında, çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların bu Kanunun 94. maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği, 54. maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilecekleri, kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri hükme bağlanmış olup, 2001/1 no'lu Gelir Vergisi İç Genelgesine göre davacının satın aldığı kamyonun biçerdöver mahiyetinde olduğu belirtilmekte ise de; biçerdöverin ve kamyonun özellikleri ve işlevlerinin farklı ve birbiri yerine ikame edilemeyecek araçlar olması dolayısıyla davacının satın aldığı kamyonun Yasanın 53.maddesi kapsamında kabulüne olanak bulunmaması ve üstelik yasada öngörülmeyen bir durumun iç genelgeyle de getirilemeyecek olması sebepleriyle davacı adına yapılan tarhiyatta ve mükellefiyet tesisi işleminde yasal isabet yoktur.

Danıştay 4.Dairesi E.2003/1255 K.2004/180 T.10.2.2004 sayılı kararda:  Bir biçerdöverin ½ hissesine sahip olan davacı adına gerçek usulde zirai gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş ise de; GVK'nın 70/8. maddesinde, motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri, ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari ve zirai kazanç tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, aynı Kanunun 52/4. maddesinde, çiftçiye ait her türlü ziraat makine ve aletlerinin başka çiftçilerin zirai istihsal işlerinde çalıştırılmasının da zirai faaliyetlerden sayılacağı, 53. maddesinde ise 54.maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilecekleri, kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri hükme bağlanmış olup, olayda davacının kendi zirai faaliyetleriyle ilgili olan ve ½ hissesine sahip olduğu biçerdöveri kiraya vermesinin zirai faaliyet kapsamında değerlendirilmesinin gerekmesi ancak, çiftçilerin gerçek usulde vergilendirilmesi için Kanunda öngörülen şekilde biçerdöverin tamamına sahip olma koşulu gerçekleşmemiş olduğu gibi, gerçek usulde vergilendirilmeyi gerektiren diğer koşulların varlığının da ortaya konulamamış olması sebepleriyle, davacı adına tesis edilen mükellefiyete ilişkin işlemde isabet yoktur. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Zirai_kazanclarin_vergilendirilmesinde_ozellikli_durumlar-16016.htm

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • HİBE MALİYET- GELİR İLİŞKİSİ Vergi Usul Kanunu Madde 262: Gayrimenkullerle Doğrudan İlgili Olması Şartıyla,…
  • SAHTE BELGE KULLANMA VEYA DÜZENLEME İDDİASINA KARŞI NE KADAR HAZIRSINIZ? Değerli okurlar, bu konu ne yazık ki halen çok yaygın…
  • 19 Mayıs Atatürk' ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşsiz bir galibiyet olarak yer eden Kurtuluş…
Top