Yazdır

Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma Ve Çıkarılma

Sermaye şirketi olma özelliğini tam anlamıyla taşıyan tek şirket, anonim şirkettir.

Anonim şirketlerde pay sahipliği sermaye payına ve onu temsil eden pay senetlerine bağlıdır. Yani anonim şirketlerde ortak kavramından çok pay kavramı önem taşır. Bundan dolayı anonim şirketlerde pay sahipliğinin kaybedilmesinde kişisel unsurlar belirleyici değildir.

Buna karşılık diğer sermaye şirketlerdeki “Limited ve Paylı Komandit Şirket “ ortaklıktan çıkarılmanın nedeni kişisel bir nitelik taşımasıdır.

Anonim şirketlerde şahıs şirketlerinin ve limited ve Paylı Komandit Şirketlerin aksine haklı sebeple ortaklıktan çıkarma müessesesine de yer verilmemiştir.

Anonim şirket ile pay sahibi arasındaki ortaklık ilişkisi, kural olarak pay sahibinin payını devretmesi ile sona erer. Bir anonim şirketin payını elinde bulunduran kişi iradi olarak payını üçüncü bir kişiye devrederek ortaklık ilişkisini sonlandırabilir. Şirket merkezine ihtarname çekerek şirketten ayrılmak istediğini bildirebilir. Paylarını almak isteyen bir ortağın olup olmadığını sorabilir.

Türk Ticaret Kanununda anonim ortaklıklarda pay sahiplerinin şirketten çıkmasına imkan veren herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Pay sahibi, şirketten ayrılmak istediğinde maliki olduğu hisseleri satın alacak bir üçüncü kişiyi bulmak zorundadır.

Anonim şirketlerde sadece sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi durumunda ortaklıktan çıkarılma sonucunun doğmasına izin verilmiştir. Zira pay sahibinin şirkete karsı tek borcu, sermaye koyma borcunun yerine getirilmesidir. Kural olarak pay sahiplerine bir başka borcun yüklenmesi mümkün değildir. Pay sahibinin şirkete karsı başka bir borcunun söz konusu olmaması, ortaklıktan çıkarılmayı gerektirecek haklı bir sebebin ortaya çıkmasını da engellemektedir. Zira haklı sebepten söz edebilmek için ortağın şirkete karsı bir yükümlülüğünü yerine getirmemesi gerekir. Oysa anonim şirketlerde ortağın şirkete karsı tek bir yükümlülüğü vardır ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin müeyyidesi de çıkarılma benzeri bir müessese olarak ifade edilen ıskattır.

Iskat, çıkarılma hallerinden farklı olarak anonim şirketlerdeki menfaat ihtilaflarını çözüme kavuşturmak amacıyla değil pay sahiplerinin sermaye koyma borçlarını yerine getirmelerini sağlamak amacıyla yapılmış bir düzenlemedir.

Anonim şirkette pay sahiplerine ıskat müeyyidesinin uygulanabilmesi için bazı Şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu Şartlardan en önemlisi pay sahibinin sermaye koyma borcunun ifasında temerrüte düşmüş olmasıdır. Ancak pay sahibinin temerrüte düşmüş olması tek basına ıskatın uygulanabilmesi açısından yeterli değildir. Bunun dışında temerrüte düsen pay sahibinin yeniden ödemeye davet edilmesi ve kendisine bir aylık bir süre verilmesi de gerekir. Iskat ancak pay sahibinin kendisine tanınan bu süre içerisinde bakiye sermaye borcunu ödememesi halinde söz konusu olabilir

Sermaye diğer şirketlerde olduğu gibi anonim şirketlerde de, büyük bir öneme sahiptir. Anonim şirketlerin kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi amaç ve konuda faaliyette bulunabilmeleri mümkündür. Ancak iktisadi bir faaliyetin yerine getirilmesi, her şeyden önce belirli bir sermayenin varlığını gerektirir. Anonim şirketlerin ihtiyaç duydukları bu sermaye, pay sahipleri tarafından taahhüt edilen değerlerle karşılanır. Pay sahiplerinin taahhüt ettikleri sermayeyi zamanında yerine getirmeleri şirketin hem varlığını devam ettirebilmesi hem de amacının gerçekleştirebilmesi açısından oldukça önemlidir.

Zira ıskatın asıl amacı esas sermayenin temini ve korunmasıdır. Bunun dışında ıskat, pay sahiplerinin şirketin kuruluşundaki taahhütlerinin yerine getirilmesi konusunda önemli bir fonksiyonu da yerine getirmektedir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun da, Anonim Şirketlerde ortakların çıkma ve çıkarılma ile ilgili hükümler bulunmaktadır.

A- Ayrılma Akçesi ile ilgili Çıkma ve Çıkarılma: 

MADDE 136- (1) Şirketler; a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”, yoluyla birleşebilirler. (2) 136 ilâ 158 inci maddelerin uygulamasında, kabul eden şirket “devralan”, katılan şirket “devrolunan” diye adlandırılır.(3)Birleşme, devrolunan şirketin mal varlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma akçesini de öngörebilir.

MADDE 141- (1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler. (2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.

Burada; Şirket birleşmesine olumlu bakan ortak ayrılma Akçesini alarak şirketten çıkabilir. İşte böylece, Anonim şirketlerde çıkma olanağı ve birleşen şirkette ortak olmaması sağlanmış olur. Ancak; şirketlerin birleşme sözleşmesinde ortaklara yalnızca ayrılma akçesi verilmesine imkan sağlaması mevcut oyların% 90 nın olumlu oyları ile mümkün olur.

 B- Satın alma hakkı ile ilgili Çıkma ve Çıkarılma

MADDE 208- (1) Hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse;

 Azlık şirketin çalışmasını engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa, hakim şirket azlığın paylarını varsa borsa değeri, yoksa 202 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.

Burada; Şirkette ihtilaf çıkartan, şirketi bunaltan, şirketin faaliyetlerini engelleyen velhasıl bunlara benzer nedenleri yaratan ortağın davranışlarına son verilerek şirkette huzur sağlanmış olur. Sözü edilen ortağın hisse bedeli gerçek değer üzerinden ödenir. Aksi takdirde olayı Ticaret mahkemesi halleder.

C- Haklı sebeplerle fesih ile Çıkma ve Çıkarılma

MADDE 531- (1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

Burada maddede görüldüğü gibi,” gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” demek suretiyle öncelik tamimiyle mahkemeye bırakmıştır.

Bu hakkın çoğunluk üzerinde caydırıcı bir etki oluşturarak diğer çözüm yollarının sonuç vermesinde katkısı bulunmaktadır

Şirketin tüzel kişiliği bir hakim kararıyla sona erdirilebilir. Bu şekilde sona erdirme resen değil; ancak bir dava ile mümkün olur.

Haklı sebeplerle fesih davası açmak, azlık pay sahiplerine tanınmış bir haktırBu sebeple kural olarak anonim şirketlerde sermayenin en az onda birine veya halka açık anonim şirketlerde ise yirmide birini temsi eden pay sahipleri haklı sebeplerin varlığı halinde fesih davası açma hakkına sahiptirler.

Haklı sebep kavramından neyin anlaşılması gerektiği veya sebeplerin neler olduğu kanunda tanımlanmamıştır. Bununla beraber, pay sahiplerinden objektif olarak şirketin ortağı olmaya devam etmelerinin beklenemeyeceği ve üçüncü kişilerin de menfaatlerinin şirketin devam etmesini mecbur kılacak şekilde olmadığı durumlarda haklı sebebin varlığından söz edilir. Fesih en son çare olmalıdır.

Hakim, ileri sürülen sebepleri haklı sebep bulsa bile fesih kararı vermek zorunda değildir. Zira kanunda haklı sebep kavramı tanımlanmamıştır. Böyle bir durumda, Medeni kanun haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Bunun sonucu olarak şirketin feshini haklı kılan sebeplerin varlığına rağmen, yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaat getirilmesi de mümkündür.

Şirketten çıkarma: Hakim fesih talebinde bulunan pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmasına karar verilebilir. Bu durumda şirkete %10’a kadar kendi payını alma hakkı tanınabilir.

Duruma uygun alternatif başka bir çözüm: Hakim duruma uygun düşen ve sadece davacının değil, diğer pay sahiplerinin ve hatta işçiler gibi bu karardan etkilenecek üçüncü kişilerin de kabul edeceği başka bir çözüme karar verebilir.

YMM/BD HASAN SANCAK

KAYNAKÇA:

6102 Sayılı TTK