DEPREM bölgesinde hasar tespit çalışmalarının başlamasıyla gözler sigortacılara çevrildi ve eleştiriler başladı.

Kimileri, sigorta şirketlerinin evirip çevirip hasar ödemekten kaçındıklarından yakınıyor, kimileri ödenen hasarı yeterli bulmuyor, kimileri de depremler sonrası sigorta yaptıramamaktan dert yanıyor. Kimsenin avukatlığını üstlenecek değilim ama konuyu bilen bir gazeteci olarak bazı hususlara da değinmeden geçemeyeceğim.

Önce sizlere deprem bölgesindeki genel tabloyu çizeyim ve bugüne kadar paylaşılmayan bilgileri paylaşayım. Depremin etkilediği illerde toplam konut sayısı 2 milyon 666 bin. Bu konutların 1.3 milyonunun zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Deprem bölgesinde her iki konuttan biri DASK kapsamında. Toplam 2.6 milyon konutun da DASK dışında, yüzde 20’sinin, yani 450 binin, konut paket poliçesi bulunuyor. Bölgede toplam araç sayısı 3 milyon 150 ve bunların da yüzde 17’si, 530 bini, kasko sigortalı. Deprem bölgesindeki KOBİ boyutundaki işletmelerin ise sadece yüzde 14’ü sigortalı. Yine bölgede 1.7 milyon kişinin de hayat sigortası bulunuyor ki, bunların neredeyse tamamı, bankalardan kredi kullanırken yapılan kredili hayat sigortaları. Hepsini alt alta ekleyin, deprem bölgesinde toplam 4 milyon sigorta poliçesi bulunuyor.

HASARLARI KİM ÖDEYECEK?

Özetle; 13 milyondan fazla nüfusa sahip, milli gelire de yüzde 10 katkı sunan depremin etkilediği illerde, hepi topu 4 milyon poliçe bulunuyor. Mesela, bölgedeki konut poliçeleri ile kasko sigortalarının bir kısmı da bankalardan konut ve araç kredisi ile yapılan sigortalar.

Depremin ekonomi üzerinde yaratacağı maliyet hakkında farklı senaryolar var ama kabaca 80-100 milyar dolar bir maliyetten bahsediliyor. Peki, 11 ili etkileyen depremin sigortaya maliyeti ne olacak? Kabaca hesaplamışlar; 20 milyar liranın biraz üzerinde. Yani, toplam ekonomik kaybın yüzde 10’u sigortalı kayıp. Diyeceğim o ki, böyle bir rakam için sigorta şirketlerinin evirip çevirecek, eğip bükecek halleri yok. Bu rakamı da öderler, bunun kat ve kat üstünü de öderler. Kaldı ki kendi kasalarından da ödemiyorlar. Nasıl ki vatandaş evini, aracını, dükkanını, fabrikasını sigorta şirketine sigortalıyorsa; sigorta şirketleri de kendilerini yurtdışındaki, adına reasürans şirketi denilen büyük sigorta şirketlerine sigortalıyorlar. Tüm bu hasarın tamamına yakınını yurtdışındaki şirketler ödeyecek.

SÖYLENTİLERİN KAYNAĞI

Tabii burada bir ‘ama’ da var. DASK’ı bir kenara bırakıyorum, gelecek yazımda detaylı değineceğim. DASK dışında deprem bölgesindeki konut paket poliçelerinin tamamına yakınında deprem teminatı var. Poliçede yer kayması falan gibi teminatlar varsa; o sigorta zaten deprem hasarını karşılar. Ama vatandaş, konut, araç sigortası yaptırırken; bilerek isteyerek afetleri poliçesinin dışında tutmuşsa, sigorta şirketinin yapacak bir şeyi yok. Primini almadığı, teminatını vermediği, poliçede yazmayan bir hasarı ödeyemez. Bunun da oranı nedir derseniz; deprem bölgesindeki toplam bir milyona yakın konut ve kasko sigortasının içinde bu oran, yüzde bir, ikiyi geçmez; kalanın tamamında deprem teminatı vardır.

Peki, deprem bölgesinde yeni sigorta yapılmıyor mu? Mevcut poliçesi olanların poliçe süreleri mayıs ayına kadar uzatıldı ama ilk kez sigorta yaptırılacaksa artçılardan ve yeni depremlerden dolayı yapılmıyor. Deprem bölgesinin dışındaki tüm il ve bölgelerde sigortalar yapılıyor. Hazır yeri gelmişken, bir çift laf da sigortacılara edeyim. 60’ın üzerinde sigorta şirketi, bu şirketlerin Türkiye sathına yayılmış 15-20 bin acentesi, diğer taraftan poliçe satan yüzlerce banka şubesi olup da 11 ilin etkilendiği bölgede, bu kadar az sigortalı nasıl olabiliyor; otursunlar asıl bunu düşünsünler. Noyan Doğan

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/deprem-hasarlari-sigortadan-karsilanacak-mi-42225964

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Yıllık İşletme Cetveli Gönderme Süresi Uzatıldı 2023 dönemi yıllık işletme cetveli gönderme süresi 6 Mayıs 2024…
  • 2024 Yılı Birinci Geçici Vergi Dönemi İçin Enflasyon Düzeltmesi Yapılmayacak Enflasyon düzeltmesi yapılmayacak 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi…
  • Vakıflarda Şubeler ve Şubelerin Muhasebe Uygulamaları Vakıflar Yönetmeliğinde şube, vakıf faaliyetlerinin yürütülebilmesi için yeni vakfa bağlı olarak…
Top