I- GİRİŞ

İşveren ve işçi arasındaki İş Sözleşmesinin akdedilmesiyle başlayan iş ilişkisi, işçinin çalışması sonucunda ücret ödemesi, izin uygulamaları ve çalışmayla ilgili ihtarlar ile devam etmekte ve emeklilik veya sözleşmenin feshi ile son bulmaktadır. İşçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinin bütün aşamalarında yapılan işlemlerin kayıtlarının tutulması özellikle bir uyuşmazlık halinde sorunun çözümü ve hakkın ispatı için önem arz etmektedir.

Bu yazımızda işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinin ‘çalışma ve ücret ödenmesi’ nedeniyle tutulması zorunlu kayıtlar olan bordro ve hesap pusulasının işçi tarafından imzalanmasının mahiyetini ve imzalı, imzasız bordroların ücret davalarındaki delil olarak etkilerini inceleyeceğiz.

II- ÜCRET ÖDEMEYE İLİŞKİN BELGELER

İşçi, ücret karşılığında işverenin işini görmektedir. İş uyuşmazlıklarının büyük bir kısmını ücret ve diğer mali-sosyal hakların ödenip ödenmemesi hususu oluşturmaktadır. Ücret ödemesi ile ilgili olarak İş Kanununda Ücret Hesap Pusulası, 5510 sayılı SSGSS Kanunu ve VUK ise Ücret Ödeme Bordrosu tanımlanmıştır. Bunları sırası ile inceleyecek olursak:

A- ÜCRET HESAP PUSULASI

İş Kanunu’nun  “Ücret Hesap Pusulası” başlıklı 37. Maddesinde “İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.  Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.”

“Yüzdelerin Belgelenmesi” başlıklı 52. maddesinde “Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işveren, her hesap pusulasının genel toplamını gösteren bir belgeyi işçilerin kendi aralarından seçecekleri bir temsilciye vermekle yükümlüdür. Bu belgelerin şekli ve uygulama usulleri iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde gösterilir.”

Yine İş Kanunu’nun “Ücret İle İlgili Hükümlere Aykırılık” başlıklı 102 maddesinin (b) bendinde ‘37. maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38 inci maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen 52. maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline dörtyüzelli Türk Lirası idari para cezası verilir.”

hükümleri bulunmaktadır.

Hesap pusulasında belirli bir dönemde (günlük, haftalık, aylık vb.) işçiye ödenen ücretin ve yapılan kesintilerin mahiyeti ayrıntılı olarak gösterilmesi zorunlu tutulmuştur. Hesap pusulasının işçiye verilmesi zorunlu olup işverenin özel logosu ya da imzasının bulunması gerekir. Hesap pusulasının işçi tarafından imzalanması gerekli değildir. İşçinin hesap pusulasına attığı imza hesap pusulasının bir örneğini aldığını bildirmektedir. İşçinin imzası ödemenin tam ya da hatasız olduğu anlamına gelmemektedir.

B- ÜCRET TEDİYE BORDROSU

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. maddesinin 1-e-5. bendinde “İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. Belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen (imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır .” hükmü yer almaktadır.

Sosyal güvenlik mevzuatı açısından prime esas kazancın tespit edilmesi önemli olup ödemelerin banka kanalıyla ödenmesi durumunda Ücret Tediye Bordrosunda işçi imzasına gerek duyulmamaktadır. Yine de, imzalı ücret tediye bordrolarının, bordroda yazılı çalışma sonucunda ücretin işçiye ödendiği konusunda karine olduğuna dair Yargıtay içtihadı bulunmaktadır.

C- ÜCRET BORDROSU

Vergi Usul Kanunu’nun 4. Bölüm- Ücretlere Ait Kayıt ve Vesikalar- Madde-238: “İşverenler her ay ödedikleri ücretler için (Ücret bordrosu) tutmaya mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmaz. Ücret bordrolarına en az aşağıdaki malümat yazılır. 1. Hizmet erbabının soyadı, adı; ücretin alındığına dair imzası veya mührü (Ücretin ödenmesinde ayrıca makbuz alan işverenlerin tutacakları ücret bordrosuna imza veya mühür konulması mecburi değildir.); 2. Varsa vergi karnesinin tarih ve numarası; 3. Birim ücreti (Aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti); 4. Çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre; 5. Ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarı. Bordronun hangi aya ait olduğu baş tarafından gösterilir. Bir aya ait bordro ertesi ayın yirminci gününe kadar hazırlanıp tarihlenerek, müessese sahibi veya müdürü ile bordroyu tanzim eden memur tarafından imzalanır. İşverenler ücret bordrolarını, yukarıdaki esaslara uymak şartıyla diledikleri şekilde tanzim edebilirler.”

“Usulsüzlük-Usulsüzlüğün Derece ve Cezaları” başlıklı 352. maddesinde “7. Bendinde “Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması; 8. Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi.”

hükümleri bulunmaktadır.

Vergi Usul Kanunu Ücret Bordrosunda ücret, ücrete esas süre ve kesilen vergiler temel alınarak, ödemenin makbuz (banka dekontu da bir makbuzdur) karşılığı yapılması durumunda ücret alındığına dair imzayı zorunlu tutmamaktadır.

Öte yandan, 18.11.2008 tarih ve 27058 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelik ile 5 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerleri ücret ve her türlü ücret benzeri ödemelerini bankalar aracılığıyla yapmak zorundadır.

III- SONUÇ

Ücret ödemesine ilişkin belgelerdeki işçi imzası, Ücret Hesap Pusulasında pusulanın işçi tarafından alındığına, Ücret Tediye Bordrosunda ise belirtilen süre, tatil, fazla mesai vb. ücretlerinin tam olarak alındığına dair karine teşkil etmektedir. Dolayısıyla, Ücret Tediye Bordrolarının her işçi tarafından imzalanmış olması ve Ücret Hesap Pusulasının bir örneğinin işçilere verildiğine dair pusulaya ya da imza föyüne imzalarının alınması işveren açısından önemlidir.

Yargı önündeki iş uyuşmazlıklarının önemli bir bölümünü ücretin ödenmemesi, taraflar arasında sözleşmede belirtilenden daha yüksek belirlenen ücretin tam olarak ödenmemesi, fazla mesailerin, hafta tatili, resmi ve ulusal bayram tatillerinde çalışmaların, yıllık izin kullanmaksızın çalışmaların ücretlerinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi hususları oluşturmaktadır.

İşçi ücretinin eksik ödendiği iddiasıyla işverene 5 yıllık zamanaşımı süresinde dava açabilmektedir. Emekliliğe esas olmak üzere açılacak “Hizmet Tespit Davalarında” ise bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır.

İşçi ve işveren ücret ödemesini,  fazla çalışmaları tanık dahil her türlü delille ispat edebilir. Bu bağlamda, banka dekontları, makbuzlar, puantaj cetvelleri, bordrolar, hesap pusulaları ile  kamera kayıtları, iş yeri giriş-çıkış kayıtları, tanık ifadeleri, parmak izi okuyucu kayıtları, mail yazışmaları gibi her türlü delil ispat için mümkündür.

Kanun koyucu Ücret Hesap Pusulası ve Ücret Tediye Bordrosunda işçinin imzasını, ödemelerin banka kanalıyla yapılması durumunda, şart koşmamaktadır. Ücret Ödeme Bordrosunun işçi tarafından imzalı olması/olmaması işveren açısından bir delil olmakla birlikte bordroların; imzasız, imzalı, imzalı olmakla birlikte gerçeği yansıtmaması ve işçinin imzayı kabul etmeme hallerinde delil etkisi farklı olacaktır.

A- ÜCRET ÖDEME BORDROLARININ İMZALI OLMASI

İşçi tarafından imzalanmış ücret tediye bordrosunun işveren açısından bir delil olduğu açıktır. Nitekim Yargıtay’ın genel içtihadı imzalı ücret bordroları sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğu yönündedir. Örneğin, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin, 16.12.2014 tarihinde E. 2013/27146, K. 2014/35923 sayılı Kararı şöyledir; “Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Örneğin Yargıtay 21. HD’nin E. 2015/9306, K. 2016/10031 sayılı ve 16.06.2016 tarihli kararında konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Gerçekten, davacının işyerindeki çalışmaları ücret bordrolarına dayanılarak Kuruma bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından dava konusu döneme ait ücret bordroları ibraz edilmiştir. Bu bordroların Haziran 2007, Nisan 2008, Mayıs 2008, Haziran 2008, Temmuz 2008, Şubat 2011, Mart 2011 ayları hariç imzalı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından imzalı ücret bordrosu ibraz edilen, ancak davacı tarafından aksi yazılı delil sunulamayan söz konusu aylardaki sürenin ücret bordrolarında belirtilen süre kadar olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.” denilmiştir.

B- ÜCRET ÖDEME BORDROLARININ İMZASIZ OLMASI

İşçi ve işveren ücret ödemesini,  fazla çalışmaları tanık dahil her türlü delille ispat edebilir. Bu bağlamda, banka dekontları, makbuzlar, puantaj cetvelleri, bordrolar, hesap pusulaları ile kamera kayıtları, iş yeri giriş-çıkış kayıtları, tanık ifadeleri, parmak izi okuyucu kayıtları, mail yazışmaları gibi her türlü delil ispat için mümkündür. Ücret ödeme bordrolarının imzasız olması halinde ücrete ilişkin iddialar tanık dahil her türlü delille ispat edilebilecektir. Bu durumda işçi imzasının olmadığı bordroya ilişkin ücret iddiasını şahit vb. ile kolaylıkla ispat edebilecektir. İşveren ise imzasız bordrodaki bilgilerin doğruluğunu başka delillerle ispat etmeye çalışacaktır. Örneğin Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 03.05.2016 tarih ve E. 2015/8070, K. 2016/13189 sayılı Kararı’nda ise imzasız izin defterinin yıllık iznin kullanılmış olduğunu göstermeyeceği, imzasız ücret bordrosunda gösterilen yıllık izin ücretinin banka kayıtlarıyla doğrulanması halinde dikkate alınacağını hükmetmektedir. “Davacının izin alacağı kıdemine göre hak kazandığı iki yüz yirmi iki gün üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. İzin defterindeki imzaların davacıya ait olduğu tespit edilemediğinden izin defterine itibar edilmemesi isabetlidir. Ancak dosyadaki ücret bordrolarının incelenmesinde çeşitli aylarda ücretli izin adı altında tahakkuklar bulunduğu anlaşılmaktadır. Bir önceki bentte açıklandığı üzere bordrolara imzasız bordro olarak itibar edileceğinden, banka hesap hareketleri celp edildikten sonra tahakkuk ettirilen izin ücretlerinin ödendiğinin anlaşılması halinde; bordroda belirtilen sürelerde izin kullanılmış kabul edilmeli, davalının 2008 yılından sonra izin kullandırılmadığı beyanını içeren savunması da göz önünde bulundurulmalıdır. Tahakkuk ettirilen izin ücretinin ödenmediğinin tespiti halinde ise, davacı duruşmaya davet edilerek izin tahakkuku olan bordrolar gösterilerek belirtilen tarihlerde izin kullanıp kullanmadığı tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.”

C- İMZALI ÜCRET ÖDEME BORDROSUNUN GERÇEĞİ YANSITMAMASI

İmzalı ücret bordrolarının yazılı delil hükmünde olduğu, imzalı bordroda yazılı olan ücret, fazla mesai ücreti, haftasonu, bayram ve ulusal tatil günlerinde çalışma ücreti, yıllık izin ücreti gibi ücretin  aksini iddia eden işçinin iddiasını ancak yazılı delille ispat etmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşik kanaatiydi. Ancak Yargıtay’ın 2014 yılından sonra verdiği bazı kararlarda bu içtihatından uzaklaştığı, itirazi kayıt konulmamış imzalı ücret bordrosunda gösterilenden çok daha fazla çalışma veya ücret ortada ise, bordroya itibar edilmemesini yönünde kararlar verdiği görülmektedir.

Örneğin Yargıtay 9. HD.’nin 18.0.2014 tarih ve E. 2012/18619, K. 2014/20223 Kararı’nda  “Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.”

Örneğin 22. Hukuk Dairesi’nin, E. 2017/35870, K. 2017/15910 sayılı Kararı’nda “Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.”

Örneğin Yargıtay 9. HD.’nin, 15.06.2017 tarih ve E. 2017/5183, K. 2017/10623 sayılı Kararı’nda ‘İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordro imzalı olsa da bordroda fazla mesai çalışmaları karşılığı ücret göstermelik ve sembolik olarak gösterilmiş ise, bu durumda da işçi tanıkla daha fazla mesai yaptığını kanıtlarsa, bu halde fark ücretleri hesaplanmalıdır.“… Ancak dosyada mevcut bordroların incelenmesinden; davacı işçiye asgari ücret üzerinden 2007/Ocak, Mayıs ve Haziran ayları hariç her ay 1 veya 2 saatlik sürelerle fazla mesai karşılığı ücret tahakkuk ettirildiği görülmektedir. Mahkemece, davacının haftada 3 saat fazla mesai yaptığına yönelik yerinde olan tespiti dikkate alındığında işyerinde yapılan fazla mesainin tahakkuk ettirilenden çok daha fazla olduğu, tahakkukların sembolik ve kendini tekrarlayan şekilde gösterildiği anlaşılmaktadır. Gerçek durumu yansıtmadığı açık olan ücret bordrolarındaki kısmi tahakkuklara itibar edilerek ilgili aylardaki tüm fazla mesai alacaklarının işçiye ödendiği düşünülemez. Mahkemece davacının aylık net 2.000,00 TL ücret ile çalıştığı ve haftada 3 saat fazla mesai yaptığı kabulüyle hesaplama yapılarak, imzalı olan ve ihtirazi kayıt içermeyen bordrolarda tahakkuk ettirildiği anlaşılan fazla mesai ödemelerinin (veya işçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda bankadan yapılan ödemeler) hesaptan mahsup edilmesi, 2007/Ocak, Mayıs ve Haziran aylarının ise hesaplamada dışlanması ve oluşacak sonuca göre davacının fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

Örneğin 2. Hukuk Dairesi’nin, E. 2017/44611, K. 2017/28872 Kararı’nda “imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.” http://www.y-akademi.com/ik/201907_YO.htm

Yusuf ÖZER* Yaklaşım / Temmuz 2019 / Sayı: 319

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
  • İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ 32/A MADDESİ KAPSAMINDA VERGİ ZİYAI CEZASI İndirimli Kurumlar Vergisi uygulamasında; KVK 32/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen…
Top