Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İş Kanunu 25/II-g maddesinde işçinin işverenden izin almaksızın kanunda belirtilen sürelerle devamsızlık yapması halinde işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı verir.

İşveren işçinin ilk devamsızlık yaptığı tarihten itibaren iş kanununda belirtilen 3 devamsızlık durumundan birinin varlığı halinde haklı fesih yapabilir.

İşverenin işçiye ihtar yazısı göndermesi ve savunma talep ederek devamsızlığın haklı nedene dayanıp dayanmadığını sorması ve cevabi yazı için makul süre vermesi halinde fesih tarihi ne olmalıdır. Örneğin işçiye 2 iş günü süre verilmesi halinde haklı fesih hakkının doğduğu tarih mi? cevabi yazı için verilen süre sonunda mı fesih yapılmalı.

I. Durum: İşçinin 25/II-g maddesine göre devamsızlık sınırının aşıldığı tarih itibariyle yapılabilir. Örneğin işçinin ardı ardına 2 iş günü devamsızlık yapması durumunda 2. devamsızlık yapılan tarih itibariyle fesih yapılabilir.

II. Durum: işçiye verilen makul süre itibariyle fesih yapılabilir. Bu durumda işçinin işe gelmediği günler içinde devamsızlık tutanağı tutulmasının işveren yararına olacaktır.

III. Durum makul süre içinde işçinin cevabi yazı vermesi ve haklı bir sebebe dayanması halinde ise haklı nedenle fesih yapılmaz. İşçinin gelmediği günler için eksik gün bildirimi yapılabilir.

İşçiye gönderilecek ihtarda eğer iş akdinin cevabi yazı verilmemesi halinde .... tarihi itibariyle ..... nedenle feshedileceği bildirilmiş ise bu tarih itibariyle feshedilebilir.

Haklı nedenle fesih için dikkat edilmesi gereken bir konuda 6 iş günlük süredir. Burada işçinin devamsızlık yapmayı bırakıp işe başlaması halinde 6 iş günlük süre başlayacaktır.

Bir önemli konuda işçinin devamsızlık yaptığı günlerin bordroda gösterilmesi gerekir. İşçi için kaç gün devamsızlık tutanağı gösterildi ise bugünlerin bordroda eksik gün nedeni olarak gösterilmesi işveren yararına olacaktır.

MURAT DELİP

Uzmanı

Enflasyon Muhasebesi ile ilgili 2023 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Bilanço Dipnotlarında yazılacak örnek bilgileri İndirmek İçin Tıklayınız

Hazırlayan Ve Kaynak,

Linkedin Paylaşımından Alıntı Yapılmıştır.

Çalışan ve işveren ilişkisi iş akdinin feshine kadar devam eder, İşçi, iş görme borcundan dolayı işverenin yönetim hakkı kapsamında belirlemiş olduğu çalışma gün ve saatlerine riayet etmek durumundadır.

İşveren de yönetim hakkını sınırsız olarak kullanamaz. Yasa ile belirlenmiş olan sınırlar dahilinde kullanabilir.

⌛ İşçinin devamsızlığı;
- İşe gün boyunca hiç gelmeyerek
- Mesai saatlerinde işyerinden ayrılarak belli bir saat devamsızlık yapmak
- İşe geç kalmak veya erken çıkmak gibi olabilir.

İş Kanunu Madde 25'te işverenin haklı fesih yapabileceği durumlar belirtilmiştir. Bu durumlardan biri de kanunda belirtilen sürelerle işçinin devamsızlık yapmasıdır.

Kanun maddesinde;
"İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi." hükmü yer alır.

⚠ Görüldüğü üzere işçinin haklı nedenle feshi için, devamsızlığın;
- İşverenin onayı veya işveren vekilinin onayı olmamalı (izinsiz olmalı)
- Haklı bir sebebe dayanmamalı
- Ardı ardına 2 iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü veya bir ayda üç iş günü devamsızlığın söz konusu olması gerekir.

Bu şartların varlığı dışında devamsızlık nedeniyle haklı fesih hakkı kullanılamaz.

Peki işçinin saatlik devamsızlıkları toplanarak haklı fesih yapılabilir mi?

Yukarıdaki kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere işçi mazeretsiz işe hiç gelmemelidir. İşçinin işe geç gelmesi vb. saatlik devamsızlığı haklı fesih imkanı sağlamaz. Nitekim Yargıtay'ın bir kararında da bu duruma değinilmiştir.

"Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen işgünlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz. 22. Hukuk Dairesi 2017/17188 E. 2018/23817 K."

Sonuç olarak;
- Devamsızlık günleri İş Kanunu'nda belirtilen sürelerle olmalı
- İşçinin haklı bir nedeni bulunmamalı
- İşveren, işveren vekili, izin vermeye yetkili yönetim tarafından izin verilmeden yapılmalı
- Devamsızlığın saatlik olması halinde gün olarak dikkate alınmamalı
- Ve en önemlisi ve sık yapılan hatalardan biri devamsızlık yapılan günlerin bordroda gösterilmesi veya bu günler için prim gün bildirimi yapılması

Bir sonraki konumuz işçinin geç kaldığı saatlere karşılık 1 günlük ücreti kesilebilir mi?

MURAT DELİP

Uzmanı

4857 sayılı İş Kanunu’nun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlığını taşıyan 59. maddesine göre, “iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar”.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra anılan Kanunda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/3 hükmüne yer verilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücretinin Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı ileri sürülmüştür.

Ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinin gerekçesinde hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çalışanların “dönemsel edimler” niteliğindeki ücret alacaklarının aynı maddenin 1. bendi kapsamına girmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126. maddesinin 3. bendindeki hükmün ayrıca düzenlenmesine gerek görülmediği belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147.maddesinin 1.bendine göre, “Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler” beş yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık ücretli izin dönemsel edim niteliğinde olup, buna ait ücret hakkında da anılan hüküm uygulanmalıdır.         

12.10.2017 tarih ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesi ile 4857 Sayılı  İş Kanunu’na eklenen ek 3. maddede de yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu açıkça düzenlenmiştir.  Buna göre Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihi  ile 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 12.10.2017 tarihi arasındaki dönemde de yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi (5) yıldır.      

CEVAT NEVRUZ

ı

Linkedin Paylaşımınından Alıntı Yapılmıştır

Kaynak : Yargıtay 9HD. İlke Kararları

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Tebliğe göre; Bakanlığın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan “yüzde 8” ibarelerinin "yüzde 10”, “yüzde 18” ibarelerinin "yüzde 20” şeklinde değiştirilmesine karar verildi.  

Düzenlemeyle birlikte lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek.

Yüzde 10 oranında KDV 

Taslağa göre hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak.

Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek.

Karar yürürlüğe girdi

Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgâh gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak.

Karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 

27 Nisan 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı : 32529

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 51)

MADDE 1- 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/B-2.4.) bölümünde yer alan “(%8)” ibareleri “(%10)”, “(%18)” ibareleri “(%20)” şeklinde değiştirilmiş, aynı Tebliğin (III/B-2.4.1.) bölümünün birinci paragrafında yer alan “1/1/2008 tarihinden itibaren” ibaresi yürürlükten kaldırılmış ve aynı bölümün dördüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

“Bu işletmeler prensip olarak hizmet işletmesi mahiyetinde olduklarından buralarda imal edilen veya dışarıdan temin edilen gıda maddelerinin buralarda veya dışarıda tüketilmek üzere müşterilere satışında %10 (alkollü içeceklerde %20) oranında KDV hesaplanır.

Örnek 1: (K) Kahvecisi, kendi hazırladığı kahvelerin yanında (T) işletmesinden temin ettiği keklerin de satışını yapmaktadır. Self-servis olarak hizmet veren işletmeye gelen müşteri sipariş ettiği kahvenin yanında ıslak kek satın almış ve işletmeye ait alanda oturmak yerine siparişlerinin paketlenmesini istemiştir. Ayrıca 100 gr Türk kahvesi çektirmiştir. Kafeterya ruhsatına sahip olan (K)’nın yaptığı bu satışların tamamında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.

Örnek 2: (G) Lokantasında yemek yiyen müşteri (D), lokantadan ayrılırken 1 kg baklava satın almıştır. Lokanta, müşteriye vermiş olduğu yemek hizmeti ile baklava satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.

Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı mahiyettedir.

Örnek 3: (A) Pastanesi, telefonla verilen sipariş üzerine imalathanesinde 8 kişilik doğum günü pastası hazırlamıştır. Müşteri pastanın ev adresine gönderilmesi yerine iş çıkışı pastaneye gelerek pastayı alacağını bildirmiştir. İş çıkışında sipariş pastanın yanında 1 kg kuru pasta ve 2 şişe limonata satın almıştır. Pastane işletme ruhsatına sahip (A)’nın sipariş suretiyle hazırladığı pasta ve yanındaki gıda satışlarında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.

Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgâh gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları gıda maddeleri satışları da 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 24 üncü sırası kapsamındadır.

Örnek 4: Sahilde faaliyet gösteren (B) Büfe İşletmesi, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde büfesinin önüne yerleştirdiği masa ve taburelerde oturan müşterileri ile sahilde bulunan şezlonglarda denize girenlere tost, çay ve meşrubat satışı yapmaktadır. (B) Büfe İşletmesi, fiilen yiyecek ve içecek hizmetleri sunduğundan büfede hazırladığı tost ve çayın yanında dışarıdan hazır temin ettiği gıda maddelerinin satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.”

MADDE 2- Bu Tebliğ yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

6.2.2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden etkilenen yerlerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin, bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunları uygulaması bakımından 6.2.2023 tarihinden itibaren mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiş ve mücbir sebep halinin başladığı tarihten mücbir sebep halinin sona ereceği tarihe kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süresi ertelenmişti.

Halen mücbir sebep hali devam eden; Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için 30.4.2024 Salı günü sona erecek olan mücbir sebep halinin, son kez uzatılarak 31.8.2024 Cumartesi günü sona ermesi uygun bulunmuştur.

Buna göre, mücbir sebep süresince;

  • Gelir stopaj vergisi beyannameleri, sosyal güvenlik mevzuatı gereğince sigortalıların mücbir sebep dönemine ilişkin prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile bildirilmesinin zorunlu olması durumunda, bu beyannamelerin vergi kesintilerine (gelir stopaj vergisi) ilişkin kısmı, damga vergisi (beyannameli damga vergisi mükellefi) beyannameleri ile aylık ve üç aylık olarak verilen diğer beyanname ve bildirimlerin (Tablo-1),
  • KDV beyannameleri (üç aylık olarak verilenler dahil) ile Ba-Bs Bildirimlerinin (Tablo-2),
  • Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin (Tablo-3),

verilme ve ödeme süreleri aşağıda yer alan Tablolarda belirtilen sürelerin sonuna kadar,

  • Yukarıda belirtilen beyannameler ve bildirimler dışında kalan beyanname ve bildirimlerin verilme süresi 31.10.2024 tarihine kadar (bu tarih dahil), bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süresi 2.12.2024 tarihine kadar (bu tarih dahil),
  • Mücbir sebep halinin başladığı 6.2.2023 tarihinden önce tahakkuk etmiş olup vadesi bu tarihten sonraya rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizi ile mücbir sebep halinin başladığı tarihten önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizlerinin ödeme süresinin; her bir vade tarihi itibarıyla ayrı ayrı değerlendirilerek, normal vade tarihlerinden itibaren 1 yıllık sürenin sonuna kadar, 1 yıllık sürenin 30.9.2024 tarihinden sonrasına tekabül etmesi durumunda ise 30.9.2024 günü sonuna kadar,
  • 2023 yılı motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksiti ile 2024 yılı motorlu taşıtlar vergisinin birinci ve ikinci taksitlerinin ödeme süresi 2.12.2024 günü sonuna kadar

uzatılmıştır.

Diğer taraftan;

  • 2024 yılı birinci ve ikinci geçici vergi dönemlerine ilişkin geçici vergi beyannameleri verilmeyecektir.
  • 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa göre verilmesi gereken beyannameler ile bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek özel tüketim vergisi ve 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince işlem yapılmadan ödenmesi gereken harçlar mücbir sebep kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Ayrıca bu yerlerde bulunan vergi mükelleflerinin ödeme süreleri belirlenen vergi borçları, belirlenen ödeme sürelerini takip eden ay sonuna kadar, diğer amme borçları 31.10.2024 Perşembe günü sonuna kadar, mükelleflerin başvuru yapmaları ve gerekli şartları taşımaları kaydıyla faiz alınmaksızın 24 aya kadar taksitlendirilebilecektir.

Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslahiye ve Nurdağı ilçeleri dışında mükellefiyet kaydı olup, söz konusu yerlerdeki meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep kapsamında değerlendirilen (ilan edilen mücbir sebep halinin 31.7.2023 tarihi itibarıyla sona erdiği illerde mükellef olanlar dahil) mükellefler için de mücbir sebep hali 31.8.2024 Cumartesi günü sonu itibarıyla sona erecek ve mücbir sebep halinin başladığı 6.2.2023 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 31.8.2024 (bu tarih dahil) tarihine kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimler söz konusu Tablolarda belirtilen sürelerin sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler ise Tablolarda belirtilen sürelerin sonuna kadar ödenecektir.

Diğer taraftan, 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası gereğince; mücbir sebep halinin devamına karar verilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki vergi dairelerine borçlu olanlar; 7440 sayılı Kanun kapsamında başvurularını 30 Kasım 2024 tarihine (bu tarihin hafta sonu tatiline rastlaması nedeniyle 2 Aralık 2024 Pazartesi günü sonuna) kadar yapmaları ve ilk taksitlerini (peşin ödeme dahil) 31 Aralık 2024 tarihi Salı günü sonuna kadar, diğer taksitlerini de bu taksiti takip eden aylık dönemler halinde ödemeleri gerekmektedir.

Öte yandan, mücbir sebep halinin sona ermesini müteakip, depremden vergi ödevlerini yerine getiremeyecek şekilde etkilendiğini ve mücbir sebep halinin devam ettiğini belirterek bağlı bulundukları vergi dairelerine bireysel talepte bulunan mükelleflerin durumları da Gelir İdaresi Başkanlığınca ayrıca değerlendirilecektir.

Ayrıntılı bilgilere bağlı olunan vergi dairesinden ulaşılabilir.

Tablo-1 Gelir stopaj vergisi beyannameleri, sosyal güvenlik mevzuatı gereğince sigortalıların mücbir sebep dönemine ilişkin prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile bildirilmesinin zorunlu olması durumunda, bu beyannamelerin vergi kesintilerine (gelir stopaj vergisi) ilişkin kısmı, damga vergisi (beyannameli damga vergisi mükellefi) beyannameleri ile aylık ve üç aylık olarak verilen diğer beyanname ve bildirimler (Tablo-1 .pdf formatı için tıklayınız.)

AYLIK VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ

3 AYLIK VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ

BEYANNAMENİN VERİLECEĞİ

SON GÜN

ÖDEMENİN YAPILACAĞI

 SON GÜN

Ocak 2023

Ocak-Şubat-Mart 2023

31 Ekim 2024

2 Aralık 2024

Şubat 2023

Mart 2023

Nisan 2023

Nisan-Mayıs-Haziran 2023

31 Ekim 2024

Mayıs 2023

Haziran 2023

Temmuz 2023

Temmuz-Ağustos-Eylül 2023

31 Ekim 2024

31 Aralık 2024

Ağustos 2023

Eylül 2023

Ekim 2023

Ekim-Kasım-Aralık 2023

31 Ekim 2024

Kasım 2023

Aralık 2023

Ocak 2024

Ocak-Şubat-Mart 2024

31 Ekim 2024

31 Ocak 2025

Şubat 2024

Mart 2024

Nisan 2024

Nisan-Mayıs-Haziran 2024

31 Ekim 2024

Mayıs 2024

Haziran 2024

Temmuz 2024

31 Ekim 2024

28 Şubat 2025

Tablo-2 KDV beyannameleri (üç aylık olarak verilenler dahil) ile Ba-Bs Bildirimleri (Tablo-2.pdf formatı için tıklayınız.)

AYLIK VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ

3 AYLIK VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ

BEYANNAMENİN VERİLECEĞİ

SON GÜN

ÖDEMENİN YAPILACAĞI

SON GÜN

Ocak 2023

Ocak-Şubat-Mart 2023

30 Eylül 2024

30 Eylül 2024

Şubat 2023

Mart 2023

Nisan 2023

Nisan-Mayıs-Haziran 2023

30 Eylül 2024

Mayıs 2023

Haziran 2023

Temmuz 2023

Temmuz-Ağustos-Eylül 2023

30 Eylül 2024

31 Ekim 2024

Ağustos 2023

Eylül 2023

Ekim 2023

Ekim-Kasım-Aralık 2023

30 Eylül 2024

Kasım 2023

Aralık 2023

Ocak 2024

Ocak-Şubat-Mart 2024

30 Eylül 2024

2 Aralık 2024

Şubat 2024

Mart 2024

Nisan 2024

Nisan-Mayıs-Haziran 2024

30 Eylül 2024

Mayıs 2024

Haziran 2024

Temmuz 2024

30 Eylül 2024

31 Aralık 2024

Tablo-3 Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri (Tablo-3 .pdf formatı için tıklayınız.)

YILLIK VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ

BEYANNAMENİN VERİLECEĞİ SON GÜN

ÖDEMENİN YAPILACAĞI SON GÜN

2022 Yılı Gelir Vergisi

31 Ekim 2024

2 Aralık 2024

2022 Yılı Kurumlar Vergisi

31 Ekim 2024

2023 Yılı Gelir Vergisi

31 Ekim 2024

31 Aralık 2024

2023 Yılı Kurumlar Vergisi

31 Ekim 2024

Kaynak: GİB

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

 

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/167

Konusu: 30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2023 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ile 30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024/Mart dönemine ilişkin “Form Ba-Bs” bildirimlerinin verilme ve mezkûr tarihe kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme sürelerinin uzatılması.

Tarihi: 26/4/2024

Sayısı: VUK-167/ 2024-5

  1. Giriş:

Bakanlığımıza iletilen talepler nedeniyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 ve mükerrer 242 nci maddelerindeki yetkiye dayanılarak; 30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2023 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ile 30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024/Mart dönemine ilişkin “Form Ba-Bs” bildirimlerinin verilme ve mezkûr tarihe kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme sürelerinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

  1. Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme ve Ödeme Sürelerinin Uzatılması:

30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2023 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 6 Mayıs 2024 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.

  1. Bildirim Formlarının Verilme Süresinin Uzatılması:

30 Nisan 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024/Mart dönemine ilişkin "Form Ba" ve "Form Bs" bildirimlerinin verilme süresi 6 Mayıs 2024 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.

  1. Elektronik Defterlerin Oluşturulma ve İmzalanma Süresi ile Elektronik Defter Beratlarının Yüklenme Süresinin Uzatılması:

Elektronik defter uygulamasına dâhil olanlar tarafından 30 Nisan 2024 günü sonuna kadar oluşturulması ve imzalanması gereken e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma süresi ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme süresi 10 Mayıs 2024 Cuma günü sonuna kadar uzatılmıştır.

Duyurulur.

Bekir BAYRAKDAR                       

Gelir İdaresi Başkanı

Editörden, Bizimkiler 6 Mayısı çok irdelemeselerdi, 10 Mayısı zaten kendileri yapacaklardı. 6 Mayıs işimize yaramadı

I-Giriş:

        İşverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yasal süresi içinde verilmesi gereken belgelerin verilmemesi halinde, Kurum tarafından tahakkuk ettirilen İdari Para Cezaları ile ödenmeyen sigorta primleri, işsizlik sigorta primleri, eğitime katkı payı gibi Kurum alacaklarının tahakkuk ve tahsilat zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu bu yazımızın konusu olacaktır.      

II- İdari Para Cezalarında Zamanaşımı Süresi:

        İdari para cezaları 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar. İdari para cezasına konu fiil, ilgili kanunlar ile  verilen yükümlülük yerine getirilmediği zaman işlenmiş sayıldığından, gerek 506, gerek 5510 sayılı Kanunda öngörülen  yükümlülüklerin yerinegetirmeyenler, idari para cezasına konu fiili, yükümlülüklerini yerine getirmeleri gereken sürenin son günü itibarıyla işlemiş sayılmaktadır.

        İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk ettiğinden, idari para cezasına konu fiilin tahakkuk zamanaşımına girip girmediği husus, fiilin işlendiği tarihte geçerli olan Kanun hükümlerindeki zamanaşımı dikkate alınarak belirlenecektir. Buna göre;

a) 30.09.2008 Tarihinden Önce İşlenmiş Fiillerde İdari Para Cezalarında Zamanaşımı:

        30.09.2008 tarihinden önceki bir tarihte işlenmiş olan fiiller yönünden idari para cezasına konu fiillerin tahakkuk zamanaşımı sürelerinin olmuş olması nedeniyle, bu tarihten önce işlenmiş olan fiillerden dolayı idari para cezası uygulanamayacağından dolayı, bu döneme ait zamanaşımı süreleri ile ilgili tarihleri belirtmeye gerek yoktur.        

b) 01.10.2008 Tarihten Sonra İşlenen Fiillerde İdari Para Cezalarında Zamanaşımı: 

        5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Salık Sigortası Kanunu’nun 102. Maddesine göre, idari para cezaları 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar. 

        Buna göre, 5510 sayılı Kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak olan idari para cezalarının zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır. Fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işverene veya gerçek kişiye tebliğ edilmeyen idari para cezaları artık zamanaşımına uğramış sayılacak ve tahsili mümkün olamayacaktır. Ancak, fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde Kurum tarafından işverene yazılı bir tebligat ile borcu bildirir ve ödenmesi istenirse zamanaşımı süresi kesilmiş olur. 

III- Yasal Süresinde Ödenmeyen Sigorta Primlerinde Zamanaşımı Süresi:

        İşverenler tarafından yasal süresi içinde ödenmeyen sigorta primleri, işsizlik sigorta primleri, eğitime katkı payı gibi Kurum alacaklarının nasıl zamanaşımına gireceği ile ilgili düzenleme 5510 sayılı Kanunda detaylı bir şekilde yapılmıştır.                             

        5510 sayılı Kanunun 93. Maddesine göre, Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Kurumun prim ve diğer alacakları, mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren zamanaşımı 10 yıl olarak uygulanacaktır. Bu alacaklar için kanuna göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı, ödeme süresinin son gününü takip eden günden itibaren uygulanır.

IV- Zamanaşımını Kesen Durumlar:

        6183 sayılı Kanunda, zamanaşımının hangi hallerde kesileceği ve tekrar baştan başlayacağı belirtilmiştir. Buna göre;

  1. Ödemenin yapılması,
  2. Haciz uygulanması,
  3. Ödeme emrinin tebliği,
  4. Mal bildiriminde bulunulması,
  5. Yargı organlarınca bozma kararı verilmesi,
  6. Alacağın teminata bağlanması,
  7. Yargı organlarınca yürütmenin durdurulması kararı verilmesi,
  8. Borcun yapılandırılması,

Durumlarında zamanaşımı kesilir. Zamanaşımının kesildiği tarihi takip eden takvim yılı

başından itibaren yeniden 10 yıl olarak zamanaşımı süresi uygulanacaktır. 

V- Sonuç Olarak:     

        5510 sayılı Kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenler hakkında uygulanacak olan idari para cezalarının zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır.  Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, söz konusu bu 10 yıllık zamanaşımı süresini titizlikle takip etmekte ve Kurumun büyük hak kaybına uğramaması için, bu süre dolmadan gerekli yazışmaları yapmakta ve tüm yasal  tedbirleri, haklı olarak almaktadır. Zira, SGK’nın maddi hak kaybına uğraması, tüm emeklilerin ve sosyal yardım alan herkesin hak kaybına uğraması demektir.

        İşverenlerin gereksiz yere idari para cezalarını ödemek zorunda kalmamaları için, Sosyal Güvenlik Kurumuna 5510 sayılı Kanuna göre verilmesi gereken belgelerin yasal süresi içinde vermeleri ve diğer tüm yasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini ve bunun büyük önem arz ettiğini özellikle  belirtmek isterim. AHMET AĞAR

https://sgmd.org.tr/sgk-idari-para-cezalarinda-ve-sigorta-primlerinde-zamanasimi-suresi/188

IBAN kiralama ilanları hakkında Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, bir banka hesabının maddi menfaat karşılığında başka kişiler tarafından kullanılmasına izin vermenin suç teşkil ettiği belirtilerek, "Hesap sahibi, hesabının başkası tarafından kullanıldığını bankaya bildirmezse, 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası riskiyle karşı karşıya kalabilecektir." ifadeleri kullanıldı.

Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, dolandırıcıların, çeşitli platformlar üzerinden tüketicilere ulaşarak, "banka hesabının kiralanması ya da kullandırılması karşılığında yüksek kazanç" vaadiyle yasa dışı kanallardan edinilen paranın transferini bu hesaplar üzerinden gerçekleştirdiği aktarıldı.

Açıklamada, dolandırıcıların, hedef olarak belirledikleri kişilere çeşitli yöntem ve vaatlerle ulaşmaya çalıştığına işaret edilerek, araç ya da ikinci el ürün alım satım siteleri, sosyal medya platformları, yatırım tavsiyesi veren platformlar gibi sıkça kullanılan kanallar üzerinden tüketicilerin karşısına çıkan dolandırıcıların, öğrenci, ev hanımı gibi gelir kaynağı görece kısıtlı olan veya yaşlı, engelli gibi daha hassas tüketicileri hedef aldığı bildirildi.

Dolandırıcıların, vatandaşların bilgisizliğinden, hatalarından, zaaflarından ya da belli markalara olan güveninden faydalandığı belirtilen açıklamada, tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesi, dürüst, güvenilir markaların ve işletmelerin bu yolla itibar kaybına uğramaması, kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin güçlenmesi ve ülke kaynaklarının yasa dışı yollarla sınırların dışına transfer edilmesinin önüne geçilmesinin amaçlandığı aktarıldı.

Açıklamada, Bakanlık ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) iş birliğiyle 20-21 Nisan'da Sosyal Mühendislik Dolandırıcılığını Önleme Çalıştayı'nın gerçekleştirildiği anımsatılarak, "Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan'ın katılımlarıyla gerçekleştirilen çalıştaya, Bakanlığın ilgili birimleri, Yargıtay Başkanlığı, Adalet, Hazine ve Maliye, Aile ve Sosyal Hizmetler bakanlıkları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, TOBB, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, TBB, Bankalararası Kart Merkezi, Kredi Kayıt Bürosu, TCMB, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği, çok sayıda kamu ve özel banka temsilcisi ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılım sağlayarak görüş alışverişinde bulundu. Konuyla ilgili aksiyon almak için iş birliği yapma yönünde anlaşmaya varıldı." değerlendirmesinde bulunuldu.

Cazip tekliflere karşı tedbirli olunması uyarısı

Vatandaşların bu konuda dikkat etmesi gereken hususlar konusunda şu uyarılarda bulunuldu:

"Vatandaşlarımızın, bir ürüne veya kazanca dair arzu ve meraklarını uyandırmak suretiyle onları tuzağa düşürmek için sahte ya da kendilerine ait olmayan isim, adres, hesap bilgisi kullanan dolandırıcıların aramalarına, gönderdikleri e-posta, kısa mesaj gibi içeriklere, sosyal medya kanalları üzerinden aldıkları reklam ve mesajlara karşı daha temkinli olmaları gerekmektedir. Bu noktada özellikle kimlik, hesap bilgileri, kişiye özel şifre ya da parola gibi hassas bilgiler paylaşılırken dikkatli olunması, gönderilen her bağlantının tıklanmaması, elektronik cihazların virüslere karşı korunması, aldatıcı tekliflere, özellikle de normalin dışında cazip olanlara karşı tedbiri elden bırakmaması gerekmektedir. Son dönemde popüler bir dolandırıcılık yöntemi olarak kullanılan IBAN kiralama ilanları konusunda da benzer hassasiyetin gösterilmesi elzemdir. Bir banka hesabının maddi menfaat karşılığında başka kişiler tarafından kullanılmasına izin vermek, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu'na göre suç teşkil ediyor. Hesap sahibi, hesabının başkası tarafından kullanıldığını bankaya bildirmezse, 6 aydan bir yıla kadar hapis cezası riskiyle karşı karşıya kalabilecektir."

İncelemeler devam edecek

Açıklamada, hesapta gerçekleşen işlemlerle ilgili sorumluluğun doğrudan hesap sahibine ait olduğuna dikkat çekilerek, bu tür durumlarla karşılaşıldığında, ödeme dahil her türlü hesap işlemini gerçekleştirmeden önce kontrol ve teyit etmenin önemli olduğu bildirildi.

Tüketicilerin, ekonomik çıkarlarını, haklarını, satın aldıkları mal ve hizmetlerle ilgili güvenliğini ve sağlığını korumaya ilişkin faaliyetlerin Bakanlıkça hassasiyetle sürdürüldüğüne işaret edilen açıklamada, sosyal mühendislik dolandırıcılığından kaynaklanan mevcut ve potansiyel mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamalar hakkında inceleme ve değerlendirmelerin devam edeceği kaydedildi.

https://www.ekonomim.com/gundem/bakanliktan-iban-kiralama-uyarisi-6-aydan-1-yila-kadar-hapis-cezasi-haberi-739870

Geçici vergiye tabi olan mükellefler bu yıl Ocak, Mart ve Haziran bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ve doğacak olası vergiyi de 2024 yılında ödeyecekler. Diğer mükellefler ise 2025 yılında olası vergiye tabi olacaklar. Ancak mükelleflerin çok büyük bölümü geçici vergiye tabi. EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre Gelir İdaresi Başkanlığı erteleme yönünde bir hazırlık yaptı.

Parasal olmayan varlıkların değerini enflasyon oranında güncelleyerek şirket bilançolarını gerçekçi bir şekilde sunulması olarak tanımlanan enflasyon düzeltmesinde son tarih yaklaşırken şirketlerin kafası karışıklığı da sürüyor. İşletmeler geçici vergi uygulamasının en azından birinci dönemde ertelenmesini talep ediyor. EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre Maliye tarafı da bu yönde bir hazırlık yapmış durumda. Ancak ertelemenin olup olmayacağı kesin değil.

Birçok şirket enflasyon düzeltmesinin kendisi için vergisel etki doğuracağını, yani daha fazla vergi ödeyeceğinin farkına yeni vardığı için itirazlarını sesli olarak dile getirmeye başladılar.

Normal şartlarda enflasyon düzeltmesi yılda bir kez yapılıyor ve 2023 yılı bilançoları için yapılacak düzeltmenin vergisel bir sonucu olmayacak. Kapsamdaki şirketler 2024 yılı bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tuttuktan sonra ortaya çıkan vergiyi 2025 yılında ödeyecekler.

Ancak bu noktada yılda üç kez beyanname veren geçici vergiye tabi mükellefler 2024 yılındaki ilk beyanname döneminden itibaren eğer enflasyon düzeltmesi nedeniyle fazladan vergi doğmuşsa,  düzeltme vergisini ödemeye başlayacaklar.

Enflasyon düzeltmesi ağırlıklı olarak dış kaynak kullanan işletmelerde vergi yükünü artırırken, öz sermayesiyle iş yapanlarda ise vergi azaltıcı sonuç doğuracak.

Geçici vergiye kimler tabi?

Geçici vergiyi basit usulde vergilendirilenler hariç ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri ödüyorlar. Aslında bir anlamda mükelleflerin tamamına yakını geçici vergiye tabiler. TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama standardına göre yılda bir kez ve yıl sonunda düzeltme yapılması gerekiyor. Ancak Vergi Usul Kanuna göre yapılan enflasyon düzeltmesinde ise geçici vergi dönemleri itibarıyla düzeltme yapılması zorunlu.

Hangi mükellefler fazladan vergi ödeyecek?

Kapsama dahil olan mükellefler 31 Mart, 30 Haziran ve 30 Eylül’deki bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar. Vergi matrahlarını da düzeltme sonuçlarına göre hesaplayacaklar.

Bu işletmelerden finansmanı özkaynak yerine dış kaynaklardan sağlayanlar için yapılacak enflasyon düzeltmesi sonrasında, düzeltme öncesi döneme göre fazladan vergi tahakkuk edecek.

Tam tersi durumda yani finansman ihtiyacını özkaynaklardan karşılayan işletmeler ise enflasyon düzeltmesi sonrasında, düzeltme öncesi döneme göre daha az vergi ödeyecekler.

Geçici vergi mükellefleri ne istiyor?

Geçici vergi mükellefleri temel olarak, yılda bir kez beyanname vermek istiyorlar. Yani fazladan ortaya çıkacak vergiyi şimdiden ödemek istemiyorlar.

Bu konuda benzer bir görüş de Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç’tan geldi. Önceki gün ASO Meclis Toplantısında konuşan Başkan Ardıç, enflasyon düzeltmesinin 2024 yılı geçici vergi dönemlerinde de vergisiz uygulanmasını istedi.

1’nci dönemde erteleme beklentisi

Öte yandan EKONOMİ’ye bilgi veren kaynaklar, hem kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresinin ertelenmesi hem de geçici verginin ilk döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmaması yönünde bir çalışma olduğunu söylediler. Kaynaklar, kurumlar vergisi beyannameleri hazırlandıktan hemen sonra geçici vergi işlerinin başlayacağını belirterek, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın konuyla ilgili bir sirküler veya tebliğ ile erteleme işini kısa süre içinde duyurabileceğini aktardılar.

“Maliye’nin yetkisi var zorunluluğu kaldırabilir”

EKONOMİ’ye değerlendirmede bulunan TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, enflasyon düzeltmesi kanunu ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na kapsam belirleme yetkisi verildiğini hatırlatarak bu yetkinin kullanılıp geçici vergi dönemlerinde düzeltme yapma zorunluluğunun kaldırılması gerektiğini bildirdi. İçinde bulunduğumuz dönemde mevcut beyanname, bildirim ve diğer yükümlülükler dikkate alındığında bunların hazırlanmasının çok zor olacağını ifade eden Kartaloğlu, TÜRMOB olarak hesaplamaya yönelik sürdürülen yazılım çalışmalarının da tamamlanmadığını kaydetti. Kartaloğlu, geçici vergi dönemine ilişkin enflasyon düzeltme zorunluluğunun kaldırılmaması halinde en azından beyanname ekine bilanço eklenme zorunluluğunun kaldırılması gerektiğini vurguladı.

“6 ayda 1 yapılmalı”

Enflasyon muhasebesi ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, “3 ayda 1 defa enflasyon muhasebesi uygulanarak, geçici vergiler uygulanması konuşuluyordu. Mart ayı sonunda planlanan geçici vergi uygulamasının erteleneceği ile ilgili söylentiler var. Yakında açıklanacak. Ay sonuna yaklaştık, henüz tebliğ edilmedi. Yılda 4 defa enflasyon düzenlemesi yapmak, sadece sanayiciye değil herkese olumsuz etki yaratır. Mali müşavirlerin görüşleri de 6 ayda 1 enflasyon düzenlenmesi yapılması yönünde. Şu anda Haziran ayında yapılacak gibi görünüyor. Ertelenmesi bu işin doğrusu. Düzenlemenin 3 ayda 1 değil, 6 ayda 1 yapılması daha uygun. Sık yapılırsa enflasyonun gidişatına göre, bütün değerlerin yeni baştan güncellenmesi gerekecek” dedi.

https://www.ekonomim.com/gundem/enflasyon-duzeltmesinde-onemli-hamle-geliyor-haberi-739912

Page 1 of 1195

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • DEVAMSIZLIK NEDENİYLE FESİHTE, İŞÇİNİN İŞ AKDİ FESİH TARİHİ NE OLMALI? İş Kanunu 25/II-g maddesinde işçinin işverenden izin almaksızın kanunda belirtilen…
  • 2023 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Enflasyon Muhasebesi İle İlgili  Bilanço Dipnot Bilgileri Enflasyon Muhasebesi ile ilgili 2023 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Bilanço…
  • DEVAMSIZLIK SAATLERİNİN TOPLANMASI VE HAKLI FESİH Çalışan ve işveren ilişkisi iş akdinin feshine kadar devam eder,…
Top