I- GİRİŞ

John Maynard Keynes 1930’lu yıllarda torununun gelecekte haftada sadece 15 saat çalışacağı bir işi olacağı ve geri kalan zamanında hayatın tadını çıkaracağı hayalini kurmuştu([1]). Oysa istatistikler, tüm yaşanan teknolojik gelişmeler ve artan verimliliğe rağmen, çalışanların hala hayatlarının önemli bir kısmını işte ya da işle geçirdiğini gösteriyor. OECD istatistiklerine göre Meksika yılda ortalama 2.255 saat (haftalık ortalama 43 saat) ile en uzun çalışma sürelerine sahip ülke iken; Almanya yılda 1.363 saat ile en az çalışma sürelerine sahip ülke konumundadır. Dolayısıyla Almanlar her yıl Meksikalılardan 892 saat daha az çalışmaktadır. Almanların daha az çalışma sürelerine sahip oluşu ise, verimliği daha ön plana çıkarır bir anlayışa sahip olmalarından ileri gelmektedir. Türkiye’de ise insanlar yılda 1.832 saat ortalamayla (OECD Ortalaması 1.744 saat) çalışmaktadır([2]).

Günümüzde insanlardan nerdeyse hiç dinlenmeden çalışmaları istenir, beklenir ve bu durumun yarattığı avantaj ve dezavantajlar tartışılır hale gelmiştir([3]). Çalışma sürelerindeki bu durum, doğal olarak dinlenme hakkının öneminin ve değerinin her geçen gün daha da artmasını sağlamıştır. Şüphesiz dinlenme hakları arasında yer alan hafta tatili izin hakkı ise birçok çalışanın ve çalışma hayatının vazgeçilmezi niteliğindedir.

II- HAFTA TATİLİ İZİN HAKKI

Anayasa’nın “Çalışma Şartları Ve Dinlenme Hakkı” başlıklı 50. maddesinde belirtildiği üzere, dinlenmek, tüm çalışanların Anayasal hakkıdır. Bunun yanında, Türkiye’nin de onaylamış olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hafta tatili izninin düzenlenmesine yönelik 14 No.lu Sözleşmesinde, çalışanlara her yedi günlük zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat süreyle dinlenme izni verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, hafta tatili izni Anayasal bir hak olmasının yanı sıra, aynı zamanda, uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmış, evrensel nitelikli bir haktır.

Bahse konu Anayasal hüküm ve ILO Sözleşmesi yanında, hafta tatili izin hakkıyla ilgili olarak, 4857 sayılı İş Kanunu, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 854 sayılı Deniz İş Kanunu, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ve 6098 sayılı Borçlar Kanununda da çeşitli düzenlemelere yer verilmiştir.

Bununla birlikte, özellikle 4857 sayılı İş Kanunu ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanununda hafta tatili izin hakkıyla ilgili olarak yer alan bazı düzenlemeler oldukça önemlidir ve üzerinde durulması gerekir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde; “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63. maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.” hükmü yer almaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun bahse konu hükmü, 14 No.lu ILO Sözleşmesiyle paralel bir biçimde, yedi günlük zaman dilimi içinde kullandırılacak kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenmenin hafta tatili izni için yeterli kabul edileceğini ifade etmektedir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’na nazaran daha eski bir düzenleme olan, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un 3. maddesinin (A) bendinde ise; “Hafta tatili Pazar günüdür. Bu tatil 35 saatten az olmamak üzere Cumartesi günü en geç saat 13.00'ten itibaren başlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Görüleceği üzere, 2429 sayılı Kanunla çalışanlara en az 35 saat olarak kullandırılması gereken hafta tatili izin süresinin alt sınırı, 4857 sayılı Kanunla birlikte 24 saate indirilmiştir.

III- ÇALIŞARAK HAFTA TATİLİ YAPILIR MI?

Gerek 14 No.lu ILO Sözleşmesinde, Gerekse de 4857 sayılı İş Kanunu’nda çalışanlara, hafta tatili izni olarak, yedi günlük zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme izni verilmesinden bahsedilmekle birlikte, 2429 sayılı Kanun’da olduğu gibi, izin süresinin ne zaman başlayacağı ve ne zaman biteceğine ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Bu da, özellikle nitelikleri dolayısıyla sürekli çalıştıkları için durmaksızın birbiri ardına postalar halinde işçi çalıştırılarak işletilen veya nöbetleşe işçi postaları ile yapılan işlerde hafta tatili izinlerinin ne şekilde kullandırılacağına yönelik belirsizlik yaratmıştır.

Bununla birlikte, söz konusu belirsizliğin giderilmesine yönelik, 4857 sayılı İş Kanunu’na dayalı olarak çıkarılmış olan Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Hafta Tatili” başlıklı 11. maddesinde oldukça önemli bir düzenleme mevcuttur. Buna göre; “Postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde, işçilere, haftanın bir gününde 24 saatten az olmamak üzere ve nöbetleşme yolu ile hafta tatili verilmesi zorunludur.” Dolayısıyla, bahse konu Yönetmelikte, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde olduğu gibi sadece 24 saat ibaresine yer verilmekle yetinilmemiş, aynı zamanda, “haftanın bir gününde” şartı da ilave edilmiştir. Bu nedenle, postalar halinde çalışan işçilerin hafta tatili izin haklarını kullandıklarından bahsedilebilmesi için, haftanın herhangi bir gününü (00.00-24.00 saatleri arasında) çalışmadan geçirmeleri gerekmektedir.

Buna rağmen, doktrinde ve uygulamada, işçilere, yedi günlük zaman dilimi içinde verilecek en az yirmi dört saatlik hafta tatilinin başlangıç ve bitiş zamanının, gece yarısından başlayarak bunu izleyen gece yarısına (saat:00.00’dan 24.00’a) kadar geçen süre olduğu, ancak, gece ve gündüz sürekli faaliyet gösterilen ve postalar halinde işçi çalıştırılan işyerlerinde, işçiye kesintisiz yirmi dört saat dinlenme sağlanmış olması koşuluyla hafta tatili gününün gece yarısından başka bir saatte de başlatılabileceği şeklinde görüşler mevcuttur. Bu görüşe neden katılmadığımı, yukarıdaki açıklamalar yanında, bir de örnek vererek açıklamak istiyorum. Bu sayede konunun daha iyi anlaşılabileceği kanaatindeyim.

Örnek: Aşağıda A, B ve C isimli üç işçinin, 08.00-16.00, 16.00-24.00 ve 24.00-08.00 postalarında, dönüşümlü bir şekilde ve yarım saat ara dinlenmesi kullanarak çalıştıklarını varsayalım. Pazartesi gününden Cumartesi gününe dek 08.00-16.00 postasında çalışan A işçisi, haftanın altı günü toplam 45 saat çalışmış olmakta ve dolayısıyla 4857 sayılı İş Kanunu’na göre hafta tatili iznine hak kazanmış bulunmaktadır. Postaların da Yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde Pazar gününden itibaren değiştiğini kabul edelim. Bu durumda, Cumartesi günü saat:16.00 itibariyle çalışmasını sonlandıran bu işçinin, ertesi gün saat:16.00’ya kadar hafta tatili iznini kullandığı varsayıldığında aşağıdaki tabloda belirtildiği gibi bir durum karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, A işçisi, yedi günlük zaman dilimi içerisinde aslında kırk beş saat değil, 52,5 saat çalışmış olmaktadır.

GÜN/İŞÇİ

Pazartesi

Salı

Çarşamba

Perşembe

Cuma

Cumartesi

Pazar

A

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

16.00-24.00

B

16.00-24.00

16.00-24.00

16.00-24.00

16.00-24.00

16.00-24.00

16.00-24.00

24.00-08.00

C

24.00-08.00

24.00-08.00

24.00-08.00

24.00-08.00

24.00-08.00

24.00-08.00

08.00-16.00

Bu noktada biraz empati yapmaya çalışalım ve kendimizi A işçisinin yerine koyalım. Hafta içi olduğu gibi, Cumartesi akşamı da saat:16.00’da işten çıktınız, evinize geldiniz, haftanın bütün yorgunluğu üzerinizde, yemek yediniz, duş aldınız, sekiz saat uyudunuz, uyandınız, kahvaltı yaptınız, hazırlandınız ve Pazar günü saat:16.00’da yeniden işbaşı yaptınız. Siz bu Cumartesi günü saat:16.00 ile Pazar günü saat:16.00 arasında aslında hafta tatili izninizi kullandığınızı düşünür müydünüz?

Öte yandan, A işçisinin, postalar halinde çalışan bir işçi değil de, aşağıdaki tabloda belirtildiği şekilde, haftanın altı günü 08.00-16.00 saatleri arasında ve gün içerisinde yarım saat ara dinlenmesi kullanarak çalıştığını ve Pazar günleri de hafta tatili iznini kullandığını düşünelim.

GÜN/İŞÇİ

Pazartesi

Salı

Çarşamba

Perşembe

Cuma

Cumartesi

Pazar

A

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

08.00-16.00

Hafta Tatili

Sabit bir çalışma düzeniyle çalışan işçi hafta tatili iznini, Pazar günü dışında herhangi bir gün de kullanmış olsa, haftada kırk beş saat çalışmış olacaktır. Cumartesi günü saat:16.00 itibariyle işini sonlandırdığı ve izleyen haftada yeniden saat:08.00 itibariyle işbaşı yapacağı düşünüldüğünde ise, kesintisiz kırk saat hafta tatili izni kullanmış olacaktır.

Bu durumda sorulması gereken soru şudur: Bir işçinin sadece postalar halinde çalışması sebebiyle sabit bir çalışma düzeniyle çalışan işçiye nazaran farklı muameleye tabi tutulması eşitlik ve hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmakta mıdır?

IV- SONUÇ

Bir işçinin daha uzun sürelerle çalışması, o işçiden daha fazla verim alındığı anlamına gelmemektedir. Aksine, belirli bir eşiğin üzerinde yapılan ilave çalışmalar verimliği olumsuz yönde etkilemekte ve işyerine zarar vermektedir. Bu nedenle, işverenlerin, çalışanlarının ne kadar çok çalıştığı kadar, ne kadar dinlendiği ile de yakından ilgilenmesi gerekmektedir.

Postalar halinde çalışan işçilerin hafta tatili izin haklarını kullandıklarından bahsedilebilmesi için, haftanın herhangi bir gününü (00.00-24.00 saatleri arasında) çalışmadan geçirmeleri gerekmektedir. Bu şekilde çalışan işçilere kesintisiz yirmi dört saat dinlenme sağlanmış olması koşuluyla hafta tatili gününün gece yarısından başka bir saatte de başlatılabileceği şeklindeki görüş ise, özellikle Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Son olarak, hafta tatili izninin kullandırılmasına, salt bir yasal zorunluluğun yerine getirilmesi olarak bakmak ve bir de üstüne üstlük ona uymama imkânı sağlayacak arayışlar içerisine girmek şeklinde tezahür eden anlayış, uluslararası norm ve kurallara bağlı olarak kurulmuş sistemleri dinamitlemekten ve işletmeleri bir işin daha kısa sürede ve daha etkin bir biçimde nasıl yapılabileceği arayışından alıkoymaktan başka bir şeye yaramamaktadır. Oysa günümüz dünyasında bizi ileriyle taşıyacak ve işgücü piyasası yönüyle bize rekabet avantajı sağlayacak anlayışın, ne kadar çalıştığın değil; nasıl çalıştığın sorusuna verilen cevapta gizli olduğu kanaatindeyim. http://www.y-akademi.com/ik/201903_cb.htm

Cem BALOĞLU*

E-Yaklaşım / Mart 2019 / Sayı: 315

* İş Müfettişi; Ankara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Doktora Öğrencisi.

[1] Lee S., McCann D., Messenger J. (2007), “Working Time Around The World”, International Labour Office: Geneva, s.16.

[2] OECD (2017). “Hours Worked”, Erişim: https://data.oecd.org/emp/hours-worked.htm

[3] ILO (2004). “Weekend Work”, Erişim: https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_protect/---protrav/---travail/documents/publication/wcms_170725.pdf

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 19 Mayıs Atatürk' ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşsiz bir galibiyet olarak yer eden Kurtuluş…
  • ANONİM / LİMİTED ŞİRKET PAY SAHİBİ OLANLAR İLE DİĞER İLGİLİ ŞAHISLARIN ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI Türk Ticaret Kanununun 358 Ve 644. Maddelerine Göre Pay Sahipleri:> Sermaye…
  • YURT DIŞI İŞTİRAK PAYLARININ ELDEN ÇIKARMALARINA İLİŞKİN İSTİSNA Kurumların aktiflerinde bulunan iştirak hisselerinin satılması, buradan elde edilen kazançların…
Top