I- GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen bir kanundur. Bu iki taraf arasındaki iş sözleşmesinden işçinin bazı borçları doğmaktadır. Bu borçlar; iş görme borcu, işverenin talimatına uyma borcu, sadakat borcu, hesap verme ve rekabet etmeme gibi borçlardır. İşçiye ait olan bu borçlardan işverenin talimatına uyma (itaat) borcu, işverenin yönetim (sevk ve idare) hakkının karşısında olan bir borçtur. İşveren, işyerindeki düzeni sağlamaya yönelik olarak bazı talimatlar verebilmektedir. Bu talimatların düzenli bir şekilde uygulanabilmesi için ise disiplin şarttır. Çalışma disiplinini sağlamaya yönelik 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan yaptırımlarından bir tanesi de ücret kesme cezasıdır. İşyerinde çalışma düzenini sağlamak işverenlerin hakkıdır. Bunun için yazılı iş sözleşmesi içinde veya ek olarak işyeri disiplin kuralları oluşturabilir, kuralların ihlali sonucu işçiye ücret kesme cezası da uygulayabilirler. İşverenin toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmelerinde gösterilen sebeplerle işçi ücretlerinden ceza olarak yaptığı kesintilere ceza parası denir. İşveren iş sözleşmesi veya toplu sözleşmelerde gösterilmiş olan sebepler dışında işçisine ücret kesme cezası veremez.

II- İŞÇİ ÜCRETİNDEN CEZA KARŞILIĞI KESİNTİ

4857 sayılı İş Kanunu’nun, 38. maddesi gereği; işveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber yazılı olarak bildirilmesi gerekir. Yasal düzenlemede de açıkça belirtildiği üzere; işçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesinti işverence işçiye derhal sebepleriyle beraber yazılı olarak bildirilecektir. Ceza kesinti sebepleri iş sözleşmelerinde ve/veya toplu iş sözleşmesinde açıkça belirtilecektir.

A- ÜCRET KESME CEZASI SINIRI

İş Kanunu’nun, 38. maddesi gereği; işçi ücretlerinden yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.  Toplu sözleşmede/iş sözleşmesinde yer alan bir hükümden dolayı işçiye yevmiye kesme cezası verildikten sonra aynı eyleminden dolayı iş sözleşmesinin feshine karar verilemez. Ücret kesme cezası disiplin kurulu/iş sözleşmesi kararlarına karşı işçi yargı yoluna başvurulabilir. Disiplin kurulu tarafından verilen ücret kesme cezasının kanun ve sözleşme hükümlerine aykırı olması işçi lehine hüküm doğurur. Eylem ile cezanın hakkaniyet ilkelerine uygun olması gerekir. Toplu iş sözleşmesi/iş sözleşmesinde örneğin sigara içme eyleminin cezası ücret kesimi ve ihraç olarak iki seçenekli olarak düzenlenmiş ise işçinin ücret kesimi cezası yerine, işten çıkarma ile cezalandırılması hakkaniyete aykırıdır. Aynı şekilde ihtar cezası yerine ücret kesimi cezası ile cezalandırılması adil değildir. Toplu sözleşmede/iş sözleşmesinde yer alan bir hükümden dolayı işçiye haksız ücret kesme cezası verildiğinin tespiti halinde kesilen miktarın işçiye kesinti tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesi gerekir.

B- İŞÇİ ÜCRETLERİNDEN CEZA OLARAK KESİLEN PARALARIN NİTELİĞİ

İş Kanunu’nun, 38. maddesi gereği işçi ücretlerinden ceza olarak kesilen paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek, Türkiye’de kurulu bulunan ve mevduat kabul etme yetkisini haiz bankalardan birine, kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır. Her işveren işyerinde bu paraların ayrı bir hesabını tutmaya mecburdur. Birikmiş bulunan ceza paralarının nerelere ve ne kadar verileceği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının başkanlık edeceği ve işçi temsilcilerinin de katılacağı bir kurul tarafından karara bağlanır. İşçi ücretlerinden ceza olarak kesilen paraların ne şekilde kullanılacağı 05.03.2004 tarih ve 25393 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İşçi Ücretlerinden Ceza Olarak Kesilen Paraları Kullanmaya Yetkili Kurulun Teşekkülü ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenmiştir.

C- ÜCRET KESME CEZASININ KOŞULLARI

İşyerinde çalışma düzenini sağlamak işverenlerin hakkıdır. Bunun için yazılı iş sözleşmesi içinde veya ek olarak işyeri disiplin kuralları oluşturabilir, kuralların ihlali sonucu işçiye ücret kesme cezası da uygulayabilirler. İşverenin toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmelerinde gösterilen sebeplerle işçi ücretlerinden ceza olarak yaptığı kesintilere ceza parası denir. İşveren iş sözleşmesi veya toplu sözleşmelerde gösterilmiş olan sebepler dışında işçisine ücret kesme cezası veremez. Ücret kesme cezası başlığı altındaki İş Kanunu’nun, 38. maddesinde; işveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz. İş Kanunu’na bağlı olarak işçilerin ücretinden kesinti yapılabilecek durum ve tutar bununla sınırlıdır. Ücret kesme cezası veya icra niteliğinde kesintiler olmadıkça ücretten başka türlü kesinti yapılamaz. Ancak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, 407. maddesine göre; işveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir. Yargıtay(1) “...işveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz. Bu paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek Türkiye’de kurulu bulunan ve mevduat kabul etme yetkisini haiz bankalardan birine, kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır. Her işveren işyerinde bu paraların ayrı bir hesabını tutmaya mecburdur. Birikmiş bulunan ceza paralarının nerelere ve ne kadar verileceği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının başkanlık edeceği ve işçi temsilcilerinin de katılacağı bir kurul tarafından karara bağlanır. Bu kurulun kimlerden teşekkül edeceği, nasıl ve hangi esaslara göre çalışacağı çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir, denmektedir. İş Kanunu’na bağlı olarak personelin ücretinden kesinti yapılabilecek durum ve tutar bununla sınırlıdır. Yukarıdakiler veya icra niteliğinde kesintiler olmadıkça ücretten başka türlü kesinti yapılamaz. Şu kadar ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 407. maddesine göre; işveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir. Somut olayda davacı banka kanalı ile asgari ücret ödendiğini ertesi gün elden ücretlerinde çeşitli şekilde kesinti yapıldığını ileri sürerek eksik ödenen ücret alacaklarını talep etmiştir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden özellikle tanık anlatımlarından asgari ücret ile çalışan davacılardan tuvalet kesintisi, hatalı işlem kesintisi, etüt kaybı adı altında 20 TL ile 100 TL arasında ücrette kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut etüt kaybı adı altında davacılardan yapılan kesintiye ilişkin belge davalıya gösterilerek, gerekirse davalı işyeri defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak etüt kaybı adı altında kesinti yapılıp yapılmadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde araştırılarak sonucuna göre ücret alacağı yönünden karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” Kararı’nda da belirtildiği üzere İş Kanunu’nun, 38. maddesine bağlı olarak personelin ücretinden kesinti yapılabilecek durum ve tutarlar sınırlıdır. İcra niteliğinde kesintiler olmadıkça ücretten başka türlü kesinti yapılamayacaktır. İşçi ücretlerinden bir ay içinde iki gündeliğinden fazla ceza kesilmesini gerektirebilecek iki durumlar iki şekilde karşımıza çıkabilir. İlk olarak işçi birden fazla disiplin suçu işleyerek toplam iki gündelikten fazla ceza alabilir. Bu halde işçiden bir ay içinde iki gündelik kesilebileceğini, bunu aşan miktarların ise gelecek aylara aktarılabileceğini kabul etmek gerekir. Aksi takdirde, işveren disiplini bozan işçinin bu davranışına katlanmak ya da iş sözleşmesini feshetmek gibi aslında işçi aleyhine olan bir durumla karşı karşıya bırakılacaktır. İkinci olasılık ise tarafların sözleşmede bir disiplin suçu için iki gündelikten fazla bir ücret kesintisini kararlaştırmış olmalarıdır. Tarafların özgür iradeleriyle böyle bir düzenleme yapmalarına engel yoktur. Ancak, yine de bir ay içinde sadece iki gündelik tutarında kesinti yapılabilecek, aşan miktar gelecek aylarda işçinin ücretinden kesilecektir. Ücret kesintisi cezasının uygulandığı durumlarda işçiye ödenecek ücrette eksilme olacak, ancak sigorta gün sayısında bir eksilme yapılmayacaktır. Zira işçi belirtilen günlerde tam çalışmış, sadece mevzuat hükümlerine, iş sözleşmesinde belirtilen düzenlemelere uymaması nedeniyle cezalandırma yoluna gidilmiştir. Öte yandan belirtmek gerekir ki; ücret kesme cezası asıl (çıplak) ücrete uygulanmalıdır. Prim, ikramiye ve fazla mesai gibi ücret eklerine ceza kesintisi yapılamamaktadır.

III- SONUÇ

İşveren, yönetim hakkının bir sonucu olarak iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleriyle düzenlenmiş disiplin cezaları verebilir. Ücret kesintisi cezalarıyla işçilerin sorumluluklarını daha iyi yerine getirmesi, işyeri üretim kapasitesinin, kârlılığının ve işçinin verimliliğinin artırılması, işyeri disiplininin sağlanması ile işçiler arasında haksız rekabetin önlenmesi amaçlanmıştır. İşveren, işçisine toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında ücret kesme cezası veremez. Toplu iş sözleşmesinde işçiye ücret kesintisi cezası verilmeyeceği belirtilmişse, iş sözleşmesinde aksi kararlaştırılmış olsa bile ceza verilemez. Aynı şekilde bireysel iş sözleşmesinde “kesinti yapılamaz” hükmü varsa, toplu iş sözleşmesinde de “kesinti yapılır” denilse bile ücret kesintisi cezası verilemez. Dikkate edilmesi gereken hususlardan biride, verilecek cezanın işçinin iki günlük kazancından fazla olmayacağı değildir; iki günden fazla ceza verilmiş olsa bile ücret kesintisinin bir ayda (bir takvim ayında) iki günden fazla yapılamayacağıdır. Bu kesintilerden ve nedenlerinden işçi derhal haberdar edilir. İşçi bu ceza nedeniyle bir haksızlığa uğradığı kanaatinde ise iş mahkemesine başvurarak kesilen ücretleri isteyebilir. Aynı disiplin eylemi nedeniyle işçiye hem ücret kesintisi cezası, hem de iş sözleşmesinin feshi cezası verilemez. İşçinin ücret kesim cezası alması sigorta prim gün sayısında değişikliğe neden olmaz. İşçi ücretlerinden ceza olarak kesilen paraların nerelere ve ne kadar verileceği hakkında karar vermeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Başkanlığında oluşacak kurul yetkilidir. Toplanan ceza paraları, işçilerin mesleki eğitimleri, iş sağlığı ve güvenliği konularındaki eğitimleri, sosyal hizmetleri, eğitim tesislerinin yapımı, tefrişi ve işletilmesi için harcanır. İş Kanunu’na aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen işveren veya işveren vekiline İş Kanunu’nun, 38. maddesine aykırılıktan aynı Kanun’un 102/(b) maddesi gereği 2019 yılı için 857 TL idari para cezası uygulanacaktır. http://www.y-akademi.com/ik/201906_CSO.htm

Cumhur Sinan ÖZDEMİR*

Yaklaşım / Haziran 2019 / Sayı: 318

*           İş Başmüfettişi

(1)         Yrg. 22. HD.’nin, 07.02.2014 tarih ve E.2013/1781, K.2014/1741 sayılı Kararı.

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • CHP'li Nalbantoğlu 'mali Müşavirleri Canından Bezdirdiniz' Dedi, Hükümete Seslendi! CHP'li Nalbantoğlu 'mali müşavirleri canından bezdirdiniz' dedi, hükümete seslendi! CHP…
  • İşverenlerin Özlük Dosyası Düzenlerken Dikkat Etmesi Gerekenler İş Kanunu'nun 75. Maddesinde işverenin özlük dosyası tutması ile ilgili…
  • 2023 KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMENİZİ DOLDURURKEN YATIRIM FONLARINDAN ELDE EDİLEN KAZANÇLARI İSTİSNAYA KONU EDEBİLİRSİNİZ Bilindiği üzere, 15.07.2023 tarihinden sonra iktisap edilen Kurumlar Vergisi Kanununun…
Top