Yazdır

KDV İadelerinde Mahsup Yoluyla İadede Emanette Kalan Tutarları Yaratan Yanlışlıklar

I- GİRİŞ

Bu makalede Türk vergi siteminde harcama üzerinden alınan Katma Değer Vergisi’nin mahsuben iade ve nakden iade konuları üzerinde durulacaktır. Mükelleflerin iade yoluyla mahsup edilebilecek borçlarının neler olduğu anlatılmıştır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de KDV İade sürecinde mahsup işleminden emanette kalan tutarların meslek mensupları, yeminli mali müşavirlerin ve vergi dairesi çalışanları tarafından yapılan yanlışlıkların neler olduğunu tespit etmek ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunmaktır.

1985 yılında yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Kanunu ülkemizde 36 yıldır uygulanmaktadır. Katma Değer Vergisi dolaylı vergi olarak Türkiye’de vergi gelirleri içinde önemli bir yere sahiptir. KDV iadesi vergiye tâbi olan mükelleflere devletin sunduğu bir teşvik ya istisnai durum denebilir. Katma Değer Vergisi’nin içinde barındırdığı mahsup ve indirim mekanizması, satış yapılan son tüketicinin dışında yer alanların üzerinde vergi kalmamasını amaçlamaktadır. Üretim-dağıtım zinciri içinde yer alan birimler, tahsil ettiği vergiden ödediği vergiyi düşerek verginin üzerlerinde kalmasını engellemeye çalışırlar. Bu şekilde, KDV’de amaç vergi yükünün son tüketicinin üzerinde kalmasıdır. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı bu her zaman mümkün olmamaktadır. Bazı faaliyet türlerinde mal ve hizmet satışlarında KDV uygulaması ya hiç olmaz ya da düşük oranlı olarak gerçekleşir. Böyle durumlarda satıcı kendinde önceki aşamada doğan alım-satım işleminden yüklendiği KDV’yi yansıtamaz. Vergi o satıcının üzerinde kalır. Bazı durumlarda ise alıcı yasal yükümlülüklerden dolayı satıcıya Katma Değer Vergisi’nin bir bölümünü ödeyemez ve onun adına vergi dairesine yatırmak durumunda kalır. İşte, bu gibi durumlar da KDV iadesi söz konusu olmaktadır. KDV İade sisteminde üzerinde kalan bu vergi yükünün Kanun ve tebliğlerde belirtilen yükümlülükleri yerine getiren mükelleflerce geri ödeme sistemidir. Bu sistemin işleyişinde iade tutarlarının mükellefin borçlarına mahsup ve nakit yoluyla iadesini kapsamaktadır.

Pandemi koşulları işletmeleri ekonomik krize sokmuş durumdadır. Hükümet bazı destek programları ile işletmelerin ekonomik krizden olabildiğince az zarar ile çıkmasına yardımcı olmaya çalışmaktadır. İşletmelerin krizde yaşadıkları en önemli sıkıntı fon bulmaktaki, nakit sağlamaktaki güçlüktür. Tahmin edileceği gibi en önemli ve en yakın fon ve nakit kaynağı henüz tahsil edilememiş olan KDV iadeleridir.

Bu çalışmanın amacı; iade sürecinde mükelleflerin borçlarına istediği mahsup işleminin muhasebe aşamasında emanette kalmasına sebep olan yanlışlıkların neler olduğunu tespit etmek ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunmaktır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİNDE İADE YÖNTEMLERİ

Türkiye’de Katma Değer Vergisi ile ilgili çalışmaların 1972 yılı itibariyle başlamış olup Maliye Bakanlığı’nca 2 Kasım 1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete’de 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu yayımlanmıştır. 

Harcama üzerinden alınan katma değer vergisi için belli istisnalar ile gündeme gelen indirim yoluyla telafi edilemeyen vergilerin nakden veya mahsuben iadesi gündeme gelmektedir. İndirim yolu ile telafi edilemeyen katma değer vergisinin nakden iade ve mahsuben iadesi mümkündür (Katma Değer Vergisi Kanunu, 29. md.).

Mükelleflerin nakden ve mahsuben KDV İadesi talepleri 26.04.2014 tarih ve 28983 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve tek tebliğ haline getirilmiş olan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği kapsamında yer alan hususlara göre yerine getirilmekte ve uygulamaya yön verilmektedir.

3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 8/2, 9/1 (kısmi tevkifat kapsamındaki hizmet ve teslimlerden), 11., 12., 13., 14., 15., 17/4-s, 29/2 maddeleri ile Geçici maddelerde yer alan bazı hizmet ve teslimlerden ötürü; mükelleflerin yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin nakden ve/veya mahsuben iadesi; Kanun’un 32. maddesi ile bu maddeye istinaden Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı hüküm altına alınmıştır.

İlgili Kanun ve tebliğlerle açıklanan mekanizmanın işleyişi temel olarak mükelleflerin beyannamelerinde ilgili satırlarda gösterdikleri hak kazandıkları iade tutarlarını vergi dairelerine vermiş oldukları dilekçelerle talep etmeleri ve ilgili kontroller vergi dairesince gerçekleştirildikten sonra gerçekleşir. Nakden iadelerde aranan şartlar mahsuben iadeler göre daha ağırdır. Genellikle mahsuben iadeler teminat veya inceleme raporu aranmadan yerine getirmektedir.

Nakden iade 4 grupta toplamak mümkündür. Bunlar;

·Teminat ve inceleme raporu aranmayan sınırın altındaki iadeler,

·Teminat karşılığı iadeler,

·Vergi inceleme raporu ile iadeler,

·YMM raporu ile iadeler

Bütün nakden KDV iadeleri prensip olarak inceleme raporuna dayanılarak yapılır. Ancak, bütün iade taleplerinin incelenmesi, inceleme elemanlarının iş yükü artırmanın yanı sıra mükelleflerin iadelerinin gecikmesine de neden olduğundan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca belirlenen haddin altında kalan tutarların nakden veya mahsuben iadesinde inceleme raporu aranmamaktadır. Söz konusu haddi aşan iade taleplerinde ise, haddin altında kalan kısım teminat ve inceleme raporuna dayanarak iade edilmektedir. Uygulamada mükelleflerin 5.000 TL’yi aşmayan nakden iade talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir. Nakden iade için, iade talep dilekçesi ve iade için aranan belgelerin eksiksiz ve tam olarak verilmiş olması gerekir.

2010 yılında yayınlanan 53 No.lu sirkülerde Gelir İdaresi Başkanlığı iade sisteminde elektronik devri başlatmıştır. Bu itibarla, KDV mükellefleri Ocak/2010 vergilendirme döneminden itibaren gerçekleşen iade hakkı doğuran işlemleri için geçerli olmak üzere bu işlemlerine yönelik iade taleplerinde, indirilecek ve yüklenilen KDV listeleri ile satış faturaları listesini ve iade için ibrazı istenilen durumlarda gümrük (çıkış) beyannamesi listesini internet vergi dairesi üzerinden göndermektedirler (KDVK-53/2010-1 sayılı Katma Değer Vergisi Sirküleri, 2010).

10 Ekim 2013 tarihli ve 28791 sayılı Resmi Gazete’de iade talep dilekçelerinin standart hale getirilmesine ilişkin esasların yer aldığı 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlandı. Söz konusu Tebliğe göre 1 Kasım 2013 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandı. 429 sıra No.lu tebliğinde vergi Kanunları gereği iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle nakden veya mahsuben talep edilecek iadelerin başvurularına ilişkin olarak 10.01.1961 tarihli ve 10703 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 120. maddesi ve diğer vergi Kanunlarının Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.

Bu tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle nakden veya mahsuben yapılacak iade talepleri elektronik ortamda standart dilekçeler kullanılmak suretiyle yapılır. İade talep dilekçeleri, internet vergi dairesi şifresi kullanılmak suretiyle mükellefler veya mükelleflerce yetkilendirilecek 01.06.1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’na göre yetki almış bir meslek mensubu (serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir) vasıtası ile elektronik ortamda gönderilebilir.

Mükellefler aynı standart dilekçe ile hem mahsuben hem de nakden iade talebinde bulunabilirler. Bu durumda mahsuben iadesi talep edilen tutar için mahsuben iadenin şartları, nakden iadesi talep edilen tutar için nakden iadenin şartları aranır. Dilekçelere eklenmesi gereken belgeler elektronik olarak eklenir. Elektronik olarak verilmesi mümkün olmayanlar ise vergi dairesine evrak kayıt numarası/iade dosya numarası belirtilmek suretiyle teslim edilir.

Mahsuben ve nakden iade talebi, muhasebe işlem fişinin düzenlenmesinden önce verilecek yeni bir dilekçe ile değiştirilebilir veya iade talebinden vazgeçilebilir. Değişiklik veya vazgeçme taleplerinin 7 No.lu “İade Talebinin Değiştirilmesine/İade Talebinden Vazgeçilmesine İlişkin Dilekçe (7)” ile yapılması gerekmektedir. Üçüncü şahısların borçlarına yönelik mahsup taleplerinin değiştirilebilmesi için üçüncü şahısların bu husustaki muvafakatlarının alınması ve bunu gösteren belgenin (noter tasdikli) dilekçe ekinde vergi dairesine ibraz edilmesi şarttır.

III- MAHSUP YOLUYLA İADE

Bir vergilendirme döneminde KDV’nin Vergi Dairesi tarafından iade edilebilmesi için bu iadenin ne tür talep edildiğine dair mükellefin dilekçe vermesi gereklidir. Diğer bir ifadeyle mükellef tarafından yazılı olarak talep edilmediği sürece KDV beyannamesinde “İade Edilecek KDV” vergi dairesi tarafından re’sen iade edilmez.

Mahsup talebi, katma değer vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine verilecek bir dilekçe ile veya elektronik ortamdan da yapılabilir. Mükellef; KDV iade alacağı mükellefin kendisinin veya ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların),vergi dairelerince takip edilen amme alacaklarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere (gümrük), Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarına, mahsuben iade edilebilir.

Mahsup talebi, iade hakkı doğuran işleme ilişkin ilgili bölümlerde belirtilen belgelerin tamamlanıp, KDVİRA sistemi tarafından üretilen “KDV İadesi Kontrol Raporu”nun geldiği tarihte olumsuzluk tespit edilmeyen tutarlar itibarıyla yerine getirilir.

Olumsuzluk tespit edilen alımlara ilişkin KDV tutarlarının mahsuben iadesi ise olumsuzlukların giderilmesi kaydıyla yapılabilir. Mahsup talebinin yerine getirilmesinde, iade hakkı doğuran işlemin tevsikinde kullanılan (gümrük beyannamesi, serbest bölge işlem formu, gümrükte onaylatılan özel fatura nüshası, onaylanmış antrepo beyannamesi vb.) belgelerin doğrulanmış, onaylı veya teyidinin alınmış olması gereklidir.

A- MAHSUP EDILEBILECEK BORÇLAR

Mahsup; bir ödeme şekli olup, mükelleflerin iade talep dilekçesi ile talebi üzerine; mahsup istemine konu iade hakkı doğuran işlemlerin ve belgelerin eksiksiz ve tam olarak yerine getirilebilmektedir. İade alınabilecek KDV tutarının iadesi mahsuben talep eden mükellefler, aşağıda belirtilen borçlarına mahsuben iade uygulayabilirler;

Vergi Dairelerince Takip Edilen Amme Alacaklarına Mahsup: vergi dairelerine olan bütün borçlara mahsubu suretiyle iadesi talep edilebilir. Vergi dairelerine olan borçlara mahsup talebi, gerekli bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden 10 gün içinde tamamlanır.

b- İthalde Alınan Vergilere Mahsup: KDV iade alacağının ithalde alınan vergilere mahsubu için, ilgili gümrük idaresinden mükellefin vergi dairesine hitaben yazılan ve ithalde alınan vergiler ile varsa gecikme faizi, zam ve ceza tutarları ile ödemenin yapılacağı gümrük muhasebe birimi ve hesap numarasını belirten bir yazı alınır. Mahsup tutarını gösteren muhasebe işlem fişi talep tarihinden itibaren 10 gün içinde ilgili gümrük muhasebe birimine gönderilir. Herhangi bir nedenle mahsup yapılamaması halinde, gümrük muhasebe birimince düzenlenecek muhasebe işlem fişi ile mahsup edilemeyen tutar ilgili vergi dairesine iade edilir.

c- SGK Prim Borçlarına Mahsup: KDV iade alacağının, SGK’ ya olan borçlara (sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası borçları ile bunların ferilerine) mahsubu mümkündür. Bu talep, mükellefin SGK’dan alıp mahsup dilekçesine ekleyeceği, mahsubu talep edilecek prim borçlarını ve varsa gecikme zammı ve cezası tutarlarını gösteren belgeye göre değerlendirilir. Cari dönem borçlarına ilişkin mahsup taleplerinde söz konusu belge aranmaz. Söz konusu belgeye prim alacaklısı SGK şubesinin banka hesap numarası da yazılır. Mahsup edilecek prim borcu tutarları mükellefin vergi dairesince ilgili şubenin banka hesap numarasına gönderilir. KDV iade alacaklarının SGK prim borçlarına mahsubunu isteyen mükelleflerin mahsup dilekçesi ve iade talebinde aranan belgeleri verilmesi mümkün olan en erken tarihte, fakat en geç KDV beyannamelerinin verildiği ayın son gününe kadar vergi dairelerine intikal ettirmeleri gerekmektedir.

d- Katma Değer Vergisi mükelleflerinin indirimli orana tabi teslime ait iade alacaklarında: % 51 veya daha fazla hissesi kamuya ait kuruluşlardan temin ettikleri elektrik ve doğalgaz borçları ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet hizmetleri, altyapı katılım payları ve aidatlara ilişkin borçlarına, mahsubu da mümkündür.

İade hakkı doğuran işlem türü, mahsuben iade imkânı, mahsuben iade sınırı ve tutarları, mahsuben iadede YMM Tasdik Raporu aranılıp-aranılmayacağı, Vergi İnceleme Raporu ile teminat hükümleri açısından konunun Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin ilgili bölümlerindeki açıklamaların, usul ve esasların da ayrıca dikkate alınması gerekmektedir.

B- MAHSUBEN İADE TALEBİ SÜRECİ

Mahsuben iade için iade talep dilekçesi ve iade için aranan belgelerin eksiksiz ve tam olarak verilmiş olması gerekir. Vergi dairelerince yapılan işlemler sırasında meydana gelen gecikme nedeniyle zamanında mahsubu yapılamayan, vergi dairesine olan borçlar için gecikme zammı uygulanmaz.

KDV iade alacağının kesinleştiği tarih ve tutar itibarıyla, vadesi geçmiş borçlara bu tarihten sonra gecikme zammı uygulanmaz. KDV iadesi için mahsuben iadeye ilişkin iade talep dilekçesi olmaksızın, gerekli belgelerin ibraz edilmiş olması halinde, iade talebinde bulunulmamış sayılır. İlgili dönem KDV beyannamesinde iade beyanında bulunulmuş olması da bu şekilde işlem tesisine engel teşkil etmez.

Vergi dairesine olan borçlara mahsup taleplerinde vergi daireleri, belge ya da belgelerdeki muhteviyat eksikliklerini veya KDVİRA sisteminin tespit ettiği olumsuzlukları mükellefe yazı ile bildirirler. Yazının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde eksiklikleri gideren mükelleflerin mahsup talepleri, mahsup dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarih itibarıyla yerine getirilir ve bunlara gecikme zammı uygulanmaz. 30 günlük ek süreden sonra eksiklikleri gideren mükelleflerin mahsup talepleri ise eksikliklerin giderildiği tarih itibarıyla yerine getirilir ve borcun vadesinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı uygulanır.

Mükellefler iade talep sürecinde 1 No.lu KDV Beyannamesini vergilendirme dönemini takip eden ayın 26’sı akşamına kadar vermekle yükümlüdürler. Yıl içerisinde mahsuben iadesi talep edilemeyen KDV miktarları izleyen yılda yapılacak iade taleplerinde sırası ile 1 No.lu beyannamede belirtilerek iade işlemi başlatılır (Gelir İdaresi Başkanlığı KDV İade Rehberi).

IV- İADE SONUCU İADE TUTARININ EMANETE GEÇME NEDENİ VE EMANET KALAN TUTARLAR

KDV iade sürecinde istenilen vergi dönemine ilişkin mükellef tarafından iade süreci online olarak sisteme standart dilekçe talebini girmesi ile başlamaktadır. Evraklarını tam ve eksiksiz olarak yerine getiren mükellefin yapılan dosya incelemesinden sonra iadeye hak kazanması gerekir. Vergilendirme servisince yapılan işlemlerden sonra düzeltme fişi düzenlenmektedir.

Düzenlenen düzeltme fişi ilgili kişilerce imzalandıktan sonra muhasebe servisine gelir. Muhasebe işlem fişi(mif) düzenlenerek tekrar imzaya sunulur. İmzalandıktan sonra sistemde gerekli işlemler yapılarak emanete alınır. Emanete alınan tutarlar mükellefin talep ettiği dilekçe ile nakden iade veya mahsuben iade işlemi gerçekleştirilir. Bazen nakden iade ve mahsuben iade işlemlerinde sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Nakden iadede personel tarafından yapılan inceleme sonucunda borcu bulanan mükellefin nakden iade işlemi yapılamamaktadır. Onaylanan muhasebe işlem fişi ile ilgili KDV dönem alacağı emanete alınarak tutarları artırmaktadır. Mükellefin sorunları ortadan kaldırana kadar iade işlemi yapılamaz veya o dönem alacağın borcundan daha fazla ise borcu kadar bloke konularak iade işlemi gerçekleştirilebilir. Bloke konan tutar mükellefin emanetinde sorun giderene kadar bekletilebilir. Bu noktada iadenin takibi mükellef açısından önemli olmaktadır.

Mahsuben iadede ise vergi mahsubuna, sigorta ödemelerine ve gümrük mahsubu yapılabildiğini aktarmıştık. Sigorta, gümrük ve vergi mahsubundan dolayı emanette kalan tutarlar bulunabilmektedir. Onaylanan muhasebe fişi ile emanetteki tutarların çıkışı yapılmalıdır. İstenilen dilekçelerine göre işlem yapılmaması halinde bu paraların emanette kalması söz konusu olmaktadır. İlgili yazılar gereği sigorta ve gümrük işlemleri yapılmaktadır.

İlgili KDV dönem alacağından Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan veya Gümrük Müdürlüğü’nden alınan resmi yazı ile işlemlerini yerine getiren mükellef sigorta ve gümrük mahsubunda sistemde daha fazla isteyebilmektedir. Resmi yazı ile uyuşmayan tutarlar emanette kalabilmekte ve daha sonra mükellef bunu sigorta veya gümrük olarak hangisinden emanette kaldıysa o mahsubuna isteyebilmektedir.

Vergi mahsubunda onaylanan emanete alınan tutarlar ise vergi borcunu tahsil etmek üzere işlem yapılmalıdır. Bu işlemin yapılamaması da emanetteki tutarı artırmaktadır. Bu sorunların neler olduğu veya yanlış yapılmasına neden olan yanlışlıkları aşağıda vergi dairesi çalışanları ve mükellefler olarak ayrı başlıklarda incelenmiştir.

V- VERGİ DAİRESİ ÇALI-ŞANLARINDAN KAYNAKLI YAPILAN YANLIŞLIKLAR

KDV iadelerinde Gelir İdaresi Başkanlığı, Yeminli Mali Müşavirler ve Vergi Dairelerini kapsayan, karşılıklı iletişimin ve etkileşimin olduğu bir sistemdir.

Vergi Dairelerinin KDV İade ve Muhasebe Servislerinde çalışanların ilgili mevzuata hâkim olmaları gerekmektedir. Vergi dairelerinde işlerin aksamaması için bu servislerde yeterli sayıda personel çalışması gerekmektedir. Personel verimliliğini de gözardı etmemek gerekmektedir.

Mükellefin talep etmiş olduğu vergi mahsubunda personel tarafından yapılan yanlışlıklar;

• Farklı bir vergi dönemine girilmesi

• Farklı bir vergi dairenin borcuna girilmesi

• Mükellefin talep ettiği tarih yerine farklı tarihle işlem yapılması

vergi mahsubunun hatalı yapılmasına neden olmakta ve ilgili dönem borcunun gecikmeli olarak alınmasına sebep olmaktadır. Bu yapılan yanlışlıkla asıl istenen vergi mahsubu mükellefin istediği şekilde gerçekleşmemektedir. Yapılan hataların en aza indirilmesi için kontrol mekanizmasının işletilmesi önerilebilir.

VI- MÜKELLEFTEN KAYNAKLI YAPILAN YANLIŞLIKLAR

Mükellefler İnteraktif Vergi Dairesi sistemine elektronik ortamda girerek mükellefler vergi dairelerine gitmeden sistemden KDV iadelerini talep etmektedirler.

Mükellefler veya mükelleflerce yetkilendirilecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik göre yetki almış bir meslek mensubu tarafından iade talep dilekçeleri elektronik ortamda girilir.

Mükellef veya mükellef adına giren meslek mensupları tarafından Standart İade talep dilekçelerinde yapılan yanlışlıklar;

• Dilekçinin içinin doldurulmasındaki eksiklik,

• Vergi kodlarını, vergi dairesini ve vergilendirme dönemini yanlış yazılması,

• Mahsubu istenilen vergi borcunun bulunamaması,

• Mahsubu istenilen vergi borcunu mükerrer istenmesi

• Talep edilen vergi borcundan fazla tutarda istenilmesi

• Doğmamış muaccel borcuna istemesi

Mükellefin istemiş olduğu vergi borcunun araştırılma yapılmadan bağlı olduğu ana vergi dairesince mahsup edilmesi

emanetteki tutarı artırmaktadır.

VII- SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmada Katma Değer Vergisi’nde mahsuben iade konusunda muhasebe servisinde yapılan işlemler sonucunda emanetteki tutarları artıran sorunlar incelenmiştir.

KDV iade sürecinin başarısının arttırılması ve bu süreçte iyileştirme yapılması “KDV İadelerine İlişkin Eylem Planı” hayata geçirilmiştir. Katma Değer Vergisi için İhtisas Vergi Daireleri kurulmuştur.31.03.2021 tarihi itibariyle Türkiye genelinde 19 tane İhtisas Vergi Dairesi vardır  (https://www.gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/istatistikler).

Öneriler;

• Mükelleflerin aktif olarak İnteraktif Vergi Dairesini kullanmaları teşvik edilmelidir. Sistemden vereceği genel bir dilekçe ile emanetteki tutarlarını vergi borçlarına isteyerek emanetteki tutarlar azaltılabilir.

• Mükelleflerin Gelir İdaresi Başkanlığı sitesinde e-İşlemler menüsü altında yer alan“İadem Nerede?” ekranından KDV Vergisi iade süreçlerinin takip edilmesi amacıyla oluşturulan İade Takip Sistemi ile mükellefler tarafından elektronik ortamda standart iade talep dilekçesi ile yapılan iade taleplerinin hangi aşamada olduğu, ne gibi işlemler yapıldığı anlık olarak, bu ekrandan detaylı bir şekilde takip edilebilmektir. Bu ekranın kullanılması teşvik edilmelidir.

• Online olarak standart iade talep dilekçesinin doldurulmadan sisteme yüklenilmesi engellenmelidir.

• Mükellef asıl mükellefiyeti olduğu vergi dairesiyle KDV yönünden bağlı olduğu vergi dairesi farklıdır. Mahsup işlemleri için verdikleri dilekçelerinde vergi dairelerini karıştırmamalı ve stopaj, damga vb. vergiler istediğinde bağlı olduğu ana vergi dairesi gelmeli veya sistemde KDV’yi seçtiği zaman otomatik olarak katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesi gelmelidir.

• Sistemde doğmamış olan muaccel borcunu istemesine engel olunmalıdır.

• Vergi daireleri arasında uyum birliği sağlanmalı, mükellefin mahsup talebinin olup olmadığı araştırmalı ve ona göre ana vergi dairesince mahsup edilmelidir.

• Mükellefler‘‘vergi dairesi borcu yoktur’’yazılarında görülen borçlarını mahsup talep etmiş olsa dâhil iadelerini hemen alabilmek veya o yazıyı ihtiyaç duydukları için nakden istedikleri iadelerinden düşürmekte ve daha sonra talep ettiği mahsup dilekçesi geldiğinde emanette kalmasına neden olmaktadır. Bu soruna çözüm bulunması gerekmektedir.

• Mükellefinstandartiade talep dilekçesine girerken seçtiği vergi, sigorta ve gümrük mahsubundan kalan tutarlarda ise gümrükten kaldıysa gümrük mahsubuna, sigorta mahsubundan kaldıysa sigorta borçlarına isteyebilmektedir. 7 No.lu “İade Talebinin Değiştirilmesine’’ ilişkin dilekçeyle vergi borçlarına isteyebilirler.

• Vergidairesiçalışanları tarafından yapılan hatalarda sisteme giriş yaparken daha dikkatli ve özenli olması gerekmektedir.

Bu çalışmanın, meslek mensupları ve vergi daireleri çalışanları açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu sorunlarla ilgili çalışma yapılarak geliştirilirse mahsuben iade sürecinde emanetteki tutarların artmasına engelleyen çözümler bulunabilir.

Süleyman YÜKÇÜ*
Selin ERKAP**

Yaklaşım / Temmuz 2021 / Sayı: 343

*   Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF

** Gelir Uzman Yrd.