Mehmet Özdoğru
Torba Kanunun Sonrası Değişim
Meclis’te kabul edilen ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yasalaşması beklenen torba kanunda çalışma hayatını ilgilendiren önemli maddeler var. Bu maddelerin ikisi 65 yaş, engelli ve evde bakım aylığı alanlar ile ilgili. Çalışanlara ödenecek elektrik, doğalgaz ve ısınma yardımları ile nakdi yemek yardımına vergi muafiyeti de kanunda yer aldı.
Torba kanunda yer alan maddeye göre 65 yaş veya engelli aylığı alan kişilere yapılan yersiz ödemeler torba kanun sonrası geri istenmeyecek. Bu kişilere takip yapılmayacağı gibi daha önce başlayan takipler de sonlandırılacak. Bu şekilde zaten muhtaç olduğu için aylık alan ancak aylık almayı aslında hak etmediği anlaşılan bir kişiden geriye dönük hatalı ödenen aylıkların talep edilmemesi sağlanacak, bu kişilerin borçları terkin edilecek.
Evde bakım, engelli ve 65 yaş aylığında hatalı ya da fazla ödeme yapılması temel olarak iki nedenle gerçekleşiyor. Evde bakım aylığı, engelli aylığı ya da 65 yaş aylığı alabilmek için gerekli gelir hesaplaması yanlış yapılırsa kişiye haksız ödeme yapılabiliyor. Bu hatalı hesaplama kişinin herhangi bir bilgiyi gizlemesinden değil, hesaplama hatasından kaynaklanabiliyor.
İkinci durum ise sağlık kurulu raporlarındaki engellilik oranının değişmesinden doğuyor. Engelli ve evde bakım aylığı alabilmek için belirli bir engellilik oranının bulunması gerekiyor. Bu oran ise sağlık kurulu raporları ile tespit ediliyor. Sağlık kurulu raporlarındaki engellilik oranının değişmesi halinde kişi aylık almaktayken aylığı hak etmez hale gelebiliyor. Bu değişiklik ise çoğu kez kişinin engellilik durumunun değişiminden değil, mevzuatta engellilik durumunun tespitine ilişkin kriterlerin değişmesinden kaynaklanıyor. Böyle olunca da kişinin hiçbir kusuru yokken hatalı ya da yersiz ödeme almış olabiliyor. İşte bu nedenle oluşan durumların önüne geçmek amacıyla çıkarılan düzenlemeyle, torba kanunun yürürlük tarihinden önce sağlık kurulu raporundaki engellilik oranı değişikliği, kişi başına düşen gelirin hatalı tespiti gibi nedenlerle kendisine yersiz ödeme yapılan kişilerden, yapılan yersiz ödemeler geri istenmeyecek.
Nakit yemek yardımı
Torba kanunda yer alan bir diğer düzenleme, işverenlerin çalışanlarına yaptığı yemek yardımlarının sadece kartla değil nakit olarak da yapıldığında vergi muafiyetine tabi olması. Halihazırda işverenler çalışanlarına yemek parasını nakit olarak öderlerse bu paradan gelir vergisi kesintisi yapılması gerekiyor. Diğer taraftan çalışana nakdi olarak ödenen yemek parasının günlük 12.94 TL’si ise sigorta primine esas kazançtan muaf tutuluyor. Diğer taraftan işverenler eğer yemek kartları vasıtasıyla bu ödemeyi yaparlarsa hem günlük 55.08 TL (KDV dahil) vergi muafiyetinden hem de yemek yardımı olarak karta yüklenen bütün tutar için sigorta prim muafiyetinden faydalanabiliyorlar. Bu nedenle de işverenler yemek parası için kartla ödeme yöntemini tercih ediyorlar. Torba kanundaki düzenleme sonrası işverenler nakit olarak çalışanlarına sağlayacakları yemek yardımı için de vergi muafiyetinden yararlanabilecekler.
Yakıt parası
Torbadaki diğer bir düzenleme işverenlerin çalışanlarına sağlayacakları elektrik, doğalgaz ve ısınma yardımı için vergi ve prim muafiyeti. 2023 Haziran sonuna kadar işçilerine, şimdiki ücretlerine ek olarak 1000 TL doğalgaz, elektrik veya ısınma yardımı yapacak işverenler, bu tutar için vergi ya da sigorta primi ödemeyecekler. Devlet doğrudan bu tutarlar üzerindeki vergi ve sigorta primi alacağından vazgeçiyor. İşverenleri bu yönde çalışanları desteklemeye teşvik ediyor. İşverenlerin bu ödemeyi yapmaları çalışanların motivasyonunu artıracak, özellikle yıl sonuna kadar artacak olan ısınma ve elektrik giderlerinin bir kısmının karşılanmasını sağlayacaktır. İşveren isterse 1000 TL’nin üzerinde de destek sağlayabilir ancak şu an için muafiyet 1000 TL ile sınırlı.
Cem Kılıç
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/torba-kanunun-sonrasi-degisim-6844273?sessionid=2
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına Sunuldu
Yeni torba kanun teklifi metninde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, doğacak vergilerin tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda tanımlı bulunan motorlu araç ticareti yapan mükelleflerden, teminat alma ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda yetki verildiği belirtildi.
Teklifle, özel Tüketim Vergisi Kanununda tanımlı bulunan motorlu araç ticareti yapan mükelleflerin faaliyetlerini yerine getirirken sebep olabilecekleri vergisel kayıpları karşılamak amacıyla teminat yükümlülüğü getirilmesi ve bu yükümlülüğe uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesilebilmesinin amaçlandığı kaydedildi.
Diğer taraftan, kurumların transit ticaret faaliyetlerini Türkiye’de yürütmeleri ve bu faaliyetlerden elde ettikleri kazançları Türkiye’ye transfer etmelerini teşvik etmek amacıyla bu faaliyetlerinden elde edilen kazancın yarısının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine imkân tanınmasının amaçlandığı belirtildi.
Ayrıca limanların işletilmesine ilişkin teklif edilen diğer bir maddede, Türkiye’de işletme hakkı verilmesi suretiyle özelleştirilen bazı limanlarda hem limanların işletilmesinin aralıksız devamının sağlanması hem ihtiyaç duyulan/duyulacak yatırımların zamanında yapılması hem de limanların Türkiye ekonomisine ve dış ticaretine katkısının herhangi bir zaman kaybı yaşamadan devamının sağlanması amaçlanarak sözleşme sürelerinin 49 yıla kadar uzatılması kararı alındı.
Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi indirme için Tıklayınız
Vergide Yüzyılın Affı Mı Geliyor?
Yeminli Mali Müşavir Yılmaz Sezer, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'ne işaret ederek, bütçedeki gelir ve gider kalemlerinin bu yıla göre yüzde 150'den fazla arttığına dikkat çekti. Sezer, “2022'de bütçe giderimiz 1 trilyon 728 milyar 401 milyon TL düzeyindeyken, ek bütçe ile 2 trilyon 831 milyar 472 milyon TL'ye çıktı. 2023'te teklif edilen gider bütçemiz 4 trilyon 423 milyar 341 milyon TL. Bu rakam ek bütçe olmadan hiçbir şekilde aşılamayacak” dedi. Bu yıl toplam vergi gelirlerinin giderleri karşılamaya yetmeyeceğine dikkat çeken Sezer, “Bütçe açığındaki makas gitgide açılacak. Makasın açılması vergi gelirlerini artırmak için siyasal iktidarın belli kararlar almasını gerektirecek. Ya yeni vergi toplayacak ya da karşılıksız para basılacak. Vergi toplanması demek esnafın ya da mükelleflerin üzerine daha fazla yük gelmesi demek. Para basılması enflasyona neden olacak” diye konuştu. Sezer, seçim sathına girildiğine işaret ederek, "2023'te seçim yatırımı olarak bir vergi affının çıkacağını" söyledi.
Sezer, Bütçe Kanun Teklifi'ne ve vergi oranlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz'a sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle:
2023 Yılı Bütçesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meclis'e sunulan bir bütçe var. Orada vergi gelirlerinin ne kadar olacağı belli. Vergi gelirlerini önce 365'e ve sonra 12'ye bölerek bir hesaplama yapılabilir. 2022 yılına göre bütçedeki gelir ve gider kalemleri korkunç derecede artmış. Bütçe giderlerimiz 2022 yılına oranla yüzde 150'den fazla artmış durumda. 2022'de bütçe giderimiz 1 trilyon 728 milyar 401 milyon TL düzeyindeyken, ek bütçe ile 2 trilyon 831 milyar 472 milyon TL'ye çıktı. 2023'te teklif edilen gider bütçemiz 4 trilyon 423 milyar 341 milyon TL. Bu rakam ek bütçe olmadan hiçbir şekilde aşılamayacak.
Neden aşılamayacak?
Çünkü ülkemiz seçim sathına girdiği için kamu eliyle yapılan giderler artacak ya da farklı sübvansiyonlar geliştirilecek. Bu da bu rakamı artıracak. Dolayısıyla ek bütçeye ihtiyacımız olacak. Türkiye'deki gerçek enflasyon hane halkına yansıdığı gibi bütçeye de yansıyor. Bu yıl 1 trilyon 728 milyar TL ile bütçe tasarısı sunulurken bu rakam otomatik olarak 4 trilyon 423 milyar TL'ye çıktı. Bu enflasyonun yüzde 150 olduğunun kabul edildiğini gösterir.
Ek bütçe dışında farklı bir yol izlenebilir mi?
Ek bütçe dışında başka bir çaresi yok. Gelirlerin giderleri karşılamaması halinde bütçenin de revize edilmesi gerekiyor. Eğer yeni vergi konulması gündemde olacaksa Anayasa gereği vergi oranları sadece kanunla konulabilir. Cumhurbaşkanı Kararı'yla ya da Kanun Hükmünde Kararnamesi'yle (KHK) vergi konulup kaldırılamaz. Dolayısıyla bu para toplanamazsa yeni vergiler belirlenecek ve sistem ona göre ilerleyecektir. Bunun en kolay yolu, şu an yaptığımız gibi enflasyonu önemsemeyerek karşılıksız para basmaktır. Şu an önceliğimiz enflasyon değil, büyümek ve ihracatımızı artırmak. O nedenle vergi toplamayı bile ikinci plana bırakıp bol miktarda karşılıksız parayla bütçe toplanabilir.
Ödenecek vergiyle giderler karşılanabilecek mi?
Bu yıl toplam ödenecek verginin 3 trilyon 673 milyar TL olacağı söyleniyor. Bu rakam giderleri karşılamaya yetmeyecek. Veya bir miktar daha vergi getirecekler. Çünkü bütçe açığındaki makas gitgide açılacak. Makasın açılması vergi gelirlerini artırmak için siyasal iktidarın belli kararlar almasını gerektirecek. Ya yeni vergi toplayacak ya da karşılıksız para basılacak. Vergi toplanması demek esnafın ya da mükelleflerin üzerine daha fazla yük gelmesi demek. Para basılması enflasyona neden olacak.
Vergi affı bekliyor musunuz?
Önümüzdeki yıl seçim ekonomisine girileceği için herkes 2023'te yüzyılın vergi affı gibi bir af bekliyor. Seçim yatırımı olarak böyle bir şey çıkacak. Dolayısıyla insanların büyük bir kısmı bu sene boyunca ve 2023'ün büyük bir kısmında vergi ödemekten imtina edecekler. Af çıkınca daha düşük faiz oranlarıyla ödeme imkanının kendilerine sunulacağını düşündükleri için bekleyecekler. 3 trilyon 673 milyar TL tahakkuk edebilir. Ama tahsilat gerçekleşmeyeceği için daha büyük sıkıntılar bizi bekleyecek.
Bu kadar yüksek vergi oranının açıklanmasını neye bağlıyorsunuz?
Bu kadar yüksek vergi oranının açıklanması enflasyondan kaynaklı. İnsanların gerçek kazandıklarının vergisi değil, enflasyonun vergisi. Dolayısıyla seneye seçim sathına girileceği için bu tahakkukun, tahsilata dönüşmeme riski artacak. Bu da bize elektrik, yol, su, enflasyon ve fiyat artışları olarak geri dönecektir.
https://www.gazetedurum.com.tr/ekonomi/vergide-yuzyilin-affi-mi-geliyor-15792
Kiralık Kasada Bulunan Ziynet Eşyalarında Veraset Ve İntikal Vergisi
Kiralık kasa, bankalar tarafından müşterilerine sunulan özel bir muhafaza hizmetidir. Banka ile müşterisi arasında yapılan kasa kiralama sözleşmesi, hukukî niteliği itibariyle, salt bir kira sözleşmesi olarak değil; kanunda düzenlenen kira ve vekâlet sözleşmelerine ilişkin aslî unsurların, kanunun öngörmediği bir biçimde birleşmesinden meydana gelen “karma sözleşme” olarak nitelendirilebilir. Boyut ve yapısı doğrultusunda içerisinde para, kıymetli evrak ve mücevherat muhafaza edilmesini sağlayan kiralık kasalarla ilgili müşteri ve banka arasında sözleşme serbestisi esasları geçerli olur. Bankacılıkla alakalı ürünler için ilgili kurumun hesaplarında bulunan miktarlara da bağlı olarak bir devlet güvencesi söz konusudur; fakat kiralık kasalar için bu durum geçerli değildir.
Bankalar nezdindeki kiralık kasa sahiplerinden birinin ölümü halinde vergi dairesinin yetkili bir memuru hazır bulunmadıkça kasanın açılmasına ve bu memur huzurunda tespit edilmedikçe muhteviyatının mirasçıları veya kanuni temsilcileri veya vekilleri tarafından alınmasına izin verilmez. Kiralık kasa sözleşmesinin sadece muris ile yapıldığı, kasanın bir başkası tarafından da kullanılabileceğine dair herhangi bir belge bulunmadığı durumlarda, söz konusu kiralık kasalarda yer alan menkul malların murisin mirasçıları tarafından verilecek veraset ve intikal vergisi beyannamesinde matraha dâhil edilmesi gerekmektedir. İçerisindeki notlar ve diğer belgeler hukuki nitelik taşımadığı sürece vergisel durumu etkilemez.
Ertan AYDOĞAN*
Yaklaşım / Ekim 2022 / Sayı: 358
* Vergi Müfettişi
(1) N. SEZER - D. Y. UTKANER, 2020, Banka Kasasının Haczinin Hukuki Dayanağı ve İzlenecek Yol, https://sezerutkaner.com/blog/banka-kasasinin-haczinin-hukuki-dayanagi-ve-izlenecek-yol/
(2) A. E. BAYRAM, “Kasa Kiralama Sözleşmesi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022, 30(1), s.52.
(3) BAYRAM, agm, s.55
Ağustos Ayı Özelgeleri
Daha önce, okurlardan gelen soruların pek çoğunun zaten özelgelere konu olmuş olması ve özelgeleri düzenli takip etmeyen veya sorunla karşılaşan okurlarımıza yardımcı olmak amacıyla her ay, bir önceki ayın özelgelerini özetler halinde aktaracağımı hatta bu konudaki yazılarımı biriktiren okurların, bir süre sonra kendi “özetler havuzu”nu da oluşturabileceklerini yazmış ve Temmuz ayına ilişkin özelge özetlerini yayınlamıştım. Bu yazımda da Ağustos ayında verilmiş özelge özetlerini aktarıyorum.
- İhracatın Posta İdaresi ya da hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketler tarafından düzenlenen elektronik ticaret gümrük beyannamesiyle gerçekleştirilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinin 16. bendinde yer alan diğer şartların da topluca sağlanması koşuluyla, mal ihracatınızdan elde edilen kazancın %50'sinin gelir vergisi beyannamesi üzerinden indirim konusu yapılması mümkündür. Başka bir yerde ücret karşılığında sigortalı olarak çalışıyor olmak söz konusu indirimden yararlanmaya engel teşkil etmemektedir. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 5.8.2022 gün ve 872760 sayılı Özelgesi)
- Kendi arsanız üzerine yapacağınız 1 adet mesken ve araba garajı, odunluk, su deposu tankı yeri olarak özel amaçlı kullanılacağı belirtilen 1 adet depodan oluşan inşaat faaliyetiniz şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmadığından özel inşaat kapsamında değerlendirilecek ve Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanca ilişkin hükümleri uygulanmayacaktır. Ancak şahsi ihtiyaçlar için inşa edildiği belirtilen ve depo olarak inşa edilen bölümün işyeri olarak kullanılması halinde, söz konusu inşaat faaliyetinizin ticari faaliyet kapsamında olacağı ve bu faaliyetiniz nedeniyle ticari kazanç yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekeceği tabiidir. (Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 5.8.2022 gün ve 189843 sayılı Özelgesi)
- İkinci el otomobil alım-satımı faaliyetiyle iştigal edenler, kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi faaliyetiyle iştigal etmediklerinden, satışa konu edilmek üzere "153-Ticari Mallar" hesabında izlemek suretiyle işletmeye kayıtlı olan ve işte kullanılan binek otomobillere ait yakıt, bakım ve onarım gibi giderlerinin en fazla %70'inin ticari kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan %1 KDV oranı uygulanarak satın alınan binek otomobillerinin tesliminde %1; %18 KDV oranı uygulanarak satın alınan binek otomobillerinin 845 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın yürürlüğe girdiği 22/3/2019 tarihinden itibaren tesliminde ise %18 KDV oranı uygulanması gerekmektedir (Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 8.8.2022 gün ve 190854 sayılı Özelgesi)
- Büyükşehir belediye sınırları içerisinde kalan ilçelerde yapılan tuhafiyecilik faaliyetinden elde olunan kazancın, 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda belirtilen türden bir faaliyet olması nedeniyle, basit usul kapsamında verilendirilmesi mümkün değildir (Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 10.8.2022 gün ve 188322 sayılı Özelgesi)
- Muhtarların da muhtarlık olarak kullanmak üzere kiraladıkları işyerleri için ödedikleri kira bedellerinden ve ayrıca yanında çalıştırdıkları kişilere yaptıkları ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapmaları ve muhtasar beyannameyle beyan etmeleri gerekmektedir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 13.8.2022 gün ve 902424 sayılı Özelgesi)
- 29/5/2014 tarihinde iktisap edilen ve 4 pay şeklinde parsellenerek 7/9/2015 tarihinde tapuya arsa olarak tescil edilen taşınmazların iktisap tarihinden (7/9/2015) itibaren 5 yıl geçtikten sonra (2021 yılında) satılması halinde elde edilen kazancın, iktisaptan itibaren 5 yıl içerisinde parsellenmiş olması dolayısıyla değer artışı kazancı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır (Rize Defterdarlığı’nın 15.8.2022 gün ve 27482 sayılı Özelgesi).
- Üç boyutlu eşya figürlerini içeren dosyaların internet üzerinden bilgisayara indirerek üç boyutlu yazıcıdan basılıp çeşitli aşamalardan geçirerek elde edilen hediyelik eşya figürlerinin pazar takibi yapmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satılması ve/veya internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satılması halinde 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, yalnızca internet veya benzeri platformlar üzerinden satılması halinde ise, 314 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, esnaf muaflığından faydalanılması mümkündür (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 15.8.2022 gün ve 421607 sayılı Özelgesi).
- Kulüp tarafından futbolculara yapılan ücret ve ücret benzeri ödemeler üzerinden GVK’nın geçici 72. maddesine göre gelir vergisi kesintisi yapılarak ve muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile beyanı gerekmektedir. Ücretin net olarak belirlendiği durumlarda kesintinin, fiilen yapılan ödemenin brüte iblağ edilmek suretiyle hesaplanması gerekmektedir. Kulübün sorumluluğu, ücret tutarlarının ve yapılan vergi kesintilerinin doğru bildirilmesi ve kesilen vergilen ödenmesi ile sınırlıdır. Futbolcuların elde ettikleri ücretlerin ise GVK ile belirlenmiş sınırları (2022 yılı için 880.000 TL) aşması halinde, futbolcular tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi, hesaplanan vergiden kesilen verginin mahsup edilerek fark verginin ödenmesi gerekmektedir. Yıllık beyannamenin verilip verilmemesinden ve tahakkuk eden verginin ödenip ödenmemesinden futbolcular sorumlu olup kulüplerin bir sorumluluğu yoktur (Rize Defterdarlığı’nın 19.8.2022 gün ve 28193 sayılı Özelgesi).
- Bölgesel Yönetim Merkezleri’ne ilişkin muafiyet 1.1.2019 tarihi itibarıyla kurulu bölgesel yönetim merkezleri için 1.1.2022 tarihinden itibaren kaldırılmış olmakla birlikte, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan irtibat büronuzda istihdam edilen hizmet erbabına yapılacak ücret ödemeleri, GVK md. 23/14 ve 293 seri no.lu GVK Genel Tebliği'nin 3. bölümünde yer alan koşulların ve bir arada sağlanması kaydıyla, gelir vergisinden istisnadır. İstisnanın uygulanabilmesi için söz konusu ücretin irtibat bürosunda çalışan personele, döviz olarak veya yurt dışından gelen paraların yetkili bankalarda bozdurulmak suretiyle Türk parası olarak ödenmesi ve döviz bozdurulması ile ilgili belgelerin ücret bordrolarına eklenmesi gerekmektedir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.8.2022 gün ve 928981 sayılı Özelgesi). Bumin DOĞRUSÖZ
https://www.dunya.com/kose-yazisi/agustos-ayi-ozelgeleri/672192
Konaklama Vergisi
5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 9 uncu maddesiyle 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun yeniden düzenlenen 34’üncü maddesinde ihdas edilen konaklama vergisi daha sonra yapılan düzenlemeler uyarınca ertelenmiş olup, başka bir erteleme olmazsa 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından hazırlanan ve web sitesinde yayımlanan “Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliği Taslağı”nda da konuya ilişkin açıklamalar yapılmıştır.
Anılan tebliğ taslağında yer alan açıklamalar da dikkate alındığında, “Konaklama Vergisi” ile ilgili düzenlemeleri şöyle açıklamak mümkündür:
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’na eklenen hükümlerle; otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetten yararlananlara sunulan yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, plaj, termal ve benzeri alanların kullanımı hizmetleri gibi diğer tüm hizmetlerin bedeli üzerinden “konaklama vergisi” alınması öngörülmektedir. Geceleme hizmetinin; sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin bünyesinde sunulması halinde de konaklama vergisi olacaktır. Keza tesisin; türü, sınıfı, niteliği, ilgili mevzuatta yer alan tarif ve tanımlamaları ve ilgili mevzuata göre turizm işletmesi belgesi ve/veya işyeri açma/işletme belgesi olup olmadığına bakılmaksızın, konaklama hizmeti sunan bütün tesislerde verilen yukarıda sayılan hizmetler vergiye tabi olacaktır. Herhangi bir geceleme hizmeti sunulmayan, mola noktaları gibi tesislerde verilen hizmetler ise vergiye tabi değildir.
Kampinglerde, konaklayanların geceleme ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla karşılayıp karşılamaması veya gecelemenin, işletmeye ait olsun olmasın çadır, çadır-araba, çekme karavan, motokaravan, bungalov gibi ünitelerde yapılması, hizmetin geceleme hizmeti mahiyetini etkilemeyecek ve vergilemeye konu olacaktır.
Oda+kahvaltı, yarım pansiyon, tam pansiyon, her şey dahil, ultra her şey dahil ve benzeri adlar altında pazarlanan ve/veya satılan ve tesis bünyesinde geceleme hizmetinin yanı sıra konsept kapsamında verilen tüm hizmetler verginin konusuna girmektedir.
Konaklama tesisinde konaklamayanlara (geceleme hizmeti almayanlara) verilen hizmetler ise vergiye tabi değildir. Dolayısıyla, konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden bağımsız olarak sunulan sünnet, düğün, kokteyl, toplantı, kongre, sempozyum ve benzeri organizasyon hizmetleri verginin kapsamında değildir. Söz konusu organizasyon hizmetlerinin konaklamayı içerecek şekilde sunulması halinde, düzenlenen faturada organizasyon hizmetinin mahiyeti ve tutarının açıkça gösterilmesi veya bu hizmet için ayrıca fatura düzenlenmesi halinde bu hizmetler üzerinden konaklama vergisi hesaplanmayacaktır. Bu durumda vergi, sadece konaklama hizmetleri üzerinden alınacaktır.
Tesis bünyesi dışındaki hizmetleri de kapsayacak şekilde yapılan (örneğin; ulaşım, transfer, gezi, rehberlik, müzelere giriş ve benzeri hizmetleri içeren) konsept satışlarda, her bir hizmetin mahiyeti ve tutarının açıkça gösterilmesi suretiyle konaklayana tesis bünyesi dışında sunulan hizmetler için ayrıca fatura düzenlenmesi veya bu hizmetlere ilişkin bedellerin konaklama hizmeti nedeniyle düzenlenecek faturada ayrıca gösterilmesi halinde bu hizmetler üzerinden konaklama vergisi hesaplanmayacaktır. Bu durumda, vergi, sadece konaklama hizmetleri üzerinden alınacaktır.
Verginin matrahı, geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte sunulan diğer tüm hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır. Sunulan konaklama hizmetlerine ilişkin vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler de matraha dâhildir. Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilecektir.
Verginin mükellefi yukarıda sayılan hizmetleri verenlerdir. Dolayısıyla konaklama vergisinin mükellefi, konaklama hizmetlerinin sunulduğu tesisi fiilen işletenlerdir.
Verginin oranı ise %2’dir. Cumhurbaşkanı, bu oranı bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranlar tespit etmeye yetkilidir.
Konaklama vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilecektir. Bu vergiden herhangi bir ad altında indirim yapılmayacaktır. Öte yandan, bu vergi katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.
Hizmeti alanın yurt içi yerleşik veya yabancı turist olmasının vergilendirmeye etkisi olmayacaktır.
Aşağıda sayılan hizmetler ise konaklama vergisinden istisna edilmekte olup, bu vergiye tabi olmayacaktır:
- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup bunlar tarafından işletilen misafirhane ve eğitim tesislerinde verilen hizmetler,
- Öğrenci yurtları, pansiyonları ve kamplarında öğrencilere verilen hizmetler,
- Karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına verilen hizmetler.
Vergilendirme dönemi faaliyet gösterilen takvim yılının birer aylık dönemi olacaktır. Her bir vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar, katma değer vergisi bakımından bağlı olunan vergi dairesine beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.
Konaklama vergisinde vergiyi doğuran olay, verginin konusuna giren hizmetlerin sunulması ile meydana gelir. Hizmetin sunulmasından önce fatura veya benzeri belgeler düzenlenmesi hallerinde vergiyi doğuran olay gerçekleşmez. Dolayısıyla, Seyahat Acentaları Yönetmeliğinde tanımlanan acentalara yapılan satışlarda, acentaya satış aşamasında vergi doğmaz. Aynı şekilde acentanın satışı aşamasında da konaklama tesisi işleticisi bakımından vergiyi doğuran olay gerçekleşmez. Gerek acentalar üzerinden gerekse doğrudan konaklama tesisleri tarafından satışa konu edilen hizmetlerde, hizmetin konaklayana sunulması ile vergiyi doğuran olay gerçekleşir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Kurumların Taşınmaz ve İştirak Hisselerinin Satışında İstisna Rehberi
Kurumların Taşınmaz ve İştirak Hisselerinin Satışında İstisna Rehberi Yayınlandı Daha önce yayınlanmış olan Kurumların Taşınmaz ve İştirak Hisselerinin Satışında İstisna Rehberi, 7394 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişiklikler sonrasında güncellenmiş, ayrıca söz konusu Rehbere istisna yoluyla vergi dışı tutulan işlemlerin, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğunun yeminli mali müşavirler tarafından düzenlenen raporlarla belgelenmesine ilişkin yeni bir bölüm eklenerek kullanıma sunulmuştur.
Söz konusu Rehberde;
- Uygulanan istisnaların kapsamı, amacı ve istisna uygulanabilmesi için gerekli şartlar,
- İstisnaya konu olan taşınmaz ve iştirak hisselerinin neyi ifade ettiği,
- İki tam yıl süreyle aktifte bulundurma ve süre hesabında özellik arz eden durumlar,
- Gayrimenkul satış kazancının fon hesabına alınması ve burada tutulmasında dikkat edilmesi gereken hususlar,
- Kazancın hesaplanmasında esas alınacak bedel, faiz, komisyon, kur farkı ve vade farklarının durumu,
- Alış ve giderlere ait KDV’nin indirimi,
- 7394 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişiklikler,
- Kurumlar vergisinden istisna tutulan tutarların yeminli mali müşavirler tarafından düzenlenen raporlarla belgelenmesi,
gibi konularda ayrıntılı bilgilere ve örneklere yer verilmiştir.
Kurumların Taşınmaz ve İştirak Hisselerinin Satışında İstisna Rehberine ulaşmak için tıklayınız.
Konu hakkında detaylı bilgi için Vergi İletişim Merkezini VİMER-189 arayabilirsiniz.
Kaynak: GİB
İlanen Tebliğde İnternet Haber Siteleri de Kullanılacak
Vergi Usul Kanununun 103’üncü maddesinde tebliğin ilan ile yapılacağı haller yer almaktadır. Buna göre, aşağıda yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılmaktadır.
1) Muhatabın bu Kanunun 101 inci maddesi kapsamında bilinen adresi yoksa,
2) Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan bilinen adreste tebliğ yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa,
3) Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa,
4) Başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa.
Vergi Usul Kanununun 104’üncü maddesinde ise ilanın şekline ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup; Kamuoyunda sosyal media ile ilgili düzenleme olarak bilinen 7418 sayılı Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 28’inci maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun 104’üncü maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan değişiklikle Vergi Usul Kanunu’nun 104’üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin birinci cümlesine “gazetede” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bir internet haber sitesinde” ibaresi ve bendin ikinci cümlesine “gazetelerden birinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bir internet haber sitesinde” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklik ilgili maddenin önceki hali ile karşılaştırmalı olarak aşağıda gösterilmiştir.
Düzenlemenin Önceki Hali | Değişiklik Düzenlemesi | Düzenlemenin Değişiklik Sonrası Hali |
İlanın şekli:
Madde 104- (Değişik: 25/12/2003-5035/1 md.) İlan aşağıdaki şekilde yapılır: 1. İlan yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır ve (3) numaralı bende göre ilana çıkarılır. Tebliğin konusu, her biri için ayrı ayrı olmak üzere, bir milyar liradan (4.900 TL) az vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ayrıca (3) numaralı bende göre ilan yapılmaz ve ilan yazısının askıya çıkarıldığı tarihi izleyen on beşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir. 2. İlan yazısının bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilir. 3. İlan ile yapılan tebliğin konusu bir milyar ila yüzmilyar lira arasındaki (4.900 – 490.000 TL) vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan, ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede yayımlanır. Tutarın yüzmilyar lirayı (490.000 TL ve üzeri) aşması halinde ilan, Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde ayrıca yapılır. 4. (Ek:14/10/2021- 7338/15 md.) İlan yolu ile yapılan tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 Türk lirasından fazla vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulabilir. Tebliğ olunacak evrakın örnekleri yabancı memlekette bulunan mükellefin bilinen adresine ayrıca posta ile gönderilir. (Ek fıkra:14/10/2021- 7338/15 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığı, birinci fıkranın (4) numaralı bendinde yer alan tutarı on katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, duyurunun kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. |
MADDE 28-
e) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin birinci cümlesine “gazetede” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bir internet haber sitesinde” ibaresi ve bendin ikinci cümlesine “gazetelerden birinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bir internet haber sitesinde” ibaresi eklenmiştir. |
İlanın şekli:
Madde 104- (Değişik: 25/12/2003-5035/1 md.) İlan aşağıdaki şekilde yapılır: 1. İlan yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır ve (3) numaralı bende göre ilana çıkarılır. Tebliğin konusu, her biri için ayrı ayrı olmak üzere, bir milyar liradan (4.900 TL) az vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ayrıca (3) numaralı bende göre ilan yapılmaz ve ilan yazısının askıya çıkarıldığı tarihi izleyen on beşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir. 2. İlan yazısının bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilir. 3. İlan ile yapılan tebliğin konusu bir milyar ila yüz milyar lira arasındaki (4.900 – 490.000 TL) vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan, ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede “ve bir internet haber sitesinde” yayımlanır. Tutarın yüz milyar lirayı (490.000 TL ve üzeri) aşması halinde ilan, Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde ve “bir internet haber sitesinde” ayrıca yapılır. 4. (Ek:14/10/2021-7338/15 md.) İlan yolu ile yapılan tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 Türk lirasından fazla vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulabilir. Tebliğ olunacak evrakın örnekleri yabancı memlekette bulunan mükellefin bilinen adresine ayrıca posta ile gönderilir. (Ek fıkra:14/10/2021-7338/15 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığı, birinci fıkranın (4) numaralı bendinde yer alan tutarı on katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, duyurunun kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. |
Buna göre ilan ile yapılan tebliğin konusu,
⎯ 4.900 – 490.000 TL arasında vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan, ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazeteye ilave olarak ayrıca bir internet haber sitesinde”
⎯ 490.000 TL’yi aşması halinde ilan, Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde ve ayrıca “bir internet haber sitesinde”
yapılacağı belirtildi (1).
Düzenleme 1/4/2023 tarihinde yürürlüğe girecektir.
(1) 21 Aralık 2021 tarihli ve 31696 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 534 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen tutarlar
Kaynak: TÜRMOB
Sahte Fatura Kullanımında Özel Usulsüzlük Cezası Kaldırıldı (mı)?
I-GİRİŞ
Türk vergi sisteminde beyan esası geçerli olup, beyanlara dayanak teşkil edecek en önemli evrakların başında fatura gelmektedir. Faturanın tanımı 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun[1] 229. maddesinde hüküm altına alınmış olup, fatura, “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
Sahte faturanın tanımı ise Vergi Usul Kanununun 359. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yapılmış olup söz konusu madde hükmüne göre sahte belge “Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu kanun maddesinde ayrıca “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge” tanımı geçmektedir ve uygulamada bu iki kavram sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin tanımı ise “Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.” Şeklinde tanımlanmıştır.
Ticari bir vesika olan faturanın vergi beyanlarına ve vergi matrahlarına dayanak teşkil etmesi nedeniyle bazı mükelleflerin zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek sahte fatura kullandıkları görülmektedir.
Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçları için mali idare tarafından yoğun bir şekilde mücadele edilmesine, ekonomik cezalar yanında hürriyeti bağlayıcı cezalar da öngörülmüş olmasına rağmen sahte fatura düzenleme ve kullanma suçları tam anlamıyla sona ermiş değildir.
Bu çalışmada, Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu kararları doğrultusunda sahte belge kullanan mükellefler için yapılacak vergi incelemelerinde özel usulsüzlük cezası uygulanıp uygulanmayacağı hususu ele alınacaktır.
II-SAHTE FATURA KULLANAN MÜKELLEFLERE UYGULANACAK CEZALAR:
Sahte belge kullananlar hakkında vergi ziyaı cezası kesilir buna ilişkin kanun düzenlemesi Vergi Usul Kanununun 344. maddesiyle yapılmış olup madde hükmü;
“341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.” Şeklindedir.
Madde düzenlemesine göre sahte belge kullanan her mükellefin ziyaa uğrattığı vergi tutarının üç kat vergi ziyaı cezasına muhatap olacağı anlaşılmakta ise de 306 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği [2] ile bunun kararı vergi inceleme elemanlarına bırakılmıştır.
İlgili tebliğin konumuzu ilgilendiren bölümü;
“Bu itibarla, kaçakçılık suçunun oluşması sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanılıp, kullanılmadığının; diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının vergi incelemesine yetkili olanlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi ziyaına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.
Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler adına vergi suçu raporları düzenlenmemesi ve haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulmaması icap etmektedir. Ayrıca, bu belgeleri kullanmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olması halinde bu mükellefler adına 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.” Şeklindedir.
Yukarıda tebliğ düzenlemesine yer verdiğimiz üzere inceleme elemanları yaptıkları incelemeler neticesinde sahte faturayı bilerek kullandığı sonucuna vardıkları mükellefler hakkında suç duyurusunda bulunacaklar ve ziyaa uğratılan vergiler üzerinden üç kat vergi ziyaı cezası önerecekler, eğer sahte faturanın bilmeden kullanıldığı sonucuna varılırsa fiilleri işleyenler veya iştirak edenler hakkında suç duyurusunda bulunulmayacak ve vergi ziyaı cezası tek kat uygulanacaktır. Ayrıca sahte belgeyi bilerek kullanan mükelleflerin uzlaşma hakkı bulunmayıp bilmeden kullanan mükelleflerin uzlaşma hakları bulunmaktadır.
Sahte fatura kullanma ve düzenleme fiili mükellefler açısından yaptırımı en ağır olan fiillerdendir. Bu fiillerin ceza kanunları açısından yaptırımı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde düzenlenmiş olup, madde hükmüne göre;
Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca 7394 Sayılı Kanunla [3] etkin pişmanlık uygulaması getirilmiş olup; “Bu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca sahte belge kullanan mükelleflere Vergi Usul Kanununun 353/1. maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.
353/1 madde; “Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227, 231 ve 234 üncü maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 1.000 Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Uygulamada, sahte belgenin gerçek bir muameleye dayanmayan belge olması nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılması ve sahte belgede yazan katma değer vergisi dahil tutarın % 10 u oranında özel usulsüzlük cezası önerilmektedir.
Ancak sahte belge kullanan mükelleflere kesilen özel usulsüzlük cezalarının ihtilaf konusu yapılarak vergi mahkemelerine taşınması halinde ihtilafların nerdeyse tamamı mükellef lehine sonuçlanmaktaydı. Bunun üzerine Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu kararları ile Vergi Müfettişlerinin yapmış oldukları incelemelerde sahte faturanın bilmeden kullanıldığına kanaat getirilir ve bu yönde rapor yazılırsa özel usulsüzlük cezası önerilmemesi gerektiği açıklanmıştır.
III-VERGİ DENETİM KURULU DANIŞMA KOMİSYONU KARALARI ÇERÇEVESİNDE SAHTE FATURA KULLANIMLARINDA ÖZEL USUSLSÜZLÜK CEZASI UYGULAMASI
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları, Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Yönetmeliği [4] uyarınca yayınlanmaktadır.
Yönetmeliğin amacı, vergi inceleme görevlerinin yürütülmesinde uygulama birliğini sağlamak ve mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkan tereddütlü hususları gidermek amacıyla Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına görüş bildirmek üzere Danışma Komisyonu oluşturulması ile bu Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirlemektir.
Vergi Denetim Kurul Başkanı tarafından onaylanan danışma komisyonu kararları, onaylandığı veya onayda belirtilen tarihte yürürlüğe girer. Başkanlık bünyesinde kurulan komisyonlar ve Vergi Müfettişleri, onaylanan kararlar doğrultusunda işlem tesis etmek zorundadırlar.
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu tarafından, Kurul Başkanlığınca talep edilen konulara ilişkin gündem maddelerini görüşmek ve karara bağlamak üzere 20/12/2021 tarihinde yapılan toplantı neticesinde alınan ve Vergi Denetim Kurulu Başkanlık Makamının 08/04/2022 tarih ve E-55935724- 050.06.04 – 394 sayılı onayı ile yürürlüğe giren kararları doğrultusunda; Sahte belge kullanma incelemelerinde sahte belgenin bilmeden kullanıldığı yönünde yapılan değerlendirme sonrası, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 1 inci fıkrası hükmü kapsamında özel usulsüzlük cezasının kesilmemesi gerekmektedir.
Dolayısıyla sahte belge kullanan mükellefler nezdinde Vergi Müfettişlerince yapılacak vergi incelemelerinde 306 Seri No lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği çerçevesinde faturanın bilmeden kullanıldığı yönünde değerlendirme yapılması halinde özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir.
Belge konusu mal ve/veya hizmetin gerçekten alınmadığı ve sahte belgenin bilerek kullanıldığı yönünde yapılan değerlendirme sonrası, hem kurumlar/gelir vergisi (gider veya maliyetlerin kabul edilmemesi) hem de katma değer vergisi (indirimlerin reddi) yönünden eleştiri yapılması durumunda, faturanın hiç düzenlenmediğinden hareketle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 1 inci fıkrası hükmü kapsamında özel usulsüzlük cezasının kesilmemesi gerekmektedir.
Belge konusu mal ve/veya hizmetin gerçekte alındığı ve sahte belgenin bilerek kullanıldığı yönünde yapılan değerlendirme sonrası, kurumlar /gelir vergisi yönünden bir eleştiri yapılmayarak (gider veya maliyetlerin kabul edilmesi) sadece katma değer vergisi yönünden bir eleştiri yapılması (indirimlerin reddi) durumunda 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 1 inci fıkrası hükmü kapsamında özel usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekmektedir.
Bu yönüyle bilmeden sahte fatura kullananlar mükellefler için özel usulsüzlük cezası uygulanmaması yerinde bir karar olup, vergi mahkemelerinde tamamen mükellef lehine çıkan bir ihtilaf, idare eliyle sonlandırılmış bulunmaktadır.
IV-VERGİ MÜFETTİŞLERİ DIŞINDAKİ İNCELEMEYE YETKİLİLERCE DÜZENLENECEK RAPORLARDA ÖZEL USUSLSÜZLÜK CEZASI UYGULAMASI
Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde vergi incelemesine yetkili olanlar sayılmış olup buna göre;
Vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.
Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.
Sahte fatura kullanma incelemelerinin Vergi Müfettişlerince yapılması ve mükelleflerin bu faturaları bilmeden kullandıkları yönünde değerlendirme yapılması halinde Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları doğrultusunda özel usulsüzlük cezası uygulanmayacaktır.
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Yönetmeliğinin 18. maddesine göre Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları sadece Vergi Müfettişleri açısından bağlayıcıdır. Vergi Müfettişleri dışında yer alan ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde sayılan vergi incelemesine yetkili olan incelemeye yetkili olan diğer memurlar tarafından yapılacak olan sahte belge incelemelerinde sahte faturanın bilmeden kullanıldığı yönünde yapılacak değerlendirmelerde nasıl bir yol izleneceği belirsiz hale gelmiş bulunmaktadır. Bu noktada sorunun çözümü için Vergi Usul Kanununda sayılan vergi incelemesine yetkili olanların tamamını bağlayacak şekilde bir Genel Tebliğ düzenlemesi yapılması yerinde olacaktır.
SONUÇ olarak;
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları ile Vergi Müfettişlerinin yapmış oldukları incelemelerde sahte faturanın bilmeden kullanıldığına kanaat getirilir ve bu yönde rapor yazılırsa özel usulsüzlük cezası önerilmemesi gerektiği açıklanmıştır.
Özel Usulsüzlük cezalarının mükelleflerce dava konusu yapılması neticesinde vergi yargısının iş yükü artmakta ve davalar mükellefler tarafından kazanılmaktadır. Söz konusu karar, bilmeden sahte fatura kullananlar mükellefler için yerinde bir karar olup, vergi mahkemelerinde tamamen mükellef lehine çıkan bir ihtilaf, mali idare eliyle sonlandırılmış bulunmaktadır.
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Yönetmeliğinin 18. maddesine göre Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları sadece Vergi Müfettişleri açısından bağlayıcıdır. Böyle olunca da Vergi Müfettişleri dışında yer alan ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde sayılan vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından yapılacak olan sahte belge incelemelerinde sahte faturanın bilmeden kullanıldığı yönünde yapılacak değerlendirmelerde nasıl bir yol izleneceği belirsiz hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu noktada Genel Tebliğ düzenlemesi yapılarak Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararları ile çözülen bir konunun Vergi Usul Kanununda sayılan vergi incelemesine yetkili olanların tamamını bağlayacak şekilde bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
Öğretim Görevlisi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Kaynaklar:
– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu
– 7394 Sayılı Kanun
– Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Yönetmeliği
– 306 Seri Nolu VUK Genel Tebliği
– www.mevzuat.gov.tr
– www.vdk.hmb.gov.tr
– www.gib.gov.tr
– www.resmigazete.gov.tr
– www.alomaliye.com
Dip Notlar:
[1] 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı RG yayımlanmıştır.
[2] 18.06.2002 tarih ve 24789 sayılı RG yayımlanmıştır.
[3] 15.04.2022 tarih ve 31810 sayılı RG yayımlanmıştır.
[4] 07.04.2021 tarih ve 31447 sayılı RG yayımlanmıştır.
Seçilmiş Gelir İdaresi Özelgeleri
Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar.
Gelir İdaresi’nce verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum.
İşte son zamanlarda değersiz alacak ve şüpheli alacak karşılığı uygulamasıyla ilgili olarak verilen özelgelerden seçtiğim üçünün özeti. Özelgelerin tam metinlerine Gelir İdaresi’nin internet sitesinden ulaşmak mümkün.
- Tasfiyeye girerek iflasını açıklayan yurt dışı şirketten olan alacak hangi koşullarda gider yazılabilir?
(05.07.2022 tarih ve 167670 sayılı özelge)
Yurt dışında faaliyet gösteren firmadan olan alacağın tahsilinin mümkün olmadığına ilgili ülke yargı mercilerince karar verilmiş olması halinde, alacağın değersiz alacak olarak kabulü için Türkiye'de asliye mahkemelerinde tenfiz davası açılması ve bu mahkemelerde yabancı mahkeme kararının tanınması gerekir. Asliye Mahkemesi’nce tanıma kararının verildiği yılda alacak değersiz hale geleceğinden, tanıma kararının verildiği yılda alacağın gider yazılması mümkündür.
Diğer taraftan alacak, borçlunun mukim bulunduğu ülke yasalarına uygun olarak takip edilmesi neticesinde, tahsiline imkân kalmadığı ilgili ülkenin yargı yerleri dışındaki yetkili resmi makamlardan alınan resmî belgeye istinaden de değersiz alacak olarak gider yazılabilir.
Faaliyetlerini durdurarak borca batıklık nedeniyle iflaslarını açıklayan yurt dışında yerleşik şirket ve bu şirketin iştiraklerinden olan alacaklara ilişkin olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi kapsamında yurt dışında ilgili ülkelerde dava veya icra yoluna gidilmesi veya Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddeleri kapsamında Türkiye'de yasal takip başlatmanın hukuken mümkün olduğu durumlarda, başlatılan yasal takibe dayanılarak şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
- Gecikmiş elektrik borcunun fatura üzerine basılması halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi?
(25.07.2022 tarih ve 55088 sayılı özelge)
Şüpheli alacak karşılığı uygulamasında "yazı ile isteme" herhangi bir şekil şartına veya borcun istenilmesine ilişkin yazıların taahhütlü olarak gönderilmesi şartına bağlanmamakla birlikte, 3.000 (2022 yılı için 4.000 TL) Türk Lirası’nı aşmayan alacaklar bakımından "yazı ile borcun bir defadan fazla istenmiş" olması şartının sağlanması gerekir.
Elektrik bedellerine ilişkin faturaların elektronik ortamda, SMS yoluyla, fatura çıktısının yerinde basılıp veya abonenin tercihine göre mail yoluyla tebliğ edildiği durumda, abonenin daha önceki faturalardan kaynaklanan bir borç bakiyesi varsa sonraki fatura üzerinde bu borcun ayrıca yazılması, Kanun’da aranan “yazı ile bir defadan fazla isteme" şartının gerçekleşmesi için yeterli değildir. Bu durumda söz konusu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
- Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde şüpheli alacak karşılığı ne zaman ayrılabilir?
(29.09.2022 tarih ve 1098808 sayılı özelge)
Teminatlı alacaklarda şüpheli alacak karşılığı teminattan geri kalan tutarla sınırlıdır.
Teminat, bir hakkı güvence altında bulundurmak, bir borcun ifa edileceği ya da ifa edilmemesi halinde tazmin edileceğine ilişkin güvence ya da karşılık vermek olarak tanımlanabilir. Teminatlar ayni ve şahsi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ayni teminatlar; taşınır rehni, taşınmaz rehni, ticari işletme rehni; şahsi teminatlar ise garanti ve kefalet sözleşmeleri ile banka teminat mektuplarıdır.
Kefalete bağlı alacaklar, şüpheli alacak uygulamasında teminatlı alacak olarak kabul edilmektedir. Alacağın teminatsız hale gelmiş olması kaydıyla, diğer şartların varlığına bağlı olarak, bu kapsamdaki alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi mümkün bulunmaktadır.
Dolayısıyla, somut durumda, kefil nezdindeki takibin sonuçsuz kalması halinde alacağın kefil nezdinde tahsil kabiliyeti kalmayacağından, yani alacak teminatsız hale geleceğinden, bu durumun sonrasında, asıl borçlu nezdinde alacağın icra/dava yoluyla takibi halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olacaktır. Recep BIYIK
https://www.dunya.com/kose-yazisi/secilmis-gelir-idaresi-ozelgeleri/672097
ö z d o ğ r u l a r Güncel özelgeler