Yazdır

Amme Borçlusunun Mallarına Konulan Hacizlerin Belli Şartlar Altında Kaldırılması Kolaylığı

I- GİRİŞ

Bilindiği gibi vergi borcu ilişkisinde vergi borcu, mükellef tarafından süresinde rızaen yerine getirilmediği takdirde mükellef borçlu, vergi dairesi ise alacaklı taraf konumuna geçmektedir. Bu aşamadan sonra vergi dairesi alacaklı tahsil dairesi konumuna geçerek cebri icra yoluyla takip ve tahsil yetkilerini kullanmaya başlamaktadır. Bu yetkilerin en önemlilerinden biri; borçlunun menkul ve gayrimenkul malları üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılarak anılan malların cebri icra yoluyla satışa çıkarılmasıdır. Bu satışın amacı, satış bedelinden amme alacağının tahsil edilmesi olmaktadır. Bahsi geçen kısıtlamanın (haciz) nihai amacı kamu alacağının tahsil edilmesi olduğundan, borç ödenmedikçe, teminata bağlanmadıkça devam etmesi söz konusudur. Diğer taraftan, 21.03.2018 tarih ve 7103 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da (AATHUK) yapılan düzenleme ile borçlu tarafından rızaen ödeme esasına dayalı olarak hacizli mal üzerindeki Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tatbik edilen hacizlerin kaldırılmasına yönelik kolaylıklar getirilmiştir.

Bu çerçevede söz konusu yazımızda; vergi dairelerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATHUK) çerçevesinde kullandığı yetkilerinden biri olan menkul/gayrimenkul haczi müessesesi ana hatlarıyla açıklandıktan sonra söz konusu hacizlerin kaldırılmasına dair 7103 sayılı Kanunla getirilen kolaylıkların açıklanmasına ve değerlendirilmesine çalışılmaktadır.

II- KANUNİ HACİZ VE SATIŞ YETKİSİ

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54. maddesinde ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda malının haczedilerek paraya çevrilmesinin sağlanmasının cebren tahsil yöntemlerinden biri olduğu hükme bağlanmıştır.  Bu manada borçlunun gerek kendisi tarafından bildirilen gerekse alacaklı tahsil dairesi tarafından tespit edilen menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve hakları bu yetki kapsamında girmektedir. Ayrıca üçüncü şahıslar da bulunan borçlu mallarının tespit edilmesi veya ilgililerce borca teminat gösterilmesi de mümkün olabildiğinden haciz işleminin bu mallar üzerinde gerçekleştirilmesi de mümkündür.

Hemen söylemek gerekir ki haczin ana amacı, mahcuz malın doğrudan satılması değil, bu yolla borçluyu borcunu ödemeye zorlamaktır. Cebri tahsil işlemlerinde borçlunun; haciz ve satış işlemlerinin yaratacağı olumsuzlukları gidermek amacıyla, haciz işlemi sırasında, haciz tarihinden hacizli malın satışına kadar borcunu tamamen veya kısmen ödemesi asıl amaçtır. Hacizli varlığın satışı ise son seçenek olarak uygulanmaktadır.

III- 6183 AATUHK’NIN 74/A KAPSAMINDA YAPILAN HACİZ KALDIRMA İŞLEMİNİN ŞARTLARI

7103 sayılı Kanunla 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi ile bu konuyu düzenleyen 11 no.lu Tahsilat Genel Tebliği’ne(1) göre bu haciz kaldırmanın temel şartları şunlardır:

i)İlk sırada haciz tatbik eden tahsil dairesine borçlunun (malın üçüncü şahsa ait olması halinde borçlu veya üçüncü şahsın) yazılı olarak müracaatta bulunması,

ii)Mahcuz malın 6183 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan menkul ve gayrimenkul mallardan olması,

iii) Mahcuz mala biçilen değer ile %10 fazlasının, ilk sırada haciz tatbik eden tahsil dairesine ödenmesi,

iv)Mahcuz mala ilişkin takip masraflarının ayrıca ödenmesi,

v)Hacze karşı dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi,

Görüldüğü üzere burada en önemli husus usulünce haciz tatbik edilmiş ve değerleme işlemi yapılmış bulunan menkul/gayrimenkulünün üzerinde bulunan haczin kaldırılmasının malik tarafından talep edilmesi ve açılmış davalardan vazgeçilmesi ve ilgilinin tahsil dairelerine olan tüm borçlarını (vadesi gelmiş, geçmiş ve tecil edilmiş tüm borçları) ödemesidir. Ayrıca takip masraflarının ödenmesi de talep edilmektedir. Madde kapsamında haczin kaldırılabilmesi için borçlu tarafından ödenmesi gereken toplam tutar  % 10 fazlasıyla mahcuz mala biçilen değer ile takip masraflarının bütünüdür.

Vurgulamak gerekirse bu hüküm çerçevesinde yani 6183 sy. AATUHK’nın 74/A maddesi kapsamında yapılacak tahsilat, amme borçlusunun Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan;

- Ödeme zamanı gelmiş,

- Tecil edilmiş,

- Vadesi geçmiş

borçlarının toplamından fazla olmamalıdır. Eğer % 10 fazlasıyla malın mahcuz değeri borçlunun yukarıdaki borçları toplamından daha azsa bu tutarın ödenmesi yeterlidir.

IV- 6183 AATUHK’NIN 74/A KAPSAMINDA YAPILAN HACİZ KALDIRMA İLE GENEL YOLLA HACİZ KALDIRILMA USULÜNÜN FARKI

Yukarıda bahsedildiği üzere genel olarak hacizlerin borçlunun borçlarını ödemesi suretiyle kaldırılması söz konusudur. Ancak 7103 sayılı Kanunla 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi çerçevesinde yapılacak haciz kaldırma işlemi ise farklıdır.

A- HACİZ KONUSU MALLAR İÇİN FARK SÖZ KONUSUDUR

7103 sayılı Kanun’un haciz kaldırma işleminde getirdiği kolaylık tüm amme hacizlerine değil 6183 sayılı ATHUK 10. maddesinde listelenen borçlular ve borçlu lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idaresince haciz varakasına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar için getirilen bir durumundadır. Zira 6183 AATUHK’a eklenen bu düzenlemede haczedilmiş tüm varlıklar üzerinde haczin kaldırılması usulü değildir. Bu çerçevede görüşümüze göre alacak ve haklar üzerinde konulmuş hacizlerin bu maddeden yararlanması mümkün değildir.

B- 3 AY SÜREYLE HACİZ KONULMAMASI

Genel yolla haciz kaldırma işlemi ile 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi çerçevesinde yapılacak haciz kaldırma işlemi arasında en önemli fark; belirli bir menkul ya da gayrimenkul üzerine konulmuş haczin bu hükme dayanılarak kaldırılmasının ardından aynı mal üzerine 3 ay süreyle tekrar haciz konulmasının yasaklanmasıdır.   

C- HACİZLİ MENKUL KIYMETİN DEĞERİNİN BİLİRKİŞİYE YAPTIRILMASI

6183 sayılı Kanun’un 81. maddesinde haczedilen menkul malların değerlerinin haczi yapan memur tarafından tespit edileceği, ancak borçlunun müracaatı ya da tahsil dairesinin gerekli görmesi halinde bu malların yeniden bilirkişiden alınacak mütalaaya göre değerlerinin tespitinin mümkün olduğu hüküm altına alınmıştır. Oysa 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi çerçevesinde yapılacak haciz kaldırma işleminde menkul hacizlerinde değerlemenin bilirkişiye yaptırılması öngörülmüştür. Gayrimenkullerin değerlemesi açısından bir fark bulunmamaktadır.

Ayrıca 6183 AATUHK’nın 74/A kapsamında yapılan haciz kaldırma ile genel yolla haciz kaldırılma usulünün haczin neticeleri açısından bir fark bulunmamaktadır. Öyle ki her iki türlü haciz konulması/kaldırılmasında teknik olarak malikin mülkiyet hakkından kaynaklanan haklarını kısıtlanması söz konusudur.

V- DEĞERLENDİRME

Yukarıda dayandığı Kanun hükümleri ve Maliye Bakanlığının konu hakkındaki açıklamalarından anlaşılabileceği üzere, 7103 sayılı Kanunla 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi uyarınca geliştirilen bazı hallerde haciz kaldırma usulünün genel haciz kaldırma usulünden pratik ve teknik açıdan büyük bir farkı bulunmamaktadır. İki usul arasında en önemli farkın belirli bir menkul ya da gayrimenkul üzerine konulmuş haczin 6183 AATUHK’a eklenen 74/A maddesi hükmüne dayanılarak kaldırılmasının ardından aynı mal üzerine 3 ay süreyle tekrar haciz konulmasının yasaklanmış olmasıdır. Ayrıca, maddenin uygulanabilmesi için hacizli malın borçlusunun Maliye Bakanlığı’na olan tüm borçlarının ödemesinin gerekli olması itibariyle, madde hükmünün sınırlı bir uygulama alanı bulabileceği değerlendirilmektedir. 

Sadık ÖKÇÜN* Yaklaşım / Ekim 2019 / Sayı: 322

*           Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)

(1)         14.06.2018 tarih ve 30451 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.