Yazdır

Defter ve Belge İbrazının İnceleme Elemanına Yapılmayıp Vergi Mahkemesine Yapılmasının Hukuki Sonuçları

I- GİRİŞ

Türk vergi sisteminde esas olan mükelleflerin beyanıdır. Mükellefler beyan ettikleri matrah üzerinde ilgili vergi dairesince gerekli tarhiyatlar yapılmaktadır. Ancak mükellefler beyan üzerine bildirmiş oldukları matrahları idare denetimine tabidir. Vergi idaresi gerekli gördüğü takdirde mükellefi incelemeye alıp defter kayıtları incelenmekte ve yasal düzenlemelere aykırılık tespit edilmesi halinde cezai yaptırım uygulamaktadır. Mükellefler inceleme sonucu karşılaştıkları icrai yaptırımlara istinaden yargı yolu açık olup dava konusu yapabilmektedirler. Mükellefler çeşitli sebeplerden dolayı vergi inceleme yetkilisince ibrazı istenen defter ve belgeleri inceleme elemanına ibraz etmeyip, ibraz etmemeden dolayı kendisi cezalandırılıp tarafına tebligat yapıldıktan sonra yargı mercilerine defter belge ibraz etmektedirler. Bu durumun doğuracağı hukuki sonuçlar makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

II- DEFTER TUTMAYA MECBUR OLANLAR

Vergi Usul Kanunu’nun 172. maddesinde defter tutmaya mecbur olan gerçek ve tüzelkişiler sayılmış olup bunlar:

1- Ticaret ve sanat erbabı;

2- Ticaret şirketleri;

3- İktisadi kamu müesseseleri;

4- Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler;

5- Serbest meslek erbabı; 

6- Çiftçiler.

III- DEFTERİN TUTULMA MAKSADI

Mükellefler Vergi Usul Kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlayacak şekilde tutarlar:

1- Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek;

2- Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek;

3- Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

4- Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

5- Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemek

IV- DEFTER VE BELGELERİN MUHAFAZA VE İBRAZI

Mezkur Kanun’un 252. maddesinde bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. 

V- DEFTER VE BELGELERİN İSPAT BOYUTU

Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat başlıklı 3. maddesinde İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. denilmektedir.

Yukarıda silsile halinde belirtilen maddelerden de görüleceği üzere vergi usul kanunu defter tutacakları saymış, bu kişilerin ticari işlemlerinden kaynaklı ispat külfetini defter tutanlara yüklemiş, istendiği takdirde defter ve belgelerin vergi idaresine ibraz edilmesi gerektiğini hüküm altına almıştır.

VI- DEFTER VE BELGELERİN İNCELEMEYE İBRAZ EDİLMEMESİ

Beyana dayanan vergi sistemimizde vergi idaresi mükellef tarafında verilen beyana göre gerekli tarh ve tahakkuk işlemini yapmaktadır. Ancak bu beyanın denetimi vergi idaresince yapılmakta olup gerek görüldüğü takdirde beyanın doğruluğunun ispat külfeti mükellefe aittir. Bu sebeple defter ve belgelerini incelemeye ibraz edilmemesi halinde defter ve belgeler kanıt olma değerini yitirir ve vergi idaresince aşağıda sayılan idari yaptırımlar ile mükellefler karşı karşıya kalmaktadır.

1- Vergi Usul Kanunu’nun 30/3 maddesi uyarınca, vergi matrahlarınız re’sen takdir edilecektir.

2- Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

3- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre indirim konusu yaptığınız katma değer vergileri, aynı Kanun’un 34 ve 54. maddelerine göre belgelendirilmemiş sayılacağından reddedilecektir.

4- Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesinde belirtilen kaçakçılık suçunu işlemiş olacağınızdan, aynı Kanun’un 367. maddesi uyarınca ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulacaktır.

5- Yapılan inceleme sonucunda adınıza tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalardan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 11. maddesi kapsamına girenlerle ilgili “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma” hakkınız bulunmaktadır. Ancak, bu yazıda belirtilen süre içinde ibraz ödevini yerine getirmediğiniz veya Daire Başkanlığımıza yazılı müracaatta bulunarak uzlaşma talep ettiğinizi bildirmediğiniz takdirde “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma” hükümlerinden yararlanmanız mümkün

olmayacaktır.

VII- DEFTER VE BELGELERİN YARGI ORGANINA İBRAZ EDİLMESİ

Mükelleflerin ihmallerinden veya çeşitli sebeplerle defter ve belge ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemektedir. Bu sebeple de vergi idaresince yukarıda sayılan yaptırımlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu yaptırımlardan sebeple kendilerine ilgili tebligatlar yapıldıktan sonra vergi idaresi yerine mahkemelere defter ve belge ibrazında bulunmaktadırlar.

Vergi mahkemeleri, inceleme elemanın inceleme yetkisinin kullanışını hukuka uygunluğunu denetler. İnceleme elemanı yerine geçip vergi incelmesi yapmaz, defter kayıtlarının ve bu kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadığını araştıramaz. Dolayısıyla vergi incelemesine ibraz edilmeyen defterlerin mahkemeye ibrazı yeni bir inceleme gerektirmeyeceği ve yapılan inceleme açısında defter ve belge ibraz edilmiş gibi işlem yapılmasını da gerektirmeyecektir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 22.01.2010 tarih ve 2008/882, K: 2010/10 sayılı Kararı’nda vergi uyuşmazlıklarının çözümünde, vergi usul Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Bu nedenle vergilendirmeye ilişkin açılan davalarda yapılan işlemin hukuka uygunluğu konusunda bir yargıya ulaşabilmek için idari yargı yerlerince kendilerine tanınan resen araştırma(1) yetki ve sınırlarının vergi usul Kanunu’nun ilgili hükümleri de gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.

Bu sebeple mükellefin yargılama sürecinde inceleme elemanına defter ve belge ibraz etmeme fiilinin haklı gerekçelerini (Mücbir sebep, fiili bir imkansızlık veya tebligatın usulüne uygun yapılmaması) ispatlamaya ve buna ilişkin delillerle mahkemeyi ikna ederek işlemi iptal etmeye çalışması gerekmekte olup, aksi halde davanın retle sonuçlanmasın kaçınılmazdır.

VIII- SONUÇ

Defter tutmak zorunda olanlar defter ve belgelerinin kendileri lehine ispatlama vasıtası olarak kullanmaları ve vermiş oldukları beyanın doğruluğunu sağlamaları için vergi usul kanunda belirtilen süre zarfında defter ve belgelerin muhafazasını sağlamak ve gerektiğinde inceleme elemanına ibraz etmek zorundadırlar. İnceleme elemanı yerine defter belgenin mahkemeye ibraz edilmesi, mükellefin ibraz etme görevini yerine getirdiği kabul edilemeyecektir. Mahkemelere ibraz edilen defter ve belgeler inceleme elemanına ibraz edilen defter ve belge kabul edilmez. Yargı merci yürütmenin yerine geçip inceleme yapamayacağından inceleme elemanına ibraz edilemeyen defter ve belgeler ispat kuvvetini yitirdiğinden mükellef lehine kabul edilmeyecektir. Mükellefler Mücbir sebep, fiili bir imkansızlık veya tebligatın usulüne uygun yapılmaması gibi sebepler dışında kendilerinden ibrazı istenen defter ve belgelerin kendileri lehine sonuç doğurması için vergi idaresine zamanında ibrazı yararlarına olacaktır.

Yunus SÜRMELİ*

Yaklaşım / Eylül 2021 / Sayı: 345

*    Vergi Müfettişi

(·)  Bu yazıda yer alan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı Kurum’u bağlamaz, Kurum’un görüşü olarak kullanılmaz ve değerlendirilmez.

(1)  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde ifade edilen resen araştırma ilkesi: Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Hükmünü ifade eder…