Yazdır

Değersiz Hale Gelen Alacaklara İlişkin Hesaplanan ve Beyan Edilen KDV’nin İndirim Konusu Yapılması

I- GİRİŞ

6 Nisan 2018 tarih ve 30383 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yapılan düzenleme ile  01.01.2019 tarihinde geçerli olmak üzere eklenen 3065 sayılı Kanun’un 29. maddesinden sonra gelmek üzere (4) numaralı fıkra eklenmiş ve mevcut (4) numaralı fıkra; “Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.).” denilmek sureti teselsül ettirilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Değersiz Alacaklar” başlıklı 322. maddesi ile “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.” denilerek tadat edilmiştir.

II- DEĞERLENDİRMELER

İşletmeler alacağın öncelikle tahsil edilemeyeceği yönünde emarelerin oluşması  şüpheli hale gelmesi sonucu, tahsil edemedikleri veya tahsil edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda bu tutarlar üzerinden vergi ödemek zorunda kalmaktadır.

İşletmeler tahsil edemedikleri alacaklar üzerinden vergi ödemelerinin önüne geçmek ve mali tabloların gerçek durumunu göstermesini sağlamak amacıyla karşılık ayırabilmektedirler.

Karşılık ayırabilmeleri için;

“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

  1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
  2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.” denilmek sureti ile Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde düzenleme yapılmıştır.

Karşılık ayrılsın veya ayrılmasın alacakların tahsil edilemeyeceğine ilişkin vesikalar;

Değersiz hale gelen alacak, işletmeler için bir değeri kalmayan yani tahsili imkânsız hale gelmiş bulunan alacaklar olarak Vergi Usul Kanunu’nda tanımlanmıştır.     

Bir alacağın değersiz alacak sayılması için kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsilinin imkânsız olması gerekmektedir. Kanaat verici vesikalarla ilgili açık bir yasal düzenleme bulunmamakla birlikte, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vermiş olduğu özelgelerle vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeleri sayabiliriz.

7104 sayılı Kanun ile 3065 sayılı Kanun’un 29. maddesinin 3. Bendinden sonra gelmek üzere eklenen fıkrada;

“4. Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.)”  denilmektedir.

Bu madde hükmünde yapılan değişiklikler mükelleflerin indirim haklarının kullanılmasını kolaylaştıran değişikliklerdir. Zira değişiklikten önce mükellefler vadeli olarak yaptıkları mal ve hizmet teslimleri dolayısıyla düzenledikleri faturalarda ayrıca göstererek beyan ettikleri ve Hazine’ye ödedikleri katma değer vergisini alıcılardan tahsil edemeyebiliyorlardı. Bu durumlarda katma değer vergisi yanında fatura bedeli de satıcı tarafından tahsil edilemiyordu. Özellikle alıcıların iflas etmesi durumunda fatura bedeli ve hesaplanan katma değer vergisini birlikte içeren toplam alacağın tahsil edilmesi mümkün olunmamaktadır.

Bu durumlarda satıcı tarafından hesaplanarak beyan edilen ve Hazine’ye ödenen ancak alıcıdan tahsil edilemeyen katma değer vergisi fatura bedeli alacakla birlikte Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre değersiz alacak olarak değerlendirilerek Kurumlar Vergisi yönünden gider yazılıyordu. Yeni düzenlemeyle beyan edilerek Hazine’ye ödenen ancak alıcılardan tahsil edilemeyen katma değer vergisi Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesindeki şartlara göre değersiz alacak haline geldiği katma değer vergisi döneminde indirim konusu yapılabilecektir. Böylece satıcı mükellef tarafından teslimin gerçekleştiği dönemde beyan edilerek Hazine’ye ödenen ancak alıcı mükelleften tahsil edilemeyen katma değer vergisinin satıcı mükellef üzerinde oluşturduğu finansal yük kaldırılmaktadır.

Konuyu bir örnekle açıklayacak olursak; Mükellef (A) 01.10.2018 tarihinde 100.000,00 TL. fatura bedeli ve 18.000,00 TL.’de katma değer vergisi hesaplanan bir teslimde bulunmuştur. Mükellef bu teslimi nedeniyle KDV dâhil toplam 118.000,00 TL. alacağı için 01.02.2019 vadeli çek almıştır. Mükellef 2018/Ekim dönemi KDV beyannamesinin matrahına 100.000,00 TL.’yi ve hesaplanan 18.000,00 TL.  KDV’yi dâhil etmiştir. Mükellefin 2018/Ekim KDV döneminde 20.000,00 TL. ödenecek KDV’si çıkmış ve çıkan KDV’yi vadesinde vergi dairesine ödemiştir. Mükellef almış olduğu çeki vadesinde tahsil edemediği için icra takibi başlatmış ancak mükellefin iflas etmesi nedeniyle  alacağını tahsil edememiş ve söz konusu alacak 15.06.2019 tarihinde Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesindeki şartlar çerçevesinde kanaat getirici bir vesikaya dayanarak değersiz alacak haline gelmesi durumunda, mükellef tahsil edemediği 18.000,00 TL. KDV’yi  2019/Haziran KDV beyannamesinde indirim konusu yapabilecektir.

Madde metninde Beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapabilmektedir.” denmektedir. Madde metni değerlendirildiğinde 2019/Haziran ayında değersiz hale gelen KDV alacağı, 2019 vergilendirme döneminin sonuna kadar yani en son 2019/Aralık KDV beyan dönemine kadar indirim konusu yapılabilecektir.

Değişikliğin parantez içi hükmüne göre değersiz hale gelen KDV alacağı için daha önce karşılık ayrılıp gelir ya da kurumlar vergisinin matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmışsa değersiz hale geldiği dönemde indirim konusu yapılabilmesi için aynı şekilde gelir veya kurumlar vergisinin matrahının tespitinde de gelir olarak yazılması gerekir. Bu düzenlemenin amacı değersiz hale gelen KDV alacağının hem gelir veya kurumlar vergisi yönünden gider yazılarak hem de KDV yönünden indirim konusu yapılarak mükelleflere mükerrer ve haksız vergi avantajı sağlanmasını önlemektir.

III- SONUÇ

7104 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 3 numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen 4 numaralı fıkra ile yapılan düzenleme ile 01.01.2019 tarihinde itibaren geçerli olmak üzere, Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir.

Yapılan yasal düzenleme ile işletmeler açısından yerinde bir düzenleme olmakla birlikte bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesine konu vesikaların neler olduğu her ne kadar Gelir İdaresi tarafından özelgelerle belirlemeler yapılmışsa da, düzenlemenin yasal metin haline getirilmesi gerektiği, konu ile ilgili yayımlanacak tebliğ ile de bu konunun pekiştirilmesinin yararlı ve yerinde olacağı düşünülmektedir. Mustafa ŞAHİN E-Yaklaşım / Ocak 2019 / Sayı: 313

KAYNAKÇA

• 7104 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (06.04.2018)

• 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu madde 322 (10.01.1961)

• 3065 Sayılı KDV Kanunu madde 29/4 (02.11.1984)
___________________________________
* Fatih Vergi Dairesi Müdürü