Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Vatandaşlarımız, Kurumumuza olan prim ve diğer borçlarını web sayfamızda yer alan “Kart ile Prim Ödeme” Uygulaması üzerinden kredi kartı veya banka kartları aracılığıyla haftanın 7 günü ödeyebilmektedir.

Söz konusu ödemeler her gün 00:15 – 22:00 saatleri arasında yapılabiliyorken, saat 22:00’den sonra da Uygulama üzerinden prim ödeme başvurusunda bulunulduğu görülmüştür. Prim ödeme başvurularının kabul edilebilmesi için ödeme süresi 00:15 – 23:00 olarak yenilenmiştir.

Bu kapsamda vatandaşlarımız Kuruma olan prim ve diğer borçlarını, web sayfamız üzerinden haftanın 7 günü 00:15 – 23:00 saatleri arasında ödeyebilecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak: SGK

Aktif Toplamı 133.187.700,00 TL veya Net Satışlar Toplamı 295.970.000,00 TL’yi Aşan Mükellefler 2023 hesap Dönemi Kurumlar Vergisi Beyanname ekine sadece Kâr Dağıtım Tablosunu ekleyeceklerdir. Vergi Usul Kanunu’nun 353/6. Maddesine Göre, Mali Tablolara İlişkin Usul Ve Esaslara İlişkin Kurallara Uymayanlara 40.000 TL Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir.

2023 hesap Dönemi Kurumlar Vergisi Beyanname ekine konması gereken Tablolar ve Cezaları İçin Tıklayınız

ERSAN KARACA

ERSAN KARACA YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 02/02/2024 tarihinde Mesleki Eğitimde İş Sağlığı ve Güvenliği konulu 2024/36 sayılı genelge yayımlandı.

2024/36 sayılı Genelgeye göre,

İşletmelerce;

- 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ve Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğindeki esaslarına göre işletmelerde mesleki eğitim ve staj yapan öğrencilerin iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunması, teşhis ve tedavileri için İlgi (a) Kanun ve ilgili diğer mevzuat kapsamında gerekli önlemlerin alınması,

- Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik esaslarına göre işletmelerde mesleki eğitime ve staja başlayacak öğrencilere, koordinatör öğretmen gözetiminde eğitici personel ve usta öğreticilerin katılımıyla işletme tarafından iş sağlığı ve güvenliği eğitimi ile iş yerine özgü tanıtım ve güvenlik eğitimlerinin verilmesi,

- İşletmelerde mesleki eğitim ve staj çalışmasından sorumlu eğitici personel veya usta öğreticilerin öğrencinin eğitim aldığı aynı alanda ustalık/usta öğreticilik belgesine sahip olması,

- Öğrencilerin işletmelerde mesleki eğitim ve staj uygulaması süresince bulunabileceği işletme bölümleri ve alanlarının, aynı işletmenin başka birimlerinde de eğitim alabileceğinin ve eğitim mıntıkasının dışına çıkılmayacağının sözleşmede belirtilmesi,

gerekmektedir.

Genelgeye göre, Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarının dışında kamu ve özel kurum ve kuruluşlarında yapılan aday çırak, çırak ve kalfaların eğitimi ile işletmelerde yapılan mesleki eğitim, öğrencilerin bu eğitiminden sorumlu işletmelerin bağlı olduğu oda veya birliklerin temsilcilerinin katılımıyla öğrencilerin eğitim aldığı işletmelerde bakanlık müfettişleri veya eğitim müfettişlerince eğitimin müfredata ve ilgili mevzuata uygunluğu konusunda denetimler yapılacaktır.

2024/36 sayılı Genelgeyi Görmek İçin Tıklayınız

UFUK ÜNAL

yal Güvenlik Denetmeni

Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır

Mal ve hizmet üretimine yönelik ana makine-teçhizat ve yardımcı tesisleri içeren (arazi-arsa, bina-inşaat harcamalarını dahil) yatırımın yapılacağı yerde aynı üretim konusunda tesis ve altyapısı bulunmayan yatırımlara Komple Yeni Yatırım tanımı kullanılır.

Tevsi Yatırım ise;
* Mevcut bir yatırıma üretim hattı veya makine - teçhizat ilavesiyle kapasitenin artırılmasına yönelik olan ve
* mevcut tesis ile alt yapı müşterekliği oluşturarak bir bütün teşkil eden yatırımlardır.

Tevsi Yatırım İndirimli Kurumlar Vergisine Konu Edilecek Kazanç = Ticari bilanço kârı X ( Gerçekleşen Tevsi Yatırım Tutarı / Dönem Sonu Aktifine Kayıtlı Amortisman Mevzuunu Oluşturan Tüm Sabit Kıymet Toplamı) şeklinde hesaplanır. Bu tutar Kurumlar Vergisi matrahını aşamaz.

Burada amortismana tabi sabit kıymetler açısından enflasyon düzeltmesinin dikkate alınması gerekir, ancak faydalı ömrünü tamamlamış, sabit kıymetler için enflasyon düzeltmesi ihtiyaridir. Bu nevi sabit kıymetler için enflasyon düzelmesi yapılmaması halinde yatırımdan elde edilen kazancın yüksek görünmesine diğer bir deyişle indirimli kurumlar vergisi uygulanacak matrahın tutar olarak büyümesine imkan sağlanır.

Linkedin paylaşımından Alıntı Yapılmıştır.

1)      Resmi Tatilde Çalışmak Zorunda mıyım?

Resmi tatilde işçinin çalışıp çalışmayacağı iş ilişkisi kurulurken iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesi ile belirtilmiş ise veya sonradan ortaya çıkan ihtiyaç halinde işçiden onay alınması halinde işçinin bugünlerde çalışması gerekir.

İşçiden iş sözleşmesi veya sonradan böyle bir izin alınmadı ise çalışmaya zorlanamaz.

2)      Resmi Tatilde Çalışma Yapmasan İşveren Ücret Ödemek Zorunda mı?

İşçinin bugün de çalışma yapıp yapmamasının o günün ücreti açısından bir önemi yok. Resmi tatilde çalışma yapılmasa bile işçiye o günün ücreti mutlaka ödenmelidir. Resmi tatil çalışması için işçinin çalışma şartı yok.

3)      Çalışma yapmam halinde ilave ücret ödenir mi?

İşçinin resmi tatilde çalışma yapması halinde ücretinin %100 zamlı ödenmesi gerekir. Yani günlük ücreti çalışma yapmasa da ödenir. Bir ödeme de çalışma yapması halinde yapılır.

4)      İşveren bugünler için ücret ödemek yerine başka bir gün izin verebilir mi?

İşçinin serbest zaman hakkını kullanması işçinin kararına ait bir durumdur. Fazla çalışma/ fazla sürelerle çalışma ücreti yerine işçi isterse serbest zaman kullanabilir. Burada karar merci işverende değil, işçidedir.

Resmi tatilde ise işçinin ücretinin mutlaka zamlı olarak ödenmesi gerekir.

5)      Resmi tatil öncesinde yıllık izin talep etsem işveren vermek zorunda mı?

İşçinin resmi tatil öncesi yıllık izin kullanmak istemesi halinde işveren yönetim hakkı kapsamında işçinin talebini dikkate alarak işçinin istediği tarihte yıllık izin talebini onaylar ya da reddedebilir.

Burada işçinin yıllık izin talebini işverenin reddetmesi halinde işçinin yıllık izin kullanması söz konusu olamaz.

Aynı şekilde işveren bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere işçileri resmi tatil öncesi yıllık izne çıkartabilir.

6)      Resmi tatil ücretinden hangi kesintiler yapılır?

Resmi tatil ücretinden SGK, Gelir ve Damga vergisi kesintileri yapılması gerekir. İşçiye ödenecek ücretten bu kesintiler yapıldıktan sonra net tutar banka hesabına ödenir.

7)      Resmi tatilde 2 saat çalışsam tam gün mü yoksa 2 saat ücreti mi ödenmeli?

İşçinin resmi tatilde çalışmaması halinde yukarıda değindiğimiz gibi o günün ücreti ödenir. Ancak resmi tatilde işçinin 1 saat bile çalışması olsa o günün zamlı ücreti 7,5 saat üzerinden ödenmelidir.

8)      Resmi tatilde çalışma yapmamam halinde zamlı ücret ödemesi alabilir miyim?

İşçinin resmi tatilde çalışma yapmadan zamlı ücrete hak kazanması söz konusu olamaz. Ancak iş sözleşmesinde çalışılmasa bile o günün ücreti zamlı ödenir gibi bir hüküm varsa zamlı ödenmesi gerekir.

9)  Resmi tatilde çalışmadan kaçınmam halinde devamsızlık yapmış sayılır mıyım?

İşçinin resmi tatil, hafta tatili, bayram tatilinde çalışmaya muvafakat vermesi halinde mazeretsiz ve izinsiz bugünlerde kaçınma yapamaz. İşçinin mazeretinin olması halinde örneğin bugünlerde raporlu olması gibi böyle bir durumda fazla çalışma yapamaz.

İşçinin yıllık izin, mazeret izni (ölüm, evlilik, babalık, evlat edinme) gibi izinlerinde çalışma yapması beklenemez.

10)  Resmi tatil çalışmasına onay vermem ve bugünlerde çalışma yapmam halinde ücretimden kesinti yapılabilir mi?

Resmi tatil ücreti işçinin çalışmasına bağlı bir ücret değildir. İşçi bugünlerde çalışmaması halinde o günün ücreti ödenir. Çalışması halinde ise ek olarak ücretinin ödenmesi gerekir. İşveren işçinin çalışmaya gelmemesi halinde resmi tatil ücretinden kesinti yapamaz. Ancak işçi zamlı ücreti talep edemez.

11)  Fazla mesai dahil ücret anlaştım resmi tatil ücretim ödenmemesi gibi bir durum olur mu?

Fazla mesai dahil ücretin belirli bir şartları vardır. Bu şartların varlığı halinde işveren ve işçi aralarında anlaşarak fazla çalışma dahil ücreti belirleyebilir. Ancak fazla çalışma dahil ücretin içerisine resmi tatil çalışmaları dahil olmaz. Bu nedenle fazla çalışma dahil ücret alsa da işçi resmî tatil ücretinin mutlaka ödenmesi gerekir.

12)  Yıllık izin kullanmam halinde resmi tatiller yıllık izin süresinden sayılır mı?

İşçinin yıllık izin kullanması halinde hafta tatili, resmi tatil süreleri yıllık izin süresinden sayılmaz. Bir başka değişle bu süreler kadar yıllık izin süresi uzayacaktır.

13)  Mazeret İznim Resmi Tatile Geldi Bugünleri İzin Günümden Saymam Gerekir mi?

İşçinin evlilik, babalık, evlat edinme, ölüm gibi nedenlerle mazeret izni hakkı vardır. Mazeret izinlerinin bugünlere denk gelmesi halinde resmi tatil günü kadar mazeret izni ötelenmez. Mazeret izinlerinde takvim günü esas alınır. Mazeret izninin başladığı tarihten itibaren parmak hesabı ile izin günü hesaplanabilir.

MURAT DELİP

Uzmanı

Hazine ve Maliye Bakanlığı, kamuoyunda enflasyon muhasebesi olarak bilinen enflasyon düzelmesi uygulamasının, 2024 yılı birinci geçici vergi dönemlerinde uygulanmamasına karar verdi.

Enflasyon düzeltmesine ilişkin çıkarılan kanun ile düzeltmenin uygulanması dönemlerine ilişkin yetki alan Bakanlık, bu doğrultuda iş dünyasının yoğun talepleri üzerine sözkonusu yetkiyi kullandı.

Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, kapsam dahilinde olan mükelleflerin 2024 yılı birinci geçici vergi döneminin (Ocak-Şubat-Mart) sonu itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapılmamasını öngörüldü.

Altın alım satımı yapanlara muafiyet yok

Tebliğde, birinci geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesinin nasıl uygulanacağına ilişkin bilgiler yer aldı. Buna göre kapsam dahilindeki mükellefler enflasyon düzeltmesi yapmayacaklar.

2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi gelir/kurumlar beyannameleri ekine bilanço eklenmeyecek, enflasyon düzeltmesi yapılan izleyen geçici vergi dönemlerinde ise bu beyannamelere düzeltilmiş bilanço eklenecek.

Ancak bu işletmeler 2023 yılı hesap dönemine ilişkin enflasyon düzeltmesi yapacaklar. Yasa uyarınca 2023 yılına ilişkin enflasyon düzeltmesi yapan işletmeler, oluşan değer artışları kaynaklı ek vergi ödemeyecekler.

Buna karşılık sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imalini yapan mükellefler, birinci geçici vergi döneminde de enflasyon düzeltmesi yapacaklar.

 

30 Nisan 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32532

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33 üncü maddesi uyarınca, 2023 hesap dönemi sonunda ve düzeltme şartlarının gerçekleşmesine/varlığına bağlı olarak (geçici vergi dönemleri dâhil) izleyen hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mali tablolar ve yapılacak düzeltme işlemlerinin usul ve esasları 30/12/2023 tarihli ve 32415 ikinci mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 555) ile belirlenmiştir.

(2) Mezkûr mevzuat uyarınca kapsam dâhilinde olan mükelleflerce 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi döneminin (Ocak-Şubat-Mart) sonu itibarıyla, enflasyon düzeltmesi yapılmaması bu Tebliğin amacını ve kapsamını oluşturmaktadır.

Yasal dayanak

MADDE 2- (1) 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinde, “A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.

  1. Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.

Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki otuzaltı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son oniki ay dikkate alınır. Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılır.

  1. Maliye Bakanlığı;

b) Mükellef veya meslek grupları ya da mükelleflerin aktif toplamları veya ciroları itibarıyla hangi tür malî tabloların; enflasyon düzeltmesine tâbi tutulup tutulmayacağını ve geçici vergi dönemlerinde düzeltilip düzeltilmeyeceğini belirlemeye,

Yetkilidir.

  1. Münhasıran sürekli olarak işlenmiş; altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler bu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın enflasyon düzeltmesi yaparlar.

…” hükümleri yer almaktadır.

2024 hesap dönemi birinci geçici vergi döneminde 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesine göre enflasyon düzeltmesi

MADDE 3- (1) 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendine göre 2024 takvim yılının ilk geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi şartları gerçekleşmiştir.

(2) 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (8) numaralı bendinin (b) alt bendinde yer alan yetkiye dayanılarak, 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi döneminde (213 sayılı Kanunun 174 üncü maddesi kapsamında kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre karşılık gelen ilgili dönemde), kapsam dâhilindeki mükelleflerin (213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındaki mükellefler hariç) enflasyon düzeltmesi yapmaması uygun bulunmuştur.

(3) 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi gelir/kurumlar beyannameleri ekine bilanço eklenmeyecek, enflasyon düzeltmesi yapılan izleyen geçici vergi dönemlerinde ise bu beyannamelere düzeltilmiş bilanço eklenecektir.

(4) 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapılmaması, 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasına engel teşkil etmeyecektir.

(5) 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındaki münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, mezkûr fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın (her geçici vergi dönemi sonu itibarıyla) enflasyon düzeltmesi yapma zorunlulukları bulunduğundan, 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi dahil enflasyon düzeltmesi yapmaya devam edeceklerdir.

Yürürlük

MADDE 4- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 5- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

29/1/2022 tarihli ve 31734 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 213 sayılı Vergi Usul Kanununa eklenen Geçici Madde 33 ile 30/12/2023 tarihli ve 32415 (2.Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 555 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca mükelleflerin mali tablolarında enflasyon düzeltmesi yapılması uygulaması başlamıştır.

Bu çerçevede, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında gerçekleştirilen ve ekonomik ve malî yeterliklere ilişkin belgeler kapsamında bilanço ve eşdeğer belgelerin istenildiği ihalelerde aday/isteklilerce hangi bilgi/belgelerin sunulacağı hususunda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Kamu İhale Kurulu tarafından 25/4/2024 tarihli ve 2024/DK.D-77 sayılı karar alınmış olup anılan karara göre;

4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ve ilgili ihale uygulama yönetmelikleri çerçevesinde ekonomik ve malî yeterliklerin belirlenmesine ilişkin olarak bilanço veya eşdeğer belgelerin istenildiği ihalelerde;

1- Bilançosu enflasyon düzeltmesine tabi aday veya istekliler tarafından sadece enflasyon düzeltmesi yapılan bilançoların sunulması,

2- İdareler tarafından bilanço oranlarının hesaplanmasında enflasyon düzeltmesi yapılan bilanço veya eşdeğer belgelerdeki tutarların esas alınması,

gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kurul kararına erişim için tıklayınız.

(YMM ABDULLAH TOLU BU KONUYU GÜNDEME GETİRMİŞTİ, KATKILARINDAN DOLAYI ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ)

Müşterilerini IBAN'la ödemeye yönlendiren, alışveriş karşılığında fiş kesmeyen esnafa kötü haber geldi. Ödemeyi banka hesabından alıp fiş vermeyen işletmelere her bir fiş için 3.400 TL ceza kesilecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı tüm işletmelerin hesaplarına IBAN yoluyla gelen transferleri incelemeye başladı.

Ödemeyi banka hesabından alıp fiş vermeyen işletmelere her bir fiş için 3.400 TL, fatura vermeyen işletmelere ise her bir fatura için 3 bin 400 liradan az olmamak üzere belgede yer alması gereken tutarın yüzde 10'u oranında özel usulsüzlük cezası kesilecek. Devleti vergi kaybına uğrattıkları için vergi incelemesi yapılacak.

Beyan dışı bırakılmış hasılat nedeniyle vergi kaybına neden olunduğu için vergi incelemesi de yapılıyor veya yapılan tespitler esas alınarak dönem matrahları takdir ediliyor, vergi cezaları kesiliyor.

İşletmelere ve işletmeyle ilişkili tüm hesaplara IBAN yoluyla gelen transferler inceleniyor. Sadece işletme sahiplerinin değil yakınlarının ve çalışanlarının hesapları ile kiralama yoluyla kullanılan hesaplar da denetleniyor. Banka hesap hareketleri, tapu ve araç sicilleri gibi verilerden yola çıkılıyor.

Gerçek kazançlarını beyan dışı bırakanlar denetim kapsamına alınıyor. Kiralama yoluyla edinilen banka hesapları da MASAK mevzuatı çerçevesinde terörün finansmanı, kara para aklama, yasa dışı bahis gibi suç unsuru barındıran eylemler kapsamında inceleniyor.

Ticaret Bakanlığı da geçtiğimiz günlerde IBAN kiralama ilanları başta olmak üzere sosyal mühendislik dolandırıcılığına karşı, "Bir banka hesabının maddi menfaat karşılığında başka kişiler tarafından kullanılmasına izin vermek, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu'na göre suç teşkil ediyor" uyarısında bulunmuştu.

https://www.ekonomim.com/foto-galeri/ekonomi/yasli-destek-programi-yades-nedir-yades-hangi-illerde-uygulaniyor-galeri-740138

Tebliğde yer alan ve geçen yıl yapılan oran artışlarına ilişkin değişikliklerin (yüzde 8’in yüzde 10; yüzde 18’in yüzde 20’ye yükseltilmesi) KDV uygulama Genel Tebliğine aktarılmasına ilişkin ibare değişikliklerinin, sanki yeni yapılmış ve KDV oranları artırılmış gibi sunulması gerçekten vahim!

Gıda maddeleri için KDV oranı yüzde 10 olarak belirlendi

Değerli okurlar, gıda maddelerinin lokanta ve kafe gibi yerlerde satılması durumunda KDV oranının yüzde 1 yerine yüzde 10 olarak uygulanmasını sağlamak için Hazine ve Maliye Bakanlığı (Bakanlık) 16 Nisan 2024 tarihinde internet sayfasında bir tebliğ taslağı yayımlamış ve aynı gün bazı basın ve yayın organlarında taslağın KDV oran artışı şeklinde haber yapılması üzerine basın açıklaması yapmak zorunda kalmıştı.

Basın açıklamasında özetle, KDV oranlarında herhangi bir artış yapılmadığı, Bakanlığın böyle bir yetkisi olmadığı, KDV oran artırımının sadece Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılabileceği vurgulanmış ve taslağın uygulamada görülen yanlışların düzeltilmesi ve suistimallerin önlenmesine yönelik hazırlandığı ifade edilmişti.

Ben de aynı gün T24 için kaleme aldığım “Gıda maddelerinde yorum yoluyla KDV oranı artırılmak isteniyor” başlıklı yazıda taslağı eleştirmiştim.

Söz konusu taslak 27 Nisan 2024 Cumartesi günü hiçbir değişiklik yapılmadan “aynen” yayımlandı ve tebliğin izleyen ayın başında (1 Mayıs 2024’te) yürürlüğe girmesi öngörüldü.

Aynı tartışmaların devam etmesi üzerine Bakanlık 27 Nisan 2024 tarihinde yaptığı yeni bir basın açıklaması ile ilk açıklamasını hatırlattı.

KDV oran değişikliği yetkisi kimde?

Öncelikle Bakanlığın oran değiştirme konusundaki hatırlatmaları doğru, gerçekten de bazı basın ve yayın organlarında düzenleme KDV oran artışı gibi yansıtıldı.

Oran değiştirme yetkisi sadece Cumhurbaşkanı’na ait, Bakanlığın oran konusunda böyle bir yetkisi yok. Bakanlığın yetkisi sadece KDV oranlarını belirleyen 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) kapsamındaki “mal ve hizmetleri tanımlama” ile sınırlı.

Tebliğde yer alan ve geçen yıl yapılan oran artışlarına ilişkin değişikliklerin (yüzde 8’in yüzde 10; yüzde 18’in yüzde 20’ye yükseltilmesi) KDV uygulama Genel Tebliğine aktarılmasına ilişkin ibare değişikliklerinin, sanki yeni yapılmış ve KDV oranları artırılmış gibi sunulması gerçekten vahim!

Maliye Bakanlığı, mal ve hizmet tanımlama yetkisini mi kullandı?

Yukarıda açıkladım, oran konusunda Maliyenin yetkisi, mal ve hizmetleri tanımlama ile sınırlı.

Bakanlığın bu yetkisine dayanarak tebliği çıkardığı söyleniyor. “Söyleniyor” diyorum, çünkü yayımlanan tebliğde herhangi bir dayanak referansı yer almıyor. Tebliğin hangi yetkiye istinaden yayımlandığı belirtilmiyor.

Tebliğ, düzenleme mi, yoksa açıklama mı?

Kamuoyunda tebliğin “düzenleme” mi, yoksa “açıklama” mı olduğu yönünde de tartışmalar yapılıyor. Bu şu açıdan önemli, eğer açıklama ise geçmişe etkili olacak, düzenleme ise yürürlüğe girdiği tarihten itibaren gerçekleşecek işlemlere uygulanacak!

Bakanlığın basın açıklamasında tebliğden “düzenleme” diye bahsettiğine dikkatinizi çekerim.

Tebliğle yapılmak istenen ne?

Şimdi yorum yoluyla nasıl bazı işlemlerde KDV oranının artırıldığını açıklamaya başlayalım.

KDV’ye Türkiye’de yapılan işlemler tabi tutuluyor. Bu işlemler esas itibariyle mal teslimleri ve hizmetler ile mal ve hizmet ithalatından oluşuyor. (3065 sayılı KDV Kanunu Madde 1)

Halen geçerli KDV oran düzenlemesi, sonradan çıkarılmış BKK ve Cumhurbaşkanı kararları ile değiştirilmiş 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı BKK’nin güncel hali olup, buna göre KDV oranı;

Gıda maddeleri için yüzde 1 (1 Sayılı Liste, A Gıda Maddeleri Bölümü),

* Gazino, açık hava gazinosu, bar, dans salonu, diskotek, pavyon, taverna, birahane, kokteyl salonu ve benzeri yerler hariç olmak üzere kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı VE BENZERİ yerlerde verilen hizmetler (bu yerlerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç) için yüzde 10 (2 Sayılı Listenin 24’üncü sırası).

Görüldüğü gibi düzenlemede, gıda maddeleri için nerede teslim edildiğine bakılmaksızın oran belirlemesi yapılmışken, yeme-içme hizmetlerinde verilen hizmete göre değil, düzenlemede sayılan ve benzeri işletmelerde sunulan tüm hizmetler için geçerli olacak şekilde oran belirlenmiş bulunuyor.

Yeme-içme hizmetine ilişkin bölümde yer alan parantez içindeki hükümde, sayılan mahallerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmının hariç olacağı belirtildiği için, alkollü içeceklere isabet eden tutarın yüzde 10 yerine yüzde 20 oranında KDV’ye tutulması gerekiyor.

Söz konusu bölümde, sunulan hizmetten bağımsız olarak yapılan (örneğin bir pastaneden orada tüketilmeden satın alınan tatlı veya simit gibi) gıda maddesi teslimlerine ilişkin bir hükme ise yer verilmiyor.

Yeni tebliğin en önemli ve tartışmalı bölümü burası.

Bu nedenle, mevcut düzenleme Cumhurbaşkanınca değiştirilmediği sürece, tebliğde yer alan ve lokanta, kafe ve benzeri işletmelerde yapılan gıda maddesi teslimlerinde KDV oranının yüzde 10 olarak uygulanacağı yönündeki açıklamaların geçersiz olduğunu, Bakanlığın bu tebliğ ile yetki aşımında bulunduğunu düşünüyorum.

Tebliğin önceki işlemlere etkisi olacak mı?

Tebliğin, yürürlüğe girmesinden (1 Mayıs 2024 tarihinden) önce gerçekleşen/gerçekleşecek işlemlere etkisinin olmaması gerektiği açık. Çünkü yürürlük tarihi 1 Mayıs olarak belirlenmiş bulunuyor. Tebliğ ister “düzenleme” isterse “açıklama” kabul edilsin, hukuk devleti ilkesinin gereği olarak yürürlüğe girdikten sonra geçekleşen işlemlere uygulanmalıdır. Geçmiş etkili olmamalıdır.

Suistimal konusunda da detaylı bir şekilde açıklamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu tebliğ çıkarılmadan önce tespit edilen/edilecek hatalı veya bilinçli olarak eksik KDV hesaplandığı iddiasının geçerli yasal dayanaklarla ortaya konulması gerekir. Bakanlığın basın açıklamalarındaki dili, çok sayıda mükellefi töhmet altında bırakıyor. Eğer bu dayanağın yeni çıkarılan tebliğle getirildiği düşünülüyorsa zaten geçmişe etkili olamayacağı açık.

Kaldı ki bence suistimal olarak değerlendirilip tarhiyatı yapılabilecek işlemler, gerçekte yemek hizmeti verildiği halde gıda maddesi teslimi olarak gösterilmiş işlemlerle sınırlıdır. Yoksa yemek hizmeti alınmaksızın veya bu işlemden bağımsız olarak satın alınan gıda maddeleri için yüzde 1 oranının uygulanmış olması, yukarıda açıkladığım gerekçelerle doğru bir uygulamadır, suistimal olarak değerlendirilemez.  

Eğer bu tür işlemler suistimal ise, yani lokanta ve benzeri yerlerde satılan gıda maddeleri için yüzde 10 oranı 1 Mayıs’tan önce de geçerli olacaksa, bu tebliği neden yayımladınız? Yeni tebliği yayımlamaya ne gerek vardı?

Maliyenin önceki işlemleri bu gözle değerlendirmesi gerekir.

Yukarıda açıkladığım üzere, bu tebliğle Bakanlığın mal veya hizmetleri tanımlama yetkisi kullandığını düşünmüyorum. Eğer böyle bir iddia varsa, söz konusu yetkinin bu şekilde kullanılması doğru olmamıştır. Çünkü mal teslimi olduğu açık olan işlemler, hizmet sunumu olarak değerlendirilemez. Eğer bu istenilseydi, oranla ilgili düzenlemeye bu husus Cumhurbaşkanınca eklenirdi.

Ayrıca bir yetki kullanılacaksa, bu hususun, ilgili düzenlemede, dayanağı da belirtilmek suretiyle açıkça ifade edilmesi gerekir. Bu doğru bilgilendirmenin de bir gereğidir. Oysa tebliğde böyle bir yetki kullanımından söz edilmemektedir.

Benzer işlemlerde uygulama nasıl yapılıyor?

KDV oranlarını tespit eden BKK’nın otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmetlerinde KDV oranının yüzde 10 olarak belirlendiği kısımda (2 Sayılı Listenin 25’inci sırası), konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden yararlanmayanlara verilen tüm hizmetler ile geceleme hizmetiyle beraber verilen ancak ayrıca belgelendirilen ya da geceleme hizmetine ait belgede ayrıca fiyatlandırılan hizmetlerin bu sıra kapsamında yer almayacağı açıkça belirtiliyor. Ancak ilgili kısımda, geceleme hizmeti kapsamında verilmesi ve geceleme bedeline dahil edilmesi mutat olan diğer hizmetlerin bu sıra kapsamında yer aldığı ifade ediliyor.

Bu nedenle KDV uygulama Genel Tebliğinin (2.4.2. ) bölümünde, konaklama tesislerinin bünyesindeki hizmet birimlerinde yiyecek-içecek hizmetlerinde de, 2007/13033 sayılı BKK’nın eki (II) sayılı listenin 24’üncü sırasına göre KDV oranının yüzde 10 olarak uygulanacağı açıklanıyor.

KDV uygulama Genel Tebliğinin (2.5.1. ) bölümünde ayrıca, geceleme hizmeti dışında olup mutat olarak geceleme hizmeti kapsamında sunulan hizmetlere ilişkin bedellerin, geceleme bedeline dahil edilerek geceleme-konaklama bedeli olarak tek bir bedel alınması ve fatura edilmesi halinde geceleme hizmeti ile birlikte bu hizmetlere de (yemek dahil) geceleme bedeli kapsamında yüzde 10 oranında KDV uygulanacağı belirtiliyor. (Şu an için her iki işlem de aynı orana tabi olduğu için bu düzelmemenin bugün için bir sorunu yok, ancak oran değişikliği olursa benzer bir sorun yaşanabilir.)

Bu örnekleri vermemin nedeni, oran belli nedenlerle paket şeklinde uygulanmak istenirse bunun yolu tartışmalı yetki kullanımı veya zorlama yorumlar değil, oranla ilgili düzenlemenin yetki sahibi Cumhurbaşkanınca yapılması gerektiğini vurgulamak/desteklemek ihtiyacını hissetmemdir.

Yemek kartı uygulamalarında değişiklik olacak mı?

Yemek çeki, kuponu ve kartlarının kullanıldığı yemek hizmetlerinde bu değişikliğin hiçbir etkisi yoktur. Bu işlemlerde yüzde 10 KDV hesaplanmaya devam edecektir.

Oran artışı fiyatları artıracaktır!

Lokanta ve benzeri işletmeler daha önce yüzde 1 KDV hesaplayarak sattıkları gıda maddelerini tebliğ yürürlüğe girdikten sonra yüzde 10 KDV hesaplayarak satacakları için bu malları alan tüketiciler açısından söz konusu yerlerde satılan gıda maddelerinin fiyatları vergi artışı kadar yükselecektir.

Bu artışı müşterilerine yansıtmayıp ürünlerinden indirim yapacak az sayıda satıcı olacağını tahmin ediyorum. Çünkü önceki uygulamalarda KDV artışı maalesef fiyatları yükseltti. Bunun enflasyonla mücadele programına da zarar vereceğini düşünüyorum.

İşletmeler buna nasıl reaksiyon gösterecekler?

Lokanta ve benzeri işletmeler, tebliğ haksız da olsa yürürlükte kaldığı sürece düzenlemeye uymak zorundalar. Yoksa cezalı tarhiyata muhatap olacaklar.

Tabii ki bu düzenlemeyi kanuna aykırı bulanlar iptali için doğrudan Danıştay’da dava açabilirler. İptal olasılığını yüksek görüyorum.

Lokanta ve benzeri yerlerde gıda satışına son vermeyi düşünen işletmeler olabileceği gibi, işletmeleri ayırmak suretiyle yemek hizmeti ile gıda maddeleri satışını ayrı işletmeler bünyesinde yapmak isteyen mükellefler de olacaktır. Böyle bir reaksiyon gösterilirse, tebliğden beklenen KDV tahsilatı gerçekleşmeyecektir.

Bu tebliğ marketleri avantajlı hale getirmiştir.

Tartışmalar nasıl bitirilir?

Eğer Maliye bu tartışmaları bitirmek istiyorsa, arzu ettiği sonucu sağlayacak Cumhurbaşkanı kararının acilen çıkarılması için girişimlere başlamalıdır.

Sorun, yeme-içme hizmetlerine ilişkin oranı da yüzde 1’e düşürerek çözülebilir, ancak mevcut durumda bunun geçekleşmesini beklemiyorum.

Diğer seçenek, Kararın gıda maddeleri ile ilgili bölümüne, gıda maddelerinin lokanta ve benzeri yerlerde satılması halinde II sayılı listeye göre yüzde 10 vergi hesaplanacağı yönünde bir ibare eklenmesidir. Bu yolla sorun kolayca çözülebilir. Erdoğan Sağlam

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/lokanta-ve-kafe-gibi-isletmelerde-satilan-gida-maddeleri-icin-kdv-oraninin-yuzde-10-uygulanmasi-kesinlesti-tartismalar-suruyor,44588

Giriş

Kurumlar vergisi mükelleflerinin kurumlar vergisi beyannamelerini vermeleri için kalan sürede artık son düzlüğe girdik diyebiliriz. Bilindiği üzere 2023 hesap dönemi için kurumların, kurumlar vergisi beyannamelerinin ekinde yer alan bilançolarının yanı sıra enflasyon düzeltmesi uygulanmış bilançolarını da bu beyannamelerine eklemeleri gerekecektir.

Enflasyon düzeltmesi, mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin Türk Lirası değerlerinin, tablonun ait olduğu tarihteki değerine yükseltilmesinden ibaret bir işlemdir. Düzeltme, parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayıları ile çarpılması suretiyle gerçekleştirilecektir. İbaret diyoruz ancak enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra da düzeltilmesi gereken ya da hesaplanmasına dikkat edilmesi gereken işlemler yer alıyor. Bunlardan bir tanesi de tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kısmının hesabı. Bu yazımızda da tevsi yatırımlardan elde edilen kazançların indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kısmının hesaplanması özelinde enflasyon düzeltmesinin etkilerini anlatmaya çalışacağız.

Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi

Tevsi yatırımları mevcut bir yatırıma üretim hattı veya makine ve teçhizat ilavesiyle kapasitenin artırılmasına yönelik olan ve mevcut tesis ile alt yapı müşterekliği oluşturarak bir bütün teşkil eden yatırımlar olarak tanımlamak mümkündür.

Bu yazımızda anlatmak istediğimiz temel noktadan çok fazla sapmamak adına indirimli kurumlar vergisine kısaca değineceğiz. İndirimli kurumlar vergisi esas olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançların, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulması suretiyle mükelleflerin özellikle yeni yatırımlar için teşvik edilmesine ilişkin bir uygulamadır.  Söz konusu yatırımlar için Devletçe karşılanacak yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırım tutarına bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade etmektedir.

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazanca indirimli kurumlar vergisi uygulaması ise söz konusu kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde mümkün olabilecektir. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecek olan oranın kurumun ticari bilanço karı ile çarpılması suretiyle hesaplanacaktır. Dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet ifadesinden ilgili kurumun aktifine kayıtlı bütün amortismana tabi iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerektiği bunun dışında boş arazi-arsa ve amortismana tabi olmayan diğer kıymetlerle ilgili tutarların bu hesaplamada dikkate alınmaması gerekmektedir. Bununla birlikte sabit kıymet tutarının hesabında ise bu kıymetlerin birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarlarının dikkate alınması gerekmektedir. Burası önem arz etmektedir ki, bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri olarak, gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan değerleri dikkate alınacaktır.

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın bu şekilde oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi mükellefler açısından seçimlik bir hak olmayıp, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesi gerekmektedir. Birden fazla tevsi yatırımı bulunan kurumların oranlama yaparken sadece tevsi yatırıma konu hizmet ve üretim işletmesiyle ilgili sabit kıymetleri değil, kurumun aktifine kayıtlı olan ve amortismana tabi tüm sabit kıymetlerin toplamını dikkate almaları gerekmektedir.

Hak kazanılan yatırıma katkı tutarına birden fazla yılda ulaşılması halinde her bir dönem itibarıyla indirimli oran uygulanacak kazanç, tevsi yatırım tutarının her bir dönem sonu itibarıyla kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler ile Yapılmakta olan Yatırımlarda Enflasyon Düzeltmesi

Yukarıda tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisinden bahsederken, tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazancın yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecek olan oranın kurumun ticari bilanço kârı ile çarpılması suretiyle hesaplanacağından bahsetmiştik. Sonrasında ise bu oranlama yapılırken işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri olarak, gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan değerlerin dikkate alınacağına vurgu yapmıştık.

Şimdi ise konunun daha iyi anlaşılması açısından 2023 hesap dönemi enflasyon düzeltmesi kapsamında amortismana tabi iktisadi kıymetler ile yapılan ve yapılmakta olan yatırımların enflasyon düzeltmesi uygulaması içerisindeki durumundan bahsetmekte fayda var diye düşünüyorum.

Genel anlamda enflasyon düzeltmesi, paranın satın alma gücündeki değişmeler nedeniyle gerçek durumu ifade edemeyen mali tabloların, gerçek durumu ifade eder hale gelmelerini sağlamak üzere düzeltme işlemine tabi tutulmasıdır. Satın alma gücü ile ulusal para değerindeki değişmeler arasındaki ilişki göz önünde bulundurulduğunda, mali tablolarda yer alan kıymetler iki gruba ayrılır, bunlar parasal kıymetler ve parasal olmayan kıymetlerdir. Parasal kıymetler  enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz, çünkü bilançoda görünen parasal kıymete ait değer, bilanço tarihi itibarıyla o kıymetin satın alma gücünü de göstermektedir. Ancak bilançoda görünen parasal olmayan kıymetlere ait değerler, bilanço tarihi itibarıyla bu kıymetlerin satın alma gücünü gösteren değerler olmadığından, bilançonun enflasyonun etkilerinden ayrılabilmesi için parasal olmayan kıymetler enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.

Amortismana tabi iktisadi kıymetlerde parasal olmayan kıymetler içerisinde yer alan parasal olmayan varlıklar içerisinde yer almaktadır ve enflasyon düzeltmesine tutulmaları gerekmektedir.  Bununla birlikte amortismana tabi iktisadi kıymetler için ayrılmış olan birikmiş amortismanlar da parasal olmayan kıymet mahiyetindedir ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulurlar. Ancak enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir hesap döneminden sonra enflasyon düzeltme şartlarının yeniden oluşması halinde yapılacak enflasyon düzeltmesinde, birikmiş amortismanların, ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki değerinde düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak düzeltileceği hükme bağlanmıştır. Bu nedenle 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançonun düzeltilmesinde, birikmiş amortismanların ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki değerinde düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak düzeltilmesi gerekmektedir. Burada belirtmek de fayda var enflasyon düzeltmesi uygulamasında amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin bir istisna düzenlenmiştir. Amortismana tabi olup faydalı ömür süresini tamamlayan ve amortisman yoluyla değeri tamamen yok edilmiş iktisadi kıymetlerin ve birikmiş amortismanlarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulmalarının ihtiyari olduğu belirtilmiştir.

Ayrıca amortismana tabi iktisadi kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarları belirlenirken bir kısım değerlerin, söz konusu bu kıymetlerin Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerine göre bulunan tutarlarından düşülmesi gerekmekte olup bunlarında başında kuşkusuz Reel Olmayan Finansman Maliyeti gelmektedir. Sonuç olarak amortismana tabi iktisadi kıymetlerin içerisinde bulunan reel olmayan finansman maliyetlerinin, ilgili varlığın maliyet veya alış bedelinden düşülmesi sonucu bulunacak tutarın düzeltmeye esas alınması gerekmektedir. Yani amortismana tabi iktisadi kıymetlerin ROFM’den arındırma işlemi, mükelleflerin yapmış oldukları borçlanmalarda katlanmış oldukları ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyet veya alış bedeline ekledikleri finansman giderlerinin içerisinde, enflasyon nedeniyle oluşan değer kaybının telafisine yönelik bir unsur da bulunduğundan, yani alınan borcun geri ödenmesinde borç verenin enflasyon nedeniyle uğrayacağı kayıp tutarı da finansman gideri içerisinde yer aldığından, maliyet veya alış bedeline eklenen finansman gideri içerisindeki anaparaya ait enflasyon kaybının ayrıştırılmasından sonra kalan kısmın enflasyon düzeltmesinde dikkate alınması gerekmektedir.

Yapılmakta olan yatırımlarda enflasyon düzeltmesi ise 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançoda yer alan, yapımı süren ve tamamlandığında ilgili maddi duran varlık hesabına aktarılacak olan, her türlü madde ve malzeme ile işçilik ve genel giderlerle ilgili harcamaların yapıldığı, yani yatırımlara ilişkin tutarların düzeltilmesi işleminin söz konusu yatırımlara ait geçmiş her ay sonu itibarıyla kesinleşmiş harcama tutarlarının o ayın düzeltmeye esas tarih olarak dikkate alınması yoluyla bulunacak düzeltme katsayısı ile çarpılması ve bulunan bu tutarların toplanması suretiyle yapılması gerekmektedir. Burada da belirtmekte fayda var düzeltmeye esas yatırım tutarları belirlenirken bunların içerisinde yer alan mükelleflerin söz konusu yatırımları yaparken yapmış oldukları borçlanmalarda katlanmış oldukları ve yatırımın maliyetine ekledikleri finansman giderlerinin yani reel olmayan finansman maliyetlerinin düşülmesi gerekmektedir.

Ayrıca 2023 hesap dönemi sonu itibarıyla bilançoda yer almayan, ilgili aktif hesabına bilanço tarihinden önce aktarılmış bulunan ve yapılmakta olan yatırımlar hesabından gelmiş olan değerlerin düzeltmeye esas tarihi olarak, söz konusu değerlerin aktifleştirme tarihlerinin değil yapılmakta olan yatırımlar hesabının kullanıldığı tarihlerin alınması gerekmektedir. Buna göre söz konusu değerlerin düzeltilmesi iki aşamada gerçekleştirilecektir. Öncelikle her bir aya ilişkin yatırım harcaması, harcamanın gerçekleştiği ay sonu itibarıyla aktifleştirme tarihine kadar enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak, sonra da aktifleştirilen bedel kül halinde aktifleştirme tarihinden 2023 hesap dönemi sonuna enflasyon düzeltmesine tabi tutularak düzeltilmiş hali ile bilançodaki yerini alacaktır.

Sonuç

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde tevsi yatırım dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın hesaplanmasının yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecek olan oranın kurumun ticari bilanço karı ile çarpılması şeklinde yapılması gerekecektir. Burada işlemin payında yani üst kısmında bölünen olarak gerçekleşen tevsi yatırım tutarı yer almaktadır. Paydasında ise yani alt kısmında bölen olarak da toplam sabit kıymet tutarı yer almaktadır.

Enflasyon düzeltmesi sonucunda bu oranlama yapılmak suretiyle bulunacak olan tevsi yatırımlardan elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulamasında, söz konusu oranın enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan yeni veriler kullanılarak hesaplanması önem arz etmektedir. Bu hesaplama yapılırken tevsi yatırıma konu sabit kıymetleri değil, kurumun aktifine kayıtlı olan ve amortisman mevzuunu oluşturan tüm sabit kıymetlerin toplamı dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda da fazla sayıda amortismana tabi sabit kıymeti olan işletmeler açısından enflasyon düzeltmesi sonucu tevsi yatırımlardan elde edilen indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın bulunmasında kullanılan oranın daha düşük çıkması muhtemel olabilecektir. Bunun da önüne geçilebilmesi bizim görüşümüze göre her işletme özelinde farklı derecede olmakla beraber faydalı ömür süresini tamamlayan ve amortisman yoluyla değeri tamamen yok edilmiş olan sabit kıymetlerin ve birikmiş amortismanlarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulmalarının ihtiyari olduğu göz önüne alındığında bunların söz konusu oranlamada enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaksızın dikkate alınması suretiyle mümkün olabilecektir. Çünkü bir sabit kıymet her ne kadar faydalı ömür süresini tamamlamış olsa da tevsi yatırımlara isabet eden kazanç hesabında birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarları ile birlikte dikkate alınmaktadır.

Fatih KAYA
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.alomaliye.com/2024/04/29/enflasyon-duzeltmesi-sonrasi-tevsi-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi/

Kaynakça

— Kurumlar Vergisi Kanunu

—  1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği

— Vergi Usul Kanunu

— Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 555)

— Vergi Usul Kanunu Sirküleri -165

Page 5 of 1200

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN, YURT İÇİNDE ÖDENEN VERGİLERİN VE GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUP SIRASI  Kurumlar Vergisi Kanununa göre Hesaplanan Kurumlar Vergisinden aşağıdaki sıra dahilinde…
  • Müjde! Birinci Geçicide Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmayacak! İsteyen Mükellefler Enflasyon Düzeltmesi Uygulayabilir Mi? 2023 yılı kurumlar vergisi beyannameleri epeyce zaman aldı, 2023 kasım…
  • Reklam Harcaması Sponsorluk Harcaması Farkı * Reklam Harcaması: Şirketin pazarlama ve tanıtımı kapsamında ticari kazancın…
Top