Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

YENİ KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGINININ EKONOMİK VE SOSYAL HAYATA ETKİLERİNİN AZALTILMASI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

17 Nisan 2020 Tarihli Resmi Gazete

Sayı : 31102

Kanun No. 7244                                                                                                                                                                Kabul Tarihi: 16/4/2020

Bazı alacakların ertelenmesi, alınmaması veya yapılandırılması

MADDE 1 – (1) Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle;

a) Hazine taşınmazlarına ilişkin olarak sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken bedeller ile ecrimisil bedellerinden 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenleri başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle ertelemeye Çevre ve Şehircilik Bakanı yetkilidir. Bu süreler, bitiminden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.

b) Turizm tesisi maksadıyla verilen izinler hariç olmak üzere 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince Devlet ormanlarında gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri adına verilen izinler ile Orman Genel Müdürlüğü tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince kiraya verilen mesire yerleri ve taşınmazlardan 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken bedeller başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle ertelenir. Bu süreleri bitiminden itibaren 3 aya kadar uzatmaya Tarım ve Orman Bakanı yetkilidir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir. Ayrıca verilen izinlerin erteleme dönemi içerisinde tahakkuk eden ilk yıl bedellerine karşılık banka teminat mektubu alınarak yer teslimi yapılabilir.

c) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanununa tabi yerlerde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kiralamalardan 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken bedeller başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle ertelenir. Bu süreleri bitiminden itibaren 3 aya kadar uzatmaya Tarım ve Orman Bakanı yetkilidir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.

ç) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bağlı kuruluşları ile bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinin mülkiyetinde veya tasarrufunda olan taşınmazlara ilişkin olarak ilgili mevzuatınca yapılan satış, ecrimisil ve kiralamadan kaynaklanan bedellerin veya tutarların, 19/3/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken kısımlarının 3 ay ertelenmesine büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve birliklerde meclis; bağlı kuruluşlarda ise yetkili karar organı yetkilidir. Bu süreler, bitiminden itibaren ilgisine göre Çevre ve Şehircilik Bakanı veya İçişleri Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilir. Söz konusu alacaklar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir. Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işletmelerin faaliyette bulunmadığı döneme ilişkin olarak kira bedelleri tahsil edilmez.

d) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının gelir vergisi tevkifatı beyan ve ödeme süreleri, tüm sosyal sigorta prim ödemeleri ile 3/7/1968 tarihli ve 1053 sayılı Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne yaptığı yıllık taksit ödemelerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenler 3 ay ertelenir. Bu süreler, bitiminden itibaren 3 aya kadar Cumhurbaşkanı tarafından uzatılabilir. Bunlar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir. Erteleme süresince 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan tarh ve ceza kesme zamanaşımı süreleri işlemez ve zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar.

e) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının konutlara ve faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işyerlerine ilişkin su tüketimine bağlı alacakları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenlerle sınırlı olmak üzere belediye meclisi tarafından 3 ay ertelenebilir. Bu süreler, bitiminden itibaren 3 aya kadar belediye meclisince uzatılabilir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.

f) Büyükşehir belediyeleri ile belediyeler, kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle çalışan gerçek ve tüzel kişilere, toplu taşıma hizmetinin kesintisiz olarak yürütülebilmesiyle sınırlı olacak şekilde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık süreyle sınırlı olmak üzere meclis kararıyla; gelir desteği ödemesi yapabilir, belirlenen döneme tekabül eden ruhsat, izin, hat kirası borçlarını faizsiz olarak 3 ay erteleyebilir. Çevre ve Şehircilik Bakanı bu süreleri, bitiminden itibaren 3 aya kadar uzatmaya yetkilidir. Ruhsat, izin, hat kirası borçları ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.

g) Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işletmelerin yıllık ilan ve reklam vergileri ile yıllık çevre temizlik vergilerinin, faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunulamayan dönemlere isabet eden kısmı alınmaz.

ğ) 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununun 16 ncı maddesi kapsamındaki kredi borçları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenlerle sınırlı olmak üzere, başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle ertelenir. Bu süreler, bitiminden itibaren Gençlik ve Spor Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilir. Söz konusu borçlar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı, faiz veya Yİ-ÜFE uygulanmadan tahsil edilir.

h) Tarım satış kooperatifleri birliklerinin 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun geçici 4 üncü maddesi uyarınca yeniden yapılandırılan ve yılda bir taksit olmak üzere ödenen Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kaynaklı kredi borçlarının 2020 yılına ait borç taksit ödemesi, faizsiz olarak 2021 yılına ertelenmiş, 2021 yılı dahil daha sonraki yıllarda ödenecek taksit tutarları da faizsiz olarak birer yıl ertelenmiştir.

ı) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 35 inci maddesinde düzenlenen yıllık aidat 2020 yılında alınmaz.

i) Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (TEDAŞ) elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakları (özelleştirme devir işlemleri sırasında TEDAŞ’a devredilmiş olan alacaklar) aşağıdaki hükümler uyarınca yapılandırılır.

l) Vadesi 1/2/2020 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla geldiği hâlde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş ve 23/2/2017 tarihli ve 6824 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesi ve geçici 1 inci maddesi uyarınca yapılandırılmamış olan alacaklarının asıllarının tamamının, 2021 yılının Eylül ayı sonuna kadar TEDAŞ’a iletilmek üzere dağıtım/perakende satış şirketlerine veya TEDAŞ’a yazılı başvuruda bulunulması ve ödenmesi gereken tutarın ilk taksiti 2021 yılının Ekim ayının son gününe kadar ödenmek üzere ve her yıl ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam üç eşit taksitte ödenmesi şartıyla, bu alacakların ödenen kısmına isabet eden fer’ilerinin tahsilinden vazgeçilir. Bu alt bent hükümlerine uygun ödeme yapıldığı takdirde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere herhangi bir faiz, zam ve katsayı uygulanmaz.

2) Bu bent kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak dava açılması ya da icra takibi yapılması hâlinde 6824 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (i), (j), (k), (l) ve (m) bentleri gereğince işlem yapılır.

3) Bu bent kapsamına giren tüm alacaklarla ilgili olarak, 1/2/2020 tarihinden itibaren 2023 yılı Ekim ayı son gününe kadar ilgili kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri işlemez.

4) Bu bent kapsamına giren alacaklara karşılık bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarların bu bent hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz.

5) Bu bent kapsamında belirlenen ödemelerin süresinde gerçekleştirilmemesi halinde bu bent hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir.

6) Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar TEDAŞ tarafından belirlenir.

Süre uzatımı, toplantı erteleme ve uzaktan çalışma

MADDE 2 – (1) Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle;

a) 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında verilmiş olup 2020 yılı içinde geçerlilik süresi dolacak olan lisansların geçerlilik süresi bir yıl uzatılmıştır.

b) 10/6/1946 tarihli ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun kapsamında ticaret gemilerine düzenlenen ve 11/3/2020 tarihi ile 31/7/2020 tarihi aralığında süresi dolan veya dolacak denize elverişlilik belgelerinin süresi, 1/8/2020 tarihine kadar uzatılır. Bu süreyi, bitiminden itibaren 3 aya kadar uzatmaya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yetkilidir.

c) 4922 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında yapılacak denetlemeler 1/8/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süreyi 3 aya kadar uzatmaya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yetkilidir.

ç) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre dernekler tarafından verilecek bildirim ve beyannameler ile dernek genel kurul toplantıları 31/7/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süre, 3 aya kadar İçişleri Bakanınca uzatılabilir. Ertelenen genel kurul toplantıları, ertelemenin sona erdiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılır. Mevcut organların görev, yetki ve sorumlulukları erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam eder.

d) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamındaki genel kurul toplantıları 31/7/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süre, ilgili Bakan tarafından 3 aya kadar uzatılabilir. Ertelenen genel kurul toplantıları, ertelemenin sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılır. Mevcut organların görev, yetki ve sorumlulukları erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam eder.

e) 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu kapsamındaki genel kurul toplantıları 31/7/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süre, Tarım ve Orman Bakanınca 3 aya kadar uzatılabilir. Ertelenen genel kurul toplantıları, ertelemenin sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılır. Mevcut organların görev, yetki ve sorumlulukları erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam eder.

f) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 61 inci maddesi uyarınca 2020 yılı Mayıs ayı içinde yapılması gereken Birlik Genel Kurulu, bir sonraki yıl Genel Kurulu ile birlikte yapılır.

g) 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 33 üncü maddesine göre yapılması gereken seçimler 2020 yılında yapılmaz.

ğ) 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde yürütülen faaliyetlerin Ar-Ge ve tasarım merkezleri dışında da yapılmasına; 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında Bölge sınırları içinde yürütülen faaliyetlerin Bölge dışında da yürütülmesine 11/3/2020 tarihinden itibaren 4 ay süreyle sınırlı olmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından izin verilebilir. Bu süre, bitiminden itibaren Sanayi ve Teknoloji Bakanınca 3 aya kadar uzatılabilir. İzin verilmesi durumunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bilgilendirilmesi kaydıyla, 5746 sayılı Kanun ile 4691 sayılı Kanun kapsamındaki indirim, istisna, destek ve teşviklerden yararlanmaya devam edilir.

h) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen tespit 2020 yılı için 15 Temmuz 2020 tarihi esas alınarak gerçekleştirilir ve en geç 31 Temmuz 2020 tarihine kadar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına gönderilir. Aynı fıkranın (b) bendi uyarınca yapılacak tespit ise 15 Temmuz 2020 tarihi esas alınarak yapılır ve Eylül ayının ilk haftasında Resmi Gazetede yayımlanır. Bu süreleri 15 Mayıs 2021 tarihine kadar uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

ı) 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle uzatılmıştır. Cumhurbaşkanı, bu bentte yer alan üç aylık süreyi bitiminden itibaren üç aya kadar uzatmaya yetkilidir.

i) Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların satışı, kiraya verilmesi, trampası, arsa veya kat karşılığı inşaat yaptırılması ve sınırlı ayni hak tesisi işlemleri ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiraya verilmesi ve kullanma izni verilmesi ihaleleri, 31/7/2020 tarihine kadar hizmet bedeli karşılığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bağlı ve ilgili kuruluşları ile bunların iştiraklerine ait teknik altyapı kullanılmak suretiyle elektronik ortamda yapılabilir. Bu süre Çevre ve Şehircilik Bakanınca 3 aya kadar uzatılabilir. Bu ihalelere ilişkin usul ve esaslar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenir.

MADDE 3 – 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İşletme belgesi bir işletmeye mahsus olmak üzere tüzel kişilere verilir. Bakanlıktan izin almak kaydıyla işletme belgesi acenta unvanından bağımsız olarak başka bir tüzel kişiliğe devredilebilir ve devir Bakanlık siciline işlendiği tarihte hüküm ifade eder. Devredilen işletme belgesinde yer alan acenta unvanı veya iltibasa yol açacak unvan on yıl içerisinde hiçbir seyahat acentasına kullandırılmaz. İşletme belgesini devreden tüzel kişiliğe üç yıl içerisinde yeniden işletme belgesi verilmez. Belge devrine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.”

MADDE 4 – 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 45 – Devlete ait üniversitelerin tıp fakülteleri ve diş hekimliği fakülteleri ile bunlara bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitülerin döner sermaye işletmesi birimlerinden, borç karşılama yüzdeleri Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek oranın altında kalanlara Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden kaynak aktarılabilir.

Birinci fıkraya ilişkin usul ve esaslar Strateji ve Bütçe Başkanlığının görüşü alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir ve yapılacak harcamalara ilişkin iş ve işlemler Hazine ve Maliye Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir. Denetimlerde, aktarılan tutarların belirlenen esaslar çerçevesinde ve amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı ayrıntılı olarak değerlendirilir.”

MADDE 5 – 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 18 – Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle;

a) Bakım merkezlerinde bakım hizmeti sunulabilmesi için ek 7 nci maddenin birinci fıkrasında yer alan gelir ölçütü ve ağır engellilik şartları,

b) Hizmet alımıyla bakım hizmeti sunulabilmesi için ek 10 uncu maddenin birinci fıkrasında yer alan gelir ölçütü şartı,

bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle aranmaz. Cumhurbaşkanı bu süreyi bir yıla kadar uzatmaya yetkilidir.”

MADDE 6 – 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası  Kanununun  geçici 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesine “başvurular,” ibaresinden sonra gelmek üzere “uygunluk tespitleri hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 7 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 24 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte iş sözleşmesi bulunmakla birlikte 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile 15/3/2020 tarihinden sonra 51 inci madde kapsamında iş sözleşmesi feshedilen ve bu Kanunun diğer hükümlerine göre işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçilere, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almamak kaydıyla ve 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde yer alan fesih yapılamayacak süreyi geçmemek üzere, bu süre içinde ücretsiz izinde bulundukları veya işsiz kaldıkları süre kadar, Fondan günlük 39,24 Türk lirası nakdi ücret desteği verilir. Yapılan ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılamaz.

Birinci fıkra kapsamında ücretsiz izne ayrılarak nakdi ücret desteğinden yararlanan işçinin fiilen çalıştırıldığının tespiti halinde işverene, bu şekilde çalıştırılan her işçi ve çalıştırıldığı her ay için ayrı ayrı olmak üzere fiilin işlendiği tarihteki 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesince belirlenen aylık brüt asgari ücret tutarında çalışma ve iş kurumu il müdürlüklerince idari para cezası uygulanır ve ödenen nakdi ücret desteği ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.

Bu madde kapsamında nakdi ücret desteğinden yararlananlardan 5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyenler, aynı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve genel sağlık sigortasına ilişkin primleri Fondan karşılanır.

Bakanlık, nakdi ücret desteğine ilişkin ödeme usul ve esaslarını belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye yetkilidir.”

MADDE 8 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 25 – Yeni koronavirüs (Covid-19) sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı sebep gerekçeli kısa çalışma başvuruları için, uygunluk tespitinin tamamlanması beklenmeksizin, işverenlerin beyanı doğrultusunda kısa çalışma ödemesi gerçekleştirilir. İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ve yersiz ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.”

MADDE 9 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 10 – Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez.

Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilir.

Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.”

MADDE 10 – 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Mücbir sebep

EK MADDE 7 – Deprem, yangın, sel gibi doğal afetler ile salgın hastalık veya Hazine ve Maliye Bakanlığı bilişim sistemlerinin herhangi bir nedenle çalışmaması gibi mücbir sebep hallerinde; veri, bilgi ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazına ilişkin yöntemler Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Mücbir sebep hallerinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı bilişim sistemleri üzerinden yürütülen işlemlerde yaşanabilecek gecikme nedeniyle ilgililere, gecikme faizi, gecikme zammı ve ceza gibi yaptırımlar uygulanmaz.”

MADDE 11 – 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 13 – (1) 30/9/2020 tarihine kadar bu Kanun kapsamında el konulan ve bulaşıcı salgın hastalıkla mücadele ile doğrudan ilgili tıbbi cihaz ve malzemeler, test materyali, plazma, etil alkol, izopropil alkol, gliserol, maske, eldiven, tulum, galoş, kolonya, dezenfektan, dezenfeksiyon cihazları, solunum cihazı, yoğun bakım malzemesi, ilaç, aşı, ilk yardım araç-gereçleri ve bunların üretiminde kullanılan cihaz ve malzemeler, delil olarak saklanmasına gerek bulunmaması halinde yeteri kadar numune alındıktan, bunun mümkün olmaması halinde her türlü ayırt edici özelliği tespit edildikten sonra, el koyan idare veya ilgili kamu kurumu tarafından soruşturma evresinde hâkim veya kovuşturma evresinde mahkemeden tahsisi talep edilebilir. Talep üzerine verilen kararlara karşı itiraz edilebilir. Hakim veya mahkemece tahsisi uygun bulunan eşyanın soruşturma veya kovuşturma sonunda iadesine karar verildiği takdirde eşyanın rayiç değerinden varsa gümrük vergileri ve para cezaları ayrıldıktan sonra kalan tutar, tahsis yapılan kurum tarafından eşya sahibine ödenir.

(2) Cumhurbaşkanı birinci fıkrada yer alan süreyi 3 aya kadar uzatmaya yetkilidir.”

MADDE 12 – 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 13 – (1) Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

(2) Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kâr payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının yüzde yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir.

(3) Bu maddenin kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.”

MADDE 13 – 14/1/2015 tarihli ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ı) Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar; ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere ise elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk lirasına kadar,”

“(4) Bu maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde öngörülen idari para cezalarını uygulama yetkisi Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna, bu maddede öngörülen diğer idari para cezalarını uygulama yetkisi ise Bakanlığa aittir. Bakanlığa ait olan idari para cezası uygulama yetkisi taşra birimlerine devredilebilir.”

MADDE 14 – 6585 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Fahiş fiyat artışı, stokçuluk ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu

EK MADDE 1 – (1) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamaz.

(2) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamaz.

(3) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmak, gerektiğinde denetim ve incelemelerde bulunarak idari para cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Başkanlığı, İç Ticaret Genel Müdürü tarafından yürütülen Kurul;

a) Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü,

b) Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürü,

c) Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görevlendirilen birer Genel Müdür,

ç) İlgili İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı,

d) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından görevlendirilen birer üye,

e) Üretici ve tüketici örgütleri ile perakende sektörünü temsilen birer üye,

olmak üzere on üç üyeden oluşur.

(4) Kurul ihtiyaç halinde Başkanın çağrısı üzerine; Başkan dâhil en az yedi üye ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alır. Oyların eşit olması halinde Başkanın oy kullandığı tarafın çoğunluğu sağladığı kabul edilir. Kurulun kararları Bakanlıkça uygulanır.

(5) Kurulun sekretarya hizmetleri İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

(6) Kurulun oluşumu, görevleri, çalışma usul ve esasları, sekretarya hizmetleri ve Kurula ilişkin diğer hususlar yönetmelik ile belirlenir.”

MADDE 15 – 19/8/2016 tarihli ve 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “haziran” ibaresi “ağustos” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 16 – 6741 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Türkiye Varlık Fonunun, Şirketin, alt fonların ve Şirketin kurduğu şirketlerin, diğer şirketler üzerinde üçüncü kişilerle birlikte veya tek başlarına kontrolünü sağlayacak işlemlerinde, işlemlerin tarafları, onların doğrudan ve dolaylı ortakları, iştirakleri, bağlı ortaklıkları ile kontrol sağlanan şirketlere de bu işlemlerle sınırlı olmak üzere 6362 sayılı Kanunun 23 ila 27 nci maddeleri ile bu Kanun kapsamında yürürlüğe konan ilgili ikincil mevzuat uygulanmaz. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 202 nci maddesi; Türkiye Varlık Fonu, Şirket ile alt fonlar ve Şirketin kurduğu diğer şirketlere, tek başlarına veya üçüncü kişilerle birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak bunlar lehine üzerinde hakimiyet tesis edilen şirketlere ve bu hakimiyetin tesisine ilişkin işlemlerle sınırlı olmak üzere bu işlemlerin taraflarına, onların doğrudan ya da dolaylı ortaklarına, iştiraklerine ve bağlı ortaklıklarına uygulanmaz.”

Yürürlük

MADDE 17 – (1) Bu Kanunun;

a) 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç), (d), (e) ve (ğ) bentleri 10/3/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 8 inci maddesi 29/2/2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

c) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 18 – (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

16/4/2020

7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan düzenlemeyle denetimli serbestlik sınırı üç yıla çıkarıldığından, 30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen ve Vergi Usul Kanunu’nda yer alan hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren vergi suçları için cezaevine girmeden cezanın çekilmesi mümkün olabilecektir.

Vergi Usul Kanunu’nda hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren “vergi kaçakçılığı”, “vergi mahremiyetini ihlal” ve “mükelleflerin özel işlerini” yapma olmak üzere 3 farklı suç tipi mevcuttur.

Bu suçları işledikleri için haklarında mahkûmiyet kararı verilen kişileri de ilgilendiren 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Kanunun 48’inci maddesi ile 5275 sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun‘un 107’nci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre, 30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, denetimli serbestliğe tabi olabilme sınırı 3 yıla çıkmıştır. Bir başka deyişle, hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda koşullu salıverilmesine 3 yıl veya daha az süre kaldığında iyi hâli de mevcutsa talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmını denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebilecektir.

Bunun yanı sıra 5275 sayılı Kanun’un 107’nci maddesinde de yapılan değişiklikle vergi suçlarından mahkûm olanların koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için cezalarının yarısını infaz kurumunda çekmeleri yeterli kabul edilecektir.

Bu durumda örneğin 30 Mart 2020 tarihi öncesinde vergi kaçakçılığı suçunu işleyen bir kişinin bu nedenle 5 yıl ceza aldığından infaz yasası değişikliği gereği 2,5 yıl hapis yatması gerekecektir. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere denetimli serbestlik sınırı da 3 yıla çıkarıldığından bu kişinin cezaevine girmeden cezasını çekmesi mümkün olacaktır.

Kanunun açıkça “30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen suçlar” ifadesini kullandığından mükelleflerin henüz vergi incelemesi sonucu tespit edilmemiş ancak daha sonra tespit edilecek suçları bakımından da ilgili infaz kanunu değişikliği geçerli olacaktır.

Kaynak: TÜRMOB

Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Verginin hesaplanacağı kurumlar vergisi matrahına, kanunda öngörülen istisna indirim ve ilavelerden sonra ulaşılır.

Hesap dönemi takvim yılı olan kurumlar hesap dönemini izleyen yılın nisan ayında yıllık kurumlar vergisi beyannamesini verirler. Kendilerine özel hesap dönemi verilen kurumlar dönemin kapanışını izleyen 4’üncü ayda yıllık beyannameyi vermek durumundadırlar.

Koronavirüs salgını nedeniyle gelir vergisi beyannamelerinde olduğu gibi beyanname verme süresinin uzatılması gündeme gelebilir.

Bugün yazımızda kurumlar Vergisi Kanununun 5'nci maddesinde düzenlenmiş olan iştirak kazançları istisnasını diğer kurumlara iştirakin özelliklerini de dikkate alarak incelemeye gayret edeceğiz.

İştirak kazançları istisnasına ilişkin madde hükmü

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iştirak kazançları istisnası düzenlenmiştir. Buna göre ;

Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımından elde ettikleri kazançlar,
Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr payları,
Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları,
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Ancak diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kâr payları bu istisnadan yararlanamaz.’’

Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma payları ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları, 6322 Sayılı Kanunu’nun 34’üncü maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. inci maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2013 tarihinden itibaren kurumlar vergisinden istisnadır.

Kurumların diğer kurumlardan elde ettikleri kar payları

Günümüzde uluslararası sermaye hareketlerinin yaygınlık ve çeşitlilik kazanması eski dönemlere göre hızlanmıştır. Bunun sonucu olarak Türkiye’deki bir kurumun hem Türkiye içinde hem de yurt dışında birçok kuruma ortak olması olağan hale gelmiştir. Hal böyle olunca şirketlerin hem yurt içinde hem de yurt dışında rekabet gücüne sahip olması önem kazanmıştır. Kamu otoritesinin kurumlar arası rekabeti bozucu vergi uygulamalarını gidermesi gereği doğmaktadır. Mükerrer vergi uygulamaları gerek yurt içinde gerekse yurt dışında olumsuz etki yapmaktadır. Yukarıda verilen bentteki düzenlemeler mükerrer vergilemeyi önlemeyi hedeflerken 5.nci maddenin (b) bendindeki düzenlemeler uluslararası alanda mükerrer vergilemeyi önlemeyi hedeflemektedir. Ayrıca, çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarımızda mükerrer vergilemeyi önlemeyi amaçlamaktadır.

İştirak kazançları istisnası uygulama

Sermaye şirketleri olan anonim ve limitet şirketler genel kurul veya ortaklar kurulu kararıyla kar dağıtımı yaparlar. Gerçek kişi ortakların elde ettikleri kazançlar menkul sermaye iradı niteliğindedir. Tüzel kişi ortaklar-kurumlar için kendilerine dağıtılan kâr kurum kazancının bir parçasıdır. Şirketler kurucu ortaklara veya şirkete yarar sağlayan ortak olmayan bazı kişilere de kârdan pay verebilirler.

Kâr payı elde edenin durumuna göre iştirak kazancı istisnasından yararlanıp yararlanmayacağı konusu değerlendirilmelidir.

KVK’nun 5’inci maddesi (a) bendindeki düzenleme, yalnızca tam mükellefiyete tabi kurumların sermayesine iştirak edilmesi suretiyle kurumlarca elde edilen kâr paylarını kapsamaktadır. Kâr payını alan kurumun tam veya dar mükellefiyete tabi olmasının istisnanın uygulamasında bir önemi bulunmamaktadır.

Dar mükellef bir kurumdan, bir başka ifadeyle kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan bir kurumdan kâr payı alan kurumlar ise bu bent ile düzenlenen iştirak kazançları istisnasından yararlanamayacaklardır.

Bu istisna ile mükerrer vergilemenin önlenmesi amaçlanmaktadır. İstisnaya konu kazanç, esas itibariyle kazancın elde edildiği ilk kurumda kurumlar vergisine tabi tutulduğundan kazancın kâr dağıtımı yolu ile intikali sağlanan diğer kurumlarda da kurumlar vergisine tabi tutulmasının önüne geçilmektedir.

Tam mükellef bir kurumdan elde edilen iştirak kazancını bu kurumda genel vergi rejimi uyarınca vergilenmiş veya kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlardan oluşması veya kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin kapsamı dışında bırakılmış veya düşük oranda vergi kesintisi yapılmış olması istisna uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.

Kurucu senetleri ve intifa senetleri sahiplerinin elde ettiği kar payları

Şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak kuruculara, dağıtılabilir kardan TTK’nın 519’ncu maddesi hükmüne göre intifa senetleri bağlamında kâr payı ödenebilir.

Şirketlerin genel kurulu, sözleşme uyarınca veya şirket ana sözleşmesini değiştirerek, bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir. Kurucular için çıkarılanlar dahil olmak üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir.

Kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları da kazancın elde edildiği ilk kurumda vergilendirilmektedir. Bu şekilde kâr payı elde eden kurumlarda da mükerrer vergilemenin önüne geçmek için öteden beri uygulandığı üzere kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları kanunda iştirak kazançları arasında sayılmıştır. Aksi uygulama aynı kazanç üzerinden mükerrer vergi alınması olasılığı ortaya çıkartır ki bu istisnaya Kurumlar Vergisi Kanunu’nun lafzında yer verilmek suretiyle konuya açıklık kazandırılmış olunmaktadır.

İştirak edilen kurumun yönetim kurulunda temsil dolayısıyla elde edilen kar payları

Bilindiği gibi, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesinin (3) numaralı bendinde idari meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Kurumların başka bir kuruma iştirak etmeleri nedeniyle bu kurumun yönetim kurulunda bulunan temsilcileri vasıtasıyla elde etmiş oldukları kâr payları temsil görevi verilen gerçek kişinin değil, iştirak eden kurumun elde ettiği kar payıdır. Kurumun bu yolla elde ettiği kazanç ta iştirak kazancı istisnasından yararlanabilecektir.

İştirak süresi ve katılım yüzdesinin önemi yoktur

İştirak kazançları istisnası uygulaması açısından kurumlar vergisi mükelleflerinin iştirak ettikleri tam mükellef kuruma hangi oranda iştirak ettiklerinin bir önemi bulunmamaktadır. İştirak oranına bakılmaksızın tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının tamamı kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Ayrıca, kâr payını elde eden kurumun tam mükellef kuruma belli bir süre iştirak etme şartı yoktur.

İştirak eden yatırım fonu ve ortaklıklarının elde ettiği kar payları

Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu veya ortaklarının katılma payları ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları iştirak kazancı istisnasından yararlanabilecektir. Ancak, girişim sermayesi yatırım fonları ve ortaklıkları dışında kalan diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kâr payları iştirak kazancı istisnasından yararlanamamaktadır. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/istirak-kazanclari-istisnasi-ve-ozellikli-durumlar/467855

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Kayıtlarının Kredi Kuruluşları ve Finansal Kuruluşlar Tarafından Dikkate Alınmamasına İlişkin Kamuoyu Duyurusu

Bilindiği üzere, 26 Mart 2020 tarihli ve 31080 sayılı Resmî Gazete’de, “Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun”a eklenen geçici madde yayımlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.

Söz konusu Kanun’dan yararlanmak isteyenlerin, geçici maddede belirtilen borçlarını en geç 31 Aralık 2020 tarihine kadar tamamen ödemesi veya yeniden yapılandırması gerekmektedir.

Konu ile ilgili detaylı bilgiye www.riskmerkezi.org adresinde sunulan Bilgilendirme Notundan ulaşılabilmektedir.

Kamuoyunun bilgisine sunulur.

Saygılarımızla,

Türkiye Bankalar Birliği

İŞKUR tarafından hazırlanan “Kısa Çalışma Yaptırılacak Kişilere Ait Liste” XML dosyası.

Sıkıştırılmış (ZIP) Dosyasını İndirmek İçin TIKLAYINIZ

Çarşamba, 15 Nisan 2020 11:05

Kurumlar Vergisi Önemli hatırlatmaları

1 Nisan itibariyle başlayan kurumlar vergisi beyan dönemi, Gelir İdaresi tarafından bir uzatma olmazsa, 30 Nisan akşamı sona erecek. Beyan süresinin ortalarına yaklaştığımız bu günlerde, beyannamenin hazırlanmasında dikkat edilecek bazı konuları tekrar hatırlatmakta yarar gördüm.

Beyannamenin süresinde verilmesi

Beyannamenin yasal süresi içinde verilmesi birçok yönüyle önemli. Beyannamenin yasal süresinde verilmemesinin usulsüzlük cezası yanında başka sonuçları da olabiliyor. Beyannamenin zamanında verilmemesi örneğin;

- Vergiye uyumlu mükelleflere getirilen %5 vergi indirimi avantajını üç yıl için,
- Zararlı bir şirketin başka bir kuruma devredilmesi durumunda, devralan kurumun devralınan zararı mahsup etmesi olanağını, ortadan kaldırır.

Beyannamenin tam olarak doldurulması

Beyannamede yer alan doldurulması gereken bütün alanlar mutlaka doldurulmalı. Özellikle istisnalara ve zararlara ilişkin satırların doldurulması önemli.

Kazanç olmasına rağmen indirim ve istisnalardan yararlanılmaması, bu hakları geri getirilemez şekilde yok edebilir. Kullanılmayan bazı hakların ne beyanname sonradan düzeltilerek ne de sonraki yıllarda kullanımı olanaklı olmayabilir.

Zarar mahsubunda şekil şartlarına dikkat

Geçmiş yıl zararlarının mahsubu, beş yıllık süre sınırlaması yanında;

-Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması,

- Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer alması, şartlarına bağlı.

Bu şekli koşullar nedeniyle;

- Zararlı yıllarda zarar tutarının ilgili satırlarda mutlaka yer almasında,

- Zarar mahsubu yapılmayan yıllara ait beyannamelerde de geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesinde, yarar var.

Ayrıca, kazanç varsa zarar mahsup hakkı mutlaka kullanılmalıdır. Gelir İdaresi, mahsup hakkı kullanılmamışsa bu haktan vazgeçildiği ve mahsup edilmeyen zararın bir daha mahsup olanağının olmadığı görüşündedir. Her ne kadar tersi yönde verilmiş yargı kararları varsa da gereksiz risk almamak için bu konuya dikkat edilmelidir.

Taşınmaz ve iştirak hissesi satanlarda kazancın fona alınması

Kanun’da yer alan şartlar çerçevesinde, taşınmaz ve iştirak hissesi satışından elde edilen kazançların taşınmaz satışlarında %50’si, iştirak hissesi satışlarında %75’i kurumlar vergisinden müstesna.

Yasa gereği, satıştan elde edilen kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması gerekiyor. Fon hesabına alınma işleminin, beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerektiği unutulmamalı.

Yurtdışı inşaat işlerinden sağlanan kazançlar için kayıt

Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar kurumlar vergisinden istisna.

İstisnadan yararlanmak için, yurt dışında yapılan kapsamdaki işlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu yok. Ancak kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi unutulmamalı.

Yenileme fonuyla ilgili üç konuya dikkat

Sabit kıymetlerin satışından elde edilen kâr, istenirse yeni sabit kıymet alımında kullanılmak üzere, üç yıl süreyle bir karşılık hesabında bekletilebiliyor. Bunun için sabit kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya işletmeyi yönetenlerce bu konuda karar verilmiş olması gerekiyor.

2019 yılında sabit kıymet satıp oluşan kârı yenileme fonuna koyacak kurumların iki işlemi yapmaları gerekiyor. Birincisi, yöneticilerin karar vermesi. Bunun için belirlenmiş bir süre sınırı yok. Satıştan önce karar verilebileceği gibi, beyannameyi verme süresinin sonuna kadar da böyle bir karar alınabilir. İkincisi satıştan doğan kârın yenileme fonuna alınması. Bu da beyanname verme süresi içinde yapılabilir.

Dikkat çekmek istediğim bir başka konu, yenileme fonuna alınmış kârın üç yıl içinde kullanılmamış olması durumunda, üçüncü yılın vergi matrahına eklenmesi gerektiği. Üç yıl önce ayrılmış yenileme fonu olan ve bu fonu kullanmayan işletmelerin, söz konusu kârı vergi matrahına eklemeyi unutmamaları gerekiyor. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/kurumlar-vergisi-beyan-donemi-hatirlatmalari/467775

Çarşamba, 15 Nisan 2020 10:35

2020 Kurumlar Vergisi Beyan Rehberi (GİB)

Kurumlar vergisi beyan döneminde mükelleflerimizin beyannamelerini verme sürecinde yararlanmaları için Kurumlar Vergisi Beyan Rehberi hazırlanmıştır.

Bilgi ve danışma için Vergi İletişim Merkezi-189’u arayabilirsiniz.

Rehbere ulaşmak için TIKLAYINIZ

Çarşamba, 15 Nisan 2020 10:18

İşten Çıkaramama Mecliste

Geçen hafta koronavirüsün ekonomik etkilerine karşı bir kanun taslağı hazırlandığını konuşmuştuk. Düzenlemeler birtakım değişikliklerle Meclis’e geldi. Bunları inceleyelim...

Koronavirüs salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması için 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen Geçici 10. madde ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay süre için bütün iş sözleşmelerinin işveren tarafından feshi ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller dışında yasaklanıyor.

Kanun yürürlüğe girdikten sonra işveren ancak işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışlarına dayalı olarak fesih yapabilecek.

İşverene fesih yerine işçiyi ücretsiz izne çıkarma hakkı tanınıyor. İşveren işçiden onay almadan ücretsiz izin uygulamasını başlatabilecek. Ücretsiz izne çıkartılan işçilere kısa çalışma ödeneğinden yararlanamamaları halinde işsizlik sigortası fonundan günlük 39.24 TL nakdi ücret desteği öngörülüyor.

Başvuru zorunlu mu?

Kanun ücretsiz izin için öncelikle kısa çalışmaya başvuru şartı aramasa da nakdi ücret desteği için ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçileri öngördüğünden, ücretsiz izin için kısa çalışmaya başvurunun bir ön şart olduğu iddia edilebilir.

Bununla birlikte yararlanamama durumu, sadece başvuru yapılmasına rağmen ödeneğe hak kazanamamış anlamında değil de işverenin kısa çalışmaya başvurmamış olması nedeniyle yararlanamama durumunu da içerecek şekilde geniş yorumlanırsa, işverenin ücretsiz izne çıkarmak için önce kısa çalışmaya başvurma şartı aranmayacaktır.

Düzenleme bu şekilde yasalaşırsa işveren üç ay için isterse kısa çalışma başvurusu yapmadan doğrudan ücretsiz izin verebilir.

Azami 6 ay sürer

Ücretsiz izin süresi azami 3 aydır. Daha kısa sürelerle verilmesi mümkündür. 3 aylık fesih yasağı süresini ve dolayısıyla ücretsiz izin süresini 6 aya uzatma yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmiş durumda.

İşçinin ücretsiz izinde fesih hakkı var mı?

Teklifte ücretsiz izne ayrılmanın işçiye geçerli sebebe dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermeyeceği ifade edilmiş. İş sözleşmesinin feshinde geçerli sebep kavramı sadece işverenler açısından getirilmiş bir kavramdır.

İş güvencesi uyarınca işverenlerin işçilerin iş sözleşmelerini feshederken, haklı nedenleri olmadığı durumlarda işçilerin sözleşmelerini süreli olarak feshedip iş sözleşmelerini sona erdirmelerini engellemek amacıyla ancak geçerli nedenleri varsa süreli fesih uygulayacakları ifade edilmiştir.

Kıdem tazminatı...

İşçinin yaptığı fesih ise her durumda geçerlidir. İşçi ancak sürelere uymazsa ihbar tazminatı ödemek zorunda kalır ki bu bile feshini geçersiz kılmaz. Dolayısıyla teklifte yer alan geçerli sebebe dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermeyeceği ifadesi belirsizlik yaratabilir.

İşçinin iş sözleşmesini ücretsiz izne çıkarılması nedeniyle haklı nedenle feshedip feshedemeyeceği, dolayısıyla kıdem tazminatı alıp alamayacağı gibi sorular doğuracak, bu hususlar yargılama konusu olabilecektir.

Muhtemelen teklifte ifade edilmek istenen, ücretsiz izin durumunun işçi açısından haklı neden oluşturmayacağı ve işçinin bu nedenden dolayı kıdem tazminatı talep edemeyeceği hususu.

Fakat mevcut ifade durumu tartışmalı hale getirebilecektir. Çünkü geçerli neden haklı nedenle aynı durumu karşılamamaktadır. 

Örneğin ücretsiz izin durumunun zorlayıcı nedenden kaynaklandığı kabul edilirse, işçinin haklı nedenle feshedip feshedemeyeceği belirsizdir. Madde metnin yorumundan ücretsiz izin süresince işçinin haklı nedenle yani sağlık, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve zorlayıcı nedenlerle iş sözleşmesini sona erdirebileceği ve kıdem tazminatı talep edebileceği sonucuna ulaşılabilecektir.

Sınırlama nasıl olmalı?

Kanunun işçinin fesih hakkını işveren gibi ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallerle sınırlandırması yerinde olurdu.

Kısa çalışmada bekleme yok

Zorlayıcı sebeple yapılan kısa çalışma başvurularında, uygunluk tespitinin sonucu beklenmeden, işverenin talep ettiği doğrultuda kısa çalışma ödeneği işçilere verilecek. İleride yapılacak denetimle kısa çalışma için o işyeri nezdinde zorlayıcı neden doğmadığı veya doğsa da işverenin başta belirttiği çalışma şeklinden farklı şekilde işçileri çalıştırdığı tespit edilirse, ödenen tutarlar yasal faizi ile geri alınabilecek.

Nakdi ücret desteği için şartlar neler?

Geçici 10. madde kapsamında ücretsiz izne gönderilip kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler veya bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almamak şartıyla, 15 Mart 2020 ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında iş sözleşmesi işsizlik ödeneğine hak kazandıracak nedenlerden biri ile sona eren ve fakat diğer şartları sağlamadığı için işsizlik ödeneği alamayan işçiler nakdi ücret desteği alabilecekler.

Sağlık hizmeti alabilirler

Geçici 10. maddede 3 veya Cumhurbaşkanı kararı ile 6 ay işsizlik sigortası fonundan günlük 39.24 TL nakdi ücret desteği öngörülüyor. Ücretsiz izin gösterilip çalıştırılan işçiler için işverene her işçi ve her ay için brüt asgari ücret tutarında idari para cezası öngörülüyor. Ayrıca ödenen nakdi ücret desteği de yasal faizi ile birlikte alınacak.

Nakdi ücret desteği alanlar da genel sağlık sigortasından yararlanabilecek. Bakmakla yükümlü olunan kişi değillerse GSS primleri fondan ödenecek.Cem Kılıç

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/isten-cikaramama-yasalasiyor-6188891

AK Parti Grup Başkan vekili Mehmet Muş, yeni ekonomik tedbirlerin geleceğini belirtti ve teklifle ilgili açıklamalarda bulundu. Muş, ''15 maddeden oluşan yeni tedbir önerimizi bugün Meclis'e veriyoruz'' dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Corona Virüs salgınıyla mücadele kapsamında ekonomiye ilişkin alınan tedbirleri içeren kanun teklifini Meclis Başkanlığı'na sunduklarını bildirdi.

Muş, 15 maddeden oluşan kanun tekliflerinin, vergi istisnaları ile bazı sorumlulukların ve yükümlülüklerin ertelenmesine yönelik düzenlemeler içerdiğini belirtti.

Muş, işini kaybeden, kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayanların, ücretsiz izne ayrılsalar dahi desteklenmesi için bir düzenleme yaptıklarını vurguladı.

AK Parti Grup Başkanvekili Muş, TBMM’de 15 maddelik kanun teklifi ile ilgili açıklama yaptı. Muş, kanun teklifinin Corona Virüsle ilgili alınan tedbirlere ilişkin olduğunu söyleyerek, “Ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan ve işten çıkarıldığında işsizlik ödeneğine hak kazanamayan işçilerimize nakdi ücret sağlanması konusunda düzenlememiz var. Aylık bin 177 lira olacak. Kısa çalışma ödemelerine ilişkin başvuruların hızlı bir şekilde yapılabilmesi ile alakalı düzenlemelerimiz var. Her türlü iş sözleşmesinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık halleri dışında üç ay süreyle sonlandırılmasının önüne geçiyoruz. Yaşlılar ile engellilere yapılan yardımların üç ay süreyle gelir testinden istisna tutuyoruz” diye konuştu.

Muş, şunları kaydetti:
“Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunmayan işletmelerin yıllık ilan, reklam vergilerin ile çevre temizlik vergilerinin faaliyette bulunmadıkları dönemde alınmamasını teklifi ediyoruz. Hazine ve belediye taşınmazları, Milli Parklar ve Orman Genel Müdürlüğü taşınmazlarına ve izinlerine ilişkin borçlar, KYK kredi borçları, belediye gelir tevkifatı ile sosyal sigorta prim ödemelerinin üç ay süreyle ertelenmesi ve belediyelerce toplu taşıma faaliyetlerinin üç ay süreyle desteklenebilmesine imkan sağlayan bir düzenlememiz söz konusudur. Konutlara ve faaliyetlerini durdurulan iş yerlerinin ilişkin su faturaları borçlarının belediyeler tarafından üç ay süreyle ertelenebilmesine imkan tanıyoruz. Burada yetkiyi belediye ve belediye meclislerine bırakıyoruz. Sermaye şirketlerinde 30.09.2020 tarihine kadar 2019 yılı karının yüzde 25 ile dağıtılabilmesini teklifle öneriyoruz. Tarım Satış Kredi Kooperatiflerinin destekleme, fiyat istikrar kredi kaynaklı kredi borçlarına 2020 yılına tekabül eden taksitleri 2021 yılına ertelenmiştir. Seyahat Acenteleri Birliği’ne üye seyahat acentelerinin 2020 yılı ile alakalı ödemeleri 2021 yılına ertelenmiştir. Devlete ait Tıp ile Diş Hekimliği Fakülteleri kaynak aktarılması ile Maliye Bakanlığına yetki verilmesi söz konusudur.”

Muş, sağlıkta şiddetle ilgili düzenlemeye ilişkin soru üzerine, çalışmalarının sürdüğünü ve Yüksek Öğretim Kurulu Kanunu teklifine ekleme yapılabileceğini ifade etti.

Kanun Teklifi (TBMM Arz-Covid-19) İçin Tıklayınız

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberler-ak-partiden-yeni-adim-41494107

1) 6331 sayılı kanun kapsamında işyerlerinin COVID-19 nedeniyle yapması gereken yasal zorunluluklar var mıdır?

» COVID-19 ile ilgili işyeri özelindeki tehlikelerin belirlenerek ayrı bir risk değerlendirmesinin yapılması veya mevcut risk değerlendirmesinin güncellenmesi gerekmektedir.

» Risk Değerlendirmesi yapılırken tehlikeler, riskler ve alınacak önlemlerin belirlenmesinde aşağıda yer alan temel ilkelerin göz önünde bulundurulması uygun olacaktır;

» Çalışanların işyerinde nerede ve nasıl COVID-19 virüsüne maruz kalabileceğine ilişkin değerlendirme yapılması, işyerinde işin özelliği nedeniyle yüksek risk altındaki çalışanların belirlenmesi, iş süreçleri ve çalışma şekillerinin değerlendirmeler sonucu yeniden planlanması,

» İşyerinde aynı anda bulunan çalışan sayısının asgari oranda tutulması için uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma, çalışma süresinin organizasyonu gibi planlanmaların yapılması,

» Maruziyetin azaltılması için, özellikle yemekhane ve dinlenme alanlarında, sosyal mesafenin arttırılmasına ilişkin önlemlerin belirlenmesi,

» Çalışanların bireysel risk faktörlerinin (ör; kronik rahatsızlığı olan çalışanlar, gebe çalışanlar gibi özel politika gerektiren çalışanlar vb.) belirlenmesi ve bu çalışanların korunması için gerekli tedbirlerin değerlendirilmesi,

» Enfeksiyonun önlenmesi için alınması gereken temel önlemlerin belirlenmesi,

» Hasta kişilerin belirlenmesi ve izolasyonu için politikalar ve prosedürlerin belirlenmesi,

» İşyerinde çalışanlara verilmek üzere COVID-19 virüsüne karşı koruma sağlamaya uygun ve yeterli sayıda kişisel koruyucu donanım (KKD) tedariğinin planlaması,

» 6331 sayılı Kanun gereği hazırlanan Acil Durum Planında salgın hastalıklara karşı alınması gereken Önleyici ve Sınırlandırıcı Tedbirlerin COVID-19 ‘a ilişkin olarak güncellenerek devreye alınması gerekmektedir. Çalışan temsilcileri ve/veya çalışanların güncellenen acil durum planı hakkında bilgilendirilmesi ve plan kapsamında ne yapmaları veya yapmamaları gerektiğinin farkında olmaları sağlanmalıdır.

» İşyerinde COVID-19 enfeksiyonu salgınına karşı alınmış ve alınması gereken tedbirler hakkında (sosyal mesafe kuralına uyarak veya uzaktan iletişim araçları vb.) çalışanlar ve/veya temsilcilerinin görüşleri alınmalı ve bu konulardaki görüşmelerde yer alması ve katılımları sağlanmalıdır.

2) İşveren, işyerinde COVID-19 ‘a maruziyet riskinin azaltılması için ne gibi önlemler

almalıdır?

» İşyerinde birden fazla işverenin bulunması durumunda birlikte hareket edilmesi gerekmektedir.

» Mevcut acil durum planları ve risk değerlendirmeleri güncellenmeli, ayrıca salgına karşı bir eylem planı geliştirilmelidir. Bu planda hazırlık ekibinde görevli çalışanlar ile sorumlulukları belirlenmelidir.

» İşyerine ziyaretçi giriş çıkışlarını kısıtlanmalıdır.

» Aciliyeti olmayan etkinlikler iptal edilmelidir.

» Toplantılar sınırlandırılmalı ve kalabalık düzenlenmemelidir.

» Toplantılarda sosyal mesafeye dikkat edilmeli, asgari sayıda kişi ile yapılmalıdır. Mümkün olduğunca çevrimiçi veya konferans görüşmesi yoluyla toplantı yapılmalıdır.

» Çalışanların giydikleri vs. kıyafetler hijyen kurallarına göre yıkanmalı ve havalandırılmak, iş kıyafetleri ile gündelik kıyafetler ayrı tutulmalıdır.

» Çalışan sayısı, sosyal mesafeyi koruyacak şekilde mümkün olan en az sayıda tutulmalıdır.

» Evden çalışma imkanı olan personel evden çalışmaya yönlendirilmelidir.

» Çalışanların molaları ve yemek araları sosyal mesafeyi koruyacak şekilde düzenlenmelidir.

» Büyük çalışma ekiplerinin daha küçük gruplar şeklinde düzenlenmesi önemlidir. Bu kapsamda vardiya usulü çalışmaya geçilmesi veya vardiya sayılarının artırılması önerilmektedir.

» Çalışma prosesleri ve teknik kontrol önlemleri, biyolojik etkenlerin ortama yayılmasını önleyecek şekilde düzenlenmelidir.

» İşyerinde hijyen önlemleri alınmalı, çalışanların kişisel hijyenlerini sağlamaları için yeterli ve gerekli malzeme ve ekipmanlar temin edilmelidir.

» Öncelikle ziyaretçi veya müşteri potelsiyeli bulunan işletmelerde bunlarla ilk önce muhatap olan bütün çalışanlar, COVID-19 enfeksiyonu salgını ve bunlardan doğan risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında derhal bilgilendirilmelidir.

» Ziyaretçiler ve müşteriler de işyerinde COVID-19 enfeksiyonu salgınına dair alınan ve uyulması gereken kurallar hakkında bilgilendirilmelidir.

» Atıkların, toplanması, depolanması ve işyerinden uzaklaştırılması konularında çalışanlar bilgilendirilmelidir.

3) COVID-19 ‘un yayılımını önlemek ve çalışanların korunmasını sağlamak için İSG Profesyonellerinin işverenlere işyerleri özelinde sunması gereken öneriler nelerdir?

Bakanlığımız internet sayfasında “Yeni Koronavirüs Salgını (COVID-19) Kapsamında İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonellerinin İşyerlerinde Aldıracağı Tedbirler” başlıklı bilgilendirme rehberi yayımlanmış olup internet adresi aşağıda yer almaktadır. Bu doğrultuda İSG profesyonelleri tarafından verilen öneriler kapsamında işverenler tarafından gerekli uygulamalar yapılmalıdır.

https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/41225/yeni-koronavirus-salgini-kapsaminda-

issagligi-ve-guvenligi-profesyonellerinin-isyerlerinde-aldiracagi-tedbirler.pdf

4) İşverence COVID-19 hastalığı için çalışanın sağlığını korumaya yönelik tedbirler alınmadığında herhangi bir yaptırım uygulanır mı?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği, işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde idari yaptırım uygulanacaktır.

5) COVID-19 hastalığı nedeniyle çalışanların yükümlülükleri nelerdir?

» 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 19 uncu maddesinde çalışanların yükümlülükleri belirlenmiş olup çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.

» Çalışanlar 19 uncu madde kapsamında ki yükümlülüklerinin yanında COVID-19 hastalığı özel olarak işyerinde alınan tedbirlere uymak ve bu konuda verilen emir ve talimatları uygulamak zorundadır.

6) Hangi durumlarda COVID-19’a bağlı hastalıktan şüphelenmeliyim?

» COVID- 19’un en yaygın belirtileri ateş, yorgunluk ve kuru öksürüktür. Bazı hastalarda ağrı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı veya ishal olabilir. Bazı insanlar enfekte olsa bile herhangi bir belirti göstermeyebilir.

» Yukarıdaki belirtiler göz önünde tutulmak suretiyle özellikle aşağıdaki durumlarda işyeri hekimi muayenesi için işyeri sağlık birimine başvurulur:

» Ateş, öksürük, nefes darlığı,

» Semptomların başlamasından önceki 14 gün içerisinde yurt dışında bulunma öyküsü veya yurtdışından gelen kişi ile temas,

» Doğrulanmış COVID-19 enfeksiyonu vakası ile yakın temas,

» COVID-19 enfeksiyonu hastalarının tedavi edildiği birimlerde görev yapan sağlık personeli,

» Laboratuvar yöntemleriyle COVID-19 olduğu saptanan olgular.

» Sağlık Bakanlığı’ nın COVID-19 ile ilgili güncel açıklamaları takip edilmelidir.

7) İşyerinde COVID-19 hastalığı şüphesi/tanısı bulunan çalışan tespit edildiğinde neler yapılmalıdır?

» COVID-19 hastalık şüphesi bulunan çalışan maske takmak suretiyle işyeri sağlık personeline gitmeli ve işyeri hekimi tarafından değerlendirilmesi yapılmalıdır.

» İşyeri hekimi tarafından çalışanın COVID-19 şüphesi olarak değerlendirilmesi halinde daha önceden belirlenen ve enfeksiyonun yayılmasını önleyecek nitelikte olan bir alanda diğer çalışanlardan izolasyonu sağlanmalıdır.

» Durum işyerinde görevli iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine ve işyeri yetkililerine bildirilir.

» İşyeri hekiminin değerlendirmesine göre veya işyeri sağlık personelinin bulunmadığı durumlarda, Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi 184 aranarak yetkilinin verdiği talimatlar izlenmelidir.

» İlgili yetkili kurum/kurumlar tarafından belirtilen önlemler yerine getirilir.

» İşyeri sağlık biriminde görev yapan personelin kişisel hijyeni ve görev yapılan fiziki mekanın dezenfeksiyon işlemi gerçekleştirilir.

» Enfekte olduğu doğrulanmış çalışanın ayrılmadan önce temas etmiş olabileceği diğer çalışanların maske takılması sağlanarak işyeri sağlık personeline bilgi verilir. Enfekte çalışanın temas ettiği diğer çalışanlar tespit edilerek Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi 184 aranarak yetkilinin verdiği talimatlar izlenmelidir.

» Enfekte olduğu doğrulanmış çalışanın işyerinde çalıştığı ve temas ettiği alanlar dezenfekte edilmelidir.

8) İşyerlerinde, COVID-19’a karşı hangi göz ve yüz koruyucuları tercih etmeliyim?

Enfeksiyon şüphesi olan kişilerle doğrudan temas veya kontaminasyon riski bulunan çalışma ortamlarda, çalışanlar EN 166 standardına uygun tam kapalı tipte göz koruyucu veya yüz koruyucu/siperlik kullanmalıdır.

9) COVID-19 tanısı ile tedavisi yapılan çalışanın işe dönüşünde neler yapılması gerekmektedir?

Tedavisi yapılan çalışan, sağlık kuruluşu tarafından işe başlamasında sakınca bulunmadığına dair (işe dönüş) rapor ile işverenini bilgilendirerek işine devam eder. İstenmesi halinde işyeri hekimi tarafından sağlık muayenesi yapılması sağlanır.

10) Tıbbi maske nedir?

Tıbbi maskeler takan kişinin ağzından ve burnundan çıkan damlacık ve aerosollerin etrafa yayılmasını engellemek amacıyla kullanılır. Bu maskeler takan kişiyi bakteri veya virüslerden korumak amacıyla tasarlanmamıştır. Tıbbi maskeler kağıt malzemeden veya diğer dokunmamış malzemelerden yapılır ve her kullanımdan sonra atılmalıdır.

11) N95 maske nedir? FFP2/FFP3 maskelerden farklı mıdır?

» N95 maske veya diğer adıyla N95 solunum koruyucu, NIOSH (Amerikan Ulusal Standartları) standardına uygun üretilmiş ürünler olup N95 hava filtrasyon derecesini (42 CFR Part 84) karşılayan, yani havadaki partiküllerin en az %95’ini filtreleyen bir solunum koruyucu tipidir.

» N95 maskeleri, Avrupa Birliği’nin FFP2 maskeleri ve Çin’in KN95 maskeleri gibi farklı yargı alanlarında düzenlenen maskelere eşdeğer kabul edilmektedir. Ancak, performansını belgelemek için diğerlerinden farklı olarak filtre verimliliği, test ajanları, akış hızı ve müsaade edilen basınç düşüşü gibi farklı test kriterleri kullanılır.

» Ülkemizde piyasada olan maskelerin ilgili mevzuat gereği TS EN 149 standardına göre üretilip belgelendirilmiş olması gerekmektedir. Bu ürünler de FFP1, FFP2 ve FFP3 maskelerdir.

Tamamı İçin Tıklayınız

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Taşınmazları Bölünen Şirketler Enflasyon Düzeltmesinde Nelere Dikkat Etmeli? Taşınmazlarını kısmi bölünmeye konu etmiş ve sermaye azaltımı yapmış şirketlerin…
  • Enflasyon Düzeltmesinde ‘Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler’ Ve İstisnaların Nasıl Dikkate Alınacağına İlişkin Maliye Tebliği Kanuna Uygun Mu? Düzeltmeye tabi bilanço kalemleri 2023 ve 2024 düzeltilmiş değerleri üzerinden…
  • REEL OLMAYAN FİNANSMAN MALİYETİ AYRIŞTIRDIKTAN SONRA İKTİSADİ KIYMET İLE BİRİKMİŞ AMORTİSMANININ DÜZELTMESİNE DİKKAT! Bilindiği üzere, istisnai durumlar hariç, iktisadi kıymetin maliyetine ihtiyari veya…
Top