TÜRMOB tarafından, ekonominin sorun ve sıkıntılar yaşadığı dönemlerde, şirketlerin mali yapılarının güçlendirmeye yönelik tedbir ve önerilerin yer aldığı rapor yayımlandı.

İşletme bilançolarını olumsuz etkileyen durumlar şöyle özetlenebilir;

 Enflasyon dolayısıyla fiyat artışları işletmelerin maliyetlerini arttırır. Maliyet artışları, enflasyon sarmalına neden olabilir.

√ Ülke parasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, dışa bağımlı sektörlerde ithal ürün maliyetlerinin artması sonucunu doğurur.

√ Ülke parasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, döviz cinsinden borcu olan işletmelerin finansman yükünü ağırlaştırır.

√ Gerçekte olmayan kazanç vergilendirilir ya da olmayan zarar bilançolara yansır. Bu durum ya mükelleflerin ödeyecekleri vergilerin fazla olmasına ya da zarar durumunda devletin vergi gelirlerinin azalması sonucunu doğurur.

 İşletme aktifine kayıtlı maddi ve gayrimaddi duran varlıklar, değer kaybına uğrar.

√ Yatırım mallarının satın alınmaları ile aktife alınmaları arasında geçen sürede yaşanan döviz kuru farklılıkları, yatırımların gerçek değerlerinden daha az veya fazla bir tutar ile aktife alınmaları sonucunu doğurabilir.

 Teknik iflaslar ortaya çıkar.

 Olumsuz iktisadi koşullar yüzünden, iflas eden ya da konkordata ilan eden tacir sayısı artar. Bu zincirleme halinde alacaklarını tahsil edemeyen diğer tacirleri etkiler.

Ekonomide yaşanan olumsuzluklardan etkilenen işletmelerde;

 Faaliyetlerini sürdürmeleri için gerekli olan nakit sermayeyi sağlayamazlar.

 Stoklar artar.

 İşten çıkartmalar artar.

 Girişimcilerin kazançları azalır. Bu durum, yeni işyeri açma kararlarını olumsuz etkiler.

 İşletme bilançolarının gerçek durumu yansıtmaması, bankalara verilen bilançoların kötü görünmesine ve sonucunda kriz dönemlerinde ihtiyaç duyulan kredilerin, bankalardan sağlanamaması sonucunu ortaya çıkartır. Bu durum işletme sermayelerini olumsuz etkiler. İşletmeler; iflas eder ya da konkordata ilan eder.

 Halka açık şirketlerde, hisse senedi ve tahvil sahiplerine kar payı dağıtımı azalır.

 Halka açık olmayan şirketlerde de ortakların kar payı alamamaları sonucu ortaya çıkar.

 Olumsuz işletme bilançoları, işletme kazançlarının ve dolayısıyla vergi matrahlarının azalmasına ve vergi gelirlerinin azalmasına neden olarak kamu borçlarının artmasına veya kamu hizmetleri kalitesinin olumsuz etkilenmesine neden olur.

İşletmelerimizin sıkıntı ve sorunları aşabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için işletmelerimize ve karar alıcılara önerilerimizi ve uygulamaya yönelik tedbirlerimizi hazırladığımız raporla sunuyoruz.

Raporda yer alan öneriler ise ana başlıkları ile şöyle sıralanabilir;

1. Sermaye artırımına vergi avantajı getirilmeli, artırılan sermaye doğrudan vergi matrahından indirim konusu yapılabilmelidir.

2. İşletmelerin bilançolarını güçlendirmek amacıyla gayrimenkullerini satmak durumunda kalan işletmeler için, gayrimenkul satışlarından elde edilen kazançların vergiden istisna olması durumunda uygulanan oran, tekrar en az % 75 olarak uygulanmalıdır. Hatta bu oranının geçici bir süre için % 100 olması dahi değerlendirilmelidir.

3. Kurumlar vergisi mükelleflerinin işletme aktifine kayıtlı gayrimenkullerinin satışından elde edilen gelirlerine uygulanan % 50 vergi istinası, gelir vergisi mükelleflerine de getirilmelidir. Ticari, zirai ya da serbest meslek kazancı elde eden mükelleflerin faaliyetleri dolayısıyla şahsi gayrimenkullerini satmak zorunda kalabilecekleri dikkate alındığında bu istisna, değer artış kazancı elde eden mükellefler için de geçerli olmalıdır.

4. Küçük esnafa sağlanan vergi kolaylıklarına ilişkin istisna tutarı yeniden gözden geçirilmeli ve artırılmalıdır.

5. Kur farklarından doğan kar ya da zararların gelecek döneme ait gelir ya da gider olarak muhasebeleştirilmesine olanak sağlayan yasal düzenleme yapılmalıdır. Böylece fiktif kar ya da zararlar ortaya çıkmayacaktır. Gelecek döneme ait gider ya da gelirlerin muhasebeleştirilmesi gibi dönem sonlarında söz konusu gider ya da gelirlerin kar/zarar hesabı ile ilişkilendirilmemesi sonucu, kur farkları sadece realize edildikleri dönemde vergi matrahının bir unsuru olarak dikkate alınabilecektir.

6. İşletme aktiflerine kayıtlı varlıkların enflasyon oranı dikkate alınarak değerlerinin güncellenmesi mümkündür. Bununla ilgili olarak yeniden değerleme ve maliyet artış fonu uygulamaları yeniden düşünülebilir.

7. TTK gereğince yapılan sermaye azaltımı işlemeleri ve sermaye tamamlama ödemeleri vergi dışı bırakılmalıdır.

8. Kur farkı ve faiz giderlerinin maliyete ilavesi ya da doğrudan gider yazılması konusunda oluşturduğu döneme bakılmaksızın mükelleflere seçimlik hak tanınmalıdır.

9. Yurtdışı ilişkili kişilerden faizsiz olarak yapılan borçlanmalar üzerinden KDV hesaplanmamalıdır.

10. Bölünme halinde gerçekleştirilen sermaye azaltımı kar dağıtımı olmaktan çıkarılmalıdır.

11. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacakların/borçların değerleme gününde değil ödendiği ya da tahsil edildiği günde değerlenmesine yönelik düzenleme yapılmalıdır.

12. Vazgeçilen alacakların geçmiş yıl zararlarına da mahsubu imkânı getirilmelidir.

13. Kur farkının KDV matrahına dahil olmasına yönelik düzenlemeden vazgeçilmelidir.

14. Şirket faaliyet konuları arasında taşınmaz ticareti veya kiralanması bulunması durumunun taşınmaz satışına ilişkin vergi istisnasından yararlanılmasına engel teşkil etmediğine yönelik düzenleme yapılmalıdır.

15. Taşınmaz satışından doğan zararların kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilmesi hususu netleştirilmelidir.

16. Hisse senetlerinin bastırılıp bastırılmamış olmasının vergileme üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmaması gerektiği değerlendirilmekte olup, konuyla ilgili düzenlemeler yapılmalıdır.

17. Kurumlar vergisinden matrah artırımında bulunan mükellefler transfer fiyatlandırmasına bağlı olarak kar dağıtımı yönünden vergi incelenmesine tabi tutulmamalıdır.

18. Genç girişimcilerde kazanç istisnasının kapsamı genişletilerek şirket kurarak faaliyette bulunmak isteyen girişimcilerin önü açılmalıdır.

19. Vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indirimi kolaylaştırılmalı ve indirim miktarı arttırılmalıdır.

20. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.

21. İndirimli kurumlar vergisi uygulamasının daha basit ve anlaşılır bir hale getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.

22. KDVK ile GVK arasında bir paralellik sağlanmalı ve KDV Kanununda yapılacak değişiklikle serbest meslek erbabı için KDV uygulaması yönünden de tahsil esası getirilmelidir.

23. SGK teşvik işlemleri basitleştirilmelidir.

Bütün bu öneriler reel sektör işletmelerinin mali yapılarını güçlendirecektir. İşletmelerin mali yapılarının güçlenmesinden ülke ekonomisi kazançlı çıkarak yaratılacak katma değerden tüm toplum faydalanacaktır.

Ekonominin tüm kesimlerini ortak çalışma yapmaya davet ediyoruz.

Kaynak: TÜRMOB

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • IBAN'la Alınan Ödemelere Kesilecek Cezalar Belli Oldu! Müşterilerini IBAN'la ödemeye yönlendiren, alışveriş karşılığında fiş kesmeyen esnafa kötü…
  • Lokanta Ve Kafe Gibi İşletmelerde Satılan Gıda Maddeleri İçin KDV Oranının Yüzde 10 Uygulanması Kesinleşti; Tartışmalar Sürüyor! Tebliğde yer alan ve geçen yıl yapılan oran artışlarına ilişkin…
  • Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Giriş Kurumlar vergisi mükelleflerinin kurumlar vergisi beyannamelerini vermeleri için kalan…
Top