I- GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(1) (TTK(2))’nun 423. maddesi uyarınca, anonim şirket genel kurulu tarafından alınan kararlar, bütün pay sahipleri hakkında geçerli olur ve hepsini bağlar. Hukuki sonuç doğuran bir irade beyanı olması nedeniyle genel kurul kararı, hukuki işlem niteliğindedir(3). Bu itibarla, bazı hallerde genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü gündeme gelebilir. Hükümsüzlük hallerinden birisi butlan olup, bâtıl genel kurul kararlarını içermektedir. Bâtıl olan, diğer bir deyişle geçersiz sayılan genel kurul kararı, mevcut olmakla birlikte geçerlilik unsurlarını içermemesinden dolayı ölü doğmuştur(4).

Bâtıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmadıkları gibi sonradan sağlığa da kavuşturulamazlar. Bu yönüyle, bâtıl genel kurul kararları, hem anonim şirketin pay sahipleri hem de yönetim kurulu üyeleri açısından dikkate alınması gereken riskli alanlardan birisidir. İşte bu çalışmada, anonim şirketin bâtıl genel kurul kararları ile butlanın tespiti ve sonuçlarına dair özellikli hususlar üzerinde durulacaktır.

II- ANONİM ŞİRKETTE GENEL KURUL KARARLARININ BUTLANI, TESPİTİ VE SONUÇLARI

Anonim şirket genel kurul kararı, hukukî işlem olması nedeniyle, genel olarak Türk Borçlar Kanunu’ndaki sözleşme serbestîsi sınırlarına tabidir. Türk Borçlar Kanunu’na göre butlan, bir hukuki işlemin, hukuk düzeni tarafından öngörülen geçerlilik şartlarını içermemesi nedeniyle başlangıçtan itibaren hüküm ve sonuç doğurmamasıdır. Geçersizlik halleri bir genel kural olan 6098 sayılı TBK’nın 27. maddesinde (818 sayılı eski Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20 maddeleri) düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, konusu bakımından kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlâk ve adaba, kişilik haklarına aykırı veya konusu bakımından imkânsız olan genel kurul kararı geçersizdir. Bu durumda genel kurul kararı mevcut olmakla beraber, ölü doğmuştur. Diğer bir deyişle, genel kurul kararı şekil ve usul bakımından geçerli olmakla beraber, konusu itibariyle Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi hükümlerine aykırı ise, geçersizdir, yani hukuken hiç bir hüküm ifade etmez. Geçersiz bir genel kurul kararına karşı da, TTK’nın 445. maddesindeki üç aylık hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman geçersizliğin tespiti davası açılabilir. Hakim, genel kurul kararının geçersiz olduğunu re’sen dikkate alır. Teknik olarak geçersizliğin ileri sürülmesi bir def’i değil, itirazdır(5).

Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bu genel düzenlemenin yanı sıra, TTK’nın 447. maddesinde genel kurul kararlarının butlan halleri özel olarak düzenlenmiştir. Anılan maddede “genel kurulun, özellikle;

a- Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgarî oy, dava ve Kanun’dan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,

b- Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,

c- Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.” hükmüne yer verilmiştir.

Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği ilk yıllarda genel kurul kararlarının butlanının, bazı Yargıtay kararlarına göre geçersizliğinin bir tespit davası ile ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışmalıydı. Ancak, tartışma kısa sürede olumlu sonuca bağlanmış ve iptal edilebilir genel kurul kararları yanında bâtıl genel kurul kararlarının da varlığı öğretide görüş birliği halinde kabul edilmiştir. Yargıtay da bu ayrımı yerleşik içtihadı haline getirmiştir. Bu yönüyle, TTK’nın genel kurul kararlarının butlanına ilişkin söz konusu düzenlemesi, uzun yıllara dayanan Türk uygulamasını hükme bağlamış, özellikle butlan sebeplerini somut bir şekilde göstermiştir(6).

TTK’nın genel kurul kararlarının butlanına ilişkin 447. maddesi düzenlenirken, bâtıl genel kurul kararlarını sınırlı sayı belirlemenin doğru olmayacağı göz önünde bulundurulmuştur. Bu nedenle, TTK’nın konuya ilişkin 447. maddesinde “özellikle” sözcüğü kullanılarak geçersiz genel kurul kararlarının sadece maddede belirtilen kararlardan ibaret olmadığı, yani maddenin sınırlı sayı niteliği taşımadığı ifade edilmiştir. Zira, sınırlı sayı belirlemede, bâtıl sayılabilecek bir çok genel kurul kararı hükmün dışında kalabilirdi. Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin Kanun’da gösterilmesi veya tanımlanması ise imkânsızdır. Onun için bâtıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden bâtıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihata ve öğretiye bırakmak, konu açısından bâtıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek - kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir(7).

Böylece, TTK’nın 447. maddesinde genel kurul kararlarının butlanı üç grupta toplanmıştır. Birinci grup vazgeçilmez haklara, ikinci grup bilgi alma ve inceleme haklarının ihlaline ilişkin olup üçüncü grup ihlaller de anonim şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunmasını ihlal eden kararlar olarak ayrılmıştır(8).

Maddenin ilk iki bendinde sayılan haller, sadece mevcut pay sahiplerinin değil, gelecekte pay sahibi olabilecek “potansiyel pay sahiplerinin” de menfaatlerini ihlal edecek nitelikte olduğundan butlana tabi tutulmuştur(9). Butlan yaptırımına tâbi olacak;

a- Pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki haklarının kullanımını engelleyen genel kurul kararlarına örnek olarak;

• TTK’nın 414. maddesine aykırı şekilde, toplantı öncesi asgari çağrı süresini iki haftadan on güne düşüren bir genel kurul kararı,

• Genel kurulun hiçbir davet yapılmadan toplanmasını öngören genel kurul kararı,

• Genel kurula katılmayı ve oy kullanmayı belli sayıda paya sahip olma veya sermayenin tamamının ödenmesi şartına bağlayan genel kurul kararı,

• Pay sahiplerinin bilgi almalarını veya özel denetçi atanmasını talep haklarını kaldıran genel kurul kararı,

b- Anonim şirketin temel yapısına aykırı olan kararlara örnek olarak;

• Tek borç ilkesine aykırı kararlar,

• Sınırlı sorumluluk ilkesine aykırı kararlar,

• Esas sermayenin belirli ve bölünmüş olması kuralına aykırı kararlar,

• Anonim şirket organlarının devredilmez hak ve yetkilerine aykırı düzenleme içeren kararlar,

• Payların devredilebilirliği ilkesine aykırı kararlar,

c- Sermayenin korunması ilkesini ihlal eden genel kurul kararlarına örnek olarak;

• İtibari değerin altında pay ihracına izin verilen kararlar,

• Yedek akçe dağıtımı yapılmadan kâr dağıtımı öngören kararlar,

• Şirketin kasasından ödenmek üzere pay sahiplerine şirketten çıkma hakkı tanınmasına ilişkin kararlar verilebilir(10).

TTK’daki düzenlemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, bâtıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve sonradan sağlığa kavuşturulamazlar; mahkemece resen dikkate alınırlar; süreye bağlı olmaksızın bir tespit davasının konusunu da oluşturabilirler. Bu nedenle, söz konusu kararlar işlem güvenliği yönünden bir önemli sakıncayı içerirler. Şirketin bir kararının, kararın alınmasından yıllar sonra bile butlanının ileri sürülebilmesi tehlikesi ve tehdidi, şirket yönetiminde, pay sahiplerinde, alacaklılarda ve sermaye piyasasındaki potansiyel yatırımcılarda büyük tedirginliğe sebep olabilir. Yıllar sonra butlanın mahkemece tespiti ise o kararın kurduğu birçok ilişkiyi çoğu kez geriye etkili olarak ortadan kaldırır. Bu sakıncası sebebiyle mahkemelerin geçersizlik kararlarını ayrıntılı ve çok yönlü değerlendirmeler sonucu sakınarak vermeleri yanında, Kanun koyucunun da iptal edilebilirlik ile butlanın sınırlarını açıkça belirlemesi gerekir(11).

Kaldı ki, öğretide de, 447. maddede özel olarak sayılmış bulunan üç halin dışındaki emredici hükümlere aykırı olan her genel kurul kararının mutlak surette butlanla malul olduğunu söylemenin mümkün olmadığı görüşü ileri sürülmektedir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken şey, emredici hükme aykırı olan genel kurul kararının niteliğinin tespit edilmesi ve ona uygun yaptırımın uygulanmasıdır. Örneğin, TTK’nın 410. maddesi hükmünde, genel kurulun toplantıya çağrılması, toplantıya katılma ve gündemin ilanına ilişkin hükümler, emredici olarak düzenlenmesine rağmen, bunların ihlali halinde, butlan değil, iptal edilebilirlik hükmünün uygulanması gerekir (madde 445/1.b). Buna karşın, pay sahibinin genel kurulda temsil edilmesine ilişkin hakkının TTK madde 425/1 hükmü kapsamını aşacak şekilde esas sözleşme veya genel kurul kararı ile sınırlandırılması halinde, bu karar iptali kabil bir karar değil, batıldır, geçersizdir(12).

Diğer yandan, öğretide, butlanın anonim şirkette hukuk güveliğiyle bağdaşmadığı yönünde eleştiriler de bulunmaktadır. Zira, genel kurul kararının batıl olduğunun mahkemece tespitine karar verilmesi halinde geçersizlik, kararın verildiği andan itibaren değil, baştan itibaren söz konusu olmakta ve esas sözleşme hükmüne veya genel kurul kararına dayanılarak yapılan tüm işlemleri geriye etkili olarak ortadan kaldırmaktadır. Böyle bir durum doğal olarak, anonim şirketler hukukundaki kesinlik ve güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, iyi niyetli üçüncü kişilerin bu hükme dayanarak hak iktisaplarına halel vereceği için kabul edilmemektedir(13). Oysa, Alman Hukuku’nda, genel kurul kararının sicile tescilinden itibaren üç yıl geçmekle, artık geçersizliği ileri sürülememektedir(14).

III- ÖZET VE SONUÇ

Hukuki işlem olması nedeniyle aynı zamanda Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerinin de uygulandığı anonim şirketin genel kurul kararları, eğer konusu bakımından kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlâk ve adaba, kişilik haklarına aykırı veya konusu bakımından imkânsız ise, geçersizdir.  Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bu genel düzenlemenin yanı sıra, TTK’nın 447. maddesinde genel kurul kararlarının butlan halleri özel olarak düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, anonim şirket genel kurulunun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgarî oy, dava ve Kanun’dan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran; pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran; anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.

Bâtıl olan genel kurul kararına karşı, iptal davası için öngörülen üç aylık hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman geçersizliğin tespiti davası açılabilir. Ayrıca, hakim de, genel kurul kararının geçersiz olduğunu re’sen dikkate alır. Bununla birlikte, öğretide, butlanın anonim şirkette hukuk güveliğiyle bağdaşmadığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Butlan davasının yıllar sonra dahi olsa açılabilmesi ve genel kurul kararının batıl olduğunun mahkemece tespitine karar verilmesi halinde geçersizliğin, kararın verildiği andan itibaren değil, baştan itibaren söz konusu olmakta ve esas sözleşme hükmüne veya genel kurul kararına dayanılarak yapılan tüm işlemleri geriye etkili olarak ortadan kaldırması bu eleştirileri haklı çıkarmaktadır. Bu bağlamda, Türk Hukukunda da, Alman Hukuku’nda olduğu üzere butlanın tespiti davası için belirli bir süre öngörülmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Soner ALTAŞ* Yaklaşım / Nisan 2019 / Sayı: 316

*           Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi

(·)         Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurum’u bağlamaz.

(1)         14 Şubat 2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(2)         Çalışmamızda, 13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için “TTK” kısaltması kullanılmıştır.

(3)         Hasan PULAŞLI, “Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Sakatlığı ve Müeyyidesi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.17, S.1-2, 2013, s.886

(4)         PULAŞLI, age, s.894-895

(5)         PULAŞLI, age, s.895

(6)         Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:23, Yasama Yılı:2, S.Sayısı:96, Nr.112

(7)         Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu

(8)         Fırat KARADOĞAN, Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının Geçersizlik Halleri, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Tartışma Metinleri, 32/2016-5,  2016, s.5

(9)         PULAŞLI, age, s.896; KARADOĞAN, age, s.5

(10)       KARADOĞAN, age, s.5

(11)       Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu

(12)       PULAŞLI, age, s.896

(13)       PULAŞLI, age, s.897

(14)       PULAŞLI, age, s.898

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, Adana da 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • YURTDIŞINDA YAPILAN YILLARA SARİ İNŞAAT İŞİNİN VERGİLENDİRİLMESİ             5520 sayılı Kurumlar Vergisi…
  • Rapor Parasıyla İlgili Yasaya Anayasa Mahkemesinden İptal Kararı İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık veya analık hali nedeniyle…
  • Mazeretsiz Devamsızlıkta İş Sözleşmesinin Feshi İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkisi sürdürülürken, işçi tarafından yapılan…
Top