Ülkemizde ne hikmetse yargı kararları yüksek mahkemeler tarafından sır kabul edilir, hepsi yayımlanmaz. Yargılamanın aleniliği, sadece duruşma salonunun kapısının açık tutulması olarak anlaşılır, ancak kararların aleniliğinin de yargılamanın aleniliğinin bir parçası olduğu hatırlanmaz.

Bu konudaki en büyük sorun ise Danıştay kararlarına kendi web sitesinden erişmek noktasındadır. Yerel mahkeme kararlarının akıbetini dahi pek çok halde bulmak mümkün değildir.

Ancak yargının yayımlamadığı kararlar, devlet sırrı değildir. Dergiler, yayıncı kuruluşlar bunları yayımlarlar. Özellikle vergi alanında düzenleyici işlemlerle ilgili yürütmeyi durdurma kararları veya itirazlarının sonuçlarını yahut iptal kararlarını hep dergilerden, atıf yapan makalelerden öğreniriz.

Yayınlanan kararlarda isimler kapatılır, avukat isimleri gizlenir (herhalde bu davayı kazanan avukata kimse gitmesin diye). Ancak yüksek mahkemelerin bu isim gizleme davranışına, Anayasa Mahkemesi Kararlarında rastlanmaz. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararları ise, bırakın gizlemeyi, tarafların adları ile anılır. Amerikan Yüksek Mahkeme Kararları da aynıdır. İlk derece mahkemesi kararları ise hakimin adı ile anılır. Bu kararları kurumlar kendileri yayımlar.

Yargıtay Başkanı Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın davetiyle, 2022 Kasım 2013 tarihinde İstanbul’da toplanan Asya Bölgesinin Yüksek Mahkeme Başkanları Ve Yüksek Yargıçları, adaletin tesisi ve yargıda şeffaflığın güvence altına alınması için, bazı ilkeleri temel gerekler olarak saptarlar. Bunlardan birisi de yargı kararlarının aleniliğinin sağlanmasıdır. Bakın yüksek yargıçlar bu bildirilerinde ne diyorlar(1): “Hükümlerin yayımlanması, halk, basın, sivil toplum kuruluşları, avukatlar, hâkimler ve hukuk akademisyenlerinin, hâkimlerin işlemlerini denetlemesine imkân tanır. Yayınlar yoluyla, hâkimlerin kamu denetimine tabi tutulması aynı zamanda, kanunların uygulanmasını düzenli hale getirir ve yargı kararlarını daha tahmin edilir ve tutarlı kılar, böylece adaletin kalitesini yükseltir. (...) Temyiz mahkemesi ve yüksek mahkeme kararlarının yayımlanması ve dağıtılması, alt mahkemelerdeki hâkimlerin ve hükümetlerin kanuna uymasını sağlamada kritik önem taşır.”

Yargı kararlarına erişimin ve kararların aleniliğinin sağlanması, yargının kamuoyu, meslek mensupları ile doktrin tarafından izlenmesinin ve bu yolla kararlar incelenerek hukukun gelişimine katkıda bulunulmasının, kanunların nasıl anlaşıldığı ve uygulandığının kamuoyunca bilinmesinin yanı sıra avukatlar için de mesleklerinin ifasında yarar sağlayacak, yargılamaya kalite getirecektir.

İcra İflas Kanunu’nun 14. maddesine 4949 sayılı kanunla eklenen, “Yargıtay, icra ve iflâs işlerine ait kararların tamamını düzenli olarak yayımlar” şeklindeki fıkranın da uygulama alanı, maalesef icra iflas işlerine ait kararlarla sınırlı kalmıştır.

Durumun yarattığı hukuk yarasını göre Yargıçlar ve Savcılar Birliği, Yargıtay’ca verilen bütün kararların, hiçbir ayrım ve ayıklama yapılmadan, elektronik yayım yöntemleri ile ücretsiz olarak herkesin erişimine açılması, kararların kanun adı, madde numarası gibi kriterler ile de aramalara hazır bulundurulması talebiyle Yargıtay’a başvurmuş, red cevabı alınca da konuyu yargıya taşımıştır.

Davaya bakan Ankara 1. İdare Mahkemesi 27.11.2008 tarihli, E:2008/379, K:2008/1993 sayılı kararıyla, “TC. Anayasası’nın 90. maddesi uyarınca iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilmiş kararlara göre, mahkeme kararlarının hiçbir istisna olmaksızın kamu denetimi sağlanacak şekilde yayımlanması gerektiği, herkesçe bilinebilir olan kanunların, yorumlarına ilişkin mahkeme kararlarının da herkesçe bilinebilir olmasının doğal sayılacağı, yargı yetkisinin Türk Milleti Adına kullanılıyor olmasının da bunu zorunlu kıldığı, kararların herkesçe erişilebilir kılınarak, değerlendirilmelerine, karşılaştırılmalarına, eleştirilmelerine imkân yaratmanın, kişilerin bilgilenmesine, yargıda iç denetimin sağlanmasına ve yargıya güven duygusunun artmasına katkısının olacağı, İcra ve İflas Kanunu ile icra ve iflas işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının tamamının yayımlanması bakımından davalı idareye getirilen yükümlülüğün, diğer kararlar bakımından da uygulanmasına engel bir kuralın bulunmadığı gerekçesiyle”, Yargıtay’ın red işlemini iptal etmiştir.

Ancak bu karar Danıştay 10. Dairesi ise E. 2009/3337 K. 2013/7110 sayı ve 8.10.2013 tarihli kararı ile bozulmuştur. Bozma gerekçesi, kanunlarda böyle bir yükümlülüğün öngörülmemiş olmasıdır. Böylece hukukun gelişiminin önüne bir set çekilmiştir.

Benzer bir süreç, Danıştay kararları için de yaşanmıştır.

Ancak bu gelişmelere rağmen Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Kararlarının çok büyük bölümünü erişime açtı.

Danıştay kararlarına ulaşmak ise hala mümkün değildir. Emsal karar sayfasına nezaketen konulan ve binlerce karar arasından seçilip pek kimseye de faydası olmayan birkaç kararın 6 ayda bir yayımlanan Danıştay Dergisi’nde yer almasıyla, ne yargıda şeffaflık sağlanmaktadır ne de kararların aleniliği.

2015 yılında yayımlanan bir yazımda dile getirdiğim bu konuyu, hukuk reformu söylemlerinin havada uçuştuğu bu günlerde tekrar gündeme getirmek istedim. Danıştay Kararlarına da artık Danıştay’ın web sayfasından çağdaş bir arama motoru ile ulaşımın sağlanması, belki bu konuda Danıştay Kanunu’na bir hüküm konulması, sonuçları itibariyle bence bir reform niteliğinde olacaktır.

İdare yargısı kararları yönünden belki sakıncaları görülebilir. Ancak vergi yargısı kapsamındaki kararlar için, kararların yayımlanmamasının hiçbir gerekçesi yoktur. Vergi yargısı alanındaki kararların yayımlanması, içtihat istikrarsızlığının ortadan kalkmasına hizmet edeceği gibi, vergilendirme alanında hukuki istikrar ve güvenlik ilkesinin öngörülebilirlik unsurunun yaşama geçmesinin de aracı olacaktır. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/danistay-kararlarina-erisim/601191

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, Adana da 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • HUZUR HAKKI ÖDEMELERİNİN PRİME TABİ OLUP OLMADIĞI Uygulamada bazı görevlerin komisyon, komite, idare heyeti gibi organların toplantılarına…
  • e-Bağımsız Denetçi Adayı Belirleme Sınavı   30 Nisan 2024 tarihli Elektronik Bağımsız Denetçi Adayı Belirleme Sınav…
  • Yıllık Gelir Vergisi, Ba-Bs ve E-Defter Beratları Yüklenme Süreleri Uzatıldı 28 Mart 2024 tarihli ve 166 Sıra No.lu Vergi Usul…
Top