Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

- 2023 yılı sonunda yapılacak enflasyon düzeltmesinde özkaynak hesaplarının farklı yöntemlerle düzeltilmesinin , ED açısından vergisel etkisi yoktur. Zira özkaynak hesaplarının düzeltilmesi sonucunda enflasyon faklarının kaydedileceği iki hesap ta özkaynak hesabıdır. Bu hesaplar örneğin 580 ve 502 mart ayında yapılacak düzeltmede karşılıklı çalışarak birbirlerinin etkilerini yok edeceklerdir. Dolayısıyla olan şey sadece hesapların görünümünün değişmesidir. Tabi ki bu durumda tebliğ ve sirkülerin düzenlediği şekilde düzeltme yapılması şarttır.

Ancak komuoyunda çokca tartışma konusu olan sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarının , 2023 yılı sonunda yapılacak düzeltmede nasıl ele alınacağı ile ilgili konuya yaklaşımı başta olmak üzere, özkaynak kalemlerinin düzeltilmesinin farklı şekilde yapılmasının daha sonra yapılacak enflasyon düzeltmeleri üzerinden vergisel sonuçları olmayacaktır.

- Örneğin tebliğ ve sirkülerde açıklandığı şekliyle , sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarını 2023 yılı ED kapsamında ele alırken, bir nevi bu fonları "0" katsayı ile düzeltilmiş gibi dikkate alıyoruz. Bunun sonucunda 500 hesabın düzeltmeye tabi tutulacak diğer unsurlarının düzeltme katsayıları ile çarpımı sonucu bulunacak düzeltme farkları, sermayeye eklenmiş yeniden değerleme fonundan küçük ise, düzeltme sonunda 503 hesabın ortaya çıkması olasıdır. Ancak bu durum yukarıda anlattığım nedenlerle vergisel bir sonuç doğurmaz. Zira 503 hesap karşılığında 698 hesabın alacağı çalışacağı için daha fazla düzeltme sonrası karın ortaya çıkmasına neden olacaktır. Daha sonra yapılacak " vergili düzeltmede" bu hesapları birbirlerinin etkilerini yok edeceklerdir.

Hatta tebliğin bu yöntemi tercih etmesinin şu ara herkesin en büyük problemi olan düzeltme öncesi var olan karın düzeltme sonrası zarara dönmesi konusunda bu zararı azaltıcı veya yok edici etkisi olacaktır.

Zira 503 hesabın ortaya çıkması karşılığında düzeltme sonrası 570 artacak veya 580 azalacaktır.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere düzeltme öncesi sermayeye eklenmiş yeniden değerleme fonlarının 2023 ED de nasıl ele alınacağı konusu şu anki durumdan farklı düzenlenseydi de , örneğin 1 ile veya kendi tarihi dikkate alınarak örneğin 3 katsayı ile de dikkate alınsaydı da 502 hesabın karşılığında 698 hesabın borcu çalışacak , diğer duruma göre daha fazla zarar veya daha az kar çıkmasına sebep olacak . Bu ise kar dağıtım sürecinde ele alınacak tutarları etkileyecek, ileride yapılacak ED üzerinden enflasyon düzeltmesinin vergisel sonuçlarını değiştirmeyecektir.

Bu açıdan bakıldığında tebliğ ve sirkülerin " 0" katsayı ile düzeltme yöntemini seçmesi 522 hesabın sermayeye eklenmemiş olması halinde doğrudan 698 ve 570 hesaba intikali ile aynı görsel sonuçları ortaya çıkarması bakımından tutarlı ve en doğru olandır.

Yayın döneminin yılın Eylül ayından başlayarak ertesi yılın Haziran ayında sona ermesi sebebiyle dizi filmlerde gelirin oluştuğu döneme ait giderlerin amortisman uygulanması ve gelirin elde edildiği dönem.

Ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası ilkesi" ve "dönemsellik ilkesi" olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesinde ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca "Dönemsellik" kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Normal hesap dönemi olsun özel hesap dönemi olsun iktisadi kıymetlerin amortismanı sadece ilgili dönemlerde ayrılmalıdır. Bölüm bölüm çekilen dizi filmlerin çekildikleri hesap döneminde aktifleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu dizi filmler sinema filmleri gibi değerlendirilecek olup, dizi filmler için uygulanacak faydalı ömür ve amortisman oranları 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1.1. bölümünde belirlenmiş olan faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 85, ikinci yıl için %15 amortisman oranlarıdır. Ayrıca film haklarının süreli satışına ilişkin amortismanların hesaplanmasında; sözleşme süresi dikkate alınmaksızın tebliğ hükümlerinde yer alan oranlar dikkate alınacaktır.

Burak CANPOLAT

 
Linkedin' deki paylaşımından alıntı yapılmışıtır

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisi mükellefi sayılan kooperatiflerin vergilendirilmesine yönelik olarak hazırlanan Kooperatiflere İlişkin Vergi Düzenlemeleri Rehberi yayımlanmıştır.

Söz konusu Rehberde;

— Kooperatifin tanımı, özellikleri ve türleri,

— Kooperatifin başlıca vergisel yükümlülükleri,

— Kooperatiflerin kurumlar vergisi mükellefiyeti,

— Kooperatiflere tanınan kurumlar vergisi kanununda yer alan muafiyet ve istisnalar,

— Kooperatiflerde katma değer vergisi mükellefiyeti,

— Kooperatiflere tanınan katma değer vergisi kanununda yer alan istisnalar,

— Kooperatifler için gelir vergisi kanununda yer alan düzenlemeler,

— Kooperatifler için diğer kanunlarda yer alan düzenlemeler,

gibi konularda genel bilgilere yer verilmiştir.

Kooperatiflere İlişkin Vergi Düzenlemeleri Rehberine ulaşmak için tıklayınız

Kaynak, GİB



Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 3. Fıkrasında mükelleflerin kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazançlarından indirilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu fıkrayla yalnızca istisna kapsamında oluşan zararların değil aynı zamanda istisna kapsamında katlanılan giderlerin de indirim konusu edilemeyeceği açıkça belirtilmektedir.

7440 sayılı kanunun 20. maddesiyle yapılan düzenlemeden sonra ilgili kanun maddesi;

 “01.01.2023 tarihinden itibaren elde edilen gelir ve kazançlara uygulanmak üzere Kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez. Şu kadar ki iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri, Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında yapılan devir işlemleri sonrasına isabet edenler de dâhil olmak üzere, kurum kazancından indirilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir.

Buna göre istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin ve istisna kapsamında oluşan zararların istisna dışı kurum kazançlarından indirilemeyeceği, fakat iştirak hisseleri alımıyla ilgili katlanılan finansman giderlerinin kurum kazancından indiriminin mümkün olduğunu anlayabiliriz.

Yine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. Maddesinde kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecek zararlardan bahsetmiş olup, “Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar”ın indirim konusu yapılabileceğine değinmiştir. Fakat buradaki “Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere” ibaresi yurt dışında gerçekleştirilen faaliyetlerden istisna kapsamında olanların zararla sonuçlanması durumunda mahsubunun mümkün bulunmadığını açıklamaktadır.

Peki, yurt dışı iştirak kazançları istisnası iradi bir istisna olabilir mi?

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “5.6.2.3.2. Satış kazancının fon hesabında tutulması” başlıklı bölümünde;

“İstisna, satış kazancının %75’ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz konusu fon hesabına alınması yeterlidir.” ibaresi yer almaktadır.

Buna göre kurumlar vergisi mükellefleri kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmadığı gerekçesiyle istisnadan yararlanmak istemiyorlarsa fon hesabına kazançlarını dâhil etmemeyi tercih edebilirler. Bu durumda elde ettikleri kazanca istisna uygulanmayacağı için yurt dışı iştiraklerine ilişkin katlandıkları giderlerin ve zararların istisna dışında değerlendirilerek kurum kazancından indirim konusu yapılmasının kabul edilmesi yanlış olmaz. Fakat yine de Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrasının ( c ) bendinde bu uygulamanın isteğe bağlı bir uygulama olduğuna ilişkin bir açıklama yer almamaktadır.

Bu konuya ilişkin İstanbul Vergi Dairesinin paylaşmış olduğu bir özelgede aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir;

“     - Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan şartlar dâhilinde, sahip olunan yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde oluşacak kazanç istisna kapsamında değerlendirileceğinden, bu satış dolayısıyla oluşan zararın diğer faaliyetlerinizden doğan kazançlarınızdan indirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, mezkûr bentte yazılı şartların sağlanamaması durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı şartlar dâhilinde %75’lik istisnadan yararlanmanız mümkün bulunduğundan, bu satıştan doğan zararlar ile satışa ilişkin giderlerin %75'lik kısmının istisna dışı kurum kazançlarından indirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak bu satışa ilişkin zararlar ile giderlerin kalan %25’lik kısmının ise vergiye tabi kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınabilmesi mümkündür.”           

İlgili özelgeden de anlaşılacağı üzere yurt dışı iştiraklerinin satışından zarar edeceğini öngören mükellef Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrasının ( c ) bendinde yer alan istisna şartlarının gerçekleşmemesini sağlayabilir. Böyle bir durumda yazının önceki bölümünde bahsedilen kurumlar vergisi kanununun 9. Maddesinde “zarar mahsubu” başlığında yer alan şartların sağlanması durumunda yurt dışı iştiraklerinin satışından doğan zararların indirim konusu yapılmasının önü açılmış olacaktır.

Oğuz Çambel
Kıdemli Müdür
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://kpmgvergi.com/

Makaleyi Kaleme Alan

Damla KAYAALP

Senior, Tax

Referanslar

Salih Çalal, Anonim Şirket Aktifinde Yer Alan İştirak Hisselerine İlişkin Vadeli Satışın Zararla Sonuçlanması, Mali Cözüm Dergisi Sayı:29, 2019 245-250.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 9/3/2015 tarihli ve 62030549-125[5-2013/436]-402 Sayılı Özelgesi

Bilgehan Arslan, Kurumlar Vergisi Kanunda Yurt Dışı İştirak Hissesi Satış Kazançları İstisnası, Yüksek Lisans Tezi Syf: 127

Perşembe, 04 Nisan 2024 10:29

Serbest Bölgede Fason Üretimi

Bilindiği üzere 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 5810 sayılı Kanunla değişik geçici 3’üncü maddesi uyarınca serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükellefin; Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri  faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

                 Yine bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85 ‘ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler de gelir vergisinden müstesnadır.

                 Bu aşamada bir süredir idare tarafında tartışma yaratan yorum ise, hammaddeyi bedelsiz alan firmaların yaptığı faaliyetin üretim sayılmamasıdır.   

                 Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan (1) seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin imalat faaliyetlerine uygulanacak kurumlar vergisi istisnası ile ilgili 5.12.3.7.1 no.lu maddesinde serbest bölgede fason olarak imal ettirilen  ürünlerin satışından elde edilen kazançların istisna kapsamında  değerlendirilmeyeceği belirtilmiştir.

            Aynı tebliğde ayrıca; Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançların gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için aşağıdaki 3 belge ve listenin varlığı aranışmıştır;

- Bölgelerde "imalat" faaliyetinde bulunmak üzere alınmış ruhsatın bir örneği,

- Sanayi sicil belgesi ve kapasite raporunun bir örneği,

- İmalat faaliyetinde kullanılacak araç parkını gösteren bir liste

                 Yine Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan ve serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerine ait gelir vergisi istisnasını konu alan (1) seri no.lu 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nde aynen aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir;

                 “………….

                 Yurt içinden serbest bölgeye fason imalat kapsamında  getirilen veya dahilde işleme rejimi kapsamında yurt dışından  bölgeye getirilen maddelerin bölge içinde çeşitli işlemlere tabi  tutulduktan sonra ülke içine geri gönderilen veya bu ürünlerden yurt dışına ihraç edilen ürün bedelleri, % 85 ihracat tutarının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.  Bölgedeki işletmelerin fason imalat yanında ayrıca bölge  içinde üretim ve ihracat yapmaları durumunda ise, Kanunda belirtilen şartları taşıyıp taşımadıklarının tespitinde fason imalat dışında üretim yapılan ve ihraç edilen ürün bedelleri  dikkate alınacaktır.

                 ……………”

                 Bu noktada sorulması gereken soru fason imalat nedir? Yasa da tanımı olmamasına rağmen idare çok detaya girmeden, üretimde bedelsiz alınan bir hammadde olması durumunda üretimi fason saymakta ve hem ücretler üzerindeki gelir vergisi stopaj istisnasını hem de kurumlar vergisi istisnasını tartışmaya açmaktadır.

                 Bu konuda oluşan bir ihtilafta, serbest bölgede “fason üretim” yaptığı iddiası ile cezaya muhatap olan mükellefle ilgili olarak Danıştay 9. Daire aşağıdaki kararı vermiştir;

“Olayda, davacının serbest bölgede gerçekleştirdiği faaliyetin imalat kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, işçilerin ücretlerinden kesilip ödenen gelir (stopaj) vergisinin ret ve iadesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddedildiği görülmüş ise de, istisnayı düzenleyen Yasada; imalat faaliyetinin hangi yöntemle yapılacağına ilişkin düzenleme bulunmaması, Yasa’nın öngörmediği bir sınırlamanın tebliğ ve dava konusu işlemle belirlenmesinin Anayasanın 73. Maddesinde yer alan ‘vergilendirmede kanunilik ilkesine’ aykırılık oluşturması nedeniyle” denilerek idari işlem iptal edilmiştir (Dan. 9. Daire 15.10.2018, E:2018/1187, K:2018/6263.)

                 Bize göre de, sadece hammaddeyi bedelsiz aldığı gerekçesiyle yapılan işlemleri imalat saymamak son derece yüzeysel bir değerlenmedir. Bundan daha da önemlisi, yasa hükmü aynı iken, özelge veya vergi dairesi kararları ile vergisel tabanı genişleten uygulamalar olması girişimcileri ürkütmekte, özellikle yabancı sermaye tarafında ciddi tereddütler oluşturmaktadır.

                Kamu otoritesi tabi ki, kamu çıkarının gerektirdiği her tür düzenleme ile vergisel tabanı genişletici düzenlemeler yapabilir. Ancak özelge ve vergi dairesi işlemleri ile yasada açık hüküm yok iken, hak kaybına yol açan, ilave vergi ödenmesine yol açan uygulamalardan kaçınılmasının kamu çıkarı açısından daha faydalı olacağını düşünmekteyiz.

İ. Halil Bağdınlı
Tam Tasdik, Şirket Ortağı
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://kpmgvergi.com/

Başkanlığımız tarafından mükelleflerimize beyanname alınması işlemlerinde daha kaliteli hizmet sunulabilmesi, günümüz teknolojisine uyum sağlanabilmesi, kolay, hızlı, kesintisiz ve güvenli bir şekilde beyannamelerin verilebilmesi amacıyla beyannamelere özgü veri alanlarının ihtiyaca göre yeniden tasarlanması ve beyanname düzenleme otomasyonunun modernizasyonu kapsamında 2023 yılında başlatılan yeni e-Beyan Projesinde Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) için çalışmalar tamamlanmıştır.

Bu kapsamda, 21.03.2024 tarihinde yapılan duyuru ile Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi)’nin canlı sistemlere yüklenmeden önce son kullanıcı testlerinin yapılması amacıyla “Preprod e-Beyan” ortamının hazırlanarak kullanıma açıldığı, sistemin “Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi)” gönderme yetkisine sahip kullanıcılar tarafından erişilebilir durumda olduğu duyurulmuştur.

01.05.2024 tarihinden itibaren Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) Nisan/2024 vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerden başlamak üzere Türkiye genelinde yeni e-Beyan sisteminden (e-Beyan Prod) alınacaktır. Nisan/2024 öncesine ait ilk beyanlar ve düzeltmeler eski sistemden alınmaya devam edilecektir. Ancak Nisan/2024 ve sonrasındaki dönemler için Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) gönderecek mükelleflerin gerekli hazırlıkları 01.05.2024 tarihine kadar tamamlamaları gerekmektedir.

Kaynak: GİB

Perşembe, 04 Nisan 2024 04:48

Kurumlar Vergisi Beyan Dönemi Başladı

1 Nisan itibariyle kurumlar vergisi beyan dönemi başlamış bulunmaktadır. Kurumlar vergisi kanununa göre sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler ile iş ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisine tabidir.

Kurumlar vergisine tabi mükellefler tarafından 2023 yılında elde edilen kurum kazançları 1 Nisan ile 30 Nisan arasında beyan edilerek 30 Nisan tarihine kadar ödenmesi gerekmektedir.

Kurumlar vergisi oranı

 -7456 Sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi oranı %25 olup, sektörler itibariyle farklı oranlar belirlenmiştir.

-Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri için % 30

-Payları Borsa İstanbul Piyasasında  ilk defa işlem görmek üzere en az %20 oranında halka arz edilen kurumlar için %23, ihracat faaliyetinde % 18,

- İhracatçı kurumlar için ihracat faaliyetlerinde % 20,

-Sanayi sicil belgesine haiz ve fiilen üretimle iştigal eden kurumlar % 24,

-Payları Borsa İstanbul Piyasasında ilk defa işlem görmek üzere en az % 20 oranında halka arz edilen ve sanayi sicil belgesine haiz ve fiilen üretimle iştigal eden kurumlar için % 22, oranında uygulanacaktır.

5 puan vergi indirimi

Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere kurumlar vergisi mükelleflerinden vergiye uyumlu olma koşullarını sağlayanlar 2023 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’ini ödenmesi gereken kurumlar vergisinden indirebileceklerdir.

Enflasyon düzeltmesi

 Vergi Usul Kanunu Geçici 33 ncü madde ile, 31/12/2023 tarihli mali tabloların enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

İstisnalara dikkat

 İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmemektedir. Ayrıca, risturn istisnası ve yatırım indirimi istisnası sadece kurum kazancının yeterli olması halinde uygulanabilir, diğer istisnalar ise geçmiş yıl zararı olarak ertesi yıla devredilebilir.

Geçmiş yıl zarar mahsubu

 Kurumlar vergisi beyannamesinde her yılın zararı ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yıllar zararı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilmektedir. 7143, 7326 ve 7740 sayılı Kanunlar kapsamında matrah artırımında bulunulan 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait olup indirilmeyen geçmiş yıl zararlarının yarısı yıllık beyanname üzerinde mahsup edilebilecektir. Ayrıca 7440 sayılı Kanun uyarınca matrah artırımında bulunan mükelleflerin 2022 yılına ait zararlarının tamamının 2023 yılından itibaren izleyen yıl kârlarından mahsup edilemeyeceği unutulmamalıdır.

Yurtdışında ödenen vergilerin mahsubu

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 33’üncü maddesi uyarınca yurt dışında elde edilen kazançlar nedeniyle yabancı ülkelerde ödenen vergilerin Türkiye’de beyan edilen kurum kazançları üzerinden mahsubu mümkündür. Mahsup edilebilecek tutar, yurt dışında elde edilen kazançlara kanununun 32’nci maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz.

Mahmut Bülent YILDIRIM

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/kurumlar-vergisi-beyan-donemi-basladi/721938

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33’üncü maddesi uyarınca, 2023 hesap dönemi sonunda 31.12.2023 tarihli bilanço enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır. Öte yandan, Kamu Gözetimi Kurumu (KGK) 23.11.2023 tarihli Duyurusuyla bağımsız denetime tabi veya TMS/TFRS’yi gönüllü uygulayan işletmelerin 31.12.2023 tarihli TMS/TFRS veya BOBİ FRS çerçevesinde enflasyon düzeltmesi yapacaklarını açıklamıştır. Keza, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsaya kote şirketlerin 31.12.2023 hesap dönemine ait yıllık finansal raporlarından başlamak üzere enflasyon düzeltmesine tabi olacağını açıklamıştır.

Vergi kanunları uyarınca yapılacak enflasyon düzeltmesinde; düzeltme öncesi “Geçmiş Yıllar Kârları”“Geçmiş Yıllar Zararları” ve “Dönem Net Karı (Zararı)” hesapları “Enflasyon Düzeltmesi Kâr ya da Zararı Hesabı’na aktarılacaktır. 2023 hesap dönemine ait vergi matrahı, düzeltme öncesi mali tablolara göre tespit edilen kârlar üzerinden hesaplanacaktır. 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançonun, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilecektir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmayacakgeçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmeyecektir.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, bağımsız denetime tabi şirketlerde yapılan enflasyon düzeltmesinde oluşacak finansal tablolar ile vergi kanunları uyarınca yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşacak finansal tablolar farklı olacak ve buna bağlı olarak gerek dönem karı gerekse geçmiş yıl kâr/zararları farklı olacaktır. Bu durumda gerek dönem karının gerekse varsa geçmiş yıl karlarının dağıtımında ya da yedek akçelerin belirlenmesinde hangi finansal tabloların ve hangi karların dikkate alınacağı belirsizlik taşımaktadır.

Karların dağıtımı ya da yedek akçelerin belirlenmesine ilişkin düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu’nda yer almış olup, dağıtılacak kar paylarıyla ilgili ödenmesi gerekecek vergi düzenlemeleri ise vergi kanunlarında yer almıştır. Bu nedenle, vergi idaresince bugüne kadar gerek tebliğ gerekse sirküler bazında enflasyon düzeltmesine ilişkin yapılan açıklamalarda; kâr dağıtımının hangi kara göre (enflasyon düzeltmesi öncesi mi yoksa enflasyon düzeltmesi sonrası mı?) yapılacağı konusuna yer verilmemiş, ancak kar dağıtımı yapılırsa vergisel yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur.

Ticaret Bakanlığı, henüz tebliğ olarak yayımlanmamış olmasına rağmen, konuya ilişkin olarak hazırladığı Tebliğ Taslağı’nda gerek 2023 yılı hesap dönemi finansal tablolarında uygulanacak enflasyon düzeltmesine ilişkin olarak genel kurul ve yönetim organınca esas alınacak finansal tabloların belirlenmesi gerekse dağıtıma esas alınacak karlar konusunda açıklamalarda bulunmuştur. Anılan açıklamalara göre uygulama şöyle olacaktır: 

Esas alınacak finansal tablolar ve kâr dağıtımı

(1) Finansal tablolarını Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen standartlara uygun hazırlamak zorunda olan şirketler tarafından Kanunun 88 inci maddesine göre hazırlanan (bağımsız denetim standartlarına göre hazırlanan) enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacaktır. 

(2) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan şirketlerde, Vergi Usul Kanunu’nun geçici 33’üncü maddesi ile 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümleri uyarınca enflasyon düzeltmesine tabi tutulan finansal tablolar ile enflasyon düzeltmesine tabi tutulmamış olan finansal tablolar birlikte dikkate alınacaktır. Bu kapsamda; 

  1. a) Kanun veya şirket sözleşmesine göre net dönem kârının esas alındığı;

- kâr ve kazanç payı dağıtımlarında,

- yedek akçe ayrılmasında,

- intifa senedi sahiplerine ödeme yapılması ile

- dönem içerisinde dağıtılmış olan kâr payı avansına ilişkin hesaplamalarda

enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolar, 

  1. b) Serbest yedek akçelerden ve dağıtılabilir diğer kaynaklardan zarar mahsubu sonrasında kalan değerlerden;

- Kâr payı dağıtımı yapılması,

- Sermaye artırımı ve azaltımı,

- Birleşme,

- Bölünme,

- Tür değişikliği,

- Sermaye kaybı ve

- Borca batık olma,

durumlarının tespitinde enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar, esas alınacaktır.

Ancak, birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketlerde, dağıtılması öngörülen kâr payı tutarı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nu hükümlerine göre enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını aşamayacaktır.

(Serbest yedek akçe; kanuni yedek akçelerin sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçeleri ifade etmektedir.

Kâr payı ise: net dönem kârı veya serbest yedek akçeler üzerinden ortaklara ve kâra katılan diğer kimselere genel kurulca dağıtılmasına karar verilen tutarı ifade etmektedir.)

Başka bir deyişle, gerek bağımsız denetime tabi gerekse tabi olmayan şirketlerde;

- Yedek akçe ayrılmasında, enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolardaki net dönem kârı,

- Kâr payı dağıtımında ise, enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını (net dönem karı ve serbest yedek akçeler toplamını) aşmamak kaydıyla, enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolardaki net dönem kârı ve/veya serbest yedek akçeler esas alınacaktır.

Yapılan bu açıklamalardan; şayet enflasyon düzeltmesi sonucunda zarar oluşmuşsa ve enflasyon düzeltmesi öncesinde finansal tabloda yer alan geçmiş yıl karları veya dönem kârı bu zarar sonucu yok olmuşsakar payı dağıtılamayacak anlamı çıkmaktadır.

Kâr payı dağıtımı konusu, bu düzenleme tebliğ olarak yayımlansa bile, halen tartışmaya açık olup, gerek 2023 yılı içinde geçmiş yıl karlarını dağıtanlar ve gerekse 2024 yılında henüz bu tebliğ yürürlüğe girmeden geçmiş yıl karlarını ve/veya 2023 yılı karlarını dağıtanlarla henüz dağıtmamış olanlar arasında farklı uygulama yaratmış olacaktır. Kanımızca, Gelir İdaresinin Sirkülerinde açıklandığı gibi, enflasyon düzeltmesi öncesi finansal tablolara göre ortaya çıkan 2023 yılı dönem karı ya da geçmiş yıl kârları dağıtılmak istenirse, yapılacak dağıtımla ilgili vergisel yükümlülükler yerine getirilmek kaydıyla, bu dağıtım yapılabilmelidir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzeltmesi-uygulayan-sirketlerde-esas-alinacak-finansal-tablolar-ve-kar-dagitimi/737109

Perşembe, 04 Nisan 2024 04:44

Avans Kâr Payları Ne Zaman Beyan Edilir?

Geçen yazımızda sermaye şirketlerinden alınan kâr paylarının yıllık beyanname ile beyanı koşullarını irdelemiştim. Bu yazımda ise kendine mahsus bazı özellikleri dolayısıyla, avans kâr dağıtımı yoluyla elde edilen kâr paylarının beyanı üzerinde durmak istiyorum.

Ticaret Kanunu’nun 509. maddesi ile Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olmayan sermaye şirketlerine de avans kâr payı dağıtma olanağı getirilmiş, ancak konunun ayrıntılarının Gümrük ve Ticaret Bakanlığının çıkartacağı bir Tebliğle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Nitekim söz konusu Bakanlık 9.8.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğ” ile konuyu düzenlemiştir (Bu Tebliğ’de daha sonra 1.9.2018, 5.1.2019 ve 18.1.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğler ile bazı değişiklikler yapılmıştır).

Anılan tebliğ’de kâr payı avansı, kâr payından mahsup edilmek üzere ara dönem finansal tablolara göre hesaplanan tutar” olarak tanımlanmıştır. Şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gereklidir.

Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, genel kurulca bu yönde karar alınabilmesi için sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin toplantıda hazır olması, bu nisabın toplantı süresince korunması ve toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğunun kâr payı avansı dağıtılması yönünde kullanılmış olması, limited şirketlerde ise toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğunun kâr payı avansı dağıtılması yönünde olması gereklidir.

İlgili hesap dönemi öncesinde ödenen kâr payı avanslarının, ilgili olduğu yılın net dönem kârından mahsup edilmesi şarttır. Bu işlem yapılmadan, şirket genel kurulunca kâr payı dağıtılmasına ve kâr payı avansı ödenmesine karar verilemez.

Dağıtılacak kâr payı avansının; varsa geçmiş yıllar zararlarının tamamının, vergi, fon ve mali karşılıkların, kanunlara ve sözleşmeye göre ayrılması gereken yedek akçelerin, varsa intifa senedi sahipleri ile sözleşmede ortaklar dışında kâra katılması öngörülen diğer kimseler için ayrılacak tutarların, oluşan ara dönem kârından indirilmesi suretiyle hesaplanır. Ödenecek kâr payı avansı, bu şekilde hesaplanan tutarın yarısını geçemez.

Aynı hesap dönemi içinde izleyen ara dönemlerde de kâr oluşması halinde dağıtılacak kâr payı avansı tutarı yukarıda belirtilenlerin yanı sıra önceki ara dönem veya dönemlerde ödenmiş olan kâr payı avansı tutarları da indirilerek hesaplanır. Ödenecek kâr payı avansı, bu şekilde hesaplanan tutarın yarısını geçemez.

Avans kâr payı konusu 1 sayılı Kurumlar Vergisi Uygulama Genel Tebliği’nde de ele alınmıştır. Anılan tebliğde önce stopaj konusu ele alınmış ve “Kurumlar vergisi mükelleflerince avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler, avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait muhtasar beyanname ile beyan edilecektir” düzenlemesine yer verilmiştir.

Öte yandan aynı Genel Tebliğ’de; “avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından elde etme, kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte gerçekleşecektir. Şu kadar ki; bu süre, ilgili hesap dönemine ilişkin beyannamenin verilmesi gereken tarihi içeren hesap döneminin sonunu geçemeyecektir.” düzenlemesine yer verilerek avans kâr payını alanlar için menkul sermaye iradı açısından elde etmenin, avans kâr payının dağıtıldığı tarihte değil, avans kâr payının kurumun yıllık safi kazancının kesinleşip, kârın nakden veya hesaben dağıtıldığı, diğer bir ifadeyle avansın kâr dağıtım kararı uyarınca dağıtılan kârdan mahsup edildiği tarihte elde edilmiş sayılacağı ifade edilmiştir. Bu şekildeki ifade, Ticaret Bakanlığı’nca yayınlanmış Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğ ile de uyumludur.

Bu açıklamalara göre 2023 yılında avans kâr payı alan bir gerçek kişinin bu kâr payını 2023 yılı geliri olarak değil, kurumun nihai kârının ve kâr payının belirlendiği ve bu kâr payından avansın mahsup edildiği 2024 yılına göre (2024 yılında elde ettiği esası ile) 2024 yılı gelirlerinin beyan edildiği 2025 yılı Mart ayında beyan edecektir. 2023 yılında avans kâr payı pay sahibine ödenirken yapılan stopaj da 2025 yılında yapılacak beyanda mahsup konusu edilecektir. Nitekim Gelir Vergisi Kanunu’nun 121. maddesi, stopajların kesildiği yılda değil, ilgili gelirin beyan edildiği yılda mahsup edileceğini hükme bağlamıştır (2025 yılında beyan yapılırken, yararlanılabilecek istisna ve yıllık beyan koşullarının oluşup oluşmadığı konusunu geçen yazımda irdelediğimden burada tekrar etmiyorum).

Nitekim avans kâr paylarının beyanı ve stopajın mahsubu konusundaki idari anlayışta İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 27.2.2013 sayı ve 280 sayılı Özelgesi ile yukarıda açıkladığımız doğrultuda oluşmuştur. Özelge’de yapılan açıklamaya göre; “2012 yılında avans kâr payı dağıtılması halinde, 2013 yılı sonuna kadar kâr dağıtımı için karar alınarak avans kâr paylarının mahsup edilmesi gerekmektedir. Kâr payı elde eden gerçek kişi ortakların elde ettikleri kazancın kanunda belirtilen istisna haddini geçmesi durumunda, 2013 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmekte olup, 2012 yılında avans kâr payı üzerinden kesilerek beyan edilen vergilerin gelir vergisi beyannamesinde hesaplanan vergiden mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır”. Bu şekilde ortaya konulan idari anlayış, Ticaret Kanunu ve bu kanuna göre çıkartılmış Tebliğ ile de uyumludur.

Bu açıklamalarımız da göstermektedir ki, avans kâr payı alanların hemen izleyen yıl beyanname vererek bir yıl öncesinden gelir vergisi ödemelerine hiç gerek yoktur. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/avans-kar-paylari-ne-zaman-beyan-edilir/737108

Bilindiği üzere, Kurumumuzca yetkilendirilen denetim kuruluşlarının yıllık harç ödemesi gerekmektedir. Söz konusu ödemelerin zamanında ve doğru olarak yapılması adına aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önem arz etmektedir:

Kimler Yıllık Harç Ödemek Zorundadır?

Kurumumuzca yetkilendirilen tüm denetim kuruluşları yıllık harç ödemek zorundadır.

Ödeme Yapılacak Tutar Nasıl Belirlenir?

Denetim kuruluşlarınca ödenecek yıllık harç tutarı Harçlar Kanunu Genel Tebliği ile her yıl belirlenmektedir. Bu kapsamda 30/12/2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 94 Seri Numaralı Harçlar Kanunu Genel Tebliğine* göre 2024 yılında yapılacak yıllık harç ödemeleri şu şekildedir:

a. KAYİK Dahil Denetime Yetkili Denetim Kuruluşları İçin (Vergi Kodu: 9224): 204.200,10 TL’den az olmamak üzere, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5,75’i.

b. KAYİK Hariç Denetime Yetkili Denetim Kuruluşları İçin (Vergi Kodu: 9226): 102.096,60 TL’den az olmamak üzere, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5,75’i.

Bu kapsamda, ödenecek harç tutarı için öncelikle bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5,75’i hesaplanmalıdır. Yapılan bu hesaplama sonucunda çıkan tutar:

  • KAYİK Dahil denetime yetkili denetim kuruluşları için 204.200,10 TL’den fazla olursa çıkan tutar kadar; az olursa 204.200,10 TL,
  • KAYİK Hariç denetime yetkili denetim kuruluşları için 102.096,60 TL’den fazla olursa çıkan tutar kadar; az olursa 102.096,60 TL,

yıllık harç ödemesi yapılmalıdır.

Ödemelerin Ne Zamana Kadar Yapılması Gerekir?

492 sayılı Harçlar Kanununun 113’üncü maddesi uyarınca, kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi içerisinde verilen bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi iş hasılatı esas alınarak tahakkuk ettirilecek harçların, Mayıs ayı içerisinde ödenmesi gerekmektedir.

* 94 Seri Numaralı Harçlar Kanunu Genel Tebliğine ulaşmak için tıklayınız
Page 9 of 1188

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • İLK DEFA ÇALIŞMAYA BAŞLANILAN TARİHİN TÜRKİYE’DE İLK İŞE GİRİŞ TARİHİ OLARAK KABUL EDİLDİĞİ AKİT ÜLKELER LİSTESİ Sıra Ülke Adı Sözleşmenin Yürürlük Tarihi 1 Almanya 01.11.1965 2…
  • Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlere İlişkin Eşik Değerler Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında bağımsız denetime tabi olacak şirketlere…
  • Emisyon Primleri İstisnası Ve Sorunları Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 5/1-ç bendi ile anonim şirketlerin kuruluşlarında…
Top