Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Tasfiye  aşamasında olan veya iflas halinde olan kurumlara yapılacak tebliğlerin bunların ortaklarına veya idare meclisi üyelerine değil, tasfiye memurlarına yapılması gerekmektedir.  Ancak, tasfiye memurunun azledildiği durumlarda geçici tasfiye memuru, orda yok ise şirket ortaklarına tebliğ yapılabilir. Aynı şekilde, iflas halindeki tüzel kişilere yapılacak tebliğin iflas masasına yapılması gerekir.  İflas masası yerine ortaklara yapılacak tebliğ hukuken geçerli değildir. Gelir idaresinin 15.11.1995 tarihli bir yazısında  tasfiyeye giren  bir şirket için yapılacak  tebligatın   tasfiye memuruna yapılmasının gerektiği ifade edilmiştir.

Bu durumda,  söz konusu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, tasfiye halinde bulunan şirketlerin idareye tasfiye memurları görevi olduğundan tebliğin şirketi temsile yetkili tasfiye memuruna yapılması gerekmektedir.[1]

Bilindiği üzere, VUK’nun 93. ve müteakip maddelerinde tebliğ ile ilgili usul ve esaslar açıklanmıştır.[2]

Gelir İdaresine intikal eden konulardan, mükelleflerimiz olup, ilgili mahkemelerce iflasına karar verilen tüzel kişiliklerle ilgili yapılacak tarhiyatlarda, ihbarnamelerin kimin adına düzenleneceği   ve kime tebliğ edileceği hususunda tereddüte düşüldüğü gözlenmiş olup aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.   

İcra İflas Kanunun 184. maddesinde; “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer…”,

  1. maddesinde; “Borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür…,
  1. maddesinde de; “Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare, masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.”,

hükümleri yer almaktadır.

Söz konusu madde hükümlerine göre, iflas açıldığı zaman borçlunun haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar  masaya girer.  Bu nedenle, iflas masasına dahil mallar  üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi borçluya değil, iflas masasına aittir. Borçlunun iflas masasına giren mal ve haklar üzerindeki, masa mevcudunu azaltıcı mahiyetteki her türlü tasarrufu, alacaklılara (iflas masasına) karşı hukuken geçersizdir.  İflas masası ise mezkur mal ve haklar üzerindeki tasarruf yetkisini, ancak kanuni temsilcisi olan iflas idaresi vasıtası ile kullanabilmektedir.

Diğer taraftan, vergilendirme süreci tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil işlemlerinden oluşmaktadır. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari bir işlemdir. Beyannameye dayanan tarh dışındaki tarhiyatlar, vergi/ceza ihbarnamesi ile yapılmakta ve mükellefe tebliğ edilmektedir. Tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri, VUK’nun 93 ve müteakip maddelerindeki tebliğ ile ilgili usul ve esaslar dairesinde muhatabına tebliğ edilir. Verginin tahakkuk etmesi ve cezanın kesinleşmesi  ise vergi/ceza ihbarnamelerinin muhatabına tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük dava açma süresinin geçmesi veya dava açılmış olan hallerde, mahkemenin kısmen veya tamamen  tasdik kararı vermesi üzerine olmaktadır. Tarhiyata karşı uzlaşma talep  edilmesi halinde ise tarh edilen vergi ve kesilen cezanın, üzerinde uzlaşılan miktarı, uzlaşma tutanağının tebliğ ile tahakkuk etmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca ceza indirimi talebinde bulunulduğunda tarh edilen verginin aynen, cezaların  ise bu maddede yazılı miktarda ödenmesi kabul edildiğinden, vergi/ceza  ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük sürenin dolmasıyla vergi tahakkuk ettirilmektedir.

Yukarıda açıklanmış olduğu üzere, iflasına karar verilmiş olan mükellef kurum ile ilgili işlemlerin iflas idaresi vasıtasıyla  yapılması gerektiğinden, iflas masasının kanuni temsilcisi olan iflas idaresi, masanın idaresi ve tasfiyesi için gerekli bütün işlemlerde  (tarhiyata karşı dava açma, uzlaşma  veya ceza indirimi talebinde bulunma gibi  iflas eden şirketin vergisel yasal hakları kullanma, takip, akid muameleleri dahil) masayı temsil edecektir.

Usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olsa dahi, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 günlük süre dolmadan iflasın açılması halinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olan iflas idaresinin bu tebligattan haberi olmayacağından, iflas idaresi söz konusu tarhiyata karşı yasal haklarını kullanamayacaktır.

Bu nedenle, tüzel kişilik adına düzenlenen  ve tebliğ edilen  vergi ve ceza  ihbarnamesinin,  30 günlük süre dolmadan şirketin iflasına karar verilirse, vergi   ve ceza ihbarnamelerinin  yeniden bu defa iflas idaresine tebliğ edilmesi uygun görülmektedir.

Gelir idaresi,  uygulamada, vergi dairelerinin hatalı tebligat uygulamaları nedeniyle pek çok davaları yargı organlarında kaybetmektedirler.  Kaybedilen her dava hatalı tebligata dayalı olduğu için kaybedilen dosyanın temyiz edilmesi yerine yapılan hatalı işlemin düzeltilerek ilgililere yeniden tebliğ edilmesi daha anlamlı bir uygulama olmalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Iflasi_istenen_sirketlerde_vergi_tebligati_kime_yapilacak-15175.htm


[1] Maliye Bakanlığı’nın Ordu Valiliğine yolladığı 15.11.1995 gün ve 63521 sayılı yazıları.

[2] Gelir İdaresi, İzmir Vergi dairesi  Başkanlığı’nın 21.02.2008 gün ve 2008/4 sayılı tamimleri. 

Pazartesi, 13 Kasım 2017 12:10

Asgari Ücret Desteği Sona Eriyor

2016’da başlatılan her işçi için aylık 100 lira asgari ücret desteğinin 2018’de devam edip etmeyeceğine işaret Çalışma Bakanlığı bütçesinden geldi. Destek için 2018’deki yeni haklara yönelik ödenek konmadı

2016’da, asgari ücretin yüzde 30 artırılarak net bin 300 liraya çıkartılması üzerine, işverenin yükünü azaltmak amacıyla brüt 2 bin 550 TL ve altında ücret alan işçiler için aylık 100 lira destek sağlandı. 2017 yılı için de brüt 3 bin 300 lira ve altında ücret alan işçiler için 100 lira asgari ücret desteği verildi.

Gazete Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre asgari ücret desteği için 2016 yılında 9 milyar 475 milyon liralık ödenek ayrıldı. Ancak, destekten yararlanacak kişilerin tespiti ve desteğin ödeme süreci zaman aldığı için, 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere asgari ücret desteği ödemeleri 3 ay gecikmeli yapıldı. Bu nedenle 2016 yılında 7 milyar 27 milyon liralık ödeme gerçekleştirildi. 2017’de asgari ücret desteği için 8 milyar lira ödenek ayrıldı. İlk 8 ayda 6 milyar 565 milyon lira asgari ücret desteği ödendi. Bu yıl 9 milyarı aşması bekleniyor.

2.4 MİLYAR LİRA VAR

İşverenler, asgari ücret desteğinin devam edip etmeyeceğini merak ederken, sorunun cevabı 2018 bütçesinden çıktı. Çalışma Bakanlığı’nın bütçesine 2018 yılında asgari ücret desteği için sadece 2 milyar 445 milyon lira ödenek konuldu. Ancak bu ödeneğin, 2017 yılında hak kazanılan ve 2018’in ilk çeyreğinde geriye dönük yapılacak ödemeler için kullanılacağı belirtildi.

http://www.haberturk.com/calisma-bakanligi-butcesinden-asgari-ucret-destegine-son-sinyali-geldi-1710996-ekonomi

Pazartesi, 13 Kasım 2017 09:56

Sermayenin Azaltılması

Sermayenin azaltılması Türk Ticaret Kanunu’nun 473 ilâ 475. Maddelerinde hüküm altına alınmıştır.

Her maddelerin her biri sermayenin azaltılmasında yapılacak işlemleri sırası belirtmektedir.

Karar başlıklı 473. Maddeye göre;

Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar.

Genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ve hesap verme ilkelerine uygun olarak açıklanır.

Ayrıca yönetim kurulu bu hususları içeren bir raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış rapor tescil ve ilan edilir.

Sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilmez.

Genel kurulun kararına 421 inci maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uygulanır. (Esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır)

Kararda sermayenin azaltılmasının ne tarzda yapılacağı gösterilir.

Esas sermayenin azaltılması sebebiyle kayıtlara göre doğacak defter kârı sadece payların yok edilmesinde kullanılabilir.

Sermaye hiçbir suretle 332 nci madde ile belirlenen en az tutardan aşağı indirilemez.

Bu madde ile 474 ve 475 inci maddeler, kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış sermayenin azaltılmasına kıyas yoluyla uygulanır.

Alacaklılara çağrı başlıklı 474. Maddeye göre;

Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim kurulu, bu kararı şirketin internet sitesine koyduktan başka, 35 inci maddede anılan gazetede (Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi) ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, yedişer gün arayla, üç defa ilan eder.

İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde, alacaklarını bildirerek bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını isteyebileceklerini belirtir.

Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.

Sermaye, zararlar sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçilebilir.

Kararların yerine getirilmesi başlıklı 475. Maddeye göre;

Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya teminat altına alınmasından sonra azaltılabilir;

Aksi hâlde alacaklılar şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan edilmesinden itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının iptali davası açabilirler.

Teminatın yetersizliği hâlinde de yargı yolu açıktır.

Azaltma kararının uygulanabilmesi için, pay senetleri miktarının, değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde azaltılmasının gerekli olduğu hâllerde bu husus için yapılan ihtara rağmen geri verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.

Pay sahiplerinin, değiştirilmek üzere şirkete geri verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar gereğince değiştirmeye yetmezse, bu senetler iptal olunarak bunların karşılığında verilmesi gereken yeni senetler satılıp paylarına düşen miktar şirkette saklanır.

Yukarıdaki fıkralarla, 473 ve 474 üncü maddelerde yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas sermayenin azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış olması olgusu ticaret siciline tescil olunamaz. Ruknettin Kumkale /Dünya Gazetesi

2008 yılından önceki SSK sigortalılığı 4/a sigortalılığı, Bağ-Kur sigortalılığı da 4/b sigortalılığı olarak devam ediyor. Dolayısıyla sigortalılık çakışmaları da önemini korumayı sürdürüyor. Hatta bu konu özellikle emeklilik aşamalarında sigortalılar için aksaklık ve elbette büyük maddi kayıplar doğurmaya devam ediyor.  

6111 sayılı Kanunla Kanunun 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikle 01.03.2011 tarihinden itibaren sigortalıların 4/a (SSK) ve 4/b (Bağ-Kur) sigortalılık statülerinin aynı kişide çakışmalarında 4/a sigortalılığı kapsamındaki sigortalılıkları geçerli sayılıyor. 

Ancak bu üstün sayılacak SSK sigortalılığının kesinlikle ortağı oldukları şirketten bildirilmiş olmaması şart bulunuyor. 

İşte bu kuralın bilinmemesi yahut dikkate alınmaması halinde SSK/Bağ-Kur çakışmalarındaki SSK üstünlüğünü devreden çıkaracak nitelikteki bu kural nedeniyle sigortalılar önemli tutarda parasal zararlara uğruyor.

O nedenle de sigortalıların emekli olmadan önce, hatta 5-10 yıl önce durumlarını uzman bir sosyal güvenlik müşaviri nezaretinde bir çek etmelerinde kendileri için büyük yarar bulunuyor. 

Zaman zaman araç sahibi ya da sahiplerinin şoförlük yapması, zaman zaman da dışarıda şoförlerin istihdam edildiği öğrenci servislerinde bu durum özelikle önem arz ediyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği gereğince ilköğretim okulu bulunmayan ya da çeşitli nedenlerle eğitim-öğretime kapalı ilköğretim okullarındaki öğrencilerin ilköğretim okullarına günü birlik taşınarak kaliteli bir eğitim-öğretim görmelerini sağlamak amacıyla 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu gereğince ilçe milli eğitim müdürlüklerince yapılan taşıma ihalelerden iş alan yükleniciler hakkında;

- Çalıştırdıkları şoförlerin 4/a sigortalılığı kapsamında sigortalı sayılması,

- Araç sahibi olması nedeniyle 4/b (Bağ-Kur) sigortalılığı kapsamında sigortalılığı bulunan kişiyi aracı kiralamak suretiyle çalıştırmaları halinde, araç sahibi ile yüklenici arasındaki ilişkinin hizmet akdi olarak değerlendirilmemesi,

- Araç sahibi olmayan ancak 4/b sigortalılığı kapsamında başka faaliyetleri nedeniyle sigortalılığı bulunanları çalıştırmaları halinde bu kişilerin 4/a sigortalılığı kapsamında sigortalı sayılması,

- Başka bir firmadan araç kiralaması halinde aracı kullanan şoförlerin 4/a veya 4/b sigortalılığı kapsamında sigortalı olup olmadığına bakılmaksızın araç kiralama firmasındaki işten dolayı 4/a sigortalılığı kapsamında sigortalı sayılmaları,

- Araç kooperatifinden araç kiralamaları ve kooperatif üyelerinin araçlarda çalışmaları halinde bunların 4/a sigortalılığı kapsamında sigortalı sayılmaması,

Şoförlerin kooperatif üyeleri dışından olması halinde bu kişilerin araç kooperatifi işyerinden dolayı 4/a sigortalılığı kapsamında sigortalı sayılmaları,

Gerekiyor.

Bir Soru Bir Cevap

Okurum Hülya Hanım “Sigortalılığa 2001 yılında işe başlayan eşinin trafik kazasında vefat ettiğini, eş olarak kendisine 320 TL dul aylığı, iki çocuklarına da 160’ar TL bağlandığını, oysa bir yakınlarının 1100 TL dul aylığı aldığını belirterek soruyor: “Sizce bize bağlanan bu aylık rakamları az değil mi?

2000 yılı itibariyle (4447 sayılı Kanunla) getirilen aylık bağlama sisteminde aylık Ortalama Yıllık Kazanç x Aylık Bağlama Oranı /12 formülüne göre hesaplanması gerekiyor.

4447 sayılı Kanunla getirilen aylık bağlama sistemine göre malûllük ve ölüm aylıkları bağlanmış ancak, daha 10 yıl bile olmadan 2008/Ekim ayı itibariyle 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmiş olması sebebiyle salt 4447 sayılı Kanunla getirilen sisteme göre yaşlılık aylığı bağlanması imkânı ortadan kalkmıştı.

Öte yandan, 5510 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesinde, “01.01.2000 tarihinden itibaren sigortalı olup, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce malûllük aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunan sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine 17.07.1964 tarih ve 506 sayılı Kanunla bağlanan aylıklar, 506 sayılı Kanun’un geçici 89. maddesinde belirtilen alt sınır aylığı esas alınarak aylık başlangıç tarihi itibariyle yeniden hesaplanır. Oluşacak farklar bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren dört ay içerisinde ilgililere ödenir.” şeklinde yapılan düzenleme ile sadece 4447 sayılı Kanunla getirilen sisteme göre bağlanan ve alt sınır aylığı uygulaması 506 sayılı Kanun’un 4447 sayılı Kanunla değişik 96 ncı maddesinin birinci fıkrası doğrultusunda yapılan malûllük ve ölüm aylıkları, 506 sayılı Kanun’un geçici 89. maddesi kapsamında hesaplanarak sigortalı ve hak sahiplerine fark ödemeleri yapılmış bulunuyor.

Bu bilgiler ışığında;

01.01.2000 – 30.09.2008 tarihleri arasında sigortalı olup 01.10.2008 sonrasında vefat edenlerin taban aylıkları sizin aldığınızı belirttiğiniz aylıklardan fazla.

Eşinizin sigortalı iken ödediği primleri asgari düzeyden olsa bile halen sizin aldığınız dul aylığının 2017 yılı Temmuz – Aralık dönemi için en az 440 TL, çocukların da 220’şer TL olması lazımdı. Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8946

Bugünün dünyasında yetenek, büyüme ve rekabet gücün için en önemli unsurlardan biri. Dinamik ve kapsayıcı bir geleceğe uyum sağlayan ekonomileri inşa etmek için herkese eşit fırsatlar yaratılması ve işgücü piyasasında yeteneği, bilgi ve beceriyi temel alan liyakata odaklanılması gerekiyor. Yeteneklerin büyüme için kilit bir unsur olduğunu anlama noktasında ilerleme kaydetmiş olan çok sayıda ülke var.

Bu ülkeler, gelecek için daha fazla başarıya da kendilerini hazırlıyor. Diğer taraftan, kadınlar ve erkeklere eşit fırsatlar sunulmadığında küresel zorluklarla mücadele etmek ve yeni fırsatları değerlendirmek açısından başarısız olunuyor. Ne yazık ki, kadınlara eşit fırsatlar sunulması açısından kötü performans sergileyen çok sayıda ülke de bulunuyor.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından birkaç gün önce yayınlanan Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2017 yılı raporu, raporun yayınlanmaya başladığı yıldan, yani 2006’dan bu yana küresel olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu yıl ilk kez tersine döndüğünü gösteriyor. Bu yılın raporunun ayırt edici bir diğer özelliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin mesleki düzeyde de ortaya konulmuş olması.

Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, temel olarak dört alana odaklanıyor. Bunlar; sağlık, eğitim, ekonomi ve politika şeklinde. Endekste bu dört temel alanda kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar ortaya konuluyor.

Nasıl hesaplanıyor?

144 ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliğindeki ilerlemeye göre sıralandığı Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde, ekonomik katılım ve fırsatlara erişim, eğitime erişim, sağlık ve hayatta kalma ile siyasal katılım ve güçlendirme olmak üzere dört tematik boyut bulunuyor. 2017 yılı raporunun temel bulguları şu şekilde:

Raporun 4 ana teması çerçevesinde, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlik sağlık ve eğitime katılım açısından durum nispeten iyi.

Ancak ekonomik ve siyasal katılım açısından cinsiyetler arasındaki uçurum halen oldukça derin. Bununla birlikte, rapora göre örneğin ekonomik katılım bakımından ilerleme kaydedildiği de görülüyor.  Bu anlamda, ekonomik katılımdaki cinsiyetler arası farklılıklar çerçevesinde endekste 2008 yılından bu yana en düşük değerin ölçülmüş durumda. Siyasal katılımda ise istikrarlı ancak yavaş ilerleyen uzun vadeli bir iyileşme eğilimi gözleniyor.

Küresel düzeyde kaydedilen ilerlemenin durmasına rağmen, cinsiyet eşitsizliğindeki durum bölgesel ve ülke bazında farklılaşma gösteriyor. Bu açıdan, bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında toplumsal cinsiyet eşitsizliği skorunu artıran 82 ülke var. Buna karşılık, 60 ülkede toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede ilerleme kaydedilmiş durumda.

100 yıl kapanmayacak

Rapora göre, bu yıl ilk defa toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yolda çok sayıda ülke ve bölge sembolik dönüm noktalarını tecrübe etti. Bu anlamda, endeksin en üst sıralarında yer alan İskandinav ülkeleri değişmemekle birlikte, Ruanda, Nikaragua ve Slovenya bu anlamda yükselişe geçti.

Mevcut eğilimler göz önüne alındığında, raporun başlangıcından bu yana endekste sıralamaya dahil olan 106 ülkede cinsiyetler arasındaki uçurumun kapanması 100 yıl sürecek. Geçen yıl için 83 yıl olan bu gösterge söz konusu ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde ilerlemenin olduğunu ortaya koyuyor. Sadece ekonomik katılım teması dikkate alındığında, cinsiyetler arasındaki uçurumun kapanması için gereken süre 217 yıla çıkıyor. Diğer taraftan, eğitime erişim temasında eşit fırsatlar için ihtiyaç duyulan süre sadece 13 yıl. Siyasal katılımda ise mevcut eğilimlerin aynen devam etmesi durumunda, 99 yıl sonra cinsiyetler arasındaki fark kapanabilecek.

Raporda, cinsiyet eşitsizliği bu yıl ilk kez mesleki düzeyde de ele alınmış. LİnkedIn ile ortak yürütülen bir araştırmanın sonuçlarına göre, mesleki açıdan kadınlar mühendislik, imalat, inşaat, bilgi ve iletişim teknolojileri gibi alanlarda oldukça sınırlı; buna karşılık eğitim ile sağlık ve refah hizmetleri alanlarında belirgin düzeyde temsil ediliyor.

Türkiye’nin yeri nerede?

Türkiye bu yıl endekste 131. sırada yer alıyor. Ekonomik katılım açısından Türkiye’nin sıralamadaki yeri 128; sağlık ve hayatta kalmada 59; eğitime erişimde 101 ve siyasal katılımda ise 118. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açan en önemli farklılık, işgücüne katılım, yönetim kademesindeki temsil, meclisteki milletvekili sayısı ve devlet yönetimindeki temsil başlıklarında ortaya çıkıyor. 

Dünya kapitalizmden yeteneğin “üstün” olduğu bir yapıya dönerken, rekabet gücü, gerek bir firmanın gerekse bir ülkenin yenilikçi kapasitesini her zamankinden daha fazla belirleyecek. Dolayısıyla, kadınların yetenek havuzuna dahil edilmesi adeta bir zorunluluk. Cem Kılıç

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/cinsiyet-esitsizliginde-ivme-2553874/

I- GİRİŞ

Sigortalının ölümü sonrası geride kalan aile bireyleri yaşadıkları sosyal tehlike nedeniyle gelir kaybına uğrar. Sigortalının ölümü sonrası sosyal tehlikeye uğradığı için(1) geçim sıkıntısı yaşaması muhtemel olan sigortalının dul kalan eşi, bekar, dul veya boşanmış kız çocuğu, ölüm sosyal tehlikesi nedeniyle mahrum kalacağı maddi desteğin yerini alacak bir sosyal yardıma gereksinim duyar(2).

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’u(3), sigortalının ölümü sonrası geçimleri sigortalı tarafından sağlanan aile bireylerinin geleceklerini güvence altına almak amacıyla, ölüm sigortası düzenlemesine yer vermiştir.

5510 sayılı Kanun’un 54. maddesine göre anne ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın yarısı (5510, md. 54/I-a.3), hem eşinden, hem de anne ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da anne ve/veya babasından aylık bağlanacağı (5510, md. 54/I-a.5) hükmü bulunmakla birlikte, kız çocukları açısından ölüm aylığına esas hak sahipliğinin, ölümün gerçekleştiği tarihteki sosyal sigorta mevzuatına göre belirlenmesi(4) ilkesi gereği, kız çocuklarına, anne ve baba üzerinden ya da eş ve anne-baba üzerinden olmak üzere iki aylık bağlanıp bağlanamayacağı yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

II- ÖLÜM AYLIĞI KOŞULLARI

Temel koruma birimi olarak aileyi esas alan ölüm sigortası, di­ğer sigorta kollarından farklı olarak sigortalının kendisine değil, ölüme bağlı olarak geride kalan hak sahiplerine sosyal güvence sağ­lar. Yasa koyucu, Türk toplumunun aile ve sosyal yapısını gözeterek sigortalının eşi, çocukları, anne ve babasını(5) hak sahibi saymıştır(6).

5510 sayılı Kanun gereği, geride kalan aile bireylerinin, ölüm sigortası kapsamından ölüm aylığına hak kazanabilmeleri için üç koşulun sağlamış olması gerekir. Bu koşulların ilki sigortalının ölümü, ikincisi sigortalının sağlığında belirli bir süre prim ödemesinin olması, son koşul ise geride kalanların 5510 sayılı Kanunda tanımlanmış olan hak sahibi niteliğini taşımasıdır(7).

Sigortalının ölüm biçiminin bir önemi bulunmamakla birlikte, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ölmesi veya sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı almakta iken ölmesi durumunda, hak sahipleri ölüm gelirine hak kazandığı gibi sigortalının prim ödemesi ölüm aylığına hak kazanmaya yeterse hak sahiplerine ölüm aylığı dışında ölüm geliri de bağlanır (5510, md. 16, 22, 32, 34)(8).

Belirtmeliyiz ki; ölenin mirasının reddedilmesi, -sosyal sigortalardaki zorunluluk ilkesi- gereği(9), mirası reddedenin hak sahibi niteliği taşıması koşuluyla ölüm aylığı almasını engellemez(10).

Ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli sigortalılık süresi ve/veya prim ödeme gün sayısı tabloda yer almaktadır(11).


Aylık Statüsü

Ölüm tarihi

Ölüm Aylığı İçin Gerekli Prim Ödeme Süresi

4/I-a veya 4/I-b veya 4/I-c

30.9.2008 sonrası

En az 1800 gün prim ödenmiş olması (4/I-a sigortalıları için her türlü borçlanma hariç en az 5 yıl sigortalılık süresi + 900 gün prim)

Emekli Sandığı (5434)

Ölüm tarihinin önemi yok

En az 10 yıl (3600 gün) prim ödenmiş olması

(5 yıl/1800 gün prim ödemesi varsa 5510, md. 32 ve md. 34 kapsamında aylık bağlanır.)

SSK

01.10.2008 öncesi

En az 5 yıl sigortalılık süresi ve en az 900 gün prim ödenmesi (borçlanmayla tamamlanabilir)

Tarım SSK

(2925 sayılı Kanun)

Ölüm tarihinin önemi yok

En az 5 yıl sigortalılık süresi ve en az 900 gün prim ödenmesi (borçlanmayla tamamlanabilir)

Bağ-Kur

-04.10.2000 öncesi veya -08.08.2001-01.08.2003 arası

En az 1080 gün prim ödenmiş olması (Eksik kalan süreler borçlanmayla tamamlanabilir)

-04.10.2000-07.08.2001 arası

-02.08.2003-30.09.2008 arası

En az 1800 gün prim ödenmiş olması (Eksik kalan süreler borçlanmayla tamamlanabilir)

Tarım Bağ-Kur

(2926 sayılı Kanun)

-04.10.2000 öncesi veya -08.08.2001-01.08.2003 arası

En az 1080 gün prim ödenmiş olması (Eksik kalan süreler borçlanmayla tamamlanabilir)

-04.10.2000-07.08.2001 arası

-02.08.2003-30.09.2008 arası

En az 1800 gün prim ödenmiş olması (Eksik kalan süreler borçlanmayla tamamlanabilir)

Banka Sandıkları

(Aktif(12) veya SGK’ya devir)

01.10.2008 öncesi

En az 5 yıl sigortalılık süresi ve en az 900 gün prim ödenmesi (borçlanmayla tamamlanabilir)

Banka Sandıkları

(Aktif veya SGK’ya devir)

30.09.2008 sonrası

En az 1800 gün prim ödenmiş olması veya her türlü borçlanma hariç en az 5 yıl sigortalılık süresi + 900 gün prim bulunması

III- DUL EŞİN HAK SAHİPLİĞİ

Hak sahiplerinden ilki dul eştir. Dul eşe aylık bağlanması için iki şart aranmaktadır. Bunların ilki sigortalının ölüm tarihinde Türk Medeni Kanun’una göre evlilik birlikteliğinin bulunması, diğer şart ise dul eşin sigortalının ölümü sonrası evlenmemesidir. Dolayısıyla dul eşin gelir ya da aylık alması veya sigortalı olarak çalışması ölüm aylığı almasına engel değildir.

Ancak 01.10.2008 tarihinden sonra ölen 4/I-a, 4/I-b veya 4/I-c sigortalısının hak sahibi eşi dışında, ölüm aylığı alan başka çocuk yok ise eşin çalışması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık alması ölüm aylık hissesini % 75’den % 50’ye (5510, md. 34) indirir(13). Aynı oranlar, aktif ve SGK’ya devir banka sandıklarından aylık bağlanacak dul eşler içinde geçerlidir. (5510, geçici md. 20/XI) Yine ölen 5434 sayılı Emekli Sandığı iştirakçisi sigortalının dul eşinin, başka aylık alan yoksa yüzde 75, aylık alan bir çocuk varsa yüzde 60 olan aylık hissesi emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı alan veya iştirakçi olan dul eş için yüzde 50 olarak uygulanır (5434, md. 68).

5510 sayılı Kanuna göre, dul eşin evlenmesi halinde aylığı kesilir, evlilik ölüm nedeniyle sona ererse dul eşe yeniden aylık bağlanır. Sonraki eşin ölümü sonrası önceki ve sonraki eşinden de ölüm aylığına hak kazanan eşe tercih ettiği aylık bağlanır(14). (5510, md. 54/I)

Eşlerin birinden ölüm geliri, diğerinden ölüm aylığı alma hakkı bulunan dul eşe gelir ve aylık mukayesesi yapılarak yüksek olan tam düşük olan yarım bağlanır(15). (5510, md. 54/son)

IV- KIZ ÇOCUKLARININ HAK SAHİPLİĞİ

5510 sayılı Kanun’a göre diğer bir hak sahibi ise sigortalının kız çocuğudur. 5510 sayılı Kanunda, sigortalının bekâr veya boşanmış ya da dul kalmış veya sonradan bu duruma düşmüş olan, sigortalı çalışması bulunmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık almayan kız çocukları, hak sahibi olarak nitelendirilmiştir.

5510 sayılı Kanun’daki bu düzenleme gereği, sigortalının kız çocuklarının hak sahipliğini, genel ve özel olmak üzere iki şarta bağlanmıştır. Sigortalının çocuklarının ölüm aylığına hak kazanabilmeleri için aranan genel şartlar, 5510 sayılı Kanun (uzun vade sigorta primine tabi) veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamak veya asli sigortalı gelir ya da aylığı almamaktır.

Kız çocukları için aranan özel şart ise kız çocuğunun medeni hali ile ilgilidir. Kız çocukları evlenmedikleri sürece hak sahipliği niteliğini taşır. Boşanmış veya eşinin ölümü nedeniyle dul kalmış kız çocukları da bekâr kız çocukları gibi hak sahibi sayılır. Kız çocukları için yaş ve öğrenim şartı aranmaz(16). Diğer bir anlatımla kız çocukları için hak sahipliği medeni durum ve sigortalılık/gelir-aylık alma ilişkisine bağlıdır.

Belirtelim ki; 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal sigorta kanunları kız çocuklarının hak sahibi sayılma koşullarını farklı belirlemiştir. Bütün sigorta kanunları kız çocuklarının hak sahipliği için evli olmamak, evli olmakla beraber sonradan boşanmak veya dul kalmayı genel koşul görmüştür. Bu şartlar yanında, 506 sayılı Kanuna göre, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan asli sigortalı geliri veya aylığı almayan kız çocukları hak sahibidir. Banka sandıkları için de aynı şartlar geçerlidir. 1479 sayılı Kanun ise önceleri geçimi sağlayacak gelir bulunmama şartını sonradan sigortalı çalışmamak veya kendi sigortalılığı nedeniyle aylık almamak olarak revize etmiştir(17). 5434 sayılı Kanun ise kız çocuğunun devlet memuru olmamasını (5434 veya 5510, md. 4/I-c sigortalısı olmayan) aylık almak için yeterli görmüştür. Tarım SSK ve Tarım Bağ-Kur Kanunlarında ise dönem içerisinde değişiklik olmakla birlikte son değişiklikte sigortalı çalışmamak veya kendi sigortalılığı nedeniyle aylık almamak aylık için aranan şarttır.

Kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanması için gerekli şartlar tabloda yer almaktadır.

Aylık Statüsü

Ölüm tarihi

Kız Çocukları İçin Hak Sahipliği Koşulları

4/1-a, 4/I-b, 4/I-c

30.09.2008 sonrası

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

SSK

01.10.2008 öncesi

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

Emekli Sandığı (5434)

Ölüm tarihinin önemi bulunmuyor.

-Devlet Memuru Olmamak (5434 veya 5510, md. 4/I-c Sigortalısı Olmamak)

-5434 veya 5510, md. 4/I-c Kapsamında Aylık Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi

veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

01.10.2016 tarihi öncesindeki uygulama:

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

-Geçimini Sağlayacak Başka Bir Geliri Olmamak (Gelirleri Toplamının Brüt Asgari Ücretten Fazla Olmaması)

04.10.2000 öncesi

veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

01.10.2016 tarihinden itibaren uygulama:

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

04.10.2000-07.08.2001 arası veya

02.08.2003-30.09.2008 arası

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi

veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Herhangi bir statüde aylık almamak (ölüm gelir/aylığı dahil)

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

04.10.2000-07.08.2001 arası veya

02.08.2003-30.09.2008 arası

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Herhangi bir statüde aylık almamak (ölüm gelir/aylığı dahil)

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

07.09.1999 sonrası

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli Sigortalı Geliri/Aylığı Almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak

Banka Sandıkları

(faal veya SGK’ya devredilen)

Ölüm tarihinin önemi yok

-Türkiye’de/Yurtdışında Sigortalı Çalışmamak (7103 sayılı yasaya göre değişiklik yapıldı)

-Asli sigortalı geliri/aylığı almamak

-Evlenmemiş, boşanmış, dul kalmış olmak


A- KIZ ÇOCUKLARINA, ANNE-BABADAN İKİ AYLIK BAĞLANMASI

5510 sayılı Kanun’un 54. maddesine göre, anne ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamının, az olan aylığın yarısının bağlanacağı hükmü anne ve babanın ikisinin de ölümünün 01.10.2008 tarihinden sonra gerçekleşmiş olması halinde söz konusudur. Ölümlerden en az birinin ya da iki ölümün 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşmiş olması ve/veya sigortalılık statülerinin 4/I-a, 4/I-b ve 4/I-c statüsü dışında olması halinde Kanun’un 54. maddesi hükmü uygulanmaz.

Bu nedenle ölüm tarihi ve sigortalılık statüsüne bağlı olarak kız çocukları ölen anne ve babadan dolayı tek aylık veya yüksek olan tam düşük olan yarım olmak üzere iki aylık ya da iki tam aylık alabilir. Anne ve babaları ölen kız çocuklarına bağlanacak olan ölüm aylığını gösterir tablo aşağıda sunulmuştur.

Anne-Babanın Sigorta Statüsü

Alınacak Aylık

İkisi de SSK statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

İkisi de 4/I-a statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri SSK diğeri 4/I-a statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri SSK diğeri 4/I-b statüsünde

İki tam aylık

Biri SSK diğeri 4/I-c statüsünde

İki tam aylık

Biri SSK diğeri Bağ-Kur statüsünde

İki tam aylık

Biri SSK diğeri Emekli Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri SSK diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri SSK diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri SSK diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri SSK diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri SSK diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri SSK diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-a diğeri Bağ-Kur statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-a diğeri Emekli Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-a diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-a diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri 4/I-a diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-a diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-a diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-a diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

İkisi de Bağ-Kur statüsünde

Tek aylık(18)

İkisi de 4/I-b statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri Bağ-Kur diğeri 4/I-b statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri Bağ-Kur diğeri 4/I-c statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri Bağ-Kur diğeri Emekli Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

Biri Bağ-Kur diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri Bağ-Kur diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri Bağ-Kur diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri Bağ-Kur diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri Bağ-Kur diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri Bağ-Kur diğer Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-b diğeri 4/I-c statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri 4/I-b diğeri Emekli Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-b diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-b diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı statüsünde (01.10.2008 öncesi ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-b diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı statüsünde (30.09.2008 sonrası ölüm)

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri 4/I-b diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-b diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki Tam aylık

Biri 4/I-b diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-b diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

İkisi de Emekli Sandığı statüsünde

Tek aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri 4/I-c statüsünde

İki tam aylık

İkisi de 4/I-c statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri Emekli Sandığı diğeri Aktif Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri Emekli Sandığı diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-c diğeri Aktif Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

Biri 4/I-c diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde (01.10.2008 öncesi ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-c diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde (30.09.2008 sonrası ölüm)

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri 4/I-c diğeri Tarım SSK statüsünde (08.09.1999 öncesi ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-c diğeri Tarım SSK statüsünde (07.09.1999 sonrası ölüm)

İki tam aylık

Biri 4/I-c diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm)

Tek aylık

Biri 4/I-c diğeri Tarım Bağ-Kur statüsünde (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm)

İki tam aylık

İkisi de Tarım SSK statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

Biri Tarım SSK (08.09.1999 öncesi ölüm) diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm) statüsü

Tek aylık

Biri Tarım SSK (07.09.1999 sonrası ölüm) diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm) statüsü

Tek aylık

Biri Tarım SSK (08.09.1999 öncesi ölüm) diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm) statüsü

Tek aylık

Biri Tarım SSK (07.09.1999 sonrası ölüm) diğeri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm) statüsü

İki aylık

Biri Tarım SSK (08.09.1999 öncesi ölüm) diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

Tek aylık

Biri Tarım SSK (07.09.1999 sonrası ölüm) diğeri Aktif Banka Sandığı statüsünde

İki tam aylık

Biri Tarım SSK (08.09.1999 öncesi ölüm) diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

Tek aylık

Biri Tarım SSK (07.09.1999 sonrası ölüm) diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

İkisi de Tarım Bağ-Kur statüsü

Tek aylık

Biri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm) diğeri Aktif Banka Sandığı statüsü

Tek aylık

Biri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm) diğeri Aktif Banka Sandığı statüsü

İki tam aylık

Biri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000 öncesi veya 07.08.2001-01.08.2003 arası ölüm) diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

Tek aylık

Biri Tarım Bağ-Kur (04.10.2000-07.08.2001 arası veya 01.08.2003 sonrası ölüm) diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

İkisi de Aktif Banka sandığı statüsünde (aynı sandıklar)

Yüksek olan tam düşük olan yarım

İkisi de Aktif Banka sandığı statüsünde (farklı sandıklar)

İki tam aylık

Biri Aktif banka sandığı statüsünde diğeri SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

İki tam aylık

İkisi de SGK’ya devredilen Banka Sandığı Statüsünde

Yüksek olan tam düşük olan yarım

B- EŞİ VE ANNE-BABASI ÖLEN KADINLARA EŞ VE ANNE-BABADAN İKİ AYLIK BAĞLANMASI

5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı olmak üzere üç büyük sosyal güvenlik kurumu yanında sosyal güvenlik kurumu statüsünde olan 18 aktif banka sandığı bulunmaktaydı. Bunun sonucu, 21 farklı sosyal güvenlik kurumu; Tarım SSK ve Tarım Bağ-Kur kanunlarıyla birlikte 23 farklı sosyal güvenlik mevzuatı doğrultusunda, ölen sigortalıların geride kalan dul eş ve yetim kız çocuklarına ölüm aylığı bağlamaktaydı.

Her bir sosyal güvenlik kanunu, diğerinden bağımsız hükümler içerdiğinden, eşi ve anne-babası öldüğü için dul ve yetim duruma düşen kız çocukları, -ölenlerin farklı sigorta kanunlarıyla ilişkilendirilmiş olması halinde- istisnalar hariç farklı kanunlar kapsamından ayrı ayrı dul ve yetim aylığına hak kazanabilir, eş ve anne-baba üzerinden iki aylık alabilirdi.

Aktif banka sandıkları hariç diğer sosyal güvenlik kurumlarının Sosyal Güvenlik Kurum’u(19) (SGK) çatısı altında birleşmesi sonrası tek yasa olan 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi sonrası eş ve anne-babanın ölüm tarihlerinin 30 Eylül 2008 sonrası olması halinde, sigortalılık statüleri farklı olsa bile -Emekli Sandığı ve aktif banka sandıkları istisnası hariç- kız çocuklarının aynı anda hem dul hem yetim aylığı alma imkânı ortadan kalktı.

Belirtelim ki; ölüm tarihi ne olursa olsun eşin ve anne-babanın sigortalılık statüsü aynı ise ölüm tarihine bakılmaksızın dul-yetim kız çocuklarına sadece bir aylık (yüksek olan veya tercihe göre) bağlanmaktadır. Buna ilişkin tablo aşağıda sunulmuştur.

Eşin Sigorta Statüsü

Anne-Babanın Sigorta Statüsü

Alınacak Aylık

SSK

SSK

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

Bağ-Kur

Bağ-Kur

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

5434-Emekli Sandığı

5434-Emekli Sandığı

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

4/I-a

4/I-a

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

4/I-b

4/I-b

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

4/I-c

4/I-c

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

Tarım SSK

Tarım SSK

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

Tarım Bağ-Kur

Tarım Bağ-Kur

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

Aynı Banka Sandığı (Aktif-devir)

Aynı Banka Sandığı (Aktif-devir)

Tercih Ettiği/Yüksek Aylık

Eş ya da anne-babanın her ikisinin ölümü ya da en az birisinin ölümü 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşmişse sigortalılık statüsüne ve ölüm tarihine göre -istisnalar hariç- her iki aylığı birden almak mümkündür. Aynı anda hem eş hem de anne-baba üzerinden iki aylık alınmasına ilişkin tablo aşağıda sunulmuştur(20).

Ölen Eş Sigorta Statüsü

Eşin Ölüm Tarihi

Ölen Anne-Baba
Sigorta Statüsü

Anne-Babanın Ölüm Tarihi

Alınacak Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-(b)

30.09.2008 sonrası

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık


SSK

01.10.2008 öncesi

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

SSK

01.10.2008 öncesi

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

5510, md. 4/I-(b)

30.09.2008 sonrası

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

SSK

01.10.2008 öncesi

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

SSK

01.10.2008 öncesi

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

SSK

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

SSK

01.10.2008 öncesi

Tek aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-(b)

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

Tek aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

4.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.9.2008 arası

İki aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki aylık

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

İki aylık

5510, md. 4/I-(b)

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

İki aylık

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

İki aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

İki aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

İki aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-a

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

İki Aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi 
veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası 01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm trh. önemi yok

İki Aylık

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm trh. önemi yok

İki Aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Bağ-Kur

01.10.2008 öncesi

İki Aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

Tek aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası 01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

01.10.2008 öncesi

İki aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

İki aylık

5510, md. 4/I-(c)

14.10.2008 sonrası

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

İki Aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

İki aylık

Banka Sandığı (Devir)

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

İki aylık

Banka Sandığı (Devir)

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-b

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-1.8.2003 arası

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Emekli Sandığı

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek Aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek Aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

01.10.2008 öncesi

İki aylık

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

30.09.2008 sonrası

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

İki aylık

Banka Sandığı (Devir)

01.10.2008 öncesi

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

İki aylık

Banka Sandığı (Devir)

30.09.2008 sonrası

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

İki aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

5510, md. 4/I-c

14.10.2008 sonrası

İki aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya

01.08.2003-30.09.2008 arası

Tek aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003- 30.09.2008 arası

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek Aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek Aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

Tek Aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

08.09.1999 öncesi

Tek aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım SSK

07.09.1999 sonrası

İki Aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

Banka Sandığı (Devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

04.10.2000 öncesi veya

08.08.2001-01.08.2003 arası

Tek aylık

Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tarım Bağ-Kur

07.08.2001-01.08.2003 arası veya 01.08.2003-30.09.2008 arası

İki Aylık

Farklı Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Farklı Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Farklı Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

Farklı Banka Sandığı (devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Farklı Banka Sandığı (devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Farklı Banka Sandığı (Aktif)

Ölüm tarihinin önemi yok

İki Aylık

Farklı Banka Sandığı (devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Farklı Banka Sandığı (devir)

Ölüm tarihinin önemi yok

Tek aylık


C- EŞİ, ANNE VE BABASI ÖLEN KADINLARA EŞ, ANNE VE BABADAN ÜÇ AYLIK BAĞLANMASI

5510 sayılı Kanun’un 54. maddesi son fıkra hükmüne göre, bir kişide ikiden fazla gelir veya aylık birleştiği takdirde, bu gelir ve aylıklardan en fazla ödemeye imkân veren iki dosya üzerinden gelir veya aylık bağlanacağı, diğer dosya veya dosyalardaki gelir ve aylık haklarının durum değişikliği veya diğer bir dosyadan gelir veya aylığa hak kazanıldığı tarihe kadar düşeceği belirtilmiştir.

Kanun’un bu hükmü 5510 sayılı Kanun gereği bağlanacak aylıklarla sınırlı(21) olup 5510 sayılı Kanun gereği iki aylık almakta olan hak sahiplerinin Emekli Sandığı kapsamında aylığa hak kazanılması halinde ikiden fazla aylık almak mümkün olacaktır.

Kanun’un geçici 7. maddesinde, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce birden fazla dosyadan gelir veya aylık alınması durumunda bu Kanun’un yürürlük tarihinden sonra yeni dosyadan gelir veya aylık alınmasına hak kazanılması durumunda yeni bağlanacak dosyadaki gelir ve aylık miktarı da dahil olmak üzere mukayese yapılarak en düşük miktarlı dosyanın kapsamdan çıkarılacağı belirtilmiştir. Kanun’un geçici 7. maddesi hükmü gereği daha önce ikiden fazla gelir/aylık alanlar bu gelir/aylıkları almaya devam edeceklerdir. Kanaatimizce aylık bağlanmamış olsa bile aylığa 01.10.2008 tarihinden önce hak kazanılması koşuluyla günümüzde de üç aylık almak mümkündür.

V- SONUÇ

Ölüm, ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve bu olguyu yaşa­yan kişi ile birlikte ailesini de sosyo-ekonomik olarak etkileyen bir kav­ramdır. Temel koruma birimi olarak aileyi esas alan ölüm sigortası, di­ğer sigorta kollarından farklı olarak sigortalının kendisine değil, ölüme bağlı olarak geride kalan aile bireylerine sosyal güvenlik garantisi sağ­lar. Türk toplumunun aile ve sosyal yapısı gözeti­lerek sigortalının eşi, çocukları ve bazı şartları sağlayana anne ve/veya babası hak sahibi sayılmıştır.

Ölüm sigortası ile ölen sigortalının sağlığın­da geçimini sağladığı ve geride bıraktığı hak sahiplerine şartların yerine getirilmesi durumunda ölüm aylığı bağlanır. Ölüm aylığı bağlanmasındaki temel amaç sigortalının ölümü sonrası geride kalan hak sahiplerinin yaşamlarını asgari düzeye yükseltmektir(22).

5510 sayılı Kanun’un 54. maddesine göre anne ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın yarısı; hem eşinden, hem de anne ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da anne ve/veya babasından aylık bağlanacağı hükmü eş-anne-babanın üçünün de 01.10.2008 tarihinden sonra ölmesi halinde uygulanmaktadır. Ölümlerin 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşmesi ve sigortalılık statüsünün farklı olması halinde iki aylık (bazı hallerde üç aylık) almak mümkündür. Murat GÖKTAŞ* Murat ÖZDAMAR** Yaklaşım / Ağustos 2017 / Sayı: 296


*    İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürü

**  İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdür Yrd.

(1) Müjdat ŞAKAR, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Beta Yayınevi, Yenilenmiş 10. Baskı, İstanbul 2011, s. 283.

(2)   Can TUNCAY - Ömer EKMEKÇİ, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayınevi, Güncellenmiş 1.Baskı, İstanbul 2011, s.422; ŞAKAR, age, s.283; Nurşen CANİKLİOĞLU, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu Açısından Geride Kalanların Korunması, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul 1997.

(3)   16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

(4)   Yrg. 10. HD.’nın, 12.05.2011 tarih ve E. 2010/9405, K. 2011/7141 sayılı Kararı, Yargı Kararının değerlendirmesi için bkz; Ali GÜZEL - Ali Rıza OKUR - Nurşen CANİKLİOĞLU, Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul: Beta Yayınevi, Yenilenmiş 14. Baskı, 2012, s.679.

(5)   Anne ve babanın hak sahipliği şartları eş ve çocuklara göre nispeten daha ağırdır. Bu şartlar için Bkz; Murat GÖKTAŞ - Murat ÖZDAMAR, “Ölen Sigortalının Anne ve Babasına Ölüm Aylığı Bağlanabilmesi İçin Aranan Koşullar”, Yaklaşım, Sayı: 269, (2015-Mayıs) s. 141

(6)  Yusuf ALPER, Sosyal Sigortalar,  Ekin Kitabevi, Bursa 2003, s. 323

(7)   TUNCAY - EKMEKÇİ, s.422-425; ŞAKAR, age, s. 284-288.; Semih AKTUĞ - Namık HÜSEYİNLİ, “Türkiye ve Azerbaycan Sosyal Güvenlik Hukukunda Ölüm Sigortası” Kamu-İş Dergisi, C: 12, Sayı: 4/2012, s.126-129

(8)  Mustafa KURUCA - Murat ÖZDAMAR, Tüm Yönleriyle Emeklilik, Güncellenmiş 2. baskı, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2013, s.185-203

(9)  Bkz; 5510, md. 92

(10) TUNCAY - EKMEKÇİ, s. 425

(11)  Aylıklar ölümün gerçekleştiği tarihteki yasaya göre belirlendiğinden sigorta statüleri; ölüm 1 Ekim 2008 öncesi ise SSK, Bağ-Kur, Tarım Bağ-Kur olarak, ölümler 01.10.2008 sonra ise 4/I-a, 4/I-b veya 4/I-c olarak ifade edilmiştir. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile 2925 sayılı Tarım SSK Kanun’u halen yürürlüktedir.

(12)  5510 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesinde yer alan, “Bu Kanun’un kısa vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası hariç diğer hükümleri bakımından; vakıf senetlerinde bu Kanuna aykırı hükümler bulunması halinde, bu Kanun’un yürürlük tarihi itibariyle bu Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü gereği, ölüm aylığı için aranan prim şartları 5510 sayılı Kanun’un 32. maddesine eşit olacaktır. Aynı görüşte; Nergis ŞİMŞEK, SSK ve Bağ-Kur’da Emeklilik, Yaklaşım Yayınevi, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2012, s. 420.

(13) ŞAKAR, age, s. 286; TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s. 425.; GÜZEL - OKUR - CANİKLİOĞLU, age, s. 557; KURUCA - ÖZDAMAR, age, s.191

(14) Ölen eşlerin tamamının veya birinin ölüm tarihi 01.10.2008 tarihi öncesi ve aylık almaya esas sigorta kanunları (ve sigorta statüleri) farklıysa iki aylık bağlanır.

(15) 01.10.2008 tarihinden önce ölen sigortalıların gelir ve aylıkları farklı statüde ise aylık ve gelir tam bağlandığı gibi aylığın 5434 sayılı Kanun kapsamında, gelirin ise diğer kanunlar kapsamında olması halinde aylık ve gelir tam bağlanır.

(16)  GÜZEL - OKUR - CANİKLİOĞLU, age, s. 559

(17) İlgili düzenlemenin yürürlüğü 02.08.2003 tarihidir. Aynı düzenleme 04.10.2001 ila 07.08.2001 tarihleri arasında da yürürlükte kalmıştır. 01.10.2016 tarihinden itibaren de 04.10.2000 öncesi veya 08.08.2001-01.08.2003 tarih aralığı içinde hak sahipliğinde bu şartlar aranmaktadır.

(18)  Kız çocuğu 18 yaşına kadar iki tam aylık alır. 18 yaşını tamamlayınca düşük aylık kesilir. ŞİMŞEK, age, s.404

(19)  5502 sayılı SGK Kanun’u 20.05.2006 tarih ve 26173 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

(20)  Bağ-Kur sigortalısı anne-babanın ölüm tarihi 01.10.2008 tarihi öncesi ise tabloda italik karakter yapılmıştır. İtalik karakter yapılmış iki aylık varyasyonları 01.10.2016 tarihinden geçerli olmak üzere söz konusudur. 01.10.2016 tarihi öncesi uygulamada; ölüm tarihi 04.10.2000 tarihi öncesi olan veya 8.8.2001-01.08.2003 tarihleri arasında ölen Bağ-Kur sigortalısının kızının gelirleri toplamı brüt asgari ücret üzerinde ise anne-babadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bkz; 22.6.2013 tarihli ve 2013-26 sayılı SGK Genelgesi, SGK Emeklilik Hizmetler, Genel Müdürlüğü’nün 22.09.2016 tarihli ve 5040387 sayılı SGK Genel yazısı, Murat GÖKTAŞ & Murat ÖZDAMAR, “Dul/Yetim Kız Çocuklarına Ölüm Aylığı Bağlanması”, Yaklaşım, Sayı: 290, Şubat 2017.

(21)  ŞİMŞEK, age, s. 408

(22)  GÜZEL – OKUR - CANİKLİOĞLU, s. 551

Prim Matrahına Dahil Edilecek Kazançlar.

Mehmet Tiraş SMMM Adana

Pazar, 12 Kasım 2017 12:26

İş Kanunu’nda Mazeret İzinleri

İş Kanunu’nda mazeret izinleri ayrı başlık altında Ek Madde 2’de belirtilmiştir. Bu izinler evlilik, doğum, ölüm ve engelli ebeveyni iznidir. İşçiye;

  • Evlenmesi durumunda 3 gün,
  • Evlat edinmesi durumunda 3 gün
  • Anne veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde 3 gün,
  • Eşinin doğum yapması hâlinde ise 5 gün,
  • En en az %70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, 1 yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde 10 güne kadar

ücretli izin verilir.

İşçi ve işveren kendi arasında anlaşarak bu izinlerin süresini iş sözleşmesi ile arttırabilirler, bu izinlere ek olarak yeni mazeret izinleri ekleyebilir. Örneğin, birçok şirket kanunda taşınma izni olmamasına rağmen, iş sözleşmelerine taşınma izni eklemektedirler.

Mazeret izinleri özelliği gereği ücretli izinlerdir. İşçinin ücretinden bu izinleri kullanması nedeniyle kesinti yapılmaz. http://iskanunu.com

Tarhiyat sonrası uzlaşmalarda üzerinde tartışılan konulardan biri de; uzlaşma tutanağının mükellefe tebliğ edilip/edilmeyeceği ile ilgili hususlardır. 213 sayılı VUK’nun uzlaşmayı düzenleyen ek 7.maddesi hükmü gereğince, süresi içerisinde uzlaşma talep ederek uzlaşma talebinde bulunan mükellefe bir uzlaşma günü verilmektedir. Uzlaşma günü ile davetiyenin tebliğ tarihi arasında en az 10 gün bulunması zorunludur.

Mükellef veya ceza muhatabı aynı anda hem uzlaşma ve hem de vergi mahkemesinde dava açmış bulunabilir. Bu gibi durumlarda vergi mahkemeleri uzlaşma komisyonun kararlarının neticelerini beklemek zorundadır. Vergi mahkemeleri, uzlaşma komisyonu kararlarının sonuçlarını beklemek durumundadır(1). Uzlaşma işleminin neticeye bağlanmasından evvel vergi mahkemelerince dosya karara bağlanmamaktadır.

Diğer taraftan, uzlaşmanın vaki olmaması durumunda mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergi ve kesilen cezaya karşı, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler kapsamında ve yetkili vergi mahkemesine dava açabilir. Bu gibi durumlarda dava açma süresi kısalmış veya bitmiş veya 15 günden daha az bir süre kalmış olabilir.  Bu takdirde dava açma süresi tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak uzamaktadır.

Uzlaşmanın gerçekleşmemesi yani vaki olmaması durumunda ise, yukarıdaki 2.fıkra uyarınca durdurulmuş olan davanın görülmesine, keyfiyetin vergi dairesince işarı üzerine vergi mahkemesinde devam olunur(2).

Uzlaşmanın vaki olması durumunda, mükellef veya vergi sorumlusu üzerinde mutabık kaldığı vergi ve ceza için genellikle dava açma hakkını kaybeder. Genellikle diyoruz çünkü, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalarda artık dava açma olanağı bulunmamaktadır. Bu kuralın tek istisnası, vergi hatasının bulunması durumunda üzerinde uzlaşma sağlanmış olsa bile, dava açma yolu gözükebilecektir(3).

Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen bir kararda: “Dava açma süresinin başlaması için uzlaşma komisyonu toplantısında tutanağın imzalanması yeterli olmayıp bu tutanağın ayrıca mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Vergi mahkemesince uzlaşma komisyonu tutanağının mükellefe tebliğ edildiği tarih araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tutanağın imzalandığı tarih dikkate alınarak davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi yolundaki kararda hukuka uygunluk görülmemiştir” şeklinde karar verilmiştir(4).

Diğer taraftan, yine uzlaşma ile ilgili olarak mükellefin uzlaşma talebinin müzakereye sokulmadan ve incelenmeden reddi durumunda ise, uzlaşmanın temin edilmemesi veya uzlaşmanın vaki olmaması halinden farklı olduğu, bu durumda VUK’nun Ek-7. maddesine göre, ek 15 günlük süresinin işlemeyeceği yönünde görüşler de mevcuttur. Bu görüşe göre örneğin, VUK’nun 343/3 maddesine göre kesilen vergi ziyaı cezası uzlaşma kapsamında olmamasına rağmen, bu ceza için uzlaşma istenmesi, buna karşılık bu talebin konunun esasına girilmeden uzlaşma komisyonunca reddedilmesi halinde; uzlaşmanın vaki olmadığından veya temin edilemediğinden bahsedilemeyeceğinden, bu durumda ek 15 günlük dava açma süresi söz konusu değildir.

Konuya ilişkin Danıştay’ın bu hallerde de dava açma için mükellefe 15 günlük süre verilmesi gerektiği yönünde kararları yanında farklı yönde verilmiş kararları da mevcuttur.

Danıştay 11. Dairesi tarafından verilen bir kararda ise; “uzlaşmanın vaki olmaması ve mükellefe 15 günlük ek dava açma süresinin verilmesi halinde VUK 376. maddesine göre indirimden yararlanılması mümkün değildir”(5).

Diğer taraftan, yine Danıştay 9.dairesi tarafından verilen bir başka kararda ise;

“Uzlaşma başvurusu sonucu uzlaşmaya varılmışken, bu uzlaşmanın gereklerini derhal yerine getirmekle yükümlü bulunan vergi dairesi müdürlüğünce uzlaşma talebi geçersiz sayılarak, üzerinde uzlaşılan kısımlarda yeniden cezalı tarhiyata gidilmesinde isabet bulunmadığı” şeklinde karar verilmiştir(6).

Sonuç olarak, tarhiyat sonrası uzlaşmalarda uzlaşmaya varılmaması halinde bu konuyla ilgili düzenlenen tutanak mükellefin varlığı halinde kendisine veya vekiline komisyon huzurunda tebliğ edilmektedir. Mükellefin yokluğu durumunda ise, bu durum bir tutanak ile tespit edilir ve bu düzenlenen tutanak mükellefe tebliğ için adresine yollanır. Bundan sonra ise yargı yolu mükellef için söz konusu olacaktır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Vergi_Mahkemesinde_dava_acma_suresinin_baslamasi_icin_uzlasma_tutanaginin_ayrica_mukellefe_tebligi-15154.htm


(1) VUK uzlaşma ek madde 7

(2) VUK uzlaşma ek madde 7, VUK md. 112, GT 368, İYUK md. 27

(3) VUK 116 ila 124

(4) Dnş. 3. D.nin 29.01.2003 gün ve E:2000/3173-K:2003/607 sayılı karar. Bu karar için bkz. Danıştay Dergisi, Sayı:1, Yıl:2003, s.150

(5) Dnş. 11. D. nin 17.11.1997 gün ve E:1996/5556-K:1997/4079 sayılı kararı.

(6) Dnş. 9. D. nin 14.10.2004 gün ev E:2002/805-K:2004/4955 sayılı kararları. Bu karar KIZILOT Şükrü, “Danıştay Kararları ve Özelgeler” isimli çalışmasının Cilt:8, sayfa:988 de yer almaktadır. Ankara, 2008, Yaklaşım Yayınları

İş Kanunu’na göre haftalık çalışma süresi 45 saattir. Bunun üzerinde yapılan çalışmalar da fazla mesaidir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde pek çok işveren işçilerini fazla çalıştırıyor fakat fazla mesai ücreti ödemiyor. Pek çok çalışanın ortalama haftalık çalışma süresi 45 saatin üzerinde belirleniyor ve ücretlerine yıllık 270 saate kadarki fazla mesailer dahil sayılıyor. Ancak Yargıtay bu durumu yalnızca ‘kendi mesai saatlerini belirleyebilen’ veya bulunduğu pozisyona göre ortalama ücret seviyesinin üzerinde ücret belirlenmiş kişiler için geçerli kabul ediyor.

5 YILLIK SÜREYE DİKKAT!

İşçiler fazla mesai alacakları için çoğu kez işverene dava açmak zorunda kalıyor. Fazla mesai alacaklarında zaman aşımı süresi 5 yıldır. Dolayısıyla 29 Mayıs 2017’de işten ayrılan bir çalışan en fazla 29 Mayıs 2012’ye kadar olan fazla çalışmaları için dava açabilir. Bu tarihten önceki fazla çalışmalar için bir hak iddia edemez. Bu nedenle çalışanlar eğer fazla mesai alacakları için dava açmayı düşünüyorlarsa işten ayrıldıktan sonra ellerini çabuk tutmalılar.

İSPAT ETMEK ZORUNDA

Fazla mesai yaptığını iddia eden ve mahkemeye başvuran işçi, bunu ispat etmelidir. Bunun içinde yazılı belgeler, tanık beyanları ve işyeri kayıtlarıyla durumu ispatlayıcı delillere başvurulması gerekir. Bu nedenle çalışanlar fazla mesai davası açacaklarsa buna ilişkin belge ve kayıtları toplamalı ve davada bu belgeleri delil olarak mahkemeye sunmalılar. Aksi taktirde iddialarını ispatlayamayacaklardır.

Aynı dönemde çalışmış olmaları şart

Yazılı belgelerle fazla mesai yapıldığı kanıtlanamıyorsa tanık beyanlarının dinlenmesi söz konusu olabilir. İş arkadaşları arasından fazla mesai yapıldığı yönünde tanık olabilecek kişilerin mahkeme tarafından dinlenebilir. Ancak Yargıtay tanıklıkta çalışma arkadaşlarının birlikte çalışıldığı döneme ilişkin beyanlarını kabul etmektedir. Kişinin tanıklığı yalnızca davacı işçiyle çalışılan dönem için delil olacaktır. Tanığın işçinin fazla çalışmasına gerçekten tanık olacak nitelikte bir kişi olması da şarttır. Aynı birimde çalışan işçiler tanıklık yapabilir.

E-mail ya da dekont bile ortaya çıkarır

Fazla mesainin ispatlanmasında işçinin çalıştığı süreleri gösteren her türlü belge delil olarak mahkemeye sunulabilir. Bu doğrultuda işçinin işverenine gönderdiği bir rapor, ilettiği bir bilginin maili de fazla mesainin ispatı konusunda delil oluşturacaktır. Aynı şekilde işçinin işverenin kendisine verdiği bir faturayı ödediğine dair dekont işçinin çalıştığının ispatı olacaktır. Yargıtay geçmiş yıllarda verdiği bir kararında, işçinin işyerinin önündeki bankamatikten para çektiğini gösteren belgeleri, işçinin bu saatlerde çalıştığının belgesi olarak kabul etmiştir.

Bordroya atılan imza önemli

İşçilerin en çok kafasını karıştıran konu, bordrolara atılan imzalardır. İşçinin imzalamış olduğu bordroda fazla mesai sütunu bulunmuyor veya bu sütun boş olsa bile işçi mahkemede o ay fazla mesai yaptığını ispat edebilirse fazla mesai ücretine hak kazanır. Dolayısıyla bordronun imzalı olması, işçi ve işverenin bordroda yazılan tutarlar üzerinde anlaştığını gösterir. Ancak bordroda yer almayan fazla mesainin yapılmış olduğunun işçi tarafından ispat edilmesi halinde işçi yine de fazla mesaiye hak kazanır.

Kayıtlar istenebilir

İşçinin fazla mesai yaptığını ispat etmesinin bir diğer yolu, mahkemeye başvurarak işyerindeki giriş çıkışları gösteren elektronik kayıtların veya görüntülerin istenmesini talep etmesidir. Bu durumda işveren varsa kamera kayıtlarını veya işe giriş çıkışı gösteren elektronik bilgileri ya da puantaj kayıtlarını mahkemeye sunmak durumundadır. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/is-arkadasinin-tanikligi-da-c2fazla-mesaiyi-ispatlar/haber-678398

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 31.12.2023 TARİHLİ BİLANÇOLARIN DÜZELTİLMESİ SONUCU ORTAYA ÇIKAN ZARARI I.GEÇİCİ VERGİ BEYANNAMESİNDE MAHSUBA KONU EDEMEZSİNİZ Bilindiği üzere, 31.12.2023 tarihli bilançoların düzelteme tabi tutulması sonucu 698…
  • I. GEÇİCİ VERGİ BEYANNAMESİ ÜZERİNDE REEL OLMAYAN FİNANSMAN MALİYETİNDEN AMORTİSMAN AYRILMAMIŞ TUTARI İNDİRİM KONUSU YAPMAYI UNUTMAYIN! Bilindiği üzere, amortisman süresi bitmemiş olan kıymetlere ilişkin maliyet veya…
  • Yeni Yayımlanan (Kurumlar Vergisi) Özelgeler 2024/4 Tarih Öğe Başlığı 30 Nisan 2024 Kooperatif Ortak Dışı İşlem…
Top