Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun uygulamasına yönelik hazırlanan 1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği Taslağı hazırlanmıştır.

Tebliğ taslağına ilişkin görüşlerinizi konular itibarıyla aşağıda belirtilen elektronik posta adreslerine iletebilirsiniz.

Matrah ve vergi artırımına ilişkin görüş ve öneriler, This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız

Kaynak: GİB

Bilindiği üzere 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen deprem nedeniyle Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa, Elazığ ve Sivas ilinin Gürün ilçesi için Hazine ve Maliye Bakanlığınca Mücbir Sebep Hali ilan edilmiştir (1). Bu deprem nedeniyle belirtilen il ve ilçelerde bulunan pek çok mükellefin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca tutulması ve tasdiki zorunlu kanuni defterleri ile kullanmak mecburiyetinde oldukları belgeleri enkaz altında kalarak zayi olmuştur.

Bu çerçevede, zayi olan kanuni defter ve belgelerin zayi olduğunun tevsiki bakımından TTK’nın 82/7 maddesinde yer alan GENEL KURAL gereğince; ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren 30 gün içinde işyerinin bulunduğu yerdeki Ticaret/Asliye Hukuk Mahkemesine yazılı bir dilekçe ile başvurarak ZAYİ BELGESİ müracaatının yapılması ve ilgili makamdan söz konusu belgenin alınması, TTK ve VUK hükümleri gereğince vergisel ve cezai işlemlerle maruz kalınmaması bakımından önem arz etmektedir. İlgili Kanun maddesinde yer alan 30 günlük süre; 11/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereği 06/05/2023 tarihine kadar uzamış olduğu Birliğimizce elektronik ortamda yayınlanan “AFET DURUMLARINDA MESLEK MENSUPLARININ DİKKAT ETMELERİ GEREKEN ÖZELLİKLİ HUSUSLAR REHBERİ” (2) nde belirtilmişti.

Birliğimizce ayrıca ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarına da iletilen görüş ve önerilerimizin yer aldığı “DEPREM YARALARININ SARILMASINA YÖNELİK MALİ VE SOSYAL GÜVENLİK TEDBİR ÖNERİLERİMİZ” çalışmamızda (3) da “Deprem Nedeniyle Zayi Belgesi Verilmesi Süreci Kalıcı Olarak Kolaylaştırılmalıdır” belirttiğimiz önerimiz de dikkate alınarak, 12.03.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7440 sayılı BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un 10 uncu maddesinin (22) nolu fıkrasında yeni aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

“ (22) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ve 213 sayılı Kanuna göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgeleri 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremler nedeniyle zayi olan mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 31/7/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme bu talebi ivedilikle görüşür ve gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Ancak bu yerlerde bulunan mükellefin il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Defter veya belgelerinin iş yerinde veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetkili meslek mensubunun faaliyetlerini yürüttüğü yerde zayi olduğunu beyan eden mükellef, ilgili mahkemeye veya il/ilçe idare kuruluna başvurduğunu gösteren belge ile yeni defterlerin açılış onayını notere yaptırabilir. Şu kadar ki ilgili mahkeme veya kurullarca defter ve belgelerin zayi olmadığına karar verilmesi halinde mükellef, defter ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Bu fıkra kapsamında yapılan yeni defterlerin tasdiki işleminden 492 sayılı Kanun hükümlerine göre noter harcı, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre her ne adla olursa olsun noterlik ücreti alınmaz. 6102 sayılı Kanun ve 213 sayılı Kanun kapsamında tutulması ve tasdiki zorunlu olup elektronik ortamda tutulan defterlerden, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından muhafaza edilen ya da muhafaza edilmek üzere anılan Bakanlığa elektronik ortamda iletilen defterler bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Mükelleflerin talebine istinaden bu defterlerin teslimine ilişkin usul ve esaslar, Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.”

Yapılan bu düzenleme sonrasında;

• Deprem bölgesindeki mükelleflerimiz için ZAYİ BELGESİ müracaat süresi 31/7/2023 tarihine kadar uzatılmış olduğu,

• Zayi Belgesi müracaatının ilgili Mahkemeden yapılabileceği gibi Mahkeme yerine il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin
olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmünde sayılacağı,

• Defter veya belgelerinin iş yerinde veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetkili meslek mensubunun faaliyetlerini yürüttüğü yerde zayi olduğunu beyan eden mükellefin, ilgili mahkemeye veya il/ilçe idare kuruluna başvurduğunu gösteren belge ile yeni defterlerin açılış onayını notere yaptırabileceği,

• Bu fıkra kapsamında yapılan yeni defterlerin tasdiki işleminden 492 sayılı Kanun hükümlerine göre noter harcı, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre her ne adla olursa olsun noterlik ücreti alınmayacağı,

• 6102 sayılı Kanun ve 213 sayılı Kanun kapsamında tutulması ve tasdiki zorunlu olup elektronik ortamda tutulan defterlerden, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından muhafaza edilen ya da muhafaza edilmek üzere anılan Bakanlığa elektronik ortamda iletilen defterler bakımından bu madde hükümleri uygulanmayacağı (Zayi Belgesi alınmasına gerek olunmadığı), mükelleflerin talebine istinaden bu defterlerin (e-Defterlerin) teslimine ilişkin Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde mükellefe tesliminin yapılacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Depremde defter ve belgeleri zayi olan mükellefler tarafından ve kendisine ait defter ve belgeler Mali Müşavirler tarafından zayi belgesi müracaatlarına ilişkin örnek dilekçelere bu duyurumuz ekinde yer verilmiştir.

Ekler: Dilekçe Örnekleri (Word)

Dip Notlar:

(1) Mücbir Sebep İlanı

Elazığ ili için mücbir sebep ilanı

Sivasi ili Gürün ilçesi için mücbir sebep ilanı

(2) Afet Durumlarında Meslek Mensuplarının Dikkat Etmeleri Gereken Özellikli Hususlar Rehberi

(3) Deprem Yaralarının Sarılmasına Yönelik Mali ve Sosyal Güvenlik Tedbir Önerilerimiz

Kaynak:  TÜRMOB

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, deprem bölgesindeki iş gücü kaybının önlenmesi için işveren sigorta priminin devlet tarafından karşılanarak işverenin verdiği payın işçi maaşına, işin ücretine eklenmesi yönündeki çalışmayı son aşamaya getirdiklerini bildirdi.

İşçilerin durumuna yönelik taleplerini dinledi

Malatya'daki temasları kapsamında 1. OSB'de bir cam fabrikasında sanayicilerle buluşan Bakan Bilgin, burada sanayicilerin, üretimin artırılmasına ve işçilerin durumuna yönelik taleplerini dinledi.

Bakan Bilgin, yaptığı konuşmada, depremlerin sanayi kuruluşlarına da tahribat verdiğini, yeni sorunların ortaya çıktığını, depremin acılarını hafifletmenin yolunun ise dayanışmadan geçtiğini söyledi.

Çalışanlarınızın aldığı asgari ücretin üstünde bir destek olacak

Üretimin başlamasının hayatı da normalleştireceğini söyleyen Bilgin, şöyle konuştu:

"İlk aşamadaki sorun, iş gücü kaybı. Yani çalışan insanların, iş gücümüzün başka şehirlere gitmesi ve üretimin ihtiyaç duyduğu emeği organize edememesi. Bu konuda bizim zaten bir hazırlığımız var, onu çeşitli vesilelerle duyurdum.

Bitirdikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız

Çalışanlarınızın aldığı asgari ücretin üstünde onlara bir destek vermek. Bu, işveren sigorta priminin doğrudan doğruya devlet tarafından karşılanarak işverenin verdiği payın işçi maaşına, işin ücretine eklenmesi. Bu çalışmamızı son aşamaya getirdik. İlgili kuruluşlarla, Maliyeyle, diğer kurumlarla bitirdikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız."

Kısa çalışma ödeneği de devreye sokuluyor

Kısa çalışma ödeneğinin de devreye sokulduğuna değinen Bilgin, bunun iş organize etme kabiliyetinin ve bölgeden emeğin uzaklaşmasının önüne geçilmesinde katkısının bulunduğunu dile getirdi.

https://www.dunya.com/ekonomi/11-il-icin-asgari-ucret-duzenlemesi-isveren-sigorta-primi-maasa-ekleniyor-haberi-688562

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: E-98547999-010.01-67161405

Konu: 7438 Sayılı Kanun ile 5510 Sayılı Kanuna Eklenen Geçici 95 inci Madde

Tarih: 13.03.2023

GENELGE

2023/13

1.3.2023 tarihli ve 7438 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 3.3.2023 tarihli ve 32121 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup bu Kanunun 1 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna geçici 95 inci madde eklenmiştir.

Bu çerçevede, 6.11.2018 tarihli ve 2018/38 sayılı “Emeklilik İşlemleri” ve 29.6.2020 tarihli ve 2020/22 sayılı “5510 sayılı Kanunun Geçici 4 üncü Maddesi Kapsamındaki Sigortalıların Sigortalılık-Tahsis ve Ödeme İşlemleri” konulu Genelgelerde aşağıda belirtilen değişiklikler yapılmıştır.

Diğer taraftan, sigortalılık süresinin başlangıcını etkileyen faktörlere ilişkin yasal düzenlemelerde herhangi bir değişikliğe gidilmemiş olup, 2018/38 sayılı Genelgenin Birinci Kısmında ve 22.2.2013 tarihli ve 2013/11 sayılı “Sigortalılık İşlemleri” konulu Genelgenin Onuncu Kısmında açıklanan usul ve esaslar doğrultusunda işlemler yürütülecektir.

A. “Emeklilik İşlemleri” konulu 6.11.2018 tarih ve 2018/38 sayılı Genelgenin;

1) İkinci Kısım Üçüncü Bölümünde yer alan;

“2.1.1. 4/1-(a) ve 4/1-(b) Kapsamında 8/9/1999 (Dahil) Tarihinden Önce Sigortalı Olanlar”

başlığının;

– Birinci paragrafının altına aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“3/3/2023 tarih ve 32121 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7438 sayılı Kanun ile Kanuna eklenen geçici 95 inci madde gereğince 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunanlar için 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi ve 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre yaşlılık aylığı hak kazanma koşullarından prim ödeme gün sayısı ve/veya sigortalılık süresi şartları değiştirilmeksizin yaş şartı kaldırılmıştır.”

– İkinci paragraftaki “A, B ve C bentlerindeki” ve “birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarındaki” ifadelerinden sonra “ve Kanunun geçici 95 inci maddesindeki” ifadesi eklenmiştir.

2.1.1.1.2. 506 Sayılı Kanunun Geçici 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) Bendine Göre Aylığa Hak Kazanma Koşulları” başlığının altına “2.1.1.1.2.1. 3/3/2023 (Hariç) Tarihinden Önce Talepte Bulunanlar” alt başlığı ifadesi, “4759 Sayılı Kanunda Yaşlılık Aylığı İçin Öngörülen Kademeli Geçiş Süreci” tablosunun altına 2.1.1.1.2.2. 3/3/2023 (Dahil) Tarihinden Sonra Talepte Bulunanlar” alt başlığı ile aşağıdaki açıklamalar eklenmiştir.

7438 sayılı Kanunla Kanuna eklenen geçici 95 inci madde;

“Bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aylık bağlanması için talepte bulunanlardan 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi, 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 2925 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi ve 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesi hükümlerine göre yaşlılık veya emekli aylığı bağlanacak olanlar, söz konusu hükümlerde yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık veya emekli aylığından yararlanırlar. Bu fıkra esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmaz ve geriye dönük hak talep edilemez.

…”

hükmünü amirdir.

7438 sayılı Kanunla 3/3/2023 tarihinden geçerli olmak üzere Kanuna eklenen geçici 95 inci madde ile 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde öngörülen yaş dışındaki sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı koşulunu sağlayanlar yaşlılık aylığına hak kazanacaklardır.”

5510/Geçici 95 inci Maddeye Göre Aylığa Hak Kazanma Koşulları

23/5/2002 Tarihindeki Sigortalılık Süresi/Sigortalılık Süresinin Başlangıcı Tahsis Talep Tarihindeki En Az
Sigortalılık süresi
Kadın Erkek Kadın Erkek Gün Sayısı
18 yıl-20 yıl 8 ay 15 gün 9/9/1981-23/5/1984 23 yıl-25 yıl 8 ay 15 gün 9/9/1976-23/5/1979 20 25 5000
17 yıl – 18 yıl 24/5/1984-23/5/1985 21 yıl 6 ay-23 yıl 24/5/1979-23/11/1980 20 25 5000
16 yıl – 17 yıl 24/5/1985-23/5/1986 20 yıl – 21 yıl 6 ay 24/11/1980-23/5/1982 20 25 5075
15 yıl – 16 yıl 24/5/1986-23/5/1987 18 yıl 6 ay-20 yıl 24/5/1982-23/11/1983 20 25 5150
14 yıl – 15 yıl 24/5/1987-23/5/1988 17 yıl-18 yıl 6 ay 24/11/1983-23/5/1985 20 25 5225
13 yıl – 14 yıl 24/5/1988-23/5/1989 15 yıl 6 ay-17 yıl 24/5/1985-23/11/1986 20 25 5300
12 yıl – 13 yıl 24/5/1989-23/5/1990 14 yıl-15 yıl 6 ay 24/11/1986-23/5/1988 20 25 5375
11 yıl – 12 yıl 24/5/1990-23/5/1991 12 yıl 6 ay-14 yıl 24/5/1988-23/11/1989 20 25 5450
10 yıl – 11 yıl 24/5/1991-23/5/1992 11 yıl-12 yıl 6 ay 24/11/1989-23/5/1991 20 25 5525
9 yıl – 10 yıl 24/5/1992-23/5/1993 9 yıl 6 ay-11 yıl 24/5/1991-23/11/1992 20 25 5600
8 yıl – 9 yıl 24/5/1993-23/5/1994 8 yıl-9 yıl 6 ay 24/11/1992-23/5/1994 20 25 5675
7 yıl – 8 yıl

24/5/1994-23/5/1995

6 yıl 6 ay-8 yıl 24/5/1994-23/11/1995 20 25 5750
6 yıl – 7 yıl 24/5/1995-23/5/1996 5 yıl-6 yıl 6 ay 24/11/1995-23/5/1997 20 25 5825
5 yıl – 6 yıl 24/5/1996-23/5/1997 3 yıl 6 ay-5 yıl 24/5/1997-23/11/1998 20 25 5900
4 yıl – 5 yıl 24/5/1997-23/5/1998 2 yıl 8 ay 15 gün-3 yıl 6 ay 24/11/1998-8/9/1999 20 25 5975
3 yıl – 4 yıl 24/5/1998-23/5/1999 20 5975
2 yıl 8 ay 15 gün-3 yıl 24/5/1999-8/9/1999 20 5975

2.1.1.2.2. 1479 Sayılı Kanunun Geçici 10 Uncu Maddesinin İkinci Fıkrasına Göre Aylığa Hak Kazananlar” başlığının altına “2.1.1.2.2.1. 3/3/2023 (Hariç) Tarihinden Önce Talepte Bulunanlar” alt başlığı ifadesi, “1479 SK. Geçici 10/İkinci Fıkrasına Göre Aylığa Hak Kazanma Kademeli Geçiş Süreci” tablosunun altına “2.1.1.2.2.2. 3/3/2023 (Dahil) Tarihinden Sonra Talepte Bulunanlar” alt başlığı ile aşağıdaki açıklamalar eklenmiştir.

“8/9/1999 (dahil) tarihinden önce sigortalı olanların 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre yaşlılık aylığına hak kazanmaları için aranan ve 1/6/2002 tarihi itibarıyla kadınlarda 20 tam yıl, erkeklerde 25 tam yıl prim ödeme gün sayısı koşulunun tamamlanmasına kalan süreye göre kademelendirilen yaş koşulu, 7438 sayılı Kanunla 3/3/2023 tarihinden geçerli olmak üzere Kanuna eklenen geçici 95 inci madde ile kaldırıldığından, 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunan kadın sigortalılardan 20 tam yıl, erkek sigortalılardan 25 tam yıl koşulunu sağlayanlar yaşlılık aylığına hak kazanacaklardır.

Buna göre, 8/9/1999 (dahil) tarihinden önce sigortalı olan ve hak kazanma koşulu 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesine göre belirlenenlerden 1/6/2002 tarihi itibarıyla 3 tam yıldan az hizmeti bulunan ve yaş haddi kademelendirilmeyen sigortalılar da kadın ise 20 tam yıl, erkek ise 25 tam yıl koşulunu sağlamaları ve 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunmaları halinde herhangi bir yaş koşulu aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir.

Örnek: Sigortalılık başlangıç tarihi 8/6/1998 olan kadın sigortalının doğum tarihi 30/7/1980’dir. Sigortalının 8/6/1998-25/7/1998 tarihleri arasında 4/1-(a) kapsamında 47 gün; 1/7/2002- 31/1/2023 tarihleri arasında 4/1-(b) kapsamında 7410 gün olmak üzere toplam 7457 prim ödeme gün sayısı bulunmaktadır.

Bu sigortalının 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunması halinde yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları, ilk defa 8/9/1999 tarihinden önce sigortalı olması ve 2829 sayılı Kanun gereğince son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde en fazla 4/1-(b) kapsamında hizmeti bulunması nedeniyle 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi hükümlerine göre belirlenecek ve Kanunun geçici 95 inci maddesi gereğince 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında kademelendirilen yaş koşulu kaldırıldığından sigortalıya 20 tam yıl şartı ile aylık bağlanabilecektir.”

2) Dördüncü Kısım Onaltıncı Bölümünde yer alan; “1.5.1. 8/9/1999 (Dahil) Tarihinden Önce Sigortalı Olanlar” başlığının altında yer alan paragrafın sonuna aşağıdaki ifadeler eklenmiştir.

“Ancak 7438 sayılı Kanunla Kanuna eklenen geçici 95 inci maddenin yürürlüğe girdiği 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunan sigortalılar 2925 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi hükümlerinde yer alan yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Bu durumda 3/3/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunan sigortalılar tabloda belirtilen kademeli yaş dışında 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün koşulunu yerine getirdikleri zaman yaşlılık aylığından yararlanabilecektir.”

B. “5510 sayılı Kanunun Geçici 4 üncü Maddesi Kapsamındaki Sigortalıların Sigortalılık-Tahsis ve Ödeme İşlemleri” konulu” 29.6.2020 tarihli ve 2020/22 sayılı Genelgenin;

1) Birinci Kısım Üçüncü Bölümün sonuna “10.Borçlandırılan Sürelerin Değerlendirilmesi” alt başlığı ile aşağıdaki açıklamalar eklenmiştir.

“8/9/1999 tarihinden sonra sigortalılığı başlayan ve hakkında Kanun hükümleri uygulanan iştirakçilerin Kanunun mülga 15 inci maddesinin (e) bendi ve 5510 sayılı Kanunun geçici 43 üncü maddesi uyarınca borçlandırılan öğrenim süreleri ile 3201 sayılı Kanuna istinaden borçlanılan yurt dışı süreleri hariç emeklilik veya sigortalılık hakkı tanınmadan geçirilmiş ve çeşitli kanunlarda öngörülen kurallara istinaden sigortalıların talepleri üzerine borçlandırılan ve tahakkuk eden borç tutarını ödemeleri halinde toplam hizmet sürelerinde dikkate alınan borçlanma süreleri sigortalılık başlangıç tarihini değiştirmeyeceğinden haklarında Kanunun geçici 205 inci maddesinin uygulanması mümkün değildir.

Ancak, borçlanılan süreler ilk defa sigortalı olunan tarihten başlanılarak borçlanılan süre kadar geriye doğru yazılmak suretiyle kazançları ile birlikte SGK Tescil ve Hizmet Dökümü Programında görüntülenmekte olup bu durum halen hakkında bu kanun hükümleri uygulanan 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanların sigortalılık başlangıç tarihini değiştirmemektedir.

Örnek: 22/1/2001 tarihinde 5434 sayılı Kanuna tabi çalışmaya başlayan bir iştirakçinin 12/4/1996-12/10/1997 tarihleri arasında 1 yıl 6 ay olan askerlik süresini borçlanması halinde borçlanılan bu süre toplam hizmet süresine eklenecek olup sigortalılık başlangıç tarihini değiştirmeyecektir.

Ancak, borçlanılan bu süre SGK Tescil ve Hizmet Dökümü Programında ilk defa iştirakçi olduğu 22/1/2001 tarihinden borçlandığı (1 yıl 6 ay) süre kadar geriye doğru yazılarak görüntülenecektir.

Bu durum, ilgilinin emeklilik koşullarının belirlenmesinde Kanunun geçici 205 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektirmeyecektir”

2) İkinci Kısım, Birinci Bölümde yer alan;

– “1.1.1. 08/09/1999 (Dahil) Tarihinden Önce İştirakçi/Sigortalı Olanlar” alt başlığının altında yer alan açıklamaların sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“03/03/2023 tarih ve 32121 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 01/03/2023 tarih ve 7438 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 95 inci madde hükmü uyarınca söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği 03/03/2023 tarihinden sonra emekliye sevk edilecekler için 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesindeki emekli aylığına hak kazanma koşullarından biri olan emeklilik yaşı koşulu kaldırılmıştır. Böylece anılan madde kapsamında olanlardan, istekleri üzerine emekliye sevk edilen kadın iştirakçilerden 20, erkek iştirakçilerden 25 fiili hizmet yılını dolduranların; Kanunun mülga 39 uncu maddesinin (e) ve (f) fıkraları uyarınca re’sen emekliye sevk edilen kadın ve erkek iştirakçilerden 25 fiili hizmet yılını dolduranların emekli aylığından yararlanabilmeleri sağlanmıştır.”

– “1.1.1.1. İstekle Emeklilik” alt başlığından önce gelmek üzere “1.1.1.1. 03/03/2023 (Hariç) Tarihinden Önce Emekliye Sevk Edilenler” alt başlığı eklenmiştir.

– “1.1.1.1. İstekle Emeklilik” alt başlığının başlık numarası “1.1.1.1.1.” şeklinde, “1.1.1.2. Sicilen Re’sen Emeklilik” alt başlığının başlık numarası “1.1.1.1.2.” şeklinde, “1.1.1.2.1. Askeri Personelin Sicilen Re’sen Emekliliği” alt başlığının başlık numarası “1.1.1.1.2.1.” şeklinde, “1.1.1.2.2. Sivil İştirakçilerin Sicilen Re’sen Emekliliği” alt başlığının başlık numarası ise “1.1.1.1.2.2.” şeklinde

değiştirilmiştir

– Bu Genelge ile başlık numarası “1.1.1.1.2.2.” şeklinde değiştirilen “1.1.1.2.2. Sivil İştirakçilerin Sicilen Re’sen Emekliliği” alt başlığından sonra gelmek üzere “1.1.1.2. 03/03/2023 (Dahil) Tarihinden Sonra Emekliye Sevk Edilenler” alt başlığı ile aşağıdaki açıklamalar eklenmiştir.

“03/03/2023 tarihli ve 32121 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 01/03/2023 tarihli ve 7438 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 95 inci madde;

“Bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aylık bağlanması için talepte bulunanlardan 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi, 1479 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 2925 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi ve 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesi hükümlerine göre yaşlılık veya emekli aylığı bağlanacak olanlar, söz konusu hükümlerde yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık veya emekli aylığından yararlanırlar. Bu fıkra esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmaz ve geriye dönük hak talep edilemez.

Birinci fıkra kapsamında yaşlılık veya emekli aylığı talebinde bulunarak ilk defa yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlardan, yaşlılık veya emekli aylığı talebi nedeniyle işten ayrılış bildirgesi verilenlerin işten ayrılış tarihini takip eden 30 gün içerisinde en son çalışılan özel sektör işyerinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaya başlamaları halinde, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışılmaya başlandığı tarihten itibaren bu Kanunun geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sosyal güvenlik destek primi işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. Sosyal güvenlik destek primi işveren hissesi indiriminden yararlanılan sigortalının işten ayrılması halinde, söz konusu sigortalıdan dolayı bu indirimden tekrar yararlanılamaz. Bu fıkrada yer alan indirimden, bu Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan diğer şartlar sağlanmak kaydıyla yararlanılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından müştereken belirlenir.” hükmünü amirdir.

Yayımı tarihi olan 03/03/2023 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu hüküm ile ilk defa 08/09/1999 (dahil) tarihinden önce iştirakçi veya sigortalı olmaları nedeniyle emekli aylığına hak kazanma koşulları 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesine göre belirlenenlerin, tabi oldukları fiili hizmet süresi koşulu korunarak emeklilik yaş koşulu kaldırılmıştır.

Buna göre, 03/03/2023 (dahil) tarihinden sonra istekleri üzerine veya Kanunun mülga 39 uncu maddesinin (e) ve (f) fıkraları uyarınca re’sen emekliye sevk edilenlerin emekli aylığına hak kazanma koşulları aşağıda açıklanmıştır.

1.1.1.2.1. İstekleri Üzerine Emekliye Sevk Edilenler

08/09/1999 (dahil) tarihinden önce iştirakçi veya sigortalı olanlardan veyahut 09/09/1999 (dahil) tarihinden sonra iştirakçi veya sigortalı olmalarına rağmen iştirakçilik başlangıç tarihini geriye götürmeye imkan tanıyan aşağıda açıklanan ilgili mevzuat hükümlerine göre iştirakçilik başlangıç tarihi 08/09/1999 (dahil) öncesi olacak şekilde geriye götürülenlerden, 03/03/2023 tarihinde ve sonrasında istekle emeklilik talebinde bulunacak olanlar (görevde olan iştirakçiler bakımından emekliye sevk onayı sonrası görevi ile ilişiği bu tarihten sonra kesilenlerden) kadın ise 20, erkek ise 25 fiili hizmet yılını tamamlamaları halinde herhangi bir yaş koşulu aranmaksızın emekli aylığından yararlandırılacaktır.

Bu kapsamda, 08/09/1999 (dahil) tarihinden önce iştirakçi veya sigortalı olmalarına rağmen 23/05/2002 tarihi itibarıyla 3 yıldan az hizmeti bulunması nedeniyle Kanunun geçici 205 inci maddesinde emekli aylığına hak kazanacakları emeklilik yaş hadleri kademelendirilmeyen ve bu nedenle kadın ise 20, erkek ise 25 fiili hizmet yılı koşuluna tabi olmalarına rağmen emeklilik yaşı bakımından kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını tamamlama koşuluna tabi olan iştirakçiler de kadın ise 20, erkek ise 25 fiili hizmet yılını tamamlamaları ve 03/03/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunmaları halinde herhangi bir yaş koşulu aranmaksızın emekli aylığından yararlandırılacaktır.

Örnek 1: 22/06/1978 doğumlu ve 23/05/2002 tarihi itibarıyla 6 yıl hizmeti bulunması nedeniyle 56 yaşa tabi bir erkek iştirakçi, toplam 26 yıl fiili hizmeti bulunmakta iken 30/12/2022 tarihinde istifa ederek görevinden ayrılmıştır. Açıkta iken Kurumumuz kayıtlarına 05/03/2023 tarihinde geçen 04/03/2023 tarihli dilekçesi ile emeklilik talebinde bulunan iştirakçiye 01/04/2023 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanacaktır.

Örnek 2: 23/05/2002 tarihi itibarıyla 2 yıl 11 ay hizmeti bulunan bir kadın iştirakçi, toplam 22 yıl fiili hizmeti bulunmakta iken 01/03/2023 tarihli dilekçesine istinaden kurumunca 16/03/2023 tarihi itibarıyla ilişiği kesilerek istekle emekliye sevk edilmiştir. 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesi kapsamında bulunan ve en az 20 fiili hizmet yılını tamamlayan iştirakçiye 15/04/2023 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanacaktır.

Diğer taraftan, 3201 sayılı Kanuna göre sigortalılık veya iştirakçilik başlangıcını geriye götüren borçlanma süreleri ile 5434 sayılı Kanunun mülga 15 inci maddesinin (e) bendi ve 5510 sayılı Kanunun geçici 43 üncü maddesi kapsamında borçlandırılan öğrenim sürelerinin başlangıcı, geçici 205 inci maddenin uygulanması bakımından iştirakçilik başlangıcı olarak kabul edildiğinden, 09/09/1999 (dahil) tarihinden sonra ilk defa sigortalı veya iştirakçi olanlardan, bu kapsamda yapmış oldukları borçlanmalar ile iştirakçilik başlangıcı 08/09/1999 (dahil) tarihinden öncesine götürülenler hakkında da 5510 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan geçici 95 inci maddesi hükümlerine göre işlem yapılacaktır.

Söz konusu istisna durumlar haricinde, gerek 5434 sayılı Kanun gerekse diğer sosyal güvenlik kanunları (sigortalılık statüleri) kapsamında yapılan ve sigortalılık veya iştirakçilik başlangıç tarihinden önceki döneme ait borçlanma süreleri (askerlik ve doğum borçlanması gibi), iştirakçilik başlangıcını geriye götürmediğinden, 09/09/1999 (dahil) tarihinden sonra sigortalı veya iştirakçi olanların bu kapsamda yapmış oldukları borçlanma süreleri iştirakçilik başlangıcını geriye götürmeyecek (ilgililerin 4/1-(a) veya 4/1-(b) bendi kapsamında yaptıkları ve bu statülere göre aylık bağlanması halinde sigortalılık başlangıcını geriye götürecek borçlanma süreleri dahil) ve bu kişiler hakkında 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesi ve 5510 sayılı Kanunun geçici 95 inci maddesi hükümleri uygulanmayacaktır.

Örnek 3: 25/12/1999 tarihinde 4/1-(a) bendi kapsamında çalışmaya başlayan ve sigortalılık başlangıç tarihinden önceki 1 yıl 6 ay askerlik süresini 4/1-(a) bendi kapsamında borçlanan bir erkek iştirakçi 22/06/2001 tarihinde 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olmuştur. İlk defa 09/09/1999 (dahil) tarihinden sonra sigortalı olan ve yapmış olduğu askerlik borçlanması 5434 sayılı kanun hükümlerine göre sigortalılık/iştirakçilik başlangıç tarihini geriye götürmeyen ilgilinin emekli aylığına hak kazanma koşulları Kanunun mülga 39 uncu maddesine göre belirlenecek olup, bu kişi hakkında Kanunun geçici 205 inci maddesi ve 5510 sayılı Kanunun geçici 95 inci maddesi hükümleri uygulanmayacaktır.

Öte yandan, 08/09/1999 (dahil) tarihinden önce diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başladıktan sonra ilk defa 2008 yılı Ekim ayı başından sonra 5510 sayılı Kanunun 4/1-(c) bendi kapsamında sigortalı olup, mülga 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca söz konusu bent kapsamında aylık bağlanacak olanlar hakkında da 5510 sayılı Kanunun geçici 95 inci maddesi hükümleri uygulanacaktır. Bunlardan kadın ise 20 fiili hizmet yılını (7200 gün), erkek ise 25 fiili hizmet yılını (9000 gün) tamamlayarak 03/03/2023 (dahil) tarihinden sonra talepte bulunmaları üzerine emekliye sevk edilenlere de, herhangi bir yaş koşulu aranmaksızın, Kurumumuz 06/11/2018 tarihli ve 2018/38 sayılı “Emeklilik İşlemleri” başlıklı Genelgesinin “Aylık Hesaplama Sistemi” başlıklı Üçüncü Kısmındaki “2.3. 2008/Ekim ay başından itibaren ilk defa 4/1-(c) kapsamında sigortalı olanlar” alt başlığında yapılan açıklamalar çerçevesinde 5510 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi hükümlerine göre hesaplanacak yaşlılık aylığı bağlanacaktır.

1.1.1.2.2. Sicilen Re’sen Emekliye Sevk Edilenler

Kanunun mülga 39 uncu maddesinin;

– (e) fıkrası uyarınca, subay ve askeri memurlarla, gedikli subay ve gedikli erbaşların ahlak noktasından hüküm ile veya yetersizlik ya da disiplin sebeplerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askeri mahkemelerce verilecek kararlar üzerine,

– (f) fıkrası uyarınca, (e) fıkrasında belirtilen askeri personel dışındaki sivil iştirakçilerden ahlak ve yetersizlik sebeplerinden dolayı,

kurumlarınca 03/03/2023 (dahil) tarihinden sonra re’sen emekliye sevk edilen kadın ve erkek iştirakçilerden en az 25 yıl hizmet süresi bulunanlar, herhangi bir yaş koşulu aranmaksızın emekli aylığından yararlandırılacaktır.

Bu şekilde görevlerinden ayrılmış ve toplam hizmet süreleri 25 yıldan az olanlar hakkında toptan ödeme işlemleri yapılacaktır.”

Bilgi edinilmesini ve gereğince işlem yapılmasını rica ederim.

Kürşad ARAT

Kurum Başkan V.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: E-98547999-010.99-67337070

Konu: 5510 Sayılı Kanunun Ek 23’üncü Maddesi Kapsamında Yapılacak İşlemler

Tarih: 14.03.2023

GENEL YAZI

Bilindiği üzere, 5510 sayılı Kanunun geçici 59 ve 66’ncı maddelerinde, 10.6.2003 (dâhil) tarihi ile 13.5.2014 tarihi arasında kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının hak sahiplerine gelir/aylık bağlanması ve yakınlarının kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi unvanlı kadrolarında istihdam edilmelerine ilişkin hususlar ayrıntılı düzenlenmiştir.

Diğer taraftan, Kanunun geçici 59 ve 66’ncı maddeleri 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır.

Aynı Kanun ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 23’üncü madde ile tarih sınırlaması olmaksızın kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalıların hak sahiplerine gelir/aylık bağlanmasına imkan sağlanmış, bu madde kapsamında aylık bağlanmasına ilişkin yapılacak işlemler ise 6.12.2022 tarihli ve 2022/25 sayılı Genelge ile talimatlandırılmıştır.

Öte yandan, Kanunun ek 23’üncü maddesinin beşinci fıkrasında; birinci fıkrada belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının eş ve çocuklarından birisinin, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişinin, ilgili mevzuatta aranan şartlara tabi olmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarında istihdam edileceği, istihdam edilecek kişilerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca atama teklifinin yapılacağı, işçi kadrosu bulunmaması halinde atama teklifi yapılması ile birlikte ilgili kurum ve kuruluşta sürekli işçi kadrosu ihdas edilmiş ve bu kadroların boşalması halinde iptal edilmiş sayılacağı, bu fıkraya göre istihdam hakkından yararlanacak kişilerin tespitinin, bu kişilerde aranacak şartlar ve istihdama ilişkin diğer hususlar ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken tespit edileceği öngörülmüştür.

Yapılan düzenleme doğrultusunda hazırlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Ek 23. Maddesi Kapsamında Yer Alan Hak Sahiplerinin Atanmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ise 03.03.2023 tarih ve 32121 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Buna göre, söz konusu usul esaslar çerçevesinde;

1- Başvurular; istihdam talep formu (Ek-1) doldurulmak suretiyle istihdam hakkından yararlanmak isteyenlerin iş kazasının meydana geldiği ildeki sosyal güvenlik il müdürlüğüne yapılacaktır.

2- İş kazasının meydana geldiği illerde valinin görevlendirdiği vali yardımcısı başkanlığında; çalışma ve iş kurumu il müdürü, sosyal güvenlik il müdürü ile defterdar veya bunların yardımcılarından oluşan istihdam hak sahipliği tespit komisyonu kurulacaktır.

3- Sosyal güvenlik il müdürlüğü, başvurunun Kanun kapsamında olup olmadığını durum belgesini (Ek-2) düzenleyerek belirleyecektir.

4- Belgelerin düzenlenmesi için gerekli her türlü bilgi ve evrak, sosyal güvenlik il müdürlüğü tarafından başvuru sahiplerinden veya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından temin edilecektir.

5- Sosyal güvenlik il müdürlüğünce ölen sigortalının Kanun kapsamında olup olmadığına dair bilgi ve belgeye ihtiyaç duyulması halinde sigortalının dosya muhteviyatı; hak sahiplerine ölüm geliri bağlananlar için dosyasının bulunduğu Genel Müdürlüğümüz Arşiv Daire Başkanlığı veya sosyal güvenlik il müdürlüğünden/sosyal güvenlik merkezinden temin edilebilecektir.

6- Sosyal güvenlik il müdürlüğü durum belgesi ile hak sahipliğine ilişkin diğer gerekli bilgi ve belgeleri istihdam hak sahipliği tespit komisyonuna iletecek, söz konusu komisyonca yapılan inceleme sonucu düzenlenen belgelerde eksiklik veya mevzuata aykırılık bulunması halinde, eksikliklerin giderilmesi için belgeler gerekçeli olarak sosyal güvenlik il müdürlüğüne iade edilecektir.

7- Komisyon tarafından istihdam hakkı sahibi olduğu tespit edilenler, istihdam hak sahipliği belgesi (Ek-3) düzenlenerek liste halinde her ayın son günü mail ortamında This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. e-posta adresine gönderilecektir.

8- Hak sahipleri arasında ihtilafın ortaya çıkması durumunda, istihdam hakkının kim tarafından kullanılacağına istihdam hak sahipliği tespit komisyonu tarafından karar verilecektir.

9- Başvuruya esas konunun Kanun kapsamına girmediğinin veya girse bile başvuru sahibinin istihdam hakkı sahibi olmadığının tespiti halinde, sosyal güvenlik il müdürlüğü tarafından ilgililere gerekçeleri ile birlikte yazılı olarak bilgi verilecektir.

10- Sosyal güvenlik il müdürlüğü tarafından istihdam hak sahipliğine ilişkin temin edilen her türlü belge, başvuru sahiplerine gönderilen kabul veya red yazıları ile komisyon kararları muhafaza edilmek üzere Genel Müdürlüğümüz Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığına gönderilecektir.

11- İstihdam hak sahipliği kesinleşen kişilere ilişkin liste Genel Müdürlüğümüz Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı tarafından (Ek-4) form doldurulmak suretiyle ve elektronik ortamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına intikal ettirilecektir.

12- 7421 sayılı Kanunla mülga edilen 5510 sayılı Kanunun geçici 66’ncı maddesine göre istihdam edilecekler hakkında komisyon karar tarihleri esas alınarak 5510 sayılı Kanunun ek 23’üncü maddesinin yürürlük tarihine kadar (26/11/2022) 21.5.2018 tarih ve 30427 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kömür ve Linyit Madenlerinin Yer Altı İşlerinde Meydana Gelen İş Kazası Sonucunda Hayatını Kaybeden Sigortalıların Yakınlarının Kamuda Sürekli İşçi Kadrolarına Atanmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” uygulanacaktır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun ek 23’üncü maddesinin birinci fıkrasında;

“Kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının; genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borçları terkin edilir ve ölüm tarihinde sigortalıya ilişkin şartlar aranmaksızın hak sahiplerine aylık bağlanır. Bu şekilde bağlanan aylıklara ilişkin primlerin eksik olan kısmı Hazine ve Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir.” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, 6.12.2022 tarihli ve 2022/25 sayılı Genelge ile 2018/38 sayılı Genelgenin İkinci Kısım Dördüncü Bölümünün “3. Kanunun Geçici Maddelerine Göre Ölüm Aylığına Hak Kazanma Koşulları” başlığı altına eklenen “3.3. Kanunun Ek 23’üncü Maddesi Gereği Ölüm Gelir/Aylığına Hak Kazanma Koşulları” alt başlığında örneklerle yapılan açıklamalar dikkate alınarak bu kapsamda bağlanan aylıklara ilişkin eksik prim tutarı olduğu anlaşılanların aylık bağlama işlemleri sonuçlandıktan sonra Genel Müdürlüğümüz Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığına bildirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

İsmail ERTÜZÜN

Genel Müdür

EKİ

Ek: 1- 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Ek 23. Maddesi Kapsamında Yer Alan Hak Sahiplerinin Atanmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (3 Sayfa)

2- Yönetmelik Usul Esas Ekleri (6 Sayfa)

16 Mart 2023 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32134

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

ÖZET:

16.03.2023 tarih ve 32134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile;

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden Gelir İdaresi Başkanlığınca İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği çıkarılmış ve inşaat demirinin izlenmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.

İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS) ile inşaat demirinin üretimiyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması, üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi amaçlanmıştır.

Sistem kapsamında üretilen veriler Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı ile paylaşılacaktır. (GİB)

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında inşaat sektöründeki belirli girdilerin (inşaat demiri, çimento, hazır beton ve benzeri) takibi ve elde edilen verilerin analiz edilmesi, vergi güvenliği yanında deprem kuşağında yer alan ülkemizde yapı güvenliğinin sağlanmasına katkı sunması bakımından da önem taşımaktadır.

(2) Bu çerçevede, öncelikli olarak inşaatta kullanılacak demirlerin üretim veya ithalatından 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil teslimine kadar tüm aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere takip edilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

Yasal düzenlemeler

MADDE 2- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Maliye Bakanlığı;

6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde, mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (5 inci maddesinin beşinci fıkrası hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi, yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye,

Yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

(2) 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kamu kurum ve kuruluşlarınca usul ve esasları belirlenmek suretiyle kullanılma mecburiyeti getirilen özel etiket ve işaretlerle takip edilmesi öngörülen ürünler için bu kurum ve kuruluşların talebi üzerine izleme sistemlerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili işleri yapmak veya yaptırmak Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3- (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Darphane: Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünü,

b) Gizli güvenlik unsuru: Taklit edilemez, çıplak gözle görünmez ve üzerlerine algoritma işlenmesini sağlayarak izlenebilirlik, takip ve sorgulama özelliklerini taşıyan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

c) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret: Her bir inşaat demirinin ve her bir demir bağının üzerine takılacak veya uygulanacak olan, taklit edilemez nitelikteki açık güvenlik unsurları kullanıcılar tarafından, gizli güvenlik unsurları özel uygulama ve/veya denetim cihazları ile tespit edilebilir özelliklere sahip olan ısıya, suya ve darbeye dayanıklı bandrol, pul, barkod, işaret, kod, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin bulunduğu kıymetli damga niteliğindeki materyali,

ç) Güvenlik unsuru: Çıplak gözle görünmeyen (gizli) veya görünen (açık), taklit edilemez özellikleri ile özel etiket veya işaretin güvenliğini sağlayan fiziksel, kimyasal ve teknolojik unsurları,

d) İnşaat demiri: Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonunda 7214.20 grubunda tanımlanan yuvarlak çubuk ürünleri (GTİP pozisyonlarının değişmesi durumunda, bu sistem kapsamında değişim öncesi tanımlar esas alınır.),

e) İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS): Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce kurulan veya kurdurulan ve vergi güvenliğini sağlamak amacıyla, üretilen ve ithal edilen inşaat demirinin, özel etiket veya işaretle kimliklendirilmesi ve ithalat ile üretimden 4708 sayılı Kanunda yer alan yapı müteahhidi dâhil tüm teslim aşamaları ile laboratuvar test süreçleri de dâhil olmak üzere uygulamalarla izlenmesine, ilgili bilgi sistemlerine veri aktarılmasına ve denetim cihazları ile saha denetimine imkân sağlanmasına dayanan işlemler bütününü,

f) Sistem kılavuzu: İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulum işlemleri, kurulum süreci ile sistemin kurulumu ve işletimi sürecindekilerin sorumluluklarını ayrıntılı olarak açıklayan, asıl ve eklerden oluşan, Darphane tarafından onaylanmış ve resmi internet sitesinde açıklanmış belgeyi,

g) Sistem paydaşları: Sistem Kılavuzunda belirlenen paydaşlarını,

ğ) Sistem portalı: Sistem paydaşları tarafından sisteme bilgi girişi ve sistemden bilgi alınması amacıyla kullanılan bilgisayar ara yüzü ve diğer bileşenlerden oluşan uygulama altyapısını,

h) Uygulama: Veri girişi ve paylaşımı yapılabilen, üretilen ve/veya ithal edilen ürünlerin üretim ve ithali dâhil her aşamadaki teslim işlemleri ile inşaatta kullanıldığına ilişkin bilgiler güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretin okutulması suretiyle sisteme kayıt edilmesini sağlayan uygulamayı,

ı) Veri analizi: İlgili idarenin ihtiyaçlarına göre sistemden elde edilen verilerin simülasyonlarının yapılmasını, ürünlerin, üretim ve ithalattan sonra her bir teslim aşamasında, nihai kullanımı dâhil firma ve sektör bazlı alış, satış ve stok tutar ve miktarlarının karşılaştırılmasını ve gerekli denetim modüllerinin kurulmasını,

ifade eder.

İnşaat Demiri İzleme Sisteminin kurulumu ve işletilmesi

MADDE 4- (1) İnşaat sektöründe faaliyet gösteren mükellefler tarafından kullanılmak üzere inşaat demirinin üretimi veya ithalatından inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil geçen tüm aşamalarda takip edilmesine imkân verecek bir sistemin (İDİS) kurulması uygun bulunmuştur. Söz konusu sistem Darphane tarafından kurulacaktır.

(2) Sistem kapsamında;

a) İnşaat demiri üreten veya ithal eden mükellefler tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması,

b) Veri girişi/paylaşımı yapılabilen yazılım ve/veya el terminal benzeri cihazlar ve/veya mobil uygulamalar aracılığıyla üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi,

c) Darphane tarafından bu işlemlere ilişkin verilerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına aktarılması,

zorunluluğu getirilmiştir.

(3) Yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacaktır.

(4) İDİS kapsamında, Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler ve/veya güvenlikli işaretler kullanılacaktır.

(5) Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacaktır.

(6) Sistem paydaşları, Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacak kılavuzlarda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Darphane tarafından kurulacak donanım ve yazılım ara yüzleri ile kılavuzda belirlenen ilgili verileri Darphane ile paylaşacaklardır.

(7) Söz konusu yazılım ara yüzleri inşaat demirinin üretim ve ithalatından (her bir ara teslim aşaması dâhil) yapı müteahhidince işin bitirilmesine kadar tüm süreçte veri sürekliliğini sağlayacak şekilde hazırlanacaktır.

Sistemin devreye alınması ve işletilmesi

MADDE 5- (1) Sistem paydaşları sistem kılavuzunda tarif edilen yazılım ve donanımları Darphaneden tedarik etme ve sistemlerine entegre etmekle sorumludurlar. Gerekli yazılım, donanım, sarf ve benzeri sistem unsurlarına ait ücretlendirme Darphanenin www.darphane.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır.

(2) İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacaktır.

(3) İDİS’in işleyiş ve denetiminden Darphane sorumludur.

Üretici ve ithalatçı firmaların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerinin değerlendirilmesi ve etiketlerin teslimi

MADDE 6- (1) İDİS’e kayıtlı firmalar, bu sistem kapsamındaki güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret taleplerini, sistem portalı üzerinden Darphaneye bildireceklerdir.

(2) Üreticilere ve ithalatçılara teslim edilecek güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret bedelleri, taleplerin onaylanmasının ardından Darphanenin herhangi bir kamu bankası nezdinde açılmış bulunan hesabına yatırılarak veya İDİS üzerinden ödenecektir. Bedelin yatırılmasıyla birlikte üreticiler ve ithalatçıların güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret talepleri 15 gün içinde teslim edilecektir.

Cezai müeyyideler

MADDE 7- (1) Bu Tebliğle getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

Diğer hususlar

MADDE 8- (1) Güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecektir. Bedellere ilişkin (KDV hariç) birim fiyatlar, Darphane tarafından www.darphane.gov.tr internet adresinde açıklanacaktır.

(2) Belirlenen bedeller sistemin devreye girişinden sonraki yıllarda, Türkiye İstatistik Kurumunca bir önceki yıl için belirlenen yıllık Yİ-ÜFE oranında artırılacak ve bir yıl süresince uygulanacaktır. Yıllık fiyat artışı ait olduğu yılın 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

(3) Üreticiler ve ithalatçılar tarafından teslim alınan güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin çalınması veya yangın, deprem, su basması gibi çeşitli nedenlerle zayi olması halinde, Darphaneye olayın vuku bulduğu tarihi izleyen 10 gün içinde durumu ispatlayıcı resmî belgelerle birlikte yazılı olarak başvurulması gerekmektedir.

(4) Üreticiler ve ithalatçılar, güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretlerin kullanımı aşamasında oluşan fireleri, niteliği Darphane tarafından belirlenecek muhafaza kaplarında saklayacaklardır. Bu firelere ilişkin Darphane tarafından belirlenecek bilgiler ilgililer tarafından takip eden ayın onuncu gününe kadar sisteme girilecektir.

(5) Bu şekilde tespit edilerek muhafaza altına alınan fireler Darphanenin uygun göreceği zamanlarda ve Darphane tarafından belirlenecek komisyon tarafından tutanağa bağlanmak suretiyle tespit ve imha edilecektir.

(6) İDİS’e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işaretleri bir tutanak tanzim etmek suretiyle işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içerisinde Darphaneye teslim edeceklerdir.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerinin 1/1/2024 tarihinden önce İDİS’e geçmeleri zorunludur.

(2) Bu Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket ve/veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1/1/2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise 31/1/2024 tarihinden sonra bu stoklarını satışa konu edemez.

Yürürlük

MADDE 9- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Genel Kurul görüşmeleri sırasında son anda Kanuna eklenen geçici 1 inci madde ile aynı şartlar dâhilinde 2022 yılı da matrah artırımı kapsamına alındı. Düzenlemeye göre, 2022 takvim yılı gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının yüzde 25 oranından az olmamak üzere artırılması halinde matrah artırımından yararlanılabilecek

Değerli okurlar, “matrah/vergi artırımı” uygulaması, artırım yapılan yıllar ve vergiler bakımından vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmasını önleyen bir düzenlemedir.  

 12 Mart 2023 tarihinden yayımlanan Yapılandırma Kanununun Meclise sunulan teklifte, matrah/vergi artırımı konusu 5 inci maddede düzenlenmiş ve 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılları gelir ve kurumlar vergisi matrah artırımı kapsamına alınırken 2022 yılı kapsama alınmamıştı.

 Genel Kurul görüşmeleri sırasında son anda Kanuna eklenen geçici 1 inci madde ile aynı şartlar dâhilinde 2022 yılı da matrah artırımı kapsamına alındı. Düzenlemeye göre, 2022 takvim yılı gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının yüzde 25 oranından az olmamak üzere artırılması halinde matrah artırımından yararlanılabilecek.

 Bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle istisnai durumlar (işi bırakma, devir vs.) hariç henüz 2022 yılına ilişkin beyannameler verilmemiş olduğu için geçici maddede Hazineyi koruyacak birtakım şartlar öngörüldü.

 Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

 * 2022 takvim yılına yönelik matrah artırımında bulunulabilmesi için bu yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmiş olması gerekir.

 * Bu beyannamelerde beyan edilen gelir/kurumlar vergisi matrahları, 2021 takvim yılı için beyan edilen matrahın yüzde 122,93 oranında artırılması suretiyle bulunan tutar ile 2022 takvim yılı üçüncü geçici vergilendirme döneminde beyan edilen matrahın yüzde 40 oranında artırılması suretiyle bulunan tutarın yüksek olanından az olamaz. Dikkatinizden kaçmamıştır, getirilen şart matrah artırımına bu asgari tutarların esas alınması değil, artırımdan yararlanabilmek için gelir/kurumlar vergisi matrahlarının bu asgari tutarlardan az olmamasıdır.

 Örneğin bilanço esasına göre defter tutar bir tüccarın 2022 yılı matrahı 1 milyon TL ve 2022 yılı üçüncü dönem geçici vergi matrahı 2 milyon TL olsun. Bu tutarların maddede belirtilen şekilde artırılması sonucu bulunan tutarlar sırasıyla 2.229.300 TL ve 2.800.000 TL olarak hesaplanır. 2022 için matrah artırımından yararlanabilmek için 2022 yılı beyan edilen matrahın bu tutarlardan büyük olanı 2.800.000 TL’den az olmaması gerekir. Örneğin 2022 yılı matrahı 1 milyon TL olursa, 2.800.000 TL üzerinden artırım yapılarak matrah artırımından yararlanılamaz, çünkü 2022 yılı için beyan edilen matrah kanunda öngörülen asgari tutar olan 2.800.000 TL’den düşüktür. Bu mükellef ya 2022 için artırımdan yararlanamayacak, ya da bunu öngördüğü için yararlanabilmek maksadıyla 2022 yılı beyanını en az 2.800.000 TL olacak şekilde yükseltecektir.

 * Kanuna göre, yukarıdaki şekilde hesaplanan iki tutardan büyük olanından az olmamak beyan edilen 2022 yılı matrahının yüzde 25 oranında artırılması suretiyle bulunan artırım tutarı, Kanunun 5 inci maddesinde yer alan asgari tutarlardan düşük olamaz. Geçici maddede bu asgari tutarlar 2022 yılı için, işletme hesabı esasına göre defter tutanlar için 105 bin TL, bilanço esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek erbabı için 200 bin TL ve kurumlar vergisi mükellefleri için ise 500 bin TL olarak belirlenmiştir. Geçici maddede, bu maddede hüküm bulunmayan hallerde Kanunun 5 inci maddesi hükümlerinin uygulanacağı ve 2022 yılı artırımın da Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen şartlar dâhilinde yapılacağı belirtildiğinden, bu gelirler dışındaki gelir unsurları (ücret, eurobond faiz ve alım satım kazancı, kira, kâr payı vs.) için uygulanacak asgari tutarlar Kanunun 5 inci maddesine göre belirlenecektir.

Yoksa geçici maddede bu gelirler için asgari tutar belirlenmemiş olması, bunlar için matrah artırımında bulunulamayacağı veya bu gelirler için asgari tutar uygulanmayacağı şeklinde yorumlanamaz.

 Buna göre, geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşanlar için asgari tutar bilanço esası için geçerli 200.000 TL’nin 2/5’inden, geliri bunlar dışında kalan diğer gelir vergisi mükellefleri için ise işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için belirlenmiş tutardan (yani 105.000 TL’den) az olamaz. 

* Matrah artırımı için ödenecek vergi, artırım tutarının yüzde 20’sidir. Bu oran, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu vergi türlerinden tahakkuk eden vergiler ile ilgili beyannameler üzerinden tahakkuk eden damga vergisini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2'nci maddesi uyarınca kesinleşmiş alacaklar ve 3 üncü maddesi uyarınca kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar için yapılandırma hükümlerinden yararlanılmamış olması halinde yüzde 15 olarak uygulanır. İstisna, indirim ve mahsuplar nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken verginin bulunmaması hâlinde de bu oranda vergi hesaplanır.

 *Artırım nedeniyle ödenmesi gereken (%15 veya %20) vergiden yıl içinde kesinti yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilebilecek, ancak geçici maddedeki kısıtlama sebebiyle mahsuptan sonra kalan stopajlar iade edilmeyecektir.

 Örnek 1

 Gayrimenkul sermaye iradı için 2021 yılında 500 bin TL gelir vergisi matrahı beyan eden bir mükellef 2022 yılı için 1 milyon matrah beyan etmiştir. Bu mükellefin 2022 yılı beyanı, 2021 yılı matrahı yüzde 122,93 oranında artırılarak bulunan tutar 1.114.650 TL 'den düşük olduğundan 2022 yılı içi matrah artırımında bulunamaz. Tabii ki bu mükellef matrahı 500 bin TL olduğu halde, bunu 1.114.650 TL'den az olmamak üzere beyan etmiş olsaydı, matrah artırımında yararlanabilecekti. Ancak bu durumda da daha çok gelir vergisi ödeyecekti. Artırımdan sağlayacağı fayda ile bu şekilde fazladan ödeyeceği vergiyi karşılaştıran mükellef kendisi için en uygun kararı verecektir.

 Örnek 2

 2021 yılı için gelir vergi beyannamesi vermeyen bir mükellef 2022 yılında iki işverenden ücret geliri elde etmiş olup, birinci işverenden kümülatif matrahı 200 bin TL, ikinci işverenden ise 80 bin TL ücret almıştır. İkinci işverenden aldığı ücret gelirleri 70 bin TL’yi geçtiğinden bu mükellef her iki ücretini de beyan etmek zorundadır. Mükellef beyanı gereken ücret gelirleri toplamı (200.000+80.000=) 280 bin TL’yi gelir vergisi matrah olarak beyan etmiştir.

 Bu mükellef 2022 yılı için matrah artırımında bulunmayı düşünmektedir. Beyanına göre hesaplanan artırım tutarı (280.000 x %25=) 70.000 TL olup, bu tutar ücret gelirleri için geçerli 105.000 TL'lik asgari tutardan düşük olduğundan artırıma 105.000 TL esas alınacak ve mükellef (105.000 x %20=) 21.000 TL vergi ödeyerek matrah artırımından yararlanabilecektir.

 Örnek 3 

Serbest meslek erbabı bir mükellef 2021 yılı gelir vergisi matrahı olarak 900 bin TL, 2022 üçüncü dönem geçici vergi matrahı olarak 1 milyon 600 bin TL matrah beyan etmiştir.

 2021 gelir vergisi matrahının yüzde 129,93 oranında artırılmış tutarı 2.006.370 TL,

2022 üçüncü dönem geçici vergi matrahının yüzde 40 oranında artırılmış tutarı 2.240.000 TL olduğundan, bu tutarlardan büyük olanı 2.240.000 TL’yi yüzde 25 oranında artırarak bulduğu 560.000 TL, serbest meslek erbabı için belirlenen asgari artırım tutarı 200.000 TL’nin üzerinde olduğundan, 560.000 TL’yi esas alarak matrah artırımından yararlanabilecektir. Erdoğan Sağlam

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/2022-yili-gelir-vergisi-matrah-artirimi-nasil-yapilacak-tum-gelir-unsurlari-icin-artirimdan-yararlanilabilecek-midir,39179

Perşembe, 16 Mart 2023 09:58

Ek Vergi Anayasa’ya Aykırı Mı?

7440 sayılı Yapılandırma Kanunu, bir kısım mükelleflere ek vergi sürprizi yaptı. Genel kuruldaki görüşmeler sırasında verilen bir önerge ile kanuna eklenen ek verginin md. 10/27), henüz verilmemiş 2022 kurumlar vergisi beyannamesinde bazı istisnalardan yararlanacaklar ile bazı indirimleri yapacaklardan alınması öngörüldü. Kurum kazancının elverişli olması (yetersiz olması veya hiç olmaması vb. haller) halinde istisnalardan yararlanmamak veya indirimleri yapmamak suretiyle bu vergiden kaçınma yolu da açık kaldı.  

Bu söz konusu bazı istisnalar ile indirimlerin ayrıntılarına bu yazımda girmeyeceğim. Bu yazımda bu şekilde ihdas olunan ek vergiyi, Anayasa ilkeleri açısından değerlendirmek istiyorum. 

7440 sayılı Kanun’la ihdas olunan ek verginin hukuki anlamda mı yoksa ekonomik anlamda mı geçmişe etkili olduğu tartışılabilir. Geçmişte de bu şekilde ihdas olunmuş ekonomik denge vergisi, net aktif vergisi, ek gayrimenkul vergisi, ek motorlu taşıt vergisi (3986 sayılı Kanun), ek gelir, ek kurumlar vergisi, ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi (4481 sayılı Kanun) ek motorlu taşıtlar vergisi ve ek emlak vergisi (4837 sayılı Kanun) gibi vergiler mevcuttur. Anayasa Mahkemesi bu vergilere karşı açılmış davaları “kamu yararı”, “ülkenin içinde bulunduğu ekonomik güçlükler”, “haksız kazançların vergilendirilmesi”, “vergiden kaçınmanın önlenmesi” gibi gerekçelerle iptal cihetine gitmemiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi, bu vergileri bazı kararlarında geçmişe etkili vergi olarak değil, konu olarak önceki yılın değerleri üzerine devletin egemenlik gücüne dayanarak koymuş olduğu yeni vergiler olarak görmüş, hatta önceki yılın değerlerinin yeni vergilerin alındığı yılda beyan olunan değerler olduğuna da işaret etmiştir.  Ancak bu kararlar doktrinde eleştirilmiş olmakla birlikte ağırlıklı olarak kamu yararı, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik güçlükler gibi gerekçelerle geçmişe etkili vergileme yapılabileceği görüşü de savunulmaktadır. Bu yönü itibariyle mahkemelerde, getirilmiş olan ek verginin, “geçmişe etkili olarak vergi ihdas edildiği”, “geçmişe etkili vergi konulduğu”  iddiaları ile ileri sürülecek Anayasaya aykırılık iddialarının pek itibar görmeyeceğini düşünmekteyim. 

Ancak konuya genellik ve eşitlik ilkesinden yaklaşıldığında, aynı sonuca varmak pek mümkün görülmemektedir. Anayasa'nın "Vergi ödevi" başlıklı 73. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür" denilerek verginin "genel olması", "malî güce göre ve kamu giderlerini karşılamak üzere" alınması öngörülmüştür. Vergide genellik ilkesi, fark gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir, servet veya harcamalar üzerinden vergi ödemesini, kamu giderlerinin eşit konumdaki herkese dağıtılmasını amaçlar. Elbette ki Yasa Koyucu, farklı durumda olanları farklı değerlendirmek durumundadır. Zaten eşitlikte bunu da gerektirmektedir. Bu nedenle ek verginin gelir vergisi mükellefleri üzerinden değil de sadece kurumlar vergisi mükelleflerinden aranılması, yasa koyucunun takdirindedir. Nitekim üretim ve dağıtım alanında etkinlik gösteren işletmelerle bankalar, sigorta şirketleri ve özel finans kurumlarının ekonomik, malî ve hukukî yapılarındaki farklılık nedeniyle farklı oranlarda vergilendirilmeleri de eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.

Ancak, aynı vergiye tabi mükellefler arasında, afetin getirdiği ilave kamu giderleri yükünün, sadece vergi istisnasından yararlanan ve bazı bağışları yapanlar üzerinden karşılanmaya çalışılması eşitlik ve genellik ilkesine aykırıdır. Vergi yükü yüklenen istisnadan yararlananların veya bağışçıların seçiminin her hangi bir ölçüte göre belirlenmemiş olması, bence bu aykırılığı katmerleştirmektedir. Devletin istisnalar yolu ile teşvik ettiği veya koruyup kolladığı alan veya faaliyetlerin adeta cezalandırır gibi vergi kapsamına alınmasına karşılık, devletin teşvik/istisna tanımadığı alanlardaki kurumların ek verginin dışında bırakılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmakta, herkese eşitlik ilkesi içerisinde dağıtılması gereken kamu giderlerinin belli bir kesimin üzerine yıkılmasına yol açmıştır. Eşitliğin yanı sıra genellik ilkesi de bu ek vergi ile ihlal edilmiştir. 

İhdas olunan ek vergilerin konulduğu istisnalar da kendi içerisinde tutarlı değildir. Örneğin faaliyet gelirleri içerisinde belki fazla önem taşımayan sat-geri kiralama işlemlerinden sağlanan kazanç bulunan kurum bu istisna kazancından ek vergi ödemezken, faaliyetinin tamamı TUGS’a (2. Sicile) kayıtlı geminin işletilmesi olan kurum bütün kazancı üzerinden ek vergi ödeyecektir. Sat geri kirala faaliyetlerinden sağlanan kazançlar, finansman ihtiyacı dolayısıyla bu işlemi yapan kurumların finansal yapısını zayıflatmamak için vergi dışı bırakıldıysa, kurumların finansal yapılarını güçlendirmeyi amaçlayan taşınmaz satış kazancı istisnası ve nakdi sermaye artırımında faiz teşvikini içeren istisna niçin kapsama alınmıştır. Aynı tutarsızlık bağışlar için de geçerlidir. Örneğin Yeşilay’a bağış yapan kurum bu bağışı üzerinden ek vergi ödemezken Türk Silahlı Kuvvetleri Vakfı’na veya üniversitelere örneğin bir laboratuvar bağışlayan kişi bu bağışı üzerinden ek vergi ödeyecektir. Bu çelişkiler de ihdas olunan verginin amaca hizmette ölçüsüzlüğünü ortaya koymaktadır. 

Bundan önceki ek vergilere genellik ve eşitlik ilkeleri yönünden anayasaya aykırılık eleştirisi pek yapılmamıştı. Bu defa konu, farklı bir yönüyle gündeme gelmektedir.  

Bu nedenle ek verginin ihtirazi kayıt yolu ile dava konusu yapılarak Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla yazımın başlığını oluşturan “Ek Vergi Anayasaya Aykırı Mı?” sorusunun cevabının Anayasa Mahkemesi tarafından verilmesinin sağlanması bence gerekmektedir. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ek-vergi-anayasaya-aykiri-mi/686753

Gerçek kişiler yıl içinde elde ettikleri ve Gelir Vergisi Kanununa tabi kazançları üzerinden gelir vergisi öderler. Ticari, sınai, zirai ve mesleki kazançlarda istisnalar dışında yıllık beyanname ile bildirilir. Ücretler, menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında kesinti yoluyla yıl içinde vergileme yaygındır. Kesinti yoluyla vergi alındığı durumlarda kanunla belirlenmiş ölçünün altında kalan gelirlerin yıllık beyanname ile bildirilmesi veya verilen yıllık beyannameye dahil edilmesi ihtiyaridir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesinde yedi kazanç türü sayılmıştır. Yedinci kazanç türü olan sair kazanç ve iratlar değer artış kazançları ve arızi kazançlar olarak iki gruba ayrılmıştır. Bu gün yazımızda arızi kazançlar üzerinde duracağız. Arızi kazançların niteliği, istisnaları ve beyan durumu kısaca aşağıda açıklanmıştır.

Kapsamı ve niteliği

Gelir Vergisi Kanunu’nun 82’nci maddesinde sair kazanç ve iratlar içinde sayılan arızi kazançlar, devamlılık arz etmeyen faaliyetlerden elde edilen gelirleri ifade etmektedir. Vergiye tabi başlıca arızi kazançlar şunlardır:

  • Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan(aracılıktan) elde edilen kazançlar.
  • Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz başlanmamış olan böyle bir faaliyete hiç girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hasılat(hasılat, alınan para ve ayınlarla diğer suretlerle elde edilen para ile temsil edilebilen menfaatleri ifade eder.)
  • Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile peştamallıklar (kiracıya ait tesisat ve malların tahliye ve devri sırasında kiralayan veya yeni kiracıya devrinde doğan kazançlar dâhil). 
  • Arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılat.
  • Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar (zarar yazılan değersiz alacaklarla, karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dâhil). 
  • Dar mükellefiyete tabi olanların GVK 45 inci maddede yazılı işleri (Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işleri) arızi olarak yapmalarından elde ettikleri kazançlar.

Arızi kazançta safi tutarın tespiti 

Yukarıda açıklanan arızi kazançların safi miktarı aşağıdaki şekilde tespit edilir. 

  • Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassutta satış bedelinden maliyet bedeli ve satış dolayısıyla yapılan giderler indirilir.
  • Ticari, zirai bir işletme veya serbest meslek faaliyetinin durdurulması, bu faaliyetlere hiç başlanmaması, ihalelere katılmama; gayrimenkulün tahliyesi-kiracılık hakkının devri dolayısıyla elde edilen hasılattan ve arızi olarak serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen hasılattan belgelendirilmek kaydıyla yapılan giderler indirilir. 
  • Ayrıca, Gerçek usule tabi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar(zarar yazılan değersiz alacaklar ile karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil) için yapılan harcamalar, belgelendirmek suretiyle safi kazancın hesabında indirilir.
  • Öte yandan, dar mükellefiyete tabi olanların Gelir Vergisi Kanunu’nun 45.nci maddesinde yazılı, Türkiye ile yabancı memleketler arasında yapılan ulaştırma işlerinin arızi olarak yapılmasından elde ettikleri kazançların safi tutarının hesabında 45.nci madde hükmü uygulanır. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 23.ncü maddesinde yer alan kara, deniz ve hava taşımacılığı için ayrı ayrı belirlenen emsal nispetleri kazanç tespitinde esas alınır.

    Arızi kazançlarda istisna 

Yukarıda sayılan arızi kazançlarda, bir kısım faaliyetler istisna uygulamasından faydalanırken bir kısım ise istisnaya tabi olmayıp elde edilen kazanç tutarından tevsik edilmesi koşuluyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan tutar üzerinden vergilendirilmektedir.

Bir takvim yılında, yazımızın kapsamı ve niteliği bölümünde, ilk dört sırada belirtilen faaliyetlerden sağlanan kazançlar (henüz başlamamış olan ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 2022 yılı için 58 bin TL’lik (2023 yılı için istisna tutarı 129 bin TL), kısmı gelir vergisinden müstesnadır. 

Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar ile zarar yazılan değersiz alacaklar ve karşılık ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsili istisna uygulamasının dışındadır.

Dar mükellefiyete tabi olanların 45’inci maddede yazılı işleri arızi olarak yapmaları dolayısıyla elde ettikleri kazançlar (Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı memleketler arasında arızi olarak yaptıkları ulaştırma işlerinde elde ettikleri kazançlar, Kurumlar Vergisi’ne tabi yabancı ulaştırma kurumlarının kazançlarının tayinine ait esaslara göre tespit olunur. KVK madde 23) istisna uygulamasının dışındadır. 

İstisna tutarı, arızi kazançların toplam tutarına uygulanacak olup aşan kısmın beyan edilmesi gerekir. 

Arızi kazançların beyanı ve indirimler

İstisna haddini aşan veya istisnaya tabi olmayan arızi kazançlar 1-31 Mart 2023 tarihlerinde bildirime tabidir. Tam ve Dar mükellef olma durumuna göre beyanname verilir.

Yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlere ilişkin indirimler Gelir Vergisi Kanununun 89. uncu maddesi ile diğer Kanunlarda belirtilmiştir. Diğer kazanç ve iratlardan indirim konusu yapılabilecek indirimler de diğer gelir türleri ile aynıdır.

Arızi kazançlarda zarar mahsubu

Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilmektedir. Yapılan bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, beş yılı geçmemek kaydıyla müteakip yılların gelirinden indirilebilmektedir.

Ancak arızi kazançların da dahil olduğu diğer kazanç ve iratlardan doğan zararların, diğer gelir unsurlarından elde edilen kazanç ve iratlardan mahsubu ise mümkün bulunmamaktadır.

Yıllık beyan

Gelir Vergisi Kanununa göre diğer kazanç ve iratların beyanı, mükellefiyetin tam veya dar mükellef olmasına göre farklılık göstermektedir. 

Tam mükellefiyette 

2022 yılında elde edilen beyana tabi diğer kazanç ve iratların, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile 1–31 Mart 2023 tarihleri arasında beyan edilmesi gerekmektedir.

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi;

  • Hazır Beyan Sistemi aracılığıyla internet ortamında,
  • Bağlı bulunulan (ikametgâhın bulunduğu yer) vergi dairesine kâğıt ortamında, 
  • 3568 sayılı Kanun gereği elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensupları ile elektronik beyanname aracılık sözleşmesi imzalanarak e-Beyanname sisteminden, verilebilir.

Ayrıca bu mükelleflerin takvim yılı içinde;

  • Memleketi terk etmesi halinde memleketi terkten önceki 15 gün içinde,
  • Ölümü halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde vefat eden kişi namına varislerce, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyanda bulunulması gerekmektedir.

Dar mükellefiyette

Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve irat üzerinden vergilendirilirler. Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından diğer kazanç ve iratların Türkiye’de elde edilmesi için, bu kazanç ve iradı doğuran işin veya muamelenin Türkiye’de ifa edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

Dar mükellefiyette yıllık beyanname, Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa muhatabın Türkiye’de oturduğu yerin, muhatap yoksa iş yerinin, iş yeri birden fazla ise iş yerlerinden her hangi birinin bulunduğu yerin vergi dairesine kâğıt ortamında elden veya posta yoluyla verilebilir.

Meslek mensubu ile beyanname aracılık sözleşmesi yapmak suretiyle elektronik ortamda yıllık beyanname verilmesi de mümkündür.

Münferit beyanname

Dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alınmamış olanları münferit beyanname ile bildirilir. Beyannamenin verileceği vergi dairesi esas itibariyle kazanç ve iradın sağlandığı yer vergi dairesidir. Bazı hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca beyannamenin verileceği vergi dairesi belirlenir.

Elde edilen kazanç ve iratlardan serbest meslek faaliyetlerine ilişkin olanların beyannamelerinin ilgili faaliyetlerin sona erdiği, bu kazanç dışında kalan diğer kazançlarla ilgili beyannamelerin ise bu kazanç ve iratların elde dildiği tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine verilmesi gerekir.

Geliri telif ve patent haklarının satışından ibaret olan ve tamamı üzerinden tevkif yoluyla gelir vergisi ödenmiş olan dar mükelleflerin bu gelirlerini münferit beyanname ile bildirmeleri ihtiyaridir.

Daha ayrıntılı bilgiler için Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırlayıp internet sitesinde yayınladığı Rehberlerden yararlanılabilir.

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/2022-yilinda-elde-edilen-arizi-kazanclarin-vergi-ve-beyan-durumu/686747

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Yıllık İşletme Cetveli Gönderme Süresi Uzatıldı 2023 dönemi yıllık işletme cetveli gönderme süresi 6 Mayıs 2024…
  • 2024 Yılı Birinci Geçici Vergi Dönemi İçin Enflasyon Düzeltmesi Yapılmayacak Enflasyon düzeltmesi yapılmayacak 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi…
  • Vakıflarda Şubeler ve Şubelerin Muhasebe Uygulamaları Vakıflar Yönetmeliğinde şube, vakıf faaliyetlerinin yürütülebilmesi için yeni vakfa bağlı olarak…
Top